Avarlar, Orta Asya steplerinde etnos bir halkken 555 tarihinde Göktürkler tarafindan
batiya sürülen Juan-Juanlar bir diger adiyla cücenler batida Sabar Türkleriyle
karisip ileriki yillarda tamamen Türklestiler. Ancak Avarlar'a bagli kabile
toplulugunun homojen bir etnik kökene ait degildir. Romali olmanin bir etnik anlam içermemesi gibi Avar olmak da Avar Kaganligi'nin bir
parçasi olmak anlamina gelmektedir. Avarlar, Avrupa'ya göç ettiklerinde türdes degiller
ve birçok etnik kökenden gelen toplulugu içlerinde barindirmaktadirlar. Avrupada
ikiyüzelli yillik hakimiyet dönemiyle, Orta Avrupa ve Balkanlardaki kültürel ve
siyasî basarilariyla adindan sözettiren Türk devletlerinden biridir.
Avarlar tarihleri Asya dönemi ve
Avrupa dönemi olmak üzere ikiye ayirmistir. Hun Imparatorlugunun parçalanmasindan
sonra, Karadenizin kuzeyinden geçerek, Bay-an Kagan önderliginde güçlü bir
siyâsî yapi olustururlar. Devletin kurucu ögesi, Asyadan gelen ve Güney Rusya
ovalarinda yasayan Ogur kabileleriyle, Göktürklerin büyümesi ve genislemesi sonucu
batiya çekilmek zorunda kalan Mogol ve Alanlar gibi unsurlarla birlikte,
bunlara daha sonralari katilacak olan Slavlar, Subarlar, Bulgar ve Bati Hun
bakiyeleridir.
Bulundugu dönem içerisinde Avarlar, özellikle
dönemin büyük güçleri arasinda yer alan Bizans imparatorlugu ile mücadele
etmis, yaptiklari bu mücadelede elde edilen askeri basarilar, kimi zaman
ittifaklarla, kimi zaman da Bizanslilarin ödemek zorunda kaldigi yüklü
haraçlarla devam etmistir.
Söz
konusu kitap durusu, kararliligi, millet sevgisi ve zekasiyla Avarlarin öncüsü
olan Bay-an Kagan’in yaninda savasan Yalaz isimli savasçi’nin kendisi ve
ailesinin yasadigi olaylar etrafinda dönmekte ve Yalaz’in hayatiyla birlikte
yasanilan o döneme, mücadele biçimlerine, yasam sartlarina, birlik beraberlik
duygularina ve Bay-an Kagan’i ait bilgiler vermektedir.
Avarlarin
Bizanslilarla yaptigi savaslarda izledigi stratejiler (askerlerin korktugunu ve
savunmasiz olduklarini hissettigi anlarda güvenlik bosluklarindan yararlanarak
o kisimdan taarruza geçmeleri, askerlerin mevzi alacaklari yerleri önceden
kestirerek orada bulunan su kuyularini zehirlemeleri ve askerleri susuz
birakarak moral motivasyonlarini düsürmeleri, birbirlerine benzeyen önemli
komutanlarini esir alip yerlerine kendilerinden birini koyarak, askerlerini de
düsman ordunun kilik kiyafetlerini giydirip sanki kendilerinden biriymis gibi
davranmalari, Ölüm, bozgun ve agir yaralanma haberlerinin askerlerden
saklanmasi, öldürülen, kaçan, ölüm korkusundan yalvaran düsman savasçilarinin
haberlerinin, asker arasina çabucak yayilmasi, düsman ordusunun savunma
hatlarinda çözülme ve geri çekilme olasiliklarina karsi cephe gerisinde
toplanma bölgeleri tespit edilmesi, savas öncesi bölgede gezen düsman
savasçilarinin kesif kollarini tespit ederek öldürülmesi), istihbari bilgi
toplama metodlari (Bizansli askerlerin kiligina girerek yasadiklari çadirlara
kadar gitmeleri ve yapilacak savasta ne gibi strateji ve taktikler
uygulayacaklari ögrenmeleri, bu stratejilerden yola çikarak kendi savas
yöntemlerini belirlemeleri), yasam sartlari ve tarzlari (göçebe hayati
yasadiklari için daglik ve suya ulasilabilecek kesimlerde konakladiklari,
devamli bir yerlesim merkezlerinin bulunmadigi, hayvancilik ve avcilik yaparak
beslendikleri, ancak buna ragmen ordunun ve kabilenin asçi, ocakci, savasçi… vb
sistemlerinin oturmus oldugu ve herkezin üzerine düsen görevi yerine
getirdigi), mücadele biçimleri (askerlere korku salmak amaciyla kendilerinin ve
atlarinin yüzlerini kapatmalari, asla canli ve yarali yakalanmamak Avar
halkinin onuru için ölmek, okçuluk ve atli mücadeleyle savasmak, savas sonrasi
düsman ordunun yarali ve ölü askerlerinin vahsi hayvanlarca parça parça
edilmelerine, taninamayacak duruma gelmelerine izin vermeleri) ve Bizanslilar hakkinda bilinen kimsenin
kimseye karsilik bir sey vermeyecegi, biri birine bir iyilik yapiyorsa mutlaka
bunun altinda bir çikar olacagi seklinde düsünülen olaylar hikaye ile birlikte
anlatilmistir.
Avarlarin önderi Bay-an Kagan Bihor daglarinda halkini yeniden toparlayarak yagma için
Bizans ordularindan Roma garnizonlarina saldirilar düzenlemis, Bizanslilar
günden güne ilerleyen saldirilar ve kayiplar yasamislardir. Akabinde Bay-an
Kagan’in Gümüsvadi Nehri’ne yerleserek, Belgrat’i zapt etmesi Bizanslilar için
bardagi tasiran son nokta olmustur. Bunun üzerine Avarlari yenmek isteyen
Bizans komutani General Piriskus yagmalanan, yipranmis ve iç daraltici kus
yuvalari haline gelmis dört yüz savas gemisini iki gün içerisinde nasil savasa
hazir hale getirebilirim ve Avarlari daralan bu kisa sürede nasil faka
bastirabilirim derdine girmistir. Hatta bunun için binbasi Sarmentus’a gemileri
iki gün içerisinde savasa hazir hale getirmezse kendisini vatana ihanetten
Divan’i Harbe veririm seklinde tehditlerde bulunmustur. Avarlara yenilmesi
durumunda içinde bulundugu durumun daha çikmaz bir hal alacagini düsünen Kral
ve Binbasi Sarmentus ne sartla ve ne durumda olursa olsun, mutlaka bu savasi
almakta kararlari olduklari, bunun son çareleri oldugunu birbirlerine
hatirlasmislardir.
M.S. 562’li yillarda Tuna havzasiyla
birlikte, bugünkü Macaristan olarak bilinen topraklara yerlesen Avarlar, kisa bir
süre içinde Karpat ovalarini ele geçirerek, bölgenin tarihî ve ticaret
yollarini konrollerine aldiklari gibi, Batida bulunan dönemin önemli
güçlerinden biri olan Cermen kavimlerinden Lombardlar, Ostrogotlar ve Gepidler
arasindaki savaslardanda faydalanarak, sinirlarini Batida Thuringiadan baslamak
üzere Doguda Don nehrine, Güney’de Tuna’dan, Kuzeyde Baltik Denizi’ne kadar yer
alan genis bir sahaya yayacaklardir. Bu durum daha sonra Bizans tahtina
çikacak olan Herakleios dönemine kadar devam eder. M.S. 626’li yillarda
Bizans-Hazar ittifakina karsi, Avar-Iran ittifaki çerçevesinde Istanbul kusatmasinin
basarisizlikla sonuçlanmasi Avar devletinin zayiflamasinin da baslangici olur.
Istanbul’un fethiyle birlikte Baskan, ikinci
baskan ve rahip can güvenliklerinin tehlikede oldugunu düsünerek
bulanabilecekleri, bilindik hiçbir yere gitmemisler kargasanin yasandigi sehrin
sokaklarinda, karanliga karisarak, evden eve geçmisler, Meryem ana, Çarmihta
Isa, Gümüs haç ve kutsal azizlerin, gümüs zincirden ikon kolyeler dagitmislar,
Yüzbasi Phokas'in sehre girmek için semadan yere inerek, kutsal dualarini
kusatmacilara okuyacak olan Petrus'un kutsal ruhunu bekledigi haberini dilden
dile yaymislar, sehri koca bir yilan gibi kusatan su kemerlerinin yüksek
duvarlarina tirmanarak, geceyi geçirmisler günesin dogmasi ile birlikte Beyazit
Meydani’na kosan inanlilarin arasina katilmislardi.
Isyancilardan olusan ve aralarinda
halki galeyana getiren insanlarin bulundugu topluluklar dini motifler ve
düsünceler kullanilarak sehri yagmalamaya baslamislardir. bu sekilde bir
milletin baska bir millete ait tüm biraktigi eserler ve özellikle dini
mabedleri ya yikilmis, ya yagmalanmis yada kullanilmayacak hale getirilmistir.
Insanlar diger millete ait dini eserleri yikmak isteyecek bir düsünce yapisina
gelmek icin yine kendi milli ve dini duygulari istismar edilmistir. Devrin
rahipleri ve papazlari arasindaki bu rekabet insanlar üzerindeki tesir
derecesine göre sekillendiginden, din(?) Adamlari sayilan bu insanlar insanlari
yikip, yagmalama, öldürme konusunda yaptiklari konusmalar ile etkilemeye ve bu
sekilde ön plana çikmaya çalismislardir. Bu durum insanlar ve devlet büyükleri
üzerinde etkili olmusturda. Insanlar sirf dinleri emrediyor diye öyle olmasi
gerektigini düsünerek bir sürü insani ya öldürmüs, ya denize atmis, yada
iskence yaparak yarali birakmislardir.devlet büyükleri ise halk üzerinde bu
kadar etkili olan din adamlarina önemli misyonlar yükleyerek, hatri sayilir insanlarin
arasina almislardir.
Bay – an Kagan’in önderligini yaptigi
Avarlar bulunduklari çagda gerek savas stratejileri, gerek savas metodlari ve
birbirlerine bagliliklari/bütünlükleri ile devrin önde gelen en güçlü
ülkelerinden Bizans Imparatorluguna karsi büyük basarilar elde etmistir.
Bütünlükleri ile kendi milletleri içine gelip yardim ettikleri, misafir olarak
sofralarini açtiklari sahislarin kendilerine ihanet ettiklerini ögrendikleri
zaman devrin metodlarini kullanarak küçüklüklerinden itibaren iz sürücüler
olarak yetistirilen ve topragi koklayarak, ayak izlerini takip ederek islerini
sirf milli duygular içerisinde, sevrek halka büyük bir hizmet düsüncesiyle
yapilan insanlarin yardimiyla takip edip bulmuslardir. Sonrasinda ise
cezalandirmak amaciyla herkezin isledigi suçun mahiyetine binaen cezalandirma
yöntemleri kullanmislardir. Hirsizin cezasi çaldigi mali alip kaçmasindan
dolayi, yakalandiktan sonra ellerini önden baglayip arkadan iki dirsek arasina
bir çubuk yerlestirip kaçmalarina izin vermek ve onlar kaçarken mallarini
çaldiklari esnaflarin (altin gümüs çaldilarsa kuyumcularin, yiyecek içecek
çaldilarsa asçilarin) pesinden yakalamalarin izin verip hirsizlari döve döve
öldürmük olmustur.
Istanbul’un fethiyle
birlikte yasanan maglubiyet, kisa sürede yankimasini yaparak, Avar hâkimiyeti
altinda bulunan çok sayida Slav kabilelerinin ayaklanmasina ve bununla birlikte
kisa bir süre sonra da Bolgar boylarinin Avar hakimiyetinden çikmalarina zemin
hazirlamistir. Bu esnada Avarlara karsi devamli bir taarruz halinde bulunan
Bizans kralinin Avarlara karsi Bolgarlara destek vererek Bolgarlarin yaninda
olmasi, Hirvat ve Sirplar milletlerini Balkanlara çektigi gibi, Avarlarin, Bizanslilardan
aldiklari haraçlarla, ticaret yollarini kaybetmelerine, kendilerini abluka altina
alan düsman kavimler ve kralliklarin ortasinda yalniz kalmasina sebep olmustur.
Yasanan maglubiyetlerin akabinde yalniz kalan ve günden güne iyice
güçten düsen Avarlar, M.S. 796’li yillarda Frank Krali ünlü Sarlman ile
giristikleri savasi kaybederek, Franklilara boyun egmek zorunda kalmislardir. Hakimiyeti
altina aldigi milletlerin dinlerini degistirerek Hristiyanlastirmaya özel bir
önem veren Sarlman'in yogun baskilari altinda kalan
Avarlarin hristiyanlik dinini kabûl etmeleri sonu olmustur. Bu yenilgi ve
akabinde kendi dinlerini birakarak Hristiyanlik dinini kabul eden Avarlarin,
hakimiyeti altinda bulunan milletler arasinda güveni ve prestiji sarsilmis, bu
milletler peyder pey bas kaldirarak baska milletlerin egemenligi altina
girmislerdir. Dönemin en büyük güçleri arasinda bulunmakta iken galibiyetlerin
ardindan gelen rahatlik, makam, ganimat, sevdasi, hirs, her seyi elde edebilme
düsüncesi, rekabet hirslari ve kendilerine güven duygusu Avarlarin sonu olmus,diger
devletlerde olmak üzere özellikle Bizanslilarla olan mücadelesini kaybetmesinde
büyük rol oynamistir.
SON AVARLI AVAR TÜRKLERI'NIN EPIK TARIHI
FERUDUN DINGEÇ
FENER YAYINLARI
2012