Kitap
sekiz bölümden olusmakta olup ilk dört bölümde BBP Kurucu Genel Baskani Muhsin
YAZICIOGLU’nun hayatini, sekizinci bölüme kadar olan kisimda kaza ile ilgili
tespitleri ve son bölümde de Cumhurbaskanligi DDK raporu sonuç bölümüne yer
verilmistir.
Ülkücü
Gençlik Dernegi’nin kurucu genel baskani olan Muhsin YAZICIOGLU askeri darbe
döneminde 7,5 yil Mamak cezaevinde kalmis, bu süre içerisinde türlü iskencelere
maruz kalmis ancak suçlandigi konularla ilgili çikarildigi davalarda aklanarak
tek gün bile ceza almamistir.
Yazicioglu dogal liderlik özelliginden dolayi
çevresinde hep “Muhsin Baskan” olarak anilmaktaydi. Vatana hizmeti öncelikli
unsur olarak gören Yazicioglu, devletine ve milletine küsmeyerek hakli buldugu
davaya sahip çikarak MHP’den ayrilarak kurdugu BBP ile kendi misyonunu temsil
etmis, 1991 seçimlerinde “O inançlarimizi meclise tasiyacak” slogani ile
meclise ilk defa parti olarak girmistir. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde de
bagimsiz olarak Sivas’tan vekil seçilerek 2 dönem milletvekilligi yapmistir. Ayni
zamanda edebiyat ile de ugrasan ve cezaevinde yazdigi “Üsüyorum” süri ile
gönüllerde yer etmistir. Yazicioglu’nun geçirdigi süpheli trafik kazalari
vurgulanirken, Alperen Ocaklarini sokaklara dökmek ve ülkeye kaosa sürüklemek
amaçli Yazicioglu’na suikast yapilmak istendigi belirtilmektedir.
Süpheli
trafik kazalarini “Isimiz geregi hizli gidiyoruz ama bu kazalarin arka arkaya
gelmesine bir anlam veremiyorum” sözüyle degerlendiren Yazicioglu, 29 Mart 2009
seçimlerinde partisinin Yozgat Yerköy’de gerçeklestirilecek mitingine gitmek
üzere helikopterle çiktigi yolculukta, helikopterin K.Maras Göksun civarinda
bir dagda düsmesi ile hayatini kaybetmistir. Türkiye bu haberi Yazicioglu ile
birlikte helikopterde bulunan IHA muhabiri Ismail GÜNES’in 112 ile gerçeklestirdigi
görüsme ile ögrendi. Kurtarma çalismalarina hizla baslanilmis ancak yer
tespitinin bir türlü yapilamamasi, enkazin farkli bir bölgede aranmasi, uzayan
arama çalismalarindan sonuç elde edilememesi sonucu süreç, 6 kisinin ölümü ile
sonuçlandi. Döngel Köyü sakinlerinin yetkililerden bagimsiz olarak yaptigi
çalisma sonucu enkazi bulmalari ve yetkililere haber vermeleri göze çarpmistir.
IHA
muhabirinin 112’yi bilgilendirmesi ardindan çok hizli ve bilgi kirliliginin
oldugu bir süreç yasandi. Kaza ardindan kitapta da yer bulan ve cevap bekleyen
sorular:
- Kayseri Valisinin kaza sonrasi “Muhsin Yazicioglu”nun sag oldugu ve hastaneye götürüldügü mealinde yaptigi açiklama kurtarma çalismalarini yavaslattigi,
- Helikopter faciasindan önce Muhsin Yazicioglu'nun evinin üst katinda çalinan laptop bahçede bulundu. Yazicioglu'nun programiyla ilgili her türlü bilginin bulundugu laptopu kim neden çaldi ve neden geri birakti?
- 15 gün önce Yazicioglu'na yapilan suikast ihbari neydi?
- Kazadan hemen sonra Kayseri Valisi 'Kurtarma ekipleri olay yerine ulasti. Yazicioglu yarali, suuru açik. Hastaneye götürülüyor' dedi. Bu ifade kurtarma çalismalarini yavaslatti. Kayseri Valisi'ne bu bilgi nerden geldi? Neden böyle bir açiklama yapma ihtiyaci hissetti?
- Anadolu Ajansi 8 gün sonra valiyle ilgili haberini 'resmi makamlardan kesin teyit alamadiklari" gerekçesiyle geri çekti. Ajans haberin dogru olmadigini açiklamak için neden bu kadar uzun sure bekledi?
- Yüksek teknolojiye ragmen enkaz 48 saat sonra bulunabildi. Üstelik köylüler buldu. ilk gün GSM sirketinin verdigi koordinatlara ragmen niçin enkaza ulasilamadi? 3. gün seyyar baz istasyonu kuruldu. Bu islem neden ilk gün yapilmadi?
- Ihlâs Haber Ajansi (ÎHA) muhabiri Ismail Günes ile 112 Acil Servis hattindaki görevli kisimin konusmalari orijinal mi yoksa bantlanarak mi kamuoyuna dinletildi? Son konusmayi yapan kisi neden hiçbir yerde çikmadi? Konusmanin bütünü yayinlandi mi?
- Helikopterde ELT cihazi var miydi yok muydu? Varsa neden çalismadi? Pilot Kaya Istektepe'nin kazadan iki gün önce ELT cihazin arizali oldugu yönünde firmaya bilgi verdigi ancak buna ragmen bir sey yapilmadigi iddiasi dogru mu?
- Muhsin Yazicioglu son mitingini yaparken alanda bulunan helikopter neden ayrilip geri geldi? Yetkililer yakit aldigini söylemesine ragmen havalandiktan 20-25 dakika sonra düsen helikopter neden patlamadi? Kazazedelerin cep telefonlari neden sinyal vermedi?
- ÎHA muhabiri hem ajansiyla, hem de 112 acil servisiyle yarim saate yakin konusmasina ragmen neden yerleri tespit edilemedi?
- Neden enkazi bulan köylülerin cep telefonlarina el konuldu? Köylülerin görüntüleri medyaya satacaklarindan mi çekinildi yoksa baska bir neden var miydi?
- Helikopter rota almadan mi uçusa çikti? Rotasi belliyse uçus suresinden kaza yerinin bilinmesi gerekirdi. Rota degistirdiyse pilot bunun için izin aldi mi?
Cumhurbaskani
Abdullah GÜL’e Temmuz 2011’de gönderilen, içinde birkaç askerin özel
tornavidalar ile kaza ile ilgili bilgi alinabilecek olan helikopterin beynini
söktügü görüntüleri içeren CD ile baska bir boyut alan, “Keçiler söküp
götürmedi ya” çikisi ile kamuoyuna duyurdugu sorusturma devam etmekte ve
kamuoyu vicdaninin rahatlatilmasi beklenmektedir. Cumhurbaskani’nin o bir
sehittir ifadesi de yakinlarina umut olmustur.
DDK raporunda da yer alan kaza
ile ilgili süpheler genel olarak;
1) Radar kayitlarinda görülen
F-16’nin hava akiminin helikopteri düsürdügü iddialari ve bölgedeki askeri
radarlarin aniden ve hepbirlikte arizalanmasi,
2) Arama-kurtarma faaliyetlerinin
basindaki Albay Sezai AKGÜN’ün Meclis Arastirma Komisyonuna sinyal alinan son
noktayi arastirmak isterken Genel Kurmaydan gelen telefon ile yanlis noktaya
yönlendirildiklerini söylemesi,
3) Enkaza ait parçalarin gizlice
sökülüp, bos bir arazide kimligi belirlenemeyen kisiler tarafindan yakilmasi,
Kaza Kirim ekibinde savcinin bulunmamasi,
4)
Cumhurbaskani’nin dikkat çektigi
gibi, 3 askerin “helikopterin beynini sökmesi”,
5) Ölen 6 kisinin kanlarinda yüksek karbon
monoksit gazinin tespit edilmesi üzerinde yogunlasmistir. Malatya özel yetkili
savciligi, DDK’nin raporu dogrultusunda sorusturmasini yürütmektedir.