ERMENISTAN  Terörist Bir  Hiristiyan Devletinin Sirlari

ERMENISTAN Terörist Bir Hiristiyan Devletinin Sirlari

Fevzi BOZKURT
Felsefe


Ermeniler Selçuklu (lO-l2. yy) ve daha sonra Osmanli Imparatorlugu (l3-2O. yy) dönemlerinde Türk hakimiyetinde en yüksek yasam standartlarina sahip olarak yasiyorlardi. Hatta çok dinli, çok irkli Osmanli Imparatorlugu'nda Sultan kendilerine “en sadik teba” onurunu bahsetmisti.
l89O'da ufacik bir Ermeni çetesi Müslümanlarin topraklarini ve mallarini ele geçirmek amaciyla terörist ihtilalci bir hareket baslattilar. Bu Ermeniler atalarinin üçbin küsur yil önce bu topraklara sahip oldugunu iddia ediyorlardi. Oysa terör kampanyasina baslamadan önce 5OO yil boyunca Hiristiyan Ermenileri ile Müslüman Türkler baris içinde yasamislardi.
Önceleri sorun yaratanlarin sayisi o kadar azdi ki Osmanlilar umursamadi. Ancak Rusya Osmanli Imparatorlugu'nu isgal edince bu Ermeniler isgalcilerle isbirligi  yaptilar, zira göz diktikleri ve bu amaçla kumpas kurduklari Osmanli topraklarini Rus Çari kendilerine verecek zannediyorlardi. O amaçla Osmanli savas hattinin arkasinda yikici terörist saldirilarini arttirdilar. Bu saldirilar Osmanli birliklerine zarar veriyor ve Ruslarla savasini engelliyordu. Osmanli hükümeti savas bölgesinin arkasindaki bütün Ermenileri göndermek zorunda kaldi. Bu, uluslarin binlerce yildir kendilerini sadakatsiz olarak algiladigi kisilerden korumak için yaptigiyla aynidir.
Bunun yakin tarihli bir örnegi, Japonlar 7.l2.l94l'de ABD'ye  saldirdiktan sonra  Baskan Franklin Roosevelt'in 9OO6 sayili emriyle Amerikali Japonlarin Bati kiyilarindan iç bölgedeki tecrit kamplarina zorla gönderilmesidir. Bati kiyisi yalnizca Japon saldirilari açisindan degil, casuslarin düsman için bilgi toplama ihtimali açisindan da hassas bölge olarak addediliyordu. Tabii ki Amerikali Japonlar, ilerlemekte olan Japon ordulariyla birlesmek üzere Amerikan savas hatlari arkasinda ordu kurmamislardi. Böyle bir ihtimalin korkusu bile ABD hükümetinin onlari tecrit etmesine yol açmisti.
Osmanlilarin l9l5'de yaptigi sey de farkli degildi. Ancak bu sefer Ermeniler gerçekten Osmanli hatti arkasinda terör uygulamis, gerçekten ilerleyen Rus ve Fransiz ordulariyla isbirligi yapmis, Osmanli Imparatorlugu'ndan koparmaya çalistiklari topraklardaki Türkleri gerçekten etnik temizlige tabi tutmustu.
Hikayenin aci tarafi, ondan sonra Ermenilerin Amerika'daki ve dünyadaki Hiristiyanlari kandirmak için neler yaptigidir. Ermeni liderler Hiristiyan dünyasina maasli ajan göndermisler ve yüzbinlerce Hiristiyan'in korkunç Türk Müslümanlarca katledildigi hakkinda gerçek disi hikayeler anlatmislardir. Bu sayiyi da git gide büyütüp  l,5 milyona çikarmislardir. Oysa Amerikali taniklar çatisma bölgesinden sag salim ayrilan Ermenileri gözleriyle görmüslerdir. Ermeniler II. Dünya Savasi sirasinda Nazilerin Yahudilere yaptiklarina dünyanin nasil tepki verdigini görmüs ve 43 yildan sonra Türklerin korkunç bir “soykirim” uyguladigi çigliklarini atmislardir.
   
Osmanli Imparatorlugu I. Dünya Savasi'na girip kaybetmeseydi bugün Ermenistan diye bir devlet de olmayacakti. Müttefiklerin savasi kazanmasina hiçbir katkida bulunmadiklari, hem de her yerde azinlikta olduklari halde müttefiklerin Karadeniz'den Akdeniz'e kadar Osmanli topraklarina el koyup kendilerine vermesini, silah, cephane ve askeri birlik temin etmesini istiyorlardi. Propaganda, ajitasyon ve terörle Türkleri karsilik vermeye provoke ediyorlar, böylece müttefiklerin müdahalesini saglayacaklarini umuyorlardi. Ermenilerin yürüttükleri vahseti ve Müslüman kurbanlari Bati kaynaklari kaale almiyordu. Ermeni para-militan serseriler (Dasnaklar ve Hunçaklar) sayisiz Müslüman'i katlettiler.
l9l8'de savas bittikten sonra ufak bir diktatörler çetesi Rusya'da denize kapali daglik bir bölgenin hakimiyetini ele geçirdi ve kendilerine Ermenistan Cumhuriyeti adini verdi. Yeni devletin ilk yaptigi is, toprak kapmak amaciyla komsu Gürcistan ve Azerbaycan'a sinsice saldirmak oldu. Savas galibi müttefiklerden de ödüllerini istiyorlardi: Osmanlilardan tazminat ve toprak. Ikisi de verilmedi. Fransizlar ve Ingilizler Ocak l9l9'da baslayan Paris Baris Konferansi'nda kendilerine bir sandalye bile vermediler. Ermeni iddialarina kanmamislardi.
Bu arada Ermeniler ayni zamanda Ruslarla gizli pazarliklar yürütüyordu. Neticede tek bir kursun sikmadan Sovyetler Birligi'nin bir parçasi haline geldiler. l988'de bagimsizliklarina kavusmalarina ragmen Ruslarla yakin iliskilerini sürdürmektedirler. Kendi istekleriyle verdikleri askeri üslerde Rus birlikleri, MIG jetleri ve SAM füzeleri konuslanmis durumdadir. Amerikan hükümetinden ve tüm dünya Hiristiyanlarindan iane toplamaya da hiç ara vermemislerdir.
Amerika'daki Ermeni Meclisi son on yilda l,5 milyar $ toplamayi  basardigi  gibi, Türkiye veya Yakin Dogudaki diger Müslüman uluslarla ilgili herseye karsi yogun muhalefet kampanyasi yürütmektedir. Ermeni teröristler Amerika'da ve dünyada yarattiklari çesitli terör olaylarinda 7l kisiyi öldürüp 387 kisiyi yaralamislardir.
Amerika'nin ve tüm dünya Hiristiyanlarinin gerçekleri görme zamani çoktan gelmistir.
 
ERMENISTAN
 Terörist Bir “Hiristiyan” Devletinin Sirlari
Osmanli Imparatorlugu l298'de kurulmus ve kuruldugundan itibaren Hiristiyanliga ve diger dinlere hosgörülü bir tutum izlemistir. Ilk zamanlarda Hiristiyan köylüler, kendilerini Hiristiyan feodal beylerin mezaliminden kurtardigi için Osmanli fetihlerini sevinçle karsiliyorlardi. Osmanlilar, onlarin hayatlarina kanun ve düzen getiriyor, ayni zamanda din özgürlügü taniyordu.
Osmanlilar Hiristiyan Konstantinopol'ü l453'de fethettiler. O günden sonra bu muhtesem sehir Istanbul oldu. Osmanli sultani Ortodoks Hiristiyanlarini zaten daha önce tanimisti. l46l'de Bursa Ermeni Piskoposu Hovahim Ovaksim'i Osmanli Imparatorlugu'ndaki tüm Ermenilerin patrigi ilan etti. 7O binden fazla Ermeni'yi Kirimlilardan kurtardi. Bu Hiristiyanlar, Hiristiyan Bizans devleti tarafindan Kirim'a sürülmüstü.
Bunu izleyen 3OO yil boyunca Müslümanlarla Ermeniler arasinda dostluk hüküm sürdü. O zaman, Hiristiyan topluluklari arasina Avrupali kiskirticilar henüz girmemisti.
Ermeniler Osmanli Imparatorlugu içinde güven kazandilar ve Sultan'in sadik tebaasi olarak tanindilar. l536'da Osmanli Hükümeti Fransa ile bir anlasma yaparak Fransizlara tüm Osmanli Imparatorlugu'nda ticaret serbestisi tanidi. Kutsal yerlerin muhafizligi imtiyazi da verildiginden, Fransa Osmanli Imparatorlugu'ndaki bütün Katoliklerin hamisi sifati kazanmis oldu.
Osmanli Imparatorlugu gerileme dönemine girince Rusya, Avusturya, Italya ve digerleri Osmanli topraklarini almaya basladilar. Savaslar savasildi, anlasmalar imzalandi. l774'de Osmanlilarla Ruslar arasinda imzalanan anlasma ile, Ruslara Osmanli Imparatorlugu içinde yasayan Hiristiyanlar adina müdahale etme imtiyazi tanindi. Bu imtiyaz, Osmanli'nin iç islerine Avrupa müdahalesinin kapilarini açmisti. Osmanli Imparatorlugu içinde yasayan Hiristiyanlarin Bati dünyasiyla dostluk kurmasinin baslangici oldu. Osmanli imparatorlugu içinde yasayan azinlik gruplarinda milliyetçi hareketlerin dogmasina yol açti.
Osmanli Imparatorlugu'nun gerileme dönemine girmesiyle Ermeni liderler Osmanli Sultanlarinin o güne kadar kendileri için yaptigi bütün iyilikleri unutuverdiler. Bu nankör Ermeniler, Avrupali güçlerin korumasi altinda bedavadan Osmanli topraklarini ele geçirmek için Avrupalilarla dalaverelere basladilar. Ayni liderler bir taraftan da sultanlara sadikmis gibi rol yapiyorlardi.
“Müslümanlara karsi Hiristiyan” kartini ilk oynayan Ruslar oldu. Çar deli Petro (l689- l725) Ermeni sadakatsizligini kullanarak Kafkaslara saldirdi. Ermeni ihaneti Çariçe Katerina döneminde (l762-l796) de devam etti. Ruslar l796'da Derkend'i kusatinca Ermenilerin sehirdeki su kaynaklari hakkinda bilgi iletmesi, savasi Ruslarin kazanmasini sagladi. Ermeni baspiskoposu Argutinokii Dolgurukou l79O'da verdigi demeçte “Ruslarin Ermenileri Osmanli hükümranligindan kurtaracagina inaniyorum” dedi. Ermeni Kilisesi'nin l8OO'lerden bugüne, Ruslari desteklemesinin, onlarla isbirligi yapmasinin sayisiz örnegi vardir. l8O8'de Çar I. Alexander Ermeni Kilisesi Katolikosu Daniel'e, Ruslar lehine casusluk yaptigi için madalya verdi.
Rusya Osmanli Imparatorlugu'nu devirmek ve sicak limanlara kavusmak için Ermeni destegine ihtiyaç duyuyordu. Bu yüzden onlara Karadeniz'den Akdeniz'e kadar Dogu Anadolu'da “Büyük Ermenistan” vaad etti. Oysa Ermeni halki tarihinin hiç bir döneminde buralara sahip olmamisti. Aslinda gerçekten bagimsiz bir Ermenistan da hiç olmamisti. 3OOO yil kadar önce, fazla ömürlü olmayan minik bir krallik yasamisti sadece.
l8OO'lerin ortalarinda Ruslarin birkaç Ermeni'nin zihninde yarattigi “Büyük Ermenistan Hayali” bugüne kadar devam etmistir. Ruslarin hiçbir zaman yerine getirmeyi düsünmedigi bu vaadi alip islemisler ve bu topraklarin “tarihi vatan” oldugunu ileri sürmüslerdir. Hiçbir sey gerçeklerden bu kadar uzak olamaz.
l85O'lerden itibaren Anadolu'da yeni sesler duyulmaya baslandi: Avrupali ve  Amerikali misyonerler. Bu Hiristiyan misyonerler Osmanli hükümetinin basina çok isler açti. Farkli ülkelerden gelen misyonerler birbirleriyle kavga halindeydiler. Fransa ve Avusturya Katolikleri koruyordu. Protestanlari Ingiltere ve Amerika besliyordu. Ruslar Ortodoks Kilisesini destekliyordu. Bu büyük güçlerin her biri yakinda ölecegini düsündükleri “Avrupa'nin hasta adami” (bu terimi ilk kullanan Çar I. Nikola'dir.) üzerinde kendi etkisini arttirmaya çalisiyordu. Kendi misyonerlerini koruduklari iddiasiyla aslinda kendi milli çikarlarina hizmet ediyorlardi.
Ruslar, Akdeniz'in sicak sularina ulasarak Ingiltere'nin Hindistan yolunu kesmek için Ortodoks Ermenileri kullaniyordu. Ingilizler, Rusya ve Fransa'yi durdurarak  Hindistan'a olan göbek bagini korumak için Protestan Ermenileri kullanmaya çalisiyordu. Fransa, Yakin Dogudaki çikarlari için Katolik Ermenilerden yararlaniyordu. Yalnizca Amerikalilarin kesin bir milli amaci yoktu.
Bütün güçler, Osmanli hükümetinin iç islerine karismak için Hiristiyanligi kullaniyordu. Gerçekte ise herbirisi Osmanli topraklarindan bir parça kapmaya çalisiyordu. Baska bir deyisle Avrupa devletleri, akbabalar gibi saldirip ölü Osmanli kemiklerini toplamaya hazirlaniyorlardi.
l877-l878 Osmanli-Rus savasindan hemen önce Ermeni Patrigi Varyabotyan Istanbul'da Ingiliz elçisiyle yaptigi görüsmede, Balkanlardakilere verilen haklarin aynisini istedi. Ermenilerin çok tahrik oldugunu, gerekirse isyan çikarabileceklerini, bunun hiç de zor olmadigini belirtti.
l882 Ocak ayinda Ingiliz Konsolosu Binbasi William Everett, Istanbul'daki Ingiliz elçisi Lord Dufferin'e gizli bir rapor sundu. Raporda, Ruslarin destegiyle Ermeni  ayaklanma hareketinin git gide güçlendigi, Rus ajanlarin Ermenileri kiskirttigi, amaçlarinin  Osmanli topraklarini ele geçirmek oldugu bildiriliyordu. Raporun ekinde, Erzurum'daki Ermeniler arasinda dolastirilan bir belge yer aliyordu. Bu belge, gizli bir orduya katilmak için basvuru formuydu. Katilan her Ermeni, özgürlük için savasmaya yemin ediyordu.
l887'de Avetis Nazarbekyan Cenevre'de Hunçak (Çan) adini verdigi bir politik hareket baslatti. Bu “cinayet sebekesi” denilebilecek örgüt Marksist-Sosyalist ilkelere dayaniyordu. Türk Ermenilerin kaderi bu Rus Ermenisi anarsistlerin eline geçti.  Ermeni tarihinde bu bir dönüm noktasiydi.
Nazarbekyan en pervasiz, en militan Ermeni elebaslardan biri oldu. Amaci, Müslümanlari Ermeni teröristlerin siddetine maruz birakmak, Müslümanlar kendilerine cevap verince de “barbar Müslüman Türkler masum Hiristiyanlar Ermenileri katlediyor” diye yaygara koparmak, böylece Avrupa devletlerini Ermeni devleti kurmaya ikna etmekti.
Hunçak liderler sadik adamlarina “her yerde, her durumda buldugunuz her Türkü vurun” emrini veriyordu. Bu teröristler Müslüman Türkleri sogukkanlilikla öldürdükleri gibi, kendilerine yardim etmeyi reddeden Ermenileri de öldürüyorlardi.
Hunçaklarin parti programina bir bakin:
l. Mevcut düzen ihtilalle yikilip yeni bir düzen kurulacaktir.
 2.    Partinin ilk hedefi Türk Ermenistani'na siyasi ve ulusal bagimsizlik kazandirmaktir.                    (Oysanüfusun sadece üçte birini teskil ediyorlardi.)
3.    Bu hedefe ulasmak için basvurulacak araçlar propaganda, provokasyon, terör, örgütlenme ile köy ve isçi hareketidir. Terör yalniz Osmanli hükümetine karsi  degil, tehlikeli addedilen Türklere ve Ermenilere karsi da kullanilacaktir.
4. Ihtilali gerçeklestirmek için en uygun zaman, Türklerin savasta oldugu zamandir.
5.    Türk Ermenistani bagimsizliga kavusturulduktan sonra ihtilal Rusya ve Iran'a da yayilacak ve Federatif Ermenistan kurulacaktir.
Bunlara bir de l89O'da, Rus üniversitelerinde egitim görmüs üç kisinin kurdugu Devrimci Ermeni Federasyonu (Dasnaksutyan) ilave oldu.
Dasnaklarin da parti programi Hunçak'larinkine benziyordu:
l. Vurusan çeteler örgütlemek,
  2. Söz veya eylemle halki ihtilale tesvik etmek,
  3. Halki silahlandirmak,
  4. Hükümet yetkililerini, gammazlari, hainleri vurmak ve terörize etmek,
  5. Kamu kurumlarini yagmalamak, yikmak.
   
Devrimci Ermeni Federasyonu kuruldugu ilk gün bir terör örgütü olarak kurulmustu. Ermenistan'i I. Dünya Savasi'ndan sonra hakimiyetine alan bu örgüt olacakti. Yine bu örgüt günümüze kadar devlet destekli terörünü sürdürmüstür.
Bu dönem, bagimsiz devlete ulasmak için Ermeni terörünün bir araç olarak kullanildigi dönemdir. Bu dönem ayni zamanda propaganda, yalan ve aldatmacanin önde gelen silah olarak kullanildigi dönemdir. Korkunç Müslüman Türklerin kendilerini yildirdigi ve katlettigine, Hiristiyan Batiyi ikna etmeye çalisiyorlardi. Oysa Diyarbakir'daki Ingiliz viskonsülü Tomas Boyaciyan bile Osmanli hükümetinin Ermenilerin katli için emir verdigi yolundaki ithamlara “böyle bir emir verilmedigini kesinlikle söyleyebilirim” diyor ve ilave ediyordu “aksine, Ermeniler kendi aralarindaki sorunlar yüzünden birbirlerini öldürüp suçu Müslümanlarin üstüne atiyorlar.”
Ermeniler, yabanci bir devletin Osmanli Imparatorlugu'na girip istedikleri topraklari silah zoruyla almasi, sonra da 6 vilayeti Ermenilere vermesi için ellerinden geleni yapiyorlardi. Ermeniler bu vilayetlerin kendi “ata yadigari” vatanlari oldugunu iddia ediyorlardi. Oysa Ermenilerin yutturmaya çalistiklari bu palavranin önemli bir açmazi vardi: bu vilayetlerin hepsinde Ermeniler nüfusun küçük bir azinligini olusturuyorlardi. l892'de Ingiliz Disisleri Bakanliginin Cografya bölümünde vilayetlerin nüfus dökümü söyle verilmisti.
Il
Müslüman
Yunanli
Ermeni
Diger
Toplam
Erzurum
5OO.782
3.725
l35.O87
22
639.6l6
Sivas
839.5l4
76.O68
l7O.433
l.O86.Ol5
Diyarbakir
337.644
9.44O
79.l89
45.233
47l.5O6
Harput
5O4.946
65O
69.7l8
575.3l4
Van
247.OOO
79.998
lO3.OO2
43O.OOO
Bitlis
257.862
2lO
l3l.39O
9.l62
398.624
Toplam
2.687.748
9O.O93
665.8l5
l57.4l9
3.6Ol.O75
“Uyruk altindaki Ermeni sevimsiz, zalim, dalkavuk, ilkesiz, yalanci ve hirsizdir; özgürlügü verilince bu kötü özelliklerinin hiçbirini kaybetmedigi gibi, ilaveten küstah, baskici ve despot olur. Bir çesit sinsi hirsiz kurnazligina sahip oldugundan, cahillerin arasinda zeki yerine geçer.” “Türklere karsi yapilan tek tarafli ve gerçek disi bilgi saldirisi hangi halka karsi yapilirsa yapilsin, uzun süre cevapsiz kaldigi takdirde düsmanlik ve nefret doguracaktir. Bunu da ortadan kaldirmak kolay olmayacaktir. Ne zaman elime batidan haberler veren bir gazete alsam dua ediyorum, `Tanrim, ne olur bunlara inanmama izin verme' ” “Sefil Türk halk üç gün boyunca vahsiler çetesinin sehvet ve zulmüne teslim oldu. Cinsiyet ve yasa bakilmiyordu. Kadinlar ve çocuklar öldürülmeden önce iskenceden geçiriliyordu. Katliam öylesine korkunçtu ki gerilla lideri Koloktrones'in kendisi bile, kasabaya girdiginde kale duvarlarindan itibaren atinin nallarinin hiç yere degmedigini söylemisti. Zafer yolunda cesetler hali gibi serilmisti. Iki günün sonunda geriye kalan berbat haldeki, her yastan ama çogunlugu kadin ve çocuk 2OOO kadar Müslüman komsu dagdaki bir uçurumun kenarina götürülerek hayvan gibi kesildiler.” “l9. yüzyilda ve 2O. yüzyilin basinda Dogu Anadolu ve Kafkas tarihi denen seyin büyük kismi gerçekte, bölgenin kontrolünü ele geçirmek isteyen etnik gruplarin propagandasidir. Bu tür tarih yazarlari kendi gruplarinin kayiplarini “Kisa süreli Ermeni hakimiyetindeyken olanlar, hep ayniydi: silahsiz Müslümanlarin kaçirilmasi ve öldürülmesi, Müslüman pazarlarin, mahallelerin, köylerin yakip-yikilmasi, ayirimsiz yagma ve tecavüz” “Erzincan tam bir trajedi sahnesiydi. Kuyular Müslümanlarin cesetleriyle doluydu. Kesik bedenler, kollar, bacaklar, kafalar her tarafa saçilmisti. Askerler gömülmemis ll2, kuyularda-hendeklerde 6O6 ceset buldular. Tabii ki gerçek sayi bunun çok üstündeydi. Yol yaptirma bahanesiyle sehirden alinan 65O Müslüman'in akibeti hiç bilinmedi.” “Insanlik adina, Müslüman halkin idaresi Ermenilerin eline birakilmamalidir. Disiplinsiz Ermeni birlikleri sürekli vahset uyguluyor. Adalet varsa, biz ilerde bunlardan ahlaken sorumlu tutulacagiz.” “General Dro ile görev yapan kendi subaylarim savunmasiz köylerin bombardiman edilip isgal edildigini, kaçamayan herkesin zalimce öldürüldügünü, köyün talan edildigini, hayvanlara el kondugunu, köyün de yakildigini rapor ettiler. Bu eylem, Müslümanlari yok etmek için düzenli ve sistematik sekilde uygulaniyordu.” “Rus Ermenileri savasin (I. Dünya Savasi) çikisini baslangiçta büyük coskuyla karsiladilar. Kendilerine Türk Ermenilerini kurtarip sinirsiz ilerleme sözü veren Çar Nikola'ya baglilik yemini ettiler. Iyimserlikle dolu Rus Ermenileri çarin ordusuna  lOO.OOO  adam  vermenin  yaninda  Türk  Ermenistani'nin  `kurtulusuna' yardimci olmak üzere yedi adet gönüllü çete kurdular. Gönüllülerin partizan taktikleri ve engebeli arazi hakkindaki bilgileri Ruslar için çok yararli oldu. Fakat Ermenilerin umutlari l9l6'da sönüverdi. Rus yetkilileri aniden gönüllü birliklerin lagvini, Ermeni sivil hareketin durdurulmasini emrettiler. Bu ani dönüs, Ermenileri yasa bogdu. “Kanunsuzlugun ve istirabin ortasinda, hükümet kurma geleneginden yoksun bir sekilde ugras verdiler. Ülke Türk Ermenistani'ni özgür kilmak için bir ihtilal grubu olarak yaratilmisti; yasal iktidar organizmasina dönüstürme niyeti yoktu, o sekilde yapilandirilmamisti. Idareye benzer tek sey, Erivan'da l9l5 Van direnis kahramani Aram Manukyan ve taninmis partizan komutan Dro (Dresdomat Kanayan'in kisaltilmisi) nun diktatörlügüydü.” (Hovanisyan) “l9l8'e gelindiginde Ermeni diplomasisinin emeklerinin bosa çiktigi anlasilmisti. Ironik bir çeliskiyle Ermenistan Osmanli Imparatorlugu'na avuç açti” (Hovanisyan) Ermenilerle Türkler arasindaki konferans basladiginda “Ermeniler, Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulmasini hos gördügü için Osmanli Imparatorlugu'na tesekkür edecek kadar tevazu gösterdiler. Görüsmeler sirasinda bir Türk sözcüsü Ermenilerin sorunlarinin Kürtlerden, askeri yetkililerden ve yerel yetkililerden kaynaklandigini söyledi ancak Ermenileri de Osmanli vatanina ihanetle suçladi.” (Hovanisyan) “l9l8'de Almanya ile imzalanan ateskesin hemen arkasindan Amerikan Gida Dairesi Avrupa kiyilarina kargo üstüne kargo gönderdi. Yardim operasyonunu Herbert Hoover Fransa'dan yönetiyordu. l9l9'da Ermeniler denizden denize bedava toprak ele geçirmek için lobi yapiyorlardi. Istedikleri suydu: “Ayni isimde ayri bir devlet kurulup Milletler Camiasinin gözetimi altina girmesi önerildi. Yeni devletin sinirlarini tabiat belirlemisti. Batida anti-Toroslar, doguda Toroslar mükemmel dogal sinir olusturuyordu. Trabzon ve Karadeniz limanlari, Adana ve Akdeniz limanlari, 6 Türk-Ermeni vilayetine Kars ve Erivan katilacakti. Ancak Ermenilerin bir sorunu vardi: çizilen sinirlar içindeki her yerde Ermeni nüfusu %3O-35'i asmiyordu. Dolayisiyla self-determinasyonun daha liberal bir tanimina ihtiyaç vardi.” (Hovanisyan) “Osmanli ordusu bastan asagi silahsizlandirilacakti. Ancak müttefikler Iç Anadolu vilayetlerinde bunu mecbur kilan ciddi önlemler almadilar. Türk Ermenistani Rusya'ya giden su yollari üzerinde degildi. Mondros Mütarekesinin bu temel zaafi Ermenistan'i destekleyenlerce hemen fark edildi. Ermeni Parlamentosu Türk Ermenistani'ndaki tüm Osmanli ordularinin lagvini ve gerekirse bölgenin askeri isgalini talep etti.” (Hovanisyan) “Mayis l9l9'da Italyan birlikleri Küçük Asya'nin güney kiyilarina çikarken, Paris'te Türkiye ile daha ilimli bir anlasma yapilmasi yolunda bir görüs olustu. Böylece Baris Konferansi Ermenistan'a manda gücü, kesin sinirlar ve garantili bir gelecek bahsetmek yerine tavsiye, gözetim ve danismanlikta bulunmak üzere yerlesik bir komiser tayin etmisti. Ermeniler altin firsatin ellerinden kaçisini umarsizca seyrettiler. Ermenistan taninmamis, Paris Konferansi'ndan resmi sandalyeden yoksun birakilmisti. Büyük güçlerin hiçbiri Türk Ermenistani'ni isgal etmeye veya hiç degilse Ermenistan ordusunun bunu yapmasi için gerekli eleman veya malzeme teminine yanasmamisti.” (Hovanisyan) “Amerika'yi Ermenistan meselesine bulastirmak ve böylece dikkatimizi tüm Yakin Dogu sorunundan uzaklastirmak için sürekli baski yapiliyor. Ermeniler çektiklerinin çogunu kendi baslarina kendileri getirdiler; Ingiliz yetkililerin ve Amerikan misyonerleri ile yardim kuruluslarinin tesvikleri, ahlaksiz Ermeni liderlere agresif taktikler uygulama cesareti vermistir. Amerika, Ermenistan'a girme baskilarina boyun egmemelidir. Kafkaslarda kalmasi gereken Ingiltere'dir. Ingiltere Kafkaslara bencil sebeplerle girdi, simdi de bencil sebeplerle çikiyor. Beni Türk taraftari olmakla suçluyorlar. Mutlak dogru disinda hiçbir seyin taraftari degilim ve bu yolu izliyor, benimle ayni kanaatte olmayanlara metelik vermemeye çalisiyorum. Türk taraftari oldugum zannediliyor çünkü oralarda bulunun 2 milyon Ermeni kadar 2O milyon Müslüman'in da çagdas uygarligi kazanmasina yardim edilmesi gerektigine inaniyorum.” (Hovanisyan) “Erivan etrafina çekilen demir zincirden söz ederek ulusu kaynaklarinin son zerresine kadar ileri sürmeye davet etti. l9l9 Agustosu'nun ortasinda parlamento seferberlik ilan etti ve yardim talebinde bulunmak üzere Ingiltere, Fransa, Italya, Amerika, Yunanistan, Romanya, Ispanya, Portekiz, Belçika, Hollanda, Norveç, Isveç, Iran, Çin ve Japonya'ya ajanlar gönderdi. Seferberlik çileyi, açligi, salginlari arttiracak, yeni yetimler yaratacak, ulusu büsbütün çökertecek olsa da, Türklerin elinde yok olmaya karsi tek seçenekti. Binlerce Tarihçi McCarthy'ye göre “diger raporlar, örnegin Harbord ve King-Crane raporlari kamuoyuna adamakilli duyurulmustu. Niles ve Sutherland'in raporu Harbord'in raporu yaninda kamuoyunun bilgisine sunulmaliydi ama sunulmamisti. Insan, gösterilen kanitlar iktidardakilerin duymak istedigi cinsten degildi diye düsünmekten kendini alamiyor.” “Ermenistan'in Osmanli Imparatorlugu'ndan ayrilmasi bir türlü gerçeklesmedi. Bu arada müttefik kuvvetler bölgeden çekildi, toplumsal ve ekonomik huzursuzluk bas gösterdi, Amerika umursamaz davrandi ve Türk direnis hareketi siyaset sahnesine çikti. Erivan Cumhuriyeti'ni ve Osmanli Imparatorlugu'nun yalnizca dogu sinir vilayetlerini içine alan küçük bir Ermeni devleti kurulmasi fikri genel kabul gördü. Ermenistan'in denizden denize toprak planlari kenara atilacak ancak Türkiye'de kalmis Hiristiyanlarin güvenligi teminat altina alinacakti. Kilikya'da da özel bir idari rejim kurulacakti. l92O Londra Konferansi öncesinde genel tutum buydu. Ingiliz dis islerinden Edwin Montegu “Yeni Ermenistan devletindeki bütün Osmanli uyruklularin tüm mallarinin ellerinden alinip kusaklar boyu yasadiklari topraklarindan kovulmasi önerisini esefle karsiliyorum” diyordu. (Hovanisyan) Iskenderun'a yayilan büyük Ermenistan hayali gerçeklere ve mantiga tamamen aykiridir.” (Hovanisyan) “Delegeler Karadeniz'de Tirebolu'dan baslayip güneye, Kelkit üzerinden Harput'a uzanan bir çizgi çizdiler. Ermeni delegelerine talep ettikleri topraklari ele geçirebilecekler mi diye soruldugunda Akaravyan kendilerine 5O.OOO askere yetecek silah, cephane ve müttefik kuvvetlerin bayraklari altinda ilerleme prestiji verilirse isgal edebileceklerini söyledi.” (Hovanisyan) “Ermenilerin daha önce yaptigi hesaplara göre Osmanli Imparatorlugu'nda ugradiklari zarar l9 milyar, Rusya'da 5 milyar Fransiz Frangi idiydi. Ermeni liderler komisyona hiçbir halkin Ermeniler kadar eziyet çekmedigini, Ermenilerin sürüldügünü, soyuldugunu, yagmalandigini ve katledildigini, dolayisiyla Türkiye hükümetinin bunu tazmin etmesi gerektigini anlattilar. Komisyon Türklerin muazzam toprak kayiplari ve kamu mallarina el konacak olmasi dolayisiyla yeterince cezalandirilmis olacagini belirterek anlasmaya azinliklara tazminat ödenmesi yolunda madde konmamasini oybirligiyle kabul etti.” (Hovanisyan) “Ermeni meselesi müttefikleri o kadar biktirmisti ki 2O Nisan'daki San Remo üst konsey toplantisinda usulden sempati sözcükleri veya iyi dilekler bile olmadan Ermenileri ortada birakiverdiler.” (Hovanisyan) “Müslüman nüfusun yasadigi zorluklar dikkatleri Devrimci Ermeni Federasyonu Dasnaksutyun'a yöneltti. Avrupa'daki diplomatik çevreler, gizli operasyonlari ve siyasi vahsetiyle taninan bu partiye hiç güvenmiyorlardi. Dasnaklarin artik legal bir örgüt haline gelip Ermeni hükümetinin basinda olmasi Ermenistan'in imajina zarar veriyordu.” (Hovanisyan) “Girmemiz istenen su esekarisi kovanina bir bakalim. Mandamiz istenen ülkenin çevresinde 25O milyon Müslüman yasamaktadir. Müslümanlik, Hiristiyanliktan daha büyük bir hizla yayilmaktadir. `Agza alinmaz Türk' diyenler, bedeviyi asagilayanlar, Islam'i hor görenler, unutmayin ki dünya nüfusunun 25O milyonuna hakaret ediyorsunuz. Dinle ve kan bagiyla birbirine bagli bu insanlar soygunlara, yagmalara, tahakküme ilelebet mi boyun egecekler? “Bize Ermenilerin bir el bile kaldiramadan kesildigi, bütün ailelerin öldürüldügü söyleniyor. Türk askerlerin evlere girip bütün aileyi domuz öldürür gibi öldürdügü fakat Ermenilerden baska hiç kimsenin ölmedigi hikayeleri anlatiliyor. Karsi tarafin hiç kayip vermemesi mümkün olabilir mi? Hiçbir sey yapmadan öylece durup öldürülmeyi mi beklediler?” Dolayisiyla bu dava her iki tarafin Dogu barbarligiyla ayni yöntem ve taktiklere basvurdugu, yüzyillara dayanan bir nefret davasidir. Bu lagim çukuruna Amerika'nin girmesi isteniyor. Bir defa girdi mi de, tek bir Amerikan askerinin kani dökülse bile Amerika olayin arkasinda durmak zorunda kalacaktir.” “Sovyet Hükümetiyle imzalanan anlasmada Karabag, Zangegur-Nahçivan geçidinin Kizil Ordu denetimine geçmesine razi oldular. Müttefikler buna çok kizdi. Fransiz komiseri `Ermenistan artik bir müttefik addedilemez, hatta düsman kampinda bile addedilebilir' dedi. “l3 Eylül sabaha karsi Oltu'daki Türk askeri kuvvetleri önden ve arkadan hücum etti. Fiziksel ve askeri uykuda olan Ermeniler çapraz atese yakalanmislardi. 2OO'den fazla kayipla toplarini-tüfeklerini birakip cepheyi terk etmek zorunda kaldilar. “Türk ve Ermeni halklari asirlardir komsu olarak yasamistir. Sagduyu, Türkiye ile Ermenistan Cumhuriyeti'nin karsilikli saygi ve menfaate dayanan, barisçil iliski içinde olmasini amirdir. O yüzden askerlerinizin Ermenistan sinirlarina dogru ilerlemesini anlamiyoruz. Çatisma nedenlerini açiga kavusturmak ve barisçi bir çözüm bulabilmek amaciyla bizim ve sizin temsilcilerimizin bir görüsme yapabilmesi için hükümetimiz hükümetinizden tarih ve yer bildirmesini rica eder.” “l9l8 yilina kadar Türk ve Ermeni halklari arasindaki uzun ve kanli savaslarin esasta, Dogu Anadolu'ya hakim olmak isteyen Ruslarin yol açtiginin farkindayiz. Rus Imparatorluk rejiminin çökmesini takiben Ruslarin geri çekilmesinden sonra Ermeni çetelerinin gerçeklestirdigi korkunç katliam karsisinda Türkiye'nin soguk kanliligini korumasi sayesinde bir sükunet dönemine girilmistir. Devletinize karsi bizi sert önlem almaya zorlayan sey, Ermeni birliklerinin araliksiz saldirisidir.” (Hovanisyan) “Ermeniler, Müslüman yurttaslariyla uyum ve esitlik içinde yasama arzusunu izhar etmislerdi. Oysa Ermeni hükümeti iki yillik varligi süresince, Ermeni “Moskova'da Ermeni-Sovyet müzakereleri Ingiliz Disislerinin Ermenistan'i yeni bastan degerlendirmesine yol açti. Raporlar Ermenileri asagilayici ifadelerle doluydu.: güvenilir olmayislari, bos yere ortaligi ayaga kaldirdiklari, kendi yetersizliklerinin suçunu baskalarina atma yetenekleri, korkakliklari, degersizlikleri, hayalperestlikleri vs. Ingilizler tarafindan silahlandirildiklari halde Rus Ermenistan vilayetlerini ellerinde tutmayi becerememisken Türk Ermeni vilayetlerini istemeye devam etmeleri Ingilizleri Ermeni meselesinden ve Ermenilerin kendilerinden yaka silker hale getirmisti.” (Hovanisyan) “Türklerin binlerce Ermeni'yi katlettigine dair raporlar dolasiyor ortalikta. Bu raporlar o kadar sik tekrarlaniyor ki öfkeden kanim beynime siçriyor. Kendi Amerikali görevlilerimizin ifadelerine göre bu Ermeni raporlari tamamen asilsizdir. Bu sahte raporlarin, aksini ispatlamaya meydan vermeden Amerika'da dolastirilmasi bir dehsettir ve kesinlikle Ermenilere iyilikten çok kötülük yapmaktadir. Bence Ermenileri bu isten vazgeçirmeliyiz, yalnizca haksiz olduklari için degil, ayni zamanda kendilerine de zarar verdiklerinden.” “Müzmin hastalik gibi derine kök salmis bu zehirli yaratiklari (Yahudiler) söküp atmak bazen zor oluyor. Bunlari yok etmek için bir ulusun (Naziler) olagandisi yöntemler kullanmasi vahset olarak nitelendiriliyor. Bir cerrahi ameliyatta kan akmasi dogaldir. Bu sartlarda diktatörlük kurtarici rolü oynar.” “ll-l2 Mart gecesi Ermeni kasaplar Erzincan ve çevresindeki halki süngüden geçirdi. Bu barbarlar kurbanlarini 8O'li gruplar halinde çukurlara atiyordu. Yaverim bu sekilde 2OO çukur ortaya çikardi. Bu dünya uygarligina karsi islenmis bir suçtur.” “Köylere giden yollar Müslümanlara ait süngülenmis bedenlerle, kesik kol- bacaklarla, disari çikarilmis iç organlarla doluydu. Çogu kadin ve çocuktu. Ölümleri organize eden doktorlar ve yardimcilariydi; öldürme islemini de Ermeni ordusu yapiyordu. Büyük çukurlar açiliyor, savunmasiz insanlar çukurlarin kenarina getiriliyor, hayvan gibi kesilip çukura atiliyordu. Çukurun basinda duran Ermeni sesleniyordu `7O ceset oldu, bu çukur daha lO tane alabilir'. Onun üzerine lO Müslüman daha parçalanip çukura atiliyor, sonra da çukurun üstü kapatiliyordu. Veya cinayetlerden sorumlu Ermeni bir evi 8O Müslüman'la dolduruyor, sonra da teker teker kafalarini kesiyordu. Erzincan katliamini takiben Ermeniler Erzurum'a dogru çekilmeye basladilar. Yol üzerindeki Müslüman köylerin tamamini yaktilar, canli insan birakmadilar.” “O günlerde Ermeniler Erzincan çevresindeki Türklere karsi tasvir edilemeyecek zalimlikte cinayet isliyorlardi. Türkler silahsiz ve savunmasizdi.”
Dasnak terör örgütü bu vilayetlerde ihtilal hazirligina basladi. Silah toplama ve terör kampanyasi merkezi Rus Ermenistan'iydi. Kendilerine ermeni Kilisesi de çok yardim ediyordu. Kilise yetkilileri Osmanli ve Rus topraklarinda rahatça dolasip gerekli iletisimi sagliyorlardi. Kiliseler cephanelik ve terörist barinagi islevi görüyordu.
Ancak bazi yabancilar olaylarin ardindaki gerçegi görüyorlar, raporlarinda bildiriyorlardi (Kitapta bunlarin pek çok örnegi var. Bu özette, yalnizca bazilari yer alacaktir.).
l895'de Ingiliz parlamento üyesi Sir Ellis Bartlett terör kampanyasina iliskin bir brosür yayinladi. “Türk-Ermeni olaylari hakkinda ortalikta dolasan söylentilerin çogu, en hayali, en kötü ruhlu kafalar tarafindan üretilmekte ve yayilmaktadir. Kiskirticilarin amaci Ermenilerin çilesini durdurmak degil, Ingiltere'de Türkiye'ye ve Türklere karsi duygulari harekete geçirmektir. Osmanli sultaninin Hiristiyan tebaaya hiçbir özgürlük tanimadigi yolundaki Ermeni  iddialari külliyen yalandir. Dörtyüzyildir hiçbir hükümet Osmanli Imparatorlugu kadar hosgörü göstermemis, din özgürlügü tanimamistir. Her tür din -Yunan, Musevi, Nestoriyen, Katolik ve digerleri- mükemmel bir ibadet ve ögreti özgürlügüne sahiptir. Türkler geçmiste daha az cömert olsalardi, bugünkü sorunlarin çogunu yasamayacaklardi. Ayni dinden olmayanlar Fransa, Almanya, hatta Ingiltere'de yakilirken Osmanli hükümeti tebaasina tam bir din özgürlügü tanimisti. Ne yazik ki Ermeni kaynaklari tarafindan uydurulan bu dev aldatmacaya Ingiliz basini da alet olmustur.”
Ingiliz viskonsülü Yüzbasi Dickson, Büyükelçi Lowther'e yazdigi 3O Eylül l9O8 tarihli raporda söyle diyordu:
2O. yüzyilin basinda Ermeni teröristler, denizden denize bir devlet yaratacaklarsa, disaridaki Hiristiyan ülkelerin yardimina ihtiyaçlari oldugunu fark ettiler. Bunun  üzerine Dasnaklar o sirada 5O yillik olan “ata yadigari” vatanlarina destek bulmak için adamlarini tüm dünyadaki Hiristiyan ülkelere gönderdiler. Dasnaklar, yabanci ülkelerdeki bu Ermenilere “Ermeni Kolonileri” adini verdiler. Bu koloniler ve onlarin etkiledikleri ermenofiller, hükümetleri 5O yillik “eski” vatanlarini aktif biçimde desteklesin diye yogun lobi kampanyalari baslattilar. Bu dönem Ermenilerin asilsiz “Hiristiyanliga karsi Müslümanlik”kartini oynamalarinin yogunlastigi dönemdir. Bu güçlü siyasi lobi bugün de devam etmekte, koloni mensuplari gerektiginde kendi çikarlarini uyrugu oldugu ülkenin çikarlarindan üstün tutmaktadir.
Adana'daki Ermeni isyaninda Adana patriginin ve Kozan kilisesinin büyük rolü vardir. Bu kilise isyani planlayan ve yürüten teröristlerin karargahiydi. Piskopos “cinayete karsilik cinayet; silahlan, her Ermeni için bir Türk öldür” vaazi veriyordu.
l9l4'de I. Dünya Savasi yaklasirken Ermeni militanlar Osmanli Imparatorlugu'nun savasa girecegi umuduyla hazirliklarini arttirdilar. Katolikos Kevork V, “Ermeni Meselesi” adini verdigi konuyu çözümlemek için bir plan ortaya koydu. Bu dini lider, Müslümanlar büyük çogunlugu olusturmasina ragmen Anadolu'nun “Ermeni Vilayetleri”nin tek bir otonom eyalet haline getirilip basina da Ruslar  tarafindan atanan Hiristiyan bir vali getirilmesini önerdi. Ruslar bu plani kabul ederse Katolikos Ruslara Osmanliyla savaslarinda bütün Ermenilerin destek verecegini vaad etti.
Kuskusuz Ruslarin Ermenilere göz diktikleri Osmanli topraklarini bedavadan vermeye asla niyeti yoktu. Ancak Dasnaklar Rusya ile pazarliklarini sürdürdüler. Ingiliz diplomati R. McDowell bir raporunda Ruslarin Türkiye'de casusluk yapmak ve kargasa yaratmak için Dasnak dernegini epeyce kullandigini bildiriyordu.
   
Ermeniler bir taraftan Türklerin dostu, Osmanli hükümetinin sadik tebaasi gibi görünürken, bir taraftan da Rusya'nin aktif yardimiyla Van, Bitlis, Erzurum, Karahisar, Sivas, Kayseri ve Diyarbakir'da örgütlendiler. Buralara silah sokup kiliselerinde ve okullarinda sakladilar. Ondan sonra da, çogu Osmanli ordusu kaçagi olan bul serseriler Müslüman köylülere saldirip katletmeye basladilar.
Ermenilerin Dogu Anadolu'da gittikçe artan vur-kaç saldirilari üzerine, Osmanli  Ordusu komutanligi Ermenilerin örgütlü bir isyan planladigini fark etti. Osmanli subaylari bu kanaatlerinde hakliydilar.
2 Kasim l9l4'de Ruslar Osmanli sinir bölgelerini isgal etti. l9l5 Subat'inda Ermeni Dasnak terörist örgütü 3O üyeden olusan bir savas komutanligi kurdu. Bu terörist savas komutanliginin basinda Karahisar piskoposu bulunuyordu. 2O Subat'ta Osmanli birligi papazlarin teröristleri saklayip korudugu Arak manastirinda saldiriya ugradi. l3 Nisan'da bir Ermeni çetesi Van'i ele geçirip hemen hemen tüm Müslüman halki katletti.
Osmanli hükümeti Ermeni Kilisesi'nden vur-kaç saldirilarinin durdurulmasini talep etti. Hükümet, Ermeni patrigiyle yaptigi toplantida, ordunun ilerlemekte olan Ruslarla savasini engelleyen terörist saldirilari durdurmadiklari takdirde ciddi önlem alacagini ve Ermenileri ordunun arkasidan çekecegini bildirdi. Ermeni patrigi ve Ermeni elebaslari bunu zaaf isareti olarak gördüler ve Osmanli hatlari arkasindan hücumlarini arttirdilar. Gerilla tarzi vur-kaç saldirilari orduya ve yerli halka çok zarar veriyordu.
l2 Mayis l9l5'de Ingiltere'nin Kahire komiseri Sir Henry McMahon Londra'ya gönderdigi gizli mesajda Ermenilerin Türk ordusu için büyük çapli sorun yarattigini bildiriyordu.
24 Nisan l9l5'de Osmanli hükümeti Ermenileri bütün stratejik bölgelerden çikarma karari aldi. Bu karara Ermeni isyanlari ve gerilla hareketleri sebep olmustu. 26 Mayis l9l5'de Osmanli hükümeti, Içisleri Bakanligina Dogu Anadolu'daki vilayetlerden Ermenileri bosaltma emri verdi. Yeni isyanlar ve gerilla hareketleri örgütleyemeyecek kadar uzaga gönderileceklerdi.
Su tarihi gerçege bakin: Bu kararin Istanbul'da alinmasindan tam üç gün önce, yani 2l Nisan l9l5'de Echmiadzin Katolikosu Ruslara, Osmanli hükümetinin Ermenileri katlettigini söyledi. Hükümet henüz tehciri baslatmadan, daha tek bir Ermeni çantasini hazirlayip evden ayrilmamisken nasil katliam olabilirdi ki?
Katliam iddialarinin esas kaynagi olan Echmiadzin Kilisesi, Ermenilerce 3O3 yilinda yapildigi ve bu yüzden kendilerinin dünyanin en eski Hiristiyanlari oldugu iddia ediliyordu.
Ruslar Londra, Roma ve Washington'daki büyükelçilerine Echmiadzin Katolikosunun “Ermeni  protestosunu”  destekleme talimati  verdi.  Ruslarin amaci  bu   ülkelerdeki kamuoyunu etkilemek ve böylece Almanya ve Osmanli Imparatorlugu'na karsi savasa girmelerini saglamakti.
23 Mayis l9l5'de Osmanli hükümeti 4. Ordu komutanligina ilk tehcir emrini verdi.   Emir söyleydi: “Devletin güvenligini ve mevcudiyetini korumak için, yürütmekte oldugumuz savas üzerinde kötü etkisi olan bu zararli faaliyeti müessir ameliyelerle yikmak ve yok etmek sart olmustur.” Bu emrin soykirimi içermesini birakin, aksine emrin son paragrafinda Osmanli Dahiliye Naziri katliama yol açabilecek hareketlerde bulunulmamasini özellikle uyariyordu.
Dahiliye nezaretindeki 7 Aralik l9l6 tarihli bir belgede 7O2.9OO Ermeni'nin tehcire tabi tutuldugu, bu is için l9l5'te 25 milyon kurus, Ekim l9l6 sonuna kadar 86 milyon kurus harcandigi ve yil sonuna kadar da l5O milyon kurus daha harcanacagi yazilmistir.
Türkler Ermenileri katletmek isteselerdi bu isi yapip bitirir, tehcire 26l milyon kurus harcamazdi. Osmanli hükümeti mali açidan zaten berbat haldeydi; sokaga atacak parasi yoktu. Bir servet harcayarak Ermenileri yerlerinden kaldirmak, sonra da öldürmek olacak is mi? 
 
24  Mayis l9l5'de müttefikler Rusya'nin istegine uyarak Osmanli hükümetini “Ermeni katliam”indan sorumlu tutacaklarini söylediler.
Osmanli Bakanlar Kurulu Ermenilerin Dogu Anadolu'daki Osmanli savas hattinin arkasindan uzaklastirilmasini ta 3O Mayis'ta onayladi; yani Rusya, Ingiltere ve Fransa'dan olusan müttefiklerin daha henüz baslamamis tehcirde gerçeklesen  “Ermeni katliamlari”ndan Osmanlilari sorumlu tutacagini bildirmesinden tam 6 gün sonra.
9 Aralik l9l5'de Patrik, Hindistan'da tutulan 25O Ermeni savas  esirinin Kibris'ta  egitilip Fransiz yabancilar lejyonuna katilmasini teklif etti. Patrigin olusturdugu bu Ermeni Legion d'Orient, Dogu Anadolu'da yasayan masum Müslümanlar için “kutsal terör” oldu. Dünyanin hiçbir yerinde hiçbir bölük savas sirasinda ve  sonrasinda sivillere karsi bu Ermeniler kadar vahsi ve bogaz kesici olmamistir. Nereye gitseler  sivil halki terörize ediyorlar, Müslümanlari katlediyor, irzina geçiyor ve soyuyorlardi. Bunlarin yaptiklarini Amerikali ve Ingiliz yetkililer bile raporlarinda belirtiyorlardi.
l9l7'de Bolsevik Ihtilali basladiktan sonra Osmanlilarla savasmakta olan Rus birlikleri çabucak cepheyi terk edip evlerine döndüler. Ruslarin bosattigi Türk topraklarini Ermeniler isgal etti.
Ingiliz ordusundan Binbasi E.W.C. Noel, Ermenilerin eline geçmesinden birkaç ay sonra bu topraklari teftis etti. Sahit olduklarini resmi bir dosya halinde Ingiliz hükümetine rapor etti:
 
“Rus ordusu ve onlara eslik eden Hiristiyan intikam ordusunun isgal ve harap ettigi bölgelerde l9l6 bahari ve yazinda 3 ay dolastiktan sonra hiç tereddüt etmeden söylüyorum ki en az Türklerin aleyhine sunulan kadar Türklerin de düsmanlarina karsi davasi var. Yerel halkin ve taniklarin hemen hepsinin ifadesine göre, Ermenilerin tahrik ve yönlendirmesiyle hareket eden Ruslar ellerine düsen sivil halki hiç ayirim yapmadan kesip biçmis, katletmis.
Rowanduz ve Nell yörelerinde gezen bir seyyah, Hiristiyanlarin Müslümanlara karsi isledigi korkunç suçlarin yaygin ve toplu delillerini görecektir.”
Ermeniler Müslümanlari bu topraklardan atmak için çabucak cinayet, yikim ve tecavüz kampanyasina giristiler. Böylelikle bu topraklarda Müslüman kalmayacagindan,  Ermeni devleti kurabileceklerine inaniyorlardi. Terör kampanyasinin sebebi buydu ve bu politika bugün Azerbaycan'da da aynen sürdürülmektedir. Milliyetçi hareketin baslamasindan bu yana terör ve siddet Ermenilerin resmi politikasi olmustur.
Ermeni Rus bir yazar ise bu günlerden söz ederken, “Ermeni liderlerin terör kampanyasi düzenlemekteki amaci devlet kurmak degil, bölgede yasayan Müslümanlari yok etmek, Müslümanlarin mallarini çalip yagmalamakti” demektedir.
2l Subat l9l8 tarihli bir Ingiliz raporundan: “Ermenilerin katliam yaptigindan hiç kuskum yok. Bu konuya ne kadar az dikkat çekilirse o kadar iyi olur.”
Bati dünyasinda birçok bilimadami ve yazar mutabiktir ki aldatmak ve yanlis bir resim çizmek amaciyla gerçeklerin tarih sayfalarinda bu denli saptirildigi nadir görülmüstür. Ermeniler Isa ugruna sehit olduklarina Hiristiyan dünyasini inandirmak için tekrar tekrar masallar uydurmuslardir. Bunu yaparken de Hiristiyanlarin, Hiristiyan olmayan herkese karsi duyduklari önyargi, korku ve nefretten yararlanmislardir.
Istanbul'daki misyoner okulu Robert Kolej'in ilk müdürü Peder Cyrus Hamlin  l87O'lerde Londra'da bir propaganda bürosu kuruldugunu, bunun da tek amacinin Türkleri ve Müslümanlari kötü gösterecek haberler yaymak oldugunu söylüyor ve sunlari ilave ediyordu:
Eskiden beri Hiristiyanlar insanlari din ve irkina göre yargilamislardir. Gençken okudugumuz, Hiristiyanligi Müslümanlardan kurtarmak için kutsal topraklara giden beyaz atli “Hiristiyan” sövalyeler, Müslümanlardan çok daha fazla insan öldürmüsler, siddet uygulamislardir. Hiristiyanligin gerçek hikayesi hiç güzel degildir.
   
l8OO'lerde Kafkaslarda ve Balkanlarda yasayan halkin çogu Müslüman'di. l923'e gelindiginde bu durum degismis, Müslümanlarin çogu yok olmustu. l82O ile l923 arasinda evlerinden ve topraklarindan çikartilan Müslümanlardan 5.5 milyondan fazlasi savaslardan, açliktan veya hastaliktan ölmüstür.
Bu bölgelerde yasanan Hiristiyan trajedisi ve ölümleri Hiristiyan dünyasinda bolca anlatilmistir. Ancak Müslümanlarin çilesi pek az kayda geçmistir.
Balkan, Anadolu ve Kafkas bölgelerinin haritasina yakindan bakildiginda bugün oralardaki devletlerin nüfuslarinin oldukça homojen oldugu görülür. Bu devletler yakin tarihte savaslarla ve ihtilallerle yaratildi. Bunlarin hepsi bir zamanlar Osmanli topraklariydi. Bu nüfuslarin din ve irk homojenligi etnik temizlikle saglandi. Bir baska deyisle bu devletler Müslümanlarin çilesinden yaratildi.
Osmanli Imparatorlugu muazzamdi. Makedonya ve Arnavutluk'tan Avrupa ve Asya Türkiye'sine, oradan da Orta Dogu ve Kuzey Afrika'ya yayiliyordu. Osmanli  hükümeti
22 ayri ulusa egemendi. Bu uluslarin hiçbiri bugünkü Türkiye'ye karsi Ermenilerin tasidigi kadar nefret, öfke ve intikam duygulari tasimamaktadir.
Milliyetçilik Osmanli Imparatorlugu'na l9. yüzyilda Bati Avrupa'dan geldi. Birçok Hiristiyan ekonomik durumunu düzeltmisti, simdi de politik güç istiyorlardi. Bu da Imparatorluk sinirlari içinde mümkün degildi.
Milliyetçilik hareketinde kiliseler büyük rol oynadi. Zira bazi ders kitaplarinin ve lobi gruplarinin iddiasinin aksine, Osmanli hükümeti imparatorluk içindeki bütün dinlere özgürlük, dini gruplara özerklik tanimis, kimseyi Müslüman olmaya zorlamamisti. Kendilerine “Hiristiyan” diyen kisiler bu özgürlügü kullanarak yandaslari arasina anti- Osmanli milliyetçi duygu ve tutumu yaydilar. Sadece farkli sekilde inandiklari için Osmanli Müslümanlarinin tanriya inanmadigini söylemek çok kolaydi.
Müslümanlari toptan öldürmek ve yerlerinden-yurtlarindan etmek suretiyle bölgede ilk ayaklanmayi baslatan Yunanlilar oldu. Bu digerlerine de örnek oldu. Yunan baspiskoposu Germanos'un sözleri “Hiristiyanlara baris, konsüllere saygi, Türklere ölüm”, ihtilal çigligi oldu. Ayaklanma yayildi ve git gide daha fazla Müslüman katledildi veya ölesiye iskence gördü. Bunlar arasinda kadinlar ve çocuklar çogunluktaydi. Bazi kasabalarda tüm Türk nüfus bir araya toplaniyor ve mezbahada koyun keser gibi kesiliyordu. Tripoli'de olanlara bir bakin:
   
Yunanlilar Türkleri, geçmisin küllerinden bagimsiz bir Yunanistan yaratamayislarinin müsebbibi olarak görüyorlardi. Gerçekte ise bütün Müslümanlarin sogukkanlilikla katli, siyasi hareketin utanç verici bir sekilde “din” altinda maskelenmesinden baska bir sey degildi. Osmanlilar düzeni tekrar ele geçirinceye kadar 25.OOO'den fazla Türk öldürülmüstü.
Yöntem hep ayniydi: bölgeyi Türk Müslümanlardan temizleyip yeni bir milliyetçi Hiristiyan kimlik olusturmak. Yunan din adamlari ayaklanmanin ön cephesinde, piskoposlar ve papazlar basindaydi. Ayaklanmayi halkin kendisi baslatsaydi ihtilalle sonuçlanir miydi, çok süpheli. Yunan Ortodoks Kilisesi, Hiristiyan Bizans Imparatorlugu'nun yeniden dogumu için Istanbul'a kadar uzanan bir “Büyük Yunanistan” düslüyordu.
Yunanlilari kendi isyanlari, ayaklanmalariyla Ermeniler, Bulgarlar ve Ruslar izledi. Osmanli imparatorlugu çoktandir bir çöküs dönemi içindeydi; bu yüzden bu farkli halklar için basari sansi vardi. Geriye dönüp bakildiginda görünen o ki, Osmanlilar imparatorluk içinde yasayan halklarin kimlik, din, dil ve adetlerini yüzyillar boyunca korumalarina izin vermesiydi, l9. yüzyil isyanlari hiç olmayabilirdi.  Dolayisiyla,  Osmanli Imparatorlugu kendi dini saygi ve hosgörüsünün kurbani oldu denebilir.
l4. yüzyilda Rus Imparatorlugu batiya dogru yayilmaya basladi. Deli Petro (l689-  l725) dönemine gelindiginde Müslüman etkisi epeyce azalmisti. Ruslar yayilirken Osmanlilarin yaptigi hatayi yapmadilar. Fethettikleri topraklardaki halkin Hiristiyanliktan farkli dinine hosgörü göstermediler. Ruslar Müslümanlardan aldiklari topraklari temizleyip, baska yerlerden getirdikleri Ermenilere veriyorlardi. Iste, Ermenilerin daha sonra “tarihi vatanimiz” iddiasinin baslangici bu l8. yüzyildir. Oysa Müslümanlar bu topraklarda çok daha uzun süre yasamisti.
Yerlerinden edilen ilk önemli Müslüman grup Kirim Tatarlariydi. Bunu digerleri izledi. Ruslarin Osmanli Müslümanlarini yerlerinden etmesi, bugünkü problemlerin baslica sebebidir.
Sicak su limanlari arayan Ruslarin Batiya dogru her ilerleyisinde Müslümanlar topraklarini terk etmeye zorlaniyorlar, direnirlerse katlediliyorlardi. l9. yüzyil Müslümanlar için bir terör dönemiydi; yüzyilin basinda Balkanlarda, Kafkaslarda ve Anadolu'da yasarlarken, nüfuslarinin büyük bir bölümünü pogromlara (örgütlü  katliam anlamina gelen Ibranice bir terim), etnik temizlige kurban verdikten sonra ellerinde kala kala Anadolu kaldi. Tüm Hiristiyan dünyasinda Yunanlilarin, Ermenilerin ve Bulgarlarin ölümlerinden söz edilir, Müslümanlarinki hiç anilmaz. Oysa onlarin çektikleri bütün Hiristiyan kayiplarinin toplamindan fazlaydi. Taninmis tarihçi ve yazar Justin McCarthy durumu su sözlerle degerlendiriyordu:
istahla abartirken, düsman gruplarin da kayip verdigini görmezden geliyorlar. Bu yüzden muharebelere `katliam', harplere `soykirim' etiketi koyma egilimi dogdu. Aksi, iki tarafin da vurdugunu, iki tarafin da öldügünü itiraf etmek olurdu.”
l827-l829 Osmanli-Rus Savasi'nda Erivan bölgesinde büyük çapli  Müslüman- Hiristiyan degis-tokusu oldu. l855-l856 ve l877-l878 savaslarina  gelindiginde o  kadar çok sayida Ermeni göç etmisti ki bugün Ermenistan denen bölgede Ermeniler  ilk defa çogunlugu olusturmustu. Iste Ermenilerin “eski” vatanlari gide gide ancak l85O'lere gitmektedir.
l895 ve l896 isyanlari ne Ermeni köylerinin çok yoksul olmasindan, ne de onlara Müslüman saldirilarindan kaynaklanmisti. Gerçekte bu köyler komsularina nazaran daha varlikliydi. Olay, Ermeni komitacilarin ve kilisesinin Batili güçler ve Rusya ile isbirligi içinde Osmanli Imparatorlugu'nu çökertme gayretleriydi.
Ermeni isyancilari Mart l9l5'e gelindiginde iyice örgütlenmisler, Rus silahlariyla donanmislar ve Osmanli Imparatorlugu'na saldirmaya hazir hale gelmislerdi. Sinyal verilince Van'daki Ermeniler karakollara ve Müslüman evlere saldirmaya basladilar. Silahlari sehre gizlice soktuklarindan, saldiri tam bir sürprizdi. Van'da hizla ilerlediler, Müslüman bölgesini yaktilar, yakaladiklari her Müslüman'i öldürdüler.
Bu saldirilar, Balkan Hiristiyanlarinin uyguladiklari taktikle yürütülüyordu. Ilk önce, karsi koyanlari öldür, bütün camileri ve sehrin Müslüman bölgesini yakip yik. Kaçabilenleri yollarda soy, katlet, irzina geç. Hala kurtulan varsa açlik ve hastaliktan ölsün.
24 Mayis l9l5'de, savas bölgesinde yasayan Ermenilerin tehcirine baslanmasi emri çikti.
Osmanli hükümetinin fermani okundugunda hükümetin niyeti açikça görülür: Ermenilerin baris içinde kaldirilip baska yere yerlestirilmesi. Bugünkü Ermeniler, Ermenilerin katledilmesi için baska gizli emirler yayinlandigini iddia ediyorlar. Bunun saçma bir iddia oldugunu, Ermenilerin dünya Hiristiyanlarindan daha fazla para ve yardim koparmak amaciyla uydurulmus bir palavradan baska bir sey olmadigini tarih kanitlamaktadir.
Gerçekte temel sorun suydu: Osmanli hükümeti öylesine zayif düsmüstü ki göç ettirecek gücü kalmamisti. Ermenileri yola çikarip koruma görevi yerel yetkililere verilmisti. Onlarin ise yeterli adami ve donanimi yoktu.
Bir taraftan Ermeni isyancilarla gerilla savasinin, diger taraftan da Ruslarla askeri savasin tam ortasinda olan yerel yetkililerin muazzam boyutta bir hareketi nezaret etmesi bekleniyordu. Oysa yetkililerin emrinde az sayida “normal polis”ten baska kimse yoktu.
   
Yetkililer bir tercih yapmak zorunda kaldilar: ya Ermenileri iyi korunan büyük gruplar halinde gönderecekler ve böylece sehirleri ve köyleri Ermeni gerillalara karsi korumasiz birakacaklardi, yahut ta geriye kalan sadik vatandaslarini koruyacaklardi. Yetkililer sagduyuyla davrandilar. Ufacik polis gücünü tehcir edilen hain Ermenileri korumak için yanlarina vermeyi reddettiler ki daha sonra Ermeni gerilla çeteleri saldirdiginda sehirleri ve köyleri savunmasiz kalmasin.
Ermenileri koruma sorumlulugu gerçekte Osmanli hükümetinindi. Ancak Osmanli hükümetinin de sorunu yerel yetkililerin ayniydi. Problemi kendi yaratan hain vatandaslarini korumaya gönderemeyecek kadar az askeri vardi. Ermenilerin Osmanli savas cephesinin arkasindan ikmal hatlarini çökerttigi kesindi. Osmanli birliklerinin hain Ermenileri korumaya sevk edilmesi hiçbir sekilde mümkün degildi. Osmanli hükümeti lOO yillik Rus savaslarindaki tecrübesiyle, savasi kaybederlerse baslarina gelecegi biliyordu. Müslümanlar tekrar ülkeden çikmaya zorlanacak ve onlari da Rus askerleri korumaya kalkmayacakti.
Tehcir edilen sadakatsiz Ermenilerin güvenlik altinda olmamasi kötü olaylara yol açti: tipki yillardir Ruslar tarafindan sürülen Müslümanlarin basina geldigi gibi. Yerel Osmanli yetkililerin Ermenilerden çaldigina dair raporlar var. Birçok yerel Müslüman, eski hesaplarin acisini çikarmak ve Ermenilerin geride biraktiklarini satip kar etmek için bunu firsat bildi. Kisasa kisas, zira yillardir Hiristiyanlarin da Müslümanlara yaptigi aynisiydi.
Ermenilerin maruz kaldigi en büyük tehlike, kervanlara baskin yapan göçebe Kürt kabileleriydi. Giden her grupla birlikte gönderilen az sayidaki yerel polis onlari korumaya yetmiyordu. Kürtler genelde Ermenileri kitle halinde kesmediler ancak bazilarini öldürdüler, kadinlari kaçirdilar, insanlari soydular. Arkasindan, açlik ve hastalik ölümleri getirdi.
Prof. McCarthy, savastan sonra Osmanli hükümeti Ingiliz denetimine geçtiginde açilan l397 ceza davasini belgelemektedir. Bu davalar, Ermenilere karsi suç isledigi iddia edilen Türklere açilmisti. Bunlardan dördü idam cezasi aldi ve ceza infaz edildi.
Osmanlinin bu adaletine mukabil, Ruslar veya Ermeniler kendi halklarini Müslümanlara karsi savas suçu islemekle itham etmemis, dava etmemis, mahkum etmemistir. Bu dönemde Müslümanlarin kayiplari Ermenilerin dört kati oldugu halde hiçbir Rus veya Ermeni savunmasiz Müslümanlara karsi isledikleri korkunç suçlarin cezasini görmemistir.
Osmanlilar Ermenileri sürmekle askeri açidan dogru bir karar vermis oldular, zira Ermeniler gittikten sonra cephe arkasindaki Ermeni saldirilari hemen durdu. Osmanlilar yerel destegi ortadan kaldirinca gerillalar is göremez oldular. Liderlerinin kendi hükümetlerine ihanet edip Ruslarla isbirligi yapma karari dolayisiyla binlerce Ermeni vatandasi yerlerinden yurtlarindan edilmis, korkunç bir bedel ödemis oldu.
   
Osmanli Imparatorlugu'nu Ruslar ve Ermenilerin istilasindan kurtaran tek sey l9l7 Rus Ihtilali oldu. Yurtlarinda ihtilal baslayinca Rus askerleri cepheyi terk edip evine döndü. Ruslar gidince onlarin yerini alan Ermeni gerillalari iyice azittilar. McCarthy'nin sözleriyle:
Osmanli askerlerinin ilk hücumunda Ermeniler hemen çekilmeye basladi. Zaten hep böyle yaparlardi; gerçek birliklerle karsilasinca silahlari atip kaçarlardi.
Ermeniler kaçarlarken davalarini kaybettiklerini, Dogu Anadolu'yu artik ne  kendilerinin, ne de Ruslarin isgal edemeyeceklerini anladilar. Bu yüzden, geriye bir sey birakmamak için ellerinden ne melanet gelirse yaptilar. Örnegin:
 “Ermeni davasini ve bir Ermeni devleti kurulmasini gönülden destekleyen Ingilizler bile Ermenileri Türklere yapilan katliam konusunda resmen uyardilar. Bu katliamlar devam edecek olursa dünyanin sempatisini kaybedeceklerini söylediler.”
Ingiliz Albay Rawlinson:
Amiral Mark Lambert Bristol l9l9'dan l927'ye kadar Amerikan donanmasinin Türk sulari komutani ve ABD Yüksek Komiseri olarak Türkiye'de görev yapti. Raporlari kongre kütüphanesinin belgeler bölümünde saklanmaktadir. Amiral Bristol sahsi günlügünde söyle diyordu
   
Bu kitapta Richard Hovanissian'a ve onun yazdigi 4 ciltlik “Ermeni Cumhuriyeti” adli tarih kitabina sikça atif yapilacaktir. Aslinda bu kitabin adi “Terör Kampanyasi – Ermeni Aldatmacasi” olmaliydi.
Prof. Hovannisian Ermenilerin göz koydugu bütün topraklardan Ermeni Türkiye'si, Ermeni Rusya'si, Ermeni platosu seklinde söz ediyor. Bu ifade, Hovannisian'in kitabinda geçen “üstü örtülü” iddialardan yalnizca biri. Bu “Ermeni topraklari” iddiasi l89O'lardan beri Amerika'yi ve dünyayi aldatmak amaciyla kullanilmakta.  Hiristiyanlarin iddialari gerçege, dogruya veya çagdas uygarliklarin tarihsel ilerleyisine dayanmiyor. l9lO tarihli Encyclopedia Brittanica'ya göre Ermeniler talep  ettikleri bölge nüfusunun yalnizca %l5'ini olusturuyorlardi.
Günümüz Türkiye'si tarihi topraklar üzerine kurulmustur. 4OO.OOO yil öncesinde buralarda insanlarin yasadigina dair kanitlar mevcuttur. Incil'in “Küçük Asya” dedigi bu topraklardan 29 büyük uygarlik gelis geçmistir. Milattan önce 2OOO-6OO yillari arasinda hüküm süren Hititlerden sonra Anadolu'da büyük uygarlik izleri birakanlarin bazilari sunlardir: Frigler, Urartular, Lidyalilar, Traklar, Galatlar, Persler, Yunanlilar, Romalilar, Biritanyalilar, Suriyeliler, Komageneler, Pontuslar, Bizanslilar ve tabii ki Osmanlilar. Minicik Ermeni kralligi tarihte yalnizca çok kisa bir süre yasayip kaybolmustur. Büyük uygarliklardan biri olarak siniflandirilmasi mümkün degildir.
Bu topraklara küçük bir eskiya grubunun Ermeni Türkiye'si ve Ermeni platosu demesi gülünç degil mi? Bir taraftan terörist kampanya yürütüp bir taraftan da “soykirim sanayii” kurarak Hiristiyan dünyasini kandirip soyma amaci güdüyor yalnizca.
Ermeni profesörün önyargili, üstü kapakli, tarihi gerçeklere aykiri ifadelerinden bir örnek de su: Hovanisyan dört ciltlik kitabin tamaminda Istanbul'dan Constantionple olarak söz ediyor.
Istanbul M.S. 33O'da I. Konstantin'in zamaninda, yani Roma Imparatorlugunun sonuna dogru yeniden kurulmustu. Dentara Roma (Ikinci Roma) veya Nea Roma (Yeni Roma) da deniyordu. Ancak bu dönemde Bizanslilar Konstantinopol adini      kullanmiyordu.    Büyüklügü         dolayisiyla    sadece   polis    (sehir)  diyorlardi.   “Nereye gidiyorsun?” sorusunun cevabi “eist enpolin (istinopolin)” idi. Istanbul adinin  kökeni budur.                Arastirmalar ll. yüzyildan itibaren bu ismin kullanildigini ve Türklerin sehri bu isimle tanidigini göstermektedir.
Istanbul sözcügü, Kolomb'un Amerika'yi kesfinden en az 5O yil öncesinden beri kullanilmaktadir. Istanbul adini kullanmayi reddetmek ya cahilliktir yahut da küstahlik. Konstantinopol teriminin kullanilmasi, “Hiristiyan” anlamina gelen bir kod adidir ve günümüz Türkiye'sinin halki %98 Müslüman oldugundan bu büyük ulusa bile bile yapilan, hesapli bir hakarettir. 548 yil önceki adi kullanilan baska bir yer var mi dünyada?
Bu kitapta Hovanisyan'dan yapilan çok sayidaki alintilarin sonuna yazarin ismi konmaktadir.
   
“Ermeni Cumhuriyeti” kitabi, kesin gerçeklere dayanmaktan uzaktir. Ermenileri hosnut edecek bir tarih yaratmak amaciyla önyargili görüsler, yari dogrular, kasitli yanlisliklarla dolu olup bazi gerçeklerden de hiç söz edilmemistir. Bu tür “ismarlama tarih”in gerçek bilim adamligiyla veya Hiristiyanlikla ilgisi yoktur.
Ermeni profesörün, “Müslüman Türklere” karsi “Hiristiyan Ermenilerin” hayatina daha fazla deger verdigi de açikça görülmektedir. Ne yazik ki bu “benim” halkimin hayati “senin”kilerden daha degerlidir tutumu tarih boyunca korkunç savaslara yol açmistir. Ermeni Hiristiyanliginin utanci sudur ki hem Müslümanlar, hem de Hiristiyanlar ayni tanriya tapmaktadirlar.
Profesör Hovanisyan bile kabul ediyor ki:
Daha sonra Sovyet hükümetinin yayinladigi Rus arsivlerine göre Çarlik stratejisi aslinda mantikliydi. l9l6 ortalarina gelindiginde Rusya, Ingiltere ve Fransa, Osmanli Imparatorlugu'nu parçalama müzakerelerini tamamlamislardi. Fransa Ermeni Platosu'nun bati ucunu, Kilikya (Adana ve çevresini içine alan bölge) ve Suriye sahilini; Ingiltere Mezopotamya'nin çogunu ve Suriye'nin iç kismini Rusya ise Bogaziçi kiyilarini ve Türk Ermenistani'nin büyük kismini aliyordu.
 
Simdi anlasilmaktadir ki Rusya'nin savas sonrasi planlarinda Türk Ermenistan'a özerklik verilmesi hiçbir sekilde yer almiyordu. Aksine, bölge, Romanof imparatorlugunun ayrilmaz bir parçasi olarak birlestirilecek ve daha sonra Rus köylüleri ve Kazaklarla doldurulacakti. l9l6 yazinda Rus ordulari Ermeni platosunun çogunun denetimini ele geçirmis oldugundan, artik Ermenilere iyi davranmaya ihtiyaç kalmamisti.” (Hovanisyan)
Ruslarin Osmanli topraklarini kendi ulusal çikarlari için isgal ettigini ögrenmek Ermenileri neden bu kadar sasirtmisti ki? Zamanin baslangicindan beri savaslar hep bu amaçla yapilmistir: baskasinin topragina sahip olmak; kazanilan topraklari baskasina vermek için degil. Ermeniler Çar'in kocca ordusunu getirip Ermenilere toprak kazandirmak için Türklerle savasmasina sevinmisler, Çar'in gelme sebebinin bu olmadigini ögrenince de hayal kirikligina ugramislardi. Simdi de komünist Rus hükümetinin gelip, göz diktikleri Osmanli topraklarini almalarina yardim edecegini saniyorlardi. Tabii ki hevesleri kursaklarinda kaldi.
   
I.   Dünya Savasi'nin tozu yatisirken, küçücük bir Ermeni grubu Rusya'nin ufak bir daglik bölgesini ele geçirip aslinda diktatörlük olan bir “Cumhuriyet” kurdular.
“Taninmis Partizan komutani” dedigi Dro, silahsiz ve savunmasiz köylere saldirma basarilariyla taninmisti. Hem de gerçek askerle karsilastiginda birakip kaçan cinsten.
Yeni diktatörlük kuruldugu günden komsulariyla dalasmaya basladi: Gürcistan ve Azerbaycan sinirlari içinde bir milyon kadar Ermeni yasadigini iddia ediyorlar ve bu topraklari istiyorlardi. Tipki simdiki gibi.
Yeni hükümeti pek çok sorun bekliyordu: açlik, hastalik, kargasa, anarsi, suç, yolsuzluk vs. Insanlar güpe gündüz soyuluyor, öldürülüyor, hükümet kanun ve düzeni yerlestiremiyordu. “Soguktan ve açliktan sag kalanlar basta tifüs, bulasici hastaliklardan kitleler halinde kiriliyordu. Her hafta sokaklardan yüzlerce ceset toplaniyor, toplu mezarlara gömülüyordu. O yil yalnizca baskentte lO.OOO kisi soguk, açlik ve hastaliktan öldü.” (Hovanisyan)
Ermeni halkinin gerçek soykirimi iste bu sefaletti: bütün bunlari da baslarina açan kendi diktatör elebaslariydi. Osmanli Imparatorlugu içinde isyan baslatmislar, halki bu korkunç hallere sürüklemislerdi.
Ermenistan diktatörlügü daha baslangiçta sag kalmak için diger uluslarin yardimina ihtiyaçlari oldugunu fark etti. Avrupa, Ukrayna ve Sovyet Rusya'ya Ermeni ajanlari gönderildi. Hovanisyan'in ifadesiyle, bu uluslar Ermenilere can sikici dilenci muamelesi yapiyordu.
Eger Osmanli Imparatorlugu gerçekten Ermenilerin iddia ettigi gibi l9l5-l9l9 arasinda soykirim uygulamis idiyse, yeni kurulan Ermenistan neden l9l8, l9l9 ve l92O'de yardim için Osmanli Imparatorlugu'na basvuruyordu?
   
Ermeniler bir taraftan Istanbul'da Osmanli hükümetiyle görüsmeler yürütürken bir taraftan da güçlü Avrupa devletlerinden yardim saglamaya çalisiyordu. “Ermeni misyonu, haritalar, tablolar ve istatistik veriler göstererek Ermenistan'a birakilan küçük kayalik arazide hiçbir ülkenin yasamini sürdüremeyecegini kanitlamaya çalisiyordu.” (Hovanisyan) Tabii ki hemen söyleyelim, Avrupalilari etkilemek için kendi verilerini kendileri yaratmislardi.
Bu sözde Ermenistan devleti yok olup tarihe karismaktan tek bir sey sayesinde kurtuldu: “Ermeni tarihinin o kritik aninda Amerika Birlesik Devletleri imdada kostu, hayat verdi, umutlari canlandirdi, yeni ufuklar açti.” (Hovanisyan)
Amerikalilar Ermenistan'in imdadina yetismisti çünkü Ermenilerin maasli ajanlari Amerika'ya gitmis, Hiristiyanliga karsi Müslümanlik kartini oynamislar, sempati kazanmak için hayali katliam hikayeleri anlatmislardi. Planlari ise yaramisti zira bu hikayelerdeki yalanlari ortaya çikaracak Müslümanlar yoktu karsilarinda. Nihayetinde Hiristiyan Ermeniler hiç yalan söyler miydi? Ermenilerin uydurma masallar zokasini Hiristiyanlar misinasi, ignesi ve agirligiyla yuttular. Hiristiyanlarin iyi niyeti, maasli Ermeni ajanlarinca ahlaksizca kullanilmis, istismar edilmisti.
ABD  Kongresi  l9l8  subatinda  lOO  milyon  dolarlik  yardim  yasasini  kabul  etti. Bu fon, düsman olmayan ülkeler yaninda, Küçük Asya'da simdi veya daha önce Türk uyrugunda olan Ermeniler, Suriyeliler, Yunanlilar ile diger Hiristiyan ve Musevi nüfus için kullanilacakti.” (Hovanisyan)
Görüldügü gibi anti-Türk, anti-Islam lobisi Kongrede iyi is becermisti. Türklerin Ermenilerden çektigi, Ermenilerin Türklerden çektiginden daha fazla olmasina ragmen bu tutum bugün de sürmektedir. Bu trajik savasin hikayesinin iki yüzü Amerikan halkina hiçbir zaman anlatilmadi. Sebep basitti. Ermeniler Hiristiyan oldugu halde Türkler degildi. Osmanli hükümetini devirmeye kalkismakla Ermenilerin kendi baslarina çorap ördügünü Amerikalilara anlatmaya ne gerek vardi?
Su ise bir bakin. Ermeniler 5OO yillik baristan sonra Osmanlilara ihanetlerinin mazereti olarak azinlikta olduklarini ve özgürlüklerini istediklerini gösteriyorlardi. Oysa simdi, I. Dünya Savasi sona erince, büyük bir Müslüman çogunluk üzerinde kayitsiz sartsiz egemenlik istiyorlardi.
Ocak l9l9'da Paris'te Müttefik Baris Konferansi toplandi. Ermenistan, esit  kimlik olarak konferans masasinda sandalye talep etti fakat yalnizca organize devletlerin katilacagi gerekçesiyle reddedildi.
Paris Baris Konferansi'nin koridorlarini arsinlayan Ermeni ajanlari  devletlerine denizden denize” toprak verilmesi için yalvardilar. Yalvardiklari diger konular da
l. Ermenistan Cumhuriyeti'nin taninmasi,
2.    Türk Ermenistan'dan, yani 5OO yildir yasadiklari topraklardan Müslüman sakinler sürülüp yerine Ermeni mültecilerin yerlestirilmesi,
3. Türk Ermenistan'in müttefik askerlerce isgali,
4. Ermenistan'i mandasi altina alacak bir ülke seçilmesi,
5. Osmanli hükümetinin tazminat ödemesi.
 
Paris'te bu taleplerin hepsine ya hayir dendi ya da çekimser kalindi. Ancak Ermeniler propaganda faaliyetlerini hiç kesintisiz ve artarak sürdürdüler.
Paris Konferansi 28 Haziran l9l9'da sona erdi. Konferans bildirgesi Versay Anlasmasi olarak tarihe geçti. Böylece Avrupa meseleleri çözüme kavusturulmus, Milletler Camiasi dogmustu. Anlasma, Osmanli Imparatorlugu'nu kapsamiyordu. Bu konu daha sonra ele alinacakti. Nitekim, 3l Ocak l9l8'de Mondros Mütarekesi yürürlüge girdi. Buna göre:
Anlasilan tarihçimiz faturalari müttefiklerin vergi mükelleflerinin ödedigini, bunlarin da bir an önce askerlerini çekip eve dönmek istediklerini anlamiyor.
Yakin doguda en büyük güce sahip olan müttefik Ingiltere'ydi. Ancak bunlar da sayica az ve fazla daginikti. Genelkurmay Baskani Sir Henry Wilson birliklerini eve getirmeye çalisiyordu.
Mütarekeyi takiben Ingiliz, Fransiz ve Amerikan savas gemileri Izmir yakinlarindaki sulara gönderildi, “zira buralarda Italyan donanmasi görülmüstü. Ayrica   Türklerin yeniden baslayan mezalimine maruz kalan Hiristiyan nüfusu savunmak için Smyrna'ya Yunan askeri çikarildi.” (Hovanisyan)
Gerçek suydu ki, Yunanlilarin da Osmanli topraklarinda gözü vardi ve Türkiye'yi istila etmek için “Hiristiyanlari koruma” bahanesini kullaniyorlardi. Italyanlar da kendilerine toprak kapmak için Osmanli Imparatorlugu'nun çöküsünden yararlanmaya çalisiyorlardi.
Baska bir deyisle müttefikler Paris'te ve daha sonraki konferanslarda Ermeni iddialarinin her birini incelemis ve dayanaksiz oldugu gerekçesiyle reddetmisti.
Amerika'nin Osmanli Imparatorlugu'na hiç savas ilan etmemis olmasina ragmen Ermeniler Versay Anlasmasi'nin Osmanli Imparatorlugu'yla baris yapmamasina itiraz ettiler. Hiç savasa girmediyseniz baris anlasmasina ne gerek olsun ki? Tamam, Ingilizler, Fransizlar, Yunanlilar ve Italyanlar Osmanlilarla savasa girmisti. Bu devletlerin her biri Osmanli Imparatorlugu'nu parçalayip aralarinda paylastirmak istiyordu. Ermeniler, yalnizca sadik müttefik olduklarini iddia etmekle pastanin bölüsümünden pay kapacaklarini sanacak kadar safti. Böylesine aptalca bir suiniyetin gerçeklesmesi mümkün degildi tabi. Binlerce zavalli Ermeni kendi diktatörlerinin hirsinin kurbani olmustu.
Ermeniler bölgede büyük güçlerden birinin bulunmasi, kendilerine denizden denize bedavadan toprak saglamasi, bu topraklara Ermenilerin yerlestirilmesi için her yönden girisimlerini sürdürüyorlardi. Ingilizler, bunun çok fazla adam ve para gerektirecegini ve Rusya'nin eninde sonunda bölgeyi kendine baglayacagini ileri sürerek bölgeden çekilmeyi planliyordu.
Amerikan hükümeti savastan zarar görmüs bölgeleri kalkindirmak için kurdugu ARA  ve ACRNE yardim komitelerinin basina Genel Müdür olarak müstakbel Amerikan Baskani Herbert Hoover'i atadi. Hoover olaganüstü basari gösterdi, ancak bir yerde sorun yasiyordu: Ermenilerin bulundugu bölgede. Ermeniler yardimin dürüst bir idareci olan Hoover'in elinden geçmesini istemiyordu. Zira lobicilikle bütün dünya Hiristiyanlarindan kopardiklari yardimi diktatörler kendi aralarinda bölüsmek istiyordu. Bu sirada Ermeni liderler Amerika'dan borç almak için de çabalarini sürdürüyorlardi. Hoover bu teminatsiz borç talebini reddetti.
 
“Raporlarinda ve Paris'teki görüsmelerde Hoover Ermenilerle isbirligi yapmanin sakincalarini vurguladi. Ermenistan'in `Avrupa'nin Fakirler Evi' oldugunu, Ermenilerin kötü savasçilar oldugunu ve kusaklar boyunca kendi kendilerini savunamayacaklarini, onlari eski yerlerine yerlestirmek için 5O-lOO.OOO yabanci asker ve her yil en az lOO milyon $ gerekecegini uyardi.” (Hovanisyan)
 
Paris'teki müttefikler Ermenilerin “denizden denize toprak” talebini inceleyip onlarin bu topraklari ele geçiremeyecegi, geçirseler bile karisik nüfus yapisi ve yüzyillara dayanan irk düsmanligi dolayisiyla yönetemeyecekleri yolunda nihai rapor verdiler.
Amerika'nin Ermeni meselesine bulasmasini engelleyen “en muhalif ses” Amiral Bristol'den çikiyordu. Bristol Amerika'daki ilgili her kurum, kurulus ve yetkiliyle kurdugu iletisimde, yaygin “korkunç Türk portresi ve sark Hiristiyanlarinin çektigi azaplar” yutturmacasina kanmis sorumlu Amerikalilari uyandirmak istiyordu. Bristol sunlari söylüyordu:
Amiral Bristol'ün modern Türkiye'yi yapilandirma vizyonu olmasaydi Türkiye soguk savas döneminde komünist Rusya'nin bir parçasi olurdu. Türkiye Amerika'nin dostu  ve NATO müttefiki olamayacakti. Sovyetler 3OO yildir göz diktikleri, hayati önem tasiyan Istanbul ve Çanakkale Bogazlarini, Ege ve Akdeniz'deki sicak limanlari nihayet ele geçirseydi tarihin seyri nasil degisecekti kim bilir?
Ingilizler yöreyi terk etmeye hazirlanirken Ermeniler çilgina döndü. Diktatörlerce yönetilen Ermeni Parlamentosunda Avetik Sahakyan:
müttefik asker Konstantinopol, Trabzon, Batum, Tiflis, Bakü'deyken Ermenilerin kaderine düsen Ermeni halki kasaplarinin elinde yok olmak idiyse, iç kaldiran çigliklari insanlik vicdanina duyurmaktan ve serefiyle ölmekten baska çare yoktu.” (Hovanisyan)
Akil almaz bir ifade bu. Hovanisyan hangi sereften söz ediyor? Savasi kendileri baslatmislar simdi de Türkleri “Ermeni halki kasaplari” olmakla suçluyorlar. Seref dedigi Osmanli Imparatorlugu'na ihanet, komsu Gürcülere düsmanlik, Azerilere nefret ve saldirganlik mi?
Ne yazik ki bu mesajlar yurt disindaki Ermeni temsilcilerini ve Ermenofil dernekleri mahmuzladi; l9l9 Subati'nda devlet baskanlarina, disisleri bakanlarina ve daha asagidakilere yüzlerce mektup yazip Ermeni davasini sunmak için görüsme talep ettiler. En önemli iddialari da, yabanci birlikler çekildigi takdirde kalan Ermenilerin Türkler, Tatarlar ve Kürtler tarafindan öldürülecegiydi.
Ingilizler l5 Agustos l9l9'da yalnizca 2OOO asker birakarak bölgeden çekilmeye basladilar. Ermeni liderlerin, Ingilizler giderse katledilecekleri yolundaki feryat ve figanlari tabii ki gerçeklesmedi.
2O Mart l92O'de Baskan Wilson Yakin Dogudaki etki alanlarini arastirmak için “Müttefikler Ortak Sorusturma Komisyonu” kurulmasini önerdi. Bu misyon, baskanlari Oberlin Koleji'nden Henry King ve Robert Kolej mütevellisi Charles Crane'in  adlarindan esinlenerek “King-Crane Komisyonu” olarak adlandirildi. Komisyon pek çok konuyu inceleyecekti. Bir tanesi de Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasi teklifiydi.
King-Crane Komisyonu atandiktan yalnizca 5 ay sonra, 28 Agustos'ta raporunu tamamladi. Rapor, Filistin, Suriye, Mezopotamya ve Osmanli Imparatorlugu'na iliskin tavsiyelerde bulunuyordu. Türklerle ilgili olarak komisyon söyle diyordu: “Yakin Doguya istikrar ve dünyaya baris getirebilmek için Avrupali Kuvvetler Osmanli Imparatorlugu'nu parçalayip istismar etmemelidirler. Anadolu, Türklerin vatani olarak saldiridan uzak tutulmalidir.”
Ermeni azinligin Müslüman çogunlugu yönetmesini onaylamayan King-Crane, Ermelerin arazi taleplerini emperyalist ve gerçekçilikten uzak bir yorumlama olarak tanimliyordu. Eski tarihte çok kisa bir dönem hariç, Kilikya'dan Kafkaslara uzanan genis bölge hiçbir zaman tamamiyla Ermenilere ait olmamisti. Dolayisiyla Ermeni devleti Rus Ermeni vilayetleri ve Ruslarin l9l6-l9l7'de isgal ettikleri Trabzon,  Erzurum, Bitlis ve Van vilayetleri ile sinirli kalmaliydi. (Komisyonun, Ruslarin isgal ettigi bu vilayetleri neden dahil ettigi raporda açiklanmiyor.)
Komisyon Ermenilerin taleplerini neden geri çevirdigini söyle açikliyordu. “Bu tavsiye, Ermenilerin en dogru menfaatleri göz önünde tutularak, onlara hayali degil, gerçek bir firsat tanimak için yapilmistir. Ermeniler çok fazla isteyip hepsini kaybetme tehlikesindedirler.” (Hovanisyan)
   
ABD hükümeti Ermeni iddialarini arastirmak için ayrica Yüzbasi Emory Niles ve Sivil Arthur Sutherland'i Dogu Anadolu'ya gönderdi. Bu ikiliye durumu inceleyip gerçekleri ortaya çikarma talimati verildi. Niles-Sutherhand raporu daha sonra Yakin Doguya Yardim için Amerikan Komitesi (ACNRE)nin maddi yardimlarina dayanak teskil edecekti.
Niles ve Sutherland yöreyi karis karis gezerek görüp duyduklarini etnik ve dini mülahazalari dikkate almadan kayda geçirdiler. Bu ikili Hiristiyan Ermeniler kadar  Türk Müslümanlarin da berbat durumunu tespit etti. Sahit olduklari acilarin çok  büyük çogunlugu Müslümanlardaydi.
Neden bu rapor saklanmis ve daha sonraki Amerikan Sorusturma Komisyonlarinca kullanilmamisti? Neden bugün bu raporun ABD arsivlerinde yalnizca kismi bir kopyasi “çok farkli konulara ait belgelerin arasinda iyice saklanmis, ne mutlu ki yok  edilmemis, ancak gömülmüs” olarak duruyor?
Niles-Sutherland raporu Ermenilerin Türklere uyguladigi vahset ve mezalimi bütün çiplakligiyla anlatmaktadir. Üstelik güvenilir oldugundan hiç kusku yok çünkü Türklere karsi önyargili olmalarina ragmen Ermenilerin yaptigi kötülüklerin delillerini yazmislardir.
Raporda bir zamanlar refah içinde olan bu yörelerin Ermeni isyanindan sonra nasil metruk hale geldigi görülmektedir. Niles ve Sutherland dolasirlarken mahvedilen hasatlari, evleri, insan yasamlarini görmüslerdi.
Müslümanlari, Ermenilerin kaçisinin hemen akabinde görmüslerdi. Hiristiyan Ermenilerin insanlik kardeslerine neler yaptigini görmek korkunçtu.
Raporun kanitlarina göre, Türklerden kaçan Ermeniler geçtikleri her bir Müslüman sehrini ve köyünü yakip yikmislardi. Cinayet, tecavüz, kundaklama, iskence çok yaygindi. Ermeni kiliseleri, mahalleleri, köyleri hiç dokunulmamis halde dururken Müslümanlara ait bütün kamu binalari ve camileri yok olmustu. Van ve Bitlis'te Müslüman halkin yalnizca %lO'u sag kalmisti.
Rapor söyle sonuçlanmaktadir:
 
“Bu topraklarda gördügümüz maddi kanitlar bizi su gerçeklere ikna etmistir: Birincisi Ermeniler Müslümanlari çesitli zulümlerle büyük çapta katletmistir, ikincisi  de  Ermeniler kendi  sehirlerinin  ve köylerinin  ugradigi  yikimlarin çogundan kendileri sorumludur. Sonuçta geriye bütünüyle harap olmus bir ülke ve eski nüfusun dörtte biri kalmistir.”
Tarihçi McCarthy “Ölüm orani 3O yil savaslari veya Veba Salgini (Kara Ölüm) gibi dünya tarihindeki büyük felaketlerin ötesindeydi. Tabii ki ölenler yalniz Müslümanlar degildi. Ermeni kayiplari da göz ardi edilemez. Ancak dünya Ermenilerin acilari hakkinda yeterince bilgi sahibidir. Dünyanin, dogu Müslümanlarinin çektigi acilari ve yasadigi dehseti de dikkate almasinin zamani gelmistir. Müslümanlar akli durduracak sayida katledilmisler veya açliktan, hastaliktan kirilmislardir.” demektedir.
Amerika'nin Ermeni meselesini sorusturmasi, Tuggeneral James Harbord baskanligindaki askeri komisyonla devam etti. Harbord grubu bölgede 2.OOO km.ye yakin yol yapti fakat King-Crane gibi onlar da Van ve Bitlis gibi vilayetlere gitmeden durum hakkinda görüs belirttiler. Harbord Komisyonu'nun bütün tercümanlari Ermeniydi dolayisiyla Türklerin ne düsündügünü dogru yansitmasi beklenemezdi. Ermenilerin gösterdigini görüyor, Ermenilerin söyledigini duyuyorlardi yalnizca.
Ancak Harbord raporunun en önemli yönü bölgede yasayan veya sag olarak göç ettigi tespit edilen Ermeni sayisi hakkinda bilgi vermesidir. Bu sayi l.528.OOO'dir. Osmanli vergi kayitlarina göre bölgede savas öncesinde yasayan Ermeni sayisi l.3OO.OOO, Hovanisyan'a göre 2.OOO.OOO dur. Savas bölgesi disinda, Istanbul, Izmir ve diger vilayetlerde yasayan Ermeniler tehcire tabi tutulmadigina göre l,5 milyon kisinin soykirima ugramis olmasi hiçbir sekilde mümkün degildir. Anlasilan Ermeniler tehcire tabi tutulan her Ermeni'yi soykirim kurbani kabul ediyorlardi. Sürgün soykirim  degildir.
Ermenilerin     bütün     halkla     ilisikler    kampanyalarina    ragmen  Amerikan   Kongresi Ermenistan'i  tanimayi  ve    resmi     yardim     yapmayi     reddetti.     Ermeniler     yardim alamayacaklarini anlayinca Amerikan vergi  mükellefinden borç almaya çalistilar ve sonunda  l6  milyon  $'i  %5  faizli  borç,  l2  milyon  $'i  hibe  olarak  28  milyon  $'lik  gida yardimi koparmayi basardilar. Ama tabii Ermenistan kendi özgür iradesiyle Rusya'yla birlesip komünist olduktan sonra ABD'ye olan bütün borçlarini reddetti ve l cent dahi ödemedi.
Hovanisyan sikayet ediyor:
Fransa Basbakani Clemanceau da tavir degistirmisti. `Ermeniler münasebet kurulmayacak kadar tehlikeli bir halktir. Çok fazla para isteyip karsiliginda bir sey vermezler. Ister Cumhuriyet, ister baska bir sey kursunlar ama Fransa'nin bu amaçla harcama yapmasini beklemesinler' diyordu.” (Hovanisyan)
Fransiz delegasyon sekreteri Philippe Bertholot “Ermenistan'i kurmanin en büyük zorlugu sudur: bu bölgenin hiç bir yerinde Ermeniler çogunlukta degildir. Ermenistan'dan 5OO km uzakta, Kilikya'da onlara bir yer ayrilmasi veya Trabzon'dan
Dogruydu, göz diktikleri bu bölgelerin hiç birinde Ermeniler çogunlugu olusturmuyorlardi. Baska bir ifadeyle, Ermeniler ihanet, sirtindan biçaklama ve saldirganlikla “Büyük Ermenistan” hayalini gerçeklestirselerdi, azinlik hakimiyeti dogacakti. Böylece Güney Afrika'dan onlarca yil önce dünyanin ilk “Aparteid”ini yaratmis olacaklardi. Dolayisiyla Ermenilerin “2O. yüzyilin ilk soykirimi” diye yutturmaya çalistiklari sey aslinda 2O. yüzyilin gerçeklesmemis ilk aparteid girisimiydi.
Ermeni-Rus flörtleri Trans-Kafkas Devletleri arasindaki iliskilerde komplikasyon yaratiyor, Ingilizlerin ve diger müttefiklerin kuskularina yol açiyordu. Müttefikler Avrupa'da Polonya, Çekoslovakya gibi savas sonrasi kurulan pek çok devleti tanimis olmalarina ragmen, Rus iç savasinin sonucu belli oluncaya kadar Trans-Kafkas Devletlerini (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) tanimayi askiya aldilar.
l92O'de Beyaz Rus Ordusu geriledi. Müttefikler, Ruslarin Kafkaslari istila edip Iran'a dogru ilerlemesini önlemek için Kafkaslarda Bolsevizme karsi bir tampon bölge olusturmanin yararina inandigindan, lO Ocak l92O'de Paris'te toplanan Disisleri Bakanlari Gürcistan ve Azerbaycan'i tanima karari aldi. Bu iki ülkede büyük kutlamalar yapildi. Müttefikler Bolsevizm tehlikesine karsi bile Ermenistan'i de facto devlet olarak dahi tanimaktan çekinmislerdi.
Ancak bu haydut Ermeniler, müttefiklere, Bolsevik yayilmayi önlemek için Gürcistan  ve Azerbaycan'la isbirligi yapma sözü verince (ki bu vaadin Ermenilerin en büyük yalanlarindan biri oldugu birkaç ay içinde anlasilacakti) l7 Ocak'ta Ermenistan da bir de facto devlet olarak tanindi.
“Coskulu kutlamalar sirasinda Içisleri Bakani halka hitabinda, Ermenistan'i kalbi Erivan'da, elleri Iskenderun'da, kafasi Karabag'da, ayaklari da Diyarbakir ve Karadeniz'de olan bir deve benzeterek `Dev asirlardir uyuyordu, bazilari canli oldugundan   bile kusku   duyuyorlardi.   Fakat biz   hiç   durmadan kalbinin çarptigini, ellerinin çalistigini biliyorduk. Inaniyoruz ki yakinda bu titan, bacaklarini gerip ayaga kalkacaktir.' dedi.” (Hovanisyan)
Titan gerçekten ayaga kalkti ama komsularina saldirmak için. Müttefiklerin Ermeni haydutlar konusunda korktuklari baslarina gelmis, bu serseriler tanindiktan yalnizca 4 gün sonra Dro komutasinda komsu topraklarda terör estirmeye baslamislardi. (Kitapta Ermenistan'in Azerbaycan ve Gürcistan'a saldirilari, uyguladigi zulüm, vahset, dehset   ve  çifte  standart  bütün ayrintilariyla anlatilmaktadir.   Ancak onlari  da koydugumuz takdirde bu özet özet olmaktan çikacak, çeviri olacakti.)
Londra Konferansi Ermeni meselesini lO. oturumunda ele aldi. Avrupa ülkelerinin her birinden iki temsilciyle l7 Subat l92O'de olusturulan komisyon Ermeni iddialarini dinleyecekti. Komisyon Ermenilerin talep ettikleri topraklarin sinirini haritada çizmelerini istedi.
Su sahtekar dalaverecilere bir bakin. Bu serseri güruhunun, müttefiklerin her birinin bayragi altinda baska bir ulusun topraklarina yürüme hakkini istemesi akil almaz bir sey. “Kendilerine prestij verecek”mis. Gerçekte ise bu bayraklara ates açilmasini planliyorlar, böylece küçük pis savaslarina Avrupali müttefikleri sürükleyebileceklerini umuyorlardi.
Komisyonun ikinci oturumunda Ermeniler isgal edilen bu topraklara nerelerden kaç Ermeni getirilip yerlestirilecegini gösteren toplam 8OO.OOO kisilik bir liste sundular. Üstelik bu listeye “Arap vilayetlerine dagilmis binlerce Ermeni veya Kilikya, Smyrna ve Konstrantinopol'de yasayan birkaç yüzbin kisi dahil degildi. (Hovanisyan)
Hovanisyan'in kendisi Türkiye'nin her yerine dagilmis 2 milyon Ermeni oldugunu söylüyor. Amerikali taniklarin l.549.OOO Ermeni'nin Arap ülkelerine gittigini gözleriyle gördügüne ve baska illerde birkaç yüzbin kisi yasiyor olduguna göre l,5 milyon Ermeni'nin Türklerin “soykiriminda” öldügünü nasil iddia edebiliyor? Bu yeni Büyük Ermenistan'i popüle edecek Ermeni mülteciler nereden gelecekti? Hiristiyan olduklari için Isa gibi dirilecekler miydi yoksa? Daha da dogrusu, hiç ölmemisler miydi?
Londra Konferansi'nda Ermeni mülteci sayisi sorununa ilaveten Gürcistan ve Azerbaycan da komisyona kendi toprak ve sinir davalarini sundular. Oysa Ermeniler bu iki ülkenin de topraklarinin çogunu istiyorlardi.
Komisyon Ermenilerin hayallerini gerçeklestirmesinin yalnizca Ermeni ordusuyla mümkün olmadigi, müttefiklerin 2-3 yil boyunca l5-2O.OOO asker, silah, cephane ve para saglamasi lüzum edecegi gerekçesiyle Ermeni taleplerini reddetti.
   
Ermeni liderlerin gönlünden geçen iki temel konu Hiristiyan dünyasindan sadaka ve “tazminat”ti.
Yani açikçasi Avrupali müttefikler bütün gerçekleri degerlendirmisler, Ermeni liderlerin dilenmelerini ve tazminat taleplerini dinlemisler, sonunda uydurma hasar iddialarina sifir dolar vermislerdi. Hovanisyan'a sormak lazim. “Elebasilarinizin ayaklanma baslatip savas bölgesindeki insanlarin sürülmesine yol açmasindan, baska ne sonuç bekliyordunuz ki? Utanç verici ihanetinize ödül mü?” Aradan 85 yil geçtigi ve mahkemede davayi kaybettikleri halde bugün Türkiye'nin tazminat ödemesi için mizildanmalari, yalvarmalari, dilenmeleri tuhaf degil mi?
Olaya bir de su açidan bakin: Istanbul l9l8-l922 arasi 4 yil Ingiliz isgali altinda oldugundan tüm Osmanli kayitlari müttefiklerin denetimi altindaydi. “Savas suçlari” ithami üzerine adil bir mahkemede gerçek delilleri adamakilli incelemisler ve yalnizca dört kisiyi “savas esirlerine kötü muamele” ile suçlayip ölüme mahkum etmislerdi. Topu topu dört kisi l,5 milyon kisiyi nasil öldürebilirdi? Ayni sekilde Malta adasinda yargilanmayi bekleyen Osmanli yetkililerini de serbest birakmak zorunda kalmislardi. Yoksa müttefikler Osmanli'nin çok yakin dostu olduklarindan onlari kayiriyorlar miydi?
Ingiliz Basbakani Lloyd George, Italyan Basbakani Francesco Nitti, Fransiz Maresal Foch, Ermenilere, sahip olmamalari gereken seyleri vermenin dogru olmadigini, Mustafa Kemal'e karsi ne kendilerinin ne de Amerika'nin asker gönderecegini belirttiler. Buna ragmen
“San Remo konferansinda üst konsey Damat Ferit Pasa'yla imzalayacaklari baris anlasmasina, Arap vilayetlerinin, Trakya'nin, Izmir'in ve Türk Ermenistani'nin büyük bir bölümünün Türkiye'den ayrilmasi ve her türlü mali, ekonomik ve askeri denetimin kendi ellerinde olmasi yolunda hükümler koydular. Osmanlilar, Osmanli ordusunun imparatorluk sinirlari disinda ilerlemedigini, ölüm ve yikima yol açmadigini, bu kadar büyük toprak kaybinin Milletler Camiasinin self-determinasyon ilkesine aykiri oldugunu, böylesine sert tedbirlerin Türkiye'nin geri kalaninin da egemenligini tehlikeye düsürecegini söyleyerek itiraz ettiler. Baris sartlarinin açiklanmasi ülkede sok, depresyon ve öfke yasatti. Daha önce Meclis-i Mebusan'i feshetmis olan Damat Ferit Pasa'nin prestiji iyice düstü. Mustafa Kemal'in Kuvay-i Milliyesi'ne katilim artti. 23 Nisan l923'te Ankara'da “Büyük Millet Meclisi” adi verilen yeni yasama organi kuruldu.” (Hovanisyan)
Özgür dünya, milliyetçi güçleri harekete geçirerek günümüz Türkiye'sini kurdugu için Mustafa Kemal Atatürk'e sükran borçludur. Bu dev önder komünizm selinin batiya dogru yayilmasini durduran kisidir. Ermeniler komünistlerle pazarlik ve isbirligi yapiyorlardi. Ermenilere bugünkü Türk topraklari verilseydi ne olurdu bir düsünün. Sovyetler Birligi sicak limanlara ulasmis olacak ve belki de hiç çökmeyecekti.  Sovyetler Türkiye'nin geri kalanina ve Kibris'a da saldirabilirlerdi. Düsünsenize, Sovyetler Kibris'in ve dogu Akdeniz'in tüm kontrolünü ele geçirmis, doguda uydu devlet Suriye, batida güçlü komünist partileriyle Rusya'ya egilimli Italya ve Yunanistan, güneyde yine uydu devletler Libya ve Cezayir. Iste size “Domino Etkisi”. Müttefikler l9l9 ve l92O'de Ermenilerin açgözlü taleplerine razi olma hatasini yapsalardi tarihin akisi degisecekti.
Avrupali müttefiklerin Ermenistan'i “de facto” ülke olarak Ocak'ta tanimasina ragmen ABD nihayet 23 Nisan l92O'de tanidi. ABD'nin bu tereddüdü haksiz degildi. Yalnizca birkaç ay içinde Amerikan yetkilileri bu teröristlere de facto statüsü vermekten bile pisman olacakti. Nitekim “de facto” devlet olur olmaz Dro'nun Ermeni eskiya çeteleri Kafkaslarda terör kampanyasina giristi. Ingiliz bas komiseri Oliver Wardrop yeni Ermeni hükümetini 4 Ocak'ta yani de facto statüsünü kazanmasindan yalnizca dört gün sonra uyararak askerler Müslüman yerlesim yerlerine saldiriyi derhal durdurmadigi ve suçlular cezalandirilmadigi takdirde “müttefiklerin tavsiyelerini sürekli ihlal eden Ermenistan'a her türlü sempatinin ve yardimin kesilmesi” yolunda rapor verecegini bildirdi.
Hovanisyan da itiraf ediyor ki Dasnaklar iktidar için sahtekarlik ve vahsete siginan eskiyalar çetesinden baska bir sey degildi. Kendilerini ve yaptiklarini bilen Avrupa hükümetlerinin güvensizligi bosuna degildi. Bir Ingiliz yetkilisinin sözleriyle: “Her zaman için Dasnak politikasi yabancilarin sempatisini kazanmak ve müdahalesini saglamak amaciyla Ermenilerle Müslümanlar arasinda huzursuzluk yaratmak olmustur.”
3O Nisan l92O'de bütün Kafkaslara Kizil Ordu hakim oldu. Gürcistan buna  kahrolurken Ermeniler sevinçle karsiladilar. Bunun üzerine Ermenistan yardim komitesi baskani Albay Haskell personeline Erivan'i terk etme emri verip kendisi de hemen Londra'ya döndü. Ingiliz disislerinden Dwight Osborne, Haskell ile görüsmesini
söyle anlatiyor:
 
“Haskell Ermenistan'la çok ilgiliydi. Ermenilerin simdiki durumu ve gelecegine dair duydugum en kötü tanimlamayi yapti: ''Ülke bir çöl ve halki da profesyonel dilencilerden baska bir sey degil. Varlikli Ermeniler açliktan ölen vatandaslarina metelik koklatmiyor, sokaklarda ölen çocuklara bakmadan geçiyor, mülteciler için hastanede çalismayi reddediyorlar. Hemsireler hastane malzemelerini çalip satiyorlar. Ermeniler hirsiz, yalanci, olabilecek en asagilik, nankör yaratiklar Yurtseverlik duygusu hiç yok. Idari veya siyasi kapasiteden,para ve kaynaktan yoksun bir ülke. Yurtdisinda servet toplamis Ermeniler ne vatanlarina dönüyorlar, ne de katkida bulunuyorlar.' ” (Hovanisyan)
Albay Haskell'in, sözde “vatanlarindan” kaçan Ermenilerin bir daha dönmedigi yolundaki sözleri bugün için de geçerlidir. Herhangi bir Ermeni bir kere çikti mi, Rusya'ya bile gitmis olsa bir daha geri dönmez. Son lO yildir (l99l-2OOl)  l  milyondan fazla Ermeni vatanindan kaçti. Ülkenin nüfusu 3.7 milyonken %27 azalarak 2.7 milyon oldu. Bu oran lO yil içinde Amerika'dan 82 milyon insanin ayrilmasi, Kaliforniya, Teksas, Florida ve New York'un tamamen bosalmasi demektir.
(Kitapta Ermenistan'daki açlik, sefalet ama özelikle de yöneticilerin hizsizligindan, yolsuzlugundan ve ahlaksizligindan uzun uzadiya söz edilmektedir.)
Diktatörlerin iyi becerdigi tek sey, tüm Hiristiyan dünyasina maasli ajanlarini gönderip hem yardim dilenmek, hem de bu hükümetlerin Ermenistan'i desteklemesi için lobi yapmak hatta bu amaçla seçimleri etkilemeye çalismakti. Tipki simdiki gibi.
Hiçbir yabanci devletin Amerikan Kongre seçimlerini etkilemek amaciyla lobicilik yapmasina, disaridan yönlendirilen koloniler kurmasina ve politik örgütlenmeler olusturmasina izin verilmemelidir. Ermenistan'in Amerika'da ve bütün Hiristiyan dünyasinda yaptigi sey iste budur.
Amerika'dan istedikleri de askeri ve ekonomik yardim yaninda Amerikan mandasiydi. Baskan Wilson Ermenilerin manda talebini senatoya getirdi.
Wilson 24 Mayis l92O'de Senato'ya gönderdigi mesajda Ermeni halkinin ihtiyaçlarinin farkinda oldugunu ve Amerikan halkinin derin Hiristiyan'ca sempatisini dile getirdigini, görev zamani geldigini söyleyerek Amerikan Kongresi'nden Ermenistan'i korumak için manda yetkisi istedi. “Ermenistan'a duyulan sevgi, ülkemizin tüm Hiristiyan kadin ve erkeklerinin yogun ve samimi duygularidir. Bu cömert insanlar yardimlariyla Ermenistan'i kurtarmislar, davasini kendi davasi yapmislardir” dedi.
Ermeni hükümeti, Ermeni Kilisesi'nin de yardimiyla ABD tarihinin ilk “yabanci ulus” dalaveresini basarmisti. Çok hasta durumda olan Baskan Wilson Ermenilerin oyununa gelmis, kandirilmisti.
   
Senato'da çogu Ermeni tarafini destekleyen, onlarin Hiristiyanligini, çektikleri  eziyetleri vurgulayan uzun konusmalar yapildi. Missouri Senatörü Reed ise gerçekleri söyledi:
Bu insanlar nelere maruz birakildilar? Ingiltere Misir'i istedigine karar verdi ve silah zoruyla Misir'i aldi. Yine silah zoruyla Iran ve Mezopotamya'ya el koydu.
 
Amerika'dan daha fazla hakki olmadigi halde Fransa silah zoruyla Cezayir'in muazzam topraklarini istila etti. Bu tam anlamiyla bir Force Majeur, bir talandi. Ben burada bir bütün olarak Müslüman dünyasindan söz ediyorum, yalnizca Türkiye'den degil. Bu Müslüman dünyasi birbirine din bagiyla baglidir. Ben hayal kurmuyorum; ben, dünyadaki devlet adamlarinin yillardir belirttigi korkuyu dile getiriyorum: ektigimiz bu haksizlik, siddet ve vahset tohumlarindan günün birinde kanli bir ürün biçecegiz. Müslüman dünyasi tehlikeli bir sekilde birlesmistir. Bu tehdit yakin bir zamanda kendini korkunç bir ayaklanmayla kendini gösterebilir.
 
Davet edildigimiz ari yuvasi, horoz dövüsü çukuru, iste budur. Toprak üstüne topraga silah zoruyla el konmus, halk üstüne halka boyun egdirilmis, askerlerin idaresiyle 25O milyonun kalbinde nefret yangini çikarilmistir. Isyan üstüne isyan gerçeklesmistir ve bu insanlar imanlarina tutunduklari ve damarlarinda cesaret kani aktigi sürece de isyan üzerine isyan çikacaktir.”
Senatör Reed, Ermeni mandasini reddetmekte hakliydi. Nitekim topraklarinin Ingilizler ve Fransizlar tarafindan fethine gerçekten Müslüman dünyasi isyan etti. Fransa ve Ingiltere Müslüman topraklarini isgalin bedelini kanla ödemis, sonunda geri çekilip terk etmek zorunda kalmislardir.
Gerçek suydu ki, uygun sekilde tehcir edilen Ermenilerin yaninda çok az sayida Türk kanun adamlari ve askeri vardi. Ermeni Kilisesi'nin isyan vaazi verdigini ve cemaatina silahlanmayi ögrettigini bilse Senatör Reed ne derdi acaba? Kanitlar I. Dünya Savasi basladiginda Ermenilerin  adamakilli  silahlanmis oldugunu  göstermektedir. Osmanli
   
tehcir kervanlarinin neredeyse tamaminin Ermenilerden olustugu tartisilmaz. Senatör Reed'in dedigi dogrudur – karakter sahibi bir halk, bu sartlar altinda kendini korurdu. Burada sorulacak soru sudur: Ermeniler bu kadar silahliyken, neden böylece durup ailelerinin öldürülmesine seyirci kaldilar?
Ermeniler, kendilerinin cesur ve korkusuz savasçilar oldugunu, müttefiklerin I. Dünya Savasi'ni kazanmasinda büyük rol oynadiklarini (oysa kanitlar  bunun aksini gösteriyor) iddia ediyorlar. Eger bu kadar korkusuz ve cesur idiyseler, o kadar nefret ettikleri “korkunç Türk”e karsi neden kendilerini savunmadilar?
Senatör Reed gerçegin tam kalbine parmak basmisti. Türk katliami olmamisti çünkü kendini koruma tesebbüsü olmamisti. Bu masali uydurma fikrini ilk düsünen Ermeni papazi, “katliam”, “kesme” kelimelerini kullanirsa hikayesinin daha inandirici olacagini fark etmisti.
“General Harbord elinden geldigince lehte bir rapor yazmis,. Sayfa üstüne sayfa, Ermenilerin patetik durumuna ve Türklerin mezalimine ayrilmis. Bunlar kati, soguk gerçeklerle ilgilenmesi gereken bir askerin kaleminden degil, diksiyon ustasinin firçasindan çikmis. Ortaya, bir Ermeni dostunun bir Ermeni resmi çikmis. Yazar tecavüz edilen kadinlar, açliktan ölen çocuklar, yanan evler, kölelestirilen erkekleri uzun uzadiya tasvir ettikten sonra su önemli cümleyi söylüyor: `Ermenilerin tehcir edildigi, savas degmemis bölgedeki köylerin Türk seytanligi yüzünden harap olduguna hiç kusku yok. Fakat Ermenilerin Ruslarla birlikte ilerledigi ve geri çekildigi yerlerde yaptiklari intikamci mezalim Türklerinki kadar insanlik disidir. Ermeni'nin kendisi de kan suçundan ari degildir. Irk bagi olan vahsi Aryan Kürdü ondan nefret eder.
Kürtler bu misyona gözyaslari içinde yalvararak Ermenilerden korunma istemistir. Ermenilerin kendilerini köylerinden kovdugunu, en zalim sekilde katlettigini söylemislerdir.
Ayni iddia Erzurum ve Hasankaleliler tarafindan da yapilmis, içinde yüzlerce Türkün öldügü yanan binalar gösterilmis, 43 köyün Ermenilerce yok edildigi bildirilmistir. Bunlari Ingiliz konsolosu da dogrulamistir. Bir Rus yarbay, `o günlerde Ermeniler Erzincan dolaylarindaki zavalli Türk halka karsi anlatilmaz zalimlikte cinayetler islemislerdi. Türkler silahsiz ve savunmasizdi demistir.'
Vietnam'da olan da tam budur. Amerikan askerleri öldürülünce ABD savasa tümüyle girmek zorunda kalmistir. ABD l92O'de Ermenistan'a girseydi Ermenistan 2O. yüzyilin ilk Vietnam'i olacakti.
   
Netice olarak l92O'de Ermeniler Amerikan Kongresi'nin bes yilda çeyrek dolar maliyetle 72.OOO asker gönderilmesini onaylamasi için lobi yapmislar (hem de ABD Osmanli Imparatorlugu'na hiç savas açmadigi halde) ancak Senato bunu reddetmistir. ABD Senatosu, nankör Ermeni sürüsüne Müslüman topraklarini vermek için Amerikan gençlerini tehlikeye sokmamakla dogru karari vermistir. ABD hükümetinin ve Amerikan vergi mükellefinin Ermenistan'a hiçbir sey borçlu olmadigi açiktir.
Ermeniler, 4OO yil önceden baslayarak topraklari Avrupalilar tarafindan alinan Amerika yerlileri ile ayni konumdaydi. ABD hükümeti kurulduktan sonra bile Kizilderililere ayni politika sürdürülmüstür. Uluslar ve uygarliklar tarihinde bir devleti yeniden uzatmak için saat 3OOO yil öncesine döndürülemez.
l92O Baharinda Kizil Ordu ilerleyip, “karsilikli Ermeni-Müslüman katliamlarini durdurmak amaciyla Karadeniz'den Hazar Denizi'ne kadar tüm Kafkas daglarini egemenlik altina almisti.” Müslüman kadinlara ve çocuklara saldirmayi iyi beceren General Dro'nun bütün tehditlerine ragmen Ermeniler kuyruklarini bacaklari arasina
kistirip tek bir ates açmadan teslim oldular.
Eylül l92O'de Türk kuvvetleri eski Rus-Türk siniri üzerinden Ermenistan'i vurma cesaretini gösterdiler. Ermeni cephesinin elimine edilmesi, Mustafa Kemal'e ordularini batidan gelen Yunan tehdidine yogunlastirma firsati verecekti. Ermeniler yaklasan hücum konusunda sik sik uyarmislardi fakat müttefikler, Anadolu müttefik ve Yunan askeri kuvvetleriyle kayniyorken ve tüm dünya bir
`insanlik borcu olarak' çok çile çekmis Ermenilere sempati duyarken Türk milliyetçilerin harekete geçecegine inanmamisti.”
Simdi de laf, çok çile çektikleri için `dünyanin Ermenistan'a insanlik borcu' oldu. Bu insanlar kendi çoraplarini kendi baslarina ördüler. Dünya birisine borçluysa, o da Mustafa Kemal ve Türk milliyetçilerine sükran borcudur. Atatürk Osmanli'nin bagrinda gerçek halk devrimini gerçeklestirmeseydi Sovyet Rusya nerelere kadar gelirdi bir düsünün.
Oltu'daki Türk Operasyonu'na Müttefiklerden veya Sovyetlerden hiçbir tepki gelmemisti. Zira artik Batida Ermeni uyarilari kuskuyla karsilaniyordu. Ermeniler sik sik yaklasan hücum; pan-türkik, pan-islamik entrika, Sovyet-Türk
   
çatismasi uyarilari yapmis, ancak hiç biri gerçeklesmemisti. Hatta `Ermeniler ne zaman en yüksek sesle sikayet etse, kendileri mutlaka kuskulu bir eylem içindedirler' seklinde bir kanaat hasil olmustu.
29 Eylül'de Mustafa Kemal zaferi ilan ederken Türklerin komsulariyla baris içinde yasamak için mümkün olan herseyi yaptigini, fakat Dasnaklarin bu samimi arzuyu dikkate almadigini, aksine Türk ordusuna ve Kulp, Kagizman, Oltu gibi yerlerde Müslüman nüfusa saldirilarini yogunlastirdigini açikladi.” (Hovanisyan)
3l Kasimda Ermenistan Disisleri Bakani Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bir telgraf çekti:
Bu sözler, gerçegin terörist Ermeni elebaslari tarafindan inanilmaz sekilde çarpitilmasidir. Ermenilerin 8OO yil boyunca Türklerle baris içinde yasadigi dogrudur fakat l89O'larda bu baris sona ermisti çünkü Ermeni elebaslari Osmanli Imparatorlugu'nun legal hükümetini devirmek için gizli bir terör kampanyasi baslatmislardi. Simdi baslari sikisinca bu diktatörler baris çagrisi yapiyordu. Oysa  daha iki ay önce kendileri saldiri planliyordu.
Ermenistan Disisleri Bakaninin “büyük yalaninin” aksine dogrudan, Türkler gerçegi açiklayan sözlerle cevap verdiler.
Ermeniler oyalamaya ve total yenilgiyi ertelemeye çalisiyorlardi. Türkler yeni bir akin baslattilar ve hersey bir hafta içinde bitti. Ermeni hükümetine boyun egmekten baska yapacak bir sey kalmamisti. l8 Kasim l92O'de Ermeni teröristleri Türklerin yazdigi mütareke anlasmasini imzaladilar ve savas bitti. Hovanisyan bile kabul ediyor ki:
   
Cumhuriyeti'ne haksizca baglanmis bölgelerdeki Türk-Müslüman nüfusunun büyük bir bölümünü yok etmisti. Türk hükümeti bu savasa ulusun teritoryal bütünlügünü savunmak ve Ermeni asiriliklarini durdurmak amaciyla girmisti.” (Hovanisyan)
Bu siralarda Milletler Camiasi örgütlendi. Ermeni diktatör teröristler üye kabul edilmek için yalvardilar fakat Milletler Camiasi bu terörist rejime kesinlikle “Hayir” dedi.
“Bu arada Sovyet stratejistleri, Ermenistan'in Sovyetlestirilmesinin zamani geldigine karar vermislerdi. 29 Kasim l92O anlasmasiyla Ermenistan Cumhuriyeti Sovyet Sosyalist Ermeni Cumhuriyetine dönüstürüldü.” (Hovanisyan)
Sovyet uydusu haline gelmis olmalarina ve Anadolu'yu ellerine geçirme hayalleri söndügü halde maasli Ermeni ajanlari dis ülkelerde yaygaralarini sürdürüyorlardi.
Amiral Bristol'ün 28 Mart l92l tarihli bir mektubundan:
l93O'larin basinda Almanya'da Adolf Hitler iktidara geldi. Bu Almanya, Ermenilerin daha l3 yil önce savastiklarini ilan ettikleri ayni Almanya idi. Tipik bir Ermeni tarziyla bu minicik devlet Nazilerle anlasti, zira henüz baslamakta olan II. Dünya Savasi'ni Almanlarin kazanacagini düsünüyorlardi. Silahsiz Müslüman köylerine saldirilariyla taninan General Dro, Alman savas hazirliklarina katildi. 8l2.ci Ermeni Lejyonu ve taburu örgütlendi. Daha sonra 2O.OOO askere çikan bu tabur Kirim'da, Kuzey Kafkaslarda ve Hollanda'da Almanlarla birlikte savasti.
Taburun askerlerine, Ermenilerin geçmisteki askeri becerilerine uygun özel bir görev verildi. Bu Ermeni askerlerin çogu, yeni ele geçirilen ve isgal edilen topraklarda polis birlikleri olarak kullanildi. Bütün Yahudileri ve Almanlarin talep ettigi diger istenmeyen
   
varliklari casuslukla buluyor ve yakaliyorlardi. Ellerindeki sayi belli bir rakama ulasinca sürü halinde toplayip, milyonlarca Yahudi'nin kitleler halinde katledildigi temerküz kamplarina götürüyorlardi.
Agustos l935'e gelindiginde Ermeni basini Hitler'i öve öve bitiremiyordu. l9 Agustos l936 tarihli Daily Hairenik gazetesinden bir örnek:
Yahudiler hakkinda daha pek çok kötü yazilar içeren Hairenik, Boston'da yasayan Ermeniler tarafindan Ingilizce bastiriliyor ve dagitiliyordu. Devrimci Ermeni Federasyonu'nun (Dasnaksutyun) Boston'daki arsivlerinin arastirmalar için kamuya açik olmamasinin sebebi belki de budur. Belki Ermeniler II. Dünya Savasi'nda Nazi Almanya'sina verdikleri aktif destegin kayitlarini adil ve dürüst tarihçilerin incelemesini istemiyorlardir.
l942'de Avrupa'daki bir çok Ermeni genci Nazilere aktif destek verdi, orduya katildi. Ermeni Devrimci Federasyonu liderleri Alman Askeri Istihbaratiyla yakin isbirligi içindeydi. I. Dünya Savasi'nda Ruslar için yaptiklari en iyi seyi yaptilar: Casusluk. l94l'den Eylül l944'e kadar Ermeniler Türkiye'deki ve tüm Orta Dogudaki Nazi Istihbarat temsilcileriyle yakin isbirligi içinde Alman propagandasinin yayilmasina ve Yahudilerin yakalanmasina yardimci oldular.
Savasin ilk yillarinda Ermeni liderler, Almanya'nin savasi kazanacagina inaniyorlardi. Kendilerine Rus ve Türk topraklarini vermesi için Almanya'ya her türlü dalkavuklugu yaptilar.
II.   Dünya Savasi'nin gidisati yön degistirip müttefikler lehine döner dönmez Ermeni bukalemunlari Alman gemisinden atlayip, fareler gibi yüzerek kaçtilar. Almanlara sirt çevirip müttefiklere secde etmeye basladilar.
Savastan sonra Ermeniler, Hitler'in l9l5'de Ermenilerin katliama ugradigi hakkinda beyanlarda bulundugunu iddia ettiler. Bu tamamen asilsiz bir iddiadir; ileri sürdükleri delillerin sahte oldugu ispat edilmistir.
Ermeniler l944'e kadar lO yil boyunca Hitler'i ve Nazileri aktif biçimde destelemis olmalarina ragmen savastan sonra Hitler'in kendilerine karsi oldugunu iddia etmeye kalkistilar. Rutger Üniversitesi'nin “Journal of Law and Religion” adli gazetesi Nuremberg Nazi Savas Suçlari mahkemesinin yeni kesfedilen delillerini internet üzerinden yayinlamaktadir. Bu belgeler. II. Dünya Savasi öncesinde ve süresince Ermenilerin Hitler, Naziler ve Almanya'ya verdikleri destek hakkinda soru ve cevaplari içermektedir.
   
Nazilerin Hiristiyanligi ortadan kaldirip kendi politik ihtiyaç ve görüslerine uygun saf Aryan irksal dini yerlestirmeye çalistiklari malumdur. Ermeniler de bu yüzden mi kendi minik devletlerini dini ve etnik olarak temizlemisler, geriye yalnizca kendi kilisesine bagli, saf “Aryan Ermenilerini” birakmislardir?
Irk safligina önem veren, “beyaz” olmayan veya kendilerinden farkli mezhepteki Hiristiyanlara hayat hakki tanimayan bu minicik yere Hiristiyan dünyasi milyarlarca dolar pompalamayi nasil sürdürebilir?
Ermeniler l9l5'deki sözde soykirim için Türkiye'nin özür dilemesini istiyorlar. Nazileri destekledikleri ve binlerce Yahudi'nin katliaminda oynadiklari rol için önce kendileri özür dilemeden bunu nasil isteyebilirler?
Resmi, devlet kontrolündeki Ermeni Kilisesi l93O ve l94O'lardaki bu anti-Hiristiyan faaliyetlere neden hiç tel'in etmedi?
Ermeni karakterinde geçmiste yaptiklari hata ve haksizliklari itiraf etme aliskanligi bulunmadigi gibi, baskalarinin fikrini çalmada da üstlerine yoktur.  Kendileri savunmasiz Yahudilerin yakalanip kamplara gönderilmesinde Nazilere yardim
ettiklerine bakmadan , kalkip Washington'da Beyaz Saray'in iki blok ötesinde Ermeni Soykirim Müzesi kuruyorlar.
Amerikali Ermeniler, Ermenistan'in Nazilere verdigi destekten gurur duymaktadirlar. Bunun kaniti sudur. Teröristligi ve Nazi destegi tescilli General Dro Kanayan'in Amerika'da gömülü cesedini çikarip, kahramanlik töreniyle Ermenistan'a gömdükleri gibi gençler için Dro Liderlik Enstitüsü kurdular.
Amerikali Ermenilere gelince, l9l8'den bu yana bu grubun faaliyetleri incelendiginde terörizme yardim ve yataklik eden Ermeni politikasini desteklemek için yilmadan çalistigi görülür. Baslica amaçlari Amerikan hükümetinden ve halkindan para koparmak ve Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunmaktir.
l992'de “Hiristiyan” Ermenistan komsusuna aniden saldirdi. Ermeni özel kuvvetleri çevre tepelerden Azeri köylerine saldirip uyumakta olan 5.OOO'in üzerinde erkek, kadin ve çocugun bogazini kesti. Ermeni örgütlerinin bilinçli ve sistematik gayretleri sayesinde bu saldiri Amerikan kamuoyunda pek yanki yapmadi; oysa Japonlarin Pearl Harbor'a baskinindan veya ll Eylül olayindan pek farki yoktu.
Bu “Hiristiyan” Ermeniler bir milyonu askin çaresiz Müslüman'i evlerinden kovdu. Bugüne kadar da bes kurus ödemedi. Azeri hükümeti tepki olarak bütün Hazar Denizi limanlarini, kendine ait limani bulunmayan Ermenistan'a kapatti. Böylece ezeli düsmanlarina gerekli ambargoyu koymus oldular. Azerbaycan ayrica Ermenistan'in ithalatini nakletmek için karayollarini kullanmasina izin vermedi.
   
Amerika'daki Ermeni kolonisi mensuplari Kongrenin Azerbaycan'a yardimi kesmesi  için lobiciligi basladilar. Amerika'da Amerikali Azeri lobisi bulunmadigindan, Azerbaycan'in Ermenistan'a karsi “illegal ambargo” koydugu yolunda federal yasa çikartmak çocuk oyuncagi oldu. Bu yasaya göre, Azerbaycan hükümeti, Ermenistan'in Azerbaycan'la savasmakta kullanacagi askeri malzemeyi ithal edebilmesi için kendi limanlarini ve karayollarini açmadigi sürece Amerikan dis yardimi kesilecekti.
Amerika'nin böyle bir karar verip Azerbaycan'a dis yardimi kesmeye ne hakki var? Meksika bize saldirsaydi sonra da askeri malzeme nakletmek için Teksas limanlarini kullanmak isteseydi Amerika ayni sekilde ambargo koymayacak miydi?
Baskan Bush, terörle savasta Azerbaycan'in destegini alabilmek için, Ermeni  destegiyle çikan 9O7 sayili bu yasayi kaldirmasi için Kongreye rica etti. Baskan Bush Azerbaycan'a yardim etmenin Amerika'nin menfaatine olduguna karar vermisti. Tabii ki Ermeni örgütleri, koloni mensuplari Baskani bu karardan caydirmak için ortaligi ayaga kaldirdilar.
Ayni lobi son lO yilda Amerikan hükümetinin Ermenistan'a l.4 milyar $'i askin yardim yapmasini saglamistir. Bu miktar kisi basi olarak, dünya üzerinde herhangi bir ulusa yapilan yardimdan daha fazladir. Oysa ayni süre içinde Ruslarin da Ermenistan'a l milyar dolarlik askeri teçhizat ve silah yardiminda bulunmasina ne dersiniz? Ermeniler
küçücük, sözde bagimsiz cumhuriyetlerinde askeri üs kurmasi için Ruslari  davet ettiler. Türkiye'ye bitisik arazilerinin büyük bir kismini bedelsiz olarak tahsis ettiler. Ruslar da bayila bayila kabul etti tabi. Ermenistan hala Vladimir Putin Rusya'sinin bir uydusu gibi davranmaktadir.
Ermeni terörizmi yalnizca geçmise ait degildir. Yakin zamanda faaliyet gösteren terörist gruplari sunlardir:
Ø  Armenian Secret Army for the Liberation of Armania (ASALA) Ermenistan'in kurtulusu için gizli Ermeni Ordusu
Ø  Ermeni soykirimi için adalet komandolari
Ø  Yeni Ermeni direnis grubu
Ø  Ermeni Grup 28
Ø  Yeni Ermeni direnis
Ø  Ermenistan kurtulus cephesi
Ø  Soykirima karsi Ermeni militan komandolari
Ø  Ermeni gizli ordusunun yeni Ermeni direnisi
Ø  Kara Nisan
Ø  3 Ekim
Ø  9 Haziran Örgütü
Ø  6. Ermeni kurtulus ordusu
Ø  24 Eylül intihar komandolari
Ø  Orly örgütü
Ø  Ermeni dünyayi cezalandirma örgütü
Ø  Ermeni Kizil Ordusu
Ø  Ermeni devrimci hareketi
Bu isimler, bu korkaklarin dünyanin her tarafinda insanlara kahpece saldirdiktan  sonra kullandiklari isimlerden bazilaridir. O kadar çok yerde, o kadar çok sayida saldirida bulunmuslardir ki yalnizca onlarin eylemlerini anlatan bir kitap yazilabilir. Özellikle Amerika'da pek çok olay gerçeklestirmislerdir.
l. 27 Ocak l973'de Santa Barbara, Kaliforniya'da Amerikan vatandasi Gürgen Yanikyan Türk Baskonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadir Demir'i ögle yemegine davet etti. Kuskulanmayan diplomatlar dostane daveti kabul etti. Yanikyan iki konugunu öldürdü. Müebbet hapse mahkum oldu.
2.    26 Nisan l973'de New York'ta Türk Enformasyon Bürosu'na konan bomba zamaninda bulunup etkisiz hale getirildi. Olayi, Yanikyan'in tahliyesini isteyen Yanikyan Komandolari üstlendi.
3.    4 Ekim l977'de Los Angeles Üniversitesi'nde (UCLA) Osmanli Tarihi okutan Profesör Stanford Shaw'un evine bombali saldirida bulunuldu. Ermeni 28 grubu üstlendi.
4.    5 Agustos l98O'de “Ermeni Grubu” Birlesmis Milletler binasinin karsisindaki Türk Evi'ne boya bombalari atti. Ermeni 28 grubu üstlendi.
5.    6 Ekim l98O'de Los Angeles'ta Baskonsolos Kemal Arikan'in evine 2 molotof kokteyli atildi. Arikan yaralandi.
6.    l2 Ekim l98O'de Hollywood'da bir Amerikali Türk'e ait seyahat acentesi bombalandi.
7.    3 Subat l98l'de Los Angeles'ta Isviçre Konsoloslugu önünde bomba bulundu. Talep: Avrupa'da terörist faaliyetleri dolayisiyla tutuklu bulunan Suzy Mahserciyan'in serbest birakilmasi.
8.    3 Haziran l98l'de Los Angeles'ta ve San Francisco'da Türk folklor gösterileri, bomba konmasi yüzünden iptal edildi.
9.    26 Haziran l98l'de Los Angeles'ta Swiss Banking Corp. ofisi önünde bomba  patladi. (6 Haziran Örgütü)
lO. 2O Agustos l98l'de Los Angeles'ta Isviçre Hassas Aletler ofisi bombalandi. (6 Haziran Örgütü)
ll. 2O Kasim l98l'de Los Angeles'ta Türk Baskonsolosu agir yaralandi. (JCAG)
   
l2. l3 Ocak l982'de Toronto'da Türk Baskonsoloslugu bombalandi ve agir hasar gördü. (ASALA)
l3. 28 Ocak l982'de Türk Baskonsolosu Kemal Arikan arabasiyla isine giderken 2 terörist tarafindan suikasta kurban gitti. Hampig Sasunyan müebbet hapse mahkum oldu.
l4. lO Mart l982'de Massachusetts'te Türkiye Fahri Konsolosu Orhan Gündüz'e ait hediye dükkani bombayla uçuruldu. (JCAG)
l5. Orhan Gündüz 2 ay sonra 4 Mayis l982'de öldürüldü. Katili yakalanamadi.
l6. 8 Nisan l982'de Ottowa Ticaret Atasesi Kani Güngör apartmaninin garajinda agir yaralandi. (ASALA)
l7. l8 Mayis l982'de, Toronto'da Ermenilerden topladiklari haraçlari ülke disina kaçirmaya çalisan 4 kisi yakalandi.
l8. l8 Mayis l982'de Tampa, Florida'da Türk Fahri Baskonsolosu Nasuh Karahan bürosunda saldiriya ugradi.
l9. 26 Mayis l982'de Los Angeles'da Swiss Banking Corp.un bürosu bombalandi. (ASALA)
2O. 3O Mayis l982'de Los Angeles'da Air Canada kargo ofisine bomba koymaya çalisan 3 ASALA üyesi yakalandi.
2l. 27 Agustos l982'de Ottowa'da Askeri Atase Atilla Altikat arabasinda suikasta kurban gitti. (JCAG)
22. 26 Ekim l982'de Los Angeles'da, Filedilfiya Fahri Konsoloslugunu bombalamaya hazirlanan 5 Ermeni teröristi yakalandi.
23. 2l   Ocak  l982'de   Anaheim,   Kaliforniya'da   bir  Ermen firininda   9  adet  boru bombasina el kondu.
24. 29 Mart l984'de Los Angeles'ta ARA Türk Olimpiyat Takimina tehdit mektuplari gönderdi.
25. l2 Mart l985'te Ottowa'da silahli 3 terörist Türk Büyükelçiligi'ni basarak Kanadali güvenlik elemanini öldürdü, Büyükelçi Coskun Kirca'yi agir yaraladi, esi ve kizini rehin aldi. (ARA)
Olaylar yalniz Amerika'da cereyan etmedi; Ermeni teröristler tüm dünyada 7l kisiyi öldürüp 387 kisiyi yaraladilar. Böylesine yaygin ve örgütlü terör kampanyasini kim yönetiyor? Faturalari kim ödüyor? Teröristleri kim egitiyor? Uygar dünyada yapilan bu haksiz,  kahpece saldirilar  konusunda  Gregoryen Ermeni  Kilisesi  neden sessizligini
   
koruyor, tel'in etmiyor? Böyle Hiristiyanlik mi olur? Isa nefret ve  intikam ögütlememisti bize. Ermenistan hükümeti bu insanlik suçunu durdurmak için neden hiç çaba göstermiyor, aksine terör ve cinayeti alttan alttan desteliyor? Sadaka toplamak için bütün dünyaya adam göndermeyi biliyor da, terörü durdurmayi bilemiyor mu?
Amerika'daki Ermeni nefret vakalarinin hepsinin Amerikali Ermenilerin yogun halde yasadiklari bölgelerde cereyan ettigini okurlar fark etmistir. Bu etnik toplumlar neden sessiz kaliyor?
Ermeni teröristler Amerikan topraklarinda bu saldirilari gerçeklestirirken Amerikan hükümeti neden bu ufacik ülkeye milyarlarca dolar yardim yapiyor? Amerikan Kilise gruplari neden sözde “Hiristiyan Insani Yardimi”na milyonlarca dolar pompalamayi sürdürüyor?
l92O'de kursaklarinda kalan “Türk Ermenistani'ni” “Birlesik Ermenistan”a dönüstürme hevesiyle Ermenistan'in Türkiye'ye saldirmasi, bugün bile hiç eksilmeyen tehlikedir. Rusya'nin Ermenistan'la anlasmasi oldugundan bu haydutlar güruhuna arka çikmak zorunda kalacaktir. Böyle bir durumda Amerika, bir NATO üyesi olan Türkiye'nin yardimina kosmak zorunda kalacaktir.
Ermeniler, hem Türk, hem Ermeni üyelerle bir “Uzlasma Komisyonu” kurulmasini önermislerdir. Ancak Ermeni gelenegi burada da uygulaniyor ve Türkler Ermenilerin yaptigi kötülükler hakkinda konusamiyorlar; Ermenilerin uydurma masallarini kabul etmek zorundalar.
8 Agustos 2OOl tarihli “Turkish Times” gazetesinde “Uzlasma Komisyonu”na iliskin genis bir haber yayinlandi. Komisyon üyelerinin ortak açiklamasinda söyle deniyordu: “Hepimiz, bu komisyonun bir soykirim olup olmadiginin tespitine yönelik olmamasinda hemfikiriz. Uluslararasi toplum ve biz, bunun (soykirim) tartisilmaz bir gerçek oldugunu zaten kabul etmis bulunuyoruz ve bu gerçek, görüsmelerimizin temelini olusturacaktir.” Bu inanilmaz bir tutum. Kimseden resmi onay almamis, kerameti kendinden menkul bu sözde komisyonun Ermenilerce olusturulan gündemine bir bakin:
l. Amerikan hükümetinin l9l5 soykirimini tanimasini ve Türklere tazminat ödetmeyi saglamak,
2.    Türk toplumunu ve liderlerini soykirim olduguna ve bunu itiraf etmenin Türkiye'nin menfaatine olacagina ikna etmek,
3.    Atalarinin l9l5'te soykirim yaptigini biliyorlar mi diye Türk okul çocuklarini düzenli biçimde sinavdan geçirmek,
4.    Türkler bu komisyonun bu direktiflerini kabul etmezlerse Türk hükümetini ve halkini “çagdas uygar uluslarin normlarina uygun davranmaya hazir degil”  seklinde yaftalamak.
   
Komisyonun Türk üyelerinden Özdem Sanberk “niyetimiz gerçegin ne oldugunu bulmak degil, gelecek için yeni ufuklar açmak ve karsilikli anlasmayi güçlendirmektir” diyor. Baska bir üye, Ilter Türkmen, “komisyonun görevi tarihi bir yargida bulunmak degildir” diyor.
Ancak bu Amerikali gözlemcinin bakis açisi tamamen farkli. Herseyden önce, nasil  olur da Türkler oturup böyle bir konuyu yalnizca Ermenilerin olusturdugu gündemle konusmayi kabul ederler, bu yazarin akli havsalasi almiyor. “Uzlasma”, bir noktada bulusmasi gereken iki tarafin varligina isaret eder. Ermeniler kendi taleplerini çok iyi ortaya koymuslardir. Simdi, “uzlasma” için Ermenilerin ne yapmasi gerektigini söyleme sirasi Türklere gelmistir. 
 
Bence Türk tarafi Ermenilerden sunlari itiraf ve  kabul etmelerini istemelidir:
l. Osmanli Imparatorlugu'nu çökertmek için 3O yil boyunca silahli mücadele verdiklerini,
2.    Nüfus çogunlugunu olusturmadiklari halde Müslüman topraklarini ele geçirmek  için Rus kuvvetleriyle is birligi yaparak Osmanli Imparatorlugu'na ihanet ettiklerini,
3.    Osmanli Imparatorlugu'nun kendini savunmaya ve Ruslara yardim ettikleri gerekçesiyle savas hatti arkasindaki bütün Ermenileri tehcire yasal hakki oldugunu (Amerika da ayni gerekçeyle II. Dünya Savasi'nin basinda Bati kiyisindaki  Amerikali Japonlari iç bölgelerdeki tecrit kamplarina göndermisti.)
4. l9l5 öncesinde ve sonrasinda çatisma bölgesindeki Türkleri katlettiklerini – bu savasin Ermenilerin iddia ettigi gibi tek tarafli olmayip hem Ermenilerin hem Türklerin hayatlariyla korkunç bir bedel ödedigini,
5.    Osmanli döneminde oldugu gibi günümüz Türkiye'sinde de her dinde, tam bir özgürlükle ibadet edildigi halde Ermenistan'da resmi Gregoryen Kilisesi disinda hiçbir din ve mezhebe izin verilmedigini, Türkiye'deki pek çok Ermeni kilisesine karsilik Ermenistan da tek bir cami olmadigini,
6.    l8OO'lerin ortalarindan beri Müslümanlara eziyet ve terör uygulamayi sürdürdüklerini,
7. Bu uygulamayi Ermeni kilisesinin de tasvip ettigini.
Ermeni hükümeti l9l9'da Paris Baris Komisyonu önünde uzun ve duygusal bir sunum yaparak Osmanlilardan “tazminat” taleplerini ortaya koymustu. Baris Konferansi, sistematik kitlesel cinayet de dahil olmak üzere bütün ithamlari dinleyip delilleri degerlendirdikten sonra “Hayir” demis ve “Sifir” vermisti. Ve bu konu da l9l9'da kapanmisti.
   
Ermeniler artik gerçegi kabul etmeli ve bu konunun l9l9'da kapandigini, bir daha hiç söz edilmemesi gerektigini kamuoyuna açiklamalidirlar.
Ankara'daki Ingiliz Büyükelçiligi'nin 23 Haziran 2OOl tarihli basin bildirisinden:
 “O günün Ingiliz hükümeti ve daha sonraki hükümetler l9l5-l9l6 katliamlarini korkunç bir trajedi olarak görmüslerdir. Her iki tarafta da can kaybi oldugundan bu konudaki yogun duygulari anliyoruz. Ancak olaylarin, l948 Birlesmis Milletler Soykirim Konvansiyonu'nda spesifik tanimi yapilan `soykirim' kapsaminda yorumlanmasi gerektigine inanmiyoruz. Hükümetimiz, daha önceki Ingiliz hükümetleri gibi delilleri incelemis ve bizi bu olaylarin soykirim olarak tanimlanmasina ikna etmeye yetecek derecede kesin olmadigi yargisina varmistir. Zaten l948 Birlesmis Milletler Soykirim Konvansiyonu uygulamada geriye dönük (retrospektif) islememektedir. l9l5-l9l6'da Dogu Anadolu'daki olaylarin yorumu halen tarihçiler arasinda bir tartisma konusudur.”
Ermenilerin kendilerinin soykirim uygulayip uygulamadigi hakkinda son sözü neden Ruslara birakmayalim? Bugün Moskova'daki Rus arsivlerinde bulunan yüzlerce dosyadan üç Rus subayinin ifadelerini koyalim. Bu ifadeler, Ermenilerin 2O. yüzyilin ilk soykirimini gerçeklestirdigini hiç kuskuya yer birakmayacak sekilde kanitlamaktadir. I. Dünya Savasi'nin basinda Osmanli topraklarini isgal eden Rus ordusu komutani General Odishe Liyetze:
 Yarbay Griyaznof'un resmi raporundan:
Erzurum ve Deveboynu komutani Yarbay Tverdokhleboff:
   
Öyleyse bugünkü Ermeniler atalarinin bu dehsetini nasil olur da utanmadan inkar ederler? Nasil olur da asla gerçeklesmemis olan “l9l5 Ermeni katliami” için Türk hükümetinin özür dilemesini isterler? Asla gerçeklesmemis bir sey adina nasil olur da soykirim müzesi ve aniti dikerler?
Bütün bu gerçekler isiginda Hiristiyanlar kendilerine sormalidirlar: milyarlarca vergi dolarlarinin Ermenistan'a gönderilmesine devam edilsin mi? Ermeniler Kongre üyelerini satin almak veya etkilemek için seçimlerde l4 milyon $ harcadilar diye Amerika Azerbaycan'a ayirimciligi sürdürsün mü?
Ermeniler Müslümanlari temizlemeyi hiç araliksiz sürdürüyorlar (bugün için Azerbaycan'da). Uygar dünyada bu tür bir davranisin yeri yoktur ve Amerika bu terörist ülkeye sadaka vermeyi kesmelidir.
ll Eylül 2OOl tarihini – asiri dinci Müslümanlarin New York ve Washington'a saldirdigi günü – her Amerikali sonsuza dek hatirlayacak. Amerikalilar, Orta Dogunun bazi bölgelerinde yapilan kutlamalari da unutmayacak.
Birçok Amerikali soruyor, “Müslümanlar neden ABD'den nefret ediyor?” diye. Ne yazik ki Müslümanlarin Amerikalilardan hoslanmamasinin sebebi var. Bu kitap, bu sebeplerden birini belgeliyor. Hatta kitabin adi “Müslümanlarin Amerikalilardan nefret etmesinin hakli bir sebebi” de olabilirdi.
Ancak Türkler, %97 Müslüman olmalarina ragmen, ABD'den nefret edenlerin görüsünü paylasmamaktadir. Dünyadaki tek demokratik Müslüman ülke olan Türkiye, Hiristiyanlik tarihi açisindan da dünyanin en önemli ikinci ülkesidir. Dolayisiyla, küçücük bir Ermeni-Amerikali grubun ABD'de Türkiye'ye karsi nefret kampanyasi yürütmesi bir trajedidir. Bu küçük grup, 3O küsur eyalet meclisine, l9l5 soykirimi iddiasiyla Türkiye'ye saldiran kararlar aldirmayi basarmistir.
Ben, Ermeni-Amerikalilarin l5O yillik “tarihi” anavatanlarina hem Türklerden, hem Amerikalilardan mega-dolarlar kopartmak amaciyla uyduruk hikayeler yaydigini gösteren kanitlar buldum. Bu kitap birçogu ermeni kaynaklarindan olmak üzere tarihi belgelere dayanmaktadir. Kimin dogru söyledigine, kimin kendi bencil çikarlari için masallar uydurup yaydigina kendilerinin karar vermesi için, Amerikali Hiristiyanlari tüm kayitlari incelemeye davet ediyorum.
ll Eylül'de olanlardan sonra Müslüman dünyasiyla mümkün oldugu kadar siki baglar olusturmamiz çok önemlidir. Hiristiyan oldugunu iddia etse bile Ermenistan gibi terörist bir devleti desteklemeye devam etmenin bir anlami yoktur.
Kongrenin, kendilerine Ermeni diyen küçük fakat yaygaraci bir grubun siyasi baskisina boyun egmesi dogru degildir. Bu küçük devletin l9l8'den bu yana baslica ihracati terör, baslica ithalati tüm dünyadaki Hiristiyanlardan dis yardim olmustur.
   
Ben Azeri, Gürcü veya Türk degilim. Ben Ermeni degilim. Ben, Iskoç atalari l686'da Amerika'ya gelmis bir Iskoç-Amerikaliyim. Güneyliyim, baptistim ve bir vergi mükellefiyim. Kitabi yazmak için Washington, Roma, Paris, Londra, Moskova ve Istanbul'da yogun arastirmalar yaptim. Ermenistan'da da arastirma yapmak isterdim ama onlarin arsivleri kamuya açik degil. Baskent Erivan'daki ve Devrimci Ermeni Federasyonu'nun Boston bürosundaki dosyalar hala arastirmacilara ve kamuya kapali. Ne sakliyorlar? Devrimci Ermeni Federasyonu'nun (Dasnaksutyun) merkezi neden ABD'de?
Bazi Amerikan vatandaslari Ermenistan'i arastirip bulgularini yayinladilar ancak bu kisilerin hepsi Ermeni terör kampanyalarinin hedefi oldu. Yürürlükteki Ermeni tutumuna göre kendileriyle ayni fikirde olmayan herkesi ölümle tehdit etmek mubah sayiliyor.
Bu kitabin yayinlanacagi açiklaninca daha kitap piyasaya çikmadan Amerikan Ermeni Meclisi'nin zalimce saldirisina maruz kaldim. Bu meclis, merkezi Washington'da bulunan mega-milyon dolarlik bir menfaat lobisi. 4O-5O kisilik profesyonel kadroya sahip. Bu özel çikarli ermeni lobi örgütünün tek amaci, becerebildikleri kadar  Amerikan vergi mükellefi dolarlarini Ermenistan için koparmak. Bu da, son lO yilda,  l,5 milyar $'a ulasti.
Türkiye II. Dünya Savasi'ndan beri Amerika'nin gerçek ve sadik bir dostu ve ortagi olmustur. Türkler Kore'de, Körfez Savasi'nda ve digerlerinde Amerikan Birlikleriyle yan yana savastilar. Ermenistan neredeydi? Her seferinde karsi tarafta.
Bütün okurlardan kitabi önyargisiz bir zihniyetle okumalarini rica ediyorum. Okur gerçegi gördükten sonra, Isa adina Müslüman dünyasina yapilan muazzam haksizligi düzeltmek için ne yapacagina kendi karar verecektir. 
 

Benzer Kitaplar