PAPAYA KOMPLO   -----   Valeska von Rogues ----Yordam Kitap

PAPAYA KOMPLO ----- Valeska von Rogues ----Yordam Kitap

Fevzi BOZKURT
Politika


 

Valeska von Roques: Berlin dogumlu olan Valeska von Roques, Tübingen, Berlin ve Hamburg üniversitelerinde Protestan din bilimi ve çagdas tarih ögrenimi gördü. Hamburg televizyonunun "Panaroma" yayin kurulunda çalisti. Mesleginin yirmi üç yilini Spiegel muhabiri olarak New York, Washington ve Roma'da geçirmistir. 1995 yilinda yazdigi ve Italya'daki politik degisimi anlatan Leoparlarin Saati kitabiyla üne kavusan Valeska von Roques, Roma ve Hamburg'da yasamaktadir.


13 Mart 1981 günü Papa 2. Jean Paul’a iki kursun sikmis olan M.Ali AGCA, aradan birkaç ay geçtikten sonra ömür boyu hapse mahkûm edildi. Bu suçu neden islemis oldugu konusunda degisik nedenler ileri süren M.A. AGCA,  suikastin nedeninin açiga kavusmasini gizlemistir. Bu sebeple Papaya suikast girisimi 20. Yüz yilin çözülemeyen bilmecelerinden biri olmustur.

Papa 2. Jean Paul hayati boyunca geçirdigi pes pese ameliyatlar sebebiyle iyice bitkin düsmüs ameliyatlar sirasinda verilen narkozlar vücudunda yan etkiler yaratmistir. Iste; M.A.  AGCA‘nin siktigi kursunlarda papanin ameliyatina neden olan olaylardan birisidir. Kursunlarin sikildigi zaman saat 17.17 idi. Ard arda iki kursun sesi yankilandi, Sen Piyer alanini çevreleyen sütunlu Bernini yolunda ve sonrasinda birbirine karisan sesler, çigliklar duyuldu. Papa vuruldu diye haykiriyorlardi. Papa vurulmanin etkisiyle arkaya dogru sendeleyerek özel sekreterinin kollarina düsüyor. Papa alelacele ambulans ile kentin en büyük hastanesine götürülüyor.

Iste o gün papanin dindarlari kabul günüydü aylardan Mayisti papayi tasiyan araç saat besi bes geçe Sen Piyer katedralinin sol tarafindan görünmüstü. Papa Toplanan kalabaligi selamlarayarak geliyordu. M.A. AGCA iriyari bir rahibenin arkasinda papanin yaklasmasini bekliyordu. Suikastta kullanacagi silahini boynuna astigi fotograf makinasi kilifinin içine gizlemisti. Suikast sonrasi kaçarken kullanmak amaciyla yanina sis bombasi da almisti. AGCA Suikast sonrasinda kaçabilecegini umuyordu. Papa araç üzerinde ilerlerken yolun kenarinda duran bir çocugu gördü ve çocugu öpmek içir araci durdurdu. Daha sonra araç yeniden hareket ettigi sirada AGCA boynunda dur

tara0003.jpg

an kilif içerisinde çikarttigi BROWNING marka silahi ile Papaya dogru ates etti. Tabancadan seken kursunlardan bazilari, orada bulunan iki sahsin yaralanmasina da sebep olmustu. Olayin ardindan AGCA hemen kaçmaya çalisir fakat arkasina saklandigi rahibe onu yakalar. Rahibenin elinden güçlükle kurtulan AGCA kaçmaya çalisirken orada bulunan kalabalik tarafindan yakalanir ve öldüresiye dövülür. Polis, AGCA’yi kizgin kalabaligin elinden güçlükle alir ve polis aracina bindirilerek oradan uzaklastirilir. Her sey birkaç dakika içerisinde olup bitmisti. Adi bilinmeyen bir rahip bos kalmis olan kürsüye çikarak aziz peder 2. Jean Paul’un yaralandigini söyler.

Papa saat 18.00’a dogru ameliyathaneye girerken “Neden Yaptilar Diye’’ mirildaniyordu. Üç litre kan kaybetmisti, kendinde degildi. Üç kursun yarasindan ikisinin zarsiz oldugu tespit edilir. Papanin karnina girdigi tespit edilen üçüncü kursununda herhangi bir tehlikesinin olmadigi anlasilir. Ameliyat tam bes buçuk saat sürer. Papanin hayati uzuvlari zara görmedigi tespit edilmis ve Papanin hayatta kalma sansi artmisti.

Suikastin ertesi günü ülkede halk oylamasi yapilarak “Kürtaj Yasasi”nin kaldirilip kaldirilmayacagina karar verilecekti. Basta papa olmak üzere tüm Katolik kilisesi de bu yasanin kalkmasina karsi çikmisti. Papaya suikast haberi duyulur duyulmaz Referandum ile ilgili yapilan mitingler sona erdirilir.

M.A. AGCA 1 Subat 1979 günü liberal günlük gazete Milliyetin Genel Yayin Müdürü Abdi IPEKÇI’yi öldürdügü için ömür boyu ceza almisti. Fakat tutuklu bulundugu askeri ceza evinden kaçarak ayni aksam Milliyet gazetesine bir mektup yazar;” Türkiye’nin diger Islam ülkeleri ile birlikte orta doguda siyasi ve askeri bir güç olacagindan korkan Bati güçlerinin Haçli seferinin kumandani Jel Paul’u, dini lider kisvesi altinda yolluyor“ gerekçesi ile Türkiye’ gelecek olan Papayi öldürme tehtidinde bulunur.  Ama korkulan olmaz Papanin ziyareti sakin bir sekilde geçeklesir.

AGCA Suikast sonrasinda tutuklandiktan sonra ilk sorgusunu yapan polislere; Ben Türkiye’nin en ünlü teröristiyim der. 14 Mayis sabahina kadar sorgusu devam eder. Sen piyer alaninda tutuklandigi sirada AGCA’nin üzerinde çikan kâgitta suikast ten önce ve sonrasinda neler yapacagi yaziyordu.

M.A. AGCA 20.07.1981 günü mahkeme salonuna getirilerek kendisi için özel olarak hazirlanmis kusun geçirmez bölüme konulur. Mahkeme basla AGCA konusmasinin ikinci bölümünde bir Vatikan mahkemesinin kendisi hakkinda karar vermesini talep eder. Italyan hükümetinin cevabini Bes ay boyunca bekleyecegini söyleyerek mahkeme salonunu terk ederek zirhli bir araca bindirilir, Rebibia hapishane tekrar döner.

******************

29 Eylül 1978 günü 1. Jean Paul’un öldügü haberini alinca Karol Wojty çok üzülür. Baspiskoposlugun küçük kilisesine geçerek dua eder.  Karol Wojty’la son zamanlarda Papa adaylarindan birisi olarak kabul ediliyordu. Fakat kendisi bu konudan haberi yokmus gibi davraniyordu. Gerçektende düsünülen sey oldu ve Karol Wojty 111’üyeden 99’unun oyunu alarak Papa seçilir. Önceki Papaya yakinligini ispatlamak onun ismini alir ve 2. Jean Paul olarak Papalik koltuguna oturur.  Katolik kilisesi tarihinde ilk defa Slav asilli birisi Papalik makamina oturmustu. Böyle bir sürprize o zamanin ABD. Baskani Jimmiy CARTER çok sevinmistir. Yeni Papa görevine baslar baslamaz kafasindan geçenleri uygulamaya koydu. Sert ve tutucu bir kisilige sahip olan Papa 2.  Jean Paul birçok degisiklikler yapti ve sert çikislari ile dikkat çekiyordu. Bu sebeple Vatikan’daki ruhban sinifi üyeleri arasinda hosnutsuzluk belirtileri görünmeye basladi. Karol Wojty papalik koltuguna oturduktan sonra komünist rejim ile yönetilmekte olan ülkesi Polonya’yi ziyaret edecegini açiklamisti. Papanin Polonya’yi ziyaret etme haberleri duyuldugunda Leonid Brejnev devlet baskani Gierek’e telefon ederek bu ziyareti önlemeyi denemisti. Ama bu deneme girisimleri sonuçsuz kalmistir. Papa sekiz ay aradan sonra memleketine ayak basmisti. Bir milyona yakin Katolik havaalani yolu üzerine dizilmis Sabirsizlikla Papa’yi bekliyorlardi. Papanin kente girisini insanlar heyecan ile izliyorlardi. Papa kentte halka yaptigi konusmasiyla Kitanin Yalta antlasmasi ile bölünmesine son vermek istiyordu. Fakat Varsova’daki yöneticiler papanin yaptigi konusmadan pek memnun olmamislardi. Papanin ziyareti ile komünist rejiminin dogu insanlarini tek basina yönetebilmesini engellenmis gözüküyordu. Papa Polonya ziyaretini hos bir havada tamamlayarak ülkeden ayrilmisti ama etkileri uzun süre geçmeyecege benziyordu. Wojtyla batinin bir gün gücünü kaybederek çökeceginden adi gibi emindi. Onun gözünde batili ülkeler hiçbir zaman dürüst degildi ve ahlak kurallarini dislardi.  Faenza mafyasinin amaci, Wojtyla’nin en güçlü destegini olan Paul Marcinkus’un ayagini kaydirmakti. Ondan kurtulmak demek, Papa’nin toplumlar arasi dayanismaya parasal destegini kökünden koparmak, Dogu politikasini yikmak ve onun yine Casaroli’nin öngördügü yolda yürümesini saglamak demekti. Kardinallik sekreteri bu projesini gerçeklestirmek amaciyla çesitli çalismalara ve görüsmelere baslamisti bile. Vatikan’da çok üst düzeyde bulunan güçler arasinda bir savas vardi.  Bunun ardindan baska sebepler yatmaliydi. Ruhban sinifi arasindaki rekabet ile yada birbirlerini çekememe ile ilgili degildi.

Gerçekte Papanin yakini ve kendilerine çok güvendigi kisiler olmasi gereken ruhban sinifi temsilcileri tarafindan pek sevilmedigi idi. Papa 2. Paul’un suçu Vatikan’i yöneten gücün çekirdegini meydana getirenler arasinda Polonya’dan gelmis ve bu gücü olusturan üyelere yabanci kalmis birisi olmasiydi. Papa bu gücü fark etmeyecek ayni zamanda, onu parçalayacakti da. Bunu yapmakla kilise hiyerarsisindeki kisilerin çikarlarini da bozmus olacakti.   Bu nedenle papanin etkisiz duruma getirilmesi gerekiyordu.

****************

Papaya suikast ten tam alti gün sonra Simi’nin sefi general Nociarnola’dan , Hnilici’ya bir not gelir. Bahse konu notta Papaya yönelik gerçeklestirilen suikastin Varsova Pakti üyelerinin verdikleri bir karar üzerine gerçeklestirilmis oldugu yazmaktadir.  Opus Deni’nin destegi ile seçilen Papa göreve baslar baslamaz karsit guruplar arasinda kendisine ortada bir yer bulmaya çalismisti. Bu sebeple Vatikan bankasi IOR ‘inin sefi Paul Marcinkus’a yakin olmaya ve onu korumaya karar vermisti. Zamani geldiginde Italyan yargisina karsida korumustu.

Vatikan’daki mason guruplari ile opus Dei gruplari arasindaki cephe oldukça karmasikti. Bu karmasiklik kendisini yetmisli yillarda iyice göstermeye baslamisti. Katolik kilisesinin 18. Yüzyilin aydinlanma döneminde ortaya çikan masonlugu kendisine düsman etmesi olagan bir durumdu. Kilisenin gözünde onlar birer tanrisizlardi. Bu sebepledir ki 12. Papa Kilemens 1738 tarihinde Masonlari dislayan bir bildiri yayinlamisti. Anca bu durum Papa 4. Pauldan sonra biraz degisti. Mafya baglantilari oldugu bilinen Michele Montiniyi  Vatikanin mali danismani yapti. 12 Eylül 1978 günü P2 üyesi Italyan gazetecinin yayinladigi bir listeye göre Vatikan Ruhban sinifina üye 121 Rahip gizli localar ile baglantili idi.  Papa 1. Jaun Paul göreve yeni basladigi sirada önüne gelen bu listeyi görünce çok sasirir ve ne yapacagina tam karar veremez. Hemen girisimde bulunmak ister fakat buna firsat bulamadan 28 Eylül gecesi bilinmeyen bir sebep ile yasamini yitirir. Papanin bu süpheli ölümü ile ilgili bütün süpheler Mason locasi üzerine toplanir. Opus Dei üyelerinin Masonlar üzerinde arastirmalar gerçeklestirdigi bilinmekle beraber, Opus Dei Papa 2. Paul’un görev yaptigi dönemde hiç olmadigi kadar güçlenmistir. Opus Dei kökten dinci bir katoligi ön plana çikaran gizli kati dinci bir birliktir. Opus Dei isimli gizli örgüt Belçika’da; en tehlikeli 187 tarikat listesi içerisine alinmistir. Papa 2. Paul göreve baslar baslamaz ilk islerinden birisi Opus Dei ile iliskilerini yakinlastirmak ve gelistirmek olmustur.

1985 yilinin sonbahar’ina dogru M. Ali AGCA’nin bulundugu hücrede arama yapan memurlar, gazete küpürleri ile dolu bir zarf bulurlar. Aralarinda Amerikali kadin gazeteci Claire Sterlingin Famiglia Cristina dergisine vermis oldugu röportaji da bulurlar. Bayan Claire Sterling’in gazete küpürünün altina el yazisi ile Agcaya bir not düsmüs: Notta “Kimseye söyleme Emanuela ile degis tokus edileceksin.”seklinde notu yazilidir. Bahse konu Emanuela ise Agca ile degis tokus yapilmak üzere kaçirilmis kendisinden bir daha haber alinamamis geç kizdir.

***************

Bulgar asilli Sergey Antonov 1997 tarihinde Italya’ya gelmis Bulgar havayollarinda Roma bürosunda ikinci müdür olarak görev yapmaktadir.  Antonov kaldigi küçük dairenin kapisi 25 kasam 1982 sabahi çalinir. Antonov Kapiyi açinca kasisinda Roma polisini görür. Antonov götürüldügü polis karakolunda; 13 Mayis 1981 tarihinde M.A. AGCA tarafindan Papa 2. Paul’e yapilan süikast ile ilgili sorumlulardan birisi olmakla suçlanir ve Roma hapishanesi Rebibbia’ya gönderilir. Gazetelerin bildirdigine göre suikast girisimini Rus gizli örgütün KGB’ nin talimati ile Bulgarlar gerçeklestirmislerdi. Almanya ülkesinde silah kaçakçiligi yüzünden tutuklu bulunan Süleyman Necati TOPUZ tarafindan Cumhuriyet gazetesine gönderilen mektupta; ”Bulgar gizli servisinin Türk mafyasini içerisine almistir” seklinde bir not vardir. Italyan parlamentosunda gizli servislerin denetiminden sorumlu kisi olan; Hiristiyan demokrat Italyan politikacilardan F. MOZOLLA’da “AGCA’nin emir aldigi Bulgar gizli ajani Mustafaeoff olmaliydi” seklinde anlatmisti. Komplo ile ilgili derin arastirmalar yapan Arastirmaci gazeteci Claire STERLING; ”Bulgar gizli polisi ile KGB arasinda siki bir iliski vardi. Ruslar ne söylerse Bulgarlar onu yapardi. KGB bütün teröristleri yakindan izler ve bu nedenle Bulgar gizli servisine yakin olan AGCA’yi tanimamasi imkânsizdi. Ruslar, Suikast ile ilgili herhangi bir baglantilarinin ortaya çikmamasi için her türlü tedbirleri alinmislardi” seklindeki görüsleri dikkat çekiciydi. Ona göre AGCA’yi yönlendiren Ruslardi. Ama bu görüslere ragmen Amerika kamuoyu bu teze pek inanmamisti. Claire STERLING’nin yazdiklari pek cosku ile karsilanmamisti bu durum da arastirmaci gazeteci bir hayli üzmüstü. Fakat bu üzüntüsü AGCANIN yapmis oldugu açiklama ile birazda olsa hafiflemisti. AGCA açiklamasinda; Papayi öldürmesi karsiliginda Bulgar hükümetinin üç milyon mark ödemeye hazir oldugunu söylemisti. AGCANIN teshisini yaptigi fotograflar içerisinde kendisine yardimci oldugunu söyledigi Bulgar Sergey ANTONOV da vardi. ANTONOV iste bu teshisten sonra tutuklanarak cezaevine konulmustu.

M.AGCA verdigi ifadesine göre suikastin gerçeklesmeden önceki günlerde Mayorka adasindaki tatilden döndükten bir müddet sonra 10 Mayis 1981 tarihinde Roma’da Bulgar atasesi ile görüsmüstü. Bu bulusmada ANTONOV’da vardir. Hep birlikte suikastin yapilacagi alana giderek incelemede bulunmuslardi. AGCAY’a suikastten sonra nasil kaçacagini da açiklamislardi. Italyan gümrügünün mühürlemis oldugu bir TIR onu Bulgaristan büyükelçiliginin yakinlarindan alip götürecektir. AGCA’nin ifadesine göre Bozkurtlardan, yakin dostu Oral ÇELIK ‘te bu arada Roma’ya gelmisti. Ve hep birlikte ANTON’un dairesinde suikast planini konusmuslardi. Agca gece yarisina dogru Bulgar isbirlikçileri tarafindan kaldigi YMCA’ya götürülmüstü. Daha sonra bütün isbirlikçiler saat 12:00 da bir cafede bulusmuslardi. Bu bulusmaya Oral ÇELIK, Sotir PETROV, Bayramic ve Sotir KOLEV katilmisti. Ve suikast ile ilgili görüsmek amaciyla daha birçok kez bir araya gelmislerdi. Son hazirliklar yapildiktan sonra birbirlerine basari dileyerek ayrilmislardi. Bundan sonraki süreç Suikastin tamamlanmasi asamasini olusturuyordu.

AGCA o ani söyle anlatiyor; “O gün gelmisti saat 17:00 da Papa Sen Piyer alaninda göründü. Binmis oldugu cip halkin içerisinden hareket ederek yanima dogru yaklasiyordu basimi çevirip orda bulunan arkadasim Oral ÇELIK’e hazir oldugumu isaret ettim. Papa ikinci kez bizim durdugumuz yere yaklastiginda tabancami çikartip Papaya iki, üç kez ates ettim. Oral ÇELIK’in yaninda getirdigi sis bombasini atinca silahi atip kaçmaya çalistim fakat çevremdekiler beni yakaladilar. “Diyordu AGCA. ama bu anlattiklari pek inandirici gelmiyordu kimseye. Nede olsa birçok bölümü mantik disi idi. Fakat roma savcilari ona inanirlar. Ifadede ismi geçen Bulgar isbirlikçisi ANTOV tutuklanir. Ismi geçen diger iki Bulgar ise tutuklanmaktan kil payi kurtulur. ANTOV ise bu isin içinde olmadigini suikast sirasinda isinin basinda oldugunu yaninda bulunan sekreterlerin sahitligi ile ispatlamaya çilisiyordu ve AGCA’yi tanimadigini söylüyordu. Ama AGCA‘nin Antov ile ilgili verdigi birçok bilgi Antov tarafindan onaylanmisti. Yani AGCA Antov’u yakidan taniyordu. Bu gibi bir karmasik durumdan dolayi o dönemin soguk savas ideolojisi “ Bulgarlar AGCA’yi korudu ve kolladilar” savini inanilir kilmisti.

*******************

AGCA 19 Agustos 1981 tarihinde Ascoli Piceno’daki çok güvenlikli olan hücresine yerlesmisti. Cezasinin ilk yilini tek basina geçirecekti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Papaz Mariano, elinde kucak dolusu hediyeler ile AGCA’yi ziyarete gelir. Agca bu hediyeleri geri çevirmemis ve papaz ile bir müddet görüsme yapmisti. Hapishanede bulunan gardiyanlarin geleneksel olarak yapilan piknige katildiklari bir gün Ascoli Piceno Bas piskopozu Monsignore Margante AGCA’nin hücresine gelerek AGCA’yi yargi ile isbirligi yapmasi konusunda ikna etmisti. AGCA 1981 yilinin sonuna gelindiginde bu is birligi için hazirdir. Hapishane müdüründen gizli servis elemanlari ile görüsmek amaciyla randevu almasini rica eder. Bahse konu iki gizli servis elmani 29 Aralik tarihinde AGCA ile hücresinde görüsürler. Ama görüsmede beklenen bilgileri elde edemezler. Agca 1982 yazinda uydurdugu hikayeler ile yargiyi oyalamakla geçirir. Bir söyledigi ötekini tutmuyordur. Hapishanede kendisine özel oda ayrilmistir keyfi yerindedir. Bütün bir yil geçtigi halde sorusturmalarda Bulgaristan yargisinin destegine ragmen AGCA ile ilgili Italyanlar yeni bir dava açma olanagi saglayamazlar. Bulgarlar AGCA’nin anlattigi birçok öyküde söyledigi seylerin dogru olmadigini bildirirler. 1984 yilinda Roma bassavcisi tarafindan davanin açilmasi için gerekli olan sorusturma dosyasi imzalanir. Italyan yargisi tam üç yil süren sorusturma sonucu AGCA’nin yardakçiligini yaptigi kanitlanan 3 kisi tutuklanir.

1985 yilinin Mayis ayi yüzyilin davasina hazirlaniyordu. Durusma için Mahkemenin en büyük salonu ayrilmisti. Dünyanin gözü buradaydi. Durusma 27 Mayis sabahi baslar AGCA; “Papaya yaptigim bu suikast Fatimanin üçüncü sirri ile baglantilidir. Ben yeniden dogmus Hz. Isa’yim, dünyanin sonunu ilah ediyorum” der. Salondakiler gülmeye baslar. Yargiç AGCA’nin konusmasini keserek iddianamedeki suçlamalar hakkinda açiklama yapmasini ister.

Mahkeme aylarca sürer, izlemeye gelenlerin sayisi zaman geçtikçe azalir. Yüzyilin davasi en ilginç tanik olan Abdullah ÇATLI’nin gelmesi ile önem kazanir. ÇATLI, AGCA’yi Kömünizmin kiralik bir askeri gibi davrandigini söyleyerek Türk fasistlere ihanete suçlar. AGCA bu söylenenlere karsi çikar. Ikinci tanik Yalçin ÖZBAY mahkemeye verdigi ifadede. Bulgar gizli servisinin AGCA’nin yaptigi plandan haberdar oldugunu ve bu planlari onayladigini açiklar. Bunun üzerine salona bir ölüm sessizligi çöker.

****************

Silah kaçakçiligi yaptigi gerekçesi ile görevden atilan eski CIA ajani Terpil ve yakin ortagi Edwin P. Wilson CIA ile baglantisini hiçbir zaman koparmamisti. Bu iki sahis Amerika’nin ürettigi silahlari en çok para verene satiyorlardi. Basta Libya olmak üzere üçüncü dünya ülkelerine satiyorlardi. Terpil ve yakin ortagi Edwin P. Wilson ikilisi Libya da  bir “terörist egitim kampi “ bile kurmuslardi. M.A. AGCA’da bu kampta egitim görmüs birisiydi. AGCA bir tiyatro oyununda basrole çikan aktör dür. O, oyun baslar baslamaz perde önünde durmaktadir. Kendisine verilen rolü hakkiyla yerine getirmeye çalismaktadir.

Abdullah ÇATLI genç yasta üyesi oldugu Bozkurtlarda kisa zamanda yükselmisti. 1978 yilinin ekim ayinda üç adami ile birlikte Ankara ilinde sol görüslü ögrencilerin kaldigi evi basip yedi ögrenciyi öldürürler. Bu olayin baska cinayetler takip eder. ÇATLI gurubuna Oral ÇELIK, Yalçin ÖZBEY, Mehmet SENER ve AGCA’da dâhildir. Bu kisiler papaya yapilan suikastte rol almis önemli kisilerdir. Uyusturucu isleriyle ugrastigi için Abdullah ÇATLI 1981 tarihinde Isviçre’de tutuklanip hapse atilmis,  fakat Ankara ‘dan  Isviçre’ye gelen CIA adamlari ÇATLININ serbest birakilmasini saglamistir.   Konu ile ilgili arastirma yapan Ender HERMAN ile Frank BRODHEAD’e göre Bozkurtlarin planlayip, aralarindan seçtikleri AGCA’ya yaptirmis olduklari suikast Turancilar ideolojisine dayanan bir Türk projesiydi. Papa suikstinden sonra CIA içerisinde çikan karsilikli savas kimi zamanlarda organizasyon içerisinde gülünç durumlar ortaya çikartiyordu. Senatonun olusturdugu komisyon su sonucu elde etmisti “ Amerika gizli servi sorumlulari Papa suikastini önceden fark edememisti.”

****************

Türk gizli servisi ile ve CIA ile arasi ili olan Türk uyusturucu mafyasinin sefi Abdullah ÇATLI; 6 Kasim 1996 tarihinde Balikesir’in Susurluk ilçesinde süpheli bir sekilde gerçeklesen kazada otomobili içerisinde can verir. Üzeride Türk içisleri bakanliginin verdigi özel silah tasima kimligi ve birçok doküman çikar. Aracinin bagajindan ise Israil ve ABD yapimi birçok silah bulunur. Isler daha da karmasik bir hal almaya baslar. Dönemin basbakani Tansu ÇILLER; “Devlet için kursun atanda da yiyende sereflidir” diyerek ÇATLIYI övmüstür. Bahse konu kazayla ilgili TBMM bir komisyon olusturur komisyon yaptigi çalisma sonucunda Türkiye’de Kontrgerilla adinda bir gizli sivil gücün varligini ortaya çikarir bu  “kontralar” polisin özel timine ait komandolardan seçiliyordu. Abdullah ÇATLI’nin yani sira Mehmet Ali AGCA, Oral ÇELIK’in susurluk komisyonunun sorusturmalari sonucunda Türk gizli servisi MIT adina çalismis olduklari resmen kanitlanmistir. AGCA’nin Papa suikastinden çok önce Kontrgerilla’ya dâhil oldugu bilinmekteydi.

Italya’da 1960’li yillarin sonlarindan baslayarak toplumu sarsan ve sürekli artan birçok insanin ölümüne neden kanli suikastlar Italyanlarin komünist cepheye kaymasini ve onlari seçmesini önlemek amaciyla uygulanan “gerilim stratejisi” nin bir parçasiydi. Bu izlerden yola çikinca Papa suikastinin bir propagandadan baska bir sey olmadigi sonucuna variliyor. Papa öldürülmeyecekti. Papanin öldürülmesi amaçlanmis olsaydi AGCA gibi bir teröristin bunu becerememesi olanaksizdi.

Papaya yapilan suikastin sebebini sadece Bati ile dogu arasindaki politik çatismalarda aramak dogrumudur?

***************

 13 Mayis 1938 tarihinde Portekiz’in Fatima adli köyünde çobanlik yapan 3 çocuga Meryem ananin göründügü, her çocuga birer sir verdigi söylenir. Çocuklardan ikisi yakalandiklari hastaliklar sonucu yasamini yitirir,  sadece Lucia Dos Santos hayatta kalir. Yarim milyona yakin insanin karsisina çikarak üç sirdan ikisini açiklar. Papa 12. Pius ekim 1941 tarihinde Portekiz’e gitmis fasist bir rejim ile o tarihlerde yönetilen Katolikleri Fatima’nin ikinci sirrindaki mesajin yerine gelmesi için dua etmeye çagirmistir. Meryem ananin fatimadaki istegi olan dinsiz Rusya’nin savasi kaybetmek üzere oldugunu açiklamistir. Böylece “Fatima’nin üç sirri” efsanenin politik ve dini amaçli yönlendirme süreci baslamisti. Ve bu olayla ilgili olarak baslayan ikinci dünya savasinin ardindan Katoliklik Rusya’da bir adim bile ilerleyememistir. Iste M.A. AGCANIN mahkeme sirasinda bahsettigi Fatima’nin 3. Sirri dedigi konu budur. Suikastten birkaç gün sonra kardinallerden biri Lucia Dos Santos’u zarf içerisinde yolladigi üçüncü sirri papaya vermistir ve üçüncü sirri kendisine açiklamisti. Papa 2. Paul M.A. AGCA’nin sikmis oldugu ve cipine saplanan kursunu Meryem anaya armagan etmek için Portekiz’de Fatima’yi ziyarete gitmisti. Orada bir rahip tarafindan hançer ile öldürülmek istenmistir. Papa öldürülmekten kil payi kurtulmus ve duasina baslamistir.

Kardinal “Fatima’nin üçüncü sirrinin” diye baslamisti söze “bundan tam dokuz yil önce Papaya yapilan suikast ile baglantisi oldugunu düsüncesi vardir. Bu üçüncü sir ise “beyazlar giyinmis bir piskopostan, yani papadan söz eder, ‘atesli bir silah ile vurulup ölü gibi yere yuvarlanir’ der.” Yani Kardinale göre suikastin sebebi üçüncü sirdi. AGCA’nin suç ortagi olan oral çelik 2000 yilindaki Fatima’daki suikast girisiminden önce 1994 tarihinde Rasorio Priore’ye verdigi ifadede üçüncü sirdan söz etmisti.

Oral ÇELIK 1994 tarihinin baslarinda bir sorguda sunlari söylemis ve bir bomba etkisi yapmisti. “Tutuklanmadan önce Fransa’dan bana suikast ile ilgili Bulgarlari suçlamami söylemislerdi. Bunu yapinca çok para vereceklerdi. Benden Bulgarlar’i suçlamami isteyen kisilerdi bunu yapman lazim nede olsa bütün hepimiz komünizme karsiyiz demisti. Ayrica bu komploda birçok kisinin ortak oldugunu söylemisti. ÇELIK kendisine verilen sözlerin tutulmamasina daha fazla dayanamayarak 29 Haziran 1994 tarihinde Papaya yapilan komplo ile ilgili bildiklerini açiklamisti. Çelikin anlattiklarina göre AGCA suikast öncesinde, Italyan gizli servisi tarafindan Vatikanda iki kardinalin huzuruna çikartilmisti. Suikast üçüncü sir ile yorumlandiginda Vatikanin komlodaki rolü iyice ortaya çikiyordu.  Oral ÇELIK’in 1994 tarihinde verdigi ifadeye göre “AGCA’nin görüsmüs oldugu kardinallerden bir tanesi 80 yil önceki bir kehanetten bahsetmis ve AGCA’nin görevinin ise bu kehanetin yerine getirilmesi oldugunu” söylemistir. Bu söylediklerini ise bizzat AGCA’nin kedi agzindan duydugunu söylemistir ÇELIK.

Papa suikastinin resmen Fatima’nin üçüncü sirri ile baglantili oldugunu açiklayan Kilise devleti, kanitlanmamis ve Italyan yargisinin kapatmis oldugu “Bulgar tezine “ yeniden dönmüstür. Papa ise Bulgarlarin suçluluguna hiçbir zaman inanmamistir. 14 Haziran 2000 tarihinde Vatikan’in istegi üzerine agca Italya Cumhurbaskani tarafindan affediliyor. Türkiye’ye yollanan Agca Abdi IPEKÇIYI öldürmek suçundan Kartal Askeri Cezaevine konuluyor

AGCA eski bir gasp olayi sebebiyle götürüldügü mahkemede bir kâgida yazmis oldugu açiklamasini okuyor; “Seytanin merkezi Vatikan’dir, birçok günah burada islenmistir. Papaya suikast Vatikan düzenlemistir. Vatikan Fatima’nin bazi sirlarini degistirmistir. Çünkü o sirlar söyle idi diyor: Vatikan seytani izleyecek ve gerçek dinden uzaklasacak, kardinaller birbirleri ile savasacaklar…..“AGCA’nin Papaya da bir nasihati olacaktir” sen iyi bir insansin geç olmadan istifa et!” Birçok gazete AGCA’nin söylediklerini tuhaf bulmustur. Böylece birbiri ile baglantili olaylar zinciri açiga çikmaya baslamistir.


Benzer Kitaplar