ORDU SIVILLER VE IHANETLER

ORDU SIVILLER VE IHANETLER

Fevzi BOZKURT
Psikoloji


Kitapta ileri sürülen fikirler genel olarak;
Türkiye Cumhuriyeti’nde kurulan tüm hükümetlerin güvenilmez oldugu,
-      Atatürk ve devrimlerine bagli olunmasi gerektigi,
- Ülkemizin ancak ordunun yönetimi altinda güçlü olabilecegi,
- Ülkemizde irtica varliginin artarak devam ettigi,
- Demokratik açilimin bir yalan oldugu,
-  Ergenekon sorusturmasinin haksiz oldugu ve sona erdirilmesi gerektigi,
- Emperyalist güçlerin (AB ve ABD) ülkemizdeki uzantilari vasitasiyla ele geçirdigi,
- Genelde bütün tarikatlar ve dini gruplar; özelde ise Fetullah Gülen Grubu’nun devlette yapilanarak Türkiye’de Irandakine benzer bir yönetim kuracagi seklinde siralanabilir.
Yukarida belirtilen fikirleri kanitlamaya yönelik olarak kitapta anlatilan ani ve olaylar su sekildedir:
1968’de Fransa’da meydana gelen üniversite olaylari sonucunda Fransa’nin siyasi sistemi kilitlenmistir. Sistemi eski haline getirmek amaciyla yapilan seçimlerde Fransiz halki emekli General de Gaulle basbakan seçerek sikintilarin atlatilmasini saglamistir. Avrupa’da halk askerine onu basbakan yapacak kadar güvenmekteyken Türkiye’de ise böyle degildir. Türkiye’de Ergenekon sorusturmasiyla vatansever askerler tutuklanmakta ve mahkum edilmektedir. Bir çogu suçlarinin ne oldugunu dahi bilmemektedir. Ergenekon sorusturmasi teslimiyetçi tutumun zirve noktasidir ve sorusturma uluslar arasi finansin Türkiyedeki isbirlikçileri tarafindan yönlendirilmektedir. Bütün bunlar Demokratik Dönüsüm adi altinda yapilmaktadir. AB Uyum Yasalari ile anayasa ve kanunlar degistirilmekte böylelikle halk tuzaga düsürülmektedir.
12 Eylül öncesinde sokaklarda kardes kavgasi yasanmaktadir. 1979 seçimleri  sonucu, Demirel bir  azinlik hükümetiyle iktidar, CHP ise muhalefet olmustur. Bu dönemde kisa bir süre ekonomik sükunet, devlete ve kurumlarina saygi, devlet otoritesine  bas egis meydana gelmistir. Ancak Türkiye yine karismis ve  Pasalar dizginleri 10 yil süreyle ele almak zorunda kalmistir. Orgeneral Evren darbe sonrasi  "Kardes kavgasina son vermek ve Atatürkçü görüsü hakim kilmak için idareye el koyduklarini” açiklamistir. Darbeden kisa süre sonra Türkiye'de ekonomi düzelmis, enflasyon  yüzde 5'e düsmüs, kalkinma hizi yüzde 7'ye çikmistir.
Ecevit hükümeti döneminde ülke ekonomik krize girmistir. Basbakan Ecevitin buna çözüm bulmasi gerekmektedir. Tam bu noktada ABD Büyükelçisi Ecevit ile görüsür ve ekonominin düzelmesi için Dünya Bankasi’ndan Kemal Dervisi tavsiye eder. Kemal DERVIS ülkenin önemli kurumlarindan birinin basina geçirilir ancak ekonomide bir gelisme olmaz. Aslinda sivil hükümetler ekonomi konusunda ABD’ye baglidir.
“Lâiklik” ilkesi “Demokrasi” kisvesi altinda yok edilmekte, din özgürlügü kötüye kullanilarak Anayasanin 174. Maddesi asindirilmaktadir. 2010 yilinin Türkiyesi’nde, tarikat ve cemaatler gemi aziya almistir.
-  Kadiri Muhammediye Tarikati Istanbul-Kayseri-Düzce-Ankara illerinde,
-  Halveti Tarikati’nin Sabaniye kolu Kütahyada,
-   Hizbut Tahrir Örgütü Ankara-Van-Sanliurfa-Istanbul illerinde,
-   Galibiler Tarikati Ankara-Antalya illerinde,
-   Nurcu Kirkinci Hoca Grubu Erzurum’da;
-    Kadiri Tarikati Haydar Bas Grubu (Icmalciler) Trabzon’da,
-   Cerrahiler Grubu Istanbul ve Bursa’da;
-    Ussakiler Grubu Istanbul, Ankara, Çorum ve Bolu’da;
- Naksibendi Tarikati Menzilciler Grubu Adiyaman, Ankara, Afyon, Sakarya ve Istanbulda,
- Tillocular Grubu Siirt, Ankara, Istanbul ve Elazigda,
-Naksibendi Tarikati Hazneviler Grubu Hatay, Gaziantep, Sanliurfa, Kars, Mardin ve Batman’da,
-    Öngütçüler (Hakikatçilar) Grubu Sakarya, Düzce ve Bursa’da,
-  Naksibendi Tarikati Yahyali Cemaati Kayseride,
-    Enver Ören (Isikçilar) Grubu Istanbulda,
-  Süleymancilar, Nurcular ve Gülen Cemaati Türkiye genelinde,
- Iskenderpasa Cemaati Istanbul ve Ankarada,
- Melami Tarikati Izmir, Manisa ve Aydinda,
- Erenköy Cemaati Istanbul, Konya ve Ankarada,
-Ismailaga Cemaati Istanbulda aktif olarak faaliyet göstermektedir.
Davos’da “One minut!” çikisini yapan Basbakan perde gerisinde ABD ve Musevi lobisi ile danisikli dövüs içindedir. 2001 yilinda ABDye giden Erdogan, aslinda Baskan Bush ile bazi görüsmeler yapmistir ve kurulacak hükümetin gizli bir gündemi belirlenmistir. Gündeme göre;
-       TSK ülke yönetimindeki etkinliginden uzaklastirilacaktir.
-       Türkiye Israil ile müttefik olacaktir.
-       Türkiye Iran ile is birligi içinde olacaktir.
-       Kürt sorunu uluslar arasi müdahaleye açik hale getirilecektir.
"Dünya artik eski dünya degildir. Artik ordularin görevi salt  vatan savunmasidir. Onlarin siyasete karismalari çag disiliktir" diyenler yanilmaktadir. Çünkü Atatürk ve Ismet Pasa "Bir ülkenin  yüksek  egitim görmüs elinde silah bulunan bu büyük kurumunu (TSK) siyasette söz hakkindan  yoksun kilamazsinizsüncesindedirler ve bunu çesitli vesileler ile dile getirmislerdir. Basbakana dogrudan bagli komutanin ülkenin düzeninin bozulmamasi konusunda tedbirler düsünmesi, bu düsünceleri dile getirmesi, gerekirse durumdan görev çikarmasi,  önce uyarmasi, sonra gerekli tertip ve düzeni almasi dogal bir durumdur.
Mustafa Kemal ve  Ismet Pasa Anadolu, Güney Dogu ve Dogu isyanlarinda, Bolu-Düzce-Gerede isyanlarinda irtica ile mücadele etmistir. Ordu da eskiden oldugu gibi simdi de irticaya karsi tetikte olmali ve gerekirse aktif bir sekilde müdahale etmelidir.
Ismailaga sorusturmasinda Erzincan Cumhuriyet Bassavcisi Ilhan CIHANER, cemaatin AKP ile baglantili oldugunu ispatladigi için hükümetin hedefi olmustur.
Basbakan’in iki dudaginin arasindan çikan her söz manset olmakta, aleyhinde yapilan gösteriler ise gazete ve TV ekranlarina yansimamaktadir. Gerçek aydinlar hapiste, sahte ve isbirlikçi aydinlar yalilardan masallar yazmaktadirlar. Medya yoktur, basin özgür degildir.
Telefonlarin  dinlenmesi devlet terörü ile varilacak bir amacin araci haline gelmistir. Iktidar insan haklarini çigneyerek "polis devleti" haline gelmektedir. Yargi bunu fark edememistir. Is o kadar ileri gitmistir ki, yargi mensuplarindan kendi meslektaslarinin hukukunu çigneyen kararlar vermeleri istenmistir.
Atatürk’ün inkilâplarinda insanlar fert ve toplum olarak birlikte ele alinmistir. Millet olarak örgütlenmis, zihni ve fiziki becerileri gelismis insanlar, ülkeyi ayakta tutacak kisilerdir. Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür" esasi insanlarin kendini yetistirmesi gerektigini ifade etmektedir. Ama Türk halki cumhuriyetten önce padisah ailesinin yüzlerce yil süren saltanati sürecinde teba olmaktan öte geçememis bir toplumsal yapidir. Yasami boyunca kaderci olmus, yagmur yagmazsa dua ederek yagmuru yagdiracagini sanmis, dinin en büyük ve tartisilmaz bir güç olduguna inanmistir. Bu inanç ugruna bir lokma bir hirka felsefesine boyun egerek hiç düsünmeyi seçmemis, hiç tartismaya girmemis, imamlarin elinde oyuncak olmustur.
Anayasa Mahkemesi'nce kapatilan Demokratik Türkiye Partisi'ne bagli Kürtler, bu ülkede demokratik bir toplumun ulasabileceklerinden çok uzak oldugunu bilmektedir. Ama "Demokratik Açilim" vasitasiyla Kürt insiyatifi, Kürtler için mücadele eden lider statüsündeki PKK’nin altini oyabilir.
Norveç Uluslararasi Iliskiler Enstitüsü’nde bir think-tank kurulusu tarafindan hazirlanmis olan 5 bölümlük bir rapor bulunmaktadir. Raporun,
1. Bölümünde; Türkiye'nin jeopolitigi ve siyasi cografyasina,
2. Bölümünde; Türkiye'nin siyasi, sosyal, tarihi, dini, mezhepsel, etnik ve kültürel yapisina,
3. Bölümünde "Türk ve Kürt" etnik kökenden insanlarin gelir dagilimi, siyasi yapisi, ayrilikçiliga veya devlete karsi meyillerine,
4. Bölümünde devletin ve PKK'nin Güneydogu Anadolu'daki halk içerisinde etkisi ve bölgedeki stratejik konumuna,
5. Bölümünde ise Türkiye'nin iç savasa dogru gittigine ayrintili sekilde yer verilmektedir. Bu rapordan dis güçlerin terörle mücadelede gizli bir taraf oldugu anlasilabilir.
1945’ten sonra Avrupa anlamistir ki; dünya, bu haliyle iyi bir pazar degildir. Fakirin fakir olarak kalmasi, Avrupa’nin gelismesine engel olmaktadir. Komsular, ne kadar zengin olursa o kadar iyi alici olur. Bu yüzden üçüncü dünya ülkeleri için yardim paketleri hazirlanmis, geçici de olsa zengin olan ülkeler birer müsteri haline getirilmistir.
Osmanli Anayasasi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi ile taban tabana zittir. Çünkü Osmanli Anayasasi’nda "Devletin dini Islamdir ibaresi yer almaktadir. Türkiye Cumhuriyetiyle Osmanli Devleti arasinda bag yoktur. Bu noktada Osmanli, tamamiyla ve kesinlikle son bulmustur.
Islamiyet, tespit edilmis bir yasam tarzidir. Bu yasam tarzi, Tanri’nin emrettigi sekildedir. Sayet bir Müslüman dini bir konuda nasil davranacagina dair kafa karisikligi yasarsa, o zaman ögrenmek için fikih bilgisine sahip bir otoriteye, müftüye danisir. Mezheplerdeki bazi farliliklar ile birlikte, Kur'an ve hadise aykiri hiç bir davranis dinin özüne uygun degildir. Dolayisiyla fikih-seriat bilgisi olmayan tarikat hocalarina gidilmez, onlara baglanilmaz.
Sekülarizmin zorunluludur ve bununla birlikte sunlar da bilinmelidir:
1.    Müslümanligi reddetmiyoruz.
2.    Ancak din menfaat ve ihtiraslara alet edilmistir.
3.    Kutsal duygular, ihtiraslara alet yapilmamalidir.
4.   Dünya ve din islerini ayirmak Müslümanlarin bu dünyada ve öbür dünyada mutlulugu için zorunludur.
2000 yilinda Çankaya sahipsiz kalmis ve Anayasa Mahkemesi Baskani Sezer hiç de beklemedigi bir anda Çankaya'ya çikmistir. Necdet SEZER 2002'den sonra iktidarin saga açilmasina, din devleti kurma çalismalarina meydan vermemistir. Sezer dürüst ve Atatürk ilkelerine bagli bir insandir bu yüzden takdir edilmesi gerekir.
Ülkemiz ciddi iç ve dis tehlikeler içindedir. Cumhuriyet tehlikeye düsmüs, Atatürk devrim ve ilkeleri yozlastirilmistir. Özellikle laiklik bile tartisma konusu yapilmis, cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli TSK’nin onuru içeriden ve disaridan saldirilarla yerle bir edilmistir.
2002 yilinda yapilan seçimlerde, aslinda Atatürk ve ilkelerine karsi bir partinin, Atlantik ötesinde hazirlanan büyük planin uygulanmasi için iktidara geçmesi -hem de tek basina- saglanmistir.
Ülkemizde dini ve etnik akimlar boy atmaktadir. Bunlara karsi çikan ülkenin aydinlari Silivri'de bir mahkemede yargilanirken, isçiler sokaklara hak aramaya çikmakta ve as-is kavgasini demokratik yollari kullanarak vermektedirler. Iktidar ve Müslüman Cumhurbaskani rejimin yolunu degistirmek için yandas medya tarafindan övülerek yoluna devam etmektedir.
*****Açilimlar devletin yapisini zorlamaktadir. Tayyip Erdogan görevine devam etmekte ve Büyük Orta Dogu Projesi'nin esbaskani olmakla övünmektedir. TSK siyaset disidir. Cumhurbaskani ise ABD planlarina göre hareket etmektedir. Halkin sikintilari hiç hesaba katilmamaktadir. ABD ise Türkiye'de Atatürk rejiminin rafa kaldirilmasini ve sömürge sisteminin kurulmasini kollamaktadir.**********
 

Benzer Kitaplar