YESIL

YESIL

Fevzi BOZKURT
Biyografi


Oglu Murat Yildirim’in Kaleminden
Röportaj: Cemalettin EMEÇ
 
Kitapta, Mahmut Yildirim'in ogluna göre kim oldugu, nasil bir istihbaratçi oldugu, taktiksel özellikleri, terörle mücadele döneminde daglarda neler yasadigi, karsilastigi zorluklari, teröristlerle mücadele yöntemleri ailesi ile nasil bir iliski içinde oldugu anlatilmaktadir. Yildirim, kitapta babasini devleti için gözünü karartmis, devletine çok seven bir savasçi olarak tanitiyor. Kitabin yazari Murat Yildirim 17 yasinda iken babasinin devlet için görev yaptigini ögrenmistir. Kitapta yer alan bu kadar bilgiyi sadece babasindan duymus olmasinin da çok zor görünmesinden dolayi bazi çevreler bu kitabi oglunun yazdigina süpheli bakmaktadirlar.
 
Kitabin kapagindaki fotografta Mahmut Yildirim, Abdullah Öcalan'a suikast düzenlemek üzere Suriye'ye gönderildiginde, Caber Kalesi'ni ziyaret ettigi ve Türk bayraginin önünde fotograf çektirdigi görünmektedir.
 
Mahmut Yildirim (Yesil) hakkinda onlarca kitap yazilmis ve zihinlerde bir çok yargi olusmus ya da olusturulmustur. Oglu verdigi röportajla babasi hakkinda yalin gerçekleri ortaya çikarmaya çalismistir. Fakat diger taraftan, kitabi okurken dönemin sartlarini göz önünde bulundurmak ve o zamani düsünerek degerlendirmelere yapmak önemlidir ilkesinin sergilenmeye çalisilmasi dikkat çekmektedir. Bu tutum genelde o dönemde yapilan olaylari savunma amaciyla kullanilmaktadir.
 
Murat YILDIRIM,  kitabi yazmasinda etkili olan diger bir sebebin de kitap yazilana kadar Yesil hakkinda aile fertlerinden kimsenin daha önce konusmamasi oldugundan bahsetmektedir. Oglu, Mahmut Yildirim'in adini kullanarak her hangi bir yerde isim yapmak isteyenlerin, birilerini tehdit edenlerin sahtekâr oldugunu, bu nüfuzu aile fertlerinin olarak kendilerinin asla kullanmadigini öne sürmektedir.
 
Örnegin, oglunun ifadeleri ile Kimileri Yesilin arkadasi oldugunu söyleyerek, ya da bazilari Yesil'le birlikte oldugunu ifade edip baska insanlari tehdit etmektedir. Kendilerini derin devletin ve Mahmut Yildirim’in adami gibi tanitan bir çetenin; isadamlarindan bürokratlara kadar birçok kisiyi tehdit ettigi ve is almaya çalistigi kitapta belirtilmistir.
 
Kitapta "derin devlet" diye tanimlanan yapinin eger, devletin içerisinde çetelesmis ve devlet nüfuzu kullanilarak bu gücü kendi çikarlari dogrultusunda kullanan bir grubu ifade ediyorsa, bunun milleti kandirmak oldugu öne çikarilmaktadir.
 
Ogluna göre (YESIL) Mahmut Yildirim, devleti adina gizli görevlere katilmis, devlet tarafindan gizli operasyonlar amaciyla yurtdisina gönderilmis, bu operasyonlarin çogunda, yetkililer tarafindan yakalandiginda kimseyi tanimadigi” sözü verdirilen ve buna razi olmus bir istihbaratçi ve savasçidir.
 
Kitapta, Mahmut Yildirim’in nasil bir süreçten geçerek Yesile dönüstügü, Ahmet Cem Ersever’in kim oldugu, Susurluk kazasinin gerçekte nelerin sonucunda gerçeklestigi, Suriye’de Abdullah Öcalan’a yönelik düzenlenen operasyonun en gizli detaylarini ve bunlarin kimler tarafindan bilindigini, bir dönemde Kürt isadamlarinin nasil infaz edildigi, Hizbullah PKK ve devlet üçgenin ne boyutlarda oldugu ve herkesin merak ettigi meshur soru olan Yesil hayatta olup olmadigi röportaj havasinda anlatilmaktadir.
 
Kitaba göre,
Murat Yildirim, babasinin 1974 yilinda Kibris Baris Harekati'na katildigi dönemde 'devlet için çalis' teklifi aldigini belirterek, askerlik sonrasi MIT'te göreve basladigini anlatmaktadir. Oglu, Yesil'in MIT ile iliskisi 1989 Mayis'inda koptugundan bahsetmektedir. Kendi basina hareket etmeye baslamasi, zor kontrol edilen bir eleman olmasi ve güvenlik güçleri arasinda problemlere neden oldugundan MIT Yesille iliskisini kesmistir. Bunun üzerine Jandarmanin Mahmut YILDIRIM’i sahiplendigi yönünde bilgiler kitapta yer almaktadir.
 
Mahmut Yildirim’i salt bir "tetikçi" tabiri ile tanimlamak dogru degildir.  Taktiksel anlayisi, operasyonlardaki stratejik bakis açisi önem arz etmektedir. Kendi sözleri, "PKK'nin hiçbir tehdidinden korkmuyorum. Fakat tek korktugum sey, bu örgütün gün gelip dini kullanmaya kalkmasidir!" cümlesi onun sadece bir operasyon görevlisi olmadigini göstermektedir.
 
Yesil, 1994 yilinda Güney Doguda desifre olmasi ve bazi medya organlarinda adinin birçok faili meçhul ve yasadisi olaylara karistirilmasi üzerine Jandarma tarafindan ailesi ile birlikte Ankara'ya yollanmistir.
Kitapta oglu, babasinin Kürtçe TV’nin olmasi gerektigi düsüncesinden, Kürt vatandaslara bu medya araciligi ile ulasilmasi gerektigi yönündeki sözlerinden bahsedilmektedir. Buradan anlasilacagi üzere, kitapta okuyuculara algi olarak verilmek istenen Yesil sadece operasyonel görevlerde kullanilan bir sahis degil stratejik fikirler üreten bir istihbaratçidir düsüncesi bir kere daha karsimiza çikmaktadir.
 
Ayrica kitapta, Abdullah Öcalan'i Suriye'de öldürmek için yapilan basarisiz operasyon da yer almaktadir. Murat Yildirim, devletin yurt disinda yaptigi, en büyük operasyon olan Mercedes Operasyonu'nu babasina teslim edilmis olmasini dile getirerek bir kez daha Yesili övmektedir. Yesil'e göre 80 milyon dolarlik operasyonun basarisiz olmasina Cem Ersever'in bir kadina âsik olmasi neden olmaktadir. Oglu Yildirim’in olayi anlattigi sekliyle; babasi Nevval Boz adli kadini Cem Ersever'in istegi üzerine onun ekibine verdigi, sonrasinda Erseverin Boz'a gönlünü kaptirdigi, bu nedenle gün geçtikçe de Ersever'in PKK ile mücadelede görüslerinin degistigi ve sonuç olarak operasyonun basarisizlikla neticelendigi kitapta yer almaktadir.
 
Yildirim, babasinin MIT eski Kontrterör Baskani Mehmet Eymür'le iliskisine de yer vermektedir.  Babasinin Eymür'e büyük saygi duydugunu belirterek Onun yaptigi islerin içinde olmaktan çok memnun oldugundan bahsetmektedir. Ona 'baba' diye hitap ettiginden, Eymür’ün de babasina çok güvendigine kitapta yer vermektedir.
 
Ayrica Yildirim, babasi tarafindan öldürüldügü ileri sürülen MIT'çi Tarik Ümit'in Susurluk ekibi tarafindan ortadan kaldirildigini ileri sürmektedir. Susurluk kazasinda ölen Abdullah Çatli’ya da kitapta yer verilmektedir. Ogluna göre Yesil'in, Çatli ile ilgili görüsleri; onunla birlikte ülkücü camiada reisligin ayaga düstügü, Çatli ile yüz yüze bir iki defa görüstügü, birbirlerine isinamadiklari, birbirlerini farkli insanlar olarak gördükleri, Çatli’nin kendisi için menfaat temin edebilecegi herkesle isbirligi yapabilecegi, Türkes’in Çatli’yi camiadan kovdugu ve hayatta en korktugu adamin Türkes oldugu seklindedir.
 
Murat Yildirim, babasina ait oldugu ileri sürülen Izmir Ödemis'te bulunan cesetten alinan DNA'nin babasininkiyle uyusmadigindan bahsetmektedir. Babasinin ölüp ölmedigi hakkinda bilgisi olmadigini anlatan Yildirim, yasiyor ve gelmemesi gerekiyorsa yasadigi yerde hayatini devam ettirecegi ve gelmeyecegi seklinde ifadeler kitapta yer almaktadir.

Benzer Kitaplar