Allah
celle celaluhu önce en mükemmel varlik olan insan’in yasayacagi kainati yaratti ve ardindan da insani. Önce Hz. Adem, sonra da esi Hz. Havva, bu ikisinin izdivacindan da evlatlari,
zürriyetleri yaratilmistir. En yüce
armagan olarak ise Islam dinini sunuldu. Allah bu dini sunarken
herhangi bir zorlamada bulunmadi ve insana bir irade bahsetti, Islam ile en güzel bir sekilde nasil ve hangi sinirlar içerisinde yasanilacagini belirtti.
Herkes yasadigi hayati begeniyor.
Ancak Islam dinine inananlar mutlu, mesut yasarken inanmayanlar da hep bir hüsranla karsilastilar. Islam, insanlari sevgiye, saygiya, adalete, insafa,
hizmete ve iyilige çagirirken, inkar da nefis ve seytanla birleserek hep hirsa, sehvete, zevke, toplamaya, düsmanliga, ayriliga, zulme, nifak ve irkçiliga çagirdi. Bir hadis-i Serifte "Allah kiyamet günü sizin soyunuzdan, sopunuzdan
sormayacaktir. Süphesiz
Allah katinda en üstün olaniniz kötülüklerden en çok
sakinaninizdir." Buyurulmustur. Eger vahiy yoluyla Ilahî yönlendirmeler olmasa, insan ne kadar erdemli olursa
olsun duygu, heves, istek, hirs ve sehvetlerini dogru yönlendirmede tam basarili olamaz. O yüzden sorunlari halletmenin yolu dinden
geçmelidir. Islam,
insanlik için vazgeçilemezdir.
Öyleyse yeryüzünde fitne ve fesat olmasin, bozgunculuk kalmasin, kaos ve kargasa yasanmamasini istiyorsak, orada Islam'i hakim kilmak mecburiyetindeyiz.
Insanlar arasinda Arab’in Arap olmayana, Arap olmayanin da
Arab’a, bir irkin diger bir irka, bir ülkenin de
bir diger ülkeye üstünlügü yoktur. Müslümanin bir rengi digerlerine tercih etmesi veya bir milleti diger milletlerden yahut, bir iklimi diger iklimlerden ya da bir kitayi diger kitalardan üstün tutmasi, ayiricilik, irkçilik
yapmasi yasaklanmistir. Peygamberimiz
(s.a.v), Veda Hutbesi’nde "Arab'in Arap olmayana, Arap olmayanin arab'a,
beyaz renklinin siyaha, siyah renklinin beyaza bir üstünlügü olmadigini, üstünlügün yalnizca takva ile oldugunu" ilan etmistir.
Mü'minler
iman sebebiyle, gayr-i müslimler yaratilis sebebiyle kardestirler. Ancak insanlar iki gruba ayrilirlar. Bir grup
iyilik yapan, iyi olan ve kötülükten sakinanlar, bunlar Allah nazarinda degerli olan kimselerdir. Ikinci grup insanlar ise günahkar ve isyankar
olanlardir, bunlar da Allah nazarinda degersiz olanlardir.
Islam toplumu, milletlere ve kabilelere ayrilmis büyük bir ordu gibidir. Bu orduyu birbirine baglayan birlik ve beraberliklerini olusturan, Yüce Yaradan'i, Cenâb-i Hakk’in bin bir
esmasi, peygamberi, kitabi, kiblesi, memleketi gibi binlerce birlik baglari vardir. Bütün bu baglar, Müslümanlarin kardeslik ve muhabbetlerini, birlik ve beraberliklerini
gerektirmektedir.
Hadis-i Serif'te, “Islamiyet
kendinden önceki cahiliye denilen sirk ve küfür dönemine
ait irkçiligi kökünden kesip atmistir.” "Irkçilik davasina kalkan, onu yaymaya çalisan, bu
dava yolunda mücadeleye girisen,
bizden degildir. "Buyurulmustur. Islâmiyet ve insanlik, tarihte irkçiliktan
dolayi pek çok zarar görmüstür. Yeryüzünde irkçiliktan daha kör, daha duygusuz,
daha kaba, daha vahsi, daha saldirgan, kisacasi daha degersiz ve düsük bir düsünce yoktur. Dolayisiyla irkçiliktan daha zararli bir düsüncede yoktur. Bu sebeple Islam, irkçiligi siddetle yasaklamistir. Allah Teâlâ insanlarin
renklerinin, dillerinin, soylarinin, boylarinin ayri ayri olmasini, varliginin, birliginin, ilminin, gücünün,
kudretinin bir delili olarak zikreder. Soysuzluk kötülenmis, irk üstünlügüne inanarak irkçilik yapmak, soy
sopla ögünmek de siddetle yasaklanmistir.
Islam dünyasinda hilafetin yerine saltanatin getirilmesinin en kötü
sonuçlarindan birisi de, Islam'in en fazla deger verdigi esitlik ve
kardeslik ilkesi, üstünlügün takvada arandigi merhamet toplumu ülküsünün öldürülmüs, onun yerine
Islam'in lanetleyerek yasakladigi irkçiligin, ulusalciligin, kabile taassubunun, yeniden
canlandirilmasidir. Islam, müslümani cahiliye devrinde yaptigi gibi neseple, soyla, san ve serefle övünmeyi, baba ve atalarla büyüklenmeyi, "Ben
falanin ogluyum ve ben falan nesildenim, sen de falan sülaledensin!.. Ben beyaz irktan, sen siyah irktansin! Ben Arab’im
sen de baska bir millettensin" seklindeki
ifadeleri de haram saymistir.
19. yy.da batililar arasinda
irkçi düsünceler
sistematik bir sekilde yayilmaya
basladi. Bu
siralarda Osmanli Devleti gerilemeye
baslamis, Bati'nin silah
ve teknikte üstünlüklerini görerek paniklemisti. Devletin gönderdigi veya devletten kaçarak, ya da
tahsil amaçli olarak Avrupa'ya giden Osmanli genç aydinlar, oralarda milliyetçilik,
irkçilik ile karsilasmislardi. Batili devletlerin Osmanli
Devletini parçalama planlarinin biriside canlandirmaya çalistiklari Osmanlicilik, Islamcilik, Baticilik, Türkçülük, Kürtçülük olmak üzere 5 düsünce akimi vardir.
Osmanli Devletinin parçalanmasindan sonra olusan birçok yeni devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti de irkçiliktan önemli ölçüde etkilendi. Tarihten günümüze baktigimizda simdi de görünen manzara pek farkli degildir. Bugün de gerek PKK, gerekse baska örgütler devlet ve toplum aleyhine girisilen
isyan ve baskaldirilarin ve terörist faaliyetlerin altindaki sebeplerde yine irkçilik,
asabiyetçilik, adam kayirmacilik, ve yine zulüm, haksizlik, hukuksuzluk, fitne
ve fesat, kan dökücülük yatmaktadir. Tarih ve yasadigimiz günlerdeki
en açik PKK sorunu bize gösteriyor ki irkçinin
gözünde hak hukuk ve hiçbir deger yok. Onlar için tek ölçü
irkçiligini
tatmindir. Ne imanin, ne vicdanin, ne ilmin, ne
hakkin, ne hukukun, ne medeniyetin, ne insanligin gözünde hiçbir seyin kiymeti kalmamistir.
"Üç beyinsiz kafanin derdine, üç milyon halk,
Bak, nasil dograniyor? Kalk baba, kabrinden kalk…"
PKK (Partiye
Karkeren Kürdistan), A. Öcalan önderliginde 27 Kasim 1978
tarihinde Diyarbakir Lice ilçesi Fis
köyünde, "Türkiye, Iran, Irak ve Suriye devletlerinin bir kisim topraklari üzerinde bagimsiz bir devlet kurmayi amaçlayan" bir
"Kürdistan
Devleti" kurmak için silahli mücadele yolunu seçen bir örgüt olarak kuruldu. (7. Parti Kongresi'nde bagimsiz bir Kürdistan fikrinden vazgeçtigi açiklamistir.) PKK, Marksist
Leninist, sosyalist, inkarci, irkçi, dinsiz, gavur ekmegi ile beslenen bir terör örgüttür. PKK terör örgütüne hizmet dinsizlige, imansizliga hizmettir, onu sevmek ve desteklemek çok büyük günah ve cehennemde
yanma sebebidir. "Kim
cahiliye davasinda (kavmiyetçilik, irkçilik) bulunursa, cehenneme iki dizi
üzerine çökmüs demektir."
PKK’nin bir uzantisi
da siyasi partidir. Bu parti, örgütün propagandasini yapan onu koruyup kollayan
BDP'dir. PKK bir
kürt sorunu degildir, Kürtlerin temsilcisi de degildir. Suriye'de,
Irak'ta, Iran'da, Kürtler öldürülüyor. Oradaki kürtler kürt
degil mi? Nasil olur da böyle bir örgüt uzun soluklu
ayakta durabilir, kendine militan, ve bu kadar sempatizan bulabilirdi? Tabi ki
de halki özellikle de sözde savundugu, çikarlarini düsündügü kürt halkini tehdit ederek, zorla ve santajla kullanmaya
çalisarak. Yabanci devletlerden
aldiklari yardim, destekler… PKK'nin savasarak bu ülkede müslüman kani dökmesinin hiçbir geçerli sebebi olamaz. Biz vatanimizi ve vatanimiz
topraklarinda yasayan herkesi dil, din, irkçilik ayirimi yapmaksizin seviyoruz.
PKK yillardir sürdürülen
terörist irkçilik faaliyetlerinde iç ve dis güçlerin de destegiyle bir yere
kadar geldiler. Dogudaki mazlum kimi Kürtleri, çaresiz birakilmisligin saskinligi ile kimileri de korkutulmuslugun aczi ile kismen bunlara
destek verdi. Bu hükümet dönemine kadar Dogudaki halkin gördügü zulümler ancak kendi içlerinde yankilandi durdu. Ilk defa bir hükümet samimi olarak demokratik açilim baslatirken oralardaki
sorunlara, isteklere kulak verdi ve çogu karsilandi.
PKK terör örgütünü
kurduranlarin veya kurulmasina göz yumanlarin, destekleyenlerin, perde arkasindaki
iç ve dis güçlerin amaçlari nedir? Kürt hareketinin siddete yönelmesi ile ülkemizin 12 Eylül darbesine hazirlanmasinin ayni dönemde olmasi tesadüf
müdür? (1975-1980)
Ülkemizde bir
kisim derin güçlerin PKK terör örgütü ile iliskileri
birer birer ortaya çikmakta ve gelismeleri takip
etmekteyiz. Samil Tayyar ‘PKK, MIT içerisinde bir grup
tarafindan kurulan ve daha sonra kontrol altina alinamayan bir örgüttür’ seklinde açiklamalarda
yapmisti. Bu sorun bir kürt sorunu degildir. Sorunu çözme adina en etkili yol bu sorunun bitmesini cani gönülden isteyen Doguda ve Batida yasayan Müslüman Kürt halkidir.
ISLAM’A GÖRE IRKÇILIK VE PKK EKSENINDE KÜRT SORUNU
Cemal NAR
ARK