Atatürk
döneminde (1924 ve 1930 yillari arasinda) iki defa çok partili demokratik
yasama geçmeyi deneyen Türkiye bu konuda basarisiz olunca, özellikle 1930’dan
sonra iktidari elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Partisi devletle özdeslesmisti.
II. Dünya savasi sonrasiysa fasizmin yenilgisiyle dünyada tek partili rejimler
Batinin gözüne batmaya baslamisti.
Inönü, 19
Mayis 1945 Gençlik Bayrami konusmasinda ve TBMM’de yaptigi konusmalarla yeni
parti kurulmasindan yana konusma yapti. Ilk olarak Nuri DEMIRAG 7 Temmuz 1946’
da Milli Kalkinma Partisi’ni (MKP) kurdu. Inönü’yse MKP’yi ciddi bir rakip
olarak görmüyor ancak, yeni kurulacak partinin CHP bünyesindeki rejimi
tehlikeye atmayacak kisiler tarafindan kurulmasi taraftariydi. Bayar’la Inönü
arasinda yapilan görüsmenin ardindan mutabakata varildi ve 7 Ocak 1946’da DP
kuruldu. Türkiye’nin çok partili hayata geçmesinde Ismet Inönü’nün payi
büyüktür. Parti programinda liberalizmi savunan DP, CHP programina çok
benzemekteydi. CHP’nin alti okundan sadece laiklik ve devletçilik ilkelerinde
yorum farklari mevcuttu. DP kurulduktan sonra yapilan yerel seçilere katilmadi.
MKP ise seçimlerin saibeli oldugu gerekçesiyle seçim günü çekildigini açikladi.
CHP, iki yil sonra yapilmasi gereken seçimi kendisinin çogunlukta oldugu meclis
karariyla erkene aldi. Yeterince örgütlenemeyen DP için seçim karari çok
erkendi. DP bu seçimde yalnizca 54 milletvekili çikarabildi. Tek dereceli seçim
sistemi, gizli oy açik sayim esasi ve yargi güvencesi getirilen 14 Mayis 1950
seçimleri CHP için tam bir yikim oldu. Iki partinin arasinda oylarinin sayi
farki olmamasina ragmen çogunluk sistemi nedeniyle CHP 69 milletvekili çikarirken
DP 408 milletvekili çikardi. Bu sonuç 27 yillik tek parti döneminin sonuydu. Bu
seçim sonucu birtakim çevrelerce iradeyi kansiz bir biçimde yeni partiye birakmasi
sebebiyle “beyaz devrim” olarak nitelenirken, bazi çevreler Atatürk ilke ve
inkilâplarindan ödün verildigi ve bazi gerici çevrelerin odak noktasi olmasi
gerekçesiyle “karsi devrim” sürecinin baslangici olarak kabul görmüstür. Seçim
sonucu batida sempatiyle karsilandi. DP döneminde Basin ve özel girisime destek
veren uygulamalar yapildi. CHP dönemine nazaran dinci-tutucu kesimleri ve
isçileri memnun edecek yasalar çikarildi. Kazanan partinin daima egemen göç
oldugu savunuldugu, buna örnek olarak DP’ye oy vermeyen Kirsehir ilçe yapildi.
Bu dönemde iktisadi alana canlilik geldi ancak yabanci sermayenin ülkeye girisi
ve dis borçlanma artti. Dis politikada Türkiye NATO’ya girdi.
Darbeden
önce muhalefetle iktidarin arasi çok açilmisti. Bu süreç içerisinde Basbakan
Adnan MENDERES birçok kez cumhurbaskanina istifasini sundu fakat Celal BAYAR
kabul etmedi. Ülke basta ögrenci olaylari olmak üzere çok karismisti. Asker
darbe sinyali verirken Ingiliz büyükelçisi hükümete darbe olabilecegini rapor
etti.
Nihayetinde
27 Mayis 1960 sabahi Türkiye, müdahaleyi Albay Alparslan TÜRKES’IN tok sesiyle
ögrendi. Darbe günü Polis teskilâtinin silahlari toplandi ve Hemen hemen tüm polis
amirliklerine subaylar geçirildi. Darbe günü basinda ve askerler arasinda;
Menderes Eskisehir’de tutuklandiginda DP ileri gelenlerinin 12 uçak dolusu para
ve mücevheratla Avrupa’ya kaçmak üzereyken yakalandiklari, Samet Agaoglu Edirne’de
çoban kiliginda siniri geçerken yakalandigi, Harp Okulu imha plani bulundugu,
ögrencilerin üstüne asfalt döküldügü, Kars ve Ardahan’in Ruslara satildigi
haberleri dolaniyordu. Ege gazetesinde DP’nin kelimeyi sehadeti, eshedü enne
Menderes ya resulü Allah olarak degistireceklerine dair haber yapilmisti. Darbe
basarili olunca her yerden sikâyet ve ihbar yagdi. Ankara Harp Okulu’na
yüzlerce kisi tutuklanarak getirildi. Askerler milletvekillerini toplamaya
basladiklarinda en büyük yardimcilari CHP’lilerdi.
Celal
BAYAR’in tutuklanmasi; Harp Okulundan gelen tanklar köskü kusatti. Bir grup
subay Bayar’i teslim almak için köske girdi. Bayar ayakta; silahini askere
dogrultmustu. General Burhanettin ULUÇ milletin ve ordunun Bayar’i
istemedigini söyledi. Bayar gayet sert bir sekilde ben milli irade ile
geldim, beni götüremezsiniz dedi.
Sonrasinda askerlere dogrulttugu silahini sakagina dayadigi sirada askerler
müdahale ederek Celal BAYAR’IN intihar etmesini engellediler. Böylece 27
Mayis’a karsi gerçeklesen ilk ve son direnis kirilmisti.
Adnan
MENDERES’in tutuklanmasi; Menderes müdahaleyi Eskisehir’deyken ögrendi. Sehirden
ayrilmaya karar verdi. Durumu haber alan Eskisehir’de görevli ihtilalcilerden
olan Kurmay Albay Muhsin BATUR, basbakan ve kafilesinin nereye gittiklerini
ögrenmek için uçaklar kaldirdi. Menderes, Kütahya’nin girisinde vali ve askeri
birlikler tarafindan karsilandi ve Muhsin BATUR gelince tutuklandi.
Birçok
bakanlari, milletvekilleri, belediye baskanlari, valiler, emniyet müdürleri
tutuklanarak Harp okuluna getirildi. Hapishanede askerlerin tacizine
dayanamayan Içisleri Bakani Namik GEDIK’IN ilk intihar eden oldu. Vekiller 5
ile 17 Haziran arasinda uçaklarla Yassiada’ya tasindilar. Vekiller
götürülerken askerlerden hakaret ve darp görmüslerdi. Milletvekilleri sabah saat yedide kalkmak zorundaydilar. Kahvalti
saat 7.30 ile 8 arasindaydi. Bir yerden bir yere götürülürlerken tek sira
halinde götürülüyorlardi ve tutuklular birbirleriyle konusturulmuyorlardi.
Sirayi bozani görevli askerler tekme tokat döverlerdi. Hapishanede günde yarim
saat havalandirmaya çikarilirlardi. Haftada bir kaz hamam günleri vardi.
Bakanlar 3 ay havalandirmaya çikarilmadilar. Zamanlarini kitap okuyarak ve
yabanci dil çalisarak geçiriyorlardi. Aileleri ile mektuplasarak
haberlesiyorlardi. Ilk basta gazete, radyo serbestti. Daha sonra yasaklandi.
Siyasi konularla alakali merak ettiklerinin sansürden kurtarmak için
mektuplarda sifreler koymaya çalisiyorlardi. Tutuklular birbiriyle konusmalari
yasak oldugu için kurye olarak bir kediyi kullaniyorlardi. Tutuklular
Yassiada’ya gelislerinden yedi ay sonra Aralik 1960’ta aileleriyle
görüsebilmislerdi.
Konya
Valisi Cemil KELESOGLU aldigi bir mektupta emekliye sevk edildigini ögrendi ve
hükümettekilerle birlikte ayni cezayi alacagini ögrenince bu durumu
kaldiramadi. Tuvalette iki bilegini jilet ile keserek intihar etti. Bunun üzerine askerler aramalari arttirdi. Hatira
yazmak, biçak, jilet, makas vs. gibi kesici bir sey veya aspirin, uyku hapi
gibi herhangi bir ilaç bulundurmak yasakti.
Celal
BAYAR, Yassiada sakinleri arasinda en az konusaniydi. Bayar’in odasinda sürekli
bir nöbetçi tegmen bulunuyordu. Tutuklularin hirpalandiklarina dair kamuoyunda çikan
söylentiler üzerine ihtilal yönetimi tutuklularin adaya nasil getirildigini ve
adada hangi sartlarda kaldiklarini göstermek için bir film yapilmasina karar
verdiler. Celal BAYAR bu filmde figüran olmayi kabullenememisti, filmde
anlatilanlar Yassiada’nin gerçek yüzü degildi. 15 Eylül 1960 aksami banyoda
kemerini ele alarak bogulup ölecegini düsündügü kismi ölçüp delik açmis, ardindan
bogazina geçirerek intihar girisiminde bulundu. Görevliler banyodan gelen
sesler üzerine durumu fark ettiler ve Bayar’i kurtardilar.
Disisleri
Bakani Fatin Rüstü ZORLU yemek sirasina geç kaldigi için görevli subay
tarafindan darp edildi. Milletvekili
Necla TEKINEL, Yassiada’ya hamileyken getirilmisti. 26 Ocak 1961 aksami dogum
sancisi tutan TEKINEL, bir erkek çocugu dünyaya getirdi ve adini Mehmet koydu.
Bumin
YAMANOGLU’NUN anlatimina göre Tarik GÜRYAY, kendisinden Adnan MENDERES ve Celal
BAYAR’in aleyhine ifade vermesini istedi. Reddettiginde, Yamanoglu’nun
ayaklarini tüfege baglayarak falakaya yatirdi, vücudunda sigara söndürdü ve gece
yarisi bir halata baglanarak denize dogru bas asagi sallandirildi.
DP’liler
hakkinda uzun yillardir devlet nüfuzunu kullanarak haksiz kazançlar ile asiri
kazanç elde ettikleri iddia edilmekteydi. Darbeyi yapanlar milletvekillerinin,
belediye baskanlarinin varliklarini incelemeye altina aldilar. Evlerine dahi
gidip incelemeler yapiyorlardi.
Sorgulamalar
esnasinda çok fazla darp uyguluyorlardi. Baski altinda tutmak için isikli odaya
diye bir yerde asiri isiga maruz birakiyorlardi. 27 Nisan ögrenci olaylari
nedeniyle sorgulanan ve isikli odaya alinanlardan biri de Istanbul Emniyet
Müdürü Faruk OKTAY’di. Yedigi asiri dayaklara daha fazla dayanamayan Oktay
hapishanede can vermisti.
DP
iktidarinin, antidemokratik icraat yapmak, kanun çikarmak ve diktatör bir yönetime
dogru gitmekle suçluyordu. Ihtilal yönetimi, Temmuz ayinda, 15 sayili Geçici
Kanunla, Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesinde degisiklik yaparak tüm milletvekillerinin
mahkumiyetine yol açti. 65 yasini dolduranlarin idam cezalarini müebbet hapse
çeviren 56. madde kaldirildi. Bu kanun degisikliginin sebebi Celal BAYAR’di. Idam
kararlarinin infazi MBK’ nin onamasina birakildi. Mahkemede önce dinleyiciler
sonra tutuklular içeri alindi. Sirasiyla, önce Bayar ve Menderes, ardindan
bakanlar, Meclis baskani ve baskanvekilleri, Tahkikat Komisyonu önergesi
verenler, Tahkikat Komisyonu üyeleri içeri alindi. Celal Bayar ve Adnan
Menderes en öne oturtuldu. Daha sonra bakan ve milletvekilleri de protokol sirasina
göre oturtuldu. Durusma hazirligi, ada komutani
tarafindan bir birligin askeri teftise hazirlanmasi titizligiyle yapiliyordu.
Çamasirlar tertemiz yikaniyor, gömlekler, elbiseler itinayla ütüleniyordu. Bu
arada, durusma günlerinde mutlaka tiras olunmasi, tuvaletimize dikkat gösterilmesi
sikica tembih ediliyordu. Tüm mal varliklarinin dondurulmasina ragmen avukat
masraflari için çok fazla ücretler isteniyordu. 1960 yilinin Ekim ayinda Bati
Almanya’dan ve Isviçre’den bir grup avukat, Türk meslektaslarina ve
Türkiye’deki askeri yönetime yolladiklari 28 sayfalik brosürde Yassiada
saniklarinin avukatligini üstlerine almak istediklerini söylediler.
Saatlerce
okunan kararnamede kisaca iktidarin anayasayi çigneme tesebbüsüne 1953 yilinin
son ayinda Halk Partisi mallarinin alinmasiyla baslandigini, bunu Kirsehir’in
DP’ye oy vermemesi sebebiyle ilçe haline getirildigini, hakimler teminatinin ve
mahkeme bagimsizliginin ihlâl edildigi, Gösteri ve Yürüyüsler Kanunu’nun tek tarafli
olarak kullanilarak vatandaslarin kanun karsisindaki esitlik prensibinin ve
anayasanin teminat ve himayesinde olan can, mal ve seyahat özgürlügünün ihlal
edildigini, olaganüstü yetkilerle donatilan Tahkikat Komisyonu ile anayasanin
çignendigini ve DP’nin diktatörlüge dogru gittigini belirtti. Uzun kararname
okunurken Agri Milletvekili Seref SARAÇOGLU bayildi. Sonra Mahkeme Baskani
Basol saniklara bir diyecekleri olup olmadigini soruldu. Menderes, mikrofona
dogru yürüdü. Menderes Yassiada’da kaldigi süre boyunca zayiflamis, yüzü sapsari
olmus, yakindan bakinca seçilebilen çilleri yüzünü tamamen sarmisti. Avukat sayisi
üç ile sinirlandirildi. Saniklara, hâkimin tarafsizlik düsüncesine gölge
düsürecek davranislarindan dolayi reddi hakim hakki taninmadi. Mahkeme
süresince askerler yarim saatte bir nöbet degisimlerini sert bir biçimde
herkesin duyabilecegi ve görebilecegi bir sekilde gerçeklestir ve ada üzerinde
jet uçuslari yaparlardi. Yargilama boyunca milletvekillerinin aleyhine
çikarilan sahitler uzun uzun konusturuluyorlar. Lehine çikan taniklar ya çok
az konusturuluyor veya sözleri sik sik kesilerek azarlanirlardi. 1068 tanik
dinlendi. Bunlarin çok azi DP lehinde ifadeler kullandi. Taniklar arasinda
Menderes’in aklandigi tek dava olan Bebek Davasi’nda opera sanatçisi,
Menderes’in sevgilisi Ayhan Aydan’in tanikligi ve savcinin “talihi vesikalar”
yazan bir zarfin içinden çikarip kameralara dogru salladigi bir kadin külotu,
Türk hukuk ve siyasi tarihi acisindan utanç verici bir aniydi.
Adnan
MENDERES’in durusmalardaki hal ve tavirlarini Samet AGAOGLU söyle
anlatmaktadir: Ümitsizligin kistigi sesi, yenilmis
olmanin soldurdugu bakislari ile yine gölge bir hayal gibi kaderin ona nasip
kildigi akibete katlanmak için bu huzurdan ayrildi. Mesru olmayan çocugunu
öldürmekten vatana hiyanete kadar kendisine reva görülen her davada ne durusu,
ne sesi degisiyordu. En yakin bildigi arkadaslarindan yedigi hançerler de, hiç
ummadiklarindan gördügü vefa ve mertlik jestleri de onun sararmis yüzüne en
ufak bir renk farki getirmezdi. Kurumus dudaklarinin belli belirsiz
gülümsemelerle islandigi ancak birkaç defa görülebilmisti.
Kararlar
açiklanmadan önce tutuklular Yassiada’da aileleriyle son kez görüstürüldüler.
Aileler Yassiada’ya askeri nizam içinde aramalardan geçerek girdiler. Ailelerin
bindigi vapurun alti balik adamlar tarafindan aranmisti. Görüsmeye çok kisa izini
verildi. Kararlarin açiklanacagi 15 Eylül 1961 Cuma günü, Adnan MENDERES
durusmalarin genel gidisinden, duydugu sikintilarin etkisiyle ve kendisine idam
cezasinin verilecegini düsünmesi nedenleriyle intihar etmeye karar vermisti.
Yassiada’daki ilk gününden beri sürekli olarak kullanma ihtiyaci duydugu
Equanil isimli sakinlestirici ve uyumayi kolaylastirici ilaçlari nöbetçi
gözetiminde içerken, bazen bunlari dilinin altinda tutarak sanki içiyormus gibi
yapiyor ve böylelikle ilaçlari biriktiriyordu. 15 Eylül sabahi tuvalete
kalktiginda biriktirdigi ilaçlari bir seferde içerek intihar etmek istedi.
Durumu fark eden görevli subay doktora götürdü. Menderes’in midesi yikandi.
Karar günü
yani 15 Eylül 1961 günü Yassiada’da o güne kadar çikmayan güzel yemekler çikti.
Karar günü adada olaganüstü önlemler alinmisti. Ada etrafindaki donanmaya ait
gemilerin sayisi arttirildi. Jetler ada üzerinden alçak uçus yapti. Durusma
salonunda subaylarin sayisi arttirildi. Birçok milletvekili kendilerine verilen
hapis cezalarini duyunca bayildilar. Kimi de metanetini korumaya çalisti. Idama
mahkum olan Bayar, Zorlu, Polatkan sogukkanliliklarini korudular. Adnan
MENDERES’inde içinde yer aldigi 16 kisi idam cezasi aldi. 31 kisi müebbet, 402 kisi
4 yil ile 20 yila arasinda degisik cezalara çarptirilirken 135 kisi beraat
etti. Kararlar açiklandiktan sonra ilk önce feribota beraat edenler bindirilmisti.
Idam cezasi alanlar çok kötü hücrelere konuldular. Yabanci ülkeler infazlarin
durdurulmasi için MBK üzerinde baski kurdu. Türkiye’ye aba altindan sopa
gösterdiler. Milletlerarasi Hukukçular Komisyonu Genel
Sekreteri ölüm cezasina çarptirilan affini yazili olarak istedi. Ismet INÖNÜ, Cemal GÜRSEL’e MBK’de okunmasini rica ederek
idamlarin durdurulmasi için mektup yazdi. Tüm çabalara ragmen üç devlet
adaminin idami önlenemedi. MBK içinde yapilan oylamada Menderes, Zorlu ve Polatkan’in
idamlari 9’a karsi 13 oyla kabul edildi.
Fatin Rüstü
ZORLU’nun yüzüne karsi karar okundu ve hücresinden çikarildi. Zorlu, abdest aldi. Idam sehpasina çiktiktan sonra heyecandan
eli titreyen cellâda “Oglum, ne titreyip duruyorsun? Ilmik senin
degil, benim boynuma geçecek” dedi. Sonra “Allah
memleketi korusun, haydi Allahaismarladik!” dedi ve tabureye tekmeyi kendisi atti. Idam
heyeti saat 4.30’da Hasan POLATKAN’in hücresine geldi. Karar yüzüne karsi
okundu. Ibadet etmek istedi. Müsaade ettiler. Sonrasinda daragacina çikarilan
Polatkan’in boynuna yagli ilmek geçirildi ve idam edildi.
Adnan
Menderes’in son sözleri sunlardi; “Hayata veda ettigim su anda devlete ve
millete saadetler diler, karimi ve çocuklarimi sefkatle andigimi bildiririm.
Hiç kirgin degilim.” Elleri
arkadan kelepçelenip üzerine beyaz infaz gömlegi giydirildi. Binadan çikarildi.
Yaninda iki gardiyan ve yol boyunca yirmiser adim arayla askerler dizildi.
Menderes yolda yigildi. Iki subay koluna girerek ayaga kaldirdilar. Idam
sehpasina giderken iki cümle duyuldu: “Hiç küskün degilim, Hiçbir darginlik
duymuyorum” Iskemle itildiginde “Allah!” diye haykirdi. Ardindan kisa süreli yagmur yagdi.
Demokrasiyle
yönetilen bir ülkede halkin iradesiyle basa gelen ve on yil Türkiye’yi yöneten
bir iktidarin üç bakaninin idam edilmesi uluslararasi alanda Türkiye’nin
itibarini oldukça zedelemisti. Türk gazeteleri sansür nedeniyle idami büyük
sütunlarla mansetten vermesinin ardindan seçim agirlikli haberler yaptilar.
Yassiada kararlari ve infazlari dünya kamuoyunda ise üzüntü ve tepki ile
karsilandi.
Hapis
cezasi alan DP milletvekilleri cezalarini çekmek için Kayseri Cezaevine, diger
mahkumlar ise Adana Cezaevi’ne gönderilmisti. Milletvekilleri Kayseri
Cezaevi’ni ve cezaevi müdürünü anilarinda hayirla anmaktadirlar. Müdür Mehmet
Ali KESKINYÜREK ilk is olarak tutuklularin kelepçelerini çikarttirdi ve hücrelere
kadar eslik etti ve “Beyefendiler
bu odalardan hangisini isterseniz yataginizi orada seçersiniz” dedi. Kayseri Cezaevi’nde kalan milletvekillerinin hareketleri
izlenmeye devam ediliyordu. CHP-AP koalisyon hükümetinin kurulmasinin ardindan
cezaevi sartlari daha da iyilestirildi. Koguslar arasinda dolasmak serbest
oldu. Haftada birkaç gün film gösterimi girdi. Kayseri Cezaevi’nde kalan iki milletvekili saglik gerekçesiyle
kaldirildiklari hastaneden firar ettiler. Ömür boyu hapis cezasina çaptirilan
Bolu Milletvekili Resat AKSEMSETTINOGLU Eylül 1962 yilinda hastaligi nedeniyle
kaldirildigi Ankara Numune Hastanesi’nden hava almaya çiktiginda kiyafetlerini
degistirerek kaçti. Türkiye, Interpol araciligi ile
Aksemsettinoglu’mi geri getirmek istedi fakat basaramadi. Yunanistan’in
ardindan Isviçre’ye geçti ve sonrasinda siyasi mülteci olarak Belçika’ya
sigindi. Ayni sekilde hastaneden kaçan bir diger milletvekili Zeki ERATAMAN Yunanistan’a
sigindi.
22 Mart
1963 tarihinde Celal BAYAR saglik sebepleri nedeniyle sartli olarak tahliye
edildi. Bayar çiktiktan sonra evi taslandi. Tedbirler Kanunu uyarinca 28
Mart’ta Celal BAYAR yeniden tutuklandi. Inönü, yaklasan seçimler öncesinde af
sorununun DP’nin halefleri tarafindan seçim malzemesi yapilmamasi için Cumhurbaskani
Cemal GÜRSEL’e af önerisinde bulundu. Kabul edilen af ile 23 DP’li serbest
kaldi.
Idam edilen
üç devlet adaminin mezari 1961 yilinda Imrali’nin Gedikli müteahhidi Kerem
UZUNER tarafindan hayir amaçli yaptirildi. Bu hareketinin ardindan hakkinda
davalar, sorusturmalar açildi. Bir çok hükümet tarafindan Imralida bulunan
cenazeleri nakletmek istediyse de 1990 yili ANAP hükümeti dönemine kadar bu
gerçeklesmedi. Eski Demokrat Partili milletvekillerinin, idam edilen üç devlet
adaminin ailelerinin ve Cumhurbaskani Turgut ÖZAL’in çabalariyla Menderes,
Zorlu ve Polatkan’in naaslari 29 yil sonra 17 Eylül 1990 Pazartesi günü devlet
töreni ve binlerce kalabalik esliginde anit mezara nakledildiler.
DEMOKRAT PARTILILERIN ANILARINDA YASSIADA
SINAN DEMIRBILEK
AKY YAYINLARI
2012 KITAPLARI