ÖZEL YASAMIN BIR PARÇASI OLARAK TELEKOMÜNIKASYON YOLUYLA YAPILAN ILETISIMIN GIZLILIGINE ÖNLEYICI DENETIMLE MÜDAHALE
Fevzi BOZKURT
Biyografi
Içinde bulundugumuz
çagin ikinci yarisindan sonra teknolojik alaninda meydan gelen hizli gelismeler
kisinin temel hak olarak sahip oldugu özel hayatin gizliligi ve korunmasini
tehlikeye sokmus ve zarara ugratmaya baslamistir.
Bireyin kendisine ait
hayat alaninda diledigi gibi hareket etmesinin hukuki bir dayanagi olan bu
hakkin üçüncü kisiler tarafindan gelismis vasitalar kullanilmasi sonucu ihlal
edildigi görülmektedir. Böylece özel hayatlarina müdahale edildigini düsünen kisiler
büyük sayiya ulasmistir. Bu kisiler hukuk mahkemelerinde maruz kaldiklari maddi
ve manevi zararlarini istedikleri gibi ayni zamanda özel hayatlarini ihlal eden
fiillerin önlenmesi ve faillerin cezalandirilmasini da talep etmislerdir.
Ancak teknik
gelismelerin hizla ilerlemesi neticesinde ses ve görüntü kaydeden araçlarin
ortaya çikmasi ve bunlarin haberlesmenin emrine verilmesi hukuki yetersizligi
ve bu hükümlerin özel hayatin gizliligi ve korunmasi hakkina saglam güvenceler
getiremedigi görebilmekteyiz.
Kisinin kendi duygusu
içinde kalarak bunu baskalarindan saklayabilmesi insancil bir duyguyu ifade
eder. Insanin psikolojik yönlerini olusturan özel hayatini kimseyle paylasmak
istemez.
Kamusal hayatini
herkesle aile hayatini ailesiyle ve meslek hayatini da is arkadaslariyla
paylasan kisi özel hayatini giren faaliyetlerini sadece kendisine ait olmasini
ister.
Uzun yillar hukuki
düzenlemelerde yer alan ve kisinin özel hayatin gizliligi ve korunmasi hakkina
güvence sagladigi kabul edilen hükümlerin yasadigimiz çagin ihtiyaçlarina cevap
veremedigi görülmektedir. Son zamanlarda tartisilan özel hayatin gizliligi ve
korunmasi hakki ile ilgili görüsler gelismis ülkelerin hukuklarina girmistir ve
girmeye devam etmektedir.
Sosyal ve akil sahibi
olan insan, düsündügünü özgürce söyleyebilmek, istedigi yere gidebilme,
istedigi yerde yasama, gelecegi üstüne karar verebilme hakkinin yaninda
bireysel hayatinda özel hayatina, aile hayatina, konutuna, haberlesme alaninda
istedigi gibi düzenleyebilmek hak ve yetkisine sahip bir bireydir.
Herkesin, kamuya mal
olmus yasantisinin yaninda, kendi maddî ve manevî varligini gelistirebilmesi,
toplum hayati bakimindan kendisi için hedefledigi yere ulasabilmesi ve uygun
gördügü sekilde yasayabilmesi için, baskasinin denetim ve gözetiminden, kendi
tarzina göre yasayabildigi özel bir hayati yasayabilmesine ihtiyaci
bulunmaktadir. Bu itibarla, insanin kendini yönetme hakki kapsaminda, kendi
tercihleri dogrultusunda sekillendirebilecegi özel hayati kural olarak
baskalarinin ve devletin ilgi alani disinda kalmalidir.
Hukukumuzda bireysel
hayatin korunmasi kavramina ilk olarak 1961 Anayasasinin 15 ile 17’nci
maddelerinde yer verilmistir. 1982 Anayasasinda da “Özel hayatin gizliligi ve
korunmasi” kenar basligi altinda bu konu düzenlenmistir.
Söz konusu hak,
yukarida belirtilen uluslararasi sözlesmelerde düzenlendigi için, uluslararasi
sözlesmelerin özelliklerinden kaynaklanan objektif olma niteligine sahiptir.
Insanlarin toplum
halinde yasamasi sonucunda olusan ortak hayat da, herkesin digerlerinin gizli
alanina, baska bir ifadeyle mahremiyetine saygi göstermesi, kisilerin özel
hayatinin baskalarinin onu ögrenme merakindan uzak kalmasi esasina dayanir.
Gizlilik ve
bagimsizlik, özel yasamin temel ögeleridir. Özel hayat, bireyin, rahat
birakilma hakkina sahip oldugu kendine özgü alanidir. Özel hayatin gizliligi,
kisi dokunulmazliginin devamidir. Bireyin, davranis ve iliskilerini, tercihleri
ve yasam tarzlari konusundaki talebini gösteren, degisik biçimlerde olusturan,
özgürlüklerin tek ve merkezialani, bireyin diledigi gibi yasama ve davranma istegidir.
Bununla birlikte,
hayati kamuya mal olmus kisilerin özel hayatin gizliligi konusunda diger
kisilere göre daha hosgörülü olmasi gerekmektedir. Zira bu kisilerin özel
hayatlari, genel hayatlarini ve genel hayatlarindaki davranislarini
ilgilendirdigi veya bu hayatlari üzerine etkili olmaya elverisli oldugu oranda
herkesten gizli kalma niteliklerini kaybeder ve özel hayatlariyla ilgili söz
veya yazilar kisilik hakkina yapilmis hukuka aykiri bir saldiri olarak kabul
edilmez. Bu nedenle de, bunlarin, kamuya mal olan hayatlariyla ilgili konularin
herkesten gizli kalmalarini isteme haklari yoktur.
Bu itibarla, özel
hayatin gizliligi, sinirsiz degildir, ancak özel hayatin gizliligine yönelik
ihlaller de yaptirimlara tabi tutulmustur.
Özel hayatin
korunmasi, her seyden önce bu hayatin gizliliginin korunmasi, baskalarinin
gözleri önüne serilememesi demektir. Orada yalniz kendisi veya kendisinin
bilmesini istedigi kimseler tarafindan bilinmesini istemek hakki, kisinin temel
haklarindan biridir. Bu niteligi nedeni ile özel hayatin gizliligine
dokunulmamasi, insan haklarina iliskin sözlesmelerle korunmak istenmistir.
Ayrica demokratik ülkelerin mevzuatinda açikça belirlenen kurallar disinda bu
hak topluma ve diger kisilere karsi korunmustur.
Özel hayat son birkaç
yildir, hukuk hayatimizda önemli tartisma konularindan birini olusturmus ve
yine bu süre içinde basta Anayasa olmak üzere en fazla yasal degisiklige
ugramis konudur.
Kisinin seçme
bilincinin gelismesi açisindan da özel hayatin korunmasi gerekmektedir. Kisinin
hayatini diledigince yönlendirebilmesi için neyi, kime, ne zaman, nasil
açiklayacagi ya da kimden neleri gizleyecegi konusunda kendi özgüre ifadesiyle
kara verebiliyor olmasi, kisiligin gelistirilmesi, bireyin ruh sagligi açsindan
gereklidir.
Sosyal hayatin bir
bölümü de özel yasama girer. Bazi durumlar kamuya açik bir alanda meydana
gelmis olsa da kisiye ait olma durumu devam eder. Örnegin, kisinin, sinema,
tiyatro, eglence yelleri gibi bulundugu yerler ve görüstügü kisiler de özel
yasam alanina girer. Kisi kamuya açik alanlardaki bu tür faaliyetlerinin
bilinmesi istemedigi durumlarda, özel yasam kapsamina girmektedir.
Özel yasamin
gizliligi hakki kisinin özel hayatinin gizliliginkinin hukuk disi müdahalelerle
uzak tutulmasinda hukuk tarafindan korunmaya deger görülen bir yararinin
taninmasi anlamina gelir. Özel yasama iliskin bilgilerin gizliligi, kisinin bu
alandaki özgürlügü oldugu gibi degisik görüslerle ifade edilebilir.
Kamu hukuku açisindan
özel hayatin gizliligi ve korunmasi 1961 ve 1982 Anayasalarinda kisinin hak ve
ödevleri adi altinda temel bir hak olarak belirtilmistir.
Özel hayatin
gizliligi hakki önemli bir hak olarak kabul edilir. Anayasa mahkemesi de
kararlarinda özel hayatin gizliliginin kisinin temel haklarindan biri oldugunu
vurgulayarak, kisi hürriyetinin bir devami oldugu ve bu sebeple anayasal koruma
altinda oldugu belirtilmistir.
Özel hayat hakki ve
özel hayatin korunmasina karsi uluslararasi alanda birçok düzenleme
yapilmistir. Özel hayat hakkinin uluslararasi sözlesmelerde yer almasi
nedeniyle ‘uluslararasi temel haklar’ içinde yer aldigi kabul edilmistir.
Türkiye’de insan
haklarina sayginin olusmasi, hukuk yollarinin etkin biçimde islemesi, yarginin
sözlesmeyi uygulamalari ile mümkündür. Bu bakimdan, sözlesmeyle güvence altina
alinmis olan hak ve özgürlüklerin Türkiye’de yargisal yolla korunmasinda en
büyük görev yargi organlarina düsmektedir. Bunun da güçlü bir yargi ile
saglanabilecegi bilinmelidir.
Bireylerin özel
hayatlarinin, özel hukukun yani sira, ceza hukukunun korunmasindan,
yaralanilabilmesi için, yasal düzenlemelerinin bulunmasi gerekmektedir. Türk
Ceza Kanununun özel yasama saldiriyi dogrudan suç olarak sayan bir düzenleme
mevcut degildi ve bu nedenle koruma dolayli yoldan yapilmaktaydi. Türk Ceza
kanununda özel hayata yönelen saldirilara karsi yeterince korumanin
saglanamadigi gerekçesiyle yasa koyucu madde 137 ve devaminda yer alan suçlarla
ilgili suç tiplerini ortaya koymustur.
TCK ilk zamanlarda
diger ülkelerinin ceza kanunlarina kiyasla haberlesme hürriyetini genis bir
sekilde himaye altina almisti. Ancak teknolojik gelismelerle birlikte
haberlesme araçlari da degisti ve TCK da düzenlenen hükümler devreye girdigi
zaman amacini gerçeklestiremez duruma gelmisti. Özel hayata haksiz sekilde
müdahale edildigini düsünülse dahi fiili icra edene karsi ceza hukuku anlamina
uygulanabilecek bir yaptirim da uygulanamamaktaydi.
Haberlesmenin
gizliliginin ihlalinde ne sekilde yapildigi önemli degildir. Bir mektubun
açilarak okunmasi, bir telefon konusmasinin paralel hattan dinlenmesi,
telefonunun uydu vasitasiyla dinlenmesi, hatta çiplak kulakla dinlenmesi gibi
durumlarda haberlesmenin ihlali söz konusu olacaktir.
Eger bu müdahale
sirasinda haberlesmenin içerigi kayda alinmis ise kisi hakkinda agir
yaptirimlar öngörülmüstür. Kayda alma, bir konusmanin ses kayit cihazi ile
tespiti, mektupta yazili olanlarin bir baska yere aktarilmasi seklinde
olabilir.
Kendisiyle yapilan
haberlesmelerin içerigi tarafin rizasi olmaksizin alenen ifsa eden kisinin
cezalandirilabilecegi md.132/3 de düzenlenmistir. Bu sekilde kisinin kendisiyle
yapilan iletisiminin içerigini mesela telefon görüsmelerini kayda alinmasi suç
sayilmamis fakat bunlar kasten aleni bir sekilde açiklamak suç sayilmistir.
Haberlesmenin içerigini, herkesin duyabilecegi, görebilecegi yerde basin yayin
araçlariyla açiklamak da bu kapsamda suç sayilacaktir.
ÖZEL YASAMIN BIR PARÇASI OLARAK
TELEKOMÜNIKASYON YOLUYLA YAPILAN ILETISIMIN
GIZLILIGINE ÖNLEYICI DENETIMLE MÜDAHALE
SAADET YÜKSEL
BETA YAYINEVI
2012