Yesil, Ahmet Demir ya da Sakali
kod adlarini kullanan Mahmut Yildirim
1953’te
Bingöl
Solhan Yenidal (Asmakaya) köyünde dünyaya gelir. Çocuklugu Elazig da geçer, çocuklugunda Rus Harbine katilan dedesinden etkilenen
Mahmut Yildirim, Ruslardan ve Kominizm
den nefret eder. Ilkokul
ögretmeni tarafindan bayrak sevgisi asilanan
Yildirim,
kendisini dogustan ülkücü olarak tanimlar. Sag sol ikileminde ise solun fikir kökeninin
Rusya’ya
dayanmasi nedeniyle solu reddeder. Kominizm düsmani olan Yildirim 1973’ten sonra jandarmayla bilgilerini paylasir.
Ancak jandarma bilgileri degerlendirirken zorluk çeker. Bu nedenle Mahmut Yildirim
MIT’e devredilir. Askerlik dönüsü
yine MIT’e çalisan Yildirim 1989’da kontrolü zor kisiligi nedeniyle MIT’le
baglantisi kopar ve bu olaydan sonra Jandarma sahiplenir.
Jandarma
tarafindan ilk olarak Tunceli Nazimiye Ovacik kirsali bölgesinde bilgi toplamak
için gönderilir. Desifre
olmasi
nedeniyle Diyarbakir kirsal alana gönderilir. Diyarbakir da polis, Özel
Harekât ve Istihbarat ile
koordineli çalisir.
Asayis Il Emniyet Komisyonu toplantilarina katilir. Önemli operasyonlara katilir.
Bu nedenle kendisine silah telsiz ve kimlik verilir ve devletin resmen güvenlik
görevlisi
olur. Halktan bazilari dönemde onu ‘Emekli Albay’ ya da orduda ‘Subay’ olarak
tanir. Bu dönemde Bnb. Cem Ersever’le yakinlasir.
Diyarbakir
da desifre olup adinin bazi faili meçhul ve haraç olaylarina karismasi nedeniyle 1994’te Ankara’ya gönderilir ancak uyum sorunu yasar. Aktif görevden Ankara’ya çekilen Yesil, Mehmet Eymür’le çalismak istedigini bildirir ve 1994’te yurtdisi
görevlerinde
yer alir.
Eymür’ün basinda oldugu ünitede 23 Kasim 1996’da son yurt disi
görevine
çikar. 28 Kasim 1996’da döner, 29 Kasim da ve 1 Aralik 1996’da kaybolur.
Bundan sonra kendisinden bir daha haber alinamaz.
Yesilin adi 03.11.1996 tarihinde meydana gelen Susurluk kazasi
ile tekrar duyulur. Bu kazada Kusadasi’ndan Istanbul’a dönen Sanliurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak’a
ait Mercedes otomobil susurluk ilçesinde bir kamyonla çarpisir.
Kazada Sedat Edip Bucak yaralanir, Mehmet Özbay, Gonca Us ve soför mevkiindeki Hüseyin Kocadag hayatini kaybeder. Bu kazadaki kisilerden Sedat Edip Bucak’in milletvekili, Hüseyin Kocadag’in Istanbul Eski
Emniyet Müdür Yardimcisi, Mehmet Özbay’in uyusturucu kaçakçiliginda
adi
geçen
Abdullah ÇATLI ve Gonca Us’un da Mehmet Özbay’in (Abdullah Çatli) kiz arkadasi
oldugu anlasilir.
Araç
içerisinde
ruhsatli
2 adet 22 kalibre Baretta, 1 adet ruhsatli 9 mm sig sauer marka tabanca bulunur.
Içinde
bir ülkücü
milletvekili, yüksek derecede rütbeli bir polis ve adi uyusturucu kaçakçiliginda
geçen
bir sahsin ayni arabada bulunmasi Türkiye
gündemine
bomba gibi düser. Sorusturma zamanla derinlesir, Abdullah Çatli’nin ölümü Esref Bitlis’in süpheli düsen uçagi, Bnb. Ahmet Cem
Ersever’in
ölümü
gibi eski dosyalar tekrar açilir ve Yesil ismine birçok dosyada rastlanir.
MIT’in Yesil için hazirladigi
raporda bazi noktalar çok dikkat çekicidir.
Ø 1992 yilinda Tunceli, güvenlik komutanligina
bagliyken, Tunceli PKK faaliyetlerini yöneten
Aysel Dogan’i illegal olarak sorguya alarak, konusmadigi
takdirde ortadan kaldirmak ister. Personel tarafindan
yapmamasi
için
ikna edilir.
Ø 27.05.1992 tarihinde Mus’ta
yakalanan 5 PKK’li sorgu için Özel Harekat Sube Müdürlügüne
götürülürken
Yesil tarafindan öldürülür.
Ø Bingöl Il Jandarma Komutanligindan para talebinde bulundugu iddia edilmis, ancak katildigi
toplantida
herhangi bir yardim görmedigini belirtmistir.
Ø Abdullah Öcalan Hatayli bir kuryesini (muhtemelen
Neval Boz) Angaje ederek suikast düzenlemeye kalkisir.
Ancak basarili olamaz, daha sonra Cem Ersever’le
tanistirdigi
Neval Boz faili meçhul olarak bulunur.
Ø 16.02.1993’te Semdin Sakik’i öldürme planinin oldugunu buna karsilik
Isviçre’ye gitme garantisi talep eder, ancak bu talep kabul
görmez.
Ø 1994’ten sonra bir çok faili meçhul, haraç baglama ve tahsilat olaylarinda
adi
geçer.
Tahsilat ve haraçtan aldigi
paralari
Ahmet DEMIR adina
açtigi
hesaba yatirir.
Yesilin adini geçtigi hatta bizzat planlayip Alaattin Kanat ile birlikte isledigi iddia edilen faili meçhuller:
Ø Bnb. Ahmet Cem Ersever
Ø Neval Boz
Ø Mehmet Sincar (Milletvekili)
Ø Vedat Aydin ve Musa Anter
Ø Lokman Huzurlu, Zana Huzurlu
Haraca bagladigi
iddia edilen sirketler:
Ø Cezayir Ticaret (Beyaz esya)
Ø Özdiyarbakir Firmasi
Ø Diyarbakir Sur Firmasi
Ø Diyarbakir Itimat Firmasi
Ø Ceylan Insaat
Mit’in hazirladigi
bu rapor, infazlarda Yesil’in
yaninda
bulunan çek-senet
tahsilini yaptigini
iddia eden 1994 itibariyle Diyarbakir Cezaevinde tutuklu bulunan Muhsin Gül’ün (Kod
Adi: Kekeç - Pepe - Metin) Diyarbakir Cinayet Büro Amirligine verdigi ifadeye dayali olarak hazirlanir.
Ocak 1995’te yesil Ankara Emniyetinde sorguya alinir.
Sorgusu Ankara Emniyet Müdürü Orhan Tasanlar tarafindan yapilir. Sorgu sirasinda Yesil’in kaburga kemigi kirilir. Salindiktan
sonra MIT tarafindan tedavi ettirilir ve tekrar sorgulanir.
30 Kasim
1996’da
MIT’le irtibatinin kesildigi ibaresiyle rapor sonlanir.
Neden Yesil?
‘Jitem’i Ben Kurdum’ kitabinda Bnb. Arif Dogan, PKK ile mücadele için JITEM’i kurdugunu iddia eder. Üyeleri arasinda ‘Zeki’ olarak tanimladigi
Mahmut Yildirim’da
bulunur. Mahmut yildirimin MIT içinde kendini ayirmak için, yesil kaskol taktigini
bu nedenle kendisine ‘Yesil’ dendigini iddia eder.
Bnb. Cem Ersever’e göre
PKK’nin kurulusu 27 Kasim
1978 Diyarbakir Lice Fis Köyündeki toplantidir. Toplanti gizli tutulacaktir, bir parti gibi
kurulan PKK’nin genel sekreterligini, Abdullah Öcalan yapacak ve örgüte
katilacak
herkes derhal isiyle
okuluyla ve ailesiyle baglarini
koparacaktir.
PKK’nin
kurulusundan sonra eylem programi
belirlenir. Hedefler arasinda:
·
Devletin güvenlik
görevlileri ve istihbarat kaynaklari
·
Türk Milliyetçisi
örgütler ve örgütleri
·
Dogu ve Güneydogu nüfuzlu ve popüler kisiler
·
Güneydogulu Milletvekilleri
·
Belediye Baskanlari
·
Asiret ileri gelenleri ve sol örgütler.
Anlasildigi üzere
Abdullah Öcalan Türkiye’de sagcidan solcuya Kürtçüden tarafsizina kadar herkese savas açar. Ideolojik ve siyasi alanda ‘bizden
olmayan düsmandir’ mantigina
dayanir.
PKK örgütlenmesi ilk basta parti tarzindadir. Alt örgütlenmeler
·
Merkez Komite
·
Eyalet Komiteleri
·
Bölge Komiteleri
· Yerel Komiteler,
Seklindedir. Ancak bunlardan Merkez Komite disindaki
tüm
komiteler islevsizdir.
Merkez Komite ise genel sekreter olan A.Öcalan yönetimindedir ve tüm haklarla
yetkiler onda toplanir.
PKK kendini kürt isçi,
sanatkâr,
esnaf ve orta kesimden aydinlarin destek verdigi bagimsizlik
için
mücadele
eden bir örgüt olarak gösterir. Ancak kürt halki tarafindan ragbet görmemistir. 1979 da milletvekili Mehmet Celal Bucak
suikasti ile varligini gösterir. Milletvekili bu suikastten yarali
kurtulur. Düsman asiretlerini birbirine düsürürler
ve kentlerde ise dernekler kurup küçük isletmelerden mafya gibi haraç keser. Halktan destek görmedikleri
için bu yolla militan ve maddi kaynak saglarlar.
PKK kanli eylemlerine ise 17 Agustos 1984’te baslar. Ilk eylemler Siirt Eruh ve Hakkâri
Semdinli deki karakollar, askeri tesis ve lojmanlarina
saldiridir.
Saldirilarda
1 jandarma er sehit olur, 1
subay ve 1 ast subay, 7 er ve 3 sivil yaralanir. Abdullah Öcalan ve arkadaslarinin kurdugu örgüt bu eylemlerden sonra maddi kaynak ve militan
toplamaya baslar. Zamanla örgüte
katilimlar
artar. 17 Agustos 1984’ten
günümüze
kadar olan süreçte askeri pusu, polise baskin,
karakol baskinlari, köy ve köy korucusu katliamlari, mezra baskinlari,
yol keserek kursuna
dizerek ögretmen katli, bombalama, araç
tarama ve kömür ocaklarina baskin petrol ve dogalgaz hatlarini tahrip gibi kanli eylemlerde
bulunmus çok sayida asker, polis ve vatandasin
sehit edilmesine sebep olmustur.
1999 yilinda yakalanan Öcalan
sorgusunda, örgüte destek veren ülkeleri Yunanistan, Suriye, Iran, Bulgaristan, Sirbistan, Romanya,
Almanya, Ingiltere,
Hollanda, Fransa, Amerika olarak açiklar.
JITEM
Jandarma Genel Komutanligi
bünyesinde
PKK’yi etkisiz hale getirmek için Ankara, Izmir, Diyarbakir, Van, Adana, Erzurum, Istanbul ve Samsun da Jandarma Istihbarat grup komutanliklari
ve 24 jandarma istihbarat timi kurulmasi planlanir ancak vazgeçilir. Bunun
yerine merkez Ankara olmak üzere 1987 de Jandarma Istihbarat Gruplar Komutanligi
ve gruplar komutanligina
bagli Ankara ve Diyarbakir da konuslu 2 Grup Komutanligi kurulur.
Ilk kurucular
istihbarat faaliyetlerini yürütenler ise Bnb. Arif Dogan, Bnb. Hüseyin Kara, Bnb. Cem Ersever, Yüzbasi
Aytekin Özen
ve Yüzbasi
Ali Yildiz’dir.
Bnb. Arif Dogan, 1988’de
bu gurubun adini JITEM olarak degistirmistir. Arif Dogan kovancilarda görev yaparken MIT’le iliskisini kesen Mahmut Yildirim’i JITEM’e
katar. Bnb. Arif Doganin
ifadelerine göre on bin civari JITEM üyesi vardir. Üyeler devletten maas almazlar, vatan sevgisi için
çalisirlar,
dogu ve güneydoguda faaliyetlerde bulunurlar. Yesil, Arif Dogan, Abdullah Çatli ve Hüseyin Kocadag iliskisi bu döneme kadar dayanir. JITEM’in varligini
belgelerle ortaya koymak isteyen Arif Dogan üzerinde akrep amblemli kartviziti yazdigi
kitapta paylasir. JITEM Özel Harp Dairesindeki deneyimli subaylar tarafindan
egitilir.
JITEM’in fikir babalarindan biri olan 1950 Erzurum dogumlu Bnb. Ahmet Cem Ersever 12 Eylül
sonrasinda
istihbarat toplamak için güneydoguya gider. Sonrasinda JITEM’in kurulusunda yer alir. Esref Bitlis’in süpheli uçak
kazasinda
ölümünden
yaklasik
1 ay sonra Cem Ersever ve 30 arkadasi
ile birlikte 17 Mart 1993’te istifa eder. Istifa gerekçesi olarak güneydoguda yetkili organlar içerisinde
bir çete
olusturuldugunu ve olaylarin gerçek boyutlarinin halktan gizlendigini iddia eder. PKK ile yapilan
savasin
eksikligini duyurmak ister. Söyledikleri ile ilgili olarak
24 Ekim 1993’te ifade için Ankara’ya çagrilir ve kendisinden bir daha haber alinamaz.
1 Kasim
da kiz
arkadasi
Neval Boz’un 2 Kasimda itirafçi Murat Demir’in 4 Kasimda ise Ankara Polatli da Cem Ersever’in
cesedi jandarma tarafindan bulunur.
Cem Ersever Diyarbakir JITEM’de görev yaparken Diyarbakir Emniyet Istihbarat Sube Müdürü Hanefi Avci’dir ve Ersever ile ortak çalisma alanlari olur. Itirafçilarin JITEM’de istihdam edilme fikrini Ersever ile paylasir
hatta kendisi Istanbul da görev
yaparken itirafçilari kullanir. Cem Ersever’in Ankara tayininden sonrada görüsürler.
Ersever’in
katlinden sonra arastirmalarda
bulunan Hanefi Avci Yesil’e ulasir.
Avci’ya göre yesil ya katildir ya da suikastten haberdardir.
Cem Ersever ile Yesil’in
yollari
Diyarbakir
da birlesir Ankara’ya tayininden sonra ayrilir.
Musa Anter cinayetinden sonra yollari tekrar Diyarbakir da kesisir. Cem Ersever Yesil’in faaliyetlerinden memnun degildir. Ersever’in bildikleri yüzünden öldürüldügü
Hanefi Avci tarafindan ileri sürülür. Bu nedenle Yesil Ankara Emniyet Müdürü
Orhan Tasanlar tarafindan sorguya alinir ve iskenceye maruz kalir. Yesil’in Emniyet tarafindan sorgulanmasinin bir sebebi de Arnavut Sami adli
uyusturucu kaçakçisidir. Dev-Sol
ve PKK ile ayni anda iliskisi
olan ve uyusturucu
ticareti yapan Arnavut Sami Yesil tarafindan infaz edilmek istenir. Abdullah Çatli
ise Arnavut Sami’ye sahip çikar. Yesil’e göre ülkücü insan eroin isi yapmaz bu nedenle Abdullah Çatli
ile tartisir
ve aralari bozulur. Arnavut Sami’nin yüksek rütbeli askerler
ile iliski kumasini saglayan kisi
Abdullah Çatli’dir. Cem
Ersever ve Arnavut Sami meseleleri nedeniyle Ankara emniyetinde sorgulanan Yesil serbest birakildiktan sonra MIT’te sorgulanir. Sorguya Mehmet Eymür’de katilir. MIT’teki sorgusu sirasinda Yesil, yasalarin uygun görmedigi isleri vatan, devlet, millet, bayrak için yaptigini
mit’in
JITEM’in yada polisin kendisine sahip çiktigi
anda yanacagini söyler.
Yesil’in katildigi
PKK operasyonlari
Yesil Abdullah Öcalan’in kuryesi olan Neval Boz’u
Öcalan’in yemegine zehir
koymasi
için
egitir ancak suikast basarisiz olur.
Mehmet Eymür ile Yesil Öcalan’a suikast planlarlar. Ancak suikast basarili olmaz sebebi bir iddiaya göre
Çevik
Bir’in
ekibini erken çekmesidir. Baska bir iddiaya göre Genel Kurmay Harekât Baskani Çetin Soner Pasanin Sam büyükelçiligindeki
Askeri Atese’ye
‘Timleri gönderdik, Öcalan köpegini sürükleye sürükleye buraya getirecekler.’ demesinin dinlenilerek Öcalan’a iletilmesidir. Yesil tekrar Bekaa vadisinde Öcalan’a suikast planlar,
konvoyuna bombali bir saldiri yapacaktir. Kudretli bir generalin bildirmesiyle
Öcalan suikastten kil payi kurtulur. Öcalan’a düzenlenen basarisiz suikastlerden sonra 1998 de kuzey irakta
PKK’nin
bir dönem
2 numarali ismi semdin Sakik yakalanir. Sakik resmi ifadesinde
belirtmese de avukatinin ve arkadaslarinin ifadesine göre kendisini kuzey irakta yakalayan ve
Türkiye’ye
getiren Yesil’dir.
Yesil Yasiyor
Yesil 1996 da Mehmet Eymür tarafindan son görevi için
yurt disina
gönderilir.
29 Kasimda döner ve 1 Aralik 1996 da kaybolur. Susurluk davasinda ise Abdullah
Çatli ile arasi açik oldugundan
adi
geçer,
ancak bir süre sonra tekrar unutulur. 11 Eylül
1998’te
ödemiste bulunan yesile ait oldugu iddia edilen cesetin DNA testi sonucunda yesile ait olmadigi
anlasilir.
Yazara göre
olaydan sonra Yesil
‘Ölmedim Yurtdisindayim’ mesaji göndermistir.
Milletvekili Sinan
Yerlikaya’ya göre yesil
yasamaktadir. Hatta ‘Mehmet Eymür yerini biliyor’ demistir. 2003’te Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a yesile yönelik olarak yapilan bir operasyon sonu yesilin hayatta olup olmadigi
sorulur. ‘Resmi kayitlarda öldügüne dair bir bilgiye rastlanmadigini’ söyler.
2-15 Subat 2006 tarihinde Istanbul Valisi Muammer Güler
ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’in katildigi
bir operasyon yapilir. Bu operasyon sonrasinda
Cerrah Yesil ile ilgili
soruya ‘Yesil’in 10 yildir yasadigina
dair bir bilgi yok’ seklinde cevap verir.
Eski Milletvekili Recai Birgün
yesilin ölmedigi hatta Içislerinin isterse Yesili ortaya çikarabilecek bilgiye sahip oldugu iddiasinda bulunur. Ergenekon davasinda
yargilanan
Arif Dogan yakin tarihe kadar Yesil ile görüstügünü
söyler.
2009 yilinda
jandarma Istihbarat
emekli astsubay Hüseyin Oguz, Yesil’in yasadigini
hatta Ergenekon davasinda itirafçi olmak istedigini söyler. Yesil hakkinda dikkat çeken iddialardan biride Yesil’in siroz oldugu ve Türkiye Cumhuriyetlerde tedavi gördügüne
dairdir.
Yesil’i kimi zaman kahraman kimi zaman devletin kirli
elleri olarak gösteren yazar, arastirmasini bir sonuca baglamamistir. Yesil hakkinda yapilan arastirmanin sonuçsuz kalmasi iddialar ve suçlamalari birbiri ile baglanip dayanaklandirilmamasi büyük bir hayal kirikligidir.
Yazar kitabin sonuna gelmis olmasina ragmen net ve organize kanitlar
sunmak yerine satir aralarinda yesilin halen yasadigi
ve bir dönem
Türkiye’sinin
arastirilmasi gereken çok fazla karanlik sayfasi oldugu mesajini vermeyi tercih etmistir.
KOD ADI SAKALLI
AKIF BEKTAS
KUM SAATI YAYINLARI
2012