SURIYE DEVRIM GÜNLÜKLERI ÇAPRAZ ATESTE BIR KADIN

SURIYE DEVRIM GÜNLÜKLERI ÇAPRAZ ATESTE BIR KADIN

Fevzi BOZKURT
Politika


Yazar, Samar YAZBEK: “Çapraz Ateste Bir Kadin” isimli kitabinda; Esad rejiminin Muhaliflere uyguladigi orantisiz gücü, muhaliflerin Esad’a karsi birlikteliklerini ve devrim için verdikleri mücadeleyi anlatir. Bu mücadelede yüz gün boyunca muhaliflerin yaninda olan yazar yasadiklarini ve gördüklerini birebir not eder. Yazar çok tehlikeli sokak gösterilerini, sehirlere yapilan saldirilari, on binlerce insanin ölümüyle sonuçlanan bombalamalardan da bahsetmekle birlikte daha çok  kendi bulundugu sokagi, birebir gördüklerini his ettiklerini iç savasin ruh haline yansimalarini, göstericilerin kahramanliklarini,  Alevi kimligine ragmen muhaliflere verdigi destekten ötürü Esad rejimi ve kendi akraba ve dostlari tarafindan gördügü baskilari anlatir. Yazar, kitabini yazdigi zamanlarda babasindan ayri büyüttügü kizi için kaygilansa da, muhaliflerin yasadiklarina taniklik etmek için hep onlarla beraber olur. Bazen muhaliflerin acilarini paylasir, bazen onlara moral verir, farkli yerlerde ki muhaliflerle bulusarak onlarin yasadiklarini dinler gerekli notlarini alir. Bir tarafta da muhaliflere verdigi destegin bedeli olarak Esad rejimi tarafindan kamuoyu olusturarak hakkinda iftiralar atilir, gözaltina alinarak iskenceye maruz kalir. Kaldigi iskence iftira ve kötü muameleler onu devrim konusunda daha bir inançli hale getirir ve muhaliflere verdigi destegi artarak devam eder ancak yazar kendisine rejim tarafindan yönelen tehlikeyle bas edemeyecek boyutta olduguna anlayinca kizini ve devrimi anlatan notlarini alarak ülkesinden ayrilir. Bu ayrilisin ardindan yüz gün boyunca aldigi notlari kitaplastirir. Suriye devrimini ve Esad rejimine karsi verilen mücadelenin yüz gününü tarihi sirasina göre bölümler halinde anlatan yazar kitabini siradan bir günlük olarak degil daha çok Suriyeli muhaliflerin mücadelesini dünya kamuoyuna anlatma çabasi olarak ele almaktadir.
25 Mart 2011: Yazar on bes yildir Sam sehrinde yasamaktadir. Savas her yeri çok tehlikeli hale getirse de Sam’in önceden de kadinlar için can güvenliginin olmadigi bir yerdir bunun için yazar çantasinda sürekli bir biçak tasir. Kendisine uzanan bir tehlike karsisinda onurunu çignetmek yerine biçagi kendine saplayacak kadar da gururludur. Yazar güne silah sesleri, bagiran insanlar ve annelerin feryatlari ile baslar. Her yerde katiller, düsman ve ölüm vardir. Bu kargasayi düzeltme ve çekilen acilari dindirme adina elinden bir sey gelmediginin de farkindadir.
Televizyonlarda savasin aci yüzü artik görünür hale gelir. Artik cuma namazlari devrimin gidisatina ve ruhuna göre isimlendirilir. Kilinan ilk Cuma namazina Haysiyet Cumasi ismi verilir. Suriye’deki insanlar gösteri için so­kaklara iner, meydanlarda Iki yüz binden fazla gösterici vardir. Suriyelilerin Dera’daki ölüleri için civardaki tüm köylüler güney mezarligina yürür, çatismalarda ordu güçleri birçok insani öldürür.
5 Nisan 2011: Yazar ölüme bu kadar yakin olmasindan ve etrafinda onlarca insan ölmesinden ötürü artik ölümden de korkmaz ölümü edebi bir dil kullanarak sürekli sorgular. Sam’in geceleri onun için ayri bir güzeldir. Gece sokaklari izler gündüz olunca Sam’da gezintiye çikar. Sokaklarda kimsenin kalmadigini, herkesin evlerine çekildigini, her tarafta tam teçhizatli güvenlik güçlerinin oldugunu görür. Güvenlik güçleri protestolarin baslama olasiligi olan yerlere önceden tedbir alarak otobüsler dolusu polisler yigar. Yazar sokaklarda gezinirken sivil giyimli insanlar görür ancak o insanlar siradan insanlardan çok farklidir,  o insanlarin nereden geldigini daha önce nerede yasadiklarini merak eder aslinda onlarin Esad’ in ajanlari oldugunu anlar.
Yazar gezintisine devam ederken Hamidiye Çarsisin da, Tuna kapisi civarinda ve birçok yerde insanlarin durdurulup sorgulandigini, dükkânlarin hepsinin kapali oldugunu gözlemler. Bulundugu yerden El-Mecire meydanina gider orada da durum çok farkli degildir. Bakanlik önünde 16 Mart günü aileleri tutuklandigi için gösteri yapil yerde o günden kalan hiçbir kalabalik yoktur. Sokaklarda olan insanlar da dövülerek uzaklastirilir. Yazari dört yasindaki bir çocugun gözü önünde babasinin güvenlik güçleri tarafindan acimasizca dövülmesini görür bu sahne yazara film gibi gelir ancak yasananlarin hepsi gözü önünde cereyan eden gerçeklerdir. Yazarin çocugun babasina o son bakislarindan çok etkilenir ve tüm olanlara bir kez daha isyan eder.
Yazar baska bir gün savasin iç yüzünü görebilmek için yine sokaklarda gezinmeye devam eder. El-Merce Meydani ve Kefar Suseh kavsagini gözetler ve orada Esad’in güvenlik güçleri tarafindan içerisinde imami ve cemaati ile birlikte kusatilan bir camii görür güvenligi için oradan uzaklasmak zorunda kalir.
Yazar gördükleri karsisinda onun için “ilimli Islam” ve onun arkasindan gelebilecek seylerin hiçbir önemi olmadigini asil önemli olanin insanlarin birbirlerini korkusuzca öldürmeleri, gösteri yaptigi için insanlarin üzerine ates edilmelisi, masum bir çok insanin haksiz yere mahkum edilmesi ve iskencelere maruz kalmasi oldugunu düsünür ve o an hiç bir seyin bu acilari dindirmedigini anlar. Yazar sokak gezintilerinden gördüklerini ve duyduklarini direk aktarir; Sam Üniversitesinde ögrenciler gösteri yapar gösteri yapan ögrencilerde güvenlik güçleri tarafindan gözaltina alinir, Telbiseh kasabasi kusatma altina alinir ailelere gösterici çocuklarin ölü bedenleri teslim edilir, Sam yakinlarinda El-Muaddemiye’ de halk gösteri yapar, Lazkiye merkez cezaevinde sekiz mahkûm yakilarak öldürülür. Suriye’ de artik hukuksuzluk hukuk haline gelir, Yazar bu gördükleri ve duyduklariyla evine dönerken kan dökmenin daha fazla kan dökmeye neden olacagini bilir. Evine girdiginde uzun uzun katillerle kendi iç dünyasinda hesaplasir
8 Nisan 2011: Yazar baska bir gün cesur oldugunu anladigi bir taksiciyle Duma’ya dogru hareket eder. Duma askerler tarafindan kusatilir. Kusatmayi asip Duma’ya ulasmasi için birçok kontrol noktasindan geçmesi gerekir. Yazar birinci kontrol noktasindan yalan söyleyerek geçer ancak ikinci kontrol noktasinda daha önce muhalif tutumlariyla bilen bir yayin organi olan Orient TV’de yaptigi programlardan ötürü güvenlik güçleri tarafindan taniniyor ve ölüm tehditleri alarak oradan uzaklasir, diger kontrol noktalarini büyük bir güçlüklerle asarak Duma’ya ulasir. Duma’da iki bin kisilik bir gösteri yapildigini göstericilerin üzerine keskin nisancilar tarafindan ates açildigini bunun üzerine göstericilerin keskin nisancilarin oldugu binayi yakmak zorunda kaldiklarini bütün bu kusatma ve kontrol noktalarinin bunun için yapildigini ögrenir. Ögrendikleri ile birlikte Duma’dan ayrilarak Harasta’ya dogru hareket eder. Harasta’da da durum Duma’dan çok farkli degildir hatta keskin bir nisancinin birini katledisine sahitlik eder kendi canini zor kurtarir.
15 Nisan 2011: Devlet televizyonlari göstericilerin hain olarak ilan ederek Esad lehine yayinlar yapmaya devam eder. Devlet yayin organi yapilan katliamlari mesrulastirma çabasi içerindedir.
Bu haftaki Cuma Sebat Cumasi’dir. Güvenlik güçleri sehrin bütün giris çikislarini tutmus durumdadir. Duma ve Haras’tan gelen göstericiler Corbar’dan gelen göstericilere katilmasi üzerine güvenlik güçleri artan kalabaliktan korkar ve keskin nisancilarla göstericilerin üzerine acimasizca ates açarlar. El Reston halki meydanda bulunan Hafiz Esad’in büyük heykelini yikar. Yazar göstericilerden aldigi bilgiler dogrultusunda Esad rejiminin kendi varligini devam ettirmek için mezhep çatismalarini tetikledigini halki bir birine kiskirtarak karanlik oyunlar içerisine girdigini çikan mezhep çatismalari ile halka yaptigi zulmü mesrulastirmaya çalistigini ögrenir. Banyas caddeleri sokaklari bombos insanlar evlerine çekilmis, birçok dükkân yagmalanmis durumdadir.
29 Nisan 2011: Yazar her geçen gün sokaklara çiktiginda daha çok vahsete taniklik etmektedir. Bu soka gezintilerinde gördükleri onu dehsete düsürür. Ömer Camisi’nin önünde birçok ceset yatmaktadir ve yatan cesetleri kimseler yoktur. Iç savastan kaçan halkin bazilari yillardir yasadiklari, dogup büyüdükleri evlerini, mallarini geride her seylerini birakarak Ürdün ve Lübnan sinirina giderek ülkelerini terk ederler. Suriye’nin tüm sehirlerinde güvenlik güçleri halkin gösteri meydanlarina ulasmasini engellemek için sehirlerin birçok yerlerine konuslanir. Humusta polis El-Beyada bölgesini kusatir.
30 Nisan 2011: Artik Suriye kentleri güvenlik güçleri tarafindan abluka altindadir. Esad rejimi bilinçli olarak sehrin su ve elektrigini keser insanlarin birçogu açliktan ölme tehlikesi ile karsi karsiya kalir. Yazar kendisi gibi alevi olup barisçil gösteri yapanlari destekledigi için hain olarak suçlanan arkadasini ziyarete Banyas’a gider. Arkadasindan güvenlik güçlerinin  Alevilerle Sunileri birbirine düsürmek için iki taraf tanda insanlari öldürerek çatismalari tetiklendigini, devlet televizyonlarinda gösterilenlerden çok daha ötesinde katliamlar yapildigini, ordu personelini tasiyan otobüsün havaya uçurulmasi olayinin emrini ordunu içindeki yüksek rütbeli subaylar tarafindan verildigini konunun detaylari ile birlikte bizzat katliamlari gören olaylarin içerisinde olan arkadasindan ögrenir, arkadasiyla iç savas hakkinda fikir alis verisi içinde bulunur. Yazarin bu ögrendikleri onun için Esad rejiminin gerçek yüzüdür. Yazar zorlu bir günü ardindan evine döner.
4 Mayis 2011: Yazar güne gazete okuyarak baslar gazete verilen habere göre güvenlik güçleri Dera’dan Sam’daki Tisrin Hastanesine Cumartesi ve Pazar günleri 244 sivil insan cesedinin nakil edildigini ayrica arkadan vurulmus 81 ordu mensubunun da ayni hastaneye ulastirildigini bildirir. Yasal eylemcilerin yayinladigi rapora göre de günlük ortalama 500 insanin göz adlina alindigini bildirir. Ölen insanlar yapilan katliamlar yüzlerce insanin gözaltina alinmalari ülkenin geldigi bu durum yazari derinden etkiler hiç bir seyin çocuklugundaki gibi olmadigindan bu katliamlarin nasil yapila bildigine bir anlam veremez. Yazari hayata baglayan asil sey tuttugu notlardir, ne zaman umutsuzluga karamsarliga kapilsa kendisini yapilan zulümlere karsi çaresiz hissetse imdadina tuttugu notlar yetisir.
5 Mayis 2011: Yazarin bulundugu ev güvenli degildir yazar sehir merkezinde bir yere tasinir. Binlerce insan gibi o da evini terk etmek zorunda kalmistir. Sadece kadinlarin katilacagi 500 kisilik bir gösteriyi izlemek için evinden disari çikar. Kadinlar El-Salihiye Bölgesinde Arnus Meydaninda toplanip cinayetlere Dera kusatmasina son verilmesi çagrisinda bulunmak isterler. Böyle bir gösteri rejime karsi tam bir meydan okuma demektir. Ancak göstericiler istenen kalabaligi yakalayamaz sadece 60 kisi toplanir onlara da hiç etrafta olmayan ve bir anda ortaya çikan güvenlik güçleri tarafindan çok sert müdahale edilir kadinlar tekme tokat dövülür kimisi gözaltina alinir. Bu müdahaleden yazar canin zor kurtarir. Yazar eve morali bozuk nesesiz bir sekilde evine geri döner.
7 Mayis 2011: Bugün yine diger günlerde oldugu gibi baska katliamlar yasanir. Banyas tanlar tarafindan yine kusatilir. Lazkiye dörde bölünür. Sehirlerarasinda baglanti kopar. Ordu ile güvenlik güçleri ayni anda bütün sehirlerde halka ates açar. El Merkepte birçok kadin öldürülür, sehrin orta yerinden tanklarla insanlara ates açilir, Cebele’ de kadinlar hiç erkek kalmayan evlerinden çikip gösteri yapar.Yazar isyanin su ana kadar ki gelinen sürecini degerlendirir; isyan subat ayinda küçük çapli gösterilerle baslar, Mart ayinda artarak devam eder Dera’daki olaylar patlak verir, 25 Martta Sam’da ilk Dera’da da birçok insanin öldürüldügü Haysiyet Cumasidir, ardindan cumhurbaskani Suriye’ye karsi büyük komplodan bahseder, Metanet Cumasinda 37 kisi öldürülür, Sam ve sonrasinda Halep’teki ögrenciler gösteri yapmaya baslar, Sebat Cuma’sinin da  birçok insan katledilir, sonra Meydan Okuma Cumasi gelir bu Cuma günüde göstericiler tutuklanir, su ana kadar bilinen içerisinde subaylarinda bulundugu 800 sivil öldürülür, rejim isyancilara karsi dünyanin gözleri önünde boyun egdirmek için her türlü katliami ve baskiyi yapar.
8 Mayis 2011: Yazar yasadiklarindan ötürü artik ilaç bagimlisi olur. Birbirine komsu olan insanlar bile içerisinden insanligi alinmis gibi birbirlerine saldirirlar, gösterilerde mezhepçilik yapilmamasina özen gösterilir. Yazar ordunun perde arkasindaki rolünü olaylarin içinde olan arkadaslari vasitasiyla ögrenir,
10 Mayis 2011: Göstericiler yazara gösterilerde kendisini fazla tehlikeye attigi için yapilacak yeni gösterilerin yerini ve zamani söylemezler, Arnus Meydaninda yapilan gösteri hakkindaki bilgileri gösteriye katilan bir yazar arkadasindan ögrenir bu gösteride de göstericiler acimasizca dövülür insanlik disi yöntemler kullanilarak dagitilir. Devam eden süreçte yazar evinden askerler tarafindan gözaltina alinir agir sorgulamaya maruz kalir muhalifleri destelememesi konusunda ciddi tehdit edilir. Akabinde hücreye atilir hücrelerde insan cesetler görür, iskenceye maruz kalmis insanlari görür yazar serbest birakildiktan sonra hakkinda yabanci devletlere çalisan ajan olarak rejimin yayin organlari tarafindan haberler yapilir, bildiriler dagitilir.
11 Mayis 2011: Humus Baba Emir mahallesi bombalanir, bombalamalarin ardindan 15 sehit verilir, uluslar ararsi camiada Suriye mesruluguna yavas yavas kaybeder. Yazar Dera kusatmasindan kurtulan yazar arkadasindan yasananlar hakkinda bilgiler alir aldigi bilgilerin hepsini not eder,
15 Mayis 2011: Yazar yanina gelen isyancilardan kendisinin tasfiye edilecek aleviler arasinda oldugunu ve ölümlerin Selefiler’e yikilacagini ögrenir. Yazarin kizi annesini buralardan kaçmaya ikna etmeye çalisir aralarinda uzun tartismalar yasanir yazar kararsizdir.
16 Mayis 2011: Yazarin yasadiklari karsisinda psikolojisi artik iyice bozulur farkli zamanlarda kendisinin aynisini karsisinda görür bu durum çok korkutmaktadir.
19 Mayis 2011: Yazar Alevilerden kendisini hainlikle suçlayan mektuplar alir. Yazar Filistin’de yapilan zulümle Suriye halkinin yasadiklarini karsilastirmaktadir.
20 Mayis 2011: Göstericiler bu cumaya Kürtçede özgürlük anlamina gelen Azadi Cumasi ismini verir. Kürkler bu Cuma büyük kalabaliklar halinde sokaga dökülür, rejim Kürtlere bazi haklar taniyarak onlari satin almaya çalisir fakat onlar buna kanmazlar. Yazar son durum hakkindaki düsüncelerini Facebook üzerinden takipçileri ile paylasir.
7 Haziran 2011: Yazar isyan hareketine destek veren birçok grupla görüsür, herkes sorumluluk almak daha çok katkida bulunmak ister fakat isyan tam bir örgütlenme gerçeklestiremedigi için aktif olarak yer alanlar büyük zorluklar içinde davasini yürütür. Yazar 18-25 Mart arasinda yasananlari yirmi yaslarindaki bir gençten dinler.
8 Haziran 2011: Esad ordusunun içinde birçok asker yapilan zulümlerden rahatsizdir ve firsatini bulanlar saf degistirerek muhaliflerin tarafina geçerek Esad ile mücadele etmeye devam eder, bu geçis bazi sehirlerde toplu halde olur. Cisr el-Sugur’un ordu tarafindan isgali sirasinda halk ates açmayi reddeden askerlerin hepsinin öldürülür ve bu ölümlerden muhaliflere yikilmaya çalisilir fakat ölü askerleri inceleyen bir doktor ölümlerin ordu tarafindan gerçeklestirildigini açiklar.
9 Haziran 2011: Türkiye sinir boyunca çadirlar kurarak zulümden kaçan Suriye halkina kucak açar. Türkiye Suriye rejimini ve onun barbarca tutumunu, halkina yaptigi zulmünü kendi halkini diger ülkelerde mülteci durumuna düsürmesini kinadigini açiklar. Türkiye’deki siginmacilarin sayisi o gün itibariyle 2400’e çikar. Laskiye, Sam, Humus ve Halepte sokak gösterileri halen devam eder.  Suriye havalarinda ki uçaklarin kendi halkina bombalar yagdirmasina yazar bir anlam verememektedir.
10 Haziran 2011: Bu cuma Asiret Cuma’sidir. Ordudan kaçan bir yarbay insanlari nasil öldürdüklerini, katliamlar için özel seçilmis gruplar kurduklarini, Esad rejiminin kendisini baski altina almak için ailesinden insanlari kaçirdigini köyüne baskinlar gerçeklestirdigini, medyayi ordu güçlerinin yönettigini televizyonlarda açiklar. Bu günler köklü degisikliklerin isaretçisidir. Kanaat önderleri artik televizyonlarda çikip koordinasyon toplantilari hakkinda açik açik konusulur, yapilanlarin protesto degil devrim oldugu ilan edilir. 185 farkli yerde gösteri düzenlenir bu gösterilerde 39 kisi öldürülür.
12 Haziran 2011: Suriye ordu güçleri Maarrat el Numan7 da muhaliflerin tarafina geçen askeri güvenlik subesini bombalar. Rejim karsiti 150 bin kisilik gösteri yapilir. Cis el-Sugur’ da çikan olaylarda güvenlik güçleri tarafindan 70’ den fazla insan öldürülür. Türkiye’ye siginan insan sayisi 4300 ulasir. Televizyon ve paylasim sitesi olan Youtube’de Suriyeli insanlarin maruz kaldigi kosullar ve kaçislari yayinlanir.
13 Haziran 2011: Yazar tasindigi son evde de güven içinde kalamaz hale gelir her taraf karmasa karisiklik rejim yanlisi göstericiler yazarin bulundugu bölgede daha çok hakimdir. Yazar kizindan uzak ailesinden uzak köyüne gitmesi yasaklanmis boslukta gibidir. Yazar firsat buldukça hapisten ve katliamlardan kaçanlarla görüsür gerekli notlarini alir, son olarak gösterici iki sevgilinin yasadiklarini dinler.
15 Haziran 2011: Esad yanlilari megafonlarla sokaklarda Esad lehine durmadan sloganlar atar. Yazar kadinlarin da gösterilere daha çok katimlari için birçok kadinla görüsmeler yapar. Ordu güçleri yavas yavas Maarrat el-Numan dogru ilerler. Cis el-Sugur’da insanlar kaçar sehir hayalet sehir gibidir.
16 Haziran 2011: Yazar koordinasyon toplantisina katilan gençlerle görüsür. Onlarin arasinda hapishaneden yeni çikmis bir film yönetmeninin yasadigi ve gördügü iskenceleri dinler, hapishanelerde yasli, çocuk demeden herkese akillara gelmeyecek iskenceler yapilir, yazar duyduklarindan çok etkilenir zaten iyi durumda olmayan psikolojisi daha da kötü hale gelir.
17 Haziran 2011: Bu Cuma Seyh Salih el-Ali Cuma’dir. Sokaklarda 29 insan öldürülür. Humus’ta gösterileri 4 ay buyunca hala devam edilir. Sam’da büyük kalabaliklar halinde gösterilere devam edilir. Cuma günleri öldürülen insan sayilari bir önceki cumadan daha fazla olur. Türkiye’ye siginanlari sayisi giderek artmaktadir.
19 Haziran 2011: Yazar cumhurbaskanin yarin konusma yapacagini ögrenir, yazara göre cumhurbaskani bir katildir ve bu suçtan da yargilanmalidir. Yazarin ‘Ayaklanmayi Destekleyen Suriyeli Kadinlar’ ve koordinasyon komitesiyle görüsmesi neden ile gelen tehdit telefonlari her geçen gün artmaktadir. Ordu güçleri Türkiye siniri boyunca güç takviyesini artirir.
20 Haziran 2011: Yazar derin düsüncelere daliyor düstügü karamsarliktan kurtulup güzel günleri gelecegini umut etmek ister. Her seyi düzeltebilecek gücünün olmasini düsler. Bu arada cumhurbaskani konusmasini yapar konusmasinda yapilan tüm zulümlerden habersizmis gibidir.
21 Haziran 2011: Cumhurbaskani desteklemek amaciyla büyük bir gösteri planlanir ve tüm devlet memurlarinin katilmasi zorunlu tutulur. Yazar Cebele’de yapilan gösterilerin baslangici ve rejimin uyguladigi baskilarla ilgili Cebele’li bir gençten bilgileri dinleyerek notlarina ekler.
23 Haziran 2011: Yazar bugün Suriye toplumunu farkli mezhep ve gruplarini bir arada toparlaya bilmek amaciyla koordinasyon toplantisindan bazi kadinlarla bulusmaya gider. Bulusma 20’li yaslarda bir kizin evinde gerçeklesir genç kizlarin bu mücadeleye destek vermesi yazari mutlu eder. Toplantida halka açik gösteri yapmalari yasak oldugu için internet üzerinden hazirlamayi planladiklari bir video hakkinda konusurlar. Yazar güzel geçen bir toplantinin sonunda uzun bir aradan sonra ilk kez evine mutlu sekilde giderken bir aklina Suriyeli diger insanlarin çektigi acilar ve kendisinin üçüncü sorguya çekilisinde subaylar tarafindan gördügü iskenceler aklina gelir yine huzursuz olur.
24 Haziran 2011: Bu cuma Rejimin, Mesrutiyetini Yitirme Cumasidir. Sam Kamisli ve Dara’da on binlerce insanlar sokaklara dökülür.”Halkini öldürenlerin mesrutiyeti yoktur! Katillerle diyaloga hayir.” Seklinde sloganlar atilir.
25 Haziran 2011: Yazara gelen tehdit telefonlari artarak devam eder. Telefonlardan biride yazarin Facebook hesabindan yolsuzluklari ile ilgili yorum yazdigi bir subaya aittir. Subay yazarin hesabini kapatmasini yoksa evini tanklarla basina yikacagi seklinde tehdit edilince yazar Facebook hesabinda kapatmak zorunda kalir. Yazar tüm bu baskilarin kendisinin alevi cemaatin üyesi olup muhalifleri desteklemesinden kaynaklandigini farkindadir. Yazar alevi bir gençten Cebele’ de rejimin alevi ve sunileri birbirlerine düsürmek için nasil oyunlar oynandigini Alevilere Esad’in ailesinin sunilere saldirmalari için silah dagittigini ögrenir.
26 Haziran 2011: Yazar baslayacak olan diyalog toplantilariyla ilgili fikirlerini iletmek üzere komite içerisinden bir gençle görüsür. Yazar diyalog sürecini desteklemedigini ama kendisinin her türlü görüse saygili oldugunu olaylara daima elestirel bir gözle bakilmasi gerektigini, destekledigi muhalifler bir hükümet kursalar dahi onlari ilk elestirecek kisinin kendisi olacagini gence iletir.
27 Haziran 2011: Yazar kizina seyahat izini çikartmak için yargici bekler, Suriye’de 18 sasin altindaki bir kizin annesiyle yurt disina babasinin izni olmadan çikmasina yasalar müsaade etmez yazar onun için birlikte yasamadigi ve kizina bir gün bile babalik yapmayan birinin olurunu alacak almasina isyan eder.
28 Haziran 2011: Yazar koordinasyon komitesinden bir gençle evinde bulusur. Genç Arap dünyasinda halk harekinin baslamadan önce Tunus’ta bulundugunu devrimci diger gençler ve olgun entelektüellerle toplantilar yaptiklarini halk hareketin baslamasi ve sonuçlar hakkinda degerlendirmelerde bulunduklarini, Tunus güvenlik güçleri tarafindan baskilara maruz kalip kovulduklarini, Misir’dan sonra halk hareketinin Suriye’de baslata bilmek için Suriye’ye gelip 14 Subat günü kadin erkek karisik her biri farkli mezhep ve irktan insanlardan olusan 12 kisilik bir toplanti yaptiklarini, sosyal paylasim sitelerinden insanlari örgütlediklerini 15 Mart günü ilk gösterilerini yaptiklarini ardindan diger gösterilerin yapildigini, gelen insanlarin  çoklugundan halki örgütlemeye gerek olmadigini halkin zaten birlik içinde gösteriler için sefer oldugunu, halk hareketinde Islamcilar, liberaller ve laiklerden hiçbir grubu küstürmemek için ideolojik olmayan bir zemin üzerinde halk hareketini devam ettirme karari aldiklarini, eylemler için çalisan baska gençlik gruplariyla ortak hareket ettiklerini birleserek ‘Yerel Koordinasyon Birligi’ adi altinda birlestirme yolunda olduklarini anlatilir.
29 Haziran 2011: Yasanan politik gelismeler yazarin basini döndürür. Olusturulan halk komiteleri sivil toplumu daha aktif hale getirir. Yazar bir arkadasi ile birlikte tutuklu genç bir kadini ziyarete gider. Kadinin cezaevinde ve öncesinde yasadiklari dinler.
1 Temmuz 2011: Bu Cuma Defol Git Cumasidir. Yazar Cuma günleri yapilan gösterilerin ardin yaralanan, ölen ve hapsi atilan insanlar oldugu için Cuma günleri kendisini kederli ve hüzünlü hisseder. Televizyon Suriye’nin birçok yerinde gösteriler yapildigini, Hama’da yarim milyon insanin sokaklara döküldügünün haberini verir.
3 Temmuz 2011: Yazarin bulundugu ev artik hiç güvenli degildir. Sürekli tehditler almaktadir bunlarin en agiri da namusuna leke sürmek istemeleridir. Yazar ikinci kez sorguya götürülüsünü anlatmaktadir. Yazar sorguda agir iskencelere, psikolojik baskilara, cinsel tacizlere maruz kalir. Yazari eve getirdiklerinde vücudu tamamen bitkin durumdadir ve kronik bayginliklar geçirir, onun bu durumu ve yasanalar kizinin da psikolojisini bozmaktadir, yazar kizinin gelecegi ile muhaliflere vermek istedigi desek arasinda kalir, Sam’dan ayrilmak bile yazara çok gelirken kizi için Suriye’den ayrilmayi düsünmeye baslar. Yazar birkaç arkadasinin Lazkiye yasanan katliamlar, sokak gösterilerini ve akabinde gelisen olaylari dinledikten sonra bu suçlu rejimin devrimle yikilmasi gerektiginin, yasananlarin devrim oldugunun, bir mezhep çatismasi olmadiginin kanaatine varir.
5 Temmuz 2011: Yazarin, isini, üniversitesini birakarak kendisini devrime adayan çok iyi tanigi bir genç aktivistin tutuklanmasi yazari çok üzer onun için bir seyler yapma çabasi içine girer. Yazar bir kadin arkadasiyla birlikte bir cenaze evine ziyarete gider, gelen sehit cenazesi rejim aleyhine bir gösteriye dönüsür.
7 Temmuz 2011: Cinayet haberleri her geçen gün artar, birçok genç ortadan kaybolur, çocuklara dahi iskenceler yapilir. Yazar bu olanlarin taniklarini dinler, dinledigi üç taniktan biride cezaevinde kalanlardan biridir, taniklarin anlattiklarini modern Arapça ile degil onlarin kullandigi sokak diliyle tüm çiplakligi ile kaleme alir.
8 Temmuz 2011: Bu cuma Diyaloga Hayir De Cumasi’dir. Yapilan gösterilerde rejimle diyaloga karsi oldugunu halk gösterir.  Amerikan büyük elçisi Hama’yi,  Fransiz büyükelçisi de Hama’da yaralilarin tedavisinin yapildigi hastaneyi ziyaret ederler. Suriye disisleri bakani, bu durumdan rahatsizligini basindan dile getirir. Hama gösterilerin merkezidir.
Yazar gitmek için hazirlarini yaparken Türkiye Suriye sinirinda dolasan Hoca Ibrahim isimli bir arkadasindan Cis el’ Sugur’da yasanan olaylari dinler. Hoca Ibrahim; halkin katliamlardan kaçabilmek için Türkiye’ye sigindigini, Türkiye’deki kamplarda 60 bin kisinin bulundugunu, Suriye ordusundan  birçok askerin kaçarak muhaliflere katildigini, kaçan askerlerin bazilarinin Türkiye’ye sigindiklarini bazilarini ise yakalanarak rejim tarafindan iskenceyle öldürüldügünü, Cis el’ Sugur’a Esad rejiminin özel bir kini varmis gibi köyleri yakip yiktiklarini, insanlari aç ve susuz biraktiklarini, bazilarinin kizlarini soyup sokaklarda dolastirdiklarini. Sansli olanlarin Türkiye’ ye kaçtiklarini, Türkiye’de siginmacilarin  sayisinin her geçen gün arttigini, bazi köylerde insanlarin arkadan elleri baglanarak götürüldükleri ve kendilerinden bir daha haber alinamadigini, mültecilerin rejimle diyaloga kesinlikle istemediklerini, Esad asiretinin isledigi suçlara Arap dünyasinin sessiz kaldigini, Türkiye’deki kamplarin büyük bir hapishane gibi oldugu kamplardaki insanlarin disariyla iletisimin kesildigini anlatir.  Yazar, Esad asiretinin kendi halkina daha ne kadar zulmedebilir ki diye düsünür.
9 Temmuz 2011: Yazar kizini kurtarmak için Ülkesinden ayrilmaya karar verir. Bu ayriligin geçici olacagi seklinde kendini avutur. Yazar bulusacagi Insan Haklari Örgütü temsilcileri araciligi ile tüm dünyaya göstericilerin silahsiz olduklarini, özgürlük, adalet ve onurlu bir hayat disinda bir taleplerinin olmadigini duyurmak ister.
 
Yazar orduda bulunan bir subayin yasadiklarini dinleyerek son notlarini alir. Subay, silahli çetelere müdahale etmek için emir alir. Çetelelere müdahale etmek için gittikleri mahallelerde hep pusuya düsürülür ve birçok askeri öldürülür. Bu durum hep Persembe aksamlari yani Cuma namazindan bir gün önce gerçeklesir. Bir gün sözde çete üyelerinden birini yakalarlar, yakalanan çete üyesi, konusturulmak için sorguya çekilmesi gerekirken, konusmasini önlemek için üst rütbeli komutan tarafindan kafasina sikilarak öldürülür. Bu olaydan sonra, subayin rejim tarafindan kendilerinin yem olarak kullanildiklarini anlar, baska bir çatismada kendisini vurarak yaralanir eve gönderilir. Yazar rejimin gerçek yüzünü gösteren o subayin anlattiklarini da no alarak ayrilik hazirliklarina devam eder. Yazar için Suriye’den ayrilmak ölüm gibidir. Günlüklerini kitap halinde yayinlamadan günlüge devam etmeme karari alir. Suriye’den ayrilmasinin bir nedeni de burada günlüklerinin kitaplastiramamasinin imkansiz olmasidir. Yazar yasadigi bütün zorluklarin kendisini daha güçlü bir kadin haline getirecegini ancak kendi halkinin böylesine bir zulüm içerisinde yasarken, uzaklarda sakin bir hayat süremeyecegini bilerek Suriye’den ayrilir.
 
SURIYE DEVRIM GÜNLÜKLERI
ÇAPRAZ ATESTE BIR KADIN
SAMAR YAZBEK
TIMAS YAYINLARI
ISTANBUL-2013

Benzer Kitaplar