Insanlarin var olusundan itibaren
sürekli hakim olma düsüncesi mevcut olmustur. Sonunda egemenligi kazanmis
olacaktir. Kazanilan egemenlik asla baskalarinin eline geçmemeli ve egemenligin
sinirlari genisletilmelidir. Bu egemenlik anlayisina sahip olanlar egemenliginin
devami ve genislemesi için gerilimin artirilmasi ve siddetten faydalanilmasi
gerektigine inanirlar. Bunun içinde halk ve muhalifleri üzerinde kontrollü
gerilim uygularlar. Artik günümüzde soguk savas yerine psikolojik savas yer
almaktadir. Bunun en güzel örnegi kontrollü gerilim stratejisidir. Bu
stratejinin yakin zamandaki örnekleri Doç. Dr. Necip Haplemitoglu Suikasti ve
Danistay Saldirisi’dir. Bu tür davranislar halkin hükümet ile ayrismasi ve
egemenligi elinde bulunduranlarin egemenligini daha da artirmalarini saglar. Fakat
Haplemitoglu Suikasti Ergenekon davasinda tekrar gündeme gelmistir. Ülkemizde meydana
gelen birçok suikast ve yarim asirdir bas belasi olan PKK terörü bir psikolojik
savas ve kontrollü gerilim stratejisinin ta kendisidir.
Bütün bu kanunsuzluklardan beslenen ve
uluslar arasi arenada adi Gladio olan bu yapinin kontrollü gerilim stratejisi
ile birlikte amaçladigi tek hedef kurduklari Korku Imparatorlugu ile
egemenliklerini güçlendirme çabalaridir.
Türkiye her açidan bu egemenlik kurmak
isteyenlerin hedefinde olmus ve ülkemiz üzerinde sürekli bir Korku
Imparatorlugu kurulmak istenmistir. Bunun arkasinda da devletleri kontrolleri
altinda tutmak isteyen küresel oyun kurucularin oldugu ve Gladio adini
verdikleri yapi ile ülkeler üzerinde bir korku imparatorlugu kurarak her seyin
kendi istekleri dogrultusunda gerçeklestirmek istedikleri asikardir.
Egemenligin kaynagi halktir fakat
Gladio ile bu egemenlik belli tekellerin eline geçirilmek istenmektedir. Ulusal
egemenlik sinirlarinin disina çikarak sinirötesi egemenlik anlayisi hakim
olmaktadir.
Belli dönemlerde bu Hasisiler
tarafindan gerçeklestirilmeye çalisilmistir. Hasan Sabah liderliginde ve
Sabbah’a kosulsuz itaat eden sahislar tarafindan bu gerçeklestirilmeye çalisilmistir.
Yine Bilderberg grubu bu amaçla hareket eder. Bu gruba üye olanlar genelde
istihbarat örgütlerinin, silahli kuvvetlerin, NATO’nun ve Savunma
Bakanliklarinin en tepesindeki insanlardir. Bu örgütler çok tehlikelidirler
çünkü savasi onlar çikarir, ne kadar sürecegine ve hangi sinirlarin
çizilecegine onlar karar verirler. Bu gruplar her açidan yadsinamayacak kadar
büyük güçtedirler. Bu örgütler faaliyet alanlarina geren hükümetleri kontrol
altinda tutmaya çalisirlar. Bunu da olusturduklari Gladio yapilanmalari ile
gerçeklestirirler. Kendi amaçlarina hizmet ettiremedikleri hükümetleri yikmak
için ellerinden gelen her seyi yapmaya hazirdirlar. Ülkelerdeki en önemli seyler
Medyadan mafyaya kadar onlarin ellerindedir. Ergenekon yapilanmasi da böyle bir
olusuma örnek verilebilir.
Ülkemizde meydana gelen darbelere
bakildiginda bu örgütlerin hedeflerine ulasip ulasmadigini görebiliriz.
Ülkemizde son 50 yildir devlete yönetici olarak atanan sahislar Bilderberg
tarafindan atanmislardir. 2002 seçimlerinden bu yana siyasal iktidara yapilan
engellemeler ve yipratma çalismalari tamamen bu olusumlarin tekelindedir.
Tapinak Sövalyelerinin Türkiye de de
etkili oldugu söylenebilir. Türkiye’deki darbe dönemlerinin kaotik zeminlerinin
hazirlanmasinda etkili olduklari ve bu çerçevede faaliyet gösteren Gladio
yapilanmalarini ellerinde bulundurduklari ortaya çikmistir. Yani korku
imparatorlugu olusturulmasinda bas aktörler arasinda yer alirlar. Bu örgüte
mensup birisinin ülkenin kaotik döneminde Cumhurbaskanligi’ na önerilmesi ne
kadar etkili olduklarinin göstergesi sayilir.
Opus Dei Tarikati’na bakildiginda önem
verdikleri en büyük seyin düsünce özgürlügünü kisitlamak istemeleri oldugu
görülür. Varoldugu ülkelerde düsünce özgürlügünün kisitlanmasi için her türlü
lobi faaliyetlerini yapar. Türkiye’nin de içinde bulundugu ülkelerin tamaminda
100 000 e yakin üyesinin oldugu sanilmaktadir.
NATO’nun kurulusuna baktigimizda
komünizme karsi kurulmustur ve ABD Rusya’nin diger ülkeler üzerindeki etkisinin
en aza indirilmesi ve komünizmin yayilmasinin önlemek amaciyla NATO’yu kurmustur.
Iste Korku Imparatorlugu’nun yayilmasi bu olusumun kurulmasi ile olmustur.
Komünizmin yayilmasini önlemek amaciyla ABD bazi ülkelerde kendine bagli gizli
operasyon birliklerinin kurulmasini temin etmistir. Fakat NATO’yu kuranlara bakildiginda
arkasinda Amerika’nin en gülcü Yahudi lobisi CFR oldugu görülür. Dünyayi tek
merkezden yönetme gibi bir amaçlari vardir. Bu da bir tür Siyonizm hareketi
kabul edilir. Bu yapinin lideri ise Gizli Dünya Devleti’nde önemli etkinligi
olan Rockefeller ailesidir. CFR üyelerinin birçogu yine Bilderberg’ e üye isimlerdir.
En önemlisi de Türkiye’de medya, istihbarat, bilisim, sermaye alanlarinda
hatiri sayilir miktarda üyesinin bulunmasidir.
Gladio, NATO operasyon birimi olarak
kurulmustur. Buradan da anlasilacagi gibi Gladio veya Kontrgerilla’nin nereye
hizmet edecegi ortaya çikmaktadir.
SSCB’nin dagilmasi ile komünizm tehdit
olmaktan çikiyor olmasina ragmen NATO hala devam ediyordu. Bunun sebebini
anlamak zor olmasa gerek. Artik yeni bir
tehdit bulunmaliydi. Artik yeni tehlikeye karsi savasilmasi gerekiyordu. Iste
bu hayali düsman Islam’ di. NATO, ABD’nin organize ettigi ve finansmanini
sagladigi Islami terör örgütlerini kullanarak yaptirdigi terör eylemlerini
birer tehdit olarak algilamaya baslamisti.
Kontrollü gerilim stratejisi silah
olarak yazili ve görsel medya kullanilarak yapilan propagandayi kullaniyordu.
Mesela Hürriyet gazetesinin Ergenekon davasi ile birlestirilen Danistay
Saldirisi’ni ‘’Türkiye’nin 11 Eylül’ü’ olarak mansetine tasimasi ve ardindan “Madalyami
Geri Alin” mansetini atmasi kontrollü gerilim stratejisinin ta kedisidir. Yine
Irtica Eylem planinin desifre olmasinin ardindan “ Kurtlar Vadisi, Tek Türkiye,
Kollama” gibi dizilere karsi da olumsuz haberler yapilmasi gibi yayinlari bir
araya getirdigimizde bunlarin hepsi aslinda Ergenekon Davasi’ni sulandirma
çalismalarindan baska bir sey degildir ve hepsi bir provakasyon örnekleridir. Korku
Imparatorlugu’ nun bir baska silahi da egitimdir. Kendi istedikleri tarzda
insan yetistirmek için bu sahanin ellerinde olmasini isterler.
Küresel oyun kurucularin asil amaci
düzensizlik yaratmak ve kendi elleriyle yaratilan düzensizlikte kendilerine
göre düzen addettikleri düzeni kurmaktir. Iste bu amaç dogrultusunda çalisan
örgütlere Gladio ya da Kontrgerilla denilir. Yine amaci siddeti yasam biçimi
haline getirerek saldirgan ruhlu kisileri beslemek ve yapay ideolojileri de
kullanarak eylemlere yöneltmektir.
Gladio
ya yapi içerisinde;
·
Yerel
Polis Müdürü
·
Okul
Idaresi ve Müdürleri
·
Yargiçlar
ve Hukuk Temsilcileri
·
Sendika
Lideri ve Liderleri
·
Etkili
basin yayin organlarinin yayimcilari
·
Büyük
is ve ticaret kuruluslarinin temsilcileri
·
Diger
etkili kisiler yer alir.
Gladio’ nun egitim amaçli merkezleri
de bulunmaktadir. Bu egitim merkezlerinin en önemlileri tüm örgütlenmelerin
arka planinda bulanan Israil’ de bulunmaktadir. Bu merkezlerin hepsi ayni
zamanda MOSSAD’ a da baglidir.
Türkiye’ deki Ergenekon
sorusturmasinin kaynagi gösterilmeye çalisilan Tuncay GÜNEY’ in 2004 yilindan
bu yana her yil Nisan- Mayis aylarinda New York üzerinden Israil’e gelerek bu
merkezlerden Jonattin Institute Jerusalem isimli merkezde 6 haftalik egitim
aldigi da önemli iddialardan biridir.
Gladio dedigimiz yapilanmalar sivil ve
askeri isithbarat örgütleri ile birlikte birçok gizli sivil toplum örgütlerini
de bünyesinde barindirirlar.
Dünya’ya ve Türkiye’ye baktigimizda
Latincede kiliç yada keskin silahlar anlamina gelen Gladio 1952 yilinda
kurulmustur. Olusum CIA tarafindan yönetilir ve finanse edilir. Gladio NATO’nun
2. Dünya savasindan sonra Komünist Bloku ülkelerinin Bati Avrupa ülkelerine
karsi olasi bir saldirisini önlemek amaciyla gelistirilmis gizli ordularin
adidir ve en önemli amaci Korku Imparatorlugu olusturmaktir. Ülkemiz açisindan
degerlendirildiginde bu 1960’
tan bu yana yasanan demokrasi disi askeri müdahale ve muhtira süreçlerinin arifesine
özgü bir durumdur.Türkiye’de ki Yapilanmanin 1967-1974 tarihleri arasinda
komutanligini yapan ve yakin zamanda vefat eden Orgeneral Kemal YAMAK bu olusumun direk olarak Amerikalilarin destegi
ile saglandigini “gölgede kalan izler ve gölgelesen bizler” isimli kitabinda
belirtir ve bu yapilanmanin da Özel Harp Dairesi adini alan Seferberlik Tetkik
Kurulu olduguna dikkat çekmektedir. Kitabinda özel Kuvvetlerde görevli özel önem
verdigi subaylarin ismini de yazmistir. Bu liste de bulunmayan fakat 28 Subat’
in Genelkurmay 2. Baskani Çevik Bir’i bu listeye ekledigimizde bazi Flu
resimleri daha net görebilecegimiz ortadadir. Bunun yaninda kitapta Fevzi
Türkeri’ nin 28 Subat dönemi Genelkurmay Istihbarat Baskanliginda bulunmasi ve
sonraki yillarda da önemli görevlerde bulunmasi ve Semdinli Savcisi Ferhat
Sarikaya tarafindan bu olaylarin merkezinde bulundugunu iddia etmesi bakimindan
Kemal Yamak’ in söylediklerinin dogruluk payinin olup olmadigini kafalari
karistirmaktadir.
Yine ayni noktaya dikkatimizi çeken
bir diger isimde Arastirmaci Danielle Ganser’dir. O da yaptigi arastirmalari
NATO arsivlerine dayandirir ve Gladio örgütünün liderinin ülkelerde ki Özel
Harp Dairesi tanimlamasina uyan birimlerin basindaki isimlerin oldugunu
belirtir ve Türkiye ile ilgili yaptigi tespitlerde Gladio’nun liderligini yapan
sahsin emekli oldugunda da devam ettigini ve sivil ile iliskiyi sagladigi
tespitine yer verir. Yani Türkiye’nin Gladio’ sunun basi olarak daha önce Özel
Harp dairesinden sorumlu suan emekli olan bir komutanin “1 numara“ olabilecegine
dikkat çeker.
Cumhuriyet’ in kurulusundan bu yana
devletin tehdit algilari irtica, bölücülük, komünizm olmus ve halkin büyük
çogunlugu tehdit olarak görülerek bu gayri nizami harp türü uygulamaya
geçilmistir.
Gladio, NATO’nun kurmus oldugu bir
örgüttür ve komünizme karsi kurulmustur. Bu amaçla da ülkemizdeki olusumda
asiri sag - milliyetçi gruplara yer verilmistir. 1980’ e kadar Gladio
yapilanmasinin operasyonel kanadinin en etkili ismi olarak Alparslan Türkes
gösterilir ve NATO kayitlarinda Türkiye’den egitime seçilenlerden egitim
sürecini en iyi tamamlayan kisi oldugu belirtilir. 12 Eylül Askeri darbesinin
olusumuna zemin hazirlayan ve çatisma sürecinin olusumunda ‘vatana sahip çikmak’
adina ülkücü teskilatlarin sokaklara itilmesi baska türlü açiklanamaz. Yine
ayrisma amaciyla sag ve solun kullanmis oldugu silahlarin merkezinin Gladio’nun
kurucusu ülkelerden geldigi asikârdir.
Türk Gladio’su ile ülkedeki masonik
örgütler arasinda iliski vardir. Susurluk arastirma komisyonunda yer alan
üyelerden Mehmet Bedri Incetahtaci, Susurluk’la ortaya çikan derin yapilanmanin
bütün kollarina ulasabilmek için masonik yapilanmalarla iliskisinin ortaya
çikarilmasinin sart oldugunu açiklar fakat kisa bir süre içinde meçhul bir
trafik kazasinda hayatini kaybeder. Bugün devam eden Ergenekon sorusturmasi
saniklarinin bazilarinin Mason Locasiyla iliskileri ortaya çikmistir. Özellikle
bazi elit saniklarin 13. yüzyildan gelen bir mason geleneginin devami sayilan ‘armada’
diye bir birimle irtibatli oldugu yüksek sesle dile getirilir. Armada’nin bir
lobi yapilanmasi ötesinde Türk Gladio’suna strateji ve hedef belirleyen elit
bir Mason grubu oldugu iddialari önemlidir.
Kemal Yamak kitabinda Özel Harp
mensuplarinin askerlik görevini yerine getirenler arasindan basarili olanlar
içinden elemanlarini seçtiklerini ve özel bir egitime tabi tutulduklarini
belirtir. Bu baglamda ASALA operasyonunda görev aldigi söylenilen Abdullah
Çatli’nin Özel Harp ile iliskisini açiklayabilir ve 12 Eylül darbesine zemin
hazirlayan sokak eylemlerinde Ülkü Ocaklari’nda görevli oldugu da düsünülürse
sokak eylemlerinin azmettiricisi ortaya çikar.
Dogu Bloku’nun dagilmasi ve Soguk
Savas’in sona ermesi ile birlikte komünizm tehdidi ortadan kalkmis ve örgüte
yeni görev ve stratejiler belirlenmistir. Bugün terör din eksenli tarif
edildigine göre Gladio’nun simdiki görevi din üzerinedir. Bu amaç içinde, sözde
laikleri, kemalistleri, emekli ve muvazzaf bazi ordu mensuplarini, emekli ve faal
yargi mensuplarini bünyesine almistir.
1999’lardan sonra tekrar yapilanmaya
baslayan Gladio, Korku Imparatorlugu’nun pekismesi için Ergenekon denilen
yapilanmayi adres seçmistir.
Gladio yapilanmasi sadece bizim
ülkemizle sinirli tutulamaz; çünkü birçok ülkede Gladio yapilanmasi mevcuttur. 22
Kasim 1963 Kennedy Suikasti bunun bir örnegidir. Adres Yahudi Lobisi’ni
göstermesine ragmen sorusturmada bir defa dahi ismi geçmez. Fakat sahsi olarak
yapilan arastirmalar suikastin MOSSAD isi oldugunu gösterir. Bu suikast
ülkemizde meydana gelen Ugur mumcu suikasti ile bazi benzer özelliklere de
sahiptir.
Italyan Basbakani Aldo Moro’nun
öldürülmesi de derin güçlerin çikarlarinin zedelenmesi sonucu ve Moro’nun gizli
servislerin, terörist faaliyetleri organize edip yönettigi seklindeki
iddialarinin ardindan gerçeklesmistir. Ölümü ile ilgili bilgi sahibi olanlar
birer birer öldürülmüslerdir. Böylece halk üzerinde bir korku egemenligi
yaratilmis ve siyasal tercihin yönü ve ideolojik tepkilerin düzeyi kontrol
altina alinmistir.
Ülkemize döndügümüzde 27 Mayis 1960
darbesi ile millet iradesi disindaki güçlerin müdahalesini mesru gören kesimler
ülkemizde hala mevcuttur. 12 Mart 1971 muhtirasinin zeminini olusturan FKF ( Fikir
Kulüpleri Federasyonu)’nin de CHP ve NATO isbirligi ile olusturuldugu
düsünülebilir. Bunun gibi daha birçok olusum ayni amaca hizmet etmis olabilir.
PKK’ nin kurulusuna ve eylemlerine
bakildiginda, Bebek Katili Abdullah Öcalan Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin
1966 yilindan sonraki müdavimlerindendir ve bu dernekler NATO’nun Gladio
operasyonlari kapsaminda ödenek verdigi lokal cemiyetlerdir. Öcalan’in Gladio
ile ilk temasi iste burasidir.
Ülkemizde PKK’ nin kurulmasina ve
Güneydogu’ da ki faaliyetlerine göz yumuldugu açiktir. Nedeni olarak da
komünizmle mücadele ediyor olmasi gösterilir. Aslinda buda bir Gladio eylem
tarzidir. PKK Güneydogu’da 12 Eylül 1980’ e kadarki zaman diliminde diger örgütlere
ve güvenlik güçlerine karsi birçok eylem gerçeklestirmistir. 12 Eylül 1980
darbesine bakildiginda PKK’nin çok rahat hareket edebildigi görülür. Elinde
silah bulunan herkesin toplandigi, gözaltina alindigi dönemde PKK liderlerinin
çok rahat bir sekilde yurtdisina çikabilmeleri de PKK’nin hareket serbestîsini
göstermesi açisindan önemlidir.
1999 yilinda Kandil’ de terör örgütü
kongresi toplanmistir ve bu kongrede örgütün tüm yapilanmasi hazir bulunmustur.
Eger istenilse örgütün tüm yapilanmasi imha edilebilirdi. Fakat zamanini Imam
Hatipler, Basörtülüler ile geçirenler tarafindan görülememis ve akillarina bile
gelmemisti.
Bunlarin yaninda Bebek Katili Öcalan’a
yönelik devletin kasasindan çikan yüksek meblaglarla organize olan suikastlar
bir sekilde sonuçsuz kalmis olmasi da ülkenin PKK eliyle yaratilan “Korku
imparatorlugu” na çeyrek asirdir nasil teslim edildiginin kanitidir.
15-16 Subat 1975 tarihleri arasinda
gerçeklesen Malatya Olaylari’da Korku Imparatorlugu olusturulmasi açisindan
gerçekten çok önemlidir. Birbirine sürekli düsman iki ülke: ABD ve Rusya.
Ülkemizin konumunu dikkate alan ABD, Rusya Himayesine girmemizi istemediginden
dolayi Malatya bölgesinde sözde sorun yaratilarak Baris Gönüllüleri adini verdikleri
topluluk sorunu çözmek amaciyla Malatya’ya gönderilir. Farkli etnik yapidan
olusuyor olmasi Malatya’ yi önemli kilar. Baris Gönüllüleri’ nin gelmesi ile
birlikte sehirde mevcut olmayan etnik ayrimcilik körüklenir. Bir tarafta
ülkücüler ve diger tarafta alevi kesim içindeki Kontrgerilla elemanlari
arasinda savasi andiran kavga baslar. Bu olayda yüzlerce kisi ölür. Malatya
olaylarinin arkasindaki gerçege bakildiginda NATO güdümü Gladio’nun Türkiye’de
iç çatisma yaratarak toplumsal mesruiyet kazanma girisiminden baska bir anlam
ifade etmemektedir.
1 Subat 1979’ da meydana gelen Abdi
Ipekçi Suikasti’da Gladio’nun oyunundan baska bir sey degildir.
Ugur Mumcu Suikasti’ nin hala
aydinlanamamis olmasi aslinda Gladio’nun devletin önemli kurumlarina ne kadar
iyi sizmis oldugunun ve ne kadar iyi çalistiginin göstergesidir.
Ahmet Taner Kislali Suikasti’da kirli
eller tarafindan Laik Kesim ile dindarlar arasindaki uçurumu daha da
derinlestirmekten öte çatisma ortami olusturmak amaciyla tezgâhlanmistir.
Kislali’nin öldürülmesinin Islamci fanatiklerin isi olarak gösterilmesi bunun
dogrulugunun göstergesidir.
Tekrar Gladio’ya dönecek olursak;
Gladio Silahli Orduya sizmayi vazgeçilmez bir yöntem olarak seçmistir. TSK bu
yüzden Gladio ya yönelik tartismalarin odagina oturtulur. Yani Gladio TSK’yi
kendisine mesruiyet kazandirmak amaciyla kullanir.
Ergenekon ve Gladio ile birlikte
tanistigimiz Encümen-i Danis yapilanmasina baktigimizda Masonik örgütlerden
ayrilan tek noktasi sembollerinin ve ritüellerinin bulunmamasidir diyebiliriz
fakat bulunup bulunmadigini dahi tam olarak bilmiyoruz. Ülkemizdeki tehdit
siralamasina baktigimizda bugün eger PKK tehdit siralamasinda 1. sirada yer
almiyorsa ve 1. siraya irtica adi verilen kavram yerlesmisse bunun nedeninin
kaynagi Encümen-i Danis’ in dikte ettigi raporlarin felsefesidir.
Aslinda derin yapilarin arkasindaki
güç Mason Localarindan baskasi degildir.Mason Kulüpleri’ne özellikle 2006
yilina kadar TSK mensuplarinin büyük ilgisi olmustur. Örnegin 28 Subat’in bas
aktörü Çevik Bir halen bu kulüplere üye ve görevlidir. Genelkurmay Baskani
Ilker Basbug’un da 2006 yilinda bu kulübe üye oldugu öne sürülmüstür.
Encümen-i Danis yaratilan Korku
Imparatorlugu’nun plan ve stratejilerinin belirleyicisi konumundadir ve Özel
Harp Dairesi’ nin rutin disi operasyonlarina tavsiye üreten bir olusum halini
almistir. Öyle gözüküyor ki bu olusum Ergenekon tasfiye edilse de baska adlar
altinda yine benzer görevini yapmaya devam edecektir. Yani kendimizi Korku
Imparatorlugu’ndan kurtarmak hiçte kolay olmayacaktir…