SONA DOGRU KÜRT AÇILIMI

SONA DOGRU KÜRT AÇILIMI

Fevzi BOZKURT
Ekonomi


Ontolojik irkçilik; Bireylerin ve milleti meydana getiren topluluklarin birbirlerinden ayirt edici tüm özelliklerin sahislar ve guruplar bazinda muhafaza edilmesi, birbirlerinden etkilenerek aliskanliklarin ve alt kültürlerin kaybolmasini önleyici ve farkliliklarin ön planda tutuldugu bir yaklasimdir. Bu akim geleneksel irkçiliktan farkli olarak aydinlar tarafindan olumlu karsilanmaktadir. Ülkemizde de çok sayida etnik gurubun varliginin kabulü seklinde ortaya çikan ontolojik irkçilik mozaiklesme adi altinda insanlarin birbirinden ayrismasina sebep olmaktadir.
Ontolojik irkçiligin anayasal düzende tezahür etmesi anayasal vatandaslik kavramini ortaya çikarmistir. Anayasal vatandaslik ile bireyler bir milleti meydana getiren en küçük yapi tasi olmaktan öte kendi basina varligini sürdüren tüm farkliligini diledigi gibi yasayan ve ferdi olarak var olan varliktir. Bu durum makro boyutta çok kültürcülük kavramini olusturmaktadir. Çok kültürcülük her türlü milliyetçilige karsi çikmakta ve milliyetçilik olgusunun farkliliklari inkâr edici ve tek düze bir yapinin savunucusu olarak lanse etmekte oldugundan ötürü çok kültürcülük milli devlet düzenlerine alternatif bir yönetim seklini hedeflemektedir.
Çok kültürcülük ekseninde anayasal vatandaslik kavrami AB ve ABD kaynakli etnik sorunlarin çözümü ve sanayi gelisimini tamamlamis ülkelere yapilan ülkelerde olusan azinliklarin yasama ve kendini ifade etme haklarinin saglanmasi amaciyla ortaya çikmistir. Ancak bu durum ülkemiz ve Türk milleti için geçerli olmamalidir. Zira Türk milleti tarihin hiçbir döneminde bünyesinde barindirdigi azinlik unsurlara karsi soykirim, asimilasyon vb. faaliyetlerde bulunmamistir. Türk kimligi de hiçbir zaman ötekilestirici, dislayici bir durus sergilememistir. Bilinmelidir ki milletimiz ilimli ve esnek davranmasaydi kendi nüfusunun onlarca kati büyüklügünde toplumlara vatan olan cihan devletler kuramazdi. Ancak belli zümreler tipki AB, ABD, Kanada, Avusturalya ülkelerinde oldugu gibi ülkemizde de çok kültürcülük kavramina sirtlarini dayayarak ontolojik irkçiligi körükleyici faaliyetlerde bulunmaktadirlar. Bu durumun en net ve sürekli örnegi ise  ‘Kürt Açilimi’ sürecinde görülmektedir.
Ülkemizde Ontolojik irkçiligin Kürt açilimi ile ortaya çiktigini müsahade etmekteyiz. Içinde bulundugumuz zaman diliminde ortada gözle görülür hiçbir düzelme yokken ‘Kürt meselesinin çözümünde sona gelindi’ seklinde sloganlarin aniden ortaya atilmasiyla görsel ve yazili medyada çok büyük yüzde ile tartisilir hale gelmistir. Böylece olmayan bir Kürt sorunu üzerinden Bati eksenli Çok kültürcülük kavramlari ile çözüm üretilmeye çalisilmasi. Toplunda ayrismaya neden olmaktadir.
Basbakan Erdogan, ABD’de bir üniversitede Kürt açilimi konusuyla ilgili yaptigi bir konusmada, "Burada hesabimiz sudur; kisa, orta ve uzun vadeli olarak bütün bu demokratik açilim sürecini çalistirmayi hedefliyoruz. Yani hepsini bir anda derseniz. Bu tabi mümkün degil, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazim." dedi. Basbakanin yapmis oldugu bu konusmadan hazmettirme politikasini kisa-orta-uzun vadede atacagi adimlarla gerçeklestirecegini ögrenmekteyiz.
PKK terörü konusunda Türkiye'de en genis ve sistematik çalismanin sahibi olan ve NATO’ya da terör konusunda danismanlik yapmis olan Prof. Dr. Ümit ÖZDAG’a göre:Bu süreçte AKP Hükümetinin kisa vade de atacagi adimlari söyle belirlemektedir:
a)Degisik Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyati bölümlerinin açilmasi,
b)Isimleri degistirilen köylere tekrar eski isimlerinin verilmesi,
c)Özel Kürtçe televizyon ve radyo yayinlarinin baslamasi ve
d)Kürtçen lise ve dengi okullarda seçmeli ders olmasi,
e)Pismanlik yasasinin kapsamin genisletilmesi ve etkinlestirilmesi.
f)Bazi devlet dairelerinde Kirmança ve Zazaca tercüman uygulamasinin baslatilmasi.
g)Güneydogu Anadolu'da bazi illerde, Edirne, Kirklareli ve Tekirdag’i kapsayan ve 14 Temmuz 2009’da kurulan “Trakya Bölge Kalkinma Ajansi" benzeri bölge kalkinma ajansinin kurulmasi gibi önlemlerle sinirli olacaktir."
Orta vade ve uzun vade de alacagi önlemleri ise su sekilde özetlemekledir:
a)Anayasanin degistirilmesi ve Kürt kimliginin siyasal bir kimlik haline dönüstürülmesi, böylece millî-devlet ilkesinin tasfiye edilmesi,
b)Yeni Anayasa'da milli devlet ilkesinin tasfiye edilirken, üniter-devlet ilkesinin görünürde korunmasi ancak, özerk bölge yapilanmasinin adi konulmadan dahi olsa gerçeklestirilmesi,
c)A. Öcalan'in Imrali’dan F-tipi bir ceza evine nakledilmesi ve PKK kadrolarina genel degil, kapsamli af uygulamasi seklinde özetlenebilir.
AKP'nin gelecek iktidar dönemi içinde uzun vadede gündeme tasimayi hedefledigi önlemler ise,
a)Güneydogu Anadolu için federal çözümün gündeme getirilmesi,
b)Kürtçenin ikinci resmi dil olmasi,
c)A.Öcalan'in serbest birakilmasi,
d)PKK'nin  lider kadrolarina siyaset yapma izni verilmesi seklinde öngörülebilir."
Görüldügü gibi ‘Kürt açilimi’ sürecinin sonunda Türkiye Cumhuriyetinin idari, siyasi, milli ve toprak bütünlügü açisindan bölünmeye dogru bir gelecek belirmektedir. Süphesiz Türk milletinin bu gidisata kayitsiz kalmaya mahkûm edilmesinde toplum üzeride oynanan söylemin gücü politikalarinin etkili oldugu göz ardi edilemez bir gerçekliktir. Buna verilebilecek en belirgin örnekleme ise yillardir kamuoyunda dillendirilen ve Türk milliyetçilerini zan altina alan ‘magdur Kürtler ile duygudaslik kurma’ söylemidir.
Her geçen gün isitilip kamuoyuna sunulan Kürt açilimi ve terörün sona erdirilmesi çalismalarinda halkin ve toplumun farkli fikir sahibi kitlelerinin süreçten bihaber olmasi Kürt açiliminda birçok zafiyet bulundugunu göstermektedir. Bu zafiyetleri kisaca belirtmek gerekirse:
1-Kürt açiliminin basta ABD olmak üzere dis kaynakli baskilarin neticesinde alelacele ve plansiz bir sekilde yapilmaya çalisilmasi,
2-Kürt açiliminin yönetilmesinde kontrol saglanamamis, bu durumun Kürtçülük dogrultusunda gelisiminin önlenememesi,
3- Kürt açiliminin gerekçeleri “analar aglamasin” ve ‘‘daha çok demokrasi ve özgürlük” “cumhuriyet tarihinin en büyük projesi”, “dönüm noktasi”, “Türkiye’yi uçuracak” gibi çatistirmaci ve hayali argümanlarin kullanilmasi ve neticede Kürt açiliminin ikna edici olamamasi,
4- Açilimin tüm etnik guruplari kapsayamamasi ve Kürt özelinde yürütülmesi,
5- Açilim sürecinde demokrasinin içsellestirilememesi ve bu sürece toplumun tüm katmanlarinin dahil edilememesi gibi görülen temel aksakliklar siralanabilir.
Kürt milliyetçiliginin her gün ulusal ve uluslararasi siyasî mekanizmalar araciligiyla propagandasi yapilmaktadir. Kürtlerin yoksul kalmasi ve soykirima ugradigi yalanlari bazen Milletvekili agziyla bazen de sözde aydinlarca kamuoyu önünde zikredilmektedir. Kürtçü talepler, demokratiklesme adina bir baski unsuru olarak kullanilmaktadir. Ancak elektrik parasinin ödenmedigini, kaçak kullanimin normallestigini, devletin yatirimlarinin tahrip edildigini, göç ettigi büyük sehirlerde her türlü yasa disi islerde basi “dogudan gelenlerin” çektigini gören toplumun dogal olarak “Kürtlere” olan yaklasiminda bir degisim olacaktir. Bunun müsebbibi olan aydin zümre, toplumda etnik merkezli bir çatismanin sosyolojik zeminini yaratmakta oldugunu bilmelidir.
Kürt açilimi sürecinde adeta toplum mühendisligi yapilmis ve ontolojik irkçilik körüklenmistir. Bu durum Türkiye’nin Türk kimligini, üniter ve milli birligini zedelemektedir. Ulus devletin tehdit altinda oldugunu görmek ülkede yeni bir sorun gündeme getirmektedir ve sorunun adi Türk sorunudur. Kürt açilimi sonrasinda Anadolu cografyasi daha önce hiç olmadigi kadar Türk-Kürt ayrimina dayali tartismalara sahne oldu. Zaman içerisinde bu tartismalar ayrismalari körükledi. Örnek verecek olursak Habur’da sayilari yüz binleri asan belki de milyonu bulan terörist karsilamalari, büyüksehirlerde yapilan parti mitinglerinin açilan pankartlar ve militan tutumlar ile vatandasin malina zarar verilmesi, her gün onlarca aracin yakilip, dükkânlarin taslanmasi gibi durumlarin Türk halkinda farkli algilara neden olmaktadir. Bu görüntülerin terörün tabana yayildigi izlenimini vermesi Türklerin Kürtleri PKK ile esdeger görmesine neden olabilecek kadar tehlikeli bir boyut kazanmasina neden oldugu görülmektedir.
 
Türk sorunun bir diger yönü ise açilim sürecinde magdur ilan edilen Kürtlerin magduriyetinin sebebi olarak ortaya çikan Türk kimligidir. Açilim sürecinde aslinda bin yildir bir arada yasayan bir milletin bu sekilde polarize edilmesi ve son gelismeler neticesinde Türk kimliginde yenilgi psikozuna neden olmustur. Etnik kökeni tüm davranis ve hayati algilayisin merkezinde konumlandirmak toplum psikolojisinin ciddi anlamda bozulmasina neden olmaktadir.
Bu noktada ülkemizde belirli bir amaç dogrultusunda ontolojik irkçilik kanalini açan ve böylece Türk milletinin bölünmez bütünlügüne kasteden yabancilasmis aydinlara karsi Türk milliyetçiligi bir panzehirdir ve bölünmezligin teminatidir.  
 
SONA DOGRU KÜRT AÇILIMI
ikbal VURUCU
Sarkaç Yayinlari
2012

Benzer Kitaplar