SUSURLUGUN KARAKUTUSU

SUSURLUGUN KARAKUTUSU

Fevzi BOZKURT
Psikoloji


Devlet bana görev verdigi zamani asla unutamam, dünyanin en gururlu insani hissetmistim kendimi o an. Ama daha sonra devletime yaptigim hizmetler yüzünden özellikle medya tarafindan o kadar çok hirpalandim ve ezildim ki.Çesitli iftiralarla karsi karsiya birakildim.Kimi Yahudi dönmesi dedi, kimi de ajan.Ama en önemlisi ben ve ailem Türk olmamizla guru duymamiza ragmen bunlar geliyordu basimiza.Türkiyede yüzyillardir her milletten insan bu topraklarda rahatça yasamasina ragmen ben neden Müslüman gibi görünen Musevi biri olayim bunu hiç anlamadim.Zaten Türklerin tarih boyunca savasmadigi tek millet Yahudiler degil midir? Ben de ölümümden sonra yayinlanmasi için eski bir bakan arkadasima verdigim bu notlarda tüm gerçekleri açiklayacagim.
Dis politikada her ne kadar dost ve düsman ülkeler çikar itibariyle degisken politikalarda izleseler bir ülkenin uzun süre degismeyecek dostu da mevcuttur. Buna örnek olarak Türkiye için Pakistan’dir. Türk Cumhuriyetini dünyada ilk taniyan Pakistan olmustur. Ve yine Ispanyadaki Engizisyon Mahkemeleri’nden Osmanlilara kaçarak Türk topraklarina siginan Yahudileri düsünürsek Türklerin degismez dostu olarak bu milleti de düsünebiliriz.
Dünyanin her yerinde “ Masonlar Yahudi’dir” görüsü yoktur. Mason Fransizca bir kelimedir. Masonlugu kuranda Fransadaki duvar isçileridir. Her ne kadar belli ülkelerdeki Mason Localarinda Yahudiler etkin olmus olsa da bu her seyi degistirmez.
Yahudilerin küçük bir bölümü asiri dindardir. Bunlara Ultra Ortodoks Yahudiler denir. Bunlar Mesihin gelip kendilerini kurtaracagina inandiklarindan Yahudi devleti Israilinde kurulmasina karsidirlar. 
Iste bunlar, dogum yapacak eslerini Urfa, Harrana gönderirler. Dini açidan bu onlar için önemlidir. Bunu bir çok Yahudi’nin hüviyet bilgilerinden de ögrenebilirsiniz.
Kendi Hayatim:
Kendi hayatimdan örnekler vermek istiyorum simdi. PKK terör örgütü bir dönem istedigi kisileri özellikle de benim gibi insanlari öldürebilecek güçteydi. Iste böyle bir dönemde PKK ile mücadele etmek için Türk Devleti, ihtiyaç duydugu malzemeleri benden istedi çünkü hem ambargoyla karsi karsiyaydi hem de teknolojiye ihtiyaci vardi. Bende Yahudilerin yardimiyla bu görevi seve seve yaptim ama daha sonra ifsa edildim.
Milliyetçi biri olmasina ragmen Alparslan Türkes, 12 Eylül ihtilal sonrasi Yahudilerle yakinlasiyor. Hiçbir siyasi partinin yapamayacagi seyleri yaparak Ermeni ve Rum Lobisinin Türk aleyhtari faaliyetlerine karsi Yahudi lobisiyle birlikte olunmasini, bu sekilde daha etkili olunacagini söylüyor. Ayrica Türkes;
Türklerin tarih boyunca sadece Yahudilerle savas yapmadigini, Engizisyon mahkemelerinde öldürülen Yahudi ve Müslümanlarin Yildirim Beyazit tarafindan Osmanli’ya getirildigini, Yahudilerin Finans- Basin- Üniversite alaninda hâkim olduklarini, Araplarin bize Yahudilerle dost olmayin çagrisi yaparken Yunanistan gibi Türkiye’nin her dönem düsmani olmus bir ülke ile uluslar arasi platformda hareket ettiklerini söylemistir.
Yavuz Sultan Selim ile ilgili anlatilan bir hikaye de söyledir: Yavuz, bir Yahudi’den borç altin alarak sefere çikar. Sefer esnasinda Muhittin Arabi’nin mezarina geldiklerinde burayi harabe bulur ve yeniden yaptirir. Muhittin Arabi ise devrinde devlet erkanindan biri ile tartisip Sizin taptiginiz sey benim ayaklarimin altindadir demis ve oracikta sehit edilmistir. Gömüldügü yerin üzerine de kasten çöp dökülmüstür. Yavuz bu zatin mezarini temizletip bu rivayeti hatirlayarak oranin kazilmasini ister. Mezar kazildiginda ise Muhittin Arabi’nin yillar öncesinden kastettigi seyin manasi anlasilir mezarin altindan büyük miktarda altin çikar ve sefer dönüsü borç böyle ödenir.
22 Agustos 1936 dogumluyum. Ilkokulu Beypazari, ortaokul ve liseyi Istanbulda bitirdim. Babam Mehmet Seracettin Tinar, PTT’de sef idi. Türkiye’nin kurucusu Atatürk bile babamdan Nutuk’ta sahsen bahseder.
13 yasinda kundura imalathanesinde çalistim ve daha çok boyacilik yaparim. 14 yasinda ise. Çocukluk yillarinda çiraklik, komilik, hamallik gibi islerde çalistim.
23 yasinda, ( 1950 yilinda ) Milli Koruma Kanunu çikti. Buna göre her tüccarin her maldan kazanacagi kar belliydi. Ithalatçilar bana fatura kesiyor bende perakendecilere kesiyordum. Bu yolla bir yil içinde 48000 ( Kirk sekiz bin ) altin kazandim.
27 Mayis 1960 Ihtilalinde askere çagirildim. Askerligi ögretmen olarak yaptim. Köy lojmanini yaptirdim. Köye çok faydam oldu. Askerlik dönüsü Eczacibasi Ilaç Fabrikasinda ise basladim. Is kurma arzusuyla 36 yasinda Ingilizceyi ögrendim. 2 (iki) sene insan iliskileri üzerine Master yaptim ve (METSAN) Firmasini kurdum. Ayrica bir sürü temsilcilikler aldim.
Israil ile 1992 yilindan itibaren siki iliskiler içine girdim.
Askale Sürgünü:
1492 yilinda II.Bayezid Ispanyadan sürülen Yahudileri himaye ediyor.
2. Dünya savasi sirasinda Hitlerden kaçan Yahudileri bu kez Türk Hükümeti ( Varlik Vergisi) adiyla koruma altina alma amaçli Askaleye yerlestiriyor. Ama vergi veren de vermeyen de burada yasamistir. Hitler, Hükümete Yahudileri yakmalari için israr etmis hatta firin yollamayi bile teklif etmistir. Türkiye bu isi halledecegini söyleyince sadece firin krokilerini yollamislardir. Ismet Inönü ise Askale sürgünü adi altinda Yahudileri burada bir kampa yerlestirmis ve Hitler baskisi geçinceye kadar muhafaza etmistir. Hatta zaman zaman duman bile çikartarak Yahudiler’ in yakildigi imajini vermislerdir.
Ben yasadigim sürece her türlü ticareti yaptim ama silah ticareti hariç. Sadece burada anlattigim bir olayda bu ticaret oldu Ben yurtdisindayken INREA  grubu tarafindan ülkeme yüksek teknolojinin verilebilecegi söylendi bana ve ben de hemen bunu ülkemde yetkililere anlattim. Emniyet Genel Müdürlügü tarafindan o siralar “Özel Hareket birimi gelistirilmek istendigi için teklifime sicak bakildi. Emniyet Genel Müdürlügü yetkilileri ile birlikte Israile gayri resmi bir ziyarette bulunduk ve burada Israil ile EGM arasinda 1993 yilinda benim araciligimla silah alim anlasmasi yapildi. Fiyatlat belirlendi ve ülkeye döndük. Bu anlasmaya göre 4 parti halinde 12,5x4= 50 milyon dolarlik silah alimi yapilacakti. Ilk 2 parti alinarak 25 milyon dolar ödendi. Sonra Emniyet Genel Müdürlügü geriye kalan kismi iptal etti ama para ödenmeyince devletim adina kefil ben oldugum için 2,5 milyon dolari kendi cebimden ödedim.
1995’te de Beyrut’ta Suriye istihbarati ile yakin iliskide gazeteci bir arkadasim vardi. 10 Milyon $’a PKK terör örgütü lideri APO’ yu bana verebilecegini söyledi ama sonra arayip ABDnin buna izin vermedigini söyledi.
Basin:
Susurluk kazasi sonrasi medya üzerime geldi. Susurlugun silah saticisi olarak ifsa edildim. Oysa devlet için çalismistim. Susurluk kazasinda bulunan silahlarin benim Ingiltere’de kurdugum off-shore sirketime ait oldugu iddia edildi. Bu sirketin adi da Hosprodur. Off-shore, bütün dünya firmalarinin kendi memle­ketlerinin disinda ticaret yapmak için kurduklari sirket seklidir. Ben o dönem EGMnin aldigi silahlari bu firma üzerinden alindi göstererek ülkemin yararina is yaptim.
Hakkimda o kadar çok sey söylendi ve yazildi ki bir kismini dava ettim ve mahkeme beni hakli buldu. Hatta dönemin Cumhurbaskani Süleyman Demirele bile mektup yazdim fakat Yargi mercilerinin alanina giren konulara bakilmadigi..” seklinde bir cevap geldi.
1997 yilinin bir ayinda yurtdisina çikacaktim. Korumalar takip edildigimizi söylediler. Havaalani girisinde takip edenleri gördüm. Bu arada çantami X-Ray cihazina koymustum ama diger tarafindan çikmadi ve kayboldu. Bir yandan can güvenligim için koruma veren devlet öte yandan baska adamlari ile beni takip ettirip çantami kaybettiriyordu.
Basin beni bu kadar hirpalayinca Basbakanlik Teftis Kurulu’na müracaat ettim ve ifademin alinmasini istedim. 10.07.1998 tarihinde hakkimdaki iddialar ile ilgili toplam 19 soruluk bir ifade aldilar. Ben yine de devletime küsmedim.
Kale Plani:
Çiller’in basbakanligi döneminde Jandarma Genel Komutani Orgeneral Esref BITLIS tarafindan 1991 yilinda hazirlanip PKKyi ve yardim eden is adamlarini yok etmek amaciyla planlandi. 1991 yilinda basbakan Demirel, yardimcisi Inönü’ydü. Merhum Turgut ÖZAL in Cumhurbaskani olarak baskanlik yaptigi bakan kurulu toplantisinda ele alindi.
Silah tüccari olarak ifsa edilen benim tarafimdan idare edildigi ve Toroslarda Israil tarafindan egitilen 80 kisilik bir TIM oldugu bile söylendi. Tansu Çiller basbakan olana kadar plan uygulanamadi. Yurtdisinda  PKK terör örgütüne destek verenler için Abdullah Çatli ve Yesil’in de aralarinda bulundugu bir grup yurtdisina yollandi. Ama sonra geri çekildi. Bu  plan çerçevesinde  : JITEM kurucu Ahmet Cem ERSEVER, planin hazirlayicisi Jand.Genel Komutani Org.Esref BITLIS, gazeteci Ugur MUMCU öldürüldü.
Gizli Belgeler:
Terörün en azgin döneminde Emniyet Genel Müdürlügü tarafindan Israilden alinip Özel Harekat Timlerinin kullanmasi için MIT ‘in ödeneginden alinan parayla silah alinmasi öngörülüyor ama silahlarin bir kismkayboluyor. Oysa paralar bir gecede direk E.G.M. hizmet binasinda dönemin Genel Müdürü Mehmet AGAR a elden teslim edilmistir.
Susurluk sonrasi, Ertaç TINAR’in Ingilterede sahibi oldugu HOSPRO sirketine ait silahlarin  kaza yapan araçtan çikmasiyla birlikte, Tinar’in Türkiyeye silah sattigi ve Özer ÇILLERle yakin iliskide oldugu söyleniyor.
Gazetelerde çikan haberler:
Istanbul'da ve Ingilterede kurulu sirketleriyle silah ticaretinden baska ilaç ve tibbi malzeme pazarlamasi yapiyordu ve adi, tip çevrelerinde yillardir bilini­yordu. I.Ü.Rektörü Prof.Bülent BERKARDA, Cerrahpasa Tip Fakültesi Dekanligi'ndan önceki dönemden taniyor.
Ertaç TINAR, Metsan ve Izotop sirketleri araciligiyla Berkarda'nin dekani oldugu Cerrahpasa Tip Fakültesi'ne ve diger saglik kurumlarina tibbi malzeme satiyordu. Daha sonra bu iliski, ticari bir sirkette ortakliga dö­nüstü.
Oysa Cerrahpasa Tip Fakültesi çevrelerinde, bu or­takligin gerçek amacinin, stratejik önemde hammad­deler içeren dünyanin en pahali kanser ilaçlarindan birinin for­mülünden yola çikarak yerli bir kanser ilacini üretmek oldugu söyleniyordu ve söz konusu ilacin çalismalarini, I.Ü. Kimya Fakültesi'nden emekli olan Prof. Dr. Fikret BAY­KUT yürütüyordu.
Fransiz hükümeti, 1994'te imzalanan bir anlasmayla Türkiye'ye tibbi cihaz alimi için kredi açiyor. Istan­bul Üniversitesi'ne düsen yaklasik 1.5 trilyonluk 48 cihaz alimi için, Fransiz firmalari kiyasiya bir rekabete giriyor. Bazi firmalar, ihale konu­su olan cihazlarin bir kisminin Afrika ülkelerine hibe gönderilen demode cihazlar oldugunu ortaya atiyorlar.
BERKARDA, ihale öncesi sik sik Fransa'ya gidiyor. So­nunda, Fransiz Sopha Developement SA firmasiyla sözlesme imzalaniyor. Ancak, konuya yakin çevreler, bu ihaleden çikan pis kokulardan rahatsizlik duyuyor­lar ve suç duyurusunda bulunuyorlar. Bu basvuru ve duyurular üzerine Maliye Bakanligi, ya­sal mevzuata uyulmadigini ve gerekli izinlerin alinma­mis oldugunu saptayarak ihaleyi iptal ediyor.
Iddiaya göre, bu arada Berkarda'nin ortagi Ertaç Ti­nar ihalenin, adi geçen Fransiz firmasina verilmesi için devreye 'arkadasi' Özer Çiller'i sokar.
Berkarda, bütün uyarilara, suç duyurularina ve ya­yinlara karsin ikinci kez açilan özel sartnameli ihalenin yeniden Sopha firmasina verilmesini saglar. Bu arada, ihalenin 'kitabina' uydurulmasi için Ertaç Tinar da, usulen ihalede yerini alir.Ne yazik ki, Sopha firmasi o tarihlerde batik durumdadir. Tibbi cihazlarin gelmesi beklenirken, sirketin 1996'da kayyuma teslim edildigi, 1997'de de iflasina karar verildiginin ög­renilmesi Berkarda'da sok etkisi yapar.
'Ihale skandali' yüzünden ci­hazsiz kalan Cerrahpasa Tip Fakültesi Onkoloji Klinigi' nde kanser hastalarinin tedavileri yapilamiyor. Berkarda iki yil önce birinci ihale iptal edildi­ginde "Bu cihazlar kanser tedavisinde hayati önemi olan cihazlardir. Iptal karari bize dört ay kaybettirdi" diyordu! Acaba simdi ne diyor?
Susurluk’un Kara Kutusu öldü:
3 Kasim 1996'daki Susurluk kazasi sorusturmasi si­rasinda aydinlatilan "kayip silahlar" olayinin kahra­manlarindan isadami Ertaç Tinar kanser tedavisi gör­dügü hastanede hayatini kaybetti. Bir milletvekili, bir emniyet müdürü ve katliam sanigi Abdullah Çatli'nin kaza yaptigi Mercedes'ten çikan suikast silahlarini, Tinar'in ülkeye getirdigi ortaya çikmisti.
       
Gerçek Kurtlar Vadisi:
3 Kasim1996. Sedat Bucak'in beyanina göre, koru­ma polislerinin takip edilmeleri nedeniyle endise du­yup önce Izmir'i, sonra da Kusadasi'ni terk ederler. Is­tanbul'a dönerlerken Susurluk'ta bu kaza olur. Hüseyin KOCADAG kaza sirasinda ölen polis sefidir. Büyük bir ilin emniyet müdürlügüne atanmasi sirasinda, Mersedesin içindekilerle bir arada kulis yapmak istedigi söy­lendi. Kimisi de KOCADAG'IN kumar borcunu sildirmek için bir arada olduklarini söyledi. Istanbul eski Emni­yet Müdür Yardimcisi, rüsvetten yargilanan Sedat De­mir ise, öldürülen kumarhaneler krali Lütfü Topal'in, Yesilköy'deki evinin anahtarini KOCADAG'DAN aldigini söylemisti. Kaza sirasinda ölen Abdullah ÇATLI'NIN Is­tanbul Emniyeti'nden aldigi silah ruhsatinda ise KOCA­DAG'IN referansinin oldugu iddia edildi.
1978 yili Bahçelievler katliaminda yedi TIP'li ögren­ciyi öldürülmüstür. Bu katliamin planlayicilarindan Abdullah Çatli yurtdisina kaçar. Orada uyusturucu ka­çakçiligi yaptigi için cezaevine girer. Türkiye'ye döndü­günde, Susurluk Çetesi'nin tetikçisi, sonra da lideri olma sevdasi, bazi çete üyelerini rahatsiz eder. Mahkeme Çatli için "Artik o söz geçirilmez bir insan" diye tuta­nak tutar. Kaza sonrasi Çatli'nin üzerinden Mehmet Özbay isimli bir kimlik çikmistir. Onun ardindan emni­yette kayip sanilan susturucu silahlar, sahte kimlik, bi­raz kokain, faili meçhul cinayetler kalir.
Bu kazada ölen üçüncü isim ÇATLI'NIN manken sevgi­lisi Gonca US'TU. Gonca'nin kardesi Arzu US ise BAYSA'nin hissedari Ahmet BAYDAR'IN sevgilisiydi. Gonca US'LA ÇATLI'yi Ahmet BAYDAR tanistirmisti.
Soli Ovadya, Mehmet Özbay kimligi ile ölen Abdullah Çatli'nin sevgilisiydi. Japet isimli firmanin da ortagi! Su­surluk kazasindan sonra ardindan sirra kadem basti.
Tansu Çiller rahatlamisti! Susurluk kazasinin enka­zi altindan Mehmet AGAR'IN, ve Mesut Yilmaz'in çiktigini görünce rahatladi. Bu çe­teyi örtülü ödenekle Çiller'in finanse ettigi iddiasi ortaya atildi. O "Kursun yiyen de atan da sereflidir" dedi. Seçim­lerde çok zayif bir muhalefet olarak çikti. Kongre seçim­lerine tas koyan Agar ve tüm muhaliflere kucak açti.
Yasar ÖZ, Abdullahn ÇATLI'NIN karisi Meral ÇATLI'NIN üvey dayisiydi. Abhaz milliyetçisi oldugunu söylemisti. Istanbul Mali Polisi onu çogu kez yakaladi. Üzerinden çok sayida yesil pasaport, 17 Türk, 8 ingiliz pasaportu, iki ehliyet, Esref ÇUGDAR adina düzenlenmis özel silah tasima belgesi, seri numaralari silinmis 3 silah çikti. AGAR'IN ricasi üzerine serbest birakildi. Susurluk dava­si ile Savas Buldan, Haci Karay ve Adnan Yildirim'in öl­dürülmesi davalarinin saniklari arasindaydi. Uyusturu­cudan Eskisehir Cezaevinde yatti.

Benzer Kitaplar