BU DEVRIMLER BIZIM

BU DEVRIMLER BIZIM

Fevzi BOZKURT
Felsefe


Kitabin yazari, Arap dünyasinda yasanan degisimleri “çagi­mizin firavunlarinin yikilmasi” olarak tabir ederek, bu devrimlere iliskin Sancaktar dergisinde ve Yenisafak gazetesinde geçmis dönemde yazmis oldugu yazilari tarih sirasina göre kitaplastirdigini, böylelikle bu tarihsel sürecin önemini anlamaya matuf bir çalisma yaptigini belirtmektedir.
Kitap iki ayri bölümden olusmaktadir. Birinci bölümde, devrimlerin oldugu süreçte Tunus, Libya, Misir ve Suriye ülkelerinde yasanan olaylar ele alinmakta, bu olaylara iliskin hem ülkemizdeki hem de devrim süreci yasanan ülkelerdeki siyasilerin demeçlerine, dünyadaki tartismalara ve köse yazarlarina atiflar yapilmaktadir. Ayrica, yazarin bu olaylara iliskin detayli analizlerine ve çikardigi sonuçlara yer verdigi de görülmektedir.
Ikinci bölümde ise daha özel olarak Suriye meselesi ele alinmakta, buradaki sorunun nasil görülmesi gerektigine cevap aranmaktadir.
Tunus
Yazar Tunus ile ilgili, Türkiye’nin resmi ideolojisi açisindan Tunus ile ayni oldugu, Tunus’un kurucusu, ilk cumhurbaskani Habib Burgiba’nin yeni kurdugu Tunus’un resmi dinini Islam yaptigi ancak bilerek laiklik ilan etmedigi ve ülkemizdeki gibi tartismalara sebep vermedigi, ayni Türkiye gibi ülkeyi laiklestirme ve Batililastirmayi hedefledigi ancak bunun adini resmen koymayarak tepki çekmemeye çalistigini,
Burgiba’nin ilerleyen yillarda Tunus’u isçilere ve memurlara orucun yasak oldugu bir ülke haline getirdigi, elestirilere hiçbir sekilde tahammül göstermedigi, ülkeyi baskiyla 30 yil yönettigi, bu uygulamalari elestiren ve ciddi bir alternatif olarak halk tarafindan benimsenen Islamci Nahda Partisi Lideri Rasid Gannusi’yi asmayi planlarken Içisleri Bakani Zeynel Abidin Bin Ali tarafindan devrildigini,
Zeynel Abidin Bin Ali’nin ilk basta özgürlük yönünde, halkin sözünü dinleyecegi, reformlar yapacagina dair birçok söz verdigi ancak seçimlerde Nahda partisi beklediginden fazla oy alinca, tekrar sikiyönetim ilan ettigi ve diktatörlügün tekrar basladigini,
Zeynel Abidin Bin Ali’nin de kötü yönetiminin devam etmesi üzerine halkin tekrar ayaklandigi, Fransa’nin da en basindan beri yöneticilere ve tüm bu zulümlere destek verdigini,
Devrim sürecinin baslamasi ve basarili olmasi sonrasi Zeynel Abidin Bin Ali’nin Fransa’ya kaçmak istedigi, ancak Fransa’nin kabul etmedigi, zaten Fransa’dan baska ülkeye siginmasinin da bu baglamda anlasilmasi gerektigini düsünmektedir.
Tunus’ta devrimin basarili olduktan sonra Rasid Gannusi’nin sorun çikmadan ülkesine çikacagini öngörmüs, ayrica Tunus’lularin devrim sürecinde Türkiye’nin açik net bir sekilde kendilerine destek vermemesinden rahatsiz olduklarini belirtmistir.
Misir
Misir hakkinda ise, Misir’da daha önce de birçok kez devrim girisiminde bulunuldugu ancak basarisiz olundugu, Hüsnü Mübarek’in bunca çabaya ragmen iktidarini zalimce yönetmeye devam ettigi, protesto gösterileri sonrasi millete adeta bu düzen devam edecek dercesine Israil ile iyi iliskilere sahip olan, Israil ile neredeyse ortak ideallerde hareket eden Ömer Süleyman’i Baskan yardimciligina getirttigini,
Oysa herkesin Israil’in tersine hareket eden, Gazze’ye kucak açmis bir Misir özleminde oldugu, Disisleri Bakani Ahmet Davutoglu’nun Misir ve Tunus’taki devrim hareketlerine iliskin yaptigi olumlu açiklamalarin halk nezdinde pek karsilik bulmadigi, halkin daha çok Basbakan Recep Tayyip Erdogan’dan böyle bir çikis bekledigi, Recep Tayyip Erdogan’in da Türkiye’de partisinin grup toplantisinda yaptigi coskulu konusmayla buna cevap verdigini,
Misir’daki devrimin Amerika’nin kontrolünde oldugu iddialarina inanmadigi, Hüsnü Mübarek’in Amerika’nin sözünden çikmadigi için Amerika’nin bosu bosuna böyle bir maceraya girmeyecegini düsündügü, Misir’in demokrasiye geçmesinden, sandiklardan seriat çikabilecek endisesi tasinmasindan rahatsiz oldugu, Misir’daki devrime kayitsiz sartsiz destek verdigi, bunun herkes tarafindan böyle yapilmasini istedigi, Seriat gelecek, Amerika yeni yönetimi de kendi etkisi altina alacak seklindeki korkularin yersiz oldugunu düsündügünü,
Misir’da devrim gerçeklestikten sonra askerlerin düzgün bir anayasa degisikligi ve siyasi kanunlarla yeni bir düzen kurarak yönetimi iade etmesini istedigini,
Muhammed Mursi’nin seçimleri kazanmasi ve Cumhurbaskani olmasina çok sevindigini ifade etmektedir.
Suriye
Suriye konusunda; Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in Bessar Esed ile görüsmesini ilk etapta dogru buldugu, Esed’in Tunus ve Misir’daki devrimlerde ortaya çikan yeni konjonktüre göre hareket etmesi gerektigini, halkina vaad ettigi reformlari yapmasi gerektigini, ülkedeki mezhep sorununun halledilmesini, Nusayrilerin elit konumda olmalari, Sünnilerin ise uzun yillardir alt tabakada yer almasinin artik son bulmasini istedigini,
Isyanlarin basladigi ilk asamada Bessar Esed’den ümidini kesmedigi, reformlari yaparak isi tatliya baglayabilecegini düsündügünü,
Iran ve Lübnan Hizbullah’ini Suriye’deki olaylara sessiz kalmalarindan dolayi elestirdigi, Iran ve Lübnan Hizbullah’inin bu tavirlarini, Israil ile mücadele örtüsü altinda Suriye’de bir cephe kaybetmemek için ilm-i siyaset yaparak Baas rejimine destek vermek olarak seklinde açiklamalarini makul görmedigi ve elestirdigi, Iran Cumhurbaskani Ahmedinejad ve Lübnan Hizbullah’i Genel Sekreteri Nasrallah’a Suriye devletine yardim etmemeleri için açik mektup yazdigi, bu taleplerini onlara karsi da yineledigini,
Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahele seçenegini hazirda tutmasini, gerekirse Birlesmis Milletlerden önce böyle bir karar vermesini çünkü Fransa Libya örneginde oldugu gibi, Türkiye’nin öncülük yapmasi halinde Suriye’de gerçekten adaletin tesisi için bir adim atilabilecegini düsündügü belirtmektedir.
Libya
Libya ile ilgili; Libya’da isyanlarin basladigi ilk günlerde Kaddafi’ye açik mektup yazarak, halka ragmen ayakta duramayacagini, onlara 42 yildir zulmettigini, artik halkin sesine kulak vermesi gerektigini, halktan af dilemesini, çok geç kalmadan reformlar yapmasini,
Isyanlarin siddetlenmesi üzerine Kaddafi’nin ülkeyi terk etmesi gerektigini düsündügü, Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in Libya ile ilgili açiklamalarina yer vererek, devrim sürecinde yasanan olaylara iliskin daha dikkatli konusmak gerektiginden, bu esnada her aktörün daha hassas oldugunu,
Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in süreç ilk basladiginda daha ortada konusurken, sonralari halka destek veren açiklamalarda bulundugunu ve bunlarin iyi oldugunu düsündügünü kaleme almistir.
Ikinci Bölüm
Yazar bu bölümde Suriye meselesine nasil yaklasilmasi gerektigine dair kisa kisa notlarina yer vermektedir.
Baas rejiminin irkçi, mezhepçi bir yaklasimla halka uzun yillardir zulmettigi, 1982 Ihvan-i Müslimin teskilatinin baslattigi ayaklanmayi bahane ederek Hama sehrinde katliam yaptigi, bu katliami tutuklamalar ve idamlarin takip ettigini,
2000 yilinda Hafiz Esed’in ölmesi üzerine yerine oglu Bessar Esed’in geldigi, Bessar Esed’in ilk yönetime geçtigi yillarda hürriyet yönünde birçok reform yapacagi sözü verdigi ancak birçok bahane ile bunlari yerine getirmedigini,
Ihvan-i Müslimin liderlerinin ABD ve Israil’e karsi Suriye’ye destek sözlerine ve sadece Ihvan üyeligini idamlik suç statüsünden çikarilmasi taleplerine ragmen Bessar Esed’in bu talepleri de görmezden geldigi, sadece Ihvan’in kötü bir sey oldugunu kabul eden bir beyannameyi imzalayanlarin ülkeye dönmesini kabul ettigi, bu yüzden toplumsal barisi saglamadigini,
Türkiye ile iliskileri gelistirmesinin, Osmanli Ortak Devletimizdi demesinin, Israil’e karsi Hizbullah ve Hamas’a destek vermesinin çok güzel oldugu ama bu siyasetinin reformlarinin önünü açmamasiyla açiklanamayacagi, bu tutumunun zulümlerini kapatmayacagini,
Bessar Esed’in Tunus ve Misir’da olanlardan ders almadigi, kendilerinde böyle bir sey olmayacagini düsündügü, Der’a ahalisine ülkenin istihbarat servisi El Muhaberat’in iskenceler, küstahliklar yaparak devrimin fitilini atesledigini,
Halkin ilk etapta Bessar Esed’in devrilmesi yönünde gösterilere baslamadigi, ilk etapta reformlar yapilmasi için sokaga çiktigi, ancak Bessar Esed’in bütün iskencelere, sokaktaki ölümlere ragmen ayni tavrina devam ettigi, El Muhaberat’in zulümleri artirdigini,
Devrimi yapaninin Amerika, Israil degil Suriye’nin öz evlatlari oldugu, Camilerde biraraya gelip planlama yaptiklari, rejimin bir taraftan göstericilerin terörist oldugu yönünde tezvirat yaptigi, bir taraftan da kendilerinin El Muhaberat ile iskenceler yaptiklarini,
Sivil vatandaslari öldürmeyi kabul etmeyen askerlerin fetva sorduklari, fetvanin ölecegini bilse bile masum insanlarin öldürülemeyecegi seklinde geldigi, bunun üzerine vicdanli askerlerin katliama ellerinden geldigi kadar karsi çiktiklari, ordudan kaçtiklarini,
Iran Yönetimi ve Lübnan Hizbullah’inin Suriye rejimine destek vermemesi halinde, ne halk tarafindan Iran ve Lübnan Hizbullah’ina herhangi bir tepki dogacagi, ne de bu savasin mezhep savasina dönüsecegi, ama maalesef bunlarin hepsinin gerçeklestigini,
Avrupa’nin Suriye’de petrol olmadigi için savasi görmezden geldigi, Türkiye’nin ise Hür Ordu’ya basindan beri maddi yardimda bulundugu ancak Devrimcilere destek vermedigi, son dönemde Devrimcilere de destek vermeye basladigi seklinde bilgiler iddia edildigi, bunun dogru olmasini istedigini, Türkiye’nin silah yardimi da yapmasi gerektigini belirmektedir.
 
Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in “Suriye bizim iç isimizdir” ifadesinin dogru oldugunu, Türkiye’yi sifir sorun politikasinin çöktügü seklinde elestirenlerin ise yanildigini belirttigi, esas sifir sorun politikasinin geregi olarak Suriye’de yeni yönetime destek verilmesi gerektigini düsündügü, Misir’da seçimleri kazanan Ihvan-i Müslim’in, Tunus’ta seçimleri kazanan Nahda’nin Türkiye ile çok iyi iliskileri oldugunu, Suriye meselesi çözüldügünde de yeni yönetime gelecek isimlerin Türkiye ile iyi olacaklarini ifade etmektedir. 
 
BU DEVRIMLER BIZIM
HAKAN ALBAYRAK
PROFIL
EYLÜL-2012
 

Benzer Kitaplar