Yazar Medyanin
görevinin, haber, bilgi ve yorumlari nasil olursa olsun, ekrana getirmek olmadigini deginmistir. Toplum
huzurunun ve genel ahlakin korunmasinda medyanin sorumlulugunun büyük
oldugunu vurgulamistir.
Yazar Türk
devleti için tehlike arz eden bölücü ve yikici unsurlari için çok uygun ortam olusturan kozmopolit
medya, bir yandan demokrasi ve insan haklari sloganini devamli olarak
kullanirken öte yandan demokratik haklari kötüye kullanarak, hedef ülkeyi alt
üst etmektedir. Mesela ülkemizde terörün katliamlari karsisinda medya terörü
lanetleyecegi yerde eskiyalarin intikam
aldiklarini yayinlayarak propagandasini yapmakta halkimizi katleden güvenlik
kuvvetleri mensuplarini sehit eden eskiyanin, layik
oldugu cezaya çarptirilmasini savunacagi yerde, bu münasebetle
Türkiye de demokrasinin oldugundan söz ederek adeta terör ile demokrasi
kavramlarini birbirine karistirmaktadir. Türk
devleti milli bütünlügünü tehdit
eden zorluklara karsi yasama, yürütme ve yargi
organlariyla gerekli ve yeterli tedbirleri aldigi zaman,
terörün kökünü kaziyacak, huzur ve istikrar içinde kalkinacagina deginmistir.
Milli
kültür politikasi olmayan devletlerde milli kültür unsurlari olan dil, din ve
ahlak örf ve adetler, , anayasa ve yasalarla korunmadigi için,
demokratik hürriyetler basin hürriyeti kötüye kullanilarak tahrip edilir Milli
kültürü tahrip edilen devletlerde; anarsi ve terör eksik olmayacagini vurgulamistir.
Senelerdir
Osmanli eserleri imha edildigini kalanlarinda zamanla tahrip oldugunu, Bizans
devletinden kalan surlarin, eserlerin onarilarak kurulmasi planlanan Bizans için
hazirlanmakta oldugunu. Önceleri Ayasofya’yi müze olarak cami olmaktan
çikaran Bati, simdi ise Ayasofya’nin kilise
olarak ibadete açilmasi için
faaliyete geçtigini. Türkiye’nin AB’ye girme çabasinin, Türkiye’nin
sonunu hazirlayacagina, Türk devletinin her
kalkinma hamlesi dis güçler tarafindan engellendigine, Türk
devletinin huzur ve istikrara kavusmasi, her seyden önce kültür
yozlasmasini etkisiz kilmasina ve milli
kültürüne sahip çikmasina bagli olduguna deginmistir,
Türkiye’de
toplum huzuru ve refahinin, genel ahlakin yikici yayinlardan kurtarilmasi için
caydirici tedbirler getiren kanunlara ihtiyaç vardir. Bu durumdan kendimizi kurtardigimiz gün, dis güçlerin
oyunun bozulacagini söylemektedir.
Ülkelerdeki
uyusturucu aliskanligi, milli
kültürlerin tahrip edilmesinin bir sonucudur. Bir milletin var olmasi ve varligini devam
ettirmesi, ancak milli kültürü ile mümkündür. Bu nedenle egitim, milli
politikanin da temelidir. Düsmanlar, hedef ülkelerde milli birlik ve beraberligin bölünmesi için
her yola basvururlar, Bu maksatla uyusturucu kültürünü ve hatta
demokrasiyi bile bir araç olarak kullanmaktan çekinmediklerini. Türkiye,
kendisine oynanmak istenen oyunlari, bozacak ve dün oldugu gibi,
bundan sonra da birlik ve beraberligini koruyarak, ileri milletler arasinda, layik oldugu yerini
alacagini savunmustur.
Aile birligimizi derinden
sarsan alkol, uyusturucu ve kumar bagimliligiyla beraber
aile geçimsizliklerini, aile içi siddeti, bosanmayi, fuhus teshir eden
yayinlar ile toplum huzurunu ve genel ahlaki bozan diger yayinlara,
toplum huzurunu bozan ve yasalara ve genel ahlaka aykiri olan fillere karsi caydirici kanunlar
uygulamak, aile varligimizi korumamizin ve gelecegimize güvenle
bakabilmemizin en önemli gereklerinden birisi olduguna deginmistir.
Yazar
kitabinda konu olarak dünya dengelerindeki degismeyi, yeni
olusumlari, Türkiye'nin stratejik açidan önemini ve izlemesi gereken
politikalari, Türkiye'nin sosyolojik ve kültürel durumunu, Türkiye ve Türk dili
üzerinde oynanan oyunlari ve özellikle etnik bölücülük konusunu ele almistir.
Avrupa'daki siyasî ortamin etnik ve
dinî motiflerine döndürülmeye çalisildigi ve adeta
Ortodokslar arasi bir yakin isbirligine gidildigi bir
ortamda, gelisme gücüne sahip ülkelerin önünün etnik
tuzaklarla, azinlik senaryolari ile
kesilmeye çalisildigi görülmektedir. Önemli olan
etniklik iddiasi ileri sürülen sosyal gurubun, o ülkedeki ana kültür kimliginden farkli olup olmadiginin bilimsel
olarak ortaya konmasi degildir.
Kitle haberlesme araçlarini veya
medyayi elinde bir politika silâhi olarak
tutan süper güç veya güçler, eger kendi
menfaatlerine uygun olarak yapay bir baski pesinde iseler; hedef alinan ülkelerin
aydinlari ve siyasetçileri de dis etkilere
oldukça açik ve bilgi yönünden eksik
iseler, o ülkeyi bir takim tehlikeler bekliyor denebilir. Günümüzde de Türkiye
üzerinde birtakim oyunlar oynaniyor ve ülkemizdeki aydin kesim de buna alet
olmaktadir. Konusurken dikkat edilmeyen ve yanlis kullanilan birkaç kelime ve
kavramla bile bu tür oyunlara kolayca alet
olunabilecegi unutulmamalidir.
Türkiye'nin önündeki önemli problemlerden biri de
sosyal ve kültürel hayattaki yozlasma ve aile yapisinin bozulmaya çalisilmasidir.
Günümüzde
kadin
konusunda bazi dergi ve kuruluslarin birçok toplanti düzenledikleri görülmektedir. Bu çevrelerin cinsel özgürlük
konusundaki faaliyetleri gözden kaçmamaktadir. Bugün aile her toplumda
vazgeçilemeyen ve alternatifi olmayan bir yapidir.
Sonuç olarak; Yazar kitabinda Türkiye'nin önünü tikamak, gelismesini önlemek için Türkiye üzerinde oynanan oyunlari
ve bu oyunlari engellemek için yapilmasi gerekenleri, uygulanmasi
gereken politikalari incelemektedir. Sosyoloji uzmani
olan ve Türkiye gerçeklerini iyi bilen yazar, konuyu kapsamli bir sekilde ele almis, yapilan yanlislari ve yapilmasi gerekenleri açikça belirtmistir. Etnik bölünme, toplum üzerindeki televizyon ve medyanin
etkisi, çagdaslasma,
asimilasyon ve kültürel kimlik konusundaki tespitleri dikkate degerdir. Kalkinmakta olan devletlerin, basta meslek ahlaki olmak üzere,
genel ahlakin bütününü korumalari hayati önem ahzetmektedir. Ülkelerin
kalkinabilmeleri için kültürlerinin güçlü olmasi gerekmektedir. Çünkü gelismekte olan bir ülkenin milli
kültürü onun kalkinmadaki basarisini ortaya
çikarir.
Batililarin
bizi tarihten silmek için çok çesitli
oyunlar oynandigini maalesef
Aydin diye nitelendirdigimiz insanlarimiz da bu
oyunu içerisinde yer aldigini, bunun
bizim ülkemizi çok zor durumlara düsürdügünü, bu
durumdan kurtulmak için Aydin insanlarin bu oyunlari görmesi kendi özlerine
dönmesi gerekmekte aksi takdirde bizi çok zor durumlarin bekledigine deginmistir. Temel degerler aile, kültür, örf ve
adetler bizleri ayakta tutan degerler oldugunu bu degerlerin batililarin gerek yazili medya
gerekse görsel medyada yer alan ahlak disi yayinlar ile müstehcen görüntülerin
ahlaki degerleri körelttigi, bundan dolayi aile yapisinda
meydana gelen asinmalar, yabanci
müziklerle yetisen yeni
nesil, gündelik hayatta sik sik kullanilan yabanci kelimeler degerlerimizi günden güne
eritmekte ve bizi hedef olarak gören ülkelerin
bir adim daha amaçlarina ulastirmaktadir.
Geçmisten bu güne yikilmadan
ayakta kalmayi basardiysak, bu
bizim tarihimizden aldigimiz güç ve birlik
beraberlik ruhunu tam anlamiyla yasamamizdan
kaynaklanmaktadir. Birlik ve beraberligimizi bozmadan kendi öz deger yargilarimizi koruyarak
aile yapimiza sahip çikarak Türkçemizi
yeteri kadar güzel ve yerinde konusup, çocuklarimizi ve
ailemizi görsel medyadaki tuzaklardan ve uyusturucu kültüründen uzak
tuttugumuz sürece Türkiye’nin düsmanlari her zaman üzülecektir.
PSIKOLOJIK SAVAS
RABI BASTÜRK
KUM SAATI YAYINLARI