Say ki Öldün.
Yalvardin, Yakardin,
Sonra Sana Bir Gün Daha Verildi.
Bugünü o gün bil ve öyle yasa...
Ne kadar uzunca bir zaman akmis ömrümden kagitsiz kalemsiz, zihnimde volta atan kelimeleri dökmeyeli…
Is, ask, es, dost hayatin gailesi derken gündelik islerle ugrasmaktan bir araya getiremedigim klavyem ve Word sayfamla nihayet ve sonunda vuslata ermenin mutlulugu ile ruhuma sinen beni ben yapan yasanmisliklarimdan arta kalanlari gün yüzüne çikarma vakti.
Yitirdikçe anliyormus ya âdemoglu kiymetini iste benimki de tam olarak öyle.
Derdimin dermaninin bende gizli oldugunu anladigim su son günlerimde bulustuk ruhumun aynasi, yorgun, yasli, ayni benim gibi yasama tutunma hirsi ile adeta ‘Agaçlar ayakta ölür.’ sözüne biat etmis bilgisayarimla.
Yazar çizer takimindan olmadigim ve hiç olamayacagim için ne kalem elime yakisti ne kagit dost olabildi bana. Hayatima anlam katan beni benlerden çikarip ben yapan ve ömrümün sonuna kadar yasam pusulam olan kaderimin bana hediye ettigi kalan ömrünü bana yarenlik edecek olan ve adini ‘Karakiz’ koydugum yipranmis tuslari ve hafif safti kaymis Karakiz ile bizim hikâyemiz. Iste bu yüzden elim kalem tutmaz tutsa da adi tükenmez olan ama tükenen kalemlerim olmamali kalemi her bitirdigimde hem kazandigim hem kaybettigim belli olmali.
Sondan baslamak benimki ya da en kiymetlisinden suan bilemiyorum. Zihnimde dansözün kivrak hareketleri gibi oynasan sehvetli bastan çikaran sözcükler sarap kivamina gelmis serseri üzümler bagbozumunda…
Bu süreçte kaybettiklerimin ya da kazandiklarimin hesabini yapabilecek ruhsuz hesap makinalari yok anlayacaginiz. Bugün kaybedilenlerin kazancindan gidiyorum ya iste belki de o listenin en basina yazmaliyim adimi.
Savruluyor bedenim anlatilamayanlar arasinda…
Belki kader belki kaderinde üstünde bir kader ama savruluyorum benim olmayan bu hayatin kaleminin ucunda. Ait olmak kavraminin ne demek oldugunu simdilerde daha iyi anliyorum.
Ait olmak, bir insana, bir mekana ya da bir memlekete ait olmak degil yalnizca. Bir hayata ait olmakmis asil mesele. Mesele bir gönülde kalabilmekmis, mesele bir elmanin diger yarisi olabilecek kadar kurtsuz olabilmekmis. 44 yilin ardindan ilk defa bir tepeden bakarcasina baktigim yasam yolculuguma simdilerde anlam veremiyorum. Tipki Akdeniz bitki örtüsü maki kivamindaymis meger bu evrende yerim.
Ögreniyorum kendimi belki karanliklar içinde bir ates böcegi, belki de kendisine bile faydasi olmayan bir isik. Tamda bu alanda zikzak yaparken benligim de canlanan su söz anlatir belki de beni; ‘Bir insan bilmiyorsa ne istedigini hem seni ziyan eder hem kendini.’ Demis ya dedirten…
O zaman ne yapmali, Sil bastan baslamak gerek bazen hayati sifirlamak gerek, her seyi unutup yeniden baslamak gerek…
Sevgide ve muhabbette kalin….