![TÜRK DIS POLITIKASININ EKONOMI POLITIGI ‘’SOGUK SAVAS’’TAN ‘’YENIDÜNYA’’ DÜZENI’’NE](/dist/img/no-photo.png)
TÜRK DIS POLITIKASININ EKONOMI POLITIGI ‘’SOGUK SAVAS’’TAN ‘’YENIDÜNYA’’ DÜZENI’’NE
Fevzi BOZKURT
Psikoloji
Türk
dis politikasini cumhuriyetin ilk yillarindan
itibaren ana hatlari ile ele alarak elestirel bir bakis açisi ile degerlendirerek okura verilmistir. Dis politikayi, ekonomik ve toplumsal gelismelerle birlikte sosyal tarihte dengeleyerek degerlendirmektedir.
Kitap
1998 yilinda basilmis
akabinde 14 yillik bir zaman süresinde dünyada ve Türkiye’de yasanan degisimlerde ele alinarak 2012 yilinda 3. Basimi yapilmistir.
Kitabin
dikkat çekmeye çalistigi
dört
tezi olup bunlar; rejim çürümekte ve büyük bir kriz uçuruma dogru sürüklenmekteydi, moral tahribat bütün
toplumu sarmisti; çikis yok olarak gösterilen Avrupa Birligi yolu kapaliydi; istikamet Ortadogu’nun kanli istikrarsizligiydi;
ülke
bütünüyle
devlet ve toplumda çözümsüz biraktigi
Kürt
sorununun altinda ezilmekteydi.
Kitapta
Türk egemenlik sisteminin kendini idare ve yeniden üretme çabalarinin
uluslararasi kapitalizm ve emperyalizm tarafindan belirlenmek kosulu altinda yürütülen dis politika bölümü incelenmektedir.
Kitap
ana hatlari ile giris
ve dört
ayri
bölümden
olusmaktadir.
Giris bölümünde rejime dair korkunun siddeti bu rejime karsi
korkunun da çürümeyi dogurmasinin tarihsel ve yapisal nedenlerinden
bahsedilmektedir. Cumhuriyeti kuran kadrolarin Balkanlarda ve Kafkaslarda alinan
yenilgiler sonucunda kaybedilen topraklar ve yikilan bir imparatorlugun akabinde güvensizlik ortami içinde yeni bir
ulus-devlet yaratma yolunda baskici, soven, vesayetçi, batici, seçkinci ve tepeden inmeci
olarak toplumun karsisinda konumlanarak hareket ettikleri tespiti vardir.
Kemalist devletçiligin kapitalist sermaye birikimini savundugu milyoner hatta milyarder yetistirmeye çalisirken,
köylülerin, isçilerin baski altinda ezilerek burjuva yaratma
düzeninin birikim tarzina tutsak edilmektedir. Bu kadrolar yeni bir ulus-devlet
projelerinde emekçilerin yani sira Türk olmayan kitleleri de karsilarina
almislardir. Bu dönemde ‘’ iç düsman ‘’kavrami ile kendi halkina karsi
bir korku gelistirmistir. Takri-i Sükûn yasasi, sikiyönetimler ve istiklal mahkemeleri ile Kürtleri
isçi
sinifi, emekçiler, basin aydinlar ve muhaliflerin baski altina alindigi
tek parti ve tek adam diktatörlügünün
devam ettigi
belirtilmektedir. Dönemin kadro dergisinde; inkilaplardan en büyük tehlike,
düsmanin kalmamasi ile baslar. Denilebilir ki halkin
inkilaplar
yasamak ve gayelerine ulasmak için düsman yoksa icat etmege mecburdurlar.
Birinci
bölümde 1945-1960 yillari açisindan 2. Dünya savasi
sonrasinda ortaya çikan kapitalizmin derin ve yaygin bunalimi savasin
maddi hasarlari ve insan kayiplari yaninda altyapi tahribati, harabeye dönen kentler, kanli paylasimlar,
milyonlarca, erkek ve çocugun ruhlarinda çöküntüler olusturmustur. Bu
tablo içerisinde
okyanusun ötesinde Amerika Birlesik Devletleri bu savastan zenginleserek ve katkilar saglayarak çikmisti. Yükselen bu yeni gücün misyonu dünya liderligini ek olarak olusan bosluklari sermaye adina doldurmakti. 14 Agustos 1941 yilinda bir savas gemisinde ABD baskani Franklin D. Roosevet ile Ingiltere basbakani Chorehill nesrettikleri Atlantik beyannamesinde, serbest
ticaretin esitsiz degisimi ile hammadde kaynaklarinin emperyalist sömürüye açilmasinin egemen olmasini istiyorlardi. ABD soguk savas taarruzunu 1947 Mart ayinda Truman? ile baslatti. Marshall plani açiklandin ve askeri olarak da 1949 yilinda
NATO kuruldu. ABD, Sovyetler Birligi’ni askeri paktlarla kusatmaya basladi. 1949 yilinda ‘’ ihracat kontrol yasasi’’ kongre tarafindan
kabul edilerek Sovyetler Birligi’
ne ekonomik ambargo baslatildi.
Dünya
politik, ideolojik, askeri ve ekonomik olarak iki ayri kutba
bölündü.
Türkiye
bu dönemde savasin disinda
kalmistir. Ancak savasin
olumsuz etkileri yasanmaktaydi.
Türkiye
19 Ekim 1939 da Ingiltere
ve Fransa ile ittifak anlasmasi imzaladi. Ancak yapilan telkinlere ragmen savasa girmedi. Savas yillarinda hayat pahaliligi çok
artmis, issizlik artmis, ekonomik felç olmus, yolsuzluk ve karaborsa baslamistir. Halk perisan halde iken egemen siniflar
rüsvet, yolsuzluk ve vurgunlarla zengin olmuslardir. 1940’larin Türkiye’sinde bir sanayi burjuvazisi gelismemis olup ekonomik düzene bankalar, ticaret burjuvazisi ve büyük
toprak sahipleri hâkimdir. Türkiye’deki egemenler yeni dönemin ayricaliklarini
ve rollerini paylasmis, çok partili bir düzene geçme
süresi
baslamistir.
Celal
Bayar ve Adnan Menderes CHP’ den ayrilarak DP’ yi kurmus 1950 seçimlerinde iktidara gelmistir. Türkiye’ de ortaya çikan ekonomik tablo ve sinifsal dengeler,
rejimi tek parti yönetimine almistir. Bu minvalde CHP yönetimi dengelerin
yeni olusan ve güç kazanan toprak sahipleri lehinde degismekte oldugunu
anlamaktadir. ABD faktörünün de önemini anlayan CHP yönetimi bu güce
dayanarak gelecegini
kurtarmaya çalismistir. 1946 yilindan itibaren ara ve dis gelismelere bagli olarak ekonomi de kapali,
korunmaci,
dis dengeye dayali ve içe dönük politikalarin yerine ithalatin artirildigi
ve dis açiklarin arttigi,
dis yardim ve kredilerinle idare edilebilen bir ekonomik
yapi olusturulmustur. 1947 yilinda ihracat, yüzde 15, ithalat yüzde
83 artmistir. 1946 yilinda 100 milyon dolar olan dis ticaret fazlasi 1947 yilinda 60 milyon TL açik vermistir. Bu açik Cumhuriyet tarihi boyunca sürmüstür. Bu dis ticaret açigi
borç tuzagi
beraberinde Türk dis
politikasinda belirleyici bir degisken olmustur.
Bu gelismelerden sonra CHP ve DP dis borç ve kredi saglama, politik olarak ABD’ye
yakinlasma konusunda çabalar sarf etmistir. Truman? ile 1947’ de Türkiye’ye yapilacak
yardimlar yardimlar hakkinda anlasma imzalanmistir. Daha sonra Marshall plani
kapsaminda
4 Temmuz 1948 de Türkiye ile bir anlasma imzalayarak ekonomik yardima
baslamistir. Türkiye 8 Agustos 1949 da Avrupa Konseyine davet edilmistir. 14 Mayis 1950 yerel seçimlerini
DP kazanmis ve iktidari devralmistir. Hükümetin kendine dört yolu koymustu.
1-Burjuvani
ve toprak sahiplerine destek olmak ve serbest piyasayi gelistirmek.
2.
Dis ticaretle liberal olmak.
3.
Dis yardima ve yabanci sermayeye dayali kalkinma anlayisi
4.
ABD ile her alanda uyumlu hareket etmek
16-21
Eylül 1951 de Türkiye NATO’ya alindi. Sonrasinda yapilan anlasmalarla Türkiye de ABD askeri üsleri kuruldu.
1954 yilinda
NATO topyekûn misilleme stratejisini kabul ettirmistir. Bu durum Sovyetler Birligi ile büyük bir soguk savas mücadelesi olmustur.
Iç siyasetteki
gerginliklerin devaminda 27 Mayis 1960 da silahli kuvvetler yönetime el koydu.
Basbakan Menderes, dis isleri bakani Zorlu ve maliye bakani Polatkan idam edildi.
Ikinci bölüm; 1960-1980 yillari esasini kapsamaktadir. 27 Mayis ihtilalinden sonra dis politikada bir degisiklik olmamistir. Türkiye dis yardimlara bagimli
haldedir. Türkiye, Kibris’taki karisiklik
sonrasi 5 Haziran 1964 günü müdahale karari almis ama ABD nin karsi çikmasi ile müdahaleden vazgeçilmistir. ABD ile siki isbirligine karsi
içerden
gelen tepkileri azaltmak için 1969’da ABD üslerinin statüsü yeniden düzenlenmistir. 1973 yilindaki seçimlerle Türkiye’ de CHP-MSP koalisyonu baslamistir. Bu dönemde Kibris’a müdahale edilmistir. Bunun neticesinde ABD ambargosu ile güvenlik
bunalimi,
ekonomik bunalim ve uluslararasi tecvitle yalnizlik bunalimi baslamistir. Ülkede yolsuzluk ve karaborsa baslamistir. Ülkede, cinayetler, bombalamalar, sabotajlar, bilgi
çarpitma kampanyalari baslamistir. Ülkede bir iç savas gürültüsü olusmustur. Bu gelismelerin
sonucunda 12 Eylül darbesi yapilmistir. NATO ve ABD darbeyi memnuniyetle karsilamistir.
Üçüncü
bölüm; 1990-2000 yillari arasini kapsamaktadir. Türkiye 1980lerin sorunlarindan
itibaren iki yeni etki ile karsilasti; Kürt sorunu ve yenidünya düzeni.
Bu iki sorun 12 Eylül darbesinin tahribati üzerinde yükselerek Türkiye’ ye büyük zaralar verdi.
Türkiye
1990’li yillara PKK ile silahli çatismalarla girdi. Terör zamanla rejimin
temel sorunu haline geldi. Terör Türkiye’nin dis iliskiler yapisini, dünyadaki konumunu ve dünyaya
bakisini derinden
etkilemistir. Yenidünya dönemi ile Ortadogu’da Iran, Suriye, Libya, Hamas siyasal Islam ve Kürt hareketi yeni düsmanlar ilan edildi. Irtica ve bölücülük de iç düsman ilan edildi. Körfez savaslarinda Türkiye ABD’ye tam destek vermistir. Akabinde NATO Çevik Gücü
Türkiye’ye
yerlestirilmistir. Türkiye 1950-1979 yillari arasinda ürettiginden çok fazlasini harcamis, açigi
dis yardimlarla kapatmis bunlarin karsiligi
emperyalizme kul köle olmustur. Bu durum 1980-1990 arasinda
da degismemistir. Bütün
bu militarizm üretmeyi iki devlet kurumu yapmaktadir;
Dis isler bürokrasisi ve silahli kuvvetler. Devletin ordusu ve hariciyesi ile
emperyalizmin iç ve dis
sermayenin çikarlarini göz önüne alarak olusturmus olduklari dis politika bir tabu haline gelmistir.
Milli
güvenlik kurumu güvenlik konseptsine göre Türkiye 21. Yüzyila dogru içi buruk savasa hazirlaniyordu. Örnegin; Suriye ve Yunanistan ile savasabilecek ve bu arada içerde
Kürt ayaklanmasini bastirabilecek güce sahip olmalidir.,
Dördüncü
bölümde; 2001 ve sonrasi ele alinmaktadir.
2001
yili krizi ülkeyi sarsarak IMF’ye siginmasina
sebep olmustur. Kemal
Dervis getirilerek bakan yapildi.
Kasim
2002’
de seçimler
sonucunda AKP iktidara geldi. Hükümetin kurulmasi ile birlikte bir iktidar savasi
basladi. Kurumsal güç dengeleri bozuldu. Çekisme süreci sonucunda mücadeleyi AKP kazandi. Sonuçta
cumhurbaskanligini YÖK’ü, yargiyi, 12 Eylül referandumunu kazanarak yükselen
yeni burjuva katmani ve AKP zaferini ilan etmistir. AKP iktidari ile Türkiye’de önemli degisiklikler oldu. Resmi ideolojinin zayiflamasi, burjuvazi içi dengelerin degismesi, askeri bürokrasinin yeni olusumunda tasfiye, yargilanma ve cezalandirmalar,
kurumlarin el degistirmesi, azinliklar ve Kürtler konusunda söylemin degismesi, Anadolu kökenli holding burjuvazisi hâkimiyeti, radikal laisizmin
geri plana atilmasi, toplumdan Islami degerlere
yönelisin baslamasi, Orta doguya ilginin artmasi yani toplumsal duyarliliklarda
farklilasmalar gibi degisim ve dönüsümler
oldu.
Türk
dis politikasi AKP ile baslayan bu degisim sürecinde yenilenmis midir? Aradan geçen 10 yillik
süre
içinde
1950’lara aynen benzeyen geri dönüs disinda
fazla bir sey olmamistir. AKP baska bir sey yapmazdi, yapamazdi; içinde hareket ettigi düzen ve temsil ettigi sinif ancak böyle yol alabilirdi. Degirmene su tasiyan
çarkin
sürekli
dönmesi
sermayeye ve emperyalizme ekonomik ve politik kanallarin açik tutulmasi ile
olmaktadir. AKP’nin dis
politikasinin temelini bu zorunluluk olusturmustur. Uygulama alani Ortadogu ideolojisi ‘’ ilimli Islam’’ retorigi
‘’ terörizm karsitligi,
stratejik ve taktik uygulamalari ‘’ tetikçilik taseronluk’’ olmasi normaldir.
Türkiye
son yillarda AKP iktidari ile Ortadogu sorunlarina Bati adina ve ayni saftan Kürt sorunu
dolayisiyla müdahil oluyor. Arada Kibris ya da Avrupa Birligi üyeligi sahneye çikartiliyor.
Türkiye’yi
Ortadogu’ ya baglayan zincirler ‘’militer’’ niteliklidir. Türk dis politikasinin özündeki ‘’siddet’’ unsuru yapisaldir. Kürt sorununa endeksli ve bununla emperyalizme bagimlilik-isbirlikçilik arasinda sikismistir. Bu nedenle Ortadogu içinde hapsolmak ‘’devamlilik’’ geregidir.
Türkiye
Kürecik’de ‘’Füze Kalkani’’ projesinin radar üssünün kurulusuna izin verdi ve Suriye’de
aktif rol oynadi.
Batinin
restorasyonu, Iran’in ‘’Güvenlik hinterlandini’’ olusturan Suriye’nin
düsürülmesi
ardindan
büyük
Iran harekâtinin gelmesi hesaplaniyor.
Türkiye
batiya
hizmet kürde
hezimet düsturuyla militer mevcut durum bekçiligi misyonuyla görevlendirilecektir.
ABD’nin
‘’ yumusak güç ‘’ e ve müttefiklere olan ihtiyacinin
karsiligi
AKP’dir.
Bu büyük
Ortadogu projesinin bir uygulamasidir.
Davutoglu’nun, Osmanli-Islam-Türk hegemonik hayallerine göre
bölge
düsürülür,
kendine yabancilastirilip
boyun egdirilip tutsak alinip
isbirlikçi lestirilebilirse bir anlam kazanir.
Türkiye
Suriye’ de CIA ajanlariyla, savas kiskirticisi olarak, iç savasin
tarafi
olarak bulunmakta ABD’nin taseronlugunu tetikçiligini yapmaktadir.
Bati
için Suriye'yi Iran’in ön savunma mevzisi. Son engel olup Türkiye’yi,
Suriye’ye bati itmektedir.
Türkiye,
Irak’ta devre disi kalmanin etkisiyle, Suriye’de ayni
hatayi
tekrarlamak istememektedir.
Türkiye’nin
bati yanlisi Ortadogu
politikasinin, Ortadogu’da Türklere de kötülük ettigi bu gidisin sonunun ölüm oldugu tespiti ile kitap son bulmaktadir
TÜRK DIS
POLITIKASININ EKONOMI POLITIGI
‘’SOGUK
SAVAS’’TAN ‘’YENIDÜNYA’’ DÜZENI’’NE
HALUK GERGER
YORDAM KITAP
YAYINEVI