BIRINCI
KISIM /RASIM
OZAN KÜTAHYALI
[caption id="attachment_2884" align="alignleft" width="186"] 100 CHARACTERS[/caption]
Ak Partinin Iktidara gelisiyle Türkiye’de
düzelme ve iyilesmeler oldu ama; bunlarla yetinmemeli, yaptigi islerin
kapsamini genisleterek en üst seviyeye getirmek için çalismalarina ara vermeden
devam ettigi sürece bu iyilesmelerin devami da gelecektir. Ak Parti öncesinde
ülkenin hem siyasi yönden hem de ekonomik olarak ülkenin refah düzeyi yönünden
durumunun iyi olmadigi herkesçe biliniyor. Ak parti sonrasi ise bütün bu
yönlerden düzelmelerle birlikte askerin dokunulamaz bir zirhla kapli gibi
insanlarin gözünde büyüttügü kadar olmadigini, eskiden askerler hakkinda
birakin yorum yapmayi bahsetmek bile suç sayilirken günümüzde ise onlarin
yargilanmasi suana kadar yapilmamis ve azimsanmayacak büyük bir ilktir. Onunla
beraber eskiden iskence ve idamlarin insanlara gözdagi niteliginde meydanlarda
ki idam sehpalarinin, bir sagdan bir soldan zihniyetinin derin yaralari
hatirlandikça insanin tüylerini ürperten insanlik disi rejimin degistirilmesi
Türk milleti açisindan büyük bir milattir.
Daha önceden sistemin ezdigi dindar
kesimin bu gün ise bu gün ise ak parti ile birlikte dindarlarin egemenligi hakim
oldu. Bu degisimle beraber Adnan MENDERES ve Turgut ÖZAL’I istemeyerek de olsa
sindiren anlayis ak partiye daha ilk günden itibaren her koldan saldirdi. Bunun
örnekleri 2002 de askerlerin basbakan Abdullah GÜLÜ azarlamaya kalkmalari,
2003’te darbe toplantisi yapmalari sadece bizim bildiklerimiz.
Amaçlari Ak
Partiyi devirerek yönetimi ele geçirmek bunlari yaparken de dogrudan degil de
dolayli olarak yani ülkeyi kaos ortamina sürükleyerek, terör olaylarini artirarak
yapmaktir. Sebebi ise halka Ak partinin ülkeyi uçuruma sürükledigi imajini
vererek zaruri bir durumun dogdugunu yönetime el koymak zorunda kaldiklarin
için yapacaklarini benimsetmekti. Tarihte de bunun birçok örnegi var. Fakat
bunlar o sartlar olusup yönetime el koyduklarinda ülkeyi nasil yöneteceklerini
kimi nereye atayacaklarini bilmeyerek çok komik durumlara düstüler. Buna ragmen
bu zihniyet ak parti gibi halkin büyük bir çogunlugunun destegini alarak
seçilmis olan Ak Partiyi nasil deviririz hesaplari yaptilar.
Tarihte 28
Subat’ta halk istemedigi halde kötü emellerini gerçeklestiren anlayis daha
sonra halki tamamen yildirarak 12 Eylül sürecinde denize düsen yilana sarilir
misali halk artik asker gelsin dedi.
Yine 27 Mayis döneminde Adnan MENDERES’IN
Sovyetlerle ittifak arayisina mecbur birakilmasi askere ilaç gibi geldi. Çünkü
MENDERES ‘in ABD ve Ingiltere’yle iyi iliskileri devam etseydi askerin yapacagi
darbe basarili olmayacakti. Bundan dolayi hükümetlerin yanlis manevralardan
kaçinmalari, kendilerinin uzun soluklu iktidarda kalmalarina ve halkin
kendilerine olan güvenini tazelemelerine imkan verecektir. Günümüze kadar bunu
yapan tek parti ak partidir. Ak partinin istikrarli bir sekilde ilerleyisi
yaptigi icraatlarla ilgilidir. Bugün issizlik gibi önemli bir sorunun büyük
oranda azalmasi sadece ak parti döneminde gerçeklesmistir. Tabi ki bu yeterli
degildir. Zaten ak parti bunun yeterli olmadigini bilerek issizligi tamamen
ortadan kaldirma gayreti içindedir. Ak parti iktidarinin ilk yillarinda Türkiye’nin
dis ekonomideki yeri yok denecek kadar azdi. Simdi ise tam tersi oldu.
Bunda
devlet bankalarinin özellestirilmesinin payi büyüktür. Keske bu özellestirmeler
daha önce olsaydi. Simdi hem ekonominin rahatlamasi açisindan hem de
yandaslarina yediriyorlar gibi saçma sapan tartismalari biter. Böylece
bazilarinin Fetullah’çilar devleti ele geçirdi diyerek halki yanlis
yönlendirmeleri kendilerinden biter. Çünkü tartisacaklari baska konu kalmiyor.
Bugüne kadar hep devletin parasini yediler, yedirdiler gibi zirvaliklarin çogu
kurumun özellesmesiyle birlikte tamamen kaybolacagi kesindir.
Türkiye’de halkin
büyük çogunlugunun dindar olmasi ve bu dindar kesimin eski rejimler zamaninda
hep ezilen taraf olmasi, yasam tarzlarina yapilan müdahaleler, esleri kapali diye
ordudan atilanlar gibi daha nice örnekleri olan bu bozuk zihniyetin derin
izlerini daha üzerinden atamamisken Ak parti iktidarini elbette büyük bir zafer
olarak gördüler. Bugün Ak parti ve Fetullah Gülen grubu ileriki dönemlerde Türkiye’nin
iyi yerlere gelebilmesi için biri siyasi digeri sosyal ve manevi yönden büyük
çaba sarf etmislerdir. Ak parti bütün ugraslarinda da daima ilimli bir siyaset
izleyerek dünya ülkelerine örnek teskil etmistir.
Fetullah Gülen tüm insanliga ders
verecek sekilde “Ben Israil de ölen her çocuk için de üzülürüm.” demesi
Islam’in dünya görüsünü özetler.
Türkiye’nin dis siyasette de basarili
olmasi askerin istedigi sekilde sözde batiyi karsisina alarak degil de batiyla
iyi iliskiler sergilemeye gayret etmislerdir. Eger’ki hükümet tam tersini yapip
Avrupa Birligi ve Yahudi lobisiyle ters
düsseydi bu hem ulusalci geçinenlerin hem de askerin isine gelecekti. Içerde halki “bunlar batiyla
isbirligi yapiyor, ülke disaridan
yönetiliyor” diyerek halki örgütlemeleri disari da ise Amerika ve Israille iyi iliskilerini
sürdürüp iktidarla ters düsmeleri için elinden her seyi yapiyorlar.
Basbakan’in Yahudilerin ulusal
güvenlik enstitüsünden ödül almasi hem Yahudi düsmanligi diye gelebilecek
elestirilere set çekmis hem de bizdeki darbecilere firsat vermemis oldu.
Türkiye bir taraftan Avrupa birligi standartlari için gayret gösterirken diger
yandan komsu ülkeler ve dünyanin degisik yerlerinde meydana gelen sorunlara
kayitsiz kalmamistir. Bunda Davutoglu’nun çok büyük katkisi vardir. Bugün dünya
disisleri bakanlarinin içinde hemen hemen herkesle diplomatik alanda konusabilen
Davutoglu için dis basin “Herkesle Konusabilen Adam” gibi övgü dolu mansetler
atmistir.
Türkiye bütün dünya ile baglarini
koparmadan Ortadogu olsun, Afrika ülkeleri olsun bir çok ülkeye Batiyla
baglanti görevi üslenmektedir. Mesela
dogu Timor ve Endonezya’da sirf Endonezya Müslüman diye Dogu Timora yapilanlara sessiz kalmayarak Orta
doguda çok etkin bir konuma sahiptir.
Bütün bunlari demokrasi çerçevesinde yapmistir.
Insan haklarini hiçe sayan,
demokrasiden nasibini almamis kaddafi gibi Chavez gibi saltanatçilar, kendisini
milletin egemenligi üzerinde sayan diktatör rejimlerinin hep karsisinda
olmustur. Ak Parti hükümeti bir taraftan bunlarla ugrasirken diger taraftan
altmisli yillarin utanç verici senaryolarinin yeni versiyonlarini uygulamaya
çalisan zihniyetle ugrasmaktadir.
Zamanin içisleri bakani “Biz iti ite
vurdurtarak ülke yönetiyoruz.” diyen
anlayis günümüzde de Ak Parti ve Gülen Cemaatini bitirmek için elinden geleni
yapmis ve yapmaya devam etmektedir. Bu zihniyeti savunan zihniyet sadece
ülkemizle sinirli degildir. Rusya gibi Amerika gibi büyük ülkelerin istihbarat
birimleri bazi ülkelerde ki sinif farliligi gibi insanlarin arasina nifak
sokacak durumlari firsat bilerek o ülkelerde karisiklik çikarmak için toplumda siz
ezilmis kesimsiniz bakin siz dislaniyorsunuz siz bunlari hak etmiyorsunuz
sisteme baskaldirin diyerek örgütlemisler ve gerekli silah, para bir çok konuda
yardim etmislerdir.
Bunu Mossad bizzat kendisi “Biz Amerikadaki zenci kesimin beyaz kesime karsi koyabilsin diye yaptigimiz silah gibi
yardimlarla iki Moskova daha kurabilirdik.” demistir.
Ayni kirli eller Türkiye üzerinde de
faaliyetlerini faili meçhul suikastler gibi toplumun etnik yapisi gibi
faktörleri kendi emelleri dogrultusunda kullanma gayreti içinde olmuslardir. Bunun en iyi örnegi Ergenekon
terör örgütüdür.
Ergenekon terör örgütü askeri kadronun
üst düzey yöneticilerinin kontrolünde; sivil toplum örgütleri, siyasi partiler,
medya gibi hemen her alanda kullanmakta oldugu degisik yapilari içinde barindiran bir örgüttür.
Bu batakligin içinde bulunan kadro
zamaninda kullandigi kisileri isi bitince bile onlara birsey diyemez duruma
gelmesi birlikte isledikleri suçlarin ve
kirli geçmislerinin ortakliginin olmasidir. Bunlarin derin yapisinin içinde
bulunan ve yazar diye geçinen sahislar Ak Partiyi karalamak ve milleti Ak
Partiden sogutmak için çesitli kitaplar yazdilar.
Gülen hareketinin kültürler
arasindaki olumlu diyaloglarindan rahatsiz olan zihniyet Haydar BAS’in
öncülügündeki grubu kendi çikarlari dogrultusunda kullanarak bunlar
Hiristiyanligi yayiyor diye operasyonlar
yaparak, özellikle Nurcularin evlerine
onlardan biriymis gibi girerek evlerin
içine Inciller, silahlar gibi birçok
seyi gizleyerek daha sonra
operasyonlarla bu evlerin aslinda baska seylere hizmet ettigi görüntüsü vermeye
çalistilar. Sadece bunlarda degil Danistay cinayeti, Hrant Dink cinayeti, Zirve
Yayinevi katliami, Kiliseler ve Yahudilere karsi saldirilar yaptilar.
Istediklerini alamayinca farkli alanlardan saldirmaya basladilar. Bunu içeriyi
disariya, disariyi içeriye düsman göstererek devam ettirmek istediler.
Türkiyede geçmis dönem hükümetlerinin
yapamadigi, zayif kaldigi konulari Ak Parti yapmis ve yapmaya da devam
etmelidir. Özellikle TSK’nin milli
savunmaya baglanmasi, askerlerin yargilanabilmesi, ordunun denetime açik olmasi
gibi kararlari alip uygulayabilmeli, Basbakan
emrettiginde Genelkurmay hizaya gelmelidir. Bu güçlü bir Türkiye için gereklidir. Ama
Türkiye’de ne zaman bir seylerin
degismesi için bir atilmaya baslansa mutlaka bir kaos ortami olusturulur. Buna
örnek 2007’deki Cumhurbaskanligi seçimi
zamaninda yapilanlar gösterilebilir.
Sadece Cumhurbaskanligi seçimi için degil Ak Partiyi yok etmek için en büyük kozlari olan PKK’yi kullanirlar
Suan
PKK’yi destekleyen yüzde beslik
kesim varoldugu dikkate alinirsa bunlarin sahip oldugu siyasi görüsü
degerlendirmeden Kürt meselesini
çözemezsiniz. Ama Ergenekon bu süreci sabote etmek için PKK’nin baris sürecinde
bile askerlerimizi sehit etmeleri affedilemez bir gerçektir. Ergenekon terör
örgütünün menfaatleri ugruna yaptiklari bunlarla sinirli degildir.
Dindar kesimi laik kesimle karsi karsiya getirmek için dinle uzaktan yakindan bile hiç
alakasi olmayan bir pavyonda bulup getirdikleri Fadime
SAHIN’i o zaman aczimendi tarikati
lideri olan Müslüm GÜNDÜZ’e operasyon yapmak için kullanarak ve
sonrasinda birilerinin ben yaptirdim diye üstlenmesi gibi olaylarin asil sebebi
cumhuriyete karsi yapilmis diye gösterip
toplumu darbe ortamina hazirlamaktir. Kimilerine din elden gidiyor kimilerine de laiklik elden gidiyor dedirtip
milleti birbirine karsi örgütleyen Ergenekon’u ne özel yetkili savcilar ne de
emniyet bitiremez. Çünkü Emniyette de Yargida da zaten Ergenekonun baglantilari
var. Ergenekon terör örgütünü sadece siyaset bitirebilir.
Zamaninda yine devlet destekli olarak
Dersimde Kürt ve Alevi kesimin
katledilmesinde kürt kesimin ileride kendisinden bir hak talebinde
bulunabilir ihtimaliyle yapmistir. Kürt
kesime yapilan ile ellerinden alinan haklari ve kürt kimliginin taninmasi bu
güne kadar sadece ak parti zamaninda dile getirilmistir.
Kürt kesimin PKK’ya mecbur birakilmasi
yine Ergenekon sayesinde olmustur.
Askere dogu ve güneydogu da Kürtlere eziyet çektirerek devleti kendilerine
düsman gösterip PKK’nin halki rahatça kandirabilmelerine ortam hazirlamistir.Çünkü asker halki ezdikçe
PKK’da halka bakin sizi eziyorlar diyerek yanlarina rahatça çeksin.
Islerine nasil geldiyse öyle devam
eden Ergenekoncular Ahmet KAYA’yi PKK’ya yardim etmek için konser veriyor,
hürriyet gazetesinde Ahmet KAYA’nin terörist basinin posterinin önünde çekilmis
fotografini yayimlayarak, manseti de ‘’Ayip ettin gözüm’’ diye attirdilar. Buna
ragmen bazi Kürt sanatçi ve aydinlarin PKK tarafindan tehdit edildiklerinde
niye hiç tepki vermediklerini de onlara hiç yakistiramadim.
Toplumun kanayan bir diger yarasi da
balyoz davasidir. Balyoz davasinin ünlü aktörü Çetin DOGAN ‘’toplumsal
olaylarda artik acima falan yok’’ demesi sadece kendisinsin fikri degil, diger
komuta kademesinin de ortak görüsleriydi. Bunlarin alçakça görüslerinin yaninda
Tayyib Erdogani devirmek için darbe planlari vardi. Kendileri yetmiyormus gibi
birde yabanci damatlari Dani Rodrik ile kizi Pinar Rodrik’in kendilerini bir
sey sanarak yaptiklari açiklamalar insana pes dedirtecek niteliktedir.
Bu
zihniyet Kürtlerin, Alevileri, Dindarlari, Gayrimüslimleri ve Ermenileri
kendi içlerinde milliyetçi çeteler halinde birbirlerine karsi
örgütleyerek toplumda karisiklik çikmasi
için her türlü kozu kullandilar.
Amaçlari ugruna hiçbir suçu günahi olmayan
masum vatandaslari katleden Ergenekon terör örgütü arkasinda medyayi ve
Kemalist geçinen aydinlari olarak yaptiklarini hakli hale getirebilmek için
acimasizca elestiriler yapmislardir, ta ki Recep Tayyip Erdogan’in gelisine
kadar. Bunlar AKP’yi dönemin Refah Partisi gibi disine göre görüyorlardi ama
bekledikleri gibi çikmadi yanildiklarini anladiklarin da ise saga sola
çirpinmaya basladilar, fakat vakit çoktan geçmisti bile. 2008’e kadar medya ikiye bölünmüs haldeydi. Bir
kisim AKP’ye yaranmak için tarafli davrandi, bir kismi da askere bakin sizin
yaninizdayiz mesaji verdiler. Bunlarin basini da özellikle dogan medya
çekiyordu.
Oda tv sorusturmasi ile baslayan
süreçte Soner Yalçin’a Hanefi Avci’nin kitabiyla ilgili referandum öncesinde
mutlaka yetistirilmeli, kitap ne durumda, Nedim’e söyleyin hizlansin gibi notlarin
bulundugu soruldugun da Nedim Sener Soner Yalçin’a iftira davasi açmasi
kendi aralarinda bile düstükleri durumu özetliyor.
Islamci görüntüsü vermeye çalisan
Kemal Kiliçdaroglu kutlu dogum haftasi ve çesitli etkinliklere katilarak sadece
kendini kandirabildi. Daha önce TSK ile birlikte dindar cumhurbaskani
seçilmesin, seriat gelmesin dedigini kendisi unuttu ama halk unutmadi ve
gerekli cevabi verdi. Bunun yani sira Kemalist geçinen Yilmaz Özdil dindar kesimi
asagilayarak basörtülü kadinlara bidon kafali demesi ve küçüklügümde begenerek
izledigim Müjdat Gezen’in AKP’ye oy verenlerin aptal oldugu imasi ile ‘’Yarin
asker tepenize binerse o zaman görürüm sizi’’ diyerek düstükleri rezil durum
ile kendilerini tamamen mizah malzemesi yaptilar.
Sadece bu da degil Ferhan
Sensoy’unda Gezen gibi darbe yanlisi
tavirlari ve ‘’Çankaya da basi bagli karisi bacisi, kizi gibi kimseyi görmek
istemiyorum’’ diyerek kendisini içinden
çikilmaz bir hale soktu. Yine mizahi güçlü olan Levent Kirca’da bu darbe
yanlisi zihniyetle birlikte hareket
etti. Bunlar böyle yaptikça AKP’nin oylari artiyor, kendi kazdiklari kuyuya
kendileri düsüyor ve bindikleri dali ketsilerinin de farkinda degiller.
IKINCI
KISIM / ÜMIT
ZILELI
AKP’nin iktidara gelisi sadece kendi
istegiyle olmadi, Amerika destekli getirildi. Tayyib daha 1996’larda belediye
baskaniyken 2000’e dogru diye bir dergide Amerikali bir
muhafazakar tarafindan ‘’Gelecegin
Basbakani’’ diye yazilmisti. Sonralari Tayyib belediye baskanligindan alindi,
hakkinda birçok suçlama ile davalar açildi, okudugu bir siir yüzünden
yargilanarak hapse mahkum oldu. Bütün
bunlar devam ederken Genelkurmay’in yaptigi arastirmalar Refah Partisinin
yükselise geçip yeni anayasa yapacagi tahminleri ile partinin kapatilarak önüne
geçilmesi için çalisiliyordu. Bu sikintilar geçtikten sonra ekonomi iyiye
gitmeye basladi. AK Parti bunu çok iyi kullanarak sicak para politikalarini mükemmel bir
sekilde degerlendirdi. Ben AKP’nin bir senaryo sonucu geldigini düsünüyorum.
Fazilet Partisinin bölünmesi yeni talebelerin yeni bir partiyle is basina
gelmesi tamamen bir projenin ürünü oldugu apaçik ortada.
O dönem Genç Partinin kurulup seçime sokulmasi da bu oyunun büyük bir parçasidir. MHP’nin barajin
altinda kalmasi, DYP’nin de baraja takilmasi yine Genç Parti sayesinde
oldu. Bu resmen AK Partinin basa gelebilmesi için düzenlenmis bir sahnedir.
AKP iktidarinin milleti kandirmak için
ihracatlarin yükseldigi, saglik konusunda büyük ve köklü reformlar yapildigi,
ilaç fiyatlarinin düstügü gibi yalanlarin döndügü apaçik ortada. Özellikle
eczacilari bitirdiler bunlar. Devletin
neredeyse bütün kurumlarini özellestirdiler, devlet hastanelerinin durumu zaten
ortada, bir film çektirebilmek için iki, üç ay sonraya bile sira gelmiyor.
2004 yilinda deveülasyon oldu Basbakan
niye öyle söylüyorsunuz deyip kizmisti. 2008’de yine kriz olacagi ve Türkiye’yi
de etkileyecegini Güngör Uras söylemis Basbakan da teget geçecek demisti. Hiç
teget falan geçmedi ama bizim saf köylümüze yutturdular bunu.
Türkiye’nin nüfusunun genç olmasi bir
avantaj olmasina ragmen AKP bunu dezavantaj haline getirmeyi basardi. Bir
ülkenin genç nüfusunun issiz olmasi çok büyük bir kayiptir. AKP buna ragmen
halkla çok iyi iliskiler kurdu bu büzden kutluyorum onlari. Fakat sekiz senede
devletin bütün varliklarini satip, günümüze kadar geçen sürede bile yapilamayan borcu iki
katina çikarip, yaptiginiz duble yollarla ancak halki kandirabilirsiniz.
Toki’nin yaptirdigi evlere gelince çok
lüks konutlar yaptilar acaba bunlarin ne kadari dar gelirli vatandaslarimiza
gitti. Umarim bunun ardindan da kirli bir oyun çikmaz. Toki baskanlik seçimlerinde aday olan Erdogan
Bayraktar’in katilmasi da bir süphe uyandiriyor bende.
AKP’nin çalismadan birinci parti
görünmesi gerçekten tebrik edilecek yönüdür.
Çünkü kendi zararina olabilecek islerde
bile akilli davranarak karli çikmayi bildi. Bunda muhalefetin zayif olmasinin
da büyük etkisi var. AKP zaten medyanin büyük çogunlugunu etkisi altina almis
durumda, istedigini yaptirip istedigine söyletiyor.
Kendi görüsünü savunan Samanyolu tv ,
kanal 7 , ülke tv gibi vs kanallara canim sikilmiyor benim, asil tarafsiz
görünen NTV, CNN Türk, Habertürk vb.
yayin organlarina kiziyorum. Ayrica sabah’in ve atv’nin de el degistirmesi
cabasi.
Bunlari da bazi bankalardan aldiklari
kredilerle aldilar. Bu krediyi baska kimseye veremeyip bu sekilde bunlara
vererek büyük islemis günü geldigi zaman bunun hesabi sorulacaktir.
Öyle bir ortam yaratildi ki açikça ‘’
Bi taraf olan bertaraf olur’’ diyerek
halki açikça tehdit etti basbakan.
Ben Ergenekon olusumuna da açikçasi inanmiyorum. Bunlar
digerleri planlanmis bir operasyonun bir parçasidir. Amerika’da dügmeye basildi
Türkiye’de operasyon basladi. Ben tutuklananlarin çogunun masum olduguna
inaniyorum. Balyoz darbe plani kapsaminda çogu kisi mahkemece tutuksuz
yargilanmak üzere serbest birakildi, ardindan bir sonraki mahkemede ise
tutuklandilar. Bunu kamuoyuna kim duyurdu tabi ki Taraf. Meger Basbakanla
istihbarat birimleri ve malum medya ve F tipi
al gülüm ver gülüm hesabi ortaklasa çalisiyorlardi. Fakat bu elde
ettikleri belgelerin gerçek olmadigi ortaya çikti. Günümüz teknolojisinin bu
kadar gelismis F tipi elemanlarinin bunlari istedikleri dogrultuda
degerlendirecegi çok basittir.
AKP iktidari ne zaman bir çikmaza
girse mutlaka bir operasyon yapilip kendi düstükleri durum örtbas edildi.
Erzincan Bassavcisi Ilhan Cihaner’e de böyle bir operasyon yapildi. Ilhan
Cihaner’in suçu da Ismailaga cemaatine yönelik baslattigi sorusturmaydi. Bu
kapsamda Cihaner’in evinde ve makaminda yapilan aramalar Türkiye’de ilk defa
olan bir seydi ve kesinlikle hukuk disi bir davranistir. Bu yaptiklarini
ileride toplumun vicdanina nasil izah edecekler.
Balyoz darbe plani kapsaminda hedef
gazeteciler arasinda benim adimin geçmesini çok komik buluyorum; fakat olaya
birde öbür taraftan bakacak olursak
onlarin istedigi gazetecilerden
olmadigim için kendimi çok sansli hissediyorum.
Kendilerinin yazip çizdigi sözde balyoz darbe plani karaktersiz yanasmalarin
birilerine servis ettikleri büyük bir oyundur. Daha Harp Akademisi 2.
Sinif ögrencisi olan bir subayin bu kapsamda tutuklanmasi
akil alir gibi degil. Daha bunun gibi nice birçok örnek var.
Bir
diger konu olan Kürt sorunu önce
dil talebiyle baslayip sonrasinda kendi içinde büyüyen,
özerklik, yerel yönetimler vs. gibi sorunlar çikmazi BDP Baskani Selahattin Demirtas’in agziyla bizzat Öcalan söylüyor aslinda. Zaten
en büyük aktör Öcalan’in ta kendisidir. AKP ile BDP’nin görüsmeleri de ayni senaryonun baska bir bölümüdür.
Hanefi Avci’nin tutuklanmasinin ana sebebine gelince F tipi olan Emniyet gibi Yargi gibi hemen her kuruma
yerlesmis olan tüm kadroyu açiklama gayretidir.
Wikielaks belgelerinin yayinlanmasi
herkesi kendi isine yarayan yorum ve tercümeleriyle özellikle yanasma
tayfasinin bu belgeleri tüm yönleriyle
degil de kendi islerine gelecek sekilde kamuoyuna vermeleri çok büyük
ahlaksizliktir. Bütün bunlarin bu konuma
gelmesi bir ismi cismi olmayan kimligi
açiklanmayan meçhul ihbarci sayesinde
olmustur.
Hepsi bir tarafa referandum sonrasi
bazi gazeteciler islerinden olurken bazi
yanasmalar ise hoca efendilerinin elini öpmek için taa Amerikalara gitmeye hazirlaniyorlardi. Bu islerinden olan
gazetecileri sanmayin ki patronlari tarafindan kovuldular, asil bu gazetelerin
sahipleri tam tersine gitmelerine seslerini bile çikaramadilar. Alin size
demokrasi bunun neresi ileri demokrasi soruyorum size!
Eskiden beri gelen zorba, karanlik düzene hiç kimse cesaret
edipte karsi çikamadi, çok bir kitle
hariç; ama bu kez öyle olmayacak, artik korkunun ecele faydasi
yok. Ileride demokrasi galip gelecek,
tarihinde nice basarilar yatan
milletimiz silkinecektir. Buna en içten duygularimla inaniyorum. Tarih mutlaka tekerrür edecektir.