Hayat ne garip, ne acayip, yasanmisliklarimiz ve bize yasattiklarinin her biri insa ediyor bizi. Her yara, yeni bir sey ögretiyor insana. Ayakta kalmasini ögrenmis insanlar için, kaybetmek aslinda büyük bir mesele degil hatta hayatin sonu hiç degil…
Düsünsenize; Annemizden ayrildigimiz yani dogdugumuz andan itibaren bizim için hazirlanan sona dogru kosar adim gidiyoruz adina dünya denilmis bu sahnede. Yani biz Âdemoglunun her saniyesi kaybetmekle geçmekte. Ömrümüz elimizden akip giderken yanimizdan gelip geçenlerin yasamimiza dokunanlarin çok önemi olabilir mi? Yâda söyle sormak lazim ömür elden akip gidiyor ve tüketiyoruz kendimizi hoyratça, bu hoyrat kayboluslarda sana bir vakitler iyi gelen hatta vaz geçilmezin olan merkezindekinin senden kopmasi çok mu koyar.
Yasam ve yasamdaki paylasimlar kumar amaci olmamali yani mutluysan mutlu, mutsuzsan mutsuz ne aptalca degil mi? Burada asil önemli olan yok olusumuzun farkinda olarak bir olabilmek….
Diyarbakir - 26/11/2017