Kitapta terör saldirilarina, insanlik tarihide ilk kez Hasan Sabbâh'in 1090
yilinda Alamut Kalesi'ni almasiyla ortaya çikmis olan Hashasîlerleden
bahsedilir. 1092 yilinda Sabbâh'in bir fedaisi, talebe kiliginda yaklastigi
Nizamülmülk'ü öldürür. Selçuklu sultanlarindan olan Melik sah’i da öldüren
hasisiler, Selçuklularin çöküsünü hazirlarlar. Selçuklular çöküse geçtikten
sonra Hashasîler Iran'in kuzeyi, Ortadogu ve tüm bölgeyi kapsayan bir alanda
etkili olmuslar çevrelerine yaklasik olarak dört asirdan fazla bu tip terör
saldirilari, cebir ve siddet ile bölgelerinde korku salmayi basarmislardir.
Yazar kitabinda ilk olarak Iran devriminin öncesinde Iran ve bölge
ülkelerde yasanan olaylar ve devrimin asamalarindan bahseder. Genel hatlari ile
Iran’da 1979 yilinda gerçeklesen Devrim den ve Devrimden sonra Iran Islam
cumhuriyetinde kurulan yeni devlet yapisindan. Bu yapiya kendi düsüncelerini
katan ve devletin baslica hedeflerini belirleyen Humeyni’den çokça bahseder.
Humeyni’nin Iran’da yaptigi devrim ile hem ülkesinde Siilige dayanan bir
teokratik yapi kurmaya çalisirken Hem de deger Islam cografyasinda bulunan
ülkeleri, yapilan devrim konusunda asilamaya, basta Türkiye olmak üzere bölge
ülkelerine etkilemeye çalismistir. Iran devrimi sonucunda kurulan devlet yapisi
içerisinde bulunan devlet adamlarinin kendilerini deger ülke devlet
adamlarindan daha üstün görmeleri ve kendini begenmislik Iran’in ilerleyen
yillardaki dis politikasinda yön vermistir.
Devrimin nedenleri
arasinda Sah yönetiminin halk arasinda popüler olmamasi ve son zamanlarda
Sah'in özellikle ABD'li yetkililerle fazlaca içli disli olmasi gösterilir. Güç
düsüncesi ve seriat istegi mollalar tarafindan güce kavusmak için eski
zamanlardan beri sürdügü. Ancak kisa süren ikinci monarsi döneminin ardindan Tebrizden gelen Sattar han ve Bagir Han komutasindaki Kuvayi milli Tahrani ele geçirdikten sonra seriat yanlisi
mollalar yargilanmis, Seyh Fazlullah Nuri idam edilmis ve seriatçilar böylece bastirilmis. bu baski siddetli bir
sekilde Riza sah döneminde de sürmüs
oglunun döneminde ise daha serbest kalmislardi. 1902 dogumlu Humeyni, özellikle
Ak devrimin ardindan kadinlara oy hakki verilmesiyle beraber ülke içindeki Bati
nüfuzunu bahane ederek, Sah'in politikalarina açikça karsi çikti ve Islam'in
uzlasmaz bir sekilde devlet politikasi olmasi gerektigini belirtti. 1960'larda
sürgüne gönderilen Humeyni önce Türkiye'de, sonra Irak'ta kaldi. 1978'de Saddam
Hüseyin Humeyni'yi Irak'tan kovunca ABD tekeliyetinden çekinen Fransa ona sahip
çikar.
Humeyni devrimden
önce Paris'te kalir. 1 Subat 1979'da Iran'a milyonlarin katildigi bir karsilamayla dönen
Humeyni, cumhurbaskanligina getirir ve ömür boyu devletin dini ve siyasi lideri
olarak kalir. Devrim sirasinda ilk önce liberal, sol ve dini gruplar Sah'i devirmek için birlesmis, Sah'in devrilmesinden sonra
ise iktidara yükselen Ayetullah
Humeyni, muhalif liderleri ve gruplari ortadan kaldirir.
Devrimin olusum sürecinde rantiyeci devlet modelinin petrol krizleri sonucunda
çökmesi etkili olur.
Muhammed Riza Sah'in
Iran’in gereksinimleriyle örtüsmeyen tarim politikalari kirsaldan Tahran'a göçü
hizlandirmis ve büyük kentlerde siyasi Islam'a yönelen bir alt sinif
yaratmistir. Iran Devrimi'nin olusumunda Amerika'nin Insan Haklari Politikasi
ivmeyi arttirici bir rol oynamistir. Aydinlar yayinladiklari açik mektuplarla
demokratiklesme isteklerini belirtirken, ABD'nin de bu süreçte Sah'a baski yapacagini
düsünmekteydiler. Devrim sürecinde farkli gruplar sahi devirme amaciyla
birlesmis, Islamcilar bu süreç içinde güçlenerek devrimi bir Islam Devrimi'ne
ve demokrasi sloganiyla solcu, muhafazakar, aydin grup ve halki birlestirerek
zafere ulastiklari diger gruplari saf disi birakarak sonunda dünyanin en
acimasiz diktatörlüklerinden birine dönüstürmüslerdir. Devrim sonucunda Iran
bayragindan yüz yillar ve kimi yazara göre binlerce yildir Iran’in simgesini
olusturan Aslan ve Günes amblemi kaldirilmis yerine Islam cumhuriyeti amblemi olan
"Allah" yazisinin logo sekli konmus ve çesitli itirazlara neden olmus
ancak varligini günümüze kadar sürdürmüstür.
Iran devlet politikalarina uygulanan yaptirimlarin bir bölümü Iran’in
nükleer faaliyetlerinin barisçil olmamasi iddiasina, önemli bir kismi da
Iran'in terörizmi destekledigi iddialarina dayandirir. Iran, Ahmedînejâd
döneminde de ABD Disisleri Bakanligi tarafindan "terörizm destekçisi
ülke" olarak ilan edilmistir." Bu dönemde Iran, Bati karsiti militan
gruplara artik açiktan malî yardim yapacak bir duruma gelmistir. Tahran
yönetiminin hâlihazirda Lübnan'daki Hizbullah ile Gazze Seridi'ndeki Hamas
örgütlerine madden ve manen yardimlarda bulunmustur.
Islam devrimi sonucu
olarak is basina gelen ilk hükümet liberal-Islami bir hükümet olsa da
mollalarin çesitli oyunlariyla saf disi birakilan liberal kesimden kalan son
yasalar ise Mahmut Ahmedînejâd hükümeti tarafindan yok edilmis,
ülke diplomatlari tasfiyeye edilmeye baslanmistir. Dini lidere bagli olamayan
kimse kamu personeli olarak çalisamayacak sloganiyla harekete geçen Ahmedînejâd
tarafindan tasfiye edilmeden önce yurtdisindaki birçok diplomat elçiliklerden
kaçmis ve siginma talebinde bulunmustur. Haber ajanslarina verdikleri
demeçlerle yanki uyandiran Iran diplomatlarin kaçisini hiç bir zaman
Ahmedînejâd hükümeti kabul etmemistir. Dünya çapinda 2009 Kasim ayninda yapilan
nükleer pazarlik olayi Iran’in son diplomatik çabasinin yikimi olarak kabul
edilen olayda diplomatlarin yaptigi anlasma dini lider tarafindan protestosuyla
sonuçlanmis ülke genis çapli bir ambargoya sürükledigi ifade eder.
Devrim den sonra
cumhurbaskani seçilen Rafsancani döneminde Iran komsulari ile yakin iliski
içerisinde olmaya özen gösterirken kendi bölgesine uzak ülkelerde faal olan
terör örgütleri ile iliskilerini gelistirmekten kaçinmaz.
Rafsancani den sonra Iran’da cumhurbaskani olarak seçilen hatemi döneminde
ise terörizme dayali Iran devlet politikalarindan uzak durmaya çalisan hatemi
buna fazlaca engel olamaz.
Iran rejimi, gelistirmek için, 2005 yilinda cumhurbaskani seçilen Mahmud
Ahmedînejâd 'in askeri, siyasî, ekonomik faaliyetlerde etkisi etkili bir
politika izler. Iran bölge içerisinde bazi alt seviyedeki guruplari
desteklerken, 2003 yilindan sonra Amerikan isgaline giren Irak’ta çok kanalli
bir yumusak güç stratejisi izlemektedir.
Devrim sürecinin sonucunda 1979'dan sonra ilkenin politik geçmisine
bakildiginda ülke bir Ortadogu ülkesi olarak zirveden düsüse geçmis teröre
verdigi destekle uluslararasi arenada aciz bir ülke halkinin gözünde düsman
olarak benimsenen, neredeyse politikaci olarak tepede bulunanlarin tamami
Devrim muhafizlarina mensup askerlerden olusan karanlik geçmislere sahip kimi
zaman devletin tepesinde yer alan kisilerin isimlerinin dâhil sahte oldugu
(örn. Humeyni’nin gerçek soyadi Müstafi Hasimi Rafsancani’nin ki ise Behbahani
oldugu ortaya çikmistir.) kisilerce yönetilen bir devlet durumuna gelir. Mahmud Ahmedinejadin ise devrim muhafizlarina mensup
bir asker olarak Iran Irak savasinda cepheye gidip gitmedigi, istihbarat teskilatina
mensup olup olmadigi, yurt disi operasyonlarda tetikçi olarak görev alip
almadigi halen meçhul olsa da bir kismi kendi tarafindan digerleri ise
istihbarat örgütleri ve muhalifler tarafindan iddia edilir.
Islam Devrimi sonucu
anlatildigi gibi Iran’da yasam kosullari iyice zorlasmis ve giderek
diktatörlügün siddeti artan hükümetin halka baskisi artmaktadir. Bu baskinin
sonucu 2009'da bir halk isyanina dönüsmüs ancak bu isyan da kanli bir sekilde
bastirilmaya çalisilmistir. Devrimden önce monarsik bir hükümete sahip olsa da
halkin temel geçimini saglayan hükümetin yerini devrime destek veren egitimsiz
halki arttirmaya çabalayan bir hükümet almistir. Ayrica devrimden önce piyasada
gençler ve özellikle üniversite mezunu gençler için bol is bulunur iken günümüzde
Ahmedinejad hükümetinin haftada bir saat ücret karsiligi çalisan kisiyi çalisan
hesaplamasiyla dâhil issizlik orani %25i asmaktadir. Ahmedinajda yönlendirilen elestirilere yanit olarak söyle demistir: "herkes
bizim %25lik issizlik oranimizi görüyor ama hiç kimse kalan %75i
Islam cumhuriyeti çalistiriyor demiyor". Ayrica fabrikalarin kapanmasi
veya maas vermemesini takiben olusan protestolar özellikle onun döneminde kanli
bastirilmis ve aylarca birçok fabrika maas ödememistir.
Devrimi takiben
yasanan ABD büyükelçiligini basip rehine olayinin yasanmasiyla beraber Amerika
tarafindan Ambargo uygulanan Islam Cumhuriyetine uygulanan ambargo yasalari
devaminda gelen muhaliflerin ve Shapour Bakhtiyar gibi eski devlet büyüklerinin Iran disinda terör edilmesi, Arjantin Museviler
merkezi bombalama olayi, Ahmedinejadin nükleer politikalariyla beraber Birlesmis Milletler tarafindan artarda
siki ambargo planlari uygulanmistir. Bu ambargolar her ne kadar hükümet
tarafindan önemsiz tasvir edilse de süphesiz ki ülkede genis ticari kayiplara
neden olmustur.
Ayrica bu ambargolar
ve özellikle Devrim muhafizlari’nin yoksullastirip sahiplenme politikasi olarak bilinen aksiyonlariyla
fabrikalar artarda kapanmis petrol disi ülke ihracati 2009'da 1978'in 3te
birini dâhil görememistir. Özgürlük yönünden degerlendirildiginde Islam devrimi
Medyanin özgürlesecegi sloganiyla zafere ulasmis ancak Agustos 1979'dan
günümüze kadar yüzlerce gazete kapatilmis hiç bir özel TV/Radio yayinina izin
verilmemistir. Besij adi verilen Devrim Muhafizlari’nin sivil kolu kuruldugu günden
beri Islam cumhuriyetinin gayri resmi baski kolunu olusturmus muhalifleri
bastirmakta basrolü oynamistir.
Ortadogu ülkeleri
arasinda müttefiklik iliskileri olarak en uzun süre müttefik olarak Iran ve
Suriye’nin kaldigini belirten yazar, iki ülkenin kendi çikarlari ile deger
ülkenin çikarlarinin ortak olmasindan kaynaklandigini belirtir. Devrimden sonra
batili ülkelerce Iran’a uygulanan ambargo ile silah satislarinin
durdurulmasindan sonra zorda kalan Iran yönetiminin ihtiyaci olan tüm silahlari
Suriye araciligi ile alir.
Iran devrimine önayak olan kisilere göre, Iran devrimi sadece Iran’a özgü
bir devrim olmadigini ve tüm dünyadaki Müslüman topluluklari kapsayan bir
devrim olmustur
Iran komsusu ve kendine bölgedeki ülkeler arasinda rakip olarak Türkiye’yi
görür. Türkiye nüfusunun yüzde 99’nun Müslüman olmasindan hareketle Iran
Türkiye’nin Müslüman olmasindan faydalanama cihetine gitmistir. Türkiye’de
Müslüman yasama dayali birçok kültür yapilari ve dernekleri kurmus ülkemizde
yasanan basörtüsü sorunu ile ilgili olarak Türkiye’yi zor duruma birakacak
eylemler yapmaktan da kaçinmamistir. Kaldi ki bu tür eylemlere Iran büyükelçisi
dahi katilmistir.
Ayrica Iran Türkiye içerisinde etkili olmaya çalisan baska bölücü terör
örgütü PKK ve Hizbullah olmak üzere çok sayida örgüt faaliyetini desteklemesinin
altina yatan en önemli sebeplerin basinda Iran’in bölgede daha sözü geçer bir
ülke olma isteginin yattigi asikârdir.
Iran'in devlet politikalari arasinda yer alan terörizm, Iranli devlet
yöneticilerinden bagimsiz olmadigi tam anlamiyla Iranli yöneticilerinin
onayindan geçtikten sonra faaliyete geçirilebildigini belirtir. Farkli
ülkelerde yapilacak terör saldirilari bu makamlar tarafindan onaylanmak
zorundayken, kendilerine zarar getirecek ve zorlugu fazla olan bir terör
saldirisi ise onaylamamaktaydi.
HASAN SABAHTAN BUGÜNE IRAN VE TERÖR
BÜLENT KENES
TIMAS YAYINLARI