ISTIHBARAT RAPORLARINDA  ISRAIL'IN    GAP SENARYOSU

ISTIHBARAT RAPORLARINDA ISRAIL'IN GAP SENARYOSU

Fevzi BOZKURT
Ekonomi


Hasan Taskin, 1965 yilinda Rize’nin Pazar Ilçesi'nde dogdu ve gazetecilige 1988 yilinda "Rizeliler" isimli aylik derginin Imtiyaz sahibi olarak basladi.1992 Yilinda Anadolu Ajansi Istanbul Bölge Müdürlügü’nde Muhabir olarak göreve baslayan Taskin, Lucy-S Gemisi'nin 3 ton uyusturucu ile    batirilmasi haberi ve buna bagli uyusturucu haberlerinin takibi, dönemin ISKI Genel Müdürü Ergun Göknel'in gözaltina ajansi ve ISKI Skandali haberleri, tarihi eser kaçakçiligi olaylari ve takibi, bir döneme damgasini vuran Emlak bank Genel Müdürü Engin Civan'in tabancayla yaralanmasi ve gelisen olaylarla ilgili haberler ve takibi, bölücü örgüt ve çete operasyonlari haberleri, uyusturucu operasyonlari, uyusturucu imalathanelerinin ortaya çikarilmasi ve bagli olaylarin takibi, polisiye olaylarla ilgili inceleme ve arastirma haberlerine imza atti.1998 yilinda Anadolu Ajansi Trabzon Bölge Müdürlügü'ne atanan Hasan Taskin, burada da THY'nin 'Seyhan' isimli uçaginin kaçirilmasi olayi ve adli gelismelerin takibi, Istanbul'da yasanan ve Trabzon'da görülen Gazi Olaylari Davasi'nin takibi, polis ve askeri operasyonlarin takibi ve arastirma haberleri ile bölücü örgüt ve çete operasyonlari haberleri yapti. Ekim 2000 yilinda Anadolu Ajansi Van Bölge Müdürlügü'nde görevlendirilen Taskin, burada da terör ve arastirma haberleri yapti.
Aralik 2000 tarihinde ise Anadolu Ajansi Konya Bölge Müdürlügü'nde görevlendirilen Hasan Taskin, 2002 yilinin Nisan ayina kadar Konya kaynakli ekonomi ve siyaset haberlerine imza atti.
2002 yilinin ikinci yarisinda ise Istanbul'a dönen Hasan Taskin, Yeni-safak Gazetesi'nde arastirma ve inceleme haberleri yapti.
2002-2003 yili arasinda Sabah Gazetesi'nde çalismaya baslayan Taskin, bu gazeteden ayrildiktan soma çalismaya basladigi Nokta Dergisi'nde de, "Gizli GAP Raporu", "Askeri Istihbarat uyardi: El-Kaide Bogazdan vuracak." ve "Istanbul'un altindaki patlamaya hazir LPG Bombasi." Isimli kapak haberleri ile gündem olusturdu.
 
Hasan Taskin, sari basin karti sahibi olup, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti ve Rize Vakfi Üyesidir.
------------------
ÖNSÖZ
'Mayinli tarlada yürüyorsunuz'
Dünyanin 4. büyük projesi olan GAP'a ilgi büyük. GAP'in suyu ise herkesin istahini kabartiyor. Kitabin yazari Gazeteci Hasan Taskin'in, GAP'ta Israil'in toprak aldigi yönündeki bilgileri teyit etmek için bölgeye gidisinden benim de haberim oldu. Yaptigi arastirmalarda ortaya çikanlar ise beni hiç sasirtmadi. Çünkü bölgede görev yapmis bir general olarak bazi çalismalardan haberdar olmustum. Hasan Taskin yaptigi arastirmasini Nokta Dergisinde yazdi. Dergi konuyu kapak yapti ve "Gizli GAP Raporu" konulu haber ortaya çikti. Bu haberin ardindan 'Gizli GAP Raporu'nu arastirmak için bölgeye müfettis gitti. Simdi esas olan bölge insaninin, topraklarinin sahibi olduklarinin bilincine varmalaridir.
Hasan Taskin'in yazdigi ve Nokta'da yayinlanan 'Gizli GAP Raporu'nun ardindan, önce bölge milletvekilleri Muharrem Dogan ve Vedat Melik konuyu Meclise tasiyacaklarini belirttiler. Ardindan, Tapu Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adli, GAP bölgesindeki arazi alimlarini sorusturmak üzere 2 müfettis görevlendirdi. Ancak, yabancilara toprak ve konut satilmasinin yasal oldugu gerçegi de göz ardi edilmiyordu. Hasan Taskin'in Ortaya çikardigi Istihbarat raporunda zaten Israil'in hukuka aykiri bir sekilde toprak aldigi belirtilmiyor, aksine hukuka uygun ve Yahudi kökenli Türk vatandaslari araciligiyla, Israil'in Sanliurfa'da 450 bin dönüm toprak alimi yaptigi öne sürülüyordu. Iste bu nokta, konuyu isin içinden çikilamaz duruma getiriyor. Tapu Kadastro Genel Müdürü Adli da bu zorluga dikkat çekiyor. Yetkililer simdi bu isin içinden nasil çikilacagini düsünüyor...
Yasalar eli kolu bagliyor.
Diger yandan, AB uyum yasalari çerçevesinde çikarilan ve yabancilarin toprak ve mülk almalarini içeren yasa da, bu çerçevede tartisilir duruma geldi. Yasanin yeniden gözden geçirilmesi de gündemde. Bence gözden geçirilmesi uygun da olur. Bu konu simdi Türkiye'nin ve hükümetin gündemine oturdu. Ticari amaç için yabanci yatirimciya kimse bir sey demez. Bunu herkes ister. Ancak Israil'in bölgedeki çalismalari, bu isin arka planinda bir art niyet oldugu ve bu niyetin de 'Büyük Israil Projesi'ni kapsadigi süphesi doguruyor. Iste bu kitabin yazari da buna dikkat çekiyor.
Mayinli tarla
Önce yaptigi haberle gündemi degistiren, daha sonra ise bunu detayli hale getirip kitaplastiran Hasan Taskin'i kutluyorum. Mücadele alani mayinlarla dolu. Dikkatli olmasini tavsiye ediyorum. Ama vazgeçmesin. Bu tip olaylarda sonuna kadar gitmek lazim. Mevcut olan bilgi ve belgeler, yapilan girisimler her seyi ortaya koydu. Artik bundan sonraki sorumluluk basta yetkililerin, sonra bölge halkinindir.
Isin içinde menfaat var
"Cesaret, akil ve düsüncenin bir tehlike aninda kullanilmasidir" diyor bir düsünür. Meselenin iç yüzünde menfaatler oldugu belli. Oradaki halkin bakisi da önemli... Vatandaslar, bu memleketin hudutlari içerisinde, bu topraklarin sahipleri olarak kendilerini görmeli. Yoksa bu mücadele daha fazla zorluklar getirir. Söyleyecek fazla bir sey bulamiyorum. Zaten Hasan Taskin olayi yeterince ortaya koydu. O yüzden daha fazla ne söyleyebilirim?
Necdet Demiral
         Emekli Tuggeneral
ASAM Ortadogu Masasi Baskani
 
SUNUS
Son günlerde ayyuka çikan ve medyaya da yansiyan Israilli sirketlerin ve Israil Devleti ve Istihbaratiyla iliskili sahislarin, GAP bölgesinden toprak alma eylemleriyle ilgili bilgiler, bu kitabin yazari Hasan Taskin tarafindan bölgede bir haber çalismasi yapilmasiyla ortaya çikmistir. Bu çalismayla birlikte anlasilmistir ki basta gerçekten mani-pülasyon gibi görünen olayin, bölgede sagir sultanlar tarafindan bile bilinen ve tartisilan oldukça genis boyutlari vardir.
Tartisma bölgede çok boyutlu yapilmasina ragmen, temelde bu bölgede toprak aliminda bulunan Yahudilerin, Tevrat metinlerini kaynak alarak GAP bölgesi topraklarini "Vaadedilmis Topraklar" statüsünde düsünmesi, Israilliler tarafindan yapilan tüm çalismalarin bu teoreme uygun bir kriterle yapildigi izlenimini dogurmaktadir.
Bu konu Hasan Taskin tarafindan çalismanin bütününde degerlendirilmektedir. Ancak, Israil Devletinin, Israil istihbarat kaynaklarinin ve uluslararasi Yahudi lobilerinin Türkiye üzerine yaptiklari kurgulari iyi anlayabilmek için belki de önce Filistin topraklarindaki süreci bilmek ve anlamak gerekecektir.
Bu yüzden çalismanin bu bölümünde bu konu üzerine birkaç sey söylemek daha anlamli olacaktir.
FILISTIN...
20. yüzyilin özellikle son yarisinda savaslar da dahil olmak üzere, uluslararasi arenalarda yapilan yüzlerce tartismada Filistin ve Israil Devleti olgusu ve sinirlari temel olgu olarak yer almistir. Bu gün iç içe geçmis gibi görünen bu devletlerin sinirlari aslinda oldukça degisken bir yapi arzetmektedir. Toplami Türkiye topraklarinin % 4'ü kadar olan bu topraklarin tamami 28.220 kilometrekaredir. Bölgenin tarihsel ve güncel merkezi binlerce yillik tarihsel sorunlara neden olan Kudüs'tür.
28.220 kilometre karelik bu toprak, bugün hem Israil hem de Filistin devletine ev sahipligi yapmaktadir.
Birlesmis Milletler karari ile taninan, resmi Israil Devletinin topraklari bu cografyanin oldukça büyük bir bölümünü içermektedir. Bugün Israil'in uluslararasi anlasmalarla elde ettigi toprak miktari 20.000 kilometrekare civarindadir. Yani bölgedeki topraklarin büyük kismi Israil devletine aittir. Ancak kalan topraklarin yarisindan fazla bölümünde de Israil isgali devam etmekte ve uluslararasi anlasmalarla Filistin halkina verilen topraklar da Israil'in kontrolü altinda bulunmaktadir.
Yaklasik 8.5 milyon kisinin yasadigi topraklarda, 6 milyon kisi yesil hat diye adlandirilan bölgede, 1 milyon kisi Gazze'de, 1.5 milyon kisi ise Bati Seria'da yasamaktadir.
Filistin nüfusunun yaklasik 1 milyonu Israil'in uluslararasi resmi siniri kabul edilen yesil hat içindeki bölgelerde yasamaktadir. Yani bugün Israil Devleti sinirlari içerisinde  yasayan Yahudilerin toplami 6 milyon civarindadir ve bu Istihbarat
sayi dünyanin çesitli yerlerinden gelen Yahudi göçmenlerle sürekli artmaktadir.
Filistin halkinin Israil isgaliyle baslayan göç ve mülteci hayati bugün hala devam etmekte, bu da bölgedeki nüfus yapisinin belli noktalarda yogunlasmasina yol açmaktadir. Yine uluslararasi veriler göstermektedir ki, Gazze bölgesinde 400 metrekarelik bir alanda yasayan 1 milyon Filistinliye karsilik, bazi bölgelerde bu onda bir bile degildir. Bu da Filistin halkinin savasin disinda bir yoksulluga mahkûm edilmis olmasinin baska bir göstergesidir.
ISRAIL...
Isa'dan binlerce yil öncesine dayandirilan Tevrat metinleri, tarihsel süzgeçten geçtik ten sonra bu gün de varligini ve Yahudiler açisindan kutsalligini sürdürmektedir. Tevrat metinlerinden yola çikilarak süreç degerlendirmesi yapildigi takdirde, bugün Israil ve Filistin ortak sinirlarinin bulundugu topraklar 4000 yildan daha uzun süredir savas ve gözyasi topraklari olarak anila gelmistir. Musa Nebiden bu güne tasinan tarihsel miras, süreç içerisinde her ne kadar dönüstürülmüs ve degistirilmis gibi görünse de, bölgenin binlerce yillik savasa dayali toplum ve kabile özelligi bugün hala varligini sürdürmektedir.
Tarihsel kaynaklara göre, M.S. 132 yillarinda Roma'ya karsi ayaklanan Yahudilerin ayaklanmalari Roma devleti tarafindan çok kanli bir sekilde bastirildi ve binlerce Yahudi çok feci bir biçimde öldürüldü. Hayatta kalan Yahudiler ise ölümden kurtulabilmek için dünyanin dört bir tarafina dagildilar. Roma Imparatorlugu tarafindan dünyanin çesitli yerlerine dagitilan Yahudi toplumunun Ortadogu'ya geri dönme ve burada bir devlet kurma plani, Osmanli'nin son dönemine denk gelen bir faaliyettir. 19. yüzyilin, milliyetçilik akimlari açisindan en güçlü faaliyetlerin yürütüldügü ve Filistin topraklarinda egemenligini sürdüren Osmanli'nin batili devletler tarafindan yok edilme senaryolarinin hazirlandigi yüzyil oldugu da düsünüldügünde, Yahudi toplumunun binlerce yila yayilan Yahudi devleti hayalinin neden bu dönemde güçlendigi kolayca anlasilacaktir.
Yahudi devleti projesi çerçevesinde, Filistin topraklarina Yahudi akini önce Avrupa'dan basladiginda, tarihler 18. yüzyilin ikinci yarisini henüz gösteriyordu. 18. yüzyilin sonuna gelindiginde, Filistin topraklarinin oldukça büyük bir bölümüne Yahudiler yerlesmisti ve bu yerlesimciler burada kuracaklari Yahudi devletinin planlarini yapiyorlardi. 18. yüzyilin son döneminde yani 1896'da Theodor Herzl'in baskanliginda kurulan bir ekibin önderliginde, Ortadogu'da bir Yahudi devletinin kurulmasi fikri ilk defa dillendirildi. 1897 yilinda Isviçre'nin Basel sehrinde Herzl önderliginde toplanan 1. Siyonist Kongresi, Ortadogu'da bir Yahudi devletinin kurulmasi ile ilgili temel hedefleri belirleyerek, Yahudi devletinin kurulmasi ile ilgili ilk adimi atmis oldu.
Yapilan bu kongreden sonra tüm dünyadaki Yahudiler örgütlendiler ve Filistin'de kurulacak Yahudi devletinin altyapisini olusturacak kararlar almaya basladilar.
Bu çalismalar sirasinda, Yahudi siyasetçiler, dünya ticaretini elinde bulunduran Yahudi toplumunun ticaret adamlariyla organize maddi fonlar olusturdu ve 20. yüzyilin basina gelindiginde, Theodor Herzl bu fonlarda biriktirilen parayla II. Abdülhamit'ten Filistin topraklarini bir bütün olarak satin almayi teklif etti. Ödenecek paranin disinda Osmanli'nin tüm dis borçlarinin üstlenilmesi de bu teklifin içerisindeydi. Ancak Herzl'in, Osmanli devletini ekonomik anlamda güçlendirecek, ancak siyasal anlamda çökertecek bu teklifi II. Abdülhamit tarafindan reddedildi.
Herzl'in bu teklifinin II. Abdülhamit tarafindan redde-dilmesiyle birlikte Yahudi örgütleri Ortadogu'daki faaliyetlerine daha da agirlik verdiler. Takvimler 1914 yilini gösterdiginde ise, uluslararasi fonlarda biriken paralarla, Filistinlilerden satin aldiklari topraklarda 100.000'e yakin kisiden olusan bir Yahudi kolonisi kurulmustu bile.
ISRAIL DEVLETINE DOGRU
Sonraki süreçte, Yahudi toplumunun Filistin topraklarinda yeni koloniler olusturmasi, Yahudi cemaatleri ve örgütlerinin güçlü oldugu batili ülkeleri harekete geçirdi ve Sykes - Picot antlasmasinin 1916 yilinda imzalanmasiyla birlikte Filistin topraklarinda bir Yahudi devletinin kurulmasinin önü açilmis oldu.
Bu antlasmadan sonra Yahudilerin Ortadogu'ya göçü hizlandi ve uluslararasi Yahudi toplumu, Avrupa devletlerinin ve özellikle bu bölgeyle ilgili her zaman açik-kapali hesaplari olan Ingiltere'nin destegiyle, Filistin topraklarinda daha fazla mevzi kazanmaya basladilar.
Birinci Dünya savasi da Yahudilerin Filistin topraklarindaki devlet yaratma kurgularina yardimci oldu ve Osmanli'nin bölgedeki gücünü tamamen yitirmesiyle birlikte Jp' bölgedeki kontrol tamamen Avrupa devletlerinin özellikle de Ingiltere'nin eline geçerek Yahudi devletinin önünü açmis oldu.
Ama Filistin topraklarindaki asil plan, II. Dünya savasinin karanlik atmosferinde, öncelikle Almanya'dan, ama temel olarak tüm Avrupa'dan soykirim korkusuyla kaçan Yahudilerin Filistin topraklarina gelmesiyle islemeye basladi. 1940'lara gelindiginde, Filistin'deki Yahudi toplumunun nüfusu yarim milyon civarindaydi.
ARAP ISRAIL SAVASLARI
Ikinci dünya savasinda ortaya çikan ve sonrasinda çig gibi büyüyen Yahudi enformasyonu, ileriki yillarda tüm dünyayi kontrol altina alarak özellikle Avrupa'da ve Amerika'da büyük bir Yahudi sempatisi yaratti ve aslinda belki de Alman fasizminin yarattigi Yahudi soykirimi görüntüsü, Israil devletinin güçlü bir destekle kurulmasina neden oldu.
Hitler fasizminin ve ona bagli iktidarciklarin son bulmasiyla birlikte orta Avrupa'dan kaçarak dünyanin çesitli yerlerine yerlesen Yahudiler, Yahudi lobilerinin de destegiyle Filistin topraklarina akin ettiler ve 2. dünya savasindan sonra Filistin topraklarinda yeni ve genis mevziler edindiler.
194O'li yillarin sonuna gelindiginde, tüm dünyadaki Yahudi lobicilerinin baskilariyla, Birlesmis Milletler tarafindan   olusturulan   Filistin Özel   Komisyonu,   Filistin U£|    topraklarinin      Yahudiler      ve Araplar      arasinda paylastirilmasini ve kutsal sehir Kudüs'ün uluslararasi bir kutsal sehir Kudüs'ün uluslararasi bir statüye kavusturulmasini önerdi. Arap devletleri, Birlesmis Milletler'in bu önerisine siddetle karsi çiktilar, ancak Araplarin tüm çabalarina ragmen 15 Mayis 1948'de Yahudiler israil Devletinin kuruldugunu tüm dünyaya ilan ettiler.
Arap ülkelerinin, Israil Devletinin oldu-bittiye getirilerek kurulusunu savas sebebi saymasiyla birlikte Ortadogu'da yeni ve kanli bir süreç basladi.
ARAP-ISRAIL SAVASLARI
Israil devletinin kurulmasiyla birlikte Misir, Irak, Ürdün, Suriye ve Lübnan birlikleri Israil’e karsi saldiriya geçtiler. Ancak neredeyse tüm dünyanin destegini alan Israil ordusu bu saldiriya direndi ve Arap birliklerini geri püskürttü.
Bu savas Araplara pahaliya mal olmustu. Çünkü savas sonrasinda Israil, topraklarini daha da genisletti ve sonuçta yaklasik 8 ay süren savas, 24 Subat 1949'da Israil ile Misir arasinda yapilan baris antlasmasiyla son buldu.
Savasin bitmesinden kisa bir süre ve Israil devletinin kurulusundan yaklasik bir yil kadar sonra, Israil Devleti Birlesmis Milletlere kabul edildi ve bu manevrayla üzerindeki Arap baskisini hafifletmeye çalisti.
Bölgede yaklasik 7 yil kadar süren sessizlik ve baris, 1956 yilinin Ekim ayinda taraflarin tekrar savas alaninda karsi karsiya gelmesiyle son buldu. Ancak bu savas Birlesmis Milletler'in müdahalesiyle fazla uzamadan bitti.
Bu savasin BM müdahalesiyle son bulmasindan sonra, Israil 1. savasta isgal ettigi topraklara dünyanin çesitli noktalarindan getirdigi Yahudi göçmenleri yerlestirmeye basladi ve bu tarihten sonra Yahudi nüfusu Filistin topraklarinda artmaya devam etti.
Ancak bu sessizlik de çok uzun sürmedi ve Araplarla Israil devleti arasinda üçüncü bir savas daha patlak verdi. 5 Haziran ile 10 Haziran 1967 arasi, yani tam 6 gün süren bu savas, tarihte 6 gün savaslari ismiyle yerini aldi ve Israil'in topraklarini yaklasik 4 kat büyütmesiyle son buldu.
Dünya devletlerinin Filistin topraklarina yapilan bu saldiriya önce göz yumup, sonra da Israil'in hedefine ulasmasiyla birlikte savasa müdahale etmesi, bugün hala sürmekte olan Filistin draminin ana nedenlerinden biri olarak tarihteki yerini almistir.
Bu savas sonrasinda Israil, Gazze ile birlikte Sina yarimadasinin tamamini almakla kalmamis, ayni zamanda BM tarafindan uluslararasi statüye tabi tutulan Kudüs'ü de topraklarina katmistir.
Israil'in kurulus tarihi olan 15 Mayis 1948'den sonra bu cografyada yapilan her savas, Israil'in bu bölgedeki konumunun daha da saglamlasmasina ve topraklarinin genislemesine neden olmustur.
Sonraki yillarda Israil saldirganligi artarak devam etmis ve 1980'li yillara gelindiginde batili ülkelerin ve Amerika'nin da destegiyle Israil bölgedeki en büyük güç haline gelmistir.
 
SONUÇ OLARAK...
Filistin topraklarinin, Yahudiler tarafindan parça parça ele geçirilisi ile ilgili bir süreç degerlendirmesi yapmak gerektiginde görülüyor ki; GAP bölgesindeki süreç de bunlardan çok farkli degildir.
Istihbarat raporlari degerlendirildiginde de ortaya çikmaktadir ki, eylemlerinin gayrimesrulugu uluslararasi tüm legal platformlarda tescillenmis bir devletin, Türkiye'nin bazi kesimlerindeki topraklarinin, belki yüz yil sonrasi için kurguladigi senaryo, bu gün oldukça sinsi bir sekilde uygulanmaya çalisilmaktadir. Tipki geçen yüzyilda Filistin halkinin topraklari üzerinde uygulandigi gibi.
Bugün tüm dünya ile birlikte biz de televizyonlarimizdan bize aktarilan soykirim görüntülerini bir filmin kareleri gibi kaniksayarak izlemekteyiz.
Bir halkin toptan yok edilmesi görüntüsü vicdanlari ne kadar rahatsiz ediyor gibi görünse de, uluslararasi örgütlerin bu konuya yaklasimda kimi zaman duyarsizligi, kimi zaman ise çaresizligi yüreklerde yaratilan yaranin her geçen gün biraz daha büyümesinden baska bir ise yaramiyor.
Sinsi bir planla ele geçirilen bu topraklarda gün geçmiyor ki bir Filistinli öldürülmesin, onlarcasi yaralanmasin, iskence altina alinmasin.
Uluslararasi bazi kaynaklarin bildirdigine göre, sadece duvar operasyonunun baslamasindan bu yana, 1000'e yakin Filistinli ölmüs, binlercesi yaralanmis ve binlercesi de gözaltina alinmistir.
Bir trajedi seklinde karsimiza çikan bu görüntüler ve haberler, Israil'in geçen yüzyilda, Filistin topraklarinda ortaya koydugu oyun sonucunda ele geçirdigi topraklarda  gerçeklesmektedir.
Bilinmelidir ki; Israil güneydogu topraklarini ele geçirdigi takdirde, tüm geçmisinde kendisine kucak açarak yok  olmaktan kurtaran Türk halkina, Tevrat metinlerini kriter alarak çok daha acimasiz davranacaktir.
Filistin topraklarindaki bu tek tarafli haksiz savas, çesitli tarihlerde, degisik yogunlukla, yüz yildan beri devam etmekte ve ne zaman sonlanacagi da bilinmemektedir. Çünkü Israil'in "Vaadedilmis Topraklar" inadi bu savasin o topraklarda bir tane Filistinli kalmayincaya kadar devam i edecegine dair veriler sunmaktadir.
Biraz tarih bilgisi olanlar bilirler ki, tarihin hiçbir döneminde ve yerinde bu cografyadaki gibi bir savas yasanmamistir. Bu kadar küçük bir toprak parçasi için, yüzyili asan zamandir yapilan savas, Israil'in Tevrat kaynakli teoremine ölümüne bagliligindan baska bir sey degildir.
Bu cografyada 20. yüzyilin ilk yarisinda oynanan oyunlar, bugün Türkiye'nin güneydogusunda bulunan topraklar için de oynanmaktadir. Israil devletinin ve istihbaratinin konuyla ilgili tutumu ve bölgedeki yogun faaliyetleri, bunun böyle oldugunu açik bir sekilde göstermektedir.
Bu çalismanin omurgasini olusturan ve çalismanin sonunda ek olarak verilen istihbarat raporlari, Israil'in bölgedeki faaliyetlerini oldukça açik bir sekilde ortaya koymaktadir.
Aslinda Türkiye Israil ile sicak iliskileri bulunan ender Islam ülkelerinden biridir. ve son 15 yilda ikili ticaret grafigi sürekli yukariya dogru tirmanmaktadir. Türkiye'nin
Ortadogu politikasi ve bu bölgedeki çikarlari, belki de Israil devleti ile iliskisini zorunlu kilmaktadir, ancak bu iliski son zamanlarda sürekli karsi taraf lehine gelisen bir iliski izlenimi vermekte ve Türkiye'yi askeri ve teknolojik bakimdan Israil'e mahkûm etmektedir. Bu da Türkiye'nin siyasi anlamda elini zayiflatmakta ve Israil'in Türkiye topraklarindaki faaliyetlerini daha da pervasiz bir sekilde yürütmesinin önünü açmaktadir. Istihbarat kaynaklarinin hazirladiklari raporlar bu pervasizligi açik bir sekilde göstermektedir.
Mustafa Demir
 
1.BÖLÜM
GAP'TA ISRAIL ISGALI
Güneydogu'da çalisan bazi Israillilerin, GAP bölgesinde Türk vatandaslari üzerinden arazi alimi yaptiklari bölgede sürekli konusuluyordu. Ancak konusmalari dogrulayacak kaynaklara ulasmak bir türlü mümkün olmuyordu. Konunun hem ulusal, hem de bölgesel öneminin kamuoyuna dogru bilgilerle iletilmesini saglamak için, bölgede ciddi bir arastirma yapmak gerekiyordu. Tabi güncel ve dogru bilgilere ulasmak için, arastirmanin bölgedeki enformasyon kaynaklarini elinde bulunduran kaynaklar araciligiyla yapilmasi sartti.
Bu nedenle bölgede inceleme yaptim. Bölgede dillendirilen onlarca, hatta yüzlerce dedikodunun arasindan gerçeklere ulasmak oldukça zor oldu. Ama bu çalismalar esnasinda, bölgede dillendirilen dedikodularin kaynagina, yine bölgede çesitli ülkeler ve sirketler vasitasiyla yapilan çalismalarin neden oldugu ortaya çikti. Bu kadar dedikodunun oldugu bir yerde istihbarat kaynaklarinin hiç bir sey yapmamasi düsünülemezdi. Hele konu ülke topraklarinin paylasilmasi söylentisi ise. Bu isin içinde toprak konusunda sabikasi bulunan Israil gibi bir devletin olmasi da konunun daha da ciddi arastirilmasini sagladi.
Bölgeyle ilgili çalismalara ilk basladigimda, GAP bölgesinde, 1998 yilindan bu yana bir istihbarat çalismasi yapildigini tespit ettim. Yapilan istihbarat çalismalarinin ne oldugu yönünde de ayri bir çalisma yaptim. Bu çalismalarim sonrasinda, kimi zaman bölgesel, kimi zaman da küresel ama her durumda oldukça güçlü ve zaman zaman kökü bölgesel bazi devletlere uzanan sirketlerin, bu bölgede yaptiklari çalismalarin neler oldugu konusunda bilgi sahibi oldum.
Edindigim ilk bilgiler GAP bölgesindeki senaryonun yazarinin Israil devleti olduguydu. Oyunculari genellikle Musevi kökenli Türk vatandaslari olan bu senaryonun hedefi ise, Israil'in Tevrat kaynakli teoremi "Vaadedilmis Topraklar" idi. Konunun gündeme tasinmasiyla birlikte devlet yetkilileri üzerine düseni yapti belki. Ama bir eksikle... Bölgede yasal sirketler araciyla bölge halkina ne oyunlar oynandigini anlatamadi. Uluslararasi sirketlerin baskisiyla halki uyarmak için gereken yapilamadi.
Bölgede yaptigim arastirmalardan sonra, istihbarat kaynaklari tarafindan uzun zamandir sürdürülen çalismalar sonucunda elde edilen raporlar ile GAP'ta oynanan oyunun ne oldugu konusunda gerçek bilgiler edindim. Bu bilgilerin çok kisa bir bölümünü Nokta'da yazdim. Bu haberin ardindan yabancilara arazi satilmasi konusu gündeme bomba gibi düstü. Ama her nedense, Israil'in sinsi bir plan içinde GAP bölgesini ele geçirmek için yaptigi esas çalismanin üstü kapatildi. Yani Israilli kaynaklarin Musevi Türk vatandaslarini bu iste kullanmasi gibi konular hiç islenmedi. Ayrica yetkililer beni aradilar ve bu olayi tespit etmenin mümkün olmadigini belirterek isin içinden çiktilar. Nokta'da yazdigim yazinin ardindan Israil'de de konu gündeme geldi, Israilli yetkililer oldukça telaslandilar. Ilerleyen sayfalarda bu telaslarini Nokta'ya yaptiklari açiklama ile nasil ortaya koyduklarini okuyacaksiniz. Basin da Nokta'daki yazimdan sonra yabancilara toprak satisini isledi. Ama esas yapilanlar göz ardi edilerek. Tempo Dergisi Israil'in GAP'ta sulama sistemi ve ticari faaliyetlerini ne kadar üstün teknoloji ile yaptigini yazdi. Kimi haberlerde de Israil'den çok diger ülkelerin Türkiye'de mülk aldiklarini sayfalarina tasidi. Ama Israil’in "Vaadedilmis Topraklar" planini uygulamaya çalistigi akillara bile getirilmedi. Veya getirilmek istenmedi.
Israillilerin, güneydogudaki Türk vatandaslari üzerinden, tapularla arazi aldiklarini tespit eden istihbarat raporlarinda öne çikan bir isim var: Abraham Tilmen.
Ilerleyen sayfalarda GAP'ta yapilan çalismalari anlatan istihbarat raporlarinin ayrintilarini bulacaksiniz. Ama önce Sanliurfa'daki Koç-Ata Sancak Süt ve Et Besi Tesisinde teknik eleman olarak görev yaptigi söylenen Abraham Tümen ile yaptigimiz görüsmeye yer verelim. Çünkü raporda Tilmen'in bütün bu 'organizasyonun' merkezindeki isim oldugu ve dahasi MOSSAD'la iliskisi oldugu iddia ediliyor. Nokta dergisi adina bilgisine basvurdugumuz Tümen, ingilizce konusuyor.
A. Tümen: Telefonumu nereden aldiniz?
Nokta: Adinizi bazi raporlarda duyduk. Sanliurfa'da çalistiginiz, 450 bin dönüm arazi satisiyla ilginiz oldugu söyleniyor.
A. Tümen: Size bu fikrayi kim anlatti? Benim orada bir metrekarem bile yok.
Nokta: Satin almiyorsunuz. Arazi alimlarini organize ettiginiz iddia ediliyor.
A. Tümen: Tamam, evet. Benden ne istiyorsunuz? Nokta: Bu dogru mu?
A. Tümen: Hayir, dogru degil. Kimse benim çalistigim topraklari satin almiyor.Ben bir Türk firmasi için çalisiyorum. Bu firmanin adi da Koç-Ata Sancak. Eger benim ne yaptigim hakkinda bir bilgi istiyorsaniz orayi arayin, benim görevimi tam olarak anlatsinlar. Numarasi da 0414.... Sekreteri M. ile konusun ve ona benim ne yaptigimi sorun, o size detayli bilgi verecektir. A. ve I. ile de görüsebilirsiniz.
Nokta: Ne kadar zamandir Türkiye'de bulunuyorsunuz?
A. Tümen: 4 yil oldu.
Nokta: Iki ayda bir Israil'e gittiginiz dogru mu?
A. Tümen: Hayir alti ayda bir gidiyorum.
Nokta: Urfa'da ki göreviniz tam olarak nedir?
A. Tümen: Süt merkezinin yöneticisiyim.
Nokta: Sizinle Israil arasinda bir baglanti var mi?
A. Tümen: Kesinlikle yok, size bunu kim söyledi bilmiyorum ama sizi temin ederim ki o bir yalanci. Koç-Ata Sancak'i aradiginizda size dogru bilgiyi verecektir.
Sirketin Idari isler Müdürü Ahmet Ögrenci ise, Abra-ham Tilmen'in sirketin ilk kurulusunda Israilli A&Y isimli bir taseron firma bünyesinde sirkete hizmet verdigini söyledi. 'Daha sonra bu taseron firma ile sirketin sözlesmesi feshedildi. Abraham Tilmen ve Sholomo Nitsan isimli iki Israilli'yi sirket bünyesine aldik. Çünkü ziraat konusunda çok deneyime sahipler' dedi. Ögrenci, Tilmen ve Nitsan'in teknik eleman olarak çalistigini da ifade ederek, 'sirket disinda, Israil hükümeti tarafindan baska bir görevleri olup olmadigini bilmiyoruz. Abraham sik sik gezer. Hem Israil’e hem de Antalya'ya gider, orada bir evi var' seklinde devam etti. Ögrencinin verdigi bu bilgiyle birlikte, Abraham Tilmen'in 'Süt merkezinin yöneticisiyim' sözü yanlis çikti. Dahasi Nokta'da haber çiktiktan hemen sonra Tilmen Türkiye'den ayrilarak Israil'e gitti ve iki ay kadar süre Türkiye'ye hiç gelmedi. Isler durulunca simdi ögrendigime göre yine Türkiye'de...
Abraham Tilmen'in adinin önemle çizildigi istihbarat raporunda üzerinde durulan detaylara gelince...
Tesisin çalismalari kapsaminda, Israil'den getirilecek dört bin büyükbas hayvanin, köylülere karsiliksiz dagitilmasi için çalismalar yürütülüyor. Bu hayvanlar 'yem ihtiyacinin kendilerinden satin alinacagi, dogacak yavrularin ise sirketin mali olacagi' sartini kabul edenlere dagitiliyor.
Ancak 'istihbarat' bu 'bilgilerle' sinirli kalmiyor. GAP bölgesine arastirma için geldigini söyleyen baska Israillilerin de sik sik toprak analizleri yaptiklarini belirten rapor 'arazi alimi' sirasinda izlenen yöntemleri de bir bir siraliyor.
Bölgede Türk Sirketleri ile ortak çalisma yürüten Israil firmalari, sulama sistemlerinde son teknolojiyi Türkiye'ye kazandirmaktalar. Ancak bu, uzun soluklu bir oyunun görünen yüzü. israilliler bu görüntü ile daha rahat çalisma ortami bulmaktadirlar. Yani hedefe dogru ilerlemeye her ne pahasina olursa olsun devam ediyorlar...
SU UGRUNA
Minareden atlayan çocuklar...
Insani koltugundan ziplatan bu görüntünün hemen ardindan, çocuklarin aslinda suya atladigini görmek, ilk zamanlar sasirtici geldi herkese. Bu 'garip' görüntünün ardindaki gerçek, on yillardir suya hasret topraklarin suyla bulustugunun resmiydi aslinda. Ama artik bu görüntünün 'ilgi çekici' yani kalmadi. Çünkü Halfeti'nin su altinda kalan camiinin minaresinden atlayip serinleyen çocuklara hepimiz alistik.
Ne var ki bu görüntünün ardinda artik baska bir tablo var simdi. Ve o tablo simdiler de 'gizli' raporlarin sayfalarinda yer aliyor. Nedeni 'o görüntü'deki suyun, yabancilar için çok sey ifade etmesi. 'Istahi kabaranlar' özellikle 'su sorunu' yasayan Ortadogu ülkeleri. Hatta rapor/ara göre, tam olarak da Israil. Çünkü Israil, Güneydogu Anadolu'dan toprak satin aliyor.
Ne kadar arazi aldilar?
istihbarat,  1998 yilindan bu yana sürdürdügü GAP bölgesindeki çalismasini tamamladi. Yapilan bu çalismanin sonucunda da ayrintili bir rapor ortaya çikti.
Raporda, GAP bölgesinde Yahudi kökenli 60 Türk vatandasinin, adam basi 5 bin ile 10 bin dönüm büyüklügünde arazi satin aldiklarinin alti çiziliyor ve toplam 450 bin dönüm olarak ifade edilen bu arazilerin asil sahiplerinin ise, bölgede çalisan Israilliler olduguna isaret ediliyor.
Rapordaki bu çarpici 'bilginin' ayrintilarinda, arazileri satin alan kisilerin maddi durumlarinin, bu arazilerin alimi için gereken finansal kaynak için asla yeterli olmadigina dikkat çekiliyor, istihbarat raporlari tarafindan açiklanan bu 'tespiti', bazi Israilli isadamlarinin, daha dogrusu isadami 'görünümündeki' kisilerin, bu arazilerin alinmasinda kullanilan paranin kaynagi olduklari 'istihbarati' izliyor. Kaynagin adresi ise, ayni istihbarat birimlerine göre Istanbul.
Sedat Bucak'a da teklif gitmis
Bunca 'gizli' bilginin bir de 'aleni' boyutu var. O da, bugün Urfa'da köylüsünden bürokratina tüm bölge halkinin bu tabloyu 'konustugu' gerçegi. Israillilerin toprak aliminin bu derece açiga çikmis olmasinin nedeni kuskusuz toprak sahiplerine 'teklifler' götürülmüs olmasidir. Öyle ki, raporlardan biri, Sedat Bucak'a da teklif gittigi, ancak Bucak'in 'kesin' bir dille teklifi reddettigi bilgisine dahi yer veriyor. Sedat Bucak bu konudaki iddiayi dogruluyor ve Israil’in Kuzey Irak ve Türkiye çerçevesinde bu konuda çalisma yaptigina dikkat çekiyor. Yani Israil, yayilma politikasina Irak ve Türkiye'yi de dahil etmis bulunmaktadir.
Israil’in devlet olma yolunda kat ettigi mesafeyi giris yazisindan anlayabiliriz. Dahasi "Vaadedilmis Topraklar" için Israil'in Tevrat'tan aldigi emir tüm Tevrat metinlerinde bulunmaktadir.
Asagidaki haritalardan da anlasilacagi üzere, israil'in tarihsel hedefi Anadolu topraklarinin bir kismini da içermektedir.
Neresi-Neden?
"Uymaniz için size bildirdigim bu buyruklari eksiksiz yerine getirir, Tanriniz RAB'bi sever, yollarinda yürür, O'na bagli kalirsaniz,
RAB bu uluslarin tümünü önünüzden kovacak. Sizden daha büyük, daha güçlü uluslarin topraklarini mülk edineceksiniz.
Ayak basacaginiz her yer sizin olacak. Sinirlariniz çölden Lübnan'a, Firat Irmagindan Akdeniz'e kadar uzanacak.
Hiç kimse size karsi koyamayacak. Tanriniz RAB, size verdigi söz uyarinca, ayak basacaginiz her yere dehsetinizi, korkunuzu saçacaktir.
Bakin, bugün önünüze kutsamayi ve laneti koyuyorum:
           
Bugün size bildirdigim Tanriniz RAB'bin buyruklarina uyarsaniz kutsanacaksiniz.
Ama Tanriniz RAB'bin buyruklarini dinlemez, bilmediginiz baska ilahlarin ardinca giderek bugün size buyurdugum yoldan saparsaniz, lanete ugrayacaksiniz. (Tesniye, 11:22-28)"
Türkiye'nin onda biri hedefte
Arazi satin alma operasyonu, raporlardaki belirlemelere göre agirlikli olarak Firat ve Dicle havzalarini kapsiyor. Adiyaman, Batman, Diyarbakir, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Sanliurfa ve Simak 'hedefteki' öncelikli iller.
GAP bölgesinin yüzölçümü 75 bin 358 kilometre kare. Yani Türkiye'nin onda biri. Bugüne kadar 'alimi gerçeklestirilen' topraklarin yüzölçümü yaklasik 413 kilometre kare. Bir baska deyisle Istanbul'un yarisindan fazlasi kadar bir toprak Israilliler tarafindan satin alinmis durumda. Yine de tapularin üzerinde 'simdilik' Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarinin isimleri yaziyor.
Güneydogu yeni Filistin mi?
Ortadogu'da 'bu topraklarin bir bölümü benim' diyerek Filistin'i bir köseye sikistiran Israil'in, bu kez çagin kosullarina ayak uydurarak 30-40 yil içinde Türkiye'de de ayni tabloyu uygulayacagi 'gizli' rapora yansiyan baslica 'endise'. Suyla birlikte güneydoguya giren ve 'tarim tecrübesini paylasmak' istedigini söyleyen Israil'in, gerçekte suyun ve 'adi var kendisi yok' petrolün kontrolünü ele geçirmek için arazi satin aldirdigi, ayni raporun 'temel kaygisini' olusturuyor.
Ticari faaliyet mi, yoksa?..
Raporda GAP bölgesinde 1998 yilinda baslayan 'dikkat çekici' faaliyetler ve isimler de siralaniyor. Ticari faaliyet ya da iki ülke arasindaki iliskiler kapsaminda gerçeklesen ziyaretlerin içinden 'ayiklanan' bazi basliklar ve isimler öne çikariliyor.
•          'Genel merkezi Israil'de bulunan MERHAV adli tarim sirketinin Genel Müdürü Joseph Dloomy ve Su Kaynaklari Gelistirme Müdürü Shalom Harel, GAP ile ilgili çalismalari yerinde görmek amaci ile Sanliurfa ve Mardin illerini ziyaret etti.'
•          'Su ana kadar 67 Israil firmasinin toprak satin aldigi,   bu   kadarinin da   gizli   pazarlik yürüttügü kaydediliyor.'
•          'Toprak satin alan veya talepte bulunan Israilli firmalarin çogunun kamu kurulusu statüsünde oldugubelirtiliyor.'
Resmi Ziyaretler
Bu isim ve basliklarin hemen ardindan yine 'dikkat çekici' bir dizi resmi ziyaret de raporun satirbaslari arasinda. 1998 sonlarinda Israil Cumhurbaskani Ezer VVeizman'in  Türkiye'ye gelip, gezisinin önemli bölümünü GAP'a ayirmasini 'kayda deger' bulan raporda, su yorum da yer aliyor:
28 Agustos 2000'de Ankara'nin bu seferki misafiri Israil Basbakani Ehud Barak'ti. Her ne kadar gelis sebebi 'Ortadogu barisi' idiyse de, Barak'in, basin toplantisinda 'GAP'ta ki alti ihaleye talibiz' cümlesini sözlerinin arasina sikistirmasi anlamli.
Çalismalarin ticari faaliyet semsiyesi altinda yapildigini anlatan raporda oldukça detayli ibareler yer aliyor.
GAP'ta alüminyum sulama boru ve ekipmanlarini üretmek üzere bir Türk-Israil ortak yatirimi hususunda girisimler de söz konusu. Bunun yani sira seracilik, tarimsal mekanizasyon, müsterek çiftlikler kurulmasi yolunda isbirligi çalismalari da sürdürülüyor.
Yine Soros
Dünyanin ünlü para simsari George Soros'un ortagi ve Subat 1999'da 'Milenyum GLK' adini verdigi dünya turu kapsaminda Türkiye'yi gezen Jim Rogers için de GAP Bölgesi çok sey ifade ediyor. Yahudi kökenli Jim Rogers'in, esi Paige Parker'la gerçeklestirdigi Türkiye gezisinde, Türk medyasi 500 bin dolar degerindeki özel yapim aracina büyük yer verdi. O günlerde internetteki sitesinde International Herald Tribune'de yayinlanan bir makalesinde, Yahudi kökenli ABD'li vatandaslari GAP bölgesinde arazi satin almaya davet ediyordu.
Savaslar artik tapu dairelerinde
Raporlar bu 'sabirli' çagrilarin yavas yavas hayata geçtigini ortaya koyuyor. Bugünün kosullarinda artik Maras'i Kahraman, Urfa'yi Sanli, Antep'i Gazi yapan tablolar rafa kalkmis durumda. Anlasilan o ki, savaslar artik cephelerde degil, tapu dairelerinde veriliyor.
Ve bugün gelinen nokta! Raporlar güneydoguda Istanbul'un yarisindan daha büyük alanin 'dolayli' olarak Israillilerin eline geçtigi alarmini veriyor. Buna birçok yabanci istihbarat kaynaginin da verileri eklendiginde, ortaya Israil kontrolünde bir Ortadogu tablosu çikiyor. Çünkü yabanci kaynaklarin raporlarina göre, Israil bu bölgede 'Kürtlerin aslinda Musevi olduklari' propagandasini yapiyor.
Istihbarat Raporlarina göre sistem nasil isliyor?
Rapor Israilli isadami ya da görevlilerin izledikleri yöntemleri de ayrintilariyla ortaya koyuyor. 'Istihbaratlara' göre, ilk is bölgede ekonomik zorluk çeken asiret reisleri tespit ediliyor ve ardindan 'aracilar' devreye sokuluyor.
Buralardaki topraklarda gelecek gören Yahudiler, bir yerine bes vererek Sanliurfa ve Mardin'de Yahudi kökenli Türk vatandaslari araciligiyla arazi alimina basladilar. Hatta bu konuda Sanliurfa yöresinde birbirleriyle yarismaktadirlar. Bölgede bulunan Süryaniler de Kiziltepe'de arazi alimlarina yardim etmektedirler.
Son yillarda, Israil'in GAP ile güneydogunun kutsal ve bereketli topraklari üzerindeki emel ve niyetleri açikliga kavustu. Türkiye ve israil hükümetleri arasinda faiz kredili ve içerigi net açiklanmayan, kredi süresi faiz orani ve buna benzer kosullari belli olmayan, 1 milyar dolarlik GAP kredisini Israilli firmalara yaptirmasi, Türkiye'nin bagimsiz,   j| hür tesebbüsle kendi öz yatirimcilarina vurulan en büyük darbedir. Bu firmalar 'haham' gözetiminde noterle ekonomik ve ticari ahlaka ve uluslararasi prensiplere, sartlara uymayan uzun vadeli bir sömürü taktigidir.
Israilli isadamlari rolündeki görevliler, bölgede görevli kamu personelini 'hizmet içi egitim' kapsaminda tertipledikleri gezilerle Israil'e götürmektedir. Israil'e yapilan bu gezilere özellikle bölgede yatirim ortakligi yaptiklari veya yapmalari muhtemel büyük toprak sahiplerini, ögretim üyelerini, bürokratlari, mahalli gazete sahipleri ve çalisanlarini, ziraat odasi baskanlarini ve dini konularda sözü dinlenir sahislari dahil etmektedirler.
Israil sirketleri bazi gübre bayiliklerini, yatirim ortakligi kuracaklari veya toprak alacaklari sahislar ile yapacaklari temasta, kendi kuruluslari gibi kullanmaktadirlar, Israilli isadamlari öncelikle piyasaya ödeme zorlugu içerisinde olan hatta Ziraat Bankasi'na borçlari bulunan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmektedir.
Özellikle basinçli sulama teknolojisi ve slaj misir (yemlik misir) üretimindeki uygulamalarini, üretimde pay sahibi olmak için yogun bir sekilde kullanmaktadir. Mardin Kiziltepe'den, Sanliurfa Harran'a kadar binlerce dönüm arazi bu amaçla kullanilmaktadir. Susuz ve taslik bir bölge olan Karacadag'da toprak alma ve kiralama girisiminde bulunan Israilli sirket yetkilileri, özellikle Türkmen asiretlerinin olumsuz cevaplari ile karsilasiyorlar. Buna ragmen, raporlara göre, 50 bin dönüm kiraç arazinin 15 yillik kirasi pesin verilmek bile istenmistir.
Zaman içerisinde dünyanin en gelismis seralarinin yer alacagi planlanan Sanliurfa/Karaali'de, halen üretim yapan seralardan bazilarinin Israilli sirketlerle ortak oldugu ve bu bölgede Israil'in yatirim çalismalarina devam ettigi bilinmektedir.
GAP projesinin üretim asamasina geldigi son yillarda ve özellikle de terörün inise geçtigi 1998 yilindan itibaren, yabanci devletlerin ve bu devletlere ait sirketlerin GAP bölgesine ilgisinin arttigi gözlenmektedir.
Bu ülkeler, önceleri terör ve insan haklari ihlalleri gibi olaylari incelemek maksadiyla, parlamenterleri ve konsolosluklari vasitasiyla bölgeyi kontrol altinda bulundurmaya çalisirken, bugün ayni görevlilerine ticari personelini de ilave etmis durumdadirlar.
Ulusal ve mahalli basin organlarinda yapilan yayinlarin incelenmesi ve bölge halki ile yaptigim mülakatlarda, özellikle Israilli isadamlarinin bölgede dikkati çekecek yogunlukta faaliyetler içerisine girdigi ve her geçen gün iliskilerini derinlestirdigi anlasilmaktadir.
GAP Bölge Kalkinma idaresi (BKI)'nin isbirligi içerisinde oldugu uluslararasi kuruluslarin ülkelerine bakildiginda karsimiza iki ülke çikmaktadir: ABD ve Israil. Isbirligi yapilan Israil kurulusunun adi ise MASHAV (Israil Uluslararasi Isbirligi Merkezindir.
BASINDA YER ALAN HABERLER
Sanliurfa Tarim il Müdürlügü ile GAP Bölge Kalkinma Idaresi (BKI)'nin ortak yayinladigi "Tarim Bülteni"nde konu ve satir aralarina serpistirilmis bazi dikkat çekici bilgiler vardir. Yalnizca bu bilgiler irdelendiginde dahi Israil'in bölgeye olan olaganüstü ilgisi açikça ortaya çikacaktir.
Bu bültende yer alan bazi detaylarin bulunmasi nedeniyle bültenin ana fikrinin bulundugu paragraflari buraya almakta fayda olduguna inaniyorum.
"1999 yilinin 26 Ocak - 26 Mart tarihleri arasinda çesitli ülkelerden gelen 35 ögrenci ile 5 Israilli uzman bölgede 2 aylik uygulama çalismasi yapmaya baslamislar-dir."
Ayni bültende, 'ISRAILLI YETKILILERIN BÖLGEYE AKINLARI' basligi altinda su açiklamalara yer verilmektedir:
"Genel merkezi Israil'de bulunan MERHA V adli tarim sirketinin Genel Müdürü Mr. Joseph DLOOMY ve Su Kaynaklari Gelistirme Müdürü Shalom HAREL, GAP ile ilgili çalismalari yerinde görmek ve incelemelerde bulunmak amaci ile 24-26 Kasim 1998 tarihleri arasinda Sanliurfa ve Mardin illerini ziyaret ettiler.
Ayrica çiftçi egitimi ve yayim faaliyetleri kapsaminda Israil Hükümeti ile Idaremiz arasinda imzalanan protokol çerçevesinde Israilli uzmanlar tarafindan 14-24 Aralik 1998 tarihleri arasinda GAP illerinden gelen yayim uzmanlarinin katildigi hizmet içi egitim yapilmistir.
GAP Bölgesi Tarim Il Müdürlükleri, Tarim Kredi Kooperatifleri, GAP Idaresi ve Köy Hizmetleri Arastirma Enstitüsünden gelen 41 uzmana verilmis olan 'Çiftçi Egitim Ve Yayim Faaliyetleri' konulu kursun açilisi 14 Aralik 1998 tarihinde GAP BKI Baskan Yardimcisi M. Kaya YASINOK ve Israil Büyükelçiligi Maslahatgüzari Amir MAIMON tarafindan yapilmis olup, 24 Aralik 1998 tarihine kadar devam etmistir.
Yasin YAGG'nin arastirmasi olarak kaleme alinan ve "GAP'TA SOGUK SAVAS" basligi ile Aksiyon dergisinde yayinlanan yazida konu çok boyutlu olarak ele alinmistir;
"GAP idaresi son yillardaki durumunu su sekilde açikliyor; 'Bugün üç yabanci sermayeli yatirim insaat halinde olup, birinin ise anlasmasi imzalanmis bulunmaktadir. Bu yatirimlardan biri tekstil (% 33 Isviçre), biri insaat malzemesi (% 50 Almanya), biri cam elyafti boru (% 50 ABD) ve biri de gida (% 50 Israil) yatirimlardir.'
Istihbarat raporlarina göre ayrica, GAP bölgesinde su ana kadar 67 Israil firmasinin toprak satin aldigi, en az bu kadarinin da gizli bir sekilde pazarliklar yürüttügü kaydediliyor."
Israil’in GAP bölgesindeki toprak çalismalarinin önündeki muhtemel engellerden biri, MGK'dir. Çünkü gerektiginde MGK stratejik noktalarda bulunan kimi topraklarin satisi ile ilgili olumsuz görüs bildirerek satisina engel olabilmektedir.
Israil sirketlerinin, Türk Milli Güvenlik Kurulunun bu engelinden (toprak satislarina onay verilmemesi) kurtulmak için bulduklari yol ise çok basittir; bazi yerli firmalar ile ortaklik kurmak.
Bölgede yerli firmalarla ortaklik kurmus onlarca yabanci sirket tüm yasal engelleri asarak dolayli bir biçimde toprak satin almis durumdadir.
Bu arada bütün bunlarin disinda, Israil'in bölgede çalismalar yapmasini mesrulastiran gerekçeler de yok degildir. Mesela basinçli sulama sistemleri konusunda dünyanin ileri ülkelerinden birisi Israil'dir. Bu da Israil'in bölgedeki faaliyetlerini kimi noktalarda mesru bir zemine oturtmaktadir.
Israil, GAP bölgesindeki faaliyetlerini çesitli biçimlerde sürdürmekle birlikte, tüm dünyada ortaya koydugu dezenformasyon yöntemleriyle de kendisine yeni müttefikler yaratarak siyasi gelecegini garanti altina almanin ve belli konularda tüm dünyada yarattigi olumlu bakisin güçlenmesi için de çaba sarf ediyor.
Israil, son yillarda Ortadogu halklari üzerinde açikça hissedilen siddetli Siyonizm baskisinin yerini yavas yavas daha sistemli üretilen karsi istihbarat yöntemleriyle siyasi amaçlara birakmakta.
Bunlardan biri de Özellikle Kuzey Irak'ta yasayan Kürtleri etkilemek ve onlari daha siki kontrol altina almak amaciyla üretilmis söylentilerdir.
Kürtler Museviymis!
Israil yalanlasa da kuzey Irak'taki varligi konusunda ortaya çikanlara bir türlü engel olamiyor, Israil merkezli enformasyon kuruluslarinin Ortadogu'daki yeni oyunu daha çok Kürt Halki üzerinedir, Israil devleti destekli bu kuruluslarin üzerinde çalistiklari tez ise oldukça çarpicidir: Kürt Yahudiler.
Saddam Hüseyin yönetiminin ABD tarafindan devrilmesiyle birlikte, Kuzey Irak'ta, ABD ve Kürtlerden olusan iki bilinmeyenli denkleme bir üçüncü boyutun daha eklenmekte oldugunun ilk isaretleri geçen yil gelmeye basladi...
Bu denklemle baglantili olarak, Israilli bilim adamlari son on yildir yaptiklari genetik arastirmalarin sonuçlarini açikladilar.
Sürecin islemesiyle birlikte Israil ve ABD'de es zamanli yapilan açiklamalara göre Sefuerdi Yahudileri ve Kürtler, binlerce yil öncesinden baba tarafindan gen akrabasi idiler. Yani ayni soydandilar.
ABD de faaliyet gösteren 'Israeli Kurdish Friendship League' adli örgüt bu iddiaya hemen sahip çikarken, Amerikali yazar Kevin Brooks da Yahudi ve Kürtlere bir tavsiyede bulunmakta gecikmiyor ve: "Bu durum ümit ederiz ki Kürt ve Yahudileri, son yillarda sahip olduklari dostluk iliskilerini sürdürmeye tesvik eder," diyor.
Anayurt mu?
Yahudilerle Kürtlerin, akrabalik temelinde bir araya getirilmelerine yönelik bu arastirma ve yayinlarin hemen ardindan, basin yolu ile uçurulmaya baslanan baska sinyaller o dönemde dikkatleri pek de üzerine çekmemisti. Saddam zamaninda, Kuzey Irak'in, Araplastirilmasi politikasi uyarinca, özellikle Zaho Bölgesi'nde yasamakta olan 150 bin dolayindaki Kürt Yahudi, baskilara dayanamayarak Israil'e göç etmek durumunda kalmislardi. Aralarinda Israil Savunma Bakanligina kadar yükselen Isak Mordehay gibi Kürt Yahudiler, Saddam yönetiminin sona ermesinden sonra niçin anayurtlarina dönmesinler di ki?
Ortaya ilk atildigi dönemlerde aralarinda gerekli iliski kurulamayan bu iki haberin hangi amaca hizmet ettigi kisa bir süre sonra anlasilacak, ancak Türkiye, atin Üsküdar yolunu yarilamasindan sonra uyanarak duruma, o da "dostlar alis veriste görsün" kabilinden müdahale edecekti.
Kuzey Irak'ta da ayni tablo var
Bütün bu senaryolarin tek bir merkezde toplanmasi ile aslinda ortaya konulan tüm bu tezlere, varsayimlar vasitasiyla yeni eklemeler yaparak, Israil'in 4000 yil öncesine dayayarak bu güne tasidigi bir senaryo damgasini vuruyordu. Bu "Vaadedilmis Topraklar" bilmecesinin 21. yüzyil yansimasindan baska bir sey degildi.
Tam da bu aralar ortaya çikan istihbarat raporlari, Israil'in Kuzey Irak'ta genis araziler satin almakta oldugunu göstermekte. Türk Disisleri Bakanligi'nin, bu konuda duydugu rahatsizligi Israil'e ilettigi haberleri gazetelerde yer alirken, Israil'in karsi açiklamasi gecikmedi, Israil’e göre "Bu haberler gerçekleri yansitmamaktaydi, Israil, Kuzey Irak'ta Türkiye den habersiz davranmak düsüncesinde degildi ve bunu dile getiren kisi Basbakan Saron'un kendisiydi."
Bu arada Türkiye'nin dikkatleri, Süleymaniye'de askerlerimizin basina geçirilen çuval gibi baska olaylara çevrilmis, Israil'in Filistin'de uyguladigi asiri güç kullanimi ve devlet eli ile islenen suikastlar gündeme yerlesmisti.
Ayni siralarda Amerika mahreçli üç haber pes pese Türk kamuoyunun gündemine düstü. New York Times, Kürtlerin, Kuzey Irak'taki demografik ve siyasi harita ile oynayarak bölgeyi Kürtlestirdigini, Kerkük çevresinde toplanan binlerce Kürdün kente girmek üzere bekledigini yaziyor, ertesi gün Nevv Yorker dergisi, Pulitzer ödüllü ve Ebu Garip Cezaevindeki iskenceleri ortaya çikaran Seymour Hersh imzali bir baska haberi piyasaya sürüyordu.
Ajanlar egitiyor.
Hersh'in, Israil'in Washington ve Ankara Büyükelçileri ile KYB lideri Talabani tarafindan yalanlanan haberine göre, Israilli ajanlar bir süredir Kuzey Irak'ta Kürtlere komando egitimi vermekteydiler. Bu egitim geçen yil ABD'li yazar Kevin Brooks'un sözünü ettigi, Kürt ve Yahudiler arasinda son yillarda görülen dostane iliskilerin bir sonucu muydu bilinmez ama bilinen, bu haberin Ankara'ya bomba gibi düstügü ve yalanlamalara karsin büyük bir rahatsizlik yarattigi idi.
Çok uzun olmasa da Ortadogu'daki diger devletler ile kiyaslandiginda oldukça eski olan Türk - Israil iliskileri, bu ve daha çok Irak savasi sonrasi meydana gelen buna benzer olumsuzluklarla birlikte yepyeni bir mecraya kaydi.
Daha çok olumlu gelisen iliski Irak savasi sirasinda ve Kuzey Irak'taki israil - Kürt iliskileri neticesinde karsilikli sözlü tartismalarla baska bir boyut kazandi ve sonuçta oldukça gerilimli bir süreç baslamis oldu.
Bu olumsuz olaylarla birlikte devam eden sinir harbi, Israil basbakan yardimcisinin bir televizyon programindaki  tavriyla birlikte açiga çikti.
Israil Basbakan Yardimcisi neden sinirlendi?
Resmi temaslar için Ankara'ya gelen Israil Basbakan Yardimcisi Ehud Olmert, gazeteci Fatih Altayli'nin televizyondaki Teke Tek programina katildi. Altayli'nin sorulari, Israfil’in Kuzey Irak'taki faaliyetleri ile ilgili iddialar üzerineydi.
Altayli'nin, Kudüs Üniversitesinden bir profesörün, bir Israil gazetesindeki yazisini referans alarak Olmert'e yönelttigi sorulari Olmert 'dedikodu' seklinde yanitladi ve tepkisini; "Bunlar aptalca hikayeler. Biz Türkiye ile çok ciddi iliskileri olan bir ülkeyiz. Bu saçma hikayelerle ilgilendigimizi mi saniyorsunuz?" sözleriyle dile getirdi.
Altayli, bu iddialar üzerine geri çekilmedi ve "sizin dedikodu dediginiz seyler, bugünün gündem maddesi. Yaniliyorsam, yaniliyorsun deyin" diyerek tartismayi alevlendirdi. Altayli'nin bu sözü Olmert tarafindan tekrar yalanlandi ve somut hiçbir bilgi ortaya koymadan "Biz hiç bir sekilde Kuzey Irak'ta herhangi bir faaliyete girmedik, Kürtlerle iliskiye girmedik. Ben Israil hükümetini temsilen buraya geldim ve eger yok diyorsam lütfen bana güvenin" dedi.
GAP bölgesinde Israillilerin arazi aldigi yönündeki ilk haberim Nokta Dergisi'nde yayinlandiktan sonra, her kafadan bir ses çikmaya basladi. Ancak yazdigim hersey istihbarat raporlarina dayaniyordu. Bunun disinda ortaya çikan söylentiler ise isin gerçek boyutunu gölgeleyecek sekilde bilinçli bir sekilde ortaya atiliyordu. Dini hassasiyetlerle ortaya atilan kimi iddialarin gerçeklerle çok da fazla baglantilari olmamalarina ragmen, Israil'in bölgedeki faaliyetlerinin temelde "Vaadedilmis Topraklar" eksenine oturdugunu inkâr etmek de mümkün degildir.
"Israil'in Gizli hesabi Yok diyorsam yoktur"
Nokta Dergisinde benim imzamla yayinlanan Israil'in GAP bölgesinde toprak aldigi haberinden sonra konuyla ilgili birçok haber yayinlandi ve tartismalar yapildi.
Türkiye'de bu degerlendirmeler yapilirken konu Israil kamuoyunda da yanki buldu ve Israil hükümeti savunmaya yönelik adimlar atmaya basladi.
Bu adimlar kapsaminda Israil'in Istanbul baskonsolos yardimcisi Mose Kanfi Nokta Dergisine geldi. Konuya verdikleri önem buradan da belliydi. Nokta'ya gelisi sirasinda ben baska bir görev için disarida idim. Ancak benim yoklugumda Kanfi ile röportaj yapildi. Kanfi, verdigi röportajda iddialari kesin bir dille yalanladi ve Israil'in bölgedeki tüm çalismalarinin ticari çalismalar oldugunu iddia etti.
Iste Kanfi'ye sorulan sorular ve Mose Kanfi'nin yanitlari:
-           Güneydogu Anadolu'da askeri ya da istihbarata yönelik herhangi bir Israil etkinligi hakkinda resmi bilginiz var mi?
'Ne Israil askerinin, ne istihbaratinin ne de baska bir grubun Türkiye'nin güneydogusunda ya da Kuzey Irak'ta bir etkinligi var. Israil'in Güneydogu Anadolu'daki varliginin tek nedeni, GAP'taki 22 Israil sirketidir. Kuzey Irak'ta ise hiçbir varligimiz yok.
Sirketlerimiz, 1998 'de Cumhurbaskani Süleyman Demi-rel'in Israil ziyaretinin ardindan, Türk hükümetinin sundugu anlasmalarla GAP'a gitti. Türkiye'nin tarim alaninda yüksek teknolojiye ihtiyaci vardi. Israilli firmalar barajlar, sulama sistemleri ve kanal yapimiyla ilgili bütün arastirmalari ücretsiz yapmayi teklif etti. Bunlar dünya çapinda is yapan sirketlerdir. Güney Amerika'dan Filipinler'e, Orta Asya'dan Afrika'ya uzanan bir alanda, hatta Ürdün ve Misir'da bile is yaptilar. Dertleri toprak ya da gayrimenkul satin almak degil, kar etmektir.'
-           Peki, nereden ortaya çikti bu iddialar?
-           Türkçe'de bir deyis vardir... 'Ates olmayan yerden duman çikmaz. Bizde de aynisi var. Bakin Israil'den iki gün önce döndüm. Orada, Türkiye'de bizim toprak satin
aldigimiz iddialariyla savasmak zorundayim dedigimde bana inanmiyorlar. Emin misiniz? Türkler bunlara inaniyormu? Neden GAP'ta toprak alalim ki? Diye soruyorlar. Istanbul'a döndügümde Israil hakkinda yazilanlar beni soka ugratti. Ben bile iddialarin, aslinda dedikodularin diyecegim, bu seviyeye geldigine inanamadim.'
Sözüm serefim üzerine orada isimiz yok.
-           Türkiye 'de bu iddialarin tartisildigindan Israilli yetkililerin haberinin olmamasi bana pek mantikli gelmiyor.
-           'Farkindalar di ancak seviyesi ve ciddiyeti hakkinda bir fikirleri yoktu. Bu seviyeye gelecegini düsünmediler.'
-           Sizin deyiminizle isler 'bu seviyeye geldiginde', Israilli yetkililerin degerlendirmeleri ne oldu peki?
-           'Israil'de istihbarat açisindan, askeri ve siyasi anlamda en yetkili makamlara defalarca, bu dogru mu, orada bir seyler yapiyor muyuz? Lütfen bana dogruyu söyleyin çünkü konsolosluk adina konusmasi gereken benim, bilmem
gerekiyor? Dedim. Bana, Mose, seni yüzde yüz temin ederiz ki, rahatlikla iddialari reddedebilirsin, orada yapacak isimiz yok dediler.
-           Abraham Tilmen adini duydunuz mu?
-           'Hayir'
-           O'nun istihbarat birimlerinizle ilgisi olsa, MOSSAD, bizden der miydi?
-           'Inanin bana, size yetkili makamlar derken, gerçekten en yetkili makamdan söz ediyorum. Sizi yüzde yüz temin ederim, serefim üzerine konusuyorum ve söz veriyorum ki orada hiçbir sey yapmiyoruz.'
-           Türkiye 'n/n endisesini görüyor musunuz?
-           'Hassasiyeti biliyoruz. Bölgede Türkiye'nin çikarlari aleyhine olacak bir sey yapmayiz. Ankara'nin izni ve isbirligi olmadan asla bir sey yapmayiz zaten.'
-           Bu iddialarin ardindan resmi olarak güneydoguya gitmeniz istendi mi?
-           'Hayir. Ayrica, Yahudileri yasamalari için Kuzey Irak'a geri gönderdigimiz iddialari da var. Israil'in amaci Yahudileri geri yollamak degil, dünyadaki/eri bir araya getirip onlara bir siginak yaratmaktir. 1950'ler de yaklasik 65 bin Yahudi, Kuzey Irak'tan Israil'e geldi. Çünkü bu bölgede kendilerini güvende hissetmediler. Neden geri dönsünler? Kisi basina düsen yillik gelirin 70 bin dolar oldugu bir ülkeden ayrilip, bin dolardan az oldugu bir ülkeye gitmeyi kim, neden ister? Orada ev alsa, arsa alsa ne olur ki?
-           Çikis noktasi, Israil'in suya olan ihtiyaci degil mi?
-           'Evet ama biz GAP'tan Israil'e nasil su götürecegiz ki? Develerle mi? Su zaten Irak'tan ve Suriye'den geçerek geliyor. Biz nasil alalim GAP'tan? Bu tamamen bilim kurgudur. ..
Ayni tarihlere denk gelen bir baska gün ise Tapu Kadastro Genel Müdürlügü de tartismalardan uzak kalamadi ve konuya dahil oldu. Israilli isadamlarinin ve onlar tarafindan organize ve finanse edilen diger kisilerin faaliyetlerinin, medya araciligiyla tartisma konusu edilmesi sürecinde, "yabancilara toprak satisi" konulari yogun tartisilinca Tapu Kadastro da bir açiklama yapti.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adli, yabancilarin Türkiye'de tasinmaz mal edinmesinin çok açik ve net sekilde izlendigini vurguladi ve 'bu is basibos degil' dedi.
Zeki Adli, basinda yer alan yabancilarin Türkiye'de gayrimenkul edinmesine iliskin haberlere açiklik getirmek amaciyla, Genel Müdürlük binasinda bir basin toplantisi düzenledi. Ancak, sadece yabancilarin gayrimenkul edinmesini degerlendirdi. Türkiye'de her isteyen kisinin istedigi yerde, istedigi sekilde gayrimenkul alamadigina isaret eden Adli, 'Bu is titiz sekilde, hem hükümet hem ilgili kuruluslar tarafindan koordinasyonlu ve saglikli sekilde izlenip, degerlendiriliyor', diye konustu ve çalismanin önceki bölümünden de hatirlanacagi üzere, asagidaki metinde yer alan açiklamalarda bulundu.
2644 sayili Tapu Kanununda yapilan degisiklikle, 'yabanci uyruklu gerçek kisiler ile yabanci tüzel kisilige sahip ticaret ketlerinin Türkiye’de tasinmaz mal ve sinirli ayni haklar edinimlerine’ iliskin esaslar getirildigini anlatan Adli, ancak bu kisiler ve sirketlerin Türkiye'de edinebilecegi alanin 30 hektar i!e sinirlandirildigini ve bu miktarin, ancak hükümet izni ile asilabildigini belirtti. Yabancilarin tasinmaz alimlarinda, özellikle turizm bölgelerine ragbet ettigine ve bu bölgelerdeki yaniklar, siteler ve beldeler genellikle köy sinirlar' içinde bulundugundan, köylerde tasinmaz mal edinimini yasaklayan maddenin yürürlükten kaldirildigina dikkati çeken Adli, bununla ayrica yatirimlari tesvik etmeyi amaçladiklarini söyledi.
TKG'ye göre kim ne kadar mal edinmis?
2644 sayili Tapu Kanununun yürürlükte oldugu 1934 tarihinden, Temmuz 2003 tarihine kadar, toplam 58 ülkenin 38 bin 229 vatandasi tarafindan, 37 bin 336 adet tasinmaz mal edinildigini anlatan Adli, yabanci gerçek kisiler tarafindan edinilen tasinmaz mallarin toplam alaninin ise 265 bin 872 dönüm oldugunu, bu alanin büyük kisminin da Suriye uyruklularin Hatay, Gaziantep, Kilis bölgelerindeki tasinmaz mallari oldugunu belirtti. Yasa degisikliginin yürürlüge girdigi 19 Temmuz 2003 tarihinden günümüze kadar da, toplam 48 ülkenin 7 bin 138 vatandasi tarafindan 6 bin 80 adet tasinmaz mal edinildigini' kaydeden Adli, bunun 5 bin 713'ünün satis, 445'inin ise intikal ve miras gibi farkli nedenlerle edinilen mallar oldugunu söyledi.
Degisiklik sonrasi Ingiltere basi çekiyormus
Kanun degisikligi yürürlüge girmeden önceki dönem-de, Türkiye'de en fazla tasinmaz mal edinen 10 ülkenin basinda 12 bin 355 adet tasinmaz mal ile Yunanistan'in bulundugunu belirten Adli, bunlarin yaklasik 11 bininin Türk kökenli Yunan uyruklu vatandaslar ait oldugunu bildirdi. Toplam 9 bin 709 tasinmaz ile ikinci sirada bulunan Almanya'yi ise 4 bin 573 adet tasinmaz ile  Suriye'nin izledigini anlatan Adi:, 2003 yilindan önceki dönemde en çok tasinmaz mal edinilen illerin basinda ise 9 bin 49 gayrimenkul ile Istanbul, 5 bin 562 adet tasinmaz ile de Antalya oldugunu kaydetti. Adli, yasa degisikliginin yürürlüge girdigi 2003 tarihinden itibaren de, Türkiye'de en fazla tasinmaz mal edinen ülkelerin basinda 2 bin 402 adet tasinmaz ile Ingiltere, bin 428 adet tasinmaz ile Almanya, 482 adet tasinmaz ile de Hollanda'nin bulundugunu, en çok tasinmaz edinilen illerin basinda ise Antalya, Mugla ve Aydin'in geldigini söyledi.
2003'ten bu yana 44 Trilyonluk satis yapildi
Kanun degisikliginin yapildigi 2003 yilindan bu yana, tapu kayitlarina geçen yabancilarin satin aldigi tasinmaz mallarin bedelinin 44 trilyon lira oldugunu bildiren Adli, bunun Merkez Bankasi reel kayit degerinin ise 600 milyon dolar oldugunu vurguladi. Bugüne kadar Türkiye genelinde 45 bin 252 yabanci uyruklu gerçek kisilerin 43 bin 307 adet tasinmaz edindigini belirten Adli, bunun 15 bin 908'inin arsa, arazi, 4 bin 526'sinin binali arsa, 22 bin 873'ünün de bagimsiz bölüm oldugunu kaydetti. Türkiye'nin 780 bin kilometrekarelik toplam yüzölçümünden yabancilarin mülkiyetinde olan alanin 269 bin 296 dönüm olduguna dikkat çeken Adli, bunun 10 binde 3 civarinda oldugunu söyledi. Adli bu arada, yabancilarin tasinmaz mal ediniminin 2004 Agustos ayi itibariyla, geçen yilin ayni ayina kiyasla yüzde 26 artarak 3 bin 564 adet olarak gerçeklestigini vurguladi.
Suriyelilere, 1939'den beri tasinmaz mal satisi yasak
Türkiye'de yabancilara ait toplam 269 bin 296 dönümlük alanin 241 bin 451 dönümlük kisminin Suriye uyruklu yabancilara ait olduguna isaret eden Adli, dolayisiyla Suriye uyruklular disinda tüm yabanci ülke vatandaslarinin edindigi alanin, 27 bin 845 dönüm oldugunu söyledi. Adli, Hatay'in Türk sinirlarina dahil oldugu 1939 yilindan bu yana Suriyelilere tasinmaz mal satisinin yasak oldugunu ve bu tarihten mal ediniminin söz konusu olmadigini belirtti.
Suriyelilerin 1939 yilindan önce aldigi gayri menkullerin de Hazine tarafindan kontrol edildigini anlatan Adli, Suriye uyruklularin Türkiye'de edindigi toplam 4 bin 590 adet tasinmazin daha çok Hatay, Gaziantep, Kilis ve Mardin illerinde bulundugunu ifade etti. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Adli, söyle devam etti: 'Türk vatandaslarinin Suriye'de, Suriye uyruklularin ülkemizde, mevcut tasinmaz mallarindan daha fazla tasinmaz mali bulunmakta olup, iki ülke arasinda uzun süreden bu yana emlak müzakereleri sürdürülmektedir. Buna karsilik, Suriye uyruklularin ülkemizdeki tasinmaz mallariyla ilgili herhangi bir tasarruf yaptirilmamakla birlikte, devletimizin kontrolünün saglanmasi amaciyla bu mallar kayit altina alinmistir."
TKG'ne göre GAP'ta Israil uyruklularin tasinmazi yok!
GAP bölgesinde yabancilarin edindigi tasinmaz mallarla ilgili de basina açiklamalarda bulunan Adli, bölgedeki toplam 9 ilde 939'u 1939 yilindan önce Suriye uyruklulara ait olmak üzere, toplam bin 961 adet tasinmaz oldugunu bildirdi. Resmi kayitlara göre GAP bölgesinde Israil uyruklular adina kayitli bir tasinmaz bulunmadigina dikkati çeken Adli, Türkiye genelinde ise toplam yüzölçümü 63 dönüm olan 133 adet tasinmaz malin, 101 Israil uyruklu kisi tarafindan edinildigini kaydetti.
 
Yabancilarin aldigi en büyük alan 19 dönümmüs(?)
Daha sonra gazetecilerin sorularini yanitlayan Adli, yüzölçümü bakimindan Türkiye'de yabancilarin satin aldigi en büyük arazilerin, Türkiye'de dogup daha sonra yabanci ülkelerin vatandasligina alinan kisilere ait oldugunu anlatti. Adli, ancak yabanci isimli kisilerin ülkede aldigi en büyük alanin 19 dönüm oldugunu söyledi. Israil uyruklu kisilerin, Türk vatandaslari adina gayrimenkul alip almadigina iliskin soru üzerine Adli: "Normalde satis islemlerinde kimin adina satis yapildiysa, onun adina geçerlidir. Israillilerin mal almalari serbestken, neden baska adlarla alsinlar?" diye sordu. Basinda çikan haberler sonrasi, GAP bölgesine kamu kuruluslarindan yetkililer gönderdiklerini anlatan Adli, bu incelemelerin kamuoyunu bilgilendirmek ve resmi olmayan satis varsa bunu ögrenmek için oldugunu söyledi. Adli, "genis arazilere sahip olmak isteyen kusku yaratacak kisiler olup olmadigina" iliskin soruya karsilik da, kurum ve kuruluslarla periyodik iletisim halinde olduklarini belirterek, "bugüne kadar tehlike noktasinda bir sey hissetmedik" dedi.
Ciddiyet anlasilmadi galiba?
Tapu Kadastro Genel Müdürü Zeki Adli, Israil'in GAP bölgesinde tasinmazi olmadigini söylüyor. Ancak istihbarat raporlari, Israil'in çok gizli bir plan dahilinde, GAP'ta ki su kaynaklarini kendi lehine çekmek için çalisma yapmasinin yani sira, teknolojik olarak sulama projeleri adi altinda Türk sirketlerle ortak çalisma yaptigini belirtiyorlar.
Israil, 450 bin dönüm araziyi da Musevi kökenli Türk vatandaslari araciligi ile satin aliyor. Nasil ki Suriye, Türkiye'den toprak alma konusunda sabikali, Israil'in de tarihi itibariyle ayni uygulamaya alinmasi gerekirdi. Israil GAP'ta yaptigi arazi alimlarinda piyon olarak kullandigi Türk vatandaslarina, özel bir anlasma imzalatmaktadir. Su ana kadar bu anlasmalarla ilgili yazili bir detay medyaya yansimamakla birlikte, bu bölgede ekonomik güçleri binlerce dönüm arazi almaya yetmeyen isimlerin varligi bu anlasmalarin varligiyla ilgili iddialari güçlendirmektedir.
Iste bu asamada Tapu Kadastro Genel Müdürlügünün çaresizlik içinde oldugu ortaya çikiyor... Bunu açiklamasa; da zor durumda kaldigi nokta burasi. Ancak askeri kaynaklar isin detayli boyutunu mercek altina aldilar bile...
Bana en son gelen bir bilgi de konunun ne derece ö-nemli oldugunu ortaya koyuyor. Konya'nin Karapinar ilçesinin Askeri Stratejik Bölge oldugunu herkes biliyor. Bu alanda uluslararasi askeri atislar yapilir. Ayrica bu alan Kara Kuvvetleri Komutanligi, Egitim Doktrin Komutanliginin bulundugu yerdir...
Iste burada yeni bir gelisme yasaniyor. Israilli isadamlari 'Tarimsal Isbirligi ve Kalkinma Projesi' adi altinda bir çalisma baslattilar. Ve bölgede bu çalismayi yürütmek için 40 bin dönüm arazi kiraladilar. Bu ise aracilik eden ise Karapinar Ilçesi Eregli Belde Belediye Baskani ile 3 Bölge Milletvekili... Iddiaya göre, israil buraya da teknoloji getirecek. Stratejik yer olan Karapinar'a...
 
CHP Meclise tasidi
Diger yandan istihbarat raporlari Nokta'da açiklandiktan sonra, konu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de tasindi. CHP isin takipçisi olacagini belirtti. Raporlarin tamamini kitabin ilerleyen bölümlerinde göreceksiniz...
CHP Grup Baskan Vekili Haluk Koç, yabancilarin son dönemde Türkiye'de çok büyük araziler satin aldigini bildirerek, "ülke topraklari ayagimizin altindan kaymaktadir" dedi.
Koç, bir grup milletvekili ile birlikte Parlamentoda düzenledigi basin toplantisinda, Ulusal Kurtulus Savasindan sonra 1984 yilina kadar ülke topraklarinin yabancilara satisina izin verilmedigini animsatti. Bugün 'Lozan'la perçinlenen Anadolu topraklarinin korunmasi konusunda duyarlilik gösterenlerin paranoya ile suçlandigi' bir dönemden geçildigini kaydeden Koç, ülke isgallerinin geçmiste oldugu gibi bugün de sadece topla tüfekle yapilmadigina dikkat çekti. Ülke topraklarinin korunmasini saglayan yasal düzenlemenin iki kez 'küresellesme döneminin ilk siyasi aktörü' olarak nitelendirdigi eski Basbakan Turgut Özal tarafindan delinmek istendigini ifade eden Koç, bu yasalarin Anayasa Mahkemesi tarafindan iptal edildigini animsatti. Geçen yil da 'karsilikli olmak ve yasal sinirlamalara uymak' kaydiyla yabanci uyruklu gerçek kisilerle ticari sirketlere Türkiye'de mülk edinme hakki tanindigini belirten Koç, CHP'nin bunun iptali için de Anayasa Mahkemesi'ne basvurdugunu anlatti. "Ülke topraklari bu getirilen uygulama ile ayaklarimizin altindan kaymaktadir" diyen Koç, sözlerini söyle sürdürdü:" (Bu tehlikeye kulak verin) demek bazilari tarafindan paranoya olarak adlandirilabilir, dinozorluk olarak görülebilir. Dinozorluk, paranoya bu degildir. Geçmisten bugüne bu uygulamanin Türkiye'yi topsuz, tüfeksiz, silahsiz bir ekonomik isgalin pençesine götürecegini söylemek yurtseverliktir, bu ülkeyi sevmek, bu ülkeye sahip çikmaktir. (Milli Görüs gömlegini çikarttik) diyen bir emperyalist aferin için kaliptan kaliba giriyor, dedigim için bana tazminat davasi açan yeni bir aktör bulundu ve yasa çikartildi. Anlasilan bunlar sevgili hocalarinin rahle-i tedrisatindan da iyi geçememisler."
Kimse bizim kadar cömert degil
CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kiliç'ta basin toplantisinda yaptigi açiklamada, "Bir yilda vatan topraklarindan 277 bin dekarlik kismi elden çikti" dedi.
Kiliç, bu miktarin sadece gerçek kisilerin aldigi bölüm oldugunu da belirtti. Kars Milletvekili Selami Yigit'te Suriye vatandaslarinin sinir bölgesinden, Yunan vatandaslarinin da Ege Bölgesi ve Trakya'dan büyük topraklar aldiklarini söyledi.
'Hiçbir ülke bizim kadar cömert degil' diyen Yigit, açiklamasinda sunlari söyledi:
"Karsiliklilik ilkesi bu yasada olmasina ragmen islemiyor. Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya tarim ve orman arazilerinin yabancilara satisini 2010 yilina kadar yasaklamistir. Polonya'da ise bu süre 12 yildir. Litvanya ve Estonya'da da AB'ye girmeden önce, yabancilar arazi satisi yasaktir. Rusya Federasyonu sinir bölgelerinde arazi satisina asla izin vermiyor. Israil'in topraklarinin yüzde 80'i devlete aittir. Bunlari kendi vatandaslari bile satin alamaz. AB'den müzakere tarihi bile alamamis Türkiye'nin bu kadar aceleci davranmasini ülkenin bütünlügünü tehlikeye sokacak bir uygulama olarak görüyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin kararini sabirsizlikla bekliyoruz."
Bu arada devletin bazi kurumlari arasinda da ciddi bir diplomasi yasaniyordu.
'Adalet Bakanligi'nin Gizli Genelgesi'
CHP Grup Baskan Vekili Koç, 2 Kasim 2001 tarihinde Adalet Bakanligi Uluslararasi Hukuk ve Dis Iliskiler Genel Müdürlügünün, Cumhuriyet Bassavciliklarina gizli bir genelge göndererek, Yunan uyruklu kisilerin kiyi ve sinir bölgelerinde mülk edinmelerine izin verilmemesini istedigini bildirdi. Bu duyarliligin gizli genelgeyle geçen hükümet döneminde gösterildigini kaydeden Koç: "Adalet Bakani zina ile ugrasacagina biran önce bu konuda neler oldugunu açiklasin. Üç maymunu oynayarak siyaset yapamazsiniz. Ülke topraklarinda kabadayilik yapmak kolay, kabadayiligi ülkeyi koruyarak yapin", diye konustu.
En fazla Yunanlilar
CHP Milletvekillerinin dagittigi haritalara göre yüzde 31.7 ile en fazla Yunan vatandaslari Türkiye'den mülk e-dindi. Yunanlilari yüzde 28 ile Alman vatandaslari, yüzde 12.2 ile ingilizler, yüzde 11.6 ile Suriyeliler izliyor.
Türkiye'de yapilan bu tartismalar devam ederken, ayni konu KKTC'nde de gündeme geldi ve KKTC Meclisi toplanarak alelacele KKTC topraklarinin yabancilara satilmasiyla ilgili yasalarini yeniden düzenledi ve yabancilarin toprak alimini oldukça agirlastirici kararlar aldi. Yavru vatan uyandi. Ancak Türkiye iyi niyetini koruyor.
Yavru Vatan Kibris uyandi!
Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, Annan Plani'nin Kibris'ta taraflara sunulmasinin ardindan önemli oranda artis gösteren yabanci uyruklularin KKTC'den tasinmaz mal almasina karsilik ilgili yasada köklü degisiklige gitti. Bakanlar Kurulu, yabanci uyruklularin KKTC'de tasinmaz mal edinmelerini düzenleyen yasadaki degisikligi onayladi. Buna göre, yabancilar bundan sonra KKTC vatandaslari gibi mülkiyet hakkina sahip olamayacak, satin aldiklari tasinmaz mallar üzerinde intifa (kullanma,faydalanma) hakkini 125 yilligina alacak. Bakanlar Kurulu Sözcüsü, Saglik ve Sosyal Yardim Bakani Hüseyin Celal, yaptigi açiklamada, satici mülkiyeti devrettigi anda mülkiyetin devlete geçecegine isaret ederek, devletin de yabancilarin bu tasinmaz mallari 125 yil süreyle kullanmasina imkân taniyacagini anlatti, ilgili yasada önemli bir degisiklige gidildigini belirten Celal, son aylarda yabancilara mal satisindaki egilimin artmasi üzerine, devletin hukuk makamlariyla istisare halinde bu tedbirin alindigini ve yasa tasarisinin ivedilikle meclise sevk edildigini bildirdi. Celal, bir soru üzerine, yasanin geriye dönük degil, yürürlüge girdigi tarihten itibaren uygulamaya girecegini belirtti. Bugüne kadar kaç yabanciya tasinmaz mal satildiginin belli olmadigini kaydeden Celal, Bakanlar Kurulundan izin talebi öncesinde mal sahibi ve alici arasinda sözlesmeler yapildigini, bunlari tespit etmenin pratikte mümkün olmadigini söyledi.
 
Israil için su hayatin kendisi
"Israil için su o kadar önemlidir ki biz, 1967'de Araplarla savasa biraz da su kaynaklarini kontrol altina alabilmek için girdik"
Mose Dayan, 1967 savasindaki Israil'in Ordu Komutani.
Hakan Türk'ün 'Büyük Komplo' adli kitabinin 'Nil'den Firat'a su politikasi' bölümünün girisi bu sözle basliyor.
Hakan Türk, kitabinin bu bölümünde su görüslere yer veriyor:
 "Kapali kapilar arkasinda Türkiye aleyhine alinan kararlarin acaba kaç tanesinden hükümetlerin veya devletin istihbarat birimlerinin haberi olmaktadir? Bunun en basit bir örnegini vermem gerekirse, Türkiye'den çikan Dicle ve Firat nehrinin sulariyla ilgili 'Baris Suyu' ismi altinda Türkiye'nin çogunlukla haberi olmadigi veya yapilan toplantilar bittikten sonra haberi oldugu kararlar alinip, bu kararlari uluslararasi kanunlarla pekistiriyorlar. Bizimse is isten geçtikten sonra bütün bu olanlardan haberimiz olmaktadir.
Israil su krizini asabilmek için, simdiye kadar çogu uluslararasi hukuka göre illegal olan çesitli projeler gelistirdi. Sürekli artan nüfusuna su saglamak için, Ürdün hatlari agiyla Tel-Aviv'e su pompaliyor. Isgal altindaki Bati Seria'nin hemen altinda yer alan ve yagmur sulariyla beslenen su katmanlari da Israil'in elinde. Bu arada Arap kuyularinin kullanimini da kapsayan bazi düzenlemeler, Bati Seria'daki Filistinlilere giden su akisini kisitliyor ve su Yahudilere aktariliyor. Isgal altindaki Golan Tepeleri'nin suyu da Israil'e akiyor. Tüm bunlara ragmen Yahudi Devleti'nin suya açligi bitmiyor.
Hayfa Üniversitesinden Arnold Soffa'ya göre, Israil felaketin esigine gelmis durumda, suda 2000 yilindan sonra yüzde 3O'luk bir azalma bekleniyor. Kiyilar sig ve topraklar gittikçe tuzlaniyor. Israil'in su ihtiyacinin önemli bir bölümünü saglayan Kinneret Gölü'ndeki su seviyesi kritik bir düzeye erismis halde. Yüzde 60'ta olan ve su kaynaklari sinirli olan Israil, susuzluk içinde kivraniyor. Israil DSI'si konumundaki Mekorot'un Su Kaynaklari Dairesi Baskani Raf i Boaz, Israil'de Ingilizce olarak yayinlanan The Jerusalem Post Gazetesi'ne Ocak 1996'da yaptigi açiklamada, zaten suyu tasarruflu kullanan Israil halkina, daha fazla tasarruf yapmalari çagrisinda bulundu.
Israil'in söz konusu su krizi, onu illegal politikalara yöneltiyor. Yahudi Devleti, on yillardir isgal altinda tuttugu Arap topraklarindaki sulari çaliyor. Ingiliz The Indepen-dent Gazetesi, Yahudi Devleti'nin söz konusu su gaspini söyle anlatiyor:
Likudpartisinin programinda 'Su bizim hayatimiz, böyle olunca da bu nesneyi bize karsi daima iyi niyet gösterisinde bulunmayabilecek/erin eline teslim etmemeliyiz" deniliyor. Isgalin baslangicindan bu yana Filistinlilere bes kuyu açma izni verildigi halde Israilliler, 40 derin kuyu a-çarak Filistinlilerin toplam kuyularindan çikardigindan daha çok su elde ediyor. Israil ortalama Filistinlilerin dört misli fazla su elde ediyor. Nitekim Filistinliler, 'çöle hayat getirdiler, ama bizim sularimizdan' diyorlar... Binlerce yil önce Yitzhak, ülkelerinde iki kuyu açmak için Filistinlilerle savasa girmisti. Bugün o kuyular tekrar açilmis durumda ve gelenege uyularak, onlara kin ve nefret "ihtilaf' adi verilmis.
Israil'in kullandigi suyun büyük orani, özellikle Bati Seria'da gerçeklestirilen kullanim, uluslararasi hukuka göre oldukça fazla. Bir Israil vatandasi bir Filistinlinin kullandigi suyun bes katini kullaniyor. Filistinliler ise bu suya Israil vatandaslarinin ödediklerinin üç katini ödüyor. Filistinliler Israil'in kendilerine ait su kaynaklarini çaldigini söyle anlatiyorlar:
'Israil suyumuzu çaliyor'... Bati Yakasi'nin altinda büyük bir su gölü var. Aslinda bu suyun tümü bize ait olan  topraklarda kaliyor. Ama Israil burada açtigi kuyulari çok çerin Kaziyor ve hemen suyun hepsini çekiyor. Isgal altinda tuttugu Bati Yakasi'ndaki su kaynaklarinin yüzde 90'im Israil kullaniyor. Bize içecek su birakmiyor. Gerçekte isgalin nedenlerinden biri bu. Israil 25 yildir bizim suyumuzla çölde vahalar yaratiyor. Hatta Lübnan'in güneyine girmesinin nedenlerinden bin da gene su. Bütün bunlar yetmiyormus gibi simdi baris masasina otururken kullandigi mevcut su kapasitesinden bir damla taviz vermek  istemiyor. Statükoya devamdan yana. Ortadogu barisinin ana konularindan biri olan su üzerindeki anlasmazligi gidermek için uluslararasi uzmanlara basvurmak istiyoruz.  Hiç olmazsa bir geçis dönemi boyunca kisi basina bir miktar belirleyip, Israil'in suyu bu kisi basina düsen miktara  göre bir esitlik ilkesi üzerinden hareketle dagitmasini  istiyoruz. Bizim talebimiz bu. Ama Israil tutuyor, bize Gazze'de su arindirma sistemleri kurmamizi öneriyor. Olacak sey degil. Feci pahali bir sistem bu. Öyle ki Coca-Cola içmek daha ucuza geliyor.
            Evet, Israil'in suya olan ihtiyaci giderek artiyor. Ancak  bir de buna vaadedilmis topraklari koyarsak, GAP'in ne kadar önemli oldugu anlasilir.
 Simdi Israil kaynaklari GAP'ta varolmalarinin tek nedeninin ticaret oldugunu belirtiyorlar. Peki tarihsel bir süreç ve sürdürülen politikalari hiçe mi sayalim? Bunlara bir diyecekleri yok mu? Herkes konusuyor. Ama Israil susuyor. Sadece icraat yapiyor ..'
 
2. BÖLUM
SONUÇ OLARAK
ISRAIL'IN GÖZÜ GAP'TA
Reagan döneminin sahin isimlerinden biri olan ABD Savunma eski Bakan Yardimcisi Richard Perle, ne gariptir ki Amerika'da Türkiye'nin lobisini yapmak için seçilmis olan sirketin de baskanidir.
Richard Perle önceki yillarda, Israil hükümeti lehine bilgi saglamasi konusuyla da gündeme gelmistir. Bazi iddialara göre, 1970 yilinda FBl'in düzenledigi bir operasyon sonucunda Perle, Israil Elçiligi'ne gizli bilgileri aktarirken yakalanmistir. Bilinmektedir ki çesitli zamanlarda tüm dünyada Israil adina lobi faaliyetlerinde bulunan Richard Perle, diger yandan da güneydoguda bir Kürdistan fikrini canli tutmaya çalisan isimlerden biridir. Ancak Perle Kürdistan fikrini canli tutan tek Amerikali da degildir.
Amerikan senatosunda görev yapan Yahudi senatör Stephan Solarz da bu fikrin önemli destekçilerindendim Yahudi senatör Stephan Solarz her firsatta Israil'e sadakatle bagli oldugunu belirtmekte ve Israil için iyi seyler yapmis olmakla övünmektedir.
1989-90 yillarinda Türkiye'ye gelen turistler arasinda Israil'e siginan Kürt Yahudilerinden bir grup da bulunmaktadir. Bu grup o dönemde Diyarbakir'daki Irakli Kürt mülteci kamplarini ziyaret etmis ve ciddi iddialara göre MOSSAD yararina bilgi toplamistir. Bu da Israil'in güneydoguya ilgisinin çok da yeni bir olgu olmadigini ortaya koymaktadir.
Israilli isadamlarinin son dönemlerde resmi yollarla yaptiklari GAP çikartmalari da konunun bir baska çarpici yönüdür... Israilli isadamlari GAP bölgesinde yer alan birçok ticaret odasi ile nedeni açikça belli olmayan çok derin iliski içerisine girmislerdir. Bir gazetenin haberine göre, Gaziantep Ticaret Odasi Genel Sekreteri Mesut Özçal bir süre önce, Israilli 20 isadaminin GAP'la ilgili yaptiklari ziyaretle ilgili olarak, Israilli isadamlarinin Gaziantep'e ziyaretlerinin çok olumlu geçtigini belirterek, Israillilerin GAP'la ilgili bütün gelismelere açik olduklarini belirtiklerini ifade etmistir.
Elinizdeki kitabin bütün bölümlerinde yer aldigi gibi, Israil'in ve Israilli Yahudilerin güneydogu bölgesine ilgisi açiktir. Ve bu faaliyetlerini çesitli nedenlerle açiklamaktadirlar. Bu nedenlerin basinda ise, Israil'in çok yeni teknolojilere sahip oldugu tarim teknolojisinin GAP bölgesinde kullanilmasidir. Bu nedenle Israil tarimsal yardim adi altinda bölgede rahatlikla faaliyet göstermektedir. Bir dönemin TOBB Baskani Yalim Erez; "Israil'in dünyaca ünlü zirai firmalari olan Cargill, Continental, Grain, Philip Brother, Mark Rich araciligiyla GAP bölgesindeki tarim için yüksek teknoloji getirebilir" demistir.
Israil'le yapilan bu "tarimsal isbirligi" yönteminin, perde arkasinda Israil tarafindan ne amaçla kullanilabilecegini düsündügümüzde ise konu biraz daha netlesmektedir.
Israil'in, Israilli isadamlari vasitasiyla dünyanin dört bir tarafinda çesitli konularda faaliyet gösterdigi bugün bilinen ve kabul edilen bir gerçektir.
Israil'in bu faaliyetleri ön planda teknolojik isbirligi gibi görünüyorsa da özellikle GAP bölgesinde gittikçe ivme kazanan faaliyetler Israilli din adamlarinin da katkisiyla baska bir kimlige bürünmektedir.
Bütün bunlar degerlendirildiginde elimizde çok net bir gerçek vardir. Israil GAP ile yakindan ilgilenmektedir ve bunu gizlememektedir.
Israil neyin pesinde?
Buraya kadarki verilerden de anlasilacagi gibi, Israil'in Güneydogu Anadolu'yu içine alan kutsal sinirlari ve suya olan acil ihtiyaci, GAP ile yakindan ilgilenmesine yol açiyor. Kuruyan topraklar GAP ile yeseriyor. Yeserdikçe de verimlilik artiyor. Dolayisiyla da Israil'in gözü önünde bulunan bu verimli toprak ve dolu dolu akan suya dönüyor. Israil GAP konusunda Türkiye ile isbirligi yapmak istedigini, Israil'in su kaynaklarindan yoksun oldugunu, Türkiye'nin ise zengin su, toprak ve isgücüne sahip bulundugunu her firsatta belirtiyor.
Simon Peres bir açiklamasinda Israil'den bahsederek; "Nüfus artiyor. Suyu üretmek için imkân yaratamazsak, bu kez su için savasacagiz" demistir.
Israil'e en yakin ve yogun su kaynaklarinin Türkiye'de oldugu gerçegini düsündügümüzde, Peres'in bu açiklamasinin kime karsi yapildigi anlasilacaktir.
Israil Hayfa Üniversitesinden Prof. Armon Sofer'de 1990'da verdigi demeçte, "Orta Dogu'da su kaynaklarinin kullanimi yüzünden savas çikacak" demistir.
Ortadogu'da çok ciddi bir su problemi oldugu bütün dünyanin bildigi bir gerçek. Israil ve isgal altindaki topraklarda kisi basina düsen su miktari gittikçe azalmaktadir. Bu da Israil'i gittikçe daha da radikal stratejik kararlar almaya zorlamaktadir.
Kisaca söylemek gerekirse, Israil, bölgesindeki suyun tamamini kontrol altina almak istemektedir. Çünkü su Israil için yasamsal öneme sahiptir. Vaat edilmis topraklarin içinde bulunan Ürdün nehrinden, Yarmuk ve Bati Seria'daki kaynaklardan Israil büyük miktarda su saglamakta ancak bu su Israil'e yetmemektedir. Versay Baris Konferansinda 1919'da ileri sürülen Siyonist Haritaya Litani Nehri de dahildir. Israil 1982'de Lübnan'a saldirisinda bu nehri kontrol altina almak istemis ancak basarili olamamistir. Sadece bu olay bile suyun Israil için ne kadar önemli bir sey oldugunu ortaya çikarmaktadir.
Sudan, Etiyopya ve Türkiye
Etiyopya'nin Israil güdümlü dis politikasi, gözleri Türkiye ve Sudan üzerine çekmektedir. Türkiye'deki Yahudi lobisinin çesitli alanlardaki yogun baskilari her geçen gün artarken, GAP bölgesinde her geçen gün Tel-Aviv merkezli yeni manevralar yapilmakta, yeni stratejiler gelistirilmektedir. Sudan'in Israil için stratejik önemi Israil'in bu ülke ile ilgili çesitli hesaplar yapmasina yol açmistir. Israil Devleti'nin kontrolünde bulunan ajanlar vasitasiyla Sudan'da ortaya çikan karisikliklar, bu devletin uluslararasi arenada çok agir baskilara ugramasina neden olmustur. Bu gün Sudan devleti bir yigin etnik çatismanin içerisinde bogulan bir devlet durumundadir. Ve bazi iddialara göre tüm bu çatismalarin merkezinde Israil ajanlari bulunmaktadir.
Israil bunu hep yapiyor...
Israil'in, güneydoguda kurulacak "Israil Kontrollü Kürt Devleti" ve su savasi senaryolari, Israil'in bu bölgedeki çalismalarinin temelini olusturmaktadir. MOSSAD-Barzani-Kürt Yahudileri isbirligi ile Kissinger ve Abramovvitz gibi kurmaylarin katkilariyla, Israil bir taraftan Kürt sorunu ile ilgili yeni öneriler getirirken, bir taraftan da ABD'deki stratejistlerine savas senaryolarini yazdirmaktadir.
Su sorununun Ortadogu'da bir savasa yol açacagi fikri ilk olarak 1986 yilinda ClA'nin Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Merkezi tarafindan ortaya atilmistir. Merkezi VVashington'da bulunan Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Merkezi, 1986'da 'Ortadogu'nun Su Sorunu' baslikli bir rapor yayinlar. Raporda; bölgedeki kurakligin artacagi, nehir debilerinin azalacagi, günlük hayatta suyun petrolden daha degerli olacagi gibi arastirma sonuçlarina yer verilir ve bir de kehanette bulunulur: "Nil, Ürdün ve Firat... Ortadogu'da, gelecekteki bir savas, mutlaka bu üç nehrin sularinin paylasilmasindan çikacak"...
Israil GAP 'ta ne ariyor?
Israil'in su andaki su ihtiyacinin önemli bir bölümü  Taberiye Gölü'nden karsilanmaktadir. Oysa Taberiye Gölü'ne akan Litani Nehri Lübnan üzerinden gelmekte ve bu gölün kontrolü Israil'in sinirlari disinda kalmaktadir. Israil'in Güney Lübnan'i isgal etmesinin temel nedeni budur. Çünkü Israil bu isgal planiyla hem stratejik bir alani kontrol altina almis, hem de kendisi için hayati öneme haiz su kaynagina sahip olmustur.
Buna ragmen, çesitli ülkelerden akin akin Israil'e gelen Yahudi göçmenler de hesaba katildiginda, gelecekte planlanan Israil Devleti'nin nüfusuna yetecek kadar su kaynagi Ortadogu'da bulunmamaktadir. Bu da Israil Devleti'nin gözünü Ortadogu disindaki su kaynaklarina çevirmektedir. Israil'in GAP'a son teknolojik sistemlerle yatirim yapmasi, hatta bu bölgede Kürt kökenli Yahudiler araciligiyla toprak almasinda yatan gerçek budur...
Israil'in Türkiye ile birlikte yürüttügü 'Baris Suyu' projesine göre Firat'in suyu Suriye üzerinden önce Ürdün'e, daha sonra da Israil'e aktarilacaktir.
Ilk anda hayata geçirilmesi düsünülen bu projeden sonra, Israil'in, GAP'in kontrolünün tamamen kendisine geçmesini saglayacak projeleri güneydogu üzerinde hizla uygulamaya soktugu gözlemlenmektedir.
Su = Hayat
Israil Tarim Bakani Rafa el Eitan: "Bölgede su, saatli bombadir", diyor.
Su sorunu hakkinda oldukça radikal görüsleri olan Eitan, MOSSAD'in askeri kanadi LAKAM'in eski sefidir.
Yapilan degerlendirmelere göre, Israil ve Ürdün, su rezervlerini tekrar doldurabileceklerinden, yüzde 15 daha fazla bir hizla tüketmektedirler. Israil'deki her yerlesim yeri günde 280 It. yani Filistin'dekinin 4 kati su harcamaktadir.
Israil Bati Seria ve Gazze'deki suyun yüzde 60'ini elinde tutmaktadir. Washington Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Enstitüsü görevlilerinden  ve Daniel C. Stoll Ortadogu'daki Su Kaynaklari Konusunda ABD Dis Politikasi adli arastirmalarinda, Ortadogu'da gelecekte muhtemel bir savasin petrol yüzünden degil de su yüzünden çikacagini belirtiyorlar.
Bu gün bilinmektedir ki, Israil'in Bati Seria ve Güney Lübnan'i isgal etmesinin en önemli nedenlerinden biri de buralarin zengin su kaynaklarina sahip olmalaridir.
Su ve Türkiye Israil Iliskileri
Siddetli su kavgalari Ortadogu için yeni bir sey degildir. Bu bölgede yapilan bundan evvelki birçok savas Nil, Dicle ve Firat nehirlerindeki suyun ekseninde yapilmistir.
Ortadogu'daki su kaynaklari durmaksizin artan ihtiyaçlar yaninda yetersiz kalmaktadir. Su her tarihte, bu bölgedeki devletler arasinda oldukça ciddi bir baski kaynagi olmustur. Yakin gelecekte, Firat, Dicle ve Nil Nehirleri ekseninde yapilacak bir su savasi hiç de sasirtici olmayacaktir.
Tüm kaynaklar, Ortadogu'da petrolden daha degerli hale gelmeye baslayan suyun, gittikçe önemini daha da rtirarak ve stratejik bir önem kazanarak, bölgede savas rüzgârlari estirebilecegini belirtmektedirler.
Su savaslarinda Türkiye'nin yeri
Iste birkaç baslik...
Los Angeles Times: Su Sorununda Türkiye Anahtar.
Ingiliz Disisleri Bakanliginca hazirlanan 'Ortadogu'da Su Sorunlari’ adli raporda; Israil Hükümeti'nin Türkiye'ye, Ortadogu'da savas su yüzünden çikabilir mesajini gönderdigine dikkat çekiliyor.
Middle East Dergisi, Türkiye'nin Israil'e bir Kibris firmasi araciligiyla su satacagini belirtti. Middle East, Türkiye'nin Israil'e suyu yüzer rezervuarlar araciligiyla satacagini ve bu amaçla Hayfa Limaninda özel terminaller yapildigini belirtti, Israil Su Isleri Genel Müdürü Tzamach Yishai de bunu dogruladi.
Israil Kibris'ta su projesiyle faaliyette. Bunun için ABD'den kredi aliyor. Bu projede Israil-KKTC baglantisini Jak ve Cefi Kamhi kuruyor. Jak ve Cefi Kamhi KKTC vatandasi. Kamhi Türkiye'deki Yahudi Lobisi içinde uluslararasi iliskileri saglayan kisi.
Genelde kimsenin bilmedigi bir sey de ayni çesit bir iliskinin Israil ve Suriye arasinda da bulundugudur. Bu iki ülkenin yillardir birbirleri ile savasmalarina ragmen çok genis çapli olmasa da aralarinda her zaman bu tip bir iliski olmustur.
Uluslararasi bazi kaynaklara göre, Mart 1988'de Israil Istihbarat Sefi Uri Lubrani Bükres'te Hafiz Esad'in Basdanismani Alaaddin Abedin ile bir görüsme yapar. Bu görüsmede Lubrani, Basbakan Samir adina, Güney Lübnan'daki gerilla operasyonunda kendilerine yardim etmelerini Suriye'den rica eder. Bu bulusma Viyana'da gerçeklesir.
Ocak 1989'da bu sefer Bükres'te Albay Ibrahim Sabuh ve Naim Sanika, Lubrani ve David Jocoby'den Esad'a düsman Müslüman Kardeslerin liderleri Saadeddin ve Munser Watar hakkinda bilgi alirlar.
Bu tarihlerde, görünürde birbirlerine düsman olan bu iki ülke arasinda sadece bilgi alisverisi degil ayni zamanda Amerika'nin destekledigi baris görüsmeleri de baslar. Bu görüsmelerin ana temasi Golan Tepeleri'nde ki savasin son bulmasidir.
Senaryolar, senaryolar...
Sabah Gazetesinde, Israil uyardi: Güneye Dikkat! basligiyla 17 Aralik 1989'da yayinlanan haberde, Suriye'nin Atatürk Baraji yüzünden Türkiye ile savasi göze aldigina iliskin haberler alan ve isimlerinin açiklanmasini istemeyen bazi Israilli yetkililerin, sözde Türkiye'yi uyaran tehditleri göze çarpiyor. Suriye'nin füze gücünü anlatarak yapilan tehditler, aslinda bir Israil provokasyonundan baska bir sey degil.
Gazetenin haberine göre Israilli yetkililer; Hafiz Esad yönetiminin, Çin'den 80 adet 600 km menzilli M 90 füzesi aldigini, bunun için de 100 milyon dolarin üzerinde para ödedigini bildirmektedirler. Ayni Israilliler bu füzelerin önemini söyle anlatirlar: "Yeni füzeler menzil uzunlugu nedeniyle Suriye topraklarinin içlerinde konuslandirilabilirler. Sinira getirip koyulmalari gerekmiyor. Bu nedenle bir savas halinde Türk jetlerinin bu füzeleri tahrip etmesi için Suriye'nin içlerine hava hücumu düzenlemesi gerekir. Füzeler Atatürk Baraji'na büyük hasar verecek güçtedir. Suriye'nin GAP için Türkiye ile savasacagini belirten Israilli uzmanlar, "bu savasta Türkiye, NATO ve Amerikan destegini arkasinda bulamayabilir. Bunu unutmayin" dediler.
Su sorununun diger tarafi Suriye ise, yaptirdigi barajlardaki teknik hatalar yüzünden gerekenden fazla suya ihtiyaç duymakta ve bunu her firsatta dillendirmektedir.
Kurmay Albay Yasar Cihansiz'in, Strateji Dergisi'nde kaleme aldigi "GAP ve Türkiye-Suriye Iliskileri" konulu analizde de bu gerçek dillendirilerek, bölgede su meselesinden dolayi çatisma ortaminin dogmasini Israil'in empoze ettigi belirtiliyor ve Türkiye ile Suriye arasinda sahnelenmek istenen senaryoyla, Israil-Filistin-Ürdün bölgesindeki gerçek su sorununun, Türkiye-Suriye-Irak bölgesine tasinmak istendigi vurgulaniyor. Israil'in bölgeye baska yerlerden bölge ülkelerinin ihtiyaçlarini karsilamak maksadiyla su getirebilecegi fikrini yayginlastirmasi ve ayni zamanda dolayli olarak Türkiye adresini verdigi de belirtilerek, Israil, su zengini olarak tanimladigi Türkiye'yi fazla kirmamak için de 'para ile su' alinabilecegi fikrini destekler gözükmekte, deniliyor. Ayni analizde, Israil'in Suriye ile birlikte, bu nehirden elde edilebilecek ilave su ile bölge ülkelerinin su sikintisini gidermeyi amaçlayan bir anlasmayi yapmis olabilecegi ihtimali üzerinde de duruluyor.
Yasar Cihansiz tarafindan "Türkiye-Suriye Iliskileri" konulu analizde ise, Ortadogu'daki tek su problemine sahip ülkenin Israil oldugu, bu ülkenin ve suya yönelik taleplerinin bölgedeki diger komsularini da etkiledigi bildirilerek, Israil'in bölgedeki su rezervlerini kendi lehine azami ölçüde kullanan tek ülke konumunda oldugu belirtiliyor. Israil'in bölgedeki önemli su potansiyelini olusturan Firat ve Dicle sinir asan nehirlerine dogru yöneldigi ve Suriye-lrak ve Ürdün gibi tek adamli devlet sistemine sahip ülkeleri kullanarak Israil'in hedeflerini uygulamaya koydugu vurgulaniyor.
Disisleri Bakanligi raporlarinda da bu gerçege isaret e-dilerek, Suriye'nin su sorununda tansiyonu yükseltmesinde Israil'in rolü oldugu belirtiliyor ve Türkiye'ye yapilan baskilarin kaynagina indigimizde karsimiza yine Israil çikiyor, deniyor.
Israil için "Vaadedilmis Topraklar"in önemi
O gün Rab Abramla ahdedip dedi: Misir irmagindan büyük irmaga, Firat irmagina kadar, bu diyari senin zürriyetine verdim. (M. Tevrat, Tekvin Bölümü, 15/18)
Israil'in ilk Basbakani Ben Gurion: "Yahudi halkinin, gençlerimizin ve yetiskinlerimizin yerine getirmesi gereken bir baska haritasi vardir diyor ve haritayi 'Nil'den Firat'a kadar' seklinde belirtiyor. Siyonist Lider Theodor Herzl: "Sinirlarimiz kuzeyde Kapadokya (Orta Anadolu) Daglari, güneyde de Süveys Kanali'na kadar dayaniyor," diyor.
Yukarida da ifade edildigi gibi, bu sinirlar Israil'in olmazsa olmaz sinirlaridir. Bu yüzden Israil'in stratejik ve tehlikeli oyunlarinin bir ayagi Firat'ta, bir ayagi Nil'dedir. Biz önce Nil üzerindeki planlara bir göz a-talim, yani Nil'in dogdugu ülkeye, Etiyopya'ya...
Nil Nehri üzerindeki Israil planlari
Israil, Nil Nehri üzerindeki planlarindan dolayi Etiyopya ile son derece yakin iliski içindedir...
Israil'in Etiyopya ile ilk olarak 1956'da kurdugu iliskiden sonra Israilli temsilciler, Haile Selasi ve arkadaslariyla görüsmek için Etiyopya'ya gittiler.
Ben Gurion Eisenhovver ile yazismalari sirasinda Etiyopya'nin kendileri için önemli olduguna sik sik deginmistir. MOSSAD'in Afrika subesi Incoda, Etiyopya'da çok faaldir ve Etiyopya'da büyük bir Israil kontrolü bulunmaktadir.
Etiyopya, Ortadogu ve Afrika'daki gizli faaliyetlerin gerçeklestirilmesi için oldukça uygun bir istasyondur. Israil'in istihbarat amaçli kullandigi Incoda, görünürde Israil'e ait Etiyopya etlerini pazarlayan bir sirkettir. Bu sirket 1955-64 arasi mükemmel bir istihbarat görevi yapmistir. Sirketin yöneticilerinden biri yakin yillarda yaptigi bir açiklamada söyle diyor; "Incoda, Afrika'daki Israil istihbaratinin istasyonu görevini görüyordu. Paravan Incoda sirketi askeri bir komisyonun Etiyopya'yla baglantilarina aracilik ediyordu. MOSSAD yetkilileri, Arap ülkelerine birini gönderecekleri zaman bu sirket araciligiyla yapiyorlardi."
Israil, milli güvenligi korumayi çok gizli bir polis grubunu egitmekle yapiyordu. General Matityahu Peled'e göre (Addis Ababa'daki gizli polisin Israilli danismani), Israil Haile Selasi'yi üç kere devrim karsisinda korumustu. Haile Selasi'nin devrilisinden sonra da Israil ve Etiyopya arasindaki iliski devam etti. Bu dönemde Israil’le baglantiyi Albay Mengistu Haile Mariam kuruyordu.
Bir zamanlar Israil'in en güçlü üssü Etiyopya'ydi. Etiyopya Lideri Necasi ülkesini israilli teknisyenlere, doktorlara, tüccarlara ve tarimcilara açti... Israil polis memurlari Etiyopya polisini yetistirdiler. Haile Selasi, Israil'den ordusunu düzenlemesini istedi. Ben Gurion bu istegi hemen kabul etti... Sivil savasin kizistigi anlarda Etiyopya'da Mengistu Haile Maryam, Kudüs'ten yardim istegini yineledi.
Israil Isçi Partisi'ne ait paravan Raynolds Construction sirketi tarafindan Etiyopya'da 5 tane havaalani kuruldu. Bu Israil uçaklarinin bir savas aninda yararlanmasina yönelik bir adimdi.
Etiyopya için hayirli olmadi.
Etiyopya bir zamanlar Afrika'nin en bereketli yeriydi. Ancak 20. yüzyilda kendini sefaletin içinde buldu. Nil Nehri kenarindaki verimli topraklara ragmen simdi karnini doyuramiyor. Yönetimlerin silaha yatirdigi paralar, kalkinma için kullanilmis olsaydi bugün açlik çekilmez ve tarlalar da tank mezarligina dönmezdi. Etiyopya arazilerinin sartlari düsünüldügünde, normal sartlarda tarim ürünlerinden bir yilda elde edilen gelir tüm halkin geçimini temin etmeye yeterli olacak düzeydedir. 350 bin kisiden olusan ve Afrika'nin en kalabalik ordusu olarak bilinen Etiyopya ordusunun yillik tüketimi tam 60 bin tondur. Ordunun bu yüksek maliyetli tüketimini karsilamak ise Etiyopya'nin gelirleri açisindan düsünüldügünde neredeyse imkânsizdir.
Israil'in Etiyopya üzerinde bu kadar durmasinin ana nedeni, aslinda Israil'in hiçbir zaman vazgeçmedigi ve GAP projesinde de her zaman ön planda tuttugu Kutsal Topraklar teoremidir.
Etiyopya'nin bu günkü durumu ise, neredeyse Israil'in kurulus yillarina denk gelen bir senaryodur.
Ben Gurion Plani
194O'li yillarda Ben Gurion, Büyük Israil Plani'ni hazirlamistir. Bu planda, Türkiye'nin kaynaklarinin kontrolü ile kuzeyden, Israil'in güneyden, basta Etiyopya olmak üzere bazi Afrika ülkelerinin de güneybatidan bastirmasi ile Ortadogu'daki su ve petrolün kontrol altinda tutulmasi vardir.
Bu plana göre Etiyopya, Israil'in Ortadogu'daki suyu kontrol altina almak için hazirladigi senaryonun güneybati ayagini olusturmaktadir. Etiyopya'nin suyu, yani Nil'i kontrol etmesi, aslinda Israil'in Nil'i kontrol etmesinden baska bir sey degildir.
Bu gün Etiyopya-Israil iliskileri, Israil'in su politikasinin ayrilmaz bir parçasi niteligindedir. Misir'in da Nil Nehri ile problemleri bulunmaktadir. Ülke her bakimdan Nil'e baglidir. Son raporlara göre Nil'in bir kolu olan Mavi Nil'in kullanimi için, Israil ve Etiyopya ortak çalisma yürütmektedirler. Etiyopya'nin Mavi Nil'de musluk açmasi durumunda, Misir kendi suyunu kaybetme tehlikesiyle karsi karsiya kalacaktir.
Etiyopya'daki Nil Nehrinin temel alinarak hazirlandigi baraj projesi, Israil'in Nil'in suyunu istedigi anda kesebilecegi ve Misir'i susuz birakabilecegini göstermektedir. Bu da yegâne su kaynagi Nil olan Misir için hayati bir tehlike olarak kendini göstermektedir.
Bu yüzden, Misir hükümeti çesitli zamanlarda, Misir'in su ihtiyacinin yüzde 98'ini karsilayan Nil Nehri havzasinda bulunan bazi Afrika ülkelerinin, Israil'in de yardimiyla baraj kurma tesebbüslerinin Kahire için bir savas anlamina gelecegi ifade edilmistir. Nil'in suyu meselesi ise tüm taraflar için çok daha büyük boyutlardadir.
Dikkate alinmasi gereken bir baska gerçek ise, Israil'in Tevrat'ta belirtilen kutsal sinirlarina ulasmak için düzenledigi bu planin, yine Tevrat kökenli olmasidir.
Tevrat'tan bazi bölümler.
Ve sular denizden kesilecek, ve irmak kesilip kuruyacak. Ve irmaklar kokacak ve Misir'in kanallari bosalip kuruyacak, kamisla saz olacak. Nil'in yaninda, Nil kenarinda olan çayirlar ve Nil'in bütün ekilmis tarlalari kuruyacak, toz olup dagilacak ve yok olacak. Ve balikçilar ah edecekler ve Nil'e olta atanlarin hepsi yas tutacaklar ve sularin yüzü ü-zerine ag yayanlar dövünecekler. Ve Misirin direkleri parçalanacak. Bütün ücretli isçilerin yürekleri kederli olacak. Ordularin Rabbi Misir için ne tasarladi?... Ve Misir'da basin ya da kuyrugun, hurma dalinin yahut sazin yapilabilecegi bir is kalmayacak. O gün Misirlilar kadin gibi olacaklar; ve ordularin Rabbinin, üzerlerine elini sallamasindan titreyip yilacaklar. Ve Yahuda diyari Misir diyari için bir dehset olacak; ve onun adi kendisine anilan her adam, ordular Rabbinin ona karsi ettigi niyetten ötürü yi laca k... O gün Misir diyarinin ortasinda Rabbe bir mezbaha ve onun siniri yaninda Rabbe dikili bir tas yapilacak. (M. Tevrat, Islaya Bölümü, 19/5-19)
Ve sikinti denizden geçecek ve denizde dalgalari vuracak ve Nil'in bütün derin yerleri kuruyacak. (M. Tevrat, Zekerya Bölümü, 10/11)
Kutsal kitap anlatilarina göre, Yehova'nin Öfkesi'nden sonunda Etiyopya da nasibini alacak:
Ve Misir'in üzerine kiliç gelecek, ve Misir'da vurulmus olanlar yere düsünce Habes ilinde (Etiyopya'da) sanci olacak ve onun cumhurunu alip götürecekler ve Misir'in temelleri yikilacak. Onlarla beraber Habes ili, Put ve Lud, ve bütün karisik kavim ve Kub, ve ah id diyari ogullari kiliçla düsecekler. Rab söyle diyor: Misir'a destek olanlar da düsecekler; ve kuvvetinin gururu onlari a-sagilayacak; onun için de Sevene kulesinden öte düsecekler; Rab Yehova'nin sözü. Ve viran olan memleketler arasinda virane olacaklar. Ve Misir'a ates verdigim zaman, bütün yardimcilari da bilecekler ki, Ben Rabbim. Kaygisiz Habes/ilere (Etiyopya) korku salmak için, o gün önümden gemilerle ulaklar çikacaklar; ve Misir'in gününde oldugu gibi onlarda da sanci olacak; çünkü iste geliyor. Ve onunla beraber kavmi milletlerin korkunçlari, memleketi harap etmek için içeri sokulacaklar. Ve Misir'a karsi kiliçlarini çekecekler ve öldürülmüs olanlarla memleketi dolduracaklar. Ve irmaklari kurutacagim ve memleketi kötü a-damlara satacagim ve yabancilar eli ile memleketi ve bütün içindekileri viran edecegim. Ben Yehova, Ben söyledim. (M. Tevrat, Hezekiel Bölümü, 30/4-7, 11-12)
Israil, Tevrat'a göre hareket ediyor?
Filistinlilere uygulanan korkunç terörün, "kol kirma, kulak-burun kesme, yakma" gibi yöntemlere kadar Tevrat ayetleri uyarinca yapildigi düsünüldügünde, Israil'in Nil politikalarinin da Tevrat kaynakli oldugunu tahmin etmek hiç de zor bir is degildir. Nil'in kesilmesi ve sonucunda gelisebilecek olaylar, yukaridaki Tevrat ayetlerinden esinlenerek Israil tarafindan uygulamaya konulmustur.
Israil'in Sudan'a yönelik terör faaliyetleri de su politikasinin kapsami içindedir. Sudan'daki Jonglei Kanali'nin santiyesini bombalama olayi, suyun Israil için hayati önemini göstermektedir. Israil'in destekledigi Güney Sudanli kontralar projenin gerçeklesmemesi için oldukça yogun faaliyet göstermektedirler. Bu faaliyetler kapsaminda santiyede çalisan kimi mühendisler bu gerillalar tarafindan
zaman zaman kaçirilmakta ve öldürülmektedirler...
Israil'in Tevrat'i kaynak alarak uygulamaya koydugu "Nil Nehrini Kesme" projesinin Misir'i çok zor durumda birakacagi açiktir. Gerçekçi boyutlariyla düsünüldügünde bu proje, Etiyopya ile Sudan'i da içine alabilecek kanli bir savasa da neden olabilecektir. Kizildeniz'den Sudan'a geçis için kullanilan Somali Operasyonu da büyük ölçüde bunun bir parçasidir. Etiyopya'ya Nil Nehrini kesme projesini uygulamaya koydurtan Israilli danismanlar, yukaridaki Tevrat ayetlerinin sonuçlarini alabilmek için çalismalarina son hizla devam etmektedirler. Nil nehrinin kontrol edilmesiyle, Ortadogu'nun su yönünden en problemli ülkesi Israil'in suyu kontrol altina alma sansi daha da artmaktadir. Kendi bulundugu cografyada hayatiyetini devam ettirmek için akla gelmedik senaryolar üreten Israil, bir yandan Türkiye'deki GAP'tan rahatsizligini Kürt kartini kullanis biçimiyle gözler önüne sererken, öte yandan provokatif savas teorileri üreterek Türkiye'nin güneydogusunda huzursuz ortamin sürmesi için elinden gelen çabayi göstermektedir.
GAP neden istenmedi?
Bu gün bilinmektedir ki; Israil'in GAP'a yönelik ilgisi her açidan sürmektedir. GAP'in olusum asamasinda Dünya Bankasi'nin GAP'a kredi vermemesi için Israil'in çalisma yürüttügü bu gün bilinen bir gerçektir. Israil'in bu faaliyetleri zamanla meyvesini de vermistir.
Birlesmis Milletler, Türkiye'nin GAP'la su kaynaklarini tekeline aldigini iddia ederek projeye karsi çikmistir. ABD'nin bu konudaki tavri ise, siki bir Israil Müttefiki olarak çok açiktir. O GAP henüz fikir asamasindayken çekincelerini bildirmis ve hiçbir zaman da destek olmamistir.
GAP'in projesinin temellerini atan Basbakan Adnan Menderes, ABD'nin bu projeye karsi çikmasina tepkisini söyle ifade etmisti: "Bu barajlardan bizi kimse vazge-çiremez. Arkadaslar, Türkiye'mizde, topragimizda, ülkemizi mamur ve müreffeh belde haline getirecek bu barajlardan bizi kimse vazgeçiremez. Hemen yarin Güneydogu Anadolu'ya bir gezi düzenleyin. Beraber gidip bu yerleri görelim." 1959 yilinin Eylül sonlarinda Dogu ve Güneydogu Anadolu'ya yapilan yüksek seviyedeki bu gezi sonunda, bu bölgeye ve özellikle Dicle-Firat üzerine baraj yapilmasi kesinlik kazanmis, ancak bu israr ABD tarafindan çesitli vesilelerle elestirilmistir.
GAP'a engel olamayan Israil, kontrol altina mi aliyor?
2000'e Dogru dergisi "GAP Israil Için mi Yapiliyor?" basligiyla verdigi bir haberde; "Israilliler GAP'i o kadar sevmis olmalilar ki, barajlarin yapimindan sonra Türkiye'de ortak tarim isleri yapmayi önerdiler. Bu alandaki uzmanliklarini kanitlamak için Türkiye'den tarim heyetleri davet ettiler" diyerek söyle devam ediyor;
Siyonizm sözcügü Zion kökünden geliyor. Zion Büyük Israil demektir. Zion'un sinirlari Akdeniz'den Kizildeniz'e, Iran Körfezi'nden Karadeniz'e uzaniyor. Ne gariptir, Türkiye, Kürt sorununu Siyonist sopasiyla halletmeyi düsünüyor. Israil'in çizdigi haritada Türkiye'nin Kürt bölgeleri Zion sinirlari içinde gösteriliyor.
21 Aralik 1992 tarihli Sabah gazetesinde Sedat Sertoglu, Israil'in GAP hakkinda neler düsündügünü endiseli bir ifadeyle dile getirerek sunlari söylemistir: "Türkiye ile Israil arasinda, orta ve uzun vadede bölge sularinin kullanimi konusunda bir anlasmazlik çikabilecegini sezinledim. Rabin baskanligindaki Israil yönetiminin, sularin paylasimi konusuna Türkiye'den daha degisik yaklasimi olacak. Bunun isaretlerine biraz dikkat edince hemen yakalayabiliyorsunuz. Israillilerin Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarinin, Suriye ile birlikte kullanimi konusunda Türkiye'nin Dicle ve Firat sularinin Suriye ve Irak arasinda kullanimina dair degisik fikirleri var. Bu fikirler bizi pek memnun etmeyecege benziyor."
Israil'in silahi "Kürt Yahudileri"
Israil’in GAP bölgesinde kullandigi en büyük silah Kürt Yahudileri kavramidir. Bu kavrami Kürt kökenli Türk vatandaslarina asilamaya çalisan Israil, bu vatandaslar araciligi ile bölgede toprak alimi gerçeklestirmektedir. Kürt Yahudilerini anlatan "Kürdistan’li Yahudiler" adli kitap, Kürtlerin Israil'le ittifak kurmalarini belirten asagidaki sözcüklerle basliyor:
"Kürtlerin Ortadogu'da Yahudilere karsi düsmanlik hisleri beslemesinin hiçbir yarari yoktur. Kürtler Yahudi toplumuyla daha sicak iliskiler kurmak durumundadirlar. Kürtler Yahudi toplumunun demokratik kurumlarini görmezden gelemezler. Yahudi toplumu Ortadogu'da Kürtlerin dogal ittifakçisidir."
"Kürdistanli Yahudiler" adli kitabin 19'uncu sayfasinda da Müslüman Türk Devletinin, Yahudi Israil devletine göre daha gerici, irkçi, soykirimci oldugu gibi iddialarda bulunularak Kürtlerin Israil Yahudi Devletiyle ittifak kurmasi gerektigi belirtilmektedir.
Israil'le ittifakta, Israil'de yasamakta olan Yahudi Kürtlerin de önemli bir rol oynamakta oldugunu görüyoruz. Israil'de yasayan Kürt kökenli Yahudiler tarafindan kurulmus olan Israil'deki Kürt Yahudileri Ulusal Örgütü (The National Organization of Kurdish Jews in lsrael)'in baskanligini yapmis olan Habib Simoni'nin 1973 yilinda yaptigi bir açiklamaya göre, o yillarda Israil'de 90.000 "Kürt" bulunmaktadir.
Gazeteci yazar Pamela Kidron ise, 1988'de yazdigi bir makalede Israilli 150.000 Kürf'ün varligindan söz etmektedir. Yakin tarihli bu kaynaklarda, Kürt kökenli Yahudi topluluklarindan 'Kürt' etnik kimlikleri vurgulanilarak bahsedilmesi dikkat çekicidir. Bu ayirim, Kürdistan kökenli diger (Kürt olmayan) Yahudi topluluklarinin varligi da göz önüne alinarak yapilmis görünmektedir. Günümüzde Israil'de, Kürdistan kökenli yaklasik 200.000 kisinin yasadigi tahmin edilmektedir.
 
Israil isgal edilen Irak'ta da yayiliyor.
Kürt Yahudileri Irak'in kuzeyinde Musul ve Kerkük, Iran'in kuzeydogu sinirlari boyunca Senandal, Türkiye'nin ise güneydogusunda, Suriye, Irak, Iran sinirlarina yakin Diyarbakir, Bitlis ve Van, dogusunda ise Erzurum'da yasamaktaydilar.
Irak'in isgal edilmesinden sonra Musul ve Kerkük'te yasanan olaylarin arkasinda Israil'in oldugu bugün bilinen bir gerçektir, Israil’in Kutsal Topraklar senaryosuna göre, Musul ve Kerkük'te bulunan Yahudi Kürtler, bu bölgeleri isgal edecek, dahasi bu yayilma GAP bölgesine kadar sürdürülerek, Büyük Israil Projesi'ne önemli birkaç adim atilmis olacaktir.
Haham Ailesi Barzaniler!
Barzani de bir Kürt Yahudi'sidir. Hatta soyu, ünlü bir haham ailesine dayanmaktadir.
16. ve 17 yüzyillarda Kürdistanli hahamlar tarafindan yazilmis olan çesitli belgeler ve elyazmasi kitaplar, genel olarak Kürdistanli Yahudilerin basta dinsel olmak üzere, sosyal ve ekonomik yasantilari hakkinda ayrintili bilgilerin yani sira Kürdistan'la ilgili bazi dolayli bilgiler de içermektedir. Bu dönemlerde kimi Yahudi topluluklari Kürdistan halklarinin genel yoksulluk tablosu içinde yer alirlarken, öte yandan özellikle ünlü Barzani Ailesi'nden gelen hahamlar, Kürdistan'in birçok yerinde dinsel çalismalar ve egitim için merkezler kurmuslardi. Bu dini merkezler Misir ve Israil gibi uzak yerlerden bile ögrenci kabul ediyorlardi.
Israil'in en büyük müttefiki Barzani ailesinin Kürdistan-'da ugradigi siyasi basarisizliklardan sonra Kürt Yahudileri Güney Kürdistan'i terk ederek Israil'e göç ettiler.
Barzani önderligindeki Güney Kürdistan Kürt hareketinin 1975 yilinda yenilgiye ugramasinin ardindan, iktidardaki Baas diktatörlügünün tüm ülkede uyguladigi yogun terörün zorlamasi ve Israil'in de kolaylastirici müdahaleleriyle bir grup Kürdistanli Yahudi Israil'e yönelir.
Barzani'nin Kuzey Irak'ta canlandirmaya ve ayakta tutmaya çalistigi Kürt Devleti için su anda birçok Kürt Yahudi'si bölgede faaliyet göstermektedir. ABD'nin de destekledigi planla bölgede ikinci bir Israil olusturulmaya çalisilmaktadir.
Geçmis ABD politikalari ve Israil'in bölgedeki faaliyetleri irdelendiginde, Yahudi Stratejist Henry Kissinger'i, Kuzey Irak'taki kargasanin mimari olarak görmek mümkündür. Kissinger'in Barzani'ye verdigi destekle birlikte bu bölgedeki kargasanin temelleri 1970'lerin ilk yillarina rastlar.
O yillardaki ABD senatosunun Nevvyork Temsilcisi Otis Pike, Barzani ve yandaslarina yapilan gizli yardimi ortaya çikardiginda, rapor Washington bürokrasisi içinde bomba etkisi yaratmistir. Ancak bu yardimin ve destegin boyutlarinin hangi ölçüde oldugu bugün bile hala bilinmemektedir. Tam da bu olaylarin tartisildigi dönemlerde Barzani'nin, "sayet davamizda basarili olursak ABD'nin 51. eyaleti olmaya hazirim" ifadesi de olayi bütün çarpiciligiyla ortaya koymaktadir.
Sonuç olarak söylenebilir ki; Israil'in GAP'i da içine alan bir politikasi vardir ve bu asla son bulmayacaktir. Çünkü Tevrat metinlerinden de anlasilacagi gibi Israil için bu kutsal bir mirastir.
Israil’in Tevrat metinlerine dayandirarak sekillendirdigi "Vaadedilmis Topraklar" teoremi, Israil'in tüm dünyada her türlü terörü yaratarak, her türlü oyunu sergileyerek ve tüm kaynaklarini kullanarak yarattigi senaryolarla güçlendirilmektedir.
Bugün GAP bölgesinde faaliyette bulunan, Israil devleti destekli, teknik ölçeklerle düsünüldügünde oldukça büyük ve finansman anlaminda güçlü sirketler, disardan bakildiginda ticari sirketlermis gibi görünmesine ragmen, Israil'in tüm dünyada, tüm kaynaklarini kullanarak uygulamaya koydugu Kutsal topraklar senaryosunu sekillendiren birer piyondan baska bir sey degildirler.
Bu yüzdendir ki, aslinda bu çalismanin temelini olusturan istihbarat raporlari, Israil'in bölgedeki faaliyetlerini oldukça net bir sekilde göstermesine ragmen, raporda ismi geçen taraflar, raporlari nerdeyse görmezden-duymazdan gelmektedirler. Çünkü bu konularin kamuoyunda tartisilmaya baslanmasi, Israil'in bu bölgede uygulamaya çalistigi tarihsel senaryosuna zarar verecektir...
YANSIMALAR
Bu kitabin yayinlanmasini takip eden günlerde, hem kitaptaki verilerin ortaya koydugu detaylar hem de konunun Türkiye'de sicak gündem olarak yer almasindan dolayi çesitli yansimalar oldu. Birçok kurumda, kapali kapilar ardinda olaylar sicak tartismalarla tekrar gündeme getirildi ve uzun uzun tartisildi.
Türkiye'nin her yerinden kitapla ilgili olumlu mesajlar geldi, kitabin içerdigi konular birçok konferansta tartisildi ve çok sayida köse yazarinin yazisina konu oldu.
Biz de kitabin yeni baskisinda bu yazilardan birkaçina yer vermeyi uygun bulduk.
Ancak bu yazilardan önce, Filistin lideri Yaser Arafat'in ölmeden kisa süre önce Türkiye kamuoyuna verdigi mesaji, Filistin topraklarinin bir numarali adami tarafindan, Türkiye-Filistin iliskilerin oturdugu noktanin nasil algilandigini göstermesi bakimindan buraya almak istiyoruz.
Haber Anadolu Ajansi tarafindan servis edilmistir.
Yaser Arafat:
Türkiye 'deki kardeslerime bir mesajdir. Ayni yerde yasiyoruz, ayni topraklarda yasiyoruz. Bu yüzden tarihsel sebeplerle sorumlusunuz. Ortadogu 'yu ihmal edemezsiniz...
Türkiye'nin uluslararasi arenadaki etkisini kullanarak, Filistin davasi için ABD, Birlesmis Milletler ve Avrupa Birligi'ne baski yapmasini isteyen Yaser Arafat, Türkiye'nin destegine büyük ihtiyaçlari oldugunu söyledi. Filistin'de yeni bir lider isteyen Amerika Birlesik Devletleri'ni de sert bir dille uyaran Yaser Arafat, Filistin'in Afganistan'a benzetilmemesi gerektigini belirtti.
Basta kendi karargahi olmak üzere, ülkesindeki birçok yapinin Israil ordusu tarafindan yikildigini ifade eden Filistin Lideri Yaser Arafat, "Israil ordusu, tanklar, savas uçaklari, helikopterler, füzeler, toplar ve akliniza gelebilecek tüm silahlari kullanarak karargahimi yikti. Dogu Kudüs'teki yilbasi kutlamalarina katilmama engel olmuslardi. Ve problemler bu tarihten itibaren basladi. Ama ben bu gibi sorunlarla hayatim boyunca ilk kez karsilasmiyorum. Fakat sorun benim insanlarim, benim halkim. Onlar su anda kötü bir süreç içerisinde. Bati Seria'da ve Gazze'de isgal altinda yasamaya çalisiyorlar. Her gün askeri baski altinda yasiyorlar. Israil askerleri her gün halkimdan onlarca kisiyi öldürüyor ya da yaraliyor. Her yerde buna devam ediyorlar" dedi.
"HAMILE KADINLARIMIZ ISRAIL KONTROL NOKTALARINDA ÖLÜYOR"
Israil ordusunun tüm dünyaya kulaklarini kapayarak, saglik hizmetlerini aksatacak kadar inanilmaz bir isgal içerisinde oldugunu belirten Yaser Arafat, "Ambulanslarimiza, saglik görevlilerimize izin vermiyorlar. Hamile kadinlarin, çocuklarinin dogumunu engellemek için hastaneye gitmelerini engelliyorlar. Dünyanin neresinde daha önce böyle bir sey yasanmistir. Birçok Filistinli kadin, Israil askerleri tarafindan kurulan kontrol noktalarinin önünde çocuklarini dogurmak zorunda kaldi. Bu dünyanin neresinde görülmüstür. Benim bulundugum Ramallah kentinin hemen önündeki kontrol noktasinda 2 hamile kadin hastaneye yetisemedigi için öldü. Diger 3 kadinin da çocuklari öldü" diye konustu.
Filistin davasinda bugüne kadar 68 binden fazla vatandasinin Israil askerleri tarafindan yaralandigini ve öldürüldügünü kaydeden Yaser Arafat, "Israilliler, bugüne kadar 68 binden fazla insanimizin yaralanmasina ve ölmesine sebep oldular. Bütün yapilarimiz, bütün yaptirimlarimiz zarar gördü. Ama Israilliler bundan gurur duyuyorlar. Bu yaptiklarini, gurur duyulacakmis bir sey gibi kendi medyalarinda lanse ediyorlar. Bizim yapilarimizi yakip yikmaktan gurur duyuyorlar. Bunu kim kabul edebilir? Uluslararasi güçler nerede?" seklinde konustu.
Devlet olarak acil ihtiyaçlarini karsilayamayacak durumda olduklarini kaydeden Yaser Arafat, Filistin halkinin yaridan fazlasinin açlik ve sefaletle karsi karsiya oldugunu kaydederek, "Israil, tüm paramizi rezerve etti. Her ay nasil maas ödeyecegimizi düsünüyoruz. Doktorlarimizin, ögretmenlerimizin maaslarini, hastanelerimizin giderlerini ödeyemiyoruz. Elektrik ve su paralarini ödeyemiyoruz. Her seye ihtiyacimiz var. Gazze seridinde yasayan insanlarimizin yüzde 70'i, Ramallah'takilerin yüzde 54'ünden fazlasi sefalet içerisinde yasiyor. Dünya bunu görmelidir" dedi.
"GÜVENLIK TESKILATIMIZI YOK ETTILER, GÜVENLIKLERINI SAGLAMAMIZI ISTIYORLAR"
Israil'in, Filistin Güvenlik Teskilati'ni yok ettikten sonra kendisinden Israil hedeflerinin güvenliginin saglanmasi ve intihar saldirilarinin durdurulmasini istedigini söyleyen Yaser Arafat, "Israil ve Amerika, Israillilerin güvenligini saglamamizi istiyor. Tüm sehirlerimizdeki güvenlik kuruluslarimizi yok ettiler. Osmanli Devleti tarafindan yapilan hapishanelerimizi bile yiktilar. Onlarin güvenliklerini saglamakla sorumlu oldugumuzu söylüyorlar. Ama güvenlik sistemlerimizi, polis araçlarimizi yok ettiler. Polislerimizi ve güvenlik görevlilerimizi tutukladilar. Devletimize ait arabalara ve silahlara el koydular. Bütün bunlardan sonra, güvenliklerinin tehlike altinda olmasindan bizi sorumlu tutuyorlar" seklinde konustu.
Dünyanin gözünü bir an önce açmasini ve Israil isgalinin durdurulmasi için Israil'e baski yapmasi gerektigini söyleyen Yaser Arafat, "Tekrar isgal ediliyoruz. Bizim insanlarimizin ibadet etmelerini engelliyorlar. Insanlarin kutsal camilere gitmelerini engelliyorlar. Bati Seria ve Gazze"deki insanlarimizin Kudüs'e gitmelerine engel oluyorlar. Kudüs"ün çevresine de simdi Berlin duvari örüyorlar. Kimse Mescid-i Aksa"ya gidemiyor. Her hafta bizim insanlarimizi oradan atiyorlar. Evlerimizi yikiyorlar. Topraklarimizdaki camileri, kiliseleri yikiyorlar. Neden herkes sessizligini koruyor? Tüm dünya bunlari görmüyor mu? Hatirlarsiniz, Taliban, Buda heykellerini yiktigi zaman bütün dünya ayaga kalkmisti. Bütün dünyadaki hikayeyi hatirliyor musunuz? Ama buradaki yikimlara kimse sesini çikarmiyor. Inanilmaz bir durumla karsi karsiyayiz" dedi.
Karargahinin isgal altinda olmasindan dolayi çok istemesine ragmen diger Filistin sehirlerine gidemedigini söyleyen Yaser Arafat, ""Diger Filistin sehirlerine gitmeyi çok istiyorum. Özellikle Kudüs"e, kutsal sehrimize gitmeyi çok istiyorum. Oraya Kudüs ismini Osmanlilar, yani sizin dedelerinin koymustu. Bunu daha önce de çok yapardim. Ilk anlasmalardan sonra Ürdün Krali"ndan helikopter istemistim, Gazze"ye, Cenin"e gitmek için. Ama simdi gidemiyorum. Benim Arap Konferansfna katilmami engellediler. Dünyanin bir çok ülkesindeki bir çok konferansa davet edildim. Ama isgal altinda oldugum için katilamiyorum. Bu kabul edebilir bir durum mu?"" seklinde konustu.
Filistin Lideri Yaser Arafat, Israil Basbakani Ariel Saron"la Ortadogu"da barisin mümkün olup olmayacagini yönündeki bir soruya, ""Bu soruyu Baskan Bush"a ve Amerika Birlesik Devletleri, Birlesmis Milletler, Rusya ve Avrupa Birligi"nden olusan dörtlü komiteye sormaniz lazim. Israil kabinesinin bazi üyeleri baris için gerçekten çözüm aramaya çalisiyorlar. Fakat özelikle kabinenin basindaki kisi ve Izak Rabin"i öldüren fanatik güçler barisa engel oluyorlar"" seklinde cevap verdi.
“TÜRKIYE'NIN ISRAIL'E ACIL BASKI UYGULAMASI GEREKIYOR"
Tüm dünyayi ve özellikle de Türkiye'yi Israil'e baski uygulamaya çagiran Yaser Arafat, "Tüm dünya, Filistin konusunda Israil'e güçlü ve ivedi baski uygulamalidir. Aksi takdirde kutsal Ortadogu, çok kötü ve kritik bir duruma girecektir. Bu benden Türkiye'deki kardeslerime bir mesajdir. Ayni yerde yasiyoruz, ayni topraklarda yasiyoruz. Bu yüzden tarihsel sebeplerle sorumlusunuz. Ortadogu'yu ihmal edemezsiniz. Burasi tüm Müslümanlar ve tüm Hiristiyanlar için kutsal topraklardik" seklinde konustu.
ABD'nin Filistin meselesiyle ilgili olarak Arafat'i disarida birakan isim ya da isimlerle muhatap olunmasi gerektigi yönündeki açiklamalarina sert tepki gösteren Yaser Arafat, herkesin Filistin demokrasisine saygi duymasi gerektigini belirterek, ABD'yi sert bir sekilde uyardi. Arafat, ABD'yi hedef alan sözlerinde "Burasi Afganistan degil. Bunu bilmek zorundalar. Biz Filistinliyiz. Biz demokrasimizden gurur duyuyoruz. Hiç kimsenin bizim demokrasimizi ve seçimlerimizi engelleme hakki yoktur. Seçim, bizim insanlarimizin dogal hakkidir. Tüm dünya tarafindan buna saygi duyulmasi gerekiyor. Ben Islam Konferansi ülkelerinin daimi baskan vekiliyim. Tarafsiz ülkeler konferansinin da baskan vekiliyim. Ben buraya seçimle geldim. Bunu kimsenin unutmamasi gerekiyor" görüslerine yer verdi.
Türkiye'nin, uluslararasi gücünü kullanarak Israil'e ve diger büyük devlet ve kuruluslara acil baski uygulamasi gerektigini belirten Arafat, "Biz Türkiye ile güçlü iliskilerimiz oldugu için gururluyuz. Biz, Türkiye'nin sürekli destegini unutamayiz. Fakat simdi, bizim uluslararasi arenada güçlü ve i-vedi baskiya ihtiyacimiz var. Türkiye'nin özel destegine de ihtiyacimiz var. Amerikalilari, Avrupalilari, Birlesmis Millet-ler'i bir an önce harekete geçirmek için Türkiye'nin baski yapmasi gerekiyor. Baski unsuru olmasi lazim. Türkiye'nin uluslararasi arenada çok güçlü bir yeri ve baglantilari var. Filistin davasi için Türkiye'nin destegine ihtiyacimiz var" seklinde konustu.
Yaser Arafat'in Türk ve Dünya kamuoyuna bu mesaji verdigi günlerde Hürriyet gazetesi basyazari Oktay Eksi'de bu kitaptaki iddialari kösesine tasidi ve AB ile birlikte, Amerika ve Israil devletlerinin ortak strateji yürüterek, Türkiye'nin su kaynaklari üzerinde uluslararasi bir baski ortami yaratmaya çalistiklarini açikladi.
Oldukça diplomatik yöntemlerle bunun hedeflendigini belirten Eksi, AB Komisyonu tarafindan hazirlanan rapordan örnek metinler vererek bunu ortaya koymaya çalisti.
Iste Oktay Eksi'nin, neredeyse tüm dünyanin gözlerinin, Türkiye'nin stratejik topraklarinda ve sularinda oldugunu iddia eden yazisi:
Firat, Dicle ve AB
AVRUPA Birligi Komisyonu tarafindan açiklanan 6 Ekim tarihli raporun 'Türkiye'nin AB üyesi olmasinin AB'ye ve Türkiye'ye etkileri'ni konu alan ekinde, altindan Çapanoglu çikacak satir aramak aklimiza gelmemisti.
Bir dostumuz, hem önce Melih Asik'in sütununda yayinlanan ibareyi gösterdi hem de CHP Milletvekili Onur Oymen'in sözlerine dikkatimizi çekti.
Söz konusu raporun 9'uncu sayfasinda aynen:
'Water in the Middle East will increasingly become a strategic issue in the year to come, and with Turkey's accession one could expect international management of vvater recources and infrastructures (dams and irrigation schemes in the Euphrates and Tigris river basins, crossborder vvater cooperation  betvveen Israel  and  its neigbouring countries) to become a majör issue for the EU...' dendigi bildiriliyor.
Tercümesi su:
'Su, önümüzdeki yillarda giderek stratejik bir konu olacak ve Türkiye'nin (AB) üyesi olmasi sonucu, su kaynaklariyla Dicle ve Firat üzerindeki barajlar ile sulama tesislerinin uluslararasi yönetimi (çokuluslu bir sekilde yönetilmesi) beklenebilir ve bu AB için bir büyük meseledir.'
Onur Öymen 17 Ekim 2004 tarihli Cumhuriyet'te çikan mülakatinda, bu konuya deginiyor ve 'ayni cümlenin içinde Israil ve diger ülkelerin adinin geçmesinipek de hayra alamet saymiyor. Nitekim Melih Asik'in sütununda çikan sözlerine göre bu görüsünü, 'Böyle bir niyet su anda ancak bu kadar ifade edilebilir' diyerek dile getiriyor.
Onur Öymen dikkatli bir diplomattir. Ne okursa aklinin süzgecinden geçirir. Nitekim iyi animsariz, bizim bayagi olumlu saydigimiz -ve bunu bu sütuna aktardigimiz- meshur Annan Plani'nin ilk versiyonu konusunda bizi uyaran da o olmustu. Örnegin biz Annan Plani'nda KKTC'nin egemen'(sovereign) bir devlet olarak tanimlandigini ifade edince, plandaki ibarenin aslinda 'egemence' (sovereignly) oldugunu ve bir kelime oyunu ile insanlarin aldatilmak istendigini söylemisti.
Simdi tabii, ortada henüz fol yok, yumurta yokken ayaga kalkmak gerektigini söylüyor degiliz. Ama George VV.Bush yönetiminin 'Saddam'in elinde kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlari var. Nükleer bomba yapacak kapasiteye sahip oldugu da biliniyor. O nedenle Saddam'i o harekete geçmeden biz vurmak zorundayiz' gerekçesiyle yola çikarken bizden 'Samsun ve Trabzon limanlarinin da kendilerine tahsisini' istemesini animsarsiniz.
'Irak'a Samsun veya Trabzon üzerinden mi gideceksiniz?' demezler mi adama?
Belli ki bu meselelerde asil niyeti gizlemek ve karsinizdakini enayi yerine koymak gibi bir gelenek var.
Zaten diplomasideki kazik çogu kez 20-30 sene sonra fark edilir.
O nedenle bizim diplomatlarimiz, yerine gelince 'O cümlenin orada ne isi var?' diye sormalilar.
Öyle ya... 'Irak'a Trabzon tarikiyle gitme' birtakim AB uzmanlarinin ve ülkelerinin de aklina yatiyorsa, bilelim.
Oktay Eksi
Hürriyet Gazetesi Bas Yazari
19 Ekim 2004
Bu konudaki son alintimiz 30 Kasim 2004 tarihinde Antalya'da gerçeklestirilen bir konferanstan.
Anadolu Ajansi kaynakli bir habere konu olan konferansta açiklamalarda bulunan, Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü eski Baskani ve Rektör Danismani Prof.Dr. Çetin Yetkin, yabancilara toprak satisiyla ilgili yasanin istismara açik bir yasa oldugunu belirterek bu konuda halkin ve yöneticilerin dikkatli olmalari gerektigini belirtti.
Prof. Yetkin'in Anadolu Ajansi tarafindan haberlestirilen açiklamalari söyle: "Burada iki noktayi ayirt etmek gerekiyor. Birincisi yabancilara satilan turistik mekanlar. Ikincisi yabancilara satilan tarim arazileri. Türkiye'de bu iki ayrim yapilmamistir. Türkiye'den bir arazi alan kisi buranin hem yeralti hem de yerüstündeki varliklarina sahip oluyor. Bu da istismar ve ülkenin kaynaklarinin yurt disina çikarilmasi noktasinda önemli bir konu" dedi.
Yasayla birlikte Yunanlilarin Ege bölgesinde, Suriyelilerin de Hatay ve civarinda arazi satin almaya basladigini ifade e-den Yetkin, "Karsilik esasina göre bu düzenlemelerin yapildigi iddia ediliyor. Oysa hangi Türk bugün gidip Yunanistan'dan, Suriye'den veya Israil'den toprak aliyor? Ilk önce vize istiyorlar. Vize vermeden o ülkeye girmeniz mümkün bile degil" diye konustu.
Yabancilara mülk satisiyla ilgili ilk uygulamanin Turgut Özal'in basbakanligi döneminde gündeme geldigini ve o dönemde Anayasa Mahkemesi tarafindan iptal edildigini hatirlatan Yetkin, söyle devam etti: "Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta mülk edinen yabancilarin sayisi arttikça bir süre sonra sizden oy hakki ve ilerleyen dönemde siyasi hak isteyecekler. Hatta dini problemler ortaya çikacak. Misyonerlik faaliyetleri artacak. Bunlar da sosyal sikintilari beraberinde getirecek. Topraklarimiz hizla yabancilarin eline geçiyor. "Yabancilara mülk satisiyla ilgili düzenlemelerde, gerçek ve tüzel kisilere satis yapilabilir ibaresinin yer aldigina dikkati çeken Yetkin, "Verimli Anadolu topraklari, önemli madenlerin bulundugu yerler ve su kaynaklarimizin bulundugu illerdeki satislarin artmasi dikkat çekici. Bazi yabancilar turizm amaçli yer alirken, bazilari neden Güneydogu'yu tercih ediyor? Bunlara karsi dikkatli olmak gerekir. Osmanli'nin son dönemlerinde de yabancilar Türk topraklarini satin almaya baslamislardi. Hatta Osmanli Padisahi Ikinci Abdülhamit'ten toprak talep eden Yahudiler, ret cevabi alinca, Filistin topraklarini satin almaya baslayarak isgal etmislerdir" diye konustu. Turizm bölgelerindeki halkin yabancilarin yüksek oranda verdigi paralara kanmamalari gerektigini de vurgulayan Yetkin, sözlerini söyle tamamladi:
"Bir defa topraginizi pahali satarsiniz ama ömür boyu kendi topraginizi baskalarinin emirleriyle ekmek zorunda kalabilirsiniz."
 
3. BÖLÜM - EKLER
 ISTIHBARAT RAPORLARI
RAPORLARLA ILGILI BAZI NOTLAR:
1-Istihbarat raporlarinda yer alan bazi bölümler "soru isareti" konarak yazilmamistir.
2-Raporlarda bazi sahislarin isimleri açikça yer almasina ragmen, bu kisilerin magduriyetleri ve bilgilerin yasal anlamda teyide muhtaç bilgiler oldugu göz önüne alinarak isimler ya hiç yazilmamis ya da kisaltilarak yazilmistir.
3-Bu raporlar tamamen T.C devletinin bölgedeki istihbarat birimleri tarafindan kaleme alinmistir ve herhangi bir ekleme yapilmamistir.
4-Metinde yer alan bazi cümle düsüklükleri ve yazim hatalari oldugu gibi birakilarak düzeltilmemistir.
EK: 1
ISRAIL'IN GAP BÖLGESINDE YAPTIGI ÇALISMALAR
1.GENEL
GAP projesinin üretim asamasina geldigi son yillarda ve özellikle de terörün inise geçtigi 1998 yilindan itibaren, yabanci devletlerin ve bu devletlere ait sirketlerin GAP bölgesine ilgisinin arttigi gözlenmektedir.
Bu ülkeler önceleri terör ve insan haklari ihlalleri gibi olaylari incelemek maksadiyla parlamenterleri ve konsolosluklari vasitasiyla bölgeyi kontrol altinda bulundurmaya çalisirken, bugün ayni görevlilerine ticari personelini de ilave etmis durumdadirlar.
Ulusal ve mahalli basin organlarinda yapilan yayinlarin incelenmesi ve bölge halki ile yapilan mülakatlarda, özellikle Israilli isadamlarinin bölgede dikkati çekecek yogunlukta faaliyetler içerisine girdigi ve her geçen gün iliskilerini derinlestirdigi anlasilmaktadir.
GAP Bölge Kalkinma Idaresi (BKI)'nin isbirligi içerisinde oldugu uluslararasi kuruluslarin ülkelerine bakildiginda karsimiza iki ülke çikmaktadir. ABD ve Israil. Isbirligi yapilan Israil kurulusunun adi ise MASHAV(Israil Uluslararasi Isbirligi Merkezindir.
2.BASINDA YER ALAN HABERLER
Sanliurfa Tarim Il Müdürlügü ile GAP Bölge Kalkinma Idaresi(BKI)'nin ortak yayinladigi "Tarim Bülteni"nde konu ve satir aralarina serpistirilmis bazi dikkat çekici bilgilere rastlamak mümkündür;
"1999 yilinin 26 Ocak - 26 Mart tarihleri arasinda çesitli ülkelerden gelen 35 ögrenci ile 5 Israilli uzman bölgede 2 aylik uygulama çalismasi yapmaya baslamislardir."
'ISRAILLI YETKILILERIN BÖLGEYE AKINLARI' basligi altinda su açiklamalara yer verilmektedir. "Genel merkezi Israil'de bulunan MERHAV adli tarim sirketinin Genel Müdürü Mr. Joseph DLOOMY ve Su Kaynaklari Gelistirme Müdürü Shalom HAREL, GAP ile ilgili çalismalari yerinde görmek ve incelemelerde bulunmak amaci ile 24-26 Kasim 1998 tarihleri arasinda Sanliurfa ve Mardin illerini ziyaret ettiler.
Ayrica çiftçi egitimi ve yayim faaliyetleri kapsaminda Israil Hükümeti ile Idaremiz arasinda imzalanan protokol çerçevesinde Israilli uzmanlar tarafindan 14-24 Aralik 1998 tarihleri arasinda GAP illerinden gelen yayim uzmanlarinin katildigi hizmet içi egitim yapilmistir.
GAP Bölgesi Tarim Il Müdürlükleri, Tarim Kredi Kooperatifleri, GAP Idaresi ve Köy Hizmetleri Arastirma Enstitüsünden gelen 41 uzmana verilmis olan 'Çiftçi Egitim Ve Yayim Faaliyetleri'konulu kursun açilisi 14 Aralik 1998 tarihinde GAP BKI Baskan Yardimcisi M. Kaya YASINOK ve Israil Büyükelçiligi Maslahatgüzari Amir MAIMON tarafindan yapilmis olup, 24 Aralik 1998 tarihine kadar devam etmistir."
Yasin YAGCI'nin arastirmasi olarak kaleme alinan ve "GAP'TA SOGUK SAVAS" basligi ile Aksiyon Dergisinde yayinlanan yazida konu çok boyutlu olarak ele alinmistir;
"GAP idaresi son yillardaki durumunu su sekilde açikliyor; 'Bugün üç yabanci sermayeli yatirim insaat halinde olup, birinin ise anlasmasi imzalanmis bulunmaktadir. Bu yatirimlardan biri tekstil (% 33 isviçre), biri insaat malzemesi (% 50 Almanya), biri cam elyafli boru (% 50 ABD) ve biri de gida (% 50 Israil) yatirimlardir.'
...Su ana kadar 67 Israil firmasi toprak satin almis, en az bu kadarinin da gizli bir sekilde pazarliklar yürüttügü kaydediliyor.
...Yabanci ülkelerin Milli Güvenlik Kurulunun bu engelinden (Toprak satislarina onay verilmemesi) kurtulmak için bulduklari yol ise çok basit; bazi yerli firmalar ile ortaklik kurmak. Yerli firmalarla ortaklik kurmus onlarca yabanci sirket dolayli olarak toprak satin almis durumda.
...Toprak satin alan veya talepte bulunan Israilli firmalarin çogunun kamu kurulusu statüsünde bulunmasi...
...Her sey 1998 yilinin sonlarinda israil Cumhurbaskani Ezer VVeizman'in Türkiye'ye gelmesiyle basladi. Israil Cumhurbaskani gezisinin önemli bir kismini güneydogu yani GAP konusuna ayirmisti.
...Tarihler 28 Agustos 2000'i gösterirken Ankara'nin bu seferki misafiri Israil Basbakani Ehud Barak'ti. Her ne kadar gelis sebebi Ortadogu barisi idiyse de Barak basin toplantisinda "GAP'taki alti ihaleye talibiz." cümlesini sözlerinin arasina sikistirmadan edemiyordu.
...Israil'in bölgede çalismalar yapmasini mesrulastiran gerekçeler de yok degil. Mesela basinçli sulama sistemleri' konusunda dünyanin ileri ülkelerinden birisi Israil.
...Nitekim Anasol/D'nin GAP'tan sorumlu Devlet Bakani Salih Yildirim bu konuda verilen bir soru önergesine su cevabi veriyordu meclis oturumunda: "GAP idaresi olarak Israil hükümeti ile teknik konulardaki isbirligi çalismalari diger ülkeler ve uluslararasi kuruluslar ile oldugu gibi yürütülmektedir. GAP idaresi tarla içi basinçla sulama sistemlerinde dünyada söz sahibi olan Israil firmalari ile isbirligi yapmis ve bu firmalar tarafindan kendisine hibe e-dilen ekipmanlarla 1998 yilinda bölgede 12 adet çiftçi sartlarinda demonstrasyon kurulmustur. Ayrica bölgede çalismakta olan kamu personeline hizmet içi egitim kapsaminda çesitli konularda seminerler düzenlenmesi ile ilgili olarak GAP idaresi, Israil hükümet kurulusu MASHA V ile isbirligine gitmistir".
...GAP kapsaminda bölgede alüminyum sulama boru ve ekipmanlarini üretmek üzere bir Türk-Israil ortak yatirimi hususunda girisimler de söz konusu. Bunun yani sira seracilik, tarimsal mekanizasyon, müsterek çiftlikler kurulmasi yolunda isbirligi çalismalari da sürdürülüyor. Israil özellikle GAP projesinin yarim kalan sulama sistemleri ile çok ilgilenmekte ve bunlari tamamlamaya hazir olduklarini belirtmektedirler.
Dünyanin ünlü para simsari George Saros'un ortagi ve Subat 1999'da "Milenyum GLK" adini verdigi dünya turu kapsaminda Türkiye'yi gezen Jim Rogers içinde GAP Bölgesi çok sey ifade ediyor. Yahudi kökenli Jim Rogers'in esi Paige Parker'la gerçeklestirdigi Türkiye gezisine ve 500.000 Dolar degerindeki özel yapim aracina Türk Medyasi büyük yer vermisti. Rogers o günlerde internette ki sitesinde International Horald Tribune'de yayinlanan bir makalesinde ABD'li yatirimcilari GAP Bölgesinde arazi almaya çagiriyordu."
Ayni derginin ekonomi bölümünde yazan Harun ODA-BASI'da konu ile ilgileniyor ve yazisinda, KOÇ toplulugunun tüketim grubu baskanligini yapan Cengiz Solakoglu’nun Sanliurfa'da kurulan KOÇ-ATA süt ve et besi tesisi i-çin yaptigi açiklamalara yer veriyor:
"...Israil'deki çiftlikler ve verimlilikleri inceleniyor. ABD'ye gidiliyor ve mukayesesi yapiliyor. Ve Dünya Bankasi'nda bir süre çalismis, bu isleri bilen üç Musevi'yi danisman olarak tutuyorlar. Proje danismanlarla birlikte iki senelik yogun bir çalismanin sonunda ortaya çikiyor. "
11 Ekim 2000 tarihinde açilan KOÇ-ATA tesisinde konusan Rahmi Koç, tesisin 17 milyon dolara mal oldugunu belirttikten sonra "2.500 dönümlük arsanin sadece 500 dönümünü satin aldik, geri kalan 2000 dönümünü ise ki- raladik (20 yilligina). Esasinda, tüm kullanilan araziyi satin almak daha akilci olurdu. Ancak, arkadaslarimiz 'Bunlar büyük arazi almak için buraya geliyorlar' dedikodularinin önüne geçmek için bu sekilde hareket etmeyi uygun gördüler" demistir.
Köse yazari Abdurrahman YILDIRIM KOÇ-ATA tesisinin açilisiyla ilgili yazisinin bir bölümünde "...Israilli mühendislerin de görev aldigini modern teknolojiyle üretim yapilan bu çiftlikte..." seklinde açiklamada bulunmustur.
"ISRAIL ISADAMLARI ADANA'DA" baslikli haber içeriginde "Ticaret atasesi Avichai Levit baskanliginda Ada-na'ya gelen 9 firmadan 20 temsilcinin bulundugu heyet 'Çukurova'da Tarimsal Isbirligi Firsatlari' konulu toplantiya katildi" seklindeki açiklamadan sonra, Israil Ticaret Enstitüsü Baskani Yitcak Kiriaki'nin "Ülkesinde tarim alani ve suyun giderek azaldigini, bu nedenle dis yatirimlara yönelmek zorunda olduklarini, Çukurova'nin ve GAP'in da buna uygun yerler oldugunu" belirten beyanina yer vermistir.
"ALARKO Sirketler toplulugu Baskani Üzeyir Garih, 'GAP Bölgesinde tarim teknoparki olarak 25.000 dönüm arazi üzerinde kurulmasi planlanan GAPROPARK projesinin bittigi zaman, 50.000 kisinin çalistigi, 150.000 kisinin yasadigi modern bir kent olusacagini' söyledi. Garih yaptigi açiklamada, 'Proje ile ilgili olarak kendi konulari içinde yatirim yapan çok farkli yabanci kurum ve kuruluslarla temaslar saglanarak etüt çalismalarina baslandigin/ kaydetti. 'GAP Bölgesinin kalkinmasinda önemli bir paya sahip olacak ve yatirim tutari 4 Milyar Dolar olarak tahmin edilen projenin 10-12 yilda bitirilmesinin hedeflendigini' belirten Garih, söyle dedi 'Alarko olarak bölgeyi yakindan ilgilendiren çok ciddi bir proje üzerinde çalisiyoruz. GAPROPARK projesi Tarim ve Köy Isleri Bakanliginca da destekleniyor. ABD'de bu konuda uzman bir sirketle isbirligi halinde yürütülen projenin düsünce asamasi 6 ay sürdü ve 1 Milyon Dolara yakin para harcandi.'
'Proje, tarimda yeniden yapilanma ve reform politikalarina da uygun. GAPROPARK'in bir bilgi dagitim sehri olacagini' vurgulayan Garih: "Bu proje yöre çiftçisini daha fazla ve daha kaliteli üretime yönlendirecek. Bu bölgede üretilen mallara talip olan sirketler ile bölge çiftçisinin baglari saglanacaktir. Böylece ürün çesitlemesi ve ürün a-limi garantisi verilmis olacak" diye konustu."
Merkezi Siverek'te bulunan Güç Birligi Holding'in Yönetim Kurulu Baskani Medet ABBASOGLU, "Roza Ilaç Ve Kozmetik araciligiyla Siverek'ten Israil'e 3 ton nar çekirdegi, 1 ton nar konsantresi ihraç ettiklerini, nar çekirdeginin ilaç ve kozmetik sanayisinde kullanildigini" belirtmistir.
"GÜNEYDOGU'DA TOPRAK'OYUNU" baslikli bir haberde ise, Çukurova Aydinlar Dernegi'ndeki konferansta konusan isadami Ziyaeddin Yagci'nin yaptigi açiklamalar ile 'Güneydogu üzerinde oynanan Yahudi oyunlarina isik tuttugu' belirtildikten sonra su sözlerine yer verilmektedir : " ...Buradaki topraklarda gelecek gören Yahudiler bir yerine bes vererek Mardin'de arazi alimina baslamislardir. Hatta bu konuda Sanliurfa yöresinde birbirleri ile yarismaktadirlar. Bölgede bulunan Süryaniler de Kiziltepe'de arazi almalarina yardim etmektedirler.
Diyarbakir Söz Gazetesi, Diyarbakir Milletvekili Sebge-dullah SEYDAOGLU'nun konu hakkindaki asagidaki açiklamalarina yer vermistir:
"...Son yillarda Israil'in GAP'a ve Güneydogunun kutsal mukaddes ve bereketli topraklar üzerindeki emel ve niyetleri açikliga kavusmustur. Türkiye ve Israil Hükümetleri arasinda faiz kredili ve içerigi net açiklanmayan kredi süresi faiz orani ve buna benzer belli olmayan 1 milyar dolarlik GAP kredisini Israilli firmalara yaptirmasi Türkiye'nin bagimsiz, hür tesebbüsle kendi öz yatirimcilarina vurulan en büyük darbedir. Bu firmalar haham gözetiminde noterle ekonomik ve ticari ahlaka ve uluslararasi prensiplere ve sartlara uymayan uzun vadeli bir sömürü taktigidir. Iki ay önce Israil Büyükelçiligine ve Konsolosluklarina yaptigim basvurumun cevabini halen net almis degilim..."
3.   BÖLGE HALKI ILE YAPILAN MÜLAKATLAR
Bölge halki ile yapilan görüsmelerde konu hakkinda derinligine bilgi sahibi olunmadigi, bilgi sahibi olmasi gerekenlerin ise konusmaktan yana olmadigi gözlenmistir.
Halkin küçümsenemeyecek bir bölümü yapilan yabanci yatirimlari ve ortakliklari dikkatle izlemekle beraber birkaç nedenden ötürü çogunlukla sessiz kalmayi ve yorum dahi yapmamayi yeglemektedir.
Israilli isadamlari(yetkililer), bölgede görevli kamu personeline "hizmet içi egitim" kapsaminda, tertipledigi gezilerle Israil'e götürmektedir. Israil'e yapilan bu gezilere özellikle bölgede yatirim ortakligi yaptiklari veya yapmalari muhtemel büyük toprak sahiplerini, ögretim üyelerini, bürokratlari, mahalli gazete sahipleri ve çalisanlarini, ziraat odasi baskanlarini ve dini konularda sözü dinlenir sahislari dahil etmektedirler.
(Örnegin Sanliurfa Vali Yardimcilarindan Y. B. 1 ay kadar Israil'de kalmistir).
Görüstügümüz bazi sahislar, basinda Israil lehine veya aleyhine hiçbir haber çikmamasini, "Israil'e götürülerek teknolojik gelismelerden etkilenen ve Israil hayranligi asilanan", bu sahislara baglamaktadir.
1998 yilindan bugüne kadar Israilli yatirimcilarin veya Türk ortaklarinin bölge halki ile ilgili tespit edilebilen çalismalari ve sonuçlari sunlardir;
a.Israil sirketleri "Toros Gübre" bayiliklerini, yatirim ortakligi kuracaklari veya toprak alacaklari sahislar ile temasta, kendi kuruluslari gibi kullanmaktadir.
b.Israilli isadamlari öncelikle piyasaya ödeme zorlugu içerisinde olan hatta Ziraat Bankasina borçlari bulunan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmektedir.
c.Özellikle basinçli sulama teknolojisi ve slaj misir istihbarat Raporlarinda (yemlik misir) üretimindeki uygulamalarini, üretimde pay sahibi olmak için yogun bir sekilde kullanmaktadir. Mardin Kiziltepe'den Sanliurfa Harran'a kadar binlerce dönüm arazi bu amaçla kullanilmaktadir.
d.Susuz ve taslik bir bölge olan KARACADAG'da toprak alma ve kiralama girisiminde bulunan Israilli sirket yetkilileri, özellikle Türkmen asiretlerinin olumsuz cevaplari ile karsilasmistir (50.000 dönüm kiraç arazinin 15 yillik kirasi pesin verilmek istenmistir).
e.Mardin Derik  ilçesine bagli bazi köylerde (bunlardan Atli ve Kovali Köyleri eski Milletvekili Ahmet Türk'e aittir) binlerce dönüm arazi tarim ve hayvancilik yapmak maksadiyla Israillilere kiralanmistir.
f.Zaman içerisinde dünyanin en gelismis ve büyük seralarinin yer alacagi planlanan Sanliurfa/Karaali bölgesinde halen üretim yapan seralardan bazilarinin Israilli sirketlerle ortak oldugu ve bu bölgede Israil'in yatirim çalismalarina devam ettigi bilinmektedir.
g.Sanliurfa-Suruç yolu üzerinde ABD-TÜRKIYE firmalarinin ortakligiyla kuruldugu bilinen SUBOR boru üretim fabrikasinin Israillilerin yönetiminde oldugu bölge halki tarafindan belirtilmektedir (ABD'lilerin Musevi olmalari muhtemeldir).
h.K.-A. Süt ve Et Besi Tesisi çalismalari kapsaminda bazi Israilli sahislar, Israil'den getirecekleri 4.000 adet büyükbas hayvani köylülere karsiliksiz dagitmak için çalismalara baslamistir. Bu hayvanlarin "Yem ihtiyacinin kendilerinden satin alinacagi, dogacak yavrularin ise sirketin mali olacagi" sartini kabul eden ve kendilerince uygun görülecek isteklilere verilecegini belirtmislerdir.
i.Mezra yapmak amaciyla Israilli sirketler tarafindan kiralanmis hazine arazilerinden binlerce dönümüne (kira anlasmalari çignenerek) pamuk ekildigi bilinmektedir.
j.Suriyeli toprak sahipleri de Israil'e ait sulama teknolojisini almak maksadiyla Türkiye'deki akrabalarindan ve ortaklarindan yardim talebinde bulunmus, kullanilan malzemenin üzerinde bulunan ve "Israil mali" oldugunu belirten yazilarin silinmesi durumunda satin alabileceklerini belirtmislerdir.
4.YABANCI SIRKETLERIN GAP GIDEM TARAFINDAN MÜSAADE EDILEN (LEGAL) YATIRIMLARI
FIRMA ADI
ÜLKE
FAALIYET KONUSU
MEVCUT DU-
FAALIYET YERI
Man (Mardin Enerji
Almanya
Enerji Üretimi ve dogal gaz
Yer tahsisi ya-
Mardin
özhan Kimya (Ortak -
Italya (Sahis)
Deterjan
Üretimde
Mardin
Sanex
Bulgaristan
Ticaret
Mardin
Bizaf
Irak
Ticaret
Mardin
Ms Jordan
Irak
Ticaret
Mardin
Lazer (Hasbab ortak-
Italya
Battaniye ve tekstil makine-
Yer tahsisi ya-
Diyarbakir
Rama (Bayraktar or-
Suriye
Meyan kökü türevlerini ü-
Faaliyette
Gaziantep
Nanhttan
Israil
Tekstil (Entegre)
Yer tahsisi ya-
Adiyaman
Naan
Israil
Sulama sistemleri pazar-
-
Bölge
NetafIm
Israil
Sulama sistemleri pazar-
-
Bölge
Delta-Pine
Havsiz pamuk tohumu Ü-
OSB'de yer rahsi-
Sanliurfa
ABD firmasi ve
ABD
Içme, kullanma ve tarimsal
Insaat asamasin-
Sanliurfa
Israil firmasi ve
Israil
Sitrik asit (Limon tuzu)
Yer tahsisi ya-
Adiyaman
ABDIsvec.-Türkiye
ABD ve Isveç
Tarim sektörüne yatirim
Arastirma faali-
Adiyaman
5. BÖLGEDE PETROL ALANINDA FAALIYET GÖSTEREN YABANCI FIRMALAR
FIRMA ADI
ÜLKE
FAALIYET KONUSU
FAALIYET YERI
NVT PERENCO
ABD
Petrol arama ve üretimi
Diyarbakir
ALAAODIN MIDDLEEST
ABD
Petrol arama
Adiyaman - Diyarbakir
DOWELL SCHLUMBERGER
Almanya
Petrol ile ilgili yan hizmetler
Diyarbakir Gl
GI
ABD
Petrol arama
Adiyaman
SONUÇ VE DEGERLENDIRME
Ulusal ve uluslararasi yasalara uygun olarak gelisen GAP yabanci yatirimlarinin, medyaya yansimayan ve bölge halkinin önemli bir bölümünü rahatsiz etmesine ragmen dile getiremedikleri bir yapilanmasinin oldugu muhakkaktir. Rahmi Koç'un bile "2.500 dönümlük arsanin sadece 500 dönümünü satin aldik, geri kalan 2000 dönümünü ise kiraladik. Esasinda, tüm kullanilan araziyi satin almak daha akilci olurdu. Ancak, arkadaslarimiz 'Bunlar büyük arazi almak için buraya geliyorlar' dedikodularinin önüne geçmek için bu sekilde hareket etmeyi uygun gördüler" seklindeki açiklamasi, konuyu daha dikkat çekici bir hale getirmektedir.
Din, milliyet, örf gibi sikica sarildiklari bazi degerleri paradan üstün tutarak, özellikle Israil kökenli sirketlere hayir diyebilen mal sahipleri, yüksek sesle olmasa da, güvenilir ortamlarda konu hakkinda yorum yapabilmektedirler. Konu hakkinda bilgi alabildigimiz bu gibi sahislarin yabanci sirket temsilcileri ile irtibatlari temas veya sadece baslangiç safhasinda kaldigi için, bilgileri yüzeysel, bazen abartili ve genellikle de yorum seklinde olmaktadir.
Ikinci-üçüncü agizdan aktarilan, abartili, yoruma dayali ve bazen de kaynagi belirsiz bu haber karmasasi içerisinde dogru bilgilere ulasmak epeyce zorlasmaktadir. Dikkat edildiginde ise "Hafizasi çok güçlü ve yakin çevresine karsi çok dikkatli" bölge halki arasindaki bu haber karmasasi ve bilgi bulanikligina, yabanci sirket temsilcilerinin ve onlarin yerli ortaklarinin yaptigi bu çalismalarin neden oldugu görülebilecektir. Çünkü disaridan gelen bu sahislar ve bölgedeki ortaklari, alisilagelmis ticari metotlarin disinda temas ve uygulamalar içine girmekte, kullandiklari bu teknikler ise, para konusunda zafiyeti bilinen milli degerleri zayif, dini duygulari ise gösteris agirlikli bölge halkini olumsuz etkilemektedir.
Özellikle Israilli isadamlari tanimadiklari yerli halk ile temastan kaçinmaktadirlar. Ilk temas için mutlaka Türkiye'de bulunan ortaklarina bir arastirma yaptirmakta ve isbirligine girecekleri bölgedeki uygun toprak sahiplerini tespit ettirmektedirler. Sonucunda ise daha önceden anlastiklari ve kendileri ile ticaret yapan yerli tüccarlari araci olarak kullanarak is teklifini (toprak alimi, kiralama, ortaklik) yapmaktadirlar.
Israilli yatirimcilar(Görevliler), isbirligi yaptiklari veya topragini kiraladiklari(aldiklari) güçlü sahislari ve bunlarin kontrolündeki bölge halkini da satin almaktadirlar. Din olgusunun en güçlü hissedildigi Sanliurfa'da dahi hiçbir tepki almadan sessizce yürüttükleri bu çalismalarin her geçen gün gelistiginin hissedilmesi, Israillilerin bu konularda ne kadar deneyimli olduklarini göstermektedir.
Ikisi de yüksek okul mezunu biri Arap digeri Türkmen kökenli iki asiret reisi, içerigi ayni olan su degerlendirmeyi farkli zamanlarda dile getirmislerdir : "Görünen tehdit yakin olmamakla birlikte Batililar ve bunlar(Israilliler) bölgemizi ikinci Filistin haline getirmeye çalisiyorlar, bu durum bizi çok ürkütüyor."
Israilli isadamlarinin ticaret yelpazesini bu kadar genis tutmalari, nar çekirdeginden misira, sulama sistemlerinden sitrik asit üretimine kadar hemen her alanda GAP'in içinde olmalari ve bu kisa sürede Batili Devletlerin bile önüne geçmeleri dikkat çekicidir.
6.Israilli isadamlarinin öncelikle piyasaya ödeme zorlugu içerisinde olan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmesi, yurtiçinden ve bankacilik sektöründen bilgi aldigi seklinde degerlendirilmektedir.
 
EK: 2
ISRAIL'IN GAP'A YÖNELIK FAALIYETLERI:
GENEL:
1.OCAK   1994'DE YAYINLANAN   TIME   DERGISINDE, DÜNYANIN 7 HARIKA PROJESININ; METRO SISTEMI-LOS ANGELES-AMERIKA, GÜNEY DOGU ANADOLU PROJESI-TÜRKIYE, BÜYÜK  YAPAY NEHIR-LIBYA,   TAIPEI   TRANSIT SISTEMI-TAYVAN, JAMES KÖRFEZ KOMPLEKSI-KANADA, MANS TÜNELI-INGILTERE/FRANSA,   HONG KONG  HAVA ALANI-HONG
KONG OLARAK BELIRLENMISTIR.
2.ISRAIL'IN GAP'A   UZUN SÜREDIR OLAN ILGISI, BU PROJENIN BÖLGE ÜLKELERININ BASKILARI NEDENIYLE DÜNYA BANKASI TARAFINDAN FINANSE EDILMEMESI, ISRAIL'IN ÇESITLI FINANSMAN VE TEKNOLOJI AKTARIMI TEKLIFLERI ILE TÜRKIYE'NIN ÖNÜNE ÇIKMASINI SAGLAMISTIR.
3.ISRAIL; FIRAT SULARINI KONTROL ETMEK IÇIN TÜRKIYE'YE VE GAP PROJESINE ILGI GÖSTERMEKTE, FIRAT'IN ASAGISINDA BULUNAN SURIYE VE IRAK ILE MUHTEMEL BIR SAVASA GIRMESI DURUMUNDA, TÜRKIYE'YI KENDI YANINAÇEKEREK BU ÜLKELERE AKAN SUYU KISMAYI PLANLAMAKTA, DOLAYISIYLA TÜRKIYE'YI BIR "SU KOZU" OLARAK KULLANMAYI AMAÇLAMAKTADIR.
4.BU BAGLAMDA ;
A.ISRAIL'IN  ESKI ANKARA BÜYÜKELÇISI  DAVIT GRA-NIT'IN   "GAP GIBI BILINÇLI BIR BÖLGESEL PLANLAMAYI ÖNGÖREN, YÖRE HALKINA REFAH GETIRECEK BIR PROJEYE TAM DESTEK VERIYORUZ, ISRAIL'IN SULAMA VE DENIZ SUYUNU KULLANILIR HALE GETIRME TEKNOLOJISINDEKI ÜSTÜNLÜGÜ SAYESINDE GAP IÇIN IDEAL BIR ORTAK OLABILECEGINI BELIRTMESI VE ,
B.ISRAIL'IN ANKARA BÜYÜKELÇISI ZUI    ELPELCEG'IN "ISRAIL'IN SUYA IHTIYACININ OLDUGU, TÜRKIYE'NIN ISE SU AÇISINDAN SANSLI BIR ÜLKE  OLDUGU, GELISMIS BIR SULAMA SISTEMI KURULMASI VE BUNUN TARIMDA KULLANILMASI DURUMUNDA GAP BÖLGESININ BIR CALIFORNIA HALINE GELECEGI"NI ÖNE SÜRMESI ILE,
C.TÜRKIYE'YI ZIYARET EDEN ISRAIL CUMHURBASKANI EZER VVEIZMANN'IN DA "GAP PROJESINE ISRAIL'IN KATILIMI"NI ÖNERMESI GIBI HUSUSLAR GÖZ ÖNÜNE ALINDIGINDA, ISRAIL'IN PROJEYE ORTAK OLABILME ÇABALARI AÇIKÇAORTAYA ÇIKMAKTA, TÜRKIYE'NIN HEM SUYU, HEMDE TOP
RAGI   ÜZERINDE PLANLARININ   BULUNDUGUNU   ORTAYA KOYMAKTADIR.
5.ISRAIL, TARIMDA "KIBBUTZLAR" OLARAK ADLANDIRDIGI VE SOSYALIST BIR ÜRETIM  MODELININ SINIRLI BIR ALANDA UYGULAMASI DURUMUNDA OLAN "KOLLEKTIF TARIM ÇIFTLIKLERI" MODELINI UYGULAMAKTADIR.
6.GAP PROJESININ ISRAIL AÇISINDAN ÖNEMI; ISRAIL DEVLETININ KURULMASINDAN SONRA GÜNEY DOGU ANADOLU BÖLGESINDEN GÖÇ EDEREK ISRAIL'E YERLESEN KÜRT KÖKENLI YAHUDILERI FINANSE ETMEYE VE KIBBUTZ-LARDANSAGLANAN ÜRÜNLERI PAZARLAMA HAKKINI ELDE ETMEYE DAYANMAKTADIR.
7.BU KAPSAMDA, GÜNEY DOGU ANADOLU BÖLGESI ÜZERINDEN DÜNYAYA AÇILMAYI HEDEFLEYEN ISRAIL, TÜRKIYE'DEN ISRAIL'E GÖÇ EDEN YAHUDI AILELERDEN BIR KISMININ SANLIURFA BÖLGESINE YERLESMELERINI SAGLAMISTIR.
8.DIGER YANDAN, AGUSTOS 1995'TE ANKARA BÜYÜKELÇISI OLARAK ATANAN ZUI ELPELEG YAPTIGI BASIN AÇIKLAMASINDA "TÜRKIYE'DE SU DA BOL, TOPRAK DA. ANCAK BIZDE HER IKISIDE YOK" SEKLINDE BEYAN VERMESI, ISRAIL'IN GAP ÜZERINDEKI PLANLARINI ORTAYA KOYMASI BAKIMINDAN DIKKAT ÇEKMEKTEDIR.
ISRAIL'IN GAP KAPSAMINDA SANLIURFA ILINE YÖNELIK FAALIYETLERI :
1.ÖTE YANDAN EYLÜL 2000'DE, ISRAIL SANAYI VE TICARET BAKANLIGI TARAFINDAN YAPILAN BIR AÇIKLAMADA;"GAP KAPSAMINDAKI 6 BARAJ VE SULAMA PROJESI IÇIN AÇILAN IHALEYI ISRAIL'Ü FIRMALARIN KAZANDIGI, DEGERI600-800 MILYON ABD DOLARI ARASINDA DEGISEN PROJELERIN INSAASINA BASLANACAGI, IHALEYI KAZANAN FIRMALAR ARASINDA ISRAIL'DE INSAAT VE MÜHENDISLIK ALT YAPILARI ALANINDA ISIM YAPAN ASHTROM, MERHAV, SOLEH BONEH VE TAHAL SIRKETLERININ BULUNDUGU" HUSUSLARI BELIRTILMISTIR.
2."T.-E." ISIMLI BIR ISRAIL SIRKETI   TARAFINDAN NISAN 2001'DEN BERI, GAP KAPSAMINDAKI BOZOVA-YAYLAK SU   PROJESINE YÖNELIK   ÇALISMALAR   YAPILMAKTADIR. (MUHTEMELEN SIRKETIN ASIL AMACI, TOPRAK ANALIZLERINIYAPARAK YER ALTI KAYNAKLARINI TESPIT ETMEKTIR.)
3.AYRICA, BOZOVA ILÇESINDEKI SU KANALI PROJESI,TASERON BIR FIRMA OLAN   "KOLIN" ISIMLI BIR ISPANYOLFIRMASINA YAPTIRILMAKTADIR.
4.SANLIURFA ILININ SURIYE ILE OLAN SINIR BÖLGESINDEKI YERLERIN MAYINDAN TEMIZLENMESI KONUSUNDA VERILEN UGRASLARIN SONUÇLANMASI ILE BIRLIKTE, ÖZELLESTIRME KAPSAMINA ALINAN CEYLANPINAR TIGEM ÇIFTLIK ARAZISININ ÖZELLESMESI DURUMUNDA; ISRAIL ASILLI IS ADAMLARININ; BU BÖLGEDE DOGRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK TOPRAK SATIN ALACAKLARI VE BU TOPRAKLARDA "SERACILIK" YAPMAYA YÖNELIK MÜRACAATTA BULUNACAKLARI YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR.
5.BU KAPSAMDA, 2002 YILINDA ISRAIL HÜKÜMETI TARAFINDAN SANLIURFA ILINDE YAPILAN/YAPILACAK ÇALISMALAR HAKKINDA SURIYE DEVLETINE AIT BIR TV. KANALINDA PROGRAMLAR DA YAYINLANMISTIR.
6.ÖTE YANDAN; SANLIURFA ILI NÜFUSUNA KAYITLIVATANDASLAR ADINA ALINAN TOPRAKLARIN ISRAIL SIRKETLERI   TARAFINDAN   UZUN SÜRELI   OLARAK  KIRALANDIGI, "HAIM" ISIMLI BIR KISININ KÖY KÖY DOLASARAK TOPRAK ALMA YÖNÜNDE GIRISIMLERDE BULUNDUGU ÖGRENILMISTIR.
7.KOÇ SIRKETLER GRUBUNA BAGLI OLAN "K.-A." SIRKETI ILE ILGILI OLARAK;
A.K.-A.'NIN; SANLIURFA-MARDIN YOLU ÜZERINDE BULUNAN VE i. D., F. D., B. D., N. D., M. E. D., M. Y. D., M. N.D. ADLI KISILERIN ORTAK OLDUGU ARAZIYI YÜKSEK BIR FIYATA ISRAIL'LILER ADINA SATIN ALDIGI,
B.ANILAN SIRKETIN YÖNETIM KURULU BASKANI C. S.TARAFINDAN YAPILAN BIR AÇIKLAMADA; NISAN 2003'DEN BERI SÜRDÜRÜLEN ÇALISMALAR ÇERÇEVESINDE SANLIURFAMARDIN YOLU ÜZERINDEKI HAYVANCILIK VE BESI ÇIFTLIGI KOMPLEKSININ INSAATINA BASLANARAK ARAZI HARIÇ 17
MILYON ABD DOLARI YATIRIM ÖNGÖREN BU PROJEYLE, ORTALAMA 1.000 ADET INEK BESICILIGI, YILDA 9 MILYON SÜT ÜRETIMI ILE BESICILIGE HIZMET VERECEK YEM BITKILERI TARIM IÇIN ENTEGRE BIR TESIS PLANDIGININ IFADE EDILDIGI,
C.SIRKETTE ÇALISAN TÜRK MEMUR VE ISÇILERIN ÇALISMA ALANLARI DISINDA BIR YERDE BULUNMALARININ YASAKLANDIGI, YASAKLARA UYMAYANLARIN ISE ISTEN ÇIKARTILDIGI,
Ç. 2003 IÇERISINDE KARS ILINDEN VE SANLIURFA ILI MERKEZ ILÇEYE BAGLI SENOCAK KÖYÜ VE KARABAYIR MEZRASINDA TARIMSAL ÇALISMA IÇIN YÜKSEK FIYATLARDA A-RAZI SATIN ALINDIGI,
D.SIRKETIN HARRAN OVASINDA TÜRKIYE'NIN EN MODERN SÜT VE ET ENTEGRE TESISLERI KURMA PROJESINI HAYATA GEÇIRME ÇALISMALARININ DEVAM ETTIGI,
E.K.  H.'IN; SULAMA KONUSUNDA DÜNYA ÇAPINDA DENEYIMLI,  KALITELI VE  BASARILI  ÜRETICI FIRMALARLA DISTRIBÜTÖRLÜK ANLASMALARI YAPTIGI,
F.BU FIRMALARIN ISE; NAANDAN SULAMA SISTEMLERI (ISRAIL) VE VALLEY SULAMA SISTEMLERI (USA) OLDUGU, TÜM ÜRÜNLERIN ETÜT, PROJELENDIRME, SATIS, MONTAJ VE SERVIS HIZMETLERINI VERDIGI,
G.YÖNLENDIRME ILE, SANLIURFA ILINDE BIBER FABRIKASI, TRAKMAK VE BORSAN GIBI IS SAHALARI KURULDUGU YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR. (SÖZ KONUSU SIRKETLERIN ISRAIL ILE BAGLANTISI KONUSUNDA TEYID EDICI ÇALISMALARA BASLANMISTIR.)
8.AYRICA ISRAIL'LILER TARAFINDAN; HARRAN ILÇESINDE YASAYAN YAHUDI VE ERMENILERE MADDI YARDIMDA BULUNULDUGU, BURADA YÜKSEK MIKTARDA TOPRAK ALINDIGI, YINE AYNI ILÇEDE BULUNAN VE KUTSAL SAYILAN "YAKUP'UN KUYUSU" ADLI YERI RESTORE ETME PLANLAMALARI YAPILDIGI BILGILERINE ERISILMISTIR.
9.BUNUNLA BIRLIKTE, SANLIURFA IL MERKEZINDE BULUNAN, YAHUDI ASILLI OLAN VE ISRAIL ILE TEMASLARINI SÜRDÜREN K. PASTANESININ SAHIBI A. K. ADLI SAHIS, KENDI ADINA IL MERKEZINDE ÖNEMLI GÖRÜLEN YERLERDE YÜKSEK FIYATLARA ARSA ALMA ÇALISMASI YAPMAKTADIR.
10.ESKI GAP MÜDÜRLERINDEN OLAN Z. Ö. ADLI SAHIS, ISRAIL HÜKÜMETI ADINA TOPRAK ALARAK TARIM ILE ILGILI ARASTIRMALAR YAPMAKTADIR.
11.ISRAIL'LI IS ADAMLARI TARAFINDAN, BOZOVA ILÇESINDEN M. B. (ASLEN GAZIANTEP ILI NÜFUSUNA KAYITLI,) ISIMLI SAHSA KENDI ADINA TOPRAK ALDIRILARAK 30 YILLIGINA KIRALANDIGI, KIRALANAN ARAZIYE ISE BADEM AGAÇLARI DIKILDIGI VE BU ALANDA ZIRAI ARASTIRMA YAPILDIGININ BEYAN EDILDIGI YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
12.GAP PROJESINDE IHALE ALAN FIRMALARIN ISE ;
A.       MERIT INTERNATIONAL INC (ISRAIL)
B.       BERTI-BRUDO-JAKOB BEHAR (ISRAIL)
C.      ZINKAL (ISRAIL)
Ç.      ARAT LTD (ISRAIL)
D.      PAL-YAL, MERAZ (ISRAIL)
E.       SORTEL B.V. (HOLLANDA)
F. KOÇ HOLDING-SUMITOMO  (TÜRKIYE-JAPONYA) OLDUGU BELIRLENMISTIR. SÖZ KONUSU FIRMALAR IÇIN ARASTIRMA BASLATILMISTIR.
13.BUNUNLA BIRLIKTE SANLIURFA ORGANIZE SANAYINDE BULUNAN "G." FIRMASI ILE ILGILI OLARAK;
A.ASIL SAHIPLERININ G. K. E. BASKANI F. S. ILE ISRAIL'LI BIR ORTAGININ OLDUGU,
B.HARRAN VE BOZOVA ILÇESININ BAZI KÖYLERINDE TARIM YAPTIKLARI, TARIM ÜRÜNLERINI AVRUPA'YA PAZARLAMAK IÇIN, HALEN IL MERKEZ AKZIYARET MINTIKASINDA YAPIMI DEVAM EDEN HAVA ALANI IÇIN 2 MILYON DOLAR PARA HIBE ETTIKLERI,
C.SANLIURFA  MERKEZINDEKI HASIMIYE  SEMTINDEKI HACI KAMIL HANINDA BULUNAN BIR DÜKKANI, ISRAIL ESKI GENEL KURMAY BASKANI MOSE DAYAN ADINA BIR MÜZE HALINE GETIRMEK MAKSADIYLA, 1 MILYON DOLAR KARSILIGINDA ALINMAK ISTENDIGI, ANCAK DÜKKAN  SAHIBININ BUNA YANASMADIGI, YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
 
SONUÇ;
1.ISRAIL'LI FIRMALAR VE YÜRÜTTÜGÜ FAALIYETLERIN ORTAYA ÇIKARILMASI   HUSUSU UZUN SÜRELI BIR ISTIHBARI ÇALISMAYI GEREKTIRDIGINDEN, DEVAM ETTIRILEN ISTIHBARI FAALIYETLERIN SISTEMLI BIR SEKILDE, PLANLI ISTIHBARAT FAALIYETI (PIF) KAPSAMINDA YÜRÜTÜLMESI SAGLANACAKTIR.
2.OLASI PIF KAPSAMINDA, ÖNCELIKLI OLARAK ;
A.GAP ÇERÇEVESINDE BU GÜNE KADAR ÇOGU KAMU SEKTÖRÜNDEN OLMAK ÜZERE YÜZDEN FAZLA ISRAIL FIRMASININ TOPRAK SATIN ALDIGI IDDIASI ILE SÖZ KONUSU FIRMALARIN ARASTIRILMASI,
B.GAP   ÇERÇEVESINDE   ISRAIL GÜDÜMLÜ   FAALIYET GÖSTEREN YERLI VE YABANCI FIRMALAR ILE KISILERIN TESPIT EDILMESI.
C.GAP ÇERÇEVESINDE IHALE ALARAK FAALIYET GÖSTEREN/ FAALIYETE BASLAMAMIS FIRMALARIN TESPIT EDILMESI,
Ç.ISRAIL GÜDÜMÜNDE OLABILECEGI DEGERLENDIRILEN BAZI YERLI FIRMALARIN FAALIYETLERININ TESPIT EDILEREK ITHALAT-IHRACAT DURUMLARININ ORTAYA ÇIKARILMASI,
D.SANLIURFA BÖLGESINE ISRAIL TARAFINDAN YERLESTIRILDIGI IDDIA EDILEN KÜRT YAHUDI AILELERIN ORTAYA ÇIKARTILMASI,
E.SINIR BÖLGESINDEKI TOPRAKLARIN MAYINDAN TEMIZLENEREK YASAL ÇERÇEVEDE TARIM ALANI HALINE GETIRILMESI UGRASLARI ILE ISRAIL FIRMALARININ BU TOPRAKLAR ÜZERINDEKI EMELLERININ  TAKIP EDILEREK ORTAYA ÇIKARILMASI,
F.ÖZELLESTIRME  KAPSAMINA ALINAN CEYLANPINAR TIGEM ÇIFTLIK ARAZISININ ÖZELLESTIRILMESI PROSEDÜRÜNÜN TAKIP EDILMESI VE ISRAIL ILE BAGLANTISININ ARASTIRILMASI,
G.YAHUDI ASILLI OLAN VE BÖLGEDE TOPRAK ALINMASINA ÖNCÜLÜK   ETTIGI   HAKKINDA IDDIALAR   BULUNAN "HAIM" ADLI KISININ FAALIYETLERININ BELIRLENMESI HUSUSLARI       ÜZERINDE       ÇALISMALAR       YÜRÜTÜLMESI PLANLANMAKTADIR.
DEGERLENDIRME;
1.GAP'IN ÖNEMI TÜM DEVLETLER TARAFINDAN BILINMEKLE BIRLIKTE, ULUSAL MENFAATLER IÇIN ISRAIL'IN DE BU PROJEDE GÖZÜNÜN OLABILECEGI KIYMETLENDIRILMEKTEDIR.
2.ELDE EDILEN TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ILE, ISRAIL DEVLETININ GAP PROJESI ÇERÇEVESINDE;
A.        SANLIURFA ILI BÖLGESINDE BÖLGE VATANDASLARI ADINA TOPRAK SATIN ALARAK BU TOPRAKLARDA DOGRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK BAZI YATIRIMLAR YAPMAK IÇIN ARASTIRMALAR IÇERISINDE OLABILECEGI, BU KAPSAMDAKI PLANLAMALARINI  HAYATA GEÇIRMEK IÇIN GIRISIMLERINI DEVAM ETTIRECEGI,
B.ISRAIL'IN YER ALTI VE YER ÜSTÜ KAYNAKLARI KONUSUNDAKI ARASTIRMA GAYRETLERINI ISRARLA SÜRDÜREREK BÖLGEYE YÖNELIK PROJELER IÇERISINDEKI YERINI SAGLAMLASTIRMA DÜSÜNCESINDE OLABILECEGI,
C.SU SORUNU YASAYAN ISRAIL'IN ÜLKESINE KALICI SU TEMIN ETME YÖNÜNDEKI UGRASLARINI DAHA DA ARTIRARAK BÖLGEDEKI  SU  KAYNAKLARINI KENDI  KONTROLÜNE ALMA YÖNÜNDE ÇALISMALARINI DEVAM ETTIREBILECEGI,
Ç.BÖLGEDE KURULAN VEYA KURULACAK OLAN SIRKETLERI KENDI GÜDÜMÜNDE ÇALISTIRARAK VEYA KENDI GÜDÜMÜNDE YENI SIRKETLER KURARAK BAHSI GEÇEN EMELLERINE ULASMA YÖNÜNDE PLANLAMALAR IÇERISINDE OLABILECEGI,
D.AYRICA BÖLGEDE YASAYAN YAHUDI, ERMENI AZINLIKLARI HER YÖNDEN DESTEKLEYEREK GAP VE TÜRKIYE ALEYHINE DEGISIK FAALIYETLERDE KULLANMA GAYRETLERINDE BULUNABILECEGI DEGERLENDIRILMEKTEDIR.
EK: 3
ISRAIL FIRMALARININ GAP'A YÖNELIK FAALIYETLERI GENEL :
1.GAP, FIRAT VE DICLE NEHIRLERININ ARASINDA KALAN GENIS SAHAYI IÇINE ALAN VE BARAJLARIN HIDROELEKTRIK SANTRALLERINI, TÜNELLERI, SULAMA TESISLERINI, HER ÇESIT ALT YAPILARI, TARIM, SANAYIJURIZM ILE
ILGILI TESISLERI, ULASTIRMA, EGITIM VE SAGLIK ILE ILGILI BÜTÜN HIZMETLERI IÇINE ALAN BÜYÜK VE GENIS PROJELER DEMETIDIR. GAP'TA YEDI BÜYÜK PROJE GRUBU VARDIR. BUNLAR ASAGI FIRAT PROJESI, DICLE PROJESI, SINIRFIRAT PROJESI, SURUÇ-BAZIK PROJESI, ADIYAMAN-KAHTA
PROJESI, ADIYAMAN-GÖKSU PROJESI VE GAZIANTEP PROJESIDIR. GAP KAPSAMINDA 13 PROJE PAKETI HALINDE 22 BARAJ VE 19 HIDROELEKTRIK SANTRAL ÜNITESI VARDIR.
BU PROJE, 75.000 KM2'LIK BIR SAHAYI IÇINE ALAN DEV BIR PROJEDIR. GAP'IN TAMAMLANMASI ILE KURULACAK OLAN HIDROELEKTRIK SANTRALLERDEN, «ARAKAYA HIDROELEKTRIK SANTRALI DE DAHIL YILDA 27.345 MILYAR KVVH'LIK ENERJI ELDE EDILECEKTIR. SULAMA TESISLERI ILE DE 1 MILYON 800 BIN HEKTAR TARIM ALANI SULAMAYA ALINACAKTIR.
2.OCAK 1994'DE YAYINLANAN TIME DERGISINDE, DÜNYANIN 7 HARIKA PROJESI IÇERISINDE GÜNEY DOGU ANADOLU PROJESI DE GÖSTERILMISTIR.
3.ISRAIL'IN ORTADOGU POLITIKASI ÇERÇEVESINDE ;
A.ISRAIL'IN ESKI ANKARA BÜYÜKELÇISI DAVIT GRANIT'IN "GAP GIBI BILINÇLI BIR BÖLGESEL PLANLAMAYI ÖNGÖREN, YÖRE HALKINA REFAH GETIRECEK BIR PROJEYE TAM DESTEK VERIYORUZ, ISRAIL'IN SULAMA VE DENIZ SUYUNU KULLANILIR HALE GETIRME TEKNOLOJISINDEKI ÜSTÜNLÜGÜ SAYESINDE GAP IÇIN IDEAL BIR ORTAK OLABILECEGINI BELIRTMESI ,
B.ISRAIL'IN ANKARA BÜYÜKELÇISI ZUI   ELPELCEG'IN "ISRAIL'IN SUYA IHTIYACININ OLDUGU, TÜRKIYE'NIN ISE SU AÇISINDAN SANSLI BIR ÜLKE OLDUGU, GELISMIS BIR SULAMA SISTEMI KURULMASI VE BUNUN TARIMDA KULLANILMASI DURUMUNDA GAP BÖLGESININ BIR CALIFORNIA HALINE GELECEGI"NI ÖNE SÜRMESI,
C.TÜRKIYE'YI ZIYARET EDEN ISRAIL CUMHURBASKANI EZER VVEIZMANN'IN DA "GAP PROJESINE ISRAIL'IN KATILIMINI ÖNERMESI,
Ç.DIGER YANDAN, AGUSTOS 1995'TE ANKARA BÜYÜKELÇISI OLARAK ATANAN ZUI ELPELEG'IN "TÜRKIYE'DE SU DA BOL, TOPRAK DA, ANCAK BIZDE HER IKISIDE YOK" SEKLINDE BEYAN VERMESI,
D.AYRICA, 2002 YILINDA ISRAIL HÜKÜMETI TARAFINDAN SANLIURFA ILINDE YAPILAN/YAPILACAK ÇALISMALAR HAKKINDA SURIYE DEVLETINE AIT BIR TV. KANALINDA PROGRAMLAR    YAYINLANMASI GIBI  HUSUSLAR GÖZ ÖNÜNE ALINDIGINDA, ISRAIL'IN GAP PROJESINE ORTAK OLABILME ÇABALARI AÇIKÇA ORTAYA ÇIKMAKTADIR.
4.  ISRAIL'IN;
A.KURULUSUNDAN SONRA GÜNEY DOGU ANADOLU BÖLGESINDEN GÖÇ EDEREK    ISRAIL'E YERLESEN KÜRT KÖKENLI YAHUDI AILELERDEN BIR KISMINI   SANLIURFA BÖLGESINE YERLESTIRDIGI VE ONLARI FINANSE ETTIGI,
B.TARIMDA KENDI UYGULADIGI KOLLEKTIF TARIM ÇIFTLIKLERI MODELINI TÜRKIYE'DE DE UYGULAMA GAYRETINDE OLDUGU,
C.FIRAT SULARINI KONTROL ETMEK IÇIN TÜRKIYE'YE VE GAP PROJESINE ILGI GÖSTERDIGI DEGERLENDIRILMEKTEDIR. ISRAILLI FIRMALARIN GAP KAPSAMINDA SANLIURFA I-LINE YÖNELIK FAALIYETLERI
1.KONU ILE ILGILI ELDE EDILEN BILGILERIN BIR ÇOGU DUYUM NITELIGINDE OLUP TEYIDE MUHTAÇ BILGILERDIR. ANCAK TEYID EDILMESINE YÖNELIK OLARAK ÇALISMALAR SÜRDÜRÜLMEKTEDIR.
2.AÇIK KAYNAKTA YER ALAN ISRAIL SANAYI VE TICARET BAKANLIGI TARAFINDAN EYLÜL 2000'DE YAPILAN BIR AÇIKLAMADA; "GAP KAPSAMINDAKI 6 BARAJ VE SULAMA PROJESI IÇIN AÇILAN IHALEYI ISRAIL'DE INSAAT VE MÜHENDISLIK ALT  YAPILARI  ALANINDA ISIM  YAPAN ASHTROM, MERHAV, SOLEH BONEH VE TAHAL SIRKETLERININ KAZANDIGI" HUSUSLARI BELIRTILMIS, ANCAK SÖZ KONUSU FIRMALARIN   FAALIYETLERI ILE ILGILI BILGILERE ULASILAMAMISTIR.
3.ANCAK;
A."TEI-EKINCILER" ISIMLI BIR ISRAIL SIRKETI TARAFINDAN NISAN 2001'DEN BERI, GAP KAPSAMINDAKI BO-ZOVA-YAYLAK SU PROJESINE YÖNELIK ÇALISMALAR DEVAM ETMEKTEDIR. (MUHTEMELEN SIRKETIN ASIL AMACI, TOPRAK ANALIZLERINI YAPARAK YER ALTI KAYNAKLARINI TESPIT ETMEKTIR.)
B.AYRICA, BOZOVA ILÇESINDEKI SU KANALI PROJESI, TASERON BIR FIRMA OLAN "KOLIN" ISIMLI BIR ISPANYOL FIRMASINA YAPTIRILMAKTADIR.
4.ARASTIRMASI   DEVAM ETMEKLE   BIRLIKTE   GAP PROJESINDE IHALE ALAN FIRMALARIN ;
A.        MERIT INTERNATIONAL INC (ISRAIL)
B.        BERTI-BRUDO-JAKOB BEHAR (ISRAIL)
C.        ZINKAL (ISRAIL)
Ç.       ARAT LTD (ISRAIL)
D.        PAL-YAL, MERAZ (ISRAIL)
E.        SORTEL B.V. (HOLLANDA)
F. KOÇ HOLDING-SUMITOMO (TÜRKIYE-JAPONYA) OLDUGU YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR.
5.         ÖTE YANDAN, SANLIURFA ILININ SURIYE ILE OLAN SINIR BÖLGESINDEKI TOPRAKLARIN MAYINDAN TEMIZLENMESI KONUSUNDA BÖLGEDE YOGUN DERECEDE UGRASLAR VERILMEKTEDIR. SÖZ KONUSU TOPRAKLAR ILE, ÖNÜMÜZDEKI DÖNEMDE ÖZELLESTIRME KAPSAMINA A-
LINAN CEYLANPINAR TIGEM ÇIFTLIK ARAZISININ ÖZELLESMESI DURUMUNDA, ISRAIL ASILLI IS ADAMLARININ; BU  BÖLGELERDE  DOGRUDAN VEYA DOLAYLI  OLARAK TOPRAK SATIN ALARAK/KIRALAYARAK BÖLGEDE TARIM VE HAYVANCILIK   ÇALISMALARI IÇERISINDE   BULUNACAGI YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR.
6.ÖTE YANDAN;
A.BAZI YAHUDI ASILLI KISILERIN   BÖLGEMIZDE, ILIMIZIN ILERI GELENLERI ILE IRTIBAT KURARAK VE KÖYLERI DOLASARAK TOPRAK ALMA YÖNÜNDE GIRISIMLERDE BULUNDUKLARI VE   SANLIURFA ILI NÜFUSUNA KAYITLI VATANDASLAR ADINA ALINAN TOPRAKLARIN ISRAIL SIRKETLERI TARAFINDAN DOLAYLI OLARAK UZUN SÜRE IÇIN KIRALANDIGI,
B.SANLIURFA IL MERKEZINDE BULUNAN BAZI YAHUDI ASILLI KIMSELERIN, KENDI ADINA IL MERKEZINDEKIÖNEMLI GÖRÜLEN YERLERDE YÜKSEK FIYATLARA ARSAALMA ÇALISMASI YAPTIKLARI VE SANLIURFA NÜFUSUNAKAYITLI BAZI SAHISLARIN TOPRAK ALARAK TARIMSAL ARASTIRMALAR YAPTIKLARI YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
7.ISRAIL ILE BAGLANTISI OLDUGUNA DAIR TEYID E-DICI BILGILER OLMAMAKLA BIRLIKTE,
A.   K. SIRKETLER GRUBUNA BAGLI OLAN "K.-A." SIRKETININ ;
(1)       NISAN 2OO3'DE, SANLIURFA-MARDIN YOLU ÜZERINDEKI HAYVANCILIK VE BESI ÇIFTLIGI KOMPLEKSININ FAALIYETE BASLADIGI,   ARAZI HARIÇ 17 MILYON ABD DOLARI YATIRIM ÖNGÖREN BIR PROJEYLE, ORTALAMA 1.000 ADET INEK BESICILIGI, YILDA 9 MILYON SÜT ÜRETIMI ILE BESICILIGE HIZMET VERECEK YEM BITKILERI TARIMI IÇIN ENTEGRE BIR TESIS PLANLADIGI, BU MAKSATLA FABRIKA ALANI ÇEVRESINDEKI SULU TARIM YAPILABILECEK TOPRAKLARI   ALMA YÖNÜNDE GIRISIMLERININ OLDUGU, BUNU DA KOÇ VAKFI'NIN IMKANLARINI KULLANARAK VAKIF ARACILIGI ILE GERÇEKLESTIRDIGI,
(2)       KURULDUGU ZAMANLARDA SIRKETIN YÖNETIMINE ETKI EDEN   10-15 YAHUDI ASILLI KISININ BULUNDUGU, HALEN BU SAYININ IKI KISI ILE SINIRLI KALDIGI,
(3)       2003 YILI IÇERISINDE SANLIURFA ILI MERKEZ ILÇEYE BAGLI BAZI KÖY VE MEZRALARDA TARIMSAL ÇALISMA IÇIN YÜKSEK FIYATLARDA ARAZI SATIN ALDIGI, HARRAN SIVEREK ARASINDA SULU TARIM YAPILAN BAZI ARAZILERI ALMA VE BU BÖLGEDE BIR ÇIFTLIK PROJESI OLUSTURMA YÖNÜNDE GIRISIMLERDE BULUNDUGU, ANCAK SONUÇ ALAMADIGI,
(4)       HARRAN OVASINDA TÜRKIYE'NIN EN MODERN SÜT VE ET ENTEGRE TESISLERI KURMA PROJESINI HAYATA GEÇIRME ÇALISMALARININ DEVAM ETTIGI, SULAMA KONU SUNDA DÜNYA ÇAPINDA DENEYIMLI ÜRETICI FIRMALARLA DISTRIBÜTÖRLÜK ANLASMALARI YAPTIGI, BU FIRMALARIN;   NAANDAN SULAMA   SISTEMLERI   (ISRAIL) VE VALLEY SULAMA SISTEMLERI (USA) OLDUGU,
(5)       AYRICA, SANLIURFA   ILINDE   BIBER FABRIKASI, TRAKMAK VE BORSAN GIBI IS SAHALARI KURDUGU YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR.
B.SANLIURFA ORGANIZE SANAYI BÖLGESINDE BULUNAN VE ASIL SAHIPLERI G. K. E. BASKANI F. S. ILE IS-RAIL'LI BIR ORTAGININ OLDUGU "G..S" TEKSTIL FIRMASININ ;
(1) HARRAN VE BOZOVA ILÇESININ BAZI KÖYLERINDE TARIM ÇALISMALARI YÜRÜTTÜGÜ,
(2) SANLIURFA MERKEZ HASIMIYE SEMTINDE BIR HANDA BULUNAN DÜKKANI, ISRAIL ESKI GENEL KURMAY BASKANI MOSE DAYAN ADINA BIR MÜZE HALINE GETIRMEK MAKSADIYLA, 1 MILYON DOLAR KARSILIGINDA ALMAK ISTEDIGI, ANCAK SONUÇLANMADIGI ISTIHBAR 0-LUNMUSTUR.
8.AYRICA HARRAN ILÇESINDE YASAYAN YAHUDI VE ERMENILERE MADDI YARDIMDA BULUNULDUGU, YINE ISRAILLILER TARAFINDAN HARRAN ILÇESINDEKI KUTSAL SAYILAN "YAKUP'UN KUYUSU" ADLI YERI RESTORE ETME PLANLAMALARI YAPILDIGI YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
DEGERLENDIRME;
1.GAP'IN ÖNEMI TÜM DEVLETLER TARAFINDAN BILINMEKLE BIRLIKTE, ULUSAL MENFAATLER IÇIN ISRAIL'INDE BU PROJEDE GÖZÜNÜN OLABILECEGI KIYMETLENDIRILMEKTEDIR.
2.ELDE EDILEN TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ILE BASINDA YER ALAN HABERLER ÇERÇEVESINDE, ISRAIL DEVLETININ;
A.SANLIURFA ILI BÖLGESINDE BÖLGE VATANDASLARI, BÖLGEDE FAALIYET GÖSTEREN BAZI SIRKETLER ADINA TOPRAK SATIN ALARAK BU TOPRAKLARDA DOGRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK BAZI YATIRIMLAR YAPMAK GAYRETI IÇERISINDE OLABILECEGI,
B.YER ALTI VE YER ÜSTÜ KAYNAKLARI KONUSUNDAKI ARASTIRMA GAYRETLERINI ISRARLA SÜRDÜREREK BÖLGEYE YÖNELIK PROJELER IÇERISINDEKI YERINI SAGLAMLASTIRMA DÜSÜNCESINDE OLABILECEGI,
C.SU SORUNU YASADIGI, KALICI SU TEMIN ETME YÖNÜNDEKI UGRASLARINI DAHA DA ARTIRARAK BÖLGEDEKI MEVCUT SU KAYNAKLARINI KENDI KONTROLÜNE ALMA YÖNÜNDE ÇALISMALARINI DEVAM ETTIREBILECEGI,
Ç.BÖLGEDE KURULAN VEYA KURULACAK OLAN SIRKETLERI KENDI GÜDÜMÜNDE ÇALISTIRARAK VEYA KENDI GÜDÜMÜNDE YENI SIRKETLER KURARAK BAHSI GEÇEN EMELLERINE ULASMA YÖNÜNDE PLANLAMALAR IÇERISINDE OLABILECEGI,
D.AYRICA BÖLGEDE YASAYAN YAHUDI, ERMENI A-ZINLIGI HER YÖNDEN DESTEKLEYEREK GAP VE TÜRKIYE ALEYHINE DEGISIK FAALIYETLERDE KULLANMA GAYRETLERINDE BULUNABILECEGI DEGERLENDIRILMEKTEDIR.
EK OLARAK;
CEYLANPINAR ILÇESINDE ALINABILECEK ARAZININ, TARIM ISLETME MÜDÜRLÜGÜ KONTROLÜNDE OLDUGUNU, 2002 YILINDA ISRAIL FIRMALARININ 10.000 DEKAR ARAZI KIRALAMAK IÇIN TARIM ISLETMELERI GENEL MÜDÜRLÜGÜNE TEKLIFTE BULUNDUKLARI, TARIM ISLETMELERI GENEL MÜDÜRLÜGÜNCE KABUL ETMEDIGINI,
CEYLANPINAR TARIM ISLETME MÜDÜRLÜGÜNE AIT ARAZININ ÖZELLESTIRILMESI DURUMUNDA, EN GÜÇLÜ ALICININ ISRAIL FIRMALARI OLDUGUNUN DEGERLENDIRILDIGI, BUNUNLA ILGILI CEYLANPINAR ILÇESINDE HERHANGI BIR FAALIYETIN TESPIT EDILEMEDIGINI.
 
EK: 4
29 ARALIK 2003
ISRAIL BILGI NOTU
SANLIURFA ILINDE ISRAIL ADINA FAALIYET GÖSTEREN, ISRAIL ADINA ARAZI ALAN FIRMALAR ILE S.-T.-A. K. SIRKETINDE ÇALISAN ISRAIL ASILLI MÜDÜRLER VE ZIRAAT TEKNISYENLERI HAKKINDA YAPILAN ARASTIRMA SONUCUNDA ELDE EDILEN BILGILER ASAGIYA ÇIKARILMISTIR.
1.SANLIURFA ILINDE FALIYET GÖSTEREN Ö. K. SAHIPLERI A. Ö. ILE A. Ö. BUNLAR ERMENI ASILLI ISRAIL ADINA AKZIYARET VE HARRAN TARAFINDA ARAZI ALDIGINI.( TEYIDE MUHTAÇ )
2.SANLIURFA ILINDE FALIYET GÖSTEREN M. O. SAHIBI Ö. K. SAHSIN GAYRI MÜSLIM OLDUGUNU, ISRAIL ADINA SANLIURFA ILINDE TARAFINDAN ARAZI ALDIGINI.( TEYIDE MUHTAÇ )
3.HARRAN VE BOZOVA BÖLGESINDE YASAYAN ÇIFTÇILERIN ISRAIL ADINA TOPRAK ALDIKLARINI (TEYIDE MUHTAÇ )
4.SANLIURFA ILINDE BASKA FIRMALAR ADINA SATILAN ISRAIL TOHUMLARININ ASIRI OLDUGUNU, BU TOHUMLARIN BIR SEFER KULLANILDIGINI .
5.SANLIURFA ILINDE FAALIYET GÖSREREN T. Z. A. L.S.'NIN ÜÇ ORTAGININ OLDUGUNU, BUNLARIN i. K. -S. M.K. ILE S. K.'UN   ARASTIRMAYA DEVAM EDILIYOR OLDUGUNU ARZ EDERIM.
EK: 5
31 ARALIK 2003
ISRAIL BILGI NOTU
SANLIURFA ILINDE ISRAIL ADINA FAALIYET GÖSTEREN, ISRAIL ADINA ARAZI ALAN FIRMALAR ILE S.-T.-A. K. SIRKETINDE ÇALISAN ISRAIL ASILLI MÜDÜRLER VE ZIRAAT TEKNISYENLERI HAKKINDA YAPILAN ARASTIRMA SONUCUNDA ELDE EDILEN BILGILER ASAGIYA ÇIKARILMISTIR.
1.ISTANBUL ILI OSMANBEY'DE IKAMET EDEN S.URFA NÜFUSUNA KAYITLI YAHUDI DÖNMESI I. Y. N. ADLI KISININ DÖVIZ BÜROLARI ILE TEKSTIL FABRIKALARININ, SAHSIN ARAP ÜLKELERI ILE ÇALISTIGINI, ESININ YAHUDI OLDUGUNU, ES ÇEVRESININ KUVVETLI OLDUGUNU, BU SAHSIN ESININ ÇEVRESINI KULLANARAK ISRAIL ADINA BAZI FAALIYETLERDE BULUNDUGUNU, ESININ AKRABASI OLAN HAIM ADLI KISININ 7 SENE ÖNCE TAKRIBEN (1997) SENESINDE S. K. ILE S.URFADA BIRLIKTE VAKIF VE OKUL AÇTIGINI, VAKIF ARACILIGI ILE VEYA VAKIF NÜFUZUNU KULLANARAK HAZINE ARAZILERININ VEYA ÖZEL ARAZILERININ (K.-A. B. VE T. Ü. A.S ) GERI KALAN BIR KISIM ARAZIYI A. B. ISIMLI SAHSIN SATIN ALDIGI VE BUNU K.-A. SIRKETINE SATTIGINI, 2-3 YIL ÖNCE SIRKETIN O ZAMANKI MÜDÜRÜNÜN A. B. OLDUGUNU ANCAK DAHA SONRA ISTEN ATILDIGINI, SIMDIKI GENEL MÜDÜRÜN R. T. OLDUGUNU, HAIM'IN SIRKETININ ARAZI BÖLÜMÜNE A. T. (MOSSAD AJANI OLABILIR) SAHSINDA HAYVAN BÖLÜMÜNE BAKTIGINI.
2.ISÇILERIN BIR BÖLÜMÜ K. B. BIR KISMIDA H. BANKASINDAN MAAS ALDIKLARINI. A. B. (RUM) BÖLGENIN I-LERI GELENLERI ILE IRTIBATA GEÇEREK ESKI SANLIURFA MILLETVEKILLERINDEN OLAN CENAP GÜRPINAR'IN OGLU KASIM GÜRPINAR'A AIT OLAN 9 KÖYDE ARAZI ALARAK BIR ÇIFTLIK YAPMAYA ÇALISTIKLARINI (SIVEREK-HILVAN ARASI OLABILIR) GEÇEN SENE SEDAT BUCAK'IN DA ARAZISINI ALMA GIRISIMINDE BULUNDUKLARINI. ANCAK SEDAT BUCAK'IN KABUL ETMEDIGINI, SIVEREK BELEDIYE BASKAN YARDIMCISI HASAN ÇELEBININ HILVAN'LA-SIVEREK ARASINDA 9 KÖYÜ BULUNDUGUNU... KÖYÜN ARAZILERINDE MEYVE BAHÇELERINI ISTEDIKLERINI ANCAK HASAN ÇELEBI'NIN HENÜZ VERMEDIGINI, AYRICA DIYAR-BAKIRDA ATIK AILELERI ILE AKYILLAR AILELERININ KENDI ARAZILERININ BIR BÖLÜMÜNÜ BU SAHISLARA SATTIKLARINI VE SU ANDA BU ARAZILERDE PAMUK EKIMI YAPILDIGINI.
S. SIRKETINDE K.-A. ILE ORTAK OLDUGUNU, K. A.'NIN ITHALAT VE IHRACAT BAGLANTILARI, 15.000 HAYVAN -7.000 BESI, DIGERININ SÜT ÜRETILDIGINI, ETIN BIR KISMININ MARETE GÖNDERILDIGINI.
BÜTÜN TOPRAK ALIMLARINI S. K. V. ILE YAPTIKLARINI.
I. Y.'IN (ISTANBUL'DA YASIYOR) AYRICA TRAKYADA 700 DÖNÜM SULU ARAZI ALDIGINI, HAIM VE IBRAHIM'IN SAMIMI DOSTU OLDUGUNU, S. FIRMASININ ISRAIL ABD ORTAKLI BIR FIRMA OLDUGUNU, 2003 YILINDA A. B. TARAFINDAN K. A.NIN YANINDAKI ARAZI KIRALANMISTIR.
K. A. KURULDUGUNDA 10-15 YAHUDI ÇALISIRKEN SU ANDA 2 ZIRAAT YÜKSEK MÜHENDISININ ÇALISTIGINI.
EK:6
02 OCAK 2004
ISRAIL BILGI NOTU
1.O. P.: SURUÇ ILÇESI NÜFUSUNA KAYITLI   DOKTOR (HARRAN ILÇESINDE GÖREVLI ) ANCAK A., K. KÖYÜ SAGLIK MERKEZI LOJMANINDA OTURUR. TEDAS VE DEVLET HASTANESI ILE MERKEZ SAGLIK OCAGINDAKI KÜRT KÖKENLILER ILE GRUP OLUSTURMAYA ÇALISIYOR, A. ILÇESINDE ECZANE ISLETIR. ISRAIL BAGLANTILI S. B. FABRIKASININ SAHIBI ILE BAGLANTILIDIR. (IL MERKEZ MINTIKASINDA) AYRICA R. VE C. KUYUMCULUK DÜKKANLARININSAHIPLERI ILE BAGLANTILIDIR.
2.M. D.: H.'DE G. HANIN KARSISINDA TERZI DÜKKANI VAR. TERZININ ISMI SARON ISIMLI YAHUDIDIR. O. P. ILE BERABER IKI ADAMI ILE BIRLIKTE YAKININDAKI ON AILE ILE AKÇAKALE, HARRAN VE SANLIURFA IL MERKEZINDE 476 PARÇA  BASKALARININ   ÜZERINE ARSA ALIMLARI MEVCUTTUR.
3.R. D.: H.'DE GÜMRÜKHANI (ESKI ISMI HANEDAYAN) BU SAHSIN DÜKKANI KUMAS SATAN KÜÇÜK DÜKKANIN YANINDA, SAKALLI ÇAYCININ TAM KARSISINDA DÜKKANI VAR. BU DÜKKANA MOSE DAYAN'IN TORUNU 1 MILYONDOLAR TEKLIF ETMIS SONUÇ BELLI DEGIL.
4.DOKTOR I. B.: MUHTEMELEN IL MERKEZ ÇUKURDORUÇ KÖYÜNDE (YAHUDI KÖKENLI). BUNUN 6.000 DÖNÜM ARAZISI VAR OLUP, ARAZISINI KORUSUNLAR DIYE 100 150 KISIYE PARA VERMISTIR. HALEN KENDISININ AVUKATLIGINI ISE SANLIURFA MILLETVEKILI ADAYI AVUKAT I. N. ISIMLI SAHIS YAPMAKTADIR.
5.H. B.: ADIYAMAN KAHTA ANCUS KÖYÜ NÜFUSUNA KAYITLI O. B.'IN OGLUDUR. ERMENI KÖKENLI OLUP, IL MERKEZ BÖLGESINDE G. B. SIRKETININ SAHIBIDIR.
6.CEYLANPINAR TIGEM'DE  DAHA ÖNCE YERLESEN GÖÇERLER SEKIZ KÖY OLUSTURMUSLAR, O KÖYDE TOPRAKLAR IÇIN ZILLIYETLIK ELDE ETMEK MAKSADIYLA GIRISIMDE BULUNMUSLARDIR. MGK GÜNDEMINDE BU KONU VARDIR.

Benzer Kitaplar