Orhan
GGÖKDEMIR
1963 yilinda Giresun Bulancak’ta dogdu. 1981’de Halkali Ziraat Okulu, 1986'da Marmara Üniversitesi
IIBF Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. 1988 yilinda yazi isleri müdürlügünü
yaptigi
Toplumsal Kurtulus
dergisindeki yazilari nedeniyle tutuklandi. Çesitli gazete ve dergilerde çalisti ve yazdi. Öteki Islam, Eymür ve Pike adli kitaplari nedeniyle hakkinda çesitli davalar açildi ve her üç kitap nedeniyle hapis cezasina
çarptirildi. Halen gazetecilige devam eden Gökdemir, çesitli konularda yazmayi da sürdürüyor.
1.BÖLÜM
ITALYA - GLADIO
Bu bölümde Italya’daki Gladio yapilanmasi ekseninde NATO üyesi devletlerde kurulmus olan organizasyonlardan bahsedilmektedir. Yazar,
1960 yillarda
Türkiye’ye
gelen Philip H. Stoddard isimli Amerikali arastirmacinin Teskilati Mahsus’a üzerine bir kitap yazdigini,
bu kitabin
kontrgerilla örgütlenmelerinin gelistirilmesi ve özel harp metotlarinin
uygulanmasinda büyük rolü oldugunu ifade etmektedir.
NATO üyesi ülkelerde komünizm tehdidiyle mücadele
amaciyla Süper NATO adi verilen örgütlerin kuruldugu iddia edilmekte, bunlar içerisinde önemli bir yer
tutan Italyan Gladio’su ve P2 locasi ile bilgiler
verilmektedir. Yazar, kontrgerilla egitimlerinin ABD ve CIA gözetimindeki
merkezlerde verildigini,
ilgili ülkelerde
ekonomiden siyasete, “milliyetçi-fasist” egilimli kisi
ve olusumlardan mafya gruplarina,
istihbarat örgütlerinden polis ve askeri teskilatlara kadar birçok alanda legal ve
illegal yapilanmalar olusturuldugunu vurgulamaktadir.
2.BÖLÜM
TÜRKIYE – 12 MART
Yazar, bu bölümde Türkiye’nin NATO’ya girisiyle birlikte Türk istihbarat birimlerinin ABD
askeri misyonu JUSSMAT koordinesinde yeniden yapilandirildigi,
darbenin ve iskencelerin
gelismekte olan sol hareketleri bastirmak
için
yapildigi
tezlerinden hareket etmektedir.
Bu bölümde konu edilen diger bir husus 1. MIT raporu olarak kamuoyu gündemine
getirilen rapor ile dönemin Istanbul emniyet müdürü Sükrü
Balci
ve baglantilaridir. Balci’nin ABD’de kontrgerilla egitimi verilen okullardan kurslar aldigi,
poliste rüsveti kurumsallastirdigi,
uyusturucu, kaçakçilik isleriyle ugrasan kisilerle beraber oldugu, onlari haraca bagladigi,
mafya yapilanmalarina göz yumdugu, yönlendirme faaliyetlerinde bulundugu, asiri
sol terör örgütlerine karsi mücadele zaafa ugrar endisesinden hareketle bu faaliyetlerinin görmezden
gelindigi ve üst düzey askerler tarafindan korundugu iddialari öne sürülmektedir. Bu baglamda Mehmet Agar’in Sükrü
Balci’nin
yaninda
yetistigi, onun ögrencisi oldugu ve ögrendiklerini gelistirerek uygulamasi neticesinde
kariyer basamaklarini hizli bir sekilde çiktigina vurgu yapilmaktadir.
3. BÖLÜM
YÜKSELIS BASLIYOR
Bu bölümde Mehmet Agar’in babasi Zülfü Agar’in izinden giderek emniyet içerisinde
yürütmüs oldugu görevler ve bürokrasi basamaklarini yükselis öyküsü anlatilmaktadir. Bu öyküyü su satirlarla özetlemek mümkündür:
Zülfü Agar, Menderes döneminin ünlü polis müdürlerinden birisi olup 27 Mayis Darbesinde
Adana emniyet müdürlügü görevinden açiga alinmistir. Agar, 18 yasinda babasinin ölümüyle yetim
kalmasinin ardindan baba meslegi olan
polislige adim atar ve
Emniyet Genel Müdürlügü hesabina Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesinde okur. 1968 dönemine tekabül eden o yillarda Mülkiye’de Abdullah Öcalan, Mahir Çayan, Mesut Yilmaz, Uluç Gürkan, Murat
Karayalçin, Hasan Celal Güzel gibi isimler vardir. Arkadaslari arasindaki lakabi “Pike”dir. Erbil Tusalp, Agar’in dönemin etkisiyle hafif “solcu” oldugunu fakat mazeretler bularak hiçbir eyleme
katilmadigini öne sürmektedir.
Agar Mülkiye’yi bitirdikten sonra EGM Asayis dairesinde komiser muavini olarak göreve baslar, Cumhurbaskanligi korumada çalisir. Kaymakamlik sinavini kazanir ve 1978 yilinda kursu
tamamlayarak Torul kaymakamligi ve Ankara
Delice ilçesi kaymakamligi görevlerinde
bulunur. 1980 yilinin Ocak ayinda emniyete döner ve Istanbul
emniyeti siyasi sube müdürlügü muavinligi yapar. Istanbul emniyetinde personel sube ve asayis subede müdürlük, terör ve asayisten sorumlu
emniyet müdür yardimciligi görevlerini yürütür. 1988 yilinda Ankara
emniyet müdürlügü, 1990 yilinda Istanbul emniyet müdürlügü, 1992 yilinda
Erzurum valiligi görevlerine
atanir. 1993 yili Temmuz ayinda Emniyet Genel Müdürü olarak teskilatin basina geçer.
Bu bölümde, 1993 yilinda 42 yasinda
Emniyet Genel Müdürü olan Agar’in terörle daha etkin mücadele için Korkut Eken’in egitmenliginde polis özel timlerinin yetistirilmesine ön ayak oldugu ve teröre karsi teröristlerin
anlayacagi
dilden, “gayri nizami harp” metotlari ile karsi
konmasi
gerektigi anlayisini
uygulamaya koydugu
anlatilmaktadir.
Yazar bu baglamda
siklikla Talat Turhan’in anlatimlarina basvurarak terörle mücadelede bu tip yöntemlerin CIA ve
Amerikan güvenlik kurumlari tarafindan gelistirilip çesitli ülkelerin emniyet, istihbarat ve askeri kurumlarinda
görevli
sahislarin bu dogrultuda egitildigini, Latin Amerika ülkelerinde olusturulmus “ölüm
mangalari”, “idam mangalari” gibi isimlerle anilan yapilarla
Agar döneminde kurulmus “özel timler”in ayni mantigin
ürünü
oldugunu ve tek bir merkez tarafindan
olusturuldugunu iddia etmektedir.
Yazar, Agar’in genel müdürlügü
döneminde
iskence, adam kaçirma, yargisiz infaz olaylarinin
arttigini öne
sürmekte,
2000’e
Dogru dergisi ve TIHV tarafindan hazirlanan Türkiye Insan Haklari Raporlarina atiflar yaparak iddiasini
desteklemeye çalismakta, Agar’in dillendirdigi “1000 operasyon yaptik”
ifadesindeki operasyonlarin masum kisileri hedef aldigina
dair örnekler
sunmaya çalismaktadir.
Ayrica Agar’in siyasiler ve devletin üst
kademleriyle her zaman yakin iliski kurdugu, askerle arasini iyi tuttugu ifade edilmektedir.
4. BÖLÜM
DEVLETIN
ALACAKARANLIK KUSAGINDA
Bu bölümde 10 Kasim 1987 tarihli, kamuoyunda 1. MIT raporu olarak bilinen ve Mehmet Eymür
tarafindan
hazirlanan
rapor ile bu raporun olusumunu
saglayan etütlerden alintilar yapilarak Mehmet Agar’in da içerisinde yer aldigi
birçok
ismin degisik baglantilari
anlatilmaktadir.
Söz konusu MIT raporunda Banker Bako olarak taninan
Baki Aygün
ekseninde yer aldigi
bir sorusturmanin bazi manevralarla örtbas edilmeye çalisildigi,
Banker Bako olayinin arkasinda dönemin Istanbul emniyet müdürü Ünal
Erkan, yardimcisi Mehmet Agar, Mali sube
müdürü
Cevdet Saral ile Istanbul
emniyetinden bazi üst düzey isimlerin yer aldigi belirtilmektedir. Istanbul emniyeti ile yer alti dünyasi arasindaki iliskileri saglamada kilit isimlerin emekli cinayet masasi sefi Ahmet Atesli ve müdür yardimcisi Mehmet Agar oldugu iddia edilmektedir. Bu noktada ayrica
Mehmet Agar’in general Tahsin Sahinkaya ile yakinlastiginda
deginilmektedir.
Bu bölümde, Ünal Erkan ile Mehmet Agar’in Sükrü
Balci
döneminden
kalma rüsvet, yolsuzluk faaliyetlerini devam ettirdikleri,
Hürriyet gazetesi çalisani
Kasim
Gence gibi isimler vasitasiyla kendilerine tehdit olarak gördükleri
kisiler hakkinda haberler yaptirdiklari, hayat kadinlarinin üst
düzey bürokratlarla iliskilerini
kaydettirerek koz olarak kullandiklari gibi iddialar MIT raporu ve dönemin yayin organlarindaki haberlere
dayandirilarak ifade edilmektedir.
1.MIT raporu olarak bilinen bu raporda ismi geçen kisilerle ilgili hiçbir islem yapilmadigi
hatta birçok ismin bürokraside yükselmeye devam ettigi, raporu hazirlayan MIT görevlisi Mehmet Eymür, emniyet kaçakçilik
daire baskani Atilla Aytek ve Yarbay Korkut Eken’in
görevden
alindigi
kitapta yer almistir. Raporun ardindan ilerleyen yillarda Eymür ve Agar dostluk gelistirmis, birbirlerinin evinde kalacak kadar yakinlasmistir. Eymür’e yakin MIT görevlisi Tarik Ümit’in kaçirilmasi, kumarhaneler krali Ömer
Lütfi
Topal’in öldürülmesi gibi olaylarin yasanmasiyla MIT (Eymür ve ekibi) ile Agar arasindaki iliskiler yeniden gerginlesmistir. Susurluk kazasindan 1,5 ay kadar önce dönemin Basbakani Tansu Çiller ve Mehmet Agar hakkinda agir
ithamlarda bulunan 2. MIT
raporu kamuoyu gündemine getirilmistir.
5. BÖLÜM
1993 DARBESI
Bu bölümde, 1993 yili ve sonrasinda yasanan Ugur Mumcu, Esref Bitlis, Ahmet Cem Ersever gibi isimlerin
öldürülmesi, PKK terör örgütü ile mücadele kapsaminda örgüt baglantili bazi sahislarin ölü bulunmasi, devlet birimleri içerisinde
kümelenmis çesitli ekiplerin birbirleri ile mücadelesini
içeren birçok iddia ve itham yer almaktadir.
Yazar, 1. MIT raporu sonrasindaki süreçte MIT Güvenlik dairesi baskani Mehmet Eymür, daha sonra suikasta kurban giden MIT müstesar yardimcisi Hiram Abas, yarbay Korkut Eken ve Emniyet Kaçakçilik
ve Istihbarat dairesi baskani Atilla Aytek’in bir ekip oldugu, bu ekibin liderinin önce Hiram Abas ardindan
Mehmet Eymür oldugunu
ileri sürmektedir.
Buna mukabil olarak Sükrü Balci, Mehmet Agar, MIT Istanbul bölge baskani Nuri Gündes ve yardimcisi Cengiz Abaoglu’nun ise karsit
grubu olusturdugunu, bu grubun liderinin önce
Sükrü
Balci ardindan Mehmet Agar
oldugunu öne sürmektedir. Mehmet Agar’in zaman içerisinde karsi
gruptan Korkut Eken’i yanina çektigi ve özel timleri yetistirme görevini kendisine vererek onore ettigi belirtilmektedir.
1993 yilinda Tansu Çiller basbakan, Dogan Güres genelkurmay baskani, Mehmet Agar’in emniyet genel müdürüdür.
PKK terör
örgütünün
eylemlerini yogunlastirmasi devlet içerisinde terörün önlenmesi noktasinda farkli çözüm arayislari içerisine girilmesine yol açmistir. Bu baglamda yazarin kitapta alinti yaptigi
eserlerde ve kendi ifadelerinde bazi ithamlarda bulunulmaktadir.
Yer yer birbirleriyle de çelisen bu ithamlara göre terörle mücadelede gayri nizami yöntemlerin
uygulanmasin noktasinda direnç gösterebilecek isimler tasfiye edilmistir. Gazeteci Ugur Mumcu’ya suikast düzenlenmesinin Iran baglantili Islami motifli örgütlerinden ziyade Gladio baglantili devlet içerisindeki derin güçlerin isi olabilecegi iddiasinda bulunulmaktadir.
Yazar’in diger bir ithami Esref Bitlis olayi ile ilgilidir. Süpheli
bir uçak kazasinda hayatini kaybeden Jandarma Komutani Org. Esref Bitlis’in dönemin genelkurmay baskani Dogan Güres ile fikri ayriliklar yasadigi,
Çekiç Güç’ün faaliyetlerinden rahatsiz oldugu ve bu konulardaki görüsünü
cumhurbaskani Turgut Özal’a raporlarla sundugu ve rahmetli Turgut Özal’in bu raporlardaki
hususlari Amerikan büyükelçisi ve Amerikan baskanina bildirmesi sonucu öldürüldügü
öne sürülmektedir. Bu ithamlardaki kaynak ise dönemin Aydinlik dergisidir.
1993 yilinda
yazarin anlatimlariyla gayri nizami yöntemlere direnç gösterebilecek isimlerin
ekarte edilmesi ile Mehmet Agar’in yönlendirilmesiyle kurulan özel
timlerin göreve basladigi,
JITEM’in korucular ve itirafçilarla birlikte etkin hale geldigi, PKK terör örgütü baglantili uyusturucu kaçakçisi Behçet Cantürk, avukat Yusuf Ekinci, Savas Buldan gibi isimlere ait cesetlerin bulundugu degerlendirmelerine yer verilmektedir.
Bu kisimda iddia edilen diger bir husus 1993 yilinda
Agar’in Emniyet Genel Müdürlügü
görevine
gelmesi ile emniyette “teknolojik devrim” yasandigi,
Faruk Bildirici’nin “Gizli Kulaklar Ülkesi” isimli kitabindan alintilarla teknik takip, telefon dinleme gibi konularda
Amerikan NSA kurumunun katkilariyla son model teknolojik cihazlarin alinip
kullanilmaya baslanmasidir.
6. BÖLÜM
MAFYADAKI DOSTLAR
Bu bölümde Mehmet Agar’in mafya dünyasindan isimlerle iliskilerine ve bu isimlerle ne tür baglantilar kurduguna deginilmektedir. Yazar, kitabinda bu baglantilari su sekilde açiklamistir:
Agar’in organize suç örgütü lideri Yasar Öz ile tanismasini Dündar Kiliç’in eski ortagi
ve MIT muhbiri Tarik Ümit saglamistir. Yasar Öz’ün bir sahtecilik suçu sebebiyle Istanbul polisinin elinden kurtulmasini
saglayan ve silah tasima
belgesine imza atan isim Mehmet Agar’dir.
Abdullah Çatli ile iliskilerinin kurulmasi ise Istanbul emniyeti özel harekât sube müdürü olarak görev yapmis olan Ibrahim Sahin araciligi
ile saglanmistir. Abdullah Çatli, hemserisi 1974 yilinda Istanbul Ülkü Ocaklari baskanligi
yapmis olan Abdullah Kederoglu vasitasiyla Ibrahim Sahin ile yakinlik olusturmus, Sahin araciligiyla
da dönemin
Istanbul emniyet müdürü
Mehmet Agar’la yakinlasmistir.
Çatli ile birlikte Agar’in ekibine dahil olan diger bir isim ise Arnavut Sami olarak bilinen ve
Susurluk kazasinin ardindan Çatli’nin cenazesini almak üzere ilk giden kisilerden birisi olan Sami Hostan’dir.
Bu bölümde zikredilen diger bir kisi ise Sedat Bucak’tir.
Susurluk kazasinin ardindan yarali kurtulan Bucak’a, Agar kaza sonrasi süreci yönetmede yardim etmis, HBB kanalina çikmasinda destek olmustur. Bu bölümde yazarin alinti yaptigi
politikaci Algan Hacaloglu’nun o dönemin iliskilerini anlatmada kullandigi “Güneydogu’nun basbakani Necmettin Cevheri, Içisleri Bakani Ünal Erkan, komutani Sedat Bucak’tir” ifadesi
ilginçtir.
Son olarak bu bölümde Mehmet Agar’in Erzurum valisi iken Haluk Kirci’nin
nikâh sahitligini yaptigina
deginilmektedir.
7. BÖLÜM
POLISTEKI SUÇ EKIBI
Bu bölümde MIT muhbiri Tarik Ümit’in kaçirilmasi, kumarhaneciler krali Ömer Lütfi Topal’in
öldürülmesi gibi olaylarda Ibrahim Sahin
emrindeki özel tim polislerinin rolü,
Abdullah Çatli baglantisi ve Mehmet Agar’in konumuna iliskin degerlendirilmelerde bulunulmaktadir.
Mehmet Eymür ve ekibi tarafindan kaleme alinan ve
kamuoyunda 2. MIT
raporu olarak bilinen rapor, Susurluk komisyonu ifadeleri, Aydinlik
dergisinde çikmis haberler, uyusturucu kaçakçisi Hüseyin Baybasin’in anlatimlari ekseninde Mehmet Agar ve ekibi, dönemin basbakani Tansu Çiller ile iliskileri gibi hususlarda birçok iddialar öne
sürülmektedir. Özetle, o dönemde terörle etkin mücadele için bazi tedbirlerin
devreye sokuldugu,
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar’in basini çektigi, Korkut Eken, Ibrahim Sahin ve polis özel timlerinde görevli bazi polislerin adlarinin karistigi
birçok
olay yasandigi
belirtilmektedir. Susurluk kazasinin ardindan olayi sorusturmakla görevli savci Nihat Arttiran hazirlamis oldugu fezleke dönemin Refah-Yol hükümetinin
içerisinde
bulundugu kirilgan dengeyi sarsmamak ve hükümetin
devamini saglamak için
Adalet Bakanligi tarafindan iade edilmistir. Bu fezlekede saptanan bazi
hususlari su sekilde siralayabiliriz:
1.
Susurluk’ta kaza
yapan Mercedes içerisinden çikan silahlardan parmak izleri silinmistir.
2.
Aracin içerisinde
sahte plakalar bulunmustur.
3.
Sedat Edip
Bucak’in Siverek’teki ikametinde çekilmis Abdullah Çatli, Sami Hostan (Ömer Lütfi Topal’in ortagi),
Ercan Ersoy’un (Bucak’in koruma polisi) birlikte yer aldigi
fotograflar bulunmustur.
4.
Abdullah Çatli’nin
üzerinden Mehmet Özbay hüviyetine ait, silah tasima
yetkisi verilen ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar imzali bir belge çikmistir.
5.
Abdullah Çatli’nin
üzerinde az miktarda kokain bulunmustur.
6.
Çatli’nin
üzerindeki silahin ruhsat islemleri Hüseyin Kocadag’in referansi ile çabucak çikarilmistir.
7.
Ömer Lütfi Topal
cinayetiyle ilgili olarak yakalanan özel timci Ayhan Çarkin, Oguz Yorulmaz ve Ercan Ersoy, Bucak, Agar ve Sahin’in müdahaleleriyle Ankara’ya getirilmis ve serbest birakilmalari saglanmistir.
8.
Ömer Lütfi Topal
kumarhanelerine el konulmasi için öldürülmüstür.
9.
Topal cinayetinin
ardindan olayla iliskili
oldugu ileri sürülen Sedat Bucak’i korumakla görevlendirilmislerdir.
10. Tarik Ümit’in özel timci polisler tarafindan
kaçirildigi ve öldürüldügü
iddia edilmistir.
11. Tarik Ümit’in pasaportu çete lideri Yasar Öz’den ele geçirilmis fakat Mehmet Agar’in müdahalesiyle Öz serbest birakilmistir.
8. BÖLÜM
ÇETENIN ISLERI
Bu bölümde Mehmet Agar ve ekibinin gerçeklestirdigi iddia edilen yurtiçinde ve yurtdisinda
yapilmis bir takim faaliyetler anlatilmaktadir. PKK
terör örgütüyle mücadelede 1993 yilina kadar üstünlük askerin elinde olup
siyasilerin ve emniyetin fazla bir agirligi
yoktur. Agar’in emniyetin basina geçmesi ve özel timlerin güçlendirilmesi ile birlikte emniyetin rolü
artmistir.
Kutlu Savas’in hazirlamis
oldugu Susurluk Raporunda deginilen bir husus örtülü ödenek
kullanilarak
Israil’den alinan ve daha sonra bir bölümü
kaybolan silahlarin akibetidir. Bu silahlar PKK terör
örgütü
lideri Abdullah Öcalan ve DHKP-C terör örgütü
lideri bazi isimlere suikastlar düzenlemek için
kullanilacaktir. Bu süreçte devreye giren bir isim MOSSAD ile de iliskileri olan silah taciri Ertaç
Tinar’dir.
Tinar’in sahibi oldugu
Haspro sirketi vasitasiyla silahlar temin edilerek Emniyet’e
hibe edilir, Ayrica MOSSAD görevlileri ile Antalya’da bir egitim programi düzenlenir. Bu programa 40 kadar özel
tim mensubu katilir. 70 milyon dolari yakin
bir meblagin harcandigi
söylenen
bu sürecin
sonunda çesitli sebeplerle suikastlar gerçeklesmez. Susurluk’un kayip silahlari ile ilgili tartisma daha sonra da devam etmistir.
Yazar’in bahsettigi diger bir konu Ömer Lütfi Topal’in HAVAS’in %60 hissesinin özellestirilmesi ile ilgili ihalede Mehmet Agar tarafindan engellendigi iddiasidir. Ihaleyi alan YAZEKS A.S’nin sahibi Turgay
Ciner’in
Çiller
ailesine yakin oldugu,
Agar’in kardesi Yunus Agar’in Ciner’in sahibi oldugu Park Holding’te yönetici oldugu, bu sebeple Agar’in ihalenin Ciner’e verilmesinde etkili oldugu öne sürülmüstür.
Diger bir iddia ise Koptogan hapi kaçakçiligi
ile zenginlestigi ileri sürülen Gaziantepli isadami Mehmet Ali Yaprak’in 24 Aralik
1995 seçimleri
öncesi
Mehmet Agar ve DYP’ye 500 milyar yardimda bulundugu, Ibrahim Sahin’e
100 milyar rüsvet verdigi, bunlari duyan Abdullah Çatli’nin özel tim polisleri vasitasiyla
Yaprak’i
kaçirtarak 3 milyon Mark haraç alinmasi konusudur.
Bu bölümde anlatilan diger bir konu Kibrisli gazeteci Kutlu Adali’nin
öldürülmesidir.
Yazarin
iddiasina
göre,
Kibris
kumarhane, uyusturucu, kara
para aklama açilarindan birçok ismin yogunlastigi
bir yerdir. Adali’nin profesyonel bir sekilde öldürüldügü
günlerde
emniyete silah ayarlayan Kibrisli isadami Ertaç Tinar ile Abdullah Çatli’nin
Kibris’ta
bulunmasi,
cinayetin Uzi marka bir silahla islenmesi, cinayeti TIT’in (Türk Intikam Tugayi) üstlendigi iddiasi birbirine eklemlenince kuskular artmistir.
Yazar’a göre 1995 yilinda Azerbaycan cumhurbaskani Haydar Aliyev’e yönelik basarisiz darbe girisiminin arkasinda Agar baglantili ekip vardir.
9. BÖLÜM
ZOR GÜNLER
Bu bölümde Susurluk kazasi sonrasi Mehmet Agar’in yasamis oldugu bazi zorluklardan bahsedilmektedir. 1996 yilinda
MIT tarafindan sunulan bir raporda Agar’in ülkücü ve Süleymancilik cemaati kesimlerinden isimlerle irtibatli
oldugu, onlara kolayliklar sagladigi
belirtilmekteydi.
TBMM Susurluk komisyonunda görev yapan ve sonra
istifa eden hakim Akman Akyürek hakkinda çikan MIT elemani oldugu iddialarinin Agar kaynakli oldugunu öne sürmüs, geçirmis oldugu trafik kazasinda ölmeden önce Agar’i suçlamistir.
1998 yilinda Agar’in oglu Tolga’nin dügününe
1. MIT raporunda ismi geçen birçok isim katilmis, nikâh sahidi olmasi beklenen Süleyman Demirel ise dügüne gelmemistir. Nikâh sahitliklerini ise Kenan Evren ve Istanbul eski valisi Nevzat Ayaz yapmislardir.
1999 yili itibariyle birlikte hareket ettigi Çiller ile arasi bozulan Agar, Refahyol hükümetine karsi tavri sebebiyle dönemin Genelkurmay 2. Baskani Çevik Bir ile iliski gelistiriyordu. Agar, Susurluk konusunda PKK’nin finans kaynaklarinin
kurutulmasi için MGK karari alindigi,
karanlikta
kalan olaylarin aydinlatilmasi için MGK’da alinan kararlara bakilmasi
gerektigini söyleyerek kendisini savunmustur.
10. BÖLÜM
SPOR ASKINA
Bu bölümde spor dünyasi ile iliskilere deginilmekte birçok kesimden ismin özellikle futbol
kulüpleri
ile siki
iliskiler kurma yoluna gittikleri vurgulanmaktadir. Agar siki bir Galatasaray hayranidir.
Galatasaray eski teknik direktörü Fatih Terim ile aile dostu oldugu, kulübün sikintili günlerinde yardimci oldugu, Terim’in de bagliligini
kazanilan
sampiyonlugu Agar’in hasta kizina armagan etmesiyle gösterdigi ifade edilmektedir.1998 yili
Nisan ayinda
ise Trabzon – Galatasaray futbol karsilasmasinda tuggeneral Veli Küçük ile Mehmet Agar’in kol kola fotograflari çekilmistir.
Agar’a karsi
ekipte ismi geçen MIT Istanbul bölge eski baskani Nuri Gündes’in Besiktas’in basina MIT’ten adami Süleyman Seba’yi getirmistir.
Ilginç diger bir anekdot ise 1997 yili Mart ayinda oynanan Fenerbahçe- Antalyaspor maçina Fenerbahçeli futbolcularin “Kocadag’i unutmadik” pankarti ile çikmasidir.
11.BÖLÜM
“DERIN DEVLET”TEN “DERIN MILLET”E
Yazar, bu bölümde Agar’in DYP’den milletvekili seçilmesi, Içisleri ve Adalet Bakanligi görevlerinde bulunmasi, Susurluk kazasi
sonrasi
süreçte
yasadiklari, DYP genel baskanligina
seçilmesini
anlatmakta ve eski MIT
görevlisi
Mehmet Eymür’ün yayinladigi www.atin.org adli internet sitesinde “Agar Roman” basligi
altinda
vermis oldugu bilgilere yer vermektedir. Ayrica
bu kitapta yer alan iddia ve ithamlardan ötürü cezalar aldigini
belirtmektedir.
Agar 24 Aralik 1995 genel seçimlerinde DYP’den Elazig milletvekili olarak seçilir.
1996 yilinda kurulan ANAP-DYP koalisyonunda Adalet bakani, Refah-Yol
koalisyonunda ise Içisleri bakani olarak kabineye girer. Susurluk kazasinin
ardindan
yasanan tartismalar ve Erbakan’in Libya ziyaretine tepkisi nedeniyle 8 Kasim 1996
tarihinde bakanliktan istifa eder. Susurluk kayip silahlari ile ilgili olarak
alinan ifadesinde bu silahlarin yurtdisi
operasyonlar için kullanilmak üzere danismani Korkut Eken’e teslim edildigini, devlet sirri kapsaminda oldugunu söyler. Eken ise silahlarin
güvenli
bir sekilde yurtdisina
çikarildigini
belirtir. 15 Haziran 2000 tarihinde “suç islemek amaciyla tesekkül olusturmak” iddiasiyla hakkinda açilan Meclis Sorusturma Komisyonu 8’e karsi
6 oy ile Yüce Divan’a sevk edilmesine gerek olmadigi
kararini
alir.
18 Nisan 1999 ve 3 Kasim 2002 genel seçimlerinde Elazig’dan
bagimsiz
milletvekili olarak meclise girer. 14 Aralik 2002 tarihinde Dogru Yol Partisi genel baskanligi
görevine
seçilir.
DYP genel baskani seçilen Agar ilk is olarak Güneydogu illerini kapsayan ziyaretlere baslar ve Diyarbakir’da “Dagda silahli gezecegine düz ovada siyaset yapsin”
açiklamasiyla gündeme gelir. Kendi deyimiyle “derin
devlet”in
saflarindan
“derin
millet”in
saflarinda
yürümeye
baslamistir.
Mehmet Eymür ise internet sitesinde Agar için özetle Istanbul emniyeti eski müdürü Sükrü
Balci’nin
yaninda
yetistigi, görev yaptigi
birimlerde her kesimden isimlerle diyalog kurdugu, bir yandan konsey üyesi general
Tahsin Sahinkaya’nin özel islerini yaparken diger yandan Semra Özal ve kizi Zeynep Özal’in islerini hallederek onlarla yakinlastigi,
yer alti
dünyasi
ve Ülkücü
kesimle arasini iyi tuttugu, Ünal Erkan’in Istanbul emniyetinde birlikte çalistigi
ve iliskilerini saglamlastirdigi,
netice olarak hakkindaki tüm iddialara ragmen kariyer basamaklarini
hizli
bir sekilde çikarak etkili makamlara geldigini anlatmaktadir.
****************************
Yazar, Mehmet Agar ile ilgili olarak Mülkiye’de
kendisine takilmis olan “Pike” lakabindan esinlenerek Agar’in pikesini hep halkin üzerine yaptigi
sonucuna varmistir. Hocasi Sükrü
Balci’nin
izinden giderek, birçok konuda hocasini astigi
hükmünü
vermektedir.