Dünya
çapinda özel harp maksatli kurulan gizli örgütlerinin kuruluslari 2. Dünya Savasinin
bitip, soguk savasin
basladigi
döneme
denk gelir.
Gizlice
yapilan bu savasin temelinde Amerika ve Ingiltere basta olmak üzere Bati Avrupa’nin Komünizm korkusu
vardi. Çünkü savastan
sonra Dogu Avrupa ülkeleri Sovyetler Birligi’nin kontrolü altina girmis, Afrika, Latin Amerika ve Asya’nin birçok yerinde
üçüncü dünya olarak nitelendirilen ülkelerde komünizm yanlisi hareketlilik bas göstermis ve bu ülkelerde komünizm yanlisi yönetimler isbasi yapmaya baslamisti. Batiya göre düsman ikinci dünya savasindaki
Nazilere göre daha tehlikeli ve sinsiydi ve ayni sekilde karsilik
bulmaliydi.
Amerika bu mücadeleyi örtülü istihbarat örgütleri ve olusturulacak gizli ordularla yapmayi
seçti. Bu amaçla Merkezi Haber Alma Örgütü’nü
(CIA) ve Ulusal Güvenlik Konseyi’ni (NSC) olusturdu.
Gizli
ordular fikri temelde Nazi istihbaratinin Sovyetler Birligi birim baskanligini
yapan General Reinhard Gehlen’e aitti. Almanya’nin Sovyetler’e yenilecegini anlayan Gehlen’e göre Komünizmle ancak Amerika
bas edebilirdi ve 1945’te Amerika’ya
teslim oldu. Gehlen uyguladigi yöntemlerle
Sovyetlere ait ciddi ve degerli bilgiler elde etmisti ve bunlari zamani geldiginde tekrar kullanmak üzere
Avusturya Alplerinde özel muhafazalar içinde topraga gömmüstü. Artik Komünizme karsi
yarim
kalan savasina devam edebilecegine göre bunlari tekrar çikarabilirdi. Öyle de yapti ve Amerika’nin hizmetine sundu. Amerikalilar Sovyetlerin
çalisma sekilleri, teskilatlanma
yapilari
gibi konularda elde edilen bilgilerden o kadar etkilendiler ki Gehlen’i
Komünizm’e karsi çalismasi için Bati Almanya’ya gönderdiler. Hatta kuracagi
gizli ordu Amerika tarafindan finanse edilecekti. Gehlen’in gizli ordusunda
eski silah arkadaslari
da görev
aldi.
Bu gizli ordu daha sonra CIA ya model olusturdu. Amerika ve Ingiltere Demir Perde olarak tabir edilen ve Winston
Churchill’in Baltik Denizi’ndeki Settin’den Adriyatik’teki Trieste’ye kadar diye tabir ettigi hattin kendi taraflarindaki askeri imkanlari hatta NATO’yu
bile yeterli görmüyordu. Bunun sebebi ise Demir Perde ülkelerinin
neredeyse dünyanin üçte birine yayilmis olmasi ve onlarin askeri imkan ve tekniklerinin daha üstün
olmasiydi.
Bu durum Amerika ve Ingiltere’yi
çesitli tedbirler almaya zorladi.
Önce
Sovyetler Birligi’ne cografi olarak yakin olan stratejik öneme sahip müttefik ülkelere Trumman
doktrini çerçevesinde parasal ve askeri yardimlar yapildi, bu ülkelerin basinda
Sovyetlerin sicak denizlere inmesini engelleyebilecek önemli iki
ülke olan Türkiye ve Yunanistan geliyordu, Amerika adina bu ülkelerin
kaybedilmesi felaket dogurabilirdi
ve olmamasi için her türlü çaba gösterilmeliydi.
Ülkelerin
önemine ve komünizme olan duyarliliklarina göre ya seçilen askeri
personellerine Amerika’da özel harp egitimi verildi veya
Amerika’dan bu ülkelere askeri danisman, uzman personel gönderildi ve bunlar bizzat
Komünizme karsi gizli operasyonlar düzenledi. En sonunda bu faaliyetler NATO bünyesinde de
kendine yer buldu ve birlige üye olan bütün ülkeler zorunlu olarak kendi özel harp dairelerini
kurdu.
Amerika
Türkiye’de önemli bir komünist tehlike görmedigi için Türk subaylarini Kendi kamplarina götürerek orada egitti. Türkiye’den Amerika’ya giden subaylar asiri
milliyetçilerin
arasindan
seçiliyordu.
Bunlarin
arasinda
Alparslan TÜRKES’te vardi.
Özel
harp egitimini alan ilk subay ise Turgut SUNALP oldu. Türkiye
ikinci dünya savasinin ardindan beliren soguk savas esnasinda Sovyetler Birligi tehdidine karsi kurulan
NATO’ya üye olmak istemis
fakat talebi kabul edilmemisti. Bu sirada Kuzey Kore’nin Güney’e saldirmasi üzerine BM’nin asker gönderme çagrisina NATO üyeligi adina bir umut olarak Amerika’dan sonra ilk Türkiye
yanit verdi. Kore’ye gönderilen askerlerin içinde özel harp egitimi alanlar da vardi. Buradaki amaç ögrenilen teknikleri pratige dökülmesi Amerika ile Türkiye arasinda
koordinasyon saglanabilmesi
ve özel
harp teknikleri ile ilgili deneyim kazanilmasiydi. Türkiye Kore’de agir
kayiplar
vermis fakat amacina ulasarak NATO’ya 19 Eylül 1951 yilinda kabul edilmisti. Türkiye böylece NATO’nun ek protokolüne de imza atarak komünistlerle mücadele
edecek gizli bir örgütün kurulmasini da kabul etti. Türkiye’nin gizli ordusunun adi kagit
üzerinde
Seferberlik Tetkik Kurulu idi, teçhizat ve diger giderleri Amerika tarafindan
karsilaniyordu.
Dairenin ilk baskanligina
ise Albay Danis KARABELEN
atandi.
Dairenin bünyesinde görev yapacak egitimli askeri personel yetistirilmesi için ilk olarak Izmir Mentes daha sonra Egridir dag komando ve Çankiri gerilla okulu açildi. Ancak örgüt sadece askeri unsurlardan olusmuyordu. Beyaz kuvvetler olarak adlandirilan
siviller de dairede görev yapiyordu. Bunlarin kaydi kod isimlerle yapilir kimse
birbirini gerçek adiyla tanimaz ve görev verilene kadar normal hayatlarini
sürdürürlerdi. Ayrica dairenin en etkili unsurlari beyaz unsurlardi.
Daire
genisledikçe Kars Istanbul ve Izmir’de bölge baskanliklari kuruldu. Özel harp dairesi Amerika’li
Teorisyenler ve askerlerin hazirladiklari askeri yönergeleri bire bir temel
alan eylem metotlarini kullandi. Bu metotlar arasinda suikastlar, suursuz ve seçilmis terörizm yöntemleri yer aliyordu. Daire bu yöntemleri
kullanilarak halk arasinda komünizm ve sol akimlara karsi
nefret uyandirma sonucuna ulasmaya çalisti.
Nato
üyesi ülkelerde gizli ordularin kurulusunda kendi istihbarat örgütleri
de görev
aldi,
ancak Türkiye’de
ise istihbarat servisi MAH (Milli amele Hizmeti) Özel Harp Dairesi’nin
kurulusunda görev almadi ve daire tamamen silahli
kuvvetler bünyesinde kuruldu. Ancak NATO üyeliginden sonra Amerika MAH’i kendi basina
birakmak
istememis ve bu kurum ile de ortak çalismalara baslamisti. Dönemin basbakani Adnan MENDERES’in 3 Eylül 1953 yilinda MAH’in basindaki
Naci PERKEL’in Amerika ile uyumlu çalismamasi nedeniyle görevinden alinarak yerine Tümgeneral Behçet TÜRKMEN’i atamasi ile MAH gittikçe Amerika kontrolüne girmisti. Tümgeneral Behçet TÜRKMEN’in baskanligi
sirasinda
personelin maaslari
CIA tarafindan ödeniyor ve karsiliginda
iç
istihbarat bilgileri aliniyordu. Yillik yaklasik
1,5 Milyon Lira karsiliginda ülkenin
tüm
sirlari
CIA’ya
veriliyordu.
Kibris
sorununun gündeme geldigi
yillarda
Yunanistan adada Kibrisli Savasçilarin
Ulusal Birligi(EOKA)’ni
kurdu. EOKA’ya karsi özel harpçiler adaya giderek Kara Çete, 9 Eylül, Volkan ve en
sonunda Türk Mukavemet Teskilati
(TMT) kuruldu. Örgütün liderligine Yarbay Riza VURUSKAN getirildi. Bu örgütün
tüm
silah ve parasal gereksinimleri Özel Harp Dairesi tarafindan
gizlice karsilandi. Tüm bu faaliyetler Amerika’dan bile gizlenmisti. TMT Kibris’ta özel harp tekniklerini kullandi
ve Özel Harp Dairesi personeli adada sivil halki örgütleyip silahlandirmaya
çalisiyordu,
ada Özel
Harpçiler
için
staj alanina dönmüstü. Bu sirada Türkiye’de Rumlara karsi
halkin
kiskirtilmasini ve bu sayede sorunun savas yoluyla çözülerek basarinin iç politikada kullanilmasini
amaçlayan Özel Harp Dairesi Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalanmasini düzenleyerek
bunu basardi. Bunun hemen arkasindan 6-7 eylül’de
Istanbul’da Gayrimüslimlere karsi
ayaklanma baslatarak çok
sayida
Rum ve ermeni kökenli Türkiye vatandasinin
can veya mal kaybina ugramasina sebep oldu.
27
Mayis 1960 tarihinde Türkiye’de ilk askeri darbe yasandi.Adnan MENDERES, Celal BAYAR ve Özel
Harp Dairesi’nin en büyük destekçisi Disisleri Bakani Fatin Rüstü ZORLU tutuklanarak Yassiada’ya
gönderildi.
Daire baskani Danis KARABELEN ve birçok subay emekliye
sevk edildi. Emekliye ayrilan subaylarin yerine yenileri atanmadi ve Milli
Savunma Bakanligindan daire için ayrilan para da kesildi. Bunun
sebebi ise dairenin asil isi olan komünizmle mücadeleden uzaklasarak Menderes’in istihbarat örgütü olarak çalistiginin
düsünülmesiydi.
Daire özellikle Kibris’taki faaliyetleri açisindan maddi sikinti içine düstü. Basbakan müstesari olan Alparslan TÜRKES ile örgütün Lojistik daire baskani Yarbay Ismail TANSU’nun görüsmelerinden sonra daireye subaylar atandi
ve para kaynagi serbest birakildi. Bunda en büyük etken TÜRKES’in
Özel
Harp Dairesi’ne uzak bir isim olmamasi
ve Komünizm
düsmani olmasi idi. Ancak TÜRKES ülke yönetiminin sivillere devrine karsi
olmasi
sebebiyle darbeyi gerçeklestiren Milli Birlik Komitesi tarafindan bu görevden alinarak Hindistan’a sürgüne
gönderildi ve dairedeki tasfiye hareketine kaldigi
yerden devam edildi. TMT baskani Albay Riza VURUSKAN da dahil on subay daha ihraç
edilerek yerlerine 27 Mayis’çi subaylar atandi. Bu sirada Milli Savunma Bakanligi
bütçesinden
daireye aktarilan paralar tekrar kesildi ancak Amerika’nin
verdigi paralarda aksama olmadi.
27
Mayis darbesinin ardindan MAH’in Amerika’nin kontrolüne geçtiginin anlasilmasi üzerine
Milli Birlik Komitesi, teskilati
yasal kimlige kavusturmak için gerekli çalismalari baslatti. Konu ile ilgili Devlet Planlama Teskilati Baskani Sinasi OREL tarafindan bir komisyon kuruldu. Komisyon özellikle CIA
ve Sovyetler Birligi
istihbarat örgütü KGB üzerinde arastirmalar yapti. Özel komisyon Milli istihbarat Yasa tasarisini
hazirlayarak
Meclise sundu. Tasari 6 Temmuz 1965’te yürürlüge girdi. Böylece MAH tarih olmus tüm islev ve kadrosu MIT’e
geçmisti.
Özel
Harp Dairesi’de 27 Mayis sürecini çok sancili yasamisti. Daireye personel atanmamis ödenekler kesilmis Milli Birlik Komitesinin atadigi üç baskan ise
daireyle ilgilenmemisti.
Ancak zamanla 27 Mayis darbesini yapanlar tasfiye edildi. Yeni bir döneme
girilmis ve bu dönemde komünizm yine hedef alinmisti. Çünkü Türkiye’de sendikal hareket baslamis komünist görüsü
benimseyen Türkiye Isçi
Partisi Kurulmus
ve ögrenciler arasinda sol fikirler yayilmisti. Genelkurmay Baskani Cevdet SUNAY bir genelge yayinlayarak
Komünizmle
Mücadele
Metotlari’nin
askeri okullarda ders olarak okutulmasini istedi. Ayni zamanda ülkenin her yerinde
komünizmle mücadele dernekleri açilmaya basladi. 10 Ekim 1965 seçimi sonunda Süleyman DEMIREL Basbakan oldu ve MIT ile Özel Harp Dairesi’nde önemli degisiklikler yapildi. Dairenin ödenekleri artirilip yeni kamplar açildi. Böylece daire eski ihtisamli günlerine kavustu.
Tuggeneral Cihat AKYOL baskanliga gelmesinden iki yil sonra tümgenerallige terfi etti. Bu terfi ile baska bir göreve atanmasi gerekiyordu. Ancak Genel Kurmay Baskanligi
Türkiye’nin
kosul ve ihtiyaçlari göz önüne alinarak dairenin büyütülmesini kararlastirdi. 1952’de küçük bir birim olarak kurulan Özel Harp Dairesi atik tümen
seviyesine yükselmisti.
TÜRKES sürgüne gönderilmesinden iki yil sonra 1963
yilinda tekrar Türkiye’ye döndü. Geride kalan ekibinin tasfiye edildigini ve ordu içindeki arayislarinin da önünün tikali oldugunu görmesi üzerine iktidara siyaset yoluyla ulasmaya karar verdi. Önce yeni bir parti
kurmayi
planladi
ama daha sonra arkadaslariyla
birlikte mevcut bir partiye girerek yönetimi ele geçirmeye karar verdi. Parti
ise cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi idi. Türkes ve arkadaslari 31 Mart 1965 tarihinde partiye girdi. Adalet
Partisinden iki milletvekilini koparip partiye heyecan getirdi ve saygi
kazandi. TÜRKES ve arkadaslari Partiye girmelerinden bes ay sonra parti içi dengeleri degistirdi. Bu nedenle parti Genel baskani Osman BÖLÜKBAS istifa etti yerine geçen Ahmet OGUZ’da 17 Haziran 1965’te TÜRKES ve arkadaslarinin parti huzurunu bozdugunu belirterek genel baskanliktan ayrildi. 1 Agustos 1965’te TÜRKES CKMP’nin genel baskani oldu. TÜRKES parti programina Müslümanligi
aldi,
yeni ideolojiyi Türk Islam
sentezi olarak belirledi ve kendisini basbug ilan etti. Sola karsi militan gençlik
örgütlenmesine
gidildi ve Ülkü Ocaklari kuruldu. 8-9 subat 1969 Adana kongresinde ise partinin adi
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak degistirildi. Özel Harp dairesi ilk baskani olan Danis KARABELEN’in tavsiyesi üzerine komando kamplari
açildi. Bu kamplarda gençlere silah kullanma Judo tas ve sopa kullanma egitimi veriliyordu. Bu tarihten itibaren Üniversite ve sokaklarda
sol- sag çatismalari artmis ve huzur ortami sarsilmaya baslamisti.
12
Mart 1971 günü Türkiye’de Ülkedeki anarsi ortami, kardes kavgasi, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar gerekçe
gösterilerek tekrar darbe yapildi. Ordu kendi içinde de
sola yönelik bir tasfiye hareketine giristi. Amaç ülkeyi anti-komünist yapiya göre düzenlemekti.
Darbeden sonra ilk olarak MIT müstesari Fuat DOGU görevden alindi. Cihat AKYOL daire baskanligindan
alinip
MIT in basina
getirilmek istendi ancak buna askerlerin karsi çikmasi ile tasfiye edilecegini anlayan Cihat AKYOL kitaya
çikmak istedigini
belirtti ve istegi
kabul edilerek Trakya Tümen Komutanligina
tayin edildi. Yerine ise Tuggeneral Kemal YAMAK atandi. Kemal YAMAK, Cihat AKYOL’un çizgisini aynen
sürdürdü. Cihat AKYOL gibi pratik olmasinin yani sira isin teorik bölümüne de hakimdi. 30 Mart 1972 tarihinde Kizildere’de
THKP-C örgütü üyesi Mahir ÇAYAN ve arkadaslarinin ölü olarak ele geçirildigi operasyon Kemal YAMAK’in baskanlik döneminde gerçeklesti.
14
Ekim 1973 tarihinde yapilan seçimler sonrasi CHP-MSP koalisyonu kurularak
Ecevit Basbakanlik
koltuguna oturdu.O tarihe kadar özel
harp dairesi ihtiyaçlarina binaen Amerikan Askeri yardim
kurulusu(JUSMMAT)’dan her yil bir milyon dolar aliyordu. Ancak
ortaya çikan bir anlasmazlik
sonucu o yil para alinamamisti. Daire ise Genel kurmay Baskanligi’na bu paranin örtülü ödenekten karsilanmasi
teklifini götürmüstü. Örtülü ödenek ise Basbakanin tasarrufunda oldugu için teklif Bülent ECEVIT’in karsisina
kadar çikmisti, Ecevit Özel Harp Dairesi ile ilk kez bu sekilde tanismisti. ECEVIT ödenek karsiligi
daireyi kontrol altina almayi planlamisti ancak görüsmeler sirasinda dairenin Kibris’ta Rum EOKA’ya karsi
faaliyet yürüttügünü ögrenmesi üzerine bu konunun üzerine gitmeyi Kibris
harekati
sonrasina
ertelemek zorunda kaldi. Türk silahli Kuvvetleri 20 Temmuz 1974 tarihinde
Kibris’a çikti. Harekat sirasinda Genel Kurmay Baskanligi Özel
Harp Dairesinden bilgi alamiyordu. ECEVIT dairenin üzerine gitmedigi ve daireye verdigi bir milyon dolar nedeniyle büyük
pismanlik yasadi. Bunun üzerine bu görevi Genel Kurmay Istihbarat Daire Baskanligi üstlendi.
Dairenin
basina
Kemal YAMAK’tan sonra Tuggeneral Sabri YIRMIBESOGLU getirildi, iki yil sonra ise yerine
Tuggeneral Atilla ERDOGAN dairenin basina
geçti.
Sivil unsurlarin aktif olarak çesitli eylemler düzenledigi yillar Atilla ERDOGAN’in baskanlik yillarina denk gelir. Özel Harp Dairesi’nin sivil
unsurlari 1977 yili 1 Mayis olaylari ve daireye sicak bakmayan Bülent ECEVIT’e yönelik suikast girisimlerinden sorumlu tutuldu. Özel Harp Dairesi 1977
ve 1978 yillarinda da iki kez darbe girisiminde bulundu ancak basarili olamadi. 1978 Aralik ayinda Kahramanmaras’ta
ve daha sonra Çorum’da Alevi-Sünni çatismalari Özel harp Dairesinin sivil unsurlari tarafindan
körüklendi. Bu olaylar öncesinde CIA’nin Ankara’daki sefi Alexander PACK her iki ilde de bulunmus ve halka Alevi ve Sünnilik üzerine
kiskirtici sorular sormustu. Bu
olaylar sonucunda her iki kesim de büyük zararlar gördü ve uzun yillar sürecek
anlasmazlik ve kavgalarin tohumlari atilmis oldu.
Bütün
bu olaylar darbeye çagri
niteligindeydi. 12
Eylül 1980 günü sabahi Türk silahli Kuvvetleri yönetime el koydu. 50 kisi idam edildi 650 bin kisi gözaltina alindi. 30 kisi gözaltinda öldü. Meclis feshedildi, siyasi partiler ve sivil
toplum örgütleri kapatildi.
1973
Yilindan itibaren ASALA terör örgütü çesitli ülkelerdeki Türk elçiliklerine karsi
silahli
saldirilar
düzenliyordu.
1982 yilina
gelindiginde toplam 19 Türk öldürülmüs 140’i askin bombalama eylemi gerçeklesmisti. ASALA’ya karsi
mücadele
karari
alinmis ve bu görev MIT’e verilmisti. Avrupa’daki operasyonlarin Özel
Harp Dairesi’nin sivil unsurlari tarafindan
yapilmasi
kararlastirildi. Ilk ekibin içerisinde Abdullah ÇATLI ve arkadaslari görev aldi. Ikinci ekipte Sabah KETENE ve arkadaslari Lübnan’daki ASALA karargahlarina yönelik ise MIT ve DAIRE’ nin askeri unsurlarinin
karisimindan
olusan bir ekip daha kuruldu, Avrupa’daki ekipler ses
getirecek kayda deger
bir eylem yapamadan yurda döndüler ÇATLI ise Fransa’da uyusturucu kaçakçiligindan
tutuklandi.
1980
darbesi sonrasinda Özel Harp Dairesi’nin hareketli günleri geride kaldi ve
daire yapisinda önemli degisiklikler yapilarak Amerikan Özel Kuvvetleri benzeri operasyonel görevler
üstlenebilecek
birlikler kuruldu. 13 Ekim 1980 tarihinde Münih Istanbul seferini yapan THY uçagi
Diyarbakir’a
kaçirildi.
Korsanlarin niyeti uçagi Iran’a götürmekti. Korsanlarin rehineleri serbest birakmamasi
üzerine operasyon karari alindi. Operasyon ise dairenin ekiplerince gerçeklestirildi. Bu dairenin ilk legal operasyonuydu. Bu
olaydan sonra daire bünyesinde bu tür ekiplerin sayisinin artirilmasi karari
alindi Amerika’ya yeni subaylar gönderildi. Bunlarin içinde Korkut EKEN ve Esref HATIPOGLU da vardi.
Türkiye’nin
Özel Harp Dairesi’ni PKK’ya karsi güçlendirmeye çalistigi
yillarda
Avrupa’da gizli ordular çözülme sürecine girmisti. Ilk desifre olan gizli ordu ise Italyan gizli ordusu Gladyo idi. Karistigi
tüm
suikastler ve yer alti cephaneliklerinden çogu ortaya çikarilmisti. Daha sonra Yunanistan, Almanya, Fransa, Ispanya, Portekiz, Belçika, Hollanda,
Danimarka, ve Lüksemburg’ta gizli örgütler açiga çikarildi. Türkiye’de bu tartismayi Bülent ECEVIT baslatti. Basbakanligi
döneminde
kendisinden istenen bir milyon dolar ve daireden aldigi
brifing ile ilgili medyaya çesitli açiklamalar yapti. Tartismalarin büyümesi üzerine Daire basin açiklamasi yapmak zorunda kaldi. 3 Aralik 1990
günü Genel Kurmay Harekat Baskani Korgeneral Dogan BEYAZIT ve dairenin yeni baskani Tuggeneral Kemal YILMAZ gazetecilerin karsisina
çikti.Basin açiklamasinda dairenin kontrgerilla olmadigi,
faili meçhul
cinayet ve suikastler ile dairenin ilgisinin bulunmadigi,
ortaya atilan iddialarin sadece kargasa ortami yaratma amaçli oldugu anlatilmaya çalisildi
ve daire tarafindan Kibrisli soydaslarimizi koruma amaçli kurulan TMT’nin desteklendigi vurgulandi.
Ordu
PKK’ya karsi aktif kullanilan daireyi kapatmak yerine yeniden düzenlemeye
gitme yoluna seçti. Dairenin adi 1991 Eylül ayinda özel Kuvvetler komutanligi
olarak degistirildi. Özel Kuvvetler komutanligi üç ana yapiya ayrildi. Birinci yapi sivil unsurlar Seferberlik Tetkik
Kurulu olarak adlandirildi. Ikinci yapi ise MAK(Muharebe arama Kurtarma) adi
altinda
yapilandirildi
görevi
savas ve isgal durumunda geri örgütlenmeyi
saglamak. üçüncü yapi ise Bordo Bereliler olarak adlandirildi
Amerikan Özel Kuvvetleri örnek alinarak olusturuldu. Özel Kuvvetler Komutanligina
alinan
askerlerin egitimi üç buçuk yil sürüyor ve hem asker hem de istihbaratçi olarak yetistiriliyor.
Kuruldugu günden 1994 yilina kadar degisen tek sey dairenin
adi
oldu. Daire Ugur MUMCU’nun öldürülmesi
ile yeni yapilanmaya girdi. Özellikle sivil unsurlar yeniden yapilandi.