Hasan Taskin,
1965 yilinda Rize’nin Pazar Ilçesi'nde dogdu ve gazetecilige 1988 yilinda
"Rizeliler" isimli aylik derginin Imtiyaz sahibi olarak basladi.1992
Yilinda Anadolu Ajansi Istanbul Bölge Müdürlügü’nde Muhabir olarak göreve
baslayan Taskin, Lucy-S Gemisi'nin 3 ton uyusturucu ile batirilmasi haberi ve buna bagli uyusturucu haberlerinin takibi,
dönemin ISKI Genel Müdürü Ergun Göknel'in gözaltina ajansi ve ISKI Skandali
haberleri, tarihi eser kaçakçiligi olaylari ve takibi, bir döneme damgasini
vuran Emlak bank Genel Müdürü Engin Civan'in tabancayla yaralanmasi ve gelisen
olaylarla ilgili haberler ve takibi, bölücü örgüt ve çete operasyonlari
haberleri, uyusturucu operasyonlari, uyusturucu imalathanelerinin ortaya
çikarilmasi ve bagli olaylarin takibi, polisiye olaylarla ilgili inceleme ve
arastirma haberlerine imza atti.1998 yilinda Anadolu Ajansi Trabzon Bölge
Müdürlügü'ne atanan Hasan Taskin, burada da THY'nin 'Seyhan' isimli uçaginin
kaçirilmasi olayi ve adli gelismelerin takibi, Istanbul'da yasanan ve Trabzon'da
görülen Gazi Olaylari Davasi'nin takibi, polis ve askeri operasyonlarin takibi
ve arastirma haberleri ile bölücü örgüt ve çete operasyonlari haberleri yapti.
Ekim 2000 yilinda Anadolu Ajansi Van Bölge Müdürlügü'nde görevlendirilen
Taskin, burada da terör ve arastirma haberleri yapti.
Aralik 2000
tarihinde ise Anadolu Ajansi Konya Bölge Müdürlügü'nde görevlendirilen Hasan
Taskin, 2002 yilinin Nisan ayina kadar Konya kaynakli ekonomi ve siyaset
haberlerine imza atti.
2002 yilinin
ikinci yarisinda ise Istanbul'a dönen Hasan Taskin, Yeni-safak Gazetesi'nde
arastirma ve inceleme haberleri yapti.
2002-2003
yili arasinda Sabah Gazetesi'nde çalismaya baslayan Taskin, bu gazeteden
ayrildiktan soma çalismaya basladigi Nokta Dergisi'nde de, "Gizli GAP
Raporu", "Askeri Istihbarat uyardi: El-Kaide Bogazdan vuracak."
ve "Istanbul'un altindaki patlamaya hazir LPG Bombasi." Isimli kapak
haberleri ile gündem olusturdu.
Hasan Taskin,
sari basin karti sahibi olup, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Trabzon Gazeteciler
Cemiyeti ve Rize Vakfi Üyesidir.
------------------
ÖNSÖZ
'Mayinli tarlada
yürüyorsunuz'
Dünyanin 4.
büyük projesi olan GAP'a ilgi büyük. GAP'in suyu ise herkesin istahini
kabartiyor. Kitabin yazari Gazeteci Hasan Taskin'in, GAP'ta Israil'in toprak
aldigi yönündeki bilgileri teyit etmek için bölgeye gidisinden benim de haberim
oldu. Yaptigi arastirmalarda ortaya çikanlar ise beni hiç sasirtmadi. Çünkü
bölgede görev yapmis bir general olarak bazi çalismalardan haberdar olmustum.
Hasan Taskin yaptigi arastirmasini Nokta Dergisinde yazdi. Dergi konuyu kapak
yapti ve "Gizli GAP Raporu" konulu haber ortaya çikti. Bu haberin
ardindan 'Gizli GAP Raporu'nu arastirmak için bölgeye müfettis gitti. Simdi
esas olan bölge insaninin, topraklarinin sahibi olduklarinin bilincine
varmalaridir.
Hasan Taskin'in
yazdigi ve Nokta'da yayinlanan 'Gizli GAP Raporu'nun ardindan, önce bölge
milletvekilleri Muharrem Dogan ve Vedat Melik konuyu Meclise tasiyacaklarini
belirttiler. Ardindan, Tapu Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adli, GAP
bölgesindeki arazi alimlarini sorusturmak üzere 2 müfettis görevlendirdi.
Ancak, yabancilara toprak ve konut satilmasinin yasal oldugu gerçegi de göz
ardi edilmiyordu. Hasan Taskin'in Ortaya çikardigi Istihbarat raporunda zaten
Israil'in hukuka aykiri bir sekilde toprak aldigi belirtilmiyor, aksine hukuka
uygun ve Yahudi kökenli Türk vatandaslari araciligiyla, Israil'in Sanliurfa'da
450 bin dönüm toprak alimi yaptigi öne sürülüyordu. Iste bu nokta, konuyu isin
içinden çikilamaz duruma getiriyor. Tapu Kadastro Genel Müdürü Adli da bu
zorluga dikkat çekiyor. Yetkililer simdi bu isin içinden nasil çikilacagini
düsünüyor...
Yasalar eli kolu
bagliyor.
Diger yandan, AB
uyum yasalari çerçevesinde çikarilan ve yabancilarin toprak ve mülk almalarini
içeren yasa da, bu çerçevede tartisilir duruma geldi. Yasanin yeniden gözden
geçirilmesi de gündemde. Bence gözden geçirilmesi uygun da olur. Bu konu simdi
Türkiye'nin ve hükümetin gündemine oturdu. Ticari amaç için yabanci yatirimciya
kimse bir sey demez. Bunu herkes ister. Ancak Israil'in bölgedeki çalismalari,
bu isin arka planinda bir art niyet oldugu ve bu niyetin de 'Büyük Israil
Projesi'ni kapsadigi süphesi doguruyor. Iste bu kitabin yazari da buna dikkat
çekiyor.
Mayinli tarla
Önce yaptigi
haberle gündemi degistiren, daha sonra ise bunu detayli hale getirip
kitaplastiran Hasan Taskin'i kutluyorum. Mücadele alani mayinlarla dolu.
Dikkatli olmasini tavsiye ediyorum. Ama vazgeçmesin. Bu tip olaylarda sonuna
kadar gitmek lazim. Mevcut olan bilgi ve
belgeler, yapilan girisimler her seyi ortaya koydu. Artik bundan sonraki
sorumluluk basta yetkililerin, sonra bölge halkinindir.
Isin içinde
menfaat var
"Cesaret,
akil ve düsüncenin bir tehlike aninda kullanilmasidir" diyor bir düsünür.
Meselenin iç yüzünde menfaatler oldugu belli. Oradaki halkin bakisi da
önemli... Vatandaslar, bu memleketin hudutlari içerisinde, bu topraklarin
sahipleri olarak kendilerini görmeli. Yoksa bu mücadele daha fazla zorluklar
getirir. Söyleyecek fazla bir sey bulamiyorum. Zaten Hasan Taskin olayi
yeterince ortaya koydu. O yüzden daha fazla ne söyleyebilirim?
Necdet Demiral
Emekli Tuggeneral
ASAM Ortadogu
Masasi Baskani
SUNUS
Son günlerde
ayyuka çikan ve medyaya da yansiyan Israilli sirketlerin ve Israil Devleti ve
Istihbaratiyla iliskili sahislarin, GAP bölgesinden toprak alma eylemleriyle
ilgili bilgiler, bu kitabin yazari Hasan Taskin tarafindan bölgede bir haber
çalismasi yapilmasiyla ortaya çikmistir. Bu çalismayla birlikte anlasilmistir
ki basta gerçekten mani-pülasyon gibi görünen olayin, bölgede sagir sultanlar
tarafindan bile bilinen ve tartisilan oldukça genis boyutlari vardir.
Tartisma bölgede
çok boyutlu yapilmasina ragmen, temelde bu bölgede toprak aliminda bulunan
Yahudilerin, Tevrat metinlerini kaynak alarak GAP bölgesi topraklarini
"Vaadedilmis Topraklar" statüsünde düsünmesi, Israilliler tarafindan
yapilan tüm çalismalarin bu teoreme uygun bir kriterle yapildigi izlenimini
dogurmaktadir.
Bu konu Hasan
Taskin tarafindan çalismanin bütününde degerlendirilmektedir. Ancak, Israil
Devletinin, Israil istihbarat kaynaklarinin ve uluslararasi Yahudi lobilerinin
Türkiye üzerine yaptiklari kurgulari iyi anlayabilmek için belki de önce
Filistin topraklarindaki süreci bilmek ve anlamak gerekecektir.
Bu yüzden
çalismanin bu bölümünde bu konu üzerine birkaç sey söylemek daha anlamli
olacaktir.
FILISTIN...
20. yüzyilin
özellikle son yarisinda savaslar da dahil olmak üzere, uluslararasi arenalarda
yapilan yüzlerce tartismada Filistin ve Israil Devleti olgusu ve sinirlari
temel olgu olarak yer almistir. Bu gün iç içe geçmis gibi görünen bu
devletlerin sinirlari aslinda oldukça degisken bir yapi arzetmektedir. Toplami
Türkiye topraklarinin % 4'ü kadar olan bu topraklarin tamami 28.220
kilometrekaredir. Bölgenin tarihsel ve güncel merkezi binlerce yillik tarihsel
sorunlara neden olan Kudüs'tür.
28.220 kilometre
karelik bu toprak, bugün hem Israil hem de Filistin devletine ev sahipligi
yapmaktadir.
Birlesmis
Milletler karari ile taninan, resmi Israil Devletinin topraklari bu cografyanin
oldukça büyük bir bölümünü içermektedir. Bugün Israil'in uluslararasi
anlasmalarla elde ettigi toprak miktari 20.000 kilometrekare civarindadir. Yani
bölgedeki topraklarin büyük kismi Israil devletine aittir. Ancak kalan
topraklarin yarisindan fazla bölümünde de Israil isgali devam etmekte ve
uluslararasi anlasmalarla Filistin halkina verilen topraklar da Israil'in
kontrolü altinda bulunmaktadir.
Yaklasik 8.5
milyon kisinin yasadigi topraklarda, 6 milyon kisi yesil hat diye adlandirilan
bölgede, 1 milyon kisi Gazze'de, 1.5 milyon kisi ise Bati Seria'da
yasamaktadir.
Filistin
nüfusunun yaklasik 1 milyonu Israil'in uluslararasi resmi siniri kabul edilen
yesil hat içindeki bölgelerde yasamaktadir. Yani bugün Israil Devleti sinirlari
içerisinde yasayan Yahudilerin toplami 6
milyon civarindadir ve bu Istihbarat
sayi dünyanin
çesitli yerlerinden gelen Yahudi göçmenlerle sürekli artmaktadir.
Filistin
halkinin Israil isgaliyle baslayan göç ve mülteci hayati bugün hala devam
etmekte, bu da bölgedeki nüfus yapisinin belli noktalarda yogunlasmasina yol
açmaktadir. Yine uluslararasi veriler göstermektedir ki, Gazze bölgesinde 400
metrekarelik bir alanda yasayan 1 milyon Filistinliye karsilik, bazi bölgelerde
bu onda bir bile degildir. Bu da Filistin halkinin savasin disinda bir
yoksulluga mahkûm edilmis olmasinin baska bir göstergesidir.
ISRAIL...
Isa'dan binlerce
yil öncesine dayandirilan Tevrat metinleri, tarihsel süzgeçten geçtik ten sonra
bu gün de varligini ve Yahudiler açisindan kutsalligini sürdürmektedir. Tevrat
metinlerinden yola çikilarak süreç degerlendirmesi yapildigi takdirde, bugün
Israil ve Filistin ortak sinirlarinin bulundugu topraklar 4000 yildan daha uzun
süredir savas ve gözyasi topraklari olarak anila gelmistir. Musa Nebiden bu
güne tasinan tarihsel miras, süreç içerisinde her ne kadar dönüstürülmüs ve
degistirilmis gibi görünse de, bölgenin binlerce yillik savasa dayali toplum ve
kabile özelligi bugün hala varligini sürdürmektedir.
Tarihsel
kaynaklara göre, M.S. 132 yillarinda Roma'ya karsi ayaklanan Yahudilerin
ayaklanmalari Roma devleti tarafindan çok kanli bir sekilde bastirildi ve
binlerce Yahudi çok feci bir biçimde öldürüldü. Hayatta kalan Yahudiler ise
ölümden kurtulabilmek için dünyanin dört bir tarafina dagildilar. Roma
Imparatorlugu tarafindan dünyanin çesitli yerlerine dagitilan Yahudi toplumunun
Ortadogu'ya geri dönme ve burada bir devlet kurma plani, Osmanli'nin son
dönemine denk gelen bir faaliyettir. 19. yüzyilin, milliyetçilik akimlari
açisindan en güçlü faaliyetlerin yürütüldügü ve Filistin topraklarinda
egemenligini sürdüren Osmanli'nin batili devletler tarafindan yok edilme
senaryolarinin hazirlandigi yüzyil oldugu da düsünüldügünde, Yahudi toplumunun
binlerce yila yayilan Yahudi devleti hayalinin neden bu dönemde güçlendigi
kolayca anlasilacaktir.
Yahudi devleti
projesi çerçevesinde, Filistin topraklarina Yahudi akini önce Avrupa'dan
basladiginda, tarihler 18. yüzyilin ikinci yarisini henüz gösteriyordu. 18.
yüzyilin sonuna gelindiginde, Filistin topraklarinin oldukça büyük bir bölümüne
Yahudiler yerlesmisti ve bu yerlesimciler burada kuracaklari Yahudi devletinin
planlarini yapiyorlardi. 18. yüzyilin son döneminde yani 1896'da Theodor
Herzl'in baskanliginda kurulan bir ekibin önderliginde, Ortadogu'da bir Yahudi
devletinin kurulmasi fikri ilk defa dillendirildi. 1897 yilinda Isviçre'nin
Basel sehrinde Herzl önderliginde toplanan 1. Siyonist Kongresi, Ortadogu'da
bir Yahudi devletinin kurulmasi ile ilgili temel hedefleri belirleyerek, Yahudi
devletinin kurulmasi ile ilgili ilk adimi atmis oldu.
Yapilan bu
kongreden sonra tüm dünyadaki Yahudiler örgütlendiler ve Filistin'de kurulacak
Yahudi devletinin altyapisini olusturacak kararlar almaya basladilar.
Bu çalismalar
sirasinda, Yahudi siyasetçiler, dünya ticaretini elinde bulunduran Yahudi
toplumunun ticaret adamlariyla organize maddi fonlar olusturdu ve 20. yüzyilin
basina gelindiginde, Theodor Herzl bu fonlarda biriktirilen parayla II.
Abdülhamit'ten Filistin topraklarini bir bütün olarak satin almayi teklif etti.
Ödenecek paranin disinda Osmanli'nin tüm dis borçlarinin üstlenilmesi de bu
teklifin içerisindeydi. Ancak Herzl'in, Osmanli devletini ekonomik anlamda
güçlendirecek, ancak siyasal anlamda çökertecek bu teklifi II. Abdülhamit
tarafindan reddedildi.
Herzl'in bu
teklifinin II. Abdülhamit tarafindan redde-dilmesiyle birlikte Yahudi örgütleri
Ortadogu'daki faaliyetlerine daha da agirlik verdiler. Takvimler 1914 yilini
gösterdiginde ise, uluslararasi fonlarda biriken paralarla, Filistinlilerden
satin aldiklari topraklarda 100.000'e yakin kisiden olusan bir Yahudi kolonisi
kurulmustu bile.
ISRAIL DEVLETINE
DOGRU
Sonraki süreçte,
Yahudi toplumunun Filistin topraklarinda yeni koloniler olusturmasi, Yahudi
cemaatleri ve örgütlerinin güçlü oldugu batili ülkeleri harekete geçirdi ve
Sykes - Picot antlasmasinin 1916 yilinda imzalanmasiyla birlikte Filistin
topraklarinda bir Yahudi devletinin kurulmasinin önü açilmis oldu.
Bu antlasmadan
sonra Yahudilerin Ortadogu'ya göçü hizlandi ve uluslararasi Yahudi toplumu,
Avrupa devletlerinin ve özellikle bu bölgeyle ilgili her zaman açik-kapali
hesaplari olan Ingiltere'nin destegiyle, Filistin topraklarinda daha fazla
mevzi kazanmaya basladilar.
Birinci Dünya
savasi da Yahudilerin Filistin topraklarindaki devlet yaratma kurgularina
yardimci oldu ve Osmanli'nin bölgedeki gücünü tamamen yitirmesiyle birlikte Jp'
bölgedeki kontrol tamamen Avrupa devletlerinin özellikle de Ingiltere'nin eline
geçerek Yahudi devletinin önünü açmis oldu.
Ama Filistin
topraklarindaki asil plan, II. Dünya savasinin karanlik atmosferinde, öncelikle
Almanya'dan, ama temel olarak tüm Avrupa'dan soykirim korkusuyla kaçan
Yahudilerin Filistin topraklarina gelmesiyle islemeye basladi. 1940'lara
gelindiginde, Filistin'deki Yahudi toplumunun nüfusu yarim milyon civarindaydi.
ARAP ISRAIL
SAVASLARI
Ikinci dünya
savasinda ortaya çikan ve sonrasinda çig gibi büyüyen Yahudi enformasyonu,
ileriki yillarda tüm dünyayi kontrol altina alarak özellikle Avrupa'da ve
Amerika'da büyük bir Yahudi sempatisi yaratti ve aslinda belki de Alman
fasizminin yarattigi Yahudi soykirimi görüntüsü, Israil devletinin güçlü bir
destekle kurulmasina neden oldu.
Hitler fasizminin
ve ona bagli iktidarciklarin son bulmasiyla birlikte orta Avrupa'dan kaçarak
dünyanin çesitli yerlerine yerlesen Yahudiler, Yahudi lobilerinin de destegiyle
Filistin topraklarina akin ettiler ve 2. dünya savasindan sonra Filistin
topraklarinda yeni ve genis mevziler edindiler.
194O'li yillarin
sonuna gelindiginde, tüm dünyadaki Yahudi lobicilerinin baskilariyla, Birlesmis
Milletler tarafindan olusturulan Filistin
Özel Komisyonu, Filistin U£| topraklarinin Yahudiler ve
Araplar arasinda
paylastirilmasini ve kutsal sehir Kudüs'ün uluslararasi bir kutsal sehir
Kudüs'ün uluslararasi bir statüye kavusturulmasini önerdi. Arap devletleri,
Birlesmis Milletler'in bu önerisine siddetle karsi çiktilar, ancak Araplarin
tüm çabalarina ragmen 15 Mayis 1948'de Yahudiler israil Devletinin kuruldugunu
tüm dünyaya ilan ettiler.
Arap
ülkelerinin, Israil Devletinin oldu-bittiye getirilerek kurulusunu savas sebebi
saymasiyla birlikte Ortadogu'da yeni ve kanli bir süreç basladi.
ARAP-ISRAIL SAVASLARI
Israil
devletinin kurulmasiyla birlikte Misir, Irak, Ürdün, Suriye ve Lübnan
birlikleri Israil’e karsi saldiriya geçtiler. Ancak neredeyse tüm dünyanin
destegini alan Israil ordusu bu saldiriya direndi ve Arap birliklerini geri
püskürttü.
Bu savas
Araplara pahaliya mal olmustu. Çünkü savas sonrasinda Israil, topraklarini daha
da genisletti ve sonuçta yaklasik 8 ay süren savas, 24 Subat 1949'da Israil ile
Misir arasinda yapilan baris antlasmasiyla son buldu.
Savasin
bitmesinden kisa bir süre ve Israil devletinin kurulusundan yaklasik bir yil
kadar sonra, Israil Devleti Birlesmis Milletlere kabul edildi ve bu manevrayla
üzerindeki Arap baskisini hafifletmeye çalisti.
Bölgede yaklasik
7 yil kadar süren sessizlik ve baris, 1956 yilinin Ekim ayinda taraflarin
tekrar savas alaninda karsi karsiya gelmesiyle son buldu. Ancak bu savas
Birlesmis Milletler'in müdahalesiyle fazla uzamadan bitti.
Bu savasin BM
müdahalesiyle son bulmasindan sonra, Israil 1. savasta isgal ettigi topraklara
dünyanin çesitli noktalarindan getirdigi Yahudi göçmenleri yerlestirmeye
basladi ve bu tarihten sonra Yahudi nüfusu Filistin topraklarinda artmaya devam
etti.
Ancak bu
sessizlik de çok uzun sürmedi ve Araplarla Israil devleti arasinda üçüncü bir
savas daha patlak verdi. 5 Haziran ile 10 Haziran 1967 arasi, yani tam 6 gün
süren bu savas, tarihte 6 gün savaslari ismiyle yerini aldi ve Israil'in
topraklarini yaklasik 4 kat büyütmesiyle son buldu.
Dünya
devletlerinin Filistin topraklarina yapilan bu saldiriya önce göz yumup, sonra
da Israil'in hedefine ulasmasiyla birlikte savasa müdahale etmesi, bugün hala
sürmekte olan Filistin draminin ana nedenlerinden biri olarak tarihteki yerini
almistir.
Bu savas
sonrasinda Israil, Gazze ile birlikte Sina yarimadasinin tamamini almakla kalmamis,
ayni zamanda BM tarafindan uluslararasi statüye tabi tutulan Kudüs'ü de
topraklarina katmistir.
Israil'in
kurulus tarihi olan 15 Mayis 1948'den sonra bu cografyada yapilan her savas,
Israil'in bu bölgedeki konumunun daha da saglamlasmasina ve topraklarinin
genislemesine neden olmustur.
Sonraki yillarda
Israil saldirganligi artarak devam etmis ve 1980'li yillara gelindiginde batili
ülkelerin ve Amerika'nin da destegiyle Israil bölgedeki en büyük güç haline
gelmistir.
SONUÇ OLARAK...
Filistin topraklarinin,
Yahudiler tarafindan parça parça ele geçirilisi ile ilgili bir süreç
degerlendirmesi yapmak gerektiginde görülüyor ki; GAP bölgesindeki süreç de
bunlardan çok farkli degildir.
Istihbarat
raporlari degerlendirildiginde de ortaya çikmaktadir ki, eylemlerinin
gayrimesrulugu uluslararasi tüm legal platformlarda tescillenmis bir devletin,
Türkiye'nin bazi kesimlerindeki topraklarinin, belki yüz yil sonrasi için kurguladigi
senaryo, bu gün oldukça sinsi bir sekilde uygulanmaya çalisilmaktadir. Tipki
geçen yüzyilda Filistin halkinin topraklari üzerinde uygulandigi gibi.
Bugün tüm dünya
ile birlikte biz de televizyonlarimizdan bize aktarilan soykirim görüntülerini
bir filmin kareleri gibi kaniksayarak izlemekteyiz.
Bir halkin
toptan yok edilmesi görüntüsü vicdanlari ne kadar rahatsiz ediyor gibi görünse
de, uluslararasi örgütlerin bu konuya yaklasimda kimi zaman duyarsizligi, kimi
zaman ise çaresizligi yüreklerde yaratilan yaranin her geçen gün biraz daha
büyümesinden baska bir ise yaramiyor.
Sinsi bir planla
ele geçirilen bu topraklarda gün geçmiyor ki bir Filistinli öldürülmesin,
onlarcasi yaralanmasin, iskence altina alinmasin.
Uluslararasi
bazi kaynaklarin bildirdigine göre, sadece duvar operasyonunun baslamasindan bu
yana, 1000'e yakin Filistinli ölmüs, binlercesi yaralanmis ve binlercesi de
gözaltina alinmistir.
Bir trajedi
seklinde karsimiza çikan bu görüntüler ve
haberler, Israil'in geçen yüzyilda, Filistin topraklarinda ortaya
koydugu oyun sonucunda ele geçirdigi topraklarda gerçeklesmektedir.
Bilinmelidir ki;
Israil güneydogu topraklarini ele geçirdigi takdirde, tüm geçmisinde kendisine kucak
açarak yok olmaktan kurtaran Türk
halkina, Tevrat metinlerini kriter alarak çok daha acimasiz davranacaktir.
Filistin
topraklarindaki bu tek tarafli haksiz savas, çesitli tarihlerde, degisik yogunlukla,
yüz yildan beri devam etmekte ve ne zaman sonlanacagi da bilinmemektedir. Çünkü
Israil'in "Vaadedilmis Topraklar" inadi bu savasin o topraklarda bir
tane Filistinli kalmayincaya kadar devam i
edecegine dair veriler sunmaktadir.
Biraz tarih
bilgisi olanlar bilirler ki, tarihin hiçbir döneminde ve yerinde bu
cografyadaki gibi bir savas yasanmamistir. Bu kadar küçük bir toprak parçasi
için, yüzyili asan zamandir yapilan savas, Israil'in Tevrat kaynakli teoremine
ölümüne bagliligindan baska bir sey degildir.
Bu cografyada
20. yüzyilin ilk yarisinda oynanan oyunlar, bugün Türkiye'nin güneydogusunda
bulunan topraklar için de oynanmaktadir. Israil devletinin ve istihbaratinin
konuyla ilgili tutumu ve bölgedeki yogun faaliyetleri, bunun böyle oldugunu
açik bir sekilde göstermektedir.
Bu çalismanin
omurgasini olusturan ve çalismanin sonunda ek olarak verilen istihbarat
raporlari, Israil'in bölgedeki faaliyetlerini oldukça açik bir sekilde ortaya
koymaktadir.
Aslinda Türkiye Israil
ile sicak iliskileri bulunan ender Islam ülkelerinden biridir. ve son 15 yilda
ikili ticaret grafigi sürekli yukariya dogru tirmanmaktadir. Türkiye'nin
Ortadogu
politikasi ve bu bölgedeki çikarlari, belki de Israil devleti ile iliskisini
zorunlu kilmaktadir, ancak bu iliski son zamanlarda sürekli karsi taraf lehine
gelisen bir iliski izlenimi vermekte ve Türkiye'yi askeri ve teknolojik
bakimdan Israil'e mahkûm etmektedir. Bu da Türkiye'nin siyasi anlamda elini
zayiflatmakta ve Israil'in Türkiye topraklarindaki faaliyetlerini daha da
pervasiz bir sekilde yürütmesinin önünü açmaktadir. Istihbarat kaynaklarinin
hazirladiklari raporlar bu pervasizligi açik bir sekilde göstermektedir.
Mustafa Demir
1.BÖLÜM
GAP'TA ISRAIL ISGALI
Güneydogu'da
çalisan bazi Israillilerin, GAP bölgesinde Türk vatandaslari üzerinden arazi
alimi yaptiklari bölgede sürekli konusuluyordu. Ancak konusmalari dogrulayacak
kaynaklara ulasmak bir türlü mümkün olmuyordu. Konunun hem ulusal, hem de
bölgesel öneminin kamuoyuna dogru bilgilerle iletilmesini saglamak için,
bölgede ciddi bir arastirma yapmak gerekiyordu. Tabi güncel ve dogru bilgilere
ulasmak için, arastirmanin bölgedeki enformasyon kaynaklarini elinde bulunduran
kaynaklar araciligiyla yapilmasi sartti.
Bu nedenle
bölgede inceleme yaptim. Bölgede dillendirilen onlarca, hatta yüzlerce
dedikodunun arasindan gerçeklere ulasmak oldukça zor oldu. Ama bu çalismalar
esnasinda, bölgede dillendirilen dedikodularin kaynagina, yine bölgede çesitli
ülkeler ve sirketler vasitasiyla yapilan çalismalarin neden oldugu ortaya
çikti. Bu kadar dedikodunun oldugu bir yerde istihbarat kaynaklarinin hiç bir
sey yapmamasi düsünülemezdi. Hele konu ülke topraklarinin paylasilmasi
söylentisi ise. Bu isin içinde toprak konusunda sabikasi bulunan Israil gibi
bir devletin olmasi da konunun daha da ciddi arastirilmasini sagladi.
Bölgeyle ilgili
çalismalara ilk basladigimda, GAP bölgesinde, 1998 yilindan bu yana bir
istihbarat çalismasi yapildigini tespit ettim. Yapilan istihbarat
çalismalarinin ne oldugu yönünde de ayri bir çalisma yaptim. Bu çalismalarim
sonrasinda, kimi zaman bölgesel, kimi zaman da küresel ama her durumda oldukça
güçlü ve zaman zaman kökü bölgesel bazi devletlere uzanan sirketlerin, bu
bölgede yaptiklari çalismalarin neler oldugu konusunda bilgi sahibi oldum.
Edindigim ilk
bilgiler GAP bölgesindeki senaryonun yazarinin Israil devleti olduguydu.
Oyunculari genellikle Musevi kökenli Türk vatandaslari olan bu senaryonun
hedefi ise, Israil'in Tevrat kaynakli teoremi "Vaadedilmis Topraklar"
idi. Konunun gündeme tasinmasiyla birlikte devlet yetkilileri üzerine düseni
yapti belki. Ama bir eksikle... Bölgede yasal sirketler araciyla bölge halkina
ne oyunlar oynandigini anlatamadi. Uluslararasi sirketlerin baskisiyla halki
uyarmak için gereken yapilamadi.
Bölgede yaptigim
arastirmalardan sonra, istihbarat kaynaklari tarafindan uzun zamandir
sürdürülen çalismalar sonucunda elde edilen raporlar ile GAP'ta oynanan oyunun
ne oldugu konusunda gerçek bilgiler edindim. Bu bilgilerin çok kisa bir
bölümünü Nokta'da yazdim. Bu haberin ardindan yabancilara arazi satilmasi
konusu gündeme bomba gibi düstü. Ama her nedense, Israil'in sinsi bir plan
içinde GAP bölgesini ele geçirmek için yaptigi esas çalismanin üstü kapatildi.
Yani Israilli kaynaklarin Musevi Türk vatandaslarini bu iste kullanmasi gibi
konular hiç islenmedi. Ayrica yetkililer beni aradilar ve bu olayi tespit
etmenin mümkün olmadigini belirterek isin içinden çiktilar. Nokta'da yazdigim
yazinin ardindan Israil'de de konu gündeme geldi, Israilli yetkililer oldukça
telaslandilar. Ilerleyen sayfalarda bu telaslarini Nokta'ya yaptiklari açiklama
ile nasil ortaya koyduklarini okuyacaksiniz. Basin da Nokta'daki yazimdan sonra
yabancilara toprak satisini isledi. Ama esas yapilanlar göz ardi edilerek.
Tempo Dergisi Israil'in GAP'ta sulama sistemi ve ticari faaliyetlerini ne kadar
üstün teknoloji ile yaptigini yazdi. Kimi haberlerde de Israil'den çok diger
ülkelerin Türkiye'de mülk aldiklarini sayfalarina tasidi. Ama Israil’in
"Vaadedilmis Topraklar" planini uygulamaya çalistigi akillara bile
getirilmedi. Veya getirilmek istenmedi.
Israillilerin,
güneydogudaki Türk vatandaslari üzerinden, tapularla arazi aldiklarini tespit
eden istihbarat raporlarinda öne çikan bir isim var: Abraham Tilmen.
Ilerleyen
sayfalarda GAP'ta yapilan çalismalari anlatan istihbarat raporlarinin
ayrintilarini bulacaksiniz. Ama önce Sanliurfa'daki Koç-Ata Sancak Süt ve Et
Besi Tesisinde teknik eleman olarak görev yaptigi söylenen Abraham Tümen ile
yaptigimiz görüsmeye yer verelim. Çünkü raporda Tilmen'in bütün bu
'organizasyonun' merkezindeki isim oldugu ve dahasi MOSSAD'la iliskisi oldugu
iddia ediliyor. Nokta dergisi adina bilgisine basvurdugumuz Tümen, ingilizce
konusuyor.
A. Tümen:
Telefonumu nereden aldiniz?
Nokta: Adinizi
bazi raporlarda duyduk. Sanliurfa'da çalistiginiz, 450 bin dönüm arazi
satisiyla ilginiz oldugu söyleniyor.
A. Tümen: Size
bu fikrayi kim anlatti? Benim orada bir metrekarem bile yok.
Nokta: Satin
almiyorsunuz. Arazi alimlarini organize ettiginiz iddia ediliyor.
A. Tümen: Tamam,
evet. Benden ne istiyorsunuz? Nokta: Bu dogru mu?
A. Tümen: Hayir,
dogru degil. Kimse benim çalistigim topraklari satin almiyor.Ben bir Türk
firmasi için çalisiyorum. Bu firmanin adi da Koç-Ata Sancak. Eger benim ne
yaptigim hakkinda bir bilgi istiyorsaniz orayi arayin, benim görevimi tam
olarak anlatsinlar. Numarasi da 0414.... Sekreteri M. ile konusun ve ona benim
ne yaptigimi sorun, o size detayli bilgi verecektir. A. ve I. ile de görüsebilirsiniz.
Nokta: Ne kadar
zamandir Türkiye'de bulunuyorsunuz?
A. Tümen: 4 yil
oldu.
Nokta: Iki ayda
bir Israil'e gittiginiz dogru mu?
A. Tümen: Hayir
alti ayda bir gidiyorum.
Nokta: Urfa'da ki
göreviniz tam olarak nedir?
A. Tümen: Süt
merkezinin yöneticisiyim.
Nokta: Sizinle
Israil arasinda bir baglanti var mi?
A. Tümen:
Kesinlikle yok, size bunu kim söyledi bilmiyorum ama sizi temin ederim ki o bir
yalanci. Koç-Ata Sancak'i aradiginizda size dogru bilgiyi verecektir.
Sirketin Idari
isler Müdürü Ahmet Ögrenci ise, Abra-ham Tilmen'in sirketin ilk kurulusunda
Israilli A&Y isimli bir taseron firma bünyesinde sirkete hizmet verdigini
söyledi. 'Daha sonra bu taseron firma ile sirketin sözlesmesi feshedildi.
Abraham Tilmen ve Sholomo Nitsan isimli iki Israilli'yi sirket bünyesine aldik.
Çünkü ziraat konusunda çok deneyime sahipler' dedi. Ögrenci, Tilmen ve
Nitsan'in teknik eleman olarak çalistigini da ifade ederek, 'sirket disinda,
Israil hükümeti tarafindan baska bir görevleri olup olmadigini bilmiyoruz. Abraham
sik sik gezer. Hem Israil’e hem de Antalya'ya gider, orada bir evi var'
seklinde devam etti. Ögrencinin verdigi bu bilgiyle birlikte, Abraham Tilmen'in
'Süt merkezinin yöneticisiyim' sözü yanlis çikti. Dahasi Nokta'da haber
çiktiktan hemen sonra Tilmen Türkiye'den ayrilarak Israil'e gitti ve iki ay
kadar süre Türkiye'ye hiç gelmedi. Isler durulunca simdi ögrendigime göre yine
Türkiye'de...
Abraham
Tilmen'in adinin önemle çizildigi istihbarat raporunda üzerinde durulan
detaylara gelince...
Tesisin çalismalari
kapsaminda, Israil'den getirilecek dört bin büyükbas hayvanin, köylülere
karsiliksiz dagitilmasi için çalismalar yürütülüyor. Bu hayvanlar 'yem
ihtiyacinin kendilerinden satin alinacagi, dogacak yavrularin ise sirketin mali
olacagi' sartini kabul edenlere dagitiliyor.
Ancak
'istihbarat' bu 'bilgilerle' sinirli kalmiyor. GAP bölgesine arastirma için
geldigini söyleyen baska Israillilerin de sik sik toprak analizleri
yaptiklarini belirten rapor 'arazi alimi' sirasinda izlenen yöntemleri de bir
bir siraliyor.
Bölgede Türk
Sirketleri ile ortak çalisma yürüten Israil firmalari, sulama sistemlerinde son
teknolojiyi Türkiye'ye kazandirmaktalar. Ancak bu, uzun soluklu bir oyunun
görünen yüzü. israilliler bu görüntü ile daha rahat çalisma ortami bulmaktadirlar.
Yani hedefe dogru ilerlemeye her ne pahasina olursa olsun devam ediyorlar...
SU UGRUNA
Minareden atlayan çocuklar...
Insani koltugundan ziplatan bu görüntünün
hemen ardindan, çocuklarin aslinda suya atladigini görmek, ilk zamanlar
sasirtici geldi herkese. Bu 'garip' görüntünün ardindaki gerçek, on yillardir
suya hasret topraklarin suyla bulustugunun resmiydi aslinda. Ama artik bu
görüntünün 'ilgi çekici' yani kalmadi. Çünkü Halfeti'nin su altinda kalan
camiinin minaresinden atlayip serinleyen çocuklara hepimiz alistik.
Ne var ki bu görüntünün ardinda artik baska
bir tablo var simdi. Ve o tablo simdiler de 'gizli' raporlarin sayfalarinda yer
aliyor. Nedeni 'o görüntü'deki suyun, yabancilar için çok sey ifade etmesi.
'Istahi kabaranlar' özellikle 'su sorunu' yasayan Ortadogu ülkeleri. Hatta
rapor/ara göre, tam olarak da Israil. Çünkü Israil, Güneydogu Anadolu'dan
toprak satin aliyor.
Ne kadar arazi
aldilar?
istihbarat, 1998 yilindan bu yana sürdürdügü GAP
bölgesindeki çalismasini tamamladi. Yapilan bu çalismanin sonucunda da
ayrintili bir rapor ortaya çikti.
Raporda, GAP
bölgesinde Yahudi kökenli 60 Türk vatandasinin, adam basi 5 bin ile 10 bin
dönüm büyüklügünde arazi satin aldiklarinin alti çiziliyor ve toplam 450 bin
dönüm olarak ifade edilen bu arazilerin asil sahiplerinin ise, bölgede çalisan Israilliler
olduguna isaret ediliyor.
Rapordaki bu
çarpici 'bilginin' ayrintilarinda, arazileri satin alan kisilerin maddi
durumlarinin, bu arazilerin alimi için gereken finansal kaynak için asla
yeterli olmadigina dikkat çekiliyor, istihbarat raporlari tarafindan açiklanan
bu 'tespiti', bazi Israilli isadamlarinin, daha dogrusu isadami 'görünümündeki'
kisilerin, bu arazilerin alinmasinda kullanilan paranin kaynagi olduklari
'istihbarati' izliyor. Kaynagin adresi ise, ayni istihbarat birimlerine göre
Istanbul.
Sedat Bucak'a da
teklif gitmis
Bunca 'gizli'
bilginin bir de 'aleni' boyutu var. O da, bugün Urfa'da köylüsünden bürokratina
tüm bölge halkinin bu tabloyu 'konustugu' gerçegi. Israillilerin toprak aliminin
bu derece açiga çikmis olmasinin nedeni kuskusuz toprak sahiplerine 'teklifler'
götürülmüs olmasidir. Öyle ki, raporlardan biri, Sedat Bucak'a da teklif
gittigi, ancak Bucak'in 'kesin' bir dille teklifi reddettigi bilgisine dahi yer
veriyor. Sedat Bucak bu konudaki iddiayi dogruluyor ve Israil’in Kuzey Irak ve
Türkiye çerçevesinde bu konuda çalisma yaptigina dikkat çekiyor. Yani Israil,
yayilma politikasina Irak ve Türkiye'yi de dahil etmis bulunmaktadir.
Israil’in devlet
olma yolunda kat ettigi mesafeyi giris yazisindan anlayabiliriz. Dahasi
"Vaadedilmis Topraklar" için Israil'in Tevrat'tan aldigi emir tüm
Tevrat metinlerinde bulunmaktadir.
Asagidaki haritalardan da anlasilacagi üzere, israil'in tarihsel hedefi
Anadolu topraklarinin bir kismini da içermektedir.
Neresi-Neden?
"Uymaniz için size bildirdigim bu
buyruklari eksiksiz yerine getirir, Tanriniz RAB'bi sever, yollarinda yürür,
O'na bagli kalirsaniz,
RAB bu uluslarin tümünü önünüzden kovacak.
Sizden daha büyük, daha güçlü uluslarin topraklarini mülk edineceksiniz.
Ayak basacaginiz her yer sizin olacak.
Sinirlariniz çölden Lübnan'a, Firat Irmagindan Akdeniz'e kadar uzanacak.
Hiç kimse size karsi koyamayacak. Tanriniz
RAB, size verdigi söz uyarinca, ayak basacaginiz her yere dehsetinizi,
korkunuzu saçacaktir.
Bakin, bugün önünüze kutsamayi ve laneti
koyuyorum:
Bugün size bildirdigim Tanriniz RAB'bin
buyruklarina uyarsaniz kutsanacaksiniz.
Ama Tanriniz RAB'bin buyruklarini dinlemez,
bilmediginiz baska ilahlarin ardinca giderek bugün size buyurdugum yoldan
saparsaniz, lanete ugrayacaksiniz. (Tesniye, 11:22-28)"
Türkiye'nin onda
biri hedefte
Arazi satin alma
operasyonu, raporlardaki belirlemelere göre agirlikli olarak Firat ve Dicle
havzalarini kapsiyor. Adiyaman, Batman, Diyarbakir, Gaziantep, Kilis, Mardin,
Siirt, Sanliurfa ve Simak 'hedefteki' öncelikli iller.
GAP bölgesinin
yüzölçümü 75 bin 358 kilometre kare. Yani Türkiye'nin onda biri. Bugüne kadar
'alimi gerçeklestirilen' topraklarin yüzölçümü yaklasik 413 kilometre kare. Bir
baska deyisle Istanbul'un yarisindan fazlasi kadar bir toprak Israilliler
tarafindan satin alinmis durumda. Yine de tapularin üzerinde 'simdilik' Türkiye
Cumhuriyeti vatandaslarinin isimleri yaziyor.
Güneydogu yeni
Filistin mi?
Ortadogu'da 'bu
topraklarin bir bölümü benim' diyerek Filistin'i bir köseye sikistiran
Israil'in, bu kez çagin kosullarina ayak uydurarak 30-40 yil içinde Türkiye'de
de ayni tabloyu uygulayacagi 'gizli' rapora yansiyan baslica 'endise'. Suyla
birlikte güneydoguya giren ve 'tarim tecrübesini paylasmak' istedigini söyleyen
Israil'in, gerçekte suyun ve 'adi var kendisi yok' petrolün kontrolünü ele
geçirmek için arazi satin aldirdigi, ayni raporun 'temel kaygisini'
olusturuyor.
Ticari faaliyet
mi, yoksa?..
Raporda GAP
bölgesinde 1998 yilinda baslayan 'dikkat çekici' faaliyetler ve isimler de
siralaniyor. Ticari faaliyet ya da iki ülke arasindaki iliskiler kapsaminda
gerçeklesen ziyaretlerin içinden 'ayiklanan' bazi basliklar ve isimler öne
çikariliyor.
• 'Genel merkezi Israil'de bulunan
MERHAV adli tarim sirketinin Genel Müdürü Joseph Dloomy ve Su Kaynaklari
Gelistirme Müdürü Shalom Harel, GAP ile ilgili çalismalari yerinde görmek amaci
ile Sanliurfa ve Mardin illerini ziyaret etti.'
• 'Su ana kadar 67 Israil firmasinin
toprak satin aldigi, bu kadarinin
da gizli pazarlik
yürüttügü kaydediliyor.'
• 'Toprak satin alan veya talepte
bulunan Israilli firmalarin çogunun kamu kurulusu statüsünde
oldugubelirtiliyor.'
Resmi Ziyaretler
Bu isim ve
basliklarin hemen ardindan yine 'dikkat çekici' bir dizi resmi ziyaret de
raporun satirbaslari arasinda. 1998 sonlarinda Israil Cumhurbaskani Ezer
VVeizman'in Türkiye'ye gelip, gezisinin
önemli bölümünü GAP'a ayirmasini 'kayda deger' bulan raporda, su yorum da yer
aliyor:
28 Agustos
2000'de Ankara'nin bu seferki misafiri Israil Basbakani Ehud Barak'ti. Her ne
kadar gelis sebebi 'Ortadogu barisi' idiyse de, Barak'in, basin toplantisinda
'GAP'ta ki alti ihaleye talibiz' cümlesini sözlerinin arasina sikistirmasi
anlamli.
Çalismalarin
ticari faaliyet semsiyesi altinda yapildigini anlatan raporda oldukça detayli
ibareler yer aliyor.
GAP'ta alüminyum
sulama boru ve ekipmanlarini üretmek üzere bir Türk-Israil ortak yatirimi
hususunda girisimler de söz konusu. Bunun yani sira seracilik, tarimsal
mekanizasyon, müsterek çiftlikler kurulmasi yolunda isbirligi çalismalari da
sürdürülüyor.
Yine Soros
Dünyanin ünlü
para simsari George Soros'un ortagi ve Subat 1999'da 'Milenyum GLK' adini
verdigi dünya turu kapsaminda Türkiye'yi gezen Jim Rogers için de GAP Bölgesi
çok sey ifade ediyor. Yahudi kökenli Jim Rogers'in, esi Paige Parker'la
gerçeklestirdigi Türkiye gezisinde, Türk medyasi 500 bin dolar degerindeki özel
yapim aracina büyük yer verdi. O günlerde internetteki sitesinde International
Herald Tribune'de yayinlanan bir makalesinde, Yahudi kökenli ABD'li
vatandaslari GAP bölgesinde arazi satin almaya davet ediyordu.
Savaslar artik
tapu dairelerinde
Raporlar bu
'sabirli' çagrilarin yavas yavas hayata geçtigini ortaya koyuyor. Bugünün
kosullarinda artik Maras'i Kahraman, Urfa'yi Sanli, Antep'i Gazi yapan tablolar
rafa kalkmis durumda. Anlasilan o ki, savaslar artik cephelerde degil, tapu
dairelerinde veriliyor.
Ve bugün gelinen
nokta! Raporlar güneydoguda Istanbul'un yarisindan daha büyük alanin 'dolayli'
olarak Israillilerin eline geçtigi alarmini veriyor. Buna birçok yabanci
istihbarat kaynaginin da verileri eklendiginde, ortaya Israil kontrolünde bir
Ortadogu tablosu çikiyor. Çünkü yabanci kaynaklarin raporlarina göre, Israil bu
bölgede 'Kürtlerin aslinda Musevi olduklari' propagandasini yapiyor.
Istihbarat
Raporlarina göre sistem nasil isliyor?
Rapor Israilli
isadami ya da görevlilerin izledikleri yöntemleri de ayrintilariyla ortaya
koyuyor. 'Istihbaratlara' göre, ilk is bölgede ekonomik zorluk çeken asiret
reisleri tespit ediliyor ve ardindan 'aracilar' devreye sokuluyor.
Buralardaki
topraklarda gelecek gören Yahudiler, bir yerine bes vererek Sanliurfa ve
Mardin'de Yahudi kökenli Türk vatandaslari araciligiyla arazi alimina
basladilar. Hatta bu konuda Sanliurfa yöresinde birbirleriyle yarismaktadirlar.
Bölgede bulunan Süryaniler de Kiziltepe'de arazi alimlarina yardim
etmektedirler.
Son yillarda,
Israil'in GAP ile güneydogunun kutsal ve bereketli topraklari üzerindeki emel
ve niyetleri açikliga kavustu. Türkiye ve israil hükümetleri arasinda faiz
kredili ve içerigi net açiklanmayan, kredi süresi faiz orani ve buna benzer
kosullari belli olmayan, 1 milyar dolarlik GAP kredisini Israilli firmalara
yaptirmasi, Türkiye'nin bagimsiz, j|
hür tesebbüsle kendi öz yatirimcilarina vurulan en büyük darbedir. Bu firmalar
'haham' gözetiminde noterle ekonomik ve ticari ahlaka ve uluslararasi
prensiplere, sartlara uymayan uzun vadeli bir sömürü taktigidir.
Israilli
isadamlari rolündeki görevliler, bölgede görevli kamu personelini 'hizmet içi
egitim' kapsaminda tertipledikleri gezilerle Israil'e götürmektedir. Israil'e
yapilan bu gezilere özellikle bölgede yatirim ortakligi yaptiklari veya
yapmalari muhtemel büyük toprak sahiplerini, ögretim üyelerini, bürokratlari,
mahalli gazete sahipleri ve çalisanlarini, ziraat odasi baskanlarini ve dini
konularda sözü dinlenir sahislari dahil etmektedirler.
Israil
sirketleri bazi gübre bayiliklerini, yatirim ortakligi kuracaklari veya toprak
alacaklari sahislar ile yapacaklari temasta, kendi kuruluslari gibi
kullanmaktadirlar, Israilli isadamlari öncelikle piyasaya ödeme zorlugu
içerisinde olan hatta Ziraat Bankasi'na borçlari bulunan toprak sahibi ve
çiftçiler ile ilgilenmektedir.
Özellikle
basinçli sulama teknolojisi ve slaj misir (yemlik misir) üretimindeki
uygulamalarini, üretimde pay sahibi olmak için yogun bir sekilde
kullanmaktadir. Mardin Kiziltepe'den, Sanliurfa Harran'a kadar binlerce dönüm
arazi bu amaçla kullanilmaktadir. Susuz ve taslik bir bölge olan Karacadag'da
toprak alma ve kiralama girisiminde bulunan Israilli sirket yetkilileri,
özellikle Türkmen asiretlerinin olumsuz cevaplari ile karsilasiyorlar. Buna
ragmen, raporlara göre, 50 bin dönüm kiraç arazinin 15 yillik kirasi pesin
verilmek bile istenmistir.
Zaman içerisinde
dünyanin en gelismis seralarinin yer alacagi planlanan Sanliurfa/Karaali'de,
halen üretim yapan seralardan bazilarinin Israilli sirketlerle ortak oldugu ve
bu bölgede Israil'in yatirim çalismalarina devam ettigi bilinmektedir.
GAP projesinin
üretim asamasina geldigi son yillarda ve özellikle de terörün inise geçtigi
1998 yilindan itibaren, yabanci devletlerin ve bu devletlere ait sirketlerin
GAP bölgesine ilgisinin arttigi gözlenmektedir.
Bu ülkeler,
önceleri terör ve insan haklari ihlalleri gibi olaylari incelemek maksadiyla,
parlamenterleri ve konsolosluklari vasitasiyla bölgeyi kontrol altinda
bulundurmaya çalisirken, bugün ayni görevlilerine ticari personelini de ilave
etmis durumdadirlar.
Ulusal ve
mahalli basin organlarinda yapilan yayinlarin incelenmesi ve bölge halki ile yaptigim
mülakatlarda, özellikle Israilli isadamlarinin bölgede dikkati çekecek
yogunlukta faaliyetler içerisine girdigi ve her geçen gün iliskilerini
derinlestirdigi anlasilmaktadir.
GAP Bölge
Kalkinma idaresi (BKI)'nin isbirligi içerisinde oldugu uluslararasi
kuruluslarin ülkelerine bakildiginda karsimiza iki ülke çikmaktadir: ABD ve
Israil. Isbirligi yapilan Israil kurulusunun adi ise MASHAV (Israil Uluslararasi
Isbirligi Merkezindir.
BASINDA YER ALAN
HABERLER
Sanliurfa Tarim
il Müdürlügü ile GAP Bölge Kalkinma Idaresi (BKI)'nin ortak yayinladigi
"Tarim Bülteni"nde konu ve satir aralarina serpistirilmis bazi dikkat
çekici bilgiler vardir. Yalnizca bu bilgiler irdelendiginde dahi Israil'in
bölgeye olan olaganüstü ilgisi açikça ortaya çikacaktir.
Bu bültende yer
alan bazi detaylarin bulunmasi nedeniyle bültenin ana fikrinin bulundugu
paragraflari buraya almakta fayda olduguna inaniyorum.
"1999
yilinin 26 Ocak - 26 Mart tarihleri arasinda çesitli ülkelerden gelen 35
ögrenci ile 5 Israilli uzman bölgede 2 aylik uygulama çalismasi yapmaya
baslamislar-dir."
Ayni bültende,
'ISRAILLI YETKILILERIN BÖLGEYE AKINLARI' basligi altinda su açiklamalara yer
verilmektedir:
"Genel merkezi Israil'de bulunan MERHA
V adli tarim sirketinin Genel Müdürü Mr. Joseph DLOOMY ve Su Kaynaklari
Gelistirme Müdürü Shalom HAREL, GAP ile ilgili çalismalari yerinde görmek ve
incelemelerde bulunmak amaci ile 24-26 Kasim 1998 tarihleri arasinda Sanliurfa
ve Mardin illerini ziyaret ettiler.
Ayrica çiftçi egitimi ve yayim faaliyetleri
kapsaminda Israil Hükümeti ile Idaremiz arasinda imzalanan protokol
çerçevesinde Israilli uzmanlar tarafindan 14-24 Aralik 1998 tarihleri arasinda
GAP illerinden gelen yayim uzmanlarinin katildigi hizmet içi egitim
yapilmistir.
GAP Bölgesi Tarim Il Müdürlükleri, Tarim
Kredi Kooperatifleri, GAP Idaresi ve Köy Hizmetleri Arastirma Enstitüsünden
gelen 41 uzmana verilmis olan 'Çiftçi Egitim Ve Yayim Faaliyetleri' konulu kursun
açilisi 14 Aralik 1998 tarihinde GAP BKI Baskan Yardimcisi M. Kaya YASINOK ve
Israil Büyükelçiligi Maslahatgüzari Amir MAIMON tarafindan yapilmis olup, 24
Aralik 1998 tarihine kadar devam etmistir.
Yasin YAGG'nin arastirmasi olarak kaleme
alinan ve "GAP'TA SOGUK SAVAS" basligi ile Aksiyon dergisinde
yayinlanan yazida konu çok boyutlu olarak ele alinmistir;
"GAP idaresi son yillardaki durumunu su
sekilde açikliyor; 'Bugün üç yabanci sermayeli yatirim insaat halinde olup,
birinin ise anlasmasi imzalanmis bulunmaktadir. Bu yatirimlardan biri tekstil
(% 33 Isviçre), biri insaat malzemesi (% 50 Almanya), biri cam elyafti boru (%
50 ABD) ve biri de gida (% 50 Israil) yatirimlardir.'
Istihbarat raporlarina göre ayrica, GAP
bölgesinde su ana kadar 67 Israil firmasinin toprak satin aldigi, en az bu
kadarinin da gizli bir sekilde pazarliklar yürüttügü kaydediliyor."
Israil’in GAP
bölgesindeki toprak çalismalarinin önündeki muhtemel engellerden biri, MGK'dir.
Çünkü gerektiginde MGK stratejik noktalarda bulunan kimi topraklarin satisi ile
ilgili olumsuz görüs bildirerek satisina engel olabilmektedir.
Israil
sirketlerinin, Türk Milli Güvenlik Kurulunun bu engelinden (toprak satislarina
onay verilmemesi) kurtulmak için bulduklari yol ise çok basittir; bazi yerli
firmalar ile ortaklik kurmak.
Bölgede yerli
firmalarla ortaklik kurmus onlarca yabanci sirket tüm yasal engelleri asarak
dolayli bir biçimde toprak satin almis durumdadir.
Bu arada bütün
bunlarin disinda, Israil'in bölgede çalismalar yapmasini mesrulastiran
gerekçeler de yok degildir. Mesela basinçli sulama sistemleri konusunda
dünyanin ileri ülkelerinden birisi Israil'dir. Bu da Israil'in bölgedeki
faaliyetlerini kimi noktalarda mesru bir zemine oturtmaktadir.
Israil, GAP
bölgesindeki faaliyetlerini çesitli biçimlerde sürdürmekle birlikte, tüm
dünyada ortaya koydugu dezenformasyon yöntemleriyle de kendisine yeni
müttefikler yaratarak siyasi gelecegini garanti altina almanin ve belli
konularda tüm dünyada yarattigi olumlu bakisin güçlenmesi için de çaba sarf
ediyor.
Israil, son
yillarda Ortadogu halklari üzerinde açikça hissedilen siddetli Siyonizm
baskisinin yerini yavas yavas daha sistemli üretilen karsi istihbarat
yöntemleriyle siyasi amaçlara birakmakta.
Bunlardan biri
de Özellikle Kuzey Irak'ta yasayan Kürtleri etkilemek ve onlari daha siki
kontrol altina almak amaciyla üretilmis söylentilerdir.
Kürtler
Museviymis!
Israil yalanlasa
da kuzey Irak'taki varligi konusunda ortaya çikanlara bir türlü engel olamiyor,
Israil merkezli enformasyon kuruluslarinin Ortadogu'daki yeni oyunu daha çok
Kürt Halki üzerinedir, Israil devleti destekli bu kuruluslarin üzerinde
çalistiklari tez ise oldukça çarpicidir: Kürt Yahudiler.
Saddam Hüseyin
yönetiminin ABD tarafindan devrilmesiyle birlikte, Kuzey Irak'ta, ABD ve
Kürtlerden olusan iki bilinmeyenli denkleme bir üçüncü boyutun daha eklenmekte
oldugunun ilk isaretleri geçen yil gelmeye basladi...
Bu denklemle
baglantili olarak, Israilli bilim adamlari son on yildir yaptiklari genetik
arastirmalarin sonuçlarini açikladilar.
Sürecin
islemesiyle birlikte Israil ve ABD'de es zamanli yapilan açiklamalara göre
Sefuerdi Yahudileri ve Kürtler, binlerce yil öncesinden baba tarafindan gen
akrabasi idiler. Yani ayni soydandilar.
ABD de faaliyet
gösteren 'Israeli Kurdish Friendship League' adli örgüt bu iddiaya hemen sahip
çikarken, Amerikali yazar Kevin Brooks da Yahudi ve Kürtlere bir tavsiyede
bulunmakta gecikmiyor ve: "Bu durum ümit ederiz ki Kürt ve Yahudileri, son
yillarda sahip olduklari dostluk iliskilerini sürdürmeye tesvik eder,"
diyor.
Anayurt mu?
Yahudilerle
Kürtlerin, akrabalik temelinde bir araya getirilmelerine yönelik bu arastirma
ve yayinlarin hemen ardindan, basin yolu ile uçurulmaya baslanan baska
sinyaller o dönemde dikkatleri pek de üzerine çekmemisti. Saddam zamaninda,
Kuzey Irak'in, Araplastirilmasi politikasi uyarinca, özellikle Zaho Bölgesi'nde
yasamakta olan 150 bin dolayindaki Kürt Yahudi, baskilara dayanamayarak
Israil'e göç etmek durumunda kalmislardi. Aralarinda Israil Savunma Bakanligina
kadar yükselen Isak Mordehay gibi Kürt Yahudiler, Saddam yönetiminin sona
ermesinden sonra niçin anayurtlarina dönmesinler di ki?
Ortaya ilk
atildigi dönemlerde aralarinda gerekli iliski kurulamayan bu iki haberin hangi
amaca hizmet ettigi kisa bir süre sonra anlasilacak, ancak Türkiye, atin
Üsküdar yolunu yarilamasindan sonra uyanarak duruma, o da "dostlar alis
veriste görsün" kabilinden müdahale edecekti.
Kuzey Irak'ta da
ayni tablo var
Bütün bu
senaryolarin tek bir merkezde toplanmasi ile aslinda ortaya konulan tüm bu
tezlere, varsayimlar vasitasiyla yeni eklemeler yaparak, Israil'in 4000 yil
öncesine dayayarak bu güne tasidigi bir senaryo damgasini vuruyordu. Bu
"Vaadedilmis Topraklar" bilmecesinin 21. yüzyil yansimasindan baska
bir sey degildi.
Tam da bu aralar
ortaya çikan istihbarat raporlari, Israil'in Kuzey Irak'ta genis araziler satin
almakta oldugunu göstermekte. Türk Disisleri Bakanligi'nin, bu konuda duydugu
rahatsizligi Israil'e ilettigi haberleri gazetelerde yer alirken, Israil'in
karsi açiklamasi gecikmedi, Israil’e göre "Bu haberler gerçekleri
yansitmamaktaydi, Israil, Kuzey Irak'ta Türkiye den habersiz davranmak
düsüncesinde degildi ve bunu dile getiren kisi Basbakan Saron'un
kendisiydi."
Bu arada
Türkiye'nin dikkatleri, Süleymaniye'de askerlerimizin basina geçirilen çuval
gibi baska olaylara çevrilmis, Israil'in Filistin'de uyguladigi asiri güç
kullanimi ve devlet eli ile islenen suikastlar gündeme yerlesmisti.
Ayni siralarda
Amerika mahreçli üç haber pes pese Türk kamuoyunun gündemine düstü. New York
Times, Kürtlerin, Kuzey Irak'taki demografik ve siyasi harita ile oynayarak
bölgeyi Kürtlestirdigini, Kerkük çevresinde toplanan binlerce Kürdün kente
girmek üzere bekledigini yaziyor, ertesi gün Nevv Yorker dergisi, Pulitzer
ödüllü ve Ebu Garip Cezaevindeki iskenceleri ortaya çikaran Seymour Hersh
imzali bir baska haberi piyasaya sürüyordu.
Ajanlar
egitiyor.
Hersh'in,
Israil'in Washington ve Ankara Büyükelçileri ile KYB lideri Talabani tarafindan
yalanlanan haberine göre, Israilli ajanlar bir süredir Kuzey Irak'ta Kürtlere
komando egitimi vermekteydiler. Bu egitim geçen yil ABD'li yazar Kevin
Brooks'un sözünü ettigi, Kürt ve Yahudiler arasinda son yillarda görülen
dostane iliskilerin bir sonucu muydu bilinmez ama bilinen, bu haberin Ankara'ya
bomba gibi düstügü ve yalanlamalara karsin büyük bir rahatsizlik yarattigi idi.
Çok uzun olmasa
da Ortadogu'daki diger devletler ile kiyaslandiginda oldukça eski olan Türk -
Israil iliskileri, bu ve daha çok Irak savasi sonrasi meydana gelen buna benzer
olumsuzluklarla birlikte yepyeni bir mecraya kaydi.
Daha çok olumlu
gelisen iliski Irak savasi sirasinda ve Kuzey Irak'taki israil - Kürt
iliskileri neticesinde karsilikli sözlü tartismalarla baska bir boyut kazandi
ve sonuçta oldukça gerilimli bir süreç baslamis oldu.
Bu olumsuz
olaylarla birlikte devam eden sinir harbi, Israil basbakan yardimcisinin bir
televizyon programindaki tavriyla
birlikte açiga çikti.
Israil Basbakan
Yardimcisi neden sinirlendi?
Resmi temaslar
için Ankara'ya gelen Israil Basbakan Yardimcisi Ehud Olmert, gazeteci Fatih
Altayli'nin televizyondaki Teke Tek programina katildi. Altayli'nin sorulari, Israfil’in
Kuzey Irak'taki faaliyetleri ile ilgili iddialar üzerineydi.
Altayli'nin,
Kudüs Üniversitesinden bir profesörün, bir Israil gazetesindeki yazisini
referans alarak Olmert'e yönelttigi sorulari Olmert 'dedikodu' seklinde
yanitladi ve tepkisini; "Bunlar aptalca hikayeler. Biz Türkiye ile çok
ciddi iliskileri olan bir ülkeyiz. Bu saçma hikayelerle ilgilendigimizi mi
saniyorsunuz?" sözleriyle dile getirdi.
Altayli, bu
iddialar üzerine geri çekilmedi ve "sizin dedikodu dediginiz seyler,
bugünün gündem maddesi. Yaniliyorsam, yaniliyorsun deyin" diyerek
tartismayi alevlendirdi. Altayli'nin bu sözü Olmert tarafindan tekrar
yalanlandi ve somut hiçbir bilgi ortaya koymadan "Biz hiç bir sekilde
Kuzey Irak'ta herhangi bir faaliyete girmedik, Kürtlerle iliskiye girmedik. Ben
Israil hükümetini temsilen buraya geldim ve eger yok diyorsam lütfen bana
güvenin" dedi.
GAP bölgesinde
Israillilerin arazi aldigi yönündeki ilk haberim Nokta Dergisi'nde
yayinlandiktan sonra, her kafadan bir ses çikmaya basladi. Ancak yazdigim
hersey istihbarat raporlarina dayaniyordu. Bunun disinda ortaya çikan
söylentiler ise isin gerçek boyutunu gölgeleyecek sekilde bilinçli bir sekilde
ortaya atiliyordu. Dini hassasiyetlerle ortaya atilan kimi iddialarin
gerçeklerle çok da fazla baglantilari olmamalarina ragmen, Israil'in bölgedeki
faaliyetlerinin temelde "Vaadedilmis Topraklar" eksenine oturdugunu
inkâr etmek de mümkün degildir.
"Israil'in
Gizli hesabi Yok diyorsam yoktur"
Nokta Dergisinde
benim imzamla yayinlanan Israil'in GAP bölgesinde toprak aldigi haberinden
sonra konuyla ilgili birçok haber yayinlandi ve tartismalar yapildi.
Türkiye'de bu
degerlendirmeler yapilirken konu Israil kamuoyunda da yanki buldu ve Israil
hükümeti savunmaya yönelik adimlar atmaya basladi.
Bu adimlar
kapsaminda Israil'in Istanbul baskonsolos yardimcisi Mose Kanfi Nokta Dergisine
geldi. Konuya verdikleri önem buradan da belliydi. Nokta'ya gelisi sirasinda
ben baska bir görev için disarida idim. Ancak benim yoklugumda Kanfi ile
röportaj yapildi. Kanfi, verdigi röportajda iddialari kesin bir dille yalanladi
ve Israil'in bölgedeki tüm çalismalarinin ticari çalismalar oldugunu iddia
etti.
Iste Kanfi'ye
sorulan sorular ve Mose Kanfi'nin yanitlari:
- Güneydogu
Anadolu'da askeri ya da istihbarata yönelik herhangi bir Israil etkinligi
hakkinda resmi bilginiz var mi?
'Ne Israil askerinin, ne istihbaratinin ne
de baska bir grubun Türkiye'nin güneydogusunda ya da Kuzey Irak'ta bir
etkinligi var. Israil'in Güneydogu Anadolu'daki varliginin tek nedeni,
GAP'taki 22 Israil sirketidir. Kuzey Irak'ta ise hiçbir varligimiz yok.
Sirketlerimiz, 1998 'de Cumhurbaskani
Süleyman Demi-rel'in Israil ziyaretinin ardindan, Türk hükümetinin sundugu
anlasmalarla GAP'a gitti. Türkiye'nin tarim alaninda yüksek teknolojiye
ihtiyaci vardi. Israilli firmalar barajlar, sulama sistemleri ve kanal
yapimiyla ilgili bütün arastirmalari ücretsiz yapmayi teklif etti. Bunlar dünya
çapinda is yapan sirketlerdir. Güney Amerika'dan Filipinler'e, Orta Asya'dan
Afrika'ya uzanan bir alanda, hatta Ürdün ve Misir'da bile is yaptilar. Dertleri
toprak ya da gayrimenkul satin almak degil, kar etmektir.'
- Peki,
nereden ortaya çikti bu iddialar?
- Türkçe'de
bir deyis vardir... 'Ates olmayan yerden duman çikmaz. Bizde de aynisi var.
Bakin Israil'den iki gün önce döndüm. Orada, Türkiye'de bizim toprak satin
aldigimiz iddialariyla savasmak zorundayim
dedigimde bana inanmiyorlar. Emin misiniz? Türkler bunlara inaniyormu? Neden GAP'ta toprak alalim ki? Diye soruyorlar. Istanbul'a döndügümde Israil
hakkinda yazilanlar beni soka ugratti. Ben bile iddialarin, aslinda
dedikodularin diyecegim, bu seviyeye geldigine inanamadim.'
Sözüm serefim üzerine orada isimiz yok.
- Türkiye
'de bu iddialarin tartisildigindan Israilli yetkililerin haberinin olmamasi
bana pek mantikli gelmiyor.
- 'Farkindalar
di ancak seviyesi ve ciddiyeti hakkinda bir fikirleri yoktu. Bu seviyeye
gelecegini düsünmediler.'
- Sizin
deyiminizle isler 'bu seviyeye geldiginde', Israilli yetkililerin
degerlendirmeleri ne oldu peki?
- 'Israil'de
istihbarat açisindan, askeri ve siyasi anlamda en yetkili makamlara defalarca,
bu dogru mu, orada bir seyler yapiyor muyuz? Lütfen bana dogruyu söyleyin çünkü
konsolosluk adina konusmasi gereken benim, bilmem
gerekiyor? Dedim. Bana, Mose, seni yüzde yüz
temin ederiz ki, rahatlikla iddialari reddedebilirsin, orada yapacak isimiz yok
dediler.
- Abraham
Tilmen adini duydunuz mu?
- 'Hayir'
- O'nun
istihbarat birimlerinizle ilgisi olsa, MOSSAD, bizden der miydi?
- 'Inanin
bana, size yetkili makamlar derken, gerçekten en yetkili makamdan söz ediyorum.
Sizi yüzde yüz temin ederim, serefim üzerine konusuyorum ve söz veriyorum ki orada
hiçbir sey yapmiyoruz.'
- Türkiye
'n/n endisesini görüyor musunuz?
- 'Hassasiyeti
biliyoruz. Bölgede Türkiye'nin çikarlari aleyhine olacak bir sey yapmayiz.
Ankara'nin izni ve isbirligi olmadan asla bir sey yapmayiz zaten.'
- Bu
iddialarin ardindan resmi olarak güneydoguya gitmeniz istendi mi?
- 'Hayir.
Ayrica, Yahudileri yasamalari için Kuzey Irak'a geri gönderdigimiz iddialari da
var. Israil'in amaci Yahudileri geri yollamak degil, dünyadaki/eri bir araya
getirip onlara bir siginak yaratmaktir. 1950'ler de yaklasik 65 bin Yahudi,
Kuzey Irak'tan Israil'e geldi. Çünkü bu bölgede kendilerini güvende
hissetmediler. Neden geri dönsünler? Kisi basina düsen yillik gelirin 70 bin
dolar oldugu bir ülkeden ayrilip, bin dolardan az oldugu bir ülkeye gitmeyi
kim, neden ister? Orada ev alsa, arsa alsa ne olur ki?
- Çikis
noktasi, Israil'in suya olan ihtiyaci degil mi?
- 'Evet
ama biz GAP'tan Israil'e nasil su götürecegiz ki? Develerle mi? Su zaten
Irak'tan ve Suriye'den geçerek geliyor. Biz nasil alalim GAP'tan? Bu tamamen
bilim kurgudur. ..
Ayni tarihlere
denk gelen bir baska gün ise Tapu Kadastro Genel Müdürlügü de tartismalardan
uzak kalamadi ve konuya dahil oldu. Israilli isadamlarinin ve onlar tarafindan
organize ve finanse edilen diger kisilerin faaliyetlerinin, medya araciligiyla
tartisma konusu edilmesi sürecinde, "yabancilara toprak satisi"
konulari yogun tartisilinca Tapu Kadastro da bir açiklama yapti.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürü Zeki Adli, yabancilarin Türkiye'de tasinmaz mal edinmesinin çok
açik ve net sekilde izlendigini vurguladi ve 'bu is basibos degil' dedi.
Zeki Adli,
basinda yer alan yabancilarin Türkiye'de gayrimenkul edinmesine iliskin
haberlere açiklik getirmek amaciyla, Genel Müdürlük binasinda bir basin
toplantisi düzenledi. Ancak, sadece yabancilarin gayrimenkul edinmesini
degerlendirdi. Türkiye'de her isteyen kisinin istedigi yerde, istedigi sekilde
gayrimenkul alamadigina isaret eden Adli, 'Bu is titiz sekilde, hem hükümet hem
ilgili kuruluslar tarafindan koordinasyonlu ve saglikli sekilde izlenip, degerlendiriliyor',
diye konustu ve çalismanin önceki bölümünden de hatirlanacagi üzere, asagidaki
metinde yer alan açiklamalarda bulundu.
2644 sayili Tapu
Kanununda yapilan degisiklikle, 'yabanci uyruklu gerçek kisiler ile yabanci
tüzel kisilige sahip ticaret ketlerinin Türkiye’de tasinmaz mal ve sinirli ayni
haklar edinimlerine’ iliskin esaslar getirildigini anlatan Adli, ancak bu
kisiler ve sirketlerin Türkiye'de edinebilecegi alanin 30 hektar i!e sinirlandirildigini
ve bu miktarin, ancak hükümet izni ile asilabildigini belirtti. Yabancilarin tasinmaz
alimlarinda, özellikle turizm bölgelerine ragbet ettigine ve bu bölgelerdeki
yaniklar, siteler ve beldeler genellikle köy sinirlar' içinde bulundugundan,
köylerde tasinmaz mal edinimini yasaklayan maddenin yürürlükten kaldirildigina
dikkati çeken Adli, bununla ayrica yatirimlari tesvik etmeyi amaçladiklarini
söyledi.
TKG'ye göre kim
ne kadar mal edinmis?
2644 sayili Tapu
Kanununun yürürlükte oldugu 1934 tarihinden, Temmuz 2003 tarihine kadar, toplam
58 ülkenin 38 bin 229 vatandasi tarafindan, 37 bin 336 adet tasinmaz mal edinildigini
anlatan Adli, yabanci gerçek kisiler tarafindan edinilen tasinmaz mallarin
toplam alaninin ise 265 bin 872 dönüm oldugunu, bu alanin büyük kisminin da
Suriye uyruklularin Hatay, Gaziantep, Kilis bölgelerindeki tasinmaz mallari
oldugunu belirtti. Yasa degisikliginin yürürlüge girdigi 19 Temmuz 2003
tarihinden günümüze kadar da, toplam 48 ülkenin 7 bin 138 vatandasi tarafindan
6 bin 80 adet tasinmaz mal edinildigini' kaydeden Adli, bunun 5 bin 713'ünün
satis, 445'inin ise intikal ve miras gibi farkli nedenlerle edinilen mallar
oldugunu söyledi.
Degisiklik
sonrasi Ingiltere basi çekiyormus
Kanun
degisikligi yürürlüge girmeden önceki dönem-de, Türkiye'de en fazla tasinmaz mal
edinen 10 ülkenin basinda 12 bin 355 adet tasinmaz mal ile Yunanistan'in
bulundugunu belirten Adli, bunlarin yaklasik 11 bininin Türk kökenli Yunan
uyruklu vatandaslar ait oldugunu bildirdi. Toplam 9 bin 709 tasinmaz ile ikinci
sirada bulunan Almanya'yi ise 4 bin 573 adet tasinmaz ile Suriye'nin izledigini anlatan Adi:, 2003
yilindan önceki dönemde en çok tasinmaz mal edinilen illerin basinda ise 9 bin
49 gayrimenkul ile Istanbul, 5 bin 562 adet tasinmaz ile de Antalya oldugunu
kaydetti. Adli, yasa degisikliginin yürürlüge girdigi 2003 tarihinden itibaren
de, Türkiye'de en fazla tasinmaz mal edinen ülkelerin basinda 2 bin 402 adet
tasinmaz ile Ingiltere, bin 428 adet tasinmaz ile Almanya, 482 adet tasinmaz
ile de Hollanda'nin bulundugunu, en çok tasinmaz edinilen illerin basinda ise
Antalya, Mugla ve Aydin'in geldigini söyledi.
2003'ten bu yana
44 Trilyonluk satis yapildi
Kanun
degisikliginin yapildigi 2003 yilindan bu yana, tapu kayitlarina geçen
yabancilarin satin aldigi tasinmaz mallarin bedelinin 44 trilyon lira oldugunu
bildiren Adli, bunun Merkez Bankasi reel kayit degerinin ise 600 milyon dolar
oldugunu vurguladi. Bugüne kadar Türkiye genelinde 45 bin 252 yabanci uyruklu
gerçek kisilerin 43 bin 307 adet tasinmaz edindigini belirten Adli, bunun 15
bin 908'inin arsa, arazi, 4 bin 526'sinin binali arsa, 22 bin 873'ünün de
bagimsiz bölüm oldugunu kaydetti. Türkiye'nin 780 bin kilometrekarelik toplam
yüzölçümünden yabancilarin mülkiyetinde olan alanin 269 bin 296 dönüm olduguna
dikkat çeken Adli, bunun 10 binde 3 civarinda oldugunu söyledi. Adli bu arada,
yabancilarin tasinmaz mal ediniminin 2004 Agustos ayi itibariyla, geçen yilin
ayni ayina kiyasla yüzde 26 artarak 3 bin 564 adet olarak gerçeklestigini
vurguladi.
Suriyelilere,
1939'den beri tasinmaz mal satisi yasak
Türkiye'de
yabancilara ait toplam 269 bin 296 dönümlük alanin 241 bin 451 dönümlük
kisminin Suriye uyruklu yabancilara ait olduguna isaret eden Adli, dolayisiyla
Suriye uyruklular disinda tüm yabanci ülke vatandaslarinin edindigi alanin, 27
bin 845 dönüm oldugunu söyledi. Adli, Hatay'in Türk sinirlarina dahil oldugu
1939 yilindan bu yana Suriyelilere tasinmaz mal satisinin yasak oldugunu ve bu
tarihten mal ediniminin söz konusu olmadigini belirtti.
Suriyelilerin
1939 yilindan önce aldigi gayri menkullerin de Hazine tarafindan kontrol
edildigini anlatan Adli, Suriye uyruklularin Türkiye'de edindigi toplam 4 bin
590 adet tasinmazin daha çok Hatay, Gaziantep, Kilis ve Mardin illerinde
bulundugunu ifade etti. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Adli, söyle devam etti:
'Türk vatandaslarinin Suriye'de, Suriye uyruklularin ülkemizde, mevcut tasinmaz
mallarindan daha fazla tasinmaz mali bulunmakta olup, iki ülke arasinda uzun
süreden bu yana emlak müzakereleri sürdürülmektedir. Buna karsilik, Suriye
uyruklularin ülkemizdeki tasinmaz mallariyla ilgili herhangi bir tasarruf
yaptirilmamakla birlikte, devletimizin kontrolünün saglanmasi amaciyla bu
mallar kayit altina alinmistir."
TKG'ne göre
GAP'ta Israil uyruklularin tasinmazi yok!
GAP bölgesinde
yabancilarin edindigi tasinmaz mallarla ilgili de basina açiklamalarda bulunan
Adli, bölgedeki toplam 9 ilde 939'u 1939 yilindan önce Suriye uyruklulara ait
olmak üzere, toplam bin 961 adet tasinmaz oldugunu bildirdi. Resmi kayitlara
göre GAP bölgesinde Israil uyruklular adina kayitli bir tasinmaz bulunmadigina
dikkati çeken Adli, Türkiye genelinde ise toplam yüzölçümü 63 dönüm olan 133
adet tasinmaz malin, 101 Israil uyruklu kisi tarafindan edinildigini kaydetti.
Yabancilarin
aldigi en büyük alan 19 dönümmüs(?)
Daha sonra gazetecilerin
sorularini yanitlayan Adli, yüzölçümü bakimindan Türkiye'de yabancilarin satin
aldigi en büyük arazilerin, Türkiye'de dogup daha sonra yabanci ülkelerin
vatandasligina alinan kisilere ait oldugunu anlatti. Adli, ancak yabanci isimli
kisilerin ülkede aldigi en büyük alanin 19 dönüm oldugunu söyledi. Israil
uyruklu kisilerin, Türk vatandaslari adina gayrimenkul alip almadigina iliskin
soru üzerine Adli: "Normalde satis islemlerinde kimin adina satis
yapildiysa, onun adina geçerlidir. Israillilerin mal almalari serbestken, neden
baska adlarla alsinlar?" diye sordu. Basinda çikan haberler sonrasi, GAP
bölgesine kamu kuruluslarindan yetkililer gönderdiklerini anlatan Adli, bu
incelemelerin kamuoyunu bilgilendirmek ve
resmi olmayan satis varsa bunu ögrenmek için oldugunu söyledi. Adli,
"genis arazilere sahip olmak isteyen kusku yaratacak kisiler olup
olmadigina" iliskin soruya karsilik da, kurum ve kuruluslarla periyodik
iletisim halinde olduklarini belirterek, "bugüne kadar tehlike noktasinda
bir sey hissetmedik" dedi.
Ciddiyet
anlasilmadi galiba?
Tapu Kadastro
Genel Müdürü Zeki Adli, Israil'in GAP bölgesinde tasinmazi olmadigini söylüyor.
Ancak istihbarat raporlari, Israil'in çok gizli bir plan dahilinde, GAP'ta ki
su kaynaklarini kendi lehine çekmek için çalisma yapmasinin yani sira,
teknolojik olarak sulama projeleri adi altinda Türk sirketlerle ortak çalisma
yaptigini belirtiyorlar.
Israil, 450 bin
dönüm araziyi da Musevi kökenli Türk vatandaslari araciligi ile satin aliyor.
Nasil ki Suriye, Türkiye'den toprak alma konusunda sabikali, Israil'in de
tarihi itibariyle ayni uygulamaya alinmasi gerekirdi. Israil GAP'ta yaptigi
arazi alimlarinda piyon olarak kullandigi Türk vatandaslarina, özel bir anlasma
imzalatmaktadir. Su ana kadar bu anlasmalarla ilgili yazili bir detay medyaya
yansimamakla birlikte, bu bölgede ekonomik güçleri binlerce dönüm arazi almaya
yetmeyen isimlerin varligi bu anlasmalarin varligiyla ilgili iddialari
güçlendirmektedir.
Iste bu asamada
Tapu Kadastro Genel Müdürlügünün çaresizlik içinde oldugu ortaya çikiyor...
Bunu açiklamasa; da zor durumda kaldigi nokta burasi. Ancak askeri kaynaklar
isin detayli boyutunu mercek altina aldilar bile...
Bana en son
gelen bir bilgi de konunun ne derece ö-nemli oldugunu ortaya koyuyor. Konya'nin
Karapinar ilçesinin Askeri Stratejik Bölge oldugunu herkes biliyor. Bu alanda
uluslararasi askeri atislar yapilir. Ayrica bu alan Kara Kuvvetleri
Komutanligi, Egitim Doktrin Komutanliginin bulundugu yerdir...
Iste burada yeni
bir gelisme yasaniyor. Israilli isadamlari 'Tarimsal Isbirligi ve Kalkinma
Projesi' adi altinda bir çalisma baslattilar. Ve bölgede bu çalismayi yürütmek
için 40 bin dönüm arazi kiraladilar. Bu ise aracilik eden ise Karapinar Ilçesi
Eregli Belde Belediye Baskani ile 3 Bölge Milletvekili... Iddiaya göre, israil
buraya da teknoloji getirecek. Stratejik yer olan Karapinar'a...
CHP Meclise
tasidi
Diger yandan
istihbarat raporlari Nokta'da açiklandiktan sonra, konu Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne de tasindi. CHP isin takipçisi olacagini belirtti. Raporlarin
tamamini kitabin ilerleyen bölümlerinde göreceksiniz...
CHP Grup Baskan
Vekili Haluk Koç, yabancilarin son dönemde Türkiye'de çok büyük araziler satin
aldigini bildirerek, "ülke topraklari ayagimizin altindan
kaymaktadir" dedi.
Koç, bir grup
milletvekili ile birlikte Parlamentoda düzenledigi basin toplantisinda, Ulusal
Kurtulus Savasindan sonra 1984 yilina kadar ülke topraklarinin yabancilara
satisina izin verilmedigini animsatti. Bugün 'Lozan'la perçinlenen Anadolu
topraklarinin korunmasi konusunda duyarlilik gösterenlerin paranoya ile
suçlandigi' bir dönemden geçildigini kaydeden Koç, ülke isgallerinin geçmiste
oldugu gibi bugün de sadece topla tüfekle yapilmadigina dikkat çekti. Ülke
topraklarinin korunmasini saglayan yasal düzenlemenin iki kez 'küresellesme
döneminin ilk siyasi aktörü' olarak nitelendirdigi eski Basbakan Turgut Özal
tarafindan delinmek istendigini ifade eden Koç, bu yasalarin Anayasa Mahkemesi
tarafindan iptal edildigini animsatti. Geçen yil da 'karsilikli olmak ve yasal
sinirlamalara uymak' kaydiyla yabanci uyruklu gerçek kisilerle ticari
sirketlere Türkiye'de mülk edinme hakki tanindigini belirten Koç, CHP'nin bunun
iptali için de Anayasa Mahkemesi'ne basvurdugunu anlatti. "Ülke topraklari
bu getirilen uygulama ile ayaklarimizin altindan kaymaktadir" diyen Koç,
sözlerini söyle sürdürdü:" (Bu tehlikeye kulak verin) demek bazilari
tarafindan paranoya olarak adlandirilabilir, dinozorluk olarak görülebilir.
Dinozorluk, paranoya bu degildir. Geçmisten bugüne bu uygulamanin Türkiye'yi
topsuz, tüfeksiz, silahsiz bir ekonomik isgalin pençesine götürecegini söylemek
yurtseverliktir, bu ülkeyi sevmek, bu ülkeye sahip çikmaktir. (Milli Görüs
gömlegini çikarttik) diyen bir emperyalist aferin için kaliptan kaliba giriyor,
dedigim için bana tazminat davasi açan yeni bir aktör bulundu ve yasa
çikartildi. Anlasilan bunlar sevgili hocalarinin rahle-i tedrisatindan da iyi
geçememisler."
Kimse bizim
kadar cömert degil
CHP Malatya
Milletvekili Muharrem Kiliç'ta basin toplantisinda yaptigi açiklamada,
"Bir yilda vatan topraklarindan 277 bin dekarlik kismi elden çikti"
dedi.
Kiliç, bu
miktarin sadece gerçek kisilerin aldigi bölüm oldugunu da belirtti. Kars
Milletvekili Selami Yigit'te Suriye vatandaslarinin sinir bölgesinden, Yunan
vatandaslarinin da Ege Bölgesi ve Trakya'dan büyük topraklar aldiklarini
söyledi.
'Hiçbir ülke
bizim kadar cömert degil' diyen Yigit, açiklamasinda sunlari söyledi:
"Karsiliklilik
ilkesi bu yasada olmasina ragmen islemiyor. Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve
Slovakya tarim ve orman arazilerinin yabancilara satisini 2010 yilina kadar
yasaklamistir. Polonya'da ise bu süre 12 yildir. Litvanya ve Estonya'da da
AB'ye girmeden önce, yabancilar arazi satisi yasaktir. Rusya Federasyonu sinir
bölgelerinde arazi satisina asla izin vermiyor. Israil'in topraklarinin yüzde
80'i devlete aittir. Bunlari kendi vatandaslari bile satin alamaz. AB'den
müzakere tarihi bile alamamis Türkiye'nin bu kadar aceleci davranmasini ülkenin
bütünlügünü tehlikeye sokacak bir uygulama olarak görüyoruz. Anayasa
Mahkemesi'nin kararini sabirsizlikla bekliyoruz."
Bu arada
devletin bazi kurumlari arasinda da ciddi bir diplomasi yasaniyordu.
'Adalet
Bakanligi'nin Gizli Genelgesi'
CHP Grup Baskan
Vekili Koç, 2 Kasim 2001 tarihinde Adalet Bakanligi Uluslararasi Hukuk ve Dis
Iliskiler Genel Müdürlügünün, Cumhuriyet Bassavciliklarina gizli bir genelge
göndererek, Yunan uyruklu kisilerin kiyi ve sinir bölgelerinde mülk
edinmelerine izin verilmemesini istedigini bildirdi. Bu duyarliligin gizli
genelgeyle geçen hükümet döneminde gösterildigini kaydeden Koç: "Adalet
Bakani zina ile ugrasacagina biran önce bu konuda neler oldugunu açiklasin. Üç
maymunu oynayarak siyaset yapamazsiniz. Ülke topraklarinda kabadayilik yapmak
kolay, kabadayiligi ülkeyi koruyarak yapin", diye konustu.
En fazla
Yunanlilar
CHP
Milletvekillerinin dagittigi haritalara göre yüzde 31.7 ile en fazla Yunan
vatandaslari Türkiye'den mülk e-dindi. Yunanlilari yüzde 28 ile Alman
vatandaslari, yüzde 12.2 ile ingilizler, yüzde 11.6 ile Suriyeliler izliyor.
Türkiye'de
yapilan bu tartismalar devam ederken, ayni konu KKTC'nde de gündeme geldi ve
KKTC Meclisi toplanarak alelacele KKTC topraklarinin yabancilara satilmasiyla
ilgili yasalarini yeniden düzenledi ve yabancilarin toprak alimini oldukça
agirlastirici kararlar aldi. Yavru vatan uyandi. Ancak Türkiye iyi niyetini
koruyor.
Yavru Vatan
Kibris uyandi!
Kuzey Kibris
Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, Annan Plani'nin Kibris'ta taraflara
sunulmasinin ardindan önemli oranda artis gösteren yabanci uyruklularin
KKTC'den tasinmaz mal almasina karsilik ilgili yasada köklü degisiklige gitti.
Bakanlar Kurulu, yabanci uyruklularin KKTC'de tasinmaz mal edinmelerini
düzenleyen yasadaki degisikligi onayladi. Buna göre, yabancilar bundan sonra
KKTC vatandaslari gibi mülkiyet hakkina sahip olamayacak, satin aldiklari
tasinmaz mallar üzerinde intifa (kullanma,faydalanma) hakkini 125 yilligina
alacak. Bakanlar Kurulu Sözcüsü, Saglik ve Sosyal Yardim Bakani Hüseyin Celal,
yaptigi açiklamada, satici mülkiyeti devrettigi anda mülkiyetin devlete
geçecegine isaret ederek, devletin de yabancilarin bu tasinmaz mallari 125 yil
süreyle kullanmasina imkân taniyacagini anlatti, ilgili yasada önemli bir
degisiklige gidildigini belirten Celal, son aylarda yabancilara mal satisindaki
egilimin artmasi üzerine, devletin hukuk makamlariyla istisare halinde bu
tedbirin alindigini ve yasa tasarisinin ivedilikle meclise sevk edildigini
bildirdi. Celal, bir soru üzerine, yasanin geriye dönük degil, yürürlüge
girdigi tarihten itibaren uygulamaya girecegini belirtti. Bugüne kadar kaç
yabanciya tasinmaz mal satildiginin belli olmadigini kaydeden Celal, Bakanlar
Kurulundan izin talebi öncesinde mal sahibi ve alici arasinda sözlesmeler
yapildigini, bunlari tespit etmenin pratikte mümkün olmadigini söyledi.
Israil için su
hayatin kendisi
"Israil
için su o kadar önemlidir ki biz, 1967'de Araplarla savasa biraz da su
kaynaklarini kontrol altina alabilmek için girdik"
Mose Dayan, 1967
savasindaki Israil'in Ordu Komutani.
Hakan Türk'ün
'Büyük Komplo' adli kitabinin 'Nil'den Firat'a su politikasi' bölümünün girisi
bu sözle basliyor.
Hakan Türk,
kitabinin bu bölümünde su görüslere yer veriyor:
"Kapali
kapilar arkasinda Türkiye aleyhine alinan kararlarin acaba kaç tanesinden
hükümetlerin veya devletin istihbarat birimlerinin haberi olmaktadir? Bunun en
basit bir örnegini vermem gerekirse, Türkiye'den çikan Dicle ve Firat nehrinin
sulariyla ilgili 'Baris Suyu' ismi altinda Türkiye'nin çogunlukla haberi
olmadigi veya yapilan toplantilar bittikten sonra haberi oldugu kararlar
alinip, bu kararlari uluslararasi kanunlarla pekistiriyorlar. Bizimse is isten
geçtikten sonra bütün bu olanlardan haberimiz olmaktadir.
Israil su krizini asabilmek için, simdiye
kadar çogu uluslararasi hukuka göre illegal olan çesitli projeler gelistirdi.
Sürekli artan nüfusuna su saglamak için, Ürdün hatlari agiyla Tel-Aviv'e su
pompaliyor. Isgal altindaki Bati Seria'nin hemen altinda yer alan ve yagmur
sulariyla beslenen su katmanlari da Israil'in elinde. Bu arada Arap kuyularinin
kullanimini da kapsayan bazi düzenlemeler, Bati Seria'daki Filistinlilere giden
su akisini kisitliyor ve su Yahudilere aktariliyor. Isgal altindaki Golan
Tepeleri'nin suyu da Israil'e akiyor. Tüm bunlara ragmen Yahudi Devleti'nin
suya açligi bitmiyor.
Hayfa Üniversitesinden Arnold Soffa'ya göre,
Israil felaketin esigine gelmis durumda, suda 2000 yilindan sonra yüzde 3O'luk
bir azalma bekleniyor. Kiyilar sig ve topraklar gittikçe tuzlaniyor. Israil'in
su ihtiyacinin önemli bir bölümünü saglayan Kinneret Gölü'ndeki su seviyesi
kritik bir düzeye erismis halde. Yüzde 60'ta olan ve su kaynaklari sinirli olan
Israil, susuzluk içinde kivraniyor. Israil
DSI'si konumundaki Mekorot'un Su Kaynaklari Dairesi Baskani Raf i Boaz,
Israil'de Ingilizce olarak yayinlanan The Jerusalem Post Gazetesi'ne Ocak
1996'da yaptigi açiklamada, zaten suyu tasarruflu kullanan Israil halkina, daha
fazla tasarruf yapmalari çagrisinda bulundu.
Israil'in söz konusu su krizi, onu illegal
politikalara yöneltiyor. Yahudi Devleti, on yillardir isgal altinda tuttugu
Arap topraklarindaki sulari çaliyor. Ingiliz The Indepen-dent Gazetesi, Yahudi
Devleti'nin söz konusu su gaspini söyle anlatiyor:
Likudpartisinin programinda 'Su bizim
hayatimiz, böyle olunca da bu nesneyi bize karsi daima iyi niyet gösterisinde
bulunmayabilecek/erin eline teslim etmemeliyiz" deniliyor. Isgalin
baslangicindan bu yana Filistinlilere bes kuyu açma izni verildigi halde
Israilliler, 40 derin kuyu a-çarak Filistinlilerin toplam kuyularindan
çikardigindan daha çok su elde ediyor. Israil ortalama Filistinlilerin dört
misli fazla su elde ediyor. Nitekim Filistinliler, 'çöle hayat getirdiler, ama
bizim sularimizdan' diyorlar... Binlerce yil önce Yitzhak, ülkelerinde iki kuyu
açmak için Filistinlilerle savasa
girmisti. Bugün o kuyular tekrar açilmis durumda ve gelenege uyularak, onlara
kin ve nefret "ihtilaf' adi verilmis.
Israil'in kullandigi suyun büyük orani,
özellikle Bati Seria'da gerçeklestirilen kullanim, uluslararasi hukuka göre
oldukça fazla. Bir Israil vatandasi bir Filistinlinin kullandigi suyun bes
katini kullaniyor. Filistinliler ise bu suya Israil vatandaslarinin
ödediklerinin üç katini ödüyor. Filistinliler Israil'in kendilerine ait su
kaynaklarini çaldigini söyle anlatiyorlar:
'Israil suyumuzu çaliyor'... Bati Yakasi'nin
altinda büyük bir su gölü var. Aslinda bu suyun tümü bize ait olan topraklarda kaliyor. Ama Israil burada açtigi
kuyulari çok çerin Kaziyor ve hemen suyun hepsini çekiyor. Isgal altinda
tuttugu Bati Yakasi'ndaki su kaynaklarinin yüzde 90'im Israil kullaniyor. Bize
içecek su birakmiyor. Gerçekte isgalin nedenlerinden biri bu. Israil 25 yildir
bizim suyumuzla çölde vahalar yaratiyor. Hatta Lübnan'in güneyine girmesinin
nedenlerinden bin da gene su. Bütün bunlar yetmiyormus gibi simdi baris
masasina otururken kullandigi mevcut su kapasitesinden bir damla taviz
vermek istemiyor. Statükoya devamdan
yana. Ortadogu barisinin ana konularindan biri olan su üzerindeki anlasmazligi
gidermek için uluslararasi uzmanlara basvurmak istiyoruz. Hiç olmazsa bir geçis dönemi boyunca kisi
basina bir miktar belirleyip, Israil'in suyu bu kisi basina düsen miktara göre bir esitlik ilkesi üzerinden hareketle
dagitmasini istiyoruz. Bizim talebimiz
bu. Ama Israil tutuyor, bize Gazze'de su arindirma sistemleri kurmamizi
öneriyor. Olacak sey degil. Feci pahali bir sistem bu. Öyle ki Coca-Cola içmek
daha ucuza geliyor.
Evet, Israil'in suya olan ihtiyaci
giderek artiyor. Ancak bir de buna
vaadedilmis topraklari koyarsak, GAP'in ne
kadar önemli oldugu anlasilir.
Simdi
Israil kaynaklari GAP'ta varolmalarinin tek nedeninin ticaret oldugunu
belirtiyorlar. Peki tarihsel bir süreç
ve sürdürülen politikalari hiçe mi sayalim? Bunlara bir diyecekleri yok
mu? Herkes konusuyor. Ama Israil susuyor.
Sadece icraat yapiyor ..'
2. BÖLUM
SONUÇ OLARAK
ISRAIL'IN GÖZÜ GAP'TA
Reagan döneminin
sahin isimlerinden biri olan ABD Savunma eski Bakan Yardimcisi Richard Perle,
ne gariptir ki Amerika'da Türkiye'nin lobisini yapmak için seçilmis olan
sirketin de baskanidir.
Richard Perle
önceki yillarda, Israil hükümeti lehine bilgi saglamasi konusuyla da gündeme
gelmistir. Bazi iddialara göre, 1970 yilinda FBl'in düzenledigi bir operasyon
sonucunda Perle, Israil Elçiligi'ne gizli bilgileri aktarirken yakalanmistir.
Bilinmektedir ki çesitli zamanlarda tüm dünyada Israil adina lobi
faaliyetlerinde bulunan Richard Perle, diger yandan da güneydoguda bir
Kürdistan fikrini canli tutmaya çalisan isimlerden biridir. Ancak Perle
Kürdistan fikrini canli tutan tek Amerikali da degildir.
Amerikan
senatosunda görev yapan Yahudi senatör Stephan Solarz da bu fikrin önemli
destekçilerindendim Yahudi senatör Stephan Solarz her firsatta Israil'e
sadakatle bagli oldugunu belirtmekte ve Israil için iyi seyler yapmis olmakla
övünmektedir.
1989-90
yillarinda Türkiye'ye gelen turistler arasinda Israil'e siginan Kürt
Yahudilerinden bir grup da bulunmaktadir. Bu grup o dönemde Diyarbakir'daki
Irakli Kürt mülteci kamplarini ziyaret etmis ve ciddi iddialara göre MOSSAD
yararina bilgi toplamistir. Bu da Israil'in güneydoguya ilgisinin çok da yeni
bir olgu olmadigini ortaya koymaktadir.
Israilli
isadamlarinin son dönemlerde resmi yollarla yaptiklari GAP çikartmalari da
konunun bir baska çarpici yönüdür... Israilli isadamlari GAP bölgesinde yer
alan birçok ticaret odasi ile nedeni açikça belli olmayan çok derin iliski
içerisine girmislerdir. Bir gazetenin haberine göre, Gaziantep Ticaret Odasi
Genel Sekreteri Mesut Özçal bir süre önce, Israilli 20 isadaminin GAP'la ilgili
yaptiklari ziyaretle ilgili olarak, Israilli isadamlarinin Gaziantep'e
ziyaretlerinin çok olumlu geçtigini belirterek, Israillilerin GAP'la ilgili
bütün gelismelere açik olduklarini belirtiklerini ifade etmistir.
Elinizdeki
kitabin bütün bölümlerinde yer aldigi gibi, Israil'in ve Israilli Yahudilerin
güneydogu bölgesine ilgisi açiktir. Ve bu faaliyetlerini çesitli nedenlerle
açiklamaktadirlar. Bu nedenlerin basinda ise, Israil'in çok yeni teknolojilere
sahip oldugu tarim teknolojisinin GAP bölgesinde kullanilmasidir. Bu nedenle
Israil tarimsal yardim adi altinda bölgede rahatlikla faaliyet göstermektedir.
Bir dönemin TOBB Baskani Yalim Erez; "Israil'in dünyaca ünlü zirai
firmalari olan Cargill, Continental, Grain, Philip Brother, Mark Rich
araciligiyla GAP bölgesindeki tarim için yüksek teknoloji getirebilir"
demistir.
Israil'le
yapilan bu "tarimsal isbirligi" yönteminin, perde arkasinda Israil
tarafindan ne amaçla kullanilabilecegini düsündügümüzde ise konu biraz daha
netlesmektedir.
Israil'in,
Israilli isadamlari vasitasiyla dünyanin dört bir tarafinda çesitli konularda
faaliyet gösterdigi bugün bilinen ve kabul edilen bir gerçektir.
Israil'in bu
faaliyetleri ön planda teknolojik isbirligi gibi görünüyorsa da özellikle GAP
bölgesinde gittikçe ivme kazanan faaliyetler Israilli din adamlarinin da
katkisiyla baska bir kimlige bürünmektedir.
Bütün bunlar
degerlendirildiginde elimizde çok net bir gerçek vardir. Israil GAP ile
yakindan ilgilenmektedir ve bunu gizlememektedir.
Israil neyin
pesinde?
Buraya kadarki
verilerden de anlasilacagi gibi, Israil'in Güneydogu Anadolu'yu içine alan
kutsal sinirlari ve suya olan acil ihtiyaci, GAP ile yakindan ilgilenmesine yol
açiyor. Kuruyan topraklar GAP ile yeseriyor. Yeserdikçe de verimlilik artiyor.
Dolayisiyla da Israil'in gözü önünde bulunan bu verimli toprak ve dolu dolu
akan suya dönüyor. Israil GAP konusunda Türkiye ile isbirligi yapmak
istedigini, Israil'in su kaynaklarindan yoksun oldugunu, Türkiye'nin ise zengin
su, toprak ve isgücüne sahip bulundugunu her firsatta belirtiyor.
Simon Peres bir
açiklamasinda Israil'den bahsederek; "Nüfus artiyor. Suyu üretmek için
imkân yaratamazsak, bu kez su için savasacagiz" demistir.
Israil'e en
yakin ve yogun su kaynaklarinin Türkiye'de oldugu gerçegini düsündügümüzde,
Peres'in bu açiklamasinin kime karsi yapildigi anlasilacaktir.
Israil Hayfa
Üniversitesinden Prof. Armon Sofer'de 1990'da verdigi demeçte, "Orta
Dogu'da su kaynaklarinin kullanimi yüzünden savas çikacak" demistir.
Ortadogu'da çok
ciddi bir su problemi oldugu bütün dünyanin bildigi bir gerçek. Israil ve isgal
altindaki topraklarda kisi basina düsen su miktari gittikçe azalmaktadir. Bu da
Israil'i gittikçe daha da radikal stratejik kararlar almaya zorlamaktadir.
Kisaca söylemek
gerekirse, Israil, bölgesindeki suyun tamamini kontrol altina almak
istemektedir. Çünkü su Israil için yasamsal öneme sahiptir. Vaat edilmis
topraklarin içinde bulunan Ürdün nehrinden, Yarmuk ve Bati Seria'daki
kaynaklardan Israil büyük miktarda su saglamakta ancak bu su Israil'e
yetmemektedir. Versay Baris Konferansinda 1919'da ileri sürülen Siyonist
Haritaya Litani Nehri de dahildir. Israil 1982'de Lübnan'a saldirisinda bu
nehri kontrol altina almak istemis ancak basarili olamamistir. Sadece bu olay
bile suyun Israil için ne kadar önemli bir sey oldugunu ortaya çikarmaktadir.
Sudan, Etiyopya
ve Türkiye
Etiyopya'nin
Israil güdümlü dis politikasi, gözleri Türkiye ve Sudan üzerine çekmektedir.
Türkiye'deki Yahudi lobisinin çesitli alanlardaki yogun baskilari her geçen gün
artarken, GAP bölgesinde her geçen gün Tel-Aviv merkezli yeni manevralar
yapilmakta, yeni stratejiler gelistirilmektedir. Sudan'in Israil için stratejik
önemi Israil'in bu ülke ile ilgili çesitli hesaplar yapmasina yol açmistir.
Israil Devleti'nin kontrolünde bulunan ajanlar vasitasiyla Sudan'da ortaya çikan
karisikliklar, bu devletin uluslararasi arenada çok agir baskilara ugramasina
neden olmustur. Bu gün Sudan devleti bir yigin etnik çatismanin içerisinde
bogulan bir devlet durumundadir. Ve bazi iddialara göre tüm bu çatismalarin
merkezinde Israil ajanlari bulunmaktadir.
Israil bunu hep
yapiyor...
Israil'in,
güneydoguda kurulacak "Israil Kontrollü Kürt Devleti" ve su savasi
senaryolari, Israil'in bu bölgedeki çalismalarinin temelini olusturmaktadir.
MOSSAD-Barzani-Kürt Yahudileri isbirligi ile Kissinger ve Abramovvitz gibi
kurmaylarin katkilariyla, Israil bir taraftan Kürt sorunu ile ilgili yeni
öneriler getirirken, bir taraftan da ABD'deki stratejistlerine savas
senaryolarini yazdirmaktadir.
Su sorununun
Ortadogu'da bir savasa yol açacagi fikri ilk olarak 1986 yilinda ClA'nin
Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Merkezi tarafindan ortaya atilmistir.
Merkezi VVashington'da bulunan Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Merkezi,
1986'da 'Ortadogu'nun Su Sorunu' baslikli bir rapor yayinlar. Raporda;
bölgedeki kurakligin artacagi, nehir debilerinin azalacagi, günlük hayatta
suyun petrolden daha degerli olacagi gibi arastirma sonuçlarina yer verilir ve
bir de kehanette bulunulur: "Nil, Ürdün ve Firat... Ortadogu'da,
gelecekteki bir savas, mutlaka bu üç nehrin sularinin paylasilmasindan
çikacak"...
Israil GAP 'ta
ne ariyor?
Israil'in su
andaki su ihtiyacinin önemli bir bölümü Taberiye
Gölü'nden karsilanmaktadir. Oysa Taberiye Gölü'ne akan Litani Nehri Lübnan
üzerinden gelmekte ve bu gölün kontrolü Israil'in sinirlari disinda
kalmaktadir. Israil'in Güney Lübnan'i isgal etmesinin temel nedeni budur. Çünkü
Israil bu isgal planiyla hem stratejik bir alani kontrol altina almis, hem de
kendisi için hayati öneme haiz su kaynagina sahip olmustur.
Buna ragmen,
çesitli ülkelerden akin akin Israil'e gelen Yahudi göçmenler de hesaba
katildiginda, gelecekte planlanan Israil Devleti'nin nüfusuna yetecek kadar su
kaynagi Ortadogu'da bulunmamaktadir. Bu da Israil Devleti'nin gözünü Ortadogu
disindaki su kaynaklarina çevirmektedir. Israil'in GAP'a son teknolojik
sistemlerle yatirim yapmasi, hatta bu bölgede Kürt kökenli Yahudiler
araciligiyla toprak almasinda yatan gerçek budur...
Israil'in
Türkiye ile birlikte yürüttügü 'Baris Suyu' projesine göre Firat'in suyu Suriye
üzerinden önce Ürdün'e, daha sonra da Israil'e aktarilacaktir.
Ilk anda hayata
geçirilmesi düsünülen bu projeden sonra, Israil'in, GAP'in kontrolünün tamamen
kendisine geçmesini saglayacak projeleri güneydogu üzerinde hizla uygulamaya
soktugu gözlemlenmektedir.
Su = Hayat
Israil Tarim
Bakani Rafa el Eitan: "Bölgede su, saatli bombadir", diyor.
Su sorunu
hakkinda oldukça radikal görüsleri olan Eitan, MOSSAD'in askeri kanadi LAKAM'in
eski sefidir.
Yapilan
degerlendirmelere göre, Israil ve Ürdün, su rezervlerini tekrar
doldurabileceklerinden, yüzde 15 daha fazla bir hizla tüketmektedirler.
Israil'deki her yerlesim yeri günde 280 It. yani Filistin'dekinin 4 kati su
harcamaktadir.
Israil Bati
Seria ve Gazze'deki suyun yüzde 60'ini elinde tutmaktadir. Washington Uluslararasi
Stratejik Arastirmalar Enstitüsü görevlilerinden ve Daniel C. Stoll Ortadogu'daki Su Kaynaklari
Konusunda ABD Dis Politikasi adli arastirmalarinda, Ortadogu'da gelecekte
muhtemel bir savasin petrol yüzünden degil de su yüzünden çikacagini belirtiyorlar.
Bu gün
bilinmektedir ki, Israil'in Bati Seria ve Güney Lübnan'i isgal etmesinin en
önemli nedenlerinden biri de buralarin zengin su kaynaklarina sahip
olmalaridir.
Su ve Türkiye
Israil Iliskileri
Siddetli su
kavgalari Ortadogu için yeni bir sey degildir. Bu bölgede yapilan bundan
evvelki birçok savas Nil, Dicle ve Firat nehirlerindeki suyun ekseninde
yapilmistir.
Ortadogu'daki su
kaynaklari durmaksizin artan ihtiyaçlar yaninda yetersiz kalmaktadir. Su her
tarihte, bu bölgedeki devletler arasinda oldukça ciddi bir baski kaynagi
olmustur. Yakin gelecekte, Firat, Dicle ve Nil Nehirleri ekseninde yapilacak
bir su savasi hiç de sasirtici olmayacaktir.
Tüm kaynaklar,
Ortadogu'da petrolden daha degerli hale gelmeye baslayan suyun, gittikçe
önemini daha da rtirarak ve stratejik bir önem kazanarak, bölgede savas
rüzgârlari estirebilecegini belirtmektedirler.
Su savaslarinda
Türkiye'nin yeri
Iste birkaç
baslik...
Los Angeles
Times: Su Sorununda Türkiye Anahtar.
Ingiliz
Disisleri Bakanliginca hazirlanan 'Ortadogu'da Su Sorunlari’ adli raporda;
Israil Hükümeti'nin Türkiye'ye, Ortadogu'da savas su yüzünden çikabilir
mesajini gönderdigine dikkat çekiliyor.
Middle East
Dergisi, Türkiye'nin Israil'e bir Kibris firmasi araciligiyla su satacagini
belirtti. Middle East, Türkiye'nin Israil'e suyu yüzer rezervuarlar
araciligiyla satacagini ve bu amaçla Hayfa Limaninda özel terminaller
yapildigini belirtti, Israil Su Isleri Genel Müdürü Tzamach Yishai de bunu
dogruladi.
Israil Kibris'ta
su projesiyle faaliyette. Bunun için ABD'den kredi aliyor. Bu projede
Israil-KKTC baglantisini Jak ve Cefi Kamhi kuruyor. Jak ve Cefi Kamhi KKTC
vatandasi. Kamhi Türkiye'deki Yahudi Lobisi içinde uluslararasi iliskileri
saglayan kisi.
Genelde kimsenin
bilmedigi bir sey de ayni çesit bir iliskinin Israil ve Suriye arasinda da
bulundugudur. Bu iki ülkenin yillardir birbirleri ile savasmalarina ragmen çok
genis çapli olmasa da aralarinda her zaman bu tip bir iliski olmustur.
Uluslararasi
bazi kaynaklara göre, Mart 1988'de Israil Istihbarat Sefi Uri Lubrani Bükres'te
Hafiz Esad'in Basdanismani Alaaddin Abedin ile bir görüsme yapar. Bu görüsmede
Lubrani, Basbakan Samir adina, Güney Lübnan'daki gerilla operasyonunda
kendilerine yardim etmelerini Suriye'den rica eder. Bu bulusma Viyana'da gerçeklesir.
Ocak 1989'da bu
sefer Bükres'te Albay Ibrahim Sabuh ve Naim Sanika, Lubrani ve David Jocoby'den
Esad'a düsman Müslüman Kardeslerin liderleri Saadeddin ve Munser Watar hakkinda
bilgi alirlar.
Bu tarihlerde,
görünürde birbirlerine düsman olan bu iki ülke arasinda sadece bilgi alisverisi
degil ayni zamanda Amerika'nin destekledigi baris görüsmeleri de baslar. Bu
görüsmelerin ana temasi Golan Tepeleri'nde ki savasin son bulmasidir.
Senaryolar,
senaryolar...
Sabah
Gazetesinde, Israil uyardi: Güneye Dikkat! basligiyla 17 Aralik 1989'da
yayinlanan haberde, Suriye'nin Atatürk Baraji yüzünden Türkiye ile savasi göze
aldigina iliskin haberler alan ve isimlerinin açiklanmasini istemeyen bazi
Israilli yetkililerin, sözde Türkiye'yi uyaran tehditleri göze çarpiyor.
Suriye'nin füze gücünü anlatarak yapilan tehditler, aslinda bir Israil
provokasyonundan baska bir sey degil.
Gazetenin
haberine göre Israilli yetkililer; Hafiz Esad yönetiminin, Çin'den 80 adet 600
km menzilli M 90 füzesi aldigini, bunun için de 100 milyon dolarin üzerinde
para ödedigini bildirmektedirler. Ayni Israilliler bu füzelerin önemini söyle
anlatirlar: "Yeni füzeler menzil uzunlugu
nedeniyle Suriye topraklarinin içlerinde konuslandirilabilirler. Sinira
getirip koyulmalari gerekmiyor. Bu nedenle bir savas halinde Türk jetlerinin bu
füzeleri tahrip etmesi için Suriye'nin içlerine hava hücumu düzenlemesi
gerekir. Füzeler Atatürk Baraji'na büyük hasar verecek güçtedir. Suriye'nin GAP
için Türkiye ile savasacagini belirten Israilli uzmanlar, "bu savasta
Türkiye, NATO ve Amerikan destegini arkasinda bulamayabilir. Bunu unutmayin"
dediler.
Su sorununun
diger tarafi Suriye ise, yaptirdigi barajlardaki teknik hatalar yüzünden
gerekenden fazla suya ihtiyaç duymakta ve bunu her firsatta dillendirmektedir.
Kurmay Albay
Yasar Cihansiz'in, Strateji Dergisi'nde kaleme aldigi "GAP ve
Türkiye-Suriye Iliskileri" konulu analizde de bu gerçek dillendirilerek,
bölgede su meselesinden dolayi çatisma ortaminin dogmasini Israil'in empoze
ettigi belirtiliyor ve Türkiye ile Suriye arasinda sahnelenmek istenen
senaryoyla, Israil-Filistin-Ürdün bölgesindeki gerçek su sorununun,
Türkiye-Suriye-Irak bölgesine tasinmak istendigi vurgulaniyor. Israil'in
bölgeye baska yerlerden bölge ülkelerinin ihtiyaçlarini karsilamak maksadiyla
su getirebilecegi fikrini yayginlastirmasi ve ayni zamanda dolayli olarak
Türkiye adresini verdigi de belirtilerek, Israil, su zengini olarak tanimladigi
Türkiye'yi fazla kirmamak için de 'para ile su' alinabilecegi fikrini destekler
gözükmekte, deniliyor. Ayni analizde, Israil'in Suriye ile birlikte, bu
nehirden elde edilebilecek ilave su ile bölge ülkelerinin su sikintisini
gidermeyi amaçlayan bir anlasmayi yapmis olabilecegi ihtimali üzerinde de
duruluyor.
Yasar Cihansiz
tarafindan "Türkiye-Suriye Iliskileri" konulu analizde ise,
Ortadogu'daki tek su problemine sahip ülkenin Israil oldugu, bu ülkenin ve suya
yönelik taleplerinin bölgedeki diger komsularini da etkiledigi bildirilerek,
Israil'in bölgedeki su rezervlerini kendi lehine azami ölçüde kullanan tek ülke
konumunda oldugu belirtiliyor. Israil'in bölgedeki önemli su potansiyelini
olusturan Firat ve Dicle sinir asan nehirlerine dogru yöneldigi ve Suriye-lrak
ve Ürdün gibi tek adamli devlet sistemine sahip ülkeleri kullanarak Israil'in
hedeflerini uygulamaya koydugu vurgulaniyor.
Disisleri
Bakanligi raporlarinda da bu gerçege isaret e-dilerek, Suriye'nin su sorununda
tansiyonu yükseltmesinde Israil'in rolü oldugu belirtiliyor ve Türkiye'ye
yapilan baskilarin kaynagina indigimizde karsimiza yine Israil çikiyor,
deniyor.
Israil için
"Vaadedilmis Topraklar"in önemi
O gün Rab
Abramla ahdedip dedi: Misir irmagindan büyük irmaga, Firat irmagina kadar, bu
diyari senin zürriyetine verdim. (M. Tevrat, Tekvin Bölümü, 15/18)
Israil'in ilk
Basbakani Ben Gurion: "Yahudi halkinin, gençlerimizin ve yetiskinlerimizin
yerine getirmesi gereken bir baska haritasi vardir diyor ve haritayi 'Nil'den
Firat'a kadar' seklinde belirtiyor. Siyonist Lider Theodor Herzl:
"Sinirlarimiz kuzeyde Kapadokya (Orta Anadolu) Daglari, güneyde de Süveys
Kanali'na kadar dayaniyor," diyor.
Yukarida da
ifade edildigi gibi, bu sinirlar Israil'in olmazsa olmaz sinirlaridir. Bu
yüzden Israil'in stratejik ve tehlikeli oyunlarinin bir ayagi Firat'ta, bir
ayagi Nil'dedir. Biz önce Nil üzerindeki planlara bir göz a-talim, yani Nil'in
dogdugu ülkeye, Etiyopya'ya...
Nil Nehri
üzerindeki Israil planlari
Israil, Nil
Nehri üzerindeki planlarindan dolayi Etiyopya ile son derece yakin iliski
içindedir...
Israil'in
Etiyopya ile ilk olarak 1956'da kurdugu iliskiden sonra Israilli temsilciler,
Haile Selasi ve arkadaslariyla görüsmek için Etiyopya'ya gittiler.
Ben Gurion
Eisenhovver ile yazismalari sirasinda Etiyopya'nin kendileri için önemli
olduguna sik sik deginmistir. MOSSAD'in Afrika subesi Incoda, Etiyopya'da çok
faaldir ve Etiyopya'da büyük bir Israil kontrolü bulunmaktadir.
Etiyopya,
Ortadogu ve Afrika'daki gizli faaliyetlerin gerçeklestirilmesi için oldukça
uygun bir istasyondur. Israil'in istihbarat amaçli kullandigi Incoda, görünürde
Israil'e ait Etiyopya etlerini pazarlayan bir sirkettir. Bu sirket 1955-64
arasi mükemmel bir istihbarat görevi yapmistir. Sirketin yöneticilerinden biri
yakin yillarda yaptigi bir açiklamada söyle diyor; "Incoda, Afrika'daki
Israil istihbaratinin istasyonu görevini görüyordu. Paravan Incoda sirketi
askeri bir komisyonun Etiyopya'yla baglantilarina aracilik ediyordu. MOSSAD
yetkilileri, Arap ülkelerine birini gönderecekleri zaman bu sirket araciligiyla
yapiyorlardi."
Israil, milli
güvenligi korumayi çok gizli bir polis grubunu egitmekle yapiyordu. General
Matityahu Peled'e göre (Addis Ababa'daki gizli polisin Israilli danismani),
Israil Haile Selasi'yi üç kere devrim karsisinda korumustu. Haile Selasi'nin
devrilisinden sonra da Israil ve Etiyopya arasindaki iliski devam etti. Bu
dönemde Israil’le baglantiyi Albay Mengistu Haile Mariam kuruyordu.
Bir zamanlar
Israil'in en güçlü üssü Etiyopya'ydi. Etiyopya Lideri Necasi ülkesini israilli
teknisyenlere, doktorlara, tüccarlara ve tarimcilara açti... Israil polis memurlari
Etiyopya polisini yetistirdiler. Haile Selasi, Israil'den ordusunu
düzenlemesini istedi. Ben Gurion bu istegi hemen kabul etti... Sivil savasin
kizistigi anlarda Etiyopya'da Mengistu Haile Maryam, Kudüs'ten yardim istegini
yineledi.
Israil Isçi Partisi'ne
ait paravan Raynolds Construction sirketi tarafindan Etiyopya'da 5 tane
havaalani kuruldu. Bu Israil uçaklarinin bir savas aninda yararlanmasina
yönelik bir adimdi.
Etiyopya için
hayirli olmadi.
Etiyopya bir
zamanlar Afrika'nin en bereketli yeriydi. Ancak 20. yüzyilda kendini sefaletin
içinde buldu. Nil Nehri kenarindaki verimli topraklara ragmen simdi karnini
doyuramiyor. Yönetimlerin silaha yatirdigi paralar, kalkinma için kullanilmis
olsaydi bugün açlik çekilmez ve tarlalar da tank mezarligina dönmezdi. Etiyopya
arazilerinin sartlari düsünüldügünde, normal sartlarda tarim ürünlerinden bir
yilda elde edilen gelir tüm halkin geçimini temin etmeye yeterli olacak
düzeydedir. 350 bin kisiden olusan ve Afrika'nin en kalabalik ordusu olarak
bilinen Etiyopya ordusunun yillik tüketimi tam 60 bin tondur. Ordunun bu yüksek
maliyetli tüketimini karsilamak ise Etiyopya'nin gelirleri açisindan
düsünüldügünde neredeyse imkânsizdir.
Israil'in
Etiyopya üzerinde bu kadar durmasinin ana nedeni, aslinda Israil'in hiçbir
zaman vazgeçmedigi ve GAP projesinde de her zaman ön planda tuttugu Kutsal
Topraklar teoremidir.
Etiyopya'nin bu
günkü durumu ise, neredeyse Israil'in kurulus yillarina denk gelen bir
senaryodur.
Ben Gurion Plani
194O'li yillarda
Ben Gurion, Büyük Israil Plani'ni hazirlamistir. Bu planda, Türkiye'nin
kaynaklarinin kontrolü ile kuzeyden, Israil'in güneyden, basta Etiyopya olmak
üzere bazi Afrika ülkelerinin de güneybatidan bastirmasi ile Ortadogu'daki su
ve petrolün kontrol altinda tutulmasi vardir.
Bu plana göre
Etiyopya, Israil'in Ortadogu'daki suyu kontrol altina almak için hazirladigi
senaryonun güneybati ayagini olusturmaktadir. Etiyopya'nin suyu, yani Nil'i
kontrol etmesi, aslinda Israil'in Nil'i kontrol etmesinden baska bir sey
degildir.
Bu gün
Etiyopya-Israil iliskileri, Israil'in su politikasinin ayrilmaz bir parçasi
niteligindedir. Misir'in da Nil Nehri ile problemleri bulunmaktadir. Ülke her
bakimdan Nil'e baglidir. Son raporlara göre Nil'in bir kolu olan Mavi Nil'in
kullanimi için, Israil ve Etiyopya ortak çalisma yürütmektedirler. Etiyopya'nin
Mavi Nil'de musluk açmasi durumunda, Misir kendi suyunu kaybetme tehlikesiyle
karsi karsiya kalacaktir.
Etiyopya'daki
Nil Nehrinin temel alinarak hazirlandigi baraj projesi, Israil'in Nil'in suyunu
istedigi anda kesebilecegi ve Misir'i susuz birakabilecegini göstermektedir. Bu
da yegâne su kaynagi Nil olan Misir için hayati bir tehlike olarak kendini
göstermektedir.
Bu yüzden, Misir
hükümeti çesitli zamanlarda, Misir'in su ihtiyacinin yüzde 98'ini karsilayan
Nil Nehri havzasinda bulunan bazi Afrika ülkelerinin, Israil'in de yardimiyla
baraj kurma tesebbüslerinin Kahire için bir savas anlamina gelecegi ifade
edilmistir. Nil'in suyu meselesi ise tüm taraflar için çok daha büyük
boyutlardadir.
Dikkate alinmasi
gereken bir baska gerçek ise, Israil'in Tevrat'ta belirtilen kutsal sinirlarina
ulasmak için düzenledigi bu planin, yine Tevrat kökenli olmasidir.
Tevrat'tan bazi
bölümler.
Ve sular denizden kesilecek, ve irmak
kesilip kuruyacak. Ve irmaklar kokacak ve Misir'in kanallari bosalip kuruyacak,
kamisla saz olacak. Nil'in yaninda, Nil kenarinda olan çayirlar ve Nil'in bütün
ekilmis tarlalari kuruyacak, toz olup dagilacak ve yok olacak. Ve balikçilar ah
edecekler ve Nil'e olta atanlarin hepsi yas tutacaklar ve sularin yüzü ü-zerine
ag yayanlar dövünecekler. Ve Misirin direkleri parçalanacak. Bütün ücretli
isçilerin yürekleri kederli olacak. Ordularin Rabbi Misir için ne tasarladi?...
Ve Misir'da basin ya da kuyrugun, hurma dalinin yahut sazin yapilabilecegi bir
is kalmayacak. O gün Misirlilar kadin gibi olacaklar; ve ordularin Rabbinin,
üzerlerine elini sallamasindan titreyip yilacaklar. Ve Yahuda diyari Misir
diyari için bir dehset olacak; ve onun adi kendisine anilan her adam, ordular
Rabbinin ona karsi ettigi niyetten ötürü yi laca k... O gün Misir diyarinin
ortasinda Rabbe bir mezbaha ve onun siniri yaninda Rabbe dikili bir tas
yapilacak. (M. Tevrat, Islaya Bölümü, 19/5-19)
Ve sikinti denizden geçecek ve denizde
dalgalari vuracak ve Nil'in bütün derin yerleri kuruyacak. (M. Tevrat, Zekerya
Bölümü, 10/11)
Kutsal kitap anlatilarina göre, Yehova'nin
Öfkesi'nden sonunda Etiyopya da nasibini alacak:
Ve Misir'in üzerine kiliç gelecek, ve
Misir'da vurulmus olanlar yere düsünce Habes ilinde (Etiyopya'da) sanci olacak
ve onun cumhurunu alip götürecekler ve Misir'in temelleri yikilacak. Onlarla
beraber Habes ili, Put ve Lud, ve bütün karisik kavim ve Kub, ve ah id diyari
ogullari kiliçla düsecekler. Rab söyle diyor: Misir'a destek olanlar da
düsecekler; ve kuvvetinin gururu onlari a-sagilayacak; onun için de Sevene
kulesinden öte düsecekler; Rab Yehova'nin sözü. Ve viran olan memleketler
arasinda virane olacaklar. Ve Misir'a ates verdigim zaman, bütün yardimcilari
da bilecekler ki, Ben Rabbim. Kaygisiz Habes/ilere (Etiyopya) korku salmak
için, o gün önümden gemilerle ulaklar çikacaklar; ve Misir'in gününde oldugu
gibi onlarda da sanci olacak; çünkü iste geliyor. Ve onunla beraber kavmi
milletlerin korkunçlari, memleketi harap etmek için içeri sokulacaklar. Ve
Misir'a karsi kiliçlarini çekecekler ve öldürülmüs olanlarla memleketi
dolduracaklar. Ve irmaklari kurutacagim ve memleketi kötü a-damlara satacagim
ve yabancilar eli ile memleketi ve bütün içindekileri viran edecegim. Ben
Yehova, Ben söyledim. (M. Tevrat, Hezekiel Bölümü, 30/4-7, 11-12)
Israil, Tevrat'a
göre hareket ediyor?
Filistinlilere
uygulanan korkunç terörün, "kol kirma, kulak-burun kesme, yakma" gibi
yöntemlere kadar Tevrat ayetleri uyarinca yapildigi düsünüldügünde, Israil'in
Nil politikalarinin da Tevrat kaynakli oldugunu tahmin etmek hiç de zor bir is
degildir. Nil'in kesilmesi ve sonucunda gelisebilecek olaylar, yukaridaki
Tevrat ayetlerinden esinlenerek Israil tarafindan uygulamaya konulmustur.
Israil'in
Sudan'a yönelik terör faaliyetleri de su politikasinin kapsami içindedir.
Sudan'daki Jonglei Kanali'nin santiyesini bombalama olayi, suyun Israil için
hayati önemini göstermektedir. Israil'in destekledigi Güney Sudanli kontralar
projenin gerçeklesmemesi için oldukça yogun faaliyet göstermektedirler. Bu
faaliyetler kapsaminda santiyede çalisan kimi mühendisler bu gerillalar
tarafindan
zaman zaman
kaçirilmakta ve öldürülmektedirler...
Israil'in
Tevrat'i kaynak alarak uygulamaya koydugu "Nil Nehrini Kesme"
projesinin Misir'i çok zor durumda birakacagi açiktir. Gerçekçi boyutlariyla
düsünüldügünde bu proje, Etiyopya ile Sudan'i da içine alabilecek kanli bir
savasa da neden olabilecektir. Kizildeniz'den Sudan'a geçis için kullanilan
Somali Operasyonu da büyük ölçüde bunun bir parçasidir. Etiyopya'ya Nil Nehrini
kesme projesini uygulamaya koydurtan Israilli danismanlar, yukaridaki Tevrat
ayetlerinin sonuçlarini alabilmek için çalismalarina son hizla devam
etmektedirler. Nil nehrinin kontrol edilmesiyle, Ortadogu'nun su yönünden en
problemli ülkesi Israil'in suyu kontrol altina alma sansi daha da artmaktadir.
Kendi bulundugu cografyada hayatiyetini devam ettirmek için akla gelmedik
senaryolar üreten Israil, bir yandan Türkiye'deki GAP'tan rahatsizligini Kürt
kartini kullanis biçimiyle gözler önüne sererken, öte yandan provokatif savas
teorileri üreterek Türkiye'nin güneydogusunda huzursuz ortamin sürmesi için
elinden gelen çabayi göstermektedir.
GAP neden
istenmedi?
Bu gün
bilinmektedir ki; Israil'in GAP'a yönelik ilgisi her açidan sürmektedir. GAP'in
olusum asamasinda Dünya Bankasi'nin GAP'a kredi vermemesi için Israil'in
çalisma yürüttügü bu gün bilinen bir gerçektir. Israil'in bu faaliyetleri
zamanla meyvesini de vermistir.
Birlesmis
Milletler, Türkiye'nin GAP'la su kaynaklarini tekeline aldigini iddia ederek
projeye karsi çikmistir. ABD'nin bu konudaki tavri ise, siki bir Israil
Müttefiki olarak çok açiktir. O GAP henüz fikir asamasindayken çekincelerini
bildirmis ve hiçbir zaman da destek olmamistir.
GAP'in
projesinin temellerini atan Basbakan Adnan Menderes, ABD'nin bu projeye karsi
çikmasina tepkisini söyle ifade etmisti: "Bu barajlardan bizi kimse
vazge-çiremez. Arkadaslar, Türkiye'mizde, topragimizda, ülkemizi mamur ve
müreffeh belde haline getirecek bu barajlardan bizi kimse vazgeçiremez. Hemen
yarin Güneydogu Anadolu'ya bir gezi düzenleyin. Beraber gidip bu yerleri
görelim." 1959 yilinin Eylül sonlarinda Dogu ve Güneydogu Anadolu'ya
yapilan yüksek seviyedeki bu gezi sonunda, bu bölgeye ve özellikle Dicle-Firat
üzerine baraj yapilmasi kesinlik kazanmis, ancak bu israr ABD tarafindan
çesitli vesilelerle elestirilmistir.
GAP'a engel
olamayan Israil, kontrol altina mi aliyor?
2000'e Dogru
dergisi "GAP Israil Için mi Yapiliyor?" basligiyla verdigi bir
haberde; "Israilliler GAP'i o kadar sevmis olmalilar ki, barajlarin
yapimindan sonra Türkiye'de ortak tarim isleri yapmayi önerdiler. Bu alandaki
uzmanliklarini kanitlamak için Türkiye'den tarim heyetleri davet ettiler"
diyerek söyle devam ediyor;
Siyonizm sözcügü
Zion kökünden geliyor. Zion Büyük Israil demektir. Zion'un sinirlari
Akdeniz'den Kizildeniz'e, Iran Körfezi'nden Karadeniz'e uzaniyor. Ne gariptir,
Türkiye, Kürt sorununu Siyonist sopasiyla halletmeyi düsünüyor. Israil'in
çizdigi haritada Türkiye'nin Kürt bölgeleri Zion sinirlari içinde gösteriliyor.
21 Aralik 1992
tarihli Sabah gazetesinde Sedat Sertoglu, Israil'in GAP hakkinda neler
düsündügünü endiseli bir ifadeyle dile getirerek sunlari söylemistir:
"Türkiye ile Israil arasinda, orta ve uzun vadede bölge sularinin
kullanimi konusunda bir anlasmazlik çikabilecegini sezinledim. Rabin
baskanligindaki Israil yönetiminin, sularin paylasimi konusuna Türkiye'den daha
degisik yaklasimi olacak. Bunun isaretlerine biraz dikkat edince hemen
yakalayabiliyorsunuz. Israillilerin Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarinin,
Suriye ile birlikte kullanimi konusunda Türkiye'nin Dicle ve Firat sularinin
Suriye ve Irak arasinda kullanimina dair degisik fikirleri var. Bu fikirler
bizi pek memnun etmeyecege benziyor."
Israil'in silahi
"Kürt Yahudileri"
Israil’in GAP
bölgesinde kullandigi en büyük silah Kürt Yahudileri kavramidir. Bu kavrami
Kürt kökenli Türk vatandaslarina asilamaya çalisan Israil, bu vatandaslar
araciligi ile bölgede toprak alimi gerçeklestirmektedir. Kürt Yahudilerini
anlatan "Kürdistan’li Yahudiler" adli kitap, Kürtlerin Israil'le
ittifak kurmalarini belirten asagidaki sözcüklerle basliyor:
"Kürtlerin
Ortadogu'da Yahudilere karsi düsmanlik hisleri beslemesinin hiçbir yarari
yoktur. Kürtler Yahudi toplumuyla daha sicak iliskiler kurmak durumundadirlar.
Kürtler Yahudi toplumunun demokratik kurumlarini görmezden gelemezler. Yahudi
toplumu Ortadogu'da Kürtlerin dogal ittifakçisidir."
"Kürdistanli
Yahudiler" adli kitabin 19'uncu sayfasinda da Müslüman Türk Devletinin,
Yahudi Israil devletine göre daha gerici, irkçi, soykirimci oldugu gibi
iddialarda bulunularak Kürtlerin Israil Yahudi Devletiyle ittifak kurmasi
gerektigi belirtilmektedir.
Israil'le
ittifakta, Israil'de yasamakta olan Yahudi Kürtlerin de önemli bir rol
oynamakta oldugunu görüyoruz. Israil'de yasayan Kürt kökenli Yahudiler
tarafindan kurulmus olan Israil'deki Kürt Yahudileri Ulusal Örgütü (The
National Organization of Kurdish Jews in lsrael)'in baskanligini yapmis olan
Habib Simoni'nin 1973 yilinda yaptigi bir açiklamaya göre, o yillarda Israil'de
90.000 "Kürt" bulunmaktadir.
Gazeteci yazar
Pamela Kidron ise, 1988'de yazdigi bir makalede Israilli 150.000 Kürf'ün
varligindan söz etmektedir. Yakin tarihli bu kaynaklarda, Kürt kökenli Yahudi
topluluklarindan 'Kürt' etnik kimlikleri vurgulanilarak bahsedilmesi dikkat
çekicidir. Bu ayirim, Kürdistan kökenli diger (Kürt olmayan) Yahudi
topluluklarinin varligi da göz önüne alinarak yapilmis görünmektedir. Günümüzde
Israil'de, Kürdistan kökenli yaklasik 200.000 kisinin yasadigi tahmin edilmektedir.
Israil isgal
edilen Irak'ta da yayiliyor.
Kürt Yahudileri
Irak'in kuzeyinde Musul ve Kerkük, Iran'in kuzeydogu sinirlari boyunca
Senandal, Türkiye'nin ise güneydogusunda, Suriye, Irak, Iran sinirlarina yakin
Diyarbakir, Bitlis ve Van, dogusunda ise Erzurum'da yasamaktaydilar.
Irak'in isgal
edilmesinden sonra Musul ve Kerkük'te yasanan olaylarin arkasinda Israil'in
oldugu bugün bilinen bir gerçektir, Israil’in Kutsal Topraklar senaryosuna
göre, Musul ve Kerkük'te bulunan Yahudi Kürtler, bu bölgeleri isgal edecek,
dahasi bu yayilma GAP bölgesine kadar sürdürülerek, Büyük Israil Projesi'ne
önemli birkaç adim atilmis olacaktir.
Haham Ailesi
Barzaniler!
Barzani de bir
Kürt Yahudi'sidir. Hatta soyu, ünlü bir haham ailesine dayanmaktadir.
16. ve 17 yüzyillarda
Kürdistanli hahamlar tarafindan yazilmis olan çesitli belgeler ve elyazmasi
kitaplar, genel olarak Kürdistanli Yahudilerin basta dinsel olmak üzere, sosyal
ve ekonomik yasantilari hakkinda ayrintili bilgilerin yani sira Kürdistan'la
ilgili bazi dolayli bilgiler de içermektedir. Bu dönemlerde kimi Yahudi
topluluklari Kürdistan halklarinin genel yoksulluk tablosu içinde yer
alirlarken, öte yandan özellikle ünlü Barzani Ailesi'nden gelen hahamlar,
Kürdistan'in birçok yerinde dinsel çalismalar ve egitim için merkezler
kurmuslardi. Bu dini merkezler Misir ve Israil gibi uzak yerlerden bile ögrenci
kabul ediyorlardi.
Israil'in en
büyük müttefiki Barzani ailesinin Kürdistan-'da ugradigi siyasi
basarisizliklardan sonra Kürt Yahudileri Güney Kürdistan'i terk ederek Israil'e
göç ettiler.
Barzani
önderligindeki Güney Kürdistan Kürt hareketinin 1975 yilinda yenilgiye
ugramasinin ardindan, iktidardaki Baas diktatörlügünün tüm ülkede uyguladigi
yogun terörün zorlamasi ve Israil'in de kolaylastirici müdahaleleriyle bir grup
Kürdistanli Yahudi Israil'e yönelir.
Barzani'nin
Kuzey Irak'ta canlandirmaya ve ayakta tutmaya çalistigi Kürt Devleti için su
anda birçok Kürt Yahudi'si bölgede faaliyet göstermektedir. ABD'nin de
destekledigi planla bölgede ikinci bir Israil olusturulmaya çalisilmaktadir.
Geçmis ABD
politikalari ve Israil'in bölgedeki faaliyetleri irdelendiginde, Yahudi
Stratejist Henry Kissinger'i, Kuzey Irak'taki kargasanin mimari olarak görmek
mümkündür. Kissinger'in Barzani'ye verdigi destekle birlikte bu bölgedeki
kargasanin temelleri 1970'lerin ilk yillarina rastlar.
O yillardaki ABD
senatosunun Nevvyork Temsilcisi Otis Pike, Barzani ve yandaslarina yapilan
gizli yardimi ortaya çikardiginda, rapor Washington bürokrasisi içinde bomba
etkisi yaratmistir. Ancak bu yardimin ve destegin boyutlarinin hangi ölçüde
oldugu bugün bile hala bilinmemektedir. Tam da bu olaylarin tartisildigi
dönemlerde Barzani'nin, "sayet davamizda basarili olursak ABD'nin 51.
eyaleti olmaya hazirim" ifadesi de olayi bütün çarpiciligiyla ortaya
koymaktadir.
Sonuç olarak
söylenebilir ki; Israil'in GAP'i da içine alan bir politikasi vardir ve bu asla
son bulmayacaktir. Çünkü Tevrat metinlerinden de anlasilacagi gibi Israil için
bu kutsal bir mirastir.
Israil’in Tevrat
metinlerine dayandirarak sekillendirdigi "Vaadedilmis Topraklar"
teoremi, Israil'in tüm dünyada her türlü terörü yaratarak, her türlü oyunu
sergileyerek ve tüm kaynaklarini kullanarak yarattigi senaryolarla
güçlendirilmektedir.
Bugün GAP
bölgesinde faaliyette bulunan, Israil devleti destekli, teknik ölçeklerle
düsünüldügünde oldukça büyük ve finansman anlaminda güçlü sirketler, disardan
bakildiginda ticari sirketlermis gibi görünmesine ragmen, Israil'in tüm
dünyada, tüm kaynaklarini kullanarak uygulamaya koydugu Kutsal topraklar
senaryosunu sekillendiren birer piyondan baska bir sey degildirler.
Bu yüzdendir ki,
aslinda bu çalismanin temelini olusturan istihbarat raporlari, Israil'in
bölgedeki faaliyetlerini oldukça net bir sekilde göstermesine ragmen, raporda
ismi geçen taraflar, raporlari nerdeyse görmezden-duymazdan gelmektedirler.
Çünkü bu konularin kamuoyunda tartisilmaya baslanmasi, Israil'in bu bölgede
uygulamaya çalistigi tarihsel senaryosuna zarar verecektir...
YANSIMALAR
Bu kitabin
yayinlanmasini takip eden günlerde, hem kitaptaki verilerin ortaya koydugu
detaylar hem de konunun Türkiye'de sicak gündem olarak yer almasindan dolayi
çesitli yansimalar oldu. Birçok kurumda, kapali kapilar ardinda olaylar sicak
tartismalarla tekrar gündeme getirildi ve uzun uzun tartisildi.
Türkiye'nin her yerinden
kitapla ilgili olumlu mesajlar geldi, kitabin içerdigi konular birçok
konferansta tartisildi ve çok sayida köse yazarinin yazisina konu oldu.
Biz de kitabin
yeni baskisinda bu yazilardan birkaçina yer vermeyi uygun bulduk.
Ancak bu
yazilardan önce, Filistin lideri Yaser Arafat'in ölmeden kisa süre önce Türkiye
kamuoyuna verdigi mesaji, Filistin topraklarinin bir numarali adami tarafindan,
Türkiye-Filistin iliskilerin oturdugu noktanin nasil algilandigini göstermesi
bakimindan buraya almak istiyoruz.
Haber Anadolu
Ajansi tarafindan servis edilmistir.
Yaser Arafat:
Türkiye 'deki kardeslerime bir mesajdir.
Ayni yerde yasiyoruz, ayni topraklarda yasiyoruz. Bu yüzden tarihsel sebeplerle
sorumlusunuz. Ortadogu 'yu ihmal edemezsiniz...
Türkiye'nin
uluslararasi arenadaki etkisini kullanarak, Filistin davasi için ABD, Birlesmis
Milletler ve Avrupa Birligi'ne baski yapmasini isteyen Yaser Arafat,
Türkiye'nin destegine büyük ihtiyaçlari oldugunu söyledi. Filistin'de yeni bir
lider isteyen Amerika Birlesik Devletleri'ni de sert bir dille uyaran Yaser
Arafat, Filistin'in Afganistan'a benzetilmemesi gerektigini belirtti.
Basta kendi
karargahi olmak üzere, ülkesindeki birçok yapinin Israil ordusu tarafindan
yikildigini ifade eden Filistin Lideri Yaser Arafat, "Israil ordusu,
tanklar, savas uçaklari, helikopterler, füzeler, toplar ve akliniza gelebilecek
tüm silahlari kullanarak karargahimi yikti. Dogu Kudüs'teki yilbasi
kutlamalarina katilmama engel olmuslardi. Ve problemler bu tarihten itibaren
basladi. Ama ben bu gibi sorunlarla hayatim boyunca ilk kez karsilasmiyorum.
Fakat sorun benim insanlarim, benim halkim. Onlar su anda kötü bir süreç
içerisinde. Bati Seria'da ve Gazze'de isgal altinda yasamaya çalisiyorlar. Her
gün askeri baski altinda yasiyorlar. Israil askerleri her gün halkimdan onlarca
kisiyi öldürüyor ya da yaraliyor. Her yerde buna devam ediyorlar" dedi.
"HAMILE
KADINLARIMIZ ISRAIL KONTROL NOKTALARINDA ÖLÜYOR"
Israil ordusunun
tüm dünyaya kulaklarini kapayarak, saglik hizmetlerini aksatacak kadar
inanilmaz bir isgal içerisinde oldugunu belirten Yaser Arafat,
"Ambulanslarimiza, saglik görevlilerimize izin vermiyorlar. Hamile
kadinlarin, çocuklarinin dogumunu engellemek için hastaneye gitmelerini
engelliyorlar. Dünyanin neresinde daha önce böyle bir sey yasanmistir. Birçok
Filistinli kadin, Israil askerleri tarafindan kurulan kontrol noktalarinin
önünde çocuklarini dogurmak zorunda kaldi. Bu dünyanin neresinde görülmüstür.
Benim bulundugum Ramallah kentinin hemen önündeki kontrol noktasinda 2 hamile
kadin hastaneye yetisemedigi için öldü. Diger 3 kadinin da çocuklari öldü"
diye konustu.
Filistin
davasinda bugüne kadar 68 binden fazla vatandasinin Israil askerleri tarafindan
yaralandigini ve öldürüldügünü kaydeden Yaser Arafat, "Israilliler, bugüne
kadar 68 binden fazla insanimizin yaralanmasina ve ölmesine sebep oldular.
Bütün yapilarimiz, bütün yaptirimlarimiz zarar gördü. Ama Israilliler bundan
gurur duyuyorlar. Bu yaptiklarini, gurur duyulacakmis bir sey gibi kendi medyalarinda
lanse ediyorlar. Bizim yapilarimizi yakip yikmaktan gurur duyuyorlar. Bunu kim
kabul edebilir? Uluslararasi güçler nerede?" seklinde konustu.
Devlet olarak
acil ihtiyaçlarini karsilayamayacak durumda olduklarini kaydeden Yaser Arafat,
Filistin halkinin yaridan fazlasinin açlik ve sefaletle karsi karsiya oldugunu
kaydederek, "Israil, tüm paramizi rezerve etti. Her ay nasil maas
ödeyecegimizi düsünüyoruz. Doktorlarimizin, ögretmenlerimizin maaslarini,
hastanelerimizin giderlerini ödeyemiyoruz. Elektrik ve su paralarini
ödeyemiyoruz. Her seye ihtiyacimiz var. Gazze seridinde yasayan insanlarimizin
yüzde 70'i, Ramallah'takilerin yüzde 54'ünden fazlasi sefalet içerisinde
yasiyor. Dünya bunu görmelidir" dedi.
"GÜVENLIK
TESKILATIMIZI YOK ETTILER, GÜVENLIKLERINI SAGLAMAMIZI ISTIYORLAR"
Israil'in,
Filistin Güvenlik Teskilati'ni yok ettikten sonra kendisinden Israil
hedeflerinin güvenliginin saglanmasi ve intihar saldirilarinin durdurulmasini
istedigini söyleyen Yaser Arafat, "Israil ve Amerika, Israillilerin güvenligini
saglamamizi istiyor. Tüm sehirlerimizdeki güvenlik kuruluslarimizi yok ettiler.
Osmanli Devleti tarafindan yapilan hapishanelerimizi bile yiktilar. Onlarin
güvenliklerini saglamakla sorumlu oldugumuzu söylüyorlar. Ama güvenlik
sistemlerimizi, polis araçlarimizi yok ettiler. Polislerimizi ve güvenlik
görevlilerimizi tutukladilar. Devletimize ait arabalara ve silahlara el
koydular. Bütün bunlardan sonra, güvenliklerinin tehlike altinda olmasindan
bizi sorumlu tutuyorlar" seklinde konustu.
Dünyanin gözünü
bir an önce açmasini ve Israil isgalinin durdurulmasi için Israil'e baski
yapmasi gerektigini söyleyen Yaser Arafat, "Tekrar isgal ediliyoruz. Bizim
insanlarimizin ibadet etmelerini engelliyorlar. Insanlarin kutsal camilere
gitmelerini engelliyorlar. Bati Seria ve Gazze"deki insanlarimizin Kudüs'e
gitmelerine engel oluyorlar. Kudüs"ün çevresine de simdi Berlin duvari
örüyorlar. Kimse Mescid-i Aksa"ya gidemiyor. Her hafta bizim insanlarimizi
oradan atiyorlar. Evlerimizi yikiyorlar. Topraklarimizdaki camileri, kiliseleri
yikiyorlar. Neden herkes sessizligini koruyor? Tüm dünya bunlari görmüyor mu?
Hatirlarsiniz, Taliban, Buda heykellerini yiktigi zaman bütün dünya ayaga
kalkmisti. Bütün dünyadaki hikayeyi hatirliyor musunuz? Ama buradaki yikimlara
kimse sesini çikarmiyor. Inanilmaz bir durumla karsi karsiyayiz" dedi.
Karargahinin
isgal altinda olmasindan dolayi çok istemesine ragmen diger Filistin
sehirlerine gidemedigini söyleyen Yaser Arafat, ""Diger Filistin
sehirlerine gitmeyi çok istiyorum. Özellikle Kudüs"e, kutsal sehrimize
gitmeyi çok istiyorum. Oraya Kudüs ismini Osmanlilar, yani sizin dedelerinin
koymustu. Bunu daha önce de çok yapardim. Ilk anlasmalardan sonra Ürdün
Krali"ndan helikopter istemistim, Gazze"ye, Cenin"e gitmek için.
Ama simdi gidemiyorum. Benim Arap Konferansfna katilmami engellediler. Dünyanin
bir çok ülkesindeki bir çok konferansa davet edildim. Ama isgal altinda oldugum
için katilamiyorum. Bu kabul edebilir bir durum mu?"" seklinde
konustu.
Filistin Lideri
Yaser Arafat, Israil Basbakani Ariel Saron"la Ortadogu"da barisin
mümkün olup olmayacagini yönündeki bir soruya, ""Bu soruyu Baskan
Bush"a ve Amerika Birlesik Devletleri, Birlesmis Milletler, Rusya ve
Avrupa Birligi"nden olusan dörtlü komiteye sormaniz lazim. Israil kabinesinin
bazi üyeleri baris için gerçekten çözüm aramaya çalisiyorlar. Fakat özelikle
kabinenin basindaki kisi ve Izak Rabin"i öldüren fanatik güçler barisa
engel oluyorlar"" seklinde cevap verdi.
“TÜRKIYE'NIN
ISRAIL'E ACIL BASKI UYGULAMASI GEREKIYOR"
Tüm dünyayi ve
özellikle de Türkiye'yi Israil'e baski uygulamaya çagiran Yaser Arafat,
"Tüm dünya, Filistin konusunda Israil'e güçlü ve ivedi baski
uygulamalidir. Aksi takdirde kutsal Ortadogu, çok kötü ve kritik bir duruma
girecektir. Bu benden Türkiye'deki kardeslerime bir mesajdir. Ayni yerde
yasiyoruz, ayni topraklarda yasiyoruz. Bu yüzden tarihsel sebeplerle
sorumlusunuz. Ortadogu'yu ihmal edemezsiniz. Burasi tüm Müslümanlar ve tüm
Hiristiyanlar için kutsal topraklardik" seklinde konustu.
ABD'nin Filistin
meselesiyle ilgili olarak Arafat'i disarida birakan isim ya da isimlerle
muhatap olunmasi gerektigi yönündeki açiklamalarina sert tepki gösteren Yaser
Arafat, herkesin Filistin demokrasisine saygi duymasi gerektigini belirterek,
ABD'yi sert bir sekilde uyardi. Arafat, ABD'yi hedef alan sözlerinde
"Burasi Afganistan degil. Bunu bilmek zorundalar. Biz Filistinliyiz. Biz
demokrasimizden gurur duyuyoruz. Hiç kimsenin bizim demokrasimizi ve
seçimlerimizi engelleme hakki yoktur. Seçim, bizim insanlarimizin dogal
hakkidir. Tüm dünya tarafindan buna saygi duyulmasi gerekiyor. Ben Islam
Konferansi ülkelerinin daimi baskan vekiliyim. Tarafsiz ülkeler konferansinin
da baskan vekiliyim. Ben buraya seçimle geldim. Bunu kimsenin unutmamasi
gerekiyor" görüslerine yer verdi.
Türkiye'nin,
uluslararasi gücünü kullanarak Israil'e ve diger büyük devlet ve kuruluslara
acil baski uygulamasi gerektigini belirten Arafat, "Biz Türkiye ile güçlü
iliskilerimiz oldugu için gururluyuz. Biz, Türkiye'nin sürekli destegini
unutamayiz. Fakat simdi, bizim uluslararasi arenada güçlü ve i-vedi baskiya
ihtiyacimiz var. Türkiye'nin özel destegine de ihtiyacimiz var. Amerikalilari,
Avrupalilari, Birlesmis Millet-ler'i bir an önce harekete geçirmek için
Türkiye'nin baski yapmasi gerekiyor. Baski unsuru olmasi lazim. Türkiye'nin
uluslararasi arenada çok güçlü bir yeri ve baglantilari var. Filistin davasi
için Türkiye'nin destegine ihtiyacimiz var" seklinde konustu.
Yaser Arafat'in
Türk ve Dünya kamuoyuna bu mesaji verdigi günlerde Hürriyet gazetesi basyazari
Oktay Eksi'de bu kitaptaki iddialari kösesine tasidi ve AB ile birlikte,
Amerika ve Israil devletlerinin ortak strateji yürüterek, Türkiye'nin su
kaynaklari üzerinde uluslararasi bir baski ortami yaratmaya çalistiklarini
açikladi.
Oldukça diplomatik
yöntemlerle bunun hedeflendigini belirten Eksi, AB Komisyonu tarafindan
hazirlanan rapordan örnek metinler vererek bunu ortaya koymaya çalisti.
Iste Oktay
Eksi'nin, neredeyse tüm dünyanin gözlerinin, Türkiye'nin stratejik
topraklarinda ve sularinda oldugunu iddia eden yazisi:
Firat, Dicle ve
AB
AVRUPA Birligi
Komisyonu tarafindan açiklanan 6 Ekim tarihli raporun 'Türkiye'nin AB üyesi
olmasinin AB'ye ve Türkiye'ye etkileri'ni konu alan ekinde, altindan Çapanoglu
çikacak satir aramak aklimiza gelmemisti.
Bir dostumuz,
hem önce Melih Asik'in sütununda yayinlanan ibareyi gösterdi hem de CHP
Milletvekili Onur Oymen'in sözlerine dikkatimizi çekti.
Söz konusu
raporun 9'uncu sayfasinda aynen:
'Water in the
Middle East will increasingly become a strategic issue in the year to come, and
with Turkey's accession one could expect international management of vvater
recources and infrastructures (dams and irrigation schemes in the Euphrates and
Tigris river basins, crossborder vvater cooperation betvveen
Israel and its neigbouring countries) to become a majör
issue for the EU...' dendigi bildiriliyor.
Tercümesi su:
'Su, önümüzdeki
yillarda giderek stratejik bir konu olacak ve Türkiye'nin (AB) üyesi olmasi
sonucu, su kaynaklariyla Dicle ve Firat üzerindeki barajlar ile sulama
tesislerinin uluslararasi yönetimi (çokuluslu bir sekilde yönetilmesi)
beklenebilir ve bu AB için bir büyük meseledir.'
Onur Öymen 17
Ekim 2004 tarihli Cumhuriyet'te çikan mülakatinda, bu konuya deginiyor ve 'ayni
cümlenin içinde Israil ve diger ülkelerin adinin geçmesinipek de hayra alamet
saymiyor. Nitekim Melih Asik'in sütununda çikan sözlerine göre bu görüsünü,
'Böyle bir niyet su anda ancak bu kadar ifade edilebilir' diyerek dile
getiriyor.
Onur Öymen
dikkatli bir diplomattir. Ne okursa aklinin süzgecinden geçirir. Nitekim iyi
animsariz, bizim bayagi olumlu saydigimiz -ve bunu bu sütuna aktardigimiz-
meshur Annan Plani'nin ilk versiyonu konusunda bizi uyaran da o olmustu.
Örnegin biz Annan Plani'nda KKTC'nin egemen'(sovereign) bir devlet olarak
tanimlandigini ifade edince, plandaki ibarenin aslinda 'egemence' (sovereignly)
oldugunu ve bir kelime oyunu ile insanlarin aldatilmak istendigini söylemisti.
Simdi tabii,
ortada henüz fol yok, yumurta yokken ayaga kalkmak gerektigini söylüyor degiliz.
Ama George VV.Bush yönetiminin 'Saddam'in elinde kimyasal ve biyolojik kitle
imha silahlari var. Nükleer bomba yapacak kapasiteye sahip oldugu da biliniyor.
O nedenle Saddam'i o harekete geçmeden biz vurmak zorundayiz' gerekçesiyle yola
çikarken bizden 'Samsun ve Trabzon limanlarinin da kendilerine tahsisini'
istemesini animsarsiniz.
'Irak'a Samsun
veya Trabzon üzerinden mi gideceksiniz?' demezler mi adama?
Belli ki bu
meselelerde asil niyeti gizlemek ve karsinizdakini enayi yerine koymak gibi bir
gelenek var.
Zaten
diplomasideki kazik çogu kez 20-30 sene sonra fark edilir.
O nedenle bizim
diplomatlarimiz, yerine gelince 'O cümlenin orada ne isi var?' diye sormalilar.
Öyle ya...
'Irak'a Trabzon tarikiyle gitme' birtakim AB uzmanlarinin ve ülkelerinin de
aklina yatiyorsa, bilelim.
Oktay Eksi
Hürriyet
Gazetesi Bas Yazari
19 Ekim 2004
Bu konudaki son
alintimiz 30 Kasim 2004 tarihinde Antalya'da gerçeklestirilen bir konferanstan.
Anadolu Ajansi
kaynakli bir habere konu olan konferansta açiklamalarda bulunan, Akdeniz
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü eski Baskani ve Rektör
Danismani Prof.Dr. Çetin Yetkin, yabancilara toprak satisiyla ilgili yasanin
istismara açik bir yasa oldugunu belirterek bu konuda halkin ve yöneticilerin
dikkatli olmalari gerektigini belirtti.
Prof. Yetkin'in
Anadolu Ajansi tarafindan haberlestirilen açiklamalari söyle: "Burada iki
noktayi ayirt etmek gerekiyor. Birincisi yabancilara satilan turistik mekanlar.
Ikincisi yabancilara satilan tarim arazileri. Türkiye'de bu iki ayrim
yapilmamistir. Türkiye'den bir arazi alan kisi buranin hem yeralti hem de
yerüstündeki varliklarina sahip oluyor. Bu da istismar ve ülkenin kaynaklarinin
yurt disina çikarilmasi noktasinda önemli bir konu" dedi.
Yasayla birlikte
Yunanlilarin Ege bölgesinde, Suriyelilerin de Hatay ve civarinda arazi satin
almaya basladigini ifade e-den Yetkin, "Karsilik esasina göre bu
düzenlemelerin yapildigi iddia ediliyor. Oysa hangi Türk bugün gidip
Yunanistan'dan, Suriye'den veya Israil'den toprak aliyor? Ilk önce vize
istiyorlar. Vize vermeden o ülkeye girmeniz mümkün bile degil" diye
konustu.
Yabancilara mülk
satisiyla ilgili ilk uygulamanin Turgut Özal'in basbakanligi döneminde gündeme
geldigini ve o dönemde Anayasa Mahkemesi tarafindan iptal edildigini hatirlatan
Yetkin, söyle devam etti: "Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta
mülk edinen yabancilarin sayisi arttikça bir süre sonra sizden oy hakki ve
ilerleyen dönemde siyasi hak isteyecekler. Hatta dini problemler ortaya
çikacak. Misyonerlik faaliyetleri artacak. Bunlar da sosyal sikintilari
beraberinde getirecek. Topraklarimiz hizla yabancilarin eline geçiyor. "Yabancilara
mülk satisiyla ilgili düzenlemelerde, gerçek ve tüzel kisilere satis
yapilabilir ibaresinin yer aldigina dikkati çeken Yetkin, "Verimli Anadolu
topraklari, önemli madenlerin bulundugu yerler ve su kaynaklarimizin bulundugu
illerdeki satislarin artmasi dikkat çekici. Bazi yabancilar turizm amaçli yer alirken,
bazilari neden Güneydogu'yu tercih ediyor? Bunlara karsi dikkatli olmak
gerekir. Osmanli'nin son dönemlerinde de yabancilar Türk topraklarini satin
almaya baslamislardi. Hatta Osmanli Padisahi Ikinci Abdülhamit'ten toprak talep
eden Yahudiler, ret cevabi alinca, Filistin topraklarini satin almaya
baslayarak isgal etmislerdir" diye konustu. Turizm bölgelerindeki halkin
yabancilarin yüksek oranda verdigi paralara kanmamalari gerektigini de
vurgulayan Yetkin, sözlerini söyle tamamladi:
"Bir defa
topraginizi pahali satarsiniz ama ömür boyu kendi topraginizi baskalarinin
emirleriyle ekmek zorunda kalabilirsiniz."
3. BÖLÜM - EKLER
ISTIHBARAT RAPORLARI
RAPORLARLA
ILGILI BAZI NOTLAR:
1-Istihbarat raporlarinda yer alan bazi
bölümler "soru isareti" konarak yazilmamistir.
2-Raporlarda bazi sahislarin isimleri
açikça yer almasina ragmen, bu kisilerin magduriyetleri ve bilgilerin yasal anlamda
teyide muhtaç bilgiler oldugu göz önüne alinarak isimler ya hiç yazilmamis ya
da kisaltilarak yazilmistir.
3-Bu raporlar tamamen T.C devletinin
bölgedeki istihbarat birimleri tarafindan kaleme alinmistir ve herhangi bir
ekleme yapilmamistir.
4-Metinde yer alan bazi cümle
düsüklükleri ve yazim hatalari oldugu gibi birakilarak düzeltilmemistir.
EK: 1
ISRAIL'IN GAP
BÖLGESINDE YAPTIGI ÇALISMALAR
1.GENEL
GAP projesinin
üretim asamasina geldigi son yillarda ve özellikle de terörün inise geçtigi
1998 yilindan itibaren, yabanci devletlerin ve bu devletlere ait sirketlerin
GAP bölgesine ilgisinin arttigi gözlenmektedir.
Bu ülkeler
önceleri terör ve insan haklari ihlalleri gibi olaylari incelemek maksadiyla
parlamenterleri ve konsolosluklari vasitasiyla bölgeyi kontrol altinda
bulundurmaya çalisirken, bugün ayni görevlilerine ticari personelini de ilave
etmis durumdadirlar.
Ulusal ve
mahalli basin organlarinda yapilan yayinlarin incelenmesi ve bölge halki ile
yapilan mülakatlarda, özellikle Israilli isadamlarinin bölgede dikkati çekecek
yogunlukta faaliyetler içerisine girdigi ve her geçen gün iliskilerini
derinlestirdigi anlasilmaktadir.
GAP Bölge
Kalkinma Idaresi (BKI)'nin isbirligi içerisinde oldugu uluslararasi
kuruluslarin ülkelerine bakildiginda karsimiza iki ülke çikmaktadir. ABD ve
Israil. Isbirligi yapilan Israil kurulusunun adi ise MASHAV(Israil Uluslararasi
Isbirligi Merkezindir.
2.BASINDA YER
ALAN HABERLER
Sanliurfa Tarim
Il Müdürlügü ile GAP Bölge Kalkinma Idaresi(BKI)'nin ortak yayinladigi
"Tarim Bülteni"nde konu ve satir aralarina serpistirilmis bazi dikkat
çekici bilgilere rastlamak mümkündür;
"1999
yilinin 26 Ocak - 26 Mart tarihleri arasinda çesitli ülkelerden gelen 35
ögrenci ile 5 Israilli uzman bölgede 2 aylik uygulama çalismasi yapmaya
baslamislardir."
'ISRAILLI
YETKILILERIN BÖLGEYE AKINLARI' basligi altinda su açiklamalara yer
verilmektedir. "Genel merkezi Israil'de bulunan MERHAV adli tarim
sirketinin Genel Müdürü Mr. Joseph DLOOMY ve Su Kaynaklari Gelistirme Müdürü
Shalom HAREL, GAP ile ilgili çalismalari yerinde görmek ve incelemelerde
bulunmak amaci ile 24-26 Kasim 1998 tarihleri arasinda Sanliurfa ve Mardin
illerini ziyaret ettiler.
Ayrica çiftçi
egitimi ve yayim faaliyetleri kapsaminda Israil Hükümeti ile Idaremiz arasinda
imzalanan protokol çerçevesinde Israilli uzmanlar tarafindan 14-24 Aralik 1998
tarihleri arasinda GAP illerinden gelen yayim uzmanlarinin katildigi hizmet içi
egitim yapilmistir.
GAP Bölgesi
Tarim Il Müdürlükleri, Tarim Kredi Kooperatifleri, GAP Idaresi ve Köy
Hizmetleri Arastirma Enstitüsünden gelen 41 uzmana verilmis olan 'Çiftçi Egitim
Ve Yayim Faaliyetleri'konulu kursun açilisi 14 Aralik 1998 tarihinde GAP BKI
Baskan Yardimcisi M. Kaya YASINOK ve Israil Büyükelçiligi Maslahatgüzari Amir
MAIMON tarafindan yapilmis olup, 24 Aralik 1998 tarihine kadar devam
etmistir."
Yasin YAGCI'nin
arastirmasi olarak kaleme alinan ve "GAP'TA SOGUK SAVAS" basligi ile
Aksiyon Dergisinde yayinlanan yazida konu çok boyutlu olarak ele alinmistir;
"GAP
idaresi son yillardaki durumunu su sekilde açikliyor; 'Bugün üç yabanci
sermayeli yatirim insaat halinde olup, birinin ise anlasmasi imzalanmis
bulunmaktadir. Bu yatirimlardan biri tekstil (% 33 isviçre), biri insaat
malzemesi (% 50 Almanya), biri cam elyafli boru (% 50 ABD) ve biri de gida (%
50 Israil) yatirimlardir.'
...Su ana kadar
67 Israil firmasi toprak satin almis, en az bu kadarinin da gizli bir sekilde
pazarliklar yürüttügü kaydediliyor.
...Yabanci ülkelerin
Milli Güvenlik Kurulunun bu engelinden (Toprak satislarina onay verilmemesi)
kurtulmak için bulduklari yol ise çok basit; bazi yerli firmalar ile ortaklik
kurmak. Yerli firmalarla ortaklik kurmus onlarca yabanci sirket dolayli olarak
toprak satin almis durumda.
...Toprak satin
alan veya talepte bulunan Israilli firmalarin çogunun kamu kurulusu statüsünde
bulunmasi...
...Her sey 1998
yilinin sonlarinda israil Cumhurbaskani Ezer VVeizman'in Türkiye'ye gelmesiyle
basladi. Israil Cumhurbaskani gezisinin önemli bir kismini güneydogu yani GAP
konusuna ayirmisti.
...Tarihler 28
Agustos 2000'i gösterirken Ankara'nin bu seferki misafiri Israil Basbakani Ehud
Barak'ti. Her ne kadar gelis sebebi Ortadogu barisi idiyse de Barak basin
toplantisinda "GAP'taki alti ihaleye talibiz." cümlesini sözlerinin
arasina sikistirmadan edemiyordu.
...Israil'in
bölgede çalismalar yapmasini mesrulastiran gerekçeler de yok degil. Mesela
basinçli sulama sistemleri' konusunda dünyanin ileri ülkelerinden birisi
Israil.
...Nitekim
Anasol/D'nin GAP'tan sorumlu Devlet Bakani Salih Yildirim bu konuda verilen bir
soru önergesine su cevabi veriyordu meclis oturumunda: "GAP idaresi olarak Israil hükümeti ile
teknik konulardaki isbirligi çalismalari diger ülkeler ve uluslararasi kuruluslar
ile oldugu gibi yürütülmektedir. GAP idaresi tarla içi basinçla sulama
sistemlerinde dünyada söz sahibi olan Israil firmalari ile isbirligi yapmis ve
bu firmalar tarafindan kendisine hibe e-dilen ekipmanlarla 1998 yilinda bölgede
12 adet çiftçi sartlarinda demonstrasyon kurulmustur. Ayrica bölgede çalismakta
olan kamu personeline hizmet içi egitim kapsaminda çesitli konularda seminerler
düzenlenmesi ile ilgili olarak GAP idaresi, Israil hükümet kurulusu MASHA V ile
isbirligine gitmistir".
...GAP kapsaminda
bölgede alüminyum sulama boru ve ekipmanlarini üretmek üzere bir Türk-Israil
ortak yatirimi hususunda girisimler de söz konusu. Bunun yani sira seracilik,
tarimsal mekanizasyon, müsterek çiftlikler kurulmasi yolunda isbirligi
çalismalari da sürdürülüyor. Israil özellikle GAP projesinin yarim kalan sulama
sistemleri ile çok ilgilenmekte ve bunlari tamamlamaya hazir olduklarini
belirtmektedirler.
…
Dünyanin ünlü
para simsari George Saros'un ortagi ve Subat 1999'da "Milenyum GLK"
adini verdigi dünya turu kapsaminda Türkiye'yi gezen Jim Rogers içinde GAP
Bölgesi çok sey ifade ediyor. Yahudi kökenli Jim Rogers'in esi Paige Parker'la
gerçeklestirdigi Türkiye gezisine ve 500.000 Dolar degerindeki özel yapim
aracina Türk Medyasi büyük yer vermisti. Rogers o günlerde internette ki
sitesinde International Horald Tribune'de yayinlanan bir makalesinde ABD'li
yatirimcilari GAP Bölgesinde arazi almaya çagiriyordu."
Ayni derginin
ekonomi bölümünde yazan Harun ODA-BASI'da konu ile ilgileniyor ve yazisinda,
KOÇ toplulugunun tüketim grubu baskanligini yapan Cengiz Solakoglu’nun
Sanliurfa'da kurulan KOÇ-ATA süt ve et besi tesisi i-çin yaptigi açiklamalara
yer veriyor:
"...Israil'deki çiftlikler ve
verimlilikleri inceleniyor. ABD'ye gidiliyor ve mukayesesi yapiliyor. Ve Dünya
Bankasi'nda bir süre çalismis, bu isleri bilen üç Musevi'yi danisman olarak
tutuyorlar. Proje danismanlarla birlikte iki senelik yogun bir çalismanin
sonunda ortaya çikiyor. "
11 Ekim 2000
tarihinde açilan KOÇ-ATA tesisinde konusan Rahmi Koç, tesisin 17 milyon dolara
mal oldugunu belirttikten sonra "2.500
dönümlük arsanin sadece 500 dönümünü satin aldik, geri kalan 2000 dönümünü ise
ki- raladik (20 yilligina). Esasinda, tüm kullanilan araziyi satin almak daha
akilci olurdu. Ancak, arkadaslarimiz 'Bunlar büyük arazi almak için buraya
geliyorlar' dedikodularinin önüne geçmek için bu sekilde hareket etmeyi uygun
gördüler" demistir.
Köse yazari
Abdurrahman YILDIRIM KOÇ-ATA tesisinin açilisiyla ilgili yazisinin bir
bölümünde "...Israilli mühendislerin de görev aldigini modern teknolojiyle
üretim yapilan bu çiftlikte..." seklinde açiklamada bulunmustur.
"ISRAIL
ISADAMLARI ADANA'DA" baslikli haber içeriginde "Ticaret atasesi
Avichai Levit baskanliginda Ada-na'ya gelen 9 firmadan 20 temsilcinin bulundugu
heyet 'Çukurova'da Tarimsal Isbirligi Firsatlari' konulu toplantiya
katildi" seklindeki açiklamadan sonra, Israil Ticaret Enstitüsü Baskani
Yitcak Kiriaki'nin "Ülkesinde tarim
alani ve suyun giderek azaldigini, bu nedenle dis yatirimlara yönelmek zorunda
olduklarini, Çukurova'nin ve GAP'in da buna uygun yerler oldugunu" belirten
beyanina yer vermistir.
"ALARKO
Sirketler toplulugu Baskani Üzeyir Garih, 'GAP
Bölgesinde tarim teknoparki olarak 25.000 dönüm arazi üzerinde kurulmasi
planlanan GAPROPARK projesinin bittigi zaman, 50.000 kisinin çalistigi, 150.000
kisinin yasadigi modern bir kent olusacagini' söyledi. Garih yaptigi
açiklamada, 'Proje ile ilgili olarak
kendi konulari içinde yatirim yapan çok farkli yabanci kurum ve kuruluslarla
temaslar saglanarak etüt çalismalarina baslandigin/ kaydetti. 'GAP Bölgesinin
kalkinmasinda önemli bir paya sahip olacak ve yatirim tutari 4 Milyar Dolar
olarak tahmin edilen projenin 10-12 yilda bitirilmesinin hedeflendigini'
belirten Garih, söyle dedi 'Alarko olarak bölgeyi yakindan ilgilendiren çok
ciddi bir proje üzerinde çalisiyoruz. GAPROPARK projesi Tarim ve Köy Isleri
Bakanliginca da destekleniyor. ABD'de bu konuda uzman bir sirketle isbirligi
halinde yürütülen projenin düsünce asamasi 6 ay sürdü ve 1 Milyon Dolara yakin
para harcandi.'
'Proje, tarimda yeniden yapilanma ve reform
politikalarina da uygun. GAPROPARK'in bir bilgi dagitim sehri olacagini'
vurgulayan Garih: "Bu proje yöre çiftçisini daha fazla ve daha kaliteli
üretime yönlendirecek. Bu bölgede üretilen mallara talip olan sirketler ile
bölge çiftçisinin baglari saglanacaktir. Böylece ürün çesitlemesi ve ürün
a-limi garantisi verilmis olacak" diye konustu."
Merkezi
Siverek'te bulunan Güç Birligi Holding'in Yönetim Kurulu Baskani Medet
ABBASOGLU, "Roza Ilaç Ve Kozmetik
araciligiyla Siverek'ten Israil'e 3 ton nar çekirdegi, 1 ton nar konsantresi
ihraç ettiklerini, nar çekirdeginin ilaç ve kozmetik sanayisinde
kullanildigini" belirtmistir.
"GÜNEYDOGU'DA
TOPRAK'OYUNU" baslikli bir haberde ise, Çukurova Aydinlar Dernegi'ndeki
konferansta konusan isadami Ziyaeddin Yagci'nin yaptigi açiklamalar ile
'Güneydogu üzerinde oynanan Yahudi oyunlarina isik tuttugu' belirtildikten
sonra su sözlerine yer verilmektedir : " ...Buradaki topraklarda gelecek gören Yahudiler bir yerine bes vererek
Mardin'de arazi alimina baslamislardir. Hatta bu konuda Sanliurfa yöresinde
birbirleri ile yarismaktadirlar. Bölgede bulunan Süryaniler de Kiziltepe'de
arazi almalarina yardim etmektedirler.
Diyarbakir Söz
Gazetesi, Diyarbakir Milletvekili Sebge-dullah SEYDAOGLU'nun konu hakkindaki
asagidaki açiklamalarina yer vermistir:
"...Son
yillarda Israil'in GAP'a ve Güneydogunun kutsal mukaddes ve bereketli topraklar
üzerindeki emel ve niyetleri açikliga kavusmustur. Türkiye ve Israil
Hükümetleri arasinda faiz kredili ve içerigi net açiklanmayan kredi süresi faiz
orani ve buna benzer belli olmayan 1 milyar dolarlik GAP kredisini Israilli
firmalara yaptirmasi Türkiye'nin bagimsiz, hür tesebbüsle kendi öz
yatirimcilarina vurulan en büyük darbedir. Bu firmalar haham gözetiminde
noterle ekonomik ve ticari ahlaka ve uluslararasi prensiplere ve sartlara
uymayan uzun vadeli bir sömürü taktigidir. Iki ay önce Israil Büyükelçiligine
ve Konsolosluklarina yaptigim basvurumun cevabini halen net almis
degilim..."
3. BÖLGE HALKI ILE YAPILAN MÜLAKATLAR
Bölge halki ile
yapilan görüsmelerde konu hakkinda derinligine bilgi sahibi olunmadigi, bilgi
sahibi olmasi gerekenlerin ise konusmaktan yana olmadigi gözlenmistir.
Halkin küçümsenemeyecek bir bölümü
yapilan yabanci yatirimlari ve ortakliklari dikkatle izlemekle beraber birkaç
nedenden ötürü çogunlukla sessiz kalmayi ve yorum dahi yapmamayi yeglemektedir.
Israilli
isadamlari(yetkililer), bölgede görevli kamu personeline "hizmet içi
egitim" kapsaminda, tertipledigi gezilerle Israil'e götürmektedir.
Israil'e yapilan bu gezilere özellikle bölgede yatirim ortakligi yaptiklari
veya yapmalari muhtemel büyük toprak sahiplerini, ögretim üyelerini,
bürokratlari, mahalli gazete sahipleri ve çalisanlarini, ziraat odasi baskanlarini
ve dini konularda sözü dinlenir sahislari dahil etmektedirler.
(Örnegin
Sanliurfa Vali Yardimcilarindan Y. B. 1 ay kadar Israil'de kalmistir).
Görüstügümüz
bazi sahislar, basinda Israil lehine veya aleyhine hiçbir haber çikmamasini,
"Israil'e götürülerek teknolojik gelismelerden etkilenen ve Israil
hayranligi asilanan", bu sahislara baglamaktadir.
1998 yilindan
bugüne kadar Israilli yatirimcilarin veya Türk ortaklarinin bölge halki ile
ilgili tespit edilebilen çalismalari ve sonuçlari sunlardir;
a.Israil
sirketleri "Toros Gübre" bayiliklerini, yatirim ortakligi kuracaklari
veya toprak alacaklari sahislar ile temasta, kendi kuruluslari gibi
kullanmaktadir.
b.Israilli
isadamlari öncelikle piyasaya ödeme zorlugu içerisinde olan hatta Ziraat
Bankasina borçlari bulunan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmektedir.
c.Özellikle
basinçli sulama teknolojisi ve slaj misir istihbarat Raporlarinda (yemlik
misir) üretimindeki uygulamalarini, üretimde pay sahibi olmak için yogun bir
sekilde kullanmaktadir. Mardin Kiziltepe'den Sanliurfa Harran'a kadar binlerce
dönüm arazi bu amaçla kullanilmaktadir.
d.Susuz ve
taslik bir bölge olan KARACADAG'da toprak alma ve kiralama girisiminde bulunan
Israilli sirket yetkilileri, özellikle Türkmen asiretlerinin olumsuz cevaplari
ile karsilasmistir (50.000 dönüm kiraç arazinin 15 yillik kirasi pesin verilmek
istenmistir).
e.Mardin
Derik ilçesine bagli bazi köylerde
(bunlardan Atli ve Kovali Köyleri eski Milletvekili Ahmet Türk'e aittir)
binlerce dönüm arazi tarim ve hayvancilik yapmak maksadiyla Israillilere
kiralanmistir.
f.Zaman
içerisinde dünyanin en gelismis ve büyük seralarinin yer alacagi planlanan
Sanliurfa/Karaali bölgesinde halen üretim yapan seralardan bazilarinin Israilli
sirketlerle ortak oldugu ve bu bölgede Israil'in yatirim çalismalarina devam
ettigi bilinmektedir.
g.Sanliurfa-Suruç
yolu üzerinde ABD-TÜRKIYE firmalarinin ortakligiyla kuruldugu bilinen SUBOR
boru üretim fabrikasinin Israillilerin yönetiminde oldugu bölge halki tarafindan
belirtilmektedir (ABD'lilerin Musevi olmalari muhtemeldir).
h.K.-A. Süt ve
Et Besi Tesisi çalismalari kapsaminda bazi Israilli sahislar, Israil'den
getirecekleri 4.000 adet büyükbas hayvani köylülere karsiliksiz dagitmak için
çalismalara baslamistir. Bu hayvanlarin "Yem ihtiyacinin kendilerinden
satin alinacagi, dogacak yavrularin ise sirketin mali olacagi" sartini
kabul eden ve kendilerince uygun görülecek isteklilere verilecegini
belirtmislerdir.
i.Mezra yapmak
amaciyla Israilli sirketler tarafindan kiralanmis hazine arazilerinden binlerce
dönümüne (kira anlasmalari çignenerek) pamuk ekildigi bilinmektedir.
j.Suriyeli
toprak sahipleri de Israil'e ait sulama teknolojisini almak maksadiyla
Türkiye'deki akrabalarindan ve ortaklarindan yardim talebinde bulunmus,
kullanilan malzemenin üzerinde bulunan ve "Israil mali" oldugunu
belirten yazilarin silinmesi durumunda satin alabileceklerini belirtmislerdir.
4.YABANCI
SIRKETLERIN GAP GIDEM TARAFINDAN MÜSAADE EDILEN (LEGAL) YATIRIMLARI
FIRMA ADI |
ÜLKE |
FAALIYET
KONUSU |
MEVCUT DU- |
FAALIYET YERI |
Man (Mardin
Enerji |
Almanya |
Enerji Üretimi
ve dogal gaz |
Yer tahsisi
ya- |
Mardin |
özhan Kimya
(Ortak - |
Italya (Sahis) |
Deterjan |
Üretimde |
Mardin |
Sanex |
Bulgaristan |
Ticaret |
Mardin |
|
Bizaf |
Irak |
Ticaret |
Mardin |
|
Ms Jordan |
Irak |
Ticaret |
Mardin |
|
Lazer (Hasbab
ortak- |
Italya |
Battaniye ve
tekstil makine- |
Yer tahsisi
ya- |
Diyarbakir |
Rama
(Bayraktar or- |
Suriye |
Meyan kökü
türevlerini ü- |
Faaliyette |
Gaziantep |
Nanhttan |
Israil |
Tekstil
(Entegre) |
Yer tahsisi
ya- |
Adiyaman |
Naan |
Israil |
Sulama
sistemleri pazar- |
- |
Bölge |
NetafIm |
Israil |
Sulama
sistemleri pazar- |
- |
Bölge |
Delta-Pine |
Havsiz pamuk
tohumu Ü- |
OSB'de yer
rahsi- |
Sanliurfa |
|
ABD firmasi ve |
ABD |
Içme, kullanma
ve tarimsal |
Insaat
asamasin- |
Sanliurfa |
Israil firmasi
ve |
Israil |
Sitrik asit
(Limon tuzu) |
Yer tahsisi
ya- |
Adiyaman |
ABDIsvec.-Türkiye |
ABD ve Isveç |
Tarim
sektörüne yatirim |
Arastirma
faali- |
Adiyaman |
5. BÖLGEDE
PETROL ALANINDA FAALIYET GÖSTEREN YABANCI FIRMALAR
FIRMA ADI |
ÜLKE |
FAALIYET
KONUSU |
FAALIYET YERI |
NVT PERENCO |
ABD |
Petrol arama
ve üretimi |
Diyarbakir |
ALAAODIN
MIDDLEEST |
ABD |
Petrol arama |
Adiyaman -
Diyarbakir |
DOWELL
SCHLUMBERGER |
Almanya |
Petrol ile
ilgili yan hizmetler |
Diyarbakir Gl |
GI |
ABD |
Petrol arama |
Adiyaman |
SONUÇ VE
DEGERLENDIRME
Ulusal ve
uluslararasi yasalara uygun olarak gelisen GAP yabanci yatirimlarinin, medyaya
yansimayan ve bölge halkinin önemli bir bölümünü rahatsiz etmesine ragmen dile
getiremedikleri bir yapilanmasinin oldugu muhakkaktir. Rahmi Koç'un bile
"2.500 dönümlük arsanin sadece 500 dönümünü satin aldik, geri kalan 2000
dönümünü ise kiraladik. Esasinda, tüm kullanilan araziyi satin almak daha
akilci olurdu. Ancak, arkadaslarimiz 'Bunlar büyük arazi almak için buraya
geliyorlar' dedikodularinin önüne geçmek için bu sekilde hareket etmeyi uygun
gördüler" seklindeki açiklamasi, konuyu daha dikkat çekici bir hale
getirmektedir.
Din, milliyet,
örf gibi sikica sarildiklari bazi degerleri paradan üstün tutarak, özellikle Israil
kökenli sirketlere hayir diyebilen mal sahipleri, yüksek sesle olmasa da,
güvenilir ortamlarda konu hakkinda yorum yapabilmektedirler. Konu hakkinda
bilgi alabildigimiz bu gibi sahislarin yabanci sirket temsilcileri ile
irtibatlari temas veya sadece baslangiç safhasinda kaldigi için, bilgileri
yüzeysel, bazen abartili ve genellikle de yorum seklinde olmaktadir.
Ikinci-üçüncü
agizdan aktarilan, abartili, yoruma dayali ve bazen de kaynagi belirsiz bu
haber karmasasi içerisinde dogru bilgilere ulasmak epeyce zorlasmaktadir.
Dikkat edildiginde ise "Hafizasi çok güçlü ve yakin çevresine karsi çok
dikkatli" bölge halki arasindaki bu haber karmasasi ve bilgi
bulanikligina, yabanci sirket temsilcilerinin ve onlarin yerli ortaklarinin
yaptigi bu çalismalarin neden oldugu görülebilecektir. Çünkü disaridan gelen bu
sahislar ve bölgedeki ortaklari, alisilagelmis ticari metotlarin disinda temas
ve uygulamalar içine girmekte, kullandiklari bu teknikler ise, para konusunda
zafiyeti bilinen milli degerleri zayif, dini duygulari ise gösteris agirlikli
bölge halkini olumsuz etkilemektedir.
Özellikle
Israilli isadamlari tanimadiklari yerli halk ile temastan kaçinmaktadirlar. Ilk
temas için mutlaka Türkiye'de bulunan ortaklarina bir arastirma yaptirmakta ve
isbirligine girecekleri bölgedeki uygun toprak sahiplerini tespit
ettirmektedirler. Sonucunda ise daha önceden anlastiklari ve kendileri ile
ticaret yapan yerli tüccarlari araci olarak kullanarak is teklifini (toprak
alimi, kiralama, ortaklik) yapmaktadirlar.
Israilli
yatirimcilar(Görevliler), isbirligi yaptiklari veya topragini
kiraladiklari(aldiklari) güçlü sahislari ve bunlarin kontrolündeki bölge
halkini da satin almaktadirlar. Din olgusunun en güçlü hissedildigi
Sanliurfa'da dahi hiçbir tepki almadan sessizce yürüttükleri bu çalismalarin
her geçen gün gelistiginin hissedilmesi, Israillilerin bu konularda ne kadar
deneyimli olduklarini göstermektedir.
Ikisi de yüksek
okul mezunu biri Arap digeri Türkmen kökenli iki asiret reisi, içerigi ayni
olan su degerlendirmeyi farkli zamanlarda dile getirmislerdir : "Görünen tehdit yakin olmamakla
birlikte Batililar ve bunlar(Israilliler) bölgemizi ikinci Filistin haline
getirmeye çalisiyorlar, bu durum bizi çok ürkütüyor."
Israilli
isadamlarinin ticaret yelpazesini bu kadar genis tutmalari, nar çekirdeginden
misira, sulama sistemlerinden sitrik asit üretimine kadar hemen her alanda
GAP'in içinde olmalari ve bu kisa sürede Batili Devletlerin bile önüne
geçmeleri dikkat çekicidir.
6.Israilli
isadamlarinin öncelikle piyasaya ödeme zorlugu içerisinde olan toprak sahibi ve
çiftçiler ile ilgilenmesi, yurtiçinden ve bankacilik sektöründen bilgi aldigi
seklinde degerlendirilmektedir.
EK: 2
ISRAIL'IN GAP'A
YÖNELIK FAALIYETLERI:
GENEL:
1.OCAK 1994'DE
YAYINLANAN TIME DERGISINDE, DÜNYANIN 7 HARIKA PROJESININ;
METRO SISTEMI-LOS ANGELES-AMERIKA, GÜNEY DOGU ANADOLU PROJESI-TÜRKIYE, BÜYÜK YAPAY
NEHIR-LIBYA, TAIPEI TRANSIT
SISTEMI-TAYVAN, JAMES KÖRFEZ KOMPLEKSI-KANADA, MANS TÜNELI-INGILTERE/FRANSA, HONG
KONG HAVA ALANI-HONG
KONG OLARAK
BELIRLENMISTIR.
2.ISRAIL'IN
GAP'A UZUN SÜREDIR OLAN ILGISI, BU PROJENIN
BÖLGE ÜLKELERININ BASKILARI NEDENIYLE DÜNYA BANKASI TARAFINDAN FINANSE
EDILMEMESI, ISRAIL'IN ÇESITLI FINANSMAN VE TEKNOLOJI AKTARIMI TEKLIFLERI ILE TÜRKIYE'NIN
ÖNÜNE ÇIKMASINI SAGLAMISTIR.
3.ISRAIL; FIRAT
SULARINI KONTROL ETMEK IÇIN TÜRKIYE'YE VE GAP PROJESINE ILGI GÖSTERMEKTE, FIRAT'IN
ASAGISINDA BULUNAN SURIYE VE IRAK ILE MUHTEMEL BIR SAVASA GIRMESI DURUMUNDA,
TÜRKIYE'YI KENDI YANINAÇEKEREK BU ÜLKELERE AKAN SUYU KISMAYI PLANLAMAKTA, DOLAYISIYLA
TÜRKIYE'YI BIR "SU KOZU" OLARAK KULLANMAYI AMAÇLAMAKTADIR.
4.BU BAGLAMDA ;
A.ISRAIL'IN ESKI ANKARA BÜYÜKELÇISI DAVIT GRA-NIT'IN "GAP GIBI BILINÇLI BIR BÖLGESEL PLANLAMAYI
ÖNGÖREN, YÖRE HALKINA REFAH GETIRECEK BIR PROJEYE TAM DESTEK VERIYORUZ,
ISRAIL'IN SULAMA VE DENIZ SUYUNU KULLANILIR HALE GETIRME TEKNOLOJISINDEKI
ÜSTÜNLÜGÜ SAYESINDE GAP IÇIN IDEAL BIR ORTAK OLABILECEGINI BELIRTMESI VE ,
B.ISRAIL'IN
ANKARA BÜYÜKELÇISI ZUI ELPELCEG'IN "ISRAIL'IN
SUYA IHTIYACININ OLDUGU, TÜRKIYE'NIN ISE SU AÇISINDAN SANSLI BIR ÜLKE OLDUGU,
GELISMIS BIR SULAMA SISTEMI KURULMASI VE BUNUN TARIMDA KULLANILMASI
DURUMUNDA GAP BÖLGESININ BIR CALIFORNIA HALINE
GELECEGI"NI ÖNE SÜRMESI ILE,
C.TÜRKIYE'YI
ZIYARET EDEN ISRAIL CUMHURBASKANI EZER VVEIZMANN'IN DA "GAP PROJESINE
ISRAIL'IN KATILIMI"NI ÖNERMESI GIBI HUSUSLAR GÖZ ÖNÜNE ALINDIGINDA,
ISRAIL'IN PROJEYE ORTAK OLABILME ÇABALARI AÇIKÇAORTAYA ÇIKMAKTA, TÜRKIYE'NIN
HEM SUYU, HEMDE TOP
RAGI ÜZERINDE
PLANLARININ BULUNDUGUNU ORTAYA KOYMAKTADIR.
5.ISRAIL,
TARIMDA "KIBBUTZLAR" OLARAK ADLANDIRDIGI VE SOSYALIST BIR ÜRETIM MODELININ SINIRLI BIR ALANDA UYGULAMASI
DURUMUNDA OLAN "KOLLEKTIF TARIM ÇIFTLIKLERI" MODELINI UYGULAMAKTADIR.
6.GAP PROJESININ
ISRAIL AÇISINDAN ÖNEMI; ISRAIL DEVLETININ KURULMASINDAN SONRA GÜNEY DOGU
ANADOLU BÖLGESINDEN GÖÇ EDEREK ISRAIL'E YERLESEN KÜRT KÖKENLI YAHUDILERI
FINANSE ETMEYE VE KIBBUTZ-LARDANSAGLANAN ÜRÜNLERI PAZARLAMA HAKKINI ELDE ETMEYE
DAYANMAKTADIR.
7.BU KAPSAMDA,
GÜNEY DOGU ANADOLU BÖLGESI ÜZERINDEN DÜNYAYA AÇILMAYI HEDEFLEYEN ISRAIL,
TÜRKIYE'DEN ISRAIL'E GÖÇ EDEN YAHUDI AILELERDEN BIR KISMININ SANLIURFA
BÖLGESINE YERLESMELERINI SAGLAMISTIR.
8.DIGER YANDAN,
AGUSTOS 1995'TE ANKARA BÜYÜKELÇISI OLARAK ATANAN ZUI ELPELEG YAPTIGI BASIN
AÇIKLAMASINDA "TÜRKIYE'DE SU DA BOL, TOPRAK DA. ANCAK BIZDE HER IKISIDE
YOK" SEKLINDE BEYAN VERMESI, ISRAIL'IN GAP ÜZERINDEKI PLANLARINI ORTAYA
KOYMASI BAKIMINDAN DIKKAT ÇEKMEKTEDIR.
ISRAIL'IN GAP
KAPSAMINDA SANLIURFA ILINE YÖNELIK FAALIYETLERI :
1.ÖTE YANDAN
EYLÜL 2000'DE, ISRAIL SANAYI VE TICARET BAKANLIGI TARAFINDAN YAPILAN BIR
AÇIKLAMADA;"GAP KAPSAMINDAKI 6 BARAJ VE SULAMA PROJESI IÇIN AÇILAN IHALEYI
ISRAIL'Ü FIRMALARIN KAZANDIGI,
DEGERI600-800 MILYON ABD DOLARI ARASINDA DEGISEN PROJELERIN INSAASINA
BASLANACAGI, IHALEYI KAZANAN FIRMALAR ARASINDA ISRAIL'DE INSAAT VE MÜHENDISLIK
ALT YAPILARI ALANINDA ISIM YAPAN ASHTROM, MERHAV, SOLEH BONEH VE TAHAL
SIRKETLERININ BULUNDUGU" HUSUSLARI BELIRTILMISTIR.
2."T.-E."
ISIMLI BIR ISRAIL SIRKETI TARAFINDAN
NISAN 2001'DEN BERI, GAP KAPSAMINDAKI BOZOVA-YAYLAK SU PROJESINE
YÖNELIK ÇALISMALAR YAPILMAKTADIR. (MUHTEMELEN SIRKETIN ASIL
AMACI, TOPRAK ANALIZLERINIYAPARAK YER ALTI KAYNAKLARINI TESPIT ETMEKTIR.)
3.AYRICA, BOZOVA
ILÇESINDEKI SU KANALI PROJESI,TASERON BIR FIRMA OLAN "KOLIN" ISIMLI BIR
ISPANYOLFIRMASINA YAPTIRILMAKTADIR.
4.SANLIURFA
ILININ SURIYE ILE OLAN SINIR BÖLGESINDEKI YERLERIN MAYINDAN TEMIZLENMESI
KONUSUNDA VERILEN UGRASLARIN SONUÇLANMASI ILE BIRLIKTE, ÖZELLESTIRME KAPSAMINA
ALINAN CEYLANPINAR TIGEM ÇIFTLIK ARAZISININ ÖZELLESMESI DURUMUNDA; ISRAIL
ASILLI IS ADAMLARININ; BU BÖLGEDE DOGRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK TOPRAK SATIN ALACAKLARI
VE BU TOPRAKLARDA "SERACILIK" YAPMAYA YÖNELIK MÜRACAATTA
BULUNACAKLARI YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR.
5.BU KAPSAMDA,
2002 YILINDA ISRAIL HÜKÜMETI TARAFINDAN SANLIURFA ILINDE YAPILAN/YAPILACAK
ÇALISMALAR HAKKINDA SURIYE DEVLETINE AIT BIR TV. KANALINDA PROGRAMLAR DA
YAYINLANMISTIR.
6.ÖTE YANDAN;
SANLIURFA ILI NÜFUSUNA KAYITLIVATANDASLAR ADINA ALINAN TOPRAKLARIN ISRAIL
SIRKETLERI TARAFINDAN UZUN
SÜRELI OLARAK KIRALANDIGI, "HAIM" ISIMLI BIR
KISININ KÖY KÖY DOLASARAK TOPRAK ALMA YÖNÜNDE GIRISIMLERDE BULUNDUGU
ÖGRENILMISTIR.
7.KOÇ SIRKETLER
GRUBUNA BAGLI OLAN "K.-A." SIRKETI ILE ILGILI OLARAK;
A.K.-A.'NIN;
SANLIURFA-MARDIN YOLU ÜZERINDE BULUNAN VE i. D., F. D., B. D., N. D., M. E. D.,
M. Y. D., M. N.D. ADLI KISILERIN ORTAK OLDUGU ARAZIYI YÜKSEK BIR FIYATA
ISRAIL'LILER ADINA SATIN ALDIGI,
B.ANILAN
SIRKETIN YÖNETIM KURULU BASKANI C. S.TARAFINDAN YAPILAN BIR AÇIKLAMADA; NISAN
2003'DEN BERI SÜRDÜRÜLEN ÇALISMALAR ÇERÇEVESINDE SANLIURFAMARDIN YOLU
ÜZERINDEKI HAYVANCILIK VE BESI ÇIFTLIGI KOMPLEKSININ INSAATINA BASLANARAK ARAZI
HARIÇ 17
MILYON ABD
DOLARI YATIRIM ÖNGÖREN BU PROJEYLE, ORTALAMA 1.000 ADET INEK BESICILIGI, YILDA
9 MILYON SÜT ÜRETIMI ILE BESICILIGE HIZMET VERECEK YEM BITKILERI TARIM IÇIN
ENTEGRE BIR TESIS PLANDIGININ IFADE EDILDIGI,
C.SIRKETTE ÇALISAN
TÜRK MEMUR VE ISÇILERIN ÇALISMA ALANLARI DISINDA BIR YERDE BULUNMALARININ
YASAKLANDIGI, YASAKLARA UYMAYANLARIN ISE ISTEN ÇIKARTILDIGI,
Ç. 2003
IÇERISINDE KARS ILINDEN VE SANLIURFA ILI MERKEZ ILÇEYE BAGLI SENOCAK KÖYÜ VE
KARABAYIR MEZRASINDA TARIMSAL ÇALISMA IÇIN YÜKSEK FIYATLARDA A-RAZI SATIN
ALINDIGI,
D.SIRKETIN
HARRAN OVASINDA TÜRKIYE'NIN EN MODERN SÜT VE ET ENTEGRE TESISLERI KURMA
PROJESINI HAYATA GEÇIRME ÇALISMALARININ DEVAM ETTIGI,
E.K. H.'IN; SULAMA KONUSUNDA DÜNYA ÇAPINDA DENEYIMLI, KALITELI
VE BASARILI ÜRETICI
FIRMALARLA DISTRIBÜTÖRLÜK ANLASMALARI YAPTIGI,
F.BU FIRMALARIN
ISE; NAANDAN SULAMA SISTEMLERI (ISRAIL) VE VALLEY SULAMA SISTEMLERI (USA)
OLDUGU, TÜM ÜRÜNLERIN ETÜT, PROJELENDIRME, SATIS, MONTAJ VE SERVIS HIZMETLERINI
VERDIGI,
G.YÖNLENDIRME
ILE, SANLIURFA ILINDE BIBER FABRIKASI, TRAKMAK VE BORSAN GIBI IS SAHALARI
KURULDUGU YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR. (SÖZ KONUSU SIRKETLERIN ISRAIL ILE
BAGLANTISI KONUSUNDA TEYID EDICI ÇALISMALARA BASLANMISTIR.)
8.AYRICA
ISRAIL'LILER TARAFINDAN; HARRAN ILÇESINDE YASAYAN YAHUDI VE ERMENILERE MADDI
YARDIMDA BULUNULDUGU, BURADA YÜKSEK MIKTARDA TOPRAK ALINDIGI, YINE AYNI ILÇEDE
BULUNAN VE KUTSAL SAYILAN "YAKUP'UN KUYUSU" ADLI YERI RESTORE ETME
PLANLAMALARI YAPILDIGI BILGILERINE ERISILMISTIR.
9.BUNUNLA
BIRLIKTE, SANLIURFA IL MERKEZINDE BULUNAN, YAHUDI ASILLI OLAN VE ISRAIL ILE
TEMASLARINI SÜRDÜREN K. PASTANESININ SAHIBI A. K. ADLI SAHIS, KENDI ADINA IL
MERKEZINDE ÖNEMLI GÖRÜLEN YERLERDE YÜKSEK FIYATLARA ARSA ALMA ÇALISMASI
YAPMAKTADIR.
10.ESKI GAP MÜDÜRLERINDEN
OLAN Z. Ö. ADLI SAHIS, ISRAIL HÜKÜMETI ADINA TOPRAK ALARAK TARIM ILE ILGILI ARASTIRMALAR
YAPMAKTADIR.
11.ISRAIL'LI IS
ADAMLARI TARAFINDAN, BOZOVA ILÇESINDEN M. B. (ASLEN GAZIANTEP ILI NÜFUSUNA
KAYITLI,) ISIMLI SAHSA KENDI ADINA TOPRAK ALDIRILARAK 30 YILLIGINA KIRALANDIGI,
KIRALANAN ARAZIYE ISE BADEM AGAÇLARI DIKILDIGI VE BU ALANDA ZIRAI ARASTIRMA
YAPILDIGININ BEYAN EDILDIGI YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
12.GAP
PROJESINDE IHALE ALAN FIRMALARIN ISE ;
A. MERIT INTERNATIONAL INC (ISRAIL)
B. BERTI-BRUDO-JAKOB BEHAR (ISRAIL)
C. ZINKAL (ISRAIL)
Ç. ARAT LTD (ISRAIL)
D. PAL-YAL, MERAZ (ISRAIL)
E. SORTEL B.V. (HOLLANDA)
F. KOÇ HOLDING-SUMITOMO (TÜRKIYE-JAPONYA) OLDUGU BELIRLENMISTIR.
SÖZ KONUSU FIRMALAR IÇIN ARASTIRMA BASLATILMISTIR.
13.BUNUNLA
BIRLIKTE SANLIURFA ORGANIZE SANAYINDE BULUNAN "G." FIRMASI ILE ILGILI
OLARAK;
A.ASIL
SAHIPLERININ G. K. E. BASKANI F. S. ILE ISRAIL'LI BIR ORTAGININ OLDUGU,
B.HARRAN VE
BOZOVA ILÇESININ BAZI KÖYLERINDE TARIM YAPTIKLARI, TARIM ÜRÜNLERINI AVRUPA'YA
PAZARLAMAK IÇIN, HALEN IL MERKEZ AKZIYARET MINTIKASINDA YAPIMI DEVAM EDEN HAVA
ALANI IÇIN 2 MILYON DOLAR PARA HIBE ETTIKLERI,
C.SANLIURFA MERKEZINDEKI
HASIMIYE SEMTINDEKI HACI KAMIL
HANINDA BULUNAN BIR DÜKKANI, ISRAIL ESKI GENEL KURMAY BASKANI MOSE DAYAN ADINA
BIR MÜZE HALINE GETIRMEK MAKSADIYLA, 1 MILYON DOLAR KARSILIGINDA ALINMAK
ISTENDIGI, ANCAK DÜKKAN SAHIBININ BUNA
YANASMADIGI, YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
SONUÇ;
1.ISRAIL'LI
FIRMALAR VE YÜRÜTTÜGÜ FAALIYETLERIN ORTAYA ÇIKARILMASI HUSUSU UZUN SÜRELI BIR ISTIHBARI ÇALISMAYI
GEREKTIRDIGINDEN, DEVAM ETTIRILEN ISTIHBARI FAALIYETLERIN SISTEMLI BIR SEKILDE,
PLANLI ISTIHBARAT FAALIYETI (PIF) KAPSAMINDA YÜRÜTÜLMESI SAGLANACAKTIR.
2.OLASI PIF
KAPSAMINDA, ÖNCELIKLI OLARAK ;
A.GAP
ÇERÇEVESINDE BU GÜNE KADAR ÇOGU KAMU SEKTÖRÜNDEN OLMAK ÜZERE YÜZDEN FAZLA
ISRAIL FIRMASININ TOPRAK SATIN ALDIGI IDDIASI ILE SÖZ KONUSU FIRMALARIN
ARASTIRILMASI,
B.GAP ÇERÇEVESINDE ISRAIL
GÜDÜMLÜ FAALIYET GÖSTEREN YERLI
VE YABANCI FIRMALAR ILE KISILERIN TESPIT EDILMESI.
C.GAP
ÇERÇEVESINDE IHALE ALARAK FAALIYET GÖSTEREN/ FAALIYETE BASLAMAMIS FIRMALARIN
TESPIT EDILMESI,
Ç.ISRAIL
GÜDÜMÜNDE OLABILECEGI DEGERLENDIRILEN BAZI YERLI FIRMALARIN FAALIYETLERININ
TESPIT EDILEREK ITHALAT-IHRACAT DURUMLARININ ORTAYA ÇIKARILMASI,
D.SANLIURFA
BÖLGESINE ISRAIL TARAFINDAN YERLESTIRILDIGI IDDIA EDILEN KÜRT YAHUDI AILELERIN
ORTAYA ÇIKARTILMASI,
E.SINIR
BÖLGESINDEKI TOPRAKLARIN MAYINDAN TEMIZLENEREK YASAL ÇERÇEVEDE TARIM ALANI
HALINE GETIRILMESI UGRASLARI ILE ISRAIL FIRMALARININ BU TOPRAKLAR ÜZERINDEKI
EMELLERININ TAKIP EDILEREK ORTAYA
ÇIKARILMASI,
F.ÖZELLESTIRME KAPSAMINA ALINAN CEYLANPINAR TIGEM ÇIFTLIK
ARAZISININ ÖZELLESTIRILMESI PROSEDÜRÜNÜN TAKIP EDILMESI VE ISRAIL ILE
BAGLANTISININ ARASTIRILMASI,
G.YAHUDI ASILLI
OLAN VE BÖLGEDE TOPRAK ALINMASINA
ÖNCÜLÜK ETTIGI HAKKINDA
IDDIALAR BULUNAN "HAIM"
ADLI KISININ FAALIYETLERININ BELIRLENMESI
HUSUSLARI ÜZERINDE ÇALISMALAR YÜRÜTÜLMESI PLANLANMAKTADIR.
DEGERLENDIRME;
1.GAP'IN ÖNEMI
TÜM DEVLETLER TARAFINDAN BILINMEKLE BIRLIKTE, ULUSAL MENFAATLER IÇIN ISRAIL'IN
DE BU PROJEDE GÖZÜNÜN OLABILECEGI KIYMETLENDIRILMEKTEDIR.
2.ELDE EDILEN
TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ILE, ISRAIL DEVLETININ GAP PROJESI ÇERÇEVESINDE;
A. SANLIURFA ILI BÖLGESINDE BÖLGE
VATANDASLARI ADINA TOPRAK SATIN ALARAK BU TOPRAKLARDA DOGRUDAN VEYA DOLAYLI
OLARAK BAZI YATIRIMLAR YAPMAK IÇIN ARASTIRMALAR IÇERISINDE OLABILECEGI, BU
KAPSAMDAKI PLANLAMALARINI HAYATA
GEÇIRMEK IÇIN GIRISIMLERINI DEVAM ETTIRECEGI,
B.ISRAIL'IN YER
ALTI VE YER ÜSTÜ KAYNAKLARI KONUSUNDAKI ARASTIRMA GAYRETLERINI ISRARLA
SÜRDÜREREK BÖLGEYE YÖNELIK PROJELER IÇERISINDEKI YERINI SAGLAMLASTIRMA
DÜSÜNCESINDE OLABILECEGI,
C.SU SORUNU
YASAYAN ISRAIL'IN ÜLKESINE KALICI SU TEMIN ETME YÖNÜNDEKI UGRASLARINI DAHA DA ARTIRARAK
BÖLGEDEKI SU KAYNAKLARINI
KENDI KONTROLÜNE ALMA YÖNÜNDE
ÇALISMALARINI DEVAM ETTIREBILECEGI,
Ç.BÖLGEDE
KURULAN VEYA KURULACAK OLAN SIRKETLERI KENDI GÜDÜMÜNDE ÇALISTIRARAK VEYA KENDI
GÜDÜMÜNDE YENI SIRKETLER KURARAK BAHSI GEÇEN EMELLERINE ULASMA YÖNÜNDE
PLANLAMALAR IÇERISINDE OLABILECEGI,
D.AYRICA BÖLGEDE
YASAYAN YAHUDI, ERMENI AZINLIKLARI HER YÖNDEN DESTEKLEYEREK GAP VE TÜRKIYE ALEYHINE
DEGISIK FAALIYETLERDE KULLANMA GAYRETLERINDE BULUNABILECEGI
DEGERLENDIRILMEKTEDIR.
EK: 3
ISRAIL FIRMALARININ
GAP'A YÖNELIK FAALIYETLERI GENEL :
1.GAP, FIRAT VE
DICLE NEHIRLERININ ARASINDA KALAN GENIS SAHAYI IÇINE ALAN VE BARAJLARIN
HIDROELEKTRIK SANTRALLERINI, TÜNELLERI, SULAMA TESISLERINI, HER ÇESIT ALT
YAPILARI, TARIM, SANAYIJURIZM ILE
ILGILI
TESISLERI, ULASTIRMA, EGITIM VE SAGLIK ILE ILGILI BÜTÜN HIZMETLERI IÇINE ALAN
BÜYÜK VE GENIS PROJELER DEMETIDIR. GAP'TA YEDI BÜYÜK PROJE GRUBU VARDIR. BUNLAR
ASAGI FIRAT PROJESI, DICLE PROJESI, SINIRFIRAT PROJESI, SURUÇ-BAZIK PROJESI,
ADIYAMAN-KAHTA
PROJESI,
ADIYAMAN-GÖKSU PROJESI VE GAZIANTEP PROJESIDIR. GAP KAPSAMINDA 13 PROJE PAKETI
HALINDE 22 BARAJ VE 19 HIDROELEKTRIK SANTRAL ÜNITESI VARDIR.
BU PROJE, 75.000
KM2'LIK BIR SAHAYI IÇINE ALAN DEV BIR PROJEDIR. GAP'IN TAMAMLANMASI ILE
KURULACAK OLAN HIDROELEKTRIK SANTRALLERDEN, «ARAKAYA HIDROELEKTRIK SANTRALI DE
DAHIL YILDA 27.345 MILYAR KVVH'LIK ENERJI ELDE EDILECEKTIR. SULAMA TESISLERI
ILE DE 1 MILYON 800 BIN HEKTAR TARIM ALANI SULAMAYA ALINACAKTIR.
2.OCAK 1994'DE
YAYINLANAN TIME DERGISINDE, DÜNYANIN 7 HARIKA PROJESI IÇERISINDE GÜNEY DOGU ANADOLU
PROJESI DE GÖSTERILMISTIR.
3.ISRAIL'IN
ORTADOGU POLITIKASI ÇERÇEVESINDE ;
A.ISRAIL'IN ESKI
ANKARA BÜYÜKELÇISI DAVIT GRANIT'IN
"GAP GIBI BILINÇLI BIR BÖLGESEL PLANLAMAYI ÖNGÖREN, YÖRE HALKINA
REFAH GETIRECEK BIR PROJEYE TAM DESTEK VERIYORUZ, ISRAIL'IN SULAMA VE DENIZ SUYUNU
KULLANILIR HALE GETIRME TEKNOLOJISINDEKI ÜSTÜNLÜGÜ SAYESINDE GAP IÇIN IDEAL BIR
ORTAK OLABILECEGINI BELIRTMESI ,
B.ISRAIL'IN
ANKARA BÜYÜKELÇISI ZUI ELPELCEG'IN "ISRAIL'IN
SUYA IHTIYACININ OLDUGU, TÜRKIYE'NIN ISE SU AÇISINDAN SANSLI BIR ÜLKE OLDUGU,
GELISMIS BIR SULAMA SISTEMI KURULMASI VE BUNUN TARIMDA KULLANILMASI DURUMUNDA
GAP BÖLGESININ BIR CALIFORNIA HALINE GELECEGI"NI ÖNE SÜRMESI,
C.TÜRKIYE'YI
ZIYARET EDEN ISRAIL CUMHURBASKANI EZER VVEIZMANN'IN DA "GAP PROJESINE
ISRAIL'IN KATILIMINI ÖNERMESI,
Ç.DIGER YANDAN,
AGUSTOS 1995'TE ANKARA BÜYÜKELÇISI OLARAK ATANAN ZUI ELPELEG'IN
"TÜRKIYE'DE SU DA BOL, TOPRAK DA, ANCAK BIZDE HER IKISIDE YOK"
SEKLINDE BEYAN VERMESI,
D.AYRICA, 2002
YILINDA ISRAIL HÜKÜMETI TARAFINDAN SANLIURFA ILINDE YAPILAN/YAPILACAK
ÇALISMALAR HAKKINDA SURIYE DEVLETINE AIT BIR TV. KANALINDA PROGRAMLAR YAYINLANMASI GIBI HUSUSLAR GÖZ ÖNÜNE ALINDIGINDA, ISRAIL'IN GAP
PROJESINE ORTAK OLABILME ÇABALARI AÇIKÇA ORTAYA ÇIKMAKTADIR.
4. ISRAIL'IN;
A.KURULUSUNDAN
SONRA GÜNEY DOGU ANADOLU BÖLGESINDEN GÖÇ EDEREK ISRAIL'E YERLESEN KÜRT KÖKENLI YAHUDI
AILELERDEN BIR KISMINI SANLIURFA
BÖLGESINE YERLESTIRDIGI VE ONLARI FINANSE ETTIGI,
B.TARIMDA KENDI
UYGULADIGI KOLLEKTIF TARIM ÇIFTLIKLERI MODELINI TÜRKIYE'DE DE UYGULAMA
GAYRETINDE OLDUGU,
C.FIRAT SULARINI
KONTROL ETMEK IÇIN TÜRKIYE'YE VE GAP PROJESINE ILGI GÖSTERDIGI
DEGERLENDIRILMEKTEDIR. ISRAILLI FIRMALARIN GAP KAPSAMINDA SANLIURFA I-LINE
YÖNELIK FAALIYETLERI
1.KONU ILE
ILGILI ELDE EDILEN BILGILERIN BIR ÇOGU DUYUM NITELIGINDE OLUP TEYIDE MUHTAÇ
BILGILERDIR. ANCAK TEYID EDILMESINE YÖNELIK OLARAK ÇALISMALAR SÜRDÜRÜLMEKTEDIR.
2.AÇIK KAYNAKTA
YER ALAN ISRAIL SANAYI VE TICARET BAKANLIGI TARAFINDAN EYLÜL 2000'DE YAPILAN BIR
AÇIKLAMADA; "GAP KAPSAMINDAKI 6 BARAJ VE SULAMA PROJESI IÇIN AÇILAN
IHALEYI ISRAIL'DE INSAAT VE MÜHENDISLIK
ALT YAPILARI ALANINDA
ISIM YAPAN ASHTROM, MERHAV, SOLEH
BONEH VE TAHAL SIRKETLERININ KAZANDIGI" HUSUSLARI BELIRTILMIS, ANCAK SÖZ KONUSU
FIRMALARIN FAALIYETLERI ILE ILGILI
BILGILERE ULASILAMAMISTIR.
3.ANCAK;
A."TEI-EKINCILER"
ISIMLI BIR ISRAIL SIRKETI TARAFINDAN NISAN 2001'DEN BERI, GAP KAPSAMINDAKI
BO-ZOVA-YAYLAK SU PROJESINE YÖNELIK ÇALISMALAR DEVAM ETMEKTEDIR. (MUHTEMELEN
SIRKETIN ASIL AMACI, TOPRAK ANALIZLERINI YAPARAK YER ALTI KAYNAKLARINI TESPIT
ETMEKTIR.)
B.AYRICA, BOZOVA
ILÇESINDEKI SU KANALI PROJESI, TASERON BIR FIRMA OLAN "KOLIN" ISIMLI
BIR ISPANYOL FIRMASINA YAPTIRILMAKTADIR.
4.ARASTIRMASI DEVAM
ETMEKLE BIRLIKTE GAP PROJESINDE IHALE ALAN FIRMALARIN ;
A. MERIT INTERNATIONAL INC (ISRAIL)
B. BERTI-BRUDO-JAKOB BEHAR (ISRAIL)
C. ZINKAL (ISRAIL)
Ç. ARAT LTD (ISRAIL)
D. PAL-YAL, MERAZ (ISRAIL)
E. SORTEL B.V. (HOLLANDA)
F. KOÇ
HOLDING-SUMITOMO (TÜRKIYE-JAPONYA) OLDUGU YÖNÜNDE BILGILER ALINMISTIR.
5. ÖTE YANDAN, SANLIURFA ILININ SURIYE ILE
OLAN SINIR BÖLGESINDEKI TOPRAKLARIN MAYINDAN TEMIZLENMESI KONUSUNDA BÖLGEDE
YOGUN DERECEDE UGRASLAR VERILMEKTEDIR. SÖZ KONUSU TOPRAKLAR ILE, ÖNÜMÜZDEKI
DÖNEMDE ÖZELLESTIRME KAPSAMINA A-
LINAN
CEYLANPINAR TIGEM ÇIFTLIK ARAZISININ ÖZELLESMESI DURUMUNDA, ISRAIL ASILLI IS
ADAMLARININ; BU BÖLGELERDE DOGRUDAN
VEYA DOLAYLI OLARAK TOPRAK SATIN
ALARAK/KIRALAYARAK BÖLGEDE TARIM VE HAYVANCILIK ÇALISMALARI
IÇERISINDE BULUNACAGI YÖNÜNDE
BILGILER ALINMISTIR.
6.ÖTE YANDAN;
A.BAZI YAHUDI
ASILLI KISILERIN BÖLGEMIZDE, ILIMIZIN
ILERI GELENLERI ILE IRTIBAT KURARAK VE KÖYLERI DOLASARAK TOPRAK ALMA YÖNÜNDE
GIRISIMLERDE BULUNDUKLARI VE SANLIURFA
ILI NÜFUSUNA KAYITLI VATANDASLAR ADINA ALINAN TOPRAKLARIN ISRAIL SIRKETLERI TARAFINDAN
DOLAYLI OLARAK UZUN SÜRE IÇIN KIRALANDIGI,
B.SANLIURFA IL
MERKEZINDE BULUNAN BAZI YAHUDI ASILLI KIMSELERIN, KENDI ADINA IL
MERKEZINDEKIÖNEMLI GÖRÜLEN YERLERDE YÜKSEK FIYATLARA ARSAALMA ÇALISMASI
YAPTIKLARI VE SANLIURFA NÜFUSUNAKAYITLI
BAZI SAHISLARIN TOPRAK ALARAK TARIMSAL ARASTIRMALAR YAPTIKLARI YÖNÜNDE
TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ALINMISTIR.
7.ISRAIL ILE
BAGLANTISI OLDUGUNA DAIR TEYID E-DICI BILGILER OLMAMAKLA BIRLIKTE,
A. K.
SIRKETLER GRUBUNA BAGLI OLAN
"K.-A." SIRKETININ ;
(1) NISAN 2OO3'DE, SANLIURFA-MARDIN YOLU
ÜZERINDEKI HAYVANCILIK VE BESI ÇIFTLIGI KOMPLEKSININ FAALIYETE BASLADIGI, ARAZI HARIÇ 17 MILYON ABD DOLARI YATIRIM
ÖNGÖREN BIR PROJEYLE, ORTALAMA 1.000 ADET INEK BESICILIGI, YILDA 9 MILYON SÜT
ÜRETIMI ILE BESICILIGE HIZMET VERECEK YEM BITKILERI TARIMI IÇIN ENTEGRE BIR
TESIS PLANLADIGI, BU MAKSATLA FABRIKA ALANI ÇEVRESINDEKI SULU TARIM
YAPILABILECEK TOPRAKLARI ALMA YÖNÜNDE
GIRISIMLERININ OLDUGU, BUNU DA KOÇ VAKFI'NIN IMKANLARINI KULLANARAK VAKIF
ARACILIGI ILE GERÇEKLESTIRDIGI,
(2) KURULDUGU ZAMANLARDA SIRKETIN YÖNETIMINE ETKI
EDEN 10-15 YAHUDI ASILLI KISININ
BULUNDUGU, HALEN BU SAYININ IKI KISI ILE SINIRLI KALDIGI,
(3) 2003 YILI IÇERISINDE SANLIURFA ILI MERKEZ
ILÇEYE BAGLI BAZI KÖY VE MEZRALARDA TARIMSAL ÇALISMA IÇIN YÜKSEK FIYATLARDA
ARAZI SATIN ALDIGI, HARRAN SIVEREK ARASINDA SULU TARIM YAPILAN BAZI ARAZILERI ALMA
VE BU BÖLGEDE BIR ÇIFTLIK PROJESI OLUSTURMA YÖNÜNDE GIRISIMLERDE BULUNDUGU,
ANCAK SONUÇ ALAMADIGI,
(4) HARRAN OVASINDA TÜRKIYE'NIN EN MODERN SÜT
VE ET ENTEGRE TESISLERI KURMA PROJESINI HAYATA GEÇIRME ÇALISMALARININ DEVAM
ETTIGI, SULAMA KONU SUNDA DÜNYA ÇAPINDA DENEYIMLI ÜRETICI FIRMALARLA
DISTRIBÜTÖRLÜK ANLASMALARI YAPTIGI, BU FIRMALARIN; NAANDAN
SULAMA SISTEMLERI (ISRAIL)
VE VALLEY SULAMA SISTEMLERI (USA) OLDUGU,
(5) AYRICA,
SANLIURFA ILINDE BIBER
FABRIKASI, TRAKMAK VE BORSAN GIBI IS SAHALARI KURDUGU YÖNÜNDE BILGILER
ALINMISTIR.
B.SANLIURFA
ORGANIZE SANAYI BÖLGESINDE BULUNAN VE ASIL SAHIPLERI G. K. E. BASKANI F. S. ILE
IS-RAIL'LI BIR ORTAGININ OLDUGU "G..S" TEKSTIL FIRMASININ ;
(1) HARRAN VE
BOZOVA ILÇESININ BAZI KÖYLERINDE TARIM ÇALISMALARI YÜRÜTTÜGÜ,
(2) SANLIURFA
MERKEZ HASIMIYE SEMTINDE BIR HANDA BULUNAN DÜKKANI, ISRAIL ESKI GENEL KURMAY
BASKANI MOSE DAYAN ADINA BIR MÜZE HALINE GETIRMEK MAKSADIYLA, 1 MILYON DOLAR
KARSILIGINDA ALMAK ISTEDIGI, ANCAK SONUÇLANMADIGI ISTIHBAR 0-LUNMUSTUR.
8.AYRICA HARRAN
ILÇESINDE YASAYAN YAHUDI VE ERMENILERE MADDI YARDIMDA BULUNULDUGU, YINE
ISRAILLILER TARAFINDAN HARRAN ILÇESINDEKI KUTSAL SAYILAN "YAKUP'UN KUYUSU"
ADLI YERI RESTORE ETME PLANLAMALARI YAPILDIGI YÖNÜNDE TEYIDE MUHTAÇ BILGILER
ALINMISTIR.
DEGERLENDIRME;
1.GAP'IN ÖNEMI
TÜM DEVLETLER TARAFINDAN BILINMEKLE BIRLIKTE, ULUSAL MENFAATLER IÇIN
ISRAIL'INDE BU PROJEDE GÖZÜNÜN OLABILECEGI KIYMETLENDIRILMEKTEDIR.
2.ELDE EDILEN
TEYIDE MUHTAÇ BILGILER ILE BASINDA YER ALAN HABERLER ÇERÇEVESINDE, ISRAIL
DEVLETININ;
A.SANLIURFA ILI
BÖLGESINDE BÖLGE VATANDASLARI, BÖLGEDE FAALIYET GÖSTEREN BAZI SIRKETLER ADINA TOPRAK
SATIN ALARAK BU TOPRAKLARDA DOGRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK BAZI YATIRIMLAR YAPMAK
GAYRETI IÇERISINDE OLABILECEGI,
B.YER ALTI VE
YER ÜSTÜ KAYNAKLARI KONUSUNDAKI ARASTIRMA GAYRETLERINI ISRARLA SÜRDÜREREK
BÖLGEYE YÖNELIK PROJELER IÇERISINDEKI YERINI SAGLAMLASTIRMA DÜSÜNCESINDE
OLABILECEGI,
C.SU SORUNU YASADIGI,
KALICI SU TEMIN ETME YÖNÜNDEKI UGRASLARINI DAHA DA ARTIRARAK BÖLGEDEKI MEVCUT
SU KAYNAKLARINI KENDI KONTROLÜNE ALMA YÖNÜNDE ÇALISMALARINI DEVAM
ETTIREBILECEGI,
Ç.BÖLGEDE
KURULAN VEYA KURULACAK OLAN SIRKETLERI KENDI GÜDÜMÜNDE ÇALISTIRARAK VEYA KENDI
GÜDÜMÜNDE YENI SIRKETLER KURARAK BAHSI GEÇEN EMELLERINE ULASMA YÖNÜNDE
PLANLAMALAR IÇERISINDE OLABILECEGI,
D.AYRICA BÖLGEDE
YASAYAN YAHUDI, ERMENI A-ZINLIGI HER YÖNDEN DESTEKLEYEREK GAP VE TÜRKIYE
ALEYHINE DEGISIK FAALIYETLERDE KULLANMA GAYRETLERINDE BULUNABILECEGI
DEGERLENDIRILMEKTEDIR.
EK OLARAK;
CEYLANPINAR
ILÇESINDE ALINABILECEK ARAZININ, TARIM ISLETME MÜDÜRLÜGÜ KONTROLÜNDE OLDUGUNU,
2002 YILINDA ISRAIL FIRMALARININ 10.000 DEKAR ARAZI KIRALAMAK IÇIN TARIM
ISLETMELERI GENEL MÜDÜRLÜGÜNE TEKLIFTE BULUNDUKLARI, TARIM ISLETMELERI GENEL
MÜDÜRLÜGÜNCE KABUL ETMEDIGINI,
CEYLANPINAR
TARIM ISLETME MÜDÜRLÜGÜNE AIT ARAZININ ÖZELLESTIRILMESI DURUMUNDA, EN GÜÇLÜ
ALICININ ISRAIL FIRMALARI OLDUGUNUN DEGERLENDIRILDIGI, BUNUNLA ILGILI
CEYLANPINAR ILÇESINDE HERHANGI BIR FAALIYETIN TESPIT EDILEMEDIGINI.
EK: 4
29 ARALIK 2003
ISRAIL BILGI
NOTU
SANLIURFA ILINDE
ISRAIL ADINA FAALIYET GÖSTEREN, ISRAIL ADINA ARAZI ALAN FIRMALAR ILE S.-T.-A.
K. SIRKETINDE ÇALISAN ISRAIL ASILLI MÜDÜRLER VE ZIRAAT TEKNISYENLERI HAKKINDA
YAPILAN ARASTIRMA SONUCUNDA ELDE EDILEN BILGILER ASAGIYA ÇIKARILMISTIR.
1.SANLIURFA
ILINDE FALIYET GÖSTEREN Ö. K. SAHIPLERI A. Ö. ILE A. Ö. BUNLAR ERMENI ASILLI
ISRAIL ADINA AKZIYARET VE HARRAN TARAFINDA ARAZI ALDIGINI.( TEYIDE MUHTAÇ )
2.SANLIURFA
ILINDE FALIYET GÖSTEREN M. O. SAHIBI Ö. K.
SAHSIN GAYRI MÜSLIM OLDUGUNU, ISRAIL ADINA SANLIURFA ILINDE TARAFINDAN
ARAZI ALDIGINI.( TEYIDE MUHTAÇ )
3.HARRAN VE
BOZOVA BÖLGESINDE YASAYAN ÇIFTÇILERIN ISRAIL ADINA TOPRAK ALDIKLARINI (TEYIDE
MUHTAÇ )
4.SANLIURFA ILINDE
BASKA FIRMALAR ADINA SATILAN ISRAIL TOHUMLARININ ASIRI OLDUGUNU, BU TOHUMLARIN
BIR SEFER KULLANILDIGINI .
5.SANLIURFA
ILINDE FAALIYET GÖSREREN T. Z. A. L.S.'NIN ÜÇ ORTAGININ OLDUGUNU, BUNLARIN i.
K. -S. M.K. ILE S. K.'UN ARASTIRMAYA
DEVAM EDILIYOR OLDUGUNU ARZ EDERIM.
EK: 5
31 ARALIK 2003
ISRAIL BILGI
NOTU
SANLIURFA ILINDE
ISRAIL ADINA FAALIYET GÖSTEREN, ISRAIL ADINA ARAZI ALAN FIRMALAR ILE S.-T.-A.
K. SIRKETINDE ÇALISAN ISRAIL ASILLI MÜDÜRLER VE ZIRAAT TEKNISYENLERI HAKKINDA
YAPILAN ARASTIRMA SONUCUNDA ELDE EDILEN BILGILER ASAGIYA ÇIKARILMISTIR.
1.ISTANBUL ILI
OSMANBEY'DE IKAMET EDEN S.URFA NÜFUSUNA KAYITLI YAHUDI DÖNMESI I. Y. N. ADLI
KISININ DÖVIZ BÜROLARI ILE TEKSTIL FABRIKALARININ, SAHSIN ARAP ÜLKELERI ILE
ÇALISTIGINI, ESININ YAHUDI OLDUGUNU, ES ÇEVRESININ KUVVETLI OLDUGUNU, BU SAHSIN
ESININ ÇEVRESINI KULLANARAK ISRAIL ADINA BAZI FAALIYETLERDE BULUNDUGUNU, ESININ
AKRABASI OLAN HAIM ADLI KISININ 7 SENE ÖNCE TAKRIBEN (1997) SENESINDE S. K. ILE
S.URFADA BIRLIKTE VAKIF VE OKUL AÇTIGINI, VAKIF ARACILIGI ILE VEYA VAKIF
NÜFUZUNU KULLANARAK HAZINE ARAZILERININ VEYA ÖZEL ARAZILERININ (K.-A. B. VE T.
Ü. A.S ) GERI KALAN BIR KISIM ARAZIYI A. B. ISIMLI SAHSIN SATIN ALDIGI VE BUNU
K.-A. SIRKETINE SATTIGINI, 2-3 YIL ÖNCE SIRKETIN O ZAMANKI MÜDÜRÜNÜN A. B. OLDUGUNU
ANCAK DAHA SONRA ISTEN ATILDIGINI, SIMDIKI GENEL MÜDÜRÜN R. T. OLDUGUNU,
HAIM'IN SIRKETININ ARAZI BÖLÜMÜNE A. T. (MOSSAD AJANI OLABILIR) SAHSINDA HAYVAN
BÖLÜMÜNE BAKTIGINI.
2.ISÇILERIN BIR
BÖLÜMÜ K. B. BIR KISMIDA H. BANKASINDAN MAAS ALDIKLARINI. A. B. (RUM) BÖLGENIN
I-LERI GELENLERI ILE IRTIBATA GEÇEREK ESKI SANLIURFA MILLETVEKILLERINDEN OLAN
CENAP GÜRPINAR'IN OGLU KASIM GÜRPINAR'A AIT OLAN 9 KÖYDE ARAZI ALARAK BIR
ÇIFTLIK YAPMAYA ÇALISTIKLARINI (SIVEREK-HILVAN ARASI OLABILIR) GEÇEN SENE SEDAT
BUCAK'IN DA ARAZISINI ALMA GIRISIMINDE BULUNDUKLARINI. ANCAK SEDAT BUCAK'IN
KABUL ETMEDIGINI, SIVEREK BELEDIYE BASKAN YARDIMCISI HASAN ÇELEBININ
HILVAN'LA-SIVEREK ARASINDA 9 KÖYÜ BULUNDUGUNU... KÖYÜN ARAZILERINDE MEYVE
BAHÇELERINI ISTEDIKLERINI ANCAK HASAN ÇELEBI'NIN HENÜZ VERMEDIGINI, AYRICA
DIYAR-BAKIRDA ATIK AILELERI ILE AKYILLAR AILELERININ KENDI ARAZILERININ BIR
BÖLÜMÜNÜ BU SAHISLARA SATTIKLARINI VE SU ANDA BU ARAZILERDE PAMUK EKIMI
YAPILDIGINI.
S. SIRKETINDE
K.-A. ILE ORTAK OLDUGUNU, K. A.'NIN ITHALAT VE IHRACAT BAGLANTILARI, 15.000
HAYVAN -7.000 BESI, DIGERININ SÜT ÜRETILDIGINI, ETIN BIR KISMININ MARETE
GÖNDERILDIGINI.
BÜTÜN TOPRAK
ALIMLARINI S. K. V. ILE YAPTIKLARINI.
I. Y.'IN
(ISTANBUL'DA YASIYOR) AYRICA TRAKYADA 700 DÖNÜM SULU ARAZI ALDIGINI, HAIM VE
IBRAHIM'IN SAMIMI DOSTU OLDUGUNU, S. FIRMASININ ISRAIL ABD ORTAKLI BIR FIRMA
OLDUGUNU, 2003 YILINDA A. B. TARAFINDAN K. A.NIN YANINDAKI ARAZI KIRALANMISTIR.
K. A.
KURULDUGUNDA 10-15 YAHUDI ÇALISIRKEN SU ANDA 2 ZIRAAT YÜKSEK MÜHENDISININ
ÇALISTIGINI.
EK:6
02 OCAK 2004
ISRAIL BILGI
NOTU
1.O. P.: SURUÇ
ILÇESI NÜFUSUNA KAYITLI DOKTOR (HARRAN
ILÇESINDE GÖREVLI ) ANCAK A., K. KÖYÜ SAGLIK MERKEZI LOJMANINDA OTURUR. TEDAS
VE DEVLET HASTANESI ILE MERKEZ SAGLIK OCAGINDAKI KÜRT KÖKENLILER ILE GRUP
OLUSTURMAYA ÇALISIYOR, A. ILÇESINDE ECZANE ISLETIR. ISRAIL BAGLANTILI S. B.
FABRIKASININ SAHIBI ILE BAGLANTILIDIR. (IL MERKEZ MINTIKASINDA) AYRICA R. VE C.
KUYUMCULUK DÜKKANLARININSAHIPLERI ILE BAGLANTILIDIR.
2.M. D.: H.'DE
G. HANIN KARSISINDA TERZI DÜKKANI VAR. TERZININ ISMI SARON ISIMLI YAHUDIDIR. O.
P. ILE BERABER IKI ADAMI ILE BIRLIKTE YAKININDAKI ON AILE ILE AKÇAKALE, HARRAN
VE SANLIURFA IL MERKEZINDE 476
PARÇA BASKALARININ ÜZERINE
ARSA ALIMLARI MEVCUTTUR.
3.R. D.: H.'DE
GÜMRÜKHANI (ESKI ISMI HANEDAYAN) BU SAHSIN DÜKKANI KUMAS SATAN KÜÇÜK DÜKKANIN YANINDA,
SAKALLI ÇAYCININ TAM KARSISINDA DÜKKANI VAR. BU DÜKKANA MOSE DAYAN'IN TORUNU 1
MILYONDOLAR TEKLIF ETMIS SONUÇ BELLI DEGIL.
4.DOKTOR I. B.:
MUHTEMELEN IL MERKEZ ÇUKURDORUÇ KÖYÜNDE (YAHUDI KÖKENLI). BUNUN 6.000 DÖNÜM ARAZISI
VAR OLUP, ARAZISINI KORUSUNLAR DIYE 100 150 KISIYE PARA VERMISTIR. HALEN
KENDISININ AVUKATLIGINI ISE SANLIURFA MILLETVEKILI ADAYI AVUKAT I. N. ISIMLI
SAHIS YAPMAKTADIR.
5.H. B.:
ADIYAMAN KAHTA ANCUS KÖYÜ NÜFUSUNA KAYITLI O. B.'IN OGLUDUR. ERMENI KÖKENLI
OLUP, IL MERKEZ BÖLGESINDE G. B. SIRKETININ SAHIBIDIR.
6.CEYLANPINAR
TIGEM'DE DAHA ÖNCE YERLESEN GÖÇERLER
SEKIZ KÖY OLUSTURMUSLAR, O KÖYDE TOPRAKLAR IÇIN ZILLIYETLIK ELDE ETMEK
MAKSADIYLA GIRISIMDE BULUNMUSLARDIR. MGK GÜNDEMINDE BU KONU VARDIR.