1950 yilinda Mersin’de dogan
yazar, Mersin Ileri ilkokulu ve Mersin Ticaret Lisesinden sonra 1971 yilinda
Adana Iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi Isletme Bölümünden mezun olmustur.
Özel Tesebbüslerde üretim planlama, pazarlama ve muhasebe departmanlarinda
görev yapmis, 1976 yilinda Mersin’de Serbest Muhasebeci Mali Müsavir olarak
çalismaya baslamis, 1990-1998 yillarinda Mersin Serbest Muhasebeci Mali
Müsavirler Odasi baskanligi görevini yürütmüstür. Halen Yeminli Mali Müsavir
olarak Mersin’de çalismakta olan yazar, evli ve üç çocuk babasidir.
Kitap, Yazar tarafindan belirli
tarihlerde kaleme alinan ülke gündemindeki gelismeler ile hükümetin yapmis
oldugu politikalari konu almaktadir. Yazar kaleme aldigi her konuyu ayri ayri basliklar
halinde okuyucuya sunmaktadir.
“Ipligi Pazara Çikanlar”
baslikli yazisinda, Türkiye toplumunun son otuz yillik süreçte çok büyük bir
degisime ugradigini, bu hizli degisimin odak noktasini ise toplumda olusan
kadercilik ve teslimiyetçilik olgusuna baglamaktadir. Atatürk ile aydinlanma
sürecine giren Türkiye’nin bu süreci tamamlayamadan küresellesme aldatmacasina
ve Amerika Birlesik Devletlerinin emrine sokulmaya çalisildigina isaret
etmektedir. Açilim adi altinda bölünmeye dogru giden ülkemizin, biran önce
üzerindeki ölü topragin atmasi gerektigini, siyasi prim yapmak için toplumu kin
ve nefret içerisine sürükleyenlere firsat vermeyerek Atatürk ve Cumhuriyet’e
sahip çikmanin önemini dile getirmektedir.
“Yagma Hasan’in Böregidir”
baslikli yazisinda; 1481 yilinda Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra
Yeniçerilerin Istanbul’a dagilarak talana basladiklarini, sehirdeki zenginlerin
konaklarini yagmaladiklarini, her tarafini talan ettiklerini, bu esnada Hasan
adli yeniçerinin islettigi börekçi dükkanini yagmalayan yeniçerilerin oradaki
börekleri ‘Yagma Hasan’in Böregidir’ diyerek yediklerini anlatmis, bu hikaye
ile ülkemizdeki orman alanlarinin nasil yagmalanarak talan edildigini, 2B Orman
Arazileri Yasasi ile belirli kesimleri servet sahibi yapildigini dile getiren
yazar, Orman vasfini yitiren arazilerin orman köylülerine tahsis edilmesi
gerektigini savunmus, orman arazilerini isgal yoluyla villa konduranlarin ise
ödüllendirilmelerinin büyük bir haksizlik olduguna vurgu yapmistir.
“Yeni Anayasa Hazirlanmasi
Halkin Gündeminde Yok” isimli yazisinda; Yeni Anayasanin Türkiye’nin bütün
sorunlarina çözüm olacakmis gibi gösterildigini, Iktidarin anayasa ile ilgili
iki sorunu oldugunu bunlarin ilkinin Anayasa’daki laiklik ilkesinin
kaldirilmasi, ikincisinin ise Türkiye’yi baskanlik sistemine geçirecek anayasal
düzenlemelerin yapilmasi oldugunu, halkin gündeminde ise anayasadan çok terör,
issizlik ve geçim sikintisi konularinin bulundugunu, iktidarin iç ve dis
politik manevralarla gündemi degistirmekte basarili oldugunu dile
getirmektedir.
“Van Depreminden Alinacak
Dersler” baslikli yazida; Basbakan’in bile belediye baskani oldugu dönemde
kaçak yapida oturdugunu, bunu ‘Ne yapalim yani, bu kentin yüzde yetmisi kaçak’
sözüne atifta bulunarak, Türkiye’deki deprem konusuna bakisinin bu kadar basit
oldugunu, Kamu Yönetiminin Van depreminde etkisiz kaldigini, Marmara
depreminden sonra alinan vergilerin depremden korunmaya degil, otoyollara ve
duble yollara harcandiginin açikladigini, depremin her seyden öncelikli bir
konu olmasi gerektigini anlatmaktadir.
“Yüksek Vergiler ve Kayit
disilik Suç Ekonomisini Besliyor” baslikli yazida ; Yazar sürekli olarak artan
cari açigin Türkiye’nin yumusak karnini olusturdugunu, dalgali kur ve sicak
para girislerinin fazla olmasi cari açigi tehlikeli boyutlara getirdigini,
bunun adaletsiz ve yüksek oranli vergi sistemine neden oldugunu, bunun sonucu
olarak kayit disiligin ve kara paranin artmasina zemin hazirladigina vurgu
yapmaktadir.
“Yeni Anayasa Her Eve Lazim”
baslikli yazida ; TBMM Baskani Cemil Çiçek’in “Yeni anayasa Türkiye’nin önünü
açacak” sözüne vurgu yaparak yeni anayasanin Türkiye’nin önünü nereye kadar
açacagi ve nasil açacagi konularinin belli olmadigini, iktidarin propagandalarina
hizli bir sekilde devam ettigini ve toplumun duygularini ve düsüncelerini
etkilemeyi iyi becerdiklerini, anayasa uzlasma komisyonunun zaman kaybindan
baska bir sey olmadigini, yeni anayasanin basarili olmasi için önceligin
cehalet ve yoksullugun giderilmesiyle mümkün oldugunu söylemektedir.
“Igneyi Siyasetçilere
Çuvaldizi Kendimize Batirmaliyiz” baslikli yazida; Siyaset konusuna vurgu
yapilmaktadir. Yazar siyaset kavraminin ‘görev’ üzerine degil ‘çikar’ üzerine
kuruldugunu, Siyasetçinin ise toplumun aynasi olmasi gerektigini söylemektedir.
Genel olarak siyasetin toplum tarafindan uzak durulmasi gereken bir konu oldugu
ancak siyasetçilere ise toplumda saygi duyulmasi gereken kisi olarak
bakildigini, iktidari ele geçirenlerin ülkeyi yagmaladiklarini, yüksek cari
açigin karsilanabildigi sürece bu yagma ve ganimet paylasiminin devam
edecegini, yapilan yüksek katli rezidanslarin, köprülerin, metrolarin, tüp
geçitlerin yabancilara teslim edildigini söylemektedir.
“Inanmazsan Inanma! ”baslikli
yazida; Iktidarin yapmis oldugu degisimleri dile getiren yazar, 19 mayis
törenlerinin kaldirilmasini, kadin eli sikmayan kaymakam sayisinin giderek
arttigini, Basbakan ve Cumhurbaskani’nin terör örgütü liderini Genelkurmay
baskani yapacaklarini, Atatürk’ün gençlige hitabesinin kaldirilmaya çalisildigini,
Basbakan Müstesar yardimcisinin terör örgütüyle Avrupa’da pazarliklar
yaptigini, Vahabilerin paralariyla cari açigin kapatilmaya çalisildigini, Ulus
devlet yapisinin yok edilmeye
çalisildigini, hukukun üstünlügünün üstünlerin ve yandaslarin hukukuna
dönüstügünü, borca dayali ekonomik bir yapinin olusturuldugunu anlatmaktadir.
“Gençler Ne Ister” baslikli
yazida; Yazar geçmisten günümüze gençlik döneminin özetini anlatarak, Avrupa’dan
ülkemize yayilan ögrenci hareketlerine deginiyor. Günümüz gençligin
beklentilerini de dile getiren yazar, gençlerin önemsenmek ve deger verilmek
istendigini, gelecek kaygisindan uzak düsüncelerini ifade edebilecek ortamlar
istediklerini, firsat esitligi ve adil bir yasam aradiklarini, teknolojik
donanima sahip, ucuz ulasim imkânlarinin oldugu bir yasam beklediklerini,
gençlerin toplumun isteklerine göre degil kendi duygu ve düsüncelerine göre bir
yasam ve meslek seçmek istediklerini dile getiriyor. Neler degisirse degissin
en önemli faktörün egitim oldugunu anlatmaktadir.
“Satilik Ülke” baslikli
yazisinda yazar ülkenin durumunu Sener Sen’in oynadigi Zügürt Aga filminde
satiliga çikarilan köye benzetiyor. Türkiye’nin satiliga çikarilmis bir ülke
gibi oldugunu, Yurtdisina giden her devlet büyügünün, dönüsünde acaba bu sefer
nerelerin satildigi endisesi yasadigini, bunun yapilmasi için toplumda ulus
bilincinin dagilmasi gerektigini, bunun için her seyin yapildigini dile
getiriyor. Ayrica yazar Basbakan’in Türk kelimesini sevmedigini, daha çok
Türkiyelik kelimesini kullandigini, yurttastan çok ümmet olusturmaya
çalisildigini, iktidarin para ve rant ekonomisinden baska bir düsüncesinin
olmadigini, bu ülkenin önceliginin vatan, millet ve bayrak sevgisi olmasi
gerektigine vurgu yapiyor.
“4+4+4 Egitim Sistemi ile Ne
Amaçlanmaktadir” baslikli yazida; bu sisteminin asil amacinin din odakli
egitimin önünü açmak oldugunu, iktidarin Cumhuriyet ve Atatürk düsmanliklarinin
kanlarina isledigini, Üniversite sinavini kaldirmak istemelerinin asil amacini
iyi anlamak gerektigini, egitim sisteminin en üst kademesi olan üniversitelerde
bile rektörlerin görüs bildirmelerinin yasaklandigini, bir çesit sindirme ve
korkutma politikasinin esiri olduklarini anlatmaktadir.
“Sosyal Demokrat Belediyeler
Halka Dönük Çalisma ve Projelere Önem Vermelidir” baslikli yazida; Yazar yerel
yönetimlerin en önemli ilke olarak halka dönüklügü benimsemesi gerektigini,
artik insanlarin etraflarinda olup bitenlere karsi daha duyarli oldugunu,
istenildiginde nelerin yapilabileceginin farkinda oldugunu dile getiriyor. Belediyecilikte
seffafliginda çok önemli oldugunu, seffafligin olmadigi yerlerde vatandaslarda
güven olgusunun olusmadigi, bir çok ülkede vatandasa hizmet edenlerin yakindan
izlenerek anket, sorusturma ve arastirmalar ile durumlarinin saptandigini
anlatmaktadir.
“AKP Koalisyonu Çatirdiyor
Mu” baslikli yazida; Yazar Adalet ve Kalkinma Partisinin, cemaat, tarikat, muhafazakârlar
ve Erdogan’in karizmasindan olusan bir koalisyon oldugunu, bunu bir arada
tutanin ise ABD oldugunu, ordu üzerinden siyaset yapildigini, Türkiye’deki
seçmenin futbol maçlari ve tv dizilerinden baska bir konuyla ilgilenmediklerini
dile getiriyor. AKP ve cemaat arasinda çikar ve rant çatismasinin arttigini,
bunu ABD kanadinin araya girmesiyle son buldugunu, ABD’nin çikarlari
dogrultusunda hükümet ile Ortadogu iliskilerini yönlendirdigine vurgu yapiyor.
“Makarnacilar ve Kömürcüler
Iktidari Terörle Mücadele Edebilir mi? ” baslikli yazida; On yildir iktidar
olan bir partinin terörle mücadele yerine pazarligi tercih ettigini, bunun
terörün artmasini saglayacagini, ve teröristlerin toparlanmalarina firsat
yarattigini, dünyada bizim gibi terörü ülkesinden bu kadar uzun sürede
bitiremeyen bir ülke olmadigini, bunun arkasindaki rantin büyük boyutlara
ulastigina vurgu yapmaktadir.
“Kamusal Alanda Türban”
baslikli yazida; Ülkemizdeki türban konusuna deginen yazar, her insanin
kiyafetini seçmekte özgür olmasi gerektigini, çagdas toplum yaratmak
isteniliyorsa bunu ayirim araci olarak kullanmamamiz gerektigini, Kamu
alanlarinda ise herkesin degerlere saygili olmak kosuluyla kiyafet özgürlügü
yasamasi gerektigini dile getiriyor.
“Çaliyor Ama Is Yapiyor”
baslikli yazida; Türkiye’deki belediyecilik anlayisini hakkindaki görüslerini
ifade eden yazar, belediyeciligin vatandaslar tarafindan çaliyor ama is yapiyor
algisi seklinde oldugunu, bunun önünün Özal zamaninda siçrama yaptigini, rüsvet
ve yolsuzlugun artarak sürdügünü, ANAP döneminde ise hastalik haline geldigini,
bunun simdiki dönemde üzerine gidilmesi gereken bir konu oldugu dile getiriyor.
SÖZÜN BITTIGI YERDEYIZ
AHMET AKIN
TOGAN YAYINCILIK
2012