ÇATLI REIS --  Çinar ÖZKAN

ÇATLI REIS -- Çinar ÖZKAN

Fevzi BOZKURT
Ekonomi


Yazar Çinar Özkan’in kitabina genel olarak göz attigimizda Abdullah Çatli’nin hayatindan, yasamis oldugu olaylardan, ülkücülükten, Ermeni Terör Örgütü Asala’dan, 12 Eylül 1980 darbesinden, Susurluk Olayindan ve devam eden sürecinden bahsetmistir. Ayni zamanda ülkücülügü,  Abdullah Çatli’yi, Alparslan Türkes’i, diger ülkücülük yapisina mensup kisileri savunmaya yönelik söylemlerde bulunarak bir oranda tarafli davranmis olup, Susurluk Olayindan sonra Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciligi’nca alinan ifadelere yer vererek belgelere dayali bir yol izlemistir. Kitap özetimizin devaminda biraz daha derinlige indigimizde yazarimizin kitabinda nelere yer verdigini, nelere degindigini, ne sekilde anlatimda bulundugunu görmüs olacagiz.
 
Yazarimiz bozkurt sembolünün nerden geldiginden, neyi ifade ettiginden, öneminden ve diger ülkelerin milli sembollerinden bahsetmistir. Örnegin; Hintlilerin, Iranlilarin, Ingilizlerin Aslan,  Çinlilerin ve Japonlarin Ejderha, Italyanlarin Kurt, Almanlarin Kartal, Fransizlarin Kartal gibi milli sembolleri oldugunu söylemekte ve Türklerin milli sembolü olarak Bozkurt’u görmektedir. Bozkurt’a karsi son yillarda düsmanlik kampanyalarinin yürütüldügü, bu kampanyalari komünistler, bölücüler, azinlik irkçilari tarafindan yapildigi, bunlara ragmen Türk gençligine yeni bir sahlanis ve atilim yapma sansi için Bozkurtlugu çare olarak sunmaktadir. Komünistlere, bölücülere ve azinlik irkçilarina karsi mücadele edilmesi gerektigini, bu mücadeleyi de Bozkurtlarin vermesi gerektigini savunmakta ve Bozkurda düsman olan kisileri Türk milletinin düsmani olarak göstermektedir.
 
Ülkücülükle ilgili çesitli tanim ve yorumlarda bulunulmus ve neyi ifade etmesi gerektiginden bahsedilmistir. Ülkücülük bati dilinde idealistlik anlami tasimaktadir. Ülkücülük veya idealizm insan kafasinin içinde elde edilmesi, hedeflerin tasarlanmasi ve bu hedeflerin gerçeklestirilmesi için arzu gösterilmesi ve çalisilmasi anlamini tasimaktadir. Idealistler yetismeseydi bugün bu dünya bu seviyede olmayacakti. Insanlar hayalleriyle diger canlilardan ayri durumdalardir. Ülkücülük sömürge hayatindan kurtulup bagimsizligi alirken, baskala­rinin emirleri altinda tutsak bulunan Türklerin tutsakliktan kurtulmasini istemek, bunun için iyi dilekte bulunmaktir. Ülkücülügün, Türk milletinin en hizli sekilde en üst kademesine yükseltilmesi, müreffeh, mutlu bir hayata erdirilmesi, kendi gücüyle ayakta durabilecek ve her çesit korkudan, baskidan uzak olarak, hür, müstakil yasamasi ülküsüdür.
Emperyalizmin Türk ve Islam dünyasini yutmak için iki asirdan belli çesitli çalismalarda bulundugu, din ve milletine yabancilastirarak kendi emellerine hizmet etmeleri için kadrolarin hazirlandigi, bununla birlikte din ve millet duygularini, her seye ragmen terk etmeyen vatandaslarimizi birbirlerine düsürmeye çalistiklari çabasi içinde olduklarinin görüldügünden bahsedilmektedir.
 
Yazarimiz günümüzde yeryüzünde iki sömürgeci "blok “un var oldugundan bahsetmektedir. Bunlardan biri kara renkli "kapitalist emperyalizm" digeri ise "kizil emperyalizm" oldugu, birincisinin "çok uluslu sirketlerin" paravanasinda, "az gelismis veya gelismekte olan halklara yardim etmek, özgürlük ve uygarlik götürmek" maskesi altinda, oydugu ikincisinin de "ezilen, sömürülen halklara bagimsizlik, özgürlük ve adalet götürmek'' maskesi altinda, "sinifsal savas" slogani ile "iç savaslar" çikartmakta ve "dünya proleterlerinin dayanismasi" adi altinda isgalini gerçeklestirdikleri seklinde görülmektedir. Bunlarla mücadele etmek için, bunlarin önlenmesi için çare olarak Türk-Islam kültürüne, medeniyetine, ülküsüne bagli, Türklük suur ve vakarina, Islam iman, ask, ahlak ve aksiyonuna sahip, Türklügü bedeni, Islamiyet'i ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanin bir numarali devleti yapmak özlemi ile çirpinan, Dünya Türklügünün, Islam dünyasinin ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetistirmek oldugunu dile getirmistir.
 
Yazarimiz Bozkurt ve ülkücülük ile giris yaptiktan sonra Abdullah Çatlinin genel biyografisinden bahsetmistir. Abdullah Çatli, Ülkü Ocaklari Genel baskan yardimcisi, darbenin aranan ismi, gurbette Asala ve PKK Terör örgütüne karsi eylemler yapmis Türkiye Cumhuriyeti Istihbarat servislerine yardim etmis Türk Milliyetçisi olarak görülmektedir. Abdullah Çatli 1956 yilinda Nevsehir'in Bozkurt Mahallesinde dünyaya gelmistir. Babasinin adi Ahmet annesinin adi Remziye’dir. 1969 yilinda Nevsehir lisesine basladi. 1973 yazinda Abdullah Çatli lise yillarindan sonra Meral Aydogan ile resmi nikâh yaparak evlendi. Ankara Mali Bilimler Yüksek Okulunu kazandi. Bes aylik hamile esini Nevsehir'de birakarak Ankara'ya giden Abdullah Çatli tarihi ve olaylari degistirmenin aklindaki fikirlerini ve siyasi durusun temelini atmaya dogru yola koyuldu. Ankara’da o dönemde ülkücü camianin içinde olan Muhsin Yazicioglu’yla tanismistir. Alparslan Türkes’in gençlere yaptigi konusmasindan sonra Alparslan Türkes’le de tanisma imkâni buluyor ve tanisiyor.
 
5 Haziran 1977 tarihinde Türkiye darbe seslerine yakin bir sekilde ilerlemekteydi. Suikastlar, ölümler, bombalama olaylari gün geçtikçe artiyordu. Çatli siyasi kargasanin ülkeyi alt üst ettigi o günlerde Ülkü Ocaklari derneginin asil üyeligi seçildi.
 
SSCB ve ABD II. Dünya Savasi'yla baslayan dünyada tek devlet tek patron olma mücadelesi için savasiyorlardi. Türkiye bu mücadelenin bir parçasi durumundaydi.
 
Abdullah Çatli 12 Eylül darbesinden önce Ülkü Ocaklari'nin Genel Baskan Yardimcisiydi. Sakarya’dan arkadaslariyla birlikte Ankara’ya gelirken gözaltina alinmaktalar. Abdullah Çatli ve arkadaslarinin gözaltina alindigini duyan Genel Baskan Muhsin Yazicioglu Ankara Emniyet Müdürü'nü arayarak serbest birakilmalarini ister ve serbest birakilmamasi halinde Ankara’da çesitli yerlerde bombalarin patlatilacagini söyleyerek tehdit etmektedir. Ve Abdullah Çatli serbest birakilmistir.
 
Devam eden süreçte ülkemizde 12 Eylül darbesinin gerçeklestigi, bu darbenin öncesinde ve sonrasinda yasanan olaylardan bahsedildigi görülmektedir. Darbeden sonra birçok seyler yasanmistir. Darbeden sonra ilginç ve aci ve bir o kadar ülkemize zarar veren bilançolar ortaya çikmistir. O bilançoya baktigimizda; 650 bin kisi gözaltina alindigi, 1 milyon 683 bin kisi fislendigi, açilan 210 bin davada 230 bin kisi yargilandigi, 7 bin kisi için idam cezasi istendigi, 517 kisiye idam cezasi verildigi, haklarinda idam cezasi verilenlerden 50'sinin  asildigi (18 sol görüslü, 8 sag görüslü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militani), 300 kisinin kuskulu bir sekilde öldügü görülmüs olup 171 kisinin "iskenceden öldügü" belgelenmistir. Ayrica 400 gazeteci için toplam 4 bin yil hapis cezasi istendigi ve gazetecilere 3 bin 315 yil 6 ay hapis cezasi verildigi ve 31 gazeteci cezaevine girdigi bilançolara veri olarak girmistir.
 
Milli Güvenlik Konseyi, 13 Eylül'de yayinladigi 13 numarali bildiriyle o dönemin MHP Genel Baskani olan Alparslan Türkes'in, teslim olmadigi takdirde suçlu durumuna düsecegini açikladi. Alparslan Türkes 14 Eylül sabahi nerede oldugunu gerekli yerlere bildirip teslim olacagini söylemistir. Alparslan Türkes Ankara Sikiyönetim Komutanligi 1 Numarali Askerî Mah­kemesi Baskanliginda TCK' nin 146/1. maddesinin ihlâli nedeniyle sorguya alinmistir.
 
Abdullah Çatli darbeden bir iki gün sonra 14'ü 15 Eylül'e baglayan gece Nevsehir'de kaldiktan sonra önce Ankara'ya oradan da Mersin'e ve daha sonra yurtdisina çikti. 12 Eylül darbesinden sonra çesitli yollarla yurtdisina kaçan ülkücülerle birlikte Isviçre'nin Olten kentindeki Hotel Anker'de yeniden bir araya geldiler. Ve sonrasinda birlikte bekar evlerinde kalmaya basladilar.
 
ASALA
 
Ermeni meselesi ve katliamlarinin Asala’dan daha eskiye dayandigi belirten Profesör Doktor Metin Özbek Van-Ercis-Çavusoglu’nda katliamlar hakkinda arastirmalar yapmis olup; bu arastirmalar sonucunda katledilen insanlarin hepsinin kafa taslarinda kesici aletlerin biraktigi darbelerin izleri görülmüs olup ve bu insanlarin iskence ile öldürüldügü sonucuna varmistir.
 
1973'ten 1982'ye kadar Asala ‘nin Türkiye'ye karsi 18'i öldürme, 9'u öldürmeye tesebbüs, 143'ü bombalama olmak üzere 170'in üzerinde eylemi bulunmaktadir. 28 Agustos 1982'de Kanada askeri Kurmay Albay Atilla Altikat’a yapilan suikast, bardagi tasiran damla olmustur ve Cumhurbaskanligimiz Asala ‘ya karsi aktif mücadele karari almistir.
Yazarimiz Asala tarafindan sehit edilen diplomatlarimiza kitabinda yer vermis bulunmaktadir. Hangi diplomatimizin nerede, ne sekilde, ne zaman ve hangi ülkelerde sehit olduklarini belirtmistir. Asala tarafindan sehit edilen diplomatlarimiz arasinda Mehmet Baydar, Bahadir Demir Los Angeles’ de, Ismail Erez, Talip Yener Paris’te, Necla Kuneralp, Besir Balgoglu Madrid’de, Galip Özmen, Neslihan Özmen Atina’da ve çesitli ülkelerde diplomatlarimiz Asala tarafindan sehit edilmislerdir.
Ermeni terörü "doruk" noktalarina ulasmis' Türkiye, Avrupa'da diplomat, konsolos dayandiramiyordu.
Gazeteci Emin Pazarci, Çatli’nin yurt disinda yaptigi olaylari anlattiginda; 12 Eylül 1980'den sonra gelen askeri yönetim is basinda oldugu, Abdullah Çatli ile ilk irtibat telefonla saglandigi, görüsmeyi yapan, Ahmet isminde bir MIT elemaninin oldugu sonra, Fransa'da bir araya gelindigi ve Çatliya bilinen teklif yapildigini iddia etmektedir. Bu iddia: Asala ile yurtdisinda mücadele etmek. Çatli bu teklifi arkadaslarina iletmektedir. Arkadaslari ise bu teklifi kabul etmemektedir. Çatli mit personeli ile pazarliga girmistir ve pazarliktan istediklerini alamamasina ragmen teklifi kabul etmistir. Çatli'nin 8 ile 12 kisi arasinda degisen bir tim olusturdu. Ve birçok operasyonda bulundu. Oral Çelik, zaten Çatli ile birlikte oldugunu açikladi. Bu timin içindeki bir baska isim de Samet Aslan'di. Daha sonra Türkiye'ye geldi. Geçmisteki bazi cinayet suçlarindan tutuklandi. Agri Cezaevi'ne kondu. Burada kendini asti.
ÇATLI GRUBUNUN EYLEM LISTESI
  • 14 Kasim 1982: Hollanda/Utrecht, Nubar Yalimyan'm öldürülmesi,
  • 22 Mart 1983: Fransa/Paris Ara Torartyan'nin otosuna bomba konulmasi (bomba patlamadi)
  • 03 Temmuz 1983: Fransa/Paris Ara Toranyan'in babasinin emlak dükkânina bomba konulmasi (bomba patlamadi), Ermeni kitapevinin bombalanmasi.
  • 07 Temmuz 1983: Hollanda/Hengelo Suriz, Ermeni Kahvesi'nin taranmasi.
  • 08 Temmuz 1983: Hollanda Enschede, Ermeni Gençlik Örgütü ve lojmanlarinin kundaklanmasi.
  • 27 Temmuz 1983: Fransa/Alfortville, Ermeni Kültürevi ve Asala ‘nin basin bürosunun bombalanmasi
  • 28 Temmuz 1983: Fransa/Paris, Ermeni Kültürevi Radyoevi ve basin bürosunun bombalanmasi,
  • 06 Aralik 1983: Fransa/Paris, Ara Toranyan'in otosuna ikinci bombanin konulmasi
  • 7 Mart 1984: Fransa/Marsilya Ermeni Gençlik örgütü binasinin bombalanmasi.
  • 01 Mayis 1984: Fransa/Paris, Henry Papazyarun otosuna bomba konulmasi (bomba patlamadi)
  • 04 Mayis 1984: Fransa/alfortville, Ermeni Aniti, Ermeni Gençlik Örgütü binasi, spor salonu ve Karakol ile itfaiye binasinin bombalanmasi,
  • 24 Haziran 1984: Fransa/Paris, Ermeni Gençlik Yurdu'nun bombalanmasi.
  • 25 Kasim 1984 Fransa/Salle Pleyel, 16 Ermeni örgütünün yaptigi konser salonunun bombalanmasi
  • 05 Aralik 1985: Ermeni bir sahsin öldürülmesi.
  • 15 Aralik 1985: Fransa Lyon, Hayk Degirmencioglu'nun öldürülmesi
SUSURLUK KAZASI
 
1 Kasim 1996 tarihinde aksam saatlerinde Balikesir’in Susurluk Ilçesine bagli Çatal Ceviz mevkiinde kaza meydana gelmektedir. 06 AC 600 plakali Mercedes marka otomobil Is­tanbul yönünde seyrederken benzinlikten aniden çikan 20 RC 721 plakali Ford marka kamyona arkadan çarpmistir. Otomobilde bulunan 4 kisiden 3 ü ölmüs biri ise agir yaralanmisti. Kamyon soförü ise yaralanmadan kurtulmustur.
Otomobilin içerisinde dönemin milletvekillerinden Sedat Edip Bucak, ülkücü Abdullah Çatli, Istanbul Emniyet Müdür Yardimcisi Hüseyin Kocadag ve Gonca Us bulunmaktaydi. Otomobilin içerisinde bu önemli mevkilere sahip kisilerin bir arada olmasinin yaninda çesitle markalarda tabancalar, tüfekler, mermiler ve susturuculara rastlanilmistir. Bunlarin ardindan ülke genelinde gündem olusmus olup birçok sorulari ve süpheleri ortaya çikmistir.
Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciliginca sorusturma baslatilmis, ifadeler alinmis, hazirlik tahkikatlari hazirlanmis ve bazi tutuklamalar olmustur.
Yazarimiz kitabinda kazadan sag olarak kurtulan Sedat Edip Bucak’in ve Abdullah Çatlinin esi Meral Çatlinin ifadelerine yer vermistir.
Sedat Edip Bucak ifadesinde olayin nasil gelistiginden, nerden hareket ettiginden, yapmis olduklari yolculuk esnasinda yasadiklarindan, otomobilde çikan silahlardan habersiz oldugunu, Abdullah Çatliyi Mehmet Erbay olarak tanidigi ve Abdullah Çatlinin gerçek kimliginin araniyor oldugunun yapmis oldugu olaylardan haberdar olmadigini ve sürekli olarak kendini savundugu görülmektedir. Ayrica kazanin etkisiyle birçok seyi hatirlamadigi, hafiza kaybi yasadigi bazi yerlerde kendisiyle çelistigi gözlenebilmektedir.
Meral Çatlinin ifadesinde ise Abdullah Çatli ile ilgili bilgilere ulasilmaya çalisildigi, yurtdisindaki geçirmis olduklari süreç hakkinda bilgiler verdigi, yurtdisina dönme seklini anlattigi görülmüstür. Esinin vermis oldugu ifadede Abdullah Çatli vataninin milletini seven, vatani için gözünü kirpmadan canini veren, yurtdisinda Asala ile mücadele edip çesitle kisi ve yerlere yönelik operasyonlarda bulundugu açikça dile getirilmektedir.
 
Sonuç olarak baktigimizda Abdullah Çatlinin vatanina milletine ciddi hizmetler ettigi, birçok suç unsuru içerisinde bulunmasina ragmen ülkücü camiasinda saygiyla karsilandigi, Abdullah Çatlinin dogumundan ölümüne kadar geçen süreçte önemli yerlere sahip olan konulara deginildigini ve Abdullah Çatlinin içerisinde bulundugu birçok olayin ülke genelini ilgilendirdigi ve daima siyasi bir konu içerdigi çok açik sekilde görülmektedir.
 
ÇATLI REIS
Çinar ÖZKAN
KUM SAATI YAYINLARI
2012

Benzer Kitaplar