RUHSAL MAKINALAR ÇAGI   &                                                    RAY KURZWEIL KIMDIR?

RUHSAL MAKINALAR ÇAGI & RAY KURZWEIL KIMDIR?

Fevzi BOZKURT
Bilim


RAY KURZWEIL KIMDIR?

Ray Kurzweil New York’ta, Queens banliyösünde büyümüs 1950’li yillarda. (dogumu 1948) Avusturya yahudisi olan aile 1938 yilinda Avrupa’dan Amerika’ya Nazi hareketinin yükselisi ve kendilerini bekleyen tehlike nedeniyle göç ediyor.

Bu “dahi” çocuk 5 yasinda “mucit” olmaya karar veriyor. Çocuklugu bir bilim-kurgu roman serisi olan Tom Swift Jr. Kitaplarini okumakla geçiriyor. Lise ögrencisiyken klasik bati müzigi bestecilerinin eserlerini analiz eden bir bilgisayar programi yapiyor, bu program bestecilerin eserlerini analiz edip onlarin tarzinda yeni melodiler üretebiliyor. Bu bulusu ona 3 ulusal düzeyde yarismada birincilik getiriyor ve bu sayede dönemin ABD Baskani Lyndon Johnson’la tanisma firsati buluyor.

       

Ray Kurzweil için yasaminin dönüm noktasi, babasinin 58 yasindayken kalp krizinden ani ölümü oluyor. Bu ani kayipla Kurzweil hayati boyunca mücadele edecegi baslica düsmanini belirlemis: Ölüm. Ray Kurzweil babasina ait dokümanlarla dolu yüzlerce kutu bulunduruyor, günün birinde bunlarla ve yapay zeka sayesinde babasina tekrar hayat verebilmeyi hayal ederek.

“Tüm mektuplari, yazdigi hersey, hatta elektrik faturalarini bile sakliyorum” diye açikliyor Financial Times’a verdigi röportajda. “8mm filmler, fotograflar, sayisini hatirlamayamadigim 33’lük plaklar; esas yapmak istedigim sey, tüm bunlari kullanarak bir avatar olusturmak ve babamin karakterini yeniden yaratmak. Öyle bir avatar olmaliki onu tanimis olanlar bu avatar’i gerçek Fredric Kurzweil’dan ayirt edemesin.” Babasindan ayrica miras kalan Tip2 Diyabet onu yasliliga ve hastaliklara karsi mücadelesinde daha da hirslandiriyor. 1970 yilina gelindiginde bir MIT mezunudur artik.

 

Ögrencilik yillarinda Kurzweil ögrencilerin doldurdugu bir anketten yola çikarak Amerikan üniversitelerinin kiyaslamasi yapan bir yazilim hazirliyor. Bunu o dönem 100.000 Dolar gibi önemsiz bir fiyata sattiktan sonra, tarayicilarin yazilari çözmekte zorlandigi bir dönemde sözcükleri taniyan ilk yazilimi gelistiriyor. Bu icadi 1976 yilinda ilk büyük bulusu takip ediyor: “Kurzweil Reading Machine” görme engellilere yönelik okuma aygiti. 1982 yilinda müzisyen Stevie Wonder ile karsilasmasi onu geleneksel enstrümanlarin seslerini taklit edebilen yeni tip bir synthisizer gelistirmesi için ilham kaynagi oluyor. Ray sonrasinda enerjisini disleksi* ve dikkat eksikligi hastalarina veriyor. Pek çok alanda faaliyet gösteren Ray Kurzweil 1999 yilinda Amerika Birlesik Devletleri’nin en prestijli Bilimsel Ödülü olan Ulusal Inovasyon ve Teknoloji ödülüne layik görülüyor.

Ray Kurzweil ve Transhümanizm 1990 yilinda ilk best-seller kitabi olan The Age of Intelligent Machines (MIT Press) yayinlaniyor. Bu kitabinda Kurzweil internetin önemini ve gelecekte “on line” olmanin ne kadar vazgeçilmez oldugunu vurguluyor. 9 yil sonra The Age of Spiritual Machines (Viking Press)adli kitabinda makinelerin zekasinin günün birinde çok-uzak-olmayan-bir-gelecekte, insan zekasini geçecegine dair iddialarda bulunuyor. Bu kitaplar Kurzweil’i gelecegi tahmin etmekte usta bir “fütürist” unvanini kazandiriyor. 2010 yilinda bir grup amerikali gazeteci Ray Kurzweil’in eserlerinde gelecegi yönelik tahminlerin bir envanterini çikariyor, sonuç: yapmis oldugu 146 tahminden 115’i gerçeklesmis!! Bir diger deyisle %86 oraninda tahminleri dogru çikmis.

2006 yilinda yayinlanan The Singularity is near (Viking Press) kitabinda, gelecegi nasil gördügünü asamali olarak anlatiyor. Nanorobotlara basvurarak, küçük DNA parçalari vücudumuzda gezecek ve bizi hastaliklardan koruyacak: “Önümüzdeki 25 yil, neredeyse tüm hastaliklari ve yasliligi yenecegiz” diye ifade ediyor ve Zihin ve vücudun ölümsüzlügünü savunuyor. Zihnin yapay zeka sayesinde ölümsüzlügü ve insan vücudunun yeniden yerine koyulabilir bir “aygit” olarak görülmesi Ray Kurzweil’in takinti yaptigi konulardan. Ray Kurzweil’in fikirlerini benimsemeyenler de var gayet tabi. New York Üniversitesi Psikoloji profesörü Gary Marcus New Yorker’a verdigi demeçte Kurzweil’in beyin üzerine teorilerini “çocukça ve ne idügü belirsiz” olarak tanimliyor.

2012 yilinda Google’da çalismaya baslayan Ray Kurzweil’in kafasindaki tarih 2029. “2029 yilina kadar makinelere sadece mantikli düsünceye yetenegi olan degil, bununla birlikte tüm insani duygulari tasiyan, icabinda komik, insan duygularini anlayabilen makinelere sahip olacagimizi düsünüyorum” ifadelerini kullaniyor. Kurzweil’a göre makinelerin zekasi insanlarin zekasini geçecek ve insanlari daha yüksek bir bilinç düzeyine tasimada yardimci olacaklar. Bu tarihi beklerken Kurzweil sagligina ve beslenmesine dikkat ediyor ve rivayete göre beyin, göz, kalp vs.. sagligi içinde günde yaklasik 100 hap içiyor ailesi ile birlikte. Ölümsüzlüge olan inanci Kurzweil’i bir bir kriyojenizasyon* programina dahil olmasina engel olmamis bu arada, kim bilir…

disleksi*: Disleksi dinleme, konusma, okuma, yazma, akil yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanilmasinda ve kullanilmasinda önemli güçlüklerle kendini gösteren bir ögrenme bozuklugu

kriyojenizasyon*: gelecekte çagdas tip teknolojisinin gelismesi umuduyla insan ya da hayvan bedeninin dondurulmasi ve düsük sicaklikta korunmasi

 

RUHSAL MAKINALAR ÇAGI

RUHSAL MAKINELER ÇAGIZORLU BIR GÖRÜNÜM

Insan dogasindaki bir ikilem, insanin problem çözmeyi sevmesi, ama tüm problemlerin çözülmesini istememesidir. Problemlere, çözümlerinden daha çok bagliyiz. Örnegin ölümü ele alalim. Ölümü trajik bir olay olarak ele alir, önlemek veya geciktirmek için çok büyük bir çaba harcariz. Oysa ki ölüm olmasa yasamin anlami da olmazdi. Zamani degerli kilan ölümdür.

Yirmibirinci yüzyil içinde, insanoglu artik dünyanin en zeki veya en yetenekli varligi olma özelligini yitirecektir. Bu durumda bir çok felsefi konu ortaya çikacaktir. Bilgisayarlar düsünmekte midir, yoksa sadece islem mi yapmaktadir? Insan beyni fizik kurallarini izlemektedir, daha karmasik bir yapi olsa da makine de ayni kurallari izliyor olmalidir. Insan düsüncesi ile makine düsüncesi arasinda dogustan gelen bir fark var midir? Bilgisayarlar insan beyni kadar karmasik olunca onlari  bilinçli sayacak miyiz?

1-- GEÇMISI INCELEME

Zaman ve kaos yasasi

Son kirk yildir transistore dayali bilgi islem olayi üstel olarak büyümektedir. Ama 2020 dolaylarinda transistörler sadece birkaç atom boyutuna kadar küçülerek sinira ulasilacak, üstel büyüme gelisimini tamamlayacaktir. Peki sonra? Bu kritik soruyu yanitlamak için zamanin üstel dogasini anlamamiz gerekir.

Olaylarin, evrim egrisinin normal seyrettigi dönemlerde çok uzun zamanlarda çok yavas gelismesi, ama dönüm noktalarinda çok büyük bir hizla patlamaya dönüsmesi üstel büyümenin dogasinda vardir. Örnegin, 10-15 milyar yil önce evren dogduktan sonra bir saniye içinde isi önce 100 kentirilyon dereceden asamali olarak 1 tirilyon dereceye inmis, kuarklar biçiminde madde ve anti madde olusmustur. 1 dakika sonra 1 milyar derecelik bir isida nötron ve protonlar birleserek helyum, lityum gibi elementleri ve hidrojenin agir biçimini meydana getirmistir. Big bang’den 300 000 yil sonra isi 3000 dereceye inmis ve ilk atom olusmustur. 1 milyar yil sonra galaksiler, 5- 10 milyar yil sonra dünya olusmustur. Günümüzden 3,4 milyar yil önce tek hücreli yaratiklar biçiminde ilk biyolojik yasam, 1,7 milyar yil önce basit DNA, 200 milyon yil önce dinozorlar ve memeliler, 90 000 yil önce ilk atalarimiz olan homo sapiensler olusmustur. 1719’da ilk fabrika olarak kabul edilen Ingiliz ipek ipligi fabrikasinin kurulmasindan itibaren evrim hizlanmaya baslamistir. 21 inci yüzyil evrimin patlamaya dönüsecegi bir dönüm noktasi olacaktir.

Evrimin zekasi

Bir zeka kendisinden daha zeki bir zeka yaratabilir mi? Bizi yaratan evrim olayindan daha mi zekiyiz? Ya da tersi, yarattigimiz zeka yaraticisini geçecek mi?

Genetik bilgi islem uygulamasi makineleri atomlar halinde yapan nano mühendisligin mevcut bir kanitidir, simdi makinenin yasami atom düzeyinde olmaktadir. Sadece birkaç düzine atomdan olusan küçük molekül parçalari her bölümü sifrelemekte, kopyalamakta, hata arama ve düzeltme islemleri yapmaktadir. Amino asit  zincirlerinin atomlar halinde birlestirilmesiyle canli madde yapilabilmektedir.

Bir teoriye göre evren sonsuza kadar genislemesini sürdürecektir. Bir diger teoriye göre ise genisleme tersine dönecek ve yeni bir dengeye ulasilacaktir. Evrende pek çok sey dönemsel bir biçimde hareket ettigine göre, evrenin kendisi de bu dönemsellige uyabilir ve ikinci teori dogrulanabilir. Evren küçüldükçe kaos da azalacaktir.

Belirli bir asama sonunda makineler insan zekasi düzeyine ulasacak, bu düzeyi de asacak, insanoglu evrim tarafindan yenilgiye ugratilacaktir. Yarattigimiz zekanin, yaraticisini, yani bizi asmasi bugün için geçerli degildir, ama çok yakinda, çogumuzun yasam süresi içinde bu olusum yasanacaktir. Evrim insan zekasini yaratmistir. Simdi insan zekasi, dogal gelisim sürecinden çok daha hizli bir biçimde akilli makineleri dizayn etmektedir.

Makineler ve akil 

“Yalnizim ve sikiliyorum, lütfen benimle arkadaslik et”. Bilgisayariniz ekraninda bu mesaji yayinlarsa, bu mesaj onun bilinçli ve duygulu olduguna sizi ikna eder mi? Hemen hayir demeden önce, böyle bir yakinma mesajinin nasil dogdugunu düsünmemiz gerekir.

Varsayalim ki programa konusma devresi ekledik ve bilgisayarin sikayet mesajlarini iletmesini sagladik. Bilgisayar programina teknik detaylar ve insana özgü bazi iletisim araçlari ekledigimiz takdirde bilgisayari gerçek bir mesaj verici sayamayiz.

Simdi de mesajin programlanmadigini, bilgisayar tarafindan içsel olarak yaratilip size aktarildigini varsayalim. Bu durumda bilgisayarin bilinçli, duygulu bir varlik oldugu düsüncesine yaklasir miyiz?

Simdi mesajin arkasindaki mekanizmanin gelistigini, silikondan yapilmis geri dönüsümlü bir mühendislik uygulamasiyla insan beynini esas alan yogun bir sinirsel ag olusturuldugunu varsayalim. Bu ag için insan dilini ve model insan bilgisini ögrenme olanagi veren bir ögrenme protokolü gelistirdigimizi düsünelim. Canli makine duygusu biraz daha pekisecektir.

Tarama ve yeniden birlestirme kavramina, “Uzay Yolu” dizisindeki insan isinlama teknolojisi dolayisiyla asinayiz.

Hücresel bazda, beyin hücreleri disindaki hücrelerimizin çogunu yillar süren zaman dilimleri içinde degistirmekteyiz. Atom düzeyinde degisiklik ise, beyin hücrelerini de içermek üzere çok daha büyük bir hizla gerçeklesmektedir.

Bazi insanlar, yalniz insanlarin bilinçli oldugunu, hayvanlarin makine gibi  algilamayla tepki verdigini düsünmektedir. Bir diger grup ise, en azindan gelismis hayvanlarin bilinçli oldugu, empati algilamasi yoluyla duygularini ifade edebildigi görüsündedir. Bu düsünce bizi hayvan haklarini tanima ve saygi gösterme sonucuna götürmektedir.

Bugün makineler insan beyninden çok daha geri ve basittir. Fakat bu geçici bir durumdur. Sürekli gelisme gösteren makine zekasi insan zekasi düzeyine çikacak ve bu düzeyi asacaktir.

Dünyada yeni bir zeka biçimi

Zeka bir kisitlar dizesini karsilayan tatminkar planlari hizla, bazen sasirtici biçimde yaratir. Hiçbir basit formülün bu en güçlü olguyu taklit edemiyecegi düsüncesi gerçekçi degildir. Çok genis bir alana yayilan zeka problemlerini çözmek için yapilmasi gereken tek is tamamen basit yöntemleri, kendisi de basit bir proses olan bilgi islemle dogru biçimde birlestirmektir.

Büyülü bir biçimde küçültülüp düsünmekte olan birinin beynine konulsak ne olurdu?

Babbage 1821’de Ingiltere’de Cambridge’te odasinda , önünde logaritma tablolariyla yari uyur durumda otururken bir baska Cambridge üyesi ne düsündügünü  sordu. “Tüm bu tablolarin makine tarafindan hesaplanmasi gerektigini düsünüyorum” diye yanitladi Babbage.

Bundan sonra Babbage zamanini büyük ölçüde dünyanin ilk programlanabilir bilgisayarini yapmaya ayirdi. Tümüyle 19 uncu yüzyilin mekanik teknolojisine dayansa da, Babbage’in “Çözümleme Makinesi-Analytical Engine” çagdas bilgisayarin ilk önemli öncüsüydü. IBM’in 1944’de tamamladigi, ilk programlanabilir Amerikan bilgisayari olan Mark I büyük ölçüde Babbage’in makinesinin mimarisinden yararlanmistir.

1940’larda Hitler Avrupa Kitasini pençelerine almisti. Ingiltere olasi bir Nazi isgaline hazirlaniyordu. Ingiliz Hükümeti ülkenin en iyi matematikçilerini ve elektrik mühendislerini, Alman askeri kodlarini çözmek göreviyle Alan Turing’in entelektüel liderligi altinda topladi. Almanlarin hava üstünlügü nedeniyle görev ülkenin kaderini belirleyecek derecede önemliydi.

Turing ve meslektaslari dünyanin ilk isleyen bilgisayarini yaptilar ve Nazilerin tüm önemli mesajlarini çözdüler.Mesajlarin çözülmesiyle saglanan bilgi Almanlarin durumu anlamamasi için çok büyük bir gizlilik içinde kullanildi. Bombalanacak Ingiliz kentleri bile önceden uyarilmadi. Ama Robinson ve Colossus adi verilen bilgisayarlarin ürettigi bilgiler Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin Britanya Savasi’ni kazanmasina yetti. Böylece dünyada yeni bir zeka biçimi ortaya çikmis oldu.

Dünyada yeni bir zeka türü yaratma düsüncesi elektronik donanimla birlikte dogmustur.

1990 ortalarinda hisse senedi, bono, döviz, mal ve diger piyasalar bilgisayarlarla yönetiliyor, al ve sat kararlarinin çogu yazilim programlari tarafindan veriliyordu.

1990’dan beri kalp sagligi teshisi bilgisayar tarafindan yapilmaktadir (Elektrokardiyogram-EKG).Akilli programlar doktorlarin vücut ve beynin derinliklerini görmelerine imkan vermektedir. Bilgisayarlasmis biyo mühendislik teknolojisi biyo kimyasal simülatörler üzerinde ilaç gelistirilmesine olanak tanimaktadir.

Belki bilgi çaginin degerlerinin degistigini gösteren en dramatik genel gösteri askeri alanda ortaya çikmistir. Sayisi gittikçe artan akilli makinenin ilk gerçek örnegini 1991 Körfez Savasi’nda gördük. Insansiz araçlarin yaptigi akilli taramalar, makine görüsü ve yapi tanima yoluyla hedeflerini bulan silahlar, akilli iletisim ve sifreleme protokolleri ve benzeri uygulamalar, iletisim çaginin savasin dogasini degistirdigini göstermistir.

Zeka, öngörülen amaçlari gerçeklestirmek için, zaman dahil sinirli kaynaklari optimal kullanma yetenegidir. Bir baska anlatimla zeka, aklin, önceden düzensiz oldugu düsünülen bir durumu düzene sokma yetenegidir.

Sinirsel ag paradigmasi, insan beynindeki sinirlerin isleyis biçiminin taklit edilmesi girisimidir.

Uzun bir süre insan yüzlerinin taninmasi, bilgisayarlarin yapamiyacagi, etkileyici bir insan görevi olarak düsünülmüstür. Oysa ki artik otomatik para makineleri bile insan yüzünü taniyabilmektedir.

Sinirsel aglar tibbi teshislere uygulanmaktadir. “BrainMaker-BeyinYapici” olarak adlandirilan bir sistemle doktorlar enzim verilerinden olasi kalp krizlerine hizla teshis koyabilmekte ve kanser hücrelerini siniflandirabilmektedir.

“Markov modeli” denen bir teknik, otomatik konusma taninmasinda genis çapta kullanilmaktadir.

Günümüzde ucuz bir PC’de kullanilabilen sinirsel ag yazilimlari milyonlarca sinir baglantisinin yaptigi islemleri yapabilmektedir.

Japonya Kyoto’da bulunan bir arastirma kurulusu milyarlarca elektronik sinirden olusan yapay bir beyin yapmaktadir. Insan dillerini anlamak ve elektronik hizla okumak yetenekleri kazandirilmak üzere planlanan yapay beynin toplam islem kapasitesinin insan beyni kapasitesinden binlerce kez büyük olmasi hedeflenmektedir.

Parmak izi, insan yüzü, el yazisi tanima biçimindeki çagdas genetik çözüm yollari sinirsel ag yaklasimiyla resmi olarak kullanilmaktadir.

Henüz insan belleginin çalisma mekanizmasi kesin olarak bilinmemekle birlikte,

bilgilerin beynin özel bölümlerine dagildigini biliyoruz.

Her saat binlerce sinir hücresi kaybederiz, ama zihnin isleyis sürecinin dagilmis yapisi nedeniyle bu kayiplarin görünür hiçbir etkisi olmaz. Beyin hücrelerimizin hiçbiri çok önemli degildir. Içlerinde CEO yoktur.

Anlam ve bilgi

Yarinin meydan okumalari için bugünün sezgilerini animsamak akilli bir davranistir.Ortaya çikan her sorunu tekrar tekrar düsünmek, özellikle bilgisayara göre son derece yavas çalisan insan için önemli zaman kaybina yol açan bir durumdur.

Yine de ellerinizle yapabilecekleriniz sinirli, beyninizle yapabilecekleriniz ise sinirsizdir.

Basit paradigmalar güçlü düzenleme ilkeleridir, ama baska anlayislarin da gelisebilecegi bir çekirdk olusturacak baslangiç bilgisi sarttir.

Insan beyni, üzerine tecrübe ve sezgilerimizin yazildigi bos bir levha, bos bir sayfa degildir. Daha çok görme,isitme, dokunma, bilgi ve deneyim toplama,korkulari tetikleyip diger organlara aktarma gibi uzmanlasmis bölgelerin birlesmesiyle olusmus bir yapidir.

Bilgi, istisnalari ve özel durumlari dikkate alinmasi gereken bir olgudur. Örnegin kuslar, penguen veya devekusu degilseler, ölmemisseler, kanatlari kirik degilse, kafese kapatilmamis iseler, ayaklari çimentoya batmamis veya kendilerini uçmaktan alikoyacak korkunç bir psikolojik çöküntüye yol açan bir deneyim yasamamis iseler uçabilirler.

Bilgiyi dille ifade edebilmek son derece önemlidir.Bazi düsünürler hiçbir bilginin sadece sözcüklere indirgenemeyecegini, ve hiçbir bilginin tümüyle anlatilamaz olmadigini belirterek bu önemi vurgulamislardir.

Insan ve bilgisayarlarin dil ögrenmesi birbirinin tersi bir sira izler. Bir çocuk önce dinlemeye ve anlamaya baslar, sonra konusmayi ögrenir, ve yillar sonra yazili dile hakim olmaya baslar. Bilgisayarlar ise yazili dil üretme yetenegi ile baslayip, sonra sentetik seslerle konusmayi anlayabilme yetenegine kavusmaktadir. Yirmi birinci yüzyilin ikinci yarisinda internetten indirerek bir kitabi birkaç saniyede okumaya imkan verecek sinir ekme teknolojisi gelistirilecektir.

2--  SIMDIYI HAZIRLAMA

Yeni beyinler… insa etme

Ellerimizle yapabileceklerimiz sinirli, beynimizle yapabileceklerimizse sinirsizdir.

Evrim, sinir devrelerinin islem sinirlamalarina bir çözüm buldu. Zeki bir biçimde, karbon bazli nöronlardan milyon defa daha hizli olan dönüsümlü bir islem yöntemine sahip organizmalar yaratti.

Akilli bir makine yapmak için, bilgi, formüllerin dogru ve sirali biçimde düzenlenmesi ve hesaplama yetenegi kazandirilmasi gereklidir. Insan beyninin zayifligi hesaplama ortaminin olaganüstü yavas bir hizla çalismasidir, bilgisayarlarda böyle bir sinirlama yoktur. Bu nedenle DNA bazli evrim sonunda terk edilmek zorundadir. DNA bazli evrim tüm dizayni bozup yeniden baslamak yetenegine sahip degildir.Bilgisayar teknolojisi karbon bazli sinir teknolojisinden milyon kez daha hizlidir.

Bilgisayar hizi 1910-1950 arasinda her üç yilda bir, 1950-1960 arasinda her iki yilda bir ikiye katlandi, simdi her yil ikiye katlanmaktadir.

Insan beyninde yaklasik yüz milyar sinir vardir.Her bir sinirin çevresiyle ortalama bin baglantisi oldugu düsünüldügünde, her biri es zamanli islem yapabilen yüz trilyon bag söz konusu olmaktadir. Bir sinir devresinin saniyede sadece 200 islemlik çok düsük hizli islem kapasitesi önemli bir zayifliktir. Yogun sirali düsünce gerektiren problemlerde insan beyni ortalama bir güce sahiptir.

Her bir saniyede 200 islem yapabilen yüz trilyon bag ile saniyede 20 katrilyonluk bir kapasiteye ulasiriz. Bilgisayarlar bu hiza 2020 civarinda ulasacaktir.

Insan beyninin bellek kapasitesi yüz trilyon sinir dügümü gücünde, tahminen 1 katrilyon bit seviyesindedir. Bilgisayarlar bu bellek kapasitesine yaklasik 2023 yilinda ulasacaktir.

Bugün internette kullanilmayan islem kapasitesi toplam insan beyni islem kapasitesinden fazladir, bu en azindan donanim olarak insan zekasi kapasitesine sahibiz demektir.

Mevcut egilim sürdügünde bir kisisel bilgisayar 2020 de bir küçük köyün, 2048 de tüm ABD nüfusunun, 2060 da bir trilyon insan beyninin gücüne ulasacaktir. 2099 da dünya nüfusunun 10 milyar olacagini kabul edersek, 1 peni civarinda islem degeri olan bir bilgisayarin, tüm dünya nüfusunun islem kapasitesinden milyar kez fazla bir kapasiteye ulasacagi sonucuna variriz.

Bilgisayar alanindaki sürekli üstel büyüme beraberinde evrim biçiminde düzenli bir ilerleme anlaminda zaman içinde üstel olarak hizi artan Hizlanan Getiriler Yasasini getirecektir.

Entegre devreler atomik boyutlara kadar küçülmüstür. Bilgisayarin gelecegi üç boyuttadir. Sirketler baslangiçta düzinelerce, sonunda binlerce katmanli Cubic Memory, Dense-Pac gibi isimlerle çipler üretmek için yarismaktadir. Ilk ikiyi bitirdigimizde üçüncü boyut hazir olacaktir. Bunun disinda elektronlardan çok isik taneciklerini (photon) kullanan teknoloji de kullanima hazir olup, parmak izi taniminda uygulanmaya baslamistir.

Moleküler islem denen yeni bir alan bizzat DNA moleküllerini pratik bir bilgi islem araci olarak kullanmaktadir. DNA bazli nano mühendislik eseri bilgisayarlar özellikle kombinezon türü problemleri çözmeye çok uygundur. Zaten genetigin özünde özellikleri birlestirmek, yani kombine etmek vardir.

Diger bir yaklasim bilgisayari, kristal yapili büyük molekül biçimindeki elementlerle üç boyutlu olarak tasarlamaktir. 1996 Nobel Kimya Ödülünü, futbol topu biçiminde “buckyball” denen, çelikten yüz misli daha dayanikli, olaganüstü büyük karbon moleküllerini kesfeden üç profesör kazandi.

Son siralarda Nippon Elektrik’ten bir arastirmaci, 50 bin tanesi üst üste konuldugunda ancak bir insan saçi kalinligina ulasabilen, silikon bazli parçalarin elektronik islevlerini yürütebilen, dogrusal kullanildiginda elektrigi metallerden daha iyi iletebilen, helezonik kullanimda transistör yerine geçen nano tüpleri tanitti. Nano tüplerden yapilan bilgisayarlar insan beynine benzeyecek, fakat çok daha yogun ve hizli olacaktir.

Simdiye kadar dijital bilgi islemden söz ettik.Gerçekte çok daha güçlü olan kuantum teknolojisi vardir. Dijital bilgi islem 1 veya 0 degerini alan bitlerle ifade edilen bilgilere dayanir. Bitler harf, rakam veya sözcük biçiminde düzenlenerek yazili metin, ses, resim, hareket görüntüleri temsil edebilir. Diger yandan kuantum teknolojisi ayni zamanda 0 ve 1 olabilen qu bitlere dayanir. Qu bitler kuantum mekaniginin belirsizligini esas alir. Temel parçaciklarin pozisyon, moment veya diger durumlari, bir proses parçaciga karar verdirene kadar belirsiz kalir.

Dijital bilgi islemin kuantum teknolojisine göre konumu, kestane fiseginin hidrojen bombasi yanindaki durumuna benzetilmektedir. Binlerce bitlik sifrelerin çözülmesi, çok genis bir cografyada seyahat eden bir satis memurunun izleyecegi en iyi yolun belirlenmesi gibi dijital bilgisayarlarin çok uzun zamanlarda çözemeyecegi problemleri, mikroskobik hacimli bir kuantum bilgisayari saniyenin milyarda biri kadar bir zamanda çözebilir.

Aksiyomlarin ve önceden çözülmüs teoremlerin mümkün olan her kombinasyonunu es zamanli biçimde dikkate alarak herhangi bir kabulün dogruluk veya yanlisligini aninda ortaya koydugu için bir kuantum bilgisayari büyük bir matematikçi sayilabilir.

Kuantum bilgisayarinin ideal çözüm kaynagi oldugu klasik problem, büyük sayilarin faktöriyel hesaplamalarinin yapilmasini gerektiren sifreli kodlarin çözümlenmesidir. Bir sifreli kodun gücü kullandigi bit sayisiyla ölçülür. Örnegin ABD’de 40 bitin üzerindeki sifreleme teknolojisinin ihraç edilmesi yasaktir. Kuantum bilgisayari teknolojisi dijital sifrelemeyi yok etmektedir.Ama teknoloji alirken verir de. Kuantumla yapilan ve kuantum karistirmasi denen yeni bir sifreleme tekniginin kirilmasi imkansizdir.

Iki foton arasindaki iletisim isik hizindan da daha büyük bir hizla yapilmaktadir. Einstein’in Özel Görecelilik Yasasi bilgi aktarimindaki en yüksek hizin isik hizi oldugunu ileri sürdügüne göre bu durum bir çeliski yaratmakta midir? Fotonlarin kararlari tesadüfi (random) oldugu ve tesadüfilik bilgi olmadigi için bir çeliski yoktur. Insan sinir dokusundaki mikro tübüller gibi kuantum islem yapabilen her mekanizma bir makineye kopyalanabilir. Quantum ahenksizligi ile bilinç arasinda bir bag oldugu bilinmektedir.

Bir Parkinson hastasina düsük dozajda sinir uyarici dopamin verildiginde beynin iki küçük bölgesinde asiri hareketlenme görülür. Bu asiri hareketlenme sirasiyla hastanin hareketlerinin yavaslamasina, katilasmaya, yürüyüsün zorlasmasina, sonuçta tüm vücudun felç olmasina ve ölüme neden olur. Bir Fransiz fizisyeni hastaya yerlestirilen bir elektrodla bu asiri hareketlenmenin ve ters etkilerin ortaya çikmasinin önlenebilecegini kesfetti. Elektrodlar küçük bir elektronik kontrol aygitiyla hastanin gögsüne baglanmaktadir. Radyo sinyalleriyle kontrol aygiti programlanabilmekte, açilip kapanabilmektedir.

Beynimizi, uyarici sinirleri güçlendirici veya baski altina alici kimyasallar ekleyerek çorba gibi kullanmaktayiz. Zaman zaman da bir elektrik devresi gibi kullanmamiz  söz konusu olmaktadir.

Harvard Tip Fakültesinin nörolojist ve göz uzmanlari göze bir retina eklemeyi basarmislardir.

Henüz baslangiç asamasinda olsa da sinir ekleme olayi gelismektedir

Beynimizin sentetik devrelerle bilgi isleme kapasitesinin dogrudan güçlendirilmesi, baslangiç olarak nörolojik bozukluklarin, algilama yetersizlik ve hastaliklarinin düzeltilmesi konulari üzerinde odaklanmaktadir. Sonunda hepimiz sinir ekme yoluyla yeteneklerimizin artirilmasina direnç göstermekten vazgeçecegiz.

21 inci yüzyilin sonunda ölüm olayi ortadan kalkmis olacak. Bugüne kadar ölümümüz, donanimimizin uzun ömürlü olmasina bagliydi. Donanim çöktügünde ölüm gerçeklesiyordu. Atalarimizin çogunun donanimi tümüyle dagilmadan önce kötülesiyordu. Yüzyilin sonunda artik biz donanim degil, yazilim olacagiz. Bugün yazilimimiz büyümemektedir. Ancak 100 trilyon bag ve sinir dügümüne sahip olan bir beyinle sinirlanmistir. Ama donanim trilyon kez daha büyük kapasiteye sahip oldugunda, beynimizin bu kadar küçük kalmasina gerek kalmayacaktir. Büyüyebilecek, ve büyüyecektir.

Yazilim olarak ölümümüz artik bilgi islem devrelerinin yasamasina bagli olmayacaktir.Vücudumuzda hala donanim bulunacaktir, ama kimligimizin özü yazilima dönüsecektir. Nasil bugün kisisel bilgisayarimizi degistirdigimizde dosyalarimizi atmiyor, aktariyor, hiç olmazsa istediklerimizi muhafaza ediyorsak, gelecekte kimligimiz ve yasamimiz donanimimizdan bagimsiz olacaktir. Ölümsüzlügümüz yeterli siklikta ve dikkatli bir biçimde yedekleme (backup) yapmamizla ilgili olacaktir.

Bilgisayarlar aklimizin uzantilari olarak yasamimiza girmistir, ve aklimizi gelistirerek sonuçlanacaklardir. Makineler artik uygarligimizin birlesik parçalaridir, 21 inci yüzyilin duygulu ve canli makineleri uygarligimizin çok daha can ciger parçalari olacaklardir.

… Ve Vücutlar

Vücutlarimiz bir çok bakimdan önemlidir. Zekamizi kullanarak ulasmaya çalistigimiz amaçlarin çogu vücutlarimizla ilgilidir: onlari korumak, enerjiyle beslemek, çekici yapmak, iyi etkiler meydana getirmek, çesitli ihtiyaçlarini karsilamak gibi.

Bazi filozoflar, bir vücut olmaksizin insaninkine esit düzeyde bir zeka yaratmanin imkansiz oldugunu iddia etmektedirler. Kuskusuz, bir insan aklini bir bilgi islem ortamina yerlestirecegimiz zaman, bir vücut tedarik etmemiz iyi olur. Vücutsuz bir akil hizla depresyona girecektir.

Nikos Kazancakis’in dedigi gibi, insan çok acayip bir makinedir. Onu ekmekle, sarapla, balikla ve turpla doldurursunuz, ve iç çekme, gülme ve rüyalar çikar.

21 inci yüzyil makinelerimize ne tür vücutlar saglayacagiz? Bu makineler kendileri

için ne tür vücutlar tedarik edecekler?

Vücut ve beyin birlikte gelisir, birlikte güçlenir, yeni modellere ve malzemelere birlikte yönelirler. Beyinlerin yeni bilgisayar mekanizmalarina baglanmasi derhal Gerçeklesmeyecektir. Beyinlerimizi asamali olarak, yeteneklerini ve düsünme güçlerini artiracak akilli makinelere dogrudan baglayacagiz.

Vücudumuzun transformasyonu bakimindan zaten beynimize göre daha çok yol almis bulunmaktayiz. Çenemizi, kafa tasimizi, kalça kemigimizi degistirmek için titanyumdan yapilmis aygitlarimiz var. Çesitli türlerde yapay derilere sahibiz. Atar ve toplar damarlarimizin yerini alabilecek sentetik araçlarimiz, yine zayif damarlarimizi genisleterek güçlendiren stenlerimiz var. Yapay kollar, bacaklar, ayaklar, ve belkemikleri nakledebiliyoruz. Her tür yapay eklemlerimiz de, çene, kalça, diz, omuz, dirsek, bilek, el ve ayak parmaklarimiz için mevcut. Idrar keselerimizi kontrol edecek organ nakli yapabiliyoruz. Karaciger ve pankreas gibi organlarimizin yerini tutabilecek makineleri, yapay malzemeleri kültür hücreleriyle birlestirerek üretebiliyoruz. Erkek cinsel organinin sertlesme sorununu gidermek için küçük bir pompayla çalisan destek üniteleri yapabiliyoruz. Dis ve meme naklinde ise uzun bir yol katetmis durumdayiz.

Esnek, yumusacik ve sicak vücutlari severiz. Yapay bir sicaklik degil, trilyonlarca canli hücreden süzülen derin ve içten bir sicaklik arzulariz. O halde vücutlarimizi hücreler halinde güçlendirmeyi düsünmeliyiz.

DNA bazli hücrelerimiz protein sentezlerine dayanmaktadir, ve protein saheser bir farkli madde olarak kesin sinirlandirmalari istememektedir. Protein, radyasyona karsi son derece duyarli, belirli bir sicaklik ve basinçta istikrarli olan bir maddedir.

Sonunda son derece düsük hizli sinirlerimizden vazgeçecegiz, ve protein bazli vücut kimyamizi terk edecegiz. Hücrelerimizi yeniden icat etmek için 21 inci yüzyilin ana teknolojilerinden olan nano teknolojiye basvuracagiz.

Insanoglunun ilk aletleri objeleri bulmak için yapilmisti: çubuk, kökleri çikarmak için, taslar, ceviz türü sert kabuklu yiyeceklerin kabuklarini kirmak için kullaniliyordu. Atalarimizin keskin bir biçak agzi icat etmeleri on binlerce yil aldi. Bugün ustalikla tasarlanmis karmasik makineler yapiyoruz, ama atomik açidan bakildiginda teknolojimiz hala kabadir. Yürürlükteki üretim yöntemleri, boks eldivenleri takarak lego dizmeye benzemektedir. Gelecekte, nano teknoloji boks eldivenlerini çikarmamizi saglayacaktir.

Nano teknoloji, atomik düzeyde yürütülen bir teknolojidir: makinelerin bir seferde bir atom biçiminde yapilmasidir. “Nano”, bes atom genisligine karsilik gelen, milyarda bir metre anlamindadir. Nano teknolojinin fizibilitesinin deliline sahibiz: Dünyadaki yasam. Ribozom denen hücrelerimizdeki küçük makineler insan organizmasini, DNA denen bir baska moleküldeki dijital kodlari izleyerek, bir defada bir amino asitle moleküller halinde insa ederler. Kendini kopyalayabilen nano teknolojinin nihai amaci dünyadaki yasama hakim olmaktir.

Minik makineler için temel insaat malzemesi yine nano tüplerdir. Nano tüplerden yapilmis bir otomobil sadece 25 kilo civarinda olmasina karsin çelikten yapilan bir otomobilden daha saglam ve daha istikrarlidir. Her biçimde monte edilebilirler. Nano tüpler, dünyada bol miktarda bulunan karbon atomlarindan yapilirlar.

Daha önce sözünü ettigimiz gibi nano tüpler son derece etkili bilgi islem uygulamalarinda da kullanilabilir, 21 inci yüzyilin bilgi islem teknolojisi de, yapi teknolojisi de muhtemelen ayni maddeyi, nano tüpleri kullanacaktir.

Minik parmaklar, nano teknolojistler için kutsal kase gibi bir seyi temsil ederler. Minik parmaklar ile islem yapan nano makineler kendi Liliputlar ülkesinde, insanlarin kendi büyük dünyalarinda yaptiklarini yaparlar, hatta kendi kopyalarini bile. Ancak, kopyalamayi ne zaman durduracaklarini bilmek sarttir.

Kan dolasimimiza sokulan nanobotlar dogal bagisiklik sistemimizi güçlendirebilecek, hastalik mikroplarini, kanser hücrelerini, damarlardaki plak olusumlarini ve diger hastalik ajanlarini arastirip yok edebilecekler, hastalikli organlar yeniden yapilabilecek. Organlarimizin veya vücut sistemlerimizin birini veya tamamini yenileyebilecek ve bu islemi hücre seviyesinde de gerçeklestirebilecegiz. Hücresel yapi bloklarimizin dayanikliligini, kuvvetini, isiya dayanma araligini ve diger nitelik ve yeteneklerini büyük ölçüde gelistirebilecek bir konumda olabilecegiz.

Kendisini kopyalamayan nano teknoloji ne pratiktir, ne de ekonomik bakimdan fizibildir.

Yazilim gelistirme olayinda, “kritik görev” uygulamalari vardir. Bunlar, insanlarin siki bir biçimde bagli olduklari süreçlerin kontrol edildigi yazilim programlaridir. Hastanelerdeki yasam-destek sistemleri, otomatik olarak çalisan  ameliyat ekipmanlari, otomatik pilotla uçma ve inme programlari kritik görev tanimina uygun örneklerdir. Bu programlarda en üst düzeyde güvenlik yaratmak sarttir. Günümüz teknolojisinde kamu güvenligine kesinlikle uyan karmasik teknolojilerin uygulanmasina sik sik rastlanmaktadir. Dünyada onbinlerce nükleer silah vardir ve hiçbiri yanlislikla patlamamistir.

Büyük tehlike nano teknolojinin kasitli olarak düsmanca kullanilmasidir. Tüm yikici potansiyeline karsin nükleer silahlarin etkileri hiç olmazsa yerel kalmaktadir. Nano teknolojinin kendini kopyalama özelligi onu daha büyük bir tehlike haline sokmaktadir.

Her zaman gerçek vücutlarimiza ihtiyaç duymayiz. Eger sanal bir çevrede bulunuyorsak sanal bir vücut yeterli olabilecektir. Saglik alaninda çalisan bir sirket, doktorlarin egitimine yardimci olmak için yapay bir hasta taklidi gelistirmektedir.

Sanal gerçek kabinimizde çesitli kokular salgilama yetenegini de elde edebiliriz.

Bir kez sanal gerçek çevreye girdigimizde, kendi vücutlarimiz da- en azindan sanal versiyonlari- degisebilir. Kendimizin çok daha çekici bir versiyonu, veya igrenç bir canavar biçiminde veya düsledigimiz herhangi bir yaratik biçimindeki versiyonu olabilir ve sanal dünyalarin sakinleriyle iliski kurabilir, bu dünyalara girebiliriz.

Nano teknoloji istedigimiz her yiyecegi aninda yaratacaktir.

Bugün disari çikarken sadece elbiselerimizi, makyajimizi ve gidecegimiz yeri seçiyoruz. 21 inci yüzyilin sonunda, vücudumuzu, kisiligimizi ve çevremizi de seçmek zorunda olacagiz.

Yeni tür CD-ROM’lar ve DVD’ler fare (mouse) ile yönetilen oksamalara cevap veren seksüel arkadaslar saglamaktadir. 21 inci yüzyilin ilk on yillarinda sanal gerçek, asiginizla, romantik partnerinizle, sex isçinizle veya simüle edilmis esinizle tüm görsel ve isitsel gerçekçilik içinde birlikte olmaniza imkan verecektir.

Sanal dokunma zaten uygulamaya girmistir., ama bütünü kapsayan, çok gerçekçi, görsel-isitsel-dokunsal sanal çevre ancak 21 inci yüzyilin ikinci on yilinda mükemmel hale getirilecektir. Bu noktada, sanal seks, gerçek seksin yasamsal bir rakibi olacaktir. Çiftler, fiziki hisimlik dikkate alinmaksizin sanal iliskiye girebilecektir. Sanal seks, klasik seksten çok daha yogun ve çok daha hosa giden bir duygu saglayacaktir.

Ruhani olmaya çalisan insanlar degiliz. Insan olmaya çalisan ruhani varliklariz. Vücut ve ruh ikiz kardeslerdir. Hangisinin hangisi oldugunu yalnizca Tanri bilir. Hepimiz çukurda yatiyoruz, ama bazilarimiz yildizlara bakiyoruz.

Hayvanlarla yapilan deneylerde, hipofiz bezinin üstündeki hipotalamus denen özel bir bölgenin küçük bir miktar testosteron enjeksiyonu yoluyla uyarilmasinin, hayvanin cinsiyeti ne olursa olsun disi seksüel davranislara girismesine neden oldugu görülmüstür. Hipotalamusun farkli bir bölgesinin uyarilmasi ise erkek seksüel davranislara neden olmaktadir.

Zihinsel süreçlerimizin anlasilmasiyla entelektüel, duygusal deneyimlerimize hakim olmak, istedigimizde bu deneyimlere basvurmak ve onlari güçlendirmek firsati yaratilacaktir.

Kaliforniya Üniversitesi’nin nörologlari, beynin ön lobunda küçük bir sinir bölgesinde, dini deneyimler sirasinda aktive olan, Tanri modülü denen bir yer buldular.

Tanri’nin bizi inanca özgü bir fiziki araçla birlikte yaratmis olmasi düsüncesi çok sasirtici bir düsünce degildir.

Evrimin gelecek asamasiyla birlikte bugünkü insana göre trilyon defa daha yüksek kapasiteli, daha karmasik, sezgileri ve ruhsal yetenekleri çok daha gelismis ve derinlik kazanmis bir insan nesli yaratilacaktir.

Insan düsüncesi dizaynini esas alan 21 inci yüzyil makineleri, gerçek ve sanal tapinaklara giderek, meditasyon yapip dua ederek, transa ulasarak insan atalarinin yaptiklarini yaparak ruhsal boyutlarini gelistireceklerdir.

1999 Bilgisayarlarin durdugu gün

 

1960’larda tüm bilgisayarlar dursaydi, çok az insan durumun farkina varabilirdi.

1999 sonunda beklenen durum tümüyle farkli bir durumdu. Eger 1999 sonunda tüm bilgisayarlar dursaydi, toplum karmasaya sürüklenirdi. Her seyden önce elektrik dagitimi yapilamazdi. Mikroislemci gömülü motorlu araçlarin çogu çalismaz, yalnizca çok eski modeller çalisirdi. Kamyonlar, otobüsler, trenler, metrolar, uçaklar islemezdi. Elektronik haberlesme olmazdi: telefonlar, radyolar, televizyonlar, faks makineleri, çagri cihazlari, elektronik postalar, ve de tabiatiyla web sayfalari islevlerini durdururlardi. Bankadan paranizi çekemezdiniz. Tüm bilgisayarlardaki tüm veriler kaybolsaydi gerçekten çok zor durumda kalirdik. Bunlar Y2K ( Year 2000 Problem) ile ilgili olarak düsünülen önemli sorunlardi.

Y2K problemi 1990’lar öncesindeki yazilimlarin tarih bölümlerinin sadece iki basamak olarak “00” biçiminde yazilmasina, ve bu sekilde yazilan programlarin 2000 yilina girildiginde hatali davranmasina iliskin bir sorundu.

Kirk yildan daha kisa bir süre içinde, yasamimizi ve uygarligimizi elle kontrol etmek

yönteminden tümüyle bilgisayar kontrolüne bagimli duruma getirdik.

Bilgisayarlar artik resim yapmaya ve siir yazmaya da baslamislardir. Bu alanda onlarca yildir resim ve çizim yapan Aaron adli robotuyla Harold Cohen önemli gelismelere imza atmistir.

Günümüz dünyasinda sürükleyici güçler, iletisim, bilgi ve bunlara iliskin teknolojilerdir. Bugün sadece ABD’nin Silikon Vadisinde trilyonlarca dolarlik deger yaratilmaktadir.

ABD Temsilciler Meclisi’nin Bankacilik Alt Komitesi’nin 1989-1997 arasini kapsayan sekiz yillik dönemle ilgili raporuna göre, ABD’de gayrimenkul ve dayanikli tüketim mallarinin toplam degeri sadece yüzde 33’lük bir artisla 9,1 trilyon dolardan 12,1 trilyon dolara yükselmistir. Banka mevduati ve kredi piyasasi araçlari ancak yüzde 27’lik bir artisla 4,5 trilyon dolardan 5,7 trilyon dolara çikmistir. Buna karsilik hisse senedi degerleri sasirtici bir biçimde yüzde 239 artisla 3,4 trilyon dolardan 11,4 trilyon dolara yükselmistir. Bu artisin ana motoru bilgi içerikli mal ve hizmetlerin ve iletisim teknolojisinin körükledigi etkinligin artisidir. Yeni servetin yaratildigi alan burasidir.

Web 1994’de çikti, 1995 ve 1996’da yükselise geçti ve dünya çapinda bir olay oldu.

Elektronik ticaret trilyonlarca dolari asti ve sürekli bir yükselis trendindedir.

Bugün ABD bilgisayara dayali silah teknolojisinde en gelismis ülke durumundadir ve askeri süper güç olarak rakipsiz bir konumdadir.

Konusma yapisi ve yüz görünüsü taniyan kisi kimligi belirleme teknolojileri bugün banka otomatlarinda, akilli binalarin, sitelerin güvenlik sistemlerinde kullanilmaktadir.

Bilginin kontrolündeki tekelci konum kirilmistir.

1991 Agustos’unda Gorbaçev’e karsi girisilen darbe tesebbüsü, cep telefonu, faks makinesi, elektronik posta ve diger elektronik haberlesme araçlariyla önlenmistir. Genel olarak merkezi olmaktan çikan haberlesme, merkezi totaliter politikalarin ve eski Sovyetler Birligi ekonomisindeki hükümet kontrolünün çökmesine neden olmustur.

Kendi kendine giden sürücüsüz otomobiller, Los Angeles, Londra, Tokyo ve diger kentlerde test edilmektedir. Birçok yerde yaygin basarili denemeler yapilmistir. Otomatiklestirilmis karayollari ve sürücüsüz otomobiller yollardaki kazalarin çogunu önleyecektir.

Otomatik yabanci dil çevirilerini çok büyük bir hizla yapan web sayfalari son derece yayginlasmistir.

Istatistikler, otomasyonun, neden oldugu issizligin çok üzerinde yeni ve daha iyi is yarattigini açik bir biçimde göstermektedir. 1870 yilinda toplam nüfusun üçte birini olusturan sadece 12 milyon Amerikali’nin isi vardi. 1998’de isi olan Amerikali sayisi

126 milyona, ve toplam nüfusun üçte ikisine yükseldi. Sanayi Devriminin baslangicinda Kuzey Amerika’da ve Kuzeybati Avrupa’da hayat beklentisi asagi yukari otuzyedi yasti. Simdi, iki yüzyil sonra beklenti ikiye katlandi ve sürekli artis devam ediyor.

3-- GELECEKLE YÜZLESMEK 

2009

Simdi 2009 yilindayiz. 1000 dolarlik bir kisisel bilgisayar saniyede bir trilyon islem yapabilmektedir. Bilgisayarlar giysilere veya mücevherlere gömülmektedir. En rutin islemler bir insanla sanal bir kisilik arasinda yapilabilmektedir. Insan müzisyenlerle sibernetik müzisyenlerin yarismasi siddetlenmektedir.

Kablolar kaybolmaktadir. Isaret aygitlari, mikrofonlar, ekranlar, yazicilar kisa mesafeli kablosuz baglanti teknolojisi kullanmaktadir.

Yazili metinlerin çogu, sürekli konusma taniyip dikte eden yazilimlar (continuous speech recognition-CSR) tarafindan yapilmakta, ama bilgisayar klavyeleri hala kullanilmaktadir.

CSR teknigi ve dogal konusma dilini birlestiren dil kullanici ara baglantilari

(language user interfaces-LUI) yaygin bir biçimde her yerde kullanilmaktadir.

Bilgisayar ekranlari, yüksek çözünürlük, yüksek kontrast, genis açili görüntüleme, titremeyi önleme gibi her türlü nitelikli görüntü özelligine sahiptir. Kitaplar, dergiler ve gazeteler artik rutin biçimde bilgisayar ekranindan okunmaktadir.

Bilgisayarlarin genel olarak hareketli film de çekebilen kameralari vardir ve sahiplerini yüzlerinden taniyabilmektedirler.

Ses üreten hoparlörler yerlerini, üç boyutlu, herhangi bir yerde yüksek çözünürlüklü ses üreten çok küçük çiplerden olusan aygitlara birakmaktadir.

Atomlar ve moleküller halinde yapilan nano mühendislik eseri makineler, kendi islemlerini de kontrol edecek biçimde gösterime sunulmaktadir. Bu gelismelere karsin nano mühendislik henüz pratik bir teknoloji olarak degerlendirilmemektedir.

Yirminci yüzyilda bilgisayarlar okullarda arka plandaydi, bilgisayarli egitim çogunlukla evlerde yapiliyordu. Simdi 2009’da bilgisayarlar okullarda hala birinci planda olmamakla birlikte, bir egitim araci olarak büyük önemi genel kabul görmektedir. Bilgisayarlar, yasamin her alaninda oldugu gibi egitimin her yönünde de temel bir rol oynamaktadirlar.

Her yastan ögrenciler, yüksek çözünürlüklü, okumaya çok elverisli, hafif tablet

biçiminde bir bilgisayara sahiptirler.

Insan ögretmenin bir grup çocuga ders vermesi biçimindeki geleneksel ögretim biçimi hala hüküm sürmektedir, ama okullar gittikçe daha çok yazilim yaklasimina güvenmekte, insan ögretmenlerin temel olarak motivasyon, psikolojik gelisim ve toplumsallasma konularina katildiklari görülmektedir.

Uzaktan egitim (örnegin, katilimcilarin cografik olarak dagildigi konferans ve

seminerler) yayginlasmaktadir.

Ögrenim çogu meslegin önemli bir bölümü olmaktadir. Egitim ve yeni beceriler

edinme birçok meslekte sürekli bir sorumluluk haline gelmektedir.

Özürlü insanlar 2009’un akilli teknolojileri sayesinde handikaplarini hizla asmaktadirlar.

Dinleme makineleri, ne söylendigini aninda diger bir yabanci dile de çevirebilmekte,

böylelikle dinleyen insanlar tarafindan da genel olarak kullanilabilmektedir.

Bilgisayar kontrollü ortotik araçlarin tanitimi yapilmistir. Bu “yürüyen makineler” belden asagisi felçli insanlarin yürümesini ve merdiven tirmanmasini mümkün kilmaktadir.

Telefon çeviri teknolojisi (Ingilizce konustugunuz yerden Japon arkadaslariniz sizi Japonca dinlemekte, ve tersi) bir çok dil arasinda yaygin biçimde kullanilmaktadir. Kisisel bilgisayarlarin, sahiplerine telefon islevi de görmesi rutinlesmistir.

Telefon haberlesmesi esas olarak kablosuzdur ve yüksek çözünürlüklü hareketli resimler içermektedir..Her tür ve büyüklükteki toplantilarin da cografik olarak ayri yerlerdeki katilimcilar arasinda yapilmasi günlük bir olay haline gelmistir.

1990’larin sonundaki chat odalari, tümüyle gerçekçi bir görünümle insanlarin bulustugu sanal ortamlarla yer degistirmistir.

Amerika Birlesik Devletleri ekonomik liderligini sürdürmektedir. Çin güçlü bir ekonomik oyuncu olarak ortaya çikmistir. Avrupa, Amerikan sermayesiyle yaptigi ortak girisimler sayesinde Japonya ve Kore’yi geçmistir.

Tüm islemlerin en az yarisi çevrim içi (online) olarak yapilmaktadir.

Insanlar ayri yerlerde çalismalarina ve ayri yerlerde yasamalarina karsin, basarili bir biçimde birlikte is yapabilmektedirler.

Özel yasamin gizliligi temel bir politik konu olarak ortaya çikmistir. Elektronik haberlesme teknolojisinin sürekli olarak kullanilmasi herkesin her hareketinin çok ayrintili olarak izlerini birakmaktadir.

Görsel sanatlarin çogu insan sanatkarlarla akilli yazilim sanatinin isbirliginin sonucudur. Sanal resimler- yüksek çözünülürlüklü, duvara asilan görüntüler popüler olmustur.

Insan müzisyenler sibernetik müzisyenlerle kenetlenmektedir. Müzik yaratilmasi, müzisyen olmayanlar için de mümkün hale gelmistir. Sibernetik müzik yaratma sistemleri müzikten hoslanan, ama müzik eseri yaratacak derecede teorik ve pratik bilgisi olmayanlar için otomatik kompozisyon yazilimlariyla isbirligi olanaklari yaratmaktadir.

ABD Savunma Bakanligi’nin temel odaklanma noktasi islem ve haberlesme güvenligi olmustur. Bilgi islemle ilgili kaynaklarini birlesmis ve bütünlesmis bir duruma getiren tarafin savas alaninda üstün olacagi görüsü genel kabul görmektedir.

Uluslar arasindaki çatismalar azalmis durumda olup, çogu çatismalar uluslar ile daha küçük terörist gruplar arasinda yasanmaktadir. Ulusal güvenlige en büyük tehdit biyo mühendislik eseri silahlardan gelmektedir.

Biyo mühendislik tedavileri kanserden, kalp hastaliklarindan ve diger çesitli saglik problemlerinden ölüm sayisini azaltmistir.

Uzaktan tibbi müdahaleler yaygin bir biçimde yapilmaktadir.

2019

 

Simdi bilgisayarlar büyük çapta görünmez biçimdedir. Her yere, duvarlara, tablolara,

sandalyelere, siralara, elbiselere, mücevherlere, ve insan vücuduna gizlenmektedirler.

Insanlarin, gözlüklerinin veya kontak lenslerinin içine yerlestirilmis üç boyutlu görüntü araçlari kullanmalari siradan bir olay haline gelmistir. Bu görüntü teknolojisi imajlari dogrudan insan retinasinin üzerine düsürmekte ve insan gözünden daha üstün bir çözünürlük kalitesine sahip bulunmaktadir. Dogrudan göz görüntüsü üç degisik biçimde islemektedir:

Basla yönetilen görüntü,

Sanal-gerçek üst üste çakisan görüntü,

Sanal-gerçek bloke edilmis görüntü.

Optik lenslere ilaveten yüksek çözünülürlüklü ses veren isitme lensleri de vardir. Bunlar gözlüklere monte edilebilmekte, vücut mücevheri gibi takilabilmekte, veya kulak kanalina eklenebilmektedir.

Klavyeler mevcut olmakla birlikte azalmistir. Bilgisayarla karsilikli iliski çogunlukla elleri, parmaklari kullanarak yapilan jestlere, ve yüz ifadelerine dayanmaktadir. Insanlar ayni sekilde bilgisayarla insan asistaniyla yaptigi gibi sözlü olarak veya yüz ifadesiyle iletisim kurmaktadir.

Kablolu baglanti büyük ölçüde ortadan kalkmistir.

1999 degeriyle 4000 dolarlik bir bilgi islem aygitinin islem kapasitesi yaklasik olarak insan beyninin islem kapasitesine esittir ( saniyede 20 milyon milyar).

Üç boyutlu nano tüp örgüler bilgisayar devrelerinde en yaygin olarak kullanilan

biçimdir.

Insan beyninin geriye dönük islemesinin taranmasinda (scanning) önemli ilerlemeler kaydedilmistir. Artik insan beyninin bir çok özel bölgeden olustugu tamamen anlasilmistir.

Bilgisayar kontrollü yeni bir optik görüntüleme teknolojisi, kuantum bazli, herhangi bir açidan gelen isik dalgalarini algilayabilen minik aygitlar üretmis ve bu minik aygitlar lenslerin yerini almistir. Bu toplu igne basi büyüklügündeki cihazlar her yerde bulunmaktadir.

Nano mühendislik eseri makineler sinai uygulamalarda, özellikle üretim ve proses kontrol alanlarinda kullanilmaktadir, fakat henüz çok yaygin bir kullanim söz konusu degildir.

Elde tutulabilen bilgisayar ekranlari son derece ince, çok yüksek çözünürlüklü,  sadece onslarla ölçülebilen agirliktadir (Bir ons=28,3 gr). Kagittan yapilmis kitaplar zor bulunmaktadir. Yirminci yüzyildan kalma ilgili kagit dokümanlarin çogu taranarak bilgisayarlara aktarilmis olup kablosuz aglarda bulunabilmektedir.

Ögrenimin çogunlugu, simüle edilmis ögretmenlerle akilli yazilimlara dayanilarak yürütülmektedir. Ögretimin insan ögretmenlerle yapildigi yerlerde, insan ögretmenler ögrencinin yakininda degildir. Ögretmenler bilgi ve ögrenim kaynagindan ziyade kilavuz ve danisman olarak görülmektedir.

Kör insanlarin, dijital olarak kontrol edilen, yüksek çözünürlüge sahip optik algilayicilari olan, gözlük camina monte edilmis okuma yönlendirme sistemlerini kullanmalari siradan bir olay haline gelmistir. Otomasyona baglanmis akilli okuma yön bulma yardimcilari, kör kullanicilarla hem konusma, hem de dokunma suretiyle haberlesmektedirler.

Retinayla ve görmeyle ilgili sinir eklenmesi süreci ortaya çikmistir, ancak henüz sinirlamalar vardir ve kör insanlarin küçük bir yüzdesi tarafindan kullanilabilmektedir.

Sagir insanlarin, diger insanlarin söylediklerini sagirlara özgü lens ekranlari yardimiyla okuyabilmeleri siradan bir islem haline gelmistir. Kulak salyangozu kanali ve isitmeyi gelistiren diger organ nakilleri çok etkindir ve yaygin biçimde kullanilmaktadir.

Yarim ve tam felçli kisiler bilgisayar kontrollü sinir uyarici ve dis iskelet robotik aleti kombinezonu aygitlarla rutin bir biçimde yürüyebilmekte ve merdiven çikabilmektedirler.

Genellikle körlük, sagirlik ve felç gibi özürler pek göze çarpmamakta ve

önemsenmemektedir.

Fiziki yakinliga bakilmaksizin herhangi bir kisiyle sanal olarak herhangi bir seyi

yapabilirsiniz

Telefon konusmalari yüksek çözünürlüklü, üç boyutlu görüntüler içermektedir. Toplantilarin çogunlugu fiziki yakinlik gerektirmemektedir.

Günlük olarak mevcut haberlesme teknolojisi, yüksek nitelikli konusmadan konusmaya çevirileri çok kullanilan dil çiftleri arasinda yapabilmektedir.

Hizli ekonomik büyüme ve refah artisi süregelmektedir.

Islemlerin çogu, canlandirilan gerçek bir kisiye eslik eden simüle edilmis bir kisiyi, ve yüksek nitelikli dogal dillerle karsilikli ses haberlesmesini içermektedir.

Temizlik ve diger günlük ev islerinin robotlar tarafindan güvenilir bir biçimde yapilmasi simdi tamamen yayginlasmistir.

Otomasyona baglanmis sürüs sistemleri çok güvenli görülmekte ve hemen hemen bütün yollara yerlestirilmis bulunmaktadir. Insanlarin yerel yollarda otomobil kullanmalarina müsaade edilmekle birlikte karayollarinda kullanmalari yasaklanmistir. Otomatik sürüs sistemleri daima devreye alinmaya ve gerektiginde kazalari önlemek için kontrolu ele almaya hazirdir. Artik çok az yol kazasiyla karsilasilmaktadir.

Insanlar otomatiklestirilmis kisilerle arkadas, ögretmen, bakici ve asik olarak iliski kurmaya baslamaktadirlar. Otomatik kisiler, çok güvenilir bir bellege sahip olmalari ve istege bagli olarak programlanabilir kisilige sahip olmalari gibi bazi özellikleri bakimindan insanlardan üstündür. Bu otomatik kisiler henüz kisiliklerini kavrayabilme yetenekleri bakimindan insanlarla esit sayilmamaktadirlar.

Makine aklinin etkisi konusunda gizli bir egilim gelismektedir. Makine ve insan akli arasindaki farklilik devam etmektedir, ama insan aklinin avantajini belirlemek ve ifade etmek gittikçe daha da zorlasmaktadir. Makine bazli akla danisilmadan ve bu akil önemli ölçüde devreye sokulmadan karar alma olayi gittikçe azalmaktadir.

Insanlar hemen hemen kirilmasi imkansiz sifreleme teknolojileri ile özel yasamlarini korumaya çalismaktadirlar., ama özel yasamin gizliligi, bireylerin günlük yasamdaki her hareketi bir yerlerde veri bankalarinda biriktirildigi için, hala politik ve toplumsal bakimdan temel bir konu olmaya devam etmektedir.

Tüm sanat alanlarinda sanal sanatkarlar ortaya çikmakta ve ciddiye alinmaktadir. Bu sibernetik sanal ressamlar, müzisyenler, ve yazarlar insanlara veya organizasyonlara bilgi temellerini ve tekniklerini gelistirmekte katkida bulunmaktadirlar.

Insan sanatkarlar tarafindan yaratilan görsel, müziksel, ve edebi eserler insan ve makine akli arasindaki isbirliginin tipik örneklerini olusturmaktadir.

Güvenlige karsi temel tehdit, insan ve makine aklini kirilamaz sifrelerle birlikte kullanan küçük gruplardan gelmektedir. Bu tehditler, kamusal bilgi kanallarinin yazilim virüsleri ve biyo mühendislik eseri hastalik ajanlariyla bozulmasini içermektedir.

Uçan silahlarin çogu, bazilari sinek kadar olmak üzere çok küçülmüstür. Mikroskobik düzeydeki uçan silahlar konusunda arastirmalar yapilmaktadir.

On yil önce desifre edilen insan genine kodlanmis durumdaki yasam süreçlerinin çogu büyük ölçüde açikliga kavusmus, yaslanma, kanser ve kalp hastaliklari gibi bozulmalara yol açan mekanizmalar belirlenmistir. Ortalama yasam süresi büyük ölçüde artarak yüz yili asmistir.

Henüz makine aklinin haklari yogun biçimde tartismaya açilmamis olmakla birlikte, bilgisayara dayali aklin sübjektif deneyimi ciddi olarak tartisilmaktadir.

2029

 

Herkes gibi vücuduma düskünüm, ama silikon bir vücutla 200 yil yasayabileceksem, onu alacagim-Danny Hillis

Yaklasik 1999 degeriyle 1000 dolarlik bir bilgisayar, asagi yukari 1000 insan beyninin islem kapasitesine sahiptir.

Tüm insan türünün islem kapasitesi, (Yani bütün insan beyinleri) yüzde 99’dan fazlasi insan disi olan bilgi islem teknolojisiyle birlesmistir.

Insan disi islemlerin çogunlugu, insan beyninin isleyisinin tersini esas alan paralel

sinir aglariyla yapilmaktadir.

Kulak salyangozu nakli, iki yönlü olarak insan kullanici ile dünya çapindaki bilgisayar aglari arasinda isitsel haberlesme olanagi saglamaktadir.

Insan beynine genis bant baglantisi saglayan dogrudan sinir yollari mükemmellestirilmistir.

Bir tür sinir nakli görsel ve isitsel algilama ve yorumlamayi, bellegi, ve mantik yürütme yetenegini kuvvetlendirmektedir.

Insan ögrenimi esas olarak sanal ögretmenler kullanilmak suretiyle yapilmakta ve yaygin biçim alan sinir nakli yoluyla güçlendirilmektedir. Ögrenim hala zaman tüketici insan deneyimi ve çalisma gerektirmektedir.

Körlük, sagirlik, felç gibi saglik sorunlari, akilli yönlendirme ve görüntü araçlari, sinir uyarilmasi veya sinir nakli yoluyla neredeyse tamamen sorun olmaktan çikmistir. Algi kuvvetlendirici araçlar insanlarin çogunlugu tarafindan kullanilmaktadir.

Dogrudan sinir baglantilarini kullanan haberlesme teknolojisi yayginlasmistir. Bu teknoloji sanal olarak, gerçek bir dokunma duygusu uyandirmak suretiyle yapilmaktadir.

Dünya nüfusu 12 milyar gerçek insan düzeylerine ulasmistir. Temel gida, barinma, ve

güvenlik gereksinmesi nüfusun büyük bir çogunlugu için saglanmis durumdadir.

Tarimda, üretimde, ve ulasimda çalisan insan yok denecek kadar azdir. En yaygin meslek egitimdir.

Bilgisayarlar sürekli olarak optimal düzeyde çalismakta, bilgi ve becerilerini birbirleriyle paylasmaktadirlar.

Insan dünyasiyla makine dünyasi arasinda kesin bir ayrim bulunmamaktadir. Bir çok

makinenin kisiligi, becerileri ve bilgileri vardir. Makinelerin yasal haklari tartismasi büyümektedir.

Sibernetik sanatkarlar artik insanlarla ortak hareket etmek ihtiyaci duymamaktadir. Seçkin sanatkarlarin çogu makinedir.

Ortalama yasam süresi artmakta olup simdi 120 yil civarindadir.

Insan ömrünün uzamaya devam etmesinin, beynin bazi bölümleri dahil olmak üzere daha çok biyonik organ kullanilmasini gerektirecegi konusundaki görüsler güç kazanmaktadir. Nanobotlar gözcü olarak, sinirli bir ölçüde de kan dolasiminda ve biyonik organ bloklarinin yapiminda onarim ajani olarak kullanilmaktadir.

Makine aklinin insan aklina esit olup olmadigi konusunda tartisma sürmektedir. Insan ve makine akli arasindaki ayrim belirsizlesmektedir.

2099

Ne oldugumuzu biliriz, ama ne olabilecegimizi bilemeyiz- William Shakespeare

Insan düsüncesi baslangiçta insanoglunun yarattigi makine akliyla birlesmektedir.

Insan beynini ters yüz etme mühendisligi (the reverse engineering) tamamlanmis gibidir. Beynin uzmanlasmis bölgelerinin yüzlercesi tümüyle taranmis, analiz edilmis, ve anlasilmistir.

Yazilim bazli insanlarin sayisi hala dogal sinir hücrelerini kullanan insan sayisini asmistir.

Vücutlarimiz esas olarak nano yapili organlarla degistirilmistir. Artik gerçek olan bir seyi yemek ihtiyaci duymamaktayiz. Ama hala sanal gerçeklikte bir yemegi paylasmaktan hoslaniyoruz. Her neyse, nano yapili vücutlarimiz çok esnektir; vücutlarimizi baska bir biçime sokmak sadece birkaç saniye sürmektedir.

21 inci yüzyilin ikinci yarisindan itibaren, karbon bazli sinir hücrelerini kullanmakta devam eden sinir nakli yaptirmamis insanlara MOSH (Mostly Original Substrate Human-Çogu Orijinal Alt Tabaka Insan) demekteyiz ve onlara büyük saygi göstermekteyiz.

Bir insanin nerede bittigini ve digerinin basladigini söylemek zorlasmistir.

Artik ölçümler metrenin milyarda biri olan femto cinsinden yapilmaktadir. Ögrenme artik bir mücadele alani olmaktan çikmis olup simdi mücadele ögrenilecek yeni alanlar kesfetmek için yapilmaktadir.

Tüm düsünce ve bellek dijital biçimdedir.

Artik kitaplar akillidir. Bir kitapla iliski kurabilirsiniz. Tatmin edilmemis hiçbir ihtiyaç kalmamistir.

SON SÖZ:

YENIDEN ZIYARET EDILEN EVRENIN KALAN BÖLÜMÜ

Tüm yönleriyle makine aklinin insan aklini asmasi kaçinilmazdir. Ama biz hala

gelecekteki teknolojimizi, ve gelecekteki yasamimizi biçimlendirecek güce sahibiz.

Dünya, galaksimizdeki yüz milyarlarca günes arasinda siradan bir yildiz etrafinda dönen küçük bir gök cisminden baska bir sey degildir. Yasamin, hatta akilli yasamin sadece bizim mütevazi gezegenimize özgün olmadigi konusunda yaygin bir görüs vardir.

Ekolojik yapiyi içindeki canli türleriyle birlikte yok edebilecek güçlü bir teknoloji yaratilmistir. Nükleer teknolojiyle tüm dünyayi yok edebiliriz.

Kendini kopyalayabilen nano botlarin bu özelliklerinin sinirlanmasi konusu çok büyük bir önem tasimaktadir, sinirin bir sabotajla kaldirilmasi dünyayi yok edebilecek bir diger olasiliktir.

Yeni yasam biçimine yönelik bir baska tehlike yazilim virüsleri, veya bugünün HIV virüsü gibi çaresi bulunamayan virüslerin ortaya çikmasidir.

Yildizlar dogar ve ölürler; galaksiler yaratilma ve yok olma döngülerini sürdürürler. Evrenin kendisi bir büyük patlama (big bang) ile dogmustur ve bir çatirti veya bir iniltiyle son bulacaktir. Bu sonuca karsi aklin yapabilecegi fazla bir sey yoktur.

Gezegenimizin aklin dogdugu ve gelistigi tek yer olmamasi olasiligi yüksektir.

Evren büyük bir çatirdamayla, ölü yildizlarin sonsuz genislemesiyle, veya baska bir sekilde yok olacak mi? Evrenin kaderi konusunda henüz karar verilmemistir; zamani geldiginde bu konu üzerinde akilli bir biçimde düsünecegiz…..

 

Benzer Kitaplar