BELGELERLE ERGENEKON

BELGELERLE ERGENEKON

Fevzi BOZKURT
Ekonomi


Veli Pasa, Yüzbasi Muzafferi Süleyman olarak taniyordu
 
“Ergenekon örgütünün adinin bu kadar bilinmedigi, duyulmadigi günlerdi, Danistay baskini gerçeklestirilmis, 2.Daire üyesi Vali Yücel ÖZBILGIN sehit edilmis, 3 üyesi yaralanmisti. Danistay saldirisi ile ilgili olarak, yüzbasiyken Türk silahli kuvvetlerinden çikarilan Muzaffer TEKINin ismi de geçiyordu. Tekin’in olayi gerçeklestiren Alparslan ARSLAN ve Veli KÜÇÜK ile beraber çektikleri fotograflar olayi daha da karmasik hale sokuyordu. Eski Yüzbasi Muzaffer TEKIN gözaltina alinacagini ögrendiginde intihar etmeye kalkismis ve yarali halde hastaneye götürülmüsdü, bu da bu olayin arkasinda derin iliskiler oldugu izlenimini yaratmis ve ortaya çikan fotograflar ise kaniti olmustur. Ardindan tüm basinda “Ergenekon” adi çok yer almaya basladi,
 
Muzaffer TEKINin türk silahli kuvvetlerinden ihraç edilmesinin sebebi ise Piyade temel kursuna gelen bazi subaylarin Tuzla’da bir lokantada hesap yüzünden, garsonlarin subaylara saldirmasi üzerine, Tekin’in de gidip lokantayi dagitip sahislari dövmesi meslekten çikarilmasina sebep oldu, hakkinda açilan davalari kazanmasina ragmen bir daha asker ocagina dönmedi. Muzaffer TEKINin ve Veli KÜÇÜK’ün hastahaneye kaldirildigi günlerde veli pasa ile yapilan görüsmelerde gelinen durumu At izi it izine karismis diye niteliyordu. Ve konusmasinin devaminda,
 
Ikiye ayirdim
 
“Bu vatani parçalatmam” diyenlerin bir yerde ortaya çikmasinda fayda var, son yillarda herkes bir dernek kuruyor ama derneklesmeye de karsiyim,
 
Hatirlamiyorum
 
Alparslan Arslan ile hiçbir konusmusugum yoktur, kendisini de tanimam, ismini de bu olay ile duydum
 
Veli KÜÇÜK’e Muzaffer TEKIN soruldugunda onunla fazla bir samimiyetinin olmadigini, ismini bile Süleyman olarak bildigini, Tekin’in intihar etmeye kalkismasinin ardinda neler oldugu Veli KÜÇÜKe soruldugunda ise; 
 
Örtbas
 
O sahsin arkasinda kimlerin oldugunun ortaya çikarilmasi gerektigini, sahsin konusturuldugunda, söylediklerinden neyin dogru olup olmadiginin ortaya çikacagi, Avukat Alparslan ARSLAN’in görüstügü herkesin örgüt mensubu olarak nitelendirilmesinin bu olayi örtbas etmek anlamina geldigini, bu olayda da komplo teorisi üretmeye gerek olmadigini söyledigi,
 
At izi It izine karismis
 
Veli KÜÇÜK at izlerinin it izlerine karistigi ülkemizde bu izleri ayirmak lazim, adam gidip danistayin 5. Katina çikiyor, odayi basiyor yakalaniyor. Adam elde olduguna göre herseyin çözülmesi gerektigi, ayrica bu eylemi gerçeklestiren kisinin akli melekelerinin olmadigi düsüncesindeyim dedigi,
 
Yazik olur
 
Her yerde çesitli yorumlar yapiliyor bunlar komplo teorileridir, sahsi sorgularsin ülkeyide germekde anlamsiz, ülkemize çok yazik oldugunu çünkü her saat basinda yeni bir seyler çikiyor seklinde konustugu,
Muzaffer Tekin’in intihara kalkismasi soruldugunda ise Veli KÜÇÜK’ün sunlari söyledigi:
 
 Dangil dungul intihar olur mu?
 
Veli Küçük’ün Süleyman olarak tanidigi Muzaffer TEKINin intiharinin basinda yer almasi ve harakiri gibi intihar olmasi sasilacak bir durum, ayrica Basbakan Mehmet Ali Sahin Süprizlere hazir olun diyordu. O sözler beni çok düsündürdü ve asil üzerinde düsünülmesi gereken bu sözlerdir diye söylüyordu.
 
Her sey Jandarmanin “Ümraniye bombalarini” bildirmesiyle basladi
 
Danistay saldirisi ve Cumhuriyet gazetesine atilan bombalarin unutulmaya baslandigi o günlerde Trabzon Ilinde gerçeklesen olaylar (Hrant Dink’in öldürülmesi –Rahip Santoro’nun öldürülmesi) ile dikkat çekiyordu. Dönemin Trabzon Jandarma Komutani Albay Ali ÖZ’ de yargilananlar arasinda yer aliyordu, ayrica Ali ÖZ hakkinda bilinmesi gereken türkiyenin gündemini degistiren Ümraniye Bombalari’ni” istanbula bildiren ilk kisi olmasidir.
Trabzon Il jandarma Komutanliginin 156 hatti çalindiginda, telefona çikan asker “156 Jandarma” dedi. Karsisinda kisik sesli birisi ihbarda bulunacagim, asker Dinliyorum dediginde ses kaydi da ayni anda çalisiyordu, arayan kisi sunlari söylüyordu.
 
“Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarliginin karsisindaki tek katli binanin (önünde büfe var) çatisinda elektirk direginin yaninda el bombasi ve C-4 patlayici madde bulunuyor. Patlayici maddeyi Mehmet Demirtas isimli sakliyor. Bu patlayicilari bir astsubay temin ediyor. Adres olarak Mithatpasa Caddesi ile Samanyolu Caddesinin birlestigi sokakta bulunan kardak balikçisinin yanindaki tek katli binadir. Dedi.”
 
Gerekli formlar dolduruldu. Astsubay az sonra jandarma komutani Albay Ali ÖZ’ü telefonla aradi yapilan ihbari Albay ÖZ’e aktardi ardindan ÖZ “Konu istanbul’la ilgili olduguna göre istanbul’a bildirin” dedi.
 
Ümraniye’de görevli genç bir polis amiri, önüne gelen “Ivedi kayitli evraki inceledikten sonra gerekli islemi baslatti. Tarih 12 Haziran 2007’i gösteriyordu, Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesinden alinan arama kararina istinaden görevliler Çakmak mahallesi Samanyolu Caddesi Güngören Sokak No:2 sayili adrese geldiler, Ali Yigit isimli sahsin 20 gün kadar önce ikamet ettigi adreste patlayicilari elleriyle koyduklari gibi buldular. Bombalar bulununca durum Istanbul Emniyet Müdürlügü Terörle Mücadele Sube Müdürlügü’ne bildirildi ve Ergenekon Bombalari bu sekilde ortaya çikti. Yapilan inceleme de MKE yapimi 18 adet el bombasi, bombalara ait fünye ve Nato standardi diye adlandirilan 9 tane el bombasi bulundu. Bunun ardindan yetkili Cumhuriyet Savcisi ele geçirilen bombalarin incelenmesinden sonra imha karari verilmesi için 10. Agir Ceza Mahkemesine basvurdu. Iste bu bombalarin ardindan gözaltilar da basladi. Bombalarin ise Kuvvay-i Milliye Istanbul sube baskani Oktay YILDIRIMa ait oldugu seklinde iddialar ortaya çikti ve bu sahsin da Muzaffer TEKIN ile irtibatli oldugu seklinde bilgiler ortaya çikti. Bu konu Muzaffer TEKINe soruldugunda Oktay YILDIRM’in birilerini rahtsiz ettigi için bu sekilde bir olaya maruz kaldigini düsündügünü söyledi. Ancak bu konusmalardan sonra TEKINde gözaltina alindi. Ardindan eski Milletvekilleri ve bazi emekli generaller de gözaltina alindi. Ve geçmis dönemlerde Ugur MUMCU, Necip HABLEMITOGLU vb. bazi sahislarin öldürülmelerinin bu örgüt tarafindan yapildigi seklinde basinda yer aldi.
 
Suikast korkusu operasyonu öne çekti
 
Aslinda Hrant DINKin öldürülme eylemi önceden engellenebilirdI ancak savcilik ve emniyet bu operasyonu öne çektiler. Emniyette Hran DINK olayi ile ilgili baslari agridigi için operasyona hemen baslanarak bu görüste olanlari tedirgin etmeyi düsünüyorlardi, emniyet bazi telefon kayitlarinda suikast imalarina ulasti ancak sadece ellerinde telefon görüsmelerinin bulundugu CDlerden baska bir sey yoktu ama bunlar tek basina yetmiyordu, Istanbul Emniyet Müdürü, Terör, Istihbarat müdürleri üst düzey yetkililer ile görüsmek için ankaraya gitiler, incelenen telefon görüsmelerinde alevi kesimin önderine ve bazi üst düzey sahislara suikast planlarinin geçmesi üzerine operasyon yapilmasi için harekete geçildi.
 
Kimisi Hiç Konusmuyor, kimisi de “bilmiyorum” diyordu
 
Operasyon ile gözaltina alinan bazi süpheliler verdikleri ifadelerde bilmiyorum Haberim Yok seklinde cevap veriyorlardi, bu sahislardan avukat Kemal KERINÇSIZ ise kendisinin ifadesinin emniyette alinamayacagini, kendisinin ifadesinin Cumhuriyet Savcisi tarafindan alinmasi gerektigini savunuyordu.
 
Paksüt Olayi
 
Gazeteci paksüt olayi ile ilgili ise bir gün kedisinin Fatih ÇEKIRGE ile birlikte Ankara Sosyal Tesislerinde otururken yanlarina Ferda Paksüt’ün geldigini ve az sonra kiyamet kopacak, buraya il emniyet müdürü Ercüment YILMAZ gelecek dedigini ve ardindan da vakit geçmeden Ercüment YILMAZ’in bulundugumuz yere geldigi, Ferda Paksüt’ün Ercüment YILMAZa kendilerinin bir tane doblo marka araç ile takip edildiklerini, aracinda arka lastiklerinin inik oldugunu, o yüzden esinin Bagdattayken bu tarz eylemler ile karsilastiklari için bu araçtan süphelendiklerini ve orada bulunan polis memuruna bu aracin kime ait oldugunu sorduklarinda memurun polis’e ait oldugunu söyledigi, aracin plakasini da sordurduklarini ancak bu zamana kadar aracin kime ait oldugunun kendilerine aktarilmadigini beyan ettigi,
 
Emniyet Genel Müdürlügünün bu konu ile ilgili olarak aracin Organize Suçlar ve Kaçakçilik Daire Baskanligina ait araç oldugunu, aracin orada bulunmasinin sebebinin ise uyuturucu konusu ile ilgili olarat ekibin orada bulundugunu ve hiçbir sekilde araçta teknik cihazlarin olmadigini ve Paksüt ailesinin takip edilmesinin söz konusu bile olmadigini söyledigi,
 
Konunun üzerenden epey zaman geçmisti, Osman PAKSÜT ile yapilan görüsmelerde kendilerine size araçla ilgili verilen yanitlardan tatmin olup olmadigi sorulunca, osman bey emniyetin kendilerine verdikleri bilgilere itimat etmelerinden baska sanslarinin olmadigini ancak aracin plakasinin sordurduklarinda kayitsiz çikmasi kendilerini düsündürdügü ve halen bu konuda kendilerine bilgi verilmedigini söyledigi,
 
Turhan Çömez de var
 
Emniyette yapilan sorguda patrikhane basin sözcüsü Sevgi ERENEROL’a ergenekon örgütü ile ilgili sorular sorulurken telefon kayitlarina da yer verildi, konustugu sahislarin kim oldugu soruldu.  Fazla bir zaman geçmeden Hursit Tolon, Sinan aygün Mustafa Balbay ve Turhan Çömezde süpheliler arasina girdi. Turhan Çömezin yurt disina illegal gittigi seklinde basin da haberler çikmaya basladi.
 
Ankara Emniyet Müdürlügünde ifadesi alinan Muzaffer Tekin Danistay saldirisini gerçeklestiren Alparslan Arslan ile ilgili olarak söz konusu sahis ile danistay saldirisindan önce tanistigini, kendi komsusu olan Adnan Güleç’e ait hukuk bürosunda tanistigini, son bir yilda ise kendisi ile görüsmedigini ve eylem yapma konusunda baskisinin olmadigini,
 
Veli Küçük ile 5-6 defa karsilastigini çok sevdigi bir albay arkadasinin oldugunu ve hiç kendisi ile görüsmedigini söyledigi,
 
Karagümrük Çetesin’den Vedat Erginin dilekçesindeki çarpici iddia
 
Karagümrük çetesi olarak isimleri duyulan Nuri Egin ve Vedat Ergin kardeslerin ergeneken sorusturmasi öncesinde Vedat Erginin Cezaevi Müdürlügüne yazdigi mektupda sunlar yer aliyordu, Vedat ergin kendilerinin devlete küstürüldügünü, Mehmet AGAR, Veli KÜÇÜK, Senkal ATASAGUN hakkinda bizlerin ifade vermesini ve onlarin yipratilmak istendigi yaziliyordu ancak bunu kabul etmediklerini söylüyorlardi. Ardindan söz konusu 4 sayfalik mektup ise cezaevi müdür tarafindan Agir Ceza Mahkemesine gönderildi,
 
Polis “Ergenekon örgütünü ariyor”
 
Cumhuriyet Savcisi Zekeriya ÖZ’ün talimati ile emniyetin koordinesinde degisik illerde 7 ay boyunca gizli bir çalisma yürütüldü ele geçirilen belgeler de “Ergenekon Lobi örgütü” ve “Ayrikotu Mastir Plani” bulunuyordu, bu planlarin içeriginde ise yapilacak çalismalara bir isim koymak, alt projeler üretmek, saha ekipleri kurmak, ticaret yapmak, ögrenci gençligini kazanmak, bir medya tabani olusturmak, istihbarat servisi kurmak, sivil toplum örgütlerini kazanmak, sanal hükümet kurmak ve siyasi yönlendirmeler yapmakti. Ayrica örgüt tarafindan merkez üyeligine atanmis 5 sivil yöneticiye bagli olunmasi öngörülüyor ve Ergenekon ile irtibati ise iki sivil personelle saglayacak seklinde bilgiler yer aliyordu.
 
Ergenekon'un organizasyonu
 
"Ergenekon"un "Lobi" adi verilen gizli örgütlenmesinde, islev ve misyonunu tamamlamis çesitli isçi sendikalarinin, sivil toplum örgütle­rinden etkilenmeleri saglanarak mevcut sendikalarin tepkisel ve kitle­sel eylemleri, endirekt metotlarla yönlendirilmesi öngörülüyor.
"Lobi"nun organizasyon plani, birden çok kiside ele geçen belgede söyle siralaniyor:
 
1- Merkez
2- Arastirma ve Bilgi Toplama
3- Analiz ve Degerlendirme
4- Finans ve Ticaret
5- Kültür ve Bilim
6- Teori ve Senaryo
7- Iletisim ve Propaganda
8- Hukuk
9- Uluslararasi iliskiler
Çok gizli belgilerle Ergenekon ve lobi
 
Halk tarafindan ve kamoyu tarafindan ilk kez duyulan bu Lobi’nin ülkemizde ortaya çikan Semdinli, Danistay Saldirisi, Atabeyler, Sauna vb. örgütlemelerin arkasindaki kurulus iddiasinda bulunuluyordu ve bu örgütlemenin gizli yürütülmesi gerekiyordu, Lobi olmadan ülkemizin birlik ve bütünlügünün saglanamayacagi düsüncesi öne sürülüyordu ancak bu gizli örgütlemeyi saklayamadilar.
 
“Ergenekon’un ilk belgesi 2001’de bulundu”
 
Aksam gazetesinde muhabirlik yapan Tuncay GÜNEY, STVde bir program hazirliyordu, istedigi yere girebilecek kadar herkesi sasirtan bir sahisdi “sahte Belge düzenlemek ve benzeri suçlar” yüzünden Asayis Sube Müdürlügünde ifade vermesi sirasinda Veli Küçük’ün adini kullandi. Ve bundan sonra olayin gidisati degismeye basladi. 2 Mart 2001 tarihinde Tuncay Güneyin evine yapilan baskin da çesitli belge ve emarelere( sahte nüfus cüzdanlari, sahte plakalar) ulasildi. Ve ele geçirilen belgeler yüzünden 8 Mart 2001 tarihinde tutuklandi ancak kefaletle tahliye oldu. Sonrasinda Tuncay Güneyin Veli Küçük için çok farkli bir illegal olusum içerisinde oldugunun yer aldigi iddialari bir kasete alindi, ardindan Sube müdürü Adil Serdar Saçan Veli Küçük liderligindeki bu yapilanmanin ortaya çikarilmasi için bir çalisma grubu olusturularak çalismalara baslanmasi için harekete geçti, Adil Serdan Saçan yaptigi çalismalarda fettullahçi bir grubun varligindan süheleniyordu ve bu sahislarin teknik takibe alinmasinin gerekliligini vurguluyorda ancak çesitli baskilar ile karsi karsiya kalmisti.  Bu nedenle gerekli çalismanin diger birimler olan terör ve istihbarat birimlerince yürütülmesinin gerekli olacagini gerekli yerlere bildirdi. Ve AKP hükümeti göreve geldikten sonra da meslekten atildi. 
 
Veli Küçük’e beni Albay N. Ergenekon götürdü
 
Tuncay Güney Kanada da iken gazeteci bir takim sorular soruyordu, bunlardan biride evinde bulunan Ergenekon Lobi Örgütlemesini Tuncay Güney’in yazip yazmadigi konusu ile ilgili olarakti, Tuncay güney verdigi cevapta kendisinin yazmadigini ileri sürüyordu. Bu belgeleri nereden buldun sorusuna da kendisini Albay N. Ergenekon’un Veli Küçük ile tanistirdigini ve orada Veli Küçük’ün Jandarma Istihbaratinda görevli oldugunu ögrendigini, Dogu Perinçek ile de Veli Küçük’ün selami ile tanistigini, kendisine bu belgeleri getiren sahisin ise Jitemci Subay tarafindan getirildigini, ancak sahsin ismini bilmedigini söylüyordu, sonrasinda 3 polis memuru tarafindan Adil Serdar Saçan seninle tanismak istiyor diyerek kendisini organize suçlar subesine götürdüklerini ve sorguda belgeliri kimlerin verdigini sorduklari, kendisinin ise belgeleri getiren sahsin ismini vermedigi ve belgelerin evinde oldugunu söylemesi üzerine görevlilerle beraber 6 çuval belgenin evinden alindigini ancak ifadesinin iskence ve cebir altinda verdigi için söylediklerini kabul etmedigini,
 
Tuncay Güney üç katli korumali bir villada oturuyor
 
Tuncay güney bu olaylar ortaya çiktiktan sonra hayatinin altüst oldugunu, yurdisinda bile korumalari olmadan bir yerlere gidemedigini, 3 kez evinin degistirildigini, ayrica Ergenekon ile ilgili hiçbir kimsenin gelip kendisiyle görüsmedigini söyledi.
 
Arkadasi Tuncay Güneyi anlatiyor
 
Arkadasi kendisinin Tuncay Güney ile Strateji dergisinde çalistigini, kendisi ile bazi günler 12-13 saat beraber çalistigini, tuncayin anlattiklarinin yalan oldugunu ve gerçekleri anlatmadigini, simdi Musevi oldugunu iddia eden Tuncay’in annesinin Müslüman oldugunu kendisinin bir rant kapisi elde ettigi için böyle söyledigini ayrica tuncayin çok uyanik oldugunu ve yaptiramayacagi bir isin olmadigini, çogu yerde Veli Küçük’ün ismini kullanarak islerini yürüttügünü, tuncayin gay oldugunu ve Ferhat isimli sevgilisinin oldugunu,
 
Veli Pasa: Ben niye cezaevindeyim, anlamis degilim
 
Tuncay Güneyin Veli Küçük’ün emri ile Talabani’ye ve Barzani’ye 24000 adet silah götürüldügünü, bunlardan 6000’nin PKK’ya verildigi seklinde ki ifadeleri yüzünden Veli Küçük gözaltina alinmisti ve saglik durumu da iyi degildi ancak kendisinin, kimsenin hapisten kaçmak için hastaneye kaldirildi dememesi için hastaneye gitmedigi, Veli Küçük’ün verdigi ifadelerde yapilan bu gözaltilarinin tek amaçlarinin TSK’yi yipratmak oldugunu, kendisinin hiçbir sekilde böyle organizasyon içerisinde olmadigini vurguladi.
 
Böyle bir dönemde gözaltina alinan sahislarin önüne telefon dinleme kayitlari getirildi, her ne kadar yasal düzenlemelerle yapilan telefon dinlemeleri olsada santaj seklinde de bu kayitlar basinda yer aldi, herkes bu dönemde kendi telefonunun dinlendigi süphesine kapildi. Ayrica çogu emekli generallerin telefon kayitlari internette yer aldi, nasil olurdu da bu konusmalar internette yer alirdi.
 
Iletisim baskani telefon dinlemeleri için ne diyor
 
Telefon dinlemelerini Istihbarat, Organize suçlar ve jandarma birimleri tarafindan mahkeme kararlari ile telefon dinlenebiliyor ayrica Telekomünikasyon Iletisim Baskanliginin onayinin alinmasi gerekiyordu. Internette gezen telefon konusmalari ile ilgili ise TIB baskaninin beyanina göre bu kayitlarin açiga çikarilmasi kendilerinin degil savciligin görevi oldugunu, ancak Cumhuriyet Savciliginin youtube görevlileri ile görüserek Videolarin yüklendigi bilgisayarlarin IPlerine ulasabildigini,
 
Emniyet ve jandarmanin gizli görevlisinin ifadesi
 
Danistay saldirisindan sonra Tekirdag F Tipi Cezaevi’nden Basbakan Recep Tayyip Erdogana bir mektup geldi, mektupta kendisine AKP hükümetine darbe yaptirilmak istendigi yaziliyordu, mektubunda kendini gizli görevli oldugunu iddia eden sahis Engin BAYBARS’di. Ardindan konu ile ilgili olarak Cumhuriyet savcisi ve Istihbarat Daire Baskanligi görevlileri tarafindan cezaevinde ifadesi alindi, baybarsin yaklasik 11 saatlik süren ifadesi CD ortamina aktarildi ve özel bir kurye ile ankaraya gönderildi,
 
Tepkiler üzerine “operasyon ismi” kaldirildi
 
Son yillarda operasyonlara verilen isimler de tepki yaratti, Emniyet Genel Müdürlügü tarafindan toplumu incitici isimler konulmayacagini bundan sonra operasyonu yapan subelerin bas harflerinin sonuna konulacak rakamlar ile belirlenecek, Ergenekon sorusturmasinda oldugu gibi diger yapilan operasyonlar  (atabey-küre vb.) da da basinda mansetlere yazilmasina ragmen su an hiçbir tutuklu bulunmuyor.
 
Azeri gencin Danistay saldirgani oldugunu iddia ettiler
 
Veli KÜÇÜK ile danistay Saldirgani Alparslan ARSLAN arasinda bir iliskinin oldugu tüm basinda yaziliyordu, bu ilisikinin ise kanitinin bir fotograf oldugu ileri sürüldü ancak fotograftaki sahis Alparslan ARSLAN degildi, çünkü bu fotografta bulunan sahsin Arslan olmadigi babasi tarafindan da teyit edilmisti ancak birileri bu sahsin israrla A.Arslan oldugunu iddia ettiler.  Veli Küçük ise kendisinin aslen azeri olmasi sebebi ile Dünya Azerbaycanlilar Kongresinin üyesi oldugunu ve gerçeklestirilen etkinliklere katildigini ancak hiçbir sekilde A.Arslan ile fotograf çektirmedigini iddia ediyordu. Istanbul Emniyet Müdürlügü Kriminal Laboratuarinda yapilan incelemelerde fotografin fotomontaj olmadigi mahkemeye gönderilmisti. Emniyetin yaptigi diger arastirmada A.Arslan’in danistay saldirisindan bir ay önce Bulgaristana gittigi ve orada fazla kalmadigi ve geri döndügünü, pasaport kayitlarindan ortaya çikardi yani A.Arslan Azerbaycana hiç gitmemisti. Gazeteci bir gün azerbaycandan bir sahsin kendisini aradigini ve söylediklerine göre o fotograftaki sahis azeriydi. Ancak kendisin ortaya çikmasi için ise sahsin para istedigini söyledi. Ve parayida Veli Küçük’ün ailesinden istiyordu. Ancak kendilerinin para ile haber satin alinamayacagi için bunu kabul etmedikleri,
 
Danistay saldirisindan sonra A.Arslan’in babasinin hesaplari incelendiginde yüklü bir sekilde para yatirildigi iddialari basinda çikmisti ancak baba Idris Aslan kendisin ögretmen müfettisliginden emekli oldugunu ayrica A.Arslan’in bir arkadasi ile beraber aldiklari evin satilip belli bir oranin kendisine verildigini, kendi hesabinda oldugunu söylüyordu. Ve bu suçlamalari kabul etmedigini söylüyordu.
Hasan Özdemir “bir mahkumunun sözleriyle” karsilaniyoruz
 
Danistay saldirisinin ardindan mahkemede “seriat istiyoruz” seklinde bagiran Osman YILDIRIM çesitli iddialarda bulunuyordu bu idialardan bazilari ise Danistay saldirisi ve Cumhuriyet gazetesine atilan bombalarin emrinin Muzaffer Tekin’in verdigini ileri sürüyordu, sadece bunlari iddia etmiyordu ayrica Orgeneral Çevik BIR, Veli Küçük’ün ve eski Istanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemiri’de bir isadamindan rüsvet aldiklari seklinde bir iddia ortaya atiyordu. Hasan ÖZDEMIR ise bu iddialar karsisinda ömrünün bu vatan için terör örgütleri ile ugrasmakla geçtigini, mafya ile irtibatli bu sahsin ifadelerinin bir iftiradan ileri geçemeyecegini, Cumhuriyet savcisi tarafindan bu iddialar üzerine ifadesinin alinmasinin ise çok üzücü oldugunu belirtiyordu.
 
Bu dönemde sahte belgeler ortalarda geziyordu, çogu insan bu sahte belgeler yüzünden tutuklanmisti ve bunlardan biri de Darbe kitabinin yazari Zihni ÇAKIRDI, kendisi de imitasyon belgeler yüzünden içeriye alindigini ve hiçbir suçunun olmadigini ileri sürüyordu. Ayrica Tuncay Güney kanadadan Veli Küçük ve diger sahislarin emniyetteki ifadelerini gönderiyordu, hiç kimse de bulunmayan bu ifadelerin Tuncay Güney’de olmasi çok düsündürücüydü,
 
Ergenekon mahkeme tutanaklari
 
 
Istanbul Besiktas adliyesinde savcilikça Ergenekon örgütü ile ilgili ifadeler aliniyor. Sorgulamalar yapiliyordu. Bu konu ile ilgili olarak Kemal KERINÇSIZ ve Hüseyin GÖRÜM, Sener ERUYGUR, Hursit TOLON, Oguz ALPARSLAN Abdülkadir, Emekli Albay Fikri KARADAG, Sami HOSTAN, Sevgi ERENEROL, Ali YASAK, Ergün POYRAZ, AKP eski milletvekili Emin SIRIN, Isçi Partisi Baskani Dogu PERINÇEK, Emin GÜRSES, ATO Baskani Sinan AYGÜN isimli sahislarin ifadeleri aliniyordu. Ancak hiçbiri kendilerinin böyle bir olusumdan haberdar olmadiklarini, ikametlerinde elde edilen belgelerden haberi olmadiklarini, Tuncay Güney’in ifadelerinin deli saçmasindan ibaret oldugunu ve atili suçlamayi kabul etmediklerini söylediler. Ve kitabin devaminda da göreceginiz gibi bahse konu sahislarin irtibatlarindan tutun da, telefon kayitlarina kadar sorular soruldu. El bombalarindan baslayan bu dava, bakalim nerelere kadar gidecek hep beraber bunu görecegiz…
 
BELGELERLE ERGENEKON
SAYGI ÖZTÜRK
DOGAN EGMONT YAYINCILIK VE YAPIMCILIK A.S
EYLÜL 2008 

Benzer Kitaplar