Ismail Saymaz tarafindan kaleme alinan ve Mart 2011'de Kalkedon Yayinlarindan çikan
HANEFI YOLDAS! kitabi, Devrimci Karargah Davasininin "Hanefi Avci gibi
cemaat veya iktidar karsitlarinin ve sol muhalefetin Ergenekon Kabusu' olma
vasfini tasidigi iddiasi" tezini islemekte ve sira söz konusu çevrelerce
yasanan tedirginligin bir ifadesi olarak "Sira Kimde" sorusu
sorulmaktadir.
Davayla
ilgili olarak "22'si tutuklu toplam 55 sanigin yargilandigi üç ayri
Devrimci Karargâh Davasi'nda saniklardan yalnizca dördünün örgütle ve
eylemlerle iliskisine dair kuvvetli kanitlarin oldugu" ileri sürülmekte ve
buradan hareketle davada garipliklerin oldugu ima edilmektedir.
Kitapta
yer alan "o flash bellek kimin?... o
flash bellek delil sayildi... tesadüfe bak... devlet internetten ögrendi... ev
nemli paket kuru... parçali sol özenle birlestirildi... iktidar klavyenin
ucunda... yasal parti çökertildi... annen ergenekon'u aramis... Hanefi ile
mücadele plani... 2 sema 12 örgüt... dergine girerken gördük... is yerine girip
çikiyormussun..." gibi basliklar ve bunlara yapilan vurgularla
okuyucuda "Devrimci Karargah Davasinin Emniyet'in düzmece kanitlarla
olusturdugu sanal bir dava oldugu" izleniminin uyandirilmaya çalisildigi
degerlendirilmektedir.
Yukaridaki
basliklarin Odatv'nin mansetlerinden farksiz! oldugunu görünce elbette
okuyucuda ayri ve daha anlamli bir izlenim uyaniyor!.. Yukaridaki basliklar ile
Odatv'nin mansetleri sanki ayni 'el'in ürünü!...
Konuyla
ilgili dikkat çeken basliklari/noktalari ayrintilariyla kitapta oldugu gibi hiç
bir yorum ve degerlendirmede bulunmadan aynen oldugu gibi aktaralim.
..."Uyusturucu ve borç batagina düsmüs bir deniz subayi olarak" diye basliyordu, 15 Temmuz 2009'da Istanbul Emniyet Müdürlügü Elektronik Sube Müdürlügü'ne gönderilen 7468 numarali e-mail... Kim tarafindan gönderildigi bilinmeyen ve 'Bir Deniz Subayi' ibaresi yeterli bulunan ihbar üzerine 17 Temmuz 2009'da 11 adrese baskin yapildi...
Tesadüfe Bak
§ Alperen Erdogan, Yakut Aksoy, Tarik Ayabakan ve Burak
Düzalan’in beraber kaldigi Degirmendere Yüzbasilar Mahallesi Istiklal Caddesi
Paksan Apartmam'ndaki evlerinde yapilan
aramada ise 'iki cihanda bir araya gelmeyecek' bulgulara ayni anda ve hatta iç
içe ulasildi. Iddianameye göre, "Girise göre sol tarafta mavi renkli
koltuk takiminin altinda" Öcalan’in 'Dirilis TamAnilandi, Sira Kurtulusta'
adli kitabi bulunmustu. Ve iddiaya göre, kitap içinde bir DVD vardi. DVD'de ise
çocuk ve hayvan pornosu görüntüleri yer aliyordu... "Ikametin girise göre
sol tarafinda bulunan banyoda, banyo dolabinin altinda" sekiz paket kubar
esrar, dört paket toz esrar, alti Ectasy hap çikti. Alperen Erdogan'in odasinda
da, iddiaya göre, "Gardirobun üst orta kisminda valizlerin altinda sarili
vaziyette zulalanmis olan pakette" de esrar ve hap çikti.
O Flash Bellik Kimin?
Ve
son olarak, "Yine salon olarak kullanilan kisimda süpheli Tarik
Ayabakan’in esyalarinin bulundugu yerde 1 adet DATA Traveler 2 GB
04183-332A00LF ibareli Kingston marka flash bellek" bulundu. Bu bellekte
neler mi vardi?
§ Fislemeler... Ayni flash
bellek, savcilik için 'cevher' degeri tasiyordu. Içerisinde neler yoktu ki? Kadin Yüzbasi Burçin Öztürk'e ait özel
görüntülerden Ergenekon belgelerine; 486 kisinin isminin karsisina 'PKK',
'Sih', 'Hirsiz', 'Homo', 'Hristiyan', 'Komünist' ve 'Çocuklara karsi ilgisi
var' gibi degerlendirmelerin yazildigi nottan; Isçi Partisi'in siyasi
metinlerine...
16 ay sonra... TÜBITAK
Bilirkisisi Yilmaz Çankaya'nin raporunun dosyaya ulastigi açiklandi.
Çankaya'dan, bellegin Ayabakan'a ait bilgisayarda kullanilip kullanilmadigim
belirlemesi istenmisti. Yapilan incelemede, sonuç su olmustu: "Yapilan
inceleme sonucunda USB depolama cihazinin, dizüstü bilgisayarda kullanildigina
dair herhangi bir emare tespit edilememistir." Flash bellek sahipsiz
kaldi. Yani, bahse konu flash bellek, Tarik Ayabakan tarafindan hiç
kullanilmamisti. Ayabakan ile Alparslan Erdogan, Burak Düzalan ve Yakut Aksoy o
gün saliverildi. Ve 'Amirallere Suikast' davasinda tutuklu sanik sayisi ikiye
düstü. Fakat su sorular havada kaldi...
Ev Nemli, Paket Kuru...
Alperen
Erdogan, eve bir ay önce tasinmisti. Arama sirasinda evdeydi. Sorguda, evi 8
Temmuz 2009'da temizlediklerini, her tarafi islatmis olduklarini söyledi. Bu
nedenle, uyusturucu bu tarihten sonra konulmus olmaliydi. Önce konulmus
olsaydi, nemli olurdu ki, kuruydu. Erdogan'in diger itirazi suydu: Gardirobun
üzeri tozlu olmasina ragmen oradan çikarilan paket tozsuz ve temizdi. Neden?
Ayrica Erdogan, polise yardim etmisti. Verdigi sopayla banyodaki uyusturucuya
ulasilmisti. Garip degil miydi?
Devrimci
Karargâh, 27 Nisan 2009'da aldigi agir darbe karsisinda toparlanma
arayismdaydi. Örgüt Türkiye'deki dört kisilik hücresini yitirmisti. Zaten
fotografa göre, örgütün ülkedeki tüm varligi bu 'hücreden' ibaretti. Örgütün
lideri oldugu ileri sürülen 55 yasindaki Serdar Kaya Hollanda'da, diger üst
düzey yöneticileri ise diger Avrupa ülkelerinde yasiyordu. Kaya; Yilmazkaya ve
arkadaslarinin yerini dolduracak bir örgütlenme için 'tusa' basmisti... Devrimci
Karargâh, Avrupa'da uzun süredir yayinlanan, degisik sosyalist örgüt ve
çevrelerin üyelerinin yazi yazdigi bir platform islevi gören, Demokratik
Dönüsüm dergisi içerisinde de yer aliyordu. Ancak bu dergi, örgütün
görüslerinden çok, 'sosyalistlerin birligi' konusunu gündemine aliyordu.
Derginin son dört sayisinda, örgütün adi bile geçmiyordu. Ancak kaydetmek
gerekir ki; Devrimci Karargâh, Devrimci Cephe ve Demokratik Dönüsüm'ün internet
siteleri, Hollanda'da ayni IP adresinden yayinlaniyordu. Ironik olan da buydu:
Demokratik Dönüsüm örgütün legal yayin organi ise, zor yoluyla iktidarin
alasagi edilmesini hedefleyen Devrimci Karargâh, neden dergileri için,
olabilecek en 'pasifist' çagrisimli ismi yeglemisti? Geriye bir tek, militan
kazanmak kalmisti. O da zaten örgüt liderlerinin mesai harcamasina gerek kalmaksizin,
kendiliginden Devrimci Karargâhi buldu. Bu kisi, sosyalist örgüt militanlarinin
karakteristigiyle uyusmayan, daha çok kriminal bir görünüm sergileyen, 32
yasindaki Ulas Erdogan'di. Erdogan, Devrimci Karargâh'a nasil ulasmisti? Çok
kolay! Serdar Kaya ile ayni yöntemle; yani, e-maille...
Devlet Internet'ten Ögrendi
Dava
dosyasina göre devlet, Devrimci Karargâhi 1. Ordu'ya havan saldirisi sonrasinda
ve üstelik örgütün bu eylemi üstlenmesiyle ögrendi. Yani yurttaslarla ayni
anda, hatta internet meraklisi bir kisim yurttaslardan da biraz sonra... Devrimci
zKarargâhin internet sitesinden yaymladigi bildiri ve yazilarla yetinecekti.
Çünkü Emniyet Genel Müdürlügü'nün elinde bundan fazlasi yoktu.
Istanbul
Cumhuriyet Bassavciligi’nin, 19 Aralik 2008'de, Devrimci Karargâhin yasadisi
örgütler listesinde olup olmadigina dair bilgi istemesi üzerine o dönemin
Emniyet Genel Müdür Yardimcisi Mustafa Gülcü, 7 Ocak 2009'da, kendilerinde
böyle bir liste bulunmadigini ancak bazen sorusturmalardan hareketle 'Degerlendirme
Raporu' hazirladiklarini belirterek, su yaniti verdi: Gülcü: Biz de internetten
okuduk
§ "Devrimci Karargâh ile ilgili yapilan arastirmada;
07.08.2008 tarihinde Istanbul ilinde Selimiye Kislasina yönelik havan saldiri
eylemi ile, 01.12.2008 tarihinde Ak Parti Istanbul Il Binasina gönderilen ve
patlayan bombali paket eyleminin söz konusu yapilanma tarafindan isimli
internet sitesinden üstlenildigi, Ancak ayni yapilanma tarafindan
gerçeklestirildigi degerlendirilen 23.08.2008 tarihinde Karacaahmet Mezarligi
yakininda bulunan parça tesirli ve zaman ayarli bombaya patlamadan önce uzman
ekiplerce müdahale edildiginden gerçeklestirilmek istenen eylem basariya
ulasamamistir. Bu yüzden üstlenilmedigi degerlendirilmektedir. "
...Istanbul
Terörle Mücadele ve Istihbarat subelerinin elinde bile bundan daha fazla bilgi
vardi. Ve bu bilgiler, daha sonra eski Eskisehir Emniyet Müdürü Hanefi Avci
tarafindan 'Cemaat Operasyonu' diye addedilen bir sorusturma sonucunda
görevinden alinan Mustafa Gülcü'den saklanmisti...
Sonraki
durusmaya kalmadan, üç ay sonra, 3. Devrimci Karargâh operasyonu patladi.
Aslinda üçüncü operasyonun isaretleri, iki operasyonda verilmisti.
Özellikle
2. Devrimci Karargâh sorusturmasinda gözaltina alinan veya tutuklanan
saniklarin geçmiste ya da bugün ait olduklari sosyalist gruplar, hazirlanan
polis fezlekesinde, Devrimci Karargâh'a katilmis sayildi.
Fezlekeye
göre; Dr. Hikmet Kivilcimli’in takipçisi olan hareketlerden Sosyalist Dayanisma
Platformu (SODAP) ile Devrimci Sosyalist Isçi Hareketi (DSIH), yani Kaldiraç
Dergisi de bu yapilanmaya katilmisti. Gerçekte, yasal alanda var olan bu
gruplarin ne Devrimci Karargâh ile ne de birbirleriyle bir benzerlikleri vardi.
Yine fezlekeye bakilirsa, Devrimci Karargâhin bünyesinde farkli örgütlerden
ayrilmis kisiler de vardi:
§ "Ayrica farkli terör gruplarindan (KURTULUS, MLKP, TDP, TSIP,
KDH, DEVRIMCI DIRENIS) ayrilan kisilerin bulundugunun belirlendigi..."
Ne
var ki adi geçen bu gruplardan Türkiye Sosyalist Isçi Partisi (TSIP) hiçbir
zaman siddete yönelmemisti. Üstelik halen yasal faaliyet yürütüyor. Kurtulus,
yasadisi mücadeleye yillar önce son verip yasal alani tercih etmisti. Artik SDP
veya Sosyalist Parti'de temsil ediliyor. Türkiye Devrim Partisi'nin (TDP) 20 yildir
bir silahli eylemi görülmüyor. Bu hareketin taraftarlari artik yasal alanda
mücadele veriyorlar. Komünist Devrim Hareketi (KDH) 2000'li yillarin basinda
dagilmisti. Devrimci Direnis diye bir sol grup ise hiç olmadi. Anlasilan polis; fezlekesinde, bir Devrimci
Karargâh hayaleti yaratiyordu...
Yasal
Parti Çökertildi
SDP
Genel Baskani Ridvan Turan, 2009 yilinda bu göreve seçildi. Tutuklanana degin
Sancaktepe'deki bir özel tip merkezinde doktorluk yapiyordu. Evli ve bir bebek
babasiydi. Sorguya göre, 39 yasindaki Turan’in da aralarinda oldugu SDP'liler
en azindan 5 Subat 2010'dan bu yana takip altindaydilar. Ve telefonlari
dinleniyordu. Turan, 24 Eylül 2010'da savci karsisina çikarildiginda, sanilanin
aksine birkaç soru yöneltildi. Baslica soru, Devrimi Karargâh ile SDP arasinda
varligi savunulan iliskiydi... Dr. Ridvan Turan, bu soru karsisinda su yaniti
verdi: "DBH yasal bir olusumdur. Çesitli gruplar tarafindan demokratik
mücadele ve demokrasi cephesi için kurulmustur. Bizim partide böyle bir
olusumda yer almaktadir. Devrimci Karargâh ile uzaktan yakindan ilgisi
yoktur."
Soru:
Üyenle niye bulustun? Partisinin Istanbul il ve Kadiköy ilçe örgütünde
bulundugu öne sürülen tabanca ve silahlara iliskin olarak Turan, "Eger
bulunduysa beni de sasirtmistir. Çünkü bizim siyaset tarzimiz siddete dayali
degildir. Bu malzemelerin il ve ilçe yönetiminin bilgisi dahilinde olmadigini
düsünüyorum" dedi. Kimi telefon ko-nusmalarinin suç kabilinden
yöneltilmesi, Dr. Turan'i kizdirdi: "Meslegim ve parti genel baskani olmam
nedeniyle yaptigim günlük görüsmelerdir. Bunlar niçin tape edildi? Suç unsuru
varmis gibi bana soruldu, anlayabilmis degilim...
Osman
Baha Okar, bilimsel alanda yayinlanan 'Bilim ve Gelecek' adli aylik bir sol derginin
editörüydü. Hakkinda üç 'kanit' gösteriliyordu... Sonuncu 'kanit' ise Akar’in
Zonguldak'ta yasayan annesi Fatma Okar’in, Ergenekon'da tutuksuz yargilanan
Ulusal Kanal Haber Müdürü Ufuk Akaya ile 27 Haziran 2007-1 Mart 2008 arasinda
gerçeklesen 24 telefon görüsmesiydi. Daha önce iki ayri davanin saniklari
arasindaki telefon baginin, 'kanit' sayildigi görülmüstü ancak ilk kez bir
sanik, annesinin telefon görüsmelerinden sorumlu tutuluyordu...
Is Yerine Girip Çikiyormussun!
Okar,
diger saniklar gibi fiziki takibe de alinmisti. O fark etmese de 18 Eylül
2010'da arkasinda polisler vardi. Okar, tutanaga göre, "terör örgütünün yapilanmasini
desifre etmek amaciyla" izlenmis ve çalistigi bilimsel dergiye,
Türkiye'nin her yerinde dagitilan bir bilim dergisinin binasina giris çikisi
kaydedilmisti:
§ "Terör örgütünün yapilanmasini desifre etmek amaciyla...
Osman Baha Okar isimli süphelinin fiziki takibinde; Saat: 12.30 siralarinda
Kadiköy ilçesi Caferaga Mahallesi Moda Caddesi Zuhal Sokak Gül Apt. No: 9
sayili yerde bulunan Bilim ve Gelecek Kitapevi isimli isyeri çevresinde
görüldügü ve isyerine girip çiktigi, daha sonra saat: 15.45'te Bilim ve Gelecek
isimli is yerine tekrar girdiginin görüldügü belirlenmistir."
Dergine Girerken Gördük
Hakan
Soytemiz ise bir baska dergide, Leman grubu çatisinda çikarilan politik bir
dergi olan Reci'de yaziyordu... Emniyet, 24 Mart 2010'da Soytemiz ve iki
arkadasini Istanbul Sultangazi'de bir kafede teknik takibe almis, araçla
arkalarindan gidip Sisli'ye kadar izlemisti. Soytemiz, son olarak, yazari
oldugu derginin kültür merkezine girerken görüntülenmisti.
§ "Taksim'e gelerek burada üçünün araçtan indigi, E.T. ile
A.S.'nin Istiklal Caddesi üzerinde TKP'lilerin yaptigi yürüyüse katildiklari,
süpheli Soytemiz'in Sisli/Imam Aslan Sokak No: 18 sayili adreste bulunan Red
Kültür Merkezi'ne giris yaptigi, daha sonra E.T. ile A.S.'nin de ayni yere
geldikleri..."
Hanefi
Ile Mücadele Plani
TEM
Sube, 25 Ekim 2010'da savciya gönderdigi 19386 sayili evrakla, "Haliç'te
Yasayan Simonlar/Dün Devlet Bugün Cemaat:" adli kitabi nedeniyle Avci’in
Ergenekon ile baginin arastirilmasini önerdi. TEM Sube, varligi tartismali olan
'Irticayla Mücadele Eylem Plani' ile Avci’in kitabi arasinda bag kuruyordu: 'Ergenekon
da yazdirmis olabilir'...
§ "Bassavciliginizca hazirlanan ve Hanefi Avci’in
kitabinda bahsettigi, Ergenekon Silahli Terör örgütüne yönelik iddianamelere de
konu oldugu gibi, örgütün faaliyetleri arasinda 'Dezenformasyon Amaçli
Faaliyetlerin' de bulundugu... örgütün faaliyetleriyle ilgili "Yurt Içi ve
Yurt Disi Örgütlenmeye Yönelik Faaliyetler" basligi altinda, diger
faaliyetlerin yaninda "Kontrol altindaki medya kuruluslariyla
dezenformasyon amaçli faaliyetler"in de bulunduguna yer verilmistir. Ayrica...
Dursun Çiçek imzali "Irticayla Mücadele Eylem Plani" isimli planin
"Medya Faaliyetleri" basligi altinda bulunan 3. maddede; "Ergenekon
kapsaminda tutuklanan TSK personelinin masum oldugu, irticayla etkin sekilde
mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atildigi seklinde haberler
yayinlanacaktir" seklinde, "Kara Propaganda Faaliyetleri"
basligi altinda bulunan 1. Maddede ise; "Son dönemde genis yanki bulan ses
kayitlari konusunda bilgi kirliligi yaratmak üzere irticacilar tarafindan
yayinlanmis gibi gösterilecek ama dinleyenlerin bizi hakli bulacagi tarzda ses
kayitlari düzenlenecektir" seklinde ibarelerin oldugu tespit edilmistir. Yine
son dönemde ülkemizde faaliyet yürüten yazili ve görsel bazi yayin
organlarinda, Hanefi Avci’nin bahse konu kitabinin, iddia olunun Ergenekon
Silahli Terör Örgütü tarafindan bir dezenformasyon faaliyeti kapsaminda
yazdirilmis olabilecegine dair yayinlarin da yapildigi tespit edilmis olup..."
Odatv'ye baskin Belirtmek gerekir ki savcinin bu oluru dogrultusunda Istanbul
TEM'in nasil bir inceleme yürüttügüne dair ek klasörlerde herhangi bir evrak
bulunmuyor. Fakat bu yazismadan dört ay sonra, 14 Subat 2011'de 'Odatv' adli
muhalif internet sitesine yapilan Ergenekon Operasyonu, kimi ipuçlari sunuyor.
Odatv'nin
kurucusu Soner Yalçin ve site çalisanlari Baris Terkoglu ile Baris Pehlivan’in
tutuklandigi bu operasyonda, bilgisayarda 'Ulusal Medya Plani 2010' baslikli
bir dijital evrakin bulundugu iddia edildi. Ergenekon belgeleri referans
alinarak hazirlandigi ileri sürülen bu evraka göre, Hanefi Avci’in kitabinin
gazetecilerce yazdirildigi savunuluyordu.
Soner
Yalçm’in varligini reddettigi bu dijital yazi, Odatv'nin Avukati Hüseyin
Ersöz'e göre, bir 'spam virüsle' bilgisayara yüklenmisti.
Bu
belirsizlikte yapilabilecek bir çikarsama varsa, o da; Avci’in kitabi ve Odatv'dt
bulundugu ileri sürülen bu yazi üzerinden, iktidar karsiti diye bilmen
gazetecilerin, "Hanefi Avcili kabuslara" uyanmasinin yakin
oldugu...
Istanbul
TEM, Devrimci Karargâh sorusturmasinda 13 kisi tutuklandiktan sonra, 24 Eylül
2010'da, 130 sayfalik bir fezleke hazirlayip savciya gönderdi. Fezkekeye iki de
sema eklenmisti. Semalardan ilki, iddiaya bakilirsa, "Devrimci
Karargâh"in Tarihçesi'ydi...
Bu sorusturmada emniyetin
'Bir Bilen'i haline gelen Gizli Tanik Son Tezgah’in anlatimlarindan yararlanilarak hazirlanan semada, örgütün
kurucusu olarak, Yalçin Küçük gösterilmisti. Fotografta Küçük, Abdullah Öcalan
ile el sikisiyordu. Küçük'ün fotografinin altinda '1979' yili yaziyordu. Bu
tarih, Küçük'ün eski Türkiye Isçi Partisi'nden (TIP) ayrildigi tarihi isaret
ediyordu. Siyasi hayatta var oldugu sürece tek bir siddet eylemine bulasmamis
TIP, Küçük'ün solunda, emniyetin semasina yerlestiriliyordu.
Küçük'ün
saginda ise 'Sosyalist Iktidar' dergisinin amblemi vardi. Bu amblemin
devaminda, ayni gelenegin kurdugu Sosyalist Türkiye, Sosyalist Iktidar ve
Türkiye Komünist partilerinin amblemleri vardi. Orhan Yilmazkaya ve
arkadaslarinin 1999'da Sosyalist Iktidar Partisi'nden ayrilmis, o tarihe degin
bu partide üye veya yönetici olarak görev almis olmalari da semada islenmis
haldeydi. Oysa bu üç yasal parti bir kez olsun siddete yönelmemis, tüm
seçimlerde seçmenin karsisina çikmisti...
Ergenekon
sorusturmasina mesafeli yaklasan TKP'nin adinin, polis semasinda yer alisi,
bütünüyle Tanik Son Tezgah’in iddialarina dayandiliyordu...
Ikinci
sema, son operasyonda haklarinda islem yapilan saniklarin geçmiste yer
aldiklari iddia edilen sol gruplar üzerinden tasarlanmisti. Bu semada örgüt,
Ergenekon sanigi ve Isçi Partisi Genel Baskani Dogu Perinçek üzerinden
Ergenekon ile iliskilendiriliyor. Perinçek'in Devrimci Karargah ile iliskisi
ise 'Amirallere Suikast Davasi'nda tutuksuz yargilanan dört tegmende çiktigi
savunulan flas bellekteki dijital notlara dayandiriliyor. Kitabimizin ilk
bölümünden animsatmak gerekiyor ki, bu flas bellegin dört askerden herhangi
birinin, bilgisayarinda kullanilmadigi TÜBITAK raporuyla ortaya çikmis,
tegmenler 1,5 yillik tutukluluktan sonra tahliye edilmislerdi. Fakat Istanbul
TEM, bunu görmezden geliyordu...
Semaya
göre Devrimci Karargâh'a, 12 ayri örgütten kopmus saniklar katilmisti. Polise
göre Ergenekon ile TIKKO, DHKP/C ile JITEM bu örgüt için ele ele vermisti.
Semada adi geçen 12 örgüt söyleydi: 16 Haziran, Bedrettini Hareket, Ergenekon,
JITEM, TKP/ML TIKKO, TKP/ML Hareketi, DHKP/C, MKLP, TDP, Kurtulus, Komünist
Devrim Hareketi ve SDP...
Savcinin
son iddianamesinde, 14'ü tutuklu, ikisi firari, 22 sanik bulunuyor. Hanefi Avci
ve esi Senal Avci disindaki tüm saniklar için 'örgüt üyeligi' suçlamasi
yöneltiliyor. Buna ragmen en yüksek ceza, 51 yila kadar hapisle Hanefi Avci
için isteniyor. Senal Avci'ya, örgütle iliskili bir suç yüklenmiyor.
Firari
saniklar Mahir Sayin ve Yaman Yildiz hakkinda ise yakalama emri verildi. Ilk
durusma tarihi, 13-14 Nisan 2011'e birakildi.
Evet...
kitapta yer alan hususlar kisaca böyle...
Nasil?
"Devrimci
Karargah Davasinin Emniyet'in düzmece kanitlarla olusturdugu sanal bir dava
olduguna" kanaat getirdiniz mi?
Yoksa...
Kitapta
"Rüyasinda dahi bir araya gelmeyecegini varsaydiginiz
kesimlerin/kimselerin ortaya çikan kirli çamasirlarini alelacele yikama" telasini
mi görüyorsunuz?
Elbette
ki karar da sizin... Takdirde....