Aytekin Gezici, Cumhurbaskani Turgut Özal’in ani ölümü hakkinda kaleme aldigi, ‘Özal’i kim
öldürdü?’ isimli kitabinda, “Turgut ÖZAL'in ölümü öncesinde yasanan ihmaller
zinciri ve yakin çevresinin vefati sonrasinda düstügü çeliskili durumlara
bakarak açikça bir cinayetin islendigini anlatiyor.
Devlet Denetleme Kurulu Raporu’nda Özal ailesi ve
Cumhurbaskanligi Köskü’ndeki üst düzey görevlilerin ölüm olayi ve sonrasinda
düstükleri çeliskili haller teker teker siralanarak geçekler ortaya konuluyor
ve Yazar “Sadece bu ihmaller bile olayin ‘taammüden cinayet’ gibi
yorumlanmasini gerektirecek ciddiyettedir” diyor.
Cumhurbaskani Turgut ÖZAL’in esi Semra ÖZAL ölüm
olayina iliskin kimi zaman birbiriyle çeliskili birçok açiklama yapmistir.
Gününün neredeyse 24 saatini esiyle birlikte geçiren bir hanimefendinin diger
görgü taniklariyla birbirine taban tabana zit açiklamalari insanin aklina ister
istemez farkli sorular getirmektedir. Özal’in ölümündeki kuskulu durumlarla hiç
ilgilenmeyen siradan bir vatandas bile Semra ÖZAL’in belirli araliklarla
yaptigi ‘Rahmetlinin birkaç parça saç telini almistim. Bunlari tahlil
ettirecegim’ veya ‘Kan örneklerini yurtdisina gönderecegim’ açiklamalarini
rahatlikla hatirlar. Ancak ne hikmetse Özal’in ölümüyle ilgili kuskulu
gelismeleri sorgulayan savcilik makami talep ettigi halde ne saç teli ne de kan
örnekleriyle ilgili resmi kanallara aile tarafindan hiçbir açiklama
yapilmamistir. Kendilerinde bulundugunu sik sik beyan ettikleri saç teli ve kan
örnegini talep eden resmi makamlara bir türlü vermemislerdir.
Semra Özal’in
1993’den bu yana ortaya attigi kimi düsüntülü iddialar hakikaten duyanlarin
kafasini hayli karistiracak cinsten. Mesela ‘gizemli Azeri’ tezi hayli renkli,
hatta filmlere konu olacak kadar tempolu bir hikâye ama maalesef diger pek çok
‘renkli tez’ gibi pek tutar yani yoktur. Cumhurbaskanligi DDK Raporu’na da
giren ‘gizemli Azeri’ meselesi söyle; ‘1998 yilinda, Semra Özal’in Istanbul
Sariyer’deki evine 34 TC 245 plakali araçla bir kisi gider. Kendisini Sehriyar
PURNOVRUZ olarak tanitan gizemli Azeri, Semra Hanimla görüsmek ister. Ancak
Semra Özal, o sirada evde degildir. Bunun üzerine Purnovruz, Semra Özal’a
iletilmesi için korumalarina not birakir. O notta, ‘Turgut Özal’i Glikonorinaid
adli ilaçla öldürdüler. Katili Azerbaycan’da. Ismi Hasan Alioglu’ diye yazar.
Purnovruz, notta kendi adini ve Istanbul’da kaldigi oteli de belirtir, yaziyi
‘Erciyes Otel, Beyazit. Sehriyar Purnovruz, 5179185’ bilgileriyle
bitirir.
Semra Özal,
Purnovruz’a ulasmak için korumasini otele gönderir. Ancak otelde kimse yoktur.
Arastirmada Purnovruz’un, Türkiye’ye resmi yollarla girmedigi belirlenir.
Purnovruz’un geldigi 34 TC 245 plakali araca ve sürücüsüne de ulasilamaz.
Konuyla ilgili yapilan arastirmada ilginç bilgilere ulasilir. Buna göre
Purnovruz’un pasaportunun fotokopisi, Semra Özal’in korumasi Asim Ensenol’da
bulunur. Ensenol söz konusu fotokopiyi Istanbul Emniyet Müdürlügü Istihbarat
Subesi’ne teslim eder. Ancak DDK’nin yaptigi inceleme sirasinda Ensenol,
fotokopiyi kime verdigini hatirlayamaz.
– Semra
Özal, Cumhurbaskani’nin 16 Nisan aksami Kösk’te yemek yemedigini beyan etmesine
karsilik, garson Ayhan Yahyali aksam yemeginin menüsünü verecek sekilde yemek
yedigini belirtir.
– Semra Özal,
merhumla birlikte saat 24.00 siralarinda istirahata çekildiklerini söyledigi
halde garson Mustafa Arslan saat 03.30–04.00 siralarinda Merhum
Cumhurbaskaninin halen bilgisayarinda çalistigini beyan eder.
– Kösk’ün
sözlesmeli doktoru Prof. Dr. Hilmi Özkutlu ve esi Prof. Dr. Süheyla Özkutlu’nun
Semra Özal’in 16 Nisan 1993 Cuma gecesi saat 23.30–24.00 siralarinda tansiyon
yükselmesi sikâyetiyle rahatsizlandigini ve müdahale ettiklerini belirtmelerine
ragmen, Semra Özal böyle bir olayi hatirlamadigini hatta Prof. Dr. Süheyla
Özkutlu’yu hiç görmedigini ve tanimadigini ifade eder.
– Semra Özal
beyanlarinda, Özal’in araca/ambulansa sedyesiz koluna girilerek tasindigini
ifade etmesine ragmen, alinan beyanlarin önemli bir kisminda Kösk alt katta
bulunan sedye ile araca/ambulansa götürüldügü belirtilir.
– Semra Özal 17
Nisan 1993 Cumartesi günü Istanbul’a gideceklerini belirtmesine ragmen, Özal’in
dagitilan günlük programinda Istanbul seyahatinin 18 Nisan 1993 Pazar günü
oldugu görülür.
– Özal’in naasi
üzerinde otopsi yapilmasi hususunun Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde
degerlendirildigi, Semra Özal’a konunun soruldugu, ancak otopsi yapilmasinin
aile tarafindan kabul edilmedigi ifade edildi. Semra Özal, otopsi konusunun
kendilerine hiçbir zaman sorulmadigini, ‘esasen sorulmasinin da gerekmedigini’
kendilerine önerilen konunun ‘tahnit’ oldugunu söyler.
– Semra Özal, esinin ölümüne iliskin kuskularini dile
getirdigi her ortamda ‘hatira olarak sakladigi saç tellerinden’ bahseder. Ancak
bu saç tellerini hiçbir zaman ortaya çikarmaz. DDK Raporu’nda ‘saç tellerine
iliskin’ detaylar su sekilde yer aliyor; ‘Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde
Özal’in özel doktoru Cengiz Aslan tarafindan hatira ve/veya zehirlenme
iddialarinin bertaraf edilmesi amaciyla saçindan bir miktar kesilerek Semra
Özal’a verildigi ifade edilmistir. Merhum Cumhurbaskaninin saçindan bir tutamin
kesilerek alindigi anlasilir. Alinan saç telini, Sayin Semra Özal ‘hatira
olarak sakladigini’ belirtmekle birlikte, Dr. Cengiz Aslan, ‘Saç tellerini
alirken ilerde zehirlenme iddialarinin ihtimalini düsündüm’ demistir.
Yazar, ‘Olagan
Süpheliler’ basligi altinda Özal ailesi bireylerinin ölüm ve sonrasindaki
çeliskili tutum ve açiklamalarini irdeliyor. Yazar bu bölümünde Ergenekon
yargilamalari sirasinda bir gizli tanigin saniklar arasinda bulunan Levent
Ersöz’ün bir konusmasini gündeme getirmistir. “Gizli tanigin iddiasina göre
Ersöz, özel bir toplanti sirasinda, “Biz çok güçlüyüz. Gerektiginde bir
cumhurbaskanini bile karisina zehirletebiliriz” itirafinda bulunur.
Yazar, Özal’in
süpheli ölümü meselesinde Semra Özal’in disinda aileden diger bireyler ile
geçmisten günümüze varligi artik mahkeme kararlariyla da tescilli bir takim
illegal yapilanmalari isaret ediyor. Kitapta, ‘Özal’in ölümündeki kusku
perdesini aralamak için’ kamuoyunun öncelikli olarak ‘1993’de Türkiye’de ne
oldu?’ sorusuna cevap bulmasi gerektigi de vurgulaniyor.
Özal'i Kim Öldürdü?
Aytekin GEZICI
Granada Yayincilik
Ocak 2013