DERIN DEVLETIN KARA KUTUSU

DERIN DEVLETIN KARA KUTUSU

Fevzi BOZKURT
Bilim


Kitabin yazari, Ülkemizde gücü elinde tutan askeri ve sivil bürokrasinin, siyasi partiler tarafindan denetlenemedigi ve mücadele edilemedigini, bu nedenle iktidarlarin bürokrasi tarafindan yönetildigi; bürokrasinin her seyi belirleyen, kendi basina hareket eden ve hesap vermeyen bir güç olarak karsimizda durdugu, demokrasinin gelismesine en büyük engel oldugu,      
Bürokrasinin tanimini memurlardan meydana gelen bürokratlar toplulugu seklinde yapmis, daha sonra Albrow, Max Weber gibi ünlü düsünürlerin bürokrasi tanimlamalarina yer vermistir. Bürokrasinin iki hastaliktan kurtulamadigini bunlardan birisinin saldirganlik digerinin de çekingenlik oldugundan bahsetmis,
Saldirgan tutumlu kurumlar güçlerinin ve yetki alanlarinin genisletilmesine çalisirken, Çekingenlik tutumlu kurumlar ise, güçlerini ortaya koymaktan ve yenilik getirmeden çeki­ndikleri, sorumluluklari baskalarina yüklemeye çalistiklari,
Az gelismis ve sanayi devrimini tamamlamamis toplumlarda en büyük ve hesap vermeyen partinin aslinda bürokrasi oldugu,
Bürokrasinin her zaman degisime karsi bir yapisinin oldugu, kendisini denetlettirmedigi, denetlenmedigi zaman da kurallara bagli olarak çalismadigi çagimizda bürokrasinin görevinin, talimatlari ve kurallari uygulamak olmasi gerektigi, siyaseti belirleme ve karar verme yetkisinin siyasi kurumlara ait oldugunun unutulmamasi gerektigi,
Bürokrasinin siyasetçiyi hedefinin tersine yönlendirmek usulüyle siyasetçiye zorluk çikardigi, bürokrasi üzerinde siyasi otoritenin deneti­mi saglayamamasi durumunda, siyasetçinin belirledigi hedefleri bürokrasinin baltalayabilecegi, gelismemis toplumlarda asker ve sivil bürokrasinin siyaset kurumunun, hedeflerini engellemesinin görülen bir durum oldugu, Demokrasisi kurumlasmamis ülkelerde bürokrasinin bir güç merkezi oldugu, bu gücün kaynaklarinin bürokratik kurumlarin elinde tuttuk­lari bilgi, uzmanlik, hükü­metlerin duyduklari bilgiler ile onlarin anlasilmasi ve yorum­lanmasi için gerekli teknik ve uzmanlik bürokrasinin elinde bulunmasi, bürokrasinin, bilgileri toplayan, arsivleyen ve istatistik bir biçimde isleyen, yöneten bir ku­rum olmasi, siyasi yöneticiler ya da organlar, herhangi bir konuda karar alabilmek için her seyden önce bürokrasinin sahip oldugu bilgiye sahip olmak veya bürokrasinin düsüncelerine itibar etmek zorunda olmalari, bunun sebebinin de temel bilgi­lerin bürokrasinin elinde olmasi oldugu,
Bürokrasinin, eksik ya da asiri veya yanlis bilgi vermek su­retiyle siyasetçileri sabote edebildigi, Buna siyaset literatüründe "bürokratik sabotaj" denildigi, bürokratlarin onaylamadiklari isler ya da kararlar ko­nusunda "bekletme ve geciktirme" seklinde bürokratik sabotaj yaptiklari, Devlet islerinin vatandasa dönük hizmetlerinin gecikmesi siyasetçinin ömrünü kisaltirken, bürokrasinin ömrünü uzattigi, Bürokrasinin amacinin da, siyasetçinin ömrünün kisa olmasi saglamak oldugu,
Demokrasilerde devlette iktidarin asiri bir sekilde toplanmasindan endise duyuldugu, duyulan korkunun silah gücünden oldugu, silahli güç siyasi otoritenin denetiminde degil de, askeri bürokrasinin elinde oldugu zaman sivil toplumun siyasi erke ve devlete baski kurmasinin imkânsiz oldugu devletin ekonominin patronu olmasi ve silahli bü­rokrasinin yanina yaklasilmaz, denetlenmez ve yönlendirilemez dokunulmazligi oldugu, vatandasin iktidara getirdigi kisilerden demokrasi disi bir yönetim korkusu olmayacagini umdugu,
Eger basa getirdigimiz iktidari denetlemeyi vatandas ola­rak basarabilirsek, bu büyük bir ölçüde demokrasinin yolu­nun açilacagi ve demokrasi karsitlarini da böylece etkisiz hale getirileceginin düsünüldügü, siyasetçinin yapacagi yenilikler karsisinda, bürokrasinin geçmiste yasanmis olumsuzluklari hatirlatarak plan ve programindan vazgeçirdigi,
19. ve 20. yüzyilin dünya’nin dört bir yaninda tartisilan ve çatismalara neden olan kavramlari Liberalizm, demokrasi, sosyalizm ve komünizm kavramlarinin tarihte yer almis olmasina ragmen, hala da gündemde oldugu, sosyalizm geri kalmis toplumlarin ve gelismis ülkelerde çalisanlarin, dar gelirlilerin umudu olan bir sistem oldugu fakat sosyalistlerle komünistlerin birbirlerinden kopmalari, sosyalist sistemdeki özgürlüklerin kisitlanmasi ve kapali bir topluma dönüsmesi, degisen dün­yaya ayak uyduramamasi antikomünizm propagandalar so­nucunda, özgürlük mücadelesi verenler rotasini Bati'ya çevir­dikleri Sosyalizmin Marksist, yari Marksist ve Marksist olma­yan kesimler oldugu gibi, asiri ya da reformcu çesitlerinin de oldugu, sosyalist blogun dagilmasindan bahsederken, çökenin Marksizm degil, reddedilen Leninizm olduguna deginilmis, Demokrasi tartismalarinda liberalizm kavraminin hep öne çiktigi, bunun nedeninin de liberalizmin burjuvazinin ideolojisi olmasinin yaninda, bireyin öz­gürlügünü öne almasi oldugu, Liberalizm’in göründügü kadariyla bütün fantezileri cezbeden bir kavram oldugu, bireyin özgürles­mesine, rekabetçilige ve girisimcilige çok önem verdigi, yani zenginligi ve özgürlügü toplumsal yasamin vazgeçilmez ilke­si olarak gördügü,  Liberalizm kavraminin, bati'nin dört yüzyillik en gö­ze çarpan doktrini olmasina ragmen, çok daha yeni oldugu, Liberalizm’in bir siyasal sözcük olarak Ispanya'da icat edildigi, basta Fransa'da olmak üzere Avrupa'ya yayildigi, demokrasinin gelismesinde liberalizm kavramini reddedenlerin, liberalizmin ne oldugunu tam olarak anlamadan yaptiklari,
Liberal düsüncenin bireyin özgürlesmesine dikkat çektigi ve onun önündeki en büyük engelin kendini denetlettirme­yen devleti gördügü, denetlenmeyen iktidara dayanabilmenin zor oldugu ve bu tür iktidarlarin tehlikeli olabilecekleri,
Demokratik toplumlarda olmamasina ragmen bizim ülkemizde ülkenin konusan ve yetkili tek partisinin Ordu olarak tanimlanan Silahli Kuvvetler oldugu, Silahli Kuvvetlerin karargâhini olusturan Genelkurmay Baskanligi, Milli savunma ve Milli gü­venlik konularinda, kendisini ilgili hissettigi ve müdahale etmedigi konunun olmadigi, Milli Savunma Bakanligi ise ona bagli çalisan, lojistik isler, askeri alimlarla ilgili birim gibi çalistigi, TSK, diger ülke ordularina göre fazla konusan, ama kendisi hakkinda olumsuz konusulmasindan da bir o kadar rahatsiz olan bir kurum oldugu, demokrasilerde genel olarak ordudan siyasal ve toplumsal konularda dilsiz olma­si istendigi,
Ülkemizde söz söyleme üs­tünlügünün halkin degil, TSK merkezli olan bir ulusal güvenlik ideolojisi sahibi gruplara ait oldugu, Derin devletin egitim politikasi, as­ker merkezli olmasi demokratik bir hukuk düzeni için basli basina sorun yarattigi, sistemin kritik noktasinda bulu­nanlara, siyaset üstü diye verilen egitim, "özünde", katilimcilara degismez devlet tavirlarinin ögretilmesi, tehdit degerlen­dirilmesinin aktarilmasi ve ordu ideolojisinin yolunda siyaset yapmayanlarin izole edilmesi, ayni zamanda siyasete olan güvensizligin de asilanmasidir.
Askeri yapi ile siyasi yapi arasinda isleyis ve iç mantik açisindan temel farkliliklarin oldugu, demokrasiyi hedefleyen sivil ve siyasi düzenin esitlik, özgürlük ve çogulcu sistem esaslari üzerine kurulu oldugu, bu esaslarin demokratik toplumlarin dogal dokusuna ve isleyisine uygun, bu dokudan üreyen ve bu dokuyu düzenleyen esaslar oldugu, de­mokratik toplumlarda bu üç kavramin yasam biçimine dönüstürülemedigi zaman, kriz, adaletsizlik, haksizliklar toplumsal çatismalar yarattigi,
Yazar, Cumhuriyet döneminde Türkiye Cumhuriyeti'nde yasayan her kesi­min ve insanlarin irki Türk, dini Müslüman ve mezhebi de Sünni'dir seklinde bir politika belirlendigi türdes bir Türk Ulusu olusturmak için izlenen yolun ve politikalarin, aslinda toplumun gayrimüslim azinliklardan arindirilma­si ve Müslüman Kürtlerin Türklestirilmesini amaçlayan bir uygulama biçiminde yürütüldügünü savunmus,
Türkiye'de tek kültürlü bir toplum olusturmada devletin büyük mesafe aldigini, ancak devletin, Kürtleri asimile etmekte basarili olama­digini, bunun sebebinin de Kürtlerin nüfus potansiyelinin etkisi, ken­di aralarinda geleneksel homojen bir kültürü olmasini gösterir. Degisik tarihlerde Kürtlerin yasadigi cografya da devlet baski­larina karsi bü­yüklü küçüklü 17 ayaklanma oldugu bu ayaklanmalarda asimilasyoncu uygulamalara karsi gösterilen tepkilerin açiga çiktiginin görüldügü,
Cumhuriyetin ilk yillarinda kurulan Istiklal Mahkemelerinin kurulmasiyla isyanlarin ve olaylarin içinde yer alan, bunu basinda haber yapan, bu ko­nularda görüs belirten insanlarin muhalefet olanlara hakkinda süratle karar ve­ren, savunmasi bile alinmadan, antidemokratik olan, evren­sel hukukla hiçbir bagi olmayan bir yargi süreci yasattigi, bu mahkemede yargilananlarin vatana ihanetten yargilandiklari,
Türkiye devletinin, anayasasinda Türkiye bir hukuk devletidir, yazmasina ragmen, 1945 yilinda, çok partili sisteme geçtikten sonra da hiçbir zaman tam evrensel anlamda bir hukuk dev­leti olamadigi, asker ve sivil bürokratlarin Hukuka uymayan yasalari savunurken de; demokrasiye, hukuka, insan haklarina ve piyasa ekonomisi­ne uymayan mazeretler gösterdikleri,
Askerin Çok partili dönemi ve demokrasiyi hiçbir za­man kendilerinde içsellestiremedigi, onun için her on yilda bir darbe yaparak hem siyasi gücünü hem de ekonomik gücünü denetlettiremez konuma getirdikleri,
OYAK'in 2003 Mart yili itibari ile 460 trilyon nakdi oldugu, 2003 yilinda OYAK'in varlik toplaminin 2,2 katrilyon lira, otomotiv, çimento, finans, gida-kimya ve hizmet sektörü olmak üzere 5 ayri sektörde faaliyet gösterdigi. OYAK’in büyüdükçe de­gisik sektörlere yayildigi, 26 sirketle faaliyet gösterdigi, böyle bir ekonomik gücü olan silahli bü­rokrasinin, demokratik kurallara itaat etmeyecegi, KDV bile ödemeyen bir holdingin kendini denetlettirmeyecegi, her darbe ülkeyi yoksulluga belirsizli­ge götürürken, darbecilere ise kar getirdigi, Darbeli yillari tam olarak silahli bürokrasinin hasat dönemi adlandirdigi,
DP'ye karsi yapilan 60 ih­tilali ile baslayan DEMOKRASININ KESINTIYE UGRADIGI DARBELI YILLAR Darbelerin geleneksellesmesi ve askerlerin dört sefer darbe yaparak anayasal suç islemeleriyle devam ettigi, bu suçlari isleyenlerin adeta ödüllendirildigi, her ihtilal ve darbe, darbecileri Cumhur­baskani, Basbakan yaparken ayni zamanda dokunulmazlik zir­hina bürüdügü ve hiçbir darbecinin yargilanamadigi, yaptiklarinin ülkeyi olumsuzluklara sürüklerken kendilerinin yanina kar kaldigi,
27 Mayis ihtilalinden sonra askerlerin hazirlattigi 61 anayasasiyla, askerlerin devletin bütün kurumlarinda yöne­timde yer aldiklari, hiçbir demokratik ülkede olmasi mümkün olmayan yetkilerle donatildiklari, egitim ve yargi gi­bi hassas konulari, askerlerin belirledigi ve siyaseti yönlendirdigi,
Türkiye'de seçimle isbasina gelen hükümetlerin kendi programlarina göre ve halkin talepleri dogrultusunda, de­mokrasi çerçevesinde hiçbir zaman ülkeyi yönetemedikleri her zaman askeri bürokrasinin ülkeyi yönettigi,
Derin devlet belgesi olarak bilinen kirmizi kitapçik hükümet olan tüm kabine üyelerine dagitildigi, hükümetin bunun disinda hareket edemedigi, bu yüzden hükümetlerin bagimsiz çalisamadigi,
Bir darbenin yapilmasi için önce ortamin hazirlanmasi gerektigi, Ilk önce darbecilerin toplumun üzerinde agirligi olan siyasetçinin sayginligini zedeleyerek, halktan sogutarak ve hosgö­rü ortamini yok ederek, devlet otoritesini kaybettirip, sokak­larin dolasilmaz anarsik bir ortam yaratarak ise basladiklari, Asayisten sorumlu olan güvenlik görevlilerinin yapmasi ge­reken asli görevlerini yerine getirmeyerek, bu anayasayla asayisin saglanamayacagini, daha sert tedbirler alinmasi ge­rektigini söylerken, sivil itaatsizligin olmamasini kastettikleri, yani toplanti ve gösteri yürüyüslerinin, mitinglerin, pa­nel, konferans gibi örgütsel çalismalardan rahatsizlik duyduklari, vatandasin hakkini aramasi, devlete yönelik bir suç olarak yorumlanip, muhalefeti rejim karsiti gören antide­mokratik bir kampanya baslattiklari, siyasi istikrarin bozul­dugu yerde her seyin çorap sökügü gibi pesinden geldigi, bu anayasayla asayisin saglanamayacagini, daha sert tedbirler alinmasi ge­rektigini söylerken, sivil itaatsizligin artirilmasi miting ve eylemlerle hükümet üzerinde baski kurulmasi, üniversitede karisikliklar çikmasi, rektörlerin ve bazi aydin kesimin darbe çagristirici açiklamalarini buna örnek teskil ettigi, ülkenin sosyolojik toplum yapisini çok iyi bilen asker ve sivil bürokrasinin, olaganüstü dönemleri yaratma konusunda tartisilmaz yeteneklere sahip oldugu, Atatürk’ün Selanik’te bulunan evinin bombalandigi seklindeki haberlerle yabanci düsmanligi yaratildigi, Kahramanmaras'ta Alevilere yapilan katliam ve 100 kisinin ölümü gibi olaylarin askeri ve sivil bürokrasinin darbe yapmak için kullandigi sebeplerden oldugu,
Darbe ortamini hazirlayan ve yapan derin devletin korkuldugundan dolayi bir türlü taniminin yapilamadigi, Derin devleti temsil eden gücün silahli bürokrasi oldugu, Genelkur­may Baskanligina bagli olan Özel Harp Dairesinde senar­yosunun yazildigi ve tatbikatinin yapildigi yer de, Darbecilerin destekçisi de, sivil bürokrasinin yaninda, ken­disini sivil toplum kurulusu gibi gösteren ama hep darbelerin yaninda yer alanlarin basinda gelen isçi örgütü Türk-is oldugu, buna yeryüzüyle rekabet etmekten kaçan ve devletten beslenen, demokrasi gibi bir talebi olmayan Türk burjuvazisini de ekledigi,
Türk burjuvazisinin darbelere hiçbir zaman karsi çikma­digi aksine destekledigi, desteklememesi durumunda darbenin basarili olamayacagi,
Derin devletin dirilmesi, kanlanip canlanmasi için ilk önce, siyasi istikrarsizligin olmasi gerektigi, daha sonra laik sistemin tehlikeye sürükleyebilecek gelismeler olmasi durumunda derin devletin ortaya çiktigi,
Derin devletin destekçileri gönüllü neferlerinin Laik kadrolar, TSK emeklileri, Polis ve emeklileri, Yar­gi mensuplari ve emeklileri, vali, kaymakam sözde sosyal demokrat gözüken (CHP-DSP) ve aralarinda en asiri gözüken devletçi solculari barindiran ulusalcilar, bazi üniversite hocalari, yargi mensuplari, yeryüzüyle rekabet etmekten korkan ve zenginligini devlete borçlu olan is adamlari, ya­zili ve görsel basinin taninmis sivil generalleri, milliyetçi, irkçi ve yabanci düsmanligi yapan çevreler, Türk-Is'i ve ticaret ve meslek kuruluslarinin oldugu,
ABD’nin destegi ile 1950’li yillarda muhtemel bir Sovyet isgaline karsi her ülkede direnis örgütlerinin olusturuldugu, bu örgütlerin her ülke­de degisik adlarinin oldugu, ülkemizde Kontrgerilla ismini aldigi bu örgütlerin hepsi CIA’ ya onun altinda da kendi ülkelerinin askeri istihbarat servisleri­ne bagli çalistiklari, bu örgütlerin tümünün Sovyetler Birligi ve Sosyalist blogun dagilmasindan sonra, Sovyet isgali tehlikesinin ortadan kalk­masiyla desifre edildigi ve görevlerinin sonlandirildigi büyük bölümünün tasfiye oldugu ancak Türkiye’dekinin sonlandirilmadigi ve halen devam ettigi,
Askerin bir gizli anayasasi oldugu ve buna aykiri parlamentonun bir yasa çikarmasinin imkânsiz oldugu, askerin gizli anayasasinin toplan­digi kitapçigin adinin Kirmizi Kitap oldugu, bu kitabin bakanlara verilmedigi, sadece müstesarlara verildigi, Dagitaninda as­kerler oldugu Içerigi konusunda basta siyasiler ol­mak üzere, dagitan ve alanlarin disinda kimse bir bilgi sahibi olmadigi,
Derin devletin susurluk kazasi ile kendini ele verdigi, Bütün karanlik yollar, gayri mesru isler ve devlet imkânlarini kötüye kullananlarin tesadüf bir trafik kaza­si ile ortaya çiktigi, Susurluk kazasini devletin bir çete anlayisiyla yönetildigi­nin belgesi oldugunu, Susurluk kazasinda arabadan çikan Sanliurfa Milletvekili Sedat BUCAK, Emniyet Müdürü Hüseyin KOCADAG ve Ülkücü katliam sanigi Ab­dullah ÇATLI olmasi arayanla arananin ve ülkeyi yönetenin bir arada dolasmasi, bu kadar içli disli bir dost olmalarinin hiçbir hukuk devletinde rastlanmayacak bir olay oldugu,
Cumhuriyet tarihinde 40 partinin kapatildigi, ka­patilan partilerin devletin ideolojisiyle karsi karsiya gelenlerin partiler oldugu, bunlarin Islamcilar, Kürtler, Marksistler ve Li­beraller oldugu,
Derin devletin her zaman bu kesimleri kendine düsman gördügü, bu kesimlerin örgütlenmesine, siyaset yapmasina kosullu olarak müsaade etmedigi,
Türkiye'de iktidara gelen partilerin, hiçbir zaman or­dunun siyasetin disina çikartilmasini ve MGK'nin lagve­dilmesini istemedikleri, hatta kendi siyasetini bitirecek MGK'nin kararlarinin altina imzasini bile attiklari,
Ordunun, tek parti döneminde darbe yapma­digi çok partili düzene geçilince darbelerin yapilmasinin sebebi CHP'lilerin de rejim üzerin­den siyaset yapan bir anlayisi temsil ettikleri,
CHP'nin tabani yani geleneginin Jön Türkler ve Itti­hat ve Terakki oldugu, derin devletle ve onun güdümünde olan bürokrasiyle cebellesen tek partinin ANAP ve Turgut ÖZAL oldugu, sadece devletin geleneksel yapinin degil, ay­ni zamanda toplumun her kesiminin ezberini bozan bir po­litikaci ve devlet adami olarak, derin devletin taslarini da ye­rinden oynatan adam oldugu, Sivil ilk Cumhurbaskani olmasi, Çankaya yolunun asker kökenlilere kapanmasi da ülke­nin demokratiklesme açisindan önemli bir gelisme oldugu,
Siyasiler seyrederken, derin devlet Kara Kuvvetler Komutanligi, Kaymakamlara bir yazi yollayip,"AB ve ABD yanli­si kisiler ve yüksek sosyete hakkinda istihbarat toplanmasini istedigi, Kara Kuvvetler Komutanligi, kendini ulusal degerlerin disinda ve üstünde gören AB ve ABD yan­lisi kisi ve gruplari izlemekle sinirli degil, istihbarat formunda yer aldigi sekliyle "azinliklar ve kendini azinlik olarak görme egiliminde olan Çerkez, Roman, Abaza, Arnavut ve Bosnak vb gruplar hakkinda da bilgi topladigi, sanatçilardan tutun da, devletin politikasini elestiren Türkiye'nin AB üyeli­gini destekleyen yazar ve düsünürler hakkinda da bilgi is­tedigi,
Kendi vatandasindan süphelenen ve fisleyen, ülkeye ge­len yabanci turistlerin pesine polis takan, otellerde kalan tu­ristlerin kaydini tutan, muhalefeti rejim karsiti gören bir zihniyetin hâkim oldugu ülkede ne zenginlik olacagi ne de tam anlamiyla bir özgür­lük olmayacagi konularini ve tüm bu gelismeler yasanirken olaylara yeterince ses çikarmayan halkin da sorumlu oldugundan bahsediyor.

Benzer Kitaplar