"Yüz binlerce sehidin kani pahasina kazanilan Mesrutiyetimizi mahvedip yerine yine
istibdadi
kurmak üzere
Istanbul'da o köhne Bizans'in Yildiz Burcu'nda ikamet eden baykus, insan kani emmekten, öksüz yetimlere gözyasi döktürmekten zevk alan haris, 600 senelik
muhtesem, muzaffer bir milletin tarihini,
ecdadinin namusunu lekeleyen o insan kiyafetindeki canavar; Istanbul'da avci taburlarim kandirtmis, para mukabilinde namuslarini satan o alçaklar da emirlere itaat eden diger askerleri cebren ve kendi istekleriyle isyanlara istirak ettirmisler. Orada ne kadar hamiyetli kardesler, ne kadar genç mektepli subaylar varsa hepsi bir
biçimde sehit ediliyorlar. Iste, bu sehitlerin içinde Asar-i Tevfik Zirhlisi kaptani Ali Kabüli Bey de var. Istanbul'un namus erbabi pencerelerden bile bakmaya cesaret
edemiyorlar. Makam-i Hilafet kan agliyor. Baskent bizden, ordudan imdat bekliyor.
Vatan gidiyor, millet mahvoluyor. Ne duruyoruz? Bizde cesaret, bizde hamiyet
yok mu? Iste ben tekmil servetimi ordunun övünç giderlerine, hayatimi da vatana feda ediyorum. Hürriyetin kazanilmasi için benimle beraber Istanbul'a gidecek içimizde çok kahraman var...
Bir subay -
"Pasa, kumandan hepimiz gidecegiz,
cümlemiz
senin yolundan gidecegiz. Kanimizin son damlasini vatanin, Mesrutiyet'in kazanilmasi için dökmekten, bu ugurda güle güle can vermekten çekinen içimizde bir kisi yoktur. Hepimiz hazir, emrinizi bekliyoruz.
Mahmut Sevket
Pasa -
"Öyle ise ordu marsi çalarak ileri."
****31 Mart gerici ayaklanmasini
bastirmak için Selanik'ten Istanbul'a yürüyen Hareket Ordusu'nun komutani Mahmut Sevket
Pasa bu konusmasini, 22 Nisan 1909'da Istanbul önlerinde, Yesilköy'de, subaylara hitaben yapmistir. Hareket Ordusu'nun Kurmay Baskani, Kolagasi (Kidemli Yüzbasi) Mustafa Kemal'di. Konusmada
geçen
"Köhne
Bizans'in
Yildiz Burcu'nda ikamet eden baykus" sözleri ile kastedilen, Yildiz Sarayi'nda oturan Padisah D. Abdülhamit'tir. Plaga alinan konusma, yüzyil sonra Murat Bardakçi tarafindan Haber Türk televizyonunda, metin ise 11 Nisan 2009 tarihli HABERTÜRK gazetesinde yayimlandi.
***************
TÜRK ORDUSU KUSATMAYI NASIL YARACAK
BIRINCI
BÖLÜM
Türk Ordusuna Yabanci Devlet Operasyonu
Bu
süreç Orgeneral Esref BITLIS’in sehit edilmesiyle basladigi ve Ergenekon adi
altinda Amerika güdümlü Fetullahci zihniyetlerin belirledigi kisilerin
hapishanelere konuldugu ve askerler için iddia edilen seyler gerçegi
yansitmadigi askerin sahipsiz kaldigi, Ülkemiz de bu olaylar gerçeklesirken
Amerika Ülkemiz üzerindeki emellerini güdümündeki Fethullah GÜLEN ve Tayyip
ERDOGAN ile ülkemize uygulamaya koydugu, Tayyip ERDOGAN’IN kamuoyundan gizli
olarak gerçeklestirdigi görüsmelerle Amerika’nin ülkemiz üzerindeki savasi
baslatmistir.
Amerika
kaynaklariyla gerçeklesen bu gizli görüsmeler sonucu Amerika’nin kendi
hakimiyetini kabul eden üst düzey atamalarin gerçeklestigi ve Amerika’nin Cumhuriyetimize
yönelik savasi Istanbul/Ümraniye de bir ikamette bulunan bombalarin ihbariyla
baslayan Ergenekon operasyonlariyla tamamen gün yüzüne çikmistir. Bu olaylar
Tayyip ERDOGAN-Abdullah GÜL ve Fethullah GÜLEN üçgeninde gerçeklestigi ve
Tayyip ERDOGAN’A BOP Es baskanligi verildi. Bu olaylar yasanirken Ergenekon
Davasi ise hayali, ney dügü belli olmayan gerçekligi tartisilan belgeler
üzerinde görülmeye devam edildi.
ABD
ve AB’nin ise ülkemiz üzerindeki emellerini bagimsiz hukuk sistemimize müdahale
edip kendi hukuk sistemini uygulatarak, ülkemizin bagimsiz devlet olmaktan
çikarip kendi güdümündeki BOP Es baskanligi verilen Tayyip ERDOGAN, sözlesmeli Cumhurbaskani
Abdullah GÜL ve Fethullahcilarin araciligiyla ülkemiz üzerindeki emellerini
gerçeklestirdigi ve bu emellerinin karsisinda bir engel olarak gördügü TSK’ yi
bir futbol topu misali sürekli tekmeleyerek yipratilmaya çalisilarak, asilsiz
belge ve ihbarla TSK’ yi kendi vatanina ihanet eden, kendisine Türk
vatandaslarinin vergileriyle tahsis edilen mühimmatlari PKK’ya verildigi
seklinde empoze edilerek TSK’ nin Türk Milleti gözünde itibarini küçük düsürüldügü,
Tüm
bunlar olurken bagimsiz bir devlet anlayisimizin, bagimsiz bir hukuk
sistemimizin olmamasi sebebiyle TSK’ nin ve TSK bünyesinde faaliyet
komutanlarimiz bu olanlar karsisinda çok yalniz ve çaresiz kaldiklari, oysa
nasil oluyordu da savastan korkmayan her zaman sehit olmaya hazir komutanlar
çaresiz elleri kollari bagli sekildeler, çünkü onlara ney dügü belli olmayan,
asilsiz ve yalan dolanlarla savasmayi ögretmemislerdi.
Ergenekon
Davasi iddia edilen suçlamalar ve ardi ardina gelen yeni dalgalarla ucu açik
ilerisi görünemeyen bir hal aldigi, 21. Yüzyilda baslayan bu davanin yeni iddianamelerle
22. Yüzyila dogru uzayip gidecegi, bütün bu olan bitenler karsisinda
Genelkurmay Baskani dahi elinde sonunda bagimsiz yargi tarafindan çözüme
kavusturulacaginin inaniliyor.
Genelkurmay
Baskani kendi komutanlari hakkinda düzenlenen yolsuzluk, çocuklari öldürme,
Cami bombalama planlari ve kendi mühimmatini PKK’ya verme gibi iddianamelerle
TSK bünyesinde gerçeklesen ve yapilmasi düsünülen seyleri yargidan mi ögrenek
kendisi olan bitenin farkinda degil mi?
TSK
üzerinde uygulanan Türk Yargisi degil F tipi yargi uygulandigi, Besiktas
Adliyesinde Amerika buyruklu Fethullahci güdümlü cemaatçi kisilerle dolu oldugu
bunun içinde çözüme kavusmayacaktir. Tüm bu yasananlar karsisinda Genelkurmay
Baskanligi boynunu egse de o gururlu komutanlar sakagina siktigi kursunlarla
intihar etmiyorlar aslinda bir baskaldiri sergiliyorlar, o disarida boyun egen
elleri kollari kimildamayan komutanlara ve bizlere mesaj veriyorlar. Artik
baskaldiri yapmaliyiz elleri kollari bagli koltuklarimizda uyuklamamaliyiz,
çünkü düsman TSK’ ya karsi bos durmuyor bizi topla tüfekle degil ama psikolojik
hareketle savasiyor, askerlerimizi gözaltina aliyor ve tutukluyor, terfiler
bile artik Fethullah GÜLEN tarafindan belirleniyor.
Türkiye
bir Persembe sabahi Kuzey Irak’a yakin bir ilçenin hükümet binasinin basilarak
emniyet güçlerinin etkisiz hale getirilmesiyle çalkalaniyordu. Peki, bunun
karsisinda Türkiye olarak TSK olarak ne yapacaktin elleri kollari bagli bekleyecek
miydik yoksa o topraklari savunacak miydik veya ABD’nin uyguladigi planlar çerçevesinde
hareket mi edecegiz, tabi ki askerinde siyasallasmasiyla ABD’nin planlarini
uygulamaya basladik. Türk Milleti orada sehit düsen evlatlarini akin akin
ebediyete ugurlarken gözler hep Genelkurmay Baskanligindaydi. Ancak Genelkurmay
Baskanligindan beklenen o hareket gelmiyordu. Komutanlar elleri kollari bagli
siyasi iradenin agzindan çikacak emri bekliyorlardi. Sonunda olan olmustu
Talabani ve Barzani Iraktan ayrilarak ayri bir devlet kurduklarini adinin da
Kürdistan oldugunu ilan etti. Tüm dünya ülkeleri Irak’in toprak bütünlügünden
bahsederken BOP Es baskanligini yapan siyasi rejim ise onlari bir devlet olarak
taniyan ilk devlet olma serefine nail oldu.
Genelkurmay
Baskanligindan bir hareketlilik beklenirken F savcilari ve polisleri ABD’nin
TSK üzerindeki psikolojik harekatinin bir parçasini olusturan kozmik oda
aramasiyla TSK üzerindeki yipratma politikalarini uyguladi.
IKINCI BÖLÜM
TÜRK ORDUSU KUSATMAYI NASIL YARACAK
TSK
üzerinde oynanan bu oyunlarla birlikte Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’
ÜN ülkemize kazandirdigi ilkelerimiz ve Milli sistemimiz üzerinde de oyunlar
oynanmaya, Milli sistemimizi yipratarak kendi amaçlari dogrultusunda sistem
olusturmaya çalistilar. Ülkemizin milli program ve bu programin uygulanma asamalari
olan strateji, taktik ve planlari bertaraf ederek kendi amaçlarina ulasma
yolunda, Cumhuriyet sisteminin stratejisi yikilarak ülkemizde Atlantik
sistemini uygulamaya basladilar.
Bu
sistemi uygulama asamasinda Halifelik ve Cumhuriyet gibi iki zit sistemi ülkemizde
karsi karsiya getirerek, ülkemiz bu sorunlar ile ugrasirken ABD kendi sistemini
ülkemizde uygulama yollarini ariyordu. Bu sistemi uygulamak için
Fethullahçilari kullanmaya basladi. Cumhuriyet devriminin o Atatürk ilkelerine
yürekten bagli asla ondan vazgeçmeyecek komutanlarini Ergenekon davalariyla
üstüne giderek TSK’nin Atlantik sisteminin kurulusunun güvenlik saglayicisi
yapti. Ancak her seye ragmen bu komutanlar arasinda Kemalist devrimciligi
ruhlarindan atamayanlarda vardi. Bunlar olurken ABD ayni zamanda kaleyi içten
fethetme stratejisi devreye koyuyordu. Globallesme ve küresellesme söylemleriyle
ülkemizi milli hedeflerinden saptirma çabasinda olan ABD’nin kendi
topraklarinda yaptigi tatbikatin resmen Türkiye’yi isgal tatbikati oldugu ve
bunun dünyanin önde gelen ajanslarin tarafindan belirtildigi görülmektedir.
ABD kendi çikarlarina ters gelen
amaçlarini uygulama yolunda Kemalist devrimciligi ruhlarindan atamayan
komutanlari gördükçe yeni iddialar ve planlar uyguluyordu. Ilk BOP Es
baskanligini verdigi Tayyip ERDOGAN Basbakanligi hükümeti ülkemizde basimiza geçirdigi,
daha sonra ise sözlesmeli Cumhurbaskani Abdullah GÜL ile hedeflerine ulasma
yolunda ilerledi. Kendisine karsi gördügü TSK ya karsi MIT Müstesarliginin
düzenledigi söz Ergenekon semasinin aslinda ABD’nin kendi çikarlarina ters
düsen insanlarin semasi oldugu, bu iddialarla kendi ülkemiz içerisinde kendi
TSK mensuplarimiza ve vatanseverlerimize karsi savas açtik. TSK’yi kendi
hedeflerine ulasma yolunda kullanamayacagini anlayan ABD hedeflerini gerçeklestirme
yolunda Fethullahçi polislere kayarak amaçlarini uygulamaya koydu. TSK üzerinde
oynanan oyunlar karsisinda hiçbir komutanimiz basi dik alni ak duramadi, durmak
isteyenlere de ya basina çuval geçirilerek rezil edildi ve yahut
asilsiz iddia ve tertiplerle tutuklandilar.
Bunlar
yasana dursun Cumhuriyet mitingleriyle halkimizin gösterdigi tepkinin kimsenin
farkinda olmadigi, hatta bu tepkiyi görmemenin yaninda Atlantik sisteminin
ülkemize yerlesmesine bilerek veya bilmeyerek katkida bulunduklari, örnegin
TSK’nin suç örgütlügünün tartisilmasi gibi, olanlara katki saglandi.
Yasananlara alismis olmaliyiz ki bir vurdumduymazlik umursamazlik Besiktas
Adliyesi ABD güdümlü Fethullahçilarin kalesi haline gelmis farkinda degiliz.
Orada
sözde yargilanan cani bahasina kaninin son damlasina kadar vatani ugruna
terörle mücadele etmis komutanlarimiz, baslari yerde, adliye binasinin arka
kapilarindan ve et duvarlardan olusan bir kimse görmesin örgütüyle korunuyor.
Bunun basina çuval geçirilmis subay ve astsubaydan ne farki var, vatani için
dik duran o komutanlar neden yargi çözer laflari karsisinda dik duramadilar.
Boyunlari egik birilerinin arkasina gizlenerek bunu kabullendiler. Bu
yasananlarla Türkiye Dünyada kendi ülkesinde kendi Askerine karsi Psikolojik
savas uygulayan nadir ülkeler arasindadir. Böyle yaparak vatani için canindan
vazgeçmis askerlerimizi yildiriyorlar, gözü pek alni ak vatan evlatlarini
yurttaslarimiz karsisinda yalanci muamelesi uygulayarak TSK’ ya karsi olan
güveni sarsiyorlar. Psikolojik harekât ile savunmasiz, güvencesiz ve kendi
ülkesinde yalniz kalan komutanlarimiz ABD karsisinda boyun egmek durumunda
kaliyor.
Kural
tanimayan ABD kendi ülkemizde de kendi savcilarimizi hukuk disi uygulamalar
yaptirarak bizi içten içe bölüyor. Emniyet güçlerimiz arasinda kutuplasma
oluyor. Ülke güvenligimize saglayan polis ve askerimizi birbirine düsman
edasiyla bakiyor. Devlet kademeleri Fethullahçilarin güdümündeki insanlar
yerlestiriliyor. Bütün bunlar olurken aslinda biz top tüfek kullanmadan
yeniliyoruz.
Bütün
bu olup bitenler karsisinda ise komutanlarimizin baslari öne egik bir vaziyette
sanki ABD’ye bagliliklarini bildiriyorlar. ABD ve onun güdümündeki güçler bir
cephede ya da savas meydanlarinda degil psikolojik hareketlerle kendi ülkemizde
ordumuzu yeniyor. Ordumuz yenilgiye ugrarken kimi komutanlarimiz koltuk
sevdasina kapilmis bana dokunmayan yilan bin yasasin der misali kenara çekilmis
vaziyette, Org. BASBUG ve Org. BÜYÜKANIT gibi komutanlarimiz ise BOP Es
baskanligi verilmis AKP hükümetinin basi ve Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaskanligi koltuguna sözlesmeli oturtulan Abdullah GÜL’E söylemleriyle
prim sagliyor. Onlarin kaybetme noktasinda zirvelere tasiyorlar. Ordu da tüm
bunlar yasanirken yurttaslarimizin kendisini bile koruyamayan ordumuzun vatan topraklarini
nasil koruyacagi konusunda akillarinda soru isareti olusturuyor. Orduya karsi
bir güven bunalimi yasaniyor halkimizda. Ordumuz ise bu olup bitenlere seyirci
kaldigi gibi, yurttaslarimiza karsi görevini yapma yerine, çesitli bahaneler
arkasina siginiyor. Kendi yapmasi gereken sorumluluklari üstlenmekten korkar
duruma geldigi, acaba sunu yapsam beni de gözaltina alirlar mi? Düsüncesi
aklini sürekli mesgul ettigi için üzerine vazife görevlerde de sorumluluk
almaktan çekiniyorlar.
Ordu
içinde koltugunu kaybetmeyi göze alamayan komutanlarimiz oldugu gibi gözü pek
komutanlarimizda var ama ne yazik ki onlarda ya tehdit ediliyor ya da tüm olup
bitenleri gururunu yedirmeyerek düsmana karsi kullanacagi o tabancasini çikarip
sakagina sikiyor. Biz Kemalist devrimciligimizi bir kenara birakarak cumhuriyet
ilkelerinden siyrilarak ülkemizde Atlantik sistemini oturtuyoruz. Hukuk çözer
söylemlerinin arkasina siginarak kendi ülkemizde içten yeniliyoruz bunun
farkinda degiliz.
Genelkurmay
baskanligina diger komutanlar gibi koltuk sevdalisi olmayan, Atlantik sistemine
yalakalik yapmayan TSK’nin içinde bulundugu durumdan kurtulmasi amaciyla çözüm
arayan ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunlarla ilgili isabetli tespitler yapan
Orgeneral Isik KOSANER geldi.
Isik
KOSANER’IN diger komutanlardan farkliydi. Digerleri gibi koltuk sevdasi ugrana
ABD sistemi karsisinda boyun egmeye niyeti yoktu. Kendisi Atatürk
Milliyetçiligine bagli bir insandi ve ülkemizin de Atatürk Milliyetçiligine
bagli ve sahip olmakla yükselip çagdas medeniyetler seviyesine gelecegine
inaniyordu. Ülkemizin Atatürk milliyetçiligine simsiki sarilarak bilim
önderliginde dis devletlerin hükümranligindan siyrilmis vaziyette ülkenin
kurtulusa kavusacagina inaniyordu. Ancak ülkemizin içinde bulundugu durum ise
çok farkliydi. ABD ve AB’ye tamamen olmasa da kismen bagimli sekildeydik.
Ülkemizi tamamen kendi çikar ve eksenlerine yönlendirememislerdi, fakat bizim
bu umursamazligimiz sonunda teslimiyetimizi ilan etmis oluruz. Biz çagdas
uygarlik yolunda Atatürk ilkelerine bagli sekilde akil ve bilimin önderliginde
hedeflerimize kavusmaliyiz. Dis güçler ülkemizi hem distan hem de kendi
güdümündeki kisilerle içten kusatmis vaziyetteler. TSK üzerinde psikolojik
hareket uygulayarak kendi önünde boyun egmesini ve çikarlarina ters düsmesini
engellemek istiyor. Ülkemizin istikrarli bir sekilde ilerlemesi için TSK
üzerinde oynanan oyunlari artik görmeli, ülkemizin asil sorunlarina yüzünü
çevirmelidir. Güçlü bir ülkenin güçlü de bir ordusu olmalidir. Bu güçlü ordu
içinde egitilmis tam donanimli askere ihtiyaç vardir. Egitilmis askerlerimizle
asil sorunumuz olan terörle mücadeleye sonuna kadar devam etmeliyiz. Öncelikli
olarak ordumuza Irak ülkesine sinir operasyonu verilerek oraya yerlesmis
PKK’lilarin kökü kazinmalidir. PKK’ya gösterilen ayricalik sonucu devlete karsi
talepler ve beklentiler içerisine girdigi görülmektedir. Tüm bu olanlarin
sorumlusunun ise içimizde bulunan ABD güdümlü iç cephede bize karsi kisilerdir.
Isik
KOSANER ülkemizi ABD ve güdümünde ülkemizde faaliyet yürüten mafya ve
cemaatlerden siyrilarak dogru hedefe yönelmelidir. Bunun içinde Atatürk
milliyetçiliginin öncülügünde, bilim ve aklin yol göstericiligiyle birlikte
ülkemizde yasayan vatandaslarimiz birlik ve beraberlik baglarini
güçlendirilerek, cemaatlesmelerden uzak bir sekilde hedefe odaklanmaliyiz.
Hedefi tutturmak için ise ABD güdümündeki hükümet ve hükümetin destekçisi
Fethllahçi Gladyodan kurtulmamiz gerekir. TSK’nin artik geri çekilmeyerek
taarruza geçmelidir. Geri çekile çekile bu noktaya gelmisizdir. Artik
silkelenip yanlis mevzilenmeyi birakarak bizi kurtulusa götürecek birlik ve
beraberlik içinde yasanir bir toplum hedefine odaklanmaliyiz. TSK’yi iç
cepheden kusatanlari bertaraf etmeliyiz, yoksa bu batakliktan kurtulmamiz gün
geçtikçe imkânsizlasiyor. Eger biz iç cephede yenilgiye ugrarsak dis cephe de
güçlü olmamizin hiçbir önemi yoktur. Çünkü iç cephede yenilgiye ugradigimizda
dis cephe kendiliginden dagilir. Basi dik, dürüst, o gözü pek komutanlarimiz bu
olup bitenler karsisinda bir kenara çekilip beklememeli, emekli de olsa silah
arkadaslarina destek olmalidir. Eger komutanlar pes ederlerse sanli
Mehmetçigimiz de pes eder ve o sanli Mehmetçigin yurttaslari da pes eder.
Dünya
da olanlar göz önüne alindiginda ABD artik üretim faaliyetlerini kaybetmis
duruma geldigi, Hindistan, Çin vb. ülkelerin ise hizla yildizi parladigi,
yildizi sönen ABD’nin ise gücü yettigi ülkelerde hükümranligini devam ettirmek
istiyor. Bunun için ülkemizde sözlesmeli personeli Abdullah GÜL ve BOP Es
baskanligini verdigi Tayyip ERDOGANLARLA hükümranligini sürdürmeye çalisiyor.
Ayni zamanda bu yapilanma TSK’ dan ayri olarak içimizde kendi silahli gücünü
kurma yollarin da F tipi polis yapilanmalari ve Özel ordu söylemleriyle kendi
silahli ordusunu kurma pesindeler. Biz tüm bu olanlar karsisinda yargiya
güveniyoruz, hukuk çözer gibi söylemlerle üzerimizde oynanan oyunlar karsisinda
elimiz kolumuz bagli bir sekilde bekleyerek bu yikimdan kurtulamayiz. Sanli
tarihimize bakarak tecrübelerimizden faydalanarak, taarruza geçmeliyiz.
Mehmetçik artik Atatürk devrimine gerçeklestirmelidir. Vatandasimiz ve ordumuz
bütünleserek Atlantik Sisteminin üstesinden gelmelidir. Kürdüyle Türküyle bir
olan Mehmetçigimizle bu devrimi basariya ulastirmaliyiz. Içimize ilistirilmis
yok su cemaatçi, yok bu cemaatçi ayrimindan siyrilarak sinifsiz, imtiyazsiz bir
bütünlesmeyle devrimi tamamlamaliyiz.
TSK
üzerine uygulanan Ergenekon tertipleri açigi çikartilarak yurttaslarimiz aydinlatilmadir.
ABD’nin içimize yerlestirdigi ajanlarin kurguladigi sahte evraklar ve F tipi
yapilanmanin polisleri tarafindan gömülen silahlarin tekrar kendileri
tarafindan bulunarak Ergenekon iddianamesine konulmustur. Bunlar gün yüzüne
çikartilarak TSK üzerinde uygulanan psikolojik hareket önlenmeli ve TSK ya
karsi güven bunalimindan siyrilarak tekrar güven ortami saglanmalidir. Bunlari
sagladiktan sonra ülkemizin disa bagimliligindan kurtarmaliyiz. Çünkü disa
bagimli bagimsizligi elinde olmayan bin ülkenin demokrasi ve çagdas toplum
seviyesine ulasma gibi bir düsüncesi olamaz. Bu düsünceye sahip olmak için
bagimsizligimizi kazanmaliyiz. Bagimsizligimizi kazanma yolunda içimizde olan
irtica faaliyetlerine karsi sonuna kadar mücadele etmeli, TSK’nin diger ülke
kuruluslarina NOTA gibi bagimliligina son vererek kendi egitilmis personeliyle
hedeflerine ulasmalidir. Ordumuzun vatandaslarimiz ile iliskileri
kuvvetlendirilerek içimize atilmis olan Kürt açilimi vb. söylemlerin
olusturdugu yanlis düsüncelerden siyrilarak Kürt vatandaslarimiza karsi olan
yanlis düsüncelerden siyrilmaliyiz.
Sonuç
olarak; TSK bünyesinde bulunan emekli ve çalisan bütün mensuplarinin birlik
olarak bu mücadele karsisinda boyun bükmemelidirler. Eger biz savasmadan
yenilgiyi kabul edersek, zaten yenilmisizdir. ABD güdümlü hükümete son vererek Milli
bir hükümet kurma yolunda bütün imkanlar seferber edilmelidir. Ordumuz bu
olanlar karsisinda kayitsiz kalmamalidir. Türkiye artik dünya da olup biten
degerleri iyi degerlendirerek ABD denetimden kurtulup tam bagimsiz bir sekilde
dünya tarihinde çagdas toplumlar seviyesine ulasmalidir. Eger devrimi biz
gerçeklestirmezsek ülkemiz üzerinde devrim gerçeklestirirler.
Devrimci komutanlarimiz
dogru sözlü, cesurdur. Kendi hizmetlerine ayrilan paralara ellerini dahi
sürmemis, görevden hiçbir zaman çekinmemislerdir. Onlarin tek istegi