OYUNBOZAN Recep Tayyip Erdogan

OYUNBOZAN Recep Tayyip Erdogan

Fevzi BOZKURT
Bilim


                                                    “Bizimle sadece aktörler degismeyecek, senaryo da degisecek.”
                                                                                                                                    ‘Recep Tayyip Erdogan'
1940-1950 Milli Sef Inönü
Atatürk öldükten bir gün sonra kendisini Cumhurbaskani ilan etmisti. Meclis sadece görüntüden ibaretti. Halkin bunlarin elinden gördügü eza ve cefanin haddi hesabi yoktu. Tüm gidalar karne ile satilip halkin elinde ne varsa zor kullanilarak aliniyordu.
Milli Sef’in varlik vergisi Türkiye’den Filistin’e Yahudi göçünü hizlandirmistir. Belli bir nüfusa ulasan Israil bagimsizligini ilan etti. Milli Sef eliyle ismi belli olmayan bir komünizm sistemi uyguladi. Milli Sef kendi tuttugu adamlarla Menemen olayini bahane göstererek ülke genelinde pek çok din adami, ilim adami ve Müslüman’i, sözde mahkemelere çikararak, asilmalarini saglamistir. “Dini ve namusu olanlar fakir kalmaya mahkûmdur, O yüz­den önce din ve namus telâkkisini kaldirmaliyiz.” düsüncesindeydiler. Milletin geri kalma sebebi olarak Islam görülüyordu ve bu yönde en büyük girisimleri ezan ve namazin Türkçelestirilmesi oldu. Iste CHP’nin tarihi bunlardan ibaretti ve en sonunda Sultan Fatih’in: “Benim bu camimi camilikten çikartan ve yaptigim vakfi bozanlar ebediden Allah’in, meleklerin ve insanlarin lânetine ugrasinlar.” bedduasinin muhatabi oldular.
Ve nihayet 1945’te CHP içinde yeni bir muhalefet olusumu basladi. Bu muhalefet olusumu Adnan Menderes ve arkadaslariydi. 1946 yilinda Celal Bayar’in baskanliginda Demokrat Parti seçime katildi ancak seçim stratejisinden dolayi basarisiz oldu. CHP ise gün geçtikçe kan kaybediyordu.
Celal Bayar "Sirtimiz tenesire deginceye kadar biz hukuk yolu ile mücade­le edecegiz.” Sözü ile kararliligini göstermis ve Menderes’i de yanina alip seçim çalismalari için sehir sehir dolasmaya basladi. Adnan Menderes’in “Artik iktidardayiz, 27 yillik halk partisinin iktidari devrildi, Ismet Pasa yikildi. Bu hem bir son hem de bir bas­langiçtir. Bu yol kolay bir yol degildir.”  Sözü Halkin demokrasi susuzlugunu gidermedeki ilk yudumu oldu. Bu yudum 1950-1960 yillarinda baslarinin taci olan Menderes ile gerçeklesti.
Ismet Pasa’nin bu maglubiyete yapmis oldugu acizane yorumu “Millet Demokrat Partiyi iktidara getirmekle aldanmistir.” oldu. Ancak maglubiyet hazmedilemiyor ve ilk günden darbe planlari yapilmaya baslaniyordu.
Meclis tarafindan Celal Bayar Cumhurbaskani seçildi.
Menderes’in lükse, satafata hiç meraki yoktu. Sabah 6’da kalkar gece 1’lere kadar çalisir denetimlerde kendisi bulunurdu. Menderes’in düsüncesi yillarca gidasiz birakilan bu ülkeye artik hizmet zamaniydi. Büyük hayalleri olanlara durmak, duraklamak, uyumak yakismazdi. Kendisi halkin arasinda sade bir vatandas olarak dolasmaktan çok hoslanirdi ve halkin isteklerinin ne oldugunu böylelikle daha iyi kavramisti. Bu baglamda atilan ilk adimlardan biri de ezanin tekrar Arapçaya döndürülmesidir. Menderes ekonomide de çigir açiyordu ve ülkenin büyüme orani yillik %3,5’ten %9’lara kadar çikmisti.
1954 seçimleri de Demokrat Partinin ezici üstünlügüyle sonuçlandi. Simdiye kadar oylarin % 57,5’ini alan hiçbir parti olmamistir. Seçimlerden sonra Menderes kabinede revizyona gitmis, görevden alinan bakanlar Menderes’e karsi muhalif hareketlere basvurmuslar ve bu da 27 Mayis darbesinin ilk belirtilerini olusturmustur.
1957 seçimleri de Demokrat Parti’nin zaferiyle tamamlandi.
1960 yilinda TSK yönetime el koydu hükümet ve Anayasa feshedildi.
1963, 1965 ve 1969 seçimlerini Adalet Partisi tek basina kazandi.
1971 yilinda TSK hükümete bir muhtira gönderdi ve Basbakan Süleyman Demirel istifa etti.
1973 seçimlerinde CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu.
1980 tarihinde ordu yönetime el koydu. Hükümet ve anayasa feshedildi. Kenan Evren Cumhurbaskani seçildi.
Turgut Özal :
Anadolu’nun havasini solumus her yönüyle ileri bir vizyona sahip olan essiz bir liderdi. Pek çok tarihçi Atatürk’ten sonra en büyük devlet adami oldugunu söylemistir. 1983 yilinda Anavatan Partisini kurmus ve seçimlere girerek %43 oy almis ve tek basina iktidara gelmistir.
Özal çok zeki bir adamdi tüm islemlerini akillica halleder kimsenin aklinda soru isareti birakmazdi. Emniyet ve istihbarata çok önem verirdi ve güvenlik konulariyla sahsen kendisi ilgilenirdi. Özal’in projelerine danismanlari bile yetisemiyordu. Terör konusuna da kafasini takmis çözmek için çok ugrasmis ve bedelini kendisinden önce Esref Bitlis, Ugur Mumcu ve Adnan Kahveci ödemistir. Özal modern bir müslümandi. Özal’in 1988 ANAP Kongresinde yapilan suikast girisiminden sonra söyledigi ve herkesinde vakif oldugu “Allah’in verdigi cani, ondan baska olacak yoktur. Bizde ona teslim olmusuzdur.” sözü tarihe altin harflerle yazilacak bir nüktedir. Özal’in Türkiye sahnesinde oynadigi rolün dönemi çok önemliydi;  o dönemde 1980 darbesinin etkileri devam etmekteydi. Bütün siyasi partiler kapatilmis, Demirel, Ecevit, Baykal sürgüne gönderilmis, milletvekillerinin dokunulmazligi kaldirilmis, ülke genelinde sikiyönetim ilan edilmistir. Özal sanayi, tarim, egitim konularinda insanlarimizin hayal bile edemeyecegi yenilikler yapmis hatta insan haklari konusunda düsünce ve konusma özgürlügü din özgürlügü ve tesebbüs özgürlügünü benimsemis ve benimsetmistir. Bu çerçevede de yine bir anayasa hayali kurmustur. 1987 yilinda yapilan genel seçimlerin ardindan 2. Özal hükümeti kuruldu.
Ve Özal Kösk’te :
Özal aslinda Cumhurbaskanligi düsünmüyordu ancak "Uzun zamandan beri hep asker cumhurbaskani var, artik Türkiye’nin demokrasiye geçtigini dünyaya ilân et­memiz lazim. Onun Için sivil bir cumhurbaskani gelirse, Türkiye'nin de demokrasiye ciddi sekilde geçtigini dünyaya beyan etmis oluruz. Benim elimde suan bu firsat var, ben bunu kullanmaliyim.” sözleri Özal’in niyetini ortaya koyuyordu. Özal yapmis oldugu Balkanlar ve Orta Asya gezilerinde çok önemli anlasmalara imza atmisti. Bu girisimin son asamasi orada da Büyük Türk Cumhuriyeti adiyla bir birligi ilan edecekti. Nasil onlarin AB’si varsa bizim de BTC’miz olsun düsüncesindeydi. Bu hareketi kiskanan karanlik güçler Türk Birliginin adimlarinin atildigi günlerde PKK fitilini ateslemislerdi.
1997’de ANAP-DSP-DTP koalisyonu kuruldu.
Ecevit ve Demirel ikilisinin 70’li yillarda yaptigi tahribat çok büyüktü. Özal sonrasinda baslayan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Mesut Yilmaz dönemleri çok çetrefilli geçti.
Özellikle Mesut Yilmaz’in destek verdigi kisilerin Türkiye’de gelir olarak ilk siralara yükselmesi, halkin parasiyla birilerinin ceplerinin dolmasi gözden kaçmayacak bir durumdu. Dürüst insan olarak bilinen Bülent Ecevit, Mesut Yilmaz’in yaptigi bu yolsuzluklari göz ardi ederek bu suça ortak olmustur.
1999 seçimlerinde DSP-MHP-ANAP koalisyonu kuruldu.
28 Subat’in bas aktörleri Bülent Ecevit ve Mesut Yilmazdi. Ülke irtica safsafatasiyla yanip kavruluyordu. Istanbul Büyüksehir Belediyesi Baskani Recep Tayyip Erdogan Siirt’te okudugu siir yüzünden 119 gün hapis cezasina çarptirildi.
PKK Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan Imranli’da yargilanmaya baslandi. Öcalan sehit ailelerinden özür diledi ve bir takim itiraflarda bulundu. PKK’ya yardim eden ülkelerden bahsederken bunlarin en basta geleninin Yunanistan oldugunu dile getirdi. Mahkemeden Öcalan’a idam karari çikti. Ancak Avrupa’dan Ortadogu’ya kadar birçok ülke; Öcalan’in idam edilmesi halinde Avrupa’nin Türkiye’ye sirtini dönecegini ve Türkiye’nin yalniz kalacaginin sinyallerini veriyordu. AB komisyonunun “Apo’yu asmadiginiz için memnunuz.” Sözleri Meclisi pofpofluyordu. Apo’yu kim koruyor sorusunun cevabi Apo’nun mektup gönderip destek istedigi Vatikan olmustu.  Vatikan’in da özellikle Kürtlere yönelik Hiristiyanlastirma politikasi Apo Vatikan arasindaki sicak bagi anlamlastiriyordu.
Koalisyon hükümeti birbirinden korkunç kararlar alirken halki düsünmeyi birakmis kendi ceplerini ve kadrolarini kurdurma yolunda birbiriyle yarisir olmuslardi. MHP’li ve ANAP’li bakanlar bunlarin önde gelenleri oldu. Koalisyon hükümeti her konuda oldugu gibi 1999 depreminin de altinda kalmisti. Insanlar yardim beklerken onlar hala yandaslarini nasil zengin edecekleriyle mesguldüler.
28 Subat sürecinde pek çok insan magdur olmus ve yöneticilerin basörtülülere açmis oldugu savas her gün farkli bir boyut almisti. Basörtüsüyle okumak isteyen bayanlara karsi “Basörtüsüyle okuyacaginiza cahil kalin.” Hitaplarinda bulunuyorlardi. Demirel’in “Basörtüsünü devleti rahatsiz ettigini, devleti rahatsiz eden seyin herkesi rahatsiz etmesi gerektigi.” sözleri durumun vahametini gözler önüne sermekteydi. Dönemin Cumhurbaskani Demirel’in tutumunu Nazli Ilicak su sözlerle özetliyor; “(Demirel) Bir kolunda büyük sermaye, diger kolunda kartel medyasi, omuzlarinda YÖK Baskani Kemal Gürüz, 28 Subat’in yo­lundan hiç sapmadan, dosdogru yürüyor.”
Ecevit, Yilmaz, Bahçeli hükümeti Öcalan’in idamini öteleyen karari verdiler. Neden böyle yapildigini soran sehit ailelerine Ecevit’in cevabi “Mecburduk.” olmustu.
Ahmet Necdet Sezer Ülkemizin 10. Cumhurbaskani oldu.
DSP-MHP-ANAP birinci yilini doldururken, programlarinda vaat ettiklerinin tam tersini yapma becerisini gösterirken çiftçi, sanayici, esnaf, memur herkese kan kusturuyorlardi.
Ecevit’in Kapris politikasi, siyaseti ve ekonomiyi geri dönülmez bir yola soktu. Ülke ekonomisi 7 kat gerileyerek 3 ayda 2 kriz gördü. Bu çöküsün mimari Ecevit onun hocasi ise Hüsamettin Özkan’di. Türkiye hortumlar ve yolsuzluklara bagli olarak ekonomik kriz ile bogusurken savci Nuh Mete Yüksel Refah Partisi’nin kapatma davasinda 3 idam istemis ve gündemi degistirmeye çalismisti.
Imam Hatip mezunlarinin Polis Akademilerine girisini engellemek için DSP-MHP- ANAP ortaklasa bir yasa üzerinde mutabik oldular.
10 büyük ilde yapilan anketlerde halkin büyük çogunlugunun Recep Tayyip Erdogan’i basbakan olarak görmek istedigi ortaya çikti. R. Tayyip Erdogan, E. Koramiral Atilla Kiyat ve bir Albay ile görüserek ideolojik bir parti kurmayacaginin mesajini verdi. R. Tayyip Erdogan, 50 üst düzey bürokrat ile bir araya gelmis "Herkesi kucakla­yacagiz. Din partisi olmayacagiz. Ancak dindar insana da, inançli olmayana da hizmet edecek bir parti olacagiz.” açiklamasini yapmisti. Erdogan’in açiklamalari ve halkin Erdogan’a olan teveccühü bazi kesimleri rahatsiz etmis ve basin yoluyla karalama faaliyetleri baslamisti. Anayasa mahkemesi karariyla Erdogan’in siyaset yasagi kalkti. Erdogan’a baski gün geçtikçe artiyordu ancak Erdogan Türkiye’nin umudu haline gelmisti bile. Ancak hala yazarlar Erdogan’i laiklik sinavindan geçirmeye çalisiyorlardi. Tayyip’e karsi yapilan yipratmalar ne Tayyip’i halkin gözünden düsürdü, ne de yolsuzluk iddialari dikkate alinarak dava açildi. Laiklik konusunda kimsenin endisesi yoktu. Kendisi imam hatipli esi ise basörtülü olan bir basbakan düsünmek bile bazilarina hafakan basmasina neden oluyordu. AKP çimlenmeye baslamisti. Erdogan ve arkadaslari son derece titizlikle islenmis karalama ve yipratma çalismalarinin arasinda partilerini kurdular. Sabih Kanatoglu RTE ve 6 kurucunun, kurucu üyelikten çikarilmasi için Anayasa mahkemesine basvuruda bulundu. Böylelikle AKP’nin dikenli yollardan yürüyecegi daha ilk günlerden belli olmustu. 
ABD’ye giden Tayyip Erdogan ; “Yakinda bu hüküme­tin yerini yenisi alacak ve yeni hükümet, bizim tarafimizdan kurulacak. Iktidara geldigimizde devleti yeniden yapilandi­racak, yolsuzluklari sona erdirecegiz.” ifadelerini kullandi. Erdogan’in önünü kesmek için ellerindeki en iyi malzeme irtica oldu. Istanbul Büyüksehir Belediye seçimleri öncesi otobüslerde haremlik selamlik olacak, içkili lokantalar kapatilacak Istanbul’un bütün bölgeleri Fatih olacak diyenler yine is basindaydi. Sözde irtica söylemlerinin aksine Istanbul giderek güzellesmis ve gerçek anlamda metropol olma yolunda büyük adimlar atilmisti.
Diyarbakir DGM hâkimi Yücesoy tarafindan, Erdogan’in mahkumiyet kararinin kaldirildigi kamuoyuna duyuruldu. Recep Tayyip Erdogan Anayasa Mahkemesi’nin 6 aylik ihtar süresinin dolmasina bir gün kala partisinin Kurucular Kurulu üyeliginden istifa etti. Ancak genel baskanliktan ayrilmadi.
           
Tarihi tasfiye ;
3 Kasim 2002 tarihinde AK Parti %34 oy orani ve 364 milletvekiliyle tek basina iktidardaydi, Ecevit, Yilmaz, Bahçeli ve Çiller ise TBMM disina itildi.
AK Parti iktidar olunca bazi sahis ve kurumlarin yorumlari;
Tayyip Erdogan: “Herkesin yasam tarzlarina saygiliyiz.”
Ecevit: “Bu kadarini beklemiyordum ama yadirgamadim.”
Bekir Coskun: “Dinci siyasetin Iktidari.”
Emin Çölasan: “Korkunç.”
Hadi Uluengin: “Statüko güçlerinin hezimetidir.”
Cengiz Çandar: “Allah’in olmayan sopasi.”
Sakip Sabanci: “2. Özal trenine bindik!”
TÜSIAD: “Cumhuriyet’in temel ilkelerini gözetin!” olmustu.
AK Partinin tek basina iktidari ülkenin üzerindeki kara bulutlari dagitti. Borsa rekordan rekora kostu, faizler düstü, TL’nin degeri artti, akaryakit fiyatlari düstü. Abdullah Gül’ün kurdugu 58. Hükümeti Cumhurbaskani A.Necdet Sezer onayladi.
Siirt’in Pervari ilçesinde 706 seçmen elektriklerin sik sik kesildigi gerekçesiyle oy kullanmadi. 3 köyde sandik kurulmadi. YSK Siirt’te yapilan genel seçimleri iptal etti. R. Tayyip Erdogan’in kazandiktan 1 ay sonra Siirt’ten milletvekili seçilmesi bekleniyor. Bu olaya Emin Çölasan; “Gerçekler artik ortaya çikiyor. Recep Tayyip’i milletvekili seç­tirmek için “çok yönlü” bir mekanizma çalisiyor. Türkiye Cumhuri­yeti tarihinde sanirim ilk kez, kisiye özel yasalar çikarilacak. Bir kisi için hukuk degistiriliyor.” yorumunu yapti.
Cumhurbaskani ikinci kez gelen Erdogan’a milletvekilligi yolunu açacak Anayasa degisikligini onayladi.
Siirt’te 1997 yilinda okudugu siir yüzünden ceza alan R. Tayyip Erdogan Siirt’ten milletvekili oldu. Buna pek çok kisi “Yigit düstügü yerden sahlanir.” yorumunu yapti. Basbakan Abdullah Gül’ün istifasini sunmasindan ardindan Cumhurbaskani Sezer istifayi kabul ederek yeni hükümeti kurma görevini R. Tayyip Erdogan’a verdi ve yeni Basbakan Erdogan oldu.
Cumhurbaskanligi adayligi belirleme sürecinde Basbakan Erdogan adaylarinin Abdullah Gül oldugunu söyledi. Bu gelisme üzerine Genelkurmay gece yarisi bir açiklama yayimladi ve laikligin savunucusu oldugunu belirterek gözdagi vermeye çalismisti. Buna Hükümet adina Cemil Çiçek özetle Basbakana bagli olan Genelkurmay’in hükümete karsi kullandigi bu ifadelerin kabul edilemeyecegini ve bunun yargiyi etkilemeye yönelik bir girisim olarak anlasildigini belirtti.
TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaskani seçimi ilk tur oylamasiyla Abdullah Gül 357 oy alarak seçilemedi. CHP ilk turun iptali için 134 milletvekili imzasiyla Anayasa Mahkemesine basvuruda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti geçmis 10 Cumhurbaskanini seçerken 367 çogunluk sarti aramamisti. Ancak adayin esi basörtülü olunca 367 çogunluk sarti mecburi oldu ülke laik ve sosyal hukuk devleti oldu. … Ülke sizlerin tekelindedir, sizler herkese akil verirsiniz ama size kimse akil veremez, sözleriniz dinlenmedi mi hemen bir seyleriniz elden gidiyor diye haykirir, pasa takiminizi göreve çagirirsiniz ve siz ne derseniz o olur degil mi? Ayni anayasa maddesine göre; Özal 263, Demirel 244 ve Sezer 330 oy alarak seçilmis olmalarina karsin Abdullah Gül’ün Cumhurbaskanligi 358 milletvekilinin desteklemesine ragmen gasp edildi. 
28 Subat cuntaci ve darbecilerinin en gözde yazari Emin Çölasan’di. Emin Çölasan hakkinda Aydin Dogan’in “Çölasan’i ben kovdum. Çünkü her seferinde benden 500 bin dolar, 300 bin dolar götürdü. Kösesini bir mevzi haline getirmisti. “Gidiyorum” diye bize haber gönderir, biz de aman gitme deyip müteaddit kereler 300 bin, 500 bin dolar verirdik.” yorumu pek çok seyin cevabini veriyordu.
O dönemi Emre Aköz 21.07.2007 tarihli yazisinda su sözlerle özetliyor; AKP hükümetine karsi 2004 yilindan bu yana tezgâhlar ku­ruldu. Nokta dergisinin ortaya çikardigi darbe hazirliklari. Danistay saldirisi, Kuvvaci çeteler. Rahip Andrea Santoro, Hrant Dink ve Ma­latya cinayetleri. Cumhuriyet mitingleri. YÖK’ün ve hukukçularin 367 darbesi. 27 Nisan ve 8 Haziran Genelkurmay bildirileri, DYP ve Anavatan’in yapay bir biçimde birlestirilmeye çalisilmasi. Millet­vekillerine yönelik tehditler. Ankara’da patlatilan canli bomba, bir anda artan PKK saldirilari ve sehit cenazeleri üzerinden siyaset ya­pilmasi. Hudson Enstitüsü’ndeki felaket senaryolari. Önce bu kirli tezgâhlar, bu psikolojik savas operasyonlari, bu igrenç tuzaklar son bulur. Ondan sonra AKP’yi elestiririm.
Demokrasinin %47’lik zaferi
2007 seçimlerinde AK Parti tek basina iktidar oldu ve Menderes’ten sonra ilk defa halk iktidara devam karari verdi. Devlet Bahçeli meclisin bütün çalismalarina dâhil olacaklarini belirterek “367 problemi yok hangi konuda olursa olsun meclise girecegiz.” açiklamasini yapti. CHP ise tavirlarinin ayni olacagini söyledi.
Gül gibi basladi:
AK Parti Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, 339 oyla Cumhurbaskani oldu. Abdullah Gül; “Tüm vatandaslarimi kucaklayacagim, tarafsiz olacagim devlet organlarinin uyumlu çalismasini saglayacagim.” dedi.
Ümraniye’de ele geçirilen 27 el bombasiyla iliskisi bulundugundan Ergün Poyraz cezaevine gönderildi. Poyraz’in bilgisayarinda KKK’na ait istihbari arsiv bulundu.
2008 tarihinde Yargitay Cumhuriyet Bassavcisi Abdurrahman Yalçinkaya AK Partinin “Laiklige aykiri fiillerin odagi haline geldigi” gerekçesiyle kapatilmasi için Anayasa Mahkemesine basvuruda bulundu. R. Tayyip Erdogan ve Abdullah Gül’ün de aralarinda bulundugu 71 kisi hakkinda siyasi yasak istedi. Basbakan Erdogan, Yalçinkaya’nin bu girisimine “Sakin ha oyunlara gelmeyeceksiniz. Sagda, solda su söylen­mis, bu söylenmis hiçbiri bizi ilgilendirmez. Çok açik, net söylüyo­rum, su anda baslatilan sürecin sizin dünyanizda yeri olmasin. Yere saglam basacagiz, yola öyle de devam edecegiz.” cevabini verdi. Anayasa Mahkemesi Baskani Hasim Kiliç, AK Partinin kapatilmadigini belirterek AK Parti’nin son yil aldigi hazine yardiminin ½ oraninda yoksun birakilmasina karar verilmistir dedi. Iddianamede bu kadar uydurulmus delillerin olabilecegi hiç kimsenin aklina gelmedi, 430 delilden 400’ü çürüdü.
Kemal Kiliçdaroglu referandum propagandasinda “12 Eylül’de ‘Hayir’ oyu vererek tokat atin, okyanus ötesinden de duyulsun.” sözlerini sarf etti. Ama halk yönetime el koydu ve %58 evet oyu çikti. Ülkemizde artik darbenin kokusu bile hissedilmeyecek, milli iradenin gücü her seyin üzerinde tutulacaktir. Ülkemiz bu karari vererek üzerindeki kara bulutlari atmis ve aydinliga dogru yol almaya baslamistir. Halkinin iradesiyle antidemokratik anayasanin can damari olan maddeleri degisti.
R.Tayyip Erdogan 12 Haziranda yapilacak olan genel seçim çalismalarina baslamisti. Kastamonu’da Basbakanin konvoyuna uzun namlulu silah ile saldiri düzenledi. Saldiriyi PKK üstlendi ve bir polisimiz sehit oldu.
SSK gibi bir kurum ilk defa Kemal Kiliçdaroglu’nun müdürlügü zamaninda açik verdi. Kiliçdaroglu’nun SSK’ya kendi döneminde 70 akrabasini ise yerlestirdigi belirlendi ve bunlar hala kurumda çalismaktadirlar.
CHP’de milletvekili listesi belirlenmeden önce Süleyman Demirel, Kiliçdaroglu’nu ziyarete gidiyor ve Mehmet Haberal’i milletvekili yapmasi için israrda bulunuyor. Meger milletten neler gizleniyor, CHP’yi kim yönetiyor, hâlbuki geçmiste bunlar kurum olarak birbirlerine neler söylemislerdi ne hakaretler yapmislardi.
CHP, MHP ve BDP arasindaki ittifaki ortaya çikartan bir ses kaydi Gültan Kisanak ile BDP Elazig eski il baskani Baki Yildirim arasinda geçen telefon konusmasinda Yildirim Kisanak’a; “Bizim insanlarimiz, gidecek AKP’ye verecek, gidecek Saadet'e, suraya-buraya verecek! Ben, arkadaslara da söyledim; bizim için önemli olan ilçelerdir! Eger CHP uygun degilse, götürüp MHP’ye verelim oyumuzu. Yani AKP, bir daha orada 5-0 yapma­mali.” Ifadelerini kullaniyor. Bu da her seyi kanitliyor.
Dünyada yeni dengeler kurulurken Türkiye yeni olusumlar içinde 12 Haziran seçimleriyle toparlanacak. Yani meclisin önemi çok büyük. Çünkü sivil demokratik bir Anayasa yapacak. Anayasanin degismesi ülkeye yeni bir misyon ve vizyon kazandiracak ve düzen getirecektir.
AK Parti %50 oy alarak 3. kez ezici bir çogunlukla iktidara geldi. Seçimler sonrasinda korunmazlik zirhiyla suçlarinin örtbas edilmesi isteyen kisileri listeye almisti. Bunlar CHP adaylarindan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, BDP destekli Hatip Dicle yine KCK tutuklusu 4 bagimsiz aday ve MHP adayi Engin Alan. CHP’den tutuklu olan milletvekillerinin serbest birakilmadigi sürece mecliste yemin etmeyecegiz diye bir açiklama geldi.  Bu duruma Recep Tayyip Erdogan’in yorumu “Tükürdüklerini yalayacak bunlar göreceksiniz geri adim atacaklar.” oldu. Hakli da çikti.
Eger darbe yaparsan Anayasayi rahat rahat degistirebilirsin ancak demokratik yollarla Anayasa yapamazsin o zaman laiklik gidermis, demokrasi bitermis, demokrasiyi savunanlara bak milletin iradesini hiçe sayiyorlar.
Ergenekon sürecini Alper Tan su sözlerle özetlemistir. “Bu yapilanma, 1957’den itibaren cumhurbaskanligi dâhil, devletin önemli kurumlarini yöne­timi altina almistir, 1960 darbesinin sartlarini ve uygulamasini da bu gizli yapinin planladigi anlasilmaktadir. Yassiada idaresi ve idamlar da bu yapinin planlari arasindadir. Daha sonra siyasi ve bürokratik iktidarlar da, ya bu yapiya uymus, boyun egmis, isbirligi yapmis, ya da göz yummus veya içine sindiremese bile mücadele etme iradesini gösterememistir. Özal gibi bu yapi ile mücadele etmeye çalisan bir liderin ise bu yapi tarafindan ortadan kaldirildigi anlasilmaktadir. Simdi devlet mekanizmasinda etkin olmaya baslayan milli kadrolarin cesur ve sistematik çalismalari ile en mühim arinma sü­reci baslatilmistir. Ergenekon adina hareket ederek bu davanin so­nuçsuz birakilmasina çalisan güçlü bir direnç vardir. Iste bu direnen kadrolar Ergenekon teskilatinin 1957 yilindan bu yana gerçeklestir­digi yapilanmanin eseridir.” Bu Ergenekon yapilanmasina CHP sahip çikmis hatta Kemal Kiliçdaroglu “Nerede bu Ergenekon gidip bende üye olacagim.” Sözleriyle Ergenekon’un savunucusu olmustur. Bu savunmaya Yalçin Akdogan’in “Baykal’in kaset vasitasiyla apar topar gönderilmesi, Kiliçdaroglu’nun gelmesi, CHP’nin “iktidara yürüyen” büyük bir umut olarak sunulmasi ve Ergenekon isbirliginin bu partide yogun­lastirilmasi Israil’in etkin oldugu bir operasyon.” yazisi çok anlamli geliyor.
Türkiye kendi bas belasi derin devletinin izlerini bulmus, yaptiklari gizli planlari desifre etmeye çalisiyor ve seffaf daha demokratik devlet kurmaya çalisiyor.
Türkiye artik kendi kabugunu kirip küresel bir rol oynama pesindeydi. Bundan rahatsiz olarak kendilerine rakip görenler Türkiye’nin önüne tas koymaya çalisacaklar. Bu keske sadece tas koymayla olsaydi bunlar basta terör olmak üzere tüm kozlarini oynayacaklardir.
Times Gazetesi Erdogan’i Atatürk’ten sonraki en güçlü lider olarak tanimliyordu.
AK Partiye neden düsmanlar?
9,5 yilda; TOKI 544 bin 887 ev insa etti,  Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hatti’nin insasi bitirildi, yüzde 65’lerde olan enflasyon, 2011 yilinin son veri­lerine göre yillik yüzde 6,31’lere düstü, 392,00_TL olan en düsük memur maasi, 2011’de 1.460,00_ TL’ye yükseltildi vb. birçok örnek Türkiye’nin ve AK Parti düsmanliginin sebebi bunlar olabilir mi?
Mit ve Hakan Fidan neden hedefte;
Uludere faciasindan sonra BDP köyü üst haline getirip köylülerin acilarini istismar ederek provokasyon etmeye çalismaktadirlar.  TSK’deki degisimlerle beraber PKK ile mücadelede ileri bir boyuta gidilmis ve halkin devlete olan güveni artmisti. Türkiye’nin uluslararasi arenada yeni bir imaj kazanmasinda da Mit’in katkisini unutmamak gerekir.
Türkiye’nin terör sorununu çözmesi ve demokratik bir anayasaya kavusmasi ülkenin yükselisine dur diyebilecek kimse olmayacagindan, savcinin MIT yöneticilerini sorgulama girisimi altinda bu oldugu kanaati olusuyor insanda, diyor özetle Alper Tan 09.02.2012 tarihli yazisinda.
Son döneme dogru kendi muhalefet ve istikrari bozma çabasi bosa çiktigini görenler Cumhurbaskani ile Basbakan arasinda tatsizlik varmis gibi gösteren gruplar çikarmaya basladi. Muhalefet; siyasetini, Türkiye'nin kalkinmasi, halkin refahi, vatandasin huzuru üzerine kurmuyor... Aksine disaridan aldigi des­tekle, Türkiye’yi batakliktan kurtaran Basbakan Erdogan’i devirmek üzerine kuruyor. Halkimiz bu numaralari yutmuyor.
100 yillik bir aranin ardindan Türk top­raklari yeniden düsmanlardan arindiriliyor. Bu harekâti durdurmak artik imkânsiz.” E. Ulurlau (Alman Istihbarat Baskani)
 
150 yildir yalanlari evirip çevirip gerçek diye benimsetmeye çalisanlarin oyunlarini dünyanin en asil milleti bu ülkenin gerçek sahibi Türkler bozdu.
 
 
OYUNBOZAN RECEP TAYYIP ERDOGAN
NACI ÖZKURT
IDEAL KITAPLAR
2012

Benzer Kitaplar