VASATIN IKTIDARINDA YER KAPMA TÜYOLARI  ---    DR. DILEK SALIHOGLU

VASATIN IKTIDARINDA YER KAPMA TÜYOLARI --- DR. DILEK SALIHOGLU

Fevzi BOZKURT
Politika


Immanuel Kant "Aydinlanma, insanin aklini bir baskasinin kilavuzlugu olmadan kullanamamasi durumundan kurtulmasidir." diyerek düsüncenin özgürlügünün önemine dikkat çekmistir.
 
Toplumun düsünce ve yasam tarzina sözlük bilgisi olarak kültür adi verilebilir. Toplumlarin kimliksel yapisinin bütünüdür. Dünya geneline bakildiginda kültürel farkliliklar göze çarpmaktadir ve bunuda dogu ve bati kültürü olarak siniflandirabiliriz. Bati Kültürüne baktigimizda akla dayali oldugu, akilcilik olarak nitelendirildigi ve aklin bilgi ile beslendigi görülmektedir. Eski çaglardan beri bilgiyi biriktirmeye baslayan batinin önündeki engel olarak görülen dini Rönesans’la ortadan kaldirmayi amaçlamistir. Dogu kültürü ise bilginin yillardir degeri ve önemini anlayamadigindan batinin gerisinden süre gelmektedir. Dogu kültürü ile Bati kültürü arasindaki en önemli farklardan biri dogunun dine, gelenek ve göreneklere dayali iken bati kültürünün ise akla ve arastirmaya, sorgulamaya dayandigi söylenebilir.
 
Ahlak kavrami açisindan bakildiginda ise dogu ve bati kültürünün farkli degerlendirmelerde bulunduklari görülmektedir. Evrensel ahlakin bütün insanligin ortak degeri olan dogrulari ve yanlislari kapsadigi söylenebilir. Dogru bir toplumsal bilinci yani toplumsal ahlaki yaratmanin sarti dogru yapani ödüllendirmek, yanlis yapani ise toplum vicdanini rahatlatacak bir cezaya çarptirmaktir. Ancak doguda bunu söylemenin mümkün olmadigi çünkü yönetici sinifinin adaleti kendi isteklerine göre ayarladigi anlasilmaktadir. Böyle bir toplumda da bir kisim insanlarin her türlü ahlaksizligi yaparak bir de üste çikarak kendilerini hakli göstermelerinin kaçinilmaz oldugu ve normallestigi anlasilmaktadir.
 
Adaletin toplum içinde bir uyum halinde huzurlu bir sekilde insanlarin yasamlarini sürdürebilmesinin sigortasi oldugu söylenebilir, hele ki bireyselligin sinirlarinin her gün arttigi batida bunu söyleyebiliriz. Adalet açisindan bakildiginda dogu ve bati arasindaki farklardan birisinin tam bagimsiz yargi ve adil yargilanma hakkinin doguda yönetici sinifi ve bürokrasisinin haklarinin gözetilerek kullanildigidir. Gerçekte bagimsiz olmasi gereken ancak sözde bagimsiz olan yarginin yetkilerini güçlü olandan tarafa kullanirken iktidar olan yönetime bulasmadan onlara karsi uyum içinde faaliyette bulunurken yitirdigi manevi degerler, maddi olarak kendilerine iktidar tarafindan aktarilir. Böyle bir toplumda ise iktidarin istek ve buyruklarina göre hareket den bu türlü bir yargi ile gerçek adaletten bahsetmenin mümkün olmadigi bir gerçek olarak gözükmektedir.
 
Bireycilik açisindan bakildiginda batida bireyciligin öne çiktigi bireyin daha çok korundugu ve güvenlik altina alindigi degisik sistemlerin gelistirildigi görülmüstür. Batida Rönesans’la beraber gelismeye baslayan bireyselligin birey odakli sistemler sayesinde günümüzde giderek saglamlastigi ve batili topluma birden fazla olumlu katkilarinin yani sira yalnizligi ve bunun beraberinde tatminsizlik gibi kötü olabilecek olumsuz yanlarinin da ortaya çiktigi gerçektir. Bireycilik beraberinde bir gereklilik olarak insan haklari ve demokrasiyi ortaya koyar. Dogu kültüründe bakildiginda ise bireysellik yerine gruplar ve cemaatler gibi insanlarin ortak hareket ettigi sistemler yer alir. Yönetim sekli ne olursa olsun otorite bütün yönleriyle hâkim bulunmaktadir. Devlet kendi varligini, yasamini devam ettirmek için kendi görüsünden bireyler yetistirmek amaci gütmektedir ve bu yetistirdigi bireylerin özellikleri ise itaatkâr, sorgulamayan, güce karsi boyun egen tipler olarak söylemek mümkündür. Batinin tam tersine bireyin devlet için var oldugu hâkimdir. Aile kavrami önemli olmakla birlikte güçlü ve akrabalari da içine alacak sekilde genis bir yelpazede bir topluluk olusturur. Bu topluluklarinda hep beraber hareket etmesiyle gruplar ve cemaatler olusmaktadir. Böyle topluluklarda da ben yerine biz olarak hareket edilir, ayrica yasamin gayesi din kurallari çerçevesinde dogmalarla yasamak ve geçmisi günümüze tasimaktir. Yöneticilerin böyle bir düzende insanlari bir düzene sokmak için kisilerin özel hayatlarina karismalarinda sakinca görmedikleri söylenebilir. Din ahlaki yapisi itibari ile degil, sadece ibadet açisindan ele alindigindan, bu kurallara uymada diger insanlarla yarisanlar ahlaksizlik mevzuunda vicdan muhasebelerini bile sorgulamada gereksiz görürler. Bati da ise basarinin önemi üzerinde duran bir ahlaki anlayistan bahsetmek mümkün olabilir. Insanlarin ortak düsüncesi çok kazanmak ve saygi duyulan biri olmanin yolunun basarili olmaktan geçtigidir. Çalisma anlayisi konusunda ve çalismanin önemi ve sonuçlari hakkinda da dogu ve bati kültürleri arasindaki birçok farktan bahsedilebilir.
 
Birikimsiz düsünceye sahip, eksik bilgilerle yanlis yargilara varan, sorgusuz ir sekilde kendi dar açisindan dünyaya bakan insanlarin çok önem arz eden konularda bile yönlendirildikleri anlasilmakta olup iktidar olanlari bulunduklari yerlere ulastiranlarin bu kitleye sahip olduklari degerlendirilmektedir. Bu sebepledir ki vasatin iktidarinin ara sira kesintiye ugrasa da bitmeyeceginin bir gerçek oldugu belirtilmektedir. Bu iktidari olusturan vasat kitlenin toplumun her kesiminin bireylerinden olustugu görülmektedir. Güç odakli bir süreçte ahlaki degerlerin önemini yitirdigi bir platformda vasat iktidarinin kendine biat edecek vasat insanlarin sayisini arttirmanin basari olarak görülebilecegi belirtilmektedir. Vasat iktidarin insanlari çesitli zayif yönleriyle kandirip kendi bünyesi içerisine çektigi ve bundan ancak özü saglam seçkin insanlarin kurtulabileceginin alti çizilmektedir. Vasatin iktidarinda yer bulabilmenin en önemli geregi bu kültürü tüm yönleriyle özümsemekten geçtigidir. Vasat kültürde yetisen insan profili iktidarda olabilmek için bazi vasat iktidarinin sahip oldugu özelliklere haiz olmak zorundadir.
 
Vasatin iktidarinda yer kapmanin aslinda hiç de zor olmadigi, yalnizca vasat olmanin, iktidardan biri gibiymis görünüyor ve onlara benzemenin yeterli oldugu anlatilmaktadir, ayrica asagidaki basliklar altinda siralanmistir.
 
Vasatin iktidarinda yer kapma tüyolari su basliklar altinda siralanmistir; 
 
Bagnazlik, 
 
Ilkellik, 
Kurnazlik, 
Yalakalik, 
Açgözlülük, 
Utanmazlik, 
Ikiyüzlülük, 
Acimasizlik ve 
Kendini Begenmisliktir.
 
Bagnazlik, cehaletin hâkim oldugu ortamda yetisen insanlarin bir düsünceye, yasam tarzina, sorgulamadan körü körüne baglanmasi, dogru veya yanlisligina bakilmaksizin bir fikrin savunmasini yapmak olarak nitelendirilebilir. Bagnazligin özellikleri olarak ögrenilmesi veya sonradan edinilmesi, korkunun hakim oldugu bir kültürden beslendigi, bagimsiz yarginin degil önyarginin önemli oldugu ve bunlarin vasat iktidarda olusturdugu sonuçlar açiklanmaktadir.
 
Ilkellik olarak anlatilmak istenen ise sanayi olarak ilerlemis, teknolojik yeterlilige sahip toplum yapisi içinde yasayan, gerekli egitimi almis ancak buna ragmen ilkel kalmis insan profili belirtilmistir. Ilkel insanlar kisitli bir düsünce yapisina sahip olduklari için mantikli düsünce yerine duygusal düsündükleri için olaylar karsisinda dogru algi ve sonucu tahmin etme yetenekleri olmadigi için tepkileri ani ve duygusal oldugu anlatilmaktadir. Ilkel olarak nitelendirilebilecek insanlar yeterli bilgi ve fikre sahip olmadiklarindan kolay yönlendirilebildigi ve ayni zamanda cahil olarak belirtilen bu insanlarin dogru seçim yapamadigindan dolayi vasatin iktidari tarafindan kullanildigi anlasilmaktadir.
 
Kurnazlik insanlari kandirip amacina ulasma seklinde veya yanlisi dogruymus gibi gösterip amaç dogrultusunda çikar saglama denilebilir. Vasat kültür toplumlarinda birbirini kandirma devletin bireyleri kandirmasiyla baslayip insanlarin birbirini kandirmasiyla devam eder ve bunun sonucunda güven duygusu zayiflar. Bu tür insanlari da kurnazlik yaparak kullanmak ve kandirmak kolay hale gelir. Iktidar açisindan bakildiginda vasatlar kurnazligi yasal yollarla fakat etik olmayan yöntemlerle kendilerine ve kendilerini destekleyen yancilarina da çikar saglarlar.
 
Yalakalik açisindan bakilacak olursa bati kültüründe krallarin soytarilari, krallarini hem eglendirdigi hem de uygun bir dille elestirdigi ancak bizde soytarinin karsiligi olan dalkavuklarin padisahin yaninda bulundugu, onlari eglendirdigi ancak elestiremedigi ve görevlerinin sadece yalakalik oldugu anlatilmakta ve yalakaligin kültürünün eskilere dayandigi belirtilmektedir. Vasat kültürde de gücü elinde bulunduran iktidarin yalakaligini yapanlarinin çok olacagi ve egolarini yok ederek iktidar gibi güce kavusuncaya kadar yalakalik yapmaya devam edecekleridir.
 
Utanmazlik etik ve ahlaki degerlerin öneminin kalmadigi, vicdan mekanizmasinin islemediginin bir göstergesidir. Utanma duygusunun olmadigi bir toplumda ayni sekilde utanmazligi en iyi yakisir sekilde kullanan vasatin iktidar sahipleri oldugudur.
 
Kendini oldugundan baska gösteren, duruma ve kisilere göre hareket eden anlamina gelen ikiyüzlülügün vasat iktidarinda yer alabilmek için önemli bir karakteristik özellik oldugu söylenebilir ve ayni sekilde acimasizlik ve kendini begenmislik gibi kavramlarin da vasat iktidarda yer bulma açisindan önemi arz edilmektedir.
 
Degisimin vazgeçilmez oldugu günümüzde bunu dogru yönetebilmenin sonucu gelisimin oldugudur. Degisime karsi gelenler gelismeye karsi kendilerine siper alan bagnazlardir, bazilari ise korkularindan ötürü degisimi kabul ederler, bazi uyaniklar ise gelisim ve degisime karsi hareket etmelerine ragmen özel hayatlarinda kendi isteklerini yasarken ikiyüzlülügün en güzel örnegini sergilerler.
VASATIN IKTIDARINDA YER KAPMA TÜYOLARI
DR. DILEK SALIHOGLU
IKINCI ADAM YAYINLARI
2012
 

Benzer Kitaplar