Son iki
asir ekonomik, teknolojik ve sosyal gelismelerin çok hizli yasandigi bir devir olmus, özellikle
teknoloji alanindaki gelismeler hayatin diger alanlarini da
etkilemis ve degistirmistir. Bu nedenle geride biraktigimiz yüzyil iletisim çagi olarak da
nitelendirilmistir. Iletisim araçlarinin hizili
gelismesi ile dünya bir köy haline
gelmistir. Bu gelismeler litaratüre küresellesme sözcügünü
girmesini saglamistir. Küresellesen dünyada her
alanda oldugu gibi uluslar arasi iliskiler ve diplomasi alaninda da önemli degisimlere yol
açmistir. Bunlardan biri de soguk savas dönemindeki
klasik diplomasi anlayisinin yerini, küresellesmenin
getirdigi imkânlar ve firsatlarla beslenen kamu diplomasisi
kavramidir.
Iletisim
araçlarinin hizli gelismesi, dünyadaki küresellesme süreci, geçmis dönemlerden farkli
bir uluslararasi sistem ortaya çikarmistir. Bu sistemde sadece
devletlerin ve hükümetlerin degil, bunlarin yaninda ulusal
ve uluslararasi alanda hükümet disi organizasyonlarin ve medyanin
daha etkin rol oynadigi bir dünyada yasamaktayiz. Bu süreç eski
klasik diplomasi anlayisini degistirmis, farkli aktörlerin
rol oynadigi farkli bir diplomasi ortaya çikmistir.
Cull’a
göre diplomasi “uluslararasi ortami yönetmek için savasa ramak
kala uluslararasi aktörler tarafindan konuslandirilan
mekanizmalar” olarak tarif edilmektedir. Günümüzde bu aktör eskiden oldugu gibi
sadece diplomatlar degil bir devlet, çok uluslu bir sirket,
sivil toplum kurulusu, uluslararasi kurulus ya da
dünya sahnesindeki bir baska oyuncu olabilir. Klasik diplomasi uluslararasi
bir aktörün, uluslararasi ortami yönetmek için baska bir uluslar arasi aktörle baglantili
olmasiyla gerçeklesen girisimidir. Kamu diplomasisi uluslararasi bir aktörün,
uluslararasi ortami yönetmek için bir
yabanci ülke kamuoyuyla baglantili olmasiyla gerçeklesen girisimidir. Kamu
diplomasisinin temelini ise yumusak güç kavrami olusturmaktadir.
Yumusak güç kavrami ise askeri ve ekonomik güçlülügünden ziyade
kültürünün çekiciliginden ötürü bir aktörün
uluslararasi ortamda istedigini alma kabiliyetinin bir
ifadesi olarak tanimlanabilir. Yumusak güç teriminin literatüre girmesi
kamu diplomasisinin önemli bir özelligidir. Askeri güç ve ekonomik güç baskalarinin
fikirlerini degistirmek için kullanilabilen sert güce birer
örnektir. Fakat gücü kullanmanin da farkli yollari vardir. Bir ülke dünya politikasinda istedigi
neticeleri diger ülkelerin onun yaesam düzeline erismeyi arzuladigi içinde
alabilir. Böyle bir konumda dünya politikasinin gündemini belirlemek ve diger ülkeleri
askeri veya ekonomik silahlarla tehdit ederek veya bunlari kullanarak
degismeye zorlamak kadar önemli bir tesire sahiptir. Bu
güce yani istedigi seyi baskalarinin da
istemesini saglamaya, yumusak güç adi verilir.
Yumusak güç, insanlari zorlamak yerine onlarla isbirligi yapar.
Yumusak güç, bir
ülkenin kültürünün, politikalarinin çekiciliginden gelir. Bir ülkenin
politikalari baskalarina mesru göründügü zaman yumusak gücü
artar. Yumusak güç baskalarinin tercihlerini
kendi isteklerimiz dogrultusunda sekillendirme çabasina dayanir.
Siyasi liderler gündemi olusturmakla ve bir tartismanin sinirlarini
belirlemekle elde edilen gücün çok daha önce farkina varmislardi. Tercihleri
belirleme beceresi çekici bir kültür, ideoloji ve kurumlar gibi soyut güç
kaynaklariyla iliskilidir.
Ülkeler,
askeri ve iktisadi agirliklarindan daha
fazla olan siyasi nüfuzlarini kullanabilirler.
Ekonomik yardim veya baristirici olma gibi
cezp edici ilkelere sahip olmak ülkelerin menfaatinedir. Örnegin son yillarda Norveç,
Filipinler’de, Balkanlar’da, Kolombiya’da, Srilanka’da ve Ortadogu’da baris görüsmelerine istirak etmislerdir.
Norveç’in uzlastirici durusu bu ülkeyi, diger
milletlerin de paylastigi müsterek degerlerle özdeslestiriyorlar
ve bu da Norveç’in yumusak gücünü artiriyor.
Yumusak gücün kaynagi degerlerimizdir.
Bu degerler kültürümüzde, ülke içinde güttügümüz politikalarla
ve uluslararasi alanda kendimizi tanitma biçimlerimizde kendini gösterir.
Bir ülkenin yumusak gücü her seyden önce Kültürüne, Siyasi
degerlerin, Dis politikalarina dayanir. Bir ülkenin
kültürünün evrenselligi ve uluslararasi faaliyet
alanlarini yöneten uygunkural ve kurumlari teskil etme kabiliyeti, son
derece önemli güç kaynaklarindandir.
Demokrasi, kisisel özgürlük, daha yüksek
toplumsal seviyeye ulasmak ve açiklik gibi
Amerikan popüler kültüründe sik sik ifade
edilen degerler, yüksek egitim ve dis politika gibi alanlarda Amerikan gücüne katkida bulunur.
Kültür,
toplum için anlami olan degerleri ve uygulamalarinin bütünüdür. Kültürün
birçok gösterme biçimi vardir. Yaygin olarak, seçkinlere hitap eden edebiyat,
sanat ve egitim gibi üst kültür ve eglenceye
dayali popüler kültür olarak
ikiye ayrilir. Bir ülkenin kültürü,evrensel degerler içerdiginde ve
politikalarinin da paylastigi degerlere ve
menfaatlere hizmet ettiginde, meydana getirdigi
sorumluluk ve cazibe sebebiyle, istedigi sonuçlari elde etme ihtimalini artirir.
Ticaret,
kültürün iletildigi yollardan sadece biridir. Bu iletim, kisisel temaslar,
ziyaretler veya alisveris yoluyla da olabilir. Amerika’nin, her yil Amerikan üniversitelerinden
okuyan ve ülkelerine dönen yarim milyondan fazla
yabanci ögrencinin veya Silikon Vadisi’nin basarili olduktan
sonra ülkelerine dönen Asyali mütesebbislerin
zihinlerinde ihraç ettigi fikirler
ve degerler, güç yoluyla seçkin sinifa ulasir.
Yurt
içi ve yurt disindaki hükümetlerin
politikalari da diger bir potansiyel yumusak güç kaynagidir. Ancak hükümet
politikalari bir ülkenin yumusak gücünü güçlendirebilir
veya yok edebilir. Digerlerine göre ikiyüzlü, kibirli
veya kayitsiz olan ya da milli menfaatler
konusunda dar görüslü bir yaklasim üzerine
kurulan politikalar, yumusak gücü baltalar.
Mesela 2003’te Irak Savasi’ndan sonra yapilan
anketlerde, ABD’nin cazibesinin hizla geriledigi
gözlemlendi. Çogunlukla olumsuz kanaat ifade eden insanlar,
tepkilerini genel olarak ABD’ye karsi degil, Bush
yönetimine karsi oldugunu söylediler. Birçok ülke halki, Amerika’nin
teknolojisine, müzigine,
sinemasina ve televizyonuna hayranlik duymaya
devam etti. Fakat çogu ülkede halkin büyük bir kismi, Amerika’nin ülkeleri üzerinde
artan nüfuzundan hoslanmadiklarini söylediler.
1965
yilinda Kamu diplomasisi kavramina ilk kez kullanan Edmund Gullion göre kamu
diplomasisi kamuoyu davranislarinin dis politika
olusumunda ve yürütmesindeki
etkisidir. Geleneksel diplomasinin ötesinde uluslararasi iliskilerin
farkli boyutlarini kapsar. Daha önceleri kamu diplomasisi, bir hükümet ile diger bir
devletin halki arasindaki iletisim olarak görülegelmistir.
Kamu
diplomasisi çesitli yollar ve teknikler vasitasi ile gerçeklestirilir.
Uluslararasi yayincilik, bilimsel
ve kültürel ögrenci degisim programlari, burslar, sanatçilarin ve düsünürlerin
konferanslara, festivallere ya da sergilere katilmasi, ticari isbirlik, bir
lisanin ögrenilmesi, kültürel
merkezlerin kurulmasi kamu diplomasisi girisimleri birer
örnektir. Kitle iletisimi kanallari kamuyu direk olarak etkilemek
için kullanilirken, kültürel kanallar daha çok kamuoyu üzerinde etkisi olacagi düsünülen kesime
yöneltilmistir. Diger yandan, kitle iletisimi güncel
konulara ilgilenirken, kültürel yollar daha uzun dönemde algilarin olusmasi ile
ilgilidir.
Yumusak gücün gösterilmesinde
sartlar son yillarda ciddi bir degisim göstermistir. Günümüzde
dünyadaki ülkelerin yarisi demokrasiyle idare edilmektedir. Soguk savas modeli,
kamu diplomasisine kilavuz etmeye eskisi kadar
müsait degildir. Bilginin devletin kontrölünde oldugu Suriye gibi ülkelerde dogru bilgiyi
temin etmek bir gereklilik olsa da, günümüzde meclislerin, verilen kararlari
etkiledigi Türkiye gibi ülkelerde, kamuoyunda olumlu
bir bakis açisi meydana getirmek de yeni bir
gerekliliktir.
Kamu
diplomasisi yumusak gücü dagitma sistemi
olabilir, ancak nasil artik ordu ile sert güç ayni seyler degilse; o da
yumusak güç ile ayni sey degildir.
Uluslararasi bir aktörün kamu
diplomasisine sahipken yumusak gücünün olmamasi ya da yumusak gücü ve minimum
kamu diplomasisinin olmasi mümkündür.
Günümüzde bilgi temin edilen en güçlü araç
internettir. Küresel elektronik ortamin olusturulmasi, bilginin,
fikirlerin, hizmetlerin ve mallarin degisimini yogunlastirmis ve ortak çikarlarla
birbirine bagli farkli topluluklarin meydana
gelmesine yardimci olmustur.
Itibar ve güvenirlik geçmistekinden
daha önemli bir unsur haline gelmistir.
Topluluklar güvendikleri bilge kisilerin etrafinda toplanirlar. Hükümetler güvenirlik
konusunda baska hükümetlerle degil, ayni zamanda medya, sirketler,
sivil toplum kuruluslari, hükümetler arasi teskilatlara ait
aglar ve genis bir çesitlilik arz eden çesitli örgütlerle rekabet
ederler.
Kamu
diplomasisi sadece halkla iliskilerden de ibaret degildir.
Bilgiyi baskalarina iletmek ve olumlu imaji baskalarina
aksettirmek kamu diplomasisinin bir parçasidir. Kamu diplomasisi, devlet
politikalari için uygun bir zemin hazirlayan uzun vadeli iliskiler
kurmayi da gerektirimektedir. Bu da iletisim ile ilgili stratejileri ehemmiyetli hale getirmektedir.
Kamu
Diplomasisinin üç boyutu hepsidre önemlidir ve farkli nispetlerde, dogrudan
devlet bilgisi ve uzun vadeli kültürel iliskiler gerektirir. Günümüz demokrasilerinde devlet görevlileri,
kararlarini verdikten sonra, basina ne söyleyeceklerine genellikle çok dikkat
ederler. Ancak çogunlukla yerel basina odaklanirlar. Fakat yabanci
basin, kamu diplomasisinin ilk boyutu için en önemli hedef olmalidir.
Uluslararasi iliskilerin içinde gerçeklestigi atmosfer
hizla degismekte, kamuoylarinin algisi önemli bir yer tutmaktadir. Iki devlet
baskani görüsmeden evvel
kamuoyu algilari zaten toplanti gündemini liderlerin
hareket alaninin nerdeyse tamamini belirleyebilmektedir.
Yeni dünya
düzeninde, hükümetler diplomasi alaninda tek baslarina
sorumlulugu temsil etmekle birlikte, hükümet disi kuruluslar,
uluslararasi ve bölgesel kuruluslar ile çok uluslu sirketler de
dis politikanin olusmasina ve
uygulanmasina yapici biçimde katkida
bulunmaktadirlar.Uluslararasi alanda devlet
disi aktörlerin gitgide artan rolü bilgi çagina damgasini vurmustur. Özel
organizasyonlar, giderek daha fazla milli sinirlarin ötesine geçerek dünyayi
kaplamaktadir. Bu tamamen yeni bir sey degildir fakat son senelerde bu organizasyonlarin
sayilarinda büyük bir artis olmustur. Hiçbir hükümet tek basina kamu
diplomasisini yürütme görevini üstlenemez.
Bu diplomasinin uygulanmasinda hükümet disinda, siyasi
partilere, hükümet disi kuruluslara, vakiflara,
sendikalara, okullara, ve bireylere önemli roller düsmektedir.
Kamu diplomasisinin yürütülmesinde hükümete düsen rol, hükümet disi kuruluslar arasindaki isbirligini saglamak ve
gelistirmesine yardimci olmaktir.
Hükümet
disi kuruluslarin uluslararasi politikada
iki tür rol üstlendigini söyleyebiliriz.
Bunlardan bir bölümü, hükümetlerin ortaklari olarak, hükümet politikalarini
belirli sekillerde desteklemekte ve onlara katki saglamaktadirlar. Diger bir bölümü ise
hükümetlere bagli kalmadan farkli bir rol
oynamaktadirlar. Son yillarda hükümet disi kuruluslarin, hükümetlere
veya sirketlere kiyasla, teknolojiyi daha etkin
biçimde kullanmaktadirlar. Günümüzde azalan iletisim
masraflari sayesinde, az sayida personeli olan örgütler hatta
bireyler ortaya çikmistir. Bu sivil toplum örgütleri sinir tanimadan, özellikle
de, devletlere nüfuz etmede tesirlidir.
Degisen dünya sartlarinda, Türkiye’den
beklenen uluslararasi alandaki pozisyonunu tekrar degerlendirerek
buna dair hedefler tespit etmesidir. Türkiye’deki ekonomik, siyasi ve diger
alanlarda degismelerde Avrupa Birligi süreci önemli rol
oynamistir. AB süreci Türkiye’deki demokrasiyi
yükselttikçe, hukuk alanindaki gelismeleri hizlandirdikça, uluslararasi alandaki
etkinligi de ayni dogrultuda artmistir. Kendi tarihi ve cografyasiyla yeniden
barismaya çalisan Türkiye, degisen dünyada
zaman ve mekâni stratejik bir deger haline getirmekte ve soguk savas döneminin t
ayrimciliklarini hizla geride birakmaktadir. Her alanda
Türkiye´nin yeni aktörleri, kendilerini tarihin bir seyircisi degil aktörü olarak
konumlandirmakta ve küresel iliskilerinin
degismesini ve daha adil bir yapiya kavusturulmasini talep
etmektedirler.
Türkiye’yi yeni uluslararasi yapida kamu
diplomasisi açisindan avantajli kilan unsurlar vardir. Türkiye´nin sahip oldugu yumusak güç, hem sekli hem de
kapsami itibariyle diger ülkelerden farkliliklar gösterir.
Balkanlarda baslayip Orta Asya´nin içlerine kadar uzanan Türkiye´nin
yumusak güç potansiyeli, askeri üstünlükten ziyade, dayandigi tarih ve
kültür derinliginden kaynaklanmaktadir. Türkiye´nin bu cografyada
temsil ettigi degerler, tarihi birikim ve kültürel
derinlik, bir tarafta bölge dinamiklerini harekete geçirmekte, diger tarafta
yeni etkilesim sahalarinin dogmasina firsat saglamaktadir.
Balkanlardan Asya´nin içlerine uzanan genis yelpazede
Türklerin, Kürtlerin, Bosnaklarin, Arnavutlarin, Çerkezlerin,
Abazalarin, Araplarin, Azerilerin, Kazaklarin, Türkmenlerin
ve diger etnik gruplarin ortak paydasi, paylastiklari ve beraber
insa ettikleri Osmanli Imparatorlugudur. Bu
farkli gruplari bir araya getiren, bu Osmanli mirasidir. Bu olgunun yeniden
hatirlanmasi, bugüne ve yarina iliskin ince güç alanlarinin gerçeklesmesi
açisindan önemli bir isleve sahiptir. Bu miras etkinlik kurmaya dayali bir
dis politika anlayisina degil, bölgede baris ve refahin birlikte
paylasildigi bir zeminin
olusumuna katki sunacaktir.
Türkiye
kamu diplomasisi alaninda kullanabilecegi önemli baska imkânlara
da sahiptir. Türk televizyonlari ve Türk dizileri çevre ülkelerde ilgi ve
merakla seyredilmektedir. Türk Sivil Toplum Kuruluslari hiçbir
devlet destegi olmadan birçok ülkeye çalismalari için davet
edilmektedir. Dünyanin birçok ülkesinde Türk okullari
vardir. Türkiye aslinda asiri çaba
harcamadan etrafinda merak, hayranlik ve saygi uyandiran bir ülke konumundadir.
Bütün bunlar, Türkiye’nin kamu diplomasisini ve yumusak güç kavramini önemsediginin ve
etkisini kullanabilecegi unsurlardir.
Türkiye’nin son yillarda takip ettigi aktif,
barisçi, komsu ülkelerle sifir problem
politikasi, Türkiye’yi bölgesinde güvenilir ve itibarli bir ülke haline getirmistir. Birçok
ülke ile vizelerin kaldirilmasi, Türkiye’nin komsu ülkelerle
ekonomik, kültürel, ve siyasi iliskilerini
ciddi manada gelistirmektedir.
Soguk Savas döneminin
sona ermesi ve küresellesme ile
birlikte uluslararasi iliskiler de degismistir. Soguk savas döneminin dis politika
kavrami olan klasik diplomasi de yerini kamu diplomasisi
kavramina birakmistir.
Kamu
diplomasisi ülkelerin uluslararasi iliskilerini askeri ve iktisadi güç ile yönlendirmeleri
yerine, yumusak güç adi verilen, her ülkenin
sahip oldugu, kültürel ve siyasal degerlerle dis politikasini yürütmesini sevk
etmektedir.
Bu
çerçevede Türkiye’de son yillarda soguk savas döneminin dis
politikalarini
birakarak, günümüz dünyasinin kamu diplomasisine
yönelmekte ve bunun için sahip oldugu yumusak güç unsurlarini devreye
sokmaya çalismaktadir.
Önemli yumusak güç kaynaklarina sahip olan
Türkiye kamu diplomasisine yeterli önemi vermeli ve bu alanda çalismalarini hizlandirmalidir. Bunun için üniversiteler
ve sivil toplum kuruluslariyla daha verimli ve daha
koordineli bir çalisma zemini saglamalidir.
Türkiye
kamu diplomasisi çalismalarini komsu ülkelerde Avrupa Birligi ülkelerinde
artirmalidir. Özellikle AB
ülkelerindeki
halklarin destegini saglamali, Türkiye hakkindaki olumsuz düsünceleri degistirmek ve
olumluya çevirmek için çesitli çabalar
göstermelidir.
KAMU DIPLOMASISI VE YUMUSAK GÜÇ
VEDAT DEMIR
BETA BASIM A.S