ABD - ORTADOGU - TÜRKIYE - HALUK GERGER

ABD - ORTADOGU - TÜRKIYE - HALUK GERGER

Fevzi BOZKURT
Bilim


Türkiye’nin geçmisiyle yüzleserek gelecegine isik tutmasi, Devletin bütünlügünü ortadan kaldirmaya veya zayiflatmaya yönelik amaçlari olan ülkelerin baslangicindan itibaren bugüne kadar ülkemiz ve diger ülkeler lehine ve aleyhine yaptigi girisimlerin hangi asamalardan geçtigi ve bu isin perde arkasindaki güçlerin nasil birbirleriyle mücadele ettikleri gibi konular olusturuyor.
Arastirma-Inceleme olarak kaleme alinan ABD-Ortadogu-Türkiye, Haluk Gerger’in ciddi belgelere dayanarak olusturdugu bir eser. Yine yazarimiz bu kitabinda, Soguk Savastan Büyük Ortadogu Projesine, ABD-Ortadogu-Türkiye iliskilerinden Ortadogu’nun son Arap Baharina Kadar olan süreci ayrintili bir sekilde anlatiyor. Ortadogu’nun özellikle 1950’li yillardan günümüze dek uzanan tarihsel kesitinin panoramasini ortaya çikariyor. ABD, Ortadogu’ya neden saldiriyor? Ortadogu ülkeleri, rejimleri, halklari, Amerikan saldirilarina nasil, hangi yöntemlerle cevap verdiler, nasil direndiler? Ulusalci Sol akim, Ortadogu’da neden yenilgiye ugradi? ABD’nin, Lübnan’a müdahale etme karari ve önerisine karsi Bayar, Menderes ve Türk Dis Isleri nasil yanit verdiler, tepkileri ne oldu? Türkiye, Suriye’ye saldirmaya karar verince ABD ile Ingiltere gelinen sürece ve Türkiye’ye nasil bir tavir aldilar? 1958’de Israil devleti yetkilileriyle Genel Kurmay Baskani Fevzi Mengüç dahil Türk devleti yetkilileri arasinda yapilan gizli görüsmeler nasil açiga çikti? Savas tarihinde ilk kez Kürtlere karsi kullanilan kimyasal silahlari Curchill nasil savundu? Direnis neden Islamci örgütlerin önderliginde gelisiyor? Bu savasin gidisi nereye dogru? Ortadogu da ilk kez nükleer silahlari ABD ne zaman, hangi ülkeye yerlestirdi? Haluk Gerger, bu kitabinda, bunun gibi onlarca sorunun yanitini gizli belgelerle açikliyor.
Ortadogu, neden son altmis yildir ABD’nin saldirilarina hedef oluyor? Ortadogu’da devlet sinirlari neden cetvelle çizilmis gibi düzgün? Bölge, neden kanli savaslarla, etnik çatismalarla aniliyor? Haluk Gerger, bu sorulardan yola çikarak, Osmanli sonrasindan günümüze modern Ortadogu tarihinin çok boyutlu, bütüncül bir analizini sunuyor. Kitapta yüzyillik tarih kesiti derinlikle inceleniyor, olgular bilimin, teorinin imbiginden geçirilerek sonuçlar çikariliyor; sosyoekonomik ve sistemik temeller üzerinden hayatin bütün boyutlari dikkate alinarak kavranmaya çalisiliyor. Haluk Gerger’in titiz bir arastirmacilik örnegini sergileyerek, ABD arsivlerindeki çogu hiçbir yerde yayinlanmamis on binlerce sayfa belgeyi inceleyerek hazirladigi kitap, Türkiye’de hiç bilinmeyen, yanlis bilinen veya gizlenmis Ortadogu gerçeklerini açiga çikariyor. Kitapta, Nasirdan BAAS’a, Filistin’den komünizme, direnislere objektif tutulurken, ABD ve Türkiye’nin bölgeye yönelik politikalari da bilinmeyen yönleriyle sergileniyor.
EMPERYALIST SALDIRI-MILLICI (ULUSALCI) DIRENIS
 
Emperyalist devletlerin 1939 yillarinda baslattiklari ikinci büyük paylasim savasi, dünya insanlik tarihinin görmedigi büyük felaketlerin yasanmasina sebebiyet verdi. Gökyüzü yarilmis yeryüzü atesle kavrulmustu. Bu savasin en masum tarafi gibi görünen Sovyetler birliginde 27 milyon insan hayatini kaybetmisti. Fasizmin doruklarda yasandigi ve ortaligi kasip kavurdugu dünya milyonlarca insanin kiyimina taniklik etmisti. Ikinci dünya savasindan sonra insanligin gördügü bu dramatik serüvenle birlikte yeryüzündeki devletlerin siyaset arenasindaki pozisyonundaki degismeler de söyleydi;
AMERIKA BIRLESIK DEVLETLERI
Amerika birlesik devletleri bu savastan sonra kapitalist düzenin tartismasiz en büyük lideri olmustu. Öyle birlesik devletler büyük ve kanitlanmis gücünün verdigi özgüvenle kendi dünya düzenini kurmaya çalisan bir güç degildi sadece. O ayni zamanda çesitli zaaflarin ve korkularin da korkularin da kurbanidir Israil devletinde oldugu gibi.
Amerikan kapitalizmi iki dünya savasi öncesinde de büyük bunalimlar içerisinde kivranmisti. Ancak bu bunalimlardan savaslarin yarattigi çok yönlü konjonktürün etkileriyle kurtulabilmisti. Savas sanayisinin ve askere almanin, istihdamdan durgunluga çok yönlü yararli etkileri de olabilmekteydi. Savas harcamalarinin ve savasan emperyalist devletlere verilen kredilerin, silah satislarinin da sermaye fazlasinin emilmesinden ekonominin canlanmasina uzanan olumlu sonuçlari olmustu. Ayrica savas halinin de yansittigi iç disiplinin ve milliyetçi dalganin emekçiler üzerindeki etkilerine bir dizi etmenin karsilikli etkilesim içinde sistemin yeniden yapilanmasina katkida bulundugu bir gerçektir.
ORTADOGU
Büyük savas sonrasinda Ortadogu’da esas olarak Arap dünyasi bölge haritasinin belirlenmesinde belirleyici rol oynamaya adaydi. Bölgenin kalbindeyse misir, Suriye ve irak ön plana çikiyor.
Araplar birkaç yüzyil süren Osmanli hâkimiyetin den sonra, 19. Yüzyilin ortalarina dogru batili sömürgecilerin tahakkümüyle de tanismaya basladi. Cezayir Tunus ve misir gibi ülkeler 1800’lü yillarin ilk yarisinda Fransa ve Ingiltere’nin egemenligi altina girmeye basladilar. Birinci dünya savasi emperyalist ülkelerin dünya üzerindeki topraklari kendi aralarinda yeniden paylasmasi mücadelesiyken, Araplar arasinda yabanci boyundurugundan kurtulma umudunu yeniden yesertmisti.
ARAP DÜNYASI
Arap dünyasi da savastan sonra kendi açilarindan ve bu savastan çikardigi aci deneyimlerinden hareketle, geciktirdigi hayallerinin, ulusal özlemlerinin ve yüzyillarin yarattigi aci tahakküm, geri kalmislik, feodal zincirlerin ve yoksullugun acilarinin çok boyutlu etkileriyle ayakta kalma mücadelesi veriyordu.
Ne var ki bütün bu yeni umutlari karartan bir baska gelisme Araplar tarafindan yasanmak zorunda kalindi. Arap dünyasi 1948 yilinda, Araplarin bir askeri hizmetinin de eslik ettigi Filistin’in birlesmis milletler karariyla bölünmesi ve Israil’in bu topraklarda kurulmasi, Arap cografyasina ve yüregine ölümcül bir hançer gibi saplandi.
Ulusal duygularin zaman içinde kaynaya kaynaya yogunlasip doruga ulastigi, milli özlem ve beklentilerin toplumu sarip sarmaladigi bir anda ortaya çikan bu durum milyonlarca Filistinli Arap’in yerinden yurtlarindan edilerek sefalete sürüklenmesine sebebiyet vermisti.
IRAN
Ortadogu’da durum böyleyken bölgenin asi çocugu Iran’da patlamak üzereydi. Ingiltere’nin tahakkümü altinda sefil bir hayat süren, ekonomisinin can damari olan petrolüne Ingilizler tarafindan el konulan Iran'da da halk ayaktaydi. Ingiliz petrol sirketlerinden AIOC uzun yillar Iran’a petrol gelirlerinden sadece %16’lik bir pay ödemisti. Uzun ugraslardan sonra, 1940’li yillarin sonlarinda, sirketin Iran’a verdigi kar payi, Ingiliz devletine verdigi vergilerden daha azdi.
TÜRKIYE
Bu cografyada ayrik konumda diyebilecegimiz tek ülkeyse Türkiye idi. Cumhuriyetin ilanindan sonra ruhi sekillenmesi itibariyla ve toplumsal belleginin parçalanmasiyla Ortadogu’dan kopmus, ona yabancilasmis ve hatta tabiri caizse düsmanlasmisti. Gerçi siginmaya çalistigi bati da onu Ortadogu’nun ayrilmaz bir parçasi olarak kabul ediyordu.
Ne var ki sözün kendisinde bittigi emperyalist devletlerin verdigi görevler, biçtikleri misyonlar oldu. Ülkenin yöneticileri de verilen bu görevleri yerine getirmeye kararliydilar. Bilgi birikimi bakimindan zayif görünen burjuvazi, ikinci dünya savasindan sonra politik iktidari da, devlet yönetimini kendisi adina üstlenmis bürokrasiden kendi ellerine almis ve bir dis hamiye de ihtiyaç duymaktaydi. Bu siginilacak koruyucuyu da soguk savas dönemlerinde kendisine tetikçi arayan ABD’de bulmustu.
SOGUK SAVAS SALDIRISINDA ORTADOGU
Amerika birlesik devletleri ikinci dünya savasi sonrasinda dis politikasini iki devrim sürecine saldiri üstüne kurmustu.
Iki devrim süreci ve bunlardan duyulan korku, kuskusuz ayni stratejinin iç içe geçmis benzer hedeflerinin de ortak unsuru olmasi münasebetiyle birbirlerine siki sikiya bagliydi. Bagimsiz özlemi çeken ülkelere yönelik saldirida, uluslararasi sermayenin buralara girmesi, bagimli ülkelere dönüstürülüp yeniden sömürgelestirilmeleri ve böylece de Sovyetlere karsi tetikçi olarak kullanilmalari söz konusuydu.
Ortadogu, bu iki devrim sürecini bogma saldirisinda stratejik öneme sahipti. Jeostratejik konumuyla Sovyetler birligine karsi bir saldiri alani olabilecekken, içinde yer aldigi Asya ve Afrika’daki “milli devrimler” sürecinin denetimi açisindan da kendisi bir hedefti.
Ortadogu, Avrupa’nin yeniden insa edilmesi sürecinde petrolü sayesinde söz sahibi olacak, Sovyetler birliginin Avrupa’dan Asyaya kusatma zincirinin baglanti halkasi olacak ve sosyalist blokun tecridine katkida bulunacak.
ULUSALCILARIN YENILGISI. EMPERYALIST SALDIRIDA IKINCI EVRE: KUSATMA VE ÇÜRÜME
Amerika birlesik devletlerinde yeni bir gelismenin filizleri açiyordu. Devlet yöneticileri Arap ulusalciliginin “sol” versiyonunu tam yenilgiye ugratamamisti ama simdi onun çürümeye gitmekte oldugunun da farkindaydi. Birlesik devletlerdeki bu egilim Eisenhower yönetiminin son dönemlerinde ortaya çikti. Kennedy-Johnson yönetimleriyle de süreci devam ettirdi. Zamanla olgunlasti ve stratejik bir bakis açisi olarak zihinlerde yer edindi. Ve sonunda Vietnam savasinin büyüdügü, Sovyetlerin askeri ve politik atilimlarinin gelistigi, içerideki bunalimin agirlastigi kosullarda gerileyen birlesik devletler gücünün vazgeçilmez bir unsuru haline geldi.
ADIM ADIM ISGAL VE YENIDEN DIRENIS
Amerikan devlet baskani Donald Reagan, 1989 yili basinda görevini, yardimcisi eski CIA baskani George Bush’a devrettiginde Ortadogu resmen cadi kazani gibi kayniyordu. 1987 yili içerisinde Filistin’in küçük generallerinin atesledigi intifada, Siyonist saldirilara karsi yeni bir isyanin baslangicini olusturabilecek nitelikteydi.
Ortadogu’da iskambil kâgitlarindan yapilmis kulelere benzeyen sol milliyetçi kaleler böylece birer birer yikilmaya basladi. Artik bütün rejimler sadece zora dayali olarak ayakta kalabiliyordu. Halklarin üzerine ölü topragi serpilmis gibiydi ancak bu ölü topraginin altinda kanlari kipir kipir akan bir halk vardi.
VE YENIDEN ISYANLAR DALGASI
 
Sonunda is yine olacagina vardi ve direnis isyana dönüstü. Dayatilmis umursamazliktan, yoksulluk ve yoksunluktan, yikilan yasamlardan insanlarin ölüme siginmasi yeni bir durum degil. Nitekim Tunus’la baslayan isyan dalgasi bölgedeki diger kentlere de siçradi.
ABD-ORTADOGU-TÜRKIYE
HALUK GERGER
Yordam Kitap Yayinevi
2012 

Benzer Kitaplar