Profesör Kenichi Ohmae : (21 Subat 1943 Japonya) Ünlü Japon Organizasyon Teorisyeni, Yönetim Danismani
ÖNSÖZ
Bay Strateji olarak anilan Kenichi Ohmae dünyanin en önde gelen yönetim gurularindan biridir. 2005 yilinda basilan bu kitap, yazarin diger ünlü kitaplarindan Sinirsiz Dünya (The Borderless World-1990) ve Görünmeyen Kita (The Invisible Continent-2000) adli kitaplarinin devami mahiyetindedir.
Yazara göre küresellesme artik bir teori degil, gücünü gittikçe artiran bir gerçektir. Yakinmanin veya yok olmasini istemenin bir faydasi yoktur. Insanlar bu gerçekle yasamayi, yeni dünyanin nasil biçimlendigini anlamak zorundadir.
Üç kisimdan olusan kitabin
Sahne baslikli I. kisminda yazar; Küresel ekonominin temel özelliklerini incelemekte; küresellesme öncesi ekonomik gerçeklerin, bu gerçeklere uygun bir ekonomi bilimi yarattigini, günümüz kosullarinda bu klasik ögretinin geçerli olamayacagini iddia etmektedir.
Sahne Yönleri baslikli II. Kisimda; Ohmae, küresel sahnede ortaya çikan ana egilimleri ortaya koymaktadir. Ulus devletin gelisiminden hareketle, yerini niçin bölgesel devlete birakacagini açiklamakta; küresel iletisim ve ticaret için uygun bir zemin yaratan Ingilizce gibi bazi küresel platformlara isaret etmekte; is süreçlerinin disarida yapilmasi ve küresel lojistik (business process outsourcing and global logistics) gibi olusumlari benimsemeye hazir olan kuruluslarin küresel sahnede rol alabilecegini belirtmektedir.
Oyun Metni baslikli III. Kisimda Ohmae; bu degisikliklerin hükümetleri, sirketleri ve kisileri nasil etkileyecegini incelemekte; gelecekte basari saglamak bakimindan iyi konumda olan bölgeleri belirtmekte ve küresel sahneye nasil çikabilecegimize iliskin düsüncelerini ortaya koymaktadir.
Huntington’in Uygarliklar Çatismasi kadar önemli, Friedman’in Lexus ve Zeytin Agaci Kadar büyüleyici olan bu kitap sadece geçmiste ne oldugunu açiklamamakta, gelecekte ne olacagi konusunda da hazirlikli olmaniza olanak saglamaktadir.
KISIM 1: SAHNE GIRIS
Bilgisayar aglari ile donatilmis ve karsilikli iliskilerle birbirlerine bagimli hale gelmis bir dünyada yasiyoruz. Eskiden isler ve ekonomik iliskiler farkli tiyatrolarda, farkli seyircilere karsi oynanan oyunlar gibiydi. Simdi oyun devasa bir küresel sahnede oynaniyor. Oyuncular bazen seyircilerin dikkatini çekmek için birbirleriyle yarisiyorlar; ama hareketleri artik modasi geçmis sahne mobilyalari ile engellenmeyip serbestçe akip gidiyor. Küresel sahne sürekli hareket halinde. Bu olusum bilgi teknolojilerindeki gelisme ile saglandi. Bilgi artik engel tanimaksizin dünyanin her yanina ulasabiliyor. Insanoglu resmi bir açilis töreni yapilmaksizin sinirsiz ve dijital bir dünyanin yeni küresel tiyatrosunda yerini aldi.
Tiananmen meydanindaki, kirk yildir komünist liderlerin konusmalarina sahne olan 8000 kisilik büyük salonda 2003 sonbaharinda Riverdance adli Irlanda gösteri grubu sahne aldi. Bu olay küresel ekonomi için iyi bir metafor yapma olanagi vermektedir. Grup Bati dünyasi kaynaklidir, kökleri, küresel ekonominin en basarili öykülerinin yasandigi bir yer olan Irlanda’dadir. Amerikali bir yönetmen tarafindan, dünyanin en hizli büyüyen ekonomisine sahip olan Çin’in en büyük tiyatrosunda sahneye konulmustur.
BÖLÜM 1: DÜNYA TURU
Çin
Küresel sahneyi kurgulayabilmek, hareket halindeki küresel ekonomiyi örnekleriyle görebilmek için hizli bir küresel tur atmak yararli olacaktir. Madem kitabin bu ilk kismina Çin’den basladik, küresel turumuza da Çin’den baslayalim.
Dalian kenti, kuzeydogu Çin’in eskiden Mançurya olarak bilinen Liaodong yarimadasinin, Kore ve Japonya’ya dogru Sari Deniz’e bakan güneydogu ucunda kurulmustur. 1992’de Deng Xiaoping’in “bir ülke, iki sistem” sözleriyle ifade ettigi, yerinden yönetimi benimseyen deprem niteligindeki görüs degisikliginden yararlanmistir. Mao’nun, 1930’daki 10 000 kilometrelik Uzun Yürüyüsüne katilmis bir ulusal kahramanin oglu olan Bo Xilai 1992’de Dalian belediye baskani oldu; ekibiyle birlikte tüm dünyadan sermaye çekmek için bir çekim merkezi olusturmaya çalisti; mali ve teknik altyapiyi kurdu; kenti dis dünyaya açti; Bugün Dalian’da 3000 civarinda Japon sirketi çalismaktadir. Japonca kurslari çok popülerdir; 50 000 dolayinda Dalian sakini akici Japonca konusmaktadir. Bo’nun yükselisi sürmektedir, 2004’de 53 yasinda Çin Halk Cumhuriyeti Ticaret Bakani olmustur. Dalian Çin disindan da turist çekmekte, birçok Koreli ve Japon bu kenti Singapur’a tercih etmektedir. Dalian ve Çin’deki diger bölgesel devletler dünya ekonomisini coskuyla kucaklamis durumdadir. Liaoning eyaletinde Dalian’in disinda nüfusu milyonu asan 13 kent vardir; hepsi küresel sahnede bir yer kapmaya, Sari Deniz Ekonomik Bölgesi’nin bir parçasi olmaya çalismaktadir; Dalian’in önderliginde uçan bir kaz sürüsüne benzemektedirler.
Çin muhtemelen küresel ekonomiden en çok yararlanan ülkedir. 432 milyar dolarla, 817 milyar dolarlik Japonya’dan sonra en yüksek döviz rezervine sahiptir; Iç tasarruflari 2,5 trilyon dolardir. 2003 yurtiçi gayrisafi hasilasinin 1,3 trilyon dolar oldugu tahmin edilmektedir.
Irlanda
Riverdance ile basladigimiz bu bölüme Irlanda ile devam edelim.
IRLANDA
1922’de bagimsizligina kavustugunda Irlanda’nin büyük bölümü kirsal kesimden olusuyordu. Irlanda adasi’nin Büyük Britanya egemenliginde olan ve ülkenin dörtte birini olusturan kuzeydogu ucu, yogun sanayilesmenin görüldügü daha zengin bölümdü. Adanin geri kalan sürekli yesil ve yoksul bölümünün ana ihraç kalemi insandi. 1960’dan sonra, Sanayi Gelistirme Otoritesi, Hükümet dogrudan yabanci sermayeye 10 yillik kurumlar vergisi muafiyeti gibi cömert tesvikler verirken, sanayi altyapi yatirimlari yapti. Bu hareketler kismen basarili olabildi; rekabet edebilirlik orani düsüktü. Sanayi Gelistirme Otoritesi’nin tüm çabalarina karsin birçok sektörde alt yapi feci bir durumdaydi. 1980’lerin sonlarinda Irlanda’nin bilgi teknolojisinde önemli bir rol oynayabilecek bir potansiyele sahip oldugu farkedildi. Tüm sektörlerdeki insanlarin bilgisayar bilgilerini gelistirmeleri tesvik edildi ve telekomünikasyon alt yapisi saglamlastirildi. 1992’de Irlanda’nin Avrupa elektronik merkezi olmasi vizyonu ortaya çikti. Irlanda’nin, yatirimcilarin isgücü talebini karsilayabilecek, çok sayida genç ve egitimli bir isgücü zaten mevcuttu. Dublin’deki ihtiyaç fazlasi liman arazileri, finansal hizmet alanlari olarak yeniden düzenlendi. Bu düzenleme birçok finansman sirketinin, arka plan destek islemlerini bölgeye getirmelerine yol açti. Irlanda ayni zamanda Amerikan sirketlerinin Avrupa çagri merkezi olmalari için uygun bir zemin olusturdu. Bu durum yerli yazilim sirketlerinin büyümelerini de beraberinde getirdi. Yüksek refah düzeyi, Avrupa’nin her yöresinden göçmenler için bir çekim merkezi oldu. Bu göçmenler bilgi ve becerileriyle Irlanda’ya güç kattilar, Irlanda toplumunu daha degisik, daha renkli ve dünyaya daha duyarli bir toplum yaptilar. Bu gelismeler ülkeyi 2002 ve 2003 yillarinda küresellesme indeksinde birincilige yükseltti; istihdama büyük katki sagladi.
FINLANDIYA
Finlandiya Baltik Denizi’nin kuzeydogusundadir. Kisin bazi göl ve nehirler, üzerlerinden kamyon trafigine imkan verecek ölçüde sert bir don olayi yasarlar. Finlandiya endüstrisi geleneksel olarak dogal kaynaklarin, özellikle ormanlarin islenmesine dayanmaktadir. Bir ölçüde yüksek nitelikli makine mühendislerine sahiptir. 20.yüzyilin ikinci yarisinda ülke Nato ve Varsova Pakti arasinda sikismis durumdaydi. Çogulcu ve özgür bir ülke olmasina karsin, “Finlandiyalasma” deyimi, tarafsizligin bedeli olan bir hor görme deyimi olarak kullaniliyordu. Hiçbir ülke Finlandiya gibi olmak istemiyordu. Bedeli dünyanin en yüksek vergileriyle ve agir bir borç yüküyle ödenen Iskandinav türü bir refah devleti gelistirildi ve çok yüksek nitelikli bir egitim düzeyi saglandi. Bu arada telekomünikasyon alaninda Nokia ve Sonera gibi önder sirketler gelistirildi; yazilim mühendisligi, bilgi güvenligi ve bilgisayar isletim sistemi alanlarinda atilimlar yapildi; 2003 yilinda rekabet siralamasinda dünya birinciligine ulasildi. 2002’de Finlandiya dünyanin en yüksek internet erisim oranlarindan birine sahipti ve cep telefonu kullaniminda birinciydi. Nokia’nin dünyadaki pazar payi üçte bire ulasmisti. Bu gelismeleri saglayan ana nedenleri, dis dünyaya açilma, çok yüksek bir egitim düzeyine sahip olma, teknolojik yeniliklere karsi müthis istekli olma biçiminde özetleyebiliriz.
Küresel Ekonomi Nedir?
Dalian, Dublin, Helsinki gibi farkli yerlerden olusan bu küresel ekonominin belirgin özellikleri nedir. Bir tanim girisiminden önce küresel ekonominin ne olmadigini ortaya koyalim.
Küresel ekonomiyi, 1990’larin sonunda ortaya çikan “yeni ekonomi” kavramindan ayirmak gerekir. Yeni ekonomik düzen internet kullaniminin yayginlasmasiyla yasanan göz alici teknolojik ilerlemelere ve dogan verimlilik artisina dayaniyordu. Ama Nisan 2000’de yasanan teknoloji hisselerindeki ani düsüsler bu çarki durdurdu. Küresel ekonominin gelismesine siber devrimin yardimi büyük olmustur, ama küresel ekonomi siber devrimle de es anlamli degildir.
Küresel ekonominin karakteristik özellikleri, sinirsizlik, görünmezlik, siber baglanti ve firma degerlerinin gelecekteki beklentileri de karsilayacak biçimde belirlenmesi suretiyle devir ve birlesmelerin gerçeklesmesidir.
Ulusal sinirlar, eskiye göre çok daha az kisitlayicidir. Ticari ve teknolojik alanda yasanan gelismeler kisitlamalarin azalmasinda önemli rol oynamistir. Ülkelerin, ekonomik çikarlarinin artirilmasi bakimindan birbirlerine muhtaç olduklarini anlamalariyla gümrük vergilerinin azaltilmasi ve kaldirilmasi süreci baslamistir. 1980’lerde özellestirme yoluyla devlet tekellerinin kaldirilmasi, TeliaSonera, Vodafone, Telefonica gibi gerçekten küresellesmis telekom operatörü sirketler yaratmistir. Etkili telekomünikasyon daima sinir engellerinin kaldirilmasina baglidir. 1990’larin ortalarindan bu yana internet alaninda yasanan gelismeler sinirsizlik konusunda en büyük etken olmustur; internet trafigi hiç kimse farkina bile varamadan tüm sinirlari asmaktadir. Sinirlarin kalkmasi sermaye hareketlerini de kolaylastirmaktadir. Hem ticari islemlerde, hem de dünyadaki çogu kisinin tasarruflarinda tercih edilen bir para birimi olmasi nedeniyle ABD dolari sinir kisitlamalarinin azalmasinda uygun bir ortam olusturmaktadir. Telekomünikasyondaki gelismeler artik sirket merkezlerinin belirli bir kent veya ülkede bulunmasi zorunlulugunu ortadan kaldirmistir. Sinirlari rahatlikla asan internet baglantilari, tüketicilerin, ürünleri ve fiyatlarini karsilastirabilme yeteneklerini artirmistir.
Gözlemcilerin, küresel ekonominin gücünü tümüyle fark edememeleri, sürecin büyük ölçüde görünmez olusu nedeniyle normaldir. Islemler genellikle bilgisayarlarla gerçeklestirilmektedir. Kredi karti sahiplerinin harcamalari hiçbir zaman fiili para hareketi olarak görülememektedir. Yabanci ülkelerdeki ATM’lerde kullanilan kredi kartlariyla o ülkelerin paralari çekilebilmekte, hükümetlerin bunlari izlemesi mümkün olmamaktadir.
Siber teknolojiyle büyük ölçekli veri aktarimi olmasaydi, küresel ekonomi olamazdi. Bugün internet protokolü sadece alfa-nümerik veri degil, resim ve ses aktarimini da mümkün kilmaktadir.
Para artik sadece kisa vadeli bir deger birimi olarak görülmemektedir. 1990 sonlari ve 2000’lerin baslarinda birçok devir ve birlesme olayi gerçeklesmistir. Sirket ortaklari yönetime ufuktaki firsatlari degerlendirme yetkisi de vermekte; devir ve birlesmelerdeki sirket degerleri, çogu kez sirketin o anki degerine ilaveten gelecekteki beklentileri de kapsamaktadir.
BÖLÜM 2: AÇILIS GECESI
Dünya AG
Yazili tarihin, daima büyük olaylari baslangiç noktasi alan bir tarihleme olayina bagli oldugu söylenebilir. Hiristiyanlar için baslangiç noktasi Hazreti Isa’nin dogumu, Müslümanlar için Hazreti Muhammet’in Mekke’den Medine’ye göçüdür. Küresel ekonomiye yol açan yeni ekonomik gerçegin açilis gecesi 1985’de oldu. Isa’dan sonra ve Isa’dan önce yerine kullanilan AD ve BC yerine, Gates’den sonra ve Gates’den önce anlaminda AG ve BG kullanmak hosuma gidiyor. 1985’de atilan tohumlar, tamamen yeni bir türdü. Hiç kimse bitkilerin nasil gelisecegini, neye benzeyeceklerini veya filizlenip filizlenmeyeceklerini bilmiyor.
Dinozoru yönlendirme
Sovyetler Birligi’nin yaslanan ve çatirdayan dinozoru Komünist Parti 1985’de Gorbachev isminde yeni bir genel sekreter kazandi. Gorbachev glasnost (açiklik), perestroika (yeniden yapilanma) gibi terimler kullanmaya basladi. Gorbachev’in bütün yaptigi, sorunu ortaya koymakti. Sovyet Imparatorlugu’nu tamire çalistikça çöküsü hizlandirdi. Sovyet uydusu olan Dogu Avrupa ülkeleri 1989 kisinda, birkaç heyecanli haftadan sonra bagimsizliklarini kazandilar. 1991 yazinda da Gorbachev devrildi. Sovyet Imparatorlugu’nun ve dünya komünizminin ölümü, sinirsiz ve engelsiz bir dünyadan
bahsedebilmek demekti. Gorbachev’siz, gerçek bir küresel ekonomiden söz etmek mümkün olmayabilirdi.
Otelden Görünüm: Detroit
Ikinci çigir açan olay Eylül 1985’de, ABD, Ingiltere, Fransa, Bati Almanya ve Japon Maliye Bakanlari’nin New York’ta Plaza Hotel’de toplanmalariyla gerçeklesti. ABD imalat sanayi, özellikle otomotiv sektörünün kalbi durumundaki Detroit yöresi Japon rekabeti yüzünden agir baski altindaydi. Plaza Anlasmasi ile kurlarin daha genis bir bant içinde, daha esnek bir biçimde belirlenmesi ve dolarin kontrollü bir biçimde deger kaybetmesi kabul edildi. Anlasma imzalandigi gün 235 yen bir dolar ediyorken, 1994’e gelindiginde 84 yen bir dolar ediyordu. 9 yilda yen dolara karsi yaklasik üç kat deger kazanmisti. Anlasmayla amaçlanan ABD ihracatinin patlama yapip, Japonya’nin ABD’ye olan ihracatinin azalmasi idi. Ama sonuç beklendigi gibi olmadi; Japonya’nin verimlilik artisi, degerli yene ragmen, ihracati beklenen oranda geriletmedi.
Bütçenin Iflasi
Bu esnada ABD Senatosu ekonominin baska bir bas agrisi olan bütçe açiklarina çare bulmak için Gramm-Rudman Kanununu kabul etti. Sürekli artan bütçe açiklari borçlanmayla karsilaniyor, yani gelecek nesiller yük altina sokuluyordu. Büyük bütçe açiklari ve agir borç yükü, faizleri yükseltip maliyet enflasyonuna yol açarak saglikli bir ekonomiyi bozma tehlikesi de yaratabiliyordu. 1985 sonunda yasalasan Gram-Rudman kanunu uyarinca 1986 ve izleyen 4 yil boyunca her yil 11.2 milyar dolarlik açik kapatildi. Ancak, 1991’den sonra Baskan Bush döneminde bu yasadan sapmalar yeniden basladi.
Gelecegin Kapilari-Gates to the Future
1980’lerin baslarindaki bilgisayar programlama dilleri nadiren diger dillerle yazilmis uygulamalari çalistiriyordu. Isletim sistemleri, farkli türdeki uygulamalarin ayni bilgisayarda çalistirilmasi ihtiyacindan dogdu. Isletim sistemleri otomobillerin kontak anahtari gibiydi. Bill Gates 1980 baslarinda IBM bilgisayarlarinda kullanilmak üzere MS- DOS isletim sistemini kurdu. Tüm dünyadaki bilgisayarlarda kullanilabilecek bir isletim sistemi yaratilabilecegi vizyonuna sahip olan Gates 1985’de Windows adli yeni bir isletim sistemi baslatti. Isletim sisteminin yeni versiyonlarini Windows 1, 2, 3 gibi seri numaralari ile izlemek yerine 1995’den itibaren yeni versiyonlar ilgili yila refere edilmeye baslandi, Windows 95’i, Windows 98 izledi. 1990’larin ortalarinda Microsoft Internet Explorer’i gelistirdi. Bill Gates yazilim alaninda üstünlügü saglamayi basardi… Microsoft çagimizin anahtar niteligindeki ortak platformlarindan birini yaratmistir.
AG: Çin
1985 yili, ideolojik (Gorbachev), ekonomik (Plaza Anlasmasi), mali (Gram-Rudman) ve teknolojik (Microsoft) alanlarinda yasanan çok önemli gelismelerle 2005 küresel sahnesinin hareket noktasini olusturmustur. Küresel ekonomiden bahseden hiç kimse Çin’den söz etmeden duramaz. Çin sanayi devrimi sonrasinin iki yüz yillik gelismelerini birkaç on yila sigdirmaya çalismaktadir. “Fare yakaladigi sürece kedinin siyah veya beyaz olmasinin önemi yoktur” diyen Deng Xiaoping’in 1990 yilinda Çin’in tümünün birden kalkinmasinin mümkün olmadigini, ilerlemede esitlik sarti bulunmadigini kabul edip, Shengzang ve Shanghai dahil 10-12 bölgeyi küresel sirketlere açmasi çok önemli bir gelismedir. 1998’de Zhu Rhogji’nin basbakanliga atanmasi daha da önemlidir. Zhu’nun gerçeklestirdigi reformlar, Çin toplumundaki 3 kanseri kaldirmaya yönelikti. Bunlar, yolsuzluklarin önlenmesi, bürokrasinin azaltilmasi ve kamu iktisadi kuruluslarinin kaldirilmasiydi. Zhu yabanci sirketlerin, Çin sirketleriyle ortakliklar kurmasini; yerli sirketlerle birlesmelerini veya bunlari devralmalarini kabul etti. Kamu kuruluslarinin yönetimlerini yerinden yönetim ilkesine uygun olarak belediye ve eyaletlere devretti. Belediye baskanlari ve valiler sirket genel müdürü gibi davranmaya basladilar. Çin’in sorunlarini asma çaresinin içerde olmadigi, dis dünyaya açilmak gerektigi benimsendi.
Bugün Çin dünyanin en vahsi, insanliga aykiri ve duygusuz kapitalizmini uygulamaktadir. Guangzhou’daki bir fabrika müdürü, yaptiklari is nedeniyle gözleri bozulan isçileri, bir haftalik ücretlerini pesin ödeyip isten çikarabilmektedir. Gelismis bir kapitalist ülkede bunu yapmak kesinlikle mümkün degildir. Engels’in tanimladigi 1840’lar Ingiltere’sinin kapitalist uygulamalarini yürüten Çin, mevcut trend sürdürülürse 3-4 yilda Almanya’yi geçerek dünyanin 5. büyük ekonomisi olacaktir.
Noel’e bir “e” koyma
1989’da, Berners-Lee Web sayfalarinin temelini olusturan ve milyonlarin birbirleriyle haberlesmelerini mümkün kilan HTML’i (Hyper Text Markup Language) gelistirdi. 1998 Noel’inde e-ticaret basladi. Elektronik pazar, 2004 sonundaki 800 milyon kullanicisiyla Avrupa Birligi’nden bile daha büyük bir pazardir. Insanlik tarihinde ilk kez, büyük degisimler, yillarla degil, günlerle ifade edilmektedir. Apple’in gelistirdigi iPod dev müzik kayit endüstrisini aninda yerle bir edebilmektedir. Ayni durum dijital teknoloji ile fotografçilik alaninda da yasanmistir. Teknoloji, küresel sahnenin son yapi tasidir. Michail Dell tedarik zinciri ile George Soros tabir caizse quantum fonlarla devrim yaratmislardir. Eskiden 10 yillarda görülen teknolojik devrimler artik birkaç ayda olabilmektedir.
BÖLÜM 3: EKONOMI BILIMININ SONU
Ekonomi bilimini yeniden icat etme
Klasik ekonomi bilimi arz-talep ve istihdam iliskisini inceleyerek gelisti. Faiz oranlari veya para arzi degisikliklerinin arz, üretim ve stok seviyelerini nasil etkiledigini açiklamaya çalisti. Iktisatçilar politikaci ve bürokratlara, istihdam yaratmak, gayrisafi milli hasilayi arttirmak veya insaat sektörünü canlandirmak için bu faktörleri kullanmalarini tavsiye ettiler. Bu faktörlerle kesin sonuç alinamadiginda, hazine bonosu ve devlet tahvilleriyle borçlanmayi önerdiler. 1900’lerden bu yana dünya çok degisti. Ekonomi artik kapali bir ülke olgusu degildir; dünya birbirlerine bagimli ulus ve bölgelerden olusmaktadir. Küresel ekonominin ulusal ekonomiler üzerindeki etkileri dikkate alinmalidir. Örnegin, Greenspan’in Clinton döneminde gösterdigi gibi yüksek faiz, ABD’ye dünyanin diger yörelerinden para akmasini saglamis, klasik iktisatçilarin iddia ettigi yatirim ve üretim kayiplari ortaya çikmamistir. Yine klasik iktisatçilarin iddia ettigi, faizlerin indirilmesiyle stok seviyelerinin yükselecegi görüsü de bilgi teknolojisindeki gelismeler nedeniyle yanlis çikmistir. Hizli bilgi akisi yüksek stok seviyelerini gereksiz kilmistir. Klasik iktisatçilarin para tanimina girmeyen hazine bonosu ve devlet tahvilleri çok önemli parasal enstrümanlar haline gelmistir. Örnegin son 20 yilda Japonya ABD hazine açiklarinin üçte birini ABD’nin bono ve tahvillerini satin alarak finanse etmistir. Mart 2004 IMF istatistiklerine göre Japonya’nin 817, Çin’in 432, AB’nin 230, Tayvan’in 227 milyar dolarlik döviz rezervi vardir. Hiçbir ekonomik model bu konuya deginmemistir; bu süper likiditeyi yönetecek hiçbir etkin mekanizma yoktur.
Eski zamanlara uyan ekonomik teoriler
Ekonomi düsünürlerine kisaca baktigimizda, görüslerinin kendi zamanlarinin tarihi çerçevesini yansittigini görürüz. Adam Smith 18. yüzyilda yasadi, o zamanlar çok küçük olan hizmet sektörünü yok saydi; yine o devrin gerçeklerine uygun olarak en önemli üretim maliyetinin emek oldugunu kabul etti. Ayni sekilde Keynes’in “Genel Ekonomi Teorisi”, 1930’larda tüm dünyayi etkileyen “Büyük Depresyon” a verilen bir cevapti. Keynes, emegin son derece önemli oldugu kapali bir ekonomik modele göre düsündü; oysa bugün insan emeginin yerine robotlar ve otomasyon geçmektedir; ekonomik gelisme artik istihdamla paralel gitmemektedir; istihdam artisi verim düsüklügünün göstergesi olmaktadir. 189 ülke haberlesmelerini son derece hizli bilgisayarlarla yapmaktadir. Para, kredi karti islemleriyle el degistirmekte; her yil 20 milyon Japon yurt disinda kredi kartiyla, bulundugu ülkenin para birimi üzerinden harcama yapmaktadir. 19. ve 20. yüzyil ekonomik teorilerinin bu konularda hiçbir yarari yoktur.
Yeni köklü degisimler yeni görüsler gerektirir
Muhtemelen Ricardo’nun bildigi en büyük teknolojik yenilik, 1815’de Wellington’un Waterloo zaferini Londra’ya ulastiran posta güverciniydi. Teknoloji dünyayi algilama seklimizi de degistirdi. 30 yil önce Amerikalilar Japonya ve Avrupa’yi dünyanin diger ucu olarak görüyorlardi; mektuplar gönderildikleri yerlere bir haftada ulasiyordu. Bugün mektuplar dünyanin öteki ucuna bir saniyede gönderilebilmektedir. Ekonomi bilimi bir disiplin olarak hala eski dünyada durmaktadir. Samuelson gibi Keynes sonrasi iktisatçilar bile Keynesci temel görüslerin degisik varyasyonlarini ortaya koymaktadir. Küresel ekonomide Keynesci görüs yetersiz kalmaktadir. Çünkü zaman hiç kimse için durmamaktadir. Ekonomik çevre artik hava kadar degiskendir.
Musluklari açip kapamak
Para arzi Keynesci kapali ekonomik modelde küvetteki su gibidir; musluklari açip kapayarak isisini ve miktarini ayarlayabilirsiniz. Küresel ekonomide ise sürekli bir para akimi söz konusu olup musluklarla ayarlama imkaniniz yoktur. OECD ülkelerinin halklari yaslanmakta ve emeklilikleri için daha çok tasarruf yapmaktadir; dünyada bir para bollugu vardir ve ekonomi bilimi bunu yönetecek bir görüs gelistirememistir. Stoklarin mahiyeti degismis olup, en iyi stok para olmustur.
Deflasyon ve GSYH deflatörü
Gayrisafi yurtiçi hasila deflatörü, bir mal veya hizmetin, önceki maliyetine göre neye mal oldugunu gösterir. Bu kavram da, 19.yüzyilin ve 20.yüzyil baslarinin mal akimlarinin önem tasidigi bir ticari ortamda anlam tasidigi için, günümüz kosullarinda yeniden ele alinmalidir. Süper hizli ve süper küçük mikro islemcilerin, düz ekranli televizyonlarin ve telefonlarin faturalari gittikçe ucuzlamaktadir. Böyle bir ortamda deflatörün en iyi biçimde nasil tanimlanacagi sorusunu yanitlamak iktisatçilarin isidir.
Faiz Oranlari ve Kuluçka Yumurtalari
Küresel ekonomi, para politikasinin faiz oranlari öngörüsünü de degistirmistir. Keynesciler için faiz oranlari ve para arzi, makro ekonomiyi etkilemek için Merkez Bankasi’nin elindeki iki araçti. Keynes’den bu yana ABD dolari, ticaret ve tasarruf araci olarak kabul ve tercih edilen yeni bir parasal platform olusturmustur. Örnegin, Avusturalya’daki insanlarin çogu tasarruflarini ABD dolari cinsinden yapmaktadir. Bu suretle Avusturalyalilar, Avusturalya dolari dramatik biçimde deger kaybetse bile, panige kapilmamaktadir. Çünkü, ABD dolari cinsinden faiz doguran kuluçka yumurtalari tehdit altinda degildir. Arjantinliler ve Ruslarin da çogu ABD dolari cinsinden tasarruf yapmaktadir. Klasik iktisat, bir ülkenin parasinin degeri düstügünde rekabet gücünün ve ihracatinin artacagini, ekonomisinin gelisecegini iddia etmesine ragmen, parasinin degeri asiri biçimde yükselmesine ragmen ihracati azalmayan ülkeler vardir.
Fizik Yardim Edebilir mi?
Isaac Newton fizigin temellerini 17. yüzyilda kurdu. Einstein’in Izafiyet (Görecelik) Teorisi, önemli katkilar saglamakla birlikte Newton fiziginden vazgeçmedi. Her ikisi birlikte evrende neler oldugunu tümüyle cevaplayamadi. Yirminci yüzyilin ilk yillarinda, Danimarkali fizikçi Niels Bohr ve izleyen 10 yilda da Alman fizikçi Werner Heisenberg, Newton’cu fizigin islemedigi, atomdan daha küçük parçalarin söz konusu oldugu kuantum teorisini ortaya koydular. Kuantum fizigini günümüzün küresel ekonomisine benzetebiliriz. Bir baska benzetme, faaliyetlerin, kesinlikle belirlenemedigi kaos ve karmasa dünyasiyla yapilabilir. Muhtemelen kaos ve karmasa ortaminda, pek çok standart disi degisken sonucu etkiledigi için bir öngörüde bulunulamamaktadir.
Karmasik Bir Dünya
Küresel ekonomi ile dünyanin karmasik düzeni arasinda bir paralellik vardir. Küresel ekonomide, dinamik olan, sonuçlari öngörülemeyen, bir degiskende ortaya çikan küçük bir degisikligin baska alanlarda çok büyük ve nedeni açiklanamayan sonuçlar dogurdugu bir yapi vardir. Kuantum mekanigi, geleneksel Newton’cu/Einstein’ci fizigin yerine geçmemistir. Ikisi de farkli alanlarda geçerlidir. Atom alti parçaciklar olan kuantum alaninda klasik fizik geçerli degildir; kuantum fizigi ise atom alti seviyenin ilerisine geçememektedir. Kimse kuantum fiziginin nasil çalistigindan tümüyle emin degildir. Küresel ekonominin mahiyeti balta girmemis ekvatoral ormanlara benzemekte; birçok karanlik gölge yakindan incelendiginde kaybolmaktadir.
Küresel ekonominin özelliklerinden biri sermayenin sinirsiz olusu ve sinirlarin geçirgen oldugu bölgelerde, çapraz kurlarin sabit tutuldugu yerlere göre daha hizli gelisim gösterdigidir. 19. yüzyildan beri çapraz kurlarin belirlenmesinde, Ricardo’nun satinalma gücü paritesinin geçerli oldugu kabul edilmekteydi. Satinalma gücü paritesini tartisirken, bu görüsün, yün ve sarap gibi yer degistirebilir mal ticaretine dayandigi unutulmamalidir. Oysa ki, ev, arazi, park yeri ve hizmetlerin yer degistirme özelligi yoktur. Japonya ve ABD’de yer degistirebilir mal ticareti bu ülkelerin gayrisafi yurtiçi hasilasinin sadece yüzde onunu olusturmaktadir. Japonya, Kore, Almanya gibi bazi ülkeler paralari degerlendiginde, rekabet güçlerini yitirdiklerini ileri sürerek feryat etmekte iken diger birçok ülke paralarinin güçlenmesini istemektedir. Japonya ve ABD’deki önemli ekonomik olgularin Ricardo’cu satinalma gücü paritesiyle açiklanmasi mümkün degildir. 1985 den 1992’ye kadar Amerika, dolarin ülkenin rekabet gücünü etkileyecek oranda güçlü oldugunu ileri sürdü. Bu iddia sadece politik bir öngörüydü; çünkü ABD sanayinin lobi faaliyetlerini yürüten politikacilar tarafindan ileri sürülüyor, ekonomistler ve bankerler tarafindan bu görüs paylasilmiyordu. 1 ABD dolarinin 1985’de 235 yen iken, 1994’de 84 yen olmasinin da hiçbir ekonomik temeli yoktu.
Japonya’nin tarim alaninda verdigi büyük sübvansiyonlar, özellikle çeltik üreticilerine son
10 yilda verilen 400 milyar dolar çiftçilerin rekabet gücünü daha da azaltti. Japon tüketicileri, Avusturalya’dan Japonya’nin onda bir fiyatina pirinç almak imkani varken, pahali pirinç almak zorunda kaldilar.
Japon hükümeti para politikasini hala 19. yüzyil mantigiyla götürmekte, ihracat endüstrisini gelistirmeye, yenin degerini düsük tutmaya çalismaktadir. Bu amaçla sadece 2003 yilinda piyasaya 200 milyar dolar pompalamistir.
Clinton’in 8 yillik mutlu iktidar döneminde yüksek faiz politikasi uygulanmis, dünyanin diger yörelerinden, enflasyonu önlemek bahanesiyle para emilmistir. Çok kisi de Clinton’in Keynesci bir yaklasimla asiri isinan ekonomiyi dengede tutmak için faizleri bir baski araci olarak kullandigini düsünmüstür. Oysa ki Clinton küresel ekonomide örnekleri görülen bir büyüden yararlaniyordu; geleneksel Keynesci görüse göre ekonomi için kötü olan yüksek faizleri, ülkesine arti deger katacak biçimde para çekmekte kullaniyordu. Yüksek faiz oranlari gelismis ülkeler için olumlu bir etki yapabilir, ama az gelismis ülkeler için tersi söz konusudur.
Küresel ekonomi, kendine özgü, sui generis bir olgudur. Onu tanimlayacak bir modelden yoksunuz; sadece gelismesini izlemekteyiz. Bugüne gelinceye kadar bir kuantum iktisat teorisi ortaya konamamistir. Belki sürekli degisen bir akim söz konusudur. Küresel ekonominin iç dolasimini ayirt edebiliyoruz; yasam veren kana benzeyen paranin nasil hareket ettigini, nereye gittigini biliyoruz; ama henüz bütünü açiklayabilen küresel ekonomi teorisyenlerinden yoksunuz.
KISIM: SAHNE YÖNLERI BÖLÜM 4: OYUN KURUCULAR
Küresel Sahnede Yerinizi Bulma
Dünyamizin yasadigi köklü degisimin çagdisi kildigi bazi ekonomik kavramlari inceledik. Simdi küresel ekonominin önem vermedigi bazi kurum ve cografi bölünmelere bakis seklimizi açiklayacagiz. Bana göre küresel ekonominin cografi ve ekonomik birimi bölgedir. Bölgeyi bir sahne olarak düsünelim; Moskova’daki Bolsoy’dan veya Milano’daki La Scala’dan bir parça küçük ama daha samimi bir ortam sunan bir yer olabilir. Aktörlerin içinde kaybolmayacagi küçüklükteki bir sahnenin çok yararli olacagini iyi yapimcilar bilirler. Bölgeleri sahnenin ortasina koymak, dünyaya bakis açimizi köklü bir biçimde degistirmemizi gerektirir. Küresel sahne sinirsizdir. Bu olgu, cografya hakkindaki birçok kolay kavrami ve ulus devlet kavramini bir kenara ayirmak demektir. Ekonomi biliminin ulus devlet kavramina bagli olarak birlikte gelistigini, ayrilamaz biçimde birbirlerine bagli olduklari için de ekonomi politik olarak adlandirildigini gördük. Gerçek bir ulus devletin ordusu, polisi, adliyesi, merkez bankasi, ulusal havayolu sirketi, gümrügü ve maliyesiyle örgütlenmesi gerekir; dolayisiyla hükümet büyüdükçe giderler de büyür. Bir ulus devlet yönetiyorsaniz, ekonomisi dahil olmak üzere çikarlarini korumalisiniz. Yanlis bir anlayisla, ulusal çikarlarin korunmasinin, gümrük tarifelerinin yükseltilmesi ve yabanci ülke mallarinin anayurda girisinin engellenmesiyle mümkün olacagina inanildi. Oysa ki, ulusal çikarlarin korunmasi, günümüz dünyasinda örnekleri görüldügü üzere egitim, insan ve haberlesme alt yapisi uygun olan bölgelere öncelik vermekle mümkün olabilmektedir.
Ulus Devletler Ekonomik Gelismeyi Nasil Geciktirdi?
1991’de Sovyetler Birligi dagildiginda, ortaya çikan devletler, bagimsizlik ve egemenligi, Sovyet ekonomisinin bir parçasi olmaya aliskin olduklari ve yeni duruma tamamen hazirliksiz olduklari için bir yerde zorunlu olarak benimsediler. Yeni yöneticiler, bayrak, sembol, ulusal mars, para ve merkez bankasi gibi ulus devlet özelliklerini kabul ettiler; pazarin bütünlesmesi, yöneticilerin kisisel görüs ayriliklari nedeniyle gecikti; etnik farkliliklar abartildi; genis dogal kaynaklar yeterli ölçüde isletilemedi veya ulus devlet anlayisiyla kendi basina buyruk hareket eden bagimsiz devletlerce sömürüldü. Ayni durum eski Yugoslavya için de bir gerçektir. Ama ulus devlet konseptinin ekonomiler ve insanlar için en yikici sonuçlari Afrika’da görüldü. 1885’te Avrupa devletleri Berlin’de toplanip kitayi koloniler kurarak kendi aralarinda paylasmislar ve holdinglerine tahsis etmislerdi. Afrika’da yükselen öfke dalgasi zorunlu kildiginda 1885’de kabul ettikleri holdinglerin imtiyaz sinirlarini ulus devlet siniri saydilar. Bunlarin birçogunun dogal kaynaklari azdi; gida sektörü üretimi nafakasini çikarabilme mantigina dayaniyordu ve zaman zaman dogal felaketlerle karsilasiliyordu. Bu ülkelerin çogu, dünya gayrisafi yurtiçi hasila siralamasinda en sonlarda yer aldilar. Yapilan düzenleme, ekonomik miyoplugun yani sira dini ve etnik ayrimlari da dikkate almadigi için bölgede birçok kanli iç savas yasandi.
Küresel ekonominin motoru bölgelerdir. Çin’in ortalama %9 civarindaki yillik büyümesi, Guangzhou, Dalian gibi yillik büyüme oranlari %15’e kadar yükselen bölgeleri de içermektedir. Büyüyen bütün Çin degil, Çin’in içindeki bazi bölgelerdir. Çin’in hizli kalkinmasini sürdürebilmesi megapol niteligindeki bölgelerin sayisini artirmasina baglidir. Çin 1990-2000 arasindaki 10 yillik dönemde, nüfusu milyonu asan 146 yeni kent yaratmistir.
Istikrarli bir ekonomiyi çagristirdigi düsüncesiyle güçlü para birimlerine gereginden fazla önem verilmistir. Çünkü güçlü parasi olan bir ülke, kisa sürede parasinin asiri degerlendigini, ihracatinin da bu asiri degerlenme nedeniyle olumsuz etkilendigini görebilir. Japonya’nin ihracatinin yenin asiri degerli oldugu dönemde bile azalmayis nedeni markalasmada gösterdigi basaridir.
Birlesik Arap Emirliklerindeki Dubai gibi kentlere baktigimizda zengin metropoller olduklarini görürüz. Dubai Basra Körfezi’nin Arap kiyilarinda kurulmustur ama çalisanlarinin ve kentin refahina katkida bulunanlarin çogu Arap degildir. Müdürler Bati Avrupali, taksi soförleri Hintli veya Pakistanli, gece kulüplerini süsleyen güzeller Dogu Avrupali olabilir. Hindistan’a günde 15 direkt uçus gerektirecek ölçüde bir bagimlilik vardir. Ayni çesitlilik Singapur’un süregelen basarisinin da özünü olusturmaktadir.
Dünyamizdaki yeni yükselen merkezlere baktigimizda bunlarin, bazilarinin eski ulus devletlerin parçalari oldugunu, bazilarinin da sinir bölgelerinde yogunlastigini görürüz. Küresel ekonomi yeni yasam biçimini ister Shandong yarimadasi, ister Finlandiya olsun bu belirli bölgelere akitmaktadir. Bazi eski tip ulus devletler de, Irlanda, Finlandiya, Danimarka, Isveç, Norveç, Singapur örneklerinde oldugu gibi bölgesel devlet gibi davranabilecek ölçüde küçük olmak sansina sahiptirler. Bunlar, sermaye, teknoloji ve pazar olarak dis dünyaya yönelmislerdir. Bölgesel devletlerin zenginlik odagi olduklarini, tarihte Venedik, Riga, Talin ve Danzig örneklerinde de görmekteyiz. Günümüzün çarpici örneklerini ise sirasiyla1,5 trilyon ve 770 milyar dolarlik gayrisafi yurtiçi hasila ile Japonya’nin Shukoten ve Kansai metropoliten alanlari olusturmaktadir.
Bölgesel Devleti Tanimlama
Bölgesel devleti, özellikle nüfus bakimindan kesin sinirlar içine alan bir tanimdan kaçinmaliyiz. Nüfus esnek bir degiskendir, ölçü önemlidir ama kesin bir rakama baglanamaz. Taban için 1, tavan için 10 milyon kisi düsünülebilir, ama mükemmel banliyo sebekesi olan Tokyo civarindaki 30 milyon nüfuslu Shukoten bölgesi de ideal bir yerdir. Bir uluslararasi havaalani ve etkin ve yeterli sayida elleçleme yapilabilen bir limanla birlikte iyi bir ulastirma altyapisi da sarttir. Yeterli sayida ileriye dönük üniversite ve arastirma kuruluslarinin iyi ögrencileri kendilerine çekmesi iyi egitimli insanlar yetistirmesi de çok önemlidir. Ama basarili bir bölgede bulunmasi gereken en temel özellik dis dünyaya açikliktir. Yabanci yatirimlari ve yabancilarin mülk edinmelerini ve istirakte bulunmalarini kisitlayan kurallar ile kabotaj yasasi gibi yabanci karsiti önlemler kaldirilmalidir. Artik sirket merkezlerinin bulundugu yerin önemi kalmadigindan, küresel büyük oyuncu özelliklerini tasiyan sirketlerin merkezlerini çekmeye yönelik bir dis yatirim anlayisi benimsenmeli, bu anlayis paralelinde sirket tescilleri kolaylastirilmalidir. Bölgesel devlet, çalismak ve çocuk yetistirmek bakimindan da, Singapur ve Dalian’da plaj ve parklarin gelistirilmesi örneginde oldugu gibi, çekici kilinmalidir. Okullar egitimli is gücü yetistirebilmeli ve genelde iyi egitim veren kurumlar olmalidir. Tibbi ve saglikli yasam kosullarina uygun hastane ve klinikler, turistlerin ve bölge sakinlerinin gereksinimlerini karsilayacak lokanta, eglence, toplanti ve kültür merkezleri ile süper marketler yapilmalidir. Çin’de bir çok bölge, kelimenin gerçek anlamiyla 5-10 yil öncesine göre taninamayacak ölçüde gelismistir. Örnegin Dalian’da, Tokyo, Londra ve Paris’te bulabileceginiz her seyi bulmaniz mümkündür. Dalian, Zhejiang, Beijing, Shanghai gibi yerlerde kisi basi yillik gelir, 10 yildan kisa bir zaman diliminde 5000 dolara yükselmistir; bu rakam ülkenin diger yörelerinde 1000-2000 dolar arasinda degisen gelir seviyeleri dikkate alindiginda çok büyük bir siçramadir. Yoksul yörelerden gelisen yörelere dogru büyük bir nüfus kaymasi olmaktadir. Diger yandan bugün Çin’de 100 milyonun üzerinde yabanci isçi çalismaktadir. Gelismis yörelerden biri olan Shandong yarimadasinda, batidan göçen Hui Türkleriyle Çinliler arasinda etnik çatismalar yasanmaktadir. Etnik orijine ve bölgesel devlet esasina göre bir degerlendirme yapildiginda Tayvan ve Hong Kong’u, hatta nüfusunun %70’i Çinli olan Singapur’u da dahil ederek, Asya’nin önde gelen 15 ülkesinden 12’sinin Çinli ülkeler oldugunu söyleyebiliriz.
1947’ye kadar Ingiliz sömürgesi olan, Ghandi, Nehru ve bunlari izleyen liderlerce 1990’lara kadar sefalette esitlik yaratan bir politika izleyen Hindistan, 1990’li yillarda, Andhra Pradesh ve Maharashtra basta olmak üzere birkaç bölgenin uzak görüslü ve kararli liderleri sayesinde mucizeler yaratti. Bangalore, Hyderabad, Pune, Kalkuta gibi kentler küresel ekonomiye entegre oldu. Telekomünikasyonda, teknik egitimde, bilgisayar yazilim sektöründe yaptiklari atilimlarla bazi Amerikali ve Avrupali büyük sirketleri
ülkelerine çekmeyi basardilar; bu sirketlere özellikle ucuz üretim merkezi olarak hizmet sundular.
Benzer gelismeler,1990’lardan itibaren, 1960’larin ortalarina kadar çöl görünümünde olan, Kaliforniya’nin San Jose kentinde, Kuzeydogu Ispanya’daki Katalonya yöresinde ve güneybati Fransa’nin Languedoc-Roussillon bölgelerinde de yasandi. Tarih sahnesine 1776’da bir federal devlet olarak çikan Amerika Birlesik Devletleri, yerinden yönetim uygulamasi ve özgürlük anlayisi ile 200 yili askin bir süredir bölgesel devlet özelliklerini tasimaktadir.
Mikro Bölgeler
Bölgesel devletler cografi bakimdan küresel ekonominin son sözü müdür? veya Bohr ve Heisenberg’in kuantum fizigindeki atomdan da küçük alt yapida ekonomik faaliyetler var midir? Sanayi kümeleri uzun zamandan beri gündemdedir. Çin’in Chungshan bölgesinde 3000 sirket aydinlatma aletleri, lambalar ve aydinlatmayla ilgili diger parçalar üretmektedir. Bu bir kümedir. Yine Çin’in Inci Nehri deltasinda 50 000 elektronik parça üreticisi vardir. Bu küme, fotokopi cihazi, teyp ve disk kayit cihazlari, bilgisayar, televizyon ve yazici üreticileri için iyi bir hinterlanddir. Avrupa’nin sanayi kümeleri daha küçük ve daha karmasiktir. Italya’nin Modena kentinde ve komsusu Maranello’da, Lamborghini, Maserati ve Ferrari montaji yapilan hizli spor arabalar; Parma’da meshur peynir üreticileri; Carpi’de örme isi; Como’da ipek; Bellagio’da ayakkabi kümeleri vardir. Bunlar Çin’in üretim maliyeti düsük üretimlerinden etkilenmemektedir. Dünyada lüks ürünlere karsi yeterli istah vardir. Bir Gucci, Versace veya Prada el çantasi ucuzlugu nedeniyle degil, marka taninmisligi ve marka bagliligi yarattiklari için satilmaktadir.
Gelecegi ümitli bir mikro bölgenin özelliklerinden biri, gerektiginde küresel ekonominin degisikliklerine uyum saglayacak bir esneklige sahip olmalaridir. Italyan kentleri küresellesemeyecek ölçüde küçük olduklari için, talebi inelastik yüksek fiyatli mal üretiminde uzmanlasmaya yöneldiler. Avrupa’da Sheffield ve Solingen’de gümüs; Çekoslovakya ve Irlanda’da cam esya üreticileri uzmanlasmislardir.
Bölgesel devletlerin doguslari ve basarilari tüm dünyada kabul görmüstür; ortaçagda Ingiliz krali Canute’nin deniz dalgalarini geriye akitma emri vermesinin imkansizligi gibi, bu gerçegin de tersine çevrilmesi imkansizdir. Isviçre merkezli Kalkinma Yönetimi Enstitüsü, ulus devletlerin yani sira bölgelerin de dünya rekabet siralamasini yapmaya baslamistir.
Pratik Düsünceler
Hala 19.yüzyil anayasal modellerin geçerli oldugu bir ulus devletin parçasi olan bir bölge basarili oldugunda sürekli bir gerilim olusur. Merkeziyetçiler, bölgenin ne hakla yarattigi zenginligi kendisinde tuttugunu sorarlar. Bölgenin akilli liderleri de sorunlari yalniz baslarina çözemeyeceklerini, hem dis dünyayla hem de merkezi hükümetle uyusmalari gerektigini bilirler. Merkez yöneticileri, kazan-kazan mantigiyla, bölgenin dis dünyadan sermaye, sirket ve tüketici çekmesinin, vergi gelirlerini artiracagini bilmelidir. Bugünün sinirsiz dünyasinda finansal enstrümanlar sinirlari tanimamaktadir. Ulusal borsalar anlamsizlasmistir. Örnegin, Danimarka ve Finlandiya borsalari, bir Isveçli sirket olan OM tarafindan isletilmektedir.
Basari potansiyeline sahip olmasina karsin bunu harekete geçiremeyen birçok bölge vardir. Her tür ticareti ve üretimi yapmaya çalisip hiçbir alanda uzmanlasmayan bölgelerin basarili olmasi imkansizdir. Irlanda e-ticarette; Singapur finans, lojistik, saglik, telekomünikasyon ve egitimde uzmanlasmistir.
Bölgeler pazarlamaya muhtaçtir. Vali, belediye baskani gibi liderler, bölgelerinin yatirim dostu oldugunu ve üstün yanlarini sürekli olarak vurgulamalidirlar. Basari istegi ve açligi çok önemlidir.
Bölgelerin Organize Edilmesi
Avrupa Birligi ve Asya ülkeleri gibi büyük ekonomik gruplasmalar yeni küresel sahnede yasamsal bir rol oynayabilirler. Büyük gruplasmalarin en basarilisi olan Avrupa Birligi 1956’da Roma’da Avrupa Ekonomik Toplulugu olarak kuruldu. Birligin baslangiçtaki hedefi gümrük birligi ve serbest ticaret alani olusturmakti. Serbest ticaret, mallarin, insanlarin, sermayenin ve kurumlarin serbest hareketini öngörüyordu.
Lüksemburg’da kurulan Avrupa Adalet Mahkemesi 1962’de Topluluk yasalarinin ulusal yasalarla birlikte uygulanacagini, ancak onlarin üstünde olacagina karar vererek kagittan kaplan olmadigini gösterdi. Hala Avrupa’da sinirlarin daha etkin olarak kaldirilmasini savunanlarla, birlesmeden endise duyanlar arasindaki gerilim sürmektedir.
Avrupa Birligi’nin gerçeklestirdigi en önemli olay ortak para birimi euro idi. 1992’de gündeme tasinan bu olay 1999’da gerçeklesti, iki yil sonra da 12 üye ülkenin ulusal paralarinin yerine geçti. Kisa vadede mümkün görülmemekle birlikte uzun vadede euronun, uluslararasi ticaret araci ve rezerv para olarak dolara rakip olmasi muhtemeldir. Gizli bir kan davasina, kimin kazanacagi belli olmayan bir ekonomik soguk savasa dönüsme potansiyeli olan bu durumun çözümü için taraflar Atlantik ötesinde de geçerli olabilecek Doro adli bir para birimi üzerinde karar kilabilirler.
Artik tarih olan, Sovyetler Birligi ve demir perde ülkeleri arasindaki ticareti düzenleyen Karsilikli Ekonomik Yardim Konseyi, COMECON’i animsamakla yetinip, diger birliklere kisaca göz atalim.
Asya-Pasifik Ülkeleri Ekonomik Isbirligi (APEC) ülkeleri özellikle üye ülkeler arasinda ikili anlasmalar biçiminde serbest ticaret anlasmalari imzaladilar. Küçük ama önemli adimlar atildi. Mao’nun söyledigi gibi 10 000 kilometrelik bir yolculuk bir tek adimla baslar.
Insanlarin yarattigi ve doganin yol açtigi felaketlerin hüküm sürdügü Afrika’da, ortak Afrika para birimi yaratma sözü veren Afrika Birligi adli bir örgütün varligina ragmen, birçok ülkenin ekonomisi sadece tarima dayali ilkel ekonomiler durumundadir.
Bir çok ülke teorik olarak bölgesel bazda serbest ticaretin sundugu imkanlarin farkindadir. Dünya Ticaret Örgütü bugün yürürlükte olan 150’den fazla serbest ticaret anlasmasi bulundugunu belirtmektedir.
Küresellesme karsitlarinin bazilari, kültürel çesitliligi yok ederek ticareti belli kaliplar içine sokacagini, bazilari da küresellesmenin Amerikanlastirma oldugunu söyleyerek bu olguya karsi çikmaktadir. Küresellesme bu tür bir olgu olmayip, toplumlari ve insanlari birbirine baglayan, ekonomik veya kültürel anlamda kendi kendine yeterliligin yanlisligini ortaya koyan, küresel optimizasyonu ve az gelismis ülkelere en iyi yardim mekanizmasini kurmayi öngören bir süreçtir. Küresellesme, bireylerin, tüketicilerin ve sirketlerin özgürlesmesinden baska bir sey degildir.
BÖLÜM 5: ILERLEME PLATFORMLARI
Sürekli Ileri
Insanlik tarihi boyunca teknolojik ilerlemeler, insanligin gelismesinin önünü açmistir. Özellikle patlama biçimindeki ani teknoloji yenilikleri insanoglunu ileri itmistir. Tekerlegin icadi böyle bir gelismeydi. Daha sonra sanayi devrimi üretimde devasa artislar sagladi. Veri transferi ve veri saklamasina iliskin son teknolojik basarilar dünyada devrim niteliginde gelismelere yol açti. Teknolojiye ulasma, belirli yerlerle sinirli kalmayip küresellesti. Siradan bilgisayar kullanicilari, ellerindeki çok güçlü donatim ve yazilim olanaklariyla bilgiye erisme özgürlügüne kavustular. Teknolojinin gelismesi küresel ekonomiyi para piyasalari ve pazarlama gibi iki noktada, köklü bir biçimde etkiledi.
Platformlar sirket ve kisiler arasinda haberlesme ve islem yapilmasini çabuklastiran ve etkinlestiren ortamlardir. Bunlar haberlesmeye yardimci olan, teslimat prosedürünü güçlendiren, uygulamali teknolojiler olarak görülebilirler. En iyi platform hiç rakibi olmayan platformdur; rakip varsa, isleyebilmeleri için sayinin sinirli olmasi sarttir. Platformlari kullanamayanlarin, küresel ekonomiye katilmalari söz konusu bile olamaz.
1980’lerin ortalarinda hem Windows isletim sistemi dogdu, hem de kisisel bilgisayarlar hiz ve veri saglamak bakimindan büyük gelismeler gösterdi. Internetin ve Web sayfalari yaziliminda kullanilan HTML programlama tekniginin gelismesi yeni bir iletisim platformu olusturdu. Internet hem bir bilgi kaynagi oldu, hem de ticaretin elektronik ortamda ve genelde daha ucuza yapildigi bir alan olusturdu. Kitaplar ve uçak biletleri, internet ortaminda satis imkani bulan ilk örneklerdi.
Platform Olarak Dil
Iletisim ve düsünce aktarma ortami olan herhangi bir yazi sistemi bir platformdur. Ingilizce daima dünyada en çok konusulan dillerden biri olmasi ve internet kullaniminin en yaygin dili olmasi nedeniyle küresel ekonominin dilidir. Internetten veri aktariminin %70’i, bilgisayar ortaminda saklanan verilerin ise %80’i Ingilizcedir. Dünyaya haber yaymak bakimindan yine bir platform olusturan CNN’in (Cable News Network) birinci dili de Ingilizcedir.
Nokia toplantilarini Ingilizce olarak yapmaktadir; Ingilizce konusan Irlanda Avrupa’nin e- merkezi olmustur; Hindistan’in çagri merkezi ve sinir ötesi is yapma merkezi olmasinda Ingilizce’nin önemli etkisi olmustur. Çin’de Ingilizce ögretmen ve okul açligi yasanmaktadir. Güneydogu Asya’nin egitim merkezi rolüne soyunan Singapur’da, egitimin her asamasi Ingilizce olarak yapilmaktadir.
Platform Bollugu
Teknoloji ve dil disinda bir diger önemli platform Amerikan dolaridir. Dünya ticaretinin önemli bir bölümü ödemelerinde dolari kullanmaktadir; diger yandan Avusturalya ve Kanada dahil olmak üzere bir çok ülkede dolar tasarruf araci olarak kullanilmaktadir.
Sinirlar gevsedikçe markalar önemli birer platform olarak ortaya çikmaya baslamislardir. Artik ayni markalara dünyanin her yerinde rastlanilmaktadir. Markalasmada Amerika üstünlügü görülmektedir; 2003 yilinda marka degeri olarak yapilan bir siralamada, ilk on markanin sekizini, Coca-Cola, Microsoft, IBM, GE, Intel, Disney, McDonalds, Marlboro biçiminde siralanan Amerikan markalari olusturmaktadir; ilk ona Finlandiya Nokia ile 6.siradan, Almanya ise Mercedes ile 10. siradan girmektedir.
Platform olusturan bir diger olgu, küresel is kültürüdür. Yöneticiler, dünyanin her yerinde ayni dili ve ayni terimleri kullanmaktadir; çogu ayni is okullarina gitmislerdir; ayni is dergilerini okumakta, ayni otellerde kalmakta; CRM (Customer Relation Management), BPO (Business Process Outsorcing) gibi ayni is dili jargonunu kullanmaktadirlar.
Banka otomatlari, özellikle Plus ve Cirrus’un islettigi iki otomat platform olusturmustur. Ilk ortaya çikislarindan yaklasik 25 yil sonra dünyanin her tarafinda kullanilir duruma gelmislerdir. Japon ATM’leri hem ödeme, hem de tahsilat yapabildikleri gibi PC olarak ödeme ve transferler de yapabilmektedirler.
Kredi kartlari nakit para kullanmaksizin ödeme yapmakta bir platform olusturmustur. Üzerlerindeki kodlanmis bilgilerin alinip kullanilabildigi akilli kartlar, kredi kartlarindan da daha fazla bir gelisme göstermektedir. Iskandinav ülkelerinde programlanmis kimlik kartlari genis bir hizmetler dizisine erismek için kullanilmaktadir. Kimlik numaralari, islemlerin otomatik olarak kaydedildigi vergi tahsilatini destekleyen etkin bir araç olmustur. Japonya’da Sony’nin euro, dolar, yen kartlari hizla yayilmaktadir.
GPS (Global positioning satellites) herhangi bir kisinin dünyadaki yerini tam olarak belirlemekte kullanilan bir araçtir. Bu belirleme enlem ve boylam belirtme veya haritada gösterme biçiminde olabilir. Japonya’da otomobillerin çogu GPS ünitesiyle donatilmis olup, bunlar özellikle sürücülere yol bilgisi saglamakta yararli olmaktadir. Araba çalinirsa kolaylikla izleme olanagi da saglamaktadir. Cep telefonuyla birlestirerek yeni interaktif ve internet uyumlu bir sistem gelistirilebilir. Artik GPS kullanimi da yeni bir platform olusturmaktadir.
BÖLÜM 6: SINIR ÖTESI VE ÇEVRE
Küresel sahneyi biçimlendiren bir baska olgu, basitçe optimizasyon diye düsünebilecegimiz, kaliteden ödün vermeksizin üretimi daha düsük isçilik maliyetiyle gerçeklestirmeye odaklanan Business Process Outsourcing, disarida is yapma yöntemidir. Son zamanlarda bu yöntem sinir ötesi (x-BPO) bir özellik kazanmistir. BPO Hindistan’da önemlidir. Sirketler ve yatirimcilar, bölgesel ve ticari avantajlari ve yöneticilerinin yabanci sermaye çekme çabalari nedeniyle Bangalore, New Delhi ve Hydarabad gibi yerlere yönelmistir. Günümüzün telekomünikasyon teknolojisi olmasaydi, BPO düsünülemezdi bile. Örnegin Hindistan telekomünikasyon altyapisinda devrim diye nitelenebilecek gelismelere tanik olmustur. Bugün Hindistanda 59 milyon cep telefonu oldugu tahmin edilmekte ve bu sayi her ay 2 milyon artis göstermektedir. 2003 sonunda Çin’de abone sayisi 300 milyona ulasarak, ABD’deki abone sayisini ikiye katlamistir, aylik artis ise 5 milyondur. Irlanda, telefon sisteminin devrimci biçimde gelismesiyle büyük sirketlerin çagri merkezi ve destek birimi olmayi basarmistir. Irlandalilar, dünyada en çok metin mesaji göndermeleriyle ünlüdür. Sinir ötesi BPO Hindistan’i, özellikle çagri merkezi, teknik yardim ve müsteri yanitlama yönetimi (CRM- Customer Response Management) uygulamalari yönünden küresel ekonomi sahnesine çikarmistir. Veri girisi, denetleme, cari hesap takibi, personel muhasebesi, ürün tasarimi gibi destek hizmetleri de yaygin olarak kullanilmaktadir. Motorola Hindistan’da büyük bir arastirma merkezi kurmaktadir. General Electric Bangalore’da bir AR-GE merkezi kurmustur. Bir gerçegi kavramak önemlidir. Hindistan henüz bir ulus olarak küresel ekonomiye uyanmamistir. Ulastigi yillik %8 büyüme, ülkenin diger bölgeleri yavas gelisirken, bazi bölgelerin son derece hizli gelismesinin bir sonucudur. Hindistan’in yoksullugu ve fakir yörelerde çocuklara asgari egitimin bile verilemeyisi hala süregiden kronik bir sorundur. Hindistan nüfusunun üçte ikisi tarimla ugrasmakta ve çogu nafakaya muhtaç bulunmaktadir; temiz su ve elektrikten yoksundurlar. Hindistan merkezi hükümeti küresel ekonomiyi bilmemektedir. Bazi bölgelerin büyüme orani %20’yi asmaktadir. Ülkenin federal yapisi sayesinde Andra Pradesh, Maharashtra, Kerala, Mumbai ve Yeni Delhi gibi bölgeler küresellesmistir ve gerçek bir bölge devlet gibi davranmaktadirlar. Bir milyondan fazla Hintli BPO sektöründe çalismakta olup, bu rakamin birkaç yil içinde ikiye katlanmasi beklenmektedir, ama 450 milyonun üzerindeki çalisan nüfus düsünüldügünde yetersizlik ortaya çikmaktadir. Hindistan gibi yoksul ülkeler için tek umut, dünyanin diger yörelerinden yatirim çekebilecek nitelikli insan kaynaklarina sahip olmaktir.
Sinir ötesi BPO sadece ABD ve Ingiliz firmalarinin bir kisim islerini Hindistan’a kaydirmalariyla sinirli olmayip çok daha yaygin bir uygulamadir. Geleneksel isletme dili Ispanyolca olup Latin Amerika, Orta Amerika veya Filipinler’de is yapan firmalar vardir. Portekizliler Brezilya’da, Tayvanlilar, Hong Konglular ve Singapurlular kita Çin’inde BPO yapmaktadir. Çin’in bazi yörelerinde çagri merkezleri Japon sirketleri için çalismakta ve Japonca konusmaktadir; kuzeydogu Çin’in Jilin eyaletinde bir milyondan fazla insan akici Kore’ce konusmakta ve bazi Kore mali kuruluslari buraya yatirim yapmaktadir.
Çin’deki data girisi yapan veya basit müsteri sorularini yanitlayan isçi ücretleri Japonya’da kinin onda biridir.
Filipinlilerin Amerikan aksanli akici Ingilizceleri, nitelikli saglik uzmanlari ve bilgisayar programcilari bu ülke için bir avantaj olusturmaktadir.
Irlanda, Kuzey Amerika-Avrupa saat farkini kullanarak basarili bir elektronik merkez olusturmustur. Hollanda, Avrupa’daki merkezi konumu ve akici Ingilizce ve Almanca konusan insanlariyla etkin bir BPO merkezi olarak ün yapmaktadir. Avrupa Birligi’nin yeni üyelerinden Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya Ar-Ge faaliyetleri basta olmak üzere diger BPO islemleri için verimli bir alan olusturmaktadir. Izlandalilar, en az göç alan, dolayisiyla DNA safliklarini en yüksek oranda koruyan bir halk olmalari nedeniyle bazi ilaç testleri için dünyanin diger yörelerine hizmet sunmaktadirlar.
BPO maddi olanaktan da öte milyonlara umut tasimaktadir. Önümüzdeki 10 yilda 6 milyon Amerikan isgücünün, Hindistan, Çin ve Avrupa çevre ülkeleri gibi düsük maliyetli yerlere kayacagi tahmin edilmektedir. Bu durum ABD’nin is alani kaybi olarak degil, tüm dünyayi arka bahçesi olarak kullanmasi biçiminde algilanmalidir.
Birçok büro hizmeti, hatta muhasebe, tedarik, personel yönetimi, yönetici egitimi, bazi satis ve pazarlama faaliyeti gibi isler sinir ötesi BPO yöntemi ile yapilmakta, tepe yöneticilerin ana rolü sürekli olarak uygun BPO alanlari arastirmak olmaktadir.
BÖLÜM 7: ZINCIRLERI KIRMAK
Rekabet son yillarda masaüstü bilgisayarlarda ilk sirayi kapma alaninda yogunlasti. AOL, Yahoo! ve MSN portal hizmetler için yaristilar ve su anda yarisi basa bas götürüyorlar. Önümüzdeki yillarda rekabet, arama motorlarini denetlemek alaninda yeni bir asamaya girecek. Arama motorlari internet kullanicilari için milyarlarca sayfadan olusan siber cangilda en iyi kilavuzdur. Google su anda lider durumdadir, Yahoo! ve Microsoft onu izlemektedir. Ticari açidan düsünüldügünde, bir web sayfasinin ne kadar güzel düzenlendigi ve dekore edildigi degil, ne kadar sik ziyaret edildigi önemlidir. Siteniz tiklama sirasinda ilk üçte, hadi bilemediniz ilk beste olmalidir.
2003 sonunda 800 milyona ulasan internet kullanicilari tüketici olarak benzer davranislarda bulunmaktadir. En iyiyi en ucuza almak istemektedirler; proaktif tüketicidirler Internet üzerinden alisverislerde ödeme sistemi önemlidir ve bir sekilde anlasmak zorunludur. Japonya’da teslimat yapildiginda nakit ödeme hala hakim konumdadir, çünkü halk kredi karti detaylarinin ögrenilmesini istememektedir. Ama bugüne dek küresel bir platform olusturulamamakla birlikte, Visa ve MasterCard en sik kullanilan ödeme araçlaridir.
Devrimin son bölümü, mallarin fiziki dagitiminda, lojistikte olmaktadir. Lojistik, hammaddenin alinip nihai ürünün perakendeciye teslimine kadar olan asamalari kapsayan tedarik zincirlerini de kapsamaktadir. Modasi geçmis depolar ve stoklama hala önemlidir, ama dagitim merkezleri çok daha fazla önem kazanmaktadir. Bu merkezlerin fonksiyonu teslimati minimum stok seviyeleriyle, ama tam zamaninda yapmaktir. FedEx, UPS ve DHL gibi sirketler ortak bir platform olusturmak yolundadir.
Lojistik konusu, ortalama 0,5 milimetrekare büyüklügündeki küçük etiketlerle daha çok gelisecektir. Yiyecek disindaki, kitap, giysi gibi herhangi bir seye takilan bu küçük etiketler ürünün kimlik kartini olusturmakta, radyo dalgalariyla uzaktan izlenebilmektedir. Satis aninda bu etiketlerdeki bilgiler satin alan kisinin bilgileriyle birlikte bir çipe kaydedilmektedir. Bir kisi raftan bir ürünü aldiginda derhal kaydedilmekte ve stok kontrol yazilimi ile ilgilendirilmektedir. Satin alan kisinin gerekli ekipmanla birlikte satis noktasindan geçmesi yeterli olup, her bir ürünün ayri ayri kontrolüne ihtiyaç kalmamaktadir. Ödeme sonradan uzaktan yapilabilmekte ve ilgilinin hesabindan otomatikman aktarilabilmektedir. Küçük etiketler Japon Hitachi sirketinin bulusu olup, Nagoya Aichi Expo fuari sirasinda ilk yaygin kullanimi yapilmistir.
Küresel sahnede, lojistik sürecinin çogu konteynirlastirilmis ve tasinan mala göre homojen zincirlerle standartlastirilmistir. Bu zincirler, gida gibi bozulabilir ürünler için
soguk zincirler de olabilmektedir. Örnegin, Hindistan, Japon pazarina soguk zincirle en fazla ton baligi sunan ülkedir.
Lojistik devriminden giderek artan bir biçimde etkilenecek bir diger alan posta alanidir. Posta hizmetleri lojistikten ayri düsünülmeye baslamistir. Ulusal sinirlar içinde paket veya mektup teslim ederek para kazanmak zordur. Geleneksel posta hizmetleri birçok meydan okumayla yüzyüzedir. Elektronik postanin (e-mail) dogusu bunlardan biridir.
Lojistigi kullanarak büyük sorunlari çözmek mümkündür. Gida maddeleri üretimi için sanal arazi ithal edebiliriz. Japonya’da pirinç, Avusturalya, Kaliforniya ve Tayland gibi ülkelere göre 10 misli daha pahali üretilmektedir. Japon çiftçiler pirinç ithaline fanatik bir sekilde karsi çikmaktadir. Japon hükümeti pirinç üreticilerine milyarlarca yen sübvansiyon vermektedir. Onlara bu para örnegin Avusturalya’da arazi satin almak, sonra da yerel üreticilere, Japon tüketicilerce kabul edilebilir nitelikte pirinç üretmeleri için kiralanabilirdi; ya da Japon üreticiler kendileri Avusturalya’ya gidip bu isi organize edebilirlerdi. Tüm iç talebi karsilamak için 1,2 milyar dolarlik bir arazi almak yeterli olabilirdi. Japon hükümetinin pirinç üreticilerine son 10 yilda verdigi sübvansiyon 400 milyar dolari bulmustur.
Sofraniza baktiginizda dünyanin dört bir yanindan gelen ürünler görürsünüz. Bu, somonun Sili’den, unun Kanada’dan, biberin Brezilya’dan, sosun Ingiltere’den, bardak altliklarinin Çin’den, gümüs takimlarin Fransa’dan, cam ve kristal esya’nin Çek Cumhuriyeti veya Irlanda’dan geldigi küresel bir sahnedir. Düsük lojistik maliyetlerinin dagitim zincirlerini kisaltmasi, gümrük kisitlamalarini kolaylastirmasi ve fiyat farkliliklarini azaltmasi sayesinde bu küresel sahne olusmaktadir.
KISIM III- OYUN METNI
BÖLÜM 8: HÜKÜMETI YENIDEN ICAT ETME
Küresel sahne yeni bir oyun metni gerektirmektedir. Bu yeni metinde, ana oyuncularin davranis ve düsüncelerinin nasil degistigi, bireyleri oldugu kadar, kuruluslari, sirketleri, sendikalari, kampanya yürüten topluluklari, yatirimcilari, bölgesel ve ulusal hükümetleri de kapsayacak biçimde gösterilmelidir.
Hükümetler ve politikacilar kendilerine su sorulari sormalidir:
Hükümet sürekli olarak halki dünya ile olumlu biçimde karsilikli etkilesimde bulunmaya tesvik etmekte midir?
Hükümeti ve bölgeleri insiyatif almaktan alikoyacak derecede bir bürokrasi var midir?
Bu insiyatifleri harekete geçirecek dogru tesvikler mevcut mudur?
Merkezi otorite bu insiyatifleri engellemekte midir?
Diger bölgelere göre daha çekici oldugu için bölgeye yeni sermaye, yeni teknoloji ve dinamik sirketler gelmekte midir?
Yeterli firma ve itici güç yaratilmakta midir?
Iyi, açik, engellenmemis bir komuta zinciri var midir?
Merkezde farkli emirler veren ve çeliskili mesajlar ileten aracilar var midir?
Bölgelerin insiyatif almasina karsi çikan, çiftçi gruplari gibi politik lobiler veya ulusal sendikalar gibi spesifik özel çikar gruplari var midir?
Bazi ülkelerde, merkez ile bölgeler iliskisi tarihi olarak gevsek ve küresel ekonomiye daha uygun bir çizgidedir. ABD’de eyaletlere talimat veren baskanin kötü baskan oldugu, hatta anayasaya uymayan bir baskan oldugu düsünülür. Amerikalilar bu tür müdahalelere direnebilir. Japonya’da tersine, halka merkezi otoriteye saygi ögretilir. Itaatkar köpek daha çok kemikle ödüllendirilir. Japonya’da vergilerin yaklasik %40’i yerel yönetimlerce, %60’i merkezi yönetimce tahsil edilir, ama %20 yeniden bölgelere dagitilir. Japon hükümet yapisi degismek zorundadir.
Hükümetler servet yaratmazlar, vergileme yoluyla topladiklari serveti dagitirlar. Bölgesel devletler vergi tarhiyatinin kaynagi olmali, ayni zamanda zengin bir bölgeden tarh edilen vergi yine ayni yerde kalmalidir. Hükümetler, zenginligini artirmak için bölgelerine yatirim çekmelidirler. 2003’de, dünyanin en büyük ikinci ekonomisi olan Japonya 6 milyar dolar dogrudan yabanci sermaye çekerken, Çin 54 milyar dolar aldi. Bugün Çin, ABD’nin de üzerinde, dünyanin en çok yabanci sermaye çeken ülkesidir.
Bürokrasiler güçlü merkezi hükümetlerin bir parçasidir. Bu olmadikça, varlik nedenleri de zayiflar.
Hükümetler, esnekligin degerini ögrenmeli, ideolojilerin esiri olmamalidir.
Hükümetlerin varligina sadece anarsistler karsi çikabilir, görevleri islerin yürümesi için uygun ortam saglamaktir, kendileri bizzat is yapmaya çalismamalidirlar. En iyi hükümet küçük hükümettir. Halka yapabilecekleri en iyi hizmet, sermayeyi davet etmek, güçlü sirketlere zayif sirketleri devralacaklari uygun ortam saglamak ve bu yolla hem onlara sübvansiyon vermekten kurtulmak, hem de is yaratmaktir.
Bugün önemli olan egitimli ve motive edilmis bir isgücüne sahip olmaktir. Bu olgu, dünyanin diger yörelerinden servet çekmenin ön kosulu olup, maden kaynaklarina sahip olmaktan daha önemlidir. Altyapinin, teknolojik düzeyin ve lojistik konumun iyi durumda olmasi diger önemli hususlardir.
Hükümetler sadece bir sonraki seçimlere odaklanmamali, daha uzun vadeli düsünen vizyoner bir yaklasim içinde olmalidir. Ikinci dünya savasi sonrasi yasanan Japon mucizesi, katma degerli ticaret diye adlandirilabilecek bir ekonomik vizyonun sonucuydu. Japonya’nin dogal kaynaklari kitti; bu nedenle bu kaynaklari önce ithal edip, katma deger ekleyip, ihraç etmek gerekiyordu. Yapilan da bu olmustur.
Gelecegin tam bir haritasinin yapilmasi mümkün degilse de, planlamada, küresellesmenin de temel görüsleri olan bazi ilkelere uyulmalidir. Öncelikle, bireylerin güçlenmesine önem verilmelidir. Bir ulusun, bölgenin veya sirketin zenginligi daha çok “üst düzey görüs” yaratma yetenegine baglidir. Ekonomiler, Michael Dell, Bill Gates gibi kisilerin yükselmesiyle gelisir. Trinity College, Cambridge, Stanford Üniversitesi, Helsinki Teknoloji Enstitüsü, Irlanda Limerick Üniversitesi, Pekin Qinhua Üniversitesi gibi bazi egitim kurumlari digerlerinden daha çok girisimci yetistirmektedir. Yeni küresel ekonomi düzeninde gelismenin baslangiç noktasi ülkeler degil bölgelerdir. Gelismek isteyen bölge, 1 inci sinif, bes yildizli otel gibi olmalidir.
Insan uzmanliginin bazi alanlari sonunda tümüyle makinelerle yer degistirecektir. Bilim kurgunun robotlara iliskin öngörüleri gerçeklesmedi, ama üretimin tehlikeli bölümlerinde sürekli tekrara dayali robotik arastirmalari devam ediyor. Robotlar hiçbir zaman dünyayi yönetmeyecekler, ama özellikle radyo aktif bir alanda çalismak gibi insan için çok riskli alanlarda veya bugün insan tarafindan yapilan birçok alanda basarili bir biçimde kullanilacaklar.
Hükümetler egitim saglayicilar olarak görülmektedir, rolleri takim oyuncusu olarak degismelidir. Hükümetler egitimde önemli bir rol oynamaya devam etmeli, ama bu alana özel sektörün girmesinden de korkmamalidir.
Çin Bati dünyasina 1978 de açilmaya basladi. Baslangiçta adimlar ürkekti. Taksi soförlügü, fotokopi çekimi gibi küçük hizmetler özel sektöre açildi. 1998 deki Zhu Rongji’nin eylemleri yalniz Çin’de degil, tüm dünyada önemli etkiler yapti. Bu eylemlerin en önemlisi özel mülkiyetin taninmasiydi. Çin anayasasi özel mülkiyetin dokunulmazligini kabul etti. Bu ideolojik degisiklige, basarisini kanitlamis bölgelere daha etkin karar alma yetkisi verilmesi eslik etti. Sermaye akimi için engeller kaldirilmaya basladi. Bir Çin sirketi, bir Amerikali’yi sirketin basina getirebiliyordu. Deng Xiaoping’in, “Kedinin siyah veya beyaz olmasi degil, fare yakalamasi önemlidir” biçiminde özetlenebilecek felsefesi uygulamaya sokuldu.
Artik bir ülkede iki sistemin ayni anda yürütülmesi veya Hong Kong, Tayvan, Çin örneginde oldugu gibi üç ülkenin birlikte olmasi önemli degildir; bölgesel devletler toplulugu yasamin bir gerçegi olarak karsimizdadir.
Çin’in ekonomik büyümesi, devlet denetimindeki bankalarin asiri borçlari ve ölçüsüz yatirimlari nedeniyle batik alacaklari yükselmekle birlikte devam etmek zorundadir.
Malezya, Hindistan ve Uzakdogu arasinda stratejik bir konumdadir. Altyapisi iyidir. Küresel ekonomiye açilmasi Basbakan Mahatir Muhammed’in Çoklu Medya Süper Koridoru (Multimedia Super Corridor) projesine dayanmaktadir. Kuala Lumpur uluslar arasi hava alani yakininda 15*50 kilometrelik, bilgi teknolojisiyle ugrasan firmalara optimal bir çevre yaratmaya tahsis edilmis bir koridordur. Tümüyle en son teknolojiyle ve fiber optik kablolarla donatilmis olup uydu haberlesmesinden yararlanmaktadir. 1997 de bu koridorda 94 firma vardi. Nisan 2004 de bu sayi, 287 si Nokia, Ericsson, DHL, Fujitsu, Microsoft’un da dahil oldugu yabanci firma olmak üzere 1016’ya firladi.
Singapur doga tarafindan kutsanmaksizin zenginlige ulasan uluslara açik bir örnektir. Maden kaynaklari yoktur. Ama daima iyi ve cesur yöneticilerce yönetilmistir. 1965 de bagimsizligini kazandiginda transit denizcilikten ve turizmden gelir saglayan oldukça yoksul bir sehir devletiydi. 1982 de iddiali bir plan olan, bilgisayar teknolojisi kullanmayi hedefleyen IT 2000 baslatildi. 2000 yilinda kisi basina milli gelirin, OECD’ye girisi garantileyen 10 000 dolarin üzerine çikarilmasi da amaçlaniyordu. Projeyi yönetmek için Ulusal Bilgisayar Odasi kuruldu ve bilgisayar ögrenimi tüm okullara ve isyerlerine yayginlastirildi. Son zamanlarda kentin her tarafina yerlestirilen elektronik kulübeleri ve PC hizmetleri ile vatandaslarin bilgiye ve hizmete ulasmalari ve e-toplum olma amaçlaniyor. IT 2000 hedeflerine 5 yil öncesinden ulasildi ve Ulusal Bilgisayar Odasi özellestirildi. Singapur Liman Otoritesi bir kamu kurulusuydu; gemilerin iskeleye yanasma-ayrilma, kargo alimi ve teslimi sürelerini kisaltarak büyük lojistik basarilar kazandi. O da özellestirildi ve tüm dogu Asya’da limanlarin gelistirilmesinde önemli bir rol oynamaya basladi. Singapur’da hükümet faaliyetleri degerlidir, ama bu deger, tanimlanan bir projeyle ve kisa dönemle sinirlidir; proje bitiminde deger ve potansiyeli dünyaya sunulur. IT 2000 projesinin tamamlanmasindan sonra görülen üretim azalmasinin etkilerini gidermek için çok uluslu sirketlerin merkezlerini Singapur’a çekme çalismalari yapilmaktadir. Büyük ölçekli ve etkili bir uluslar arasi havaalani yapilmistir. 1990’larin sonlarinda teknolojik arastirmalar özellikle biyoteknoloji alaninda yogunlastirilmistir.
Isveç bir zamanlar küresel ekonominin en az olasi adaylarindan biri olarak görülüyordu.
20 inci yüzyil boyunca çogunlukla sosyal demokratlarin iktidarda oldugu istikrarli hükümetlere sahip oldular. Besikten mezara kadar saglik ve refah hedefi çok yüksek oranli vergilerle karsilaniyor ve bu vergiler en iyi Isveç sirketlerinin bazilarinin kan kaybina yol açiyordu. Astra Ingiltere’ye, ASEA ve Tetra Isviçre’ye yerlesti. Ama 1990’larda kismen uluslar arasi ekonomiden gelen soklarin bir sonucu olarak bu yönetim degisti. Isveç Avrupa Toplulugu’na katildi. Refah Devleti bireysellige bir engel olarak görülüp yeniden gözden geçirilmeye baslandi. Isveç’te, özellikle teknolojide hala mukayeseli avantaji olan sektörler vardir. Isveç, Electrolux, ABB, Astra, Tetrapak, IKEA, Saab, Volvo, Scania ve Ericsson gibi birçok küresel kurulusun dogum yeridir. Isveç, dünyaya açilarak telekomünikasyon alaninda gelismek zorundaydi. Vergi oranlari düsürüldü, basta telekomünikasyon olmak üzere özellestirme hizlandirildi ve sonuçta Telia ve Tele2 gibi sirketler olustu. Hükümet, özel sektörün teknoloji kümeleri kurma çalismalarini destekledi. En dikkati çeken küme, 250 ileri teknoloji sirketine ev sahipligi yapan, telsiz sistemler, genis band ve mobil sistemlerde Ar-Ge çalismalarinin Mekkesi olan Kista Bilim Kentidir. Isveç, milli gelirinin %3,7 sini Ar-Ge’ye harcamaktadir. Bu oran ABD dahil dünyanin en yüksek oranidir. Üst düzeyde gelismis bir Ingilizce yaygindir. Nobel kazanmis Birlesmis Milletler Genel Sekreteri Dag Hammerskjoeld, Birlesmis Milletler Silah Denetim Tim Baskani Hans Blix gibi küresel liderler yetistirmistir.
Irlanda bir zamanlar, sanayide ithal ikamesi uygulayan yoksul bir tarim ülkesiydi. 1960’larda yeni bir safak dogdu. Sanayi Gelistirme Otoritesi (IDA) yatirim çekmekle görevlendirildi. Hino (kamyon), Fujitsu, Noritake ve Yamanouchi (ilaç) gibi Japon sirketleri ve bir düzine kadar Amerikan sirketi Irlanda’da fabrikalar kurdular; ama bunlar
ülkenin kalkinmasi için yeterli olmadi. 1980’lerin ortalarindan itibaren IDA, iyi egitimli beyaz yakali çalisanlariyla birlikte bilgi teknolojisi sirketlerini Irlanda’ya çekmeye basladi. 1992’de Irlanda’yi Avrupa’nin elektronik merkezi yapma konsepti gelistirildi. Yine ayni yilda New Jersey merkezli bir ABD sigorta sirketi olan SIGNA Irlanda’da bir destek hizmetleri bürosu açti, ilk kez Irlandali’lar sinir ötesi BPO’larin is yaratma potansiyelini gördüler ve gerisi çorap sökügü gibi gelisti.
BÖLÜM 9: GELECEGIN PIYASASI
Küresel sahnede degisiklik üç temel düzeyde gerekli ve kaçinilmazdir:
Teknolojik- Teknolojik ilerleme tüm endüstrileri hizla yeniden biçimlendirebilecek kapasitededir.
Kisisel-Izleyici olarak kalmaktan çok proaktif olarak rol almaya daha istekli ve daha uyumlu olmaliyiz.
Örgütsel-Yükselen sirketler belli bir yere bagli olmayan, uyumlu, yeniliklere odaklanmis, gereksiz bir hiyerarsik yapilanmaya gitmemis sirketler olacaktir.
Bilgisayarlar gittikçe daha karmasik olmaktadir. Küçük bilgisayarlarla servis saglayicilar üzerinden baglanan bilgisayarlar arasindaki fark, yari iletkenlerin performansinin artmasiyla önümüzdeki yillarda daha da azalacaktir. Orta ölçekli kuruluslar bile kendi Web sayfalarini tümüyle yönetebileceklerdir.
Teknoloji firsatlar yarattigi gibi korku da yaratir. Bu sinai ölümün is yasaminin bir parçasi oldugu anlamindadir. Son zamanlarda Enron, Worldcom gibi mamutlarin bile muhasebe hileleri yüzünden yikildigina tanik olduk. Otomobil sektörünün sadece tasima endüstrisini degil semer yapimcilarini, atlara ot ve ahir saglayanlari da etkiledigini düsünelim. Her teknolojik yeniligin, zamana ayak uyduramayan kurbanlari vardir. Eskiden yeni olusumlarin kesfi uzun zaman araliklarinda oluyordu. Küresel ekonomide ise bu süreler çok kisalmistir. Fotograf makinesi endüstrisini düsünelim. Geleneksel kameralarin ölüm tanriçasi dijital kamera oldu. 1970’lerde küçük hesap makinelerinde de benzer bir durum olmustu. Dijital kameralar, çiplak insan gözünün görebileceginden daha ileri bir düzey olan santimetreye 8 milyon piksel resim kaydedebilmektedirler. Canon simdi dijital kamera üretiminde bir numaradir. 2000 yilinda ortalama dijital kamera fiyati 450 $ idi ve toplam endüstri 10 milyon sevkiyat yapmisti. 2004 de ortalama 280 $ fiyatla 60 milyon sevkiyat yapildi. 2004 sonu itibariyle dijital kamera sayisi 150 milyona ulasti ve klasik kamera endüstrisi ortadan kalkti. Klasik kameralara iliskin zinciri olusturan, filmler, laboratuarlar, gümüs bromürlü kagitlar, albümler ve laboratuar ekipmanlari sirketleri de yok oldu. Aninda fotograf yaratan Polaroid sistemi de tarihi rolünü tamamladi. Dijital kamera endüstrisi de cep telefonu endüstrisinin bir parçasi durumuna düsecegini gösteren bir baski duymaya baslamis durumdadir. Benzer bir öykü, videoteyplerin yerini DVD’lerin almasinda yasandi. DVD’ler daha rahat tasinabilmekte, çok daha kaliteli görüntü vermektedirler. Teknolojinin endüstrileri yeniden biçimlendirme gücü müzik kaydi alaninda yasandi. Klasik vinil CD’lerdeki kayitlarin ölümü is okullarinda her ögrencinin okumasi gereken bir örnek olaydir. Internetten PC’lere veya iPod gibi tasinabilir aletlere müzik indirmek CD’lerle müzik satisinin sonu olmustur. 800 milyon internet kullanicisi, PC’leri ile kullanabilecekleri her seyi kabule hazirdir. Internetten müzik indirme cep telefonlarina da yapilabilmektedir. Japonya’da, internet uyumlu cep telefonu kullanicilari sayisi PC kullanicilari sayisini asmistir. 1980’lerin sonlari ve 1990’larin baslarinda cep telefonlari, kullanicilari tel baglantilarindan kurtardi. Üçüncü nesil cep telefonlari internet üzerinden ses iletisimini gerçeklestirmektedir. Japonya-ABD telefon görüsmesi yerel görüsmeden daha pahali degildir. VoIP (Voice Over Internet Protocol) olarak adlandirilan bu teknoloji sayesinde büyük kuruluslarin haberlesme maliyetleri de önemli ölçüde azalmistir.
Nerede olursa olsunlar bireyler, uyum göstermeyi ögrenmelidir. Bir sürü adeta kutsal sayilan önyargi degistirilmelidir. Bunlardan birisi ömür boyu süren meslek veya is sahibi olmaktir. Teknik degisikliklerle birlesen rekabet sadece is yasaminda önemli degisimlere
uyum saglamayi empoze etmenin disinda tümüyle meslek degisimini de zorunlu kilabilir. Küresel ekonomide basari liderlik özelliklerine de bagli olacaktir. Iyi lider cesur olmalidir. Cesur olmak pervasizlik anlaminda degil, korkak olmamak anlamindadir. Iyi bir komünist aileden gelen Bo Xilai’nin yaptigi gibi, ideolojinin esiri olmaktan kurtulmali, pratik sonuçlara yönelinmelidir. Bo Xilai Çin Halk Cumhuriyetini özel tesebbüse açmakla yetinmedi, önce Dalian bölgesi, sonra tüm ülke için israrla yabanci sermaye aradi. Singapur’un, Oxford egitimli bir avukat olan Baskani Lee Kuan-Yew de Bo Xilai gibi vizyon sahibi bir lider olarak ülkesine, dünyanin diger yörelerinden yogun ve tutkulu bir biçimde zenginlik getirmeye çalisti.
Iyi bir lider yasadigi dünya hakkinda mümkün mertebe çok bilgi sahibi olmali, küresel ekonomiye içten sempati duymali, seyahat yapmali, münzevi bir hayat yasamamali, liderligi tek adam yönetimi olarak degil takim oyunu olarak yürütmelidir.
Küresel ekonominin basarili sirketleri geçmise bagimliligini azaltmis yeni olusumlar olmalidir. Canli bir varliga benzetirsek, büyük ölçüde atalarina, ebeveynlerine sirtini dönüp, genetik olarak onlardan farklilasmalidirlar. Bunlar tek bir merkeze bagli olmamalidirlar. Isveç sirketleri, Ingiltere’de, Isviçre’de ve Avrupa’nin diger yörelerine yerlesmektedir. Nokia’nin satislarinin %1 den daha azi Finlandiya’da yapilmaktadir. Microsoft, Pasifik kapisi durumundaki Seattle’da yerlesmistir. Küresel ekonomiye tam uyum, yeniliklere bütünüyle açik olmayi gerektirir. Özellikle Isveçlilerin yenilikçilige yaklasimi Roma Tanrisi Janus’u çagristirmaktadir. Janus’un bir yüzünün geriye, digerinin sürekli ileriye, gelecege baktigi söylenirdi. Isveç, Nobel ödüllerinin ev sahibi olan, yeniliklerin önünü açan bir ülkedir. Küresel ekonomide rekabet ve yenilikçilik özellikle, is sistemlerinde, ürün ve hizmetlerde, müsteri iliskilerinde, yönetici-isçi iliskilerinde daima göz önünde bulundurulmalidir. Sirketlerin uyum yetenegi en üst düzeyde olmalidir; çünkü küresel ekonomide, özellikle teknolojide yenilikler etkilerini, marketler açildiktan sonra degil, gerçeklestikleri anda göstermektedir. Yanlislardan ders alma sirketler ve yöneticiler için önemli bir nitelik olmustur. Hiçbir sirket, tümüyle yeniden tasarlanmayi ve yapilanmayi öngören cesur adimlardan korkmamalidir.
BÖLÜM 10: GELECEGIN SAHNESI
Büyücü gibi oturup, bir gün dünyanin su bölgeleri bugünkü Dalian ve Singapur’un yerini alacak diyebilmek çok iyi olurdu. Fütüroloji riskli bir alandir, ama yine de, liderlerin kilit rol oynayacagini belirterek bazi bölgelerin gelecegin gelismis bölgeleri olacagini söylemek mümkündür. Bu bölgeler su sekilde siralanabilir:
Hainan Adasi: Çin’in Guagdong eyaletinin güneyinde, Tonkin körfezi ve Güney Çin denizi arasinda bulunan Hainan Adasi eyaleti potansiyel gelisme alanlarindan biridir. Çogu Çince konusan 8 milyon civarinda nüfusu vardir. Altin ve demir cevheri gibi maden yataklari bakimindan zengindir. Güney Çin denizinde çikarilmakta olan petrol ve dogal gaz bakimindan da iyi bir konumdadir. Yari tropik bir iklimi olup, dogal güzellikleri nedeniyle turist çekebilmektedir. Güneydogu Asya-Avrupa hava yolu ulasim agi bölgenin dünyaya açikligini saglamaktadir. Disa dönük bir yönetime sahiptir.
Petropavlosk-Kamchatsily, Rusya: Ideal, sanal ve devrimci insan Kamçatka’nin baskenti olan Petropavlovsk-Kamchatsily’de yasayabilirdi. Iklim ve kisin asiri soguguna ragmen, bu kent gerçekte kuzey yarikürenin 55’inci enleminin güneyinde, Glasgow veya Danimarka ile ayni hizadadir. Kisin sogukluk Misigan-Kalamazoo’dan daha kötü olmayip, Winnipeg ile karsilastirilabilir. Kamçatka, (kisin olmasa da) dünyada her sabah günesin dogdugu ilk kent oldugu için, orada yasarsaniz, para ve hazine bonosu ticareti için bir çekim merkezi olabilirsiniz.
Vancouver ve British Columbia: Bir Asyali’nin bakis açisindan Vancouver bölgesi’nin cazibesi gittikçe artmaktadir. Burasi Kuzeydogu’daki Wasington eyaletinin cografi ve ticari uzantisidir. Microsoft ve Starbucks’in merkezleri hemen bölgenin kapisinin esigindedir. British Columbia ve Vancouver arasinda haberlesme kolaydir.
Zaten, reklam sirketleri gibi bazi hizmet sirketleri British Columbia’nin düsük maliyetlerinden yararlanmaya baslamislardir. Eyalet yönetimi dünyaya açilmaya isteklidir. Vancouver, Kanada’nin Asya’ya en yakin olan eyaletidir.
Estonia: Estonia, Finlandiya körfezinin güney kiyisindadir. Iki ülkenin insanlari etnik olarak yakindir. Estonya dili, Avrupa dilleri içinde Fince ile iliskisi olan az sayidaki dillerden biri olup iki ülke halki birbirlerinin konusmalarini anlayabilmektedir. 1939’daki Molotov-Ribbentrop anlasmasi Estonya’yi (iki güney komsusuyla birlikte) Sovyetler Birligi nüfuz alaninda birakmisti. Bu anlasma, ertesi yil bu üç cumhuriyetin Sovyetlerce isgaline yol açti. Önde gelen politikacilar, din adamlari ve is adamlari ya idam edildiler, ya da Sibirya buzullarina sürüldüler. On binlerce etnik Rus kentsel alanlara yerlestirildi. 1970 ve 1980’lerde Rus dilinin yayginlasmasina karsi sessiz bir direnç vardi. Bu durum akici bir Ingilizce’nin bölgede gelismesine yol açti. Estonya yenilikçilige dönük Fin modelini örnek aldi, vergileri düsürdü. Egitimli bir isgücü yaratti. ABD ve Kanada’dan dönen göçmen neslin gençleri beraberlerinde is bilgisi ve teknik bilgi de getirdiler. Baskent Talin, Helsinki’nin güneyinde, sadece 85 kilometre uzakliktadir. Finliler bu eski ve güzel kenti ziyaret edip, bol sayidaki gazinolarinda para harcamaktadirlar. Buranin bir endüstri alani mi, yoksa kuzeyin Las Vegas’i mi olacagini zaman gösterecektir.
Baltik Kösesi: Baltik, dalgasiz, kis aylarinda kalin bir buz tabakasiyla kaplanan, korkusuz yolcularin yürüyerek Helsinki’den Stokholm veya St.Petersburg’a gidebilecekleri bir yerdir. Bir ticaret bölgesi olarak çok uzun bir geçmise sahiptir. Alman etkisi hiçbir zaman silinmemistir. 1918’e kadar Baltik kösesinin güneydogusunun çogunu olusturan, Danzig’den (bugünkü Gdansk) Litvanya ve Letonya’ya kadar uzanan alanin çogu Alman eyaleti Dogu Prusya’ya aitti. Gdansk ve Riga arasindaki kiyi seridi ve hemen arkasindaki alan bir refah bölgesi olma potansiyeline sahiptir. Litvanya’nin, Danimarka ve Almanya ile Letonya’nin Isveç ile Estonia’nin Finlandiya ile siki baglari vardir. Kaliningrad bölgesi eski Prusya kenti Konigsberg’in etrafindaki alanda kuruludur. Konigsberg, filozof Immanuel Kant ve matematikçi Leonhard Euler gibi entellektüel insanlarin yasadigi bir kentti. Ikinci Dünya Savasi’nin sonunda kent bir harabeye dönmüs, Alman kökenliler Kizil Ordu tarafaindan sürülmüs, ismi, Stalin dönemi Sovyetler Birligi Baskani’nin onuruna Kaliningrad olarak degistirilmisti. Kaliningrad HIV/AIDS virüsünün en yüksek oranda bulundugu, Mafya’nin üs olarak seçtigi, ekonomik bakimdan, Dogu Avrupa ve Iskandinavya arasinda pivot bir yer olmasi nedeniyle büyük bir önem tasiyan bir kenttir.
Ho Chi Minh kenti, Vietnam: Ho Chi Minh, önceki adiyla Saygon Vietnam savasinin tüm olaylarini yasadi. 1986 da Vietnam Doi Moi- yenilestirme politikasi denen bir uygulama baslatti. Ho Chi Minh kenti 20 yil uyuduktan sonra, serbest piyasa ekonomisinin ilk tohumlari filizlenmeye basladi. Tayvan Vietnam’in en büyük yatirimcisi oldu; onu Kore, Japonya, Singapur ve Tayland izledi. Vietnam yabanci sermaye çekmek bakimindan en büyük rakibinin Çin oldugunu ögrendi. Ülkenin haberlesme agi henüz çok yavastir. Internet ve mobil telefon kullanim orani düsüktür. Buna karsin, Çin’deki ücretlerin yarisina çalismaya hazir çok çaliskan bir isgücü vardir. Birçok sirket, Vietnam’i, bir terslik olmasi durumunda Çin’in alternatifi olarak düsünmektedir. Ülke bütün olarak, altyapi eksikligi ve karar mekanizmasi çok yavas isleyen bir merkezi bürokrasi sorunu yasamaktadir. Bunlar baski yaratan sorunlar olmasina ragmen zamanla üstesinden gelinebilecek sorunlardir. Devlete ait limanlar, Singapur Liman Yönetimi gibi özellestirilmis sirketlerin yardim ve tavsiyeleriyle gelistirilebilir. Iç mücadele reformist unsurlarin zaferiyle sonuçlanabilir. Vietnam özellikle Dünya Ticaret Örgütü araciligiyla dis dünyaya açilmaya çok isteklidir. Karizmatik bir lider yönetiminde Ho Chi Minh kenti büyük bir hizla gelisebilir.
Khabarovsk, Maritime (Primorye) Eyaleti ve Sakhalin Adasi, Rusya: Khabarovsk eyaleti tam Çin’in kuzeyindedir. Her gün binlerce Çinli tacir mallarini satmak için Khabarovsk gibi sinir kentlerine geçmektedirler. Trans Sibirya demiryolu hatti bölgeyi Avrupa’ya baglamaktadir. Amur nehri ulasimi kolaylastirmakta, Khabarovsk kentini
Okyanus limanlarina baglamaktadir. Maritime (Primorye) eyaletinin baskenti olan Vladivostok’ta bir derin su limani da vardir. Sakhalin Adasi Japonya’nin Hokkaido Adasi’ndan 50 kilometreden bile daha yakindir ve su siralarda Sibirya’nin basariyla petrol ve gaz çikarilan dinamik alanlarindan biridir. Tokyo, Osaka, Sapporo, Seoul gibi anahtar kentlere birkaç saatlik uçus mesafesinde olmasinin da etkisiyle Dogu Sibirya dinamik bir gelisme gösterebilir.
Sao Paulo, Brezilya: Sao Paulo ve civari, genis ve kaynayan bir megapol, göz kamastirici zenginlikleri ve kahredici yoksulluklari ile sanki tüm Brezilya’yi bir yerde toplamis bir yerdir. Burasi geleneksel olarak Brezilya’nin mali merkezidir. Ayni zamanda kahve üreticilerinin üssüdür. 1990’larda ve 21’inci yüzyilin ilk yillarinda Sao Paulo Brezilya’nin diger bölgelerinden ayri olarak uçusa geçmis gibiydi. Bu durum kismen yeni bilgi teknolojilerini çekmedeki basarisindan ve ayni zamanda hem Brezilya, hem de Portekiz sirketleri için çagri merkezi ve destek ofisi hizmeti vermesinden kaynaklanmisti. Brezilya eyaletleri zaten makul ölçülerde otonom eyaletlerdir. Sao Paulo ve komsusu Parana dogrudan dogruya Kuzey Amerika, Avrupa, Japonya, Arjantin ve Sili ile ticaret yapabilir. Sao Paulo’yu kati merkezi denetimden kurtarsalar aninda bir bölgesel devlet olarak OECD’ye girebilir.
Kyushu, Japonya: Japonya 10-11 “doshu”ya bölünseydi Japon adasi Kyushu çok basarili bir bölgesel devlet olabilirdi. Doshu, birçok kaymakamliktan olusan büyük bir bölgedir. Kyushu güneydoguda birçok kaymakamliktan olusan bir adadir. 13,5 milyon nüfusu vardir ve 2003 de GSYH’si 500 milyar dolari asmistir. NEC, Toshiba, Oki ve Sony’nin büyük ölçekli dökümhaneleri oldugu için silikon adasi olarak anilmaktadir. Son yillarda tüm önemli Japon otomobil sirketleri Kyushu’daki üretim kapasitelerini artirdilar. Doguya Tokyo’ya bakmak yerine, batidaki Çin’e, kuzeydeki Kore’ye ve güneydeki Tokyo’ya yönelseydi, Kyushu çok uluslu sirketler için ideal bir yer olabilirdi. Kyushu’nun lojistik merkezi Tosu büyük merkezi bir hava alanina sahip olsaydi, gerçek bir dogu Asya Mekke’si olmasi mümkündü.
Hainan, British Columbia, Baltik kösesi, Ho Chi Minh kenti, Sibirya, Sao Paulo, ve Kyushu küresel potansiyelin küçük örnekleridir. Bu bölgeler dogru vizyona sahip yöneticilere sahip olsalar, sadece bu bölgeler degil, daha birçoklari küresel sahnede yerini alabilecektir.
BÖLÜM 11: DERKENAR NOTLAR
Günümüzün küresel sahnesinde artik, rakipleri, müsterileri ve sirketi düz bir biçimde tanimlayamayiz. Dell’i düsününüz; 1990’larda IBM ve Gateway ile rekabet ederken, bugün gerçekte en büyük rakibi HP’dir. Microsoft, muhtemelen ev, mobil, büro bilgisayarlari dahil her seyin sampiyonu (veya ayni anda her yerde bulunan servis saglayicisi) olmak istemektedir. Sirket, rekabet ve müsteri kavramlari, sirket stratejisinde öncelikle tanimlanmasi gereken hususlar olmaktadir.
Japonca’da “Kosoryoku” vizyon benzeri bir anlama sahiptir; ama hayal etme kavramini da kapsayan bir anlami vardir. Gündüz düslerini de içeren hayal etmenin ötesinde kosoryoku, görünmeyeni görme ve sekilsiz amorf kütleyi biçimlendirme yetenegidir. Bir vizyona ulasmak ve ayni zamanda bu vizyonu basarana kadar uygulamak gerekmektedir.
Evrenin resmini çekmek mümkün degildir, ama biz onun ne kadar hizli hareket ettigini ve ne kadar hizli gelistigini bilmekteyiz. Küresellesmeyi tanimlamak da, güçlü bir rüzgarla savrulan büyük bir bulutu tanimlamaya benzemektedir.
----------------