Ermeniler
Selçuklu (lO-l2. yy) ve daha sonra Osmanli Imparatorlugu (l3-2O. yy)
dönemlerinde Türk hakimiyetinde en yüksek yasam standartlarina sahip olarak
yasiyorlardi. Hatta çok dinli, çok irkli Osmanli Imparatorlugu'nda Sultan
kendilerine “en sadik teba” onurunu bahsetmisti.
l89O'da
ufacik bir Ermeni çetesi Müslümanlarin topraklarini ve mallarini ele geçirmek
amaciyla terörist ihtilalci bir hareket baslattilar. Bu Ermeniler atalarinin
üçbin küsur yil önce bu topraklara sahip oldugunu iddia ediyorlardi. Oysa terör
kampanyasina baslamadan önce 5OO yil boyunca Hiristiyan Ermenileri ile Müslüman
Türkler baris içinde yasamislardi.
Önceleri
sorun yaratanlarin sayisi o kadar azdi ki Osmanlilar umursamadi. Ancak Rusya
Osmanli Imparatorlugu'nu isgal edince bu Ermeniler isgalcilerle isbirligi yaptilar, zira göz diktikleri ve bu amaçla
kumpas kurduklari Osmanli topraklarini Rus Çari kendilerine verecek
zannediyorlardi. O amaçla Osmanli savas hattinin arkasinda yikici terörist
saldirilarini arttirdilar. Bu saldirilar Osmanli birliklerine zarar veriyor ve
Ruslarla savasini engelliyordu. Osmanli hükümeti savas bölgesinin arkasindaki
bütün Ermenileri göndermek zorunda kaldi. Bu, uluslarin binlerce yildir
kendilerini sadakatsiz olarak algiladigi kisilerden korumak için yaptigiyla aynidir.
Bunun
yakin tarihli bir örnegi, Japonlar 7.l2.l94l'de ABD'ye saldirdiktan
sonra Baskan Franklin
Roosevelt'in 9OO6 sayili emriyle Amerikali Japonlarin Bati kiyilarindan iç
bölgedeki tecrit kamplarina zorla gönderilmesidir. Bati kiyisi yalnizca Japon
saldirilari açisindan degil, casuslarin düsman için bilgi toplama ihtimali
açisindan da hassas bölge olarak addediliyordu. Tabii ki Amerikali Japonlar,
ilerlemekte olan Japon ordulariyla birlesmek üzere Amerikan savas hatlari
arkasinda ordu kurmamislardi. Böyle bir ihtimalin korkusu bile ABD hükümetinin
onlari tecrit etmesine yol açmisti.
Osmanlilarin
l9l5'de yaptigi sey de farkli degildi. Ancak bu sefer Ermeniler gerçekten
Osmanli hatti arkasinda terör uygulamis, gerçekten ilerleyen Rus ve Fransiz
ordulariyla isbirligi yapmis, Osmanli Imparatorlugu'ndan koparmaya çalistiklari
topraklardaki Türkleri gerçekten etnik temizlige tabi tutmustu.
Hikayenin
aci tarafi, ondan sonra Ermenilerin Amerika'daki ve dünyadaki Hiristiyanlari
kandirmak için neler yaptigidir. Ermeni liderler Hiristiyan dünyasina maasli
ajan göndermisler ve yüzbinlerce Hiristiyan'in korkunç Türk Müslümanlarca
katledildigi hakkinda gerçek disi hikayeler anlatmislardir. Bu sayiyi da git
gide büyütüp l,5 milyona çikarmislardir.
Oysa Amerikali taniklar çatisma bölgesinden sag salim ayrilan Ermenileri
gözleriyle görmüslerdir. Ermeniler II. Dünya Savasi sirasinda Nazilerin
Yahudilere yaptiklarina dünyanin nasil tepki verdigini görmüs ve 43 yildan
sonra Türklerin korkunç bir “soykirim” uyguladigi çigliklarini atmislardir.
Osmanli
Imparatorlugu I. Dünya Savasi'na girip kaybetmeseydi bugün Ermenistan diye bir
devlet de olmayacakti. Müttefiklerin savasi kazanmasina hiçbir katkida
bulunmadiklari, hem de her yerde azinlikta olduklari halde müttefiklerin
Karadeniz'den Akdeniz'e kadar Osmanli topraklarina el koyup kendilerine
vermesini, silah, cephane ve askeri birlik temin etmesini istiyorlardi.
Propaganda, ajitasyon ve terörle Türkleri karsilik vermeye provoke ediyorlar,
böylece müttefiklerin müdahalesini saglayacaklarini umuyorlardi. Ermenilerin
yürüttükleri vahseti ve Müslüman kurbanlari Bati kaynaklari kaale almiyordu.
Ermeni para-militan serseriler (Dasnaklar ve Hunçaklar) sayisiz Müslüman'i katlettiler.
l9l8'de
savas bittikten sonra ufak bir diktatörler çetesi Rusya'da denize kapali daglik
bir bölgenin hakimiyetini ele geçirdi ve kendilerine Ermenistan Cumhuriyeti
adini verdi. Yeni devletin ilk yaptigi is, toprak kapmak amaciyla komsu
Gürcistan ve Azerbaycan'a sinsice saldirmak oldu. Savas galibi müttefiklerden
de ödüllerini istiyorlardi: Osmanlilardan tazminat ve toprak. Ikisi de
verilmedi. Fransizlar ve Ingilizler Ocak l9l9'da baslayan Paris Baris
Konferansi'nda kendilerine bir sandalye
bile vermediler. Ermeni iddialarina kanmamislardi.
Bu arada
Ermeniler ayni zamanda Ruslarla gizli pazarliklar yürütüyordu. Neticede tek bir
kursun sikmadan Sovyetler Birligi'nin bir parçasi haline geldiler. l988'de
bagimsizliklarina kavusmalarina ragmen Ruslarla yakin iliskilerini
sürdürmektedirler. Kendi istekleriyle verdikleri askeri üslerde Rus birlikleri,
MIG jetleri ve SAM füzeleri konuslanmis durumdadir. Amerikan hükümetinden ve
tüm dünya Hiristiyanlarindan iane toplamaya da hiç ara vermemislerdir.
Amerika'daki
Ermeni Meclisi son on yilda l,5 milyar
$ toplamayi basardigi gibi, Türkiye veya Yakin Dogudaki diger
Müslüman uluslarla ilgili herseye karsi yogun muhalefet kampanyasi
yürütmektedir. Ermeni teröristler Amerika'da ve dünyada yarattiklari çesitli
terör olaylarinda 7l kisiyi öldürüp
387 kisiyi yaralamislardir.
Amerika'nin
ve tüm dünya Hiristiyanlarinin gerçekleri görme zamani çoktan gelmistir.
ERMENISTAN
Terörist Bir “Hiristiyan” Devletinin Sirlari
Osmanli
Imparatorlugu l298'de kurulmus ve kuruldugundan itibaren Hiristiyanliga ve
diger dinlere hosgörülü bir tutum izlemistir. Ilk zamanlarda Hiristiyan
köylüler, kendilerini Hiristiyan feodal beylerin mezaliminden kurtardigi için
Osmanli fetihlerini sevinçle karsiliyorlardi. Osmanlilar, onlarin hayatlarina
kanun ve düzen getiriyor, ayni zamanda din özgürlügü taniyordu.
Osmanlilar
Hiristiyan Konstantinopol'ü l453'de fethettiler. O günden sonra bu muhtesem
sehir Istanbul oldu. Osmanli sultani Ortodoks Hiristiyanlarini zaten daha önce
tanimisti. l46l'de Bursa Ermeni Piskoposu Hovahim Ovaksim'i Osmanli Imparatorlugu'ndaki
tüm Ermenilerin patrigi ilan etti. 7O binden fazla Ermeni'yi Kirimlilardan
kurtardi. Bu Hiristiyanlar, Hiristiyan Bizans devleti tarafindan Kirim'a
sürülmüstü.
Bunu
izleyen 3OO yil boyunca Müslümanlarla Ermeniler arasinda dostluk hüküm sürdü. O
zaman, Hiristiyan topluluklari arasina Avrupali kiskirticilar henüz girmemisti.
Ermeniler
Osmanli Imparatorlugu içinde güven kazandilar ve Sultan'in sadik tebaasi olarak
tanindilar. l536'da
Osmanli Hükümeti Fransa ile bir anlasma yaparak Fransizlara tüm Osmanli
Imparatorlugu'nda ticaret serbestisi tanidi. Kutsal yerlerin muhafizligi
imtiyazi da verildiginden, Fransa Osmanli Imparatorlugu'ndaki bütün
Katoliklerin hamisi sifati kazanmis oldu.
Osmanli
Imparatorlugu gerileme dönemine girince Rusya, Avusturya, Italya ve digerleri
Osmanli topraklarini almaya basladilar. Savaslar savasildi, anlasmalar
imzalandi. l774'de Osmanlilarla Ruslar arasinda imzalanan anlasma ile, Ruslara
Osmanli Imparatorlugu içinde yasayan Hiristiyanlar adina müdahale etme imtiyazi
tanindi. Bu imtiyaz, Osmanli'nin iç islerine Avrupa müdahalesinin kapilarini
açmisti. Osmanli Imparatorlugu içinde yasayan Hiristiyanlarin Bati dünyasiyla
dostluk kurmasinin baslangici oldu. Osmanli imparatorlugu içinde yasayan
azinlik gruplarinda milliyetçi hareketlerin dogmasina yol açti.
Osmanli
Imparatorlugu'nun gerileme dönemine girmesiyle Ermeni liderler Osmanli
Sultanlarinin o güne kadar kendileri için yaptigi bütün iyilikleri
unutuverdiler. Bu nankör Ermeniler, Avrupali güçlerin korumasi altinda bedavadan
Osmanli topraklarini ele geçirmek için Avrupalilarla dalaverelere basladilar.
Ayni liderler bir taraftan da sultanlara sadikmis gibi rol yapiyorlardi.
“Müslümanlara
karsi Hiristiyan” kartini ilk oynayan Ruslar oldu. Çar deli Petro (l689- l725)
Ermeni sadakatsizligini kullanarak Kafkaslara saldirdi. Ermeni ihaneti Çariçe
Katerina döneminde (l762-l796) de devam etti. Ruslar l796'da Derkend'i
kusatinca Ermenilerin
sehirdeki su kaynaklari hakkinda bilgi iletmesi, savasi Ruslarin kazanmasini
sagladi. Ermeni baspiskoposu Argutinokii Dolgurukou l79O'da verdigi demeçte
“Ruslarin Ermenileri Osmanli hükümranligindan kurtaracagina inaniyorum” dedi.
Ermeni Kilisesi'nin l8OO'lerden bugüne, Ruslari desteklemesinin, onlarla
isbirligi yapmasinin sayisiz örnegi vardir. l8O8'de Çar I. Alexander Ermeni
Kilisesi Katolikosu Daniel'e, Ruslar lehine casusluk yaptigi için madalya verdi.
Rusya
Osmanli Imparatorlugu'nu devirmek ve sicak limanlara kavusmak için Ermeni
destegine ihtiyaç duyuyordu. Bu yüzden onlara Karadeniz'den Akdeniz'e kadar
Dogu Anadolu'da “Büyük Ermenistan” vaad etti. Oysa Ermeni halki tarihinin hiç
bir döneminde buralara sahip olmamisti. Aslinda gerçekten bagimsiz bir
Ermenistan da hiç olmamisti. 3OOO yil kadar önce, fazla ömürlü olmayan minik
bir krallik yasamisti sadece.
l8OO'lerin
ortalarinda Ruslarin birkaç Ermeni'nin zihninde yarattigi “Büyük Ermenistan
Hayali” bugüne kadar devam etmistir. Ruslarin hiçbir zaman yerine getirmeyi
düsünmedigi bu vaadi alip islemisler ve bu topraklarin “tarihi vatan” oldugunu
ileri sürmüslerdir. Hiçbir sey gerçeklerden bu kadar uzak olamaz.
l85O'lerden
itibaren Anadolu'da yeni sesler duyulmaya baslandi: Avrupali ve Amerikali misyonerler. Bu Hiristiyan
misyonerler Osmanli hükümetinin basina çok isler açti. Farkli ülkelerden gelen
misyonerler birbirleriyle kavga halindeydiler. Fransa ve Avusturya Katolikleri
koruyordu. Protestanlari Ingiltere ve Amerika besliyordu. Ruslar Ortodoks
Kilisesini destekliyordu. Bu büyük güçlerin her biri yakinda ölecegini
düsündükleri “Avrupa'nin hasta adami” (bu terimi ilk kullanan Çar I.
Nikola'dir.) üzerinde kendi etkisini arttirmaya çalisiyordu. Kendi
misyonerlerini koruduklari iddiasiyla aslinda kendi milli çikarlarina hizmet ediyorlardi.
Ruslar,
Akdeniz'in sicak sularina ulasarak Ingiltere'nin Hindistan yolunu kesmek için
Ortodoks Ermenileri kullaniyordu. Ingilizler, Rusya ve Fransa'yi
durdurarak Hindistan'a olan göbek bagini
korumak için Protestan Ermenileri kullanmaya çalisiyordu. Fransa, Yakin
Dogudaki çikarlari için Katolik Ermenilerden yararlaniyordu. Yalnizca
Amerikalilarin kesin bir milli amaci yoktu.
Bütün
güçler, Osmanli hükümetinin iç islerine karismak için Hiristiyanligi
kullaniyordu. Gerçekte ise herbirisi Osmanli topraklarindan bir parça kapmaya
çalisiyordu. Baska bir deyisle Avrupa devletleri, akbabalar gibi saldirip ölü
Osmanli kemiklerini toplamaya hazirlaniyorlardi.
l877-l878
Osmanli-Rus savasindan hemen önce Ermeni Patrigi Varyabotyan Istanbul'da
Ingiliz elçisiyle yaptigi görüsmede, Balkanlardakilere verilen haklarin
aynisini istedi. Ermenilerin çok tahrik oldugunu, gerekirse isyan
çikarabileceklerini, bunun hiç de zor olmadigini belirtti.
l882 Ocak
ayinda Ingiliz Konsolosu Binbasi William Everett, Istanbul'daki Ingiliz elçisi
Lord Dufferin'e gizli bir rapor sundu. Raporda, Ruslarin destegiyle Ermeni ayaklanma hareketinin
git gide güçlendigi, Rus ajanlarin Ermenileri kiskirttigi, amaçlarinin Osmanli topraklarini ele geçirmek oldugu
bildiriliyordu. Raporun ekinde, Erzurum'daki Ermeniler arasinda dolastirilan
bir belge yer aliyordu. Bu belge, gizli bir orduya katilmak için basvuru
formuydu. Katilan her Ermeni, özgürlük için savasmaya yemin ediyordu.
l887'de
Avetis Nazarbekyan Cenevre'de Hunçak (Çan) adini verdigi bir politik hareket
baslatti. Bu “cinayet sebekesi” denilebilecek örgüt Marksist-Sosyalist ilkelere
dayaniyordu. Türk Ermenilerin kaderi bu Rus Ermenisi anarsistlerin eline
geçti. Ermeni tarihinde bu bir dönüm noktasiydi.
Nazarbekyan
en pervasiz, en militan Ermeni elebaslardan biri oldu. Amaci, Müslümanlari
Ermeni teröristlerin siddetine maruz birakmak, Müslümanlar kendilerine cevap
verince de “barbar Müslüman Türkler masum Hiristiyanlar Ermenileri katlediyor” diye
yaygara koparmak, böylece Avrupa devletlerini Ermeni devleti kurmaya ikna
etmekti.
Hunçak
liderler sadik adamlarina “her yerde, her durumda buldugunuz her Türkü vurun” emrini
veriyordu. Bu teröristler Müslüman Türkleri sogukkanlilikla öldürdükleri gibi,
kendilerine yardim etmeyi reddeden Ermenileri de öldürüyorlardi.
Hunçaklarin
parti programina bir bakin:
l. Mevcut düzen ihtilalle yikilip yeni bir düzen
kurulacaktir.
2. Partinin
ilk hedefi Türk Ermenistani'na siyasi ve ulusal bagimsizlik kazandirmaktir. (Oysanüfusun sadece üçte birini teskil ediyorlardi.)
3. Bu
hedefe ulasmak için basvurulacak araçlar propaganda, provokasyon, terör,
örgütlenme ile köy ve isçi hareketidir. Terör yalniz Osmanli hükümetine
karsi degil, tehlikeli addedilen
Türklere ve Ermenilere karsi da kullanilacaktir.
4.
Ihtilali
gerçeklestirmek için en uygun zaman, Türklerin savasta oldugu zamandir.
5. Türk
Ermenistani bagimsizliga kavusturulduktan sonra ihtilal Rusya ve Iran'a da
yayilacak ve Federatif Ermenistan kurulacaktir.
Bunlara
bir de l89O'da, Rus üniversitelerinde egitim görmüs üç kisinin kurdugu Devrimci
Ermeni Federasyonu (Dasnaksutyan) ilave oldu.
Dasnaklarin
da parti programi Hunçak'larinkine benziyordu:
l. Vurusan çeteler örgütlemek,
2.
Söz veya eylemle halki
ihtilale tesvik etmek,
3.
Halki silahlandirmak,
4.
Hükümet yetkililerini,
gammazlari, hainleri vurmak ve terörize etmek,
5.
Kamu kurumlarini
yagmalamak, yikmak.
Devrimci
Ermeni Federasyonu kuruldugu ilk gün bir terör örgütü olarak kurulmustu.
Ermenistan'i I. Dünya Savasi'ndan sonra hakimiyetine alan bu örgüt olacakti.
Yine bu örgüt günümüze kadar devlet destekli terörünü sürdürmüstür.
Bu
dönem, bagimsiz devlete ulasmak için Ermeni terörünün bir araç olarak
kullanildigi dönemdir. Bu dönem ayni zamanda propaganda, yalan ve aldatmacanin
önde gelen silah olarak kullanildigi dönemdir. Korkunç Müslüman Türklerin
kendilerini yildirdigi ve katlettigine, Hiristiyan Batiyi ikna etmeye
çalisiyorlardi. Oysa Diyarbakir'daki Ingiliz viskonsülü Tomas Boyaciyan bile
Osmanli hükümetinin Ermenilerin katli için emir verdigi yolundaki ithamlara “böyle
bir emir verilmedigini kesinlikle söyleyebilirim” diyor ve ilave ediyordu “aksine,
Ermeniler kendi aralarindaki sorunlar yüzünden birbirlerini öldürüp
suçu Müslümanlarin üstüne
atiyorlar.”
Ermeniler,
yabanci bir devletin Osmanli Imparatorlugu'na girip istedikleri topraklari
silah zoruyla almasi, sonra da 6 vilayeti Ermenilere vermesi için ellerinden
geleni yapiyorlardi. Ermeniler bu vilayetlerin kendi “ata yadigari” vatanlari
oldugunu iddia ediyorlardi. Oysa Ermenilerin yutturmaya çalistiklari bu
palavranin önemli bir açmazi vardi: bu vilayetlerin hepsinde Ermeniler nüfusun
küçük bir azinligini olusturuyorlardi. l892'de Ingiliz Disisleri Bakanliginin
Cografya bölümünde vilayetlerin nüfus dökümü söyle verilmisti.
Il |
Müslüman |
Yunanli |
Ermeni |
Diger |
Toplam |
Erzurum |
5OO.782 |
3.725 |
l35.O87 |
22 |
639.6l6 |
Sivas |
839.5l4 |
76.O68 |
l7O.433 |
l.O86.Ol5 |
|
Diyarbakir |
337.644 |
9.44O |
79.l89 |
45.233 |
47l.5O6 |
Harput |
5O4.946 |
65O |
69.7l8 |
575.3l4 |
|
Van |
247.OOO |
79.998 |
lO3.OO2 |
43O.OOO |
|
Bitlis |
257.862 |
2lO |
l3l.39O |
9.l62 |
398.624 |
Toplam |
2.687.748 |
9O.O93 |
665.8l5 |
l57.4l9 |
3.6Ol.O75 |
Dasnak
terör örgütü bu vilayetlerde ihtilal hazirligina basladi. Silah toplama ve
terör kampanyasi merkezi Rus Ermenistan'iydi. Kendilerine ermeni Kilisesi de
çok yardim ediyordu. Kilise yetkilileri Osmanli ve Rus topraklarinda rahatça
dolasip gerekli iletisimi sagliyorlardi. Kiliseler cephanelik ve terörist
barinagi islevi görüyordu.
Ancak bazi
yabancilar olaylarin ardindaki gerçegi görüyorlar, raporlarinda bildiriyorlardi
(Kitapta bunlarin pek çok örnegi var. Bu özette, yalnizca bazilari yer
alacaktir.).
l895'de Ingiliz parlamento üyesi Sir Ellis Bartlett
terör kampanyasina iliskin bir brosür yayinladi. “Türk-Ermeni olaylari hakkinda ortalikta dolasan söylentilerin
çogu, en hayali, en kötü
ruhlu kafalar tarafindan üretilmekte ve yayilmaktadir. Kiskirticilarin amaci Ermenilerin çilesini durdurmak degil, Ingiltere'de Türkiye'ye ve Türklere karsi duygulari harekete geçirmektir. Osmanli sultaninin Hiristiyan tebaaya hiçbir özgürlük tanimadigi yolundaki Ermeni iddialari külliyen yalandir. Dörtyüzyildir hiçbir hükümet
Osmanli Imparatorlugu kadar hosgörü göstermemis, din özgürlügü tanimamistir.
Her tür din -Yunan, Musevi, Nestoriyen, Katolik ve digerleri- mükemmel bir
ibadet ve ögreti özgürlügüne sahiptir. Türkler geçmiste daha az cömert
olsalardi, bugünkü sorunlarin çogunu yasamayacaklardi. Ayni dinden olmayanlar Fransa,
Almanya, hatta Ingiltere'de yakilirken Osmanli hükümeti tebaasina tam bir din
özgürlügü tanimisti. Ne yazik ki Ermeni kaynaklari tarafindan uydurulan bu dev
aldatmacaya Ingiliz basini
da alet olmustur.”
Ingiliz
viskonsülü Yüzbasi Dickson, Büyükelçi Lowther'e yazdigi 3O Eylül l9O8 tarihli
raporda söyle diyordu:
2O.
yüzyilin basinda Ermeni teröristler, denizden denize bir devlet yaratacaklarsa,
disaridaki Hiristiyan ülkelerin yardimina ihtiyaçlari oldugunu fark ettiler.
Bunun üzerine Dasnaklar o sirada 5O
yillik olan “ata yadigari” vatanlarina destek bulmak için adamlarini tüm
dünyadaki Hiristiyan ülkelere gönderdiler. Dasnaklar, yabanci ülkelerdeki bu
Ermenilere “Ermeni Kolonileri” adini verdiler. Bu koloniler ve onlarin
etkiledikleri ermenofiller, hükümetleri 5O yillik “eski” vatanlarini aktif
biçimde desteklesin diye yogun lobi kampanyalari baslattilar. Bu dönem
Ermenilerin asilsiz “Hiristiyanliga karsi Müslümanlik”kartini oynamalarinin
yogunlastigi dönemdir. Bu güçlü siyasi lobi bugün de devam etmekte, koloni
mensuplari gerektiginde kendi çikarlarini uyrugu oldugu ülkenin çikarlarindan
üstün tutmaktadir.
Adana'daki Ermeni isyaninda Adana patriginin ve
Kozan kilisesinin büyük rolü vardir. Bu kilise isyani planlayan ve yürüten
teröristlerin karargahiydi. Piskopos “cinayete karsilik cinayet; silahlan, her
Ermeni için bir Türk öldür” vaazi veriyordu.
l9l4'de I.
Dünya Savasi yaklasirken Ermeni militanlar Osmanli Imparatorlugu'nun savasa
girecegi umuduyla hazirliklarini arttirdilar. Katolikos Kevork V, “Ermeni
Meselesi” adini verdigi konuyu çözümlemek için bir plan ortaya koydu. Bu dini
lider, Müslümanlar büyük çogunlugu olusturmasina ragmen Anadolu'nun “Ermeni
Vilayetleri”nin tek bir otonom eyalet haline getirilip basina da Ruslar tarafindan atanan Hiristiyan bir vali
getirilmesini önerdi. Ruslar bu plani kabul ederse Katolikos Ruslara Osmanliyla
savaslarinda bütün Ermenilerin destek verecegini vaad etti.
Kuskusuz
Ruslarin Ermenilere göz diktikleri Osmanli topraklarini bedavadan vermeye asla
niyeti yoktu. Ancak Dasnaklar Rusya ile pazarliklarini sürdürdüler. Ingiliz
diplomati R. McDowell bir raporunda Ruslarin Türkiye'de casusluk yapmak ve
kargasa yaratmak için Dasnak dernegini epeyce kullandigini bildiriyordu.
Ermeniler
bir taraftan Türklerin dostu, Osmanli hükümetinin sadik tebaasi gibi
görünürken, bir taraftan da Rusya'nin aktif yardimiyla Van, Bitlis, Erzurum,
Karahisar, Sivas, Kayseri ve Diyarbakir'da örgütlendiler. Buralara silah sokup
kiliselerinde ve okullarinda sakladilar. Ondan sonra da, çogu Osmanli ordusu
kaçagi olan bul serseriler Müslüman köylülere saldirip katletmeye basladilar.
Ermenilerin
Dogu Anadolu'da gittikçe artan vur-kaç saldirilari üzerine, Osmanli Ordusu komutanligi Ermenilerin örgütlü bir
isyan planladigini fark etti. Osmanli subaylari bu kanaatlerinde hakliydilar.
2 Kasim
l9l4'de Ruslar Osmanli sinir bölgelerini isgal etti. l9l5 Subat'inda Ermeni Dasnak terörist örgütü 3O üyeden olusan bir
savas komutanligi kurdu. Bu terörist savas komutanliginin basinda Karahisar
piskoposu bulunuyordu. 2O Subat'ta Osmanli birligi papazlarin teröristleri
saklayip korudugu Arak manastirinda saldiriya ugradi. l3 Nisan'da bir Ermeni çetesi Van'i ele geçirip hemen hemen tüm
Müslüman halki katletti.
Osmanli
hükümeti Ermeni Kilisesi'nden vur-kaç saldirilarinin durdurulmasini talep etti.
Hükümet, Ermeni patrigiyle yaptigi toplantida, ordunun ilerlemekte olan
Ruslarla savasini engelleyen terörist saldirilari durdurmadiklari takdirde
ciddi önlem alacagini ve Ermenileri ordunun arkasidan çekecegini bildirdi.
Ermeni patrigi ve Ermeni elebaslari bunu zaaf isareti olarak gördüler ve
Osmanli hatlari arkasindan hücumlarini arttirdilar. Gerilla tarzi vur-kaç
saldirilari orduya ve yerli halka çok zarar
veriyordu.
l2 Mayis l9l5'de Ingiltere'nin Kahire komiseri Sir Henry
McMahon Londra'ya gönderdigi gizli mesajda Ermenilerin Türk ordusu için büyük
çapli sorun yarattigini
bildiriyordu.
24 Nisan
l9l5'de Osmanli hükümeti Ermenileri bütün stratejik bölgelerden çikarma karari
aldi. Bu karara Ermeni isyanlari ve gerilla hareketleri sebep olmustu. 26 Mayis
l9l5'de Osmanli hükümeti, Içisleri Bakanligina Dogu Anadolu'daki vilayetlerden
Ermenileri bosaltma emri verdi. Yeni isyanlar ve gerilla hareketleri
örgütleyemeyecek kadar uzaga gönderileceklerdi.
Su tarihi gerçege
bakin: Bu kararin
Istanbul'da alinmasindan tam üç gün önce, yani 2l Nisan
l9l5'de Echmiadzin Katolikosu Ruslara, Osmanli hükümetinin Ermenileri
katlettigini söyledi. Hükümet henüz tehciri baslatmadan, daha tek bir Ermeni
çantasini hazirlayip evden
ayrilmamisken nasil katliam
olabilirdi ki?
Katliam
iddialarinin esas kaynagi olan Echmiadzin Kilisesi, Ermenilerce 3O3 yilinda
yapildigi ve bu yüzden kendilerinin dünyanin en eski Hiristiyanlari oldugu
iddia ediliyordu.
Ruslar
Londra, Roma ve Washington'daki büyükelçilerine Echmiadzin Katolikosunun
“Ermeni protestosunu” destekleme
talimati verdi. Ruslarin
amaci bu ülkelerdeki kamuoyunu
etkilemek ve böylece Almanya ve Osmanli Imparatorlugu'na karsi savasa
girmelerini saglamakti.
23
Mayis l9l5'de Osmanli
hükümeti 4. Ordu komutanligina ilk tehcir emrini verdi. Emir söyleydi: “Devletin güvenligini ve
mevcudiyetini korumak için, yürütmekte oldugumuz savas üzerinde kötü etkisi
olan bu zararli faaliyeti müessir ameliyelerle yikmak ve yok etmek sart
olmustur.” Bu emrin soykirimi içermesini birakin, aksine emrin son paragrafinda
Osmanli Dahiliye Naziri katliama yol açabilecek hareketlerde bulunulmamasini
özellikle uyariyordu.
Dahiliye
nezaretindeki 7 Aralik l9l6 tarihli
bir belgede 7O2.9OO Ermeni'nin tehcire
tabi tutuldugu, bu is için l9l5'te 25
milyon kurus, Ekim l9l6 sonuna kadar
86 milyon kurus harcandigi ve yil sonuna kadar da l5O milyon kurus daha
harcanacagi yazilmistir.
Türkler
Ermenileri katletmek isteselerdi bu isi yapip bitirir, tehcire 26l milyon kurus
harcamazdi. Osmanli hükümeti mali açidan zaten berbat haldeydi; sokaga atacak
parasi yoktu. Bir servet harcayarak Ermenileri yerlerinden kaldirmak, sonra da
öldürmek olacak is mi?
24 Mayis
l9l5'de müttefikler Rusya'nin istegine uyarak Osmanli hükümetini “Ermeni
katliam”indan sorumlu tutacaklarini söylediler.
Osmanli
Bakanlar Kurulu Ermenilerin Dogu Anadolu'daki Osmanli savas hattinin arkasindan
uzaklastirilmasini ta 3O Mayis'ta onayladi; yani Rusya, Ingiltere ve Fransa'dan
olusan müttefiklerin daha henüz baslamamis tehcirde gerçeklesen “Ermeni katliamlari”ndan Osmanlilari sorumlu
tutacagini bildirmesinden tam 6 gün sonra.
9 Aralik
l9l5'de Patrik, Hindistan'da tutulan 25O Ermeni savas esirinin
Kibris'ta egitilip Fransiz
yabancilar lejyonuna katilmasini teklif etti. Patrigin olusturdugu bu Ermeni
Legion d'Orient, Dogu Anadolu'da yasayan masum Müslümanlar için “kutsal terör”
oldu. Dünyanin hiçbir yerinde hiçbir bölük savas sirasinda ve sonrasinda sivillere karsi bu Ermeniler kadar
vahsi ve bogaz kesici olmamistir. Nereye gitseler sivil halki terörize ediyorlar, Müslümanlari
katlediyor, irzina geçiyor ve soyuyorlardi. Bunlarin yaptiklarini Amerikali ve
Ingiliz yetkililer bile raporlarinda belirtiyorlardi.
l9l7'de
Bolsevik Ihtilali basladiktan sonra Osmanlilarla savasmakta olan Rus birlikleri
çabucak cepheyi terk edip evlerine döndüler. Ruslarin bosattigi Türk
topraklarini Ermeniler isgal etti.
Ingiliz
ordusundan Binbasi E.W.C. Noel, Ermenilerin eline geçmesinden birkaç ay sonra
bu topraklari teftis etti. Sahit olduklarini resmi bir dosya halinde Ingiliz
hükümetine rapor etti:
“Rus ordusu ve onlara
eslik eden Hiristiyan intikam ordusunun isgal
ve harap ettigi bölgelerde l9l6 bahari ve yazinda 3 ay dolastiktan
sonra hiç tereddüt etmeden söylüyorum ki en az Türklerin aleyhine sunulan kadar
Türklerin de düsmanlarina karsi davasi var. Yerel halkin ve taniklarin hemen
hepsinin ifadesine göre, Ermenilerin tahrik ve yönlendirmesiyle hareket eden
Ruslar ellerine düsen sivil
halki hiç ayirim
yapmadan kesip biçmis,
katletmis.
Rowanduz ve Nell yörelerinde gezen bir seyyah,
Hiristiyanlarin Müslümanlara
karsi isledigi korkunç
suçlarin yaygin ve toplu delillerini görecektir.”
Ermeniler
Müslümanlari bu topraklardan atmak için çabucak cinayet, yikim ve tecavüz
kampanyasina giristiler. Böylelikle bu topraklarda Müslüman
kalmayacagindan, Ermeni devleti
kurabileceklerine inaniyorlardi. Terör kampanyasinin sebebi buydu ve bu
politika bugün Azerbaycan'da da aynen sürdürülmektedir. Milliyetçi hareketin
baslamasindan bu yana terör ve siddet Ermenilerin resmi politikasi olmustur.
Ermeni Rus bir yazar ise bu günlerden söz ederken, “Ermeni
liderlerin terör kampanyasi düzenlemekteki amaci devlet kurmak degil, bölgede
yasayan Müslümanlari yok etmek, Müslümanlarin mallarini çalip yagmalamakti” demektedir.
2l Subat
l9l8 tarihli bir Ingiliz raporundan: “Ermenilerin
katliam yaptigindan hiç kuskum yok. Bu konuya ne kadar az dikkat çekilirse o
kadar iyi olur.”
Bati
dünyasinda birçok bilimadami ve yazar mutabiktir ki aldatmak ve yanlis bir
resim çizmek amaciyla gerçeklerin tarih sayfalarinda bu denli saptirildigi
nadir görülmüstür. Ermeniler Isa ugruna sehit olduklarina Hiristiyan dünyasini
inandirmak için tekrar tekrar masallar uydurmuslardir. Bunu yaparken de
Hiristiyanlarin, Hiristiyan olmayan herkese karsi duyduklari önyargi, korku ve
nefretten yararlanmislardir.
Istanbul'daki
misyoner okulu Robert Kolej'in ilk müdürü Peder Cyrus Hamlin l87O'lerde Londra'da bir propaganda bürosu
kuruldugunu, bunun da tek amacinin Türkleri ve Müslümanlari kötü gösterecek
haberler yaymak oldugunu söylüyor ve sunlari ilave ediyordu:
Eskiden
beri Hiristiyanlar insanlari din ve irkina göre yargilamislardir. Gençken
okudugumuz, Hiristiyanligi Müslümanlardan kurtarmak için kutsal topraklara giden
beyaz atli “Hiristiyan” sövalyeler, Müslümanlardan çok daha fazla insan
öldürmüsler, siddet uygulamislardir. Hiristiyanligin gerçek hikayesi hiç güzel
degildir.
l8OO'lerde
Kafkaslarda ve Balkanlarda yasayan halkin çogu Müslüman'di. l923'e gelindiginde
bu durum degismis, Müslümanlarin çogu yok olmustu. l82O ile l923 arasinda
evlerinden ve topraklarindan çikartilan Müslümanlardan 5.5 milyondan fazlasi
savaslardan, açliktan veya hastaliktan ölmüstür.
Bu
bölgelerde yasanan Hiristiyan trajedisi ve ölümleri Hiristiyan dünyasinda bolca
anlatilmistir. Ancak Müslümanlarin çilesi pek az kayda geçmistir.
Balkan,
Anadolu ve Kafkas bölgelerinin haritasina yakindan bakildiginda bugün
oralardaki devletlerin nüfuslarinin oldukça homojen oldugu görülür. Bu
devletler yakin tarihte savaslarla ve ihtilallerle yaratildi. Bunlarin hepsi
bir zamanlar Osmanli topraklariydi. Bu nüfuslarin din ve irk homojenligi etnik
temizlikle saglandi. Bir baska deyisle bu devletler Müslümanlarin çilesinden
yaratildi.
Osmanli
Imparatorlugu muazzamdi. Makedonya ve Arnavutluk'tan Avrupa ve Asya
Türkiye'sine, oradan da Orta Dogu ve Kuzey Afrika'ya yayiliyordu. Osmanli hükümeti
22 ayri
ulusa egemendi. Bu uluslarin hiçbiri bugünkü Türkiye'ye karsi Ermenilerin
tasidigi kadar nefret, öfke ve intikam duygulari tasimamaktadir.
Milliyetçilik
Osmanli Imparatorlugu'na l9. yüzyilda Bati Avrupa'dan geldi. Birçok Hiristiyan
ekonomik durumunu düzeltmisti, simdi de politik güç istiyorlardi. Bu da
Imparatorluk sinirlari içinde mümkün degildi.
Milliyetçilik
hareketinde kiliseler büyük rol oynadi. Zira bazi ders kitaplarinin ve lobi
gruplarinin iddiasinin aksine, Osmanli hükümeti imparatorluk içindeki bütün
dinlere özgürlük, dini gruplara özerklik tanimis, kimseyi Müslüman olmaya
zorlamamisti. Kendilerine “Hiristiyan” diyen kisiler bu özgürlügü kullanarak
yandaslari arasina anti- Osmanli milliyetçi duygu ve tutumu yaydilar. Sadece
farkli sekilde inandiklari için Osmanli Müslümanlarinin tanriya inanmadigini
söylemek çok kolaydi.
Müslümanlari
toptan öldürmek ve yerlerinden-yurtlarindan etmek suretiyle bölgede ilk
ayaklanmayi baslatan Yunanlilar oldu. Bu digerlerine de örnek oldu. Yunan
baspiskoposu Germanos'un sözleri “Hiristiyanlara baris, konsüllere saygi,
Türklere ölüm”, ihtilal çigligi oldu. Ayaklanma yayildi ve git gide daha fazla
Müslüman katledildi veya ölesiye
iskence gördü. Bunlar arasinda kadinlar ve çocuklar çogunluktaydi. Bazi
kasabalarda tüm Türk nüfus bir araya toplaniyor ve mezbahada koyun keser gibi
kesiliyordu. Tripoli'de olanlara bir bakin:
Yunanlilar
Türkleri, geçmisin küllerinden bagimsiz bir Yunanistan yaratamayislarinin
müsebbibi olarak görüyorlardi. Gerçekte ise bütün Müslümanlarin sogukkanlilikla
katli, siyasi hareketin utanç verici bir sekilde “din” altinda maskelenmesinden
baska bir sey degildi. Osmanlilar düzeni tekrar ele geçirinceye kadar
25.OOO'den fazla Türk öldürülmüstü.
Yöntem hep
ayniydi: bölgeyi Türk Müslümanlardan temizleyip yeni bir milliyetçi Hiristiyan
kimlik olusturmak. Yunan din adamlari ayaklanmanin ön cephesinde, piskoposlar
ve papazlar basindaydi. Ayaklanmayi halkin kendisi baslatsaydi ihtilalle
sonuçlanir miydi, çok süpheli. Yunan Ortodoks Kilisesi, Hiristiyan Bizans
Imparatorlugu'nun yeniden dogumu için Istanbul'a kadar uzanan bir “Büyük
Yunanistan” düslüyordu.
Yunanlilari
kendi isyanlari, ayaklanmalariyla Ermeniler, Bulgarlar ve Ruslar izledi.
Osmanli imparatorlugu çoktandir bir çöküs dönemi içindeydi; bu yüzden bu farkli
halklar için basari sansi vardi. Geriye dönüp bakildiginda görünen o ki,
Osmanlilar imparatorluk içinde yasayan halklarin kimlik, din, dil ve adetlerini
yüzyillar boyunca korumalarina izin vermesiydi, l9. yüzyil isyanlari hiç
olmayabilirdi. Dolayisiyla, Osmanli Imparatorlugu kendi dini saygi ve
hosgörüsünün kurbani oldu denebilir.
l4.
yüzyilda Rus Imparatorlugu batiya dogru yayilmaya basladi. Deli Petro
(l689- l725) dönemine gelindiginde
Müslüman etkisi epeyce azalmisti. Ruslar yayilirken Osmanlilarin yaptigi hatayi
yapmadilar. Fethettikleri topraklardaki halkin Hiristiyanliktan farkli dinine
hosgörü göstermediler. Ruslar Müslümanlardan aldiklari topraklari temizleyip,
baska yerlerden getirdikleri Ermenilere veriyorlardi. Iste, Ermenilerin daha
sonra “tarihi vatanimiz” iddiasinin baslangici bu l8. yüzyildir. Oysa
Müslümanlar bu topraklarda çok daha uzun süre
yasamisti.
Yerlerinden
edilen ilk önemli Müslüman grup Kirim Tatarlariydi. Bunu digerleri izledi.
Ruslarin Osmanli Müslümanlarini yerlerinden etmesi, bugünkü problemlerin
baslica sebebidir.
Sicak su
limanlari arayan Ruslarin Batiya dogru her ilerleyisinde Müslümanlar
topraklarini terk etmeye zorlaniyorlar, direnirlerse katlediliyorlardi. l9.
yüzyil Müslümanlar için bir terör dönemiydi; yüzyilin basinda Balkanlarda,
Kafkaslarda ve Anadolu'da yasarlarken, nüfuslarinin büyük bir bölümünü pogromlara
(örgütlü katliam anlamina gelen Ibranice
bir terim), etnik temizlige kurban verdikten sonra ellerinde kala kala Anadolu
kaldi. Tüm Hiristiyan dünyasinda Yunanlilarin, Ermenilerin ve Bulgarlarin
ölümlerinden söz edilir, Müslümanlarinki hiç anilmaz. Oysa onlarin çektikleri
bütün Hiristiyan kayiplarinin toplamindan fazlaydi. Taninmis tarihçi ve yazar
Justin McCarthy durumu su sözlerle degerlendiriyordu:
istahla abartirken, düsman gruplarin da kayip verdigini
görmezden geliyorlar. Bu
yüzden muharebelere `katliam', harplere `soykirim' etiketi koyma egilimi dogdu.
Aksi, iki tarafin da vurdugunu, iki tarafin da öldügünü itiraf etmek olurdu.”
l827-l829
Osmanli-Rus Savasi'nda Erivan bölgesinde büyük
çapli Müslüman- Hiristiyan
degis-tokusu oldu. l855-l856 ve l877-l878 savaslarina gelindiginde
o kadar çok sayida Ermeni göç
etmisti ki bugün Ermenistan denen bölgede Ermeniler ilk defa çogunlugu olusturmustu. Iste
Ermenilerin “eski” vatanlari gide gide ancak l85O'lere gitmektedir.
l895 ve
l896 isyanlari ne Ermeni köylerinin çok yoksul olmasindan, ne de onlara
Müslüman saldirilarindan kaynaklanmisti. Gerçekte bu köyler komsularina nazaran
daha varlikliydi. Olay, Ermeni komitacilarin ve kilisesinin Batili güçler ve
Rusya ile isbirligi içinde Osmanli Imparatorlugu'nu çökertme gayretleriydi.
Ermeni isyancilari Mart l9l5'e gelindiginde iyice örgütlenmisler, Rus
silahlariyla donanmislar ve Osmanli
Imparatorlugu'na saldirmaya hazir hale gelmislerdi. Sinyal verilince Van'daki Ermeniler
karakollara ve Müslüman
evlere saldirmaya basladilar. Silahlari sehre
gizlice soktuklarindan, saldiri
tam bir sürprizdi. Van'da hizla ilerlediler, Müslüman bölgesini yaktilar,
yakaladiklari her Müslüman'i öldürdüler.
Bu
saldirilar, Balkan Hiristiyanlarinin uyguladiklari taktikle yürütülüyordu. Ilk
önce, karsi koyanlari öldür, bütün camileri ve sehrin Müslüman bölgesini yakip
yik. Kaçabilenleri yollarda soy, katlet, irzina geç. Hala kurtulan varsa açlik
ve hastaliktan ölsün.
24 Mayis
l9l5'de, savas bölgesinde yasayan Ermenilerin tehcirine baslanmasi emri çikti.
Osmanli
hükümetinin fermani okundugunda hükümetin niyeti açikça görülür: Ermenilerin
baris içinde kaldirilip baska yere yerlestirilmesi. Bugünkü Ermeniler,
Ermenilerin katledilmesi için baska gizli emirler yayinlandigini iddia ediyorlar.
Bunun saçma bir iddia oldugunu, Ermenilerin dünya Hiristiyanlarindan daha fazla
para ve yardim koparmak amaciyla uydurulmus bir palavradan baska bir sey
olmadigini tarih kanitlamaktadir.
Gerçekte
temel sorun suydu: Osmanli hükümeti öylesine zayif düsmüstü ki göç ettirecek
gücü kalmamisti. Ermenileri yola çikarip koruma görevi yerel yetkililere
verilmisti. Onlarin ise yeterli adami ve donanimi yoktu.
Bir
taraftan Ermeni isyancilarla gerilla savasinin, diger taraftan da Ruslarla
askeri savasin tam ortasinda olan yerel yetkililerin muazzam boyutta bir
hareketi nezaret etmesi bekleniyordu. Oysa yetkililerin emrinde az sayida
“normal polis”ten baska kimse yoktu.
Yetkililer
bir tercih yapmak zorunda kaldilar: ya Ermenileri iyi korunan büyük gruplar
halinde gönderecekler ve böylece sehirleri ve köyleri Ermeni gerillalara karsi
korumasiz birakacaklardi, yahut ta geriye kalan sadik vatandaslarini
koruyacaklardi. Yetkililer sagduyuyla davrandilar. Ufacik polis gücünü tehcir
edilen hain Ermenileri korumak için yanlarina vermeyi reddettiler ki daha sonra
Ermeni gerilla çeteleri saldirdiginda sehirleri ve köyleri savunmasiz kalmasin.
Ermenileri
koruma sorumlulugu gerçekte Osmanli hükümetinindi. Ancak Osmanli hükümetinin de
sorunu yerel yetkililerin ayniydi. Problemi kendi yaratan hain vatandaslarini
korumaya gönderemeyecek kadar az askeri vardi. Ermenilerin Osmanli savas
cephesinin arkasindan ikmal hatlarini çökerttigi kesindi. Osmanli birliklerinin
hain Ermenileri korumaya sevk edilmesi hiçbir sekilde mümkün degildi. Osmanli
hükümeti lOO yillik Rus savaslarindaki tecrübesiyle, savasi kaybederlerse
baslarina gelecegi biliyordu. Müslümanlar tekrar ülkeden çikmaya zorlanacak ve
onlari da Rus askerleri korumaya kalkmayacakti.
Tehcir edilen sadakatsiz
Ermenilerin güvenlik altinda olmamasi kötü olaylara yol açti: tipki yillardir
Ruslar tarafindan sürülen Müslümanlarin basina geldigi gibi. Yerel Osmanli
yetkililerin Ermenilerden çaldigina dair raporlar var. Birçok yerel Müslüman,
eski hesaplarin acisini çikarmak ve Ermenilerin geride biraktiklarini satip kar
etmek için bunu firsat bildi. Kisasa kisas, zira yillardir Hiristiyanlarin da
Müslümanlara yaptigi aynisiydi.
Ermenilerin
maruz kaldigi en büyük tehlike, kervanlara baskin yapan göçebe Kürt
kabileleriydi. Giden her grupla birlikte gönderilen az sayidaki yerel polis
onlari korumaya yetmiyordu. Kürtler genelde Ermenileri kitle halinde kesmediler
ancak bazilarini öldürdüler, kadinlari kaçirdilar, insanlari soydular.
Arkasindan, açlik ve hastalik ölümleri getirdi.
Prof.
McCarthy, savastan sonra Osmanli hükümeti Ingiliz denetimine geçtiginde açilan
l397 ceza davasini belgelemektedir. Bu davalar, Ermenilere karsi suç isledigi
iddia edilen Türklere açilmisti. Bunlardan dördü idam cezasi aldi ve ceza infaz
edildi.
Osmanlinin
bu adaletine mukabil, Ruslar veya Ermeniler kendi halklarini Müslümanlara karsi
savas suçu islemekle itham etmemis, dava etmemis, mahkum etmemistir. Bu dönemde
Müslümanlarin kayiplari Ermenilerin dört kati oldugu halde hiçbir Rus veya
Ermeni savunmasiz Müslümanlara karsi isledikleri korkunç suçlarin cezasini görmemistir.
Osmanlilar
Ermenileri sürmekle askeri açidan dogru bir karar vermis oldular, zira
Ermeniler gittikten sonra cephe arkasindaki Ermeni saldirilari hemen durdu.
Osmanlilar yerel destegi ortadan kaldirinca gerillalar is göremez oldular.
Liderlerinin kendi hükümetlerine ihanet edip Ruslarla isbirligi yapma karari
dolayisiyla binlerce Ermeni vatandasi yerlerinden yurtlarindan edilmis, korkunç
bir bedel ödemis oldu.
Osmanli
Imparatorlugu'nu Ruslar ve Ermenilerin istilasindan kurtaran tek sey l9l7 Rus Ihtilali oldu. Yurtlarinda ihtilal
baslayinca Rus askerleri cepheyi terk edip evine döndü. Ruslar gidince onlarin
yerini alan Ermeni gerillalari iyice azittilar. McCarthy'nin sözleriyle:
Osmanli
askerlerinin ilk hücumunda Ermeniler hemen çekilmeye basladi. Zaten hep böyle
yaparlardi; gerçek birliklerle karsilasinca silahlari atip kaçarlardi.
Ermeniler
kaçarlarken davalarini kaybettiklerini, Dogu Anadolu'yu artik ne kendilerinin, ne de Ruslarin isgal
edemeyeceklerini anladilar. Bu yüzden, geriye bir sey birakmamak için
ellerinden ne melanet gelirse yaptilar. Örnegin:
“Ermeni davasini ve bir Ermeni devleti kurulmasini
gönülden destekleyen Ingilizler bile Ermenileri Türklere yapilan katliam
konusunda resmen uyardilar. Bu katliamlar devam edecek
olursa dünyanin sempatisini kaybedeceklerini söylediler.”
Ingiliz
Albay Rawlinson:
Amiral
Mark Lambert Bristol l9l9'dan l927'ye kadar Amerikan donanmasinin Türk sulari
komutani ve ABD Yüksek Komiseri olarak Türkiye'de görev yapti. Raporlari kongre
kütüphanesinin belgeler bölümünde saklanmaktadir. Amiral Bristol sahsi
günlügünde söyle diyordu
Bu kitapta
Richard Hovanissian'a ve onun yazdigi 4 ciltlik “Ermeni Cumhuriyeti” adli tarih
kitabina sikça atif yapilacaktir. Aslinda bu kitabin adi “Terör Kampanyasi –
Ermeni Aldatmacasi” olmaliydi.
Prof.
Hovannisian Ermenilerin göz koydugu bütün topraklardan Ermeni Türkiye'si,
Ermeni Rusya'si, Ermeni platosu seklinde söz ediyor. Bu ifade, Hovannisian'in
kitabinda geçen “üstü örtülü” iddialardan yalnizca biri. Bu “Ermeni topraklari”
iddiasi l89O'lardan beri Amerika'yi ve dünyayi aldatmak amaciyla
kullanilmakta. Hiristiyanlarin iddialari
gerçege, dogruya veya çagdas uygarliklarin tarihsel ilerleyisine dayanmiyor.
l9lO tarihli Encyclopedia Brittanica'ya göre Ermeniler talep ettikleri
bölge nüfusunun yalnizca %l5'ini olusturuyorlardi.
Günümüz
Türkiye'si tarihi topraklar üzerine kurulmustur. 4OO.OOO yil öncesinde
buralarda insanlarin yasadigina dair kanitlar mevcuttur. Incil'in “Küçük Asya”
dedigi bu topraklardan 29 büyük uygarlik gelis geçmistir. Milattan önce
2OOO-6OO yillari arasinda hüküm süren Hititlerden sonra Anadolu'da büyük
uygarlik izleri birakanlarin bazilari sunlardir: Frigler, Urartular,
Lidyalilar, Traklar, Galatlar, Persler, Yunanlilar, Romalilar, Biritanyalilar,
Suriyeliler, Komageneler, Pontuslar, Bizanslilar ve tabii ki Osmanlilar.
Minicik Ermeni kralligi tarihte yalnizca çok kisa bir süre yasayip
kaybolmustur. Büyük uygarliklardan biri olarak siniflandirilmasi mümkün degildir.
Bu
topraklara küçük bir eskiya grubunun Ermeni Türkiye'si ve Ermeni platosu demesi
gülünç degil mi? Bir taraftan terörist kampanya yürütüp bir taraftan da
“soykirim sanayii” kurarak Hiristiyan dünyasini kandirip soyma amaci güdüyor
yalnizca.
Ermeni
profesörün önyargili, üstü kapakli, tarihi gerçeklere aykiri ifadelerinden bir
örnek de su: Hovanisyan dört ciltlik kitabin tamaminda Istanbul'dan
Constantionple olarak söz ediyor.
Istanbul M.S. 33O'da
I. Konstantin'in zamaninda, yani Roma Imparatorlugunun sonuna dogru yeniden
kurulmustu. Dentara Roma (Ikinci Roma) veya Nea Roma (Yeni Roma) da deniyordu.
Ancak bu dönemde Bizanslilar Konstantinopol adini kullanmiyordu. Büyüklügü dolayisiyla sadece polis (sehir) diyorlardi. “Nereye gidiyorsun?” sorusunun cevabi “eist
enpolin (istinopolin)” idi. Istanbul adinin kökeni budur. Arastirmalar
ll. yüzyildan itibaren bu ismin kullanildigini ve Türklerin
sehri bu isimle tanidigini göstermektedir.
Istanbul
sözcügü, Kolomb'un Amerika'yi kesfinden en az 5O yil öncesinden beri
kullanilmaktadir. Istanbul adini kullanmayi reddetmek ya cahilliktir yahut da
küstahlik. Konstantinopol teriminin kullanilmasi, “Hiristiyan” anlamina gelen
bir kod adidir ve günümüz Türkiye'sinin halki %98 Müslüman oldugundan bu büyük
ulusa bile bile yapilan, hesapli bir hakarettir. 548 yil önceki adi kullanilan
baska bir yer var mi dünyada?
Bu kitapta
Hovanisyan'dan yapilan çok sayidaki alintilarin sonuna yazarin ismi
konmaktadir.
“Ermeni
Cumhuriyeti” kitabi, kesin gerçeklere dayanmaktan uzaktir. Ermenileri hosnut
edecek bir tarih yaratmak amaciyla önyargili görüsler, yari dogrular, kasitli
yanlisliklarla dolu olup bazi gerçeklerden de hiç söz edilmemistir. Bu tür
“ismarlama tarih”in gerçek bilim adamligiyla veya Hiristiyanlikla ilgisi
yoktur.
Ermeni
profesörün, “Müslüman Türklere” karsi “Hiristiyan Ermenilerin” hayatina daha
fazla deger verdigi de açikça görülmektedir. Ne yazik ki bu “benim” halkimin
hayati “senin”kilerden daha degerlidir tutumu tarih boyunca korkunç savaslara
yol açmistir. Ermeni Hiristiyanliginin utanci sudur ki hem Müslümanlar, hem de
Hiristiyanlar ayni tanriya tapmaktadirlar.
Profesör
Hovanisyan bile kabul ediyor ki:
Daha sonra Sovyet
hükümetinin yayinladigi Rus arsivlerine göre Çarlik stratejisi aslinda mantikliydi. l9l6 ortalarina gelindiginde Rusya,
Ingiltere ve Fransa, Osmanli Imparatorlugu'nu parçalama müzakerelerini tamamlamislardi. Fransa Ermeni Platosu'nun bati ucunu,
Kilikya (Adana ve çevresini içine
alan bölge) ve Suriye sahilini; Ingiltere
Mezopotamya'nin çogunu ve Suriye'nin iç kismini Rusya ise Bogaziçi kiyilarini ve Türk Ermenistani'nin büyük kismini aliyordu.
Simdi anlasilmaktadir ki Rusya'nin savas
sonrasi planlarinda Türk Ermenistan'a
özerklik verilmesi hiçbir sekilde yer almiyordu. Aksine, bölge, Romanof
imparatorlugunun ayrilmaz bir
parçasi olarak birlestirilecek ve daha sonra
Rus köylüleri ve Kazaklarla doldurulacakti. l9l6 yazinda Rus ordulari Ermeni platosunun çogunun denetimini ele geçirmis oldugundan, artik Ermenilere iyi davranmaya
ihtiyaç kalmamisti.” (Hovanisyan)
Ruslarin
Osmanli topraklarini kendi ulusal çikarlari için isgal ettigini ögrenmek
Ermenileri neden bu kadar sasirtmisti ki? Zamanin baslangicindan beri savaslar
hep bu amaçla yapilmistir: baskasinin topragina sahip olmak; kazanilan
topraklari baskasina vermek için degil. Ermeniler Çar'in kocca ordusunu getirip
Ermenilere toprak kazandirmak için Türklerle savasmasina sevinmisler, Çar'in
gelme sebebinin bu olmadigini ögrenince de hayal kirikligina ugramislardi.
Simdi de komünist Rus hükümetinin gelip, göz diktikleri Osmanli topraklarini
almalarina yardim edecegini saniyorlardi. Tabii ki hevesleri kursaklarinda kaldi.
I. Dünya
Savasi'nin tozu yatisirken, küçücük bir Ermeni grubu Rusya'nin ufak bir daglik
bölgesini ele geçirip aslinda diktatörlük olan bir “Cumhuriyet” kurdular.
“Taninmis
Partizan komutani” dedigi Dro, silahsiz ve savunmasiz köylere saldirma
basarilariyla taninmisti. Hem de gerçek askerle karsilastiginda birakip kaçan
cinsten.
Yeni
diktatörlük kuruldugu günden komsulariyla dalasmaya basladi: Gürcistan ve
Azerbaycan sinirlari içinde bir milyon kadar Ermeni yasadigini iddia ediyorlar
ve bu topraklari istiyorlardi. Tipki simdiki gibi.
Yeni hükümeti pek çok sorun bekliyordu: açlik,
hastalik, kargasa, anarsi, suç, yolsuzluk vs. Insanlar güpe gündüz soyuluyor,
öldürülüyor, hükümet kanun ve düzeni yerlestiremiyordu. “Soguktan ve açliktan
sag kalanlar basta tifüs, bulasici hastaliklardan kitleler halinde kiriliyordu.
Her hafta sokaklardan yüzlerce ceset toplaniyor, toplu mezarlara gömülüyordu. O yil yalnizca baskentte lO.OOO kisi
soguk, açlik ve hastaliktan öldü.” (Hovanisyan)
Ermeni
halkinin gerçek soykirimi iste bu sefaletti: bütün bunlari da baslarina açan
kendi diktatör elebaslariydi. Osmanli Imparatorlugu içinde isyan baslatmislar,
halki bu korkunç hallere sürüklemislerdi.
Ermenistan
diktatörlügü daha baslangiçta sag kalmak için diger uluslarin yardimina
ihtiyaçlari oldugunu fark etti. Avrupa, Ukrayna ve Sovyet Rusya'ya Ermeni
ajanlari gönderildi. Hovanisyan'in ifadesiyle, bu uluslar Ermenilere can sikici
dilenci muamelesi yapiyordu.
Eger Osmanli Imparatorlugu gerçekten Ermenilerin iddia ettigi gibi l9l5-l9l9
arasinda soykirim uygulamis idiyse, yeni kurulan
Ermenistan neden l9l8, l9l9 ve l92O'de yardim için Osmanli
Imparatorlugu'na basvuruyordu?
Ermeniler bir taraftan Istanbul'da Osmanli
hükümetiyle görüsmeler yürütürken bir taraftan da güçlü Avrupa devletlerinden
yardim saglamaya çalisiyordu. “Ermeni misyonu, haritalar, tablolar ve
istatistik veriler göstererek Ermenistan'a birakilan küçük kayalik arazide
hiçbir ülkenin yasamini sürdüremeyecegini kanitlamaya çalisiyordu.” (Hovanisyan) Tabii ki hemen
söyleyelim, Avrupalilari etkilemek için kendi verilerini
kendileri yaratmislardi.
Bu sözde Ermenistan devleti yok olup tarihe
karismaktan tek bir sey sayesinde kurtuldu: “Ermeni tarihinin o kritik aninda
Amerika Birlesik Devletleri imdada kostu,
hayat verdi, umutlari canlandirdi, yeni
ufuklar açti.” (Hovanisyan)
Amerikalilar
Ermenistan'in imdadina yetismisti çünkü Ermenilerin maasli ajanlari Amerika'ya
gitmis, Hiristiyanliga karsi Müslümanlik kartini oynamislar, sempati kazanmak
için hayali katliam hikayeleri anlatmislardi. Planlari ise yaramisti zira bu
hikayelerdeki yalanlari ortaya çikaracak Müslümanlar yoktu karsilarinda.
Nihayetinde Hiristiyan Ermeniler hiç yalan söyler miydi? Ermenilerin uydurma
masallar zokasini Hiristiyanlar misinasi, ignesi ve agirligiyla yuttular.
Hiristiyanlarin iyi niyeti, maasli Ermeni ajanlarinca ahlaksizca kullanilmis,
istismar edilmisti.
ABD
Kongresi l9l8
subatinda
lOO milyon
dolarlik
yardim
yasasini
kabul etti. Bu fon, düsman
olmayan ülkeler yaninda,
Küçük Asya'da simdi
veya daha önce Türk uyrugunda olan Ermeniler,
Suriyeliler, Yunanlilar ile diger Hiristiyan ve Musevi nüfus için kullanilacakti.” (Hovanisyan)
Görüldügü
gibi anti-Türk, anti-Islam lobisi Kongrede iyi is becermisti. Türklerin
Ermenilerden çektigi, Ermenilerin Türklerden çektiginden daha fazla olmasina
ragmen bu tutum bugün de sürmektedir. Bu trajik savasin hikayesinin iki yüzü
Amerikan halkina hiçbir zaman anlatilmadi. Sebep basitti. Ermeniler Hiristiyan
oldugu halde Türkler degildi. Osmanli hükümetini devirmeye kalkismakla
Ermenilerin kendi baslarina çorap ördügünü Amerikalilara anlatmaya ne gerek vardi?
Su ise bir bakin. Ermeniler 5OO yillik baristan
sonra Osmanlilara ihanetlerinin mazereti olarak azinlikta olduklarini ve özgürlüklerini istediklerini
gösteriyorlardi. Oysa simdi, I. Dünya
Savasi sona erince, büyük bir Müslüman çogunluk üzerinde kayitsiz sartsiz
egemenlik istiyorlardi.
Ocak
l9l9'da Paris'te Müttefik Baris Konferansi toplandi. Ermenistan, esit kimlik
olarak konferans masasinda sandalye talep etti fakat yalnizca organize
devletlerin katilacagi gerekçesiyle reddedildi.
Paris
Baris Konferansi'nin koridorlarini arsinlayan Ermeni ajanlari devletlerine denizden denize” toprak
verilmesi için yalvardilar. Yalvardiklari diger konular da
l. Ermenistan Cumhuriyeti'nin taninmasi,
2. Türk
Ermenistan'dan, yani 5OO yildir yasadiklari topraklardan Müslüman sakinler
sürülüp yerine Ermeni mültecilerin yerlestirilmesi,
3.
Türk Ermenistan'in
müttefik askerlerce isgali,
4.
Ermenistan'i mandasi
altina alacak bir ülke seçilmesi,
5.
Osmanli hükümetinin
tazminat ödemesi.
Paris'te
bu taleplerin hepsine ya hayir dendi ya da çekimser kalindi. Ancak Ermeniler
propaganda faaliyetlerini hiç kesintisiz ve artarak sürdürdüler.
Paris
Konferansi 28 Haziran l9l9'da sona erdi. Konferans bildirgesi Versay Anlasmasi
olarak tarihe geçti. Böylece Avrupa meseleleri çözüme kavusturulmus, Milletler
Camiasi dogmustu. Anlasma, Osmanli Imparatorlugu'nu kapsamiyordu. Bu konu daha
sonra ele alinacakti. Nitekim, 3l Ocak
l9l8'de Mondros Mütarekesi yürürlüge girdi. Buna göre:
Anlasilan
tarihçimiz faturalari müttefiklerin vergi mükelleflerinin ödedigini, bunlarin
da bir an önce askerlerini çekip eve dönmek istediklerini anlamiyor.
Yakin
doguda en büyük güce sahip olan müttefik Ingiltere'ydi. Ancak bunlar da sayica
az ve fazla daginikti. Genelkurmay Baskani Sir Henry Wilson birliklerini eve
getirmeye çalisiyordu.
Mütarekeyi takiben Ingiliz, Fransiz ve Amerikan
savas gemileri Izmir yakinlarindaki sulara gönderildi, “zira buralarda Italyan
donanmasi görülmüstü. Ayrica Türklerin yeniden baslayan mezalimine maruz kalan
Hiristiyan nüfusu savunmak
için Smyrna'ya Yunan askeri çikarildi.” (Hovanisyan)
Gerçek
suydu ki, Yunanlilarin da Osmanli topraklarinda gözü vardi ve Türkiye'yi istila
etmek için “Hiristiyanlari koruma” bahanesini kullaniyorlardi. Italyanlar da
kendilerine toprak kapmak için Osmanli Imparatorlugu'nun çöküsünden
yararlanmaya çalisiyorlardi.
Baska bir
deyisle müttefikler Paris'te ve daha sonraki konferanslarda Ermeni iddialarinin
her birini incelemis ve dayanaksiz oldugu gerekçesiyle reddetmisti.
Amerika'nin
Osmanli Imparatorlugu'na hiç savas ilan etmemis olmasina ragmen Ermeniler
Versay Anlasmasi'nin Osmanli Imparatorlugu'yla baris yapmamasina itiraz
ettiler. Hiç savasa girmediyseniz baris anlasmasina ne gerek olsun ki? Tamam,
Ingilizler, Fransizlar, Yunanlilar ve Italyanlar Osmanlilarla savasa girmisti.
Bu devletlerin her biri Osmanli Imparatorlugu'nu parçalayip aralarinda
paylastirmak istiyordu. Ermeniler, yalnizca sadik müttefik olduklarini iddia
etmekle pastanin bölüsümünden pay kapacaklarini sanacak kadar safti. Böylesine
aptalca bir suiniyetin gerçeklesmesi mümkün degildi tabi. Binlerce zavalli
Ermeni kendi diktatörlerinin hirsinin kurbani olmustu.
Ermeniler
bölgede büyük güçlerden birinin bulunmasi, kendilerine denizden denize
bedavadan toprak saglamasi, bu topraklara Ermenilerin yerlestirilmesi için her
yönden girisimlerini sürdürüyorlardi. Ingilizler, bunun çok fazla adam ve para
gerektirecegini ve Rusya'nin eninde sonunda bölgeyi kendine baglayacagini ileri
sürerek bölgeden çekilmeyi planliyordu.
Amerikan
hükümeti savastan zarar görmüs bölgeleri kalkindirmak için kurdugu ARA ve ACRNE yardim komitelerinin basina Genel
Müdür olarak müstakbel Amerikan Baskani Herbert Hoover'i atadi. Hoover
olaganüstü basari gösterdi, ancak bir yerde sorun yasiyordu: Ermenilerin
bulundugu bölgede. Ermeniler yardimin dürüst bir idareci olan Hoover'in elinden
geçmesini istemiyordu. Zira lobicilikle bütün dünya Hiristiyanlarindan
kopardiklari yardimi diktatörler kendi aralarinda bölüsmek istiyordu. Bu sirada
Ermeni liderler Amerika'dan borç almak için de çabalarini sürdürüyorlardi.
Hoover bu teminatsiz borç talebini reddetti.
“Raporlarinda ve Paris'teki görüsmelerde Hoover Ermenilerle isbirligi yapmanin sakincalarini vurguladi. Ermenistan'in `Avrupa'nin
Fakirler Evi' oldugunu, Ermenilerin kötü savasçilar oldugunu ve kusaklar
boyunca kendi kendilerini savunamayacaklarini, onlari
eski yerlerine yerlestirmek için 5O-lOO.OOO yabanci asker ve her yil en az lOO milyon
$ gerekecegini uyardi.”
(Hovanisyan)
Paris'teki
müttefikler Ermenilerin “denizden denize toprak” talebini inceleyip onlarin bu
topraklari ele geçiremeyecegi, geçirseler bile karisik nüfus yapisi ve
yüzyillara dayanan irk düsmanligi dolayisiyla yönetemeyecekleri yolunda nihai
rapor verdiler.
Amerika'nin
Ermeni meselesine bulasmasini engelleyen “en muhalif ses” Amiral Bristol'den
çikiyordu. Bristol Amerika'daki ilgili her kurum, kurulus ve yetkiliyle kurdugu
iletisimde, yaygin “korkunç Türk portresi ve sark Hiristiyanlarinin çektigi
azaplar” yutturmacasina kanmis sorumlu Amerikalilari uyandirmak istiyordu.
Bristol sunlari söylüyordu:
Amiral
Bristol'ün modern Türkiye'yi yapilandirma vizyonu olmasaydi Türkiye soguk savas
döneminde komünist Rusya'nin bir parçasi olurdu. Türkiye Amerika'nin dostu ve NATO müttefiki olamayacakti. Sovyetler 3OO
yildir göz diktikleri, hayati önem tasiyan Istanbul ve Çanakkale Bogazlarini,
Ege ve Akdeniz'deki sicak limanlari nihayet ele geçirseydi tarihin seyri nasil
degisecekti kim bilir?
Ingilizler
yöreyi terk etmeye hazirlanirken Ermeniler çilgina döndü. Diktatörlerce
yönetilen Ermeni Parlamentosunda Avetik Sahakyan:
müttefik asker Konstantinopol, Trabzon, Batum,
Tiflis, Bakü'deyken Ermenilerin kaderine düsen
Ermeni halki kasaplarinin elinde yok olmak
idiyse, iç kaldiran çigliklari insanlik vicdanina duyurmaktan ve
serefiyle ölmekten baska çare yoktu.”
(Hovanisyan)
Akil almaz
bir ifade bu. Hovanisyan hangi sereften söz ediyor? Savasi kendileri
baslatmislar simdi de Türkleri “Ermeni halki kasaplari” olmakla suçluyorlar.
Seref dedigi Osmanli Imparatorlugu'na ihanet, komsu Gürcülere düsmanlik,
Azerilere nefret ve saldirganlik mi?
Ne yazik
ki bu mesajlar yurt disindaki Ermeni temsilcilerini ve Ermenofil dernekleri
mahmuzladi; l9l9 Subati'nda devlet
baskanlarina, disisleri bakanlarina ve daha asagidakilere yüzlerce mektup yazip
Ermeni davasini sunmak için görüsme talep ettiler. En önemli iddialari da,
yabanci birlikler çekildigi takdirde kalan Ermenilerin Türkler, Tatarlar ve
Kürtler tarafindan öldürülecegiydi.
Ingilizler
l5 Agustos l9l9'da yalnizca 2OOO asker
birakarak bölgeden çekilmeye basladilar. Ermeni liderlerin, Ingilizler giderse
katledilecekleri yolundaki feryat ve figanlari tabii ki gerçeklesmedi.
2O Mart
l92O'de Baskan Wilson Yakin Dogudaki etki alanlarini arastirmak için “Müttefikler
Ortak Sorusturma Komisyonu” kurulmasini önerdi. Bu misyon, baskanlari Oberlin
Koleji'nden Henry King ve Robert Kolej mütevellisi Charles Crane'in adlarindan esinlenerek “King-Crane Komisyonu”
olarak adlandirildi. Komisyon pek çok konuyu inceleyecekti. Bir tanesi de
Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasi teklifiydi.
King-Crane Komisyonu atandiktan yalnizca 5 ay sonra,
28 Agustos'ta raporunu tamamladi. Rapor, Filistin, Suriye, Mezopotamya ve
Osmanli Imparatorlugu'na iliskin tavsiyelerde bulunuyordu. Türklerle ilgili
olarak komisyon söyle diyordu: “Yakin Doguya istikrar ve dünyaya baris
getirebilmek için Avrupali Kuvvetler Osmanli Imparatorlugu'nu parçalayip istismar etmemelidirler. Anadolu,
Türklerin vatani olarak saldiridan
uzak tutulmalidir.”
Ermeni
azinligin Müslüman çogunlugu yönetmesini onaylamayan King-Crane, Ermelerin
arazi taleplerini emperyalist ve gerçekçilikten uzak bir yorumlama olarak
tanimliyordu. Eski tarihte çok kisa bir dönem hariç, Kilikya'dan Kafkaslara
uzanan genis bölge hiçbir zaman tamamiyla Ermenilere ait olmamisti. Dolayisiyla
Ermeni devleti Rus Ermeni vilayetleri ve Ruslarin l9l6-l9l7'de isgal ettikleri Trabzon, Erzurum, Bitlis ve Van vilayetleri ile
sinirli kalmaliydi. (Komisyonun, Ruslarin isgal ettigi bu vilayetleri neden
dahil ettigi raporda açiklanmiyor.)
Komisyon Ermenilerin taleplerini neden geri
çevirdigini söyle açikliyordu. “Bu tavsiye, Ermenilerin en dogru menfaatleri
göz önünde tutularak, onlara hayali degil, gerçek
bir firsat tanimak için yapilmistir. Ermeniler çok fazla isteyip hepsini
kaybetme tehlikesindedirler.” (Hovanisyan)
ABD
hükümeti Ermeni iddialarini arastirmak için ayrica Yüzbasi Emory Niles ve Sivil
Arthur Sutherland'i Dogu Anadolu'ya gönderdi. Bu ikiliye durumu inceleyip
gerçekleri ortaya çikarma talimati verildi. Niles-Sutherhand raporu daha sonra
Yakin Doguya Yardim için Amerikan Komitesi (ACNRE)nin maddi yardimlarina
dayanak teskil edecekti.
Niles ve
Sutherland yöreyi karis karis gezerek görüp duyduklarini etnik ve dini
mülahazalari dikkate almadan kayda geçirdiler. Bu ikili Hiristiyan Ermeniler
kadar Türk Müslümanlarin da berbat
durumunu tespit etti. Sahit olduklari acilarin çok büyük çogunlugu Müslümanlardaydi.
Neden bu
rapor saklanmis ve daha sonraki Amerikan Sorusturma Komisyonlarinca
kullanilmamisti? Neden bugün bu raporun ABD arsivlerinde yalnizca kismi bir
kopyasi “çok farkli konulara ait belgelerin arasinda iyice saklanmis, ne mutlu
ki yok edilmemis, ancak gömülmüs” olarak duruyor?
Niles-Sutherland
raporu Ermenilerin Türklere uyguladigi vahset ve mezalimi bütün çiplakligiyla
anlatmaktadir. Üstelik güvenilir oldugundan hiç kusku yok çünkü Türklere karsi
önyargili olmalarina ragmen Ermenilerin yaptigi kötülüklerin delillerini
yazmislardir.
Raporda
bir zamanlar refah içinde olan bu yörelerin Ermeni isyanindan sonra nasil
metruk hale geldigi görülmektedir. Niles ve Sutherland dolasirlarken mahvedilen
hasatlari, evleri, insan yasamlarini görmüslerdi.
Müslümanlari,
Ermenilerin kaçisinin hemen akabinde görmüslerdi. Hiristiyan Ermenilerin
insanlik kardeslerine neler yaptigini görmek korkunçtu.
Raporun
kanitlarina göre, Türklerden kaçan Ermeniler geçtikleri her bir Müslüman
sehrini ve köyünü yakip yikmislardi. Cinayet, tecavüz, kundaklama, iskence çok
yaygindi. Ermeni kiliseleri, mahalleleri, köyleri hiç dokunulmamis halde
dururken Müslümanlara ait bütün kamu binalari ve camileri yok olmustu. Van ve
Bitlis'te Müslüman halkin yalnizca %lO'u sag kalmisti.
Rapor
söyle sonuçlanmaktadir:
“Bu
topraklarda gördügümüz maddi kanitlar bizi su gerçeklere ikna etmistir:
Birincisi Ermeniler Müslümanlari çesitli zulümlerle büyük çapta katletmistir,
ikincisi de Ermeniler
kendi sehirlerinin ve
köylerinin ugradigi yikimlarin çogundan kendileri sorumludur. Sonuçta geriye bütünüyle harap olmus bir ülke
ve eski nüfusun dörtte biri kalmistir.”
Tarihçi McCarthy “Ölüm orani 3O yil savaslari veya
Veba Salgini (Kara Ölüm) gibi dünya tarihindeki büyük
felaketlerin ötesindeydi. Tabii ki ölenler
yalniz Müslümanlar degildi.
Ermeni kayiplari da göz ardi edilemez. Ancak dünya Ermenilerin acilari hakkinda yeterince
bilgi sahibidir. Dünyanin,
dogu Müslümanlarinin çektigi
acilari ve yasadigi dehseti
de dikkate almasinin zamani gelmistir. Müslümanlar akli durduracak
sayida katledilmisler veya açliktan, hastaliktan kirilmislardir.” demektedir.
Amerika'nin
Ermeni meselesini sorusturmasi, Tuggeneral James Harbord baskanligindaki askeri
komisyonla devam etti. Harbord grubu bölgede 2.OOO km.ye yakin yol
yapti fakat King-Crane gibi onlar da Van ve Bitlis gibi vilayetlere gitmeden
durum hakkinda görüs belirttiler. Harbord Komisyonu'nun bütün tercümanlari
Ermeniydi dolayisiyla Türklerin ne düsündügünü dogru yansitmasi beklenemezdi.
Ermenilerin gösterdigini görüyor, Ermenilerin söyledigini duyuyorlardi
yalnizca.
Ancak
Harbord raporunun en önemli yönü bölgede yasayan veya sag olarak göç ettigi
tespit edilen Ermeni sayisi hakkinda bilgi vermesidir. Bu sayi l.528.OOO'dir.
Osmanli vergi kayitlarina göre bölgede savas öncesinde yasayan Ermeni sayisi
l.3OO.OOO, Hovanisyan'a göre 2.OOO.OOO dur. Savas bölgesi disinda, Istanbul,
Izmir ve diger vilayetlerde yasayan Ermeniler tehcire tabi tutulmadigina göre
l,5 milyon kisinin soykirima ugramis olmasi hiçbir sekilde mümkün degildir.
Anlasilan Ermeniler tehcire tabi tutulan her Ermeni'yi soykirim kurbani kabul
ediyorlardi. Sürgün soykirim degildir.
Ermenilerin bütün halkla ilisikler kampanyalarina ragmen Amerikan Kongresi Ermenistan'i tanimayi ve resmi yardim yapmayi reddetti. Ermeniler yardim alamayacaklarini anlayinca Amerikan vergi mükellefinden borç almaya çalistilar ve sonunda l6 milyon
$'i %5 faizli
borç,
l2 milyon
$'i hibe olarak 28 milyon
$'lik gida
yardimi koparmayi basardilar. Ama tabii Ermenistan kendi özgür iradesiyle Rusya'yla birlesip komünist olduktan
sonra ABD'ye olan
bütün borçlarini reddetti
ve l cent dahi
ödemedi.
Hovanisyan
sikayet ediyor:
Fransa Basbakani Clemanceau da tavir degistirmisti. `Ermeniler
münasebet kurulmayacak kadar tehlikeli bir halktir. Çok fazla para isteyip
karsiliginda bir sey vermezler. Ister Cumhuriyet, ister baska bir sey kursunlar
ama Fransa'nin bu amaçla harcama yapmasini beklemesinler' diyordu.”
(Hovanisyan)
Fransiz
delegasyon sekreteri Philippe Bertholot “Ermenistan'i kurmanin en büyük zorlugu
sudur: bu bölgenin hiç bir yerinde Ermeniler çogunlukta degildir.
Ermenistan'dan 5OO km uzakta, Kilikya'da onlara bir yer ayrilmasi veya
Trabzon'dan
Dogruydu,
göz diktikleri bu bölgelerin hiç birinde Ermeniler çogunlugu olusturmuyorlardi.
Baska bir ifadeyle, Ermeniler ihanet, sirtindan biçaklama ve saldirganlikla
“Büyük Ermenistan” hayalini gerçeklestirselerdi, azinlik hakimiyeti dogacakti.
Böylece Güney Afrika'dan onlarca yil önce dünyanin ilk “Aparteid”ini yaratmis
olacaklardi. Dolayisiyla Ermenilerin “2O. yüzyilin ilk soykirimi” diye
yutturmaya çalistiklari sey aslinda 2O. yüzyilin gerçeklesmemis ilk aparteid
girisimiydi.
Ermeni-Rus
flörtleri Trans-Kafkas Devletleri arasindaki iliskilerde komplikasyon
yaratiyor, Ingilizlerin ve diger müttefiklerin kuskularina yol açiyordu.
Müttefikler Avrupa'da Polonya, Çekoslovakya gibi savas sonrasi kurulan pek çok
devleti tanimis olmalarina ragmen, Rus iç savasinin sonucu belli oluncaya kadar
Trans-Kafkas Devletlerini (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) tanimayi askiya
aldilar.
l92O'de
Beyaz Rus Ordusu geriledi. Müttefikler, Ruslarin Kafkaslari istila edip Iran'a
dogru ilerlemesini önlemek için Kafkaslarda Bolsevizme karsi bir tampon bölge
olusturmanin yararina inandigindan, lO Ocak l92O'de Paris'te toplanan Disisleri
Bakanlari Gürcistan ve Azerbaycan'i tanima karari aldi. Bu iki ülkede büyük
kutlamalar yapildi. Müttefikler Bolsevizm tehlikesine karsi bile Ermenistan'i
de facto devlet olarak dahi tanimaktan çekinmislerdi.
Ancak bu
haydut Ermeniler, müttefiklere, Bolsevik yayilmayi önlemek için Gürcistan ve Azerbaycan'la isbirligi yapma sözü verince
(ki bu vaadin Ermenilerin en büyük yalanlarindan biri oldugu birkaç ay içinde
anlasilacakti) l7 Ocak'ta Ermenistan
da bir de facto devlet olarak tanindi.
“Coskulu kutlamalar sirasinda Içisleri Bakani halka
hitabinda, Ermenistan'i kalbi Erivan'da, elleri Iskenderun'da,
kafasi Karabag'da, ayaklari da Diyarbakir ve Karadeniz'de olan bir deve
benzeterek `Dev asirlardir uyuyordu, bazilari canli oldugundan bile
kusku duyuyorlardi. Fakat
biz hiç durmadan kalbinin çarptigini,
ellerinin çalistigini biliyorduk. Inaniyoruz ki yakinda bu titan, bacaklarini
gerip ayaga kalkacaktir.' dedi.” (Hovanisyan)
Titan gerçekten ayaga
kalkti ama komsularina saldirmak için. Müttefiklerin Ermeni haydutlar konusunda
korktuklari baslarina gelmis, bu serseriler tanindiktan yalnizca 4 gün sonra
Dro komutasinda komsu topraklarda terör estirmeye baslamislardi. (Kitapta
Ermenistan'in Azerbaycan ve Gürcistan'a saldirilari, uyguladigi zulüm, vahset,
dehset ve çifte standart bütün
ayrintilariyla
anlatilmaktadir. Ancak onlari da koydugumuz takdirde bu özet özet
olmaktan çikacak, çeviri olacakti.)
Londra Konferansi Ermeni
meselesini lO. oturumunda ele aldi. Avrupa ülkelerinin her birinden iki
temsilciyle l7 Subat l92O'de
olusturulan komisyon Ermeni iddialarini dinleyecekti. Komisyon Ermenilerin
talep ettikleri topraklarin sinirini haritada çizmelerini istedi.
Su
sahtekar dalaverecilere bir bakin. Bu serseri güruhunun, müttefiklerin her
birinin bayragi altinda baska bir ulusun topraklarina yürüme hakkini istemesi
akil almaz bir sey. “Kendilerine prestij verecek”mis. Gerçekte ise bu
bayraklara ates açilmasini planliyorlar, böylece küçük pis savaslarina Avrupali
müttefikleri sürükleyebileceklerini umuyorlardi.
Komisyonun ikinci oturumunda Ermeniler isgal edilen
bu topraklara nerelerden kaç Ermeni getirilip yerlestirilecegini gösteren
toplam 8OO.OOO kisilik bir liste sundular. Üstelik bu listeye “Arap
vilayetlerine dagilmis binlerce
Ermeni veya Kilikya, Smyrna ve
Konstrantinopol'de yasayan birkaç
yüzbin kisi dahil
degildi. (Hovanisyan)
Hovanisyan'in
kendisi Türkiye'nin her yerine dagilmis 2 milyon Ermeni oldugunu söylüyor.
Amerikali taniklarin l.549.OOO Ermeni'nin Arap ülkelerine gittigini gözleriyle
gördügüne ve baska illerde birkaç yüzbin kisi yasiyor olduguna göre l,5 milyon
Ermeni'nin Türklerin “soykiriminda” öldügünü nasil iddia edebiliyor? Bu yeni
Büyük Ermenistan'i popüle edecek Ermeni mülteciler nereden gelecekti?
Hiristiyan olduklari için Isa gibi dirilecekler miydi yoksa? Daha da dogrusu,
hiç ölmemisler miydi?
Londra
Konferansi'nda Ermeni mülteci sayisi sorununa ilaveten Gürcistan ve Azerbaycan
da komisyona kendi toprak ve sinir davalarini sundular. Oysa Ermeniler bu iki
ülkenin de topraklarinin çogunu istiyorlardi.
Komisyon
Ermenilerin hayallerini gerçeklestirmesinin yalnizca Ermeni ordusuyla mümkün
olmadigi, müttefiklerin 2-3 yil boyunca l5-2O.OOO asker, silah, cephane ve para
saglamasi lüzum edecegi gerekçesiyle Ermeni taleplerini reddetti.
Ermeni
liderlerin gönlünden geçen iki temel konu Hiristiyan dünyasindan sadaka ve “tazminat”ti.
Yani açikçasi Avrupali müttefikler bütün gerçekleri
degerlendirmisler, Ermeni liderlerin dilenmelerini ve tazminat taleplerini
dinlemisler, sonunda uydurma hasar iddialarina sifir dolar vermislerdi.
Hovanisyan'a sormak lazim. “Elebasilarinizin ayaklanma baslatip savas bölgesindeki insanlarin sürülmesine yol açmasindan, baska ne sonuç bekliyordunuz ki? Utanç verici
ihanetinize ödül mü?” Aradan 85 yil geçtigi ve mahkemede davayi kaybettikleri
halde bugün Türkiye'nin tazminat ödemesi için mizildanmalari, yalvarmalari,
dilenmeleri tuhaf degil mi?
Olaya bir de su açidan
bakin: Istanbul l9l8-l922
arasi 4 yil Ingiliz isgali
altinda oldugundan tüm Osmanli
kayitlari müttefiklerin denetimi altindaydi. “Savas suçlari”
ithami üzerine adil bir mahkemede gerçek delilleri adamakilli incelemisler ve yalnizca dört kisiyi “savas esirlerine
kötü muamele” ile suçlayip ölüme mahkum
etmislerdi. Topu topu dört kisi l,5
milyon kisiyi nasil öldürebilirdi? Ayni sekilde Malta adasinda
yargilanmayi
bekleyen Osmanli yetkililerini de serbest birakmak zorunda kalmislardi.
Yoksa müttefikler Osmanli'nin çok yakin dostu
olduklarindan onlari kayiriyorlar miydi?
Ingiliz
Basbakani Lloyd George, Italyan Basbakani Francesco Nitti, Fransiz Maresal
Foch, Ermenilere, sahip olmamalari gereken seyleri vermenin dogru olmadigini,
Mustafa Kemal'e karsi ne kendilerinin ne de Amerika'nin asker gönderecegini
belirttiler. Buna ragmen
“San Remo konferansinda
üst konsey Damat Ferit Pasa'yla imzalayacaklari baris anlasmasina, Arap
vilayetlerinin, Trakya'nin, Izmir'in ve Türk Ermenistani'nin büyük bir bölümünün Türkiye'den ayrilmasi ve her türlü mali,
ekonomik ve askeri denetimin kendi ellerinde olmasi yolunda hükümler koydular.
Osmanlilar, Osmanli ordusunun imparatorluk sinirlari disinda ilerlemedigini, ölüm
ve yikima yol açmadigini, bu kadar büyük
toprak kaybinin Milletler Camiasinin self-determinasyon ilkesine aykiri
oldugunu, böylesine sert tedbirlerin Türkiye'nin geri kalaninin da
egemenligini tehlikeye düsürecegini söyleyerek
itiraz ettiler. Baris
sartlarinin açiklanmasi ülkede
sok, depresyon ve öfke
yasatti. Daha önce
Meclis-i Mebusan'i feshetmis olan Damat Ferit
Pasa'nin prestiji iyice düstü.
Mustafa Kemal'in Kuvay-i
Milliyesi'ne katilim artti.
23 Nisan l923'te Ankara'da
“Büyük Millet Meclisi” adi verilen yeni yasama organi kuruldu.” (Hovanisyan)
Özgür
dünya, milliyetçi güçleri harekete geçirerek günümüz Türkiye'sini kurdugu için
Mustafa Kemal Atatürk'e sükran borçludur. Bu dev önder komünizm selinin batiya
dogru yayilmasini durduran kisidir. Ermeniler komünistlerle pazarlik ve isbirligi
yapiyorlardi. Ermenilere bugünkü Türk topraklari verilseydi ne olurdu bir
düsünün. Sovyetler Birligi sicak limanlara ulasmis olacak ve belki de hiç
çökmeyecekti. Sovyetler Türkiye'nin geri
kalanina ve Kibris'a da saldirabilirlerdi. Düsünsenize, Sovyetler Kibris'in ve
dogu Akdeniz'in tüm kontrolünü ele geçirmis, doguda uydu devlet Suriye, batida
güçlü komünist partileriyle Rusya'ya egilimli Italya ve Yunanistan, güneyde
yine uydu devletler Libya ve Cezayir. Iste size “Domino Etkisi”. Müttefikler l9l9 ve l92O'de Ermenilerin açgözlü
taleplerine razi olma hatasini yapsalardi tarihin akisi degisecekti.
Avrupali
müttefiklerin Ermenistan'i “de facto” ülke olarak Ocak'ta tanimasina ragmen ABD
nihayet 23 Nisan l92O'de tanidi. ABD'nin bu tereddüdü haksiz degildi. Yalnizca
birkaç ay içinde Amerikan yetkilileri bu teröristlere de facto statüsü
vermekten bile pisman olacakti. Nitekim “de facto” devlet olur olmaz Dro'nun
Ermeni eskiya çeteleri Kafkaslarda terör kampanyasina giristi. Ingiliz bas
komiseri Oliver Wardrop yeni Ermeni hükümetini 4 Ocak'ta yani de facto
statüsünü kazanmasindan yalnizca dört gün sonra uyararak askerler Müslüman
yerlesim yerlerine saldiriyi derhal durdurmadigi ve suçlular cezalandirilmadigi
takdirde “müttefiklerin tavsiyelerini sürekli ihlal eden Ermenistan'a her türlü
sempatinin ve yardimin kesilmesi” yolunda rapor verecegini bildirdi.
Hovanisyan da itiraf ediyor ki Dasnaklar iktidar
için sahtekarlik ve vahsete siginan eskiyalar çetesinden baska bir sey degildi.
Kendilerini ve yaptiklarini bilen Avrupa hükümetlerinin güvensizligi bosuna
degildi. Bir Ingiliz yetkilisinin sözleriyle: “Her zaman için Dasnak politikasi
yabancilarin sempatisini kazanmak ve müdahalesini saglamak amaciyla Ermenilerle
Müslümanlar arasinda huzursuzluk yaratmak olmustur.”
3O Nisan
l92O'de bütün Kafkaslara Kizil Ordu hakim oldu. Gürcistan buna kahrolurken Ermeniler sevinçle karsiladilar.
Bunun üzerine Ermenistan yardim komitesi baskani Albay Haskell personeline Erivan'i terk etme emri verip kendisi de hemen
Londra'ya döndü. Ingiliz disislerinden Dwight Osborne, Haskell ile görüsmesini
söyle
anlatiyor:
“Haskell Ermenistan'la çok ilgiliydi. Ermenilerin simdiki durumu ve gelecegine
dair duydugum en kötü tanimlamayi yapti: ''Ülke bir çöl ve halki da profesyonel
dilencilerden baska bir sey degil. Varlikli Ermeniler açliktan ölen
vatandaslarina metelik koklatmiyor, sokaklarda ölen çocuklara bakmadan geçiyor,
mülteciler için hastanede çalismayi reddediyorlar. Hemsireler hastane
malzemelerini çalip satiyorlar. Ermeniler hirsiz, yalanci, olabilecek en
asagilik, nankör yaratiklar Yurtseverlik duygusu hiç yok. Idari veya siyasi
kapasiteden,para ve kaynaktan yoksun bir ülke. Yurtdisinda servet toplamis
Ermeniler ne vatanlarina dönüyorlar, ne de katkida bulunuyorlar.' ”
(Hovanisyan)
Albay
Haskell'in, sözde “vatanlarindan” kaçan Ermenilerin bir daha dönmedigi yolundaki
sözleri bugün için de geçerlidir. Herhangi bir Ermeni bir kere çikti mi,
Rusya'ya bile gitmis olsa bir daha geri dönmez. Son lO yildir (l99l-2OOl) l milyondan fazla Ermeni vatanindan
kaçti. Ülkenin nüfusu 3.7 milyonken %27
azalarak 2.7 milyon oldu. Bu oran lO yil içinde Amerika'dan 82 milyon
insanin ayrilmasi, Kaliforniya, Teksas, Florida ve New York'un tamamen
bosalmasi demektir.
(Kitapta
Ermenistan'daki açlik, sefalet ama özelikle de yöneticilerin hizsizligindan,
yolsuzlugundan ve ahlaksizligindan uzun uzadiya söz edilmektedir.)
Diktatörlerin
iyi becerdigi tek sey, tüm Hiristiyan dünyasina maasli ajanlarini gönderip hem
yardim dilenmek, hem de bu hükümetlerin Ermenistan'i desteklemesi için lobi
yapmak hatta bu amaçla seçimleri etkilemeye çalismakti. Tipki simdiki gibi.
Hiçbir
yabanci devletin Amerikan Kongre seçimlerini etkilemek amaciyla lobicilik
yapmasina, disaridan yönlendirilen koloniler kurmasina ve politik örgütlenmeler
olusturmasina izin verilmemelidir. Ermenistan'in Amerika'da ve bütün Hiristiyan
dünyasinda yaptigi sey iste budur.
Amerika'dan
istedikleri de askeri ve ekonomik yardim yaninda Amerikan mandasiydi. Baskan
Wilson Ermenilerin manda talebini senatoya getirdi.
Wilson
24 Mayis l92O'de Senato'ya gönderdigi mesajda Ermeni halkinin ihtiyaçlarinin
farkinda oldugunu ve Amerikan halkinin derin Hiristiyan'ca sempatisini dile
getirdigini, görev zamani geldigini söyleyerek Amerikan Kongresi'nden
Ermenistan'i korumak için manda yetkisi istedi.
“Ermenistan'a duyulan sevgi,
ülkemizin tüm Hiristiyan kadin ve
erkeklerinin yogun ve samimi duygularidir. Bu cömert insanlar yardimlariyla
Ermenistan'i kurtarmislar, davasini
kendi davasi yapmislardir” dedi.
Ermeni
hükümeti, Ermeni Kilisesi'nin de yardimiyla ABD tarihinin ilk “yabanci ulus”
dalaveresini basarmisti. Çok hasta durumda olan Baskan Wilson Ermenilerin
oyununa gelmis, kandirilmisti.
Senato'da
çogu Ermeni tarafini destekleyen, onlarin Hiristiyanligini, çektikleri eziyetleri vurgulayan uzun konusmalar
yapildi. Missouri Senatörü Reed ise gerçekleri söyledi:
Bu insanlar nelere
maruz birakildilar? Ingiltere Misir'i istedigine karar verdi ve silah
zoruyla Misir'i aldi.
Yine silah zoruyla
Iran ve Mezopotamya'ya el koydu.
Amerika'dan daha fazla hakki olmadigi halde Fransa
silah zoruyla Cezayir'in muazzam topraklarini istila
etti. Bu tam
anlamiyla bir Force
Majeur, bir talandi. Ben burada bir bütün olarak
Müslüman dünyasindan söz ediyorum, yalnizca Türkiye'den degil. Bu Müslüman dünyasi
birbirine din bagiyla baglidir. Ben hayal kurmuyorum; ben, dünyadaki devlet
adamlarinin yillardir belirttigi korkuyu dile getiriyorum: ektigimiz bu haksizlik, siddet ve
vahset tohumlarindan günün birinde kanli bir ürün biçecegiz. Müslüman
dünyasi tehlikeli bir sekilde birlesmistir. Bu tehdit yakin bir zamanda kendini
korkunç bir ayaklanmayla kendini gösterebilir.
Davet edildigimiz ari yuvasi, horoz dövüsü çukuru,
iste budur. Toprak üstüne
topraga silah zoruyla el konmus,
halk üstüne halka
boyun egdirilmis, askerlerin idaresiyle 25O milyonun
kalbinde nefret yangini çikarilmistir. Isyan üstüne isyan gerçeklesmistir ve bu
insanlar imanlarina tutunduklari ve damarlarinda
cesaret kani aktigi sürece de isyan üzerine
isyan çikacaktir.”
Senatör
Reed, Ermeni mandasini reddetmekte hakliydi. Nitekim topraklarinin Ingilizler
ve Fransizlar tarafindan fethine gerçekten Müslüman dünyasi isyan etti. Fransa
ve Ingiltere Müslüman topraklarini isgalin bedelini kanla ödemis, sonunda geri
çekilip terk etmek zorunda kalmislardir.
Gerçek
suydu ki, uygun sekilde tehcir edilen Ermenilerin yaninda çok az sayida Türk
kanun adamlari ve askeri vardi. Ermeni Kilisesi'nin isyan vaazi verdigini ve
cemaatina silahlanmayi ögrettigini bilse Senatör Reed ne derdi acaba? Kanitlar
I. Dünya Savasi basladiginda
Ermenilerin adamakilli silahlanmis
oldugunu göstermektedir. Osmanli
tehcir
kervanlarinin neredeyse tamaminin Ermenilerden olustugu tartisilmaz. Senatör
Reed'in dedigi dogrudur – karakter sahibi bir halk, bu sartlar altinda kendini
korurdu. Burada sorulacak soru sudur: Ermeniler bu kadar silahliyken, neden
böylece durup ailelerinin öldürülmesine seyirci kaldilar?
Ermeniler,
kendilerinin cesur ve korkusuz savasçilar oldugunu, müttefiklerin I. Dünya
Savasi'ni kazanmasinda büyük rol oynadiklarini (oysa kanitlar bunun
aksini gösteriyor) iddia ediyorlar. Eger bu kadar korkusuz ve cesur
idiyseler, o kadar nefret ettikleri “korkunç Türk”e karsi neden kendilerini
savunmadilar?
Senatör
Reed gerçegin tam kalbine parmak basmisti. Türk katliami olmamisti çünkü
kendini koruma tesebbüsü olmamisti. Bu masali uydurma fikrini ilk düsünen
Ermeni papazi, “katliam”, “kesme” kelimelerini kullanirsa hikayesinin daha
inandirici olacagini fark etmisti.
“General
Harbord elinden geldigince lehte bir rapor yazmis,. Sayfa üstüne sayfa, Ermenilerin patetik durumuna ve Türklerin mezalimine ayrilmis. Bunlar kati,
soguk gerçeklerle ilgilenmesi gereken bir askerin kaleminden degil, diksiyon ustasinin
firçasindan çikmis. Ortaya,
bir Ermeni dostunun
bir Ermeni resmi çikmis. Yazar
tecavüz edilen kadinlar, açliktan ölen çocuklar, yanan evler, kölelestirilen
erkekleri uzun uzadiya tasvir ettikten sonra su önemli cümleyi söylüyor: `Ermenilerin
tehcir edildigi, savas degmemis bölgedeki köylerin Türk seytanligi yüzünden
harap olduguna hiç kusku yok. Fakat Ermenilerin Ruslarla birlikte ilerledigi ve
geri çekildigi yerlerde yaptiklari intikamci mezalim Türklerinki kadar insanlik
disidir. Ermeni'nin kendisi de kan suçundan ari degildir. Irk bagi olan vahsi
Aryan Kürdü ondan nefret eder.
Kürtler bu
misyona gözyaslari içinde yalvararak Ermenilerden korunma istemistir.
Ermenilerin kendilerini köylerinden kovdugunu, en zalim sekilde katlettigini
söylemislerdir.
Ayni iddia
Erzurum ve Hasankaleliler tarafindan da yapilmis, içinde yüzlerce Türkün öldügü
yanan binalar gösterilmis, 43 köyün Ermenilerce yok edildigi bildirilmistir.
Bunlari Ingiliz konsolosu da dogrulamistir. Bir Rus yarbay, `o günlerde
Ermeniler Erzincan dolaylarindaki zavalli Türk halka karsi anlatilmaz
zalimlikte cinayetler islemislerdi. Türkler silahsiz ve savunmasizdi demistir.'
Vietnam'da
olan da tam budur. Amerikan askerleri öldürülünce ABD savasa tümüyle girmek
zorunda kalmistir. ABD l92O'de Ermenistan'a girseydi Ermenistan 2O. yüzyilin
ilk Vietnam'i olacakti.
Netice
olarak l92O'de Ermeniler Amerikan Kongresi'nin bes yilda çeyrek dolar maliyetle
72.OOO asker gönderilmesini onaylamasi için lobi yapmislar (hem de ABD Osmanli
Imparatorlugu'na hiç savas açmadigi halde) ancak Senato bunu reddetmistir. ABD
Senatosu, nankör Ermeni sürüsüne Müslüman topraklarini vermek için Amerikan
gençlerini tehlikeye sokmamakla dogru karari vermistir. ABD hükümetinin ve
Amerikan vergi mükellefinin Ermenistan'a hiçbir sey borçlu olmadigi açiktir.
Ermeniler,
4OO yil önceden baslayarak topraklari Avrupalilar tarafindan alinan Amerika
yerlileri ile ayni konumdaydi. ABD hükümeti kurulduktan sonra bile
Kizilderililere ayni politika sürdürülmüstür. Uluslar ve uygarliklar tarihinde
bir devleti yeniden uzatmak için saat 3OOO yil öncesine döndürülemez.
l92O
Baharinda Kizil Ordu ilerleyip, “karsilikli Ermeni-Müslüman katliamlarini
durdurmak amaciyla Karadeniz'den Hazar Denizi'ne kadar tüm Kafkas daglarini
egemenlik altina almisti.” Müslüman kadinlara ve çocuklara saldirmayi iyi
beceren General Dro'nun bütün tehditlerine ragmen Ermeniler kuyruklarini
bacaklari arasina
kistirip
tek bir ates açmadan teslim oldular.
Eylül l92O'de Türk
kuvvetleri eski Rus-Türk siniri üzerinden Ermenistan'i vurma cesaretini gösterdiler. Ermeni cephesinin elimine
edilmesi, Mustafa Kemal'e ordularini batidan gelen Yunan tehdidine
yogunlastirma firsati verecekti. Ermeniler yaklasan hücum konusunda sik sik
uyarmislardi fakat müttefikler, Anadolu müttefik ve Yunan askeri
kuvvetleriyle kayniyorken ve tüm dünya
bir
`insanlik borcu olarak' çok çile çekmis Ermenilere
sempati duyarken Türk milliyetçilerin harekete
geçecegine inanmamisti.”
Simdi de
laf, çok çile çektikleri için `dünyanin Ermenistan'a insanlik borcu' oldu. Bu
insanlar kendi çoraplarini kendi baslarina ördüler. Dünya birisine borçluysa, o
da Mustafa Kemal ve Türk milliyetçilerine sükran borcudur. Atatürk Osmanli'nin
bagrinda gerçek halk devrimini gerçeklestirmeseydi Sovyet Rusya nerelere kadar
gelirdi bir düsünün.
Oltu'daki
Türk Operasyonu'na Müttefiklerden veya Sovyetlerden hiçbir tepki gelmemisti.
Zira artik Batida Ermeni uyarilari kuskuyla karsilaniyordu. Ermeniler sik
sik yaklasan hücum;
pan-türkik, pan-islamik entrika, Sovyet-Türk
çatismasi
uyarilari yapmis, ancak hiç biri
gerçeklesmemisti. Hatta `Ermeniler ne
zaman en yüksek sesle sikayet etse, kendileri mutlaka kuskulu bir eylem
içindedirler' seklinde bir kanaat hasil olmustu.
29 Eylül'de Mustafa Kemal zaferi
ilan ederken Türklerin komsulariyla baris içinde yasamak için mümkün olan
herseyi yaptigini, fakat Dasnaklarin bu samimi arzuyu dikkate almadigini,
aksine Türk ordusuna ve Kulp, Kagizman,
Oltu gibi yerlerde Müslüman nüfusa saldirilarini yogunlastirdigini açikladi.”
(Hovanisyan)
3l Kasimda Ermenistan Disisleri Bakani Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne bir telgraf çekti:
Bu sözler,
gerçegin terörist Ermeni elebaslari tarafindan inanilmaz sekilde
çarpitilmasidir. Ermenilerin 8OO yil boyunca Türklerle baris içinde yasadigi dogrudur
fakat l89O'larda bu baris sona ermisti çünkü Ermeni elebaslari Osmanli
Imparatorlugu'nun legal hükümetini devirmek için gizli bir terör kampanyasi
baslatmislardi. Simdi baslari sikisinca bu diktatörler baris çagrisi yapiyordu.
Oysa daha iki ay önce kendileri saldiri planliyordu.
Ermenistan
Disisleri Bakaninin “büyük yalaninin” aksine dogrudan, Türkler gerçegi
açiklayan sözlerle cevap verdiler.
Ermeniler
oyalamaya ve total yenilgiyi ertelemeye çalisiyorlardi. Türkler yeni bir akin
baslattilar ve hersey bir hafta içinde bitti. Ermeni hükümetine boyun egmekten
baska yapacak bir sey kalmamisti. l8 Kasim
l92O'de Ermeni teröristleri Türklerin yazdigi mütareke anlasmasini imzaladilar
ve savas bitti. Hovanisyan bile kabul ediyor ki:
Cumhuriyeti'ne haksizca baglanmis bölgelerdeki
Türk-Müslüman nüfusunun büyük bir bölümünü yok etmisti. Türk hükümeti bu savasa
ulusun teritoryal bütünlügünü savunmak ve Ermeni asiriliklarini durdurmak amaciyla girmisti.” (Hovanisyan)
Bu
siralarda Milletler Camiasi örgütlendi. Ermeni diktatör teröristler üye kabul
edilmek için yalvardilar fakat Milletler Camiasi bu terörist rejime kesinlikle
“Hayir” dedi.
“Bu
arada Sovyet stratejistleri, Ermenistan'in Sovyetlestirilmesinin zamani
geldigine karar vermislerdi. 29 Kasim l92O anlasmasiyla Ermenistan Cumhuriyeti
Sovyet Sosyalist Ermeni Cumhuriyetine dönüstürüldü.” (Hovanisyan)
Sovyet
uydusu haline gelmis olmalarina ve Anadolu'yu ellerine geçirme hayalleri
söndügü halde maasli Ermeni ajanlari dis ülkelerde yaygaralarini
sürdürüyorlardi.
Amiral Bristol'ün 28 Mart l92l tarihli bir
mektubundan:
l93O'larin
basinda Almanya'da Adolf Hitler iktidara geldi. Bu Almanya, Ermenilerin daha l3 yil önce savastiklarini ilan ettikleri
ayni Almanya idi. Tipik bir Ermeni tarziyla bu minicik devlet Nazilerle
anlasti, zira henüz baslamakta olan II. Dünya Savasi'ni Almanlarin kazanacagini
düsünüyorlardi. Silahsiz Müslüman köylerine saldirilariyla taninan General Dro,
Alman savas hazirliklarina katildi. 8l2.ci Ermeni Lejyonu ve taburu örgütlendi.
Daha sonra 2O.OOO askere çikan bu tabur Kirim'da, Kuzey Kafkaslarda ve
Hollanda'da Almanlarla birlikte savasti.
Taburun
askerlerine, Ermenilerin geçmisteki askeri becerilerine uygun özel bir görev
verildi. Bu Ermeni askerlerin çogu, yeni ele geçirilen ve isgal edilen
topraklarda polis birlikleri olarak kullanildi. Bütün Yahudileri ve Almanlarin
talep ettigi diger istenmeyen
varliklari
casuslukla buluyor ve yakaliyorlardi. Ellerindeki sayi belli bir rakama
ulasinca sürü halinde toplayip, milyonlarca Yahudi'nin kitleler halinde
katledildigi temerküz kamplarina götürüyorlardi.
Agustos l935'e gelindiginde Ermeni basini Hitler'i
öve öve bitiremiyordu. l9 Agustos
l936 tarihli Daily Hairenik gazetesinden bir örnek:
Yahudiler
hakkinda daha pek çok kötü yazilar içeren Hairenik, Boston'da yasayan Ermeniler
tarafindan Ingilizce bastiriliyor ve dagitiliyordu. Devrimci Ermeni
Federasyonu'nun (Dasnaksutyun) Boston'daki arsivlerinin arastirmalar için
kamuya açik olmamasinin sebebi belki de budur. Belki Ermeniler II. Dünya
Savasi'nda Nazi Almanya'sina verdikleri aktif destegin kayitlarini adil ve
dürüst tarihçilerin incelemesini istemiyorlardir.
l942'de
Avrupa'daki bir çok Ermeni genci Nazilere aktif destek verdi, orduya katildi.
Ermeni Devrimci Federasyonu liderleri Alman Askeri Istihbaratiyla yakin
isbirligi içindeydi. I. Dünya Savasi'nda Ruslar için yaptiklari en iyi seyi
yaptilar: Casusluk. l94l'den Eylül l944'e kadar Ermeniler Türkiye'deki ve tüm
Orta Dogudaki Nazi Istihbarat temsilcileriyle yakin isbirligi içinde Alman
propagandasinin yayilmasina ve Yahudilerin yakalanmasina yardimci oldular.
Savasin
ilk yillarinda Ermeni liderler, Almanya'nin savasi kazanacagina inaniyorlardi.
Kendilerine Rus ve Türk topraklarini vermesi için Almanya'ya her türlü
dalkavuklugu yaptilar.
II. Dünya
Savasi'nin gidisati yön degistirip müttefikler lehine döner dönmez Ermeni
bukalemunlari Alman gemisinden atlayip, fareler gibi yüzerek kaçtilar.
Almanlara sirt çevirip müttefiklere secde etmeye basladilar.
Savastan
sonra Ermeniler, Hitler'in l9l5'de Ermenilerin katliama ugradigi hakkinda
beyanlarda bulundugunu iddia ettiler. Bu tamamen asilsiz bir iddiadir; ileri
sürdükleri delillerin sahte oldugu ispat edilmistir.
Ermeniler
l944'e kadar lO yil boyunca Hitler'i ve Nazileri aktif biçimde destelemis
olmalarina ragmen savastan sonra Hitler'in kendilerine karsi oldugunu iddia
etmeye kalkistilar. Rutger Üniversitesi'nin “Journal of Law and Religion” adli
gazetesi Nuremberg Nazi Savas Suçlari mahkemesinin yeni kesfedilen delillerini
internet üzerinden yayinlamaktadir. Bu belgeler. II. Dünya Savasi öncesinde ve
süresince Ermenilerin Hitler, Naziler ve Almanya'ya verdikleri destek hakkinda
soru ve cevaplari içermektedir.
Nazilerin
Hiristiyanligi ortadan kaldirip kendi politik ihtiyaç ve görüslerine uygun saf
Aryan irksal dini yerlestirmeye çalistiklari malumdur. Ermeniler de bu yüzden
mi kendi minik devletlerini dini ve etnik olarak temizlemisler, geriye yalnizca
kendi kilisesine bagli, saf “Aryan Ermenilerini” birakmislardir?
Irk
safligina önem veren, “beyaz” olmayan veya kendilerinden farkli mezhepteki
Hiristiyanlara hayat hakki tanimayan bu minicik yere Hiristiyan dünyasi
milyarlarca dolar pompalamayi nasil sürdürebilir?
Ermeniler
l9l5'deki sözde soykirim için Türkiye'nin özür dilemesini istiyorlar. Nazileri
destekledikleri ve binlerce Yahudi'nin katliaminda oynadiklari rol için önce
kendileri özür dilemeden bunu nasil isteyebilirler?
Resmi,
devlet kontrolündeki Ermeni Kilisesi l93O ve l94O'lardaki bu anti-Hiristiyan
faaliyetlere neden hiç tel'in etmedi?
Ermeni
karakterinde geçmiste yaptiklari hata ve haksizliklari itiraf etme aliskanligi
bulunmadigi gibi, baskalarinin fikrini çalmada da üstlerine yoktur. Kendileri savunmasiz Yahudilerin yakalanip
kamplara gönderilmesinde Nazilere yardim
ettiklerine
bakmadan , kalkip Washington'da Beyaz Saray'in iki blok ötesinde Ermeni
Soykirim Müzesi kuruyorlar.
Amerikali
Ermeniler, Ermenistan'in Nazilere verdigi destekten gurur duymaktadirlar. Bunun
kaniti sudur. Teröristligi ve Nazi destegi tescilli General Dro Kanayan'in
Amerika'da gömülü cesedini çikarip, kahramanlik töreniyle Ermenistan'a
gömdükleri gibi gençler için Dro Liderlik Enstitüsü kurdular.
Amerikali
Ermenilere gelince, l9l8'den bu yana bu grubun faaliyetleri incelendiginde
terörizme yardim ve yataklik eden Ermeni politikasini desteklemek için yilmadan
çalistigi görülür. Baslica amaçlari Amerikan hükümetinden ve halkindan para
koparmak ve Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunmaktir.
l992'de “Hiristiyan” Ermenistan komsusuna aniden saldirdi. Ermeni özel
kuvvetleri çevre tepelerden Azeri köylerine saldirip uyumakta olan 5.OOO'in
üzerinde erkek, kadin ve çocugun
bogazini kesti. Ermeni
örgütlerinin bilinçli ve sistematik gayretleri sayesinde bu saldiri Amerikan kamuoyunda pek yanki
yapmadi; oysa Japonlarin Pearl Harbor'a baskinindan veya
ll Eylül olayindan pek farki yoktu.
Bu
“Hiristiyan” Ermeniler bir milyonu askin çaresiz Müslüman'i evlerinden kovdu.
Bugüne kadar da bes kurus ödemedi. Azeri hükümeti tepki olarak bütün Hazar
Denizi limanlarini, kendine ait limani bulunmayan Ermenistan'a kapatti. Böylece
ezeli düsmanlarina gerekli ambargoyu koymus oldular. Azerbaycan ayrica
Ermenistan'in ithalatini nakletmek için karayollarini kullanmasina izin
vermedi.
Amerika'daki
Ermeni kolonisi mensuplari Kongrenin Azerbaycan'a yardimi kesmesi için lobiciligi basladilar. Amerika'da
Amerikali Azeri lobisi bulunmadigindan, Azerbaycan'in Ermenistan'a karsi
“illegal ambargo” koydugu yolunda federal yasa çikartmak çocuk oyuncagi oldu.
Bu yasaya göre, Azerbaycan hükümeti, Ermenistan'in Azerbaycan'la savasmakta
kullanacagi askeri malzemeyi ithal edebilmesi için kendi limanlarini ve
karayollarini açmadigi sürece Amerikan dis yardimi kesilecekti.
Amerika'nin
böyle bir karar verip Azerbaycan'a dis yardimi kesmeye ne hakki var? Meksika
bize saldirsaydi sonra da askeri malzeme nakletmek için Teksas limanlarini
kullanmak isteseydi Amerika ayni sekilde ambargo koymayacak miydi?
Baskan
Bush, terörle savasta Azerbaycan'in destegini alabilmek için, Ermeni destegiyle çikan 9O7 sayili bu yasayi
kaldirmasi için Kongreye rica etti. Baskan Bush Azerbaycan'a yardim etmenin
Amerika'nin menfaatine olduguna karar vermisti. Tabii ki Ermeni örgütleri,
koloni mensuplari Baskani bu karardan caydirmak için ortaligi ayaga kaldirdilar.
Ayni lobi son lO yilda
Amerikan hükümetinin Ermenistan'a l.4 milyar $'i askin yardim yapmasini saglamistir. Bu miktar kisi basi olarak, dünya üzerinde herhangi
bir ulusa yapilan yardimdan daha fazladir. Oysa ayni süre
içinde Ruslarin da Ermenistan'a l milyar dolarlik
askeri teçhizat ve silah yardiminda bulunmasina ne dersiniz? Ermeniler
küçücük,
sözde bagimsiz cumhuriyetlerinde askeri üs kurmasi için Ruslari davet ettiler. Türkiye'ye bitisik
arazilerinin büyük bir kismini bedelsiz olarak tahsis ettiler. Ruslar da bayila
bayila kabul etti tabi. Ermenistan hala Vladimir Putin Rusya'sinin bir uydusu
gibi davranmaktadir.
Ermeni terörizmi yalnizca geçmise
ait degildir. Yakin zamanda faaliyet gösteren terörist gruplari sunlardir:
Ø Armenian
Secret Army for the Liberation of Armania (ASALA) Ermenistan'in kurtulusu için
gizli Ermeni Ordusu
Ø Ermeni
soykirimi için adalet komandolari
Ø Yeni
Ermeni direnis grubu
Ø Ermeni
Grup 28
Ø Yeni
Ermeni direnis
Ø Ermenistan
kurtulus cephesi
Ø Soykirima
karsi Ermeni militan komandolari
Ø Ermeni
gizli ordusunun yeni Ermeni direnisi
Ø Kara Nisan
Ø 3
Ekim
Ø 9
Haziran Örgütü
Ø 6.
Ermeni kurtulus ordusu
Ø 24
Eylül intihar komandolari
Ø Orly örgütü
Ø Ermeni
dünyayi cezalandirma örgütü
Ø Ermeni
Kizil Ordusu
Ø Ermeni
devrimci hareketi
Bu
isimler, bu korkaklarin dünyanin her tarafinda insanlara kahpece
saldirdiktan sonra kullandiklari
isimlerden bazilaridir. O kadar çok yerde, o kadar çok sayida saldirida
bulunmuslardir ki yalnizca onlarin eylemlerini anlatan bir kitap yazilabilir.
Özellikle Amerika'da pek çok olay gerçeklestirmislerdir.
l. 27
Ocak l973'de Santa Barbara, Kaliforniya'da Amerikan vatandasi Gürgen Yanikyan
Türk Baskonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadir Demir'i ögle yemegine
davet etti. Kuskulanmayan diplomatlar dostane daveti kabul etti. Yanikyan iki
konugunu öldürdü. Müebbet hapse mahkum oldu.
2. 26
Nisan l973'de New York'ta Türk Enformasyon Bürosu'na konan bomba zamaninda
bulunup etkisiz hale getirildi. Olayi, Yanikyan'in tahliyesini isteyen Yanikyan
Komandolari üstlendi.
3. 4
Ekim l977'de Los Angeles Üniversitesi'nde (UCLA) Osmanli Tarihi okutan Profesör
Stanford Shaw'un evine bombali saldirida bulunuldu. Ermeni 28 grubu üstlendi.
4. 5
Agustos l98O'de “Ermeni Grubu” Birlesmis Milletler binasinin karsisindaki Türk
Evi'ne boya bombalari atti. Ermeni 28 grubu üstlendi.
5. 6
Ekim l98O'de Los Angeles'ta Baskonsolos Kemal Arikan'in evine 2 molotof
kokteyli atildi. Arikan yaralandi.
6. l2 Ekim
l98O'de Hollywood'da bir Amerikali Türk'e ait seyahat acentesi bombalandi.
7. 3
Subat l98l'de Los Angeles'ta Isviçre Konsoloslugu önünde bomba bulundu. Talep:
Avrupa'da terörist faaliyetleri dolayisiyla tutuklu bulunan Suzy Mahserciyan'in
serbest birakilmasi.
8. 3
Haziran l98l'de Los Angeles'ta ve San Francisco'da Türk folklor gösterileri,
bomba konmasi yüzünden iptal edildi.
9. 26
Haziran l98l'de Los Angeles'ta Swiss Banking Corp. ofisi önünde bomba patladi. (6 Haziran Örgütü)
lO.
2O Agustos l98l'de Los Angeles'ta Isviçre Hassas Aletler ofisi bombalandi. (6
Haziran Örgütü)
ll. 2O Kasim l98l'de Los Angeles'ta Türk
Baskonsolosu agir yaralandi. (JCAG)
l2. l3 Ocak l982'de Toronto'da Türk Baskonsoloslugu bombalandi ve
agir hasar gördü.
(ASALA)
l3.
28 Ocak l982'de Türk Baskonsolosu Kemal Arikan arabasiyla isine giderken 2
terörist tarafindan suikasta kurban gitti. Hampig Sasunyan müebbet hapse mahkum
oldu.
l4. lO Mart l982'de Massachusetts'te Türkiye Fahri
Konsolosu Orhan Gündüz'e ait hediye
dükkani bombayla uçuruldu. (JCAG)
l5. Orhan Gündüz 2 ay sonra 4
Mayis l982'de öldürüldü. Katili
yakalanamadi.
l6.
8 Nisan l982'de Ottowa Ticaret Atasesi Kani Güngör apartmaninin garajinda agir
yaralandi. (ASALA)
l7. l8 Mayis l982'de, Toronto'da Ermenilerden topladiklari
haraçlari ülke disina kaçirmaya çalisan 4 kisi yakalandi.
l8. l8 Mayis l982'de Tampa, Florida'da Türk Fahri Baskonsolosu
Nasuh Karahan bürosunda
saldiriya ugradi.
l9.
26 Mayis l982'de Los Angeles'da Swiss Banking Corp.un bürosu bombalandi.
(ASALA)
2O.
3O Mayis l982'de Los Angeles'da Air Canada kargo ofisine bomba koymaya çalisan
3 ASALA üyesi yakalandi.
2l.
27 Agustos l982'de Ottowa'da Askeri Atase Atilla Altikat arabasinda suikasta
kurban gitti. (JCAG)
22.
26 Ekim l982'de Los Angeles'da, Filedilfiya Fahri Konsoloslugunu bombalamaya
hazirlanan 5 Ermeni teröristi yakalandi.
23. 2l Ocak
l982'de Anaheim, Kaliforniya'da bir
Ermeni firininda 9
adet
boru
bombasina el kondu.
24.
29 Mart l984'de Los Angeles'ta ARA Türk Olimpiyat Takimina tehdit mektuplari
gönderdi.
25.
l2 Mart l985'te Ottowa'da silahli 3
terörist Türk Büyükelçiligi'ni basarak Kanadali güvenlik elemanini öldürdü,
Büyükelçi Coskun Kirca'yi agir yaraladi, esi ve kizini rehin aldi. (ARA)
Olaylar
yalniz Amerika'da cereyan etmedi; Ermeni teröristler tüm dünyada 7l kisiyi öldürüp 387 kisiyi yaraladilar.
Böylesine yaygin ve örgütlü terör kampanyasini kim yönetiyor? Faturalari kim
ödüyor? Teröristleri kim egitiyor? Uygar dünyada yapilan bu haksiz, kahpece
saldirilar konusunda Gregoryen
Ermeni Kilisesi neden sessizligini
koruyor,
tel'in etmiyor? Böyle Hiristiyanlik mi olur? Isa nefret ve intikam ögütlememisti bize. Ermenistan
hükümeti bu insanlik suçunu durdurmak için neden hiç çaba göstermiyor, aksine
terör ve cinayeti alttan alttan desteliyor? Sadaka toplamak için bütün dünyaya
adam göndermeyi biliyor da, terörü durdurmayi bilemiyor mu?
Amerika'daki
Ermeni nefret vakalarinin hepsinin Amerikali Ermenilerin yogun halde
yasadiklari bölgelerde cereyan ettigini okurlar fark etmistir. Bu etnik
toplumlar neden sessiz kaliyor?
Ermeni
teröristler Amerikan topraklarinda bu saldirilari gerçeklestirirken Amerikan
hükümeti neden bu ufacik ülkeye milyarlarca dolar yardim yapiyor? Amerikan
Kilise gruplari neden sözde “Hiristiyan Insani Yardimi”na milyonlarca dolar
pompalamayi sürdürüyor?
l92O'de
kursaklarinda kalan “Türk Ermenistani'ni” “Birlesik Ermenistan”a dönüstürme
hevesiyle Ermenistan'in Türkiye'ye saldirmasi, bugün bile hiç eksilmeyen
tehlikedir. Rusya'nin Ermenistan'la anlasmasi oldugundan bu haydutlar güruhuna
arka çikmak zorunda kalacaktir. Böyle bir durumda Amerika, bir NATO üyesi olan
Türkiye'nin yardimina kosmak zorunda kalacaktir.
Ermeniler,
hem Türk, hem Ermeni üyelerle bir “Uzlasma Komisyonu” kurulmasini
önermislerdir. Ancak Ermeni gelenegi burada da uygulaniyor ve Türkler
Ermenilerin yaptigi kötülükler hakkinda konusamiyorlar; Ermenilerin uydurma
masallarini kabul etmek zorundalar.
8
Agustos 2OOl tarihli “Turkish Times” gazetesinde “Uzlasma Komisyonu”na iliskin
genis bir haber yayinlandi. Komisyon üyelerinin ortak açiklamasinda söyle
deniyordu: “Hepimiz, bu komisyonun bir soykirim olup
olmadiginin tespitine yönelik
olmamasinda hemfikiriz. Uluslararasi toplum ve biz, bunun (soykirim)
tartisilmaz bir gerçek oldugunu zaten kabul etmis bulunuyoruz ve bu gerçek,
görüsmelerimizin temelini olusturacaktir.” Bu inanilmaz bir tutum. Kimseden
resmi onay almamis, kerameti kendinden menkul bu sözde komisyonun Ermenilerce
olusturulan gündemine bir bakin:
l. Amerikan hükümetinin l9l5 soykirimini tanimasini ve
Türklere tazminat ödetmeyi saglamak,
2. Türk
toplumunu ve liderlerini soykirim olduguna ve bunu itiraf etmenin Türkiye'nin
menfaatine olacagina ikna etmek,
3. Atalarinin l9l5'te soykirim
yaptigini biliyorlar mi diye Türk okul çocuklarini düzenli biçimde sinavdan geçirmek,
4. Türkler
bu komisyonun bu direktiflerini kabul etmezlerse Türk hükümetini ve halkini
“çagdas uygar uluslarin normlarina uygun davranmaya hazir degil” seklinde yaftalamak.
Komisyonun Türk üyelerinden Özdem Sanberk “niyetimiz
gerçegin ne oldugunu bulmak degil, gelecek
için yeni ufuklar
açmak ve karsilikli anlasmayi güçlendirmektir”
diyor. Baska bir üye, Ilter Türkmen, “komisyonun görevi tarihi bir yargida
bulunmak degildir” diyor.
Ancak bu
Amerikali gözlemcinin bakis açisi tamamen farkli. Herseyden önce, nasil olur da Türkler oturup böyle bir konuyu
yalnizca Ermenilerin olusturdugu gündemle konusmayi kabul ederler, bu yazarin
akli havsalasi almiyor. “Uzlasma”, bir noktada bulusmasi gereken iki tarafin
varligina isaret eder. Ermeniler kendi taleplerini çok iyi ortaya koymuslardir.
Simdi, “uzlasma” için Ermenilerin ne yapmasi gerektigini söyleme sirasi
Türklere gelmistir.
Bence Türk tarafi Ermenilerden sunlari itiraf ve kabul etmelerini istemelidir:
l. Osmanli Imparatorlugu'nu çökertmek için 3O yil boyunca
silahli mücadele verdiklerini,
2. Nüfus
çogunlugunu olusturmadiklari halde Müslüman topraklarini ele geçirmek için Rus kuvvetleriyle is birligi yaparak
Osmanli Imparatorlugu'na ihanet ettiklerini,
3. Osmanli
Imparatorlugu'nun kendini savunmaya ve Ruslara yardim ettikleri gerekçesiyle
savas hatti arkasindaki bütün Ermenileri tehcire yasal hakki oldugunu (Amerika da ayni
gerekçeyle II. Dünya Savasi'nin basinda Bati kiyisindaki Amerikali Japonlari iç bölgelerdeki tecrit
kamplarina göndermisti.)
4. l9l5 öncesinde ve sonrasinda
çatisma bölgesindeki Türkleri katlettiklerini – bu savasin Ermenilerin iddia
ettigi gibi tek tarafli olmayip hem Ermenilerin hem Türklerin hayatlariyla
korkunç bir bedel ödedigini,
5. Osmanli
döneminde oldugu gibi günümüz Türkiye'sinde de her dinde, tam bir özgürlükle
ibadet edildigi halde Ermenistan'da resmi Gregoryen Kilisesi disinda hiçbir din
ve mezhebe izin verilmedigini, Türkiye'deki pek çok Ermeni kilisesine karsilik
Ermenistan da tek bir cami olmadigini,
6. l8OO'lerin
ortalarindan beri Müslümanlara eziyet ve terör uygulamayi sürdürdüklerini,
7.
Bu uygulamayi Ermeni
kilisesinin de tasvip ettigini.
Ermeni
hükümeti l9l9'da Paris Baris Komisyonu önünde uzun ve duygusal bir sunum
yaparak Osmanlilardan “tazminat” taleplerini ortaya koymustu. Baris Konferansi,
sistematik kitlesel cinayet de dahil olmak üzere bütün ithamlari dinleyip
delilleri degerlendirdikten sonra “Hayir” demis ve “Sifir” vermisti. Ve bu konu
da l9l9'da kapanmisti.
Ermeniler
artik gerçegi kabul etmeli ve bu konunun l9l9'da kapandigini, bir daha hiç söz
edilmemesi gerektigini kamuoyuna açiklamalidirlar.
Ankara'daki
Ingiliz Büyükelçiligi'nin 23 Haziran 2OOl tarihli basin bildirisinden:
“O günün Ingiliz hükümeti
ve daha sonraki
hükümetler l9l5-l9l6 katliamlarini
korkunç bir trajedi olarak görmüslerdir. Her iki tarafta da can kaybi
oldugundan bu konudaki yogun duygulari anliyoruz. Ancak olaylarin, l948
Birlesmis Milletler Soykirim
Konvansiyonu'nda spesifik tanimi
yapilan `soykirim' kapsaminda yorumlanmasi gerektigine inanmiyoruz.
Hükümetimiz, daha önceki Ingiliz hükümetleri gibi delilleri incelemis ve
bizi bu olaylarin soykirim olarak tanimlanmasina ikna etmeye yetecek derecede
kesin olmadigi yargisina varmistir. Zaten l948 Birlesmis Milletler Soykirim
Konvansiyonu uygulamada geriye dönük (retrospektif) islememektedir. l9l5-l9l6'da Dogu Anadolu'daki olaylarin yorumu
halen tarihçiler arasinda bir tartisma konusudur.”
Ermenilerin
kendilerinin soykirim uygulayip uygulamadigi hakkinda son sözü neden Ruslara
birakmayalim? Bugün Moskova'daki Rus arsivlerinde bulunan yüzlerce dosyadan üç
Rus subayinin ifadelerini koyalim. Bu ifadeler, Ermenilerin 2O. yüzyilin ilk soykirimini gerçeklestirdigini hiç
kuskuya yer birakmayacak sekilde kanitlamaktadir. I. Dünya Savasi'nin basinda
Osmanli topraklarini isgal eden Rus ordusu komutani General Odishe Liyetze:
Yarbay
Griyaznof'un resmi raporundan:
Erzurum ve
Deveboynu komutani Yarbay Tverdokhleboff:
Öyleyse bugünkü Ermeniler atalarinin bu dehsetini nasil olur da utanmadan
inkar ederler? Nasil olur da asla gerçeklesmemis olan “l9l5 Ermeni katliami”
için Türk hükümetinin özür dilemesini isterler? Asla gerçeklesmemis bir sey adina
nasil olur da soykirim müzesi ve aniti
dikerler?
Bütün bu
gerçekler isiginda Hiristiyanlar kendilerine sormalidirlar: milyarlarca vergi
dolarlarinin Ermenistan'a gönderilmesine devam edilsin mi? Ermeniler Kongre
üyelerini satin almak veya etkilemek için seçimlerde l4 milyon $ harcadilar diye Amerika Azerbaycan'a ayirimciligi
sürdürsün mü?
Ermeniler
Müslümanlari temizlemeyi hiç araliksiz sürdürüyorlar (bugün için
Azerbaycan'da). Uygar dünyada bu tür bir davranisin yeri yoktur ve Amerika bu
terörist ülkeye sadaka vermeyi kesmelidir.
ll Eylül 2OOl
tarihini – asiri
dinci Müslümanlarin New
York ve Washington'a saldirdigi günü – her Amerikali sonsuza dek hatirlayacak.
Amerikalilar, Orta Dogunun bazi bölgelerinde yapilan kutlamalari da unutmayacak.
Birçok
Amerikali soruyor, “Müslümanlar neden ABD'den nefret ediyor?” diye. Ne yazik ki
Müslümanlarin Amerikalilardan hoslanmamasinin sebebi var. Bu kitap, bu
sebeplerden birini belgeliyor. Hatta kitabin adi “Müslümanlarin Amerikalilardan
nefret etmesinin hakli bir sebebi” de olabilirdi.
Ancak
Türkler, %97 Müslüman olmalarina ragmen, ABD'den nefret edenlerin görüsünü
paylasmamaktadir. Dünyadaki tek demokratik Müslüman ülke olan Türkiye,
Hiristiyanlik tarihi açisindan da dünyanin en önemli ikinci ülkesidir.
Dolayisiyla, küçücük bir Ermeni-Amerikali grubun ABD'de Türkiye'ye karsi nefret
kampanyasi yürütmesi bir trajedidir. Bu küçük grup, 3O küsur eyalet meclisine, l9l5 soykirimi iddiasiyla Türkiye'ye
saldiran kararlar aldirmayi basarmistir.
Ben,
Ermeni-Amerikalilarin l5O yillik “tarihi” anavatanlarina hem Türklerden, hem
Amerikalilardan mega-dolarlar kopartmak amaciyla uyduruk hikayeler yaydigini
gösteren kanitlar buldum. Bu kitap birçogu ermeni kaynaklarindan olmak üzere
tarihi belgelere dayanmaktadir. Kimin dogru söyledigine, kimin kendi bencil
çikarlari için masallar uydurup yaydigina kendilerinin karar vermesi için,
Amerikali Hiristiyanlari tüm kayitlari incelemeye davet ediyorum.
ll Eylül'de olanlardan sonra Müslüman dünyasiyla mümkün oldugu kadar
siki baglar olusturmamiz çok
önemlidir. Hiristiyan oldugunu iddia etse bile Ermenistan gibi terörist bir
devleti desteklemeye devam
etmenin bir anlami
yoktur.
Kongrenin,
kendilerine Ermeni diyen küçük fakat yaygaraci bir grubun siyasi baskisina
boyun egmesi dogru degildir. Bu küçük devletin l9l8'den bu yana baslica
ihracati terör, baslica ithalati tüm dünyadaki Hiristiyanlardan dis yardim olmustur.
Ben Azeri,
Gürcü veya Türk degilim. Ben Ermeni degilim. Ben, Iskoç atalari l686'da
Amerika'ya gelmis bir Iskoç-Amerikaliyim. Güneyliyim, baptistim ve bir vergi
mükellefiyim. Kitabi yazmak için Washington, Roma, Paris, Londra, Moskova ve
Istanbul'da yogun arastirmalar yaptim. Ermenistan'da da arastirma yapmak
isterdim ama onlarin arsivleri kamuya açik degil. Baskent Erivan'daki ve
Devrimci Ermeni Federasyonu'nun Boston bürosundaki dosyalar hala
arastirmacilara ve kamuya kapali. Ne sakliyorlar? Devrimci Ermeni
Federasyonu'nun (Dasnaksutyun) merkezi neden ABD'de?
Bazi
Amerikan vatandaslari Ermenistan'i arastirip bulgularini yayinladilar ancak bu
kisilerin hepsi Ermeni terör kampanyalarinin hedefi oldu. Yürürlükteki Ermeni
tutumuna göre kendileriyle ayni fikirde olmayan herkesi ölümle tehdit etmek
mubah sayiliyor.
Bu kitabin
yayinlanacagi açiklaninca daha kitap piyasaya çikmadan Amerikan Ermeni
Meclisi'nin zalimce saldirisina maruz kaldim. Bu meclis, merkezi Washington'da
bulunan mega-milyon dolarlik bir menfaat lobisi. 4O-5O kisilik profesyonel
kadroya sahip. Bu özel çikarli ermeni lobi örgütünün tek amaci,
becerebildikleri kadar Amerikan vergi
mükellefi dolarlarini Ermenistan için koparmak. Bu da, son lO yilda, l,5 milyar $'a ulasti.
Türkiye
II. Dünya Savasi'ndan beri Amerika'nin gerçek ve sadik bir dostu ve ortagi
olmustur. Türkler Kore'de, Körfez Savasi'nda ve digerlerinde Amerikan
Birlikleriyle yan yana savastilar. Ermenistan neredeydi? Her seferinde karsi
tarafta.
Bütün
okurlardan kitabi önyargisiz bir zihniyetle okumalarini rica ediyorum. Okur
gerçegi gördükten sonra, Isa adina Müslüman dünyasina yapilan muazzam
haksizligi düzeltmek için ne yapacagina kendi karar verecektir.