KORKU IMPARATORLUGU - GLADIO

KORKU IMPARATORLUGU - GLADIO

Fevzi BOZKURT
Psikoloji


Insanlarin var olusundan itibaren sürekli hakim olma düsüncesi mevcut olmustur. Sonunda egemenligi kazanmis olacaktir. Kazanilan egemenlik asla baskalarinin eline geçmemeli ve egemenligin sinirlari genisletilmelidir. Bu egemenlik anlayisina sahip olanlar egemenliginin devami ve genislemesi için gerilimin artirilmasi ve siddetten faydalanilmasi gerektigine inanirlar. Bunun içinde halk ve muhalifleri üzerinde kontrollü gerilim uygularlar. Artik günümüzde soguk savas yerine psikolojik savas yer almaktadir. Bunun en güzel örnegi kontrollü gerilim stratejisidir. Bu stratejinin yakin zamandaki örnekleri Doç. Dr. Necip Haplemitoglu Suikasti ve Danistay Saldirisi’dir. Bu tür davranislar halkin hükümet ile ayrismasi ve egemenligi elinde bulunduranlarin egemenligini daha da artirmalarini saglar. Fakat Haplemitoglu Suikasti Ergenekon davasinda tekrar gündeme gelmistir. Ülkemizde meydana gelen birçok suikast ve yarim asirdir bas belasi olan PKK terörü bir psikolojik savas ve kontrollü gerilim stratejisinin ta kendisidir.
Bütün bu kanunsuzluklardan beslenen ve uluslar arasi arenada adi Gladio olan bu yapinin kontrollü gerilim stratejisi ile birlikte amaçladigi tek hedef kurduklari Korku Imparatorlugu ile egemenliklerini güçlendirme çabalaridir.
Türkiye her açidan bu egemenlik kurmak isteyenlerin hedefinde olmus ve ülkemiz üzerinde sürekli bir Korku Imparatorlugu kurulmak istenmistir. Bunun arkasinda da devletleri kontrolleri altinda tutmak isteyen küresel oyun kurucularin oldugu ve Gladio adini verdikleri yapi ile ülkeler üzerinde bir korku imparatorlugu kurarak her seyin kendi istekleri dogrultusunda gerçeklestirmek istedikleri asikardir.
Egemenligin kaynagi halktir fakat Gladio ile bu egemenlik belli tekellerin eline geçirilmek istenmektedir. Ulusal egemenlik sinirlarinin disina çikarak sinirötesi egemenlik anlayisi hakim olmaktadir.
Belli dönemlerde bu Hasisiler tarafindan gerçeklestirilmeye çalisilmistir. Hasan Sabah liderliginde ve Sabbah’a kosulsuz itaat eden sahislar tarafindan bu gerçeklestirilmeye çalisilmistir. Yine Bilderberg grubu bu amaçla hareket eder. Bu gruba üye olanlar genelde istihbarat örgütlerinin, silahli kuvvetlerin, NATO’nun ve Savunma Bakanliklarinin en tepesindeki insanlardir. Bu örgütler çok tehlikelidirler çünkü savasi onlar çikarir, ne kadar sürecegine ve hangi sinirlarin çizilecegine onlar karar verirler. Bu gruplar her açidan yadsinamayacak kadar büyük güçtedirler. Bu örgütler faaliyet alanlarina geren hükümetleri kontrol altinda tutmaya çalisirlar. Bunu da olusturduklari Gladio yapilanmalari ile gerçeklestirirler. Kendi amaçlarina hizmet ettiremedikleri hükümetleri yikmak için ellerinden gelen her seyi yapmaya hazirdirlar. Ülkelerdeki en önemli seyler Medyadan mafyaya kadar onlarin ellerindedir. Ergenekon yapilanmasi da böyle bir olusuma örnek verilebilir.
Ülkemizde meydana gelen darbelere bakildiginda bu örgütlerin hedeflerine ulasip ulasmadigini görebiliriz. Ülkemizde son 50 yildir devlete yönetici olarak atanan sahislar Bilderberg tarafindan atanmislardir. 2002 seçimlerinden bu yana siyasal iktidara yapilan engellemeler ve yipratma çalismalari tamamen bu olusumlarin tekelindedir.
Tapinak Sövalyelerinin Türkiye de de etkili oldugu söylenebilir. Türkiye’deki darbe dönemlerinin kaotik zeminlerinin hazirlanmasinda etkili olduklari ve bu çerçevede faaliyet gösteren Gladio yapilanmalarini ellerinde bulundurduklari ortaya çikmistir. Yani korku imparatorlugu olusturulmasinda bas aktörler arasinda yer alirlar. Bu örgüte mensup birisinin ülkenin kaotik döneminde Cumhurbaskanligi’ na önerilmesi ne kadar etkili olduklarinin göstergesi sayilir.
Opus Dei Tarikati’na bakildiginda önem verdikleri en büyük seyin düsünce özgürlügünü kisitlamak istemeleri oldugu görülür. Varoldugu ülkelerde düsünce özgürlügünün kisitlanmasi için her türlü lobi faaliyetlerini yapar. Türkiye’nin de içinde bulundugu ülkelerin tamaminda 100 000 e yakin üyesinin oldugu sanilmaktadir.
NATO’nun kurulusuna baktigimizda komünizme karsi kurulmustur ve ABD Rusya’nin diger ülkeler üzerindeki etkisinin en aza indirilmesi ve komünizmin yayilmasinin önlemek amaciyla NATO’yu kurmustur. Iste Korku Imparatorlugu’nun yayilmasi bu olusumun kurulmasi ile olmustur. Komünizmin yayilmasini önlemek amaciyla ABD bazi ülkelerde kendine bagli gizli operasyon birliklerinin kurulmasini temin etmistir. Fakat NATO’yu kuranlara bakildiginda arkasinda Amerika’nin en gülcü Yahudi lobisi CFR oldugu görülür. Dünyayi tek merkezden yönetme gibi bir amaçlari vardir. Bu da bir tür Siyonizm hareketi kabul edilir. Bu yapinin lideri ise Gizli Dünya Devleti’nde önemli etkinligi olan Rockefeller ailesidir. CFR üyelerinin birçogu yine Bilderberg’ e üye isimlerdir. En önemlisi de Türkiye’de medya, istihbarat, bilisim, sermaye alanlarinda hatiri sayilir miktarda üyesinin bulunmasidir.
Gladio, NATO operasyon birimi olarak kurulmustur. Buradan da anlasilacagi gibi Gladio veya Kontrgerilla’nin nereye hizmet edecegi ortaya çikmaktadir.
SSCB’nin dagilmasi ile komünizm tehdit olmaktan çikiyor olmasina ragmen NATO hala devam ediyordu. Bunun sebebini anlamak zor olmasa gerek.  Artik yeni bir tehdit bulunmaliydi. Artik yeni tehlikeye karsi savasilmasi gerekiyordu. Iste bu hayali düsman Islam’ di. NATO, ABD’nin organize ettigi ve finansmanini sagladigi Islami terör örgütlerini kullanarak yaptirdigi terör eylemlerini birer tehdit olarak algilamaya baslamisti.
           
Kontrollü gerilim stratejisi silah olarak yazili ve görsel medya kullanilarak yapilan propagandayi kullaniyordu. Mesela Hürriyet gazetesinin Ergenekon davasi ile birlestirilen Danistay Saldirisi’ni ‘’Türkiye’nin 11 Eylül’ü’ olarak mansetine tasimasi ve ardindan “Madalyami Geri Alin” mansetini atmasi kontrollü gerilim stratejisinin ta kedisidir. Yine Irtica Eylem planinin desifre olmasinin ardindan “ Kurtlar Vadisi, Tek Türkiye, Kollama” gibi dizilere karsi da olumsuz haberler yapilmasi gibi yayinlari bir araya getirdigimizde bunlarin hepsi aslinda Ergenekon Davasi’ni sulandirma çalismalarindan baska bir sey degildir ve hepsi bir provakasyon örnekleridir. Korku Imparatorlugu’ nun bir baska silahi da egitimdir. Kendi istedikleri tarzda insan yetistirmek için bu sahanin ellerinde olmasini isterler.
Küresel oyun kurucularin asil amaci düzensizlik yaratmak ve kendi elleriyle yaratilan düzensizlikte kendilerine göre düzen addettikleri düzeni kurmaktir. Iste bu amaç dogrultusunda çalisan örgütlere Gladio ya da Kontrgerilla denilir. Yine amaci siddeti yasam biçimi haline getirerek saldirgan ruhlu kisileri beslemek ve yapay ideolojileri de kullanarak eylemlere yöneltmektir.
            Gladio ya yapi içerisinde;
· Yerel Polis Müdürü
· Okul Idaresi ve Müdürleri
· Yargiçlar ve Hukuk Temsilcileri
· Sendika Lideri ve Liderleri
· Etkili basin yayin organlarinin yayimcilari
· Büyük is ve ticaret kuruluslarinin temsilcileri
· Diger etkili kisiler yer alir.
Gladio’ nun egitim amaçli merkezleri de bulunmaktadir. Bu egitim merkezlerinin en önemlileri tüm örgütlenmelerin arka planinda bulanan Israil’ de bulunmaktadir. Bu merkezlerin hepsi ayni zamanda MOSSAD’ a da baglidir.
Türkiye’ deki Ergenekon sorusturmasinin kaynagi gösterilmeye çalisilan Tuncay GÜNEY’ in 2004 yilindan bu yana her yil Nisan- Mayis aylarinda New York üzerinden Israil’e gelerek bu merkezlerden Jonattin Institute Jerusalem isimli merkezde 6 haftalik egitim aldigi da önemli iddialardan biridir.
Gladio dedigimiz yapilanmalar sivil ve askeri isithbarat örgütleri ile birlikte birçok gizli sivil toplum örgütlerini de bünyesinde barindirirlar.
Dünya’ya ve Türkiye’ye baktigimizda Latincede kiliç yada keskin silahlar anlamina gelen Gladio 1952 yilinda kurulmustur. Olusum CIA tarafindan yönetilir ve finanse edilir. Gladio NATO’nun 2. Dünya savasindan sonra Komünist Bloku ülkelerinin Bati Avrupa ülkelerine karsi olasi bir saldirisini önlemek amaciyla gelistirilmis gizli ordularin adidir ve en önemli amaci Korku Imparatorlugu olusturmaktir. Ülkemiz açisindan degerlendirildiginde bu 1960’ tan bu yana yasanan demokrasi disi askeri müdahale ve muhtira süreçlerinin arifesine özgü bir durumdur.Türkiye’de ki Yapilanmanin 1967-1974 tarihleri arasinda komutanligini yapan ve yakin zamanda vefat eden Orgeneral Kemal YAMAK bu olusumun direk olarak Amerikalilarin destegi ile saglandigini “gölgede kalan izler ve gölgelesen bizler” isimli kitabinda belirtir ve bu yapilanmanin da Özel Harp Dairesi adini alan Seferberlik Tetkik Kurulu olduguna dikkat çekmektedir.  Kitabinda özel Kuvvetlerde görevli özel önem verdigi subaylarin ismini de yazmistir. Bu liste de bulunmayan fakat 28 Subat’ in Genelkurmay 2. Baskani Çevik Bir’i bu listeye ekledigimizde bazi Flu resimleri daha net görebilecegimiz ortadadir. Bunun yaninda kitapta Fevzi Türkeri’ nin 28 Subat dönemi Genelkurmay Istihbarat Baskanliginda bulunmasi ve sonraki yillarda da önemli görevlerde bulunmasi ve Semdinli Savcisi Ferhat Sarikaya tarafindan bu olaylarin merkezinde bulundugunu iddia etmesi bakimindan Kemal Yamak’ in söylediklerinin dogruluk payinin olup olmadigini kafalari karistirmaktadir.
Yine ayni noktaya dikkatimizi çeken bir diger isimde Arastirmaci Danielle Ganser’dir. O da yaptigi arastirmalari NATO arsivlerine dayandirir ve Gladio örgütünün liderinin ülkelerde ki Özel Harp Dairesi tanimlamasina uyan birimlerin basindaki isimlerin oldugunu belirtir ve Türkiye ile ilgili yaptigi tespitlerde Gladio’nun liderligini yapan sahsin emekli oldugunda da devam ettigini ve sivil ile iliskiyi sagladigi tespitine yer verir. Yani Türkiye’nin Gladio’ sunun basi olarak daha önce Özel Harp dairesinden sorumlu suan emekli olan bir komutanin “1 numara“ olabilecegine dikkat çeker.
Cumhuriyet’ in kurulusundan bu yana devletin tehdit algilari irtica, bölücülük, komünizm olmus ve halkin büyük çogunlugu tehdit olarak görülerek bu gayri nizami harp türü uygulamaya geçilmistir.
Gladio, NATO’nun kurmus oldugu bir örgüttür ve komünizme karsi kurulmustur. Bu amaçla da ülkemizdeki olusumda asiri sag - milliyetçi gruplara yer verilmistir. 1980’ e kadar Gladio yapilanmasinin operasyonel kanadinin en etkili ismi olarak Alparslan Türkes gösterilir ve NATO kayitlarinda Türkiye’den egitime seçilenlerden egitim sürecini en iyi tamamlayan kisi oldugu belirtilir. 12 Eylül Askeri darbesinin olusumuna zemin hazirlayan ve çatisma sürecinin olusumunda ‘vatana sahip çikmak’ adina ülkücü teskilatlarin sokaklara itilmesi baska türlü açiklanamaz. Yine ayrisma amaciyla sag ve solun kullanmis oldugu silahlarin merkezinin Gladio’nun kurucusu ülkelerden geldigi asikârdir.
Türk Gladio’su ile ülkedeki masonik örgütler arasinda iliski vardir. Susurluk arastirma komisyonunda yer alan üyelerden Mehmet Bedri Incetahtaci, Susurluk’la ortaya çikan derin yapilanmanin bütün kollarina ulasabilmek için masonik yapilanmalarla iliskisinin ortaya çikarilmasinin sart oldugunu açiklar fakat kisa bir süre içinde meçhul bir trafik kazasinda hayatini kaybeder. Bugün devam eden Ergenekon sorusturmasi saniklarinin bazilarinin Mason Locasiyla iliskileri ortaya çikmistir. Özellikle bazi elit saniklarin 13. yüzyildan gelen bir mason geleneginin devami sayilan ‘armada’ diye bir birimle irtibatli oldugu yüksek sesle dile getirilir. Armada’nin bir lobi yapilanmasi ötesinde Türk Gladio’suna strateji ve hedef belirleyen elit bir Mason grubu oldugu iddialari önemlidir.
Kemal Yamak kitabinda Özel Harp mensuplarinin askerlik görevini yerine getirenler arasindan basarili olanlar içinden elemanlarini seçtiklerini ve özel bir egitime tabi tutulduklarini belirtir. Bu baglamda ASALA operasyonunda görev aldigi söylenilen Abdullah Çatli’nin Özel Harp ile iliskisini açiklayabilir ve 12 Eylül darbesine zemin hazirlayan sokak eylemlerinde Ülkü Ocaklari’nda görevli oldugu da düsünülürse sokak eylemlerinin azmettiricisi ortaya çikar.
Dogu Bloku’nun dagilmasi ve Soguk Savas’in sona ermesi ile birlikte komünizm tehdidi ortadan kalkmis ve örgüte yeni görev ve stratejiler belirlenmistir. Bugün terör din eksenli tarif edildigine göre Gladio’nun simdiki görevi din üzerinedir. Bu amaç içinde, sözde laikleri, kemalistleri, emekli ve muvazzaf bazi ordu mensuplarini, emekli ve faal yargi mensuplarini bünyesine almistir.
1999’lardan sonra tekrar yapilanmaya baslayan Gladio, Korku Imparatorlugu’nun pekismesi için Ergenekon denilen yapilanmayi adres seçmistir.
Gladio yapilanmasi sadece bizim ülkemizle sinirli tutulamaz; çünkü birçok ülkede Gladio yapilanmasi mevcuttur. 22 Kasim 1963 Kennedy Suikasti bunun bir örnegidir. Adres Yahudi Lobisi’ni göstermesine ragmen sorusturmada bir defa dahi ismi geçmez. Fakat sahsi olarak yapilan arastirmalar suikastin MOSSAD isi oldugunu gösterir. Bu suikast ülkemizde meydana gelen Ugur mumcu suikasti ile bazi benzer özelliklere de sahiptir.
Italyan Basbakani Aldo Moro’nun öldürülmesi de derin güçlerin çikarlarinin zedelenmesi sonucu ve Moro’nun gizli servislerin, terörist faaliyetleri organize edip yönettigi seklindeki iddialarinin ardindan gerçeklesmistir. Ölümü ile ilgili bilgi sahibi olanlar birer birer öldürülmüslerdir. Böylece halk üzerinde bir korku egemenligi yaratilmis ve siyasal tercihin yönü ve ideolojik tepkilerin düzeyi kontrol altina alinmistir.
Ülkemize döndügümüzde 27 Mayis 1960 darbesi ile millet iradesi disindaki güçlerin müdahalesini mesru gören kesimler ülkemizde hala mevcuttur. 12 Mart 1971 muhtirasinin zeminini olusturan FKF ( Fikir Kulüpleri Federasyonu)’nin de CHP ve NATO isbirligi ile olusturuldugu düsünülebilir. Bunun gibi daha birçok olusum ayni amaca hizmet etmis olabilir.
PKK’ nin kurulusuna ve eylemlerine bakildiginda, Bebek Katili Abdullah Öcalan Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin 1966 yilindan sonraki müdavimlerindendir ve bu dernekler NATO’nun Gladio operasyonlari kapsaminda ödenek verdigi lokal cemiyetlerdir. Öcalan’in Gladio ile ilk temasi iste burasidir.
Ülkemizde PKK’ nin kurulmasina ve Güneydogu’ da ki faaliyetlerine göz yumuldugu açiktir. Nedeni olarak da komünizmle mücadele ediyor olmasi gösterilir. Aslinda buda bir Gladio eylem tarzidir. PKK Güneydogu’da 12 Eylül 1980’ e kadarki zaman diliminde diger örgütlere ve güvenlik güçlerine karsi birçok eylem gerçeklestirmistir. 12 Eylül 1980 darbesine bakildiginda PKK’nin çok rahat hareket edebildigi görülür. Elinde silah bulunan herkesin toplandigi, gözaltina alindigi dönemde PKK liderlerinin çok rahat bir sekilde yurtdisina çikabilmeleri de PKK’nin hareket serbestîsini göstermesi açisindan önemlidir.
1999 yilinda Kandil’ de terör örgütü kongresi toplanmistir ve bu kongrede örgütün tüm yapilanmasi hazir bulunmustur. Eger istenilse örgütün tüm yapilanmasi imha edilebilirdi. Fakat zamanini Imam Hatipler, Basörtülüler ile geçirenler tarafindan görülememis ve akillarina bile gelmemisti.
Bunlarin yaninda Bebek Katili Öcalan’a yönelik devletin kasasindan çikan yüksek meblaglarla organize olan suikastlar bir sekilde sonuçsuz kalmis olmasi da ülkenin PKK eliyle yaratilan “Korku imparatorlugu” na çeyrek asirdir nasil teslim edildiginin kanitidir.
15-16 Subat 1975 tarihleri arasinda gerçeklesen Malatya Olaylari’da Korku Imparatorlugu olusturulmasi açisindan gerçekten çok önemlidir. Birbirine sürekli düsman iki ülke: ABD ve Rusya. Ülkemizin konumunu dikkate alan ABD, Rusya Himayesine girmemizi istemediginden dolayi Malatya bölgesinde sözde sorun yaratilarak Baris Gönüllüleri adini verdikleri topluluk sorunu çözmek amaciyla Malatya’ya gönderilir. Farkli etnik yapidan olusuyor olmasi Malatya’ yi önemli kilar. Baris Gönüllüleri’ nin gelmesi ile birlikte sehirde mevcut olmayan etnik ayrimcilik körüklenir. Bir tarafta ülkücüler ve diger tarafta alevi kesim içindeki Kontrgerilla elemanlari arasinda savasi andiran kavga baslar. Bu olayda yüzlerce kisi ölür. Malatya olaylarinin arkasindaki gerçege bakildiginda NATO güdümü Gladio’nun Türkiye’de iç çatisma yaratarak toplumsal mesruiyet kazanma girisiminden baska bir anlam ifade etmemektedir.
1 Subat 1979’ da meydana gelen Abdi Ipekçi Suikasti’da Gladio’nun oyunundan baska bir sey degildir.
Ugur Mumcu Suikasti’ nin hala aydinlanamamis olmasi aslinda Gladio’nun devletin önemli kurumlarina ne kadar iyi sizmis oldugunun ve ne kadar iyi çalistiginin göstergesidir.
Ahmet Taner Kislali Suikasti’da kirli eller tarafindan Laik Kesim ile dindarlar arasindaki uçurumu daha da derinlestirmekten öte çatisma ortami olusturmak amaciyla tezgâhlanmistir. Kislali’nin öldürülmesinin Islamci fanatiklerin isi olarak gösterilmesi bunun dogrulugunun göstergesidir.
Tekrar Gladio’ya dönecek olursak; Gladio Silahli Orduya sizmayi vazgeçilmez bir yöntem olarak seçmistir. TSK bu yüzden Gladio ya yönelik tartismalarin odagina oturtulur. Yani Gladio TSK’yi kendisine mesruiyet kazandirmak amaciyla kullanir.
           
Ergenekon ve Gladio ile birlikte tanistigimiz Encümen-i Danis yapilanmasina baktigimizda Masonik örgütlerden ayrilan tek noktasi sembollerinin ve ritüellerinin bulunmamasidir diyebiliriz fakat bulunup bulunmadigini dahi tam olarak bilmiyoruz. Ülkemizdeki tehdit siralamasina baktigimizda bugün eger PKK tehdit siralamasinda 1. sirada yer almiyorsa ve 1. siraya irtica adi verilen kavram yerlesmisse bunun nedeninin kaynagi Encümen-i Danis’ in dikte ettigi raporlarin felsefesidir.
           
Aslinda derin yapilarin arkasindaki güç Mason Localarindan baskasi degildir.Mason Kulüpleri’ne özellikle 2006 yilina kadar TSK mensuplarinin büyük ilgisi olmustur. Örnegin 28 Subat’in bas aktörü Çevik Bir halen bu kulüplere üye ve görevlidir. Genelkurmay Baskani Ilker Basbug’un da 2006 yilinda bu kulübe üye oldugu öne sürülmüstür.
 
Encümen-i Danis yaratilan Korku Imparatorlugu’nun plan ve stratejilerinin belirleyicisi konumundadir ve Özel Harp Dairesi’ nin rutin disi operasyonlarina tavsiye üreten bir olusum halini almistir. Öyle gözüküyor ki bu olusum Ergenekon tasfiye edilse de baska adlar altinda yine benzer görevini yapmaya devam edecektir. Yani kendimizi Korku Imparatorlugu’ndan kurtarmak hiçte kolay olmayacaktir…

Benzer Kitaplar