Devlet bana
görev verdigi zamani asla unutamam, dünyanin en
gururlu insani hissetmistim kendimi o an. Ama daha sonra devletime yaptigim hizmetler
yüzünden özellikle
medya tarafindan o kadar çok hirpalandim ve ezildim ki.Çesitli
iftiralarla karsi karsiya birakildim.Kimi
Yahudi dönmesi dedi, kimi de ajan.Ama en önemlisi ben
ve ailem Türk olmamizla guru duymamiza ragmen bunlar
geliyordu basimiza.Türkiye’de yüzyillardir her milletten
insan bu topraklarda rahatça yasamasina ragmen ben
neden Müslüman gibi görünen Musevi
biri olayim bunu hiç anlamadim.Zaten Türklerin
tarih boyunca savasmadigi tek millet
Yahudiler degil midir? Ben de ölümümden sonra yayinlanmasi için eski bir bakan arkadasima verdigim bu
notlarda tüm gerçekleri açiklayacagim.
Dis politikada
her ne kadar dost ve düsman ülkeler çikar
itibariyle degisken politikalarda izleseler bir ülkenin uzun süre degismeyecek
dostu da mevcuttur. Buna örnek olarak Türkiye için Pakistan’dir.
Türk Cumhuriyetini dünyada ilk taniyan Pakistan olmustur. Ve
yine Ispanya’daki Engizisyon Mahkemeleri’nden Osmanlilara
kaçarak Türk topraklarina siginan Yahudileri düsünürsek Türklerin degismez dostu
olarak bu milleti de düsünebiliriz.
Dünyanin her yerinde “ Masonlar Yahudi’dir” görüsü yoktur. Mason Fransizca bir
kelimedir. Masonlugu kuranda Fransa’daki duvar
isçileridir. Her ne kadar belli ülkelerdeki Mason
Localarinda Yahudiler etkin olmus olsa da bu her seyi degistirmez.
Yahudilerin küçük bir bölümü asiri dindardir. Bunlara “ Ultra
Ortodoks Yahudiler” denir. Bunlar Mesih’in gelip
kendilerini kurtaracagina inandiklarindan Yahudi
devleti Israil’inde kurulmasina karsidirlar.
Iste bunlar, dogum yapacak eslerini Urfa, Harran’a gönderirler.
Dini açidan bu onlar için önemlidir. Bunu bir çok Yahudi’nin hüviyet
bilgilerinden de ögrenebilirsiniz.
Kendi Hayatim:
Kendi hayatimdan örnekler vermek istiyorum simdi. PKK terör örgütü bir dönem istedigi kisileri özellikle de
benim gibi insanlari öldürebilecek güçteydi. Iste böyle bir dönemde PKK ile mücadele etmek
için Türk Devleti, ihtiyaç duydugu malzemeleri benden istedi çünkü hem ambargoyla
karsi karsiyaydi hem de teknolojiye ihtiyaci vardi. Bende Yahudilerin yardimiyla bu görevi seve seve yaptim
ama daha sonra ifsa edildim.
Milliyetçi biri olmasina ragmen Alparslan Türkes, 12 Eylül ihtilal
sonrasi Yahudilerle yakinlasiyor. Hiçbir siyasi partinin yapamayacagi seyleri
yaparak Ermeni ve Rum Lobisinin Türk aleyhtari faaliyetlerine karsi Yahudi
lobisiyle birlikte olunmasini, bu sekilde daha etkili olunacagini söylüyor.
Ayrica Türkes;
Türklerin tarih boyunca sadece Yahudilerle savas yapmadigini,
Engizisyon mahkemelerinde öldürülen Yahudi ve Müslümanlarin Yildirim Beyazit
tarafindan Osmanli’ya getirildigini, Yahudilerin Finans- Basin- Üniversite alaninda
hâkim olduklarini, Araplarin bize Yahudilerle dost olmayin çagrisi yaparken
Yunanistan gibi Türkiye’nin her dönem düsmani olmus bir ülke ile
uluslar arasi platformda hareket ettiklerini söylemistir.
Yavuz Sultan Selim ile ilgili anlatilan bir hikaye de söyledir: Yavuz, bir Yahudi’den
borç altin alarak sefere çikar. Sefer esnasinda Muhittin Arabi’nin mezarina
geldiklerinde burayi harabe bulur ve yeniden yaptirir. Muhittin Arabi ise
devrinde devlet erkanindan biri ile tartisip “Sizin taptiginiz sey benim
ayaklarimin altindadir” demis ve oracikta sehit edilmistir. Gömüldügü yerin üzerine de
kasten çöp dökülmüstür. Yavuz bu zatin mezarini
temizletip bu rivayeti hatirlayarak oranin kazilmasini ister. Mezar kazildiginda ise
Muhittin Arabi’nin yillar öncesinden kastettigi seyin manasi anlasilir mezarin
altindan büyük miktarda altin çikar ve sefer dönüsü borç böyle ödenir.
22 Agustos 1936 dogumluyum. Ilkokulu Beypazari, ortaokul
ve liseyi Istanbul’da bitirdim. Babam Mehmet Seracettin Tinar, PTT’de sef idi.
Türkiye’nin kurucusu Atatürk bile babamdan Nutuk’ta sahsen
bahseder.
13 yasinda kundura imalathanesinde çalistim ve daha çok boyacilik yaparim. 14 yasinda ise. Çocukluk yillarinda çiraklik, komilik,
hamallik gibi islerde çalistim.
23 yasinda, ( 1950 yilinda ) Milli Koruma Kanunu çikti. Buna göre her tüccarin her
maldan kazanacagi kar belliydi. Ithalatçilar bana
fatura kesiyor bende perakendecilere kesiyordum. Bu yolla bir yil içinde 48000
( Kirk sekiz bin ) altin kazandim.
27 Mayis 1960 Ihtilalinde askere çagirildim. Askerligi ögretmen olarak yaptim. Köy lojmanini yaptirdim. Köye çok faydam oldu.
Askerlik dönüsü Eczacibasi Ilaç Fabrikasinda ise basladim. Is kurma arzusuyla 36 yasinda Ingilizceyi ögrendim. 2
(iki) sene insan iliskileri üzerine Master yaptim ve (METSAN) Firmasini kurdum. Ayrica bir sürü temsilcilikler aldim.
Israil ile 1992 yilindan itibaren siki iliskiler içine girdim.
Askale Sürgünü:
1492 yilinda II.Bayezid Ispanya’dan sürülen Yahudiler’i himaye ediyor.
2. Dünya savasi sirasinda Hitler’den kaçan Yahudileri bu kez Türk Hükümeti ( Varlik Vergisi) adiyla koruma altina alma
amaçli Askale’ye yerlestiriyor. Ama vergi veren de vermeyen de burada yasamistir. Hitler,
Hükümete Yahudileri yakmalari için israr etmis hatta
firin yollamayi bile teklif etmistir. Türkiye bu isi halledecegini söyleyince
sadece firin krokilerini yollamislardir. Ismet Inönü ise Askale sürgünü adi altinda
Yahudileri burada bir kampa yerlestirmis ve Hitler baskisi geçinceye
kadar muhafaza etmistir. Hatta zaman zaman duman bile çikartarak
Yahudiler’ in yakildigi imajini vermislerdir.
Ben yasadigim sürece her türlü ticareti
yaptim ama silah ticareti hariç. Sadece
burada anlattigim bir olayda bu ticaret oldu
Ben yurtdisindayken INREA grubu tarafindan ülkeme yüksek teknolojinin
verilebilecegi söylendi bana ve ben de hemen bunu ülkemde
yetkililere anlattim. Emniyet Genel Müdürlügü tarafindan o siralar “Özel Hareket” birimi
gelistirilmek istendigi için teklifime sicak bakildi. Emniyet Genel Müdürlügü
yetkilileri ile birlikte Israil’e gayri resmi bir ziyarette bulunduk ve burada Israil ile EGM arasinda 1993 yilinda benim araciligimla silah alim anlasmasi yapildi. Fiyatlat belirlendi ve ülkeye döndük. Bu anlasmaya göre 4 parti halinde 12,5x4= 50
milyon dolarlik silah alimi yapilacakti. Ilk 2 parti alinarak 25 milyon dolar ödendi. Sonra Emniyet
Genel Müdürlügü geriye kalan kismi iptal etti ama para ödenmeyince devletim adina kefil ben oldugum için 2,5
milyon dolari kendi cebimden ödedim.
1995’te de Beyrut’ta Suriye istihbarati ile yakin iliskide gazeteci bir arkadasim vardi. 10 Milyon
$’a PKK terör örgütü lideri APO’ yu bana verebilecegini söyledi ama sonra arayip ABD’nin buna izin vermedigini söyledi.
Basin:
Susurluk kazasi sonrasi medya üzerime geldi. Susurlugun silah saticisi olarak ifsa edildim.
Oysa devlet için çalismistim. Susurluk kazasinda bulunan silahlarin benim Ingiltere’de kurdugum off-shore sirketime
ait oldugu iddia edildi. Bu sirketin adi da Hospro’dur.
Off-shore, bütün dünya firmalarinin kendi memleketlerinin disinda ticaret
yapmak için kurduklari sirket seklidir. Ben o dönem EGM’nin aldigi silahlari bu firma üzerinden alindi göstererek ülkemin
yararina is yaptim.
Hakkimda o kadar çok sey söylendi ve yazildi ki bir kismini dava ettim
ve mahkeme beni hakli buldu. Hatta dönemin Cumhurbaskani Süleyman
Demirel’e bile mektup yazdim fakat “Yargi
mercilerinin alanina giren konulara bakilmadigi..” seklinde bir
cevap geldi.
1997 yilinin bir ayinda yurtdisina çikacaktim.
Korumalar takip edildigimizi söylediler. Havaalani girisinde takip
edenleri gördüm. Bu arada çantami X-Ray
cihazina koymustum ama diger tarafindan çikmadi ve
kayboldu. Bir yandan can güvenligim için koruma
veren devlet öte yandan baska adamlari ile beni takip ettirip çantami
kaybettiriyordu.
Basin beni bu kadar hirpalayinca Basbakanlik Teftis Kurulu’na
müracaat ettim ve ifademin alinmasini istedim. 10.07.1998 tarihinde hakkimdaki
iddialar ile ilgili toplam 19 soruluk bir ifade aldilar. Ben yine de devletime
küsmedim.
Kale Plani:
Çiller’in basbakanligi döneminde
Jandarma Genel Komutani Orgeneral Esref BITLIS tarafindan 1991 yilinda hazirlanip PKK’yi ve yardim eden is adamlarini yok etmek amaciyla planlandi. 1991 yilinda basbakan
Demirel, yardimcisi Inönü’ydü. Merhum
Turgut ÖZAL’ in Cumhurbaskani olarak baskanlik yaptigi bakan
kurulu toplantisinda ele alindi.
Silah tüccari olarak ifsa edilen benim tarafimdan idare
edildigi ve Toroslar’da Israil tarafindan egitilen 80
kisilik bir TIM oldugu bile söylendi. Tansu Çiller basbakan olana
kadar plan uygulanamadi. Yurtdisinda PKK terör örgütüne destek verenler için Abdullah
Çatli ve Yesil’in de aralarinda bulundugu bir grup yurtdisina yollandi. Ama sonra
geri çekildi. Bu plan çerçevesinde : JITEM kurucu Ahmet Cem ERSEVER, planin hazirlayicisi
Jand.Genel Komutani Org.Esref BITLIS, gazeteci Ugur MUMCU öldürüldü.
Gizli Belgeler:
Terörün en azgin döneminde Emniyet Genel Müdürlügü tarafindan Israil’den alinip
Özel Harekat Timlerinin kullanmasi için MIT ‘in ödeneginden alinan parayla silah alinmasi öngörülüyor ama
silahlarin bir kismi kayboluyor. Oysa paralar bir gecede direk E.G.M. hizmet binasinda dönemin Genel
Müdürü Mehmet AGAR ’a elden teslim edilmistir.
Susurluk sonrasi, Ertaç TINAR’in Ingiltere’de sahibi
oldugu HOSPRO sirketine ait silahlarin kaza yapan araçtan çikmasiyla
birlikte, Tinar’in Türkiye’ye silah sattigi ve Özer ÇILLER’le yakin
iliskide oldugu söyleniyor.
Gazetelerde çikan haberler:
Istanbul'da ve Ingiltere’de kurulu sirketleriyle silah ticaretinden baska ilaç ve tibbi malzeme
pazarlamasi yapiyordu ve adi, tip çevrelerinde
yillardir biliniyordu. I.Ü.Rektörü Prof.Bülent BERKARDA, Cerrahpasa Tip Fakültesi
Dekanligi'ndan önceki dönemden taniyor.
Ertaç TINAR, Metsan ve Izotop sirketleri araciligiyla
Berkarda'nin dekani oldugu Cerrahpasa Tip Fakültesi'ne ve diger saglik kurumlarina tibbi malzeme
satiyordu. Daha sonra bu iliski, ticari bir sirkette ortakliga dönüstü.
Oysa Cerrahpasa Tip Fakültesi çevrelerinde, bu ortakligin gerçek amacinin,
stratejik önemde hammaddeler içeren dünyanin en pahali kanser ilaçlarindan birinin
formülünden yola çikarak yerli bir kanser ilacini üretmek oldugu söyleniyordu
ve söz konusu ilacin çalismalarini, I.Ü. Kimya Fakültesi'nden
emekli olan Prof. Dr. Fikret BAYKUT yürütüyordu.
Fransiz hükümeti, 1994'te imzalanan bir anlasmayla Türkiye'ye tibbi cihaz
alimi için kredi açiyor. Istanbul Üniversitesi'ne düsen yaklasik 1.5 trilyonluk 48 cihaz
alimi için, Fransiz firmalari kiyasiya bir rekabete giriyor. Bazi firmalar,
ihale konusu olan cihazlarin bir kisminin Afrika ülkelerine hibe gönderilen
demode cihazlar oldugunu ortaya atiyorlar.
BERKARDA, ihale öncesi sik sik Fransa'ya gidiyor. Sonunda, Fransiz Sopha Developement SA
firmasiyla sözlesme imzalaniyor. Ancak, konuya yakin çevreler, bu
ihaleden çikan pis kokulardan rahatsizlik duyuyorlar
ve suç duyurusunda bulunuyorlar. Bu basvuru ve
duyurular üzerine Maliye Bakanligi, yasal mevzuata uyulmadigini ve gerekli
izinlerin alinmamis oldugunu saptayarak ihaleyi iptal ediyor.
Iddiaya göre, bu arada Berkarda'nin ortagi Ertaç Tinar
ihalenin, adi geçen Fransiz firmasina
verilmesi için devreye 'arkadasi' Özer Çiller'i sokar.
Berkarda, bütün uyarilara, suç duyurularina ve yayinlara karsin ikinci
kez açilan özel sartnameli ihalenin yeniden Sopha firmasina verilmesini saglar. Bu
arada, ihalenin 'kitabina' uydurulmasi için Ertaç Tinar da,
usulen ihalede yerini alir.Ne yazik ki, Sopha
firmasi o tarihlerde batik durumdadir.
Tibbi cihazlarin gelmesi beklenirken, sirketin 1996'da kayyuma teslim edildigi, 1997'de
de iflasina karar verildiginin ögrenilmesi
Berkarda'da sok etkisi yapar.
'Ihale skandali' yüzünden cihazsiz kalan Cerrahpasa Tip Fakültesi
Onkoloji Klinigi' nde kanser hastalarinin tedavileri yapilamiyor. Berkarda iki yil önce
birinci ihale iptal edildiginde "Bu cihazlar kanser tedavisinde hayati önemi olan
cihazlardir. Iptal karari bize dört ay kaybettirdi" diyordu! Acaba simdi ne diyor?
Susurluk’un Kara Kutusu öldü:
3 Kasim 1996'daki Susurluk kazasi sorusturmasi sirasinda aydinlatilan
"kayip silahlar" olayinin kahramanlarindan isadami Ertaç Tinar
kanser tedavisi gördügü hastanede hayatini kaybetti. Bir milletvekili,
bir emniyet müdürü ve katliam sanigi Abdullah Çatli'nin kaza yaptigi
Mercedes'ten çikan suikast silahlarini, Tinar'in ülkeye getirdigi ortaya çikmisti.
Gerçek Kurtlar Vadisi:
3 Kasim1996. Sedat Bucak'in beyanina göre, koruma polislerinin takip edilmeleri
nedeniyle endise duyup önce Izmir'i,
sonra da Kusadasi'ni terk ederler. Istanbul'a
dönerlerken Susurluk'ta bu kaza olur. Hüseyin
KOCADAG kaza sirasinda ölen polis sefidir. Büyük bir ilin
emniyet müdürlügüne atanmasi sirasinda,
Mersedesin içindekilerle bir arada kulis yapmak istedigi söylendi.
Kimisi de KOCADAG'IN kumar borcunu sildirmek için bir
arada olduklarini söyledi. Istanbul
eski Emniyet Müdür Yardimcisi, rüsvetten yargilanan Sedat
Demir ise, öldürülen kumarhaneler krali Lütfü Topal'in, Yesilköy'deki
evinin anahtarini KOCADAG'DAN aldigini söylemisti. Kaza sirasinda ölen
Abdullah ÇATLI'NIN Istanbul Emniyeti'nden aldigi silah
ruhsatinda ise KOCADAG'IN referansinin oldugu iddia edildi.
1978 yili Bahçelievler katliaminda yedi TIP'li ögrenciyi öldürülmüstür. Bu
katliamin planlayicilarindan Abdullah Çatli yurtdisina kaçar. Orada
uyusturucu kaçakçiligi yaptigi için cezaevine girer. Türkiye'ye döndügünde,
Susurluk Çetesi'nin tetikçisi, sonra da lideri olma sevdasi, bazi çete üyelerini
rahatsiz eder. Mahkeme Çatli için "Artik o söz geçirilmez bir insan"
diye tutanak tutar. Kaza sonrasi Çatli'nin üzerinden Mehmet Özbay isimli bir
kimlik çikmistir. Onun ardindan emniyette kayip sanilan
susturucu silahlar, sahte kimlik, biraz kokain, faili meçhul cinayetler kalir.
Bu kazada ölen üçüncü isim ÇATLI'NIN manken sevgilisi Gonca US'TU. Gonca'nin kardesi Arzu US
ise BAYSA'nin hissedari Ahmet BAYDAR'IN sevgilisiydi. Gonca US'LA ÇATLI'yi
Ahmet BAYDAR tanistirmisti.
Soli Ovadya, Mehmet Özbay kimligi ile ölen Abdullah Çatli'nin
sevgilisiydi. Japet isimli firmanin da ortagi! Susurluk kazasindan sonra ardindan sirra kadem
basti.
Tansu Çiller rahatlamisti! Susurluk kazasinin enkazi altindan Mehmet
AGAR'IN, ve Mesut Yilmaz'in çiktigini görünce
rahatladi. Bu çeteyi örtülü ödenekle Çiller'in finanse ettigi iddiasi ortaya atildi. O
"Kursun yiyen de atan da sereflidir" dedi. Seçimlerde çok zayif bir
muhalefet olarak çikti. Kongre seçimlerine
tas koyan Agar ve tüm muhaliflere kucak açti.
Yasar ÖZ, Abdullahn ÇATLI'NIN karisi Meral ÇATLI'NIN üvey
dayisiydi. Abhaz milliyetçisi oldugunu söylemisti. Istanbul Mali Polisi onu çogu kez
yakaladi. Üzerinden çok sayida yesil pasaport, 17 Türk, 8 ingiliz pasaportu, iki ehliyet, Esref ÇUGDAR adina düzenlenmis özel silah
tasima belgesi, seri numaralari silinmis 3 silah çikti. AGAR'IN ricasi üzerine
serbest birakildi. Susurluk davasi ile Savas Buldan, Haci Karay ve Adnan Yildirim'in öldürülmesi
davalarinin saniklari arasindaydi. Uyusturucudan Eskisehir Cezaevinde yatti.