Insaat mühendisi ve Su Politikalari Uzmani olan Dursun YILDIZ ile Avukat ve DSI eski
bas hukuk müsaviri olan Özdemir ÖZBAY’ in kitabinda suyun geçmisten günümüze
kadar olan zamanda hangi süreçlerden geçtigi ve yönetimlerin su politikasinda
hangi konulari benimsediklerine yönelik arastirma ve incelemeler mevcuttur.
Kitap
dört bölümden olusmakta olup, ilk bölümde genel bilgi olarak su hukukundan ve
su politikasindan, ikinci bölümde Osmanli Devleti döneminde suyun kullanim
hukuku ve su politikalari hakkinda arastirmalar ve incelemeler yapilmis, üçüncü
bölümde Cumhuriyet Dönemi su hukuku ve su politikalari hakkinda arastirma ve
incelemeler yapilmis, su hukukunun geçirdigi evreler hakkinda bilgi verilmistir,
son bölümde ise yazarlar suyun ülkemiz için öneminin büyük olmasindan dolayi,
su politikamizin dogru temeller üzerine oturtarak bugün ve gelecek için dogru
projeler üreterek su temini ve saglikli bir çevrede yasama olanagi saglamamiz
gerektigi ele alinmistir.
BÖLÜM 1-
SU HUKUKU ve SU POLITIKASI
Ilk
çaglardan bu zamana kadar imparatorluklar suyu yönetmek için çesitli
politikalar uygulamislardir. Romalilar su hukuku alaninda büyük gelisme
göstermisler ve diger imparatorluklara öncü olmuslardir. Romalilar suyu kamuya
ait mallardan saymislardir. Bu anlayis baz alinarak günümüz su hukuku
kurallarinin yapildigi belirtilmektedir. Islam hukukunda da su üzerinde özel
mülkiyet anlayisi bulunmamaktaydi.
Günümüzde benimsenen su politikasi tüm
insanlarin temin edilebilir ve saglikli bir su kullanim hakkina sahip olmalidir
anlayisi benimsenmesine ragmen ulusal ve
uluslararasi düzeyde tartismalar sürmektedir. Su hizmetleri sosyal devlet
anlayisi içerisinde yürütülmelidir ve bu da bir kamu hizmeti olarak yerel
yönetimler tarafindan yapilmalidir. Su politikalari tarih boyunca bir
toplumun gelecegine yön veren
politikadir. Dünyada yapilan bazi konferans ve anlasmalarda suyun ekonomik bir
mal olarak benimsenerek kullanilmasi kararlastirilmistir.
BÖLÜM 2-
OSMANLI DÖNEMI SU HUKUKU ve SU
POLITIKALARI
Osmanli
devrinde su hizmetleri en etkili hizmet türlerinden birisidir. Osmanlida su
hizmetleri siyasi otoritenin gözetiminde ama özel vakif hukuku içinde
isliyordu. Devletin kontrolünde vakiflarin tek yetkili merci olmasi herhangi
bir karmasanin meydana gelmesini engellemistir. Osmanlida kentsel hizmetleri
kadi, vakif, loncalar tarafindan üstlenilirdi. Yapilan hizmetler yazili kanun
olmaksizin örfi hukuk kurallariyla yapilirdi. Vakiflar Osmanlida bugün
belediyelerden beklenen hizmetleri yerine getirirdi. Osmanlida kamu yarari için
yapilacak bir çok hizmetler vakif tarafindan yürütülürdü. Osmanlida su kurumu olarak üst kurum Su
Nezareti olmustur. Gönüllü kuruluslar olarak vakiflar Evkaf Nezareti altinda
hükümet idaresine baglanmistir. Evkaf Nezaretinin basarisinin sonucu olarak Istanbul’da
ilk belediye örgütü kuruldugunda yerine getirdigi hizmetlerin belediyelere
devredilmeyerek vakiflarca devam ettirilmesine karar verilmis. Vakiflar
Cumhuriyet’e kadar varliklarini sürdürmüstür. Yerel sistemin olusturulup su
hizmetlerinde görev almalarina kadar ki zamanda suyla ilgili isleri Su
Nezaretinde gerçeklestirilmistir. Fatih zamaninda kurulan Su Nezareti genis bir
kurumsal yapiya sahip degilken su ihtiyacinin artmasindan dolayi kurumsal yapi
daha da genisledi ve Kanuni döneminde kurumsallasti. Bünyesinde su naziri,
katipler, su meclisi, odaci, çavuslar, kesif memurlari, neccarlar, bend
muhafizlari, sehir sakalari görevli bulunurlardi. Osmanli’nin su yolculari asil
görevi su yollarinin bakim ve onarim gibi alt yapilarin düzenli islemesini saglamak
ve abonelerden kullandiklari suyun parasini toplanmasi ve kamuya ait yapilarin
su ihtiyacini halletmektir. Osmanli da su hizmetleri usta-çirak iliskisi
seklinde yapilirdi. Su Yolcular genellikle yetersiz tahsisat nedeniyle
maaslarini su alan mahallelerden aldiklari aylikla temin ederlerdi. Su naziri
ve su yolculari ordu seferdeyken çok önemli görevler yaparlardi. Su yolculari
ordunun su ihtiyacini karsilar ve ordunun suan ki istihkâm bölüklerinin
görevini yaparlarmis. Osmanli da su temininde pratikte en önemli rolü
oynayanlar da suyu millete ulastiran sakalardi. Bu nedeni ile önemli olan
sakalar Osmanli’nin ayakli su sebekeleridir. O dönemde sehirlerin bütün su
ihtiyacini karsilarlarmis. Ancak evlerde su sisteminin olmamasi nedeniyle
insanlarin su tasimadaki güçlük, sakalik meslegini ortaya çikarmistir. O
dönemlerde Istanbul da yaklasik 10000 civarinda Saka mevcuttu. Sakalarin
yaninda Osmanli da yalnizca sevap kazanmak amaciyla atli veya yaya oyarak su
dagitan dervisler vardi. Bunlarda dünyalik mal hirsi olmayan insanlar,
sokaklarda dolasarak ücretsiz su dagitirlardi. Bu dönemlerde Sakalar
müsterilerden paralarini aydan aya alirlar ve bunu da her gün eve biraktigi
kirba sayisi kadar evin kapisinin yanina tebesir ile yazarak belirlerdiler.
Fakat her ay Saka ile müsteri arasinda çetele kavgasi olurdu. Hatta bazi
müsteriler sakalarin tebesirinin ortasi kesik seklinde oldugunu ve bununda iki
çizgi olusturdugunu iddia ederlermis ve hatta bundan dolayi halk arasinda ‘Saka
tebesiri çift yazar’ deyimi bundan dolayi çikar. Yeniçeriler Sakalar tarafindan
su ihtiyaci giderilirdi ama Yeniçeri ocaginin kaldirilmasiyla Sebilciye
çevrilmistir. Osmanlida Sehremaneti (Belediyeler) kuruluyor. Osmanli’nin tek
Sehremaneti Istanbul’da kurulmustur. Belediye yapisinda birçok yabanci sirket
ve kisi mevcuttur. Belediyeciligi bilen bir kadro tarafindan olusturulmustur.
Sehremaneti yerine dogrudan Bab-i Ali’ye bagli durumda ve Türk Sirketçilik
tarihinde önemli bir yere sahiptir. Osmanli da belediyecilik II. Abdülhamit
tarafindan düzene konul ve kurumsallasma baslar. Mazhar Pasa Osmanli’dan bugüne
kadar çagdas belediyecilik hizmetini baslatan kisidir. Osmanlida su yapilari
olarak bentler, su yollari, su tesisleri vardir. Bentler Istanbul’un kullanma
ve içme suyunu karsilardi. Ilk olarak yapilan bent II. Osman zamaninda
yapilmistir. Su kemerleri Roma’dan süregelen sehre su getirme için kullanilan
ve suyun vadi ve derelere geçirmek için kullanilan köprü seklindeki ayakli
kemerlerdir. Havuzlar gelen sulari toplayip ana merkeze sevk eden iki metre
derinlikte civarinda olan tesislerdir. Maslaklar sehre giden ana hatlardan
galerilerin kollara ayrildigi noktada yapilan yapilar. Maslaklar akan su
miktarini tespit etmeye yarardi. Maksemler sehre girin sulari sehir içindeki
yapilara ve çesmelere dagitan sistemdir. Su terazileri suyun kaynagindan
gelirken kaybettigi hizini tekrar kazandirmak için yüksek yerlere yapilan
kulelerdir ve buradan suya tekrar basinç kazandirilir. Tersip Çökeltme
havuzlari sehre giren sulari birbirine geçme seklinde olan havuzlarda
dinlendirilip makseme yollanilir. Osmanli da çesme çesitleri olarak özellikle
Istanbul ayri bir yer tutar. Çünkü Istanbul’un çesmelerinden sadece su degil
tarih ve kültür akar. Osmanli da çesme üzerinde tasidigi kültür ve tarih
bakimindan kitabeler gibidir. Çesmenin saraydaki yeri çok farklidir. Özellikle
Padisahin huzuruna kabul ettigi resmi makam olan Dergâh-i Mualla içindeki oda
da devlet adamlariyla konustugu konular disariya duyulmasin diye çesme açilir
ve sesin disariya çikmamasi saglanmistir. Sebiller Osmanli’da iyilik ve hayir
yolu olarak çesme yapilmistir. Sebiller avluda olabilecegi gibi türbe, çesme,
külliye seklinde tasarlanmistir. Sebil olarak dagitilan su bazen sebilhanenin
yanindaki sulardan temin edilirdi. Sebiller o dönemde halka kolay ve içilebilir
su temini açisindan önemli bir yer tutmaktadir. On bes ve On dokuzuncu yillara
kadar büyük önem gelisme göstermistir ve Islam su temininde de önemli yer
tutar. Sarniçlar yer alti suyu ile Ayasofya Topkapi Sarayi gibi Osmanli için
önemli olan yerlere bagliydilar. Osmanli da su alaninda konusulunca
unutulmayacak kisilerden biri olan Koca Sinan’dir. Kayseri’den devsirme olarak
alinip yetistirilen Koca Sinan doksan sekiz yillik yasaminda eserlerinin çogunu
elli yasindan sonra gerçeklestirmistir. Mütevazi sahibi olan Koca Sinan yaptigi
üç yüz kirk eserle adi tarihe yazilmis ve mühendislik ve mimarlik alaninda
Istanbul’un su sorununu çözmüstü. Kalfalik eserim dedigi Süleymaniye Camisi
Haliç’e bakan tarafinda Süleymaniye Sebili’nin yaninda yer alir. Koca Sinan
Cumhuriyet döneminde de insanlar tarafindan unutulmamistir. Osmanli’nin
Istanbul disinda da önemli su tesisleri mevcuttu. Osmanli Balkanlar’i aldiktan
sonra çesmeler, hamamlar, çesmeler gibi su sistemleri yapmislardir. Bununla
birlikte Mekke ve Medine’ye giden hacilara yolda su ihtiyaçlarini saglamak için
önemli projeler yapmislardir. Cezayir, Tunus, Afrika, Misir gibi yerde de
Osmanli su tesisleri görülür. Osmanli da diger yerlerdeki su tesisleri ise
Egriboz adasinda Khalkis sehrinde bulunan su kemeri, Sirbistan da Aleksince
Palankasin da çesmeler, Levkas’ta (Yunanistan) su tesisleri Arnavutluk’ta
Osmanli su tesisleri vardir. Osmanli’da kervansaraylar su temini yapilmasi
önemli konulardan biridir. Kervansaraylar Osmanli’da ticaret yapilmasi için
olmasa olmazlari arasindaydi ve bunlar Devlet veya hayirseverler tarafindan
yapilirdi. Buralar ihtiyaçlari olan insanlar tarafindan ücretsiz kullanilirdi.
Bunlar sehrin içinde olursa han ismini alirdi. Ipekyolu üzerinde eski tarihten
kalma birçok kervansaray Osmanli zamaninda da kullanilmistir. Osmanli’da gemi
ulasimi için yapilan kanallar vardir. Don-Volga kanali, Süveys kanali, Sakarya
Nehri-Sapanca Gölü-Izmit körfezi Baglantisi ve Kizilirmak su yolu projesi
vardir. Osmanli büyüme döneminde hizli bir toprak kazanma ve büyük devlet olma
yolunda ilerledigi için savaslara mümkün olugu kadar çok asker götürmesinden
dolayi su yönünden sikinti çekiyordu. Menzil hane sisteminde ordunun yürüyüs
yollari üzerinde su ve yiyecek ikmali için su bulunan genis düzlükler ve
yerlesimin disinda menzil hanelerin kurulmasi saglandi. Buradan ordunun ve
halkin sefer döneminde yiyecek su gibi çesitli ihtiyaçlari karsilaniyormus.
Sina Çölünde geçirilen on üç günde orduya lazim olan suyu tasiyabilmek için iki
bin civarinda deve ve kirba gibi malzemeler alinmistir. Osmanli ordusu sefer
zamaninda su hizmetlerini ordunun içindeki Saka Ocagi yerine getirdi. Osmanli’da
su, imtiyazli su sirketleri ortaya çikana kadar vakiflar tarafindan
yönetilmistir. Istanbul’da nüfus artisi sonucunda su temini konusunda
sikintilar yasanilmistir. Osmanli’da baslayan kolera salgininin artmasinda
baslica etken kirli su kaynaklaridir. Salginin artmasi sonucunda altyapi
çalismalarinin önemli olmasi ortaya çikmistir. Bundan dolayi sehirde dere
yataklari ve lagimlar mahallerde ve kolera görülen yerlerde dezenfeksiyon
yapilmis. Osmanli’da su bulunmasinda kullanilan Su vakiflari özerk ve Islami
hukukla kurulur ve hayir kurumudur. Istanbul’da su yollari, çesme ve
sadirvanlari yapmak ve korumak için bin bes yüz civarinda vakif varmis.
Osmanli’da su sirketi imtiyazi ilk olarak Beyrut iline verilmistir. Özellikle
Istanbul’da artan su ihtiyaci birçok ülkenin bu kent için su projeleri
hazirlamasina neden olmustur. Su sirketlerinde yerli olarak payi düsüktür. Bin
sekiz yüz elli yilinda Sirketi Hayriye’nin kurulmasindan cumhuriyet’in devletçilik
politikasina kadar geçen sürede devletten imtiyaz alan yerli ve yabanci
sirketlerin sayisi kirk yedi civarindadir. Osmanli’da Islami ve sosyolojik
açilardan suyun ücretlendirilmesi yerine bunun karsiliginda vergi alinmasi
uygun görülmüstür. Osmanli’da suyun isletilmesinde faaliyet gösteren
emperyalist güçler her zamanki gibi insanlarin parasiyla ilgilendigi bu sebeple
suyun içilebilir olup olmadigini fazla önemsemeden insanlara sunmustur.
Osmanli’da bu olay yüzünden insanlar ve gazeteler artik imtiyazlarin
yabancilardan alinmasi yönünde sikintilar çikarmislardir. Osmanli’da tarim ve
sulamanin önemi çok fazladir. Tarimsal üretim devletin son zamanlarinda milli
gelirin yüzde yetmisine yakinini olusturmaktaydi. Osmanli Devletinin son
dönemlerinde toplam nüfusun yaklasik yüzde sekseni tarim faaliyetlerinde
çalismaktaydi. Mir-ab teskilatinin anlami su emini manasinda kullanilmaktadir.
Mir-ab sulama ve su dagitim isine nezaret edenler için kullanilirmis. Osmanli
yirminci yüzyilin baslarinda tarim sektörünü gelistirmek amaciyla reform
hareketi baslatmistir. Tarim üzerine okullar açilmis, çiftlikler kurulmus su
ile yapilan tarim sekilleri ortaya konmustur. Tarim makineleri alinmis fakat
yeterli seviyede makinelesmeye gidilememistir. Verimli topraklar Ingilizlerin
eline geçmistir. Osmanlida çiftçi tarimi sadece geçimlik üretim için yapmistir.
Osmanli’da yapilan ticaret anlasmasi ile de yabancilara saglanan ticari
ayricaliklar ülkeye birçok disaridan mal girmesine sebep olmustur. Osmanli’da
su gibi toprak özel mülkiyetin disinda tutulmustur. Osmanli’da toprak devletin
miridir. Osmanli’nin kanunlarinda verimlilik ölçüsüne göre ailelere tahsis
edilmistir. Osmanli’da sulama sistemine geçis 19 yüzyilin sonuna rastlar. Bu
dönemde çesitli projeler ile sulama sisteminin temeli atilmaya çalisilmistir.
Bu faaliyet kapsaminda Konya Ovasi sulamasi bugünkü sinirlarimiz içerisinde ilk
sulama sistemidir. Konya Ovasi sulamasiyla ile ilgili ilk çalisma Kanuni
devrinde ortaya konulmasin ragmen daha sonralari gerçeklestirilmistir. Bu
projeler arasinda Beysehir ve Sugla gölünü kanallarla Çumra Ovasi’na akitarak
Konya bölgesinin sulama ihtiyacinin karsilanmasi amaçlanmistir ama uygulamaya
geçirilememistir. Osmanli’nin hukuk sistemi Ingiltere kralinin bir heyet
gönderip incelettigi bir sistemdir ve asirlarca bir dünya imparatorlugu
olmasini saglayan sistemler barindirir. Osmanli’da suyun mülkiyeti devlete
aittir ve satisi söz konusu olamaz. Sadece suyun kullanim hakki verilir ve
bunun karsiligi olarak da ücreti alinirdi. Mecelle’de suyun satisi hakkinda
hüküm yoktur. Osmanli’da sahislar suyun kullanim hakkini aldiklari sulari
istedikleri gibi kullanirlar ve bedeli ödenerek istenen yere aktarilabilirmis.
Bunu yapabilmek için ise iki sart kosulmustur. Birincisi suyun yarim masuradan
az olmamasi ikincisi ise ruhsatin alinmasidir. Bu sartlar sularda yapilan
usulsüzlügün önüne geçmek için yapilmistir. Osmanli’da kamu mülkü olan sular
ile vakif sulari bir gelir karsiliginda kiraya verilirmis. Bu sekilde suyun
gelir karsiligi isletilmesi bir kanuni düzenlemeye tabi tutulmustur. Osmanli
toplumsal sisteminde dogrudan siyasal sistemin bir devamlilik araci olarak algilanmistir.
Suyun Osmanli’daki algisi siyasi veya ticari degil dini motifler üzerinden
sekillenmistir. Osmanli’nin genel yönetim anlayisi yönetmekle sorumlu olduklari
Reaya dedikleri halk Allahin emaneti olarak görülmüstür. Zira halk Müslim veya gayrimüslim olsun
toplumda üretimi gerçeklestiren ve devletine vergi veren kesimi olusturdugundan
korunmasi ve adaletle yönetilmesi gerektigi benimsenmistir. Su ve su yönetimi
Osmanli dönemi boyunca hassasiyetle ele alinan bir konu olmustur. Osmanli’da su
politikasi Islam hukukunun etkisi altinda sekillenmistir. Vakif sistemi Osmanli
su yönetiminin en önemli uyguluma araci olmustur. Sadece Istanbul degil tüm sehir
ve kasabalarda su yollarinin insasi bakim, tamir tahliline önem verilmistir.
Cami, mescit, han, hamam, çesme ve sebillere suyun getirilmesi Osmanli’nin su
hizmetlerinin son derece iyi oldugu görülmektedir. Mühimme defterleri ve
Divan-i Hümayun kararlarinda su yönetim sekilleri su sekilde yapilmistir. Su
temini sürekli olmali, su yolculara müdahale edilmesin, su kaynaklari korunsun,
su kalitesi ve ormanlar korunsun, suyun korunmasi ve halkça dagitimi, suyun
dagitiminda kamu önceligi halkin su alma önceligi, su yönetiminde akilci
yaklasim, haksiz alinan vergi geri iade edilsin seklinde ararlar alinmis. Osmanli’nin
su ve temizlik kültürü üzerine önemle durdugu görülür. Islam kültürünün
sekillendirdigi Osmanli’nin su kültürünün olusmasinda belirleyici olmustur.
Osmanli su kültürünün temelini temizlik imandandir sözü olusturur.
BÖLÜM 3-
CUMHURIYET DÖNEMI SU HUKUKU ve SU
POLITIKASI
Cumhuriyet
dönemi su politikalari dört dönem seklinde incelenir. Ilk olarak Yeniden
yapilanma ve baslangiç dönemi, ikinci olarak imtiyazlarin geri alinmasi ve
kurumsallasma, üçüncü olarak merkezi kamusal yapi ve son olarak ise yerellesme
ve yeniden imtiyaz dönemi seklindedir. Türk Medeni kanununda sahipsiz seyler ve
menfaati umuma ait olan mallar devletin tasarrufundadir. Suyun bulunmasi ve
etkin sekilde kullanilmasi için 1932 yilinda kapsamli bir sekilde su etütleri
yapilmaya baslanilmistir. Cumhuriyetin ilk baraji olan Çubuk Baraji 1936
yilinda tamamlanmistir. Türkiye’de kuramsal temelleri 1930 da atilmis olan
uygulanmasi ise 1933’leri bulan belediyelestirme politikasi 1949 yilina kadar
sürmüstür. Cumhuriyet’in ilanindan sonra ise kamu hizmetlerinin yerine
getirilmesi sirketler yerine isletmeler, imtiyaz yerine emanet yöntemi
benimsenmistir. Bunun sonucu olarak imtiyazli sirketler satin alinmis ve yerine
belediye isletmelerine devredilmistir. Bu sekilde olusturulan sistem 1980
yilina kadar devam etmis. Bu dönem su yapilarinin insa edildigi diger taraftan
belediyelerin kurumsallastigi ve imtiyazli sirketlerin belediye su idaresine
devredilmistir. Cumhuriyet döneminde ilk belediyelestirilen sirket Istanbul su
sirketidir. 1930 yilinda çikarilan 1580 sayili Belediye kanunu ile birlikte
Türkiye modern anlamda ilk belediye yasasini çikarmistir. Cumhuriyet döneminde
DSI su politikalarinda önemli bir yere sahiptir. DSI kanununda yer üstü ve yar
alti sularinin zararini önlemek ve bunlari taskin denetimi, sulama, kurutma,
akarsu islahi gibi konular belirlenmistir. Kalkinma plani çerçevesinde yapilan
çalismalar söyledir. Erozyon ve taskindan korunma, Yer alti suyu yönetimi,
asagi Firat projesi, kentlere içme suyu, Orman Bakanligi, GAP, Tarim Orman ve
Köyisleri Bakanligi kurulmustur. Imtiyazli su sirketlerinin 1930 yilinda satin
alinarak bu hizmetlerin Belediyeler tarafindan verilmesi kararlastirildiktan 50
yil sonra ikinci bir su hizmetleri imtiyaz dönemi baslamistir. Küresel sistemde
gerçeklestirilen hizmetler yönetimi politikalari ana ekseni kamu kuruluslarinin
görev ve sorumluluklarinin sir bölümü özel sirketlere devredilmesidir. Köy
Hizmetleri Genel Müdürlügü 1984 yilinda kurulmustur. Çevre Bakanligi 1991
yilinda kurulmustur. Su hukukunun geçirdigi düzenlemeler su sekildedir. Islam
hukukunda dogal düzen içinde bulunan su için özel mülkiyet anlayisi olmamistir.
Sularin kullanilmasin iliskin esaslar devlet tarafindan yürütülür. Mecelle
kanununu ile Osmanli’da uygulanan suyun hiç kimsenin mali olmadigi tüm
insanlarin ortak seklinde oldugudur. 1879 dan itibaren 1926 yilina kadar yürürlükte
kalmistir. Medeni kanunda ise sahipsiz seyler ile menfaati kamu yararina olacak
olan seyler devletin tasarrufu altindadir. Umuma ait olan sular üzerinde özel
mülkiyet olmayan devletin hüküm ve tasarrufu altinda olan sulardir. Kamuya ait
sular üzerinde devletin tasarrufu ve yetkisi öncelikle Anayasa’da olmak üzere
muhtelif yasalarda belirtilmistir.
BÖLÜM 4-
SU POLITIKAMIZ ve GENEL DEGERLENDIMELER
Osmanli’ da ilk zamanlarda yapilan
düzenlemeler halk tarafindan olumlu karsilanmakta iken daha sonra özellikle
Istanbul’ un fethinden sonra artan nüfus yogunlugundan dolayi temiz su bulma ve
suyun ulastirilmasinda olusan problemlerden dolayi huzursuzluklar baslamistir.
Osmanli’dan baslayan huzursuzluklar günümüze kadar devam etmistir. Bu dönemde
ise giderek kentlesiyoruz. Her yil milyonlarca insan kirsal kesimlerden
sehirlere göç ediyor. Çünkü sehirlilesmek, kentlesmek demek tüketimi de
beraberinde getiriyor. Bunlarin arasinda insan olusumuzdan ileri gelen en
önemli tüketim maddemiz “temiz su” dur. Giderek kentlesiyoruz ve bu kentlerde
yasayan insanlarin sayilarinin da artmasiyla beraber temiz su sikintisi da
artmaya basladi. Son zamanlarda ülkemizde de benzer sorunlar yasadik. Peki gerçekten
su savaslari yasanabilir mi? Temiz suyun kullaniminda bizi ne gibi yenilikler
bekliyor? Hangi ülkeler su politikalari olusturdu? Temiz su sikintisi
asilabilir mi? Gibi sorular aklimiza geliyor.
Kentlesme ve bunlara paralel olarak küresel iklim
degisikligi sürecinde
olmamiz açik ve net bir sekilde insanligin gelecekteki en büyük ortak sorunu
olarak susuzlugun olacagi görülebiliyor. Tüm bunlarin üstüne üstelik de
dünyamiz üzerinde bulunan temiz su kaynaklarinin bir de temiz suyun bulundugu
bölgelerle insanlarin yogun yasadigi yerler arasindaki uyumsuzlugu göz önüne
aldigimizda ne kadar zor bir durumda oldugumuzu daha iyi anlayabiliyoruz. Su
savasi çikacak sekilde son zamanlarda sikça karsilasmaya basladigimiz
haberlerin kaynagi iyi arastirilmali ve degerlendirmeye tabi tutulmalidir.
OSMANLI'DAN BUGÜNE
SU POLITIKALARI VE HUKUKU
DURSUN YILDIZ
ÖZDEMIR ÖZBAY
TRUVA YAYINLARI
2012