Amerika kitasinda Yahudi tarihi üç yüz
binden fazla Yahudi’nin Ispanya’dan sürgün edilmesiyle birlikte basladi. Bu
sürgün esnasinda Kristof Kolomb da yanina bir grup Yahudi alarak batiya dogru
yelken açmisti. Yahudiler zaten Peygamberler vasitasiyla kendilerine aktarilan
denizcilik bilgilerine asina kisilerdi. Bu denizcilik bilgisini de kullanarak
Amerika kitasini kesfettiler. Bu Yahudilerden Luis isimli denizci Amerika
kitasina ilk ayak basan ve tütün içmeyi ilk bulan kisiydi. Söylendigine göre
Küba’ya yerlesti ve burada yasamaya devam etti ve bugünkü tütün kartelini
elinde tutan Yahudi sermayesinin öncüsü oldu.
Amerika kitasinin kesfedilmesiyle
birlikte Yahudiler her geçen gün Amerika kitasinin çok verimli bir yer oldugunu
anladilar ve basta Brezilya olmak üzere Güney Amerika kitasina hizla göç etmeye
devam ettiler. Göç ettikleri yerlerdeki anlasmazliklarin harbe dönüsmesi sonucu
Yahudiler bulunduklari yerleri terk ederek o zamanki Hollanda kolonisi olan New
York sehrine dogru geldiler. Hollanda eyalet valisi Yahudileri kendi halki
arasina yerlestirmeyi dogrul bulmadi ve bölgeden ayrilmalarini istedi. Yalniz
Yahudiler bu tarz bir muamele ile karsilasacaklarini düsünerek önceden
tedbirlerini almis ve Hollanda sirketlerinin hisselerine büyük yatirimlar
yapmislardi. Yahudilerin bu akilli plani sonucu Hollanda valisi tarafinda
Yahudilerin ülkelerinde kalmalarina izin verilmis, ancak Hollanda eyalet valisi
tarafindan memur olmalarina ve perakendeci dükkâni açmalarina müsaade
edilmemisti.
Bu yasaklama ile Yahudiler farkli
alanlara yönelmis, ithalat ve ihracatla ilgilenmeye baslamislardi. Ayrica Avrupa’daki
soydaslariyla aralarinda olan baglantidan dolayi kisa sürede dis ticarete hakim
olmuslardi. Bu hakimiyet sonrasi pesinden yeni yasaklamalari getirmis, ihraç ve
ithal edilen yeni elbiseler, esyalar, araçlar ve gereçlerin ticareti
sinirlandirilmisti. Ama yapilan tüm yasaklamalar Yahudi toplumunu yildirmamis
tam tersine daha da hirslandirarak baska çözüm arayislarina sürüklemisti. Bu
sekilde ilk defa kullanilmis malzeme ticareti Yahudiler önderliginde baslamis ve
Yahudilerin ikinci el esya konusunda tekellesmesini saglamistir.
Yahudiler George Washington zamaninda
Amerika da dört bin civarindaydi ve çogu zengin tüccardi. Ihtilal esnasinda
Amerika tarafini tutular ve kritik zamanlarda ihtilalci kolonilere borç para
vererek yardim ettiler. Dört bin civarinda olan Yahudi nüfusu zamanla arti ve
üç milyonu geçti. Yahudilerin bu günkü sayilari ise dogru olarak
bilinmemektedir. Amerika da Yahudilerce yapilan is sahalarinin bir listesini
yapmak gerekirse, ülkenin önem arz eden sanayi, ticaret ve bir çok alanlarinin
büyük bir kismini listeye eklemek gerekmektedir.
[caption id="attachment_3311" align="alignright" width="193"] 100 CHARACTERS[/caption]
Yani Yahudiler sadece ikinci el esya
alaniyla sinirli kalmamis, tiyatro ve sinema, müzik aletleri imalati ve satisi,
film yapimciligi, seker, gida, alkollü içkiler, türün ve sigara endüstrisi,
pamuk, mücevherat ve finans kurumlarinin birçogunu dünya piyasasinda kontrol
altina almistir. Yahudiler bir birleri ile olan baglari hiç kesilmemis sürekli
irtibat halinde olmuslardir. Bir kimsenin Hiristiyan olmasi Hiristiyanlar için bir
anlam ifade etmezken, Yahudiler için komsusunun Yahudi olmasi onlar için çok
sey ifade etmektedir.
Yahudilerin yasadigi her yerde Yahudi
sorunu oldugu söylenmektedir. Çünkü Yahudiler sorunlarini da beraberlerinde
götürürler. Yahudiler kendilerine yabanci olan her seyi degistirdiklerini, her
seyi kendi hayat felsefelerine uydurduklari, hatta birlesik devletler
sisteminin temelinde Hiristiyanliktan ziyade Yahudiligin var oldugu ve ülke
tarihinin Musevilige ait sekilde bastan yazilmasi gerektigini iddia
etmektedirler. Zaten Amerika’daki sartlarin da Yahudi taleplerini
destekledigini belirtmemiz ve Yahudilerin bu konsepte çalisma yaptigini
söylememiz gerekmektedir.
Yahudi halki çok propagandaci bir millet
olmalari ve kendi düsüncelerini diger dünya topluluklarina yayma düsüncelerinin
bulunmasi hasebiyle, Ilk vazifeleri olan dinlerini dünya devletlerine yaymak ve
tebligi etmek yolunda çaba sarf ettikleri. Yalniz bu vazifelerini tam anlamiyla
yerine getirmek için harcadiklari çabalarinin yeterli olmadigi ve kimse
tarafinda fazla önemsenmedigi görülmüstür. Zaten Yahudilerde kendi din
kitaplarina göre bu vazifelerini gerçeklestirmemelerinin cezasi olarak her iste
basarisiz olduklarina ve her yerde haksizliga ugradiklarini söylerler.
Yahudilerin yaratici ve üretici bir
beyinleri vardir. Fakir bir topluluk olmalarina ragmen dünya finans piyasasini
ellerinde tutmaktadirlar. Ister fakir ister zengin olsun dünyanin her bir
tarafina dagilmis olsalar da bir birleri ile olan irk bagini asla kopartmazlar.
Hoslandiklari seyleri yapmayi severler. Yahudi olmayan isçiler begendikleri
islerde çalisilar. Ama onlar islerini
kolayca degistirmezler. Çünkü tercih ettikleri islerle aralarinda duygusal bir
bag bulunmaktadir. Kazanci yeterli oldugu sürece nerde çalistiginin bir önemi
yoktur. Çalistigi yere karsi herhangi bir duygu ve sevgi beslemezler. Onlar
için söz konusu kazandiklari paralardir.
Yahudi düsüncesinin isçi dünyasinda
yarattigi etkiye bakacak olursak, baska alanlardaki etkilerden farkli degildi.
Bu düsünce uydurma degerleri ugruna gerçek degerleri yok etmektir. Yahudi
düsüncesinde para demekle kast edilen para yapmak degil, parayi elde etmektir.
Bu iki düsünce arasinda köklü bir fark vardir. Bu fark Yahudilerin sanayinin
kaptani olmak yerine bankeri olmayi tercih ettiklerini açikça göstemekredir.
Isçi ortamina hâkim olan düsünce, para
kazanmak için bir seyler üretmek seklindeydi ve tamirciler yaptiklari
sanatlarindan gurur duyarlardi. Ancak yikici Yahudi ve sosyalist fikirlerin
ortaya çikmasiyla bu durum tam tersi degisti. Yahudiler sendikalarin ve finans
kurumlarinin yönetimine yerlesmeleriyle birlikte Amerikan is dünyasi alt-üst
oldu. En büyük zararda çalisan insanlarin kafasina sokulan fikirlerle verildi.
Artik çalisan insanlarin kafasindaki düsünce üretmek yerine almak olarak
degismisti. Yahudilerin isçi dünyasindaki tesirleri, tüccarlar ve meslek
gruplarinin üzerinde de etkili olmaya baslamistir.
Yahudilerin etkilerini bulmak isteyen
birinin bakmasi gereken en son yer Hiristiyan kiliseleri olmalidir. Çünkü
çogunlukla bütün kiliseler Yahudilerin propagandasina boyun egerek, Yahudilerin
seçilmis kimseler oldugunu söylediler. Yalniz bu söylem dogru degildir. Yahudi
fikirlerini gölgesi, son zamanlarda bütün Hiristiyanlik açiklamalarinin üzerine
düsmüs, basiretsiz papazlar Yahudi kartini oynama yarisina girdigi
görülmektedir. Yahudi düsüncelerinin bu denli Hiristiyan dünyasinda etkili
olmasinin tek sebebi Yahudi Alman konseyiydi.
Yahudi problemini inceleyen yazarlar,
Yahudilerin her defasinda; Yahudilik dinine, irkina, kültürüne ve milletine
karsi duyulan düsmanliktan yakindiklarini ve bundan sikâyet ettiklerini tespit
etmistir. Yalniz bu sikâyetin asil sebebinin kendilerinden kaynaklandigini
söylemek gerekir.
Yahudiler insanlar arasin da farkli
bir insan, milletler arasinda farkli bir millet olarak görülmüs ve bu sekilde
suçlanmistir. Fakat Yahudiler bu suçlamalari kabul etmemekte ve siddetle
reddetmektedirler. Bu suçlamalarin asil sebebi de; Yahudilerin bütün geçekleri inkâr
etmeleri ve tek dogruyu kendilerinin bildigini söylemelerinden kaynaklanmaktir.
Ayrica Yahudiler hep toplu olarak
belirli bölgelerde ve belirli mahallerde birlikte yasarlar. Bunun sebebi diger
insanlar ile birlikte yasamalarinin kendilerini degistireceklerine ve
bozacagina inanmalariydi. Bozulma ve degisme düsüncesinin ilk çikis noktasini
olusturan Yahudiler, baskalarindan uzak kalmanin yolarini hep aramislardir. Ayrica
Yahudiler din ve irki bir birinden ayirmaktadir. Dinin tek basina Yahudi olmaya
yetmeyecegini söylemektedirler. Yani Yahudi dinine inan bir kimse inancindan
dolayi Yahudi olarak kabul edilmez. Ancak dogustan Yahudi anne ve babadan
meydana gelen bir insan dinini açiklamasa bile Yahudi olarak kabul edilir. Bu
dogrultuda Yahudiligin esaslarini din degil irkin olusturdugu anlasilmaktadir. Yahudiler
Yahudi olmayan ve o soydan gelmeyen birisin, irklarina yönelik bir saldiri ve
tehditte bulunmasi halinde top yekûn savunma pozisyonuna geçerler ve karsilik
vermekten çekinmezler.
Yahudilerin Amerika’daki nüfusunun kaç
kisi oldugu bilinmemektedir. Bu konu sir gibi saklanmaktadir. Amerikan hükümet
yetkilileri tarafindan ülke nüfusu ile ilgili bütün meseleler üzerinde
istatistik bilgiler hazirlanabilirken Yahudilerle ilgili bilgiler toplanmak
istendiginde Yahudi lobileri devreye girmekte ve süreç engellenmektedir.
Sürecin engellenmesindeki en büyük etkide Yahudilerin Amerikan’in en büyük ve
siyasetin en yogun oldugu New York sehrinin ortasinda yasamalari ve Amerikan
hükümetinin temelini teskil etmeleridir. Yani Yahudiler güç, kudret ve para
merkezi nerdeyse onlarda oradadirlar.
Yahudiler ayrica sinema ve tiyatro
sektöründe hakimiyet kurmaya çalismakta topluma kendi düsünce, zevk ve fikir
yapilarini topluma asilamaktadir. Bu dogrultuda Yahudiler sinema ve tiyatro
piyasasina el atmis ve bu piyasanin büyük bir kismini ele geçirmistir. Her gün
her gece televizyon, tiyatroda ve sinema karsisinda saatlerini harcayan
Amerikalilari etkisi altina alarak Yahudi hayatini, yasam biçimini, kültürünü
ve çalisma prensiplerini empoze etmektedir.
Yahudilerin kendi çikarlari ugrunda ürettikleri
protokoller vardir. Bu protokollerle Yahudiler dünyayi ele geçirmeyi planlamamaktadir.
Zaman içerisinde Yahudilerin siyasi anlasmazliklari kullandigi ve iktidari
partisini devirmek adina bir baska parti ile is birligi içine girmekten kaçinmadigi,
toplum fikirlerini yönlendirmek amaciyla görüs ayriligi bulunan gruplari
degisik yönlerden karsi karsiya getirdigi, kendi görüslerine aykiri olan din
adamlarini karalayarak dinlerini yayamaz duruma düsürdügü, yazili ve görsel basin yayin organlarini
kendi amaçlari ugrunda haber yapmalari için kontrol altina aldigi görülmektedir.Yahudilerce
hazirlanan bu protokollerce toplumda huzur ve güven ortam bitirilmekte, var
olan düzenin bozulmasi için caba harcandigi degerlendirtmektedir.
BEYNELMINEL YAHUDI
HENRY FORD
ETKIN KITAPLAR
ÇEVIREN
HACASAN YÜNCÜ