MITTEN YAZIYA VEYA GIZLI DEDE KORKUT

MITTEN YAZIYA VEYA GIZLI DEDE KORKUT

Fevzi BOZKURT
Ekonomi


Günlük hayatimizda mit denince Milli Istihbarat Teskilati (MIT) gibi bir kurum akla gelse de mitin edebi ve sözlüksel anlami baskadir. Mit din ile yada kahramanliklarla ilgili olan toplumun gelenek ve göreneklerine göre agizdan agiza ulastirilan ve zaman içinde degisiklik gösteren söylencelerdir.(Öyküler-Masallar-Destanlar). Mit kelimesi Yunanca mythos kelimesinden gelmektedir. Mitler genel olarak çok tanrili dönemleri, olagan üstü kahramanliklari ve olaylari konu alir. Kitabimiz, Kamal ABDULLA’nin kaleme aldigi “Gizli Dede Korkut”’un Prof.Dr. Ali DUYMAZ tarafindan çevirisi olan “Mitten yaziya veya Gizli Dede Korkut”’da geçen yazi ise, bu söylencelerin yazili hale getirilmesi anlamindadir. Dede Korkut Kitabi'ni sözden yaziya, mitolojiden edebiyata geçis döneminin bir ürünü olarak degerlendiren Kemal ABDULLAH, anahtarlari ve uygun kilitleri bularak hikâyelerin, ilk bakista fark edilmeyen derinliklerine isik tutarak, mitolojik yapisini ortaya çikarmaya çalismaktadir. Kitap okundugunda anlasiliyor ki, özellikle Dede Korkut gibi eserler, içinde dogduklari toplumun hafizasini içinde barindirmaktadir.
 
Dede Korkut Kitabi Oguz Türklerinin en bilinen epik destanlarindandir. 15. ve 16. yüzyilda yaziya geçirilmistir. Dede Korkut Kitabi’ndaki hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlaticidan anlaticiya aktarilan bir sözlü gelenek ürünüdür. Dede Korkut Kitabi, destani Oguz hikâyelerinin mecmuasidir. Çok önce tesekkül eden ve asirlarca Türklerin arasinda yasayip gelisen bu destanlar nihayet 15. asrin sonlari ile 16. asrin baslarinda yaziya geçirilmistir. Eserde nazim ve nesir bir arada verilmistir. Dede Korkut Kitabi’nin biri Dresden’de(Almanya), öbürü Vatikan’da olmak üzere iki yazmasi vardir. Dresden nüshasi 12, Vatikan nüshasi 6 hikâyeyi içine almaktadir. Dresden yazmasi kisa bir giris ve 12 öyküden olusur. Bunlar; Dirse Han Oglu Bogaç Han, Salur Kazan'in Evi Yagmalanmasi, Kam Büre, Bey Oglu Bamsi Beyrek, Kazan Bey Oglu Uruz'un Tutsak Olmasi, Duha Koca Oglu Deli Dumrul, Kanli Koca Oglu Kanturali, Kazilik Koca Oglu Yegenek, Basat'in Tepegöz'ü Öldürmesi, Begin Oglu Emren, Usun Koca Oglu Segrek, Salur Kazanin Tutsak Olup Oglu Uruz'un Çikarmasi,Iç Oguz'a Tas Oguz Asi Olup Beyrek Öldügü öyküleridir. Vatikan Nüshasinda ise kisa bir giris ve alti öykü vardir: Hikayet-i Han Oglu Bogaç Han, Hikayet-i Bamsi Beyrek, Hikayet-i Salur Kazan'in Evi Yagmalandugudur, Hikayet-i Kazan Begün Oglu Uruz Han Tutsak Oldugudur, Hikayet-i Kazilik Koca Oglu Yegenek Bey, Hikayet-i Tas Oguz Iç Oguz'a Asi Olup Beyrek Vefati öyküleridir.
 
Dede Korkut destanlarin ilk anlaticisidir. Hikâyelerinde veli bir kisi olarak ortaya çikar. Oguzlar önemli meseleleri ona danisirlar. Keramet sahibi olduguna inanilir. Gelecekten haberler verdigi söylenir. Ozan ve kamdir. Oguzname’de, Dede Korkut’un 295 yil yasadigi anlatilmaktadir. Oguz Han’a vezirlik yapmis oldugu da bilinir. Kopuz çalip, hikmetli sözler söyler. Kopuzuna da kendine duyuldugu gibi saygi duyulur. Bazi rivayetlerde ise Ishak peygamberin soyundan oldugu söylenir.9 ila 11. yüzyillarda Türkistan'in Aral Gölü bölgesinde Seyhun nehrinin Aral Gölü’ne döküldügü yerde dogdugu, Ürgeç Dede adinda bir oglu oldugu ve bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarina danismanlik yaptigi destanlarindan anlasilmaktadir. Dede Korkut Kitabi’nda bir hikâye bittikten sonra çikar bir destan söyler ve dua eder. Hikâyelerin hepsinin bir toyla (eglenceyle) baslamasi eski bir Türk geleneginin göstergesidir. Çocuklara ad verilirken yaptiklari isin gözetilmesi de eski bir Türk gelenegi olarak kabul edilmelidir. Örnegin Bogaç Han, ismini bogayi öldürmesiyle almistir.
Gizli Dede Korkut kitabinda Kamal ABDULLAH, geriye dogru gittikçe, insanlar arasindaki akrabaliklarin daha belirgin hale geldigini, bu akrabaligin farkli toplumlarin maseri hafizalarinda varliklarini devam ettiren mit'lere bakarak rahatça tespit edilebilecegini belirterek Yunan mitolojisinde Odisse'nin tek basina yerine getirdigi fonksiyonu, Oguz'da iki kisinin, Beyrek ve Basat'in hayata geçirdigini, Odisse ile Polifem arasindaki iliskinin Basat'la Tepegöz arasindaki iliskiye benzedigini, Odisse'nin dogdugu adaya döndükten sonra basina gelenlerle Beyrek'in nisanlisi Bani Çiçek'in dügününe son anda yetismesi, Yalançioglu Yalta-çuk'u yenip Bani Çiçek'e kendini tanitmasi arasinda sasirtici benzerlikler bulundugunu anlatmaktadir. Dahasi ise Deli Dumrul hikayesinin Yunan mitolojisinde neredeyse bire bir mukabili oldugunu ve Euripides'in Alkestis adli tragedyasina da konu oldugunun belirtmektedir. Kemal ABDULLAH yukaridaki bilgilerden hareketle Yunanca ve Latince yazildigi için eski Yunan'in mali zannedilen mitolojinin aslinda Akdeniz çevresinde, özellikle eski Mezopotamya ve Misir'da dogmus efsaneler toplulugu oldugunu belirmektedir. Bu efsaneler belki de çok daha genis bir alana yayildigini, çogunun muhtelif varyantlariyla degisik kültür çevrelerinde varligini de söylemektedir. Tasavvufi sembolizme de mal olan kozmolojik sistemde günesten sonraki felegin yildizi olan Merih (Mirrih) Yunan mitolojisinde Ares, Roma mitolojisinde Mars adi verilen ve insan biçimli olarak tasavvur edilen savas tanrisi, Islami bir kiliga sokulmus kozmoloji sisteminde ise savas yildizi oldugu ve Minyatürlerde daima elinde kiliç tasiyan bir savasçi olarak tasvir edilmistir. Sadece Merih'in degil, eski kozmolojideki bütün yildizlarin Yunan ve Roma mitolojilerinde karsiliklarinin varligindan söz etmektedir. Anlatilan bu benzerlikle ilgili karsilastirmali olarak bir örnek vermek durumun daha iyi anlasilacaktir. Yunan mitolojisinde(mitte) Paris ile Menelaos arasindaki iliskiye bir motif olarak Dede Korkut destanlarinda rastlanilmaktadir. Örnegin Menelaos, ev sahibi olarak, misafir gelmis olan Paris’i karsilar, ilgilenir, konuk eder. Bu durumda, Parisin yaptiklari ilginçtir. Paris, eski mit devri etiginin yeni yeni olusan ve çabuk kaniksanmis bir ilkesini ihlâl ederek, Menelaos, bir sefere çikar çikmaz Menelaos’un güzel karisi Helena’yi kaçirir. Mitolojideki Troas savasinin yasanmasina sebep olur. Sonuç olarak mitle hiçbir sekilde bagdasmayan ve toplumda kaniksanmis olan misafirperverlik kurallari bozulmasina sebep olur. Bu durum bize hemen Oguz mitinde yer alan Salur Kazan ile Sökli Melik iliskisini hatirlatmaktadir. Kazan Han avlanmak için evinden uzaklasarak destan diliyle ifade etmek gerekirse “Ala veya Kara Dag’a ava çikar”. Tam da bu arada Sökli Melik kuvvetle muhtemel eski mit devrinin etigini çigneyerek Oguz’a saldirir, Kazan’in evini yagma ve talan eder, çocugunu, esini, annesini tutsak alir ve netice olarak Oguz-Kipçak savasma neden olur. Oguzlardaki mit yasasi avda(evinde bulunmayan) olan bir toplum önderinin, liderin evine barkina, ocagina saldirilmasini yasak ettigi varsayilmaktadir. Yunan mitolojisinde de bilinen misafirperverlik disi böyle bir yasagin oldugunu varsayabiliriz. Bu iki mitteki ortak yönlere bakildiginda Paris, Helena’yi kaçirir. Sökli Melik, Burla Hatun’u kaçirir. Yunan mitinde bu durum, Troas savasini dogurur. Oguz mitinde ise Oguz-Kipçak savasini meydana getirir. Menelaos, karisini geri alir. Kazan Han, savasi kazanir; ailesini, oglunu, karisini, annesini kurtarir.
 
Sonuç olarak toparlamak gerekirse, Kitap anlam bütünlügü açindan incelendiginde üç ana kisimdan meydana gelmektedir. Birinci bölüm olan "Mitten Yaziya veya Sir Içinde Destan” bölümü dede korkut öykülerinin derin ve tabiri digerle gizli yanini ele almaktadir. Bu bölümde bazi karsilastirma sekilleri ve diger mitolojik mitlerle karsilastirmalara yer verilmektedir. Yapilan karsilastirmalar, genel olarak Yunan mitleriyle yapilmaktadir.
 
Ikinci kisimda, Yunan-Oguz mitleri arasinda var oldugu öne sürülen benzerliklere dayanak olmasi amaciyla Yunan-Oguz mitlerinin bire bir karsilastirmasi yapilmaktadir. Bu karsilastirma yapilirken temel olarak Oguz ve Yunan mitlerindeki ortak yanlarin birbirleriyle etkilesimlerinin esas alinmasi amaçlanmaktadir. Ilk olarak Oguz mitlerinin de Yunan mitleri gibi ayni eskilikte oldugunu vurgulanarak, Yunan mitlerinin de Oguz Mitlerinde oldugun gibi çok önce olusmus mitler degil, diger kavilerin mitleriyle beraber, bir kaynaktan beslendigini ortaya koymustur. Bu kapsamda bakildiginda Yunan ve Oguz mitleri incelendiginde son derece açik olan meselelerden birisi de, konu, kahramanlar, geçtigi ortamlarin birbirlerine benzerligi ve ortak paralelliklerin sekilsel mahiyetli degil öz, esas mahiyetli oldugudur. Yani mitlerin birbirlerine benzerligi ve mahiyetlerindeki komsu olma durumu ile ayni membadan beslenme özelligi göstermeleri tesadüfi degildir.
 
Üçüncü kisimda ise, mitlerin birbirleri ile benzerlik, paralellik ve ortak kaynak yönlerinden incelenmesi gerekligi üzerinde durulmaktadir. Bu kapsamda gelecekte Oguz mitlerinin bu kitapta yapildigi gibi sadece Yunan mitleri ile degil Sümer, Hint, Misir, Iran, Çin mitleriyle de esasli bir karsilastirilmasinin gerekligi anlatilmaktadir. Kitap yazarin; “Yeni varyantlar arayisinda olmak gerekiyor. Sadece Yunan varyantlariyla mukayese belki bugün için yeterli sayilabilir. Gerçi bu mukayeseden elde edilen ilke ve usullerin gelecekteki arastirmalarin esas çikis noktasi olarak kabul edilecegini de belirtmek gerekir. Dede Korkut Kitabi böylece dogal ve organik sekilde, bos lafla degil mantikla dünya mitolojik sistemine ayrilmaz parça olarak dâhil edilebilir. Bu mitolojik sistemin hem ögretme, hem de ögrenme objesine çevrilebilir. Destanla ilgili her sonuç, hep ilk sonuç olacaktir. Yeni ve perspektif arastirma yöntemleri simdilik bir serap gibidir. Biz bu seraba kapilanlardaniz. Yeni mitolojik baglamlar bizi bekliyor. Sümer, Hint, Misir, Çin, Iran mitlerinde gizli tabakalarda yakinliklar, paralellikler, varyantlar kendisini muhakkak gösterecektir. Ancak yine bu yakinligin karakterinin ne tür oldugunu arastirmak, onun tipolojik, sonraki (tesadüfi) veya genetik (ilk, dogma) oldugunu ortaya çikarmak problemi karsimizda duracaktir. Yol, varyantlardan ana varyanta, derelerden, çaylardan menbaa, kaynaga dogrudur!
 
 
MITTEN YAZIYA VEYA GIZLI DEDE KORKUT
Kemal ABDULLA 
(Çeviri: Ali DUYMAZ)
ÖTÜKEN NESRIYAT
2012

Benzer Kitaplar