Dünyanin bilinen ilk ask mektubu bu cografyada yazildi
Ask insanogluna
insan oldugunu hissettiren hayat boyu tadabilecegi en güzel ve tarifsiz bir duygu… Bu Askin Sonunda mutluluk da olsa, aci da olsa...
Ask bir süreligine
dünyadaki
her seyi güzellestiren,
en önemlisi
de iki insani
tek ve bambaska bir insana dönüstüren muhtesem bir duygu…
Ask!
Sen nelere kadirsin, olmazi olduran Asli ugruna
Ferhat’a daglari delme gücü veren, Leyla Ugruna Mecnun olma olgusu veren Ask…
Iste
insanligin ilk gününden bugüne kadar üzerine sayisiz söz söylenmis
olan bu benzersiz duyguyu, yüzyillarca sözle, yaziyla; siirle,
mektupla sevdiklerine tarif etmeye çalisti insanlar…
Bu sözlerin bazilari sadece sevilene özel kaldi; bazilari ise tüm dünya âsiklarina ilham verdi. Simdi sorsak, ilk akliniza gelen ünlü ask
mektubu hangisi diye; hemen herkesin verecek bir cevabi mutlaka vardir. Peki ya, dünyada yazilmis ilk ask mektubu, acaba kim tarafindan; nasil biri için yazildi?
DÜNYANIN ILK ASK MEKTUBU & SIIRI
4500
sene önce Sümer’li güzel bir Rahibenin Kral’ina çivi yazisiyla yazdigi
Dünya’nin ilk ask mektubu/siiri,
yillardir
“Istanbul
Arkeoloji Müzesi’nde
sergileniyor…
Philadelphia
Üniversitesi profesörlerinden Hilprecht, 1889 - 1900 yillari arasinda
Mezopotamya’nin Niffer Vadisi’nde bir kazi yapti. O yillarda burasi Osmanli Imparatorlugu’nun
bir parçasi
idi. Bu arada topraktan çikarilan önemli
bir vesika, içeriginin
ne oldugu bilinmeyen çivi yazisi ile yazilmis diger
binlerce levha ile birlikte, kazi yapilan yerin sahibi olan Osmanli Hükümeti’ne
teslim edildi.
70
bin levhanin içine sikismis
bulunan bu tarihi vesikayi; 58 yil
sonra, ABD’li Samuel Noah Kramer okudu ve ayni dönemde
dünyaca ünlü Sümerolog
Muazzez Çig
ve Hatice Kizilay tarafindan Türkçe’ye çevrildi.
Bu
tas levha üzerindeki
yazinin
ne anlam içerdigi
çözülünce, uzmanlar hayretler içinde kaldilar. Çünkü bu tas
levha, dünyanin
ilk ask mektubuydu. Hem de Sümer Medeniyeti’nin en büyük
kral ve kraliçesinin askini anlatan bir mektup…
Milattan
önce 2300 - 2500 yillari arasinda Mezopotamya’da yasayan ve sahane bir güzellige
sahip olan Enlil adinda
Sümerli bir rahibe, Kral Su-Sin’e âsikti.
Sümerlilerin yeni sene bayraminda, tesadüfen kralin gözüne çarparak
onunla evlenmege
muvaffak oldu. Evlendigi
gün de ask
atesi ile sevgilisi krala bir siir yazdi. Gerçek
sevginin sembolü olan siir
sarayda o kadar begenildi
ki, daha sonra o devrin en ünlü musiki üstatlari
tarafindan bestelendi ve kisa zamanda halk arasina kadar yayilarak ebedilesti…
Diger
bir inanisa
göre de; Sümer
inancina göre, topragin bereketini ve topragin
verimli olmasini saglamak amaciyla, Kral’in yilda bir kez Bereket ve Ask Tanriçasi Enlil yerine bir rahibe ile
evlenmesi kutsal bir görevdi.
Bu siir de büyük
bir olasilikla
Kral Susin için
seçilmis
bir gelin tarafindan yeni yil bayramini
kutlama töreninde söylenmek üzere kaleme alinmisti
ve ziyafetlerde, sölenlerde müzik, sarki ve dans esliginde
söyleniyordu.
Askini taslara
kazitan güzel
rahibe Enlil mektubunda söyle yaziyor:
Güveyi, kalbimin sevgilisi,
Senin güzelligin fazladir, bal gibi tatli
Beni büyüledin,
Senin önünde titreyerek
durayim,
Güveyi, seni oksayayim,
Benim kiymetli oksayisim baldan hostur,
Bagisla bana oksayislarini,
Benim beyim,
Benim beyim bayginligim,
Enlil’in kalbini memnun eden
Su-Sin’im,
Bagisla bana oksayislarini.
ASKTA KALIN ...