IRKÇILIK

IRKÇILIK

Fevzi BOZKURT
Ekonomi


Prof. Dr. Sinan ÖZBEK tarafindan yazilan IRKÇILIK kitabini irkçilik olgusunu geçmisten günümüze örneklemelerle ve anlasilir bir dille ele aldigi için seçildigini düsünerek okudum. Kitapta irkçilik öncelikle kronolojik olarak filozof ve düsünürlerin ortaya attigi kelime anlami, kavram ve kuramlarla derinlemesine ve genis bir sekilde anlatilmaya çalisilmistir. Ilerleyen bölümlerde ise Antik Çag'dan baslamak üzere çag çag incelenerek günümüze kadar irkçilik hareketlerinin nedeni ve sonuçlarini, insanlarin fiziki yapisi, dini yapisi ve kültürel yapilarini ele alinarak açiklanmaya çalisilmistir. Ülkemizde yasanan irkçilik hareketlerine derinlemesine olmasa da son bölümlerde deginilmis ve ülkemizin durumu hakkinda degerlendirmeler yapilmistir.
Irk kavraminin kelime anlami üzerinde oldukça fazla zaman ve sayfa ayrildigini düsündügüm kitapta Immanuel GEISS, Albert MEMMI gibi çalisma alani irkçilik olan diger birçok filozofun irkçilik kelimesinin kökeni, tarihi ve gelisimi hakkindaki tanim ve kuramlarina uzun uzun yer verilmis ve ilerleyen bölümlerde de ayni yöntemi kullanarak devam edilmistir. Tabi buna paralel olarak ülkemizi ilgilendiren irkçilik kavramlarinda bazi Türk yazarlarin görüs ve tanimlarina yer verilmistir. Irkçilik kelimesinin anlam ve kavramlarinin açiklanmasi bölümünde bana göre çok ve gereksiz sekilde zaman ve sayfa kaybedildigini düsünüyorum çünkü irkçiligin kelime manasindan, kavramlarindan çok insanlarin bu olguyu nasil algiladiklari, kendince nasil asilabilecegi yada durum tespiti seklinde ele alinmasi gerekirdi. Bu sekilde hem okuyucunun dikkati canli kalir hem de konunun daha iyi anlasilmasi saglanabilirdi. Tabi bu degerlendirmem kitabin giris bölümü için geçerli ilerleyen bölümlerde yazar irkçiligi kronolojik sira ile çaglara bölerek her çagda yasanan irkçilik hareketinin nasil oldugunu ve neden kaynaklandigi yine zamanin filozoflarinin görüsleri isiginda degerlendirerek katildigi yada katilmadigi görüsleri de belirterek açiklamaya çalismistir.
 
Çaglara bölerek anlatima Antik Çag'dan baslanilmistir.Antik Çag'da irkçiligin insanlarin fiziksel özellikleri üzerinden yapildigini belirterek beyaz tenli insanlarin esmer tenli insanlara irkçilik yaptigini ve onlari kendilerinden alt tabaka olarak gördüklerini belirtmistir. Ayrica beyaz tenli insanlarin esmer tenli insanlari kendilerine hizmetçi ve köle olarak gördüklerini Albert MEMMI, Aristoteles ve Leon POLIAKOV gibi düsünürlerin görüsünü aktararak belirtmistir. Bahse konu filozof ve düsünürlerin hepsinin konuya bakis açisinin farkliligindan bahsetmis ve katildiklarini veya katilmadiklarini belirtmistir. Yazar burada Antik Çag'da bile insanlarin birbirlerine üstünlük kurma çabasi içerisinde oldugu ve bunu fiziksel özellikleri üzerinden yaptigini ve irkçilik kavraminin çok öncelerden var oldugu yeni bir olgu olmadigi mesajini vermektedir. Irkçilik olgusunun dönem ve çaglarda farlilik gösterdigini belirten yazar ilerleyen bölümlerde ekonomik yönden irkçiligin etkileri ve topluma zararlari üzerinde durmustur. Bu olayi ekonomik açidan küresel güçlerin irkçiligi kendi menfaat ve çikarlarini koruma adina kullandiklarini belirtmistir. Yani piyasayi elinde bulunduran tekellerin irkçilik sayesinde bulundugu konumu koruyup ve güçlendirdiginden bahsetmistir. Bunu da alt tabaka olarak görülen dislanmis. irkçilik yapilan insanlarin kullanilarak en ucuz ücret ve maksimum çalisma ile sömürüldüklerini bunun  paralelinde kendi mal varliklarinda ki artisi bir nevi çok is az maas denkleminden faydalanarak konuyu açiklama çalismistir. Diger bir yandan irkçiligi maruz kalan kesimin kendilerini bulunduklari topluma adapte edebilme. kendilerini kabul ettirme sikintisi içerisinde oldugu için çalisma sartlari ve is verenlerin uygulamalarina ses çikarmamak zorunda oldugunu tespit etmis ve dolayisiyla bu irkçilik olgusunun isverenlerin isine yaradigini  vurgulamistir. irkçiligin diger etkenlerinden bahsederken yabancilara yapilan irkçiliga deginmis ve kendinden olmayanlarin dislanmasi olgusunu derinlemesine filozoflarin görüs ve kuranlari dogrultusunda islemistir. Bunu yasadigimiz çevrede göç ile yasanan yerlesim degisikliginin yada zorunlu çevre degisikliginin etkisi ile yeni gidilen yerdeki insanlarin gelenlere irkçi yaklasim ve 'Bizden degil' görüsünün etkisi ile yasanan sikintilari anlatmaya çalismistir. Bu konunun devaminda ise Cinsiyetçilik üzerinden yapilan irkçilik konusu üzerine yogunlasmis ve konuyu enine boyuna aktarmistir. Cinsiyetçilik  yoluyla yapilan irkçilikta genellikle erkeklerin kadinlardan üstün olmasi olgusu ile bayanlar üzerinde kurulan baskidan bahsetmistir.Yazar burada bir çok filozoftan örnek vermis ve verilen örneklerde çogu filozof Irkçilik ile Cinsiyetçiligin birlikte ele alinmasi gerektigi fikrinde birlesmistir.Yazar burada bir kisim verilen örnekleri dogru bazilarini ise yanlis bularak kendi fikrinin hangisine yakin oldugunu belli etmistir.Burada bir kisim bayanlarin da bu tip bir fikirle gerek erkek bir sahsa gerekse hem cinsine irkçi yaklasimla yaklasabilecegini belirtmistir. 
Ülkemizin ve dünyanin genelinde yasanan bir olgu olan Milliyetçilik kavramini da yazar irkçilik ile açiklamaya çalismis bu konuyla alakali görüsleri ifade etmistir. Milliyetçilik kavramini suiistimal edilen bir olgu olarak açiklamaya çalismis, belirli bir kesim tarafindan gerek siyasi gerekse ekonomik alanlarda menfaat temini etmek amaciyla kullanildigi iddia etmistir. Bu iddiasini toplumun vatan ve millet sevgisini suiistimal ederek, toplumu birlikte yasadiklari yabanci ve kendinden olmayan insanlara karsi kiskirtma yoluyla belirli bir kesimin destegini alarak siyasi yada ekonomik güç elde etmeye çalisan guruplarin varligindan bahsederek örneklendirmistir. Burada toplum tarafindan dislanan insanlarin bazi kötü ve zor  islerde kullanildigini ve haklarinin yendigini, bu sekilde onlari kullanan insanlarin kendilerine menfaat sagladigini ve bu olayin genellikle global bazda bazi güçlerin kullanarak irkçiligi destekledigini belirtmektedir. Diger bir taraftan yine Milliyetçiligin kullanilmasi yoluyla siyasi rant elde etmeyi, insanlarin milli duygularini sömürmek suretiyle taraftar kazanarak "biz onlarla mücadele ediyoruz" tezini gelistirerek yabanci yada kendinden olmayan kesimle sürekli bir rekabet ve üstünlük kurma yönünde söylemde bulunarak insanlarin oy ve destegini alma seklinde açiklamistir. Bunu örneklendirerek iddiasini pekistirmistir. Bu sekilde irkçiligin bazi tekel ve güçlerin isine geldigini ve bunu Milliyetçilik adi altinda yaptiklarini anlatmistir.
Son yüzyilda irkçilik kavraminin eskiden oldugu gibi ten rengi yada fiziksel özellik üzerinden degil de Kültürel Irkçilik kavrami üzerinden açiklanmasi yada irdelenmesi gerektigi fikrini ortaya atan yazar bu konu üzerinde epey durmus dünya ve ülkemizden örnekler vermistir. Dünyada yasanan Kültürel Irkçiligi ülkelerin birbirlerine üstünlük kurma çabasindan bahsederek açiklamaya çalismistir. Yani bir ülkenin diger bir ülkeye "biz sizden üstünüz" tezini kabul ettirmeye çalistigini, bunun paralelinde üstünlük iddia eden ülkenin diger ülkeyi hor görmesi ve asagilamasini irkçilik ekseninde degerlendirmistir. Bir de bu üstünlük olgusunun ülkelerin tutumu ile vatandasina yansidigini ve bir müddet sora üstün olarak görülen ülke vatandasinin da kendisini diger insanlardan büyük görerek farkli ülke vatandaslarini hor görme ve asagilama gibi durumlar içine girebilecegini belirtmistir. Irkçiligin ülkemize yansimasini sadece Kürtler üzerinden ele almamis genis bir perspektiften bakarak ele almistir. Verdigi bazi örneklerle ayni görüs ve inanç birligi içerisindeki Türk ve Kürt vatandasin bir araya gelerek farkli görüs ve inanca sahip vatandasa dislamak, yok saymak ve asagilamak yoluyla irkiçilik yapabilecegi iddiasini ortaya atmistir. Diger taraftan ülkemizin kanayan yarasi olan Kürt sorununa kisaca deginerek yine bazi yabanci filozof ve Türk yazarlarin görüslerini nakletmis ve bu konulardan bazilarina "katiliyorum" yada "katilmiyorum" seklinde genelde yüzeysel yorumlarla durusunu belirtmistir. Burada örnek olarak Türk bir isadaminin yaninda çalisan Kürt isçilerin, Kürt bir isadaminin yaninda çalisan isçiden daha çok para kazandigi örnegini vermis bunu da irkçilik dâhilinde saymistir. Çünkü Kürt bir is adaminin Türk isadami kadar is alabilmesi için Türk’ten daha ucuza yapmasi lazim oldugunu yoksa ayni fiyat araliginda yaptigi takdirde is alamayacagini iddia etmistir. Bunun da yansimasi olarak hem Kürt is adaminin hem de onun yaninda çalisan Kürt vatandasin haksizliga ugradigini ve bu yüzden kendilerini dislanmis hissedebileceklerinden bahsetmistir.
 
Yukarida özetlemeye çalistigim Irkçilik kitabi, irkçiligin kelime köken ve anlamlarini, kavramlarini, kuramlarini uzunca anlatmaya çalisan,  bunu da genelde yabanci filozof ve bir takim Türk yazarlarin fikirleri dogrultusunda anlatan felsefi bir kitap. Burada yazarin katilmadigi görüsleri yazmasi objektiflik adina dogru bir davranis olsa da okuyucunun kafasini karistiracagini hesaba katarsak gereksiz oldugu kanisina variyorum. Ayrica irkçiligin kelime manasinin uzun uzadiya anlatilmasi daha iyi anlasilmasindan ziyade kelime kargasasina sebep olmustur. Burada kelimelerin kökenleri anlatildiktan sonra kronolojik sirayla irkçilik olgusu yüzeysel olarak anlatildiktan sonra son yüz yillarda yasanan irkçilik üzerinde yogunlasilsa daha iyi olurdu diye düsünüyorum. Çünkü ilk bölümlerde kitaba adapte olma konusunda bayagi zorlandim. Ilerleyen bölümler için ise önemli konular üzerinde gerektigi kadar durulmamis diyebilirim. Bence irkçilik olgusunun durum tespiti ve nasil çözülecegi daha önemli oldugu için yazarin tarzi biraz basit ve sikici geldi. Bir de ülkemizde yasanmakta olan irkçilik tespitinin bir kismini ön yargili ve gerçekten biraz uzak buldum. 
 
 
IRKÇILIK
Sinan ÖZBEK
BULUT YAYINEVI

Benzer Kitaplar