Kitabin yazari;
AHMET ULUDAG, 1947 Eskisehir
dogumlu olup, 1965 yilinda Eskisehir
Atatürk
lisesini bitirmis, akabinde
girdigi Kara harp okulunu
bitirmis ve 1967 yilinda topçu
Subayi olarak mezun olmustur.
1968'de Topçu ve Füze Okulundan, 1978'de Kara Harp Akademisi'nden, 1989'da
Silahli Kuvvetler Akademisinden, 1990 yilinda da Pakistan Savunma Koleji'nden mezun
olmustur.
Pakistan Savunma Kolejinde Savunma ve
Strateji konusunda yüksek lisans yapmis,
Türk silahli Kuvvetleri bünyesinde çesitli
görevlerde
bulunarak, 1994–1995 yillari arasinda Güneydogu’da Komando Alay Komutanligi yapmistir. Kitabi yazmasina neden olan sebeplerden dolayi son
olarak atandigi
komando alay komutanligi görevinden sonra yazara göre Komando
askerlerini Çalan birlige
atanmasi
nedeniyle bu görevi
istemeyerek emeklilige
ayrilmistir.
Daha sonra 1997–1999 yillari arasinda
bazi üniversitede Inkilap tarihi dersleri vermis, asker kökenli ve iki çocuk babasi biridir.
Bu kitabi yazmasina sebep olan aslinda
yazarin ilk yazdigi ve adini (Çalinan 240 Komando Askeri Skandalinin Perde Arkasi)
adli kitabinin içerisinde bir bölüm olarak yazmayi düsünmüs fakat bu kitabin içerisine dahil ettigi
Yüksek Askeri Sura'da
yapilan general ve amiral terfilerindeki haksizlik ve adaletsizlikleri konu çok
genis ve kapsamli olmasi nedeniyle farkli bir kitap olarak yazmayi tercih etmistir.
Kitabin içerisinde ele almayi düsündügü konular aslinda kendince riskli oldugunu düsündügü bunlari birisinin yazmasi gerektigi kanisina varmis içerisinde kesinlikle yanlis yapmamayi ve iftirada bulunmadan yalnizca yanlisliklari yazmayi düsünerek belki birileri bu kitaplari okuyarak kendisinin yapamadigini yapmasini umdugundan
kitabi
her seye ragmen yazmaya karar vermistir.
Tabi bunlari aktarmadan önce kitap
içerisinde bulunan kurumlar hakkinda bilgiler sunmus bunlara kisaca deginecek olursak;
Yüksek Askeri Sura; Türk Silahli Kuvvetlerinde Yüksek
rütbeli subaylar ile Basbakan
ve Milli Savunma Bakaninin olusan
en yüksek askeri kuruldur.
Bu kurulun görevleri ise kisaca Askeri
stratejik, Silahli Kuvvetlerin hedefleri, Silahli Kuvvetlerle ilgili görülen
kanun tüzük ve yönetmelikler ile ilgili görüs bildirmek, general ve amirallerin yükselme veya
emeklilikleri ile ilgili ve konulari incelemek, gibi silahli kuvvetler
mensuplarinin ilgilendiren konulari incelerler.
Aslinda bu kitabin içerisinde yer alan
iki ana konudan biriside yazarin özellikle üzerinde durdugu, Yüksek Askeri Sura içerisinde bulunan yüksek rütbeli subaylarin Amiral ve Generallerin, birincisi Türk silahli kuvvetlerin ödül ve esaslari, ikincisi Tümen ve kolordu komutanlariyla çesitli komutanliklarin, tayin, göreve
atanma, yer degistirme, emeklilik gibi özlük islemleri haricinde görevlerinin olmadigini savundugu
oysa bu YAS içerisinde bulunan Yüksek rütbedeki subaylarin zaman içerisinde Suranin yetkilerinde degisiklik yaparak çok farli konulari ele almalarina sebep vermis.
Su anda Yüksek Askeri Sura verilen bu görevleri yapacak
kanunla tespit edilmis
kendisine ait sabit bir kadrosu olmadigi halde, Silahli Kuvvetlerde en önemli konularda, örnegin, general ve amiral terfileri ve disiplin yolu ile ihraç kararlarinin alindigi en önemli kurum haline gelmistir.
Bu konuda diger bir husumet ise YAS kararlarinin 1982 yilinda Gizlilik içinde sürdürülmesi yani 1972 yilinda YAS
kararlari
yargi
denetimine tabiyken, 1982 yilinda çikarilan Anayasa ile birlikte bu kararlara itiraz hakki ortadan kalmis bu da suraya sinirsiz bir yetki verilmesine neden olmus.
Bu konuda yazar en önemli tenkitlerden
birini ise, eski Kara Kuvvetleri Komutani Orgeneral Muhittin FISUNOGLU' un 1997 yilinda bir röportajda “Kararlar alinir da digerinin hakkini aramasi, içinde ukde kalmamasi lazim. Simdi dava açma hakki yok.
Ben dava açilmasindan tarafim. Idare Mahkemesi karar verir ve Sura da onun kararlarina uymak durumunda. Dolayisiyla o maddenin kalkmasi lazim. ” görüsünü örnek olarak vermistir.
Kitabin içerisinde yer alan diger bir konu ise “Danistay pasasi” tabiri; halk arasinda albaylikta
askeriye tarafindan pasaliga terfi ettirilmemis, sonra açilan dava üzerine mahkeme tarafindan generallige terfi ettirilmis pasalar için kullanilmakta, Gerçekte
ise YAS tarafindan hem
albayliktan generallige
terfi ettirilmeyen, açilan dava üzerine Danistay tarafindan albayliktan generallige
terfi ettirilen pasalar için, hem de daha önce generallige terfi ettirilmis ancak generalligin bir üst rütbesine terfi ettirilmeyen pasalardan yargiya basvuranlarinin bir üst rütbeye terfi ettirilen pasalar için kullanilmaktadir ama yargiya her dava açan albay pasa olmamis, ya da her dava açan pasa bir üst rütbeye terfi ettirilmemis. Buna ragmen
Danistay
pasalari kurum içerisinde dislanarak pek hos karsilanmazlarmis. Bir albayin daha tuggenerallige terfi ettirilmesi mümkün iken kadromuz dolmustur, diye adeta kapi disari etme yetkisini Yüksek Askeri Sura kendinde görebilir mi?
Bu pasalara örnek verecek olarsak; Bir tabip albay kadro olmadigi için terfi ettirilmemis, Tuggeneral kadrosu 82 kisi iken 81 kisinin
oldugunu Danistay tespit etmis ve bunun üzerine Danistay su karari vermis
“Ilgilinin kadro durumu disinda baska bir neden gösterilmemis
ve yetenek ile diger kosullar bakimindan bir engel ileri sürülmemis olduguna göre, yasal dayanagi olmayan nedenlerle ve kadro olanaklari bulunmadigindan söz edilerek Genelkurmay Baskanligi'nca muvafakat verilmemesi ve tuggenerallige yükseltilmemesi isleminin yasaya aykiriligi açik bulundugu gerekçesiyle IPTALINE
karar verilmistir.” Yazarin burada bazi kaliplasan askeri yargilarin veya tabularin ne kadar yanlis oldugunu vurgulamis, YAS
terfi kararlarinda
nedenli yanlislar
yapildigini gözler önüne sererek uygulamanin yanlislarini dile getirmeye çalismistir.
Baska bir örnek ise; Hulusi
SAYIN pasa'nin tuggenerallikten emekliye ayrilmasinin saglanmasi üzerine açtigi dava ile ilgili; kendisi normal pasa, yani Yüksek Askeri Sura tarafindan 1974 yilinda terfi ettirilmis.
Fakat 4 yil sonra tarihinde tümgenerallik beklerken, kendisi emekli edilince
buna oldukça içerlemis ve
Askeri Danistay
AYIM' e dava açmis.
Yüksek Askeri Suraca yapilan degerlendirmenin subay sicil yönetmeligine göre yapilmadigini, terfi eden tuggeneralden
kiyaslanamayacak
üstünlükleri oldugunu, ayrica
jandarma tümgeneral kadrosunda 1 adet bos
kadro bulundugunu, buna
ragmen kendisinin
kadrosuzluk nedeniyle emekli edildigini,
iddia etmis.
Mahkeme dosyayi incelemis, idarenin savunmasini almis, idare davanin reddini talep etmis. Ama mahkeme dosyadaki belgeleri ve
davacinin iddialarini ciddi bulmus
ve davayi
kabul etmis.
Mahkemenin karari ise;
"Hiçbir zaman Yüksek Askeri Sura, kendisine taninan takdir yetkisini yasanin ve yollama yaptigi subay sicil yönetmeliginin, amacina aykiri olarak KISISEL
VE SIYASI BIR AMAÇ VE SAHISLARA
YARAR SAGLAMAK veya
hizmetin gerektirdigi
amacin
disinda kullanamaz. Esas olan, hukuk kurallari içinde, kamu hizmetlerinin en etkin sekilde yürütülmesidir.
Idare (Yüksek Askeri Sura) yasalarla taninan yetki sinirlari içinde tarafsiz kalmak zorundadir. Taninan bu yetki (Degerlendirme Notu verme yetkisi) hiçbir zaman imtiyaz gibi kullanilamaz.
Yasalara bagli ve-saygili hukuk devletinde ve bilhassa Türk Silahli Kuvvelerinde yasalarin yansiz uygulanmasi güç ve otoritenin ve bu surede de DISIPLIN’ in saglanmasi, yasalara inan ve saygidan kaynaklanmasi gerekmektedir. "
Yetkinin diledigi gibi kullanma hukukun üstünlügü ile bagdastirilamaz. Yüksek askeri sura kararlari yanlisliklar ya da keyfilikler arz edebiliyor. Ama mahkeme karari
ile, Danistay pasasi diye küçümsenen, degerli Hulusi SAYIN pasanin YAS karari ile tuggenerallikten
emekli edilme islemi ve tümgenerallige terfi ettirilmeme islemlerinin iptal edilmis ve sonuçta olarak tümgenerallige terfi etmistir. Mahkeme kararindan sonra; Yüksek
askeri surada durumun bu
hale gelmesini saglayanlarin basinda tesadüfen Genelkurmay Baskani olan Orgeneral Kenan EVREN ile Kara
Kuvvetleri Komutani Orgeneral Nurettin ERSIN vardi. Bu pasalar
12 EYLÜL Askeri Harekatini yaptilar fakat Terfilerde ve atamalarda adaletli, yasalara
uygun sekilde hareket edeceklerine
yaptiklari adalesizlikleri, haksizliklarini gizlemek amaciyla 1982 Anayasasinda
Sura kararlarinin yargiya
kapamislardir.
Süphelerin içeriklerini daha iyi anlatabilmek amaciyla, Askeri Yüksek Idare Mahkeme kararlarinda Yüksek
Askeri Sura Üyeleri ile ilgili ikaz, itham ve suçlamalardan örnek verecek olursak
nedenli yanlis kararlar
alindigini gözler önüne sermis oluruz;
Suraca rütbe ve terfilerde hiçbir
kistas ve ölçüye sigmayacak
sekilde notlar verilmis, üyelerinin not takdir yetkisinin
sinirsiz olmadigi ve yargi denetimine tabi tutulmasi gerektigi belirtilmistir. Degerlendirme notu verme isleminin bazi dayanaklari ve gerekçesi olmasinin gerektigini, kisisel ve siyasi amaç ve sahislara yarar saglamak amaci ile kullanilamayacagini, degerlendirme
notu islem makaminin ayni tarzda mümkün olan davranislarindan birini seçme mutlak degildir. Askeri Personel Kanunu ve bu
kanuna göre çikarilmis sicil
yönetmeligine uygun
davranmakla yükümlüdür. Bu sekilde
Danistay Askeri Yüksek
idare mahkemesi ikaz ve ithamlarda bulunmustur.
Askeri Yüksek idare mahkemesinin bu sekilde ikaz ve ithamlarindan korunabilmek için Kenan EVREN pasanin da içinde bulundugu YAS üyelerine verilen bu ikazlara karsi ve kendisini bundan sonra yapilacak
elestiriden korumak amaciyla, yazara göre Kenan EVREN pasanin Anayasaya yarim cümlelik ilaveyi koydurmus olabilecegini degerlendirmektedir.
Kitabin yazarina göre bunu da o
yillarda yasanan O hal sikintilarindan dolayi çok görmemis
ama aradan yillar geçtikten, askeri yönetim sartlari ortadan kalktiktan sonra Yüksek Askeri Sura kararlarinin yargi denetimi disinda kalmasi ile ilgili Anayasa hükmünün de kaldirilmis
olmasi
gerekirdi düsüncesini savunmus.
Yazarin takildigi diger bir konu ise 10 Mayis 1982 yilinda Danistay’in 114. kurulus yilinda yapmis oldugu
konusmayi elestirir mahiyetteydi; Bu konusmada Kenan EVREN pasa “12 Eylül yönetimi yargi sisteminde en
ufak bir degisiklik yapmamis, hakimler mevcut yasalar ve vicdani
kanaatleri ile bas basa birakilmistir.” Cümlesini kullanmis
pasanin o zamanlarda Orgeneral ve Devlet Baskani olarak da devletin o zamanki basinin devletin seçkin hukukçularinin huzurunda, gözlerine bakarak
bu ifadeleri nasil kullandigini anlayamadigini belirterek, 12 Eylül dönemindeki yönetimin yargiya müdahale ettigini yargiyi kisitladigini savunmustur.
Diger bir konu ise Subaylarin Albay rütbesine kadar nasil sicil aldiklari ile ilgili konu; subay emrinde çalisan personele birinci sicil üstü
olarak, birinci sicil üstü olarak sicil verdikleri personelinin de emrinde
görev yapanlara da ikinci sicil üstü olarak sicil verir yani sicil sistemi olabilecek
en adaletli sistem oldugu
ve bazen de sans isi oldugunu vurgulamistir. Çünkü her sicil amirinin sanki
sicil notlarinin kesesinden veriyormus
gibi degerlendirdiginden olabilecek en ufak problemlerden
dolayi düsük sicil alma ihtimallerinin oldugunu belirtmektedir.
Subaylarin sicil notlarindan sonra
Generallerin sicil notlari konusunda ise; bes senesini dolduran ve sicil tam notunun %70 ve daha fazla
olanlarin
dosyalari Yüksek Askeri Suraya gönderilir. Degerlendirmeyi ise yüzlerce Albayin sicil ortalamalarinin hesaplanmasi için Yüksek Askeri Surada
bulunan 14 general ve amiral mi yapacak hayir bunlarin yerine Genelkurmay Baskanliginin personel baskanliklarindan görevlendirilen personel yapiyor. Gizli bir sekilde, dogrulugu yada yanlisligi tartisilabilir, bir yanlislik yapildiginda ise “yapilan yanlisliklari siz dogru
kabul edin” seklinde geri
dönüs olabiliyor. Düsünün sizi tanimayan çesitli
illerde görev
yapan generallerin her biri ayri sicil notu veriyor ve bunlarin ortalamalari
aliniyor sonuç degerlendirme
notu olarak ortaya çikiyor bu durum vicdaninizla bas basa kalarak insanlarin gelecekte terfilerini etkileyecek
kararlar verebiliyorsunuz. General ve Amiral terfilerinde yapilan en büyük bir
adaletsizlik yas üyelerinin verdigi ve adina degerlendirme notu denilen notlardir.
Yüksek Askeri Surada terfi için yeterlilik siralamasinin yapilmasi; Yeterlik notu =
Sicil notu ortalamasi + Degerlendirme
notu" seklinde gizli
olarak hesaplanir.
Matematiksel yapilir ve sonuç her zaman
dogru çikar fakat geriye bilinmeyen sadece
Yüksek Askeri Sura üyelerinin, kanun ve sicil yönetmeligine göre vermesi gereken ama buna uyulup uyulmadigi gizli oldugu için bilinmeyen "Degerlendirme Notu" kaliyor. YAS Kararlarina da yargi yolu kapali olmasi yani terfi edemeyen
birinin mahkemeye müracaat etme yetkisi yok, dolayisi ile 1982 den önce oldugunu gibi mahkemenin sicil dosyalarini
isteme yetkisi yok. Dogru
olan kararlarin
yargi
denetime kapali
olmasi
olagan olarak karsilansin ama yanlis olarak verilen notlar için de bir sistem kurulsun.
Askeri rütbeler hakkinda kisa bir
bilgi; General/Amiral subaylarin en üst rütbelisidir, Subay ise silahli kuvvetlerde ast tegmenden maresale kadar olan rütbe sinifidir. Askeri rütbelerin siralanisi; Astegmen, Tegmen,
Üstegmen, Yüzbasi- ÜST SUBAYLAR Binbasi, Yarbay, Albay- GENERAL VEYA AMIRALLER Tuggeneral (Tugamiral),Tümgeneral (Tümamiral),
Korgeneral (Koramiral), Orgeneral (Oramiral), Maresal (Büyük amiral) seklinde
siralanir.
Türk Silahli kuvvetlerinde ne kadar
yüksek rütbeli subay var? Bunlari kuvvet komutanliklarina göre ayirmaktansa Genelkurmay
baskanligi bünyesinde bulunan generallerin rütbe
sinifina göre sayilarini verecek olursak; Orgeneral/Oramiral 13,
Korgeneral/Koramiral 36, Tümgeneral/Tümamiral 78, Tuggeneral/Tugamiral 174 olmak üzere toplamda Türk Silahli kuvvetlerinde 301 adet yüksek rütbeli subay bulunmaktadir. Bu
rütbelerin belirtilmesinde amaç ise her yil düzenli olarak emekliye ayrilan
yüksek rütbeli subaylarin yerlerine atanan ve terfi edenlerinin bu sayilari asmalari ve kontenjanlarda bu sayilara riayet edilmesi.
Yazarin kanaatine göre Yüksek Askeri Sura toplantisinda terfiler yapilacak toplantidan önce kararlastiriliyor ve sura
toplantisinda formalite icabi oylanarak kesinlesiyor. Bu toplantilar üç yada dört gün sürüyor. Terfi edecekler belli olmadan hangi generalliklerin uzatilmasina
ihtiyaç oldugu önceden tespit edilemiyor. Kimlerin
terfi edecegi, kimlerin
terfi edemeyecegi ve
kimlerin uzatilmasi yapilacagi Yüksek Askeri Sura toplantisi öncesinden belli olmazsa, toplanti birkaç hafta sürmesi
gerekeceginden, halbuki toplantinin
tamami üç yada dört günde bitiyor.
Kitabin yazilmasi sirasinda yazar
hakkinda suranin yazarin görüsüne göre yanlis degerlendirmenin yapildiginin haberini ögrenmesi
üzerine, Genelkurmay Baskani Ismail Hakki KABADAYI kitabin yazari Ahmet ULUDAG ‘i görev yaptigi dönem de
“Güney
doguya gönderdik gönderilen askerleri begenmiyormus “ seklinde
görüsünü su
sekilde açikliyor. Ahmet ULUDAG’ in savundugu
240 komando askerinin Adapazari'nda çalinip, yerine 148 komando olmayan askeri
gönderilmesini yanlis
aksettirdiklerini bulun sonucunda suraca
bu sekilde degerlendirmenin yapildigini belirtmistir.
Diger bir konu da yazarin Isveç’te yasayan kardesinin
Türk
vatandasligindan çikma konusunun yazara göre yanlis aksettirilmesi konusu, bu olayin detayinin arastirilmayarak kesin yüküm verilmesi bir nebzede olsa yazarin tepkisini almis ve isin aslini kitabinda belirtmistir.
Isin asli Isveç bulunan Türk Büyükelçiligi Disisleri
Bakanliginin talimati ile yurtdisinda 6 yildan fazla kalip, Isveç vatandasi olma statüsü hakkini kazanmis Türk vatandaslarina,
Türkiye'deki vatandaslik haklari sakli kalmak sarti ile "Türk Vatandasligindan çikin ve yasadiginiz ülke Isveç vatandasligina geçin, Isveç’te seçme, seçilme hakkini kazanin, Türk vatandaslarinin ve Türkiye' nin menfaatlerini daha
iyi savunun." diye devlet politikasi olarak tesvik etmis bunun neticesinde yazarin kardesi Türkiye’ haklarini yurtdisinda temsil edebilmek için çifte vatandaslik kurullari geregini
yerine getirme prosedürünü uygulamis
bu konu da Yüksek Askeri Surada
farkli
izah edilince olay yanlis
aksettirilmis.
Yazarin emekliye ayrilmasinin
sebeplerinden biride iddia ettigi
çalinan 240 Komando askeri hakkindaki sikayeti; Ahmet ULUDAG görev yaptigi 151 Komando Alay komutanligi sirasinda alayina gönderildigini sonradan ögrendigi 240 Komando askerinin Adapazari’nda birakilarak
yerlerine 148 toplama askerin komando niyetine alaya gönderilmesinden sikayetçi olmus konu ile ilgili agir yazilar yazmis ve akabinde 15’inci Kolordu Komutanligi'na tayin edilerek, askerlerine çaldigini iddia ettigi
15’inci Kolordu Komutani Korgeneral Nahit SENOGUL
emrinde görev yapmanin mümkün olmadigini, bildirmis
ve akabinde de emekliye ayrilmis. Bu durumu ise ”Aralarinda husumet bulunan kisilerin çok yakin iliski içinde ve emir komuta münasebeti olacak sekilde ayni görev mahalline tayin edilmemesi
tayin prensibini de dikkate alarak", açiklasa da bendeki Derin Süpheyi giderse talebinde bulunmus.
Yüksek Askeri Sura kararlarinda derin süphelerden biri de 1995 yilinda Komando
alay komutanlari terfi ettirilmezken birinci ordu karargahinda iki subayin Tuggenerallige terfi ettirilmesi, o yillarda bas gösteren terör örgütüne yönelik üstün gayretler gösteren, terörle bir fiil mücadele eden terfi sirasindaki diger albaylardan hiç biri terfi ettirilmezken,
karargahlarda dosya tasiyan albaylarin terfi ettirilmesi üstelik bu albaylarin 240 komando erinin Güneydoguya gönderilmesini dahi saglayamamalarina ragmen bu sekilde
atanmalari
derin süpheler
uyandirmaktadir. Üstelik Tuggeneralligi atanan bu subaylardan biri daha
sonra emeklige ayrilmis ve Türk Milletinin güzide kurumlarindan birine genel müdür olarak ataniyor.
Bir baska süphe uyandiran konulardan biride yurt disinda hirsizlik yapan binin generalligi terfi ettirilmesi üstelik o yil komando tugayinda terfi etmeyi bekleyen bir albayin
terfi ettirilmesi ve yerine böylesine yüz kizartici bir suç islemis birinin terfi ittirilmesi, hirsizlim olayi ise; Lisans kursu sebebiyle yurt disina gönderilen bir subayin alis veris magazasinda ücretini ödemedigi bir mal ile magazadan
çikmak isterken yakalanmasi ve olayi magaza güvenliginin polise bildirmesi neticesinde konu askeri Atasemize kadar gelmis, bu subay o ülkenin mahkemesinde ceza almis, ve bu subay emekli olmayi düsünürken ikna edilerek terfi ettirilmis, böylesine bir durum olabilir mi ama
oluyor ve süpheler
duyuluyor.
Askeri mahkemeye verilmis Yüksek rütbeli subaylar; aslinda burada ele alinan konular süpheler uyandiracak cinsten söyle ki bazen ufak bir sebepten dolayi bazi generaller degisik tarihlerde görevde bulunan Genelkurmay Baskanliklarinca sorusturma açilmasina izin verilmis ve davalar açilmis, çok agir suçlamalar altinda olan yüksek rütbeli hakkinda sorusturma izni verilmeyerek Derin süpheler uyandirmaktadir. Bunlarin disinda basina yansiyanlar da mevcut örnek verecek olursak;
En önemlilerinden biri eski Deniz
Kuvvetleri Komutani Ilhami
ERDIL pasanin ailesinin de karistigi ihalelerde yolsuzluklar yaptigi, haksiz ekonomik çikar sagladigi bunlarin yaninda ufak gibi görünen zimmet suçlarini isledigi gerekçesiyle yargilanip hapse mahkum oldugu, akabinde ihraç edildigi, ailesinin edindigi
mal varliklari ise el konuldugu seklinde sonuçlanan davalarda mevcut.
Ayni Yüksek Askeri Sura kararlarinin yargiya kapali oldugu
gibi devletin bir baska
kurumu Hakimler Savcilar Yüksek kurulunun kararlarinin yargi denetimine kapali olmasi
buda 12 Eylül zamanindan 1982 Anayasasi ile gerçeklesmistir. Zamaninda Kenan EVREN pasanin silahli kuvvetlerin gücünü kullanarak kendi bünyesinde topladigi yetkileri o zamandaki durumun kalmasindan dolayi yetkileri ilgili kurumlara iade
edilmeli buna da Türk Silahli kuvvetleri öncülük etmelidir. Yillardir yapilan
yanlisliklardan vazgeçilmeli 1982
Anayasasindan önce oldugu
gibi Yüksek
Askeri Sura kararlarinin yargiya açilmasinin saglanmasi gerekir.
Yüksek askeri sura üyelerine yönelik olarak Yüksek
askeri Sura üyelerinin bu konuya bir çare bulmalari, bunu suraya yakisacak bir sekilde
ve surayi zan altinda birakacak belirsizlikten uzak
durmalidir.
Yüksek Rütbeli subaylarin terfi ve
özlük islerinde gelismis ülkelerde oldugu
gibi liyakat esas olacak sekilde
düzenlenmeli,
sicil notu verilecek olan personeli tanimayan Yüksek Askeri Sura
üyelerinin notlari geçersiz sayilmali, özellikle degerlendirme notu gibi kavramlarin
kaldirilmasinin saglanmalidir.
Rütbe terfilerinde ise sadece suranin degil kuvvet komutanliklarin kendi bünyesinde ayri ayri yapilmasinin saglanmasi, gerekir. Türk Ordusunun temeli disiplindir.
Disiplinde ise astin ve üstün hukukuna riayet vardir, astin hukukunu alabilmesi için yargi yolunun açik olmasi lazimdir.
Yüksek Askeri Sura'da meydana gelen problemlerin tekrar
yargi denetimde olmasini saglayarak,
Yüksek
Askeri Sura üyelerinin düzeltecegine ve Yüksek Askeri Sura kararlarinin tekrar yargiya açilmasi ile Hakimler ve Savcilar Yüksek Kurulu kararlarinin da yargiya
açilmasina öncülük edecegine
inaniyorum.