Kitap; Ergenekon terör örgütünün yapisi, isleyisi ve baglantilari hakkinda bazi
bilgiler, mahkeme tutanaklarindan alinan kesitler ile anlatilmaya çalisiliyor.
Ergenekon'un
temel amacinin sürekli iç
çatisma-kaos yasayan, komsu ülkeleri ile düsman ve dünyaya kapali, Avrupa
Birligi ve insan haklarina karsi, çagimizin tüm uluslararasi degerlerini
dislayan, ekonomik kriz, iç etnik çatismalar ve terör ile ugrasan, ekonomik
yönden zayif bir devlet imaji olusturulmaya çalisilarak, devlet otoritesini
içte ve dista zafiyete ugratmak, ülkeyi yönetilemez hale getirmek, böylece
Örgütün daha rahat etki edip yönlendirebilecegi siyasal iktidarlar olusturmak,
örgütün belirledigi gizli amaç ve prensiplerin disina çikan tüm siyasal
iktidarlari degisik yöntemlerle kontrol altina almak, bu basarilamadigi
taktirde yasama ve yürütme organlarini devirip kendi ideolojik amaçlari
dogrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek oldugu anlasilmaktadir. Amaçlara
uygun olarak medya kuruluslarini bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla
kontrol altinda tutmaktir.
Kitapta
Tuncay GÜNEY hakkinda :Tuncay GÜNEY'i, JÎTEM'in kuryesi ve muhbiri olarak
çalistigini, pek çok kez Kuzey Irak'ta BarzanI veTalabani ile görüstügünü, kurye
olarak bu kisilere teklifler götürdügü seklindeki ifadelerle anlatiyor.
Selçuk,
"Türkiye gibi ülkelerde çok partili sistem, gericiligi getirir." inancindaydi.
Soner
Yalçin; 20'ye yakin isim hakkinda özel bilgi notlari tutuyordu ve Ergenekon
sorusturmasinda, bu bilgi notlarinin santaj amaçli oldugu ileri sürüldü. Arsiv
yapma eylemi, Aydinlik
grubu
için ayri bir öneme sahipti.
Perinçek'In
yakin arkadasi olan ve 2002 yilinda hayatini kaybeden Yalçin, Aydinlik grubu içinde
psikolojik harekât uzmani olarak tanindigini, Hasan Yalçin, Öcalan'in ve Yalçin
Küçük'ün yakin dostu oldugunu.
Yalçin
Küçük’ün, OCALAN’i silahli eyleme yönlendirdigi,
Yalçin
Küçük'ün kimligi önemliydi. Bölücü terör örgütü PKK'nin elebasisi Abdullah
Öcalan ile 1990'li yillarda örgüt kamplarinda çekilmis olan samimi fotograflari
Küçük'ün pesini birakmadi.
"PKK'yi
zayif gösteren yayinlardan kaçinin" diyen Yalçin Küçük, Oda TV'cilerden
PKK'nin Kürtlerin tek temsilcisi olarak gösterilmesini Istiyordu. Örgüt kürt hareketinin tek temsilcisi.
Abdullah
Öcalan'i yönlendirerek, PKK örgütünü silahli eyleme tesvik ettigini,
Yalçin
Küçük'ün bu talimatlarinin aynen yerine getirildigi, PKK Terör Örgütü
elebasisinin yaptigi hemen hemen her açiklamasina haber degeri atfedilerek yer
verildigi, bu haberlerin verilis sekline bakildiginda, terör örgütü elebasisini
eli kanli bir katil degil de, sanki bir sivil toplum Örgütü lideri imis gibi
masumane bir görüntü ile lanse edilmeye çalisildigi, böylelikle ' terör örgütü
elebasisinin açiklamalari ve söylemlerinin kamuoyunda kabul ettirilmeye ve
normallestIrIlmeye çalisildigi anlasilmistir."
"Perinçek
PKK'nin Türkiye'de taban bulmasini sagladi"
Savci
Cihan Kansiz, derginin o yillardaki sayilarinda bugün Oda TV isimli Internet
sitesinde yapildigi gibi PKK Terör Örgütü ve elebasisinin yogun bir sekilde
propagandasinin yapildigi yönünde beyanat verdi:
"...böylelikle
terör örgütüne dogrudan destek verdigi, diger taraftan da Türk Silahli Kuvvetlerini
tahkir ve tezyif eden yayin politikasi izledigi anlasilmistir."
1988-1989
döneminde Kürt kökenli vatandaslarimizin Türk Silahli Kuvvetleri'ne ve Türkiye
Cumhuriyeti'ne karsi nefret hissi uyandiracak, PKK'ya toplumsal destek
saglayacak ve PKK'nin çok güçlü oldugu izlenimi uyandiracak nitelikte yayinlar
yapti:
Ergenekon aleyhinde haber yapan gezetecilere
dava açan savcinin kardesi de Oda TV'de çalisiyordu
Savci
Ali Çakir'in kardesi idi. Sait Çakir da 3 Mart 2011 tarihinde gözaltina alinan
isimler arasindaydi.
Ergenekon'un medya içinde de isbirlikçileri var
Emekli Cumhuriyet Bassavcisi Resat Petek de konunun basin
özgürlügü ile ilintilendîrilmesinin yanlis oldugunu kaydederek, "Elde
suçlamalar ve yeterli deliller olmasa bu operasyonu savcilar baslatmazdi.
Sonuçlar ortaya çikmadan 'suçsuzluklarini ilan etmek' kabul edilemez bir
durumdur. Bunun adi sulandirma hareketidir. Savcilar hukuki görevlerini yerine
getirmektedir. Onlari baski altina almaya çalismak kabul edilemez. Yargi süreci
tamamlanmadan konusmak toplum mühendisligi anlamina gelmektedir. Ergenekon'un
nasil siyaset, sivil toplum ve sermaye dünyasindan isbirlikçileri varsa medya
Içinde de olmasi muhtemeldir, hatta olmamasi düsünülemez. Italya'daki desifre
olan Gladio buna en iyi örnektir. Kimse Ileride utanmalarina neden olacak bir
tavir içene girmemeli" [1] seklinde konustu.
Adalet-Der Genel Baskani Avukat Emre Yurtalan ise
Ergenekon ile mücadelenin zannedilenden çok daha zor oldugunu kaydederek su
bilgileri verdi:
"Italya'nin dört büyük sehrinde Gladio operasyonu
kapsaminda girilmeyen yer kalmamisti. Yüzlerce üst düzey bürokrat ve diplomat,
siyasetçi ve gazeteci sorguya alinmisti. Çok derin baglantilar ortaya
çikarilmisti. Ama bizim ülkemizde oldugu kadar ses çikmamisti. Kimse dokunulmaz
degildir. Elbette basin özgürlügü yipratilmamak ve korunmalidir. Ancak ortada
iddialar ya da deliller varsa da
arastirilmalidir. Yarginin isine karismayalim."
Ergenekon terör Örgütünün stratejisi:
Emperyalist güçlerin ve isbirlikçilerinin
Kemalist ideolojiye karsi yürüttügü planli
ve sistematik
savasin, kamuoyuna tüm gerçekligiyle anlatilmasi en önemli ödevdir.
Bunun için, yürütülmekte olan operasyonlarin siyasal oldugu, Akp ve Cemaatin, Cumhuriyet
Ilke ve
Devrimlerine karsi rövansist düsüncelerle
giristigi sivil&fasist bir hareket
ve diktatörlüge
uzanan yesil bir devrim oldugu
anlatilmalidir.
Diktasini kurmak isteyen gerici
güçlerin, halkin yasam tarzlarina müdahale etmeye
basladigi, Ergenekon ve benzeri davalarin
kaybedilmesi halinde baskinin artarak devam
edecegi vurgulanmalidir.
Saldirilarin bilinçli olarak TSK
ve Yüksek
Yargi basta olmak üzere Anayasal Kurumlara
karsi yürütüldügü islen-melidir.
Medya gücünü etkin bir
sekilde kullanan Akp ve cemaate
karsi ulusal medya topyekun harekete
geçirilmeli ve komplolari bosa çikaracak propaganda
ve kara
propaganda unsurlari etkili bir
sekilde kullanilmalidir.
Kemalist ideolojiye karsi yürütülen
savasa destek veren medya organlarina
yandas medya damgasi vurulmalidir.
Sosyal etki alanimizin toplumsallik
düzeyi artirilmalidir. Üniversitelerden,
yargi ve güvenlik camiasindan, is ve sanat dünyasindan, bürokrasi ve siyasetten hatta
iktidar mensuplari arasindan gelecek
her türlü
destek beyani, mensubu olduklari sosyal çevrelerle
genellenerek toplumsalligi artiracak sekilde
kullanilmalidir.
Operasyon sürecini yürüten kurumlara
mensup olup tezlerimize ve faaliyetlerimize
destek veren, kamuoyunun yakindan tanidigi
ve güvendigi
kisilere, Ergenekon ve benzeri davalarin tertip oldugu yönünde açiklama
ve yayin
yaptirilmasi için bilgi, belge ve
teknik destek saglanmalidir.
Yürütülen davalarin insan haklarini
ihlal temelinde, telafisi mümkün
olmayan hukuki ve siyasi sonuçlar
doguracagi islenmelidir. Bu yönde yerli
ve yabanci
hukuk ve siyaset adamlarinin açiklamalari kullanilarak, hükümetin
iktidardan ayrildiktan sonra bunun
bedelini çok agir ödeyecegi mesaji
verilmelidir.
Sonuç:
Emperyalist güçlerin ve is
birlikçilerinin haricindeki tüm Türk sanatçi, aydin ve
gazetecilerin Kemalist ideoloji çatisi altinda birlesmeleri
saglanmalidir. Ulusal Medya olusumuna katkida bulunma
her Türk
aydininin üstüne düsen bir sorumluluktur.
Tüm aramalarda yardimci olunuyormus
gibi tavir
takinilmasin problem teskil edebilecek yerlerde
malzemeleri ilk defa görüyormus
gibi temiz
olunan yerlerde ise tüm detaylara hakim olundugu imaji verilmesi
faydali olabilir.
Hanefi' nin kitabi ne
durumda, referandum öncesi yetistirilmeli. Nedimi sikistirin hizlandirsin
Referandum sürecinde Cemaati yipratilmali
ve kamuoyu
üzerinde güvenilirliligini
azaltmali; Hanefi kullanilmali. Böyle bir
seyi kendini ortaya koyarak teklif etmesi
Önemli.
Oda TV de ele
geçirilen hard disk içerisinde "teRTEmiz"
isimli bir belge bulundu.
Belgenin yapilan incelemesinde, AKP
aleyhinde Oda TV de yayinlanan
haberlerin içeriginin ne sekilde olmasi gerektigine
dair planlar
içerdigi anlasildi:
.....................