Avrupa entegrasyonunun nedeni savaslarin olmadigi bir Avrupa Kitasinin temellerinin atilmasidir.
Avrupa’da barisin saglanmamasi sonucu herhangi bir iç karisikligin bölge içinde kalmayip diger bölgelere de siçrayacagi, böyle bir durum dünyanin önde gelen güçlerini de etkileyecegi anlasilmistir Dünya barisinin saglanmasinin Avrupa’da baris ortaminin saglanmasiyla mümkün olacagi ortadadir. ABD
entegrasyonun en önemli destekçilerinden olmustur. Entegrasyona üye ülkeler Avrupa’da barisin devam etmesi için dünyada barisin saglanmasi gerektigini anlamistir. Ciddi riskler tasiyan soguk savas döneminde güvenliklerini saglamak
için Avrupa güvenlik ve isbirligi konferansi düzenlenmis ve bu önemli bir dönüm
noktasi olmustur. 1960’larin basinda en büyük güçler sayilan ABD ve SSCB arasini
yumusatma girisimlerinin yani sira AB bölgesel is birligi girisimlerine
baslamistir. AB üyelik perspektifi vermedigi ülkelerle Avrupa komsuluk
politikasi isimli bir proje hazirlamistir. Bu kitapta ENP projesi kapsaminda
olmasina bakmaksizin birlik politikalarindan etkilenen tüm ülkeler ana
hatlariyla çizilecektir. Kitap üç ana bölümden olusmaktadir.1. Bati Balkanlar
2. Orta Dogu 3. Rusya ve Bagimsiz Devletler Toplulugu.
BATI BALKANLAR
90’larin basindan bu yana AB Balkanlarda gelisen olaylarin içindedir. AB zayif olan
iliskiler zamanla saglamlastirmistir. Bu dönem de mülteci programlari ve
yeniden yapilanma konularina odaklanmistir. AB bölgeye ilk girisim olarak Güney
Dogu Avrupa Istikrar Pakti’ni kurmustur. Bu paktin amaci bölgesel is birligini
artirmadir. AB istikrar ve ortaklik sürecinin kurulmasinda da etkili olmustur. AB
kapilarinin Bati Balkanlara açilmasindan, birlik her bir ülkenin var olan
farkli durumlarindan dolayi bati balkanlarla olan iliskilerini farkli bir
boyuta tasimistir. Örnegin AB Hirvatistan sorunsuz sekilde sürmüs Sirbistan ve
Karadag ile problemli bir sekilde devam etmistir. AB’nin Balkanlardan yürüttügü
bir çok faaliyet Ba
ti Balkanlarda bulunan devletlerin AB normlari ve
politikalarina yaklastirilmasina yardimci olmustur. AB eski Yugoslavya
savasinin bitmesinde 90’larin basinda ve sonunda yasanan vahsetin durdurulmasi
Bosna Hersek’te güvenlik alaninda ne denli önemli isler oldugunu göstermistir. AB
Balkanlarda baris dolu ve bütünlesmis bir bölgenin sürdürülebilmesi için
sorumlulugu üstlenmistir .Bu sorumlulugun ABD’nin dünyanin diger bölgelerine
odaklandigi dönemde üstlenildigi de belirtmek gerekir.
AB
Bati balkanlarda yürütmüs oldugu faaliyetlerde basarili olmustur. Ancak daha
bir çok sorunda bulunmaktadir .Bu nedenle AB için bu basarilar rahatlamaya
neden olmamalidir. Basta Bosna Hersek olmak üzere Bati balkanlarin bir çogunda
üçlü geçis zorluklarin yasanmistir. Bati Balkan devletlerinin ekonomileri hala
kötüdür, komünizm öncesi durumlarina ulasamamislardir. AB‘nin Bati Balkanlar da
gösterdigi çabalar tam bir reform sürecini baslatmak için yeterli olmustur.
Bugün ise AB’nin bölgeye yönelik
faaliyetleri daha çok kurumsal ekonomik ve sosyal destek üzerine yogunlasmistir.
AB kaynaklarini kullanma konusunda çok dikkatli olmalidir. Lehne‘ye göre AB’nin
kaynaklarinin dagiliminda sorun vardir. En gelismis ülkeler en fazla yardimi
almaktadir. Buda güçlü ile zayif arasindaki farkin çok açilmasina neden
olmaktadir. AB’nin bölgedeki bir diger politikasi da Kosova ‘dir. Bu konuda AB
içinde çatisan zincirler vardir. Birinci grup Ingiltere, Fransa, Kosova”nin
Sirp ve Arnavutluk bölgelerinin bölünmesi gerekliligini savunurken, ikinci grup
tam bagimsizlik verilmesi gerektigini savunmaktadir. AB Kosova politikasinin
sonuçlarini kabul etmeli bir an önce çözüm üretmeye baslamalidir. Bati
Balkanlardaki çatismalardan sonra krizin çözülmesiyle birlikte sorun ikiye
katlanmistir. AB hem düzeni saglamak hem de her yönde Bati Balkan devletlerini güçlendirmek zorundadir bu kolay bir is olmamakla birlikte umutsuzluk
yasanmasina da sebep yoktur. Nitekim AB’nin katetmis oldugu yol bunun mümkün
olabilecegini göstermektedir. Yalnizca AB’nin sorunu çözümü için yeni yollar
bulmasi gerekmektedir.
BOSNA
HERSEKTE ÖRGÜTLÜ SUÇ PROBLEMINE ILISKIN AB POLITIKASI
Örgütlü
suç terimi uyusturucu kaçakçiligi, insan kaçakçiligi, beyaz köle ticareti,
yasadisi göç, sahte para basma, kara para aklama, yasa disi agaç kesme, her
türlü silah ve mal kaçakçiligi ve fikri mülkiyetin çalinmasi vb. genis çapli
yasadisi faaliyetleri kapsar. Bu sinirlari asan bir suç haline gelmektedir. Bu
özelliginden ötürü devletler örgütlü suçlara karsi kendi bildikleri yollarla
veya geleneksel yöntemlerle mücadele edememektedir. Bunun yerine küresel ve
birbirine bagimli bir yaklasim gerekmektedir. AB içerisinde iç güvenlik-dis
politika ilgili oldugu için örgütlü suçlarin hem dis boyutu hem de dis
kökeninin önemi vurgulanmistir. Ancak örgütlü suçlar komsu ülkelerden gelen dis
tehdit olarak betimlense de Europol raporlari en büyük tehdidin kendi içindeki
suç gruplarin geldigini göstermektedir. Örgütlü suçlara karsi mücadelede en iyi
çözüm bu faaliyetlerde bulunan insanlarin içinde bulundugu sosyo ekonomik
durumlarin gelistirilmesine ve kadinlarin kurban edilmesine neden olan baska
yapilarin azaltilmasina odaklanmaktadir. Örgütlü suçlara karsi birlikte ve
ortak hareket edilmesi ve gizli güç iliskilerinin ortaya çikarilmasi bu tehdidi
etkisiz hale getirmede en iyi strateji olarak görülmektedir.
BATI
BALKANLARDA ÖRGÜTLÜ SUÇ
Bati
ile dogu arasinda tampon bölge olan balkanlar sinir asan suç gruplarinin hedefi
olmustur. AGS‘ye göre örgütlü suçlar ciddi bir güvenlik problemidir ve bu
suçlarin geçis yolu balkanlardir. Suç gruplari buradaki karisikliklardan
faydalanmistir. AB bu sorunla mücadele etsede strateji etkili
olamamistir.Bölgede hala örgütlü suçlar devam etmektedir.
AB’NIN
BOSNA’DAKI ÖRGÜTLÜ SUÇA YÖNELIK YAKLASIMI
Bosna’nin
jeostretejik konumu son zamanlarda örgütlü suçlarin artmasinda önemli bir neden
olsa da doksanlarda yasanan dramatik olaylarda etkili olmustur. Suç gruplari
etnik çatismalar ve sosyalist rejimin yikilmasi ile ortaya çikmistir. Polis
güçleri suç gruplarini görmezden gelmis hatta bu faaliyetlerin içinde
bulunmustur. Bunlarin sebepleri ise savas sonrasi kötü ekonomik durumlardir. AB’nin
Bosnada’ki örgütlü suçlara karsi iki yaklasimi vardir. Birincisi sert güvenlik
politikalarinin gerekliligi, ikincisi yapilandirmaci bir yaklasimdir. AB örgütlü
suçlarin esas nedenlerine karsi kalkinma politikalari uygulamaktansa örgütlü
suçlarla mücadeleye yönelik askeri denetim polis, ve sinir denetimine öncelik
tasimistir. Yerel sahipligin önündeki en büyük sorunun kaynagi örgütlü suçlarin
AB içinde güvenliklestirilmesidir. Örgütlü suçlari hayati tehlike olarak
nitelendirilmesi otoriter bir yaklasim ile bagdasarak AB ile yerel halk
arasinda diyaloga yer verilmeyecegi anlamina gelmektedir. Ayrica örgütlü suç tehdidini
Bosnalilar mimlemektedir. Bu durum AB ile bütünlesmesini zora sokmaktadir.
AB’NIN
KOSOVA POLITIKASI
Kosova’da
yasanan Sirp ve Arnavutlar arasindaki gerilim en karmasik problemlerdendir.
Kosova ABIN küresel bir oyuncu olmasina yönelik önemli bir adimdir. AB’nin
Kosova probleminde barisçil bir çözüme
yönelik yapici bir rol oynamasi halinde bu durum AB’nin küresel alanda aktif
dis ve güvenlik politikalari izlemesi için tesvik edici olacaktir. Ab’nin
uluslararasi siyasetteki yeri ile ilgili üç temel görüs vardir. Birincisi sivil
güç veya normatif güç yaklasimi, Ikincisi muhtemel süper güç yaklasimi,
Üçüncüsü AB’nin artmaya devam eden güç ve kapasitesine vurgu yapan yaklasimi.
YUGOSLAVYA SAVASLARI VE AB
Körfez
krizinde ABD öncü güç olmustur ve AB onu takip ettigi için elestirilmistir. ABD
Bosna savasinda Avrupa’nin inisiyatifi ele almasi için 25 yil beklemistir. AB
konseyi dönem baskani Jacgues Poos Yugoslavya krizinde ara bulucu olarak
müdahale edecek olanin AB oldugunu, Avrupa varken baska kimseye müdahale etmek
düsmeyecegini belirtmistir. Bu durum AB için bir firsatti. ABD dönem baskani
Clinton Bosna çatismasinin NATO müttefiklerinde içine çekebilecegini
belirtmistir. Ilk savas basladiginda bati hükümetlerinin gündeminde çok önemli
konulari vardi. Körfez savasi henüz bitmisti. Bati hükümetleri çatismalar
karsisinda nasil bir yol izleyeceklerini bilmiyorlardi. Nisan 1992’de savas
baslamis, hemen sonrasinda AB- BM arasinda konferans düzenlemistir. ABD
hükümeti Bosna’da savasi durdurmak için kaldir ve vur adli bir strateji gelistirmis ve uygulamistir.Sonuç olarak Avrupa’nin saati
henüz gelmemistir. AB ne iç ne dis beklentileri saglayamamistir. Hala olusum
sürecinde oldugunu anlamistir.
KOSOVA
MESELESI VE AB
Arnavutlar
ve Sirplar arasinda çatisma çikmasinda bati ülkeler çatismayi önlemek için
hareket geçtiler. Avrupa Bosna da yaptigi yanlislari burada tekrarlamamaliydi.
Taraflarin anlasmaya varmalari için görüsmeler yapildi. Bati ülkeler araciligi
ile. Görüsmenin amaci çatismalari biraz önce bastirmakti. Arnavutlar sözlesmeyi
imzaladi. Fakat Sirplar bagimsiz bir Kosova kurulacaginda çekildigi için
imzalamaktan kaçindi. Müdahaleler sonuçsuz kalinca NATO üyesi ülkeler ABD
öncülügünde askeri bir müdahale olmasini savundular. Bu AB için tarihi önem
tasimaktadir. Almanya bölgede Avrupa da liderligi eline aldi. Fischer planini
uyguladi. Kosova Savasi’nin bitimiyle Güneydogu Avrupa Istikrar Pakti kuruldu.
Önemli bir Avrupa girisimidir balkan savaslari güvenlige iliskin konularda
isbirligi sürecini hizlandirmistir. AB bölgedeki savaslarin esas alarak
bölgesel güç rolüne devam etmeyi hedeflemektedir.
BÜYÜK
ORTADOGU VE KUZEY AFRIKA PROJESI VE AB POLITIKASI
Ortadogu
terimi Arap dünyasi, Israil, Türkiye, Iran Orta Asya ve Kafkasya’yi
nitelemektedir. Bu proje ile ilgili farkli görüsler vardir, mesela Girdner ‘a
göre sadece bölge insaninin demokratiklesmesi degil, Amerika’nin sermayesinin
ve bölgedeki siyasi kontrolünü devam ettirtmektir. Proje demokratiklesme
temelinde olusturulmustur. Bu bölgedeki diktatörlük sisteminin kaldirilmasi
kadin haklarinin genisletilmesi, kadinlarin egitilmesi, ve bölgeye yapilacak
ekonomik yardimlardan olusmaktadir. Bölgenin jeostratejik konumu, zengin
hidrokarbon rezervi, su kitligi, dinci
mezheplerin besigi, yoksulluk belirgin özelliklerindendir.
AB
VE BÜYÜK ORTA DOGU
AB bölgeyi
kendi çikarlari için önemli görmektedir. Çikar nedenleri sunlardir. Ekonomik
çikarlar, güvenlik, kültürel ve sosyal konular, enerji kaynaklarinin bollugu
nedeniyle bölge AB için önemlidir. AB Büyük Orta Dogu Projesine de önem
vermektedir.
AB
irak savasinda Amerika’ya katilmamistir. Bunun sebebi AB’’nin yumusak güç
uygulamak istemesi ve ABD’nin imaj kaybetmesidir.
AB
demokratiklesme sürecinin Arap toplumunun kendisi tarafindan çikarilmasi
gerektigine inanmaktadir. Ayrica AB her bölge için ayri yaklasim izlemektedir.
Ab’nin yaklasimina göre Israil Filistin arasi uzlasma bölgede daha fazla
ilerlemenin anahtaridir. Bu sorun hallolmadan diger sorunlarla ilgilenme sansi
çok azdir. Israil Avrupa’ya hiç güvenmemekte, ABD’ye güvenmektedir. Araplar ise
Avrupa’ya güvenmektedir. AB Islam’in çagdaslik ile uyumlu olduguna
inanmaktadir. Avrupa’nin Islam dünyasi ile sinirlari bulunmaktadir. Türkiye
AB’ye üyelik için beklemektedir. Bunun yaninda AB’nin Müslümanlara düsmanca
tutum sergileme ihtimali de vardir.
ABD
ve AB demokratiklesme konusunda hem fikirdirler. Ama ABD askeri bir yolla çözüm
aramasi sebebiyle ayrilmaktadir. ABD sürekli orta dogu ve diger bölgelerle
ilgilenen kisiler üzerinde dururken AB kurumlar üzerinde durmaktadir.
AVRUPA
AKDENIZ ORTAKLIGI
Avrupa
Akdeniz ortakligi ile bilindik ticaret ve yardim yönteminden farkli kalkinma
yaklasimi kabul edilmistir. Çatismalarin barisla çözülmesi siyasi güvenlik, demokrasinin
güçlendirilmesi, istikrarli kalkinma için diyalogun olusturulmasi hedeflenmistir.
Sinirli
imkanlar: AB ve körfez isbirligi arasindaki etkilesimin tanimlanmasi ikinci
dünya savasinin küllerinden dogan Avrupa entegrasyonu ilk kuruldugunda güvenlik
kaygilari yerine ekonomi ve sosyal sorunlari öncelikli hedef olarak
belirlemistir. GCC entegrasyondan ziyade isbirligine önem veren hükümetler
arasi bir kurumdur.
SINIRLI
IMKANLAR
AB
ve Körfez Isbirligi Konseyi arasindaki etkilesimin tanimlanmasi ikinci dünya
savasinin küllerinden dogan Avrupa entegrasyonu ilk kuruldugunda güvenlik kaygilari
yerine ekonomi ve sosyal sorunlari öncelikli hedef olarak belirlemistir. GCC
entegrasyondan ziyade isbirligine önem veren hükümetler arasi bir kurumdur. AB
bunun tam tersine entegrasyonun güçlenmesi arayisi içersindedir. AB tarafindan
Körfez bölgesinde güvenlik ortaminin bozulmasinin Avrupa’da ki güvenligi de
bozacagi anlasilmistir. AB GCC’yi entegre etmeye çalisarak Körfez bölgesine
yönelik ayricalikli bir yaklasim belirlemistir. Siyasi konulara güvenlik
konularini kapsayan Akdeniz ve orta dogu ile AB stratejik ortakligini
olusturmustur.
IRAN’IN
NÜKLEER GÜÇ OLMA IDDAASINDA AVRUPA’NIN ROLÜ
Iran
da nükleer alt yapinin gelismesinde Fransa Almanya büyük öneme sahiptir. Bir
çok Iranli ögrenci nükleer fizik ile ilgili egitim almak için Fransa ‘ya
gitmistir. Iran Almanya ve Fransa ile nükleer güçler ile anlasmalar yapmis
ortakliklar kurmustur.
BATI
AVRUPA VE ABD ARASINDA FIKIR AYRILIGI
ABD
NPT‘nin basari ile sonuçlanmasin da en büyük engelin Bati Avrupa oldugunu
düsünmüstür. ABD ‘ye göre tedarikçi ülkelerle ihracat politikasi konusunda
anlasmaya varilmasini engelleyen Avrupa olmustur.Avrupa için ekonomik güvenlik
askeri güvenlik kadar önem tasimistir. Bu nedenle nükleer yayilmanin
sinirlandirilmasina yardimci olmamaktadirlar.
ISLAM DEVRIMININ IRAN’IN NÜKLEER PROGRAMINA
ETKISI
Devrim
Iran’in dünya siyasetindeki tavrinda keskin bir degisiklige neden olmustur imam
Hümeyni’nin slogani dis politikayi belirlemis yabanci olan her sey reddedilmis
bunun içine nükleer projeler de katilmistir. Hümeyni sürgün edildikten sonra
politikalarda modernlesme baslamistir. Yeni liderler nükleer projeleri
desteklemislerdir. Bunun en büyük sebebi askeri savunma ve her hangi bir savas
durumunda katacagi güçtür. Bir diger sebep ise yasanan enerji krizidir.
AVRUPA’NIN
ÇEVRESI OLARAK GÜNEY KAFKASYA
On
bes yil içinde AB bölgeye çok fazla yardim yapmis ama istenilen sonuç elde
edilememistir. Bölge stratejik öneme sahiptir.Iki kitayi birlestiren degeri
eksilmeyen bir bölgedir.
Daglik
Karabag Savasi bittikten sonra degeri
daha da artmis ABD yetkilileri çikarlarini korumak için bölgeyi tereddüt
etmeden kucaklamislardir. ABD sehirlerine gerçeklestirilen terör saldirilari
ABD‘nin bölgeye yönelik stratejilerinde degisiklige neden olmustur. Bölgede
bazi üsler kurulmustur. AB bölgenin önemini geç fark etmistir. AB için bölgenin
olumlu ve olumsuz yönleri vardir. Güney Kafkasya’nin enerji kaynaklari ve
ulasim olanaklari olumlu Avrupa güvenligine yönelik tehdit olusturmasi olumsuz
yönüdür.
AB VE
GÜNEY KAFKASYA
AB
bölgede olumsuz bir imaja sahiptir. Bunun sebebi bölgedeki olumsuz olaylara
müdahalelerinin sinirli kalmasidir. AB bölgeye bagista bulunmustur ancak ABD
kadar ciddi miktarlarda olmamistir. AB savasin sona erdirilmesinde kendini
ispat edebilmistir.
AB’NIN
ORTA ASYA POLITIKALARI
AB
bagimsizliklarin hemen ardindan Orta Asya”da bulunan devletlerle ekonomik
iliskiler kurmus, ekonomik ve siyasi reformlara destek vermistir. Orta Asya
ülkeleri bagimsizliklarini beklenmedik bir anda kazandiklarindan dolayi sosyal,
siyasal, ekonomik hazirliklardan yoksunlardi. Enerji kaynaklari ve tarimsal
üretim açisindan zengin olmalarina ragmen ekonomik sikintilara düsmüslerdir. Ekonomik
gerileme sosyal gerilemeye de sebep olmus, saglik ve egitim alanlarinda kötüye
gidisat baslamistir. Bölgenin güvenlik sorunlarindan baslicasi terördür. Bir
diger tehditte kitle imha silahlaridir.Silahlar Rusya’ya verilmis olsa da
tekrar silah üretecek alt yapi ve donanim mevcuttur.Bu açidan Kazakistan öne
çikan Orta Asya ülkesidir. Ülkeler cografi sikintilarda yasamaktadir. Kazakistan’in
yüz ölçümü büyük buna ragmen nüfusu küçüktür.Türkmenistan su kitligi
yasamaktadir. AB ‘nin bölge ile ilgili hedefleri; Demokrasiyi yerlestirmek, insan
haklarina saygiyi yerlestirmek, bölgesel istikrarin saglanmasi anlasmazliklarin
çözülmesidir. Bölge Avrupa için su sebeplerden önemlidir. Avrupa’nin güvenligi
,Avrupa’nin dis enerji ihtiyaci , enerji kaynagi çesitliligini artirmak
istemesi, pazar ihtiyaci. AB bölgeye çesitli projeler ile yardimda bulunmustur.
TACIS programlari bunlardan biridir. Ulasim, egitim, sanayi, ticaret gibi konulara odaklanmisti. AB
bölgeye yönelik çaba sarf etmis ama beklediklerini elde edememistir. Taraflarin
karsilikli beklentilerinin ne zaman gerçeklesecegi zamanla belli olacaktir.
AB’NIN
HAZAR IÇI ÜLKELERINE OLAN KOMSULUGUNU ANLAMLANDIRMAK
AB
Hazar Bölgesinin önemini önceleri tam olarak anlayamamistir. AB Hazar Bölgesi’ndeki
enerjileri Avrupa’ya tasima hedefindedir. Bunun için farkli stratejiler
gelistirmistir. AB ‘nin Rusya’ya olan enerji bagimliliginin azaltma istegine
ragmen Hazar Bölgesi geç fark etmistir .Özellikle Hazar hidrokarbonlari çok
degerlidir.
KARADENIZ
BÖLGESINDEKI ISBIRLIGI OLANAKLARI VE ZORLUKLARI
Karadeniz
bölgesi ; Romanya, Ukrayna, Bulgaristan, Türkmenistan, Rusya, Moldova, Gürcistan,
Ermenistan, Güney Kafkasya, Azerbaycan, Bati balkanlari kapsar. AB Karadeniz
bölgesini ve Karadeniz Ekonomik Isbirligi Örgütü ile çok az ilgilenmistir. Karadeniz’in
stratejik önemi arttikça AB daha fazla kayitsiz kalamamistir. Karadeniz’de
isbirligi amaci ile kurulan KEI Karadeniz bölgesinde diyalogu tam olarak
gerçeklestirememistir. KEI ‘nin kurucu üyeleri Türkiye ve Rusya’dir. AB için
KEI ‘ye mali ve kurumsal destek saglamak uzun vadede daha yararli olacaktir.
AB
‘NIN UKRAYNA POLITIKALARI
AB –
UKRAYNA ILISKILERI
Ukrayna’nin
AB ‘ye girisine olumlu bakan AB ülkeleri olsa
da , kararsiz olan yada tamamen karsi çikan ülkelerde vardir.Ab ‘nin
Ukrayna ile iliskileri suanda olasi üyelik ile sinirlidir.Ukrayna Bagimsiz
Devletler Toplulugu arasinda AB ‘ye girme ihtimali en yüksek olan ülkedir. AB –
Ukrayna iliskilerin Rusya göz ardi edilmelidir.
AB
yolunda Ukrayna’nin yapmasi gereken az gelismis ülke sifatindan kurtulup
entegre olmus ülke pozisyonuna gelmektir. AB açisindan bakildiginda ise
jeopolitik hirslarinin ve BDT alanini kapsayacak kapasitesinin olup olmadigini
kontrol etmektir. Ukrayna açisindan AB üye olmak , kalici krizleri sona
erdirmek, güvenligini garanti altina almak ve piyasa ekonomisini kurmasi
açisindan önemlidir.Ukrayna’nin AB ‘ye entegre olmasinda iki temel söz
konusudur. Bunlar demokrasi ve mesruiyettir. Ukrayna’nin AB için önemi AB
enerji bakimindan Rusya ‘ya bagimlidir. Ukrayna bu enerjinin tasinmasinda kilit
öneme sahiptir.
BAGIMSIZLIKTAN
SONRA AB VE ÖZBEKISTAN ILISKISI
Özbekistan
27 milyon nüfusa sahiptir Orta Asya ‘da anahtar bir stratejik konuma sahiptir. Orta
Asya ve Afganistan’a siniri vardir. Enerji kaynaklari bakimindan zengindir. Bölgedeki
istikrarsizlik riskler savas için önemli bir üs ve Avrupa’nin da Rusya’ya
bagimliligini azaltacak olmasi bakimindan Avrupa için önemlidir.
Orta
Asya dan gelebilecek en büyük tehdit terörist ve suç gruplari suç
sebekeleridir.
Kazakistan,Türkmenistan,Özbekistan
büyük enerji rezervlerine sahiptir.
Türkmenistan’da
kesif edilmis rezervler vardir.Ama bunlarin ihracati Rusya’nin elindedir. Avrupa,
Orta Asya enerji rezervleri üzerinde söz hakki olsun istiyorsa günümüzden daha
etkin olmalidir. AB’nin Orta Asya’daki genel amaci istikrari ve bölgedeki
bütünlügü saglamaktir. Özbekistan Kerimov’un diktatörlügünde oldugu sürece ve
zayif ülkeleri etkiledigi sürece mümkün degildir.Bu nedenle yeni stratejiler
gelistirilmelidir.
Türkiye
AB’ye katilim süreci ve Avrupa komsuluk politikasi bölgesel girisimi arasindaki
baglanti: Türkiye’nin dogu siniri AB’nin istikrari için çok
önemlidir.Türkiye’nin komsulariyla olan dostluk iliskileri Avrupa’nin
emellerini gerçeklestirmekte isine yarayacaktir. Türkiye ile müzakerelerin
baslatilmis olmasi Türkiye’nin kendi içinde istikrari sagladiginin kanitidir. Türkiye’nin
AB’ye katilimi ile AB’nin sinirlari çok genisleyecektir.Türkiye 2003 de Entegre
Sinir Yönetimi Stratejisini uygulamistir ve AB’ye uyumluluk %75 e
yükselmistir.Ama vize uygulamalari hala
devam etmektedir.
ORTADOGU
VE AB ARASINDA TÜRKIYE
TC
kurtulus savasindan çiktiktan sonra kurulus ve yapilanma sürecine girmistir. O
dönemde TC‘nin politikasi TC‘ni batili ülkelere esit bir hale getirmektir. Bundan
anlasildigi gibi o dönemde Orta Dogu ile degil bati ile iliskilere önem
verilmistir. O dönemde TC Orta Doguya müdahale etmekten çekinmistir.Ikili
iliskiler kurulmustur. 40’lardan sonra TC ‘nin Orta Dogu’da hedefleri ekonomik
fayda elde etmek bölgede etkinligini artirmak. 1960’larda TC batiya kendini
güçlü göstermek için Orta Dogu ile anlasmaya girmistir. TC’nin en belirgin
politika özelligi çok yönlü olmasidir. TC dis politikasinda dengeyi saglamaya
çalismistir. TC müttefiki olan büyük güçlerin etkisi altinda özgürlügünün
kisitlandigini fark edince orta doguya yönlenmistir. ABD ile TC arasinda Irak
Iran Suriye konularinda gerilimler yasamistir.
2002-2003
yillari arasinda TC dis politikasinda degisiklik yapmis Amerika’nin istedigi
destek Irak savasinda verilmemistir. Amerika ile iliskiler zedelenmis Orta Dogu
ile iliskiler gelismistir.Türkiye’nin onu yumusak güç düsüncesinde AB ‘ye yaklastirmistir.
TC ‘nin Orta Dogu ülkeleri ile baris iliskileri onun ABD ‘den ayrilip AB ‘ye
yaklasmasina neden olmustur.
AVRUPA BIRLIGI VE KOMSULARI
FIRSATLAR VE ZORLUKLAR
BEZEN BALAMIR COSKUN
- BIRGÜL DEMIRTAS
ELIPS KITAP
2012