Sivillere
saldiracaksin ki halk devlete yönelsin, devlete sarilsin, devletten daha fazla
güvenlik önlemi almasini istesin.
Italyan
senatosu 2000 yilinda sonuçlanan sorusturma
sonucunda meydana gelen terör olaylarinin devletin içerisindeki olusumlar tarafindan yapildigini, bunlarin da ABD
istihbarat birimleriyle birlikte çalistiklarini açiklamistir.
Casson
isimli bir savci yillar süren sorusturmalar neticesinde Gladio adindaki terör örgütünü çözmüstür.
Terörizm,
gruplari, bireylerin veya devletin siyasal amaçla baska kisi ya da
gruplara karsi giristigi, savas disi sistemli siddet
eylemi olarak adlandirilabilir.
Dünyadaki
terör olaylarinin en çok meydana geldigi ülkeler, geri kalmis ve cografi
konumlari geregi büyük güçlerin
istikrar olmasini istemedigi ülkelerdir.
Sözde
teröre karsi olan çogu ülkeler
kendi menfaatleri geregi, diger devletler içerisindeki terörist
gruplari desteklemisler, bu gruplar da her türlü terörist eylemi
gerçeklestirmisler, hatta çok sayida devlet büyügüne suikast
düzenlemekten çekinmemislerdir.
Türkçe,
insanlar üstünde yilginlik, dehset, endise, korku meydana getiren siddet
eylemlerini ifade eden terör kelimesi Latince terror,
korkutmak’ tan dilimize girmistir.
Siddet
eylemlerini devletler arasindaki ihtilaf ve hakimiyet mücadelelerinde
kullanilmasina uluslar arasi terör denir.
Uluslararasi terörden en çok zarar gören millet
Türklerdir. Osmanli zamaninda Araplarin
askerlerimizi arkadan vurmasi, Cumhuriyetin kurulmasindan
sonra Ingilizlerin destegi sonucunda çikan Seyh Said
isyani sonucunda Musul ve Kerkük’ün Misak-i Milli sinarlari disinda kalmasi, 1970-1980’li yillar sag-sol çatismasi ve en
sonunda PKK terör örgütü.
CIA’nin
NATO ülkelerindeki gizli ordularina verilen ad olan Gladio, çift tarafli ve
kisa kiliç anlamina gelmektedir. Kilicin adi Sica’dir ve Sicariler tarafindan
kullanilmistir. Sicariler tarihte bilinen ilk terör örgütüdür.Siyasi
ilk terör örgütü XI. Yüz yilda ortaya çikan Hashasinler’dir.
Masonlugun kullandigi örgüt
Jakobenlerdir. Bunlar kontrgerillanin lideriydiler.Hitlerin
kontrgerilla örgütlenmesi SA ve SS gruplaridir.
Kontrgerilla yapisinin en zengin
örnegi Alman
Gestapodur. Tipik bir istihbarat birimi olarak kurulan bu örgüt içerisinde “Cinayet Bölümü” de vardi.
Israil’in gizli
ordusu Mossad’di. Mossad tüm dünyada
kontrgerilla faaliyetlerini yürüterek diger ülkelerdeki
terörist gruplarin egitimini üslenmis, kargasa ve kaos
yaratmada üstüne düseni en iyi sekilde yapmis, kurulus amacina böylece hizmet
etmistir.
1950
yillardan sonra NATO’nun gizli ordusu Stay Behind ortaya çikmis, sözde Sovyet
isgaline karsi kurulan bu örgüt kargasa yaratmak
amaciyla her türlü eylemi
etkinligi gerçeklestirmistir.
Ikinci dünya savasinin sona
ermesinden sonra dünyada iki büyük güç olarak
SSCB ile ABD kaldi. Bu iki güç arasinda Soguk Savas baslamisti. SSCB’nin Avrupa’yi isgal
edebilecegini düsünen ABD 1949 yilinda NATO’’yu kurdu. Üye olan ülkelerde de
komünizmle mücadele etmesi için farkli adlarda
gizli örgütler kurdu. Bu örgütlerin
kullandigi yöntemlere Gerginlik Stratejisi
denir. Bu tür örgütlerin varligindan çogu zaman
devletin üst düzeye yöneticilerinin
bile haberi olmamaktadir. NATO üyesi ülkelerde
kurulan bu tür yapilanmalar NATO içerisinde ‘süper NNATO’ olarak adlandirilan
birime bagli olarak çalisir. Dünyadaki çogu büyük sirket yöneticileri
bu birime bagli olarak faaliyet yürütür.(Shell,
Fiat vb)
Günümüz
Gladio’sunun ilk temelleri Western Union adiyla kurulmus gizli bir örgütle basladi. 2. dünya savasindan sonra
Soguk Savas döneminde Avrupayi yönetecek,
bayan olarak aralarinda sadece Margareth Thatcher
olan bes genç, ABD’ye gittiler ve burada egitim aldilar.
ABD artik
kitlesel degil lokal savaslarin yapilmasi fikrini
benimsedi. Lokal savas yapilacak alanlar arasinda Türkiye
‘de bulunmaktadir.
Fransa’da
kurulmak istenen Gladio desifre edilebilir olmasina ragmen NATO’nun
merkezini Fransa’ya tasimasi sonucu
Gladionun merkezi konumuna gelmistir. Fransa’da Rüzgarlarin Gülü ismi adi altinda
faaliyet yürütmeye basladi.
CIA
yönetiminde ve Süper Natoya bagli olarak kurulan Gladio tipi
yapilanmalar, tüm Nato ülkelerinde
ve tarafsiz Avrupa ülkelerinde faaliyet göstermisler ancak
kimilerinde fazlaca etkin olmayip beklemede kalmis kimi ülkelerde
ise ülkenin tarihini degistirecek
eylemlere imza atmistir. Özelikle Italya’da son
derece önemli eylemler yapmis resmen ülkenin
gelecegi ile oynanmistir. Italya
Gladio ile mücadele etmeye 1960’larin sonunda
baslamis ama basarili olamamistir.1974 yilinda Italya basbakani Aldo Moro’ya, ABD
ziyaretinde Diisleri bakani tarafindan izledigi bu birlik
politikalarini birakmasini, yoksa çok agir bir bedel
ödeyecegini söylemisti.
Bu gizli
örgütler NATO üyesi tüm ülkelerde farkli adlarla faaliyet yürütmüslerdir. Çünkü bir devlet
NATO’ya üye olurken kendi ülkesinde bu
tip gizli örgütlerin kurulmasina izin vermislerdir. Bunlarin Türkiye’deki adi KONTRGERILLA’dir.
Aslinda bu
örgütleri CIA’in yönetmekte ve finanse etmekte oldugu
bilinmekle beraber, bu kadarinin CIA’in boyunu astigi ve uzantilarin MOSSAD’a
kadar gittigi söylenmektedir.
1990
yilinda Italya’da bir savci yaptigi arastirmalarda
gizil bir örgütün varligini ispat etmis, Belçikali bir üst düzey yetkili
de bu tip gizli örgütlerin 16
NATO üyesi ülkede oldugunu söyleyerek örgütün ne kadar
genis zeminde faaliyet yürüttügünü gözler önüne sermistir.
1981
yilinda P2 (Propaganda 2) skandali ortaya çikti. Bu mason teskilatinin ortaya çikmasiyla bir ülkede Mason
Localarinin neler yapabilecegi gözler önüne serilmis oldu. P2
locasi desifre olan ilk Mason örgütlenmesidir.
Aslinda bu
örgütler olasi SSCB isgaline karsi koymak amaciyla kurulmus olmalarina ragmen daha 1960’
yillarda bu amacindan saparak muhalifleri baski altina almaya çalismistir. Aslinda kim ABD’ ye muhalif
ise bu örgütlerin hedefi durumuna düsmüstür. Yani
olasi SSCB isgaline karsi koymak yerine ABD çikarlarina hizmet
etmeye baslamislardir.
Gladio
tarihinin en iyi saklanmis sirlarindan
biridir. Devlet baskanlarinin hatta
Savunma bakanlarinin bile
haberdar olmadigi bir yapilanmadir. Amerika
kime onay verirse bu sirri o bilir.
Italya’da Temiz
Eller adiyla bir operasyon baslatilmis ve bu
operasyonla Italya’nin kirli geçmisi aydinlatilmaya çalisilmistir.
Israil kizil Tugaylar
isimli sol terör örgütünü her türlü
destekleyerek Italya iç siyasetini istikrarsizlastirmak için çalisiyordu.
Bunun sebebi de Italya’nin bölgesindeki
etkisini azaltmakti. Mossad’li subaylar
bu örgütün egitimini sagliyorlardi. Mossad’in Israil
aleyhtari Aldo Moro’nun öldürülmesi olayi ile ilgisi
oldugu belirtilmistir. Aldo Moro öldükten sonra evinde bulunan notlar
Basbakan Andreotti tarafindan gizlenmeye çalisilmis ancak
gazetecilerin çabalari sonucunda bu notlar ortaya çikmistir. Aldo
Moro bu notlarda Basbakan Andreotti’yi karanlik isler çeviren bir
adam olarak tanimlamistir.
Henry
Kissinger 1975 yilinda, italya'da kendi istekleri disindaki bir hükümete onay
verilmeyecegini söyleyerek aslinda gizli bir örgütlenmenin
sinyalini önceden vermistir.
Bütün bu
terör olaylarinin arkasinda P2 locasina bagli olarak
faaliyet yürüten askeri istihbarat
birimleri vardi. Sorusturmalar devlet sirri denilerek
engellenmeye çalisiliyor, kanun önüne çikarilanlar ise süpheli bir sekilde
serbest birakiliyordu. Önemli taniklar
ortadan kayboluyor, bunca olan terör olayina ragmen hiçbir suçlu bulunamiyordu.
3 Mayis 1988 günü üç Italyan Jandarmasinin bir aracin patlamasi sonucu ölmesiyle baslayan sorusturmada görevlendirilen
Savci Sava Felice Casson, basbakanla görüserek Gizli
Servis arsivine girmeyi basardi. Yaptigi
incelemelerde Gladio’nun 1956 yilinda CIA
tarafindan Sovyetler Birligi ve Varsova Pakti'ndan gelecek bir istila olasiligina karsi, bir
direnis örgütü olmasi amaciyla kuruldugunu
belirledi. Savci kendisini engellemeye çalisanlari
parlamentoya yazdigi mektupla sikâyet etti
ve bundan sonra sorusturmaya hiz verdi. Bunun üzerine Andreotti gizli
örgütü açikladi ve tüm Avrupa ülkelerini sarsan Gladio Skandali patlak verdi.
1990 yilinda SSCB’nin dagilmasiyla ortadan
kalkan komünizm
tehlikesi yerini Gladio tipi örgütlere birakti. Çünkü bu örgütler amaçlarina ulasmak için her türlü yol ve yöntemi mubah
bilmis,kendi çikarlari dogrultusunda
her görüs ve kesimden insani kullanmistir. Masum
insanlara yönelik eylemler gerçeklestirmekten çekinmemistir. Olayin ve can
kayiplarini önemsememis, hatta can
kayiplarinin yüksek olmasini basari saymistir.
1990 yilinda baslatilan sorusturma
sonucunda NATO içerisinde SüperNATO adinda gizli
bir yapilanmanin oldugu kabul
edilmesine ragmen NATO’ya üye devletler bu konuda net bir
bilgi vermekten kaçinmislardir.
Avrupa Parlamentosu Gladio yapilanmalarini kinama karari aldigini açiklamistir. Avrupa
parlamentosu bu karari ile Gladio’nun Avrupa’daki bütün
faaliyetlerinin desifre edilmesini ve durdurulmasini istiyordu.
Öte yandan Gladio tipi örgütlenmeler kendi içerisinde bölünme ve çeliskiler yasamaya baslamisti. Bu
gruplarin adamlari son derece siradan hayat
sürerken vatan siari söz konusu
denildiginde, bu siradan hayatlarini birakip birer
savasçi olabilmekteydiler. Her türlü eylemi gözlerini kirpmadan
yapabilecek bir karaktere bürünebilmekteydiler.
Dünyadaki esas terör sebekeleri ABD ve israildir. Bunlar usta
gazetecileri kullanarak suçu her zaman baskalarina atmislardir. Bu
yazarlara göre ABD hiçbir zaman terörist olusumlari
desteklemez, sadece terörist gruplara karsi bagimsiz hükümetleri
kollar ve gözetir, terörist eylemleri Dogu Bloku ve Libya yapar. Diger bir yöntem ise eger bir sey hosuna
gitmiyorsa ona terör damgasi yapistir. Bu taktigi de çok ustaca
kullanmislardir.
Basin ile Gladio yapilanmalari arasinda siki bir bag vardir.
Basin istedigi insani istedigi sekilde halka lanse edebilir. Eylemi Gladio yapar,
tamtamciligini basin yapar. Tüm dünyadaki önemli basin yayin kuruluslarinin sahipleri
Yahudilerdir. Örnegin CNN’nin sahibi Yahudi asillidir. Bu tür yayin kuruluslari CIA ile
birlikte çalisir. Bunun en güzel örnegi Körfez savasinda yasanmistir. CIA
kuruldugu günden bu tarafa basin yayin kuruluslarinin kendi
denetiminde olmasini saglamistir. CIA
kadrosunda akademisyenler, yazarlar, psikologlar, sosyologlar vardi ve bu
insanlar hedef belirlemede çok usta idiler. Seçtikleri
hedefler ise aydin, birinci sinif ve ögrencilerdi. Bu kitleyi istedikleri gibi yönlendirmeyi
beceriyorlardi. Çünkü bu adamlar
islerini çok iyi yapiyorlardi. CIA
yazarlara ve basin yayin organlarina sürekli
olarak para yardiminda bulunuyordu.
Bu yazarlardan biri CIA’in istegi dogrultusunda 16 kitap yazdigini kabul etmistir.
CIA 1980’li yillarda hedef ülkelere sattigi bir
programla o programi kullanan ülkenin
bilgilerine ulasmistir. O
program Türkiye ye de satilmistir. Bu
program bilgileri depolayarak CIA’nin ulasmasini saglamistir. Bu olayi arastiran 9
amerikan vatandasi ölmüstür. Bu
programin adi Promis’tir. Promis’ in arka
tarafina Truva Ati yani bir virüs yerlestirilmisti. Bu
programi kullanan ülke otomatik olarak
bilgilerinin ABD ve Israil ile paylasiyordu.
Tüm dünyada Gladio oldugu gibi Kürt Gladio’ suda vardir. Terörist basi Öcalan
bununla ilgili olarak bu gizli örgütün Türkiye’nin NATO’ya girdigi tarihte
ABD ve NATO tarafindan kuruldugunu söylemistir.
Almanya’nin bu örgütleri destekledigini, Tansu Çiller’e suikast düzenlenip
bunu üslenmesini istediklerini beyan etmistir.
Aksiyon dergisinde güvenlik güçlerince öldürüldügü söylenen bir çok Kürt vatandasin aslinda Kürt Gladiosu
tarafindan öldürüldügü belirtilmistir. PKK’nin kurulusunda yer
alan bir çok kisinin Öcalan’nin talimati ile Kürt Gladiosu
tarafindan öldürüldügü ortaya çikmistir.
Parmaksiz Zeki kod Semdin Sakik bir operasyonla Irak’in
kuzeyinden getirilmis, yillarca yattigi Diyarbakir
Cezaevinden PKK ile ilgili bir çok bilgi vermis ayni zamanda
kitaplar yazmistir. Yine Semdin Sakik katliama
varan birçok eylemi Öcalan’nin talimati ile yapildigini, 33 Erin sehit
edilmesi olayini da Öcalan’nin talimati ile yapildigini söylemistir. Sakik terör örgütünün tarihini
anlatirken de derin iliskilere deginir. Öcalan’dan ayrilmak
isteyen örgüt mensuplarinin Kürt Gladiosu
tarafindan olusturulan tabancali suikast
timlerince infaz edildigini söylemistir. Öcalan ’nin kontrolündeki PKK
devletle iliskili olanlari hain olarak ilan etmis,
zenginleri vergiye baglamis, faili meçhul olarak
bilinen birçok cinayeti kendisi isledigi halde bu
cinayetleri baska Kürtlerin üstüne yikmistir.
PKK’da derin iliskiler ve karanlik
cinayetler hiç bitmez. Örgütün kurucularindan ve Kürt olmayan
Haki Karer örgüt içerisinde
sivrilmeye baslamis ve Apo’nun liderliginin
sorgulanmasina sebep olacak kadar etkinligini artirmisti. 1977 ‘de Antep’te çikan bir
kavgada Haki Karer vurulur. Daha sonra korumasi da infaz
edilir.
Mahsum Korkmaz’in ölümü de çok ilginçtir.Pusuya düsen terör
örgütü grubunda sadece bir kisi hafif yaralanirken
Korkmaz alnindan tek kursunla vurulmustur.Sakik yapilan arastirma
sonucunda kursunun kendilerinden biri tarafindan sikildigi kanaatine
varildigini söyler.
Degisik tarihlerde örgütün üst düzey yöneticilerinden
olup ta Öcalan ile görüs ayriligina düsen bir çok isim
infaz edilmistir. Türkiye de ve Avrupa’da emir
bekleyen 50 Kürt Gladiosunun oldugu, ayrica örgütün infaz
edilecek 250 Kürt kökenli vatandasin isminin
oldugu bir liste hazirladigi
bilinmektedir. Kürt gladyosu eylem ve cinayetleriyle Avrupa Birligine giris sürecini
engellemek istemektedir.
Türkiye’nin NATO’ya üye olmasi 1952 tarihinde olmustur. 1953 yilinda
Seferberlik Tetkik Kurulu kuruldu. Daha sonra bu kurul 1965 yilinda Öze Harp
Dairesi adini alacakti. Bundan sonra ilik
olarak Egridir’de bir komando okulu açildi. Ayrica ABD
meclis denetimi disinda Türkiye’de üs açti.
1960 yilinda ABD-Türkiye iliskileri gerildi. Bunda Basbakan
Menderes’in yapacagi Rusya ziyareti etkili olmus
olabilirdi. Daha sonra 1960 askeri darbesi oldu. ABD’nin mali destegi ile 5000
subay emekliye ayrilarak tavsiye edildi. Türkes masonluk
teklifini kabul etmedikleri için bir grup subayin yurt disina görevlendirilerek
tavsiye edildigini daha sonra anilarinda
anlatacakti.
Bu dönemde bir amerikan yetkilisi bizim isimiz hosumuza
gitmeyen hükümetleri yikarak
yerine hosumuza gidenleri getirmektir diye söylüyordu.
Demirel hükümeti zamaninda Rusya ile yakinlasma olmus, ordu içerisinde ve
gençlikte anti-amerikan egilimlerin
artmasi ABD’yi kaygilandirmis ve o dönemde
Kontrgerilla hareketlerine girismis, 12 Mart darbesiyle de amacina ulasmisti.
1970’li yillarda Türkiye yine çok karanlik bir dönemin içerisine girmisti.1 Mayis 1977 günü gösteri yapan
isçi grubun üzerine ates açilmis ve 34 kisi ölmüstü. Olay hale
aydinlatilamamis bir sir olarak Türkiye
tarihinin karanlik raflarinda yerini
almistir. 1 mayis olayindan 28 gün sonra
hedefte bu sefer Ecevitler vardi. Gladio faaliyete geçmis ve ülkeyi bir
darbeye dogru götürmenin temellerini atmaya baslamistir. Genelde provokasyonlar
milliyetçi kanat üzerinde yogunlastirilmistir. Ülkenin dört bir
tarafinda olaylar çikmaya baslamistir. Üst üste
cinayetler islenmistir.1978-1980 yillari arasi çok karanlik bir ortam
olusmustur.
Sol örgütler listesinde bulunan Nihat Erim öldürüldü. Savci Dogan Öz Bülent Ecevit’e bir rapor sunar. Raporda kontrgerillayi Özel Harp
Dairesi olarak nitelendirir ve bunlarin içinde MIT elamanlari ile 1. Sube
personel ininde oldugunu
belirtir. Ancak Ecevit o zaman bu olayin üstüne
gidemedi. Dogan Öz raporu sunduktan iki ay sonra bir cinayete kurban
gitmistir.
Adnan Menderes eski adiyla MAH simdiki adiyla MIT’in içinde maaslarini ABD’den alan ve
onlara çalisanlarin olmasindan kuskulanarak
bir kisiyi görevlendirdi. Menderes kuskularinda hakli çikti ve CIA yöneticisini çagirarak iliskilerin müstesar düzeyinde
olmasini istedi. Bunu CIA unutmadi ve 1960
darbesi gerçeklesti.
Türkiye’nin bulundugu konum itibariyle böyle bir olusumun
meydana getirilmesi o zamanki sartlarda gerekli görülüyordu.
ABD’nin yillik 1 Milyon dolarla finansa ettigi Özel Harp
Dairesi Sovyetlerin bogazlar üzerindeki emellerini
engellemek ve olasi Sovyet isgaline karsi direnis gösterilmesi
amaciyla kurulmustu.
1952 yilinda kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu'nun ismi, gayri resmi
olarak Ergenekon olarak kullanilmistir. Türkiye'de
ilk defa Ecevit, "Derin devlet kontrgerilladir"
diyebilme cesaretini göstermistir.
Özel Harp Dairesi Baskanliginin içinde her türlü meslek
grubundan insan görev almis olasi bir isgal durumunda
gayr-i nizami harp faaliyetleri yürütülmesi planlanmistir. Ama disa dönük olarak
yapilan bu planlamalar daha sonra içe dönük bir hal
almistir. Ülkede
varolan kargasa ve kaos ortaminin mimari olarak bu
kurulus gösterilmistir. Ayrica bu teskilatin içerisinde
Laz, Çerkez, Kürt kökenli vatandaslarda yer almistir.
Ecevit’e verilen brifingde vatan savunmasi için çok gerekli bir kurum
olarak lanse edilmistir.
1990 yilinda Italya’daki gladio skandalindan sonra
Süleyman Demirel
bir açiklama yaparak savcilari göreve
davet etmistir.
Genel Kurmay yaptigi açiklamada
vatan savunmasi için son derece kritik bir
konumda olan bu kurumun asilsiz ve maksadini asan sözlerle yipratmanin gereksiz
ve TSK’ya zarar verdigini söyleyerek Özel Harp
Dairesine sahip çikmistir.
12.04.1991 tarihinde kabul edilen 3713 sayili Terörle Mücadele kanunu
ile terör ve terör örgütlerinin tanimi yapilmistir.
TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Arastirma Komisyonu Raporunda böyle bir
sorusturma baslasa sistematik olarak önlerine
engel çikartildigini ve sorusturmanin
ilerlemesinden bazi kesimlerin
son derece rahatsiz oldugu
belirtilmistir.
El kaide terör örgütünün yapmis oldugu terör eylemlerinin ABD ve Israil
devletlerinin politikalariyla zaman bakimindan son
derece uyumlu olmasi bazi insanlarin gözünden
kaçmamistir.
II.Dünya Savasindan sonra Amerika’nin savundugu
kapitalizm, komünizm karsisinda basari saglamisti. Artik ABD
kiminle mücadele edecekti. Artik olaylari Din ve kültür savasi durumuna
tasinmali, artik savas bu cephede
sürdürülmeliydi. ABD
ve bati dünyasinin dogal düsmani Islam dünyasi ve Müslümanlardir. Bundan
sonra Müslümanlar içerisinde
pasakli, pis, itici tipler gösterilerek Islam dünyasina karsi insanlarin önyargi olusmasina çalisilmistir. Eksik ve
yalan haberler yayinlandi. Islam dünyasi
çagdisi ve medeniyet düsmani tanitilmaya baslandi.
Dünya aslinda bir Medeniyetler Savasi’na dogru sürükleniyordu.
ABD baskani Bush ‘Haçli
Seferlerini ‘ baslatiyorum diyerek aslinda tüm dünyaya bu
savasi ilan etmistir.
Bölgesel hakimiyet mücadelesi veren yabanci güçler uzun yillardir
emirleri altindaki bir kisim medyayi kullanarak, vatandaslarimizi kandirip
ideolojik, etnik ve dinsel guruplar halinde bölmüs ve sürekli kiskirtarak
birbirleriyle çatistirmis, ülkemizi bir
istikrarsizlik ortamina sokmaya çalismislardir, Çünkü istikrarin olmadigi yerde hiçbir yönden
gelisim olmaz. Türkler geçmis yillardan
beri sistematik olarak terörün hedefi
durumunda kalmislardir.
Istanbul bassavciligi Türkiye’de kaos
ortami olusturarak askeri darbeye zemin hazirladigi gerekçesiyle
ETÖ sorusturmasi açildi.
Ergenekon Avrupa birligine karsidir. Istanbul’da bir evde
bulunan el bombalari ile baslayan süreç ülkede çok genis bir çevreyi
etkisi altina almis, çok sayida asker,
sivil toplum kuruluslari bu operasyon kapsaminda ele
alinmislardir.
Tam 30 yil sonra yine soyadi ÖZ olan bir savci Ümraniye de bir evde
bulunan bombalarin izini sürer, vardigi nokta Dogan Öz’ün isaret ettigi
tehlikelerle aynidir. Zekeriya
Öz, Istanbul
Cumhuriyet Savciligi'na atandi ve 7 ay
sonra örgüt ortaya çikartildi. Örgütün
kuruculari arasinda asker, uyusturucu kaçakçilari bile vardi.
Savci ÖZ bu örgütün devletin içlerine kadar sizarak kaos ortami olusturmaya çalistigini fark etti.
Bir kisim devlet görevlisi kendilerini ve örgütlerini hukukun üstünde
sayarak bazi olaylari sözde devlet adina yaptiklarini ifade etmislerdir. Aslinda belki
de geçmiste lazim olan bir kurum zamanla
kurulus amaçlarindan sapmis da
olabilir.
Peki, simdi ne olacak? Türkiye bu karanlik tarihi
ile yüzlesebilecek mi? Faili meçhuller aydinlanacak
mi? Yoksa geçmis yillardaki gibi karanlik bir el dügmeye
basarak bu sorusturmalara engel mi olacak.
Türkiye’de yasananlar sadece kendi geçmisini degil eger sonuna
kadar gidilirse II. Dünya savasindan sonraki Avrupa’da yasananlari da gözler önüne
serecektir.