Nesim Malki cinayeti, hiç kuskusuz, yakin tarihin en önemli "ekonomik" cinayetlerinden birisi olarak karsimizda duruyor. Siradan bir borç-alacak çatismasinin çok ötesinde, Türkiye'nin içinde savruldugu "konsept"'lerde önemli yansimalari olan bir eylemdi Malki'nin öldürülmesi....
GIRIS
24 OCAK VE 12 EYLÜLDEN BUGÜNE TÜRKIYE
12 Eylül 1980'de gerçeklesen askerî darbenin kamuoyuna açiklanan gerekçesi, "Giderek ülkeyi bölünmenin esigine getiren anarsi ortamina dur
demek ve huzuru saglamak"ti. Askerî yönetim, basta Orta Dogu cografyasinda olmak üzere dünyadaki yeni düzenin ayak seslerini algilayabildigi
ölçüde, uyum projelerini hayata geçirmeye basladi.
Orta Dogu cografyasi, aslinda yer alti ekonomisi diye tarif edilen, güç savasina hiçbir zaman yabanci olmadi. Kavram ve kapsam olarak farkliliklar tasisa da, "kayit disi ekonomi" de yer alti dünyasinin beslendigi önemli kaynaklardan birisidir. Belki de aralarindaki en önemli fark, yer alti ekonomisinin agirlikli olarak "zaten yasak olan" mal ve ürünlerin alim satimini yapmasi, kayit disi ekonominin ise "yasak olmayan mal ve ürünlerin yasa disi yollarla" alimi satimi üzerine kurulmasidir.
Sonuçta, Türkiye, bulundugu cografî konumun da katkisiyla,
yer alti ekonomisi için son derece cazip bir merkez/köprü durumundadir.
Yer alti
ekonomilerinin kazanci da, riski de yüksektir. Bu riski azaltmanin en kolay
yolu da, bulundugu
ülkede kendisini mesru zeminde koruyacak, aklayacak
ortaklar bulmaktir. Bu ortaklar, öncelikle ülkeyi yöneten siyasetçiler ve
bürokratlardir. Büyük sermâye
çevreleri ise, yer alti dünyasiyla önemli ölçüde içli-disli olmak durumundadir. Çünkü sermâyenin dogasi, yer alti dünyasinin tatli kârlarina
yönelmeye her zaman elverislidir.
Orta Dogu'da özellikle Türkiye ve Iran gibi devlet gelenegi uzun bir
geçmise sahip olan ülkelerde, bürokrasi, etkinlik ve kalicilik anlaminda çogu
zaman siyâsetin önünde yer alir. Askerî, idarî, mâlî alanlarda varolan
bürokratik yapi, geleneksel devlet semasinda siyâseti yönlendiren/dönüstüren
bir güce sahiptir.
Türkiye, bu bürokratik egemenligin en belirgin oldugu ülkeler arasina
ayri bir öneme sahiptir. Cumhuriyeti kuran irâdenin "asker bürokrat"
yogunluklu olmasi, öncelikle askerleri, bunun yaninda da diger bürokratik
kurumlan etkin kilmistir.
Dünyanin herhangi bir yerinde mafyanin ve yer alti ekonomisinin, sistemin
disinda varligim sürdürmesi mümkün degildir. Mutlaka sistem içinde uzantilari,
ortaklari ve koruyuculari vardir. Bu iliskinin tanimi, nereden bakildigina göre
degisebilir de. Sistem, kendi varligini korumak için bu tür iliskilerin
mesrulugunu savunabilir. Buna dair pek çok örnek Susurluk sonrasinda yargilanan
ve yargilanamayan, "sistemi kendisi" kabul eden siyasetçi ve bürokrat
Özerinde yasanmistir. "Ne yapilmissa sistem için yapilmistir, kimseye
verilemeyecek hesap yoktur." Zaten hesap soran da olmamistir.
Legallesen Mafya
Türkiye'nin özellikle son 20 yilda sokuldugu dis borç batagi dikkatle
incelendiginde, aslinda dünyanin pek çok yerinde uygulanan "programlarin
tekrar â$j$f. görülecektir. Nitekim, bu inanilmaz borç tuzagi 2000'li yillarin
sonunda ve 2001 baslarinda ülke ekonomisini tam anlamiyla çökertmistir.
Bu programlarin -ki genelde IMF ve Dünya Bankasi gibi uluslararasi
kuruluslar eliyle uygulanmaktadir. - uygulandiklari ülkelerde ortaya çikan
sonuçlar ayri çalismalarin konusu olacak kadar kap-. Ancak burada çalismamizi
yakindan ilgi-bir gelisme dikkat çekmektedir. Yeralti i, giderek kendisini
mesru alanlarda ifâde baslamistir.
dünyasinin varligi, hiç kuskusuz her zaman uluslararasi düzeyde
tanimlanmak zorundadir. ayni zamanda dünyadaki "sistem"e direnenleri
terbiye etme araci olarak da önemlidir. Çetelerin ve onlarin siyâsî,
bürokratik, iktisadî isbirlik-yönettigi ekonomi, giderek,
uluslararasi , "onlarin istedigi ölçülerde" entegre olur ve
güç "dize getirilir."
1980'yi yillardan itibaren Türkiye'ye bu gözle bakmak çok önemli analiz
imkanlari saglayacaktir. Dünyadaki sistemin dayattigi "herseyinizi piyasaya
emanet edin, o geregini yapar" anlayisi, "devletin
küçültülmesi", "siyâsî ve ekonomik liberalizm" adi altinda
sunulmustur.
Baska bir deyisle bu, kamu gücünün etkinliginin azaltilmasi ve küresel
sermâyenin yükselisiyle birlikte "mafyanin mesrulasmasi" demektir.
Zaman içinde de mafya, devletlesecektir.
Iste sik sik bir devrim olarak nitelenen 24 Ocak 1980 ekonomik kararlari
ve ardindan gelen 12 Eylül askerî darbesi, ilk bakista çeliskili gibi görünse
de bu sürecin önünü açan iki temel operasyondur. Türkiye'nin uluslararasi
sisteme tam uyumunun "teslimiyet'inin saglanmasi için atilan bu iki adimin
getirdigi sosyal ve ekonomik felâketler ise artik saklanamayacak kadar gözler
önündedir.
24 Ocak kararlarinin üç önemli ismi vardir. Basbakan Süleyman Demirel,
dönemin en kritik ekonomi bürokrati sayilan Turgut Özal ve yil sonunda
gerçeklesen darbenin basi olan Genelkurmay Baskani Kenan Evren.
Demirel'in, son
derece devletçi bir yaklasimla 24 Ocak kararlarina direndigi konusunda
anlatilanlar dogru bile olsa, sonuçta dönemin imza sahibi basbakani olarak
yerini almistir. Kaldi ki, tanimlamaya basladigimiz sürecin Evren ve Özal'dan
sonraki cumhurbaskani da kendisi olmustur.
Burada, sürece direnen aktörlerden de söz etmek mümkün. Ancak genel
seyir, Türkiye'nin önemli ölçüde 24 Ocak- 1 2 Eylül penceresinden açilan
rüzgârlara teslim olmak üzere oldugunu gösteriyor, 2001 yilinda inanilmaz
boyutlara ulasan ekonomik kriz, çok kritik bir asamayi temsil ediyor. Zira bu
kez Türkiye'nin önüne konulan, bor madenleri, THY ve Telekom gibi son derece kritik
alanlarda radikal kararlar almasidir ki, bunlar asagi yukari sürecin önemli
ölçüde tamamlanmasini saglayacaktir.
Nitekim, ülkede 1,5 milyon insanin geçim kaynagi olan seker pancar
üretimi konusunda alinan yeni kararla (seker yasasi), üreticilerin tümüyle
"uluslararasi seker piyasasi"nin insafina terk edilmesi, gazete
mansetlerine "Seker devrimi olarak yansimaktadir, isin en tuhaf yani ise
bu kararin al-tinda, 1999 seçimlerinde bu kesimden en çok oy alan ve her zaman
" ulusal siyâset" izlemekle öne çikan bir partinin, iktidar ortagi
olarak imzasinin bulunmasidir.
Yalçin Küçük'ün de isaret ettigi gibi, 24 Ocak anlami çok açikti. Türkiye
ekonomisi, sonra ulusal ve yönetilebilir bir ekonomi olmayacakti. Yabanci
paralar karsisinda Türk lirasinin sanayi ürünleri karsisinda tarim ürünleri
fiyatlarinin, kârlar karsisinda isçi ücretlerinin serbest birakilmasiydi.
Türkiye'yi üç ana sektörde, "turizm, insaat ve tekstil'de kusatan
sistemin, fuhus sektörüyle birleserek ortaya çikardigi tabloyu Prof. Küçük
yorumluyor:
“Sentetik 'tit' (turizm, insaat ve tekstil -N.G.-) sektörünün tekelli
bürokratik düzendeki parazitizm H$$ çürüme ile özdes oldugunu söyleyebiliyoruz.
'Tit' oldukça, çürüme ve kokusma var demektir. Bunu 'tit' sektörünün en geliskin örnegi
olarak ileri sürdügümüz Cavit Çaglar'in, arada bir vergi rekortmeni ilan
edildigi Bursa’yi inceledigimizde daha iyi görüyoruz. Bursa, söz uygunsa,
Çaglar'in ikta'si ve timar'i durumundadir; yalniz yakin zamanin en önemli
ekonomik cinayetlerinden biri sayilan 'tefeci' Malki burada öldürülmüstür.
Bursa'nin hem emniyet müdürü, hem de valisi, en inanilmaz skandal
aktörlerinden ikisi olarak gösterilmistir. Her ikisi de bu iddialar zinciri
içinde görevden uzaklastirdilar. Çaglar'a yurt olarak verilen Bursa, Amerikan
siyâset cografyasina göre Teksas oluyordu.
" (Y. Küçük, Tekelistan, YGS
Yayinlari, Istanbul 2000, s. 248-249)
Iste Nesim Mâlki cinayeti, bu anlamda son derece önemli ve girift bir
iliskiler agina isaret etmesi bakimindan ayri bir yere sahip. Zira Malki cinayetinin
etrafindaki iliskiler, Susurluk'la ortaya çikan yapiyla sürekli olarak
kesisiyor; hatta yapinin belki de yeterince ele alinmayan/ortaya çikarilamayan
unsurlarina isaret ediyor. Cinayetle ilgili su ana kadar ortaya çikanlar belli
isimlere ve merkezlere isaret etse de henüz tetikçiler düzeyini asamadi. Oysa
bu cinayet, maktulün bizzat kendisi basta olmak üzere, çok güçlü ve deyim
yerindeyse tepede bulunan bir organizasyonu, âdeta yüksek sesle isaret
etmektedir.
KIM BU MALKI?
Malki Ya da Tefeci Niso?
Nesim Malki, kimdi? Tunca Tekstil'in sahibi bir isadami. Ya da aslinda
herkesin açiklikla ifâde ettigi gibi para ticâreti yapan, yani piyasaya faizle
para veren bir tefeciydi. Bursa'da yogunlasan, ama Istanbul’a ve dolayisiyla
uluslararasi boyut-bir tefecilik agiydi Malki'nin ortasinda yapi. Nesim Malki'nin para kaynaklari konusunda çesitli bugüne kadar
cevapsizligini korudu.
Bankaci Malki
Malki'nin sahip oldugu ve yönettigi mâlî organizasyonlar, elbette
çantasinda ya da kasasinda bulundurduklarindan ibaret degildi. Gerek bir
azinlik mensubu olmasi, gerekse de hakkindaki olumsuz istihbarat istedigi gibi
banka sahibi olmasini engelliyordu.
Türkiye'de banka alamayacagini gören Malki, 1993 yilinda KKTC'de Tunca
Bank’i kurdu. Bankanin kuruldugu Kibris'in özellikle yeralti dünyasinin itibar
ettigi bir bölge olmasi bir yana, bankanin ilk genel müdürü, adi daha sonra
sikça duyulacak bir isim oldu; Emlak Bankasi eski genel müdürü Sükrü
Karahasanoglu.
Cavit Çaglar ve Alaattin Çakici’ya yakinligi ile taninan Mustafa Kefeli,
bu bankanin kurulmasi sirasinda alacagi para nedeniyle Malki'yi topugundan
vurdurtmustu. Aslinda Malki, Havyam Garipoglu tarafindan alinan Sümerbank'in
da gizli ortagi idi. Iste tam o dönemde Tunca Bank’tan, Tütünbank'in Istanbul
Subesi'ne bir para transferi yapildi. Bu para, bir süre sonra Izmir'den
çekildi. 685 milyar lirayi çekenin, o zaman ismi pek duyulmayan, asker kaçagi
Erol Evcil oldugu sonradan ortaya çikti.
Malki, Engin Civan'in vurulmasinin ardindan patlayan Emlakbank
skandalinda adi sik sik geçen Bank Indosez'i satin almak istemis, ancak
Hazine'nin izin vermemesi üzerine bu istegini gerçeklestirememisti.
Malki’nin Ortaklik Zinciri ve Garipoglu Malki'nin kontrol ettigi para
zincirinin izine pek çok yerde rastlamak mümkündü. Ama banka satin alma arzusu
onu her zaman ele verdi. Örnegin özellestirme kapsamindaki Sümer-bânk"i Önce satin alan,
ancak ardindan ihalenin iptal edildigi Hayyam Garipoglu, Nesim Malki'den bu is
için 26 (bir diger iddiaya göre 25) milyon Dolar almisti. Bu paranin 13 milyon
Dolari Erol Evcil'e aitti. Baska bir deyisle Evcil'in içinde bulundugu zincire.
Bankanin satis islemleri bitince Evcil, Malki'den parasini geri istedi.
Malki parayi ödedi. Nesim Malki'nin ölümünden sonra, ortagi Erol Erkohen,
Garipoglu'ndan 26 milyon Dolari geri istedi. Garipoglu, ödemeyi yapti.
Ancak Evcil ve hâmisi Alaattin Çakici, Garipoglu'nun pesini birakmaya
niyetli degildi. Ikisi de ayri ayri Saripoglu'nu aradilar: " Verdigimiz
paranin degeri ile bankanin simdiki hisse degeri arasinda fark var Sen
kazandin, bize de kazandir. Bugünün degeriyle bize 15 milyon Dolar
borçlusun" Yani 2 MIL. Dolar fark isteniyordu. Hayyam Garipoglu, Çakici'ya yalnizca l milyon
Dolar ödedi.
Bu durum, daha sonra ihalelere fesat karistirma suçlamasiyla yargilanan
Hayyam Garipoglu'nun ifâdelerine söyle yansiyordu: "Nesim Malki'den ortaklik
için para aldim. Malki'nin ölümü üzerine de parayi ailesine teslim ettim. Evcil,
benden bu amaçla para istedi, ama alamadi."
Garipoglu, kendisine Nesim Malki ile ekonomik iliskisinin sorulmasi
üzerine, "Nesim Malki'yi tanirim. Sümerbank ihalesini kazanmistim. Sonra
Malki bana ortak olmak istedi. 25 milyon Dolar verdi ve bankanin yüzde 25'ine
ortak oldu. Bu ortaklik güvene dayali bir ortaklikti. Ileride gerekli müsaadeyi
alinca, benim resmî ortagim olacakti." diyordu. Bu ortakliktan sadece l ay sonra Nesim Malki öldürüldü. Garipoglu,
Malki'den aldigi parayi Malki'nin esine, kizina ve parayi aldigi Erol
Erkohen'e iade ettigini ifâde ediyordu.
"Erol Evcil, Nesim Malki öldükten
3 yil sonra Malki ile ortakligina dayanarak benden para istedi. Evcil,
Malki'ye para ödedigini ve zararda oldugunu söylüyordu. Ben ona muhatabim olmadigini
söyledim, hatta araya Alaattin Çakici da girdi. Ancak para ödemedim. Bu olay
ticarî bir olaydir. Ben sadece banka için para aldim. Tekrar •ettim. Parayi
ihale sonrasi 17 Ekim 1995'te al-. Bunun disinda bir durum söz konusu
degildir." Garipoglu'nun ifâdelerinde dikkat çekici olan iki daha vardi.
Kendisine Malki'den gelen para Demirbank üzerinden transfer edilmisti. Çok
sonra-tan el konulacak olan bu bankanin sahibi olan Cingiloglu ile Malki
arasindaki iliskilere yönelik ilginç potlan tasiyordu bu durum. Nitekim Malki,
Evcil'in de ayni bankadan kredi almasini saglamisti. Ikinci önemli nokta,
paranin ikinci 12.5 milyon Dolarlik bölümünün Bursa Is Bankasi Subesi'nden
gönderilmesiydi. Bu sube, Is Bankasi Genel Müdürü Korukçu döneminde Erol
Evcil'e verdigi ilerle gündeme gelmisti.
Garipoglu bu konularda mahkemeye su ifâdeyi veriyordu:
“Malki bana Demirbank Subesi'nden 12.5 milyon dolar gönderdi. Daha sonra
Bursa is Bankasi Subesi'nden de sahibi bulundugum Ipeks firmasina da para
gönderildi. Kim gönderdi bilmem. Çünkü , Malki'den geldigini biliyorum. Ben
Malki'den i, Malki'den geldi. Ancak, onun adina baskasi da göndermis olabilir.
Ben bu paralan daha son-\estirme Idaresi'ne gönderdim." dedi.
Uluslararasi
Banka Sahipleri Yahudi!" Garipoglu'nun, DGM Cumhuriyet Savcisi Aykut Cengiz Engin'in, "Malki
ile niçin ortak oldunuz?' sorusuna
verdigi cevap hayli
ilginçti:
"Nesim Malki
ortaklik önerdi. Çünkü uluslararasi bankalarin sahiplerinin Yahudi oldugunu
söyledi. Sonra, beni de ortak alirsan uluslararasi bankalarda söz sahibi
olabilirsin, dedi. Bunun üzerine kabul ettim.”
Tuncabank
Satiliyor
Nesim Malki'nin
bankacilik isleri genelde hiçbir zaman iyi gitmedi. Sahip oldugu KKTC merkezli Tuncabank'i, ölümünden sonra Yurtbank'in sahibi Ali Balkaner aldi.
Balkaner,
Tuncabank'i 5 milyon Dolar'a aldiklarini açikliyor ve bir süre için Erol
Erkohen'in kurucu hissesinin korunacagini bildiriyordu. Isin elbette dikkat çekici olan
yani, Ali Balkaner'in de, Cavit Çaglar, Kamuran Çörtük gibi isimlerin de
yeraldigi meshur "aile"den olmasiydi. Nitekim o da ailenin diger üyeleri gibi
bankasina el konulanlar kervanina katildi ve Yurtbank'a el konuldu.
Daha çok gayrimenkul piyasasinda ve
insaat sektöründe taninan Yonca Insaat'in
sahibi Ali Balkaner, Malki'nin bankasini 5 milyon Dolar'a satin almisti. Bunun, 1.5 milyon Dolari'nin pesin,
gerisinin de 14 ayda taksitler halinde ödenecegini ifâde ediyordu.
Tuncabank'in
çogunluk hisseleri Balkan er Ailesi'ne geçerken, bankanin halen binde bir ve daha küçük paylar halinde KKTC kökenli bazi ortaklari
bulunuyordu.
Ayrica
öldürülen Nesim Malki'nin ortagi ve kuzeni Erol Erkohen de bir adet
kurucu hisseyle Tuncabank'in ortaklan arasindaydi.
Balkaner, Tuncabank ile ilgili olarak su
degerlendirmeyi yapiyordu: "KKTC'de banka kurma girisimimiz yeni
degil. Biz grup olarak, Kibris'in Avrupa Birligi’ne daha önce
girecegine inaniyoruz. AB' ye daha önce girme avantajini yakalamak istiyor- duk. Yani,
KKTC'de banka fikri, bizde uzun süre önce olusan bir
düsüncedir."
Kibris, “Kara Para Cenneti”
Ali Balkaner ne derse desin, Kibns'ta
Malki'nin ya da kendisinin niçin banka kurmak istedigini herkes çok iyi biliyordu.
Kibris, off-shore, yani kiyi bankaciligi olarak da adlandirilan sistemle, kara para için tam anlamiyla
bir cennet sayiliyordu.Israil hatti gerçek
bir kara para hatti tasiyordu. Bu yüzden de Malki'den Balkan er’e pek çok isim
için bu bölge, iyi bir "aklama merkezi”ydi.
Ancak bunlardan daha dikkat çekici olan
bankanin ve kiminle pazarlik yapilarak alindigiydi.Çok degil, bu satin
almadan 3 yil sonra Yurtbank'in içini
bosaltmaktan yargi önüne çikarilacak olan Ali Balkaner’in bu konuda tek
muhatabi vardi: Avukat Aydogan Semizer. Malki Ailesi adina satisi, Avukat Semizer gerçeklestirmisti.
"Halen Malki Ailesinin avukatligini yürüten Semizer,
benim de eski avukatim ve dostumdur. Satis
islemlerini Aydogan Bey yürüttü ve varilan anlasma üzerine geçen hafta bir
protokol imzaladik. Bankanin devir islemleri,
verasetle ilgili küçük pürüzler
nedeniyle tam olarak bitmemis olabilir.
Fakat yasal olarak su anda bankanin tamamini satin aldik."
"Malki'nin
Yüzünü Bile Görmedim"
Ali Balkaner,
Malki cinayeti ile ilgili ortaya çikan gelismeler üzerine Tuncabank'i satin
almaktan vazgeçmeyi düsünüp düsünmedigini soranlara "Pesinati ödemis
olduk. Parayi ödemeden olsaydi, Tuncabank'i satin almaktan
vazgeçerdim demek de istemiyorum. Ben banka satin aliyorum. Benim
mafya ile veya baglantilari ile de ilgim yok, olmadi da. Bir kurusluk
alisverisim olmadi. Beni ne tehdit eden, ne de vuran var.
Sonuçta mal satin aliyorum. O mal da çürük çarik olsaydi almazdim.
Dahasi Tuncabank'i satanlar, bunlar basindan izledigim kadariyla, magdur durumdalar.
Mafya ile ilgisi yok. Paralan gitmis. Alacaklarini silmisler, üste de
para vermisler. Nesim Malki'nin de yüzünü görmüslügüm bile yok. Yemek bile yemedik,
kola da içmedik." cevabim veriyordu.131
Her Yerde Onun
Adi Var: Avukat Aydogan Semizer
Avukat Aydogan
Semizer adi ilk kez Çakici-Evcil telefon konusmasinin yer aldigi kasetle duyuldu.
Ancak bankacilik sektörü, bu adi çok yakindan taniyordu. Malki'ye ait
Tuncabank'in Ali Balkaner'e satisini gerçeklestirdi. Egebank'in satisini da Murat Demirel’e o yapti. Egebank yönetiminde olmasina ragmen,
son Türkbank satisinda Korkmaz Yigit'e danismanlik
yapti.
Malki
cinayetiyle ilgili ortaya çikan gelismeler, Alaattin Çakici kasetleri, Erol
Evcil'den sonra, gözleri avukat Aydogan Semizer'e çevirmisti.
Semizer'in adi,
Alaattin Çakici'nin, Türk Ticaret Bankasi'nm satisiyla ilgili olan
kasetlerden birinde söyle geçiyordu:
...-Çakici: Ben
Aydogan'i sikistirdim. Egebank isinde de o vardi. Bu iste de benim
dedigim insanla ortak hareket etmezse, ben onu üzerim dedim."
Sernizer, bu durumu söyle anlatiyordu: "Çakici
bana Türkbank konusunda danismanlik teklif etti. Türk Ticaret
Bankasi benim için namus meselesidir, istedigime verecekler."
Semizer,
çogunluk hissesi daha önce Bayraktar'a ait olan Egebank'in Cumhur- baskani’nin yegeni
Murat Demirel'e satilmasi isleminde de ön plandaydi. Semizer, banka
Demirel Ailesi’ne geçtikten sonra Egebank yönetimine de girmisti.
Semizer, Egebank Yönetim Kurulu Üyesi
olmasina
ragmen, Korkmaz Yigit Grubu'na da Türk Ticaret Bankasi’nin ihalesine
girisi sirasinda ve sonrasinda “hukuk danismanligi" yapti.
Aydogan Semizer'in adi kamuoyunda en fazla Türkiye Emlak
Bankasi'na "özel anlasmayla" hukuk danismanligi yaptigi günlerde
duyuldu. Semizer, 1991'de hükümet
degisikliginden sonra Engin Civan ve
ekibi aleyhinde açilan bir dizi davaya, banka adina imza atti.
Semizer, Malki
ve Evcil eksenindeki kritik rolünü söyle anlatiyordu :
"- Erol
Evcil'i taniyor musunuz? Nasil ve ne zaman tanistiniz?
- Erol Evcil'i
Nesim Malki'nin öldürülmesinden 2-3 ay kadar sonra tanidim. Benimle
tanistiran Erol Erkohen'dir. Erol Evcil'in Is Bankasi, Demirbank ve Interbank'la
anlasmazliklari vardi. Evcile o bankalarla anlasmazliklarini çözmek için ona
hukukî danismanlik yaptim. Nesim'in öldürülmesinden önce kesinlikle
tanimiyordum. Ticaret Bankasi olaylarindan sonra da uzaklastim.
- Evcil'e daha
sonra görüsmeniz oldu mu?
- Olmadi diye
bir sey yok. Her zaman görüsmemiz olmustur. Aramistir, birseyler
sormustur. Ama hiçbir zaman resmî avukati olmadim, davasini takip etmedim. Is Bankasi, Demirbank ve
Interbank'la olan anlasmalarini yaptim.
Bunlarin hepsi de, bankalarin
verdigi kredilerin tasfiyesine yönelik hukukî anlasmalardir. Ya mal alinmis, mal verilmis ya da parasi ödenmistir. Hepsi protokole baglanmistir.
- Evcil'in
bankalarla olan sikintisi neydi?
- Is Bankasi ve
Ticaret Bankasi 'ndan büyük miktarda kredi almisti. Demirbank ve
Interbank'tan da aldigi krediler vardi. Nakit sikintisina düsüp,
ödeyemeyince bunlarin
çogunu mal vermek suretiyle kapatmak zorunda kaldi. Mal vererek, ya da borçlana- rak tasfiye etti. Resmen vekâletini almadim.
Kaldi ki vekâlet edebilirdim de.
Ancak adamin falancayi öldürttügünü,
öldürebilecegini, zan altinda oldugunu hiçbir sekilde bilmiyordum. Ben avukatim, is geldiginde,o isi almaktan daha dogal ne olabilir?
Bun-lar da benim ihtisasim dahilinde
olan islerdir. Banka anlasmazliklaridir.
Sunu söyleyeyim, gidip sorabilirsiniz Evcil adina gidip görüsme yaptigim,
anlastigim bankalarin sahipleri,
yöneticileri beni özellikle istemislerdir.
- Nesim
Malki'yi taniyor muydunuz?
Nesim Malki ile
tanisikligim, onun alacakli oldugu kisilerin
avukati olmamla basladi. Nesim Malki’nin o zaman Örtel
sirketinde iplik alacagi vardi.Simdiki adi Genel Tekstil.
Ben Genel Tekstil'in avukatiydim. O Örtel'in borç tasfiyesini ben yaptim.Nesim Malki'yi, karsi tarafin avukati olarak
tanidim, sonra ise ailesinin avukati
oldum. Maki’nin ortagi Hayim Erkohen Bey'i iyi tanirdim. Birsey olursa gelir
sorarlardi bana. Mesela bir otel almak istedi, bir ara onu
geldi sordu. Ticarî bilgime güvenirdi. Bir banka almak istedi, sordu.
Ancak hiçbir zaman resmen bir avukati olmadim. Musevî cemaatinde iyi bir itibarim vardir. Ailesi Nesim Malki’nin
ölümünden sonra Musevî
cemaatinin tavsiyesiyle bana geldiler. Ben miras islerini organize etmek
için vekalet aldim. Esi ve
çocuklari deneyimsizdiler, avukatliklarini sürdürmekteyim.
- Hayyam Garipoglu’yla tanisiyor musunuz?
- Nesim Bey'in ölümünden sonra tanistik.
Nesim Beyin Sümerbank'in paylarini aldigi ortaya çikti. Bu paylarin
Hayyam Bey'e geri satisinda organizasyonu ve sözlesmelerini ben yaptim. Hayyam Bey, Nesim Beyden aldigi paraya karsilik, bankanin
hisselerini vermis. Nesim Bey'in
ölümünden sonra aile, paylari
devretmek istedi. Rehin sözlesmesiyle bankaya
tevdî ettik. Sonra Hayyam Bey çeklerini aldi. Çeklerin bedeli kredi
olarak ödendi. O sirada Nesim Bey'in, o
parayi bankalardan kredi olarak aldigi ortaya çikti. Bankalar
'kredileri ödeyin' diye üzerimize geldi. O
sirada sirkette, ailede para yok. Çeklere karsilik Sümerbank'tan kredi
alindi ve o kredilerle alacakli bankalara
borçlari ödendi. Nesim Bey Demirbank
ve yanlis hatirlamiyorsam Ticaret Bankasi'ndan
kredi alarak Hayyam Bey'e borç vermis.
Nesim öldügünde karsimiza pek çok borç çikti.'
Malki'den
Demirel ailesine, Evcil'den Çakici'ya, Emlakbank'tan Türkbank'a kadar her
yerde adi geçen bu ilginç isim, en son Basbakan Yardimcisi Hüsamettin
Özkan'in kayinvalidesi üzerinden yaptigi para transferlerini, "gayr-i
menkul satisi yapilmisti" diyerek savundu.
Hakkindaki bunca iddianin ardindan,
kisa bir süre sorgulandiktan sonra serbest birakildi. Halen Egebank dahil pek çok davadan yargilaniyor. "Malki
cinayetiyle ilgili bildiklerini anlatsa olayin tamami aydinlatilir." degerlendirmesi yapiliyor; ama o zaman zaman müvekkillerine
önerdigi “susma hakki’ni en çok kendisi için kullaniyor.
Demirbank-Evcil-Malki
2001 yilinda el
konulan Demirbank'in sahipleri Halit Cingillioglu ile Malki arasinda da oldukça yakin bir iliski
vardi. Nitekim Malki, Evcil'in bu bankadan kredi almasina kefil olmustu.
Türkiye Is
Bankasi'nin Erol Evcil'e ait Eze Zeytincilik'le ilgili kredi islemlerini
incelemek üzere özel olarak Bursa'da görevlendirdigi Krediler Müdür Yardimcisi Dündar
Parlar, hazirladigi raporda ilginç sonuçlara ulasiyordu:
“Erol Evcil'in,
Demirbank'tan perakende fiyat üzerinden
iplik aldigi ve bu iplikleri sübvanse ederek istanbul'da faaliyet
gösteren EET Tekstil (Basisen
Genel Baskani Metin Tiryakioglu'nun
oglu Burak Tiryakioglu, Bursa Sube Müdürü'nün kardesi Halit Ertas ile Erol Evcil'in ortagi
oldugu, Mart 1997'de kurulan sirket)
üzerinden ya da araciligiyla komisyon
ödeyerek piyasaya sürdügü istihbarati alindi.. Bu islemlerin teminati olarak, geri döndügü söylenen, ancak bize gösterilmeyen zeytin inin Demirbank'a yönlendirildigi kanisina
ulasildi.. Mart ayi içinde
Demirbank'tan gelen bir yazinin içeriginden Ankara bayii olan
Soylu-Eze'nin zeytin çeklerini devrettigi anlasildi."
“Erol Evcil ile Kasim 1995’te
öldürülen Nesim Malki ve Demirbank sahibi arasinda anlasilamayan bir iliski mevcuttur. Evcil, kolaylikla fon yarattigi Malki'nin ölümü sonrasinda malî darbogaza girdi. Son cümle Evcil tarafindan da te'yîd
edilmektedir. Cavit Çaglar ile
yasanan sorunlara ve firmanin ihracâtinin
Subat 1996'da durdurulmasinin da eklenmesiyle mâlî
sikisikligi artti.
Evcil'in hem
kendisi hem de bankamiz üst yönetimi tarafindan çok iyi bilinen çevreler
tarafindan iddia edildigi üzere, Bursa'da tekrar iplik ticareti yaparak kâr elde
etmesi tarafimizca olanaksiz bulunmaktadir. Bursa'da iplik
alabilecegi Çaglar Grubu zaten yaklasik 18 milyon Dolar alacaklidir.
Soyadini
Esrefoglu olarak degistiren Evcil'e artik itibar edilmemesi gerekir."
Ortaya konulan
bilgiler ve degerlendirmeler çok netti ve sonra ortaya çikan gelismeler de bunlari dogrulayacakti. Muhtemelen, Is Bankasi raportörlerini ve müfettislerini en son dinleyen bizzat
bankanin yönetim kurulu olacakti.
KARMASIK BIR ÜÇGEN:
MALKI-ÇAGLAR-EVCIL
Çaglar, tekstil dünyasinin
devlerinden birisi olarak yükseliyordu. 1992'den itibaren kabinede bakan olarak da
görev yapan Çaglar'in isleri hizla büyüyordu. Türkiye'nin o günlerdeki en gözde sektörlerinde de yatirimlari vardi. Insaat ve
turizm bunlar arasindaydi.
Bu yükselisi herkes dikkatle
izliyordu, ama bunlardan bir tanesi için Çaglar gerçek anlamda bir ideal ve hedef haline
gelmisti. Sigorta ve zeytin isleriyle ugrasan bu dikkatli genç Erol Evcil’di. Evcil çaliskan oldugu kadar
hirsliydi. Gözünün önündeki bu yükselisi dikkatle ve yakindan izliyordu.Cavit Çaglar'la
tanismak ve onunla yakinlasmak için firsat kollamaya basladi. Sigorta ve zeytin
islerini yarken, Bursa'nin ve o dönem Türkiye'sinin gözbebegi olan tekstille
yakindan ilgileniyordu. Kararini vermisti. Türkiye'nin dünya çapinda söz
sahibi olmaya basladigi tekstile adim atacakti.
Evcil, Bursaspor Yönetim Kurulu'na
girdiginde, hayatina yön verecek bir isimle tanisiyordu: Emniyet Müdür
Yardimcisi Yusuf Ilhan. Samimiyetleri her geçen gün artiyordu. Ilhan, Evcil'i Bursa'daki sermaye çevrelerine ulastiracak zeminler olusturuyordu.
Terörle mücâdeleden sorumlu emniyet müdür yardimcisi olarak, Bursa'da
herkesin taniyip saydigi bir isimdi. O dönem Yusuf Ilhan'la Evcil sik sik
biraraya geldiklerinde, gündemlerinde hep
bu konular vardi. Daha hizli büyümek
ve Bursa sinirlarinin disina tasmak. Yusuf Ilhan, sonraki yillarda yaninda
çalisacagi ve sag kolu olacagi
Evcil'in tekstil sektörüne nasil
bir istahla baktigini biliyordu.
Evcil de artik
küçük sayilmazdi. Elinde 8 milyon Dolar civarinda bir sermayesi vardi. Depolarinda 300 ton
kadar zeytini bulunuyordu. Sigorta isleri için
kullandigi 30-40 civarinda da araca sahipti. Bunun disinda kendi ifadesiyle "Bursa 'nin önemli yerlerinde 4 adet dairesi, Yalova yolu üzerinde bir
arsasi vardi." Ama daha hizli kazanmaliydi. Bunun da adresi
tekstildi.
Yakin dostu
emniyetçi Yusuf Ilhan, ona tam da bunlari konusurken bir teklifte
bulundu. "Erol, sen mutlaka Mustafa Çaglar'la
tanismalisin." Evcil'in bundan sonraki hayatina yön verecek, onu "
iplik’le tanistiracak teklif karsisina çikmisti. Heyecanliydi, "Ne zaman
istersen" cevabini verdi hemen.
Yusuf Ilhan, Evcil'i çok bekletmedi.
Mustafa Çaglar'la ikisini emniyetteki odasinda kisa bir süre araya getirdi.
Erol Evcil, hizli gece hayati ve para harcamasiyla taninan küçük
Çaglar'la ilk kez karsilasmiyordu. Ama
tanismalari Bursa Emniyeti'ndeki bir
makam odasinda gerçeklesti.
Mustafa
Çaglar'la dostluklari kisa sürede ilerledi; Evcil gece hayati konusunda ondan daha temkinliydi, ama dogrusu onun hizli hayatina zaman
zaman takilmaktan da geri
kalmiyordu.
Çok geçmeden gündemlerine ticaret ve para da
hâkim oldu. Evcil projesini açti yeni dostuna. "Tekstil piyasasi ile
öteden beri ilgileniyorum. Bir dokuma tezgâhi alip kumas üretmek
istiyorum."
Mustafa Çaglar, bu düsünceye itiraz
etmedi önce “Olabilir, istiyorsan yardimci da oluruz. Ama
kumasin
kâri yüksek degil, marka olusturmak da zor.Eger isin .ticari
tarafini düsünüyorsan iplik isine gir.”
Ipligin Büyüsü
Iki
yeni dostun bundan sonraki sohbetleri bu konu üzerinde sekillendi. Evcil her defasinda bu kadar
yakininda olup bittigi halde
isleyisini yeterince bilmedigi ticaretin
ayrintilarini ögrenmeye çalisiyordu.
Sigortaciliktan zengin olmustu, zeytine büyük
yatirimlar yapmayi hedefliyordu.
Ama Mustafa Çaglar’in anlattiklari
onu yavas yavas “ipligin büyülü
dünyasina” dogru sürüklüyordu.Kim
üretiyordu, kim alip, kim satiyordu? Küçük Çaglar’i müthis bir dikkatle
dinliyordu.Uzaktan izleyip bildigini zannettigi bu dev alanda öylesine büyük
rakamlar, o kadar kisa sürede elde
ediliyordu ki, Evcil kararini hemen verdi.
Bu is ona göreydi. Çaglar elinden tutacak ve ip isine girecekti.
Mustafa
Çaglar'in hizli hayati Evcil'i ürkütünce, araya biraz mesafe koymaya çalisti. Ama
baslayan akisin devam etmesini de istiyordu. Teklif yine Yusuf Ilhan'dan
geldi: "Gel Cavit Çaglara gidelim"
Böylece
Çaglar'la tanistilar. Evcil, Cavit Çaglar'in kendisi hakkinda fazlaca bilgi
sahibi olmasina sasirmis, bunu arkadasi Yusuf Ilhan'dan edindigini düsünmüstü. Oysa Çaglar, adini çok
duydugu bu gençle ilgili zannettiginden çok
daha fazla sey biliyordu.
Oglunun
hayatindan duydugu sikintiyi aktardi Cavit Çaglar. "Süleyman
Demirel'e bu kadar yakin, bir de bakan olunca hayli zor durumda
kaliyordu." Oglu
ne kendisini, ne de yanindaki korumalarini dinliyordu.
Evcil'den rica etti. "Onunla yakin olursan, belki biraz çeki düzene girer." Evcil, yeni tanismasina ragmen gözünde çok farkli bir yerde olan bu adamin ricasini geri çevirmedi. Artik o da bir
parça aileden sayilirdi. Çaglar'in
kendisine hissettirdigi güven,
hirsini bir kat daha kamçilamisti. Piyasanin
hâkimi bir tek isimdi: Nesim Malki. Çaglar'in
ve diger pek çok üreticinin de ipliklerini o aliyor ve satiyordu. Yüksek miktarlarda alim yaptigi için de piyasayi o kontrol ediyordu. Fiyatlari
yükseltiyor, indiriyor, vadeli
iplik verip müthis faizlerle para
kazaniyordu. Zaten lakabi da Tefeci Niso'ydu.
Evcil, Çaglar ailesinin "Yahudi"
diye söz ettigi adamdan hiç hoslanmadigini hemen farketmisti. Ama piyasa onun
elindeydi. Istese bir süre iplik almayip Cavit Çaglar'i bile köseye
sikistirabiliyordu. Kontrol
ettigi nakit parayla ilgili etraftan akillara durgunluk
verecek rakamlar duyuyordu. Evcil, ürkmüstü. Nasil bir piyasaya adim attigini
yavas yavas farkediyordu. Ama artik
geri dönüsü sözkonusu olamazdi.
Mustafa Çaglar, Evcil için hemen bir
strateji belirledi, "istersen Niso'dan iplik alabilirsin. Biz de sana destek
oluruz." Nasil ve hangi sartlarda alabilecegîni anlatti.
Gözlerindeki tatminsiz ifadeyi algilamakta gecikmedi. "Eger istiyorsan
ben sana el altin iplik verebilirim. Bana bir miktar para verirsen, hemen bu isi
baslatabiliriz." Evcil, piyasanin isleyisine pek uymayan bu
teklifin, karsisina konulan asil teklif oldugunu çabucak anlamisti. Devlerin piyasa dogrudan
alici ve satici olma fikri öylesine cazipti ki kabul etti. Ilk anlasmalari aylik
50 tondu.Kar konusunda ölçü, Niso'nun koydugu gibiydi.Bir tek farkla, bu kez Mustafa ile Evcil
kâri paylasacakti.
Evcil’in sigortaciliktan gelme
organizasyon yetenegi hizli hareket etme imkâni sagliyordu. Isler de hizli
ilerliyordu. Kisa sürede aylik alimini 100 tona çikardi. Bu rakam piyasada gözle
görülmeden satilabilecek boyutlarin üzerindeydi.
Malki Evcil'i
Farkediyor
Piyasanin hakimi, birkaç ay sonra ortaya
çikan bu yeni mal hareketliligini farketti.
Kendisinin ayarlayip yönettigi bir
piyasada birileri kendi basina mal alip
satiyordu. Nesim Malki, kisa sürede isi kaynagindan çözdü ve Çaglar ailesine baski yaparak Evcil'e iplik
vermemelerini söyledi. 1993 yili Mayis ayindan
itibaren Evcil iplik alamaz oldu. Kendisinin de, Çaglar ailesinin de memnun
oldugu kârli alisveris, en azindan simdilik sona ermisti. Cavit Çaglar'in ifadesiyle "Vampir" yine
kazanmisti. "Tek satici
olarak piyasayi sömürmeye devam ediyordu."
Ama ne kadar elestirse de
Cavit Caglar'la Malki'nin alisverisi devam ediyordu.
Çünkü iplik piyasasindaki akisi durdurmak ikisinin de isine gelmiyordu. Çaglar'in sikistigi yerde Niso ona yardim ediyor, kredi aliyordu. Çaglar'in Nergis'i o siralarda piyasanin en büyügü olmustu. Ankara'daki ayagi hatari sayilacak kadar da saglamdi. Kisacasi iç içe ve karmasik bir iliskileri vardi Caglar'la Malki'nin. Evcil'in, bu tehlikeli iliskide kisa sürede taraflarin karsilikli kullanacagi bir tetikçi durumuna geldigini farketmesi ise, çok zaman aldi. Muhtemelen o zaman da is isten geçmisti. Cavit Çaglar'in devlete karsi, özellikle de ödemeler konusundaki gevsek tutumu, Malki'yi ürkütüyordu. Oysa hem Malki, hem de ortagi Erkohen ailesi devletle karsi
karsiya gelmekten çok korkuyordu. Bu nedenle, Caglar'la
ortakliktan çok alisveris yapmayi tercih ediyorlardi
Niso, Evcil'i ariyor
Nesim Malki, Evcil isini
kolay çözmüstü; ama Çaglar’in karsisina çikardigi bu gözü pek genci de merak etmeye baslamisti.Kisa sürede 100
tonluk bir mali piyasaya sürebilen bu yetenekli is adami ile tanismak
istiyordu.Her zamanki gibi davrandi araci kullanmadi.Evcil’i kendisi aradi ve
tanismak istedigini söyledi.”Eger iplik
ticaretine devam etmek istiyorsan konusabiliriz.”
Evcil, becerikli olanin
piyasada kalici olabilecegini görmüstü.Iste simdi iplik tekelini yöneten adam,
kendisini çagiriyordu.Mustafa Çaglar’in uçagi ile Istanbul’a giderken beklenen
tanisma gerçeklesti.Malki’nin yakinlarina yaptigi degerlendirme ilginçti.”Hirsi aklinin önünde giden bir genç.” Yine
de onu hos tuttu.Yakin dostu Hayim Erkohen ve oglu Erol Erkohen’le tanistirdi.
Erkohen ailesi,
Evcil'e çok yakin davrandi. Kimilerine göre bu yakinlik, Malki'nin istegi ile gerçeklesiyordu. Böylece tehlikeli bir rakip kontrol altinda tutuluyordu. Hasta olan ve kisa bir süre sonra ölen Hayim Erkohen, Evcil'e iplik piyasasinin ne acimasiz oldugunu, Niso'nun pekçok kisiyi batirdigini anlatiyordu. Ama Evcil, bunlari
dinleyecek durumda degildi. Ipligin büyüsü onu sarmisti bir kez.
Malki Çaglar'i Sikistiriyor
Cavit Çaglar, aile
fotografinda yer aldigi büyüklerinin destegi ile yerini
saglamlastirmisti. Milletvekilligi ardindan bakanlik,
büyüyen is hacmi ile piyasanin gözbebegi Idi. Iste bu güçlü
adam, ürettigi ipligi
istedigi gibi pazara süren Malki'den giderek| daha
fazla rahatsiz olmaya baslamisti. Onun tek alici olmasini istemiyordu.
Evcil'le yaptigi operasyon kisa sürede aleyhine dönmüstü, "ipler" iyice
gerilmeye baslamisti.
Niso, olup biteni çok dikkatle izliyordu.
Istanbul ve Bursa arasinda mekik dokuyan bu adam hiç kuskusuz Çaglar'in
siyâsî gücünü her zaman hesaba katiyordu. Yükselis döneminde iliskileri
olabildigine yumusak
tutmustu. Ama onun Evcil'le kendisini hançerlemesini de hiç unutmamisti.
Ancak
Istanbul'daki Facto Kapital Sirketi'ne sik sik ugrayan milletvekilleri ve
önemli isimlerle sadece
para konusmuyordu Malki. Onlardan siyâsetini nabzini da aliyor ve yeni bir
dönemin yaklastigini! görüyordu. Bu yeni
dönemde Cavit Çaglar'in eskisi kadar
güçlü olmayacagini da sezinlemisti. Cumhurbaskani Turgut Özal'in ölümü
ve Basbakan Süleyman Demirel'in köske çikmasi iktidar dengelerimi sarsmisti.
Çaglar, düsüse
geçiyordu.
Niso, yavas yavas sikistirma
harekâtini baslatti.! Önce, yine tek saticinin kendisi olmasi gerektigini söyledi. Bunun her iki taraf için de daha iyi
olacagini uzun uzun anlatti
Çaglar'a. Alacagi cevabi biliyordu aslinda. Cavit Bey onu yaniltmadi.
Malki, hemen piyasanin ikinci ismine
yöneldi. Ikinci üretici, bir süre sonra DYP'nin basina geçecek olan ve
basbakanlik koltuguna oturan Tansu Çiller'in de gözdelerinden olan Ali Osman
Sönmez’den baskasi degildi.
Çaglar bir kenara itilmis ve iplik
alimlari Sönmez'den yapilmaya baslanmisti.
Çaglar için sikintili günler basladi. 1993 yili sonlarinda elinde 6-7
bin ton civarinda stok birikmisti. Isin
kötüsü, siyâsî ibrenin lehine
döndügü Ali Osman Sönmez'le Çaglar'in arasi öteden beri açikti.
Hemen ataga
kalkti ve yeniden Evcil formülünü harekete geçirdi.
Stoklarindaki ipligi almasi için ona teklifte bulundu. 5 bin ton iplik, Nisan 1994'de ödenmek üzere Evcil tarafindan satin alinmisti.
Evcil yine hizli
hareket etmeye basladi. O kadar ki 1994 yili ortalarinda Bursa piyasasinda Malki'yi geçtigi konusulmaya baslandi.
Çaglar stoklarini bir ölçüde
azaltmisti. Ama bu kez de siyâsetin kiskaci
onu sikistirmaya baslamisti. Karsisinda Istanbul sermayesinin
destekledigi bir basbakan vardi. Daha da kötüsü bu basbakan, kendisinden hiç
ama hiç hoslanmiyordu. Tansu Çiller in Bursa'daki yeni gözdesi Ali Osman
Sönmez olmustu. Demirel'in has adami Çaglar'la iyi geçinmeye hiç niyetli degildi.
Çaglar'in Zor
Günleri
Cavit Çaglar'in ise o güne kadar
sadece çayini içmeye gelen bankacilar, bu kez yolunu kesmeye baslamisti.Ödenmeyen krediler için ard arda takibe ugruyordu.O kadar ki sirketlerinde çalisan
isçilerin ücretlerini bile Evcil
karsilamaya baslamisti.
Evcil kazandigi
paralarla tekrar zeytin isine yöneldi. Bu alanda dünyanin en iyisi olmak gibi
büyük bir hedef koymustu önüne. Hizla Eze Zeytin'in fabrika insaatina basladi. Ancak
kazandigi paralar hedefi için yeterli degildi. Ama artik onun da gelisen siyâsî iliskileri vardi. Is Bankasi'ndan ciddi
miktarlarda krediler almaya basladi. Ardindan da diger bankalardan.
Bu arada Mustafa Çaglar'in uçagini l
milyon 50 bin Dolara satin aldi. Zeytin
isini gelistirmek için sik sik Ispanya'ya gidip geliyordu. Evcil'in uçak tutkusu
her geçen gün artti. Fransa'dan bir Falcon 20 tipi uçak aldi. (Bu uçak daha
sonra Egebank'a, yani Murat Demirel'e
satildi.) 2 milyon 250 bin Dolar'in, sadece 250 binlik kismini pesin
ödedi. Kalani için Demirbank'tan leasing
yapti. Bu konuda elinden tutan isim Malki'den baskasi degildi. Bu bankalar Evcil'in
kredi zincirinde sadece bir baslangiçti.
Malki'nin
Evcil'e olan yardimi sadece bankalarla tanistirmakla sinirli degildi. Zeytin fabrikasi için de
tanidiklarini devreye soktu. Ispanya'da bulunan ve Evcil'e zeytin fabrikasi
kuran firmanin sahibi de Yahudiydi ve
Malki'yle de tanisiyordu.
Evcil'le Malki birlikte önce
Ispanya'ya, oradan da New York'a uçtular.
Kaliforniya'da zeytinde dünya devi olan Decarter firmasiyla görüsme
yaptilar. Bu arada da New York'ta uçak
almak için görüsmeler yaptilar. Falcon 50 tipi bir uçak alarak, Ispanya
üzerinden Türkiye'ye döndüler. Aralarindaki
yakinlik iyice artmisti.
Erol Evcil bu durumu, Malki'nin "Zeylin
isine merak salip kendisine yakinlasmasi" olarak degerlendiriyordu.
Oysa Malki'nin tek amaci vardi, rakibini kendi alanindan uzaklastirmak. Bu
çekismenin sonucunu, beklenmedik gelismeler
tayin edecekti.
Önce ölen, ardindan da öldürten
sahneden çekildi; ama perde arkasindakiler muhtemelen halen "disarida".
MALKI ÖLDÜRÜLÜYOR
Ipler Geriliyor
Evcil'le Malki arasindaki ticarî
iliskiler 1995 ortalarinda gerilmeye baslamisti. Evcil bu durumu, polis ifâdesinde söyle anlatiyordu.
"1995 Agustos ayindan itibaren Niso'da bir tedirginlik ve panik bas göstermisti. Bu arada
benimde Niso'ya olan iplikten dolayi
olan borcum artmaya baslamisti. Niso'daki tedirginligi ben de
sezinlemistim. Niso bir ara bana bu yeralti dünyasi denen âlemdeki faaliyetler
hakkinda bazi seyler sorarak, bunlar nasil
yürütüyorlar faaliyeti gibi bilgi almaya çalisti. Ben konuyu açmasini
söyleyince, bana kendisinin Alaattin Çakici tarafindan tehdit edildigini
söyledi ve bir konusmasini kaydettigi bandi bana dinletti. Ben ilk defa
Alaattin Çakicinin sesini oradan duymus
oldum, daha önceden kendisini ne görmüstüm ne de bir tanismamiz
olmustu. Niso'nun bu olaydan çok
etkilendigini gördüm. Bana bir taraftan da Mehmet Agan soruyor ve onunla bir irtibatimin olup olmadigini
soruyordu, bundaki maksadi Mehmet
Agarin o dönemde Emniyet Genel Müdürü olmasindan
dolayi idi. Belki ondan bir güç ve koruma alabilir düsüncesinde idi.
Bunun disinda kendisi de koruma içgüdüsü
içerisinde güçlü insanlari arayis ve bulma
faaliyeti içerisine girmisti. Ancak herhalde o j gücü saglayamamis olacak, Alaattin Çakicinin istedigi l milyon Dolar'i ödemek zorunda
kalmis."
Malki, Çakici'nm tehditlerinden
gerçekten ürkmüstü. Bu tehdidin hemen
ardindan Cavit Çaglar'in tüm stok ipliklerini satin almasi ise herkesin
dikkati ni çekmisti.
Ayrica, Mustafa Kefeli ile Alaattin
Çakicinin arasinin iyi oldugunu biliyordu.
Ayni zamanda Mustafa Kefeli'nin
Cavit Çaglar'la da aralarinin iyi oldugunu ve aralarinda bir baglanti
oldugunu da duymustu. Bundan yüzden Cavit Çaglar'a tekrar yaklasma geregini hissetmisti.
"Niso'nun
anlattigina göre, kendisinin Kibris'da bir bakanla isi varmis, bunu Mustafa Kefeli hallet-l
mis. Mustafa Kefeli'ye bir para vermesi söz konusu imis, bu parayi vermeyince Mustafa Kefeli bunu
vurdurtmus. Niso olayi bana öyle anlatti. Bu olaydan etkilenen Niso, Alaattin
Çakici tarafindan tehdit edilince Alaattin Çakiciya yakin olan Mustafa Kefeli ile irtibata geçmek ve bu soguklugu
gidermek için Cavit Çaglari devreye sokuyor. Cavit Çaglarin l bu tarihte mal stoklarinin çok
olmasi ve mali kriz içerisinde
bulunmasi, Mustafa Kefeli ile yakin iliski i; içerisinde olmasi bunu
yaklastiran sebep olarak görüyordu. Böylece Niso, Cavit Çaglar'dan yeniden stok malzemelerini alarak onu rahatlatiyor,
karsiliginda da Cavit Çaglar,
Mustafa Kefeli yakinlasmasindan istifade ederek Mustafa Kefeli
kanalindan Alaattin tehdidinden kurtulmayi
amaçliyordu."
Ancak Malki'nin bilmedigi bir gelisme vardi. Çakici 'nin yeni gözdesi
Evcil olmustu.
Çakici, Evcil'i
Korumasina Aliyor
Evcil, Çakici'nin gücünü duymustu, ama onu tanimiyordu. Simdi ise bu gücün nefesini ensesinde hissediyordu. Hemen bir hamle yapti ve o siralarda tehdit edilen Malki'nin bu isi kendisinden bildigini Çakici'ya iletmeyi basardi. Çakici öfkelenmisti. Küfretti, "Ben onlara sorarim" deyip kapatti telefonu.
Artik Malki'nin karsisinda Çakici'yla birlikte Evcil vardi. Ama bu arada Evcil'in isleri ters gitmeye baslamisti. Malki'nin stoklarini almis, ancak borcunu ödeyemiyordu. "Zeytin
alimi yapacagini ve bu paralari su anda
ödeyemeyecegini" söylemisti.
Malki, karsisindaki organizasyonu görmüstü. "Zarar yok sen çek ver, yeterli" dedi.
Bu arada Malki,
en büyük hayali olan banka alma konusunda adimlar atiyordu. Sümerbank'a Hayyam Garipoglu ile birlikte ortak
olurken, isin içine yine Evcil, dolayisiyla
Çakici girdi. Resmi olmasa da Evcil, bankanin yüzde 25 ortagi olmustu.
Üstelik Malki'ye olan borcu da giderek
artiyordu.
Bankalar kendisini sikistirmaya
baslamisti. Üstelik bu konuda Malki'nin de parmagi oldugunu biliyordu.Önce
kendisine krediler bulan bu adam simdi on ipini çekiyordu.
Zeytin isinden kisa sürede bu kredileri
karsilamasi mümkün degildi. Malki'ye olan
çeklerinin vadesi de her geçen gün yaklasiyordu.
Evcil, artik
kararini vermisti.
Tetikçinin
Tetikçileri
Erol Evcil, sigorta isleriyle
birlikte yükselmeye basladiginda etrafinda siyâset ve emniyet çevrelerinden oldugu kadar, küçük çapli yasadisi islerle
ugrasan isimler de boy göstermeye baslamisti.
Bu isimlerden en
önemlisi Burhanettin Türkes'ti.
Türkes, Bursa'da bir süre bazi Islâm’i çevrelerle irtibat halinde bulunduktan
sonra, zaman içinde onlardan koptu. Baska bir deyisle ugrastigi isler yüzünden
bu çevrelerden dislandi. Artik farkli bir dünyada,
yasa disi islerin dünyasindaydi.
Cinayeti
organize edenlerden Sükrü Elverdi ise, 12 Eylül'den önce Bursa'da Ülkü Ocaklari Baskanligi yapmisti. Daha sonra Malki cinayetine adi
karisacak olan Mehmet Sümbül, Fazli Tastan ve Metin Kaplan
gibi isimlerle bu dönemden beri tanisiyordu. MHP davasinda adi
geçince 1981'de Fransa'ya kaçti. 10 yil
boyunca orada kaldi ve bir Fransiz kadinla evlendi. 1991'de Türkiye'ye döndü,
kisa bir; tutukluluk halinden sonra serbest kaldi.
12 Mart döneminin kudretli pasasi Ali
Elverdi'nin yegeni olan Sükrü Elverdi,
serbest kalinca eski arkadaslarini
buldu. Metin Kaplan ve Zeki Sesibüyük’le birlikte Uludag Üniversitesi'nin Görüklü Kampüsü'nde yurt kantini
isletmesi aldilar. Mehmet Sümbül ve
Fazli Tastan, Elverdi'nin payina esit olarak ortak oldular.
Mehmet Sümbül,
Elverdi'yi cezaevi arkadasi olan Burhanettin Türkes'le tanistirdi. "Burhanettin, içerideyken bize iyi bakti. Müslüman bir
arkadastir, ama Islâmî çevrelerde pek
sevilmez."
Bu arada Elverdi
ve Sümbül, ANAP Bursa milletvekili adayi da olan Fazli Tastan'la ortak olarak Burimpeks A.S. adiyla bir tekstil sirketi
kurdular. Bu çevrenin içine Sümbül'ün yegenleri Oguz Isikli ve Zeki
Isikli da katildilar. Sükrü Elverdi 1994 yilinda BOTAS'in hizmet müteahhitligini de aldi. 1997 Kasim'indan sonra
da BOTAS'in sayaç okuma müteahhitligini
yapti. (Elverdi'nin bu iliskileri ve Korkut Eken'in de içinde yer aldigi
BOTAS'la ilgili ortaya çikan Susurluk
zincirinin kesismesi gerçekten dikkat çekiciydi.)
Evcil, Türkes'le Tanisiyor
Erol Evcil'le Burhanettin Türkes'in
tanismasi kelimenin tam anlamiyla bir "is"
vesilesiyle olmustu. Türkes
kaza yaptigi aracina ekspertiz raporu yüzünden
para alamayinca, Evcil'e ilk ziyaretini gerçektirmisti. Evcil'in anlatimiyla "ufak
tefek bacaksiz bir adamdi."
Türkes, belinde
silahiyla Evcil'i ziyaret etti. Ancak Evcil'in isleri kadar etrafi da güçlenmisti. Türkes’in silahini elinden alip, ikna ettiler. Sonra da
silahiyla birlikte onu gönderdiler. Bu ilk tanismanin ardindan Türkes, birtakim
aracilarla Evcil'e yakinlasmayi denedi ve kisa sürede dost oldular.
1992'nin sonlarinda Burhanettin
Türkes, Elverdi'yi Erol Evcil'le tanistirdi. O siralarda Evcil'in Esrefoglu Sigortacilik Ara Hizmetleri oldukça iyi
is yapiyordu. Evcil'le bu kisiler
arasindaki samimiyet giderek artti.Evcil'in iplik piyasasina girmesiyle birlikte Türkes, Elverdi ve etrafindaki isimlerle olan
iliskileri iyice yogunlasti. Iplik
piyasasinin ürkütücü havasi, Evcil’i zaman zaman korkutuyordu. Onun için
etrafinda çok siki bir koruma agi gelistirmeye basladi. Zaman içinde bu
ag, emniyetten siyâsete, mafyaya, hatta bazi
askerlere kadar uzandi.Evcil
önceleri, Elverdi ve arkadaslarina küçük ticarî kapilar açti. Hatta onlara iplik vermek için Metin Kaplan'la birlikte Hilal -Yildiz adli sirketi
kurdurdu. Ancak Elverdi, aldigi iplikleri satamadi ve geri verdi.
Erol Evcil, bu firsati kaçirmadi.
Onlara iplik yasasinda neler döndügünü anlatmaya basladi. Piyasa bir Yahudinin
elinde âdeta esir olmustu. Malki, iplikleri
pesin ve ucuz alip, vadeli ve fahis fiyatla satiyordu.
Evcil'in anlattigi kârli isler, etrafindakileri Bir hayli etkilemisti.
"Yahudi Beni
Sikistiriyor"
Evcil, 1995
Eylül'ünde Sükrü Elverdi'yi bürosuna çagirdi.
"Seninle çok isimiz olacak
Sükrü. Adam ve silah ayarla." Elverdi, durumu
anlamisti, fazla soru da sormadi zaten.
Bir hafta sonra tekrar büroda
biraraya geldiler. Evcil bu kez daha açik
sözlüydü. " Yahudi beni iyice sikistirdi. Bankalari
üzerime saldi. Eger o ölmezse ben
bitecegim."
Sükrü Elverdi, anlatilanlari büyük
bir sessizlik içinde dinliyordu. Evcil devam etti. "Adam ve silah ayarlayip bu isi halledebilir misin? Sana bunun
için 1 milyon Dolar veririm."
Elverdi'nin
isleri iyi degildi. Ayrica Evcil'le samimiyetini bir hayli ilerletmisti. “Tamam"
deyip yanindan ayrildi.
Hemen gidip Mehmet Sümbül'ün yegeni
Oguz Isikli'ya durumu açti. Ondan destek sözü aldi. "Bunun
için Muharrem Kutay ile görüsürüm." Kutay'la görüsüldü ve eylem için karar alindi.
"Biz Haziriz"
Elverdi, bunlari gerçeklestirdikten
sonra Evcil'e Seldi. "Hersey tamam,
hazirlik yapildi."
Erol Evcil
temkinliydi. "Size Malki'yle ilgili istihbari bilgileri
verecegim. Siz de buna göre tâkibatinizi yapin."
Sonraki günler
bu bilgi alisverisi ve Malki'nin takibi ile geçti. Malki, haftada iki gün,
Sali ve Persembe Bursa'ya geliyordu. Artik Evcil'n emri bekleniyordu.
Ancak Erol Evcil, henüz kararini verememisti. Çünkü Malki'nin elinde önemli miktarda evraki, yani çek ve senedi vardi. Elverdi'ye, "Önce kaçiralim,' ben islerimi
halledeyim. Sonra siz öldürün." teklifini yapti. Ancak karsi taraf buna
itiraz etti: "Kaçirmak çok riskli olabilir. Bunu yapamayiz."
Evcil, bu kez
baska bir öneride bulundu. " Yahudinin
yaninda sürekli olarak tasidigi bir çantasi var
Olaydan sonra bu çantanin da
alinmasi lazim."
Evcil, çantayla
ilgili olarak pek de inandirici ol mayan bir yalan söylemisti: "Içinde çok
kiymetli saatler var, onlari alabiliriz." Nitekim daha sonra Elverdi'ye çantanin içinde alacak-verecek listesini bulundugunu söyledi.
Bu arada Evcil, Elverdi'ye küçük miktarlarda para ödüyordu.
Sükrü Elverdi'nin
daha sonraki ifâdelerine göre Evcil, isi garantiye almak için Burhanettin
Türkes'le de ayri bir anlasma yapmisti. Eger Elverdi ekibi isi beceremezse,
Türkes isi Istanbul'da yapacak ve l milyon
Dolar alacakti.
Bu arada Oguz
Isikli, isi dayisi Mehmet Sümbül'e anlatmisti. Isin ilginci, Sümbül de
Burhanettin Türkes'ten yardim istemisti.
Böylece isin içine Sümbül ve Türkes de katilmis oldu.
Ve Malki
Öldürülüyor...
Iki ayri plan iptal edildi ve isin
Bursa'da bitirilmesi kararlastirildi. Türkes is için iki tane adamini veriyordu. Tophane'deki bir çay
bahçesinde Sükrü Elverdi, Oguz Isikli ve Türkes'in iki adami bulustular.
Bundan sonrasini Sükrü Elverdi'nin emniyete verdigi
ifâdelerinden izleyelim:
"28 Kasim 1995 günü sabahi
evimden Ilhan Öztürk'e ait oto ile çiktim. Buski'nin önünde Oguz'lari bekledim. Oguz yaninda iki kisi ile
birlikte geldi. Bu sahislarin gerçek isimlerinin Mücahit ve Emin oldugunu ögrendim. Oguz aracin soför koltuguna,
Mücahit ve Emin'den birisi öne, digeri arka saga, ben de sol koltuga oturdum.
Eylemi üçü gerçeklestirecegi için daha
kolay çikacaklari tarafa oturdular. Sonra Malki'nin uçagini beklemek
için havaalani etrafinda tur atmaya
basladik.
...Nesim'in araci çikinca takip
ettik. Eylemi Nesim 'in otosunun ilk durdugu
yerde yapacagimizdan, bu güzergâh
üzerinde bulunan trafik isiklarinin bulundugu kavsak olacakti. Böylece araci
takip etmeye basladik. Nesim Malki
sürekli cep telefonu ile görüsüyordu.
...Kavsaktan 5-6 km sonra ikinci
kirmizi isik denk geldi ve otolar durdu.
Ancak Oguz hemen arabanin el frenini
çekerek diger sahislarla beraber indi. Ve Nesim Malki'nin otosunun yanina
gittiler. Giderken üçü de bellerinden tabancalarini çikardilar ve ilk olarak Oguz ates etti. Ates edilir edilmez ben
hemen arka koltuga yattim. Oguz ve digerleri kafalarina külah takmislardi.
…Yaklasik 10-15
el ates sesi geldi ve yarim dakika bile sürmedi.”
Sükrü Elverdi'nin ifâdesinde cinayet
ani böyle anlatiliyordu. Ama ondan bir yil sonra yakalanan Burhanettin
Türkes'in de olayda tetikçi oldugu, ilk sorgusunda
alinan ifâdelerde ortaya atildi.
Eylemle ilgili
anlatimlar, zaman içinde birer birer yakalanan isimlerle birlikte farkli anlatimlar kazandi.
Ancak daha sonra ortaya çikacak ifâdeler ne kadar çeliskili olsa da, kesin
olan; Evcil'in bu cinâyet yüzünden birden
fazla kisiye para ödedigi ve tabii
cinayeti isleme talimatini verdigi.
Cinayetin hemen ardindan Sükrü
Elverdi, Burhanettin Türkes'i, o da Evcil'i arayarak "Isin tamamlandigini" belirtti.
Silahlari Mehmet
Sümbül Aliyor
Olaylarda adi sürekli geçen, ancak daha sonra ki gelismelerle birlikte Malki cinayetindeki rolü tam olarak anlasilamayan Mehmet Sümbül'le ilgili ilk önemli ayrinti cinayette kullanilan silahlan kendi istegi ile almasiydi.
Polise verdigi ifâdede, silahlan denize attigini
söylemisti Sümbül. Bu silahlarin akibeti hâlâ bilinmiyor.
Bundan sonra olup bitenler,
Evcil'in; Elverdi, Türkes ve Sümbül tarafindan ayri ayri
tehdit edilip ondan para kopartilmasi seklinde gelisti. Sükrü Elverdi'nin ifâdelerinde yer alan bir diger önemli iddia ise, ANAP Bursa milletvekili adayi Fazli Tastan'in da cinayeti Evcil'in azmettirdigini ögrenip, ondan 375 bin Mark para aldigi yolunda. Fazli Tastan'in, Evcil'den öteden beri aldigi borçlari da bu vesileyle ödemedigi yine ayni ifâdelerde yer aliyor.
"Evcil'i
Agar Uyardi"
Malki sorusturmasinin nasil yürütüldügü ve bu sirada ortaya çikan
olaylar/iliskiler zinciri tek kelimeyle inanilmazdi.
Bunlari sonraki bölümlere birakip, Sükrü Elverdi'nin aktardigi bir iddiaya
dönelim.
1998 yilinin Subat ayinda Erol Evcil, yurtdisindan telefonla Elverdi'yi aradi. "Beni Ankara'dan aradilar. Nesim Malki cinayeti
dosyasini yeniden açacaklar. Sizi
alabilirler. Hemen yurtdisina çikin."
Elverdi, bu
konuda su dikkat çekici iddiayi ortaya atiyordu: "Bende Erol Evcil'e kendisini Ankara'dan kimin
aradigini ve bu bilgiyi verdigini sordum. O da bana Mehmet Agar'in arayip
söyledigini söyledi. Bunu duyunca inandim. Çünkü kendisi Mehmet Agar'i
taniyordu ve iyi görüsüyorlardi. Hatta bir
konusmamizda, bana kamuoyunda Susurluk
olayi diye bilinen olaydan sonra, Israil'den gelen silahlar için, bu silahlari Agar'in, kendi uçagi
ile getirdigini söyledi." Elverdi, ifadesinde "Havaalanlarindan arastirilirsa o tarihlerde Evcil'in
uçaginin Israil'e gidip gitmedigi
anlasilacaktir." diyordu.
Bu iddialarin
dogruluk derecesi bilinmiyor. Ama Pek çok olayda ve iliskide adi geçen, suçlanan ve Çok önemli
devlet görevlerinde bulunan Mehmet Agar da
Erol Evcil'e yakin olan isimler arasinda yer aliyordu. Evcil'in, 1999 genel
seçimlerinde Elazig'daki seçim kampanyasinda Agar'a büyük maddî destek
verdigi de o dönemde iddia edildi.
Tutuklanmadan önce Evcil'i bürosunda
zaman zaman ziyaret eden Agar, seçim kampanyasi sirasinda da Evcil'in jipini
kullandi. Erol Evcil'in bas harflerinden
olusan "EE" plakali Cheroke jip kampanya
sirasinda Agar'a verilmisti.
Mehmet Agar ise, bizim bu konudaki sorularimiz
üzerine, Evcil’i tanidigini, ancak kendisinin Evcil’le ilgili iddialarin hiçbir yerinde olmadigini ifade
ediyordu.
Ayrica, Evcil'in
uçagini kullanma konusunda soru soranlara da ilginç bir cevabi vardi. "Uçaga iki, üç kez
bindim. O dönemde devlette hiçbir görevim
yoktu. O dönemde bakan degilim,
umum müdür degilim. Evcil o zaman
kendi halinde bir isadami. Oradaki,
Bursa 'daki bazi isadami arkadaslarin vasitasiyla rica etmisim. O gün
bana bu uçagi bulmuslar, göndermisler. O zaman hiç tanimiyorum. Yani herkesi
kontrol mu edecegiz? Veya gelse de ne olacak? Yalçin
Sünnetçioglu'nun uçagina da bindik. Kaldi ki o dönemde bu uçagi
muhtemelen ANAP'lilar da, SHP'liler de kullanmistir. Seçim döneminde herkesin uçagini herkes kullaniyor."
Malki Öldürüldügünde Kim Neredeydi?
Evcil'in
talimatiyla tetik çekilmis ve Malki öldürülmüstü. Ama hiç kuskusuz bu cinayeti
sadece Evcil'le Malki'nin yer aldigi bir alanda ve diger iliskilerden soyutlayarak
degerlendirmek mümkün degildi.
28 Kasim 1995'te Malki öldürüldügünde
kimler hangi görevdeydi? Iste gazeteci
Gülçin Telci’ nin 31 Ekim 1998’ de kösesinde yayinladigi liste:
Basbakan: Tansu Çiller, Basbakan
Yardimcisi: Deniz Baykal, Özellestirmeden
Sorumlu Devlet Bakani: Ufuk Söylemez, Adalet Bakani: Mehmet Mogultay,
Içisleri Bakani: Nahit Mentese, Jandarma Genel Komutani: Orgeneral Teoman
Koman, MIT Müstesari: Sönmez Köksal,
Emniyet Genel Müdürü: Mehmet Agar, Istanbul Valisi: Hayri Kozakçioglu/Ridvan Yenisen (Bursa'dan vekaleten geldi.), Istanbul
Emniyet Müdürü: Orhan Tasanlar (Sonra Necdet
Menzir)
“AYDINLATILAN”
CINAYET
Tetikçiler
Yakalaniyor
Malki cinayetinin
sorusturmasi, önce uyutulan, ardindan çok sayida isim üzerinden harekete geçen tuhaf bir inisli
çikisli seyir yasadi. Sorusturmanin perde arkasinda olup bitenlere geçmeden,
önce "görünen" sorusturmalari incelemek daha dogru olacak.
Cinayetten, tam üç yil sonra, olayla
ilgili 20 kisi Istanbul Emniyeti'nde
sorgulanmaya baslandi. Ardindan bu isimler DGM 'ye çikarildi.
Aralarinda, o dönemde özellestirilen Sümerbank'in sahibi Hayyam Garipoglu'nun da bulundugu saniklarin evlerinde
yapilan aramalarda, 8'i ruhsatli olmak üzere 14 tabanca bulunmustu. Ancak bunlarin cinayetle ilgisi kanitlanamadi.
Istanbul Organize Suçlar ve Silah Mühimmat
Kaçakçilik Sube Müdürlügü'nden yapilan açiklamada, "Isadami
Nesim Malki'nin 28 Kasim 1995'te Bursa'da öldürülmesiyle ilgili Emniyet Genel Müdürlügü'nün
koordinesinde Istanbul ve Bursa emniyet
müdürlüklerince ortaklasa çalismalar yapildigi" belirtiliyordu.
Malki
cinayetiyle ilgili olarak yakalanan ilk kisi, tetikçi Mehmet Sümbül'dü. Iddiaya göre önceleri Sümbül
tetikçi olarak suçlaniyordu. Sümbül'ün sorgulanmasinin
ardindan, isadami Hayyam Garipoglu da
sorgu zincirine katiliyordu.
Bu iki ismin
ardindan, Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele Subesi eski Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan, firari tetikçi Oguz
Isikli'in yegeni Zeki Isikli, Ilhan Öztürk, Ömer Eker, Arif Irfan Eker, ANAP Milletvekili adayi Fazli Tastan, Malki'nin
sahibi oldugu Tunca Tekstil'in mali islerden sorumlu müdürü Bayram Bozdemir, cinayet sirasinda soförlük yapan Cengiz Ülksel, Burhanettin Türkes'in
baldizi, çetenin kasasi olarak tanimlanan Hamide Aykaç, olay tarihinde
Evcil'in bas muhasebecisi ok Sabri Köroglu, Ahmet Ersöz, Esat Özgür, Mehmet Hanifi
Kaya, Bursa Terörle Mücâdele Subesi'nde görevli
eski polis memurlari Eyüp Garip, Atilla Yilmaz ve Erdem Acar, Mehmet
Sümbül'ün esi Mine Sümbül, Nesim Malki'nin ortagi Erol Erkohen gözaltina alinmisti.
Gözaltindaki
polis memurlarinin, olay öncesi istihbârât yaptiklari suçlamasi vardi.
Verilen ilk bilgilere
göre, Nesim Malki'nin öldürülmesi olayinda Erol Evcil'in azmettirici oldugu;
Mehmet Sümbül, Sükrü Elverdi, Oguz Isik ve Burhanettin Türkes'in" de tetikçi olarak görev yaptiklari belirtiliyordu.
Mehmet Sümbül'ün polis ifâdesinde, "cinayet
silahlarini, Yalova'dan feribotla
Istanbul'a gelirken denize attigi" yer aliyordu. Erol Evcil, Sükrü Elverdi, Oguz Isik ve
Burhanettin Türkes ise olayla ilgili olarak
araniyordu.
Erol Evcil'in
eski sevgilisi Gülben Ergen ise ifadesi alindiktan sonra serbest
birakilmisti. Gülben Ergen, polise "Erol bana, Fenerbahçe'de bir daire,
bir jeep, bir de BMW aldi." demisti.
Mehmet Sümbül
Ayri bir kitap konusu olacak kadar ilginç ve bir o kadar da karmasik bir hayat öyküsü vardi Mehmet Sümbül'ün. Malki cinayetiyle ilgili olarak da ifadesi alinan ilk isimdi ayrica.
Sümbül, bu ifadelerinin ardindan serbest birakildi. Iste ondan sonra esrarengiz bir biçimde ortadan kayboldu.
Son kez evinden ayrilirken ailesine, "Ben
Cavit Çaglar'in yakinlarindan santaj yapip para almaya gidiyorum." dedigi
seklinde tuhaf bir iddia ortaya atildi. Sümbül'ün "Alisverise
çikiyorum" dercesine bu sözü söylediginin iddia edilmesi ne kadar
tuhafsa, polise kendi el yazisiyla verdigi
iddialarin üzerinde durulmamasi da bir o kadar tuhafti.
Iste devletin resmî raporlarinda da
dikkat çekilen ve alti çizilen ifadelerden bir
bölüm:
•Bu olayla (Malki cinayeti,
-N.G.-) alakali bir baska ilginç hadise daha duymustum Sükrü den (Elverdi).
Bu, Malki'nin öldürülmesinden iki ay sonraydi zannederim. Sükrünün yazihanesine
gitmistim.
Sükrü içerde yalniz oturuyordu. Selamlasmadan sonra, Sükrü yanimdaki koltuga geldi oturdu. Sonra ilginç bir sey anlatayim dedi: 'Ben ve Erol Evcil çeçen gün Cavit Çaglar’in Sanayi’deki fabrikasina gittik. Cavit ile Erol görüstüler. Ayrildigimizda Cavit, fanima gelerek elimi sikti. Dedi ki, 'Bu olayin böyle bitmesini biz de istemezdik. Dik basliliginin kurbani oldu.' Bize de 'Dikkatli olun' dedi.
Sükrü, Cavit Çaglar’in bu sözleriyle Malki'nin alacak verecek
ertelemesinde Erol ile birlikte han ket ettigini açikça ortaya koydugunu, bundan da hayrete öpüstügünü bana anlatmisti.
Sümbül'ün
Evcil'den ve Cavit Çaglar'dan bu konuda para istedigine iliskin pekçok
iddia var. Bunlari
Çaglar da dogruladi. Ancak kendisinin asla para
vermedigini belirtti.
Malki’nin ortagi Erol Erkohen de
Sümbül'ün kendisinden tehditle para
istedigini ve aldigini iddi ediyordu.
Bunlar bir yana asil ilginç olan, Sümbül'ün
kaybolmasi ve daha sonra Hizbullah'in Kartal'daki
mezarevinde cesedinin bulunmasi oldu. Bunun ardindan Hizbullah lideri Hüseyin Velioglu tarafindan yapildigi ileri sürülen bir de sorgu
kaseti açinlandi. Burada,
öldürülmeden önce kendisine "Aldigi paralari ne yaptigi" konusunda sorular yöneltiliyordu, Muhtemelen bu, onunla yapilan son konusma olmustu.
Ancak Sümbül'ün Malki sorusturmasinda
serbest kaldiktan sonra nasil kaçirildigi
ve kimler tarafindan yeniden sorgulandigi konusunda halen aydinlatilamayan
pekçok nokta var. O günlerde gündeme gelen bir baska iddia, onun Malki
cinayetiyle çok yakindan ilgilenen MOSSAD
tarafindan kaçirildigi ve sorgulandigi seklindeydi.
Nitekim,
Sümbül'ün Malki cinayetindeki rolünü Erol Erkohen, bizzat ögrenmisti. Olayi
yakindan izleyen MOSSAD'in da Sümbül'ün neler bildigini merak etmesi de
sasirtici degildi.
Peki MOSSAD tarafindan sorgulanan bir
isim, nasil oluyordu da tamamen zit bir baska örgütün evinde bulunuyordu. Bunun
iki muhtemel cevabi var: Ya mezar evle ilgili bilinenlerin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor ya da Orta Dogu'da sikça
rastlandigi gibi birbiriyle kanli
biçakli örgütler arasinda açiklanmasi
zor "karanlik geçis koridorlari" var. Bu geçislerin ayrintili
haritalari ise, elbette adi geçen bu isimlerin boylarini kat kat asacak
kadar yukarilarda olsa gerek.
Eger bulunan ceset ona aitse, ki bu
son derece güçlü bir ihtimal- sadece Malki cinayetinin degil, Pek çok
olayin en kilit ismi olan Mehmet Sümbül artik
yasamiyor.
Önce Elverdi,
Sonra Türkes
Cinayetin kilit ismi Sükrü Elverdi, 3
Kasim 1998 aksami kendi istegi ile Istanbul
DGM Savcilisi’na teslim oluyordu.
Cinayette tetikçilik yaptigi gerekçesiyle hakkinda giyabî
tutuklama karari çikarilip, yurt disina çikis yasagi konan Sükrü Elverdi,
Belçika'dan gelmis ve teslim olmustu. Hepsinden daha ilginç olani,
Elverdi'nin cinayetten l yil sonra hacca gitmis olmasiydi.
Bundan neredeyse
tam bir yil sonra, 16 Kasim 1999'da da bu kez Burhanettin Türkes, Türk ve Bulgar polisinin ortak operasyonlari sonucu yakalaniyordu.
Ilk iddialar, kirmizi bültenle aranan Türkes'in " tetikçilik yaptigini
itiraf ettigi" seklindeydi. Bursa Emniyet Müdürü Aydin Genç, Emniyet' Müdürlügünde
sorgulanan Burhanettin Türkes'in cinayetin tetikçisi oldugunu itiraf ettigini
açikliyor- du. Emniyet Müdürü Genç, gazetecilerin Türkes'in yakalanmasi ve sorgulanmasiyla ilgili israrli
sorulari üzerine, "Malki cinayetinin tetikçisi olarak yakalanan Burhanettin Türkes, sorgulamasinda bu cinayetin tetikçisi oldugunu itiraf etti." dedi.
Ancak Türkes'in rolünün tetikçilik
mi, yoksa cinayeti organize etmek mi oldugu
konusundaki belirsizlik halen sürüyor. Sükrü Elverdi'nin ifâdeleri, Türkes'in
olaya bizzat katilmadigi, eylemin azmettiricileri arasinda yer aldigi
seklindeydi. Ancak Emniyet'teki ifâdesinin ardindan Türkes'e bir de olay yerinde
tatbikat yaptiriliyordu.
Burada kendisinin cinayette aktif olarak görev aldigini söyledi
Türkes.
Türkes, tatbikatta ilk olarak,
Malki'nin öldürüldügü gün olan 28 Kasim 1995 tarihinde Istanbul'dan uçakla
geldigi Bursa Havaalani'na getirildi. Yogun güvenlik önlemleri altinda korunan
Türkes, önce cinayetin havaalani boyutunu anlatti.
Malki'nin öldürüldügü
sirada soförlügünü yapan ve saldiridan yara almadan kurtulan Cengiz
Ülksel de daha sonra Türkes ile konusturuldu. Bursa Emniyet Müdürü Aydin
Gencin yürüttügü tatbikatin ikinci asamasi, Malki'nin öldürüldügü Bursa-Izmir Çevreyolu'nun Özdilek sapaginda gerçeklestirildi.
Malki’nin soförü Cengiz Ülksel’in
araçta yerini almasinin ardindan Türkes, polis minibüsünden indirildi. Türkes,
saldiri aninda aracin arkasinda oturan
Malki’ye kendisinin sag arka, cinayetin diger tetikçisi Oguz Isikli'nin
ise sol arka taraftan ates ettigini söyledi. Tatbikatta, cinayetin aranan tek
firari sanigi Oguz Isikli’nin görevini, Türkes’in ifadeleri dogrultusunda bir polis memuru üstlendi.
Ve Evcil
Yakalaniyor!
Cinayeti Erol
Evcil'in islettigi konusunda emniyete, askeri yetkililere, hatta basin kuruluslarina
daha ilk 15 gün içinde ihbarlar gelmeye baslamisti. Bu bilgi ve istihbaratlarin niçin
degerlendirilmedigini daha sonra degerlendirecegiz.
Malki'nin Yahudi
olmasi ve tefecilikle ugrasmasi, cinayetle ilgili birbirinden farkli kurgulara
kolaylik sagliyordu.
Nesim Malki
cinayetinde önemli ipuçlari ele geçildi. Islâmî Cihad'in üstüne yikilarak siyâsî bir cinayet süsü verilmek istenen Malki cinayetinin
ayrindan, bir polisin ihbari
üzerine yavas yavas sekillendi. itiraflar
sonucu ortaya bir isim çikiyordu: Erol Evcil.
Cinayeti jandarma bölgesinde isleyen
katiller olaya karisan polisler araciligi ile cinayeti Islâmî Cihad örgütünün
üstüne yiktilar. Polislerden biri jandarma ve emniyeti telefon kulübesinden
arayarak Yahudi Nesim Malki'nin, Islâmî Cihad
tarafindan Israil'i protesto için
öldürüldügünü bildirdi. Telefondaki polis, birkaç basin kurulusuna da
ayni yönde i barda bulunmustu.
Ancak cinayetin bu türden bir örgüt
isi olmadigi, istihbarat görevlisi bir polis tarafindan 1997 yilinda Emniyet Genel Müdürlügü ne ihbar mektubuyla bildirilmisti. Istihbarat görevlisi, bilgi
notu sekli de hazirladigi gayr-i resmî ve imzasiz raporunda cinâyeti tüm yönleriyle anlatti. Muhbir polis,
itiraf name gibi kaleme aldigi raporda, " Yillardan beri yanlarinda
bulunup, onlarin her pislik islerini gördüm, yasadim ve yaptim. Hepsini
biliyorum. Ama can güvenligim yok. Malki'yi
Evcil ile bir isadami öldürttü. Yemin ederim ki, yakin tanigiyim." diyordu.
Itirafçi polis,
Evcil'in o dönemde Türkiye Is Bankasi'ndan da 1.4 trilyon lira kredi
aldigini, ayrica Evcil'in sigortacilik yaptigi yillarda polis teskilatinin
sigorta
islerine bulastigini da söylüyordu.
Maasli Emniyet
Mensuplari
Itirafçi polisin raporunda, Bursa'da
görevli ve Susurluk skandalina adi karismis bir üst düzey bir polis görevlisi de suçlandi. Halen üst düzey
görevde bulunan polis görevlisinin
Evcil'den her ay düzenli bir sekilde banka
havalesi ile önemli miktarda para aldigi
belirtildi.
Sonuçta Evcil ismi iyiden iyiye ortalikta dolasmaya baslayinca, Malki cinayeti sorusturmasi kapsaminda
yakalanmasi için giyabî tutuklama karari çikarildi.
Istanbul DGM Bassavciligi, isadami Nesim Malki'nin Bursa'da
öldürülmesine azmettirme ve çete kurma
suçlarindan hakkinda giyabî tutuklama karari çikarilan Erol Evcil'in yakalanmasi için Adalet Bakanligi'na basvurdu. DGM Bassavciligi, Evcil hakkindaki Istanbul nöbetçi 6 No'lu DGM'nin verdigi
giyabî tutuklama kararini gerekçe gösterdi ve yakalanmasi için gerekli islemlerin yapilmasini
istedi.
Evcil için TCK'nin 64'üncü maddesindeki 'Baskalarini cürüm ve
kabahat islemeye azmettirenlere ayni cezanin
uygulanmasini' öngören fikrasina atifta
bulunuldu. Hakkinda 'Adam öldürmeye azmettirme' suçundan giyabî
tutuklama karari bulundugu kaydedildi.
Evcil hakkindaki Istanbul DGM Bassavciliginin yazisi Adalet Bakanligi'na ulastiktan sonra, kirmizi bülten çikarilmasi için Interpol'e yazi yazildi. Artik, Evcil için geriye
sayim baslamisti.
Ancak Evcil'in,
üstelik de Bursa'da olduguna iliskin
kuvvetli duyumlar bulunmasina ragmen, yalanmasi hiç, ama hiç kolay
olmadi. Dönemin Bursa Valisi Orhan Tasanlar, Cumhurbaskani Demirel’in
direnisine ragmen Içisleri Bakani Sadettin
Tantan tarafindan merkeze alindi. Neredeyse ertesi gün denilecek bir zaman
dilimi içinde Evcil, Bursa'da yakalaniverdi.
Bakan Tanta’nin yorumu manidardi kararnamesinde niçin israr ettigimiz
herhalde anlasilmistir."
Evcil Eski Muhasebecisinin Evinde
Erol Evcil, 26 Ekim 1999'da Bursa'nin Mudanya ilçesi yakinlarinda Bademli
Baris Sitesi'nde, eski muhasebecisi Hakan Karakurt'un evinde yakalandi Evcil
hakkinda, Istanbul DGM tarafindan verilen ayri giyabî tutuklama karari
bulunuyordu. Olay gün sonra basina açiklandi.
Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele Istihbarat Sube Müdürlügü
elemanlari, Bursa-Mudanya yolu Bademli mevkiindeki Baris Sitesi'nde Nalan ve
Hakan Karakurt kardeslerin yasadigi (B-3 ve B-6) numarali villalara operasyon
düzenledi.
Site sakinleri, Nalan ve Hakan Karakurt kardesler ile site bekçisi Ömer
Karatepe, esi Gülcan ile çocugunun
ortadan kaybolmasi üzerine jandarmaya ihbarda bulundular. Olay yerine gelen
Mudanya jandarma ekipleri, (B-3 ve B-6) numarali villalarin kapilarinin
kirilarak içeriye girildigini ve bir seyler yiyilip içildigini, Nalan
Karakurt'a ait Clio marka otomobilin villanin garajinda bulunmadigini tespit
ettiler.
Jandarma ekipleri, bu kisilerin kaçirilmis olabilecegi üzerinde dururken,
Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele ve Istihbarat Sube Müdürlügü ekiplerinin, Erol Evcil'i, muhasebecisi Hakan Karakurt'a ait (B-3) numarali villada yakaladiklari
ögrenildi.
Emniyet Müdürü:
"Bir Yildir Bursa'da Olan Adami
Yakaladik"
Dönemin Bursa Emniyet Müdürü Aydin
Genç, Malki cinayeti azmettiricilerinden Evcil'in, Terörle Mücâdele Subesi'nde
bizzat kendisi tarafindan sorgulandigini
belirterek, hayli anlamli açiklamalar yapiyordu:
"B/r yildir Bursa'da olan
adami yakaladik. Terörle Mücâdele Subesi'nde sorgulamayi bizzat ben yapiyorum. Sorgulamanin ardindan Istanbul DGM'-ye
gönderecegiz. Sorusturma için gün talebinde bulunacagiz. Normal ve
olmasi gereken bir operasyondu. "
Bursa Emniyet
Müdürü Genç, Erol Evcil’in "10 ay önce sahte pasaport kullanarak Türkiye ye giris yaptiginin
belirlendigini" söylüyordu. Genç ayrica, Evcil ile birlikte ayni evde yakalanan Bursaspor eski baskani Hüseyin Silahçi'nin da aralarinda bulundugu
5 kisinin gözaltinda tutuldugunu açiklamisti. Evcil'in
bir süre Fransa ve Ispanya'da kaldigi da biliniyordu.
Yozgatli Bir Isçi Pasaportu
Erol Evcil'in,
Türkiye'ye giriste kullandigi sahte Pasaport, sahibi Süleyman Karadag adli
Yozgatli bir isçi tarafindan, "yüklü miktarda para karsiliginda" çikarilmisti.
Evcil Türkiye'ye gelmeden önce,
pasaportun kaybettigi gerekçesiyle
Almanya'nin Türkiye Büyükelçiligi'ne yeni pasaport çikarmak için
basvuran Karadag, yeni pasaportunda kendisinin yerine Erol Evcil'in fotografini kullandi. Böylece Evcil
kendisine biraz benzeyen Karadag'in
bu operasyonu ile Türkiye'ye gelmeyi
basarmisti.
Süper Zenginin Aci Sonu
Evcil'in sorgusu tam 7 gün sürdü.
Gözalti süresi uzatilmis ve önce susan
Evcil, ardindan uzunca bir ifade vermisti. Sorgusunun ardindan Istanbul'a getirilen Evcil'in iki polisin kollari arasinda
güçlükle yürüdügü dikkat çekti. Bir ayagi aksiyordu. Her za- man sik giyinen Evcil, uzayan sakallan ve görüntüsüyle
gerçekten perisan durumdaydi.
Asker kaçagi olmasindan
dolayi yattigi iki aydan sonra,
bu kez sonu görünmeyen bir cezaevi yolculuguna dogru yürüyordu. Erol Evcil'in
avukati Erol Durukan, müvekkiline Bursa Emniyet Müdürlügünde iskence yapildigini iddia ediyordu.
Evcil, Istanbul
Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcisi Aykut Cengiz Engin tarafindan dokuz saat boyunca sorgulandi. Nesim
Malki cinayeti, karapara iliskileri,
ihalelerdeki usulsüzlük ve Alaattin Çakici ile iliskileri konusunda sorgulanan Evcil, daha sonra tutuklanmasi talebiyle Nöbetçi 4 No'lu DGM'ye sevk
edildi. 4 No'lu DGM'de Malki
cinayeti ile ilgili olarak hakkinda verilen giyabî tutuklama karari
vicahiye çevrilen Erol Evcil cezaevine
gönderiliyordu.
Evcil'in, kendisini o günlerde
konusulan ve tam anlamiyla bir beklenti haline dönüsen af nedeniyle özellikle yakalattigini söyleyenler de oldu. Ama
Evcil, yakalanmasindan l yil sonra
çikan af kapsamindan, en azindan simdilik yararlanamadi.
Yeni
Tetikçiler!
Malki
cinayetiyle ilgili dava hâlen devam ediyor. Burada dikkate deger son gelisme,
cinayeti kendilerinin isledigini ileri süren Mücahit Çakal'in gelip teslim olmasiydi. 5
Subat 2001'de gelip Malki cinayetinde tetikçi oldugunu öne sürerek teslim olan Mücahit
Çakal, Bursa Emniyet Müdürlügü'ndeki dört günlük
sorgusunun ardindan Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sevk edildi.
Ilk sorgusunda
Nesim Malki'yi kendisinin öldürdügünü söyleyen Çakal, daha sonra ifade
degistirerek,
Burhanettin Türkes tarafindan suçu üstlenmesi için
kiralandigini iddia etti. Çakal ifadesinde, davanin tutuklu saniklarindan Burhanettin Türkes'in kendisini cezaevinden telefonla aradigini öne sürerek,
"Önce beni Burhanettin'in oglu Tayyar Türkes aradi. 'Babam seninle görüsmek istiyor' dedi. Bir süre sonra
Burhanettin’i Türkes aradi. Hasta babami tedavi ettireceklerini ve bana ömür boyu bakacakla'ni söyledi. 50 bin Dolar vereceklerdi. Üç
ayri seferde, 500 ve 200 Dolar ile 120 milyon lira verdiler. Bir de takim elbise aldilar. Burhanettin Türkes, olayin bütün ayrintilariyla anlatildigi 4 sayfalik
metnini bana gönderdi. Bunu
ezberledim, hatta cinayet islendigi
kavsaga 3 kez giderek kendi kendime tatbikat
yaptim. Gerçekte benim olayla ilgim yoktur dedi.
Bursa Emniyet Müdürlügü'nde sorgusu
tamamlandiktan sonra hakkinda, "suç tashihi yaparak adli ve resmî mercileri yaniltmak" suçundan islem yapilan Çakal, tutuklandi.
Çakal'in böyle
bir ifâdeyle ortaya çikmasinin nedeninin Malki davasinin seyrini
degistirmek oldugu olayi Oguz Isikli ve Emin Mengi ile birlikte Malki'yi duyduklari
kisisel nefret için gerçeklestirdiklerini belirterek teslim olan Mücahit Çakal'in,
DGM'de görülen davanin seyrini degistirmekte kullanildigi ortay çikti. Plana
göre, DGM'de görülen çete davasi düsecek, adli bir cinayet oldugu için Mücahit
Çakal aftan yararlanacakti. Eger plan gerçeklesseydi, aftan yararlanmak için son
gün Oguz Isikli da teslim olacakti.
Ancak o günlerin en önemli gündem
madde olan af tartismalari içinde bir konu dikkatlerde kaçti. Sükrü Elverdi'nin
ifadesinde cinayeti isleye ve arabanin arkasinda oturan iki tetikçinin isimler nin Mücahit ve Emin oldugu ve " Türkes
'in adamlari olduklari" geçiyordu. Yani
eger, bu iki
isim cinayet sorusturmasinin seyrini degistirmek için ortaya
çikmissa, bununla ilgili planin daha gerilere Sükrü Elverdi'nin ifâdelerine
dogru incelenmesi gerekiyor. Bir baska deyisle Elverdi de bu kurguya o zamandan
katkida bulunuyordu.
Eger Elverdi'nin
söyledikleri dogru ise, o zaman da bu iki ismin gerçekten cinayetin
tetikçileri olmalari
gerekiyor. Bu sorular halen yarginin önünde ve karara baglanmayi bekliyor.
Bu bölüme son cümle: Cinayet için
gerekli ve yeterli miktarda tetikçi
yargilaniyor, Evcil de azmettiren olarak yargi önünde. Üst kattakilerin
hatirini sormaya cesaret edense henüz çikmadi.
Ama onlarin izini sürmek sanildigi
kadar da zor degil. Çünkü bazen, o kadar
büyük ve pervasiz adim atiyorlar ki,
ayak izleri gece karanliginda bile görülüyor.
Bakmaya cesareti
olanlar için.
CINAYETIN KARA
KUTUSU
Israil'e Kaçan
Adam: Erol Erkohen
Malki
cinayetiyle ilgili dava, aradan yillar geçtikten sonra kilit isimlere
ulasabilmisti.
Bunlar arasinda
Malki'nin ortagi ve kendisi gibi Yahudi olan Erol Erkohen'in ayri bir
yeri vardi. Babasi
Hayim Erkohen'in ölümünden sonra islerinin basina
geçmis ve Malki ile birlikte çalismaya baslamisti. Erkohen, Malki'nin Istanbul'daki sag kolu, is ortagi ve hepsinden önemlisi pek çok sirrini
paylastigi isimdi.
Sonradan azmettirici olarak
yakalanan, ancak Malki'nin cenazesinde yer almayi ihmal etmeyen Evcil, törenin hemen ardindan Erkohen'e iki koruma görevlisi gönderdi. Ancak Erol Erkohen, bu koruma görevlilerini iki gün sonra geri gönderdi.
Bu çalismamizda
bize önemli yardimlarda bulunan dönemin bir emniyet mensubu su degerlendirmeyi yapti: "Herkesin herseyi
bildigi bir ortamda Erkohen'in Evcil'den
gelen bir korumayi nasil gerlendirecegini
vann siz düsünün!"
Erkohen, Istanbul Emniyet Müdürlügü Örge Suçlar ve
Silah Kaçakçilik Sube Müdürlügü ekil tarafindan gözaltina
alinmis, ancak Istanbul tarafindan serbest birakilmisti.
Erkohen, ayrica Malki'nin öldürülmesinden sonra Erol Evcil'e ait borç senetlerini tehditle kendi geri verdigini söylemis ve Malki'nin faizle verdigi paralarin hesabini tuttugu kayip defterin ise dönem Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Demir'de oldugu iddia
etmisti.
"Tetikçiler
Beni Tehdit Etti"
Erkohen, polisteki ifâdesinde, cinayetten bir yil sonra tetikçiler Burhanettin Türkes ve Mehil Sümbül'ün kendisine Malki'yi öldürdüklerini diklerini açiklamisti.
Erkohen, Türkes ve Sümbül'ün kendisine, yüzden sana yüklü miktarda para kaldi, bize vermen
gerekiyor. Aksi taktirde sonun kötü öl diyerek tehdit
ettiklerini ve 5 milyon Dolar para tediklerini
söylemisti. Tehditler karsisinda bu lara
l milyon Dolar haraç verdigini itiraf eden Erkohen ifadesinde ayrica, "Korktugum için Erol’a gittim. Evcil
araya girerek Conrad Otel'de bi bulusma gerçeklestirdi. Orada
Evcil, Mehmet Sümbül Burhanettin
Türkes ile bulustuk. Türkes, 'Biz Malki'yi
öldürdük, parayi vereceksin, yoksa seni dururuz' diye tehdidini tekrarladi ve 5 milyon Dolar istedi.Pazarlik
sonucu önce 1 milyon Dolar ödedim.” Demisti.
Erkohen Kaçiyor
Erol Erkohen önemli bir isimdi, hatta cinayetin öncesi ve sonrasiyla
ilgili en kilit isim olarak kabul ediliyordu.
Ifâdeleri sadece cinayetle ilgili degil, ekonomi
dünyasini sarsan pek çok olayla ilgili önemli ipuçlari
tasiyordu. Daha da Ilginç olan, kendisinin de bu zincirin önemli bir parçasi
olmasina ragmen serbest birakilmasiydi.
Istanbul DGM'den 20 Ekim 1998'de serbest birakilan Erkohen, çok özel bir kaynaktan aldigi bilgiyle harekete geçiyordu. "DGM karariyla sana yurtdisina çikis
yasagi getirecekler, hazirlikli ol."
Erkohen için kendisine sizdirilan
bilgi sürpriz degildi aslinda. Sürpriz
olmadigi kadar da bu tür durumlar
için hazirlikliydi. Sahip oldugu Israil pasaportu ve kendisine
sizdirilan bilgiyle birlikte 22 Ekim 1998 sabahi Istanbul Atatürk Havalimani'-ndan Israil'e uçtu.
Aradan sadece
birkaç saat geçmisti. DGM'nin, Erkohen'le birlikte Malki cinayetiyle ilgili
gözaltina alinanlarin
hepsi hakkinda yurtdisina çikis yasagi verdigi
bildirildi.
Yasak karan
önce DGM'den Emniyet'e gönderildi- Ancak karanin sinir kapilarina
ulasmasindan sadece birkaç saat önce Erkohen kaçmisti. Ardindan annesi Violet
Erkohen Israil'e gidiyor ve komsu-"Birkaç hafta içinde dönecegiz."
diyordu.
"MOSSAD'in Adami Erkohen"
Olaylarla ilgili
görüstügümüz ve bir süre Evcil’in yakininda bulunan bir avukat, Erkohen'le
ilgili; çarpici iddialari gündeme getiriyor.görüstügümüz ve bir süre Ev yakininda
bulunan bir avukat,
"Erol
Erkohen, MOSSAD ajanidir, israil'den gelen paralarin teminati olarak
Malki'nin yaninda duruyordu."
Evcil'in yakini
olan ismin iddiasina göre bu,sözler Erol Evcil'e ait. Evcil, bu sözleri
18 Kasim 1998 günü konuk oldugu Kadir Çelik'in Objektif programinin çekimleri
sirasinda da söyledi. Ancak bu iddialari programinda kullanmadi.
Ayni kaynaga göre Evcil, Malki'nin
parasinin çok oldugunu ve bunun kaynaginin
Israil oldugunu dogruluyor.
"Malki'nin parasi çoktu. Bursa
piyasasinda mal üzerine çalisirdi. Örnegin
birinin birkaç bin ton pamuga ya da iplige ihtiyaci var. Alir,
borç gibi satardi. Çok büyük miktarda mali, tesisi ya da fabrikayi elindeki nakit sayesinde çok ucuza
kapatir ve hemen satardi. Yaninda sürekli
bavul çanta içinde büyük miktarda
nakit para, döviz vs. tasirdi. Çok tutumlu ve cimri bir adamdi. Mal mülk
heveslisiydi. Eve ya da arabaya para yatirmayi sevmezdi.
Erkohen
Israil'de Konusuyor
Nesim Malki'nin
öldürülmesinden sonra kiskaca alinan ve çareyi Israil'e kaçmakta bulan Erol Erkohen cinayetin
anahtar ismi olarak halen Türkiye’ye dönmedi. dönmedi. Ancak sorusturmayi
yürütenler aradan geçen uzun yillar sonrasinda Erol Erkohen'i buldular ve
ifâdesini aldilar. 8 Subat 2000 günü DGM Savcisi Aykut Cengiz Engin ve Polis
Müdürü Adil Serdar Saçan, Erkohen'in ifâdesini aldi. Hem de Tel-Aviv'de.
Erkohen'in
ifâdeleri gerçekten çarpiciydi. Kendilerinin
Malki'lerle yakinligini ve ortakligini anlatarak basliyordu sözlerine:
"Benim
babam Hayim Erkohen ile Nesim Malki'nin babasi (Yasef Malki) çok eski
tarihlerden beri iplik isinde ortak olarak ticâret yaparlardi. Nesim Malki'nin babasi
öldükten sonra da bu ortaklik devam etti. Benim babam öldükten sonra onun
islerini ben devraldim ve Malki 28 Kasim 1995 tarihinde Bursa'da
öldürülünceye kadar bu ortakligimiz devam etti. Bizim ticâret alanimiz
sentetik iplik üreticilerinden bir bölümü pesin para, bir bölümü de vadeli olarak
satin aldigimiz ipligin yine vadeli olarak iç piyasadaki
fabrikalara ve tüketicilere verilmesi seklinde oluyordu. Bu ipligi
genellikle Cavit Çaglar ve Ali Osman Sönmez'den satin aliyor, zaman zaman
da ithalât yapiyorduk. Adi geçen bu kisiler ve Nesim Malki
iplik piyasasinda en büyük piyasa payina sahip gruptuk."
Erkohen,
kendilerinin, yani Malki ile ortak oldugu Tunca sirketleri grubunun Çaglar'in
ipliklerinin tek alicisi oldugunu ifâde ediyordu, ama Çaglar'in piyasaya baska
aracilarla iplik verdigini de biliyordu, Zaten tüm sorunlar da buradan
doguyordu.
"Bu dönemde
az miktarda Osman Sönmez de iplik aliyorduk. Bu dönemde Nesim Malki, Çaglar'a ait
ipliklerin tek alicisi ve pazarlayicisi oldugu için bu ipliklerin fiyatini istedigi
düzeyde tutabilme serbestisine de sahipti. Zira gerekirse ipligi bir süre almamak ve
Cavit Çaglar'a ait stoklarin artisina sebebiyet vermek suretiyle onu
istedigi yakin satis yapmaya yönlendirebiliyordu."
Erol Erkohen'in
bundan sora anlattiklari Evcil’in verdigi ifâdeleri dogruluyordu. Evcil,
Çaglar tarafindan piyasaya sürülmüs ve onlarin ayagina basmisti.
" 1992 sonlarina
dogru veya 1993 yili ortalarinda bizim iplik piyasasinda düzenledigimiz aksamalar
oldugunu gördük. Arastirma yaptigimiz da Erol Evcil isimli kisinin de iplik
piyasasina girdigini, Nergis grubundan iplik aldigini ve piyasaya bizden daha uygun fiyatlarla iplik vermeye
basladigini tespit ettik. Bu konuyu Nesim Malki'ye intikal ettim, Çaglar'la
görüserek Erol'a iplik vermemesini, istedi. Bu sekilde aralarinda ihtilaf
dogdu ve 1994 yilinda da Cavit Çaglar Niso'ya hiç iplik vermemeye basladi. Bunun
üzerine biz Osman Sönmezin ipliklerini satmaya
basladik. Erol Evcil de Çaglar'a ait iplikleri satmaya basladi. Bu durum
rekabete yol açarak iplik fiyatlarinin düsmesine yol açti."
Erkohen, burada
Malki'in izledigi taktigi gizliyordu. Iplik vermeyen Cavit Çaglar
degildi, iplik almayarak onu köseye sikistiran Malki'ydi
. Evcille
Malki'nin Yakinlasmasi
Malki'nin ortagi
ve sirdasi Erkohen, Evcil'le Malki'nin
yakinlasmasini ifâdesinde söyle anlatiyor.
"Özellikle
Niso'nun fiyat kirmasi sonucunda iplik üreticisi olan Cavit Çaglar ve Osman
Sönmezin mâlî yapilari sarsildi. Bu durumdan Nesim Malki de az para kazanmak suretiyle kismen
zarar gördü. Ancak asil zarar, üretici
fabrikalarda söz konusu oldu. Bu
süreç yaklasik bir yil sürdü. Bu süreçte Erol Evcil ile Nesim Malki tanistilar. Iplik fiyatlarini birlikte belirlemeye ve birlikte hareket etmeye karar
verdiler. Bunun yani sira birlikte spot isler de yapmaya basladilar. Bu isler zeytincilik alaninda
ortaklik, otobüs alim satiminda
ortaklik, keza iplik isinde ortaklik
seklinde devam ettirildi. Erol Evcil de, Cavit Çaglardan aldigi iplik miktarini azaltarak Nesim
Malki'-den de iplik almaya basladi.
Gerçi iplik alimi üreticilerden ve
fabrikalardan yapilirdi, piyasanin uygulamasi böyleydi. Ancak Erol Evcil ile Nesim Malki bu genel uygulamaya bir istisna olarak üretici
olmadiklari halde kendi aralarinda
da iplik alim satimi yaptilar."
Erkohen'in bu
ifâdeleri, olaydan tam 5 yil sonra aliniyordu. Söylenen sözler, dikkat
çekici bir biçimde , olup bitenin Malki ve Evcil arasinda yasanan bir Serilime dayali
oldugu üzerine kurgulaniyordu. Erkohen, cinayetten 5 yil sonra, halen cezaevinde bulunan
Erol Evcil'le Malki'nin arasinda olup bitenleri giderek bir
olumsuz seyir izledigini anlatiyordu.
Bu kuskusuz
dogru, ama ayni ölçüde de eksik ve yaniltici bir anlatimdi.
"Erol
Evcil'in Nesim Malki'ye olan borçlari yüksek meblaglara ulasinca Nesim
Malki'nin gözü korkmaya basladi. Keza
bizim de bankalara fabrikalara olan taahhütlerimiz aksamaya basladi.-Evcil bu
dönemde çek karsiliklarini ödemeyi aksatinca Nesim Malki de onunla alis
verisini önce yavaslatti sonra da keserek ödemelerin yapilmasini istedi ve bekledi.
Yine bu dönemde Erol Evcil tarafindan vadesi gelen çekler de ödenmemeye
basladi. Bunun üzerine Nesim Malki Bursa'ya giderek ödemelerin
yapilmasini istedi ve vadesi geçen, ödenmeyen çekler
karsiliginda yeni vadeli çekler durumunda kaldi.
Erol Evcil tarafindan
Nesim Malki'ye 116 adet çesitli meblagli çeklerin (310 milyon Alman Marki ve
222 milyon Amerikan Dolari) dökümüne iliskin listede görülecegi üzere büyük
çogunlugunun yeni vadeleri 1996 yilinin birinci ve aylarina
aittir. Bu çeklerin belirtilen vadeleri g den Nesim Malki öldürülmüstür. Nesim
Malki den önce artik bu çekleri icra takibine koyan sil etmeyi
düsünüyordu."
Erkohen'in,
Malki'yle belki de çok daha boyutlarda sorunlari olan Çaglar'la ilgili
degerlendirilmesi ise bir hayli ilginçti:
"...Cavit
Çaglar, Nesim Malki ile barismak ihtilaflarini halletmek arayislarina
basladi. Hatirladigim kadariyla Niso öldürülmeden bir iki ay önce görüsmeye ve
ticarî iliskilere baslamislardi."
Oysa hemen herkes bu iki isim
arasindaki sorunlarin pek de öyle kolay
çözülecek cinsten olmadigini
biliyordu. Nitekim Malki'nin ölümünden sonra hazirlanin bir jandarma
istihbarat raporunda Malki'ye
borçlular listesinde ilk sirada Cavit Çaglar yer aliyordu.
"Sen Bana
Babanin Emanetisin"
Evcil,
Malki'nin cenazesinde gözyasi döktükten sonra, bu kez de onun yakinlarini teselli görevini üstlenmisti. Nesim Malki öldürüldükten 15-20 gün
sonra Erol Evcil Istanbul'a gelerek Erkohen'i Kara-köy'deki ofisine çagiriyordu:
"Nesim
Malki'yi öldürenler aslinda seni öldüreceklerdi; ancak ben onlarin seni
öldürmelerini önledim. Simdi bu kisiler benim bu hareketim sebebiyle benden para
istiyorlar. Hatta ben onlara büyük miktarlarda para ödemeleri de
yaptim. Bu nedenle sen benim keside ettigim bu çekleri tahsile koymayacaksin. Nesim
Malki'yi öldürenlere seni kurtarmak için ödedigim paranin disinda kalan
borcumu ise kisa bir süre sonra sana ödeyecegim."
Evcil, bu
alisveristen gerçek anlamda kâr ediyor, diger yandan da kuskulari
üzerinden dagitmaya Çalisiyordu. Eksik bildigi bir konu ise, ona çok pahaliya mal
olacakti. Erkohen, Israil gizli servisi MOS-SAD'la iç içe olup biteni adim adim
izliyordu. Kendisine ulasan bilgileri de onlarla paylasiyordu.
"Ben
kendisine, Nesim Malki'yi öldürdükleri için Para ödedigin kisiler kimdir, diye sordum. Bana,
sen bunlarin isimlerini bilmesen iyi olur,
dedi. Keza ben kendisine, benim için
bu fedâkârligi neden yaptigini
sordum. O da bana hitaben, sen babanin emanetisin, baban ölürken seni bana emanet
etti dedi.. Erol Evcil, Nesim
Malki'nin öldürülmesi Vesilesiylebenim
de öldürülecegim intibaini yaratip beni korkutmak güya beni koruyacagi söylemiyle borçlu oldugu çeklerin tahsilini önledigi gibi,
bu çekleri iade etmek veya iptal
ettirmek zorunda birakti.'
"Malki Sürekli Tehdit Aliyordu"
Erkohen,
Malki'nin ölümünden önce sürekli olarak tehditler aldigini da belirtiyor. Bu tehditleri! baslayinca Nesim Malki Istanbul Valisi'ne ve
Emniyet Müdürü'ne giderek bu durumu bildiriyordu. Hat-1 ta Istanbul Valisi'ne Korkmaz Yigit ile birlikte
giderek koruma talebinde de bulunmustu.
Malki'ye korunmasi için yardimda
bulunanlar-1 dan birisi de ne ilginçtir,
Evcil'in kendisiydi!.
"Bir süre kendisine koruma
verdiler. Nesim Malki'nin bu sekilde tehdit
edildigi dönemde hatirladigim
kadariyla ölümünden bir hafta on gün önce Burhanettin Türkes telefon açti. Bu esnada telefona ben çiktim. Nesim Malki de yanimda bulunuyordu. Burhanettin
Türkes, 'sizi öldürecegim' diyerek ve agir
küfürler ederek kendisine para ödememizi istiyordu. Telefondaki bu
konusmayi Nesim Malki de duyuyordu. Bu tehditler
üzerine Nesim bana hitaben, 'kapat su telefonu öldürsünler bakalim'
dedi. Ben bunun üzerine Burhanettin Türkes'e hitaben, Nesim Malki'nin dedigi sekilde,
'öldürün de bakalim' dedim
ve telefonu kapattim."
Erkohen
Katillerle Pazarlik Ediyor!
Nesim Malki'nin öldürülmesinden alti
yedi ay sonra Burhanettin Türkes, Erkohen'i
ariyor ve görüsmeye davet ediyordu.
"Kendisine
daha sonra görüsecegimizi söyleyerek Erol Evcil'i aradim. Zira
Burhanettin Türkes ve bunun gibi Bursa'da yasa disi isler yapan bir kisim adamlar Erol
Evcil'in yaninda yer aliyorlardi. Ve Erol Evcil'in bunlara sözü geçiyordu.
Evcil, bana telefon açarak seninle bir araya gelip görüsmek istiyorlar, dedi. Ne
görüseceklerini sordum. Para istediklerini ve bunlarin yaninda Mehmet
Sümbül diye bir adamin da bulundugunu ve bu adamin çok tehlikeli bir kisi
olabilecegini ve Istanbul Conrad Oteli'nde bir bulusma ayarladigini söyledi. Nitekim on bes gün sonra onlarin bildirdikleri tarihte
Istanbul Conrad Oteline Evcil ile
birlikte gittim. Otelde Burhanettin
Türkes, Mehmet Sümbül ve Sükrü Elverdi bekliyorlardi."
Burhanettin Türkes ile Mehmet Sümbül,
artik açik oynuyorlardi. "Niso'yu
biz öldürdük, ama parasina sen kondun ve tek basina kaldin. Bize para vereceksin
yoksa seni de öldürürüz." diyerek bes milyon Dolar para istiyorlardi.
Evcil'in de araya girmesiyle Erkohen, neticede 700-800 bin Dolar civarinda bir para
ödemeyi kabul etti.
"Bu
tehditlerin devam ettigi süreçte Erol Evcil de benden iplik istedi. Daha
önceki borçlarimi ödemedigi halde kendisinden korkarak tekrar 200-300 top
civarinda iplik vermek zorunda kaldigimda bir miktar çek vermis ise de
müsteri olarak verdiklerinin bir kismi
ödendi. Ama bölümü yine ödenmedi."
Burada dikkat
çekici olan "cinayeti biz is diyen bir grupla tanismasina ragmen Erol Erkohen'in güvenlik güçlerine uzun bir süre,
neredeyse 3 yil kadar, hiçbir bilgi
vermemesiydi. Asline hiç sasirtici
degildi. Çünkü Erkohen'in daha kendilerine
siginacagi Israil makamlari, bu kol herkesten
daha ilgili davraniyorlardi ve biraz pahaliya
da mal olsa, Erkohen onlara tüm gelismeleri aktariyordu.
Nasil olsa,
isin sonunda masraflar fazlasiyla tahsil edilecekti.
BIR GARIP SORUSTURMA
Malki
cinayetinin belki de en önemli boyutlarindan birisi, olayin jandarma
bölgesinde gerçeklesmesi
ve sorusturmada askerlerin de basindan beri bulunmasiydi.
Bundan daha da ilginç olan, sorusturmanin
seyrinde Erol Evcil'le iliskili olan askerlerle ilgili ortaya çikan iddialar oldu.
Bu iddialar son
derece önemli belgelere ve raporlara yansimasina ragmen, bugüne kadar ciddi bir sorusturmanin konusu bile olmadi.
Her seyden
önemlisi, Malki cinayetiyle ilgili sorusturma dosyasinin olusturulmasi ve
tetikçilere ulasilmasi, akil almaz bir biçimde engellendi ve ancak yillar sonra
bazi bulgular ortaya çikarildi.
Gazetelere
yansiyan haberlerin çok ötesinde bil-Si ve delillere ulasilmisti aslinda.
Örnegin dönemin Bursa Valisi Orhan Tasanlar'la ilgili Içisleri Bakanli-8i
müfettislerince hazirlanan bir ön inceleme raporunda, Malki cinayetinin perde
arkasina isik tutacak ölçüde bilgiler yer aliyordu.
(Içisleri Bakanligi, Mülki’ye Mfts.
Raporu, 17.4.2000, sayi:
52/3Î 147/20)
Tasanlar'la ilgili raporun, ulastigi belge ve bilgiler kadar, ortaya koydugu tespitler de son derece çarpiciydi. "Malki
cinayetini sorusturmakla hemen hemen tüm birimlerdeki bir kisim
görevlilerin,
degisik dönem ve derecelerde kusurluluk içinde bulunduklari anlasilmaktadir."
Cinayetin
etrafindaki sir perdesinin aralanmasi için görevli olan emniyet, jandarma basta olmak üzere neredeyse tüm kamu birimleri içinde, sorusturmada ihmali olanlar bulunuyordu.
Bu tespitlerin
ortaya konulmasi için iki ör birime bakmak yeterliydi.
Bursa Emniyeti
ve Il Jandarma Komutanligi!
Erol Evcil'in
Bursa'da olusturdugu iliskiler da pek çok emniyet görevlisini kusatan bir nasil olusturdugu önemli ayrintilarla geç de olsa kamuoyuna sunuldu. Ancak isin bir de
askerlerle boyutu var ki, bu konudaki
iddialar halen, boslukta yankilanmaya
devam ediyor.
Sorusturmanin Yönü Degistiriliyor
Malki
cinayetinin tam bir buçuk yil sonra jandarma ve polis tarafindan hazirlanan bir sorusturmanin
daha basindan itibaren nasil nün
degistirildigini ortaya koyuyordu. Susurluk: misyonu'na gönderilen evraka göre "Katillerin gali belirlenemedigi için yakalama yönünde çalisma
yapilamamisti.”
Sorusturmanin
ilerledigi yön ise çok daha farkliydi.
Isimsiz bir ihbar üzerine Malki'nin gerçek failleri olduklari
gerekçesiyle üç Dev-Sol'cunun pesine düsülmüstü. Susurluk Komisyonu'na
gönderilen resmî yazilarda garip olan bir durum daha vardi. Malki cinayetinin
failleri olarak belirlenen bu kisilere ne tür bir islem ya da takip
yapildigindan söz edilmiyordu!
Evcil'in etrafinda
adeta kalkan olusturan Bursa Emniyeti de sorusturmayi bu yönde
derinlestirmisti. Malki'yi sabikali Dev-Sol'cularin öldürdügü ihbari üzerine
onlarin pesine düsülmüs ve bu yönde tutanaklar hazirlanmisti. Dönemin Bursa
Emniyet Müdür Yardimcisi Sevki Dinçal'in 8 Nisan 1996'da hazirladigi ihbar
tutanaginda su ifâdeler bulunuyordu. "Müdürlügümüz santralini arayan
kimligi belirsiz bir sahis, Nesim Malki'nin, Istanbul'da oturan
Dev-Sol'-dan
sabikali Turan Kartal, esi Azaduhi Kartal ve Remzi
Onuk tarafindan öldürüldügünü ihbar etmis, bu sahislara silahlan
Istanbul Gültepe mevkiinde Serhat
Otoparki'ni çalistiran Hüseyin Özcan'in temin ettigini beyan etmistir."
"Esgali Belirlenemedi"
Cinayetle ilgili
ilk sorusturmayi yapan Bursa Il Jandarma Komutanligi, cinayetten tam
1.5 yil sonra 24 Subat 1997'de Bursa Valiligi'ne bir belge yolladi: "28
Kasim 1995 günü, Soganli Mahallesi, Izmir yakin çevre yolu ile Bursa
Yalova yolu Isikli kavsaginda silahla ates edilmek suretiyle
öldürülen^ sim Malki olayinin suç takip dosyasindaki tanik soför Cengiz
Yüksel'in ifâdesinde hafif sakalli belirttigi kisinin esgalini tam olarak tarif
edemediginden, kisinin robot resmi yapilamamistir, sakalli olarak
tarif ettigi kisinin de esgali tam ol tesbit edilemediginden, bulma
yolunda herhangi bir çalismanin yapilamadigini bilgilerinize arz eden
Dönemin Il
Jandarma Komutani Kidemli Hüseyin Yilmaz’in olaylar zincirinde çok daha farkli bir yeri
oldugu sonradan ortaya çikacakti, bölgesinde gerçeklesen cinayeti
arastirmakla görevli Jandarma Komutanligi, "katillerin esgali
belirlenemedi” diye sorusturma yapmadigini, üstelik bir yaziyla ifâde ediyordu.
Jandarma
Bölgesindeki Cinayet
Malki cinayeti,
jandarma bölgesinde islenmisti. Bu nedenle sorusturmada jandarmanin
ilgili birimleri görev aliyordu.
Istanbul
Jandarma Bölge komutanligi emrindeki istihbarat timi bu sorusturmada önemli bir
görev üstlenmisti. Bu timin resmî görevleri arasinda genellikle teröre
karsi mücâdele, uyusturucu ve kap kaç olaylarinin takibi, emir verildigi
takdirde asayise! yönelik olaylar hakkinda bilgi toplayip ilgili makamlara yardimci
olmak yer aliyordu. Malki cinayeti bu üçüncü siradaki görev kapsaminda istihbarat
timi
tarafindan ele aliniyordu.
Istihbarat tim
komutanlari, aslinda Bölge istihbârât Sube Müdürü'ne bagliydi. Ama
önemli olaylarda bizzat bölge komutani tarafindan da görev veriliyordu.
Görevlerini yerine getirirken "Üstlerine sözlü olarak bilgi
veriyorlar ve onlardan emir geldigi takdirde toplanan bilgileri yazili olarak
sunuyorlardi."
Tim komutani
Binbasi Kadir Tahir'in 17 Mayis 2000'de Ankara Cumhuriyet
Bassavciligina verdigi ifâdede bu konuda ilginç notlar yer aliyordu.
"Olayin (Malki cinayetinin
-N.G.-) oldugu dönemde halen emekli tuggeneral Mehmet Yüklü bölge komutani idi.
Kendilerine bahse konu olayla ilgili olarak elinizde bulunan klasörün
içerisindeki bilgilerin tamamini sözlü olarak ilettim. Kendileri yazili
olarak bu bilgilerin Bursa Cumhuriyet Savciligi veya Il Jandarma
Komutanligi 'na rapor edilmesi emrini verselerdi mutlaka yazili hale
getirilerek yayimlanirdi."
Binbasi Kadir
Tahir komutasindaki istihbarat timi tarafindan elde edilen pek çok bilgi,
iste tam bu noktada "ham istihbarat" olarak kaldi. Oysa bu delillerin
degerlendirilmesi ve bosluklarin tamamlanmasiyla cinayet sorusturmasinda çok
daha hizli yol almak mümkündü.
Dosyalarda
Bekleyen Deliller
Olayi sorusturan timin ilk yaptigi islerden birisi, inayetten kisa bir
süre sonra Bursa Cumhuriyet Savciligi'nin da istedigi telefon
kayitlarina ulasmak
oldu.
Malki'ye ait cep telefonu
görüsmelerinin kayitlari Bursa Il Jandarma araciligi ile Cumhuriyet Savciligi'ndan
yazili olarak istendi. Binbasi Tahir'in elde ettigi bu dökümler, sorusturma
timi tarafinca hazirlanan dosyaya konuldu.
Daha sonra üzerinde pek çok tartismanin
yapildigi
bu telefon kayitlarinin elde edilmesi aslinda zor degildi. Olayi sorusturan
savcilik ya Osmangazi Ilçe Jandarmasi
bile istedikleri zaman görüsmelerin dökümünü elde etme imkânina sahiptiler. Ama
nedense böyle bir talep gerçeklesmedi.
Isin daha da ilginç yani Binbasi Kadir
Tahir de elde ettigi ve halen dosyasinda bulunan bu telefon görüsmelerinin
kaybolmasiyla ilgili daha sonra mahkemelerde ifâde vermek zorunda kaldi. Binbasi Tahir'in tam da Malki cinayetini sorustururken, teamüllere uygun olmayan bir biçimde Hakkari’ye tayin edilmesinin ardindan da bu görüsmeler kayitlari hazirlanan dosyada mevcuttu. Burada
delillerin listesinin yani sira, 13 adet cep telefonuna ait dökümler de bulunuyordu.
Bu konuda yargilanan sorusturma
timinin komutani olmustu. Ama halen hiç
kimse, Bursa Cumhuriyet
Savciligi'na, Il Jandarma Komutanligi'da
ilçe jandarmaya "Bu telefon kayitlarini niçin" vermedigi konusunda
soru sormadi. Binbasi geçtigimiz yil 17
Mayis'ta Ankara'da verdigi ifadede “Talepleri
olsaydi mutlaka kendilerine verirdim” diyordu.
Kendisine
yöneltilen bir diger suçlama, Erol Evcil ve Burhanettin Türkes'le ilgili elde
ettigi telefon kayitlarini yetkili makamlara iletmemekti. Oysa elde edilen tüm
bilgiler, dönemin Jandarma Bölge Komutani Tuggeneral Mehmet Yüklü'ye
iletilmis, ancak kendisi bunlarin istihbari degeri olmadigini düsünmüs olacak ki,
bunlar yazili hale getirilmemisti.
Oysa bunlar
arasinda, daha o zamandan Burhanettin Türkes'in, hatta sonradan yakalanan Emin Mengi'nin bile olaydaki rolleriyle ilgili önemli
bulgular vardi. Tüm bu gelismeler
mülkiye müfettislerinin bile aklina
su soruyu getiriyordu. "Acaba olayin faillerinden birisinin ifadesiyle gerçekten de
cinayetten önce ilgili birimler
ayarlanmis miydi?'
Kimin hangi birimleri ayarladigi
henüz tamamen aydinlanmis degildi, ama
ortada bir gerçek vardi ki,
sorusturma bir türlü ilerlemiyordu. Emniyet, savcilik ve jandarma tarafindan yapilan incelemeler karsilarina çikan Evcil isminin üzerine bir türlü
gidemiyordu.
Evcil'in
Numaralari Arastiriliyor
Sorusturma kapsaminda jandarma timi
bu kez Erol Evcil'e ait numaralarin gizlice
tespit edilmesi yolunda bir talebi
Bursa Jandarma Alay Komutanligi’na
iletmisti. Ancak komutanlik cevap vermekte gecikince, bu kez komutana telefonla ulasildi, "cevabin çabuklastirilmasi" istendi.
Il Jandarma Komutani Hüseyin
Yilmaz'in Evcil’le ilgili düsünceleri çok
farkliydi. Her nedense onun "Böyle
bir olaya karismayacak kadar temiz bir çocuk
oldugunu" etrafindakilere
söylüyordu. Evcil’in hesap kayitlari incelendiginde ise gerçek ortaya
çikacakti. Komutan Hüseyin Yilmaz, emekli ol duktan sonra Evcil'den düzenli olarak para alanlar
arasinda kayitliydi.
Sirketin muhasebecisi
Bayram Bozdemir’in ifadelerine göre bu paralar sirketin
resmî kayitlarina islenmiyordu. Evcil'in
muhasebecisi Bozdemir’in ifa delerine
göre sirketlerden Albay Hüseyin Yilmaz Agustos
ve Eylül 1998 aylarinda iki kez 300 tutarinda ödeme yapildi. Ödenen
paralar, bir ajan daya "Hüseyin
Yilmaz (Albay maas)" diye kaydedilmisti. Üstelik Hüseyin Yilmaz'in
oglu da Erol Evcil'in yaninda sigorta stajini tamamlamisti.
Sorusturmayla
ilgili elde edilen tüm bilgi bu sartlar altinda Bursa Jandarma
Komutani Hüseyin Yilmaz'a iletiliyordu. Komutan Yilmaz, Tahir'in
Evcil'le ilgili kuskularini "Bu sahsin içinde yer almasi mümkün degil, olayi
ona yikmak
istiyorlar." cevabiyla reddediyordu. Binbasi Tahir, Komutan Yilmaz'in
olayin aydinlatilmasi ile ilgili
hassasiyet göstermedigini Bölge Komutani’na iletmis, ancak sonuç
alamamisti.
Evcil, Albay Yilmaz'a Para Ödüyor
Hem Malki cinayetiyle ilgili, hem de Bursa Valisi Orhan Tasanlar hakkinda hazirlanan Mülkiye Müfettisleri raporlarinda bir isme özellikle dikkat çekiliyor: Bursa Il Jandarma Alay Komutani Yilmaz.
Bursa Osmangazi Ilçe Jandarma Komute tegmen H. Ali
Karabatti, müfettislere "Hüseyin Yilmaz’in olay öncesinde ve sonrasinda
Evcil'le görüstügünü duydugunu" ifâde etti. Aslinda Karabatti'
nin (kendi el yazisiyla müfettislere ulastirdigi bilgi notu tek kelimeyle
inanilmaz iddialar içeriyordu.
"Ben Bursa
ili Osmangazi Ilçe Jandarma Komutani iken Bursa-Yalova karayolu
üzerinde bir isadaminin silahla vurularak hastaneye götürüldügünün tarafima
bildirilmesi üzerine, olay yerine hareket ettim.
...Olay sonrasi Nesim Malki'nin is
ortagi Erol Erkohen ifâdesinin alinmasi için
jandarmaya geldiginde Erol Evcil de vardi. Ben Erol Evcil'i sonradan hiç görmedim, kendisini basindan tanidim. Il Jandarma Alay Komutanimiz Albay Hüseyin Yilmaz'in Erol Evcil'le olay öncesi ve sonrasi tanisikligi
oldugunu ve görüstügünü
duydum."
Albay Hüseyin Yilmaz ise ayni raporda
geçen ifâdesinde, "Kendisine
ulasan bir bilgi olsaydi, geregini yapacagini" söylüyordu. Jandarma
istihbarat timinin hazirladigi dosya kendisine gösterilince ise "bu
dosyadan haberdâr olmadigini" iddia ediyordu.
"Evcil'le
Aman Aman Bir Samimiyetim Yok"
Albay Yilmaz, Erol Evcil'le
öyle "aman aman" bir samimiyetleri olmadigini, en fazla 4-5 kez görüstüklerini ifâde ederken, oglunun sigortacilik stajini fabrikasinda yapmasini da "olagan" buluyordu. Bu iliski sorusturmayi yürüten müfettislerce hiç de olagan
bulunmamisti, aksine “iliskinin boyutlari reddedilemeyecek kadar yakin ve
asikar bulunmustu.
hiç de olagan
bulunmamis, aksine "Iliskinin lan reddedilemeyecek kadar yakin
ve asikâr" mustu.
Emekli oldugunda
Evcil kendisine is teklif ve onu ise almisti. Evcil'in yaninda çalisan emekli asker
Salim Kukul, kendisine " adam oldugunu" söylemisti.
Evcil'in rni Bayram Bozdemir'e göre ise Salim Kukul Pz cil'in askerlik
sorunlariyla yakindan ilgilenip baska bir is yapmadan maas aliyordu.
Evcil
Kesfediliyor!
O güne kadar
jandarma bölgesindeki her i li olayda olay yerine gelen emniyet güçleri i ki cinayetinde
hastaneye gelmeyi tercih et Çünkü o siralarda öteden beri yaptiklari i Evcil'in etrafinda kalkan olmakla mesgullerdi.
Sorusturmayi
yürüten jandarma istihbara^ nin komutani Binbasi
Kadir Tahir, Bun emekli bir astsubay B.'den ilginç bir telefon du. "Bursa 'ya geldiginde bizi ara, sizi
misafir çok iyi ahilerimiz
var."
Binbasi Tahir, kendisinden bir
telefon is bu numaranin Evcil'in sirketine
ait oldugu ör kiyordu. Kuskular Evcil
üzerinde yogunlasmaya'! lamisti.
Binbasi Tahir, Evcil'i ziyarete gitti.
"Bursa'ya
acele gidip Erol Evcil'in tepkisii cut dilinin ne anlatacagini ögrenmek
istedirm den sirkete gittim, disarida karsiladi. Rengi heyecanliydi.
Havadan sudan konustuk. Ünit filan çok sevdigini ve misafiri
olmamizi istedi."m
Zincir çözülmeye
basliyordu. Bu arada Korkmaz Yigit 'le yapilan gayr-i resmî görüsmelerden sizan bilgiler de
olayin Evcil etrafinda geçtigini ortaya çikariyordu.
Evcil'in
etrafinda müthis bir emniyet kalkani oldugu ve Özel Harekât'ta görevli üç polis memuru Yasar, Gazi
ve Garip'in olaydan haberdar oldugu bilgisi
de sorusturma timine ulasiyordu. Ama bu bilgiler, jandarmanin üst düzeyinde bir türlü resmî istihbarata dönüsmüyordu. O siralarda Jandarma Genel Komutani olan Teoman Koman'a bu bilgilerin ulasip ulasmadigini ise tahmin etmek kolay
degildi. Binbasi Kadir Tahir'in Hakkâri'ye tayininden sonra istihbarat
timinin çahsmalan hemen hemen durma
asamasina geliyordu.
Binbasi Tahir'in
Bilgileri
Jandarma Bölge
Komutanligi'na Binbasi Kadir Tahir tarafindan yazilan raporda elde edilen bazi bulgular ve iddialar söyle siralaniyordu:
- Nesim Malki,
1995 yilinin Nisan ayindan bas-'ayarak en son Kasim 1995'e kadar telefonla tehditler almistir. Bu tehditler yüzünden Kasim 1995'in ilk haftasinda PTT'ye basvurup
telefonlari-m degistirmistir.
- Bu
tehditlerin kimler tarafindan ve nasil yapil- digini yakinlarina anlatmamistir. Ancak 24 1995'de Korkmaz Yigit'le birlikte, Istanbul lisi Hayri Kozakçioglu'na giderek tehditleri mistir.
Ardindan Istanbul Emniyet Müdürli resmî
müracaatta bulunmus ve bir adet kor lisi
verilmistir. Ancak Bursa'ya giderken bu kc yaninda yoktur.
- Malki'nin
ketum bir kisilik oldugu, islerinfj blok yaptigi, her isiyle ilgili ayri
avukatlarinin dügü, birbirleri ile temas etmedikleri, kendisini tutmadigi ve
kaynagi belli olmayan çok miktar yit disi para ile ugrastigi
ögrenilmistir.
- Son 8 yilda islenen cinayetler
inceleni Malki cinayetinin taktik ve yöntem
açisindan ri tespit edilememistir.
Çok Özel
Degerlendirme Notlan
Ayni jandarma
istihbarat raporunda, bir rüsme yapilan kisilerle ilgili konumlarini g notlar vardi. Bunlar hayli
ilginç degerlendi içeriyordu. Bu
degerlendirmeleri ifâdeleri madan
aktaralim.
Meri B. Malki: Nesim
Malki, karisini ör Mualla isminde bir kadinla aldattigi için pek tu digi gözlendi.
Kadinin Büyükada'da kumart çalisan bir krupiye ile iliskisi oldugu, ayrica bul'da bir
dostu oldugu ve buna Ortaköy'de açtigi tespit edildi. Kadin ayni
zamanda kum? n derecede düskün. Niso'nun öldügü gün Yigit'in
karisina, Niso'yu Korkmaz bile koruv serzeniste bulundugu, eve gelen tehdit
telefonlarini bizden gizledigi.
Erol Erkohen: Niso
öldükten sonra ölmekten çok korktugu için Evcil'den iki koruma aldigi. Mali yönden çekindigi
için Sümerbank olayini bizden gizledigi, daha sonra samimi oldugu,
herseyi soruldugunda anlattigi. Ayrica Niso'nun kadin kiz konusuna düskün
oldugu. Herhangi bir bankada gizli hesabi olabilecegi. Niso'nun bütün alisveris ve gayr-i menkullerine 1/3 oraninda ortak.
Korkmaz Yigit: Yigit
Insaat firmasinin sahibi. Erzurumlu, Ermeni olabilir. Son 3-4 sene içinde asiri derecede
maddî imkânlara sahip oldugu. Üst düzey bürokratlarla çok samimi. Niso ile
Zincirliku-yu'daki Yesil Vadi evlerine ortak. Bahçesehir'deki arsa yüzünden
Aga Ceylan ile problemli. Niso ile ilgili genis bir bilgiye sahip. Erkohen'in
bilmedigi konular hakkinda bilgisi var.
Hayyam
Garipoghi: Maktulün (Malki'nin) daha önceleri Bank Indosuez'i alamadigi için
banka alma sevdasindan Sümerbank'i ortak olarak aldigi sahis. Sümerbank'i
alirken, 52 milyon Dolar'in 26 milyon Dolar'ini Niso vermis. 26 milyon Dolar
için de beraber Vakiflar Bankasi'ndan kredi kullanmis. Niso öldükten 3 gün sonra 4 milyon Dolari
geri ödedi. *5 Nisan 1996 tarihine de 15
milyon Dolarlik çek Veirnis. Sümerbank'ta Niso'nun hisselerinin kontrolü
mâlî müsaviri Emre Burkçin yapmakta, ayni ^manda
Tuncabank eski Genel Müdürü Sükrü Ka-r£>hasanoglu,
Sümerbank'a genel müdür olmustur. Erol
Evdi: Esrefoglu Sigorta'nin sahibi. Çaglar'in
oglu Mustafa ile tanistiktan sonra derecede
maddî açidan yükselmis. Niso ile
çekismesinden yararlanip Niso'nun en
büyük olmus. Niso'nun Korkmaz'dan önce en g sahismis. Yaninda birisi emniyet müdürü de polislikten ayrilmis 8-9 kisi var.
"Evcil'i
Sorgulayin, Olaylar Çözülür* |
Binbasi Kadir
Tahir'in elde ettigi bilgiler < berraklasiyordu. Konuyla ilgili
inceleme yapa fettislere verdigi bilgi notunda sunlari söyli
"Eylemin,
Istanbul ili ile bir baglantisi madigi, kimler tarafindan
gerçeklestirildigi yÖ!f yapmis oldugum çalisma ve aldigim istihbari i neticesinde,
maktulün öldürülmesi eylemini > lestiren kisilerin Bursali isadami Erol
Evcil'de mat aldiklarini haber aldim. Ancak olayi ger tiren kisilerin
kimler oldugu yönünde bilgi olamadim."
Asil çarpici
açiklamalar bundan sonra gelj} Binbasi Tahir'in bu bilgileri aktardigi isimlerini si hayli
kabarikti:
"Bu
bilgileri dönemin Istanbul Emniyet Orhan Tasanlar, asayisten sorumlu
Emniyet. Yardimcisi Deniz Gökçetin, Asayis Sube Sedat Demir,
Müdür Yardimcisi Muzaffer cinayet Büro Amiri Baskomiser Turan
YilmaziJi lundugu ortamda kendisine aktardim. Isadar Evcil'in
Istanbul'da bulunmasi muhtemel adn den arastirilarak yakalanmasi, gözetim
altina alinip sorgusu yapildiginda olayin aydinlanabilecegim açikladim."
Ancak Tahir, onlari ikna edememisti. "Evcil'i
gözaltina almak sikintili olabilir. Siz
eylemi gerçeklestirenlerle ilgili
çalisma yapin!" Evcil'in
sevgilisi Gülben Ergen'i takip etmek ise sonuç vermemisti.
Oysa jandarma
istihbaratinin yaptigi çalismada, eylemin Evcil tarafindan yaptirildigi duyumu
alinmisti.
Ayrica Evcil'le Alaattin Çakici arasindaki baglantilar da ortaya çikmisti.
Binbasi Tahir'in bu bilgi ve duyumlari aktardigi bir önemli isim de Basbakanlik Teftis
Kurulu Baskani Kutlu Savas olmustu.
Buharlasan
Jandarma Istihbarat Raporlari
Malki
cinayetiyle ilgili o günlerde Jandarma istihbarata tarafindan hazirladigi ifâde
edilen bir diger raporda Malki'nin alacak listesi ve pek çok önemli bilgi yer
aliyordu. Bu raporun akibetinin ne oldugu hâlâ bilinmiyor. Isin daha ilginç olan
tarafi, jandarma tarafindan hazirlandigi belirtilen iki rapordan birincisinde
bulunan bazi bilgilerin ikincisinde yer almamasi oldu. Bu raporla ilgili
yayinlanan haberler, deyim yerindeyse deprem yaratacak kadar önemliydi. Ama, tam
aksine gündeme bile alinmadi.'2'
Oysa yillar
sonra ortaya çikan bilgiler, bu raporlarda yer alan hemen tüm bilgi ve
iddialarin dogrulugunu ortaya çikardi. Birinci raporda, Malki cinayeti
konusunda, Bursa Bölge Baskanligi'nin bu konuda oldukçaii sahibi oldugu
ifâde ediliyor. Rapora göre Mc borç alanlarin çogu geri ödeme yapmamislardi durum, Erol
Evcil için de geçerliydi. Rapora j Evcil, Malki'yle olan iliskisi boyunca, en
yüklü tarda parayi, Malki'nin ölümünden 3 ay önce ti.
Söz konusu
raporda, cinayette Jandarma'njj ihmali bulundugu, ancak dönemin Bursa ti'nin cinayetle birinci derece iliskisi oldugu belli oluyordu.
" Tetikçiler Emniyet mensubu, Sükrü di'nin grubu ve Kürt Siho lakapli küçük çapli latlar için görev alan bir sahis."
MiT'in Bilgisi Var
Istihbarat
degerlendirmesinde, MIT Bursa Baskanligi'nin bu konuda oldukça bilgi sahibi guna da dikkat
çekiliyordu. "Bursa 'da çok tanir, bir isadami ile
Mehmet Gedik ve ANAP'tan geçen Bursa
Milletvekili Ibrahim Yazici 'nin dan dolayi, MIT olaya agirligini
koyamadi."
Raporda, halen
görevde bulunan bazi askerler suçlaniyordu. "Bu kisilerin, asker kaçai duklarmi
bildikleri halde Erol Evcil'e yardimci ol lan" da ifâde edilmisti.
"Mesut
Yilmaz Biliyor"
Rapordaki en önemli iddialardan biri,
N« Malki'yi Alaattin Çakici'nm "Borçlulari sikistir masi" yönünde
tehdit etmesi. Malki, Refahyol döneminde
"tehdit edildigini" Mesut Yilmaz'a aktariyor. Malki'nin Yilmaz'la yüz yüze mi, yoksa Eyüp Asik araciligiyla mi görüstügü tam olarak bilinmiyor. Fakat anlatilanlardan ortaya çikan,
Yilmaz'm, olaylari ana hatlariyla
bildigi.
Bir baska
istihbari bilgiye göre, Nesim Malki'nin parasini isleten Korkmaz Yigit de,
Malki'yle birlikte kendisine gelen tehdidi, "Borçlular bizi
öldürecek" kaygisiyla Mesut Yilmaz'a ve dönemin Istanbul Valisi'ne iletiyor.
Bu gelismelerden haberdar olan Çakici, Malki ve Yigit'i tehdide devam
ediyor.
Daha sonra Erol Evcil devreye girerek,
Nesim Malki'ye, "Benim Alaattin
Çakiciyla aram iyi" diyor ve onun yaninda Çakici'yla telefon görüsmesi yapiyor. Malki'yi de onunla görüstürüyor. Malki, Erol Evcil'e
emânet oluyor. Hatta bazi alacaklarini Evcil araciligiyla tahsil ediyor.
Malki'nin ortagi Erkohen, bu iliskilerden
duydugu rahatsizligi Malki'ye anlatiyor.
Jandarma
istihbaratinin raporuna göre cinayet, Bursa Polis Evi'nde planlanmisti. Raporda
"Dönemin Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Demir olayi örtbas eden kilit
görevlidir. Olayin, Jandarma 'nin kayitsiz kalmasi ve Emniyet'in üstünü örtmesiyle bu hale getirildigi açikça ortadadir." deniliyordu.
Raporda belki
de en dikkat çekici degerlendiris, bugün bile geçerliligini koruyan
bir tespit olarak edilmis: " Üst düzey bazi politikaci ve isadam-bu olayin
disinda tutularak, birkaç küçük suç- lu ile bu dosya
örtülebilir duruma getirilmek yor."
Jandarma
istihbarat raporuna göre, Nesil ki, öldürülecegini yakin çevresine sik
sik ifâ yordu. Malki'nin, sonunda MOSSAD'a ve açiklamalar yaptigina da dikkat
çekiliyor,
(3)
Malki'nin
Alacak Listesi
Jandarma
Istihbarati tarafindan hazirlandi^ lirtilen, ancak daha sonraki raporlara
alinmay^ listeye göre Malki'nin borç verdikleri ve mil söyle:
1- Nergis
Holding: 107 trilyon lira (Malki,| digi borcun karsiliginda çek almis).
2- Nergis Air:
91 trilyon lira (Karsiliginda nat almis).
3- Mehmet
Gedik: 2.3 trilyon lira (Karsihj! çek almis).
4- Erol Evcil:
179 trilyon lira (Karsiliginda^ almis).
5- Korkmaz
Yigit: 108 trilyon lira (Karsili çek almis).
6- Ibrahim
Yazici: 103 trilyon lira.
7- Hasan Canlar:
3 trilyon lira (Karsiliginda^ almis).
8- Özdilek A.S.:
118 trilyon lira.
9- Yahya Demirel: 15 trilyon lira.
10- Haci Ali
Demirel (Veli Sözdinler araciligiyla): 143 trilyon lira (Karsiliginda çek
almis).
11- Aksa Holding:
41 trilyon lira (Karsiliginda çek almis).
12- Erol Erkohen:
39 trilyon lira (Karsiliginda çek almis).
13- Özbek Insaat:
17 trilyon lira.
14- Maya Insaat:
11 trilyon lira.
15- AKS: 19
trilyon lira.
16- Medi Grup: 10
trilyon lira (Karsiliginda çek
almis).
17- Altin Tavuk: 9 trilyon lira
(Karsiliginda çek
almis).
Dövizle borç
aldiklari belirtilenler ise sunlar:
1- Kamuran Çörtük: 45 milyon Dolar
(Malki karsiliginda ipotek almis).
2- Hayyam
Gariboglu: 17 milyon Dolar (Karsiliginda ipotek almis).
3- Haci Ali
Demirel (Veli Sözdinler'in kefil olmasiyla): 30 milyon Dolar (karsiliginda
ipotek almis)
4- Ertaç Tinar: 16 milyon Dolar
(Karsiliginda teminat ipotek almis).
5- Turgay Ciner: 23 milyon Dolar
(Karsiliginda 'potek almis).
Listenin en dikkat çekici yani, Cavit
Çaglar ve Kamuran Çörtük'ün yani sira, Haci Ali ve Yahya !'in de önemli
miktarlarda borçla listede yer almasi.
Kisacasi tam
bir aile fotografi.
Sorusturma
"Emniyefte
Sorusturmanin jandarma tarafindan
yürl kismindaki "tuhafliklar" neredeyse
aynen düzeyinde de ortaya çikiyordu.
Bu konudaki \ lere Emniyet
Istihbarat eski Daire Baskan Ve nefi
Avci ile baslayalim.
Avci, o dönemde
Istanbul'da önce Istiht be Müdürlügü, ardindan Emniyet Müdür Yardtî gi görevlerinde
bulundu. Hanefi Avci, sorus yürüten müfettislere verdigi bilgi notunda söylüyordu:
"Malki'nin
öldürülmesinden kisa bir süre tahminen 10-15 gün sonra Nesim MaM Erol Evcil isimli Bursa ilinde muhtelif firmals Malki'nin ortagi
veya iliskide oldugu isadar Malki'ye olan
borcunu ödememek için öldüi yolunda
istihbari bilgi alinmisti. Bu bilgi zamg Emniyet Müdürü Orhan Tasanlar'a
arz Zannederim o da cevaben
benzeri bilgilerin ne intikal ettigini söylemisti."
Orhan Tasanlar'a bu istihbarati
veren, rât Sube Müdürü Adem Demir'den
baskasi d« Gelen bilgiler arasinda,
Evcil'in bazi gör« menfaat
iliskisinde oldugu, cinayeti Bursa'da lat isleriyle ugrasan kisilere para
karsiligi yaf da bulunuyordu.
Malki'nin ölümünden önce aldigi
tehdit
istanbul Emniyet
Müdürlügü Asayis Subesi de haberdârdi. Bu bilgi valilik üzerinden kendilerine
ulasmisti.
Cinayetten sonra da bu konudaki bazi bilgiler ayni subeye ulasiyordu. Ne var
ki, dönemin Asayis Sube Müdürü, daha sonra basta rüsvet olmak üzere çesitli suçlamalardan meslekten
atilan Sedat Demir'den baskasi degildi.
Hanefi Avci'ya göre, aslinda Sedat
Demir ve ekibi, oldukça önemli ve kuvvetli
bilgilere ulasmisti. Ancak kendisi o
siralarda Ankara'ya tayin edildigi için isin devamini ancak basindan
izleme imkâni bulmustu. Sorusturmanin
Istanbul Emniyeti tarafindan elde edilen
bilgiler dogrultusunda niçin derinles-tirilmedigine
ise "anlam verememisti."
Olayi daha sonra gündeme getirmek
isteyen Emniyet Istihbarat Daire Baskani
Bülent Orakoglu da, yaptigi bu
girisimin bedelini "Köstebek davasi ile ödedigini" söylüyordu.'4'
Ancak Istanbul
Emniyet Müdürü Orhan Tasanlar'a bu konuda bilgi verenler, sadece Avci ve bazi
emniyet
mensuplarindan ibaret degildi.
Çakici-Eken
Kaseti
Erol Evcil ve
Alaattin Çakici'nin basrollerinde oldugu konusma kasetleri uzun süre
Türkiye gündeminden inmedi. Ancak Kasim 1998'de Aktüel Der-Sisi'nde
yayinlanan bir baska kasette ilginç bir konusma desifre edilmisti. Bu kez taraflar
Susurluk'un önemli iki ismi, Korkut Eken ve Alaattin Çat
"...Eken- Ben bunu seye, Orhan
Bey'e söylesem mahsuru olur mu senini Senin söyledigini söyleyecegim.
Çakici- Valla
abicim iste..
lyf.fj
Eken- Yani, abi bir yardim et, filan dedi Belki, dedi, o disaridaki senin arkadasinin olabilir, dedi. Alaattin sen istemiyorsan ben mem yani.
Çakici- Yalniz bu sey, bu bana anlattigin için, patron var ya,
Eken-Heee...
Çakici- Onunla bir konus. O okey derse musun, o Istanbul'dakine, benim
anlattiklarimi^ lat
Eken- Tamam Alaattin.
Çakici- Anladin mi abi ?
Eken-Anladim, tamam."
Aslinda Çakici'nin sikintisi, cinayetin kene üzerinde kalmasindan endise etmesiydi. Hane beple olursa olsun, cinayeti kimin isledigi koni da ayrintili bilgiler Orhan Tasanlar'a çesitli dan ulasmisti.
Korki Haber
Veriyor: "Evcil Yaptirdi'
Korkmaz Yigit, tipki Evcil gibi hizli yüksel çöken zenginler arasinda yer aliyor. Yigit, 1978 lindan sonra is
hayatina atildi. 1980 yilina hep Istanbul
disinda is yapti.
Yigit, 90'h yillarda daha çok Istanbul Etiler ve Ulus'ta yaptigi lüks konutlarla taninan bir müteahhitti. Ikinci bankasi Türkbank'i alana kadar lüks
konut disinda yaptigi diger isler
bilinmiyordu. 1997'-nin Mart ayinda Garanti Bankasi'nin da sahibi Dogus Holding'ten 85 milyon Dolar'a Bank Ekspres'i aldiginda bile bu kadar "sükse" yapmamisti.
Bank Ekspres'ten sonra Ekspres Yatirim, Ekspres Lea-sing, Ekspres Factoring ve Ekspres Danismanlik'i kurarak insaat sektörünün yani sira finans
sektörüne girdi. Sirketlerinin
sayisini arttiran Yigit, 1997 sonunda
tüm sirketlerini holding çatisi altinda topladi. Yigit'in Türkbank'la baslayan çöküsü, basindaki büyük atilimlarini da bitirdi.
Yigit'in,
Evcil'le olan en önemli irtibat noktalarindan birisi ise Malki'ye olan borcu
konusunda Ev-cil'i araci yapmasi. Bunlann hepsinden önemlisi ise cinayeti kimin
isledigini basindan beri biliyor olmasi. Üstelik bunu çok önemli bir isme de
anlatmisti.
Korkmaz Yigit,
dönemin Içisleri Bakani Kutlu Aktas'a, telefonda Malki cinayetinden Çakiciyla olan iliskisine
kadar pek çok konuda bilgi vermisti.
"Nesim
Malki'yi öldürülmeden bir ay önce tanidim. Ona kendi aramizda Niso derdik.
Erol Evcil ile ortak oldugunu ögrendim. Evcil, Niso'yu sikistirip Para aliyormus, benden yardim
istedi. O sirada Hayri Kozakçioglu
Istanbul Valisi idi. Ona götürdüm,
durumu izah etti. Vali, konuyla yakindan ilgilendigini ifâde etmisti. Hayri
Bey de ona önerilerde bulundu. Çiktik. Bana hemen telefon geldi, 'Ben Çakici, abi Niso'yu koruma, o benim ekmek kapim' dedi. 'Ben Istanbul'dan 15-20 kisiye her set ra çikaririm, iki kere de Niso'ya sira gelir,
rumaktan vazgeç' dedi. 'Peki kardesim' dedir
"Dinleyen Polislere Ihbar Olsun!'
• (
Korkmaz Yigit, "kimyasini
bozan" telefor le anlatiyordu: "Çakici, beni Malki
cinâyetit gün sonra yine aradi ve Malki'nin öldürülme Evcil'i sorumlu
tuttu. Dinleyen polislere ihbar si için telefonda bunlari anlattigini
söyledi."
Ve Tartisilan
Bürokrat: Orhan Tasanla
Istanbul Emniyet
Müdürlügü'nden Bursa?j olarak tayin edilen Orhan Tasanlar da,
Susi recinde ve daha önce ortaya çikan çesitli te larda adi geçen
önemli bir emniyet mensul
Erol Evcil,
Malki cinayeti zanlisi olarak ya baslandiginda, Tasanlar da Bursa Valisi^ görev yapiyordu.
30 Ekim 1999 tarihli Hürriyet'te
Fatih yazisina hayli ilginç bir baslik
atiyordu: "J Tasanlar'i; Tasanlar, Evcil'i."
Altayli'mn
gündeme getirdigi iddialar çar Evcil'in bir yil saklandigi Bursa'da,
üstelik Tasanlar merkeze alindiktan sonra yakalani dogrusu çok
dikkat çekiciydi. Altayli, bir adimi ileri giderek soruyordu:
"Evcil'i
koruyan Bursa Valisi Tasanlar Tasanlar'i koruyan kim? Tasanlar pek çok kararnamesi'ni
atlatmisti. Bu da Tasanlar'in siyâset jjstü bir hâmisi oldugu izlenimini uyandiriyordu. Son kararnamede de, Tasanlar'in görevden alinmasi çok zor oldu. Kararname Köske takilip durdu.
Süleyman
Demirel, iki valinin merkeze alinmasina siddetle karsi çikiyordu. Bunlardan
biri Bursa Valisi Orhan Tasanlar'di. Kararname üç ayda imzalanabildi.
Süleyman Demirel bu kez Tasanlar'i koruyamadi. Tasanlar, Süleyman Demirel'in
korumasina ragmen tutunamadi. O tutunamayinca Evcil de yakayi el
verdi."
Aile
Fotografindan Yansimalar
Orhan Tasanlar'in dönemin
Cumhurbaskani Süleyman Demire!'le yakin
oldugunu aslinda herkes biliyordu.
Ama Bursa Valisi'nin merkeze alinmasi sirasinda adeta
bu yakinligi belgeleyen bir olayi yine ayni yazidan okuyalim:
" Orhan
Tasanlar'in görevden alindigi haberi, resmî açiklamadan önce basina sizmis ve
Kamuran Çörtük'e ait BRT bu haberi vermisti. Sonraki gelismeler dramatik.
Vali Tasanlar, Kamuran Çörtük'ü arayarak haberi yapan muhabirin
kimligini ve habe-r> kimden aldigini ögrenmek
istemisti. Kamuran Çörtük de muhabire
sordurtarak haber kaynagini ögrenip
Tasanlar'a bildirmisti.
Böyle bir
yaklasimin basin ahlakiyla ilgisi olma-için Basin Konseyi, Radyo D Haber Müdürü Sendir'in basvurusu üzerine bu olaydan dolayi
Çörtük'ü kinamisti. Bakin simdi
siz su iliskiler agina. Kamura tuk, görevden alinmasiyla ilgili bilgiyi si Süleyman Demirel'in korumasindaki Tasar diriyor.
Peki Kamuran
Çörtük kim?O 'Iste bu da benim ailem' diyerek, Çat lar ve Ali
Sener'le birlikte fotograf çektirdigi^ damindan biri."
Daha sonra birer
birer yolsuzluk gündemi sen bu garip aile fotografindaki baska isimler1;
larin
yakinlari, Malki cinayeti etrafinda ortaya|j iliskiler zincirinde sürekli
karsimiza çikiyordu. Genellikle de Cavit Çaglar.
Tasanlar
Evcil'i Tehdit Etti mi?
Aile
fotografinin yansimalarini ve Çaglardi raki sayfalara birakip tekrar Tasanlar'a Vali Tasanlar, Evcil'i kolladigi ve bunu bazi çi
ve emniyetçilerle yakinligi nedeniyle yapt alarmi her zaman reddetti.
Daha sonra bir
baska önemli iddia ortaya Malki cinayetinin tetikçisi olarak yakalanan nettin
Türkes, Tasanlar'i, "Evcil'den 2 milyon isteyip
alamadigi için Malki dosyasini açmakla] luyordu. Bu durumu Türkes'e bir baska
zanli, Elverdi aktanyordu.
"Dilleri Kesilecek!"
Tasanlar, bu
iddiaya büyük tepki gösteriy 8 Mart 2000 tarihinde Show TVde Reha Mi sorularini
cevaplandirirken, iddia sahiplerini "Ben haysiyetime dil uzattilar,
dilleri kesilecek." diye âdeta tehdit ediyordu. Tasanlar, bu
konuda çikan haberlere cevap verirken bir hayli de iddialiydi:
"Sayin
Muhtar, ben bu haysiyet cellatlarinin mansete tasidiklari ifâdelerden
sonra bir arastirma yaptim. Burhanettin Türkes'in ne sekilde ifâde verdigine ulasmak
istedim. Ben bu ifâdelere ulastim. Burhanettin Türkes'in, Orhan Tasanlarla
ilgili tek bir satir, Orhan Tasanlari ima edecek tarzda, ismi
geçecek sekilde bir ifâdesi varsa ben bu suçlamayi kabul
ediyorum."
Tutanaklara
Geçmeyen Ifâdeler
Gerçekten de ne
Reha Muhtar'in elindeki ifâdelerde, ne de Tasanlar'in gösterdigi metinlerde
böyle bir söz ya da ima
yoktu. Ama gerçek kisa zaman sonra ortaya
çikacakti.
Orhan Tasanlar hakkinda, merkeze alindiktan
sonra Içisleri Bakanligi tarafindan
görevlendirilen iki mülkiye
müfettisi tarafindan yapilan incelemede müthis bir bulguya ulasiliyordu.
Bursa Emniyet Müdürlügü tarafindan
yapilan Sorguda, Burhanettin Türkes,
Tasanlar'la ilgili iddiaya gündeme
getiriyordu. Bu ifâdeler ses bandi kayitlinin desifre metninde yer
aliyordu. Ayrica ayni Edeler yine emniyetin
elinde bulunan video kasetlerde
görüntülü olarak bulunuyordu. Ama her nedense, Tasanlar'la ilgili bu kisimlar 20 Kasim 1999
li ifâde tutanagina
geçirilmiyordu. Tasanlar'la ilgili ön inceleme raporunda ha önemli bir noktaya dikkat
çekiliyor ve kendi ifâdelerinde "Tasanlar
bana böyle bir bulunmadi. Ama Tasanlar'm kendisini ziyai lenlere 'Bu isin içinde Evcil var. Bu isi E yacagim' dedigini duydum." demesi su sekil gerlendiriliyor:
"Ma/k/ cinayetine
azmettirmekten yargila ta olan (Evcil'in), cinayetle ilgili dosyanin aç si hususunda
Vali Orhan Tasanlar ile her ne olursa olsun bir pazarlik içinde
bulundugunu, t. dan müfettislige itiraf etmesi azmettirici olu itiraf etmesi
mahiyetinde olacaktir. Bu neden le bir teklifin geldigini, yukarida
açiklanan anlatimdan daha açik bir sekilde itiraf etmt lenmemelidir."
Yani, özetle
Içisleri Bakanligi raporunda, in de Tasanlar hakkinda, Burhanettin Türkes'î
delerinde yeralan iddialan "dolayli olarak ani degerlendirmesi
yapiliyordu.
Nitekim raporun sonuç bölümünde
halen| kez valisi olarak görev yapan Orhan
Tasanlarl li "sorusturma izni verilmesi gerektigi kanaat nucuna varildigi" da belirtiliyor.
Aslinda bunlar
Tasanlar'la ilgili yapilan ilk i turma talebi degil. Daha önce de
Içisleri Mülkiye Müfettisleri tarafindan hazirlanan bir raporda, kamuoyunda
"örtülü ödenek olarak bilinen
ve Selçuk Parsadan'in yargilandi vayla ilgili Orhan Tasanlar'm da
aralarinda bi gu bazi emniyet mensuplarinin ihmal ve kusuru bulundugu ifâde
edilmisti.
Tasanlar, "Nasil
olup da kendisinin Bursa Valiligi'nden alinmasinin üzerinden daha
bir hafta geçmeden Evcil'in yakalandigi" sorularina, "Biz
çalismasini yaptik, onlar sadece bir ihbar üzere yakaladilar." cevabini veriyordu. Ama onun Bursa
Valiligi ile ilgili hatirda kalanlar, imam-hatiplerde baslayan basörtüsü zulmüne
Bursa'da öncülük edip olaylari tirmandirmasi oldu. 28 Subat'in mimarlarina
sicak gelen bu uygulamalarini, gerçekte niçin bu kadar "abartili" bir gerginlige dönüstürdügü ise^ sonradan ortaya
çikacak skandallarla birlikte daha anlasilir hale
geliyordu.
23 Ekim 1998'de
Bursa Olay TV'ye konusan Orhan Tasanlar, hakkindaki iddialan söyle yalanliyordu:
"Nesim
Malki cinayeti üzerindeki sir perdesini ben kaldirdim." Tasanlar,
sorusturmanin seyriyle ilgili de bir hayli iddialiydi: "Faili meçhul
olarak bekleyen Malki cinayeti dosyasini, Bujrsa'ya vali olarak
Sidikten sonra ben açtim. Bu dosyayi açarken yanimda bir kisi
vardi. Zaman içinde iki, üç, dört, sekiz kisi oldu. Bu dosyayi takip
ettik. Operasyon asama-sinda bu sayi on
oldu. Eger onbirinci kisi varsa, ben ^nu yaptim, diyorsa buradayim, çiksin
karsima."
Kaybolan Deliller
Malki cinayeti sorusturmasini
yürütenlerin en Sl* karsilastigi konu, kaybolan deliller oldu.
Neden- se, Malki'ye ait ve onun
en önemli sirlarini defterler,
bilgisayar kayitlan, telefon görüsme rer
birer ortadan yok oluyordu.
Evcil'e Teslim Edilen Çanta ve Kayip
Malki
cinayetinin kilit ismi ve daha sonra kaçan Erol Erkohen'in,
sorusturma kai verdigi bir ifâde son derece dikkat
çekiciydi, hen, "cinayetten sonra Bursa Emniyet Mudil makaminda
gördügüm Malki'nin çantasini çil aldi. Sonra çantayi Evcil bana verdi. de
Malki'nin alacaklarini kaydettigi özel tu." diyordu.
Bu tür cinayetlerin hemen ardindan
sikl sandigi gibi Malki'ye ait bilgi ve
belgeler bireri ortadan kayboluyordu. Ama bu kez ortaya çok daha
ilginçti. Malki'nin çantasi, olayda ^i sonra azmettirici olarak yargilanan
Evcil'e ediliyor ve çantadaki bir defter
kayboluyordu,
Malki cinayeti
çerçevesinde, Istanbul Müdürlügü'nce ifâdesi alinan Erkohen'in if isin emniyet
boyutuna ait çarpici baglantilara ediyordu. Erol Erkohen, Malki
cinayetinin ardindan
Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Der makamina
çagrildi.
Erkohen, "Makama
girdigimde, Emniyet rü Ahmet Demir, Erol Evcil ve Yusuf Ilhan'la te oturuyordu,
içerde Nesim Malki'nin siyah gözüme çarpti." diyordu. Daha sonra Erol
Evciijj kohen'i "Hadi benim büroma gidelim." diyer« rosuna davet
ediyordu. "Evcil çantayi da aldi, birlik-te bürosuna gittik. Evcil,
Malki'nin çantasini büroda bana verdi. Ben çantayi açtigimda Malki'nin para iliskilerini
tuttugu defterinin olmadigini gördüm."
Erkohen,
Evcil'e çantayi nereden aldigini sorunca, aldigi cevap, yatsiya kalmadan sönen
cinsten olmustu. "Çantayi bana, Malki'nin
sirketinde çalisan Mehmet Kaya verdi. Kendisi çantayi hastaneden almis."
Ancak, Erol
Erkohen, çantanin pesini birakmadi. "Oysa ben bu kisiye daha sonra sordugumda, çantayi sirkete teslim ettigini söyledi. Demek ki çanta hastaneden direkt emniyet müdürünün makamina getirilmis."
Defterle ilgili olarak sorgulanan dönemin Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele Sube Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan, çantada bulundugu iddia edilen senet ve defteri görmedigini söyledi. Malki'nin esi Meri Malki ise cinayet sonrasi kendisine bos bir çanta verildigini açikladi.
Evcil:
"Niso'nun Çantasi Cihat'in Elindeydi"
Erol Evcil, cinayetin azmettiricisi olarak yakalandiktan sonra emniyette
verdigi ifâdesinde çanta konusunda sunlan
söylüyordu:
"Niso'nun o
dönem Istanbul satis müdürlügünü Cihat Alkanli cenaze islerini takip
etmek üze-re Bursa'ya geldi. Cihat Alkanli cenaze islerini takip
ettikten
sonra sirket merkezine geldi. Biz Erol Erko-^en ile jandarmaya
gitmek için disariya çiktigimiz- da, benim ofisimin önünde sekreterle gör olan Cihat Alkanli'yi gördüm. Elinde Niso'ni tasi vardi.
Bu çantanin Niso'ya ait çanta
oldugunu görmez anlamistim. Çünkü özelligi olan idi, 6 aydan bu yana da bunu
kullaniyordu Bursa'ya gelisinde de bu çantayi
getirirdi, îs den kalkip, Erol Erkohen ile birlikte janda Nesim Malki'nin özel esyalarini almaya gider arada,
yani yanimizda bulunan Cihat Alk elinde
görmüstüm, ondan sonra çantanin içerisinde
iddia olunan evraklarin akibeti bilgim yoktur. Bunu bilse bilse Erol Erkohen j hat Alkanh
bilir."
Malki'nin kayip defteri üzerindeki
sir bulundu-bulunmadi tartismalari arasinda bir ortaya çikmadi.
3 Kasim 1999'da
gazetelere yansiyan bir "Malki'nin alacak defteri bulundu." diyordu.
" Yalova
yolu üzerindeki kirmizi isiklarda ö len ünlü tefeci ve isadami Nesim
Malki'nin çit sonrasi kaybolan alacak-verecek defteri Evi kalandigi
evde polis tarafindan ele geçirildi."
Haberde ayrica
Malki'nin defterinin Bursa Emniyet Müdürlügü tarafindan incelendigi ve adi çen kisilerin
de incelemeye alindigi ifâde ediliv,
"Hayir
Bulunmadi"
Ancak bu haber, nedense tam bir ay
sonra zat Bursa Emniyeti tarafindan yalanlaniyorc Aralik 1999'da Bursa Emniyet
Müdürlügü, kayip defter için bir açiklama
yapiyor, " Tefeci Malki'nin, öldürüldügü sirada otomobilinde bulundugu ve cinayetin ardindan ortadan kayboldugu iddia edilen
alacak defteri, Erol Evcil'in
üzerinden çikmamistir ve halen
bulunamamistir."
Kaybolan Sim
Kart
Türkiye,
kurallar dahilinde ya da disinda telefonlarin en rahat dinlendigi ya da izlendigi ülke. Ama en kritik olaylarda gereken kayitlara ve
görüsmelere ulasmak neredeyse imkânsiz hale geliyor. Nesim Malki'nin özel görüsmelerini yaptigi cep telefonuna ait sim kart da ayni akibete ugramisti.
Malki'nin, sadece özel konusmalarda kullandigi
cep telefonu karti, cinayetten
sonra kaybolmustu.
Cinayetten hemen
ardindan Malki'nin evine ilginç ziyaretçiler geldi. Gelenler polis olduklarini söylüyordu. Üç kisi, polis kimliklerini
göstererek, Meri Malki'den esinin cep
telefonunu istediler. Sim kartini
aldiktan sonra telefonu geri veren bu kisiler, sorusturma tamamlaninca karti da geri getireceklerini söylediler.
Ancak "polisler"
kartin alindigina iliskin hiçbir ^tanak düzenlememislerdi ve sim karttan
bir daha haber alinamadi. Zira telefonun numarasini ailesinden bile
gizleyen Malki, numaranin kaydini da baskasinin üzerine yapmisti. Sorusturmayi
yürütenlerin daha sonraki çabalan bu kartin sirrini maya yetmedi.
Evcil'e Emniyet
Kalkani
Evcil, gerek
askerlik sorunuyla ilgili olar rekse de Malki cinayeti sorusturmasinda, n« aylarca
arandi ve bulunamadi. Bursa Emni^ eski ve yeni bazi mensuplarinin Evcil'in et ciddî bir koruma kalkani olusturdugu, bizzat
inceleyen müfettislerin raporlarinda ifâde e
Burhanettin Türkes'in 19 Kasim 1999'd
sa Emniyeti'nde verdigi ifâdenin bir bölümi
mak bile, Evcil'in nasil bir iliski aginin parçasif gunu göstermeye yetiyor.
"Erol
Evcil'in basindan beri söyledigim niyet ile çok yakin iliskileri vardi.
Tüm üst di revülerle beraber yiyip içiyorlardi. Tabii ki Malki olayindan
sonra Erol Evcil benim yakal mi istemezdi. Ben yakalandigim takdirde ortaya çikacak ve Erol zor durumda kalacakta
Ben de yapi
olarak bir yere saklanmayi yen bir insanim. Rahat hareket eden,
dolasafti yim. Hatta arandigim dönemlerde bir de Sevki Dinçal ve Ahmet Demir beni görmüs bunu
söylemisler. Erol bana, 'Çok geziyorsun Müdür Ahmet
Demir ve yardimcisi Sevki Dir le görmüs.' diye beni uyardi. Buradan da
gizlii kilde korundugumu düsünüyorum."
Evet, Evcil de,
yakin çevresi de gerçekten sa'da bir hayli "emniyet" altindaydi. Evcil'le yakin olan emniyet mensubu
isimler arasinda Bursa eski Emniyet Müdürü Ahmet De-mir'le
ilgili iddialar ayri bir yer tutuyor. Bursa ve daha sonra tayin edildigi Izmir'de Emniyet
Müdürlügü yapan Demir, Evcil'den
rüsvet almak suçundan yargilandi. Bu
dava kamuoyunda ses getirdi, ama asil bir
baska dava dikkatlerden kaçiyordu.
Ahmet Demir,
Evcil'in askerden kaçmasina göz yumdugu için Bursa 3. Agir Ceza
Mahkemesi'nde yargilanmisti. Evcil hakkinda çikarilan giyabî tutuklama kararini
yerine getirmemekle suçlaniyordu.
Demir,
geçtigimiz yil Subat ayindaki mahkemesinde Evcil'den rüsvet aldigi
suçlamasiyla ilgili sunlari söylüyordu:
"Yusuf
Ilhan (Bursa eski Emniyet Müdür Yardimcisi) ve Erol Evcil, kizimin Bilkent
Üniversitesi'ni kazandigini duyunca burs vermek istediklerini söylediler. Önce
kabul etmedim, ama sonra ikna oldum."
Ahmet Demir,
Malki cinayeti sorusturmasinda ihmali görüldügü için Bursa'dan Izmir'e atandi, daha
sonra da Içisleri Bakanligi müfettislerinin hazirladigi raporlarla
birlikte açiga alindi. Raporlara göre, De-mir'le Evcil arasindaki iliski halen
devam ediyordu. Yine raporlara göre kizi için verilen burs miktarlari belirlenmisti,
ama Demir'in bizzat kendisine verilen Paralar belirlenememisti. Ama Izmir'e
atanmasinin ardindan hesaplarina kimligi belirsiz kisiler tarafindan 16 defada
toplam 3 milyar 100 milyon lira pa-ra yatirildigi tespit edildi.
Ahmet Demir,
Evcil için 5 adet silah ruhsati dü- zenlemisti. Ayrica Evcil aranirken "Belirtilen
te bulunamadi" yazilarinin pek çogunda ir lunuyordu.
Demir, gelecegini de Evcil'in Esre sigorta sirketinde yaptirdigi 15
milyarlik sigc garantiye almisti.
Demir'le ilgili en önemli iddialardan
bir "Tefeci Nesim Malki'nin borç ve
alacak kai, içeren defteri yok
ederek, Cavit Çaglar'in da nnda
bulundugu isadamlarini kurtardigi." Bu le Malki'nin kimden ne
kadar alacagi oldugu sunda Jandarma Istihbârâti'nm yaptigi çali sinda kesin verilere ulasmak halen mümkün ol*
"Malki'de Adiniz Geçiyor"
Erol Evcil, daha
Malki cinayetiyle ilgili dava açilmadan önce gelismelerle ilgili suret rak "bilgilendiriliyordu."
Yine Bursa eski Er Müdürü olan Kemal Bayrak, Erol Evcil'in bulunan eski
Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan'a n söylüyordu:
"Malki
konusunda sizlerin adi geçiyor, yon yapmaya mecbur kalacagiz." Bu bilgi Evcil "ortalik
yatisincaya kadar kalmak üzere" disina çikiyordu.
Evcil'in yaninda bulunan eski Emniyet
Yardimcisi Yusuf ilhan, gerek Ahmet Demir'1^
rekse de sonraki Emniyet Müdürü Kemal
Be olan iliskide kilit rol oynamisti. Ancak Yusuf m asil önemli rolü, Evcil'i, Çaglar ailesi ile Si
olan Ilhan, Evcil'i önce Mustafa Çaglar'la, daha sonra da Cavit
Çaglar'la tanistiran isimdi. Daha sonra ise
emekliligini Evcil'in yaninda çalisarak geçirmeye basladi.
Bursa
Emniyeti'nde bu konuda rolü ya da ihmali olmakla suçlanan daha çok isim vardi.
Nitekim bu isimler daha
sonra Malki sorusturmasinda yargi önüne
çikarilacakti.
Ancak burada
asil önemli olan Bursa Emniyeti'-nin haberdar oldugu pek çok bilgi
notunun, dönemin daha üst düzey Emniyet yetkilileri tarafindan da bilinmesiydi. Örnegin, bu konuda
düzenlenen ve Bursa polisinin ihmalini
ortaya koyan bir polis basmüfettisi
raporu, dönemin Emniyet Genel Müdürü Alaattin
Yüksel'e de iletiliyordu. Ancak Yüksel konunun üzerine gitmemis, daha
sonra da bu rapor "kaybolmustu."
Evcil'in Polisleri Zorda
Erol Evcil'le
yakinligi basta olmak üzere hakkinda çesitli iddialar ortaya atilan Izmir
Emniyet Müdürü Ahmet
Demir, Içisleri Bakanligi tarafindan 24 Ekim
1998'de açiga alindi. Hakkindaki sorusturmanin selâmeti açisindan açiga alinan Ahmet Demir'le ''sili Içisleri Bakanligi'nin görevlendirdigi (ki
mülkiye basmüfettisi inceleme
yaptilar, ön çalisma tamamlaninca sorusturmanin selâmeti açisindan, Demirin Çiga alinmasi teklifinde bulundular. Mülkiye
müfettislerinin talebini uygun
bulan Içisleri Bakanligi da Demir'; Bursa Emniyet Müdürlügü'nde uzun süreci den sorumlu Emniyet Müdür Yardimcisi ola! rev yapan ve sehirde herkes tarafindan tanü suf Ilhan,
Malki cinayetiyle ilgili davada heÜ tuklu
olarak yargilaniyor.
Malki'nin Ünlü
Ziyaretçileri
Nesim Malki'nin
ortagi Erol Erkohen'in Ahmet Türkyilmaz ise daha sonra verdigi ifadede Malki'nin
Istanbul Sisli'deki Facto Kapital Sif sik sik ugrayan bazi isimlerden
söz ediyordu;" bul Emniyet Müdürlügü Asayis eski Sube Sedat Demir, Mali
Sube eski Müdürü Salih ve Bursa eski Valisi Necati Çetinkaya. Daha ginç olan,
Malki'nin bu bürosuna yapilan kinina ragmen, "borçlular ve hesaplara ait
rin bulunmamasiydi." Oysa ayni tarihte yaytf yerel Bursa
2000 Gazetesi'ne göre "Malki'pi saplari bu binada tutuluyordu" ve
"Malki'ye' olan isadamlarinin yani sira, milletvekili ve rin da
isimlerinin bulundugu liste ve çek-senet konulmustu." Ancak haberin
aksine Istanbul yeti Mali Subesi'nde bu konuda hiçbir kayit muyordu.
Sonuçsuz
Sorusturma
Malki cinayetiyle
ilgili yürütülen sorustur dikkat çekici yönleri böyleydi.
Sorusturmadaki olarak yer alan bir görevli, aksakliklari teknik söyle
özetliyordu: "- Gerek Jandarma, gerek Emniyet, gerekse
de ilgili
güvenlik ve yargi birimlerinde Malki sorusturmasinin her asamasinda çok önemli
görev ihmalleri tespit edilmisti. Ancak bu birimler ve görevliler hakkinda açilan
sorusturmalardan ciddî sonuçlar alinamadi. Ihmali bulunan bazi
görevlilerle ilgili sorusturma bile açilmadi.
- Profesyonel
bir cinayet, âdeta siradan bir eylem gibi ele alinarak, olay aninda
bulunabilecek deliller âdeta yok edildi. Oysa Malki'nin ekonomik gücü, kaynaklan
uluslararasi baglantilari üzerinde çok daha kapsamli çalismalar yapilabilirdi.
- Nesim Malki,
Istanbul'da yasadigi halde iliskileri ve kontrol ettigi para zinciriyle ilgili
derin arastirmalar yapilamadi. Bu konuda en basindan itibaren isbirligi yapmasi gereken asker
ve Emniyet mensuplari bunu saglayamadilar.
Ayrica cumhuriyet savciliklari da
bu koordinasyon içinde yer almadi.
Pek çok sorgu bilgisi basta olmak üzere önemli deliller ortada kaldi ve gerekli birimlere ulasamadi."
EROL EVCIL: SIGORTA,
ZEYTIN, UÇAKLAR VE BIR CINAYET
30 Yasinda
Zengin Bir Biyografi
vlazeteler, onun
ancak iki görevlinin kollarinda yürüyebilen bitkin fotograflarini bol
bol yayinladilar. Iste
bu bitkin adam Emniyet ifâdesinde kendisini söyle
tanitiyordu:
"Ben
yukarida hüviyet bölümünde görüldügü gibi Mudanya Ilçesi Çepni Köyü
dogumluyum. Çocuklugum ve ilk yillarim köyde geçti. Ilkokulu Çepni Köyü'nde okudum.
Orta okulu Bursa merkezdeki Yildmm Beyazit Okulu'nda tamamladim, daha sonra Bursa Merkez
Tophane Teknik Meslek Lisesi'ni birincilikle bitirdim, Uludag
Üniversitesi Isletme Fa-kültesi'ne kaydimi yaptirdim. Isletme Fakültesi 3. sinifa
kadar okudum, daha sonra is hayatimin yogunlasmasi nedeniyle tahsilime devam
edemedim..."
Bu yorgun ifâdeleri veren adam,
aslinda daha yirmili yaslarinin sonunda
ülkenin sayili zenginlerinden birisi olmaya dogru ilerleyen Erol EvciFden bas- kasi degildi.
Balikesir'e dünyanin
en büyük zeytin tes kurarak adindan söz ettiren Erol Evcil, daha ortaya çikan
olaylar ve iliskiler zinciriyle söz ettirdi. Eze markasi adi altinda
piyasaya gü zeytinlerle adini duyuran ve sonrasinda "< Krali" olarak anilan
Erol Evcil, daha 30 ken ülkenin sayili zenginlerinden birisi oldu "Zeytin
Krali" olarak anilmaya baslandi. Te nesinde Uludag
Üniversitesi Isletme Fakültesi nü deniliyor. Tabi, sahte ögrenci belgeleriyl iddialari saymazsaniz.
Daha 20 yasindayken kurdugu Esrefe rizm Sirketi'nin ardindan Evcil'in hayati hizla i
ti. Sigortacilikta kasko isi yaparken, yeni kesfetti, otomobil yedek
parçaciligi. Siyâset dünyasinin önemli ismi
Cavit Çaglar'in oglu " Mustafa
Çaglar'la olan dostlugu onu "iplik isi" ile di. O dönemdi iplik aldigi iki önemli isim va Çaglar ve Ali Osman Sönmez. Bu iliskiler ve in
arkasinda Cavit Çaglarin oldugu dedi* ilerleyen
yillarda Malki cinayeti basta olmak| pek
çok olayda gündeme gelecekti.
Evcil'i iplikle
ugrasirken taniyanlarin fazla degildi, ama asil çikisini Eze Zeytinleri ti. Kisa sürede Türkiye zeytin
rekoltesinin 80'ini kontrol edecek hale
geldi. Yillik ihr milyon Dolar'in
üzerine çikti.
Üç uçakli
trilyoner olarak, önce pahali ler, ardindan
en küçügü seçim gezilerine sis etmekten baslayan "iliskiler"
edindi. Özel zevklerini soranlara "uçakla gezmek" cevabini
verdi. Bu zevk daha sonra Susurluk zincirinin önemli isimlerini "uçakta
gezdirmeye" dönüsse de Evcil'in pahali ugraslari olarak hafizalarda yer
aldi.
Evcil'in
biyografisini kisaca anlatmak gerçekten zor. Çünkü 30'lu yaslara sigdirdigi
iliskiler zinciri o kadar karmasik ve genis ki, küçük ayrintilarla bu bölümü simdilik
noktalamak yerinde olacak.
Bunlardan belki
de en ilginç olani, Evcil'in, zeytin isinden kisa süre önce, Is Bankasi'nin
ortaklarindan olan Anadolu Sigorta'nm Bursa acentasi olarak çahsmasiydi. Is
Bankasi kisa süre sonra Evcil'in hayatini degistirecek kapilan ona
açacakti.
Altin Anahtar Is Bankasi
1994-96
arasinda Ünal Korukçu baskanligindaki Is Bankasi yönetimi, Erol Evcil'e
toplam 30 kez kredi kullandirmisti.
Banka
yönetiminin 23 ayri onay karan çikartarak Evcil'e verdigi kredilerin degeri
175 milyon Do-tar'a ulasiyordu. Banka Ünal Korukçu döneminde 1994-96 yillari
arasindaki 22 aylik bir süre içinde Evcil'e, bu kredileri zor durumda
oldugunu bile bile vermisti.
Bu kredilerin
bir bölümü dogrudan Erol Evcil'in ?ahsina açilmisti. Kalan
bölümü ise Evcil'e ait olan Zeytin, Erev
Tekstil, Esrefoglu Sigorta, EEV tornobil gibi sirketlere verilmisti.
Korukçu:
"Cesur Genel Müdür"
Kararlarin tümünün altinda bir tek
imza Genel Müdür Ünal Korukçu'nun. Evcil'in
yâ iliskilerinin ortaya çikmasiyla
birlikte Is Bar ki görevinden istifa
etmek durumunda kalarif! Korukçu, Evcil'in
hizli yükselisinde gerç önemli bir rol oynamisti.
Kredilerin
zamanlamasina bakildiginda, bölümünün DYP lideri Tansu Çiller'in Basb döneminde
tahsis edildigi dikkat çekiyordu. Vf ca 23. son kredi paketi Refah-Yol
dönemine i önceki 22. kredi paketi de Anayol dönemine maktaydi.
Aslinda isin en
ilginç yani, Is Bankasi'nir Evcil'in sirketlerine açtigi kredilere iliskin ör rarlannin
hepsinin altinda, banka yönetim ki daki CHP'li üyelerin de imzalarinin
bulunmg CHP lideri Deniz Baykal'in, Evcil'le iliskili için agir bir
dille suçladigi siyasetçiler yaninda|f tisinden 4 üyenin bu kararlarin altinda
imzasi sina sessiz kalmasi ise hayli ilginçti. Baykal aile fotografindaki
Kamuran Çörtük ve ,Çaglar Holding'le olan yakinligini ve "borsa gezini
bilenler
için ise, sasirtici olan hiçbir sey yoktuk
Erol Evcil'e 18
Ekim 1994 tarihinde acili milyarlik ilk kredi ile ikinci, üçüncü ve dördüne dilerin onay
kararlarinda, o dönemde yönetim i lunda görev yapan Memduh Eksi ile Cezmi m da imzalari vardi. Eksi ile Kartay,
1995 ayinda yerlerini Ali Topuz ve Mustafa raktilar. Topuz ve Timisi, Evcil'e açilan toplam
16 ayn kredi paketinin tümüne imza atmakta sakinca görmediler. Ali Topuz'un 1995 genel seçimlerinde CHP'den milletvekili seçilmesinden sonra yerine
yine CHP kontenjanindan Enis Tütüncü atandi. 2.5 trilyonluk 9 Ocak tarihli 1996 tarihli kredide
Mustafa Timisi'nin imzasi var. Daha
sonraki 22. ve 23. kredi paketlerinde
hem Timisi, hem de Tütüncünün imzalan
bulunuyordu.
Is Bankasi ve CHP'lilerin bulundugu
yönetim kurulu, Evcil'e adeta "Kos ya kulum!" dedirtecek kapilari açmislardi.
Aslinda
Evcil'in kredi alma konusunda farkli alternatifleri de vardi. Nitekim bunlan da
degerlendirmeyi ihmal etmedi.
Evcil, Is
Bankasi ile Türkbank'm da aralarinda bulundugu 6 bankadan aldigi yüklü
kredilerle ilgili trafigi, 5 sirketten olusan 'Erol Evcil Grubu' araciligiyla
yürütüyordu. Evcil'in, Eze Zeytincilik, E.E.V. Otomotiv, Erev Tekstil, Erin
Insaat ve Esrefoglu Si-Sorta'dan
olusan sirketler grubuna, Is Bankasi ve Türkbank'm
yani sira, Interbank ile Egebank, Emlakbank
ve Toprakbank da kredi vermisti.
TBMM Susurluk
Arastirma Komisyonu'na ula-?an belgeler gerçegi tüm açikligi ile ortaya
koyuyordu. Evcil'e verilen kredilerde rekor Is Bankasi ile sa-hsmda Alaattin
Çakici'nin da devreye girdigi Türk-bank'taydi. Is Bankasi, bugün faiziyle
birlikte 150 müyon Dolar'a ulastigi bildirilen 101 milyon Dolar *redi
verdigi Evcil'in, 26.7 milyon Dolar tutarindaki 'easing borcunu
da karsilamisti -
Türkbank'm ise
isadami tan satin
alinma girisiminden trilyon Dolar'hk döviz
kredisin ton liralik da dövize
endeksli kredi verdigi çikmisti. Erol
Evcil'in, diger yardimseverleri sö Ulaniyordu:
Interbank'tan
15.8, Egeba^k'tan 4, Emle kn 1.2 ve Toprakbank'tan da kredisi.
Türkbank'tanalinankredi deta ezbere bildigi bir olayla, .
iptaledilen"bankihalesiyleilgiliydihusundaÇakici-KorkmazYigitveEvcilekseru
gelismeler önemli ölçüde kamuoyuna yansidi.
Bir Televizyon
Program
Evcil'in
yakininda bulunan bir avukat, 18 1998'de yayinlanan Kadir Çel^'in
Evdl'te gü Objektif programiyla ilgili S
"Evcil, bu
görüsmede Tüf&ank için yapil ihaleden, Etibank'm alinmasi^ kadar
°lan anlatacakti. Anlatacagi diger floktalar sunlardi
Etibank'a Hayyam
GaripO&u, Malki ve girdi. Ben
Türkbank'ta medim. Malki de gayri müslU" oldugu için âl yüzde 49'unu
alabiliyordu. aldikta sonra Malki'yle
beraber tamamim devralacaktik. Ayrica çekimler sirasinda Mesut Yilmaz ve Turgut
Yilmazla iliskiler de konusuldu. Evcil, programda Mesut Yilmaz'la kaç kez
görüstügünü açiklayacakti. Çörtük'ün Türkbank'taki rolünü ve 37.5 milyon Dolar'a
Türkbank'i nasil kapatmak istedigini ve Çakici-Çörtük iliskisini
anlatacakti."
"Kayit
Disi" Konular
Ayni kaynak,
Kadir Çelik'in yapilan çekimlerin çok az bir bölümünü yayinladigini
belirterek, su bilgileri aktariyordu. Kadir Çelik, kayda Yener Kaya cinayetiyle
baslamisti. Evcil, kaydi hemen durdurmus ve sunlari söylemisti:
" Yener Kaya 'ya
girmeyelim. Oradan Tansu Çiller'i anlatmam gerekir. Su anda benim üzerime Çörtük ve Mesut Yilmaz geliyor. Iki tarafi birden karsima alamam. Ben su an Mesut Yilmaz'a karsiyim. Onun üzerinde duralim."
Konusmada kayda
alinmayan bir baska konu da Berna Yilmaz'in kullandigi BMW'nin
parasini Erol Evcil'in vermesiydi. "Evcil'in elinde araba için
Turgut
Yilmaz'a verdigi paranin banka makbuzu var. Oysa basinda bu konu 'Turgut Yilmaz'in
Berna hanima bir BMWhediye etmesi' seklinde yer almisti."
Alaattin Çakici
Erol Evcil'in
etrafindaki iliskiler aginin tartisma en önemli ve en
renkli isimlerinin basinda Çakici geliyordu. Gerçi
Çakici'nin her yerde adi var ama, Evcil'i evladi gibi korudugunu her
vesileyle if yordu. Nitekim Evcil'in önünde engel olarak gü Adil Öngen'i
vurdurmaktan çekinmedi, nm Evcil'le yaptigi görüsmelerin kasetleri ise nem ortaligi
ayaga kaldirdi, simdi gündem Çakici, Evcil'in asker kaçakligi davasinda, Nalinci'yi
tehdit edenler kervaninda yer alm cikmemisti. Susurluk Komisyonu'na bilgi
ver niyet Istihbarat Daire Baskani Hanefi Avci ise in birkaç kez Çakici'yi
kiraladigini söylüyordu. Çakici'nin Evcil'le olan iliskisi, her ne kadar ci! ten hemen sonra onu ihbar etse de,
bunla: daha ötesindeydi.
Çakici ile
Evcil arasindaki ortakligin bo hiçbir zaman tam olarak ifâde edilmedi, atamalardan,
banka alimlarina gizli ortaklar ya
kadar uzanan iliskilerde, Evcil'in aslinda ha üst düzeyde bir
yapilanmanin görünürd oldugu da ortaya atildi. Eger isler planlandi
gitseydi, Çakici'nin himayesinde ve
Evcil Korkmaz Yigit gibi isimlerin
görüntüsüyle güç merkezi olusacakti.
Mesut Yilmaza
istihbarat akisini saglayan Asik'in Çakici ile yaptigi görüsmeler, akillarda cevaplanmayan
pek çok soru birakti. Çakici'niifl gilanmasi konusunda ortaya çikan sinirlam
lan hâlâ engelliyor. Yilmaz, Türkbank'in özeli mesi ihalesi çerçevesinde
çetelerle iliskisi old dialari üzerine, kendisi hakkinda kurulan Meçi rusturma
Komisyonu'nda aklandi. Burada gündeme gelen bir baska iddia ise, Mesut Yilmazla
Çakici arasinda yapildigi ifâde edilen görüsmeler. Buna ait kaset ya da
kasetler, tüm iddialara
ragmen hâlâ ortaya çikmadi. Ancak Eyüp Asik'in
yaptigi görüsmelerin seyri, ne sekilde olursa olsun önemli birtakim baglantilara isaret ediyor. Yil-maz'in, Nesim Malki cinayetinden sonra söyledigi "bir gecede 700 trilyon el degistirdi' sözü ise, aslinda Malki'nin alacak listesiyle
ilginç bir paralellik ar-zediyor.
Çakici, Evcil
adina is yapsa bile, asil önemli gelisme, Türkbank ihalesinde aldigi rol
oldu. Çakici'nin koruma
ve tehdidi altinda yapilan ihaleyi bir baska
hizli yükselen isadami Korkmaz Yigit almisti. Burada bir diger önemli iddia, bankanin gizli ortaklarindan birisinin de Evcil olduguydu. Bu iliski
kanitlanamadi. Ancak Evcil-Çakici
iliskisi ve Türkbank'ta Çakici'nin
oynadigi rol, Evcil'in de bu islerin içinde oldugunu ortaya koyuyordu.
Çakici'nin
Yakalanma Tarih Dizini:
15 Subat 1998: 5
tetikçinin, Cavit Çaglar ve Mehmet Agar'i
öldürmeleri karsiliginda Alaattin Ça-kici'dan kisi basina 7.5 milyar
lira alacaklari açik-
tandi.
17 Agustos 1998:
Alaattin Çakici kiz arkadasi ve korumasi ile birlikte Fransa'nin Nice kentinde
ya-
21 Agustos 1998: Meral Aksener,
Çakici'nin Yalanmasi için Refah- Yol döneminde baslatilan çalismanin, 55. Hükümet tarafindan engelle belirterek, bunun altinda kasit oldugunu
24 Agustos 1998: MGK toplandi. Alaattin
Çakici görüsüldü.
ANAP, Eyüp
Asik'i savundu. ANAP, telefon görüsmesi yaptigi gerekçesiyle istifa istenilen
Devlet Bakani Eyüp Asik'in istifasinaj olmadigini ileri sürdü.
l Eylül 1998:
Çakici'nin iade dosyasi Fr gönderildi.
13 Ekim 1998:
CHP'li Fikri Saglar düze basin toplantisinda, Türk Ticaret Bankasi'nu|| öncesinde
isadami Korkmaz Yigit ile Alaattin Çakici arasinda geçen Türkbank'in satisiyla
ilgili, ni açikladi. Türkbank'in satisi arastirma için ruldu.
22 Ekim 1998: Devlet Bakani Eyüp Fransa'da yakalanan Alaattin Çakici'nin telefi; rüsmesinin
yer aldigi ses bandi gündeme Kasette
Çakici'nin Asik'a söyledigi su ifâde aldi: "Daha evvel yumrugu
yedi bak... Mes anliyor musun? Kendisine
hizmet eden adariî sevmez, anladin
degil mi?'
24 Ekim 1998:
Devlet Bakani Eyüp Asik vekilliginden istifa etti.
27 Ekim 1998: Basbakan'in, saibeli
Tür ihalesi konusunda sorumlu tuttugu
bürokrat!*? zetecilerin önüne çikarmasi tepki topladi. I Yilmaz, Alaattin Çakici-Korkmaz Yigit ilisi* yis'ta ögrendiklerini açikladi. 4 Kasim
1998: ANAP Bursa Il Baskani Mehmet Gedik, Malki cinayetinden dolayi Istanbul EGM'de yargilandi. Gedik, Malki'yi ve Cakici'yi
tanimadigini belirtirken Erol
Evcil'in sadece ANAP'a ait araçlardan benzin parasini almadigini ifâde etti.
10 Kasim 1998:
Korkmaz Yigit'in daha önceden hazirladigi video kaseti gündeme bomba gibi düstü. Yigit l saat süren
konusmasinda Türkbank ihalesinden, Basbakan
Mesut Yilmaz ve Günes Taner ile
görüsmelerine ve Alaattin Çakici ile ilgili tehdit telefonlarina kadar her seyi bütün açikligiyla anlatti.
11 Kasim 1998:
CHP, hükümetin düsürülmesi için gensoru hazirladi.
Korkmaz Yigit'in
esi Azbiye Yigit, tehdit aldiklari gerekçesiyle Istanbul Valiligi'nden koruma
talebinde
bulundu.
3 Aralik 1998:
Fransa, idam edilmeyecegi garantisi verilmesi halinde Cakici'yi iade edecegini
açikladi.
7 Aralik 1998:
Fransa'nin Türkiye'ye sartli iadesine karar verdigi Alaattin Çakici, "Türkiye'ye dönersem ben degil, baskalari düsünsün; siyâsîler
benden daha serefsizdir." dedi.
Yahudi
Sermayesinin Gözdesi Korki
Korkmaz Yigit
için hafizalarda kalan "Çakici ile tigi görüsmeler
ve bozulan kimyasi" oldu. Ama °nun arkasindaki güç merkezleri ve
karanlik noktalar Yerinde yeterince durulmadi. Oysa Yigit'in Yahudi
sermayesinin Türkiye'deki yeni gözdesi oldi lunda çok önemli bilgiler vardi. Eger
basarili ol di, Yigit'in içinde bulundugu sermaye grubi sonraki hedefi
GAP arazileri olacakti. Ancakf bank konusu ve Çakici ortaya çikinca isler
Korkmaz Yigit'in
adi Merkez Bankasinin 17'nci katindaki pazarliktan sonra gündeme! mustu. 3
Eylül 1998 tarihinde saat 10.30'da yan ihale
turlari sonunda 85 yillik Türk Ticareîf kasi (Türkbank), Korkmaz Yigit Insaat Ta A.S.'ye satilmisti. Evcil'in bu satistan sonra rina, "Demedim mi size Türkbank't biz
alaca& ye. Korkmaz Yigit
de bizden" diye sevinç çi£ atmisti.
Türkbank'm isteklisi çoktu. Ancak ihale iç lif zarfi
alan 28 kurulustan sadece 5'i teklif ver 28 kurulus içinde
Koç Grubu da ihaleye gir ler arasindaydi.
Ihaleye girilmeden önce teklif verenlerini minleri
satisin 250-300 milyon Dolar'a gerç cegi yönündeydi.
Ancak pazarligin birinci tur en düsük teklif 360 milyon Dolar, ihale bit ise Korkmaz Yigit'in ulastigi rakam 600 milyoir
lar'di.
Bu gücün kaynagi olarak tek adres göste du.
Uluslararasi baglantilari bulunan Yahudi yesi. Üstelik bu
grup, sermâye çevrelerinin yabancisi degildi. Bu yapilanma daha öncöf Grubu içinde yer aliyordu. "Koç'u zengin
edeni illiler" olarak biliniyorlardi. Ancak daha sor grup Koç bünyesinden ayrilmisti. Seçtikleri yeni "koçbasi" ise Yigit olmustu.
Türk Ticaret Bankasi'nin Korkmaz Yigit'e satisi 8 Eylül 1998 tarihinde Hazine Müstesarligi tarafindan onaylandi.
Ama Yigit-Çakici kasetleri "besf olunca, isler de tersine döndü. Oysa bankanin yakin geçmisine bakildiginda bu satisa bel baglayanlarin pek de yabanci olmadiklari görülüyordu.
Malki'ye Kredi
Veren Banka!
Mart 1995'te Türk Ticaret Bankasi'nin yönetimini Oguz Özkan ve ekibi devralmisti. Özkan ve ekibi tarafindan açilan kredilerin gerçek kullanicilari, kamu bankalarindan kredi kullanamayan kisiler ile özellikle tekstil sektöründeki bazi kuruluslardi.
Bu dönemde Türk Ticaret Bankasi, Halit Na-rin'e l
trilyon lira, Mehmet Üstünkaya'ya 2 trilyon lira, Cavit
Çaglar'in Polien firmasina 3 trilyon lira, Erol Evcil'e 3.5
trilyon lira kredi verdi.
Dogus Tekstil adina, Kirgizistan'da bir firmaya verilen 5 milyon Dolar nakit kredi uçup gitti. Ve bu zincirin bir parçasi olan Nesim Malki'ye de 6 milyon Dolar geri dönüsü riskli bir kredi verildi.
Özellestirme öncesi hazirliklarda hayli yol alinmisti!
l Mayis 1997
Flash TV: Çakici Konusuyor
Aslinda dikkatli gözler için ortaya çikan iliskiler hiç de sasirtici degildi. Örnegin
Alaattin Flash
TV'de yayinlanan 23. Saat prograr tigi
açiklamalardaki Tansu Çiller'i hedef al; hakaret ifâdeleri o kadar ortaligi birbirine söylenenler de gündemin içinde kaynayip git sa
Çakici, o aksam yaptigi açiklamalarla haylij iddialarda bulunuyordu. Üstelik bu açiklama!) mâyesi Bursa merkezli olan bir özel kanalda, yordu.
Çakici'nin o
aksam yaptigi konusmanin lümünü burada hatirlayalim:
"Bugün
ülkeyi yönetenler milletimizi kaç ne itmistir. Sözde demokrasi adina yola
çit ler
ve çetesi ülkeyi kan, gözyasi, yetim he leli insanimizin emegini, Türk
insaninin top sini ve parasini gasp etmistir. Çiller ve çetesi â ra geldigi günden bugüne kadar
hegemon^ ayakta tutabilmek için devletin
degisik birir. kendine Stalin dönemindeki gibi bagimli der ye ve insan
haklarina düsman itler grubu mustur. Sayilari 50'yi geçmeyen bu itler medya patronlarina ve gazete sahiplerine terör uygulamaktadirlar...
...Çiller
yanlisi yayin yapan medya ve bas ruluslanna farkli, aleyhte yayin
yapanlara da mik ve psikolojik terör uygulamaktadirlar. Size anlatmak
istedigim günlerdir medya ve konmus bulunan sansürü delmis bulunmakta}
...Flas TV'ye
ve mensuplarina, Sayin lasan'a, Kadir Çelik'e, dünya görüslerimiz olan Sayin Dogu Perinçek'e tesekkür ederim.
Demek ki, basin
ordusunda dürüst kalabilenler bunlarmis. Bu ifâdeyi kullandigim için tüm basin mensuplarindan özür dilerim.
Basin mensuplari
ne yapsin, Özer Çiller ve Çetesi babalarinin çiftligi gibi devlet bankalarindan medya patronlarina kendi denetiminde
bir basin olusturmuslardir.
Bunlar
ekmeginden olmamak için ciddî konular üzerine gidememektedirler.
Sayin Mesut Yilmaz, Kadir Çelikle
ilgili Erol Aksoy'u ariyor. Kendisine Kadir
Çelik'in programini neden
yanitlamadiniz... Eee, neden yayinlamadi-ni diyor. Yanit sudur: Yapamam efendim. Yayinlarsam, Anayasa'nin 64. maddesi uygulanir, bankami iptal ederler... Yilmaz'a ifade ediyor.
Medya
patronlarina devletin bankalarindan kredi, bazilarina devlet ihalesi verilip
basin susturulmustur. Aylar evvel, üst düzey bir Emniyet görevlisinin Susurluk
Komisyonu'nda vermis oldugu ifâde
Sudur:
'Erol Evcil isimli
isadami Ticaret Bankasi 'yla il-Sti Çakiciyi kiralamis. Ve Adil Öngen'i tehdit etmis. '
Beni ne bir
siyâsî irâde ne de bir holding patro-nunun parasi satin alamaz.
Adil Ongen yesil
pasaportludur. Ve Hazine Dis Ticâret Müstesarligi kimligi kullanir. Çiller'in
banka
konusunda müsaviridir. Mehmet Eymür de MIT'e aldigi çete edendir.
Soruyorum, Ongen eski bir devlet i mi,
kendisi MIT müstesari midir, zirhli ara yor; Mehmet Eymür'ün 4 MIT
görevlisi tai aylardir korunuyor.
Yali Çetesi'nin MiT'teki gözü, kulagi
Eymür, çeteye olan vefa borcunu ödemekte
Ticaret
Bankasi'nin alimiyla ilgili önce Kanal 6. Kanal 6'nin alinmasi, Ufuk
Söylem^ met Özal ve Erol Evcil bir araya gelip konusa 'Kanal 6'yi
alip Çiller yanlisi yayin yaparsantg kayi size verecegiz.'
Bunun
üzerine ben devreye girdim. Özal'la
Mehmet Kurt, bir agabeyim olan Kocabas tarafindan getiriliyor. Kanal 6'yi $ Ahmet Özal'a verecegini söyleyince daha sc h çetesinin bilemiyorum, Rizeli Mehmet Üst midir, Özer Çiller midir... Üstünkaya'yi ara
Mehmet Bey dedim, biz Kanal 6 isini
Adil Bey bizden Özer Çiller'e verilmek milyon
Dolar istedi. Biz onlarla böyle anla ki...
Komsunuzla lütfen konusun, bu is bitmez^ nü kötü olur.
Mehmet Bey'in
bana ifâdesi su: 'Çiller, ni sever.'
Ben de dedim ki: "Bana bir banka
degil ne de verseler ben onlan sevmiyorum.
Çünktffî Türkiye Cumhuriyeti devletini ve demokrasiyi lar. Orta Dogu 'dan dünya düzenine çomak isteyen Mustafa Kemal düsmanlarini sirtina olusturdular." Bu nedenle sevmedigimi söyledim.
Burada
milletimize söz veriyorum, ya Yali Çete-si'ni yok edecegim, ya ölecegim."
SORU: Türk
Ticaret Bankasi isine gelmek istiyorum. Siz Adil Ongen'i vurdurdunuz mu?
ÇAKICI: Evet benim arkadaslarim
tarafindan vuruldu. Ben bunu da kabul
ediyorum.
SORU- Bu olay
banka satis isi ile alakalidir. Bu arada 20 milyon Dolar rüsvetten bahsettiniz.
Bu 20 milyon Dolar rüsveti kim istedi?..
ÇAKICI- Adil
Ongen, Erol Evcil'den istiyor... Özer Çiller'e verilmek kaydiyla. Ben de
az evvel zaten bu konuya açiklik getirdim. Mehmet Üstünka-ya'yla
görüsüyorum. Dediler ki yani 20 milyon Dolar isi yoktu. Kanal 6'nin isini
halledin biz veriyoruz dediler bize.
SORU- Bu Kanal 6
isi nasil?..
ÇAKICI- Vallahi
Kanal 6 isi eee.. Ahmet Özal'i Ufuk Söylemez anyor. Diyor ki, senin arkadasin banka almak istiyormus, Erol... Alaattin'in de arkadasi...
Bu Kanal 6'yi
Mehmet Kurt'tan alip, tekrar, siz Çiller politikasi yayin yaparsiniz biz
size bu bankayi, Ticaret Bankasi'ni... Orada Ihsan Feyzibeyoglu var, Çiller
ekibinden... Ayni çetenin olusturdugu halka-zinciri...
Ona imzayi
attiracagiz... Tabii neticede ben çok bir dostum ve agabeyim olan Mehmet Koca-
bas'i ariyorum.
Diyorum ki Mehmet Kurt yin. Biraraya gelin. Bu konuya çözüm getirir olsun, Mehmet
Kurt da diyor ki, tabii benii gim parayi bana geri ödesinler, ben vereyii
Onun üzerine
ben tekrar Mehmet Üsiüi ariyorum. Ve anlatiyorum. Biz tabii bu 201 Dolar'i vermeyince... Adil
Ongen, Tansu müsaviri oldugu gibi Ali
Balkaner'in de mi yani.. Özel
müsavirdir. Bu bankayi Ali BalJ pazarliyor.
SORU-Peki
nedir?
ÇAKICI- Bazi
bilinmesi gereken seylerin oyuna aktarilmasi... Allah'a emanet olun."
Çakici'yi
Kurtaranlar
Evcil de Çakici için üzerine düseni
her yapti.
Çakici Fransa'da yakalanmadan önce giden
polis ekibi, Çakici'nin yerini belirledi.
sonra ABD
polisi ile temas kuruldu. ABD'll ler, Çakici'nin yasalar nedeniyle ancak
24 s, zaltinda tutulabilecegini söylediler. "Eger masini
istiyorsaniz, Türkiye'den evrak göne gerekir." diye de
eklediler. Ama Çakici için rilen evraklar nedense eksik çikti.
Bu eksik
evraklarin arkasinda ise Erol Ei MiT'teki terfisi için gayret gösterdigi Yav vardi. Ataç, Evcil'i operasyondan haberdar ilk evrak eksik gitti. Ikincisi gittiginde ise Çc
degistirmisti." Evcil, Interpol baglantili bir polis araciligi
ile ABD'ye eksik evrak göndertmisti. n,n
yakalanmasinin engellenmesi için ABD'ye gönderilen evraklarin kasitli olarak eksik yollandigini, dönemin Basbakani
Mesut Yilmaz partisinin Baskanlik
Divani'nda dogruluyordu.
Evcil'in MIT
Ayagi Yavuz Ataç
Ataç, MÎT'in dis
operasyonlardan sorumlu eski daire baskan yardimcilarmdandi. Tevfik Agansoy'u, polis tarafindan aranirken yurtdisina
kaçirmis ve Çakiciyi korumasi altina
almisti. Hatta onun yurtdisina giris çikislarini organize ettigini ileri
sürdü. Çakici'nin üzerinden çikan
diplomatik pasaport, Ataç tarafindan
verilmisti.
Evcil, onun
MiT'teki terfisi için kosturdu, ama ortaya çikan Çakici iliskisiyle solugu
Pekin Büyükelçiligi Hukuk Müsaviri olarak aldi. 27 Eylül 1998'de kendi istegiyle
MiT'ten emekli oldu. Halen DGM'de davasi sürüyor. Suçlu bulunursa l
yildan 5 yila kadar ceza alacak.
Adil Öngen'e
Saldiri
Evcil'le Çakici
arasindaki yakinlikta, Adil Ongen olayinin özel bir önemi var. Çünkü bu
olay, bu iki isim arasindaki iliskiler kadar, çatistiklari güçleri ve °nlarin perde
arkasini sergileyen bir gelisme.
"Bu adam
bankaci, devlet üst yönetiminde özelikle Çillerler'e çok yakin bir insan.
Onlarla açik bir kanun i olan bu adamin banka açma yetkisi var, imkânlarar."
Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Daire Yardimcisi Hanefi Avci, 4 Subat 1997
günü TBMM
Susurluk Komisyonu'na yaptigi açiklc borsaci Adil Öngen'i böyle anlatiyordu.
Adil Ongen,
Istanbul Balmumcu'da Istanbul
Milletvekili Yusuf Namoglu'nun ortagi rosuna geldi. Alaattin
Çakici'nin avukati Can'la bulustu. Avukat Can, Öngen'e "Art bitirelim." dedi. Çakici'nin kendisiyle konusr tedigini
söyledi. Ongen "Bakariz" yanitini
'f| ama Çakici ile konusmadi. Bürodan çiktd men
sonra da kursunlandi.
Tansu ve Özer
Çiller çiftine yakinligi ile Borsa Baskani Tuncay Artun'un danismani, Halkla Iliskiler
Sirketi'nin ortaklarindan eski Öngen'in, 34 KNK 90 plakali zirhli Merç kursun yagmuruna
tutulmustu. Korumasi polis Hüseyin Yolcu
yaralandi, Ongen yara dan kurtuldu.
Adil Ongen,
Istanbul Menkul Kiymetler ni'nin danismaniydi. Yakin dostu Tuncay Ar ha sonra Çiller
tarafindan IMKB'ye baskan
Özer Çiller,
1979'da Yapi ve Kredi Bant sahibi olan Çukurova Holding'in genel koor rüydü. Ongen,
Istanbul Bankasi'nin hesaplar netlemekle görevlendirildiginde Özer Çiller'le ti ve yakin dost
oldular.
Adil Ongen Yapi
Kredi'den sonra Çiller nin
yali komsusu Mehmet Üstünkaya'nm miz yil
öldü) yaninda çalisti. Üstünkaya ile yakin
dost oldular.
Besiktas
kulübünün eski yöneticilerinden Üstünkaya, 1980
öncesinde Bulgaristan üzerinden yapilan silah kaçakçiliginda Bulgarlar'in en önemli sirketi Kintex'in Türkiye temsilciligini
yapti. Israil ile de yakin bagi olan
Üstünkaya'nm borsada büyük
operasyonlarda adi geçiyordu.
Evcil ve Siyâset
Erol Evcil'in siyâset dünyasindaki iliskilerini sadece bir parti ya da birkaç siyâsî ile açiklamak mümkün degil. Zaten zaman içinde ortaya çikan iliskiler agi, aslinda parti ya da siyasetçilerden çok, farkli alanlarda bir araya gelebilen bir tür organizasyona isaret ediyor.
Tüm bunlara ragmen, Erol Evcil'in siyâsî iliskileri konusunda son derece net açiklamalar ve iddialar da ortaya atildi. Örnegin CHP Genel Baskani Deniz Saykal,
partisinin 10 Kasim 1998 tarihli Meclis Grup
toplantisinda ANAP lideri Yilmaz'a yönelik son derece agir suçlamalarda bulunuyordu.
"Yilmaz'la
Evcil Iç Içe"
Baykal konusmasinda, Erol Evcil'in, Basbakan Yilmaza, "MIT'e
Yavuz Ataç'i müstesar yap." diyecek kadar ANAP'la içice oldugunu söylerken bir baska önemli
iddiayi daha gündeme getiriyordu: Hükümetin
yolsuzluk ve çete haberlerinin yazilma-'fiasj için gazetecilere baski uyguluyor." Deniz Bay-kal konusmasinda gazeteci ismi vermemisti, ama o Selismeleri yakindan izleyenler iki isim üzerinde
du-ruVordu. Mehmet Barlas ve Nazli Ilicak. Her iki isim
de sudan sebeplerle
gazetelerinden ayrilmak'! da
birakilmislardi. CHP Genel Baskani'na tidar
bunu çok bildik bir yöntemle sagliyordu; ya patronuna ekonomik yaptirim tehdidine narak."
Baykal, bir
noktaya daha dikkat çekiyoi cil'in ANAP'a yönelik finansmaninin
sadece m Teskilati'nin akaryakit ihtiyacini karsilamak^ sa Il Baskani Mehmet
Gedik'e cep telefonu le sinirli olamaz." Baykal, bir ANAP millet Alaattin
Cakici'ya "kuryelik yaptigim", bir bakanin telefon
temaslari kurup "oradan aj ya git" dedigini, ANAP
grup baskanvekilk dapeste'de, " Samimi yemekli toplantilarda pazarlik
yaptiklarini" ortaya atiyordu. Baykc gücün bu iliskilerin
aydinlanmasini önleyer ni söyleyerek, konusmasina devam ediyordu!
" Türkiye bu
laubali iliskilerle bu noktaya^ tir. Bu nasil bir iliskidir ki,
Malki'yi öldürten is Cumhurbaskaninin
onayi ve Genelkurmay^ ni'nin da oluru
gereken en kritik atama içit kan'a
talepte bulunabiliyor. Ve Basbakan ne hakla bunu istersin' demesi
gerekirken Çakici ile iliskisi var,
yapamam' diyebiliyor."
Ve Yilmaz
Konusuyor: "Çete Sizin
Olaylarin basindan beri yaptigi açil dikkatleri üzerine toplayan Mesut Yilmaz'» kal'a cevabi çok geçmeden partisinin Meclisi nün basina kapali bölümünde geldi. Bast maz, cinayetlerin Ciller'in basbakanligi
döneminde islendigini hatirlatti ve
ekledi: " Yardimcisi da Deniz Baykal'di." dedi.
Yilmaz,
karanlik islerin çözümü için iki üç aya daha ihtiyaçlan oldugunu
söylüyordu.
Mesut Yilmaz,
önceki hükümetleri çetelerle mücâdele etmemekle suçladi. "Çeteler bu
hükümetlerden miras kaldi. Sümerbank özellestirmesi, Nesim Malki ve Yener
Kaya cinayetleri sirasinda Basbakan Tansu Çiller, yardimcisi da Deniz
Baykal'di."
Yilmaz'in
suçlamalari agirdi: "Bütün çetelerin büyüyüp serpilmesi, 1993-1997 arasinda. Baykal da geçen gün bizi suçlayan ifâdeler kullandi.
Kendi döneminde islenen yüzlerce cinayete karsi hiçbir sey yapmayacaksin, çeteler devleti yönetmeye kalkacak, engel olmayacaksin, simdi mücâdeleyi yapan
hükümeti engellemeye çalisacaksin. Bu nasil is?'
Bu olaylarin içinde siyâsîler ve devlet görevlilerinin de bulundugunu söyleyen Basbakan, dil bilmeyen adamlann eksik evraklarla yurtdisina suçlu yakalamaya gönderildigini, bunun için ciddiye alinmadigini gösterdigini belirtti. "Bizi korkutup bu mücâdelelerden vazgeçirmek
istiyorlar. Ama içinden kim çikarsa
çiksin, kararliligimizdan geri durmayacagiz. Bizi bunlarla irtibatli göstermeye çalisiyorlar."
Yilmaz,
mücâdele konusunda da bir hayli iddialiydi: "Kimi
zaman ganimet paylasmislar, kimi za-man girtlak girtlaga gelmisler.
Milliyetçiligi kullanmislar, milliyetçi diye kimseyi koruyamazsiniz bu islerde. Bunlarin
siyâsî destekçileri var ama beni zer- re kadar etkilemez. Bu mücadeleye en
büyük> yeni bir hükümet olur. Biz çok yol aldik, çok lumuz kaldi.
Iki üç aya ihtiyacimiz var. Bir & var, onlarin çikarilmasi
lazim."
"Her seyi
organize ettik. Istanbul'da, Ha yakalanan uyusturucunun davalari ayri
ayri Araya tehdit, rüsvet, santaj ve rufailer giriyordu nuç alinamiyordu. Mafya korkunç bir
güç gelmistir."
Malki'nin
Kasasinda 100 Trilyon
Mesut Yilmaz'in yaptigi açiklamalarda
önemli bilgi ve iddialar, Malki cinayeti
konusi di: "Buralarda
konusulan rakamlar bütçe ra gibi. Daha dün Nesim Malki'nin bir
kasasi Içinden 100 trilyonluk çek ve senet
çikti. Biz nuda muhalefetten
yeterince destek görmedik. Susurluk kazasi Türkiye'ye Allah'in bir lüt Tüm
pisliklerin ortaya dökülmesine neden tur"
Basbakan Mesut Yilmaz'a
göre, bütün çete lantilari
kendisi ve devlet tarafindan biliniyöl "Çetelere
haraç veren isadamlari bana çete sordu." Çete, mafya, siyasetçi ve devlet bagle rinda çok
önemli ipuçlari yakaladiklarini beli Yilmaz,
TÜSIAD toplantisindan ilginç bir da bulunuyordu: " TÜSIAD toplantisinda
bana sorusu sordular. 'Beni
sorumlu tutamazsiniz' de Çünkü o
anda burada mafyaya milyonlarca haraç veren adamlar vardi. Ben kelle koltukta
câdele verecegim, siz mafyaya haraç vereceksiniz, sonra benden hesap soracaksiniz. Yagma yok."
TÜSIAD Yilmaz'i
Yalanliyor
Basbakan
Yilmaz'in bu açiklamalarina isadamlarinin tepkisi sert oldu. TÜSIAD, bu
konusmanin ardindan yaptigi yazili açiklamada Yilmaz'in sözlerini yalanladi ve
yapilan "Liderlerle Sohbet" toplantisinda, Yilmaz'in ANAP
Grubunda söyledigi gibi bir söz sarf etmedigi belirtildi. Açiklamaya göre
Yilmaz, TÜSIAD toplantisinda "Temiz toplumda hiç elestiriye tahammülüm
yok. Temiz toplum öyle hiç riske girmeden oturup temennide bulunulacak bir alan degil. Temiz
toplumu saglamak için bu toplumda yasayan
herkesin bunun riskini göze almasi lazim. Ben bu riski aldim." demisti.
Yilmaz-Evcil Köprüsündeki Isimler
Yilmaz ne derse
desin, Evcil ve Çakici ile olan yakinligi konusunda inkâr edemeyecegi
görüsmeler ve kendisine
en yakin isimlerden Devlet Bakani Eyüp
Asik'in kasetlere yansiyan konusmalari vardi.
Erol Evcil ve
MIT mensubu Yavuz Ataç'i Basbakan Yilmaz'a götürdügü iddia edilen ANAP Bursa Il Baskani Mehmet Gedik, bu konuda "Randevuyu
ben aldim ama Yavuz Ataç ile Erol Evcil'i Basbakana,
simdi DYP Milletvekili olan Ibrahim Yazici Sötürdü."
açiklamasini yapiyordu. Mehmet
Gedik, Evcü'le ortakligi
bulunmadigini ve Nesim Malki'yi tanimadigini
da açikliyordu. Gedik, Erol Evcil'in ortagi oldugu ve bu is ni Basbakan Mesut Yilmaz'la bulusturdugu iç üzerine, polis tarafindan gözaltina alinmis, Is DGM Bassavciliginda ifâdesinin alinmasindan^ ra serbest birakilmisti. Suçlanan kahraman minin ikinci perdesi bu kez Bursa'da gerçc ve Mehmet Gedik partililer tarafindan
coskuyl<$| silaniyordu. Bir basin
toplantisi düzenleyen ANAPtan istifa ederek DYP'ye geçen Bursa vekili Ibrahim Yaziciyi suçladi ve sunlari söylüyc
"Erol Evcil ve Yavuz Ataç için
Genel miz Mesut Yilmazdan randevuyu ben
aldim. Evcil ve Ataci Genel Baskana götüren kisi, DYP'de Milletvekili olan Ibrahim Yazici'dir. Ataç o dönemde Yilmaz'la 3 saat görüsmüs, ... ise disarida beklemis. Yavuz Ataç
bant götür Mesut Bey bu iki kisiyi benim
getirdigimi yanlis söyledi."
Mehmet Gedik'in ilginç bir de
istegi "DYP Genel Baskani
Tansu Çiller, olaylarin 35 lanmasini
istiyorsa, kendi milletvekili Ibrahim Ys ci'dan bilgi alsin."
"Allah Razi
Olsun, Bize Mazot Verdi"
"DGM'de
Erol Evcil'le hiç bir ortakligim oh gini söyledim. Sadece biz Evcil'den
parti için aldik. Biz bu tip yardimda bulunana 'Allah ra sun' deriz.
Evcil'in para yardimi olmamistir, yakit yardimi olmustur. Herkese partinin
kapila açtigimiz gibi Erol Evcil'e de açmisizdir." ANAP'h Mehmet
Gedik, 3 yil önce Bursa'da öldürülen Nesim Malki'yi hiç tanimadigini
ve bu isadaminin Erol Evcil'le olan iliskilerini de bilmedigini vurguladiktan
sonra, söyle dedi: "Flash TV basildigi zaman Alaattin Çakici'nm konusmasini
dinledim. Evcil'in de adi geçiyordu. O zaman
Erol Evcil'e 'Senin mafya ile ne
isin var?' diye sordum. O da bana 'Bu
önemli bir sey degil. Isadamiyim, herkesle görüsürüm' yanitini verdi."
Oysa Evcil'in "kirli
islerinden haberdar olmayan" ANAP'h Mehmet Gedik'in yillardir kullandigi cep telefonu bile Erol Evcil' aitti. Bu durum ortaya çikinca Gedik, telefonu kapatmak zorunda kaldi.
Gedik de
Yalanlaniyor
Evcil ve Malki cinayeti zincirinde olaylar pespe-se patlak verince, o
güne kadar Evcil'le yedikleri içtikleri ayri
gitmeyenler birdenbire "Evcil'i hiç tanimiyoruz." ya da "Bir iki kez
karsilastik." korosunu seslendirmeye baslamislardi.
DYP Bursa
Milletvekili Ibrahim Yazici, Mehmet Gedik'in iddialarini hemen yalanladi.
Kendisinin Bursaspor Yönetim Kurulu Baskani oldugu dönemde, 1991 yili
sonlarinda Erol Evcil'in de kisa bir dönem yönetim kurulu üyeligi yaptigini
belirten Yazici, "Genç biriydi. Sigortaci olarak taniyordum. Son-teki dönemde
Bursa'da tanimayan zaten yoktu. Mesut Bey'le tanistirdigim dogru degil. 1995 yilinda Gedik'in babasinin cenazesine, Mesut Bey'le
birlikte 9ittik. Gedik, milletvekili, ben de ANAP Bursa Il Baskani'ydim.
Cenaze Bursa 'nm llOkilome gmdaki Mustafakemalpasa îlçesi'ndeydi. terle gittik.
Erol Evcil de cenazedeydi. Dem kadastilar, o da cenazeye gelmisti. Bursali ç da hemsehrim
vardi. Bir arada olanlari Basi" 'Bu su, bu bu' diye takdim ettim. Tanisti tokalasma belki denebilir. Mesut Bey'in de digini hiç zannetmiyorum. Ben Evcil'i hiçbir
Mesut Bey'e götürmedim." diyordu.
Evcil ve Ataç'i
Mesut Yilmaz'a kimin gö konusunda taraflar birbirlerini suçlamaya ediyorlar. Ama Yilmaz, bu görüsmenin içe rinde halen kamuoyunu tatmin edecek bir açti yapmadi.
Yumruktan Sonra
Telefon
Mesut Yilmaz
Evcil'le ilgili iddialari "i ben çiksam da üzerine gidin" diye
karsilasa
it i •']
birinden ilginç
iddialar pesi sira geliyordu.| DYP Genel Baskan Yardimcisi Nahit Mente'
Kasim 1998'de
hükümetin yeralti dünyasiytg batlarinin
ortaya çiktigini ve Basbakan M< maz'in
Tez elden istifa etmesi gerektigini' sa\i "Erol
Evcil'in ne cüretle Basbakanla görüst" soran Mentese, bir de iddia
atiyordu ortaya: "| peste 'deki yumruklanma olayindan sonra maz, Erol
Evcil'i aradi mi?'
"Mesut
Yilmaz, Erol Evcil'le Ortak Oln|
Mesut
Yilmaz-Evcil iliskilerinde önemli bi« iddia da, 4 Haziran 2000 tarihli
Aydinlik Gazetesi tarafindan gündeme getirildi.
"...Fransa'dan
Türkiye'ye
sartli olarak iade edilen
Alaattin Çakici, Türkiye Büyük Millet Mecli-si'ndeki sorusturma komisyonu
üyelerine verdigi ifâdenin bir yerinde
teybi kapattirdi.
Çakici, teybi
kapattirdiginda ANAP Genel Baskani Mesut Yilmaz'm kardesi Turgut Yilmaz'm Erol Evcil'le ticari
iliskilerini anlatti. Çakici'nin aynen su cümleyi kullandigi ögrenildi:
'Benim bildigim,
Turgut Yilmaz'm orada ve pek çok yerde parasi var. Bunlara girmeyelim çok rica ediyorum.'
"
Çakici ikinci
kez teybi kapattirdiginda Demirel ailesini anlatti. Demirel'in
akrabalarini geçmiste korudugunu söyledi: Yahya Demirel ve Ali Sener. Çakici 'nm
komisyon üyelerinden ricasi yine ayni. 'Lütfen bu konulara girmeyelim.'
Alaattin
Çakici, TBMM Sorusturma Komisyonu 'na ifade verirken konusmalari
kaydeden teybi iki kez kapattirdi. Teybin kapali oldugu sürenin kisa oldugu
belirtiliyor. Buna, Sorusturma Komisyonu Baskani MHP'li Ali Güngör'ün
müdahalesinin neden oldugu söyleniyor."
Evcii'den Bir
Baska Sok Iddia: "Rüsvetçi Bakanlar"
Erol Evcil,
Emniyet'teki ifâdesinde, siyâset dünyasini yerinden oynatacak bir iddiada
bulunmustu. Evcil, DYP-SHP hükümetinin Ulastirma Bakani Ya- sar Topçu,
Devlet Bakani Cavit Çaglar ve netim Kurulu Baskani Erman Yardelen'in> Special firmasindan THY'ye alinan uçaklar 55 milyon Dolar komisyon aldiklarini iddia
Evcil ayrica, bu
paranin öldürülen Nesim i nin Isviçre'deki banka hesabi üzerinden ileri sürdü.
" Türk Hava Yollari'na alinacak olan uç
ile ilgili olarak Eouro-Special isimli firmanin rmm satimindan dolayi o dönemde Devlet olan Cavit
Çaglar ve Ulastirma Bakani Topçu ile dönemin THY Yönetim
Kurulu olan Erman Yardelen'in bu alimdan 55 mil\ lar'a tekabül eden komisyonun yukarida isir. çen üç sahis arasinda paylastirilmak üzere yi Malki'nin Isviçre Swis Bank-Swis Lant Bank üzerinden Isviçre'ye aktarildigi ve burada
isr tirlayamadigim yine Yahudi asilli bir isadami dan bankadan çekilerek ilgililere dagitildigini^ Malki'den ögrendim. Ayrica bu konu ile il< bir banka dekontu göstererek, 'Hiç kimse sey yapamaz,
elimdeki bu silah bende oldi ra'dedi."
Evcil-Çakici ve
Mesut Yilmaz Eksei Bir Köprü: Eyüp Asik
ANAP'li Eyüp
Asik, Mesut Yilmaz'in ist sorumlusuydu. Ancak verdigi
istihbaratlar ve j ra dayanarak Yilmaz'in yaptigi açiklamalar, patronunu
çileden çikardi ve kenara alindi. Çakici'ya yapilan uzun konusmalarin
kahramani olan Eyüp Asik, Nese Düzel'e Erol Evcil'le olan yakinliklari
konusunda bakin neler söylüyordu.'11
t(
- Siz Evcil'le
tanisiyor muydunuz?
- Evet
taniyorum. 1995'te bize, devletin bankasi Türkbank'in satisindan devlette
görevli bazi insanlarin 20 milyon Dolar rüsvet alacagi bilgisi geldi. O günlerde Susurluk olayi daha
çikmamisti. Ben bu olayla ilgilenirken,
Alaattin Çakici beni iki üç kez telefonla
aradi ve bana olayi anlatti. 'Bu banka bize söz verilmisti. Biz bu bankanin karsiliginda bir hizmet verdik. Biz sözümüzü tuttuk. Ama simdi bizden 20
milyon Dolar rüsvet istiyorlar. Ben bu parayi vermiyorum,
bunlara savas açiyorum.' dedi. Ben bu bilginin
kaynagina yeterince güvenmedigimden bu bilgiyi
açiklamadim. Ama takip ettim. Erol Evcil'i arattirdim, bu adam kimdir diye. Kendisiyle Istanbul'da Cevahir'in otelinin lobisinde bulustuk. Bir
iki saat konustuk.
- Size neler
anlatti Evcil?
- Zaman içinde
ortaya çikanlari anlatmadi, Çakiciyi çok sevdigini fakat ortak olmadiklarini
söyledi. Evcil'le görüstügümüzde Malki cinayeti olmustu. Öugün de Malki
cinayetini Evcil mi isledi bümiyo-rum, ama o gün bana Malki'yi
sadece tanidigini söy-lemisti.
- Peki siz,
Çakici'yla konusmalarinizdan partini- zin lideri Mesut Yilmaz'i hangi asamada ettiniz? Ya da kendisine hiç bu konuda bilgii den tek basiniza, gizlice mi iliskinizi sürdür
- Ben Mesut Bey'e her asamada bilgi dum. Ayrica topladigimiz bilgileri de, bizi yönlendiriyorlar, kandiriyorlar diye karsilikli yorduk. Mesela Türkbank konusunda MITçM met Eymür beni biraz yönlendirmeye çalisti,/
- Devletin
askeri, Emniyet ve MIT gibi -örgütleri var. Ama anladigim kadariyla
siz dan gelen bilgilere güvenmiyorsunuz, bast bakan olarak oturup bir
istihbarat elemani diniz bilgi topluyor sunuz. Öyle mi?
- Onlar da bizi
kullandi. Mesut Bey'le biraz aramiz
açildi. Mesut Bey iktidara geh biraz daha resmî yoldan yürütmeye kalkti. Tütemedi. Bes
alti ay sonra 'Ben MiT'ten bilgi\ yorum' diye itiraf etti. Mesut Bey,
benim ot ye ettigim isimleri degil, onlara ters isimlet kurdu ve aramiz
açildi.
- Peki siz
bakanlik yapmis birisiniz, aranan bir sanik. Çakiciyla görüsmelerinizi $ menizde amaç
neydi?
- Benim
mafyayla hiçbir ticari iliskim yokg bank olayinin pesine düsmüstük biz. Bana
çi sizlik
yapildi. Bakanligim bitti, yargilandim sa Susurlukla ilgili bilgilerin belki
dörtte biri çikti. Ödül
alan birçok gazeteciye, televiz haberi, belgeyi ben verdim. Geldiler, rica Ben de çikartip, verdim. Yazdilar, ödül aldila
- Siz,
Çakici'yla görüsürken onun MiT'le iliskilerinden haberdar miydiniz?
- Devlete daha evvel çalistigini
söylemislerdi. Mehmet Eymür bana Çakici'yi
MiT'e kendisinin aldigini ve kisa
bir süre çalistigini söyledi. Ama Eymür,
Çakici için 'Ise yaramaz' diyordu.
- Türkbank'ta
yasananlar Susurluk'un bir halkasi. Mesut Yilmaz, neden bir ucu mafyaya bagli bir banka ihalesine dogrudan karisti? Bir basbakanin mafyanin taraf oldugu bir ihaleye karismasini
dogru buluyor musunuz? Yilmaz'm bu
girisimlerini onayladiniz mi?
- Evet
onayladim. Mesut Beyin Türkbank ihalesinde seklî bir hatasi olabilir ama
ilkesel bir hatasi yoktu. Bunu Mesut Bey'le bugün aramin iyi olmamasina ragmen söylüyorum. Mesut Bey,
Susurluk konusunda bize yardim eden emniyetçileri tasfiye etti. Benim tuttugum emniyetçilerdi bunlar. Sirf
bize yardim ettigi için bugün hâlâ
tehdit altinda olan görevliler var.
Birtakim insanlar Mesut Bey'e geldiler ve onlarin söylediklerini daha dogru
buldu Mesut Bey. Ben MiT'te birini
kendisine tavsiye ettiysem, o adam
kayboldu gitti."
EVCIL'E DOKUNAN
YANIYOR
Hâkim Nalmci'nm
Hikâyesi
Erol Evcil'in
nasil bir iliski aginin içinde yeral-digini görmek için, belki de en ilginç
örnek, onu yargilayan Hâkim Yüzbasi Necati Nalinci'nin öyküsü olsa gerek.
Evcil'i asker
kaçakligi suçundan tutuklayan Nalinci, bu karariyla hayatinin nasil zindana
çevrilecegini gerçekten tahmin bile edemezdi.
Bulunamayan
Adam
5 Mart 1997
tarihli gazetelerde son derece ilginç basliklar yer aliyordu: "Çürükçü
zeytin krali", "asker kaçagi trilyoner."
Herkesin
Balikesir'e dünyanin en büyük zeytin isletmesini kuran kisi olarak tanidigi Eze
Zej, nin sahibi Erol Evcil, sahte çürük raporuyla ten kurtulmaya
çalistigi iddiasiyla tutuklanr dünyasinin "üç uçakli trilyoner" lakabini
henüz
31 yasinda olan Evcil, Kuzey Deniz mutanligi tarafindan yargilaniyordu.
Gazetelerdeki
haberlerde ayrintilari yer bile, Evcil'in mahkeme önüne çikarilmasi asli de kolay olmamisti. Zira Evcil'in
sahte bir askerligini ertelettigi tam 13 ay
önce tespit sine ragmen, bir türlü bulunamiyordu. Hizli nin kaybolusu sanina uygun olmustu.
Çürükçüler Çetesi ve Çizik Atilanlar
Peki Evcil'in
sahte rapor almasi nasil açii misti? Aslinda bu basli basina Evcil'in takip bir dosya
degildi. Zaten "çürük rapor" isi basina Evcil'in para verip organize
ettigi degildi.
Isin ucu 1995
yili sonlarinda ortaya çikar "çürük rapor sebekesi"ne dayaniyordu. basitti. Askerlik sorunu olan kisi, ameliyat mz yatiriliyor ve kendisine "çizik" atiliyordu.
Yani|
'(#
liyat
olmusçasina bir iz yapiliyor ve böylece "< raporu" veriliyordu.
Erol Evcil'in
bu sebekeyle olan temasina lanmasmdan tam 13 ay önce rastlanmisti, nin hatta neredeyse dünyanin en büyük
aylardir "firar? konumundaydi ve
"bulunar Nihayet Evcil,
konunun "uzmanlarimla yaf ^üsmelerin ardindan 14
Subat 1997'de teslim olmaya karar
verdi. Uzman isim daha sonraki asamalarda Evcil için meslek hayatini tehlikeye atacak ölçüde isler
yapan Yarbay Nihat Demirel'den baskasi degildi.
Aslina bakilirsa Nihat Demirel, her ne kadar "Evcil'in anneannesi beni
aradi. Askerlik durumunu anlatti.
Ben de teslim olsun fazlaca bir sikinti olmaz, diye görüs belirttim." dese de, onun ve pek çok üst düzey
yetkilinin iliskileri bu tür ifâdelere sigacak ölçüyü çoktan asmisti.
Evcil, yaptigi "üst
düzey istisarelerin ardindan" teslim olmaya karar verdi. Daha sonra da
ortaya çikacagi gibi bu konularda istisare edecegi en üst düzeyde
yetkililerle yeterince yakinlik kurmustu. Yakinlarinin askerlikle ilgili
söyledikleri dogrusu neredeyse tamamen dogru çikti. Ne var ki istisare
ettigi "uzmanlar", bir tek kisinin kararli tutumunun isin seyrini
bozabilecegini hesaba katmamislardi.
Yakinlari onu
Ispanya'da yeni satin aldigi bir tesis için yurtdisinda sanirken, Evcil ifâde
veriyordu.
Diger saniklar,
emekli Astsubay Güngör Atak, Himmet Tepeli, Doktor Armagan Özel, Doktor Albay Bora Ataoglu
ve Vatan Hastanesi eski Bashekimi Metin Tanker, Evcil'le birlikte
yargilaniyordu. Mahkemede verilen ifâdeler Evcil'in söylediklerini
dogrular mahiyetteydi. Zeytin krali ise israrla "Askerden kaçmak gibi bir niyeti
olmadigini, kendisi Çin yapilan islemin
çürük raporu degil, bir yil erte-'eme raporu oldugunu ve ertelemenin
suç olmadigi-n> bilmedigini" söylüyordu. Ancak mahkeme 13 aydir firarî olan tahliye talebini reddetti ve durusma ertelendigi sonraki durusmalarda da benzer talepler re ve Evcil iki buçuk ay cezaevinde kaldi.
Çürükçüler Çetesi'nin
yaptiklari, sanat basta
olmak üzere, pek çok ismin askerlik ya tamamen ya da geçici olarak
çözmek Sanatçi Cihat Tamer'in oglu Yasar
Atilla git lerin de yer aldigi
davada, ilginç durusmalar i yordu. Örnegin Dr. Armagan Özel, "imzas
edildigi gerekçesiyle" tahliye ediliyor, ayrica çak sanik da serbest birakiliyordu. Kaçaklar» pisman olduklarini ve herkesten özür diledim söylemislerdi. Ama sanatçilar ve ünlüler i yollari bitmiyordu. Nitekim Evcil'i yargilayan Necati Nalinci, bazi sanatçilarin dosyasinin digini müsâhade edecek, ancak yaptigi dan sonuç
alamayacakti. Sonuçsuz basvur ten
bedelli askerlikle birlikte ortadan kalkac
Fakat burada
ilginç olan Doktor Armagan^ in durumuydu. Daha sonra pek çok tanigin }| le ortaya çikan ilginç bir iddia
vardi: "Ev atan doktor, Armagan
Özeldi." Oysa davada.! yerine baska bir isim
yargilaniyordu. Daha djjIj olani Dr. Armagan Özel'in daha sonraki döf Evcil'i yargilayan Hâkim Necati Nalinci'yi suç lar arasinda yer almasiydi.
Evcil'i
Tutuklamak Ya da "Atesle Oynf
Asker kaçaklarina çürük raporu veren nin mahkemeleri ve
ardindan ortaya çikan isimler kamuoyunda dikkatle izlendi. Gazetelerde
davalila-rln isimleri ve resimleri boy boy yer alirken,
olaylarin diger tarafinda bir baska
isim, basina geleceklerden habersiz olarak görevini yapmaya
çalisiyordu.
Erol Evcü'le
ilgili tutuklama kararini, 24 Ocak 1996 tarihinde Kasimpasa Askerî Mahkemesi
vermisti. Karan veren Hâkim Kidemli Yüzbasi Necati Nalinci, Askerî Ceza
Kanunu'nun 81'inci maddesi geregi çikardigi tutuklama kararinin ardindan ortaya
çikacak olaylari kuskusuz tahmin bile edemezdi. Karari imzalarken belki de çok az tanidigi Evcil, daha sonra
onun için ömrü boyunca unutamayacagi bir kâbusa dönüstü. Avukatlarinin ve onun
lehinde taniklik yapmak isteyenlerin da
akibeti pek farkli olmadi.
Evcil'in
Muhasebecisi Konusuyor: "Onun Isini Pasalar Çözüyordu"
Erol Evcil'in yargi zincirinde dogrudan ya da dolayli pek çok isim onun serbest birakilmasini istedi. Ama Evcil'in daha asker kaçagi olarak yargilanmadan olusturdugu iliskiler ve bizzat birlikte çalistigi tazi eski üst düzey görevliler onun etrafinda müthis bir koruma kalkani olusturuyordu.
Bursa Emniyeti'nden ayrilan pek çok isim zaten Evcil'in yaninda çalisiyordu. Bunlar arasinda daha önce Bursa Emniyet Müdür Yardimcisi olarak görev yapan Yusuf Ilhan önemli bir rol oynuyordu. Nitekim Evcil'in Bursa Emniyeti'yle olan yakin iliskileri Malki
cinayetiyle ilgili arastirmalarda genis çakti. Evcil'e sadece Emniyet'ten
degil, lerden de önemli bir destek geliyordu. Bi kismi aile dostlugu, bir kismi
rüsvet iliskisi, ise bazi üst düzey isimleri dogrudan sirket ne almak
seklinde gelisiyordu.
Iste bu
zincirin bir baska önemli parçasi? in muhasebeciligini yapan Bayram
Bozdemfel çikardi. Aslinda Evcil'in sirketlerine söylece atmakla bulunabilecek
bu bilgi, nedense Me yetinin ardindan baslayan sorusturmayla ve sebeci
Bozdemir'in ifâde vermesiyle ortaya du.
Bozdemir,
Evcille ilgili verdigi ifâdede ' Tümgeneral Salim Kukul'un,
yönetim ki ikinci isim oldugu" ortaya
çikiyordu. Yine mir'in
ifâdesine göre Salim Kukul, haftada' kez ugruyor ve (1996 yilinda) l milyar 50 ücret aliyordu.
Bozdemir'in
asil ilginç açiklamasi "Kuku nm asil isinin yönetim kurulu üyeligi
degil,), askerlik
sorununu çözmek" oldugu sekli Bozdemir'in ifâdelerinde bulunmayan baska l dia
ise, Malki cinayetinden sonra daha da ör zaniyordu: Salim Kukul
Pasa'nin, yakin güçlü ismi Jandarma Genel
Komutani Teor man'a yakin oldugu.
Nitekim Koman, emel* ardindan
Çaglar'in sirketinde yönetim kuruhj gini kabul etmekte sakinca görmemisti.
Tümgeneral Salim
Kukul'la ilgili bir;,f önemli bilgi, Dev-Sol örgütünün önde
gelen isimlerinden Sinan Kukul'la amca çocuklari olmasiydi. Sinan Kukul,
cezaevinden kaçtiktan sonra, Dev-Sol'-un lideri Dursun Karatas'la
ayriliga düsmüs, daha sonra
Istanbul'da polis tarafindan düzenlenen bir operasyonda
öldürülmüstü. Ayni operasyonda Dursun
Karatas'in esi de ölenler arasindaydi.
Evcil, Bir Var Bir Yok
Herseyi anlamak
kolaydi, ama magazin basininda boy boy fotograflari yer alan bir kisinin nasil olup da bulunamadigi
ve kaçak olarak yasadigini anlamak hiç
kolay degildi. Evcil'in o dönemde birlikte yasadigi Gülben Ergen'le sik sik görüstügü magazin basinina yansiyor, ancak izi bulunamiyordu.
Ancak Evcil'i gerçekten yakalamak
isteyen kamu görevlilerinin isran,
etrafindaki çemberi iyice daraltmisti.
Çürükçüler
Çetesi'nin müsterisi olan Evcil, uzun kaçis
macerasini nihayet noktaliyordu. Ancak Evcil'in 14 Subat 1997'de gidip
teslim olmasinda gariplikler vardi. " Zeytin Krali" nedense,
kendisini arayan mahkemeye degil, Gölcük Donanma Askerî Komutanligina teslim
oluyordu. Tutuklanip gönderildigi askerî cezaevi ise adlî yönden Yarbay
Nihat l'e bagliydi.
Yarbay Demirci:
"Evcil Teslim Olacak"
Oysa Evcil'in teslim olmasindan kisa süre önce ^Sananlar, olaylari biraz daha anlasilir kiliyordu. Evcil'in giyabî
tutuklama karan sürüyor, ar disi bir türlü bulunamiyordu. Iste tam o Yarbay Demirel, Hâkim Nalinci'dan bazi bulunuyordu:
"Evcil
gelip teslim olacak. Hemen ifâ tahliye et. Aksi halde sikintiya
düsersin. ya'ya gidip banka kuracak. Bir gün bile kalirsa, onun sonu olur. Kendisi
Gölcük'e Hm olacak. Istanbul'a getirtmeden bunlari iyi olur.
Basini durusmalara sokmamak ve haberi olmadan bu isleri yapmak iyi olur. kelerinden taviz
vermek sana hiçbir sey mez, ama çok sey kazandirir. Böyle bir nin karsisina
hayatta bir kez çikar. Aksi hc na geleceklerden sorumlu degilim."
"Evcil'in
Arkasi Saglam"
Hâkim Nalinci'nm mahkemelere ve sorusturan
müfettislere verdigi ifâdelere bay Demirel'in kendisine
söyledikleri sadecö la sinirli degildi. "Çok sayida emekli komi letvekili ve
bakanin Erol Evcil'in arkasinda nü, bazi emekli asker ve emniyetçilerin
Evcil i dan ise alindigini" da söylüyordu Demirel.
îste Yarbay
Demirel'in Evcil'le ilgili Hâl hnci'ya söyledigi birkaç cümle daha: "Erol delikanlilik
sökmez. Seni kardesim kadar Erol da benim kardesimdir. Evcil'in
zaten yok. Aptallik etme."
Yarbay
Demirel'in asil sasirtici iddiasi, verilecek cezanin nasil olsa Askerî
Yargitay tarafindan bozulacagi ve Evcil'in orada da adamlan oldugu" yolundaydi. "Bosa
kürek çekiyorsun. Alaattin Çakici ile Evcil çok iyi arkadas. Baska
türlü yollardan da bu is halledilebilir. Türkiye'de üç kurus için adam
öldürülüyor. Aptallik etme, yarin basin derde girerse devlet
sana koruma bile vermez. Aslinda Evcil gibiler askere alinsa bile zaten
görünüste askerlik yapiyorlar."
Nitekim sonraki
gelismeler, Yarbay Demirel'in söylediklerinde hiç de yanilmadigini ortaya çikaracakti.
Hâkim Nalinci, kendisine
söylenenleri, baska arkadaslariyla
paylasmayi ihmal etmedi. Önce hâkim
arkadasi Yüzbasi I. Nuri Tezel'e durumu anlatti. Tezel, Yarbay Demirel'in benzer taleplerde daha önce de bulundugunu anlatti. Hâkim Nalinci'nin bu bilgileri paylastigi çok sayida arkadasi daha
vardi. Deniz Binbasi Harun Serçe,
eski Adliye Yaziisleri Müdürü Lemi
Kumru, Kadiköy Cumhuriyet Savcisi Cemil
Türk, Yalova Barosu avukatlarindan Hakan Gergeroglu. Onlarla hem sikintisini paylasti, hem de ülkenin içinde bulundugu durumu konustular. Ne var ki bu taniklarin ne gördükleri, ne de
duyduklari Nalinci'nm basina
geleceklere engel olamayacakti.
Hâkim Yüzbasi
Nalinci, Yarbay Nihat Demirel'-in taleplerini geri çevirdi. Evcil teslim olur
olmaz da °nu kendi görev bölgesine getirtmek için islemleri Islatti.
Demirel bu kez Nalinci'yi arayarak "Onu Is-tenbul'a
getirtmeden ifâdesini almasini ve serbest blrdkmasmi talep
etti." Aldigi cevap öncekilerden farkli olmadi.
Çürükçüler davasindan 147 kisiden hiçbiri, -ki bunlarin pek isimlerdi-
bu kadar yakin ilgi ve destek gör Hem de neredeyse isin birinci dereceden
lan tarafindan.
Hâkim Nalinci,
Evcil'in kim oldugunu vc| daha yeterince anlayamamisti. Ortaya çit kadar hayret
ettigi verdigi ifâdelere de yar Ama sonraki yillarda yasayacaklari ona,
"£wi vatandas gibi davranmanin bedelin? çok ödetecekti.
Oral Çelik ve
Yarbay Demire!
Aslinda o
günlerde Yarbay Demirel'in is rusu basindan askindi. Çünkü askerlik sor kendisini
arayan ve "bilgisine basvuran" sade Evcil degildi. Ipekçi cinayetinden
Papa kadar her olayin içinde adi geçen çok ör baska isim de "sorununu
çözmesi için" geliyordu: Oral
Çelik.
Demirel,
önceleri Oral Çelik'le yaptigi; nin ayaküstü oldugunu ve kendisini dogru nimadigini
ifâde etti. Zaten ÇeHk'e de "as/i runu ile ilgili ayaküstü bilgi" vermisti. Anc dan Çelik'le
olan tanismalarinin birlikte ot mek yiyecek düzeyde oldugu ortaya çikac
Evcil, nihayet
Kasimpasa Askerî Cezac tirildi. Adalet yerini henüz bulmasa da, en dogru yöne
ilerliyordu. Ama Hâkim Nalinc busu daha yeni basliyordu. Yarbay Demirel, Evcil'in Aile Dostu
Evcil'in serbest kalmasi için Hâkim Nalinci'ya
sürekli baskida bulunan Yarbay Nihat
Demirel'i biraz daha yakindan
tanimak, aslinda bazi iliskilerin pek
de tesadüfen kurulmadigini ortaya koyuyor.
Hâkim Yarbay
Nihat Demirel, 1950 Konya dogumluydu. 1974 yilinda mezun oldugu Ankara Hukuk Fakültesi'nin
ardindan uzun yillar Deniz Kuvvetleri çatisi altinda çesitli hukukî
görevlerde bulunmustu. Evcil'in tutuklama karari çikarildiginda, daha sonra onun
yargilanacagi Kuzey Deniz Saha Komu-tanligi'nda adlî müsavir olarak
görevliydi.
Demirel, önemli
bir ismin damadiydi. Bir dönem milletvekili de olan, emekli bir general olan Orhan Sefa Kilercioglu'nun kizi Goncagül Hanim ile evliydi. Evcil'le ilgili tutuklama kararini
çikaran Hâkim Necati Nalincinin
karsisina o günden sonra çok sayida
isim çikti. Ama Yarbay Demirel, bunlar arasinda hep öne çikti, hem de
sonradan bedel ödeyenlerden oldu.
Yarbay Demirel,
bir kez daha Hâkim Nalinci'-dan derhal Evcil'i tahliye etmesini istedi. Aldigi
cevap,
"Ona herkese davrandigimiz gibi davraniyo-ruz." oldu. Ama Yarbay
Demirel, daha sonra kendisini "Evcil'i kurtaran Yarbay" olarak
kayitlara geçirecek girisimlerinde kararliydi. Zira sadece kendisinin degil,
ailesinin de Evcil'le yakin, hem de inanil-j^vacak ölçüde yakin iliskileri vardi.
Bir kere Erol tvcil'in büyükannesine oldukça samimîlerdi ve âile-Ce görüsüyorlardi.
Bunlardan daha da önemlisi Yar- bay Demirel'in esi, Evcil'in resmen eler çalisiyordu.
Yarbay'in Esi
Evcil'in Elemani
Yarbay Nihat
Demirel'in sanik Erol Evcile yakinligi,
aslinda son derece açik bir biçii ediyordu. Erol Evcil'i, asker kaçakligi
ve düzenlemekten yargilandigi
dosyadan için olaganüstü çaba gösteren Yarbay Dei Gonca Gülendam
Demire!, sigortali olarî sirketinde çalisiyordu. Bayan Demirel'in sigortacilik
A.S.'ye giris tarihi ise l Agi idi.
Bunlar Yarbay
Demirel'i daha sonrad? kurbanlari listesine yazdiracak bilgiler olaf
Hâkim Yüzbasi
Nalinci, Yarbay Nihat in tüm taleplerini geri çevirdi. Evcil teslim1;!
maz
da onu kendi görev bölgesine geti lemleri baslatti. Evcil, nihayet
Kasimpasa| Cezaevi'ne getirildi. Adalet yerini henüz da, en azindan dogru yönde
ilerliyordu.
Baskilar
Bitmiyor
Hâkim Nalinci,
Evcil'i Cezaevi'ne teslim,! Evcil'i korumak isteyenin sadece Yarbay madigini
anlamakta gecikmedi.
Sicagi sicagina
ilk telefonunu, Kuzey ha Komutanligi Kurmay Baskani Albay roman'dan aldi. "Evcil
haksizliga ugramis önce tahliye edilmesi gerekir." Nalinci, hemen
arkadasi
Yüzbasi Nuri Tezel'i aradi ve uyardi: "Mahkemedeki kideme göre, siz ikinci
hâkimsiniz. Size de bu türden tavassut ve
telkinler gelebilir. Dikkatli ve
cesur olalim."
Besiktas
Sevgisi!
Nalinci'yi
arayanlarin sonu gelmiyordu. Bu kez telefonda yine Albay Cengiz Toroman
vardi. Fakat Toroman'in bu kez farkli bir talebi vardi. "Futbol Federasyonu eski
baskani M. Kemal Ulusunun, Nalinci gibi Besiktasli oldugunu ve kendisini
ziyaret etmek istedigini" söylüyordu. Hâkim Nalinci, "Buyursun gelsin,
tanismaktan mutluluk duyarim." dedi.
M. Kemal Ulusu,
Nalinciyi makaminda ziyaret etti. Uzun süre Besiktas üzerine konustular. Ulusu,
birdenbire
muhatabinin hiç beklemedigi bir soruyu yöneltti: "Erol'un durumu ne
olacak?'
Hâkim, önce
kimin kastedildigini anlayamadi. Mesele yine Evcil'di. M. Kemal Ulusu, "Evcil'in
yakin dostlari oldugunu, akrabalarinin kizlariyla evlenecegini ve
basarili bir isadaminin tutuklu kalmasinin ekonomiye zarar
verecegini" anlatti ve ekledi: 'Evcil'in çok sayida avukati var,
ama yeterli degil. Acaba siz bir avukat önerebilir misiniz?' Talep ger-Çekten
inanilmazdi. Bir davanin hâkiminden ayni davayla ilgili avukat tavsiye etmesi
isteniyordu. Ya da aslinda "yardim etmesi."
Hâkim Nalinci,
davanin hâkiminin kendisi oldu-9unu hatirlatarak "Bu sözleri duymamis
kabul ettigi- n/" belirtti. Nalinci, arkadasi I. Nuri Tezel mak üzere yine
hukukçu dostlarina bu tatsiz ti anlatti.
Ve Çakici
Telefonda!
Hâkim
Nalinci'nin telefonu bu kez baska tarafindan araniyordu. Kendisinin Alaattin oldugunu söyleyen bir kisi, Nalmci'ya bildik t« rini siraliyor ve Evcü'e rakiplerinin iftira
attigi lüyordu. Evcil'in etrafinda
bakanlar, millet ve komutanlar
oldugunu söyleyen Çakici, Ne ikinci
bir yol daha öneriyordu: "Çoluk çocuc onlari düsün, ne istiyorsan
söylemen yeterli.'1
Hâkim
Nalinci'nin cevabi ise hiç degisme "Hayir,
asla"
Nalinci, Erol
Evcil-Alaattin Çakici iliskisini^ rihte bilmedigi için kendisini arayanin "sesini
tiren" Yarbay Nihat Demirel olabilecegini de dü. Yine de
Hâkim Tezel'i arayip "Beni böyle j aradi. Basima bir is gelirse
takipçisi olun. ihmal etmedi.
Üst Düzey Bir
Komutan
Hâkim
Nalinci'nin Evcil'le ilgili aldigi ögüt baskilara her gün bir yenisi
ekleniyordu. Bu lefonda kendisinin emekli Kuvvet Komutani Beyazit oldugunu
söyleyen bir kisi vardi. Tal niydi. "Evcil'i birak.."
Nalinci'nin
yaninda yegeni Avukat da bulunuyordu. Nalinci telefonun sesini yükselterek, konusmayi
yegenine dinletti. Nese Kaya daha sonraki asamalarda bu görüsmeyi bizzat
dogrulayan bir dilekçeyi yetkililere sundu. Arayanin Beyazit Pasa olup
olmadigini bilmesi mümkün degildi. Yine de arayan kisiye yargilama konusunda
bilgilerinin yanlis oldugunu aktardi.
Arayan kim olursa
olsun, en azindan Vural Be-yazit'in ismini fütursuzca kullanma cesaretini tasiyordu. Bu ise
olayin boyutlarini artik iyiden iyiye ortaya koyuyordu. Evcil'in koruma kalkani
tek kelimeyle "tepelerdeydi."
Askerî Yargitay
Üyesi: "Servet Düsmanligi Yapma"
Hâkim Nalmci'ya
gelen baskilarda talep ayniydi, ama bunlarin ifâde edilis biçimleri farkliydi.
Bu defa arayan, Askerî Yargitay Dâire
Baskani Albay Güner Bozkurt'tu. Nalinci bürosunda yalniz degildi, yaninda Sabah
Gazetesi'nden muhabir Sedef Senkal ve eski Astegmen Avukat Hakan Gergeroglu
vardi.
Hâkim Nalinci,
Albay Güner'i staj yaptigi Askerî Yargitay'dan taniyordu. Albay Güner,
Nalmci'ya Kendisini takdir ettigini ve ileride Askeri Yargitay'a 9elmek
istediginde yardimci olabilecegini" söyledi. Konu kisa
sürede Evcil'e geldi. Nalinci telefonun sesini yükseltti ve yanindakilere
dinletti.
Güner Albay,
ona "Evcil'in basarili bir isadami olmasindan ve
yaninda çalisan insanlarin magduri-Vetinden ve tahliye konusunda cesur davranmasi gerektiginden" sözetti. "Kendisi
de sity mahkemelerinde birçok taninmis
isadamina(j tahliye karan vermisti." Ve
ardindan ekk vet düsmanligi
yapma."
Hâkim Nalinci,
baskilardan iyice bune ne
de olaylarin basina yansimasini, hem seyri
için, hem de Türk Silahli Kuwetleri'nl| rumda birakacagi için istemedi. Bu telef ör bir süre sonra Evcil'in durusmasi vardi, tahliye edilmedi. Baskilar sonuç vermemisti^fj
Hâkim Nalinci,
bir yandan davayla ilgili i lan yürütüyor, diger yandan basta Hâkim ri Tezel olmak
üzere yakininda olanlara oli aktariyordu.
"Evcil'i
Magdur Ediyorsunuz!''
Iste bu
görüsmelerden birisinde iki hc bet ederken, Nalinciya yine Askerî Yar Albay
Güner Bozkurt'tan telefon geldi. Albayi
konusmasini iki hâkim de dinliyordu. Bu sertlesmisti.
"Evcil'i
magdur ediyorsunuz. Basindan duydugunuz için onu tahliye edemiyorsunuz.
Kisis ve görüslerinizi dosyaya sokuyorsunuz. Ev referans olan bir Askerî Yargitay
üyesi oturuyor. Erol'u ve ailesini yakindan
taniyaf)
Nalinci'nin
cevabi da bu kez ayni ölçüdut du: "Ben neyi nasil yapmam gerektigini Evcil gibilerinin servetlerinin ardinda karanl ler yatiyor. Bir Askerî
Yargitay Dâire. far ulasmalarindan
üzüntü duyuyorum. Bu davada benzer
yüzlerce sanik var. Ama nedense beni sade-ce Evcil için
ariyorsunuz. Eger kararlarim yanlissa, zaten
hukukî denetime açik. Evcil'i yalnizca herhangi bir vatandas gibi
görüyorum."
Rapor:
"Evcil Turp Gibi"
Hâkim Nalinci,
kendisine gelen tüm baskilara ragmen yasal süreci isletmeye devam ediyordu. Iki
durusmada onu tahliye etmemisti. Baskilarin ve tehditlerin ise sonu
gelmiyordu. Telefonla kendisi ve esi tehdit ediliyor, Evcil'in pesini
birakmalari isteniyordu.
Nalinci'nin
dosyada önemle inceledigi bir konu vardi: "Evcil'in
gerçekten askerlik yapabilecek durumda olup
olmadigi." Bunun için onu Istanbul Deniz Hastanesi Bashekimligine sevk ettirdi. Kasim-pasa'daki Bashekimlik Evcil'in saglam oldugunu mahkemeye 2 Nisan 1997 tarihinde 880 No'lu ra-Porla bildiriyordu. Çürükçüler çetesinden alinan rapor ise yaramamisti. Hâkim Nalinci, raporun bir örnegini de Milli Savunma
Bakanligi'na gönderdi.
Mudanya:
"Evcil'i Askere Alin"
Evcil'in bagli bulundugu askerlik subesi Mudan-^ oldugu için, çok geçmeden gerekli yazilari ta-mamlandi ve "Erol
Evcil'in en yakin askerlik subesi-ne teslim edilmesi" istendi.
Bu arada Evcil 2
aylik hapis cezasini tamamla-dl9' için, 10 Nisan 1997'de Hâkim
Nalinci tutuklu- luk halinin kaldirilmasi kararini verdi. Artik ya Askerlik
Subesi'nin ifâde ettigi süreç Yani Evcil, cezaevinden alinip, en yakin asl besine
götürülecek ve askere alinacakti.
Ama "Zeytin
Kralfnm imdadina, "bask yazlamayan" bir
resmî yazi yetisecekti. ye tindaki imza ise sasirtici degildi.
Evcil Kurtuluyor
Cezasi tamamlanan Evcil için artik asker
görünmüstü. Cezaevinden çikarilip, en yakirj| lik
subesine teslim edilecekti. Bagli bulundu| danya Askerlik
Subesi, bu yönde resmî ye makamlara bilgi ve degerlendirme
yazisi
Iste tam bu siralarda Istanbul'a tayin ayni zamanda
Kasimpasa Cezaevi'nin de ar Yarbay Nihat Demirel, kimse
için yazilma}, me aliyor ve "Evcil'in subeye teslim edilmesi rek yok." diyordu.
Demirel, Kuzey
Deniz Saha KomutanligIl Mahkemesi'ne yazdigi 1997 tarih ve 660 zida, Erol
Esrefoglu (yani Evcil)'nun tahlif ben serbest birakilmasini istiyordu.
Sanikla ilgili
yargilama sürecinin sona ve raporunun sahteliginin kesinlesmedigi, denle de
tutukluluk hali kalkinca "yo/e/amai olmayacagi" yorumunu yapan
Yarbay Der cil'in yurtdisina kaçisiyla devam eden süreci) yordu. Böylece
Kuzey Deniz Saha Komutai ve
Yarbay Nihat Demirel'in imzasiyla müteakiben sanigin saliverilmesi" isteniyordu.
Kisa bir zaman sonra Malki cinayeti için güvenlik güçlerini pesinden kosturan Evcil, serbest kaliyordu. Evcil'in ilk isi ise, tabii ki askerlik subesine gidip "sü/üs"ünü almak degil, yurtdisina çikmak oluyordu. Malki cinayeti nedeniyle tutuklandiginda ise, suçu agir ceza gerektirdigi için, askerligi askiya aliniyor, bu arada çikan kanun geregi bedelli askerlik hakki elde ediyordu.
Evcil'in Sahte
Belgeleri
Hâkim Necati Nalinci, Evcil dosyasinin pesini birakmaya hiç niyetli degildi. Oturup dosyasini incelemeye basladi. Karsisina çikanlar inanilmazdi. Evcil'in daha önce iki yil için askerligini te'cil ettirdigi ögrenci durum belgesi sahteydi.
31 Kasim 1987 tarihinde Evcil'e ait olarak verilen ögrenci belgesindeki fotograf ona ait degildi. Oysa bu belge Evcil'in askerligini tam 2 yil erteletmesini saglamisti. Çok dikkatli olmasi bile gerekmeyen gözler, o fotografin Evcil'e ait olmadigini görebilirdi. Ama gördürmeyen Allah gördürmüyordu iste! Evcil'in bu
konuda aldigi iki belgeden birisi 1985'tc, ikincisi
ise 1987'de alinmisti. Iki fotograftaki
kisilerin ayni oldugunu iddia etmek için hayal gücünü zorlamak bile gerçekten yetersiz kaliyordu.
Bu Evcil'in düzenledigi ne ilk, ne de son sahte belgeydi. Evcil daha önceden de sahte bono düzen 'emekten yargilanmis ve mahkum olmustu. 1991 bu konuda
hakkinda açilan davadan,
gustos 1994 tarihinde mahkum
olmustu, Ikinci Agir Ceza Mahkemesi'nin verdigi cezai! tay tarafindan da onaylanmis ve kesinlesmis^
Esref oglu mu,
Evcil mi?
Evcil'le ilgili
tüm resmî evraklarda dikkat edilmesi gereken bir önemli nokta vardi. Soyadi
bazen sadece bazen Esrefoglu olarak geçiyor, bazen ikisi'! yaziliyordu.
Aslinda mesele
Erol Evcil'in 1994 yilmdajj gi bir basvurudan kaynaklaniyordu.
27 1994'de verdigi bir dilekçeyle
mahkemeye J ran Evcil'in avukata,
ilginç bir talepte buluni
"Müvekkilimin
soyadi, ev hayvanlarina lir bir sifattir ve bu durum toplumca saygin nümü olan
kendisini oldukça rahatsiz etmekâ Mahkeme bu talebi, sahitlerin de
beyanlanyla|| lu kabul ediyor ve soyadi Esrefoglu olarak d«| liyordu.
Buraya kadar
sorun yoktu. Sadece küçük | rinti disinda. Erol Esrefoglu, inanilmaz ^ ki rakamlara ulasan ticarî
faaliyetlerinde ze man Evcil soyadi ile imza atiyordu.
Hâkim Nalinci belgeleri tespit
ettikten , Yarbay Demirel'e gidiyor ve "Kol
kanat ger® kisinin yaptigi
sahtekârliklardan" söz
ediyor bay, resimlere bakip
Nalinci'ya "Bu Evcil'in -h, artik Erol'la ugrasmaktan vazgeç' deyinc ipler iyice kopuyordu.
Ancak Nalinci'nin sonra kendisinin
basina geleceklerden, Evcil'!! zamani kalmayacakti. Ama Yarbay Demirel «eriye dönülmez bir süreç islemeye baslamisti.
Yarbay Demirel
Yargilaniyor
Evcil'i serbest
biraktiran Yarbay Dernirel'le ilgili iddialar, Mudanya Askerlik Subesi'nin
sikâyeti ve Milli Savunma Bakanligi'nin "görevini
suistimal davasi" açmasiyla mahkeme önüne getirildi. 14
Mayis 1999 itibariyla Yarbay Demirel'in mahkemesi basladi.
1. Ordu
Komutanligi Selimiye Askerî Mahke-mesi'nde baslayan durusmalarda Demirel,
tutuksuz olarak yargilaniyordu. Yarbay Demirel, mahkemeye esi Goncagül Hanim'in
Evcil'in sirketinde çalistigini anlatti. Demirel, Evcil'in anneannesinin
kendisini aradigini ve ona "Gelsin teslim olsun, sadece iki ay ceza
alir." dedigini de aktardi. Hâkim Nalinciya Evcil'le ilgili
baski yaptigi iddialarina ise su karsiligi verdi: "Ben onu sadece
Evcil'in durumunu ögrenmek için aradim. Baski yapmadim."
Ancak Yarbay
Demirel'in ifâdeleri kendisini kurtarmaya yetmedi. 30 Haziran 1999'da
Yarbay Nihat Demirel, l
yil 2 ay hapse ve 3 ay 22 gün de memuriyetten
men cezasi aldi. Ceza ertelenmedi ve para
cezasina da çevrilmedi. Böylece Yarbay Demi rel daha önce
etrafinda bir dizi insanin hayatini ka rartan Erol Evcil'n
kurbanlari arasinda yerini aldi.
Yarbay'dan
Itiraf: "Ben de Emir Kuluyum'
Evcil'le ilgili bu gelismeler o dönem
basinda Sevgilisi Gülben Ergen'in mallarina tedbir konulma
si disinda yeterli ilgiyi bulamadi. Gelismeleri yakindan izleyen ve daha sonra kendisini davanin
içinde tanik olarak bulan gazeteci
Tuncay Opçin ise olaylarin ardindan
Yarbay Demirel'le konusarak, "Evcil isinin yukan havale'ni yazdi. Opçin, Evcil-Demirel iliskisini basindan beri yakindan izlemisti. Nitekim, daha sonra Hakim Nalincinin daha sonradan yargilandigi davada da tanik olmak için
yazili ifâde verecekti.
Yarbay Demirel,
Evcil yüzünden sanik sandalyesine oturunca, Opçin'in yazdigi Aktüel Dergisine, isleri daha da
yukari tirmandiran inanilmaz bir açiklama yapiyordu: "Ben emir
kuluyum. 'Evcil serbest kalsin' yazisini o zaman Kuzey Deniz Saha Komutani olan Ilhami
Erdil Pasa'nm bilgisi dâhilinde yazdim. Ben adlî müsavir olarak onun adina hareket ediyordum."
Yarbay Demirel bir de itirafta
bulunuyordu: "Benzer bir yaziyi
baska hiçbir tutuklu için kaleme almadim."
Demirel, bu
konusmada Oral Çelik'le olan görüsmesini ve Evcil'le olan yakinligini
da anlatiyordu.
Artik Avukatlik
Bile Yapamiyor
Yarbay
Demirel'in çabalan hem Erol Evcil için hem de her davadan zaman asimiyla
kurtulan Oral Çelik için son derece "yararli" olmustu. Evcil askere alinmadan kurtulmus ve yurt disina
kaçmisti-Oral Çelik ise tam silah altina
alinacakken, birdenbire "psikolojik
bozuklugu" oldugu teshis edilmis ve iade" altina alinmisti.
ia tüm bunlarin
hiç de yarar saglamadigi tek î¥arbay Nihat Demirel olmustu. Çevresinde ge-vaad
eden ve önemli rütbelere terfisine kesin rle
bakilan Demirel, emekli olmustu, dihat Demirel için önünde meslekî
anlamda tek itif kaliyordu, serbest avukatlik yapmak. Bu la Istanbul Barosu'na
basvuruda bulunuyor, |k Istanbul Barosu
Yücel Sayman'in baskanligin-iu degerlendiriyor ve 17 Agustos 2000 ta-loturumunda,
Nihat Demirel'in "Istanbul Barosu sina
kayit olma" basvurusunu reddediyordu, icak, Erol Evcil'in
etrafindaki iliskiler yuma-i, daha çok isim
vardi. Yarbay Demirel gibi bir-listisnanin disinda bunlann çogu bu
islerin için-|zarar görmeden siyrilmayi basardilar. Bir de bu yolu nedense hep
Susurluk köprüsünden >rdu.
plâkim Nalinci
Sanik Oluyor
Tekrar biraz
geriye, Hâkim Nalinci'nin yasadik-i dönüyoruz. Necati Nalinci, Evcil'le
ilgili isran-iindan kisa sürede kendisini sanik sandalyesi-tacak bir sürecin
içine giriyordu, iarbay
Demirel'in girisimleri sonuç vermis ve i'yla
ilgili sorusturma baslamisti. Sorusturma-iten Millî Savunma Bakanligi Teftis Kurulu olan Hâkim
Albay Sadik Inan'a, Nalinci fjjiteni
anlatti. Evcil'in sahte ögrenci belgelerini ye gelismeleri aktardi.
Ancak Albay Inan, bun- larla ilgili
herhangi bir islem yapmadi. Ancak Müfettis Inan, Hâkim Nalinci hakkinda, çürükçüler davasinda yargilanan diger saniklarla ilgili "ara
karar geregini 13 gün sonra
yapmak" suçundan dava açti. Artik Nalinci da saniklar kervanina katilmisti.
Necati Nalinci,
hakkindaki davayla ilgili hazirlik yaparken, bir yandan da olup biteni
derli toplu olarak üstlerine anlatma kararini sürdürüyordu. Karsisina
her an yeni bilgiler ve inanilmaz ört-bas islemleri çikiyordu. Bunlardan bir
tanesi son derece dikkatini çekmisti.
Sanat
dünyasinin ünlü bir isminin sanik oldugu bakaya dosyasi bir yil boyunca hiçbir
islem yapilmadan bekletilmisti. Kendisiyle ilgili sorusturmayi yürüten Albay Sadik
Inan'a bu olayi da aktardi. Ama Hâkim Nalinci da dahil kimse, bu
dosyalardan Susurluk olayina uzanan uzun ve karanlik bir koridor çikacagini tahmin
edemezdi.
Kurtarilan
Sanatçi "Ferda Anil Yarkin"
Hâkim Necati Nalinci, artik
yargilayan degil, yargilanan konumundaydi.
Bu süreçte yine kendisiyle ilgili
davayi yürüten yetkililere karsilastigi olaylari ve elindeki belgeleri ulastirmaya devam etti. Nalinci, kendisiyle ilgili sorusturmayi baslatan
Albay Sadik Inan'a yine askerlikle
ilgili ilginç bir bilgi aktardi. Bu
kez askerlik sorunu olan, bir ünlü pop sanatçisi Ferda Anil Yarkin'di.
Sanatçi
Yarkin'in bakaya dosyasi bir yil boyunca hiçbir islem yapilmadan
bekletilmisti. Üstelik bu olaylari üzerine gelen müfettis tarafindan da 1998 tarihinde tutanakla tespit
edilmisti, ügili, Askerî Savci Yüzbasi Hakki
Çelik Hâkim Nalinci tarafindan suç
duyurusun-luldu.
ici ayni zamanda
komutanligin adlî müsavi-Hâkim Albay Avni Emirler'in de bu konuda
oldugunu belirterek, bu konuyu da
kendi asinda ekliyordu. Bu arada kendisine
bilgi halde bu konuda islem yapmayan
Albay ilgili de ayni sekilde suç duyurusunda bu-du Nalinci. Böylece Evcil'in askerlik soru-
baslayan
gelismeler, üst üste çikan dosya-
tlerle birlikte
bir dizi yeni soruyu ve sorusturma beraberinde getirmisti.
atçinin dosyasi
ile ilgili girisimler de tipki Ev-pldugu gibi sonuçsuz kaldi ve daha
sonra Ferda Anil Yarkin, 28 günlük bedeli askerlik yayasindan yararlandi.
linci, Atilla
Kiyat'a Anlatiyor
Nalinci, inancini yitirmeden bu kez,
o olan Atilla Kiyat'a durumu anlatti, erde Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi ve Komiyon sözcüsü olan Koramiral Atilla Kiyat'a tüm
bel-ISslim etti. Ancak Kiyat'in bu bilgilerle ilgili ne halen ögrenemedi.
isler öyle
sürprizlerle ilerliyordu ki, kim-peklemedigi gelismeler ortaya çikiyordu. Bu alan Atilla Kiyat
Pasa, her nedense Deniz Kuvvetleri'nin
geleneklerine aykiri olarak erken emekli
ediliyordu. Oysa o dönemde kendisinin terfisine kesin gözüyle bakiliyordu. Bu sürpriz gelisme için kulislerde konusulan bazi nedenler, o dönemde
basina da yansiyordu. Öncelikle Kiyat'in
bazi kuvvet komutanlariyla olan
fikir ayriligindan bahsediliyordu.
Konusulan, hatta yazilan bir neden daha vardi. Kuzey Deniz Saha Komutani iken yasanan bazi tatsiz olaylar ve Yarbay
Nihat Demirel'in Evcil'le ilgili yaptiklari.
Bunlarin olusturdugu akinti, Kiyat Pasa'-yi da erken emeklilige götürmüstü iddialara göre.
Nalinci Tayin Istiyor
Olup bitenin
akisi, Hâkim Nalinci'yi artik görev yapamaz hale getirmisti. Yarbay Demirel
ve diger isimlerin baskilari sonucunda 2 Aralik 1998 tarihinde komutanliktan
tayinini istedi.
Bu arada Nalinci, kendisine yönelik
tehdit ve baskilan mahkeme önüne getirmek
için dava açmaya karar verdi. Basta
Yarbay Demirel ve Albay Av-ni Emirler
olmak üzere bu kisileri Milli Savunma Bakanligina sikâyet etti. Ayrica yine kendisiyle ilgili sorusturmayi yürüten müfettis hakkinda da " Görevini kötüye kullandigi, astlarinin suçunu gizledigi
ve taniklara baski yapildigi" iddiasiyla dava açti.
Nalinci, o
siralarda henüz 2 aylik evliydi. Bartin'a, harcirahi bile verilmeden apar
topar gönderildi. Hakkinda ise kabarik bir dosya olusturuldu: Dört görev
suistimali, bir görev ihmali ve bir de irtikaba eksik tesebbüs. Simdi Nalinci'nin
hayatindaki tutuklanma ve hapis günleri basliyordu. Isurluk Köprüsü ve Avni-Arif e tirler Ailesinin askerlik sorunuyla ilgili Hâkim Nalinci'-ikemelere sundugu ifâdelerde bir baska isim I Yarbay Demirel kadar öne çikiyordu: Albay llmirler.
linci'mn iddialarina göre Albay Avni Emirler, Ferda Anil Yarkin'a degil, Evcil'e yardimci arasinda önemli bir role
sahipti.
Albay Emirlerle ilgili suçlamalar sadece ibaret
degildi. Çürükçüler dosyasinda |i bir yeri olan Dr. Armagan Özel'e, davayla il-i bilgilerin ulasmasinda Emirler'in önemli ro-stu.
|j. Armagan Özel hakkinda, Çürükçüler Çetesi Hâkim Nalinci tarafindan tutuklama ka-arilmisti. Iste o günlerde Kuzey
Deniz Saha iligi Adlî Müsaviri olan Albay Emirler, Hâ-ici'dan
Armagan Özel'in dosyasini istemis-ekçesi son derece
ikna ediciydi: "O zaman fDeniz Saha Komutani olan Koramiral
Ilhami ayi görmek istiyordu."
usul kanunlarina göre komutanlann bu görmesinin bir sakincasi olmadigini düsü-Nalinci, dosyayi verdi.
bu bilgi ve
belgeler davanin saniklarindan i Özel'e daha dogrusu avukati Mahmut Kü-:iriliyordu.
Mahmut Küçük, Nalinci davasinda rol oynayan isimlerden birisi olacakti.
Ay-abeyi
Avukat Muammer Küçük ise, Çakici âi- lesinin davalarina bakan bir isim olarak
biliniyordu Albay Emirler ve Dr. Armagan Özel arasinda bu irtibatin
disinda baska bir avukatin ismi daha ortaya çikiyordu: Yine askerlikten kurtulmak
için hile yapmakla
suçlanan isadami sanik Muzaffer Kilavuza avukat
olarak önerilen Ugur Önder. Isin ilginç yani, saniga bu avukati öneren Albay Avni Emirler olmustu. Albay Emirler'in saniklara önerecek düzeyde
yakin oldugu Avukat Ugur Önder ise,
kamuoyunun yakindan tanidigi bir
isimdi. Özel Harekât Dâiresi eski
Baskanvekili Ibrahim Sahin basta olmak üzere Susurluk saniklarinin avukati olarak görev yapmisti. Sanik isadami Muzaffer Kilavuz'un iddiasina göre, Avukat Ugur Önder kendisine, "Albay
Emirler'-le olan yakinligini
öne sürerek, bu islerin içeriden takip edilebileceginr söylemisti. Tüm bunlarin ortaya çikmasi ise sanik is
adaminin Ugur Önder'i avukatliktan azletmesiyle olmustu.
Bayan Emirler ve
Kaçak Iranli Davasi
Avukat Ugur Önder'in Susurlukla olan avukatlik irtibati, aslinda hiç de
tesadüf degildi. Kendisi Istanbul Emniyeti'nden aynlma bir
isimdi ve yine Istanbul Emniyet Müdür Yardimcisi Arife Emirler'in de yakin arkadasiydi.
Arife Emirler, Nalinci dosyasinda en dikkat çekici isimlerden birisi. Zira Albay Avni Emirler'in esi olan Arife Emirler'in, çok önemli bazi olaylarda adi geçiyordu. Bunlardan en fazla dikkat çekeni, Evcil ve sonradan da Malki dosyasinin hiç kuskusuz en iÜ isimlerinden
olan Bursa eski Valisi Orhan ilar'la birlikte yargilandigi davaydi, ava konusu olan isim Iran uyruklu
Lokman Pasaportta sahtecilik suçundan
yargila-Ifranli ile ilgili Emniyet
kayitlarina girmesi gere-bilgiler
bilgisayara yüklenmemisti. Arife ve
daha sonra Susurluk dosyasinin flas ismi f Ayhan Çarkin'in da aralarinda bulundugu bir l'görevlinin suçu ise, yakalanan Iranli kaçagi
si-i etmeleri gerekirken, bunu yerine getirme-lydi. Iranli kaçak önce Emniyet Müdürlügü'ne, fen da teslim ve tesellüm tutanagi ile özel Harp |Daire Baskanligi'na teslim edilmisti. Yani Ibra-"ahin'in birimine. Ayni davada Orhan
Tasanlar ili kaçak hakkinda sahte
belge düzenlemek-sjrgilaniyordu.
ife Emirler, Ayhan Çarkinla birlikte,
bu so-ada "zaman asimfna ugrayarak
kurtuluyor-
til'in askerlik
dosyasinin hararetle tartisildigi ise Arife Emirler, Istanbul Emniyet'inde yardimcisi olarak
görev yapiyordu. Bayan burada da esinin istegi ile Hâkim Nalinci bürö ve cep telefonlarini dinletmekle suçlan da garip olan yani, Arife Emirler'in "bu eterde herhangi bir suç unsuru bulunamadi-I Hayiflandigi" da dava dosyalanna geçen bir " oldu.
ay Emirler'le
ilgili Hâkim Nahnci'nm ortaya ü iddialar arasinda bir tanesi, Emirler'in uya- ri cezasi
almasina neden oldu. " Çizikçi" Doktor Armagan Özel'le olan
iliskisini önceleri reddeden Avni Emirler bu konuda bir uyan cezasi aldi.
Hâkim Nalinci ve esi, ayni zamanda
avukati olan Ayse Altinöz, Avni Emirlerin
gerek telefonla, gerekse de bizzat kendilerine yönelik tehdit ve küfürlerini yetkili makamlara duyurdular. Bu konuda ellerinde bulunan bilgi ve taniklari da bu
sikayetleriyle birlikte dosyaya
eklediler. Fakat Albay Emirler'-in
Hâkim Nalinci'yi tehdit etmesiyle ilgili sorusturma ise "zaman
asimi"na ugratilanlar arasinda yerini çoktan aldi. Hâkim Nalinci ise, üstlerine hakaret etmekten yeni bir sorusturma ile karsi karsiya kaldi.
Nalinci Cezaevinde
Hâkim Nalinci,
kendisine yönelik baski ve tehditleri mahkeme önüne getirme konusunda kararliydi. Basindan
beri bu konuda karsisina çikan isimleri, basta Yarbay Demirel ve Albay
Emirler olmak üzere Milli Savunma Bakanligi'na sikâyet etti. Sorusturmayi
yürüten müfettis hakkinda da görevini kötüye kullanmaktan ve "astlarinin
suçunu gizlemekten"
dava açti. Ama
baskilara dayanamadigi için de tayinini
istemisti. Henüz yeni evliydi ve Bartin'a,
harcirahi bile verilmeden apar topar gönderildi.
Bartin'daki yeni
görevi disiplin subayligi idi. Nalinci iki aylik esini Istanbul'da
birakip giderken, sakin geçirecegi günlerin sayisi fazla olmayacakti.
Albay Avni
Emirler, Evcil'in dosyasi ile basindan ilgileniyordu. Bu dosyanin gizli bilgilerini,
Ev-sahte ameliyat
yaptigi iddia edilen Dr. Arma-közel'in
avukatina ulastirmisti. Albay Emirler, l 1998 tarihinde bu kez bizzat
Nalina ile ilgili lyette bulunuyordu. Oysa ayni kisi Nalinci'nin kçüler Dosyasinda yargiladigi
isimlerden faat elde etmekle
suçlaniyordu.
Saniklara Baski
Yapiliyor
Evcil'i
yargilamakla baslayan olaylar, inanilmaz ie gelismis ve nihayet Hâkim Nalinci'yi
da sa-arasina katmisti. Hakkindaki suçlamalar hep üzerinde
hassasiyet gösterdigi konulardi, görev suistimali, bir görev ihmali ve bir de
irti-Nksik
tesebbüs. Sirada hapis günleri vardi.
îâkim Nalinci,
kendisiyle ilgili dava dosyasinda-ifâdeleri okuyunca
gözlerine inanamadi. Mahmut Küçük, Nalinci'nin Dr. Armagan
önce para konustugunu, ancak daha sonra vazgeçtigini
anlatiyordu. Alinan tüm tanik inde
benzer tuhafliklar vardi. Nitekim, bu ta-ömegin J. S. daha sonralan
kendisinin îedigi sözlerin de zapta
geçirildigini ifâde ede-ötta bunu
yazili olarak mahkemeye sunacakti . ,
bu çabalar olaylarin seyrini degistirmeye yet-
Nalinci daha
sonra Avukat Mahmut bir görüsmeyi kayda aliyor ve burada "Ona
haksizlik ettiklerini" açik biçimde ifâde i. Nalinci
aleyhinde ifâdesi olan bir diger ta- nik J. S. ise, kendisine "
Yarbay Demirel tarafindan yalanlar söylendigini ve kandirildigini" söylüyor
ve ekliyordu:
"Zarar vermeyeceklerini ve yalnizca tayinini çikaracaklarini
söylemislerdi."
Daha sonraki durusmalarda ortaya
çikan bir baska çarpici gerçek vardi.
Alinan tüm teftis ifadelerinde
Müfettis Sadik Inan'in yaninda Albay Avni Emirler de bulunmustu. Bunu sadece adi geçen iki tanik degil, davanin diger taniklari da ifâde
ediyordu. Yani taniklar baski
altinda olduklarini ifâde ediyorlardi. Hem de fisiltiyla degil, bizzat yazili
metinlerle.
Hâkim
Nalinci'nin yargilandigi dava dosyasinin ilginç noktalarindan birisi de,
sorusturmayi baslatanlarin,
tüm bankalara ve tapu subelerine yazilar yazip,
Nalinci ve yakinlarina ait para ve mal varligini arastirmalariydi. Ne
mal, ne de para kaydina rastlanamamisti.
Hakkindaki
davalarin isleyisi müthis bir hizdaydi. Kisacik bir zaman dilimi içinde tüm
durusmalari yapilmisti.
Bu konularda hakkinda açilan davalar devam
ederken, önce terfisi durduruldu ve ardindan tutuklandi ve tam 49 gün cezaevinde kaldi.
Oysa yasalar geregi 30 gün içinde
tutukluluk halinin incelenmesi gerekiyordu.
Bu nedenle Nalinci'nin avukati Ayse Altinöz, hem bunu yapmayan hâkimlerle ilgili sikâyette bulundu ve hem de
reddi hâkim talebinde bulundu. Aynca
da tazminat davasi açti.
Tüm bunlari
yaparken elinde bilgi, belge ve da- smlisi davayla
dogrudan ilgili olan, bir kismi ifâdesi alinip,
daha sonra pismanlik duyan ayida tanik vardi.
!'Nahnci Mahkum Ediliyor
seme iki aylik sürede 9 durusma yaparak laz bir
hizla davayi tamamladi. Hâkim Nalin-adet görevi
suistimalden esas yönünden bera-i Diger davalardan
ise toplam 4 yil 9 ay ceza l Isin tuhaf yani cezalariyla
ilgili yasada mevcut |,hiçbir indirim uygulanmadi, paraya
çevrilmedi içlenmedi. Meslek hayati boyunca hiçbir sikâ-sorusturmaya muhatap olmayan Nalinci :e mahkum olmustu.
Ama yargi süreci daha listi.
falina için ifâde edilen suçlamalar birbirinden ama belki de en tuhafi kendisinin basindan askalariyla
ilgili ortaya koydugu bir suçlamay-vet istemek.
ikim Necati Nalinci için, Evcil davasi ve son-rüsvet gerçekten çok önemliydi. Ama iste-»larak degil,
teklif edilen olarak.
lüsvet Teklifi
Iâkim Nalinci, hukuk tarihine geçecek bir hizla inmis ve mahkum edilmisti. Kendisiyle ilgili lalardan belki de en tuhaf olani, "saniklardan temin etmek"ti kuskusuz. Oysa Hâkim Na-Idavanin basindan beri ilginç rüsvet teklifleriyle itap olmustu. Nalinci'nin
uzun süre Sahil Güvenlik Komutanh-gi'nda birlikte çalistigi ve yakin
arkadasi olan Ismail Bülent Selvi de bu teklifin taniklarindan birisiydi.
Selvi, mahkemeye yazili olarak verdigi ifâdede su çarpici iddialari
gündeme getiriyordu:
"Avukat Mahmut Küçük bana, Dr.
Armagan Özel adinda bir müvekkili oldugunu
ve Nalinci'nin görev yaptigi mahkemede yargilandigini anlatti. Kendi inancina göre dosyanin beraate gittigini söyledi.
....Avukat
Mahmut Küçük, bana Necati Yüzba-si'ya iletilmek üzere Armagan Özel'in
beraatini saglayabilmek için açikça 50 bin Dolar önerdi. Bana da bu isin gerçeklesmesi durumunda
ayrica hakkimi vereceklerini belirtti.
Müthis sinirlendim ve bizde satilik
adam olmadigini söyledim. Böyle bir görüsmenin yapildigini Necati Yüzbasi'ya söyleyemeyecegimi anlattim."
28. 11. 1995
tarihinde Nesim Malki'nin öldü-rülOsOnden
sonra cereyan eden olaylar:
Olayi anlatmadan önce, yukarida izah
ettigim Malki'yi öldürme sebeplerini
toparlayacak olursam, Niso bir kere bankalarla çalismami engellemis ve kredi
alma limitlerimin önüne geçmisti. Niso ile yaptigim iplik alisverisinden dolayi
daha önceden vadeli olarak kesip kendisine
verdigim 2 trilyon tutarindaki çekleri Niso bekletmeyip isleme koyacakti. Bir taraftan zeytin fabrikasini kurma ve iç ve
dis piyasaya açilma olanaklarim
bitmis olacakti, diger taraftan
Cavit Çaglar ile aram açik olmasi nedeniyle iplik alim islerini devam
ettiremeyecektim. Bankalardan daha önceden almis oldugum kredilerin geri
dönüsünü saglayamam dolayisiyla bütün mal varliklarim
elimden gitmis olacakti. Kisa zamanda kazandigim
bütün mal varliklarimi kaybetme tehlikesi
ile karsi karsiya kalmistim. En önemli neden de Niso gibi bir adam birisini agina aldi mi bitirmek için sonuna kadar gidebilecek güce sahipti. Tüm bu se-
bepler Niso'yu ortadan kaldirmakla
zorunlu oldugumu ve baska bir çikis
yolu bulamadigimi gösteriyordu.
Iste Niso cinayetini islememin daha dogrusu azmettirici olarak tasarlayip, öldürtmenin sebepleri bu sekilde siralaniyordu.
Niso'nun
öldürülmesi eylemi için aklima gelen ilk isim daha evvel kendisinden
bahsederken 12 Eylül öncesi birkaç olaydan dolayi sabikasi bulunan eski ülkücülerden
Sükrü Elverdi oldu. Öldürme eyleminden yaklasik 1.5 ay kadar, Ekim ayi 20'leri
olarak hatirladigim bir gün, Bursa ilinde araç ile dolasirken
kendisine Nesim Malki'yi öldürtebilecegimi söyledim. Kendisi de bana büyük bir
sogukkanlilikla "O is kolay hallederiz." dedi.
Daha sonra yine
Sükrü Elverdi'nin sirket merkezinde benim yanima geldigi bir gün basbasa
oldugumuz bir sirada
kendisine bu konuyu tekrar açtim. Bu olayi
ne kadar bir fiyata yapabilecegini sordum. O da bana hitaben, olayi 2 milyon Dolara gerçeklestirebilecegini ifâde etti. Ben de kendisine
fiyatin biraz düsürülmesini teklif
ettigimde, 1.5 milyon Dolara bu isin bitirilecegini, öldürme eyleminin gerçeklestirilecegi yer konusunda ise Istanbul ve Bursa
ihtimalleri söz konusu idi, ancak o
siralar Istanbul ilinde korumasi
oldugu için Istanbul'da bu eylemin gerçeklesmesinin mümkün olmadigini söyledi.
Eylemde yer
alacak olan eylemciler, kullanilacak silahlar ve eylemle ilgili diger
ayrintilar üzerinde durmadik. Bana "Sen bu ise hiç karisma, askiya
iskenceye dayanamazsin, bunun için detaylari hiç bilmeyeceksin."
dedi.
Bu konusmadan sonra öldürme eylemini ihale ettigim Sükrü Elverdi yanimdan ayrildi. Daha
sonraki görüsmelerimde Sükrü Elverdi eylemle ilgili kesif istihbarat çalismasi
yaptiklarini söyledi. Ancak bana bu iddia pek inandirici gelmiyordu. Çünkü çalisma yapiyoruz derken
sagda solda yemek yiyerek vakit geçiriyorlardi. Bu itibarla bu olayin Sükrü tarafindan gerçeklestirilebilecegine
ihtimal vermiyordum. Ama bu arada zaman zaman ihtiyaçtan oldugunu söyleyerek çesitli miktarlarda para
istiyordu. Bu arada Sükrü'nün eylemde yer alacak
sahislardan Oguz Isikli ile Muharrem Kutay'i bilgilendirdigini, lakin Muharrem Kutay'in bu eylemde yer alamayacagini, Oguz Isikli'nin bu
konuyu yine benimle iplik ticâretinde iliskim olan eski ülkücülerden
Burhanettin Türkes'e aktardigini ögrendim.
Burhanettin Türkes'in Sükrü Elverdi'ye öldürme eylemi karsiliginda benim vaad ettigim 1.5 milyon Dolar'dan bir milyon Dolar karsiliginda bu
isin bitirilebilecegini söyledigi,
Sükrü'nün de bu konuyu kabul ettigini,
daha sonra Sükrü ile yaptigim bir görüsmede
ögrendim.
Bu degisiklikten
dolayi bende öldürme eylemiyle ilgili herhangi bir fikir degisikligi olmadi.
Yine öldürme eyleminden
bir önceki gün olan 27. 11. 1995 tarihinde
Sükrü Elverdi sirket merkezime gelerek
benimle görüstü ve daha sonra yanimdan ayrildi. Ayni gün Nesim Malki ile birkaç kez telefonla görüstüm. Bu görüsmelerden 28. 11. 1995 Sali günü
Bursa'ya gelecegini biliyordum. 28. 11. 1995 günü
sabah sirket merkezine giderek mutad islerimi takip ederken yaklasik saat 11.00 sularinda Erol Er- kohen'in
beni telefonla aramasi neticesi Niso'nun vuruldugunu
ögrendim.
Benden konuyla
ilgilenmemi istedigi için ben de sirketimde Eze Yönetim Kurulu Baskani
olarak çalisan emekli Emniyet Müdürü Yusuf Ilhan'i arayarak birlikte, Niso'nun
getirildigi Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde bulunan Vatan Hastanesi'ne
gittik. Gittigimizde hastanenin önünün kalabalik oldugunu, o tarihte Il
Jandarma'dan bir binbasi ile Il Emniyet Müdür Yardimcilarindan Zeki Özcan'i hastane
önünde gördüm. Zeki Özcan bana "Hayirdir, benzin atmis, bir seyin mi
var?" diye sordu. Ben de ona, "Her gün birlikte oldugum adam ölmüs, gülüp
oynayayim mi?" dedim.
Hastaneye girdigimde Niso'nun
öldügünü ögrendim. Daha sonra hastaneden
aynlarak dönemin Il Emniyet Müdürü
olan Ahmet Demir'in yanina gittim.
Içeriye girdigimde Yusuf Ilhan ve sanayici Celal Sönmez'i Ahmet Demir'in makaminda gördüm. Bu arada Niso'nun
1/3'lük ortagi olan Erol Erko-hen beni telefonla aradi ve olayla ilgili bilgi
aldi. Kendisine gelip gelemeyecegini
sordum. "Uçagini gönderirsen
gelirim." dedi. Ben de küçük
uçagimi Erol Erkohen'i aldirmak üzere Istanbul'a gönderdim. Ahmet
Demir'in makamindan ayrilarak Erol Erkohen'i getirecek küçük uçagi karsilamak
üzere Bursa Havalimani'na gittim. Buradan Erol Erkohen'i teyzesinin kocasi Metin ... isimli sahisla birlikte alarak Vatan Hastanesi'ne geldik.
Tekrar Erol
Erkohen ile birlikte Ahmet Demir'in makamina ugradigimizda Ahmet Demir, Erol
Erko- hen'e bassagligi
dileyerek kendisini teselli etti ve olayla
jandarmanin ilgilendigini söyledi. "Biz her zaman senin
yanindayiz." dedi. Ayni dileklere Celal Sönmez de katildi, daha sonra Il Emniyet Müdürlü-gü'nden aynlarak sirket merkezine ben, Erol Erkohen, Yusuf Ilhan ve Metin ... ile birlikte gittik.
Burada birkaç saat kaldiktan sonra
Erol Erkohen olayla ilgili Niso'nun
Istanbul'daki yakinlarini bilgilendirdi. Niso'nun o dönem Istanbul satis müdürlügünü yapan Cihat Alkanli, cenaze islerini takip etmek üzere
Bursa'ya geldi. Biz Erol Erkohen ile jandarmaya gitmek için disariya
çiktigimizda benim ofisimin önünde
sekreterle görüsmekte olan Cihat Alkanli'yi gördüm. Cihat Alkanli'yi
gördügümde Niso'ya ait olan çanta da elinde
idi. Sükrü Karahasanoglu'nun da
geldigini duydum.
Biz buradan
çikarak Osmangazi Jandarmasi'na gittik. Buradaki isler bittikten sonra
cenazenin Istanbul'a nakli için küçük uçagimi Cihat Alkanli'ya tahsis ettim.
Biz de Erol Erkohen ve Sükrü Karaa-hasanoglu ile birlikte Istanbul'a Cihat Alkanli'dan önce gittik. Biz Istanbul Havalimam'na indikten
bir müddet sonra da Cihat Alkanli
Niso'nun cenazesiyle birlikte ayni
havalimanina geldi. Buradan cenazenin hastaneye nakil
isleri gerçeklesti ve Niso'nun evine
ugrayarak esi Meri Malki'ye bassagligi diledikten sonra Istanbul'dan
dönüs yaptim. Ertesi gün tekrar Bursa'dan
Istanbul'a giderek cenazesine katildim, defin islemini takiben Bursa'ya
tekrar geri döndüm.
Öldürme isleminin gerçeklestirildigi
gün beni eylemle ilgili kimse aramadi,
olaydan iki gün sonra Sükrü Elverdi
telefonla beni arayarak herhangi bir olumsuzlugun
olmadigini söyledi. Bu arada hatirladigim
kadanyla 2-3 milyar civarinda bir para istedi. Ben de bu parayi sirket elemanianndan birine talimat vererek kendisine ödedim. Hatirladigim, olaydan birkaç gün sonra ilk dilimini 100 bin Dolar
olarak Çekirge civarinda kendime ait jeepte verdim. Öldürme eylemine karsilik olarak anlastigimiz 1.5 milyon Dolar'lik parayi ise yedi-sekiz aylik bir
sürede, çesitli dilimler halinde,
çogunu Dolar olmak kaydiyla diger
kismini da iplik olarak Sükrü Elverdi'ye ödedim. Nesim Malki'nin öldürülme eylemiyle ilgili çok daha teferruatli bilgiyi size resmî alinan bu
ifâdem öncesi vermistim. Teybe
kaydedilen bu ifâdelerim detayli bir sekilde alindigindan orada da konu
açik olarak izah edilmistir. Onlar da
dogrudur.
Benim gerek yukarida verdigim ve
gerekse ön sorguda verip de teybe kaydedilen ifâdelerimde bahsettigim gibi, Nesim Malki'nin öldürülmesi eylemini söyledigim sebeplerden dolayi sadece ben tasarlayarak yaptim. Eylemi gerçeklestiren de Sükrü
Elverdi ile ona bagli olarak çalisan diger kisilerdir. Bunlarin disinda hiçbir kimse ne finans açisindan
ne de öldürülmesi açisindan eyleme
istirak etmemistir. Sadece
ifâdemin diger kisimlarinda da belirttigim gibi Alaattin Cakici'nin adami olan Hüsnü Gülen ile Istanbul'da yaptigimiz bir konusmada kendisine içine düstügüm sorunlari anlatmis, çikmaza girdigimi söylemis, bundan ancak Nesim Malki'nin öldürülmesiyle kurtulabilecegimi belirtmistim. O da benim
bu görüsümü tasdiklemis ve küfürlü
bir ifadeyle, "Gebersin
Yahudi" seklinde beyanlarda
bulunmustu. Ancak bu düsünce olarak söyledigim fikirdi, öldürüp öldürmeyecegim hakkinda kesin bir ifâde kullanmadim. Bunlarin disinda hiçbir kimsenin bilgisi
ve istiraki yoktur.
Eylemi ben
Sükrü Elverdi'nin grubuyla anlastigimiz para karsiliginda planlayarak
gerçeklestirdim. Nesim Malki'nin öldürüldügü gün ben daha önceki
ifâdelerimde söyledigim gibi, önce hastaneye, oradan Emniyet'e gitmis ve daha sonra da
isyerime gelmistim. Istanbul'dan gelen Erol
Erkohen ve ayni gün diger yerlere ugrayip benim isyerime gelmis ve hatta beraber olmustuk. Isyerimde otururken yanimizda hatirladigim kadanyla Cihat Alkanh da vardi.
Ben bir ara Isyerimde bu çantayi
Cihat Alkanh'nin elinde görmüstüm.
Bu çantanin Niso'ya ait çanta oldugunu
görür görmez anlamistim. Çünkü özelligi olan bir çanta idi, alti aydan bu yana
da bunu kullaniyordu. Her Bursa'ya gelisinde de bu çantayi getirirdi. Isyerimden kalkip Erol Erkohen ile
birlikte jandarmaya Nesim Malki'nin
özel esyalarini almaya giderken, bu
arada yani yanimizda bulunan Cihat Alkanh'nin
elinde görmüstüm, ondan sonra çantanin ve
çanta içersinde oldugu iddia olunan evraklarin akibeti hakkinda bilgim yoktur. Bunu bilse bilse Erol Erkohen ile Cihat Alkanh bilir.
Benim askerlikle
olan problemim yaklasik 1996 yili içerisinde ortaya çikti. Arena programinda yer alan aralannda
benim ismimim de bulundugu birkaç kisiyle ilgili olarak, bu iste bize yardimci
olan heye- tin ortaya çikartilmasi ve bizi ameliyat eden grubun yakalandigini
ögrendim. Istanbul'da emekli albay olan ismini hatirlayamadigim bir sahsa
gittim ve adamla görüstüm, o tarih itibariyle giyabî tevkifim çikmamisti. O
dönem Istanbul Mali Sube'de Basko-miser olan Hasan ...'in konuyu takip
ettigini ögrendim. Baskomiser Hasan'a nasil ulasabilecegimizi
düsünürken dönemin Bursa Emniyet Müdürlügü Asayis Sube Müdürü olan Serdar Ortaç'in
kendisini tanidigini ögrendim. Serdar'i aradim, Baskomiser Hasan'in izinde oldugunu, daha sonra
Hasan'in emekli oldugunu ve sorusturmanin
da kendisinden alindigini ögrendik.
Yaklasik bundan bir ay kadar sonra
benim giyabî tevkifim çikti. Ondan sonra ben mümkün oldugu kadar uçagi kullanmiyordum, çünkü dönemin Il Emniyet Müdürü Ahmet Demir'e laf gelir diye Bursa'da çok fazla gözükmüyordum. Istanbul büromu daha fazla kullanip islerimi buradan
yürütüyordum. Daha sonra gelerek
teslim oldum, kaçak oldugum bu süre
yaklasik bir yili kapsiyordu. Kaçak
oldugum süre için Yusuf Ilhan bana 'Ortalikta fazla gözükmeyeceksin, Ahmet Demir ile çok sik görüsmeyeceksin, Bursa Emniyeti'nden hiç kimseyle yüz yüze gelmeyeceksin' dedi. Benim bu isimi Bursa Emniyeti'nden Serdar Ortaç'm idare ettigini biliyordum. Bu konuyla ilgili detayi bant
kaydinda çok genis anlattim.
Erol Erkohen'i
önceden de tanirdim, ancak ticarî faaliyetlerimiz daha ziyade Niso ve
bir dönemde babasi olan Hayim Erkohen ile yürütüldügünden fazla bir
samimiyetimiz yoktu. Hayim Erkohen'in daha önceden ölmüs olmasi ve bu
cinayetle de Ni-so'nun öldürülmesi Türkiye piyasasinda büyük bir is hacmi olan Tunca firmasini yürütmekle
sorumlu Erol Erkohen'i isin basina
getirmisti. Tabi Erol Er-kohen bizim
Niso ile olan geçmis dönemdeki önemli is ticâretimizi bilmiyordu. Ancak
firmada daha önce Niso'ya verdigim
ve ödemelerim gereken 2 trilyon
civarindaki iplik almamdan kaynaklanan çekler vardi. Durumumun bozuk oldugunu söyleyerek Erol Erkohen'e de bunu bir müddet ertelemesini söyledim. Bundan önce de çeklerin durup durmadigini ve bankadan aldigim krediler karsiliginda bu
çeklerin kullanilip kullanilmadigini
sordum. Erol çeklerin durdugunu ve herhangi bir çekin de kullanilmadigini
söyledi, ben de ona itimat telkin olsun diye Ni-so'nun vermis oldugu iki adet çeki Erol'a geri verdim. Bu çekler
Niso'dan verdigim çeklere karsilik daha
önceden almis oldugum 200 milyon Dolar ve 250 milyon Mark tutarindaki
çekleri benim Bur-sa'daki isyerimde verdim.
Erol yil sonuna
dogru kredilerin ödenmesi için 300-350 milyar TL.'lik paranin ödenmesini sordu, ben de
ödeyebilecegimizi söyledim. Bu arada ticarî faaliyetlerim de kötüye dogru gidiyordu,
bankadan artik yeteri
derecede kredi alamiyordum. Hamle yapmis oldugum zeytin isi de sekteye ugramaya
baslamisti. Cavit Çaglar da bana gittikçe
cephe almisti. Eylemden sonra Erol
Erkohen de gerek polis ve gerekse adliyede verdigi ifâdelerinde bana yüklenmis, o dönemde benim askerlik nedeniyle disan çikisimi da ileri sürerek, "£ro7 Evcil
yurtdisina çikti, tehditlerde
durdu." seklinde ifâdeler
kullanmis.
Bu arada
basinda ve dis ortamda Niso'nün çantasinin içerisinden defterin alinmasiyla
ilgili bilgiler sizmisti. Ben Erol Erkohen'e böyle bir sey olup olmadigini sordum. Erol Erkohen de "Çantayi
ben, senin yaninda büroda çalisan kizdan
aldim ve Cihat Alkanli ile karisina
gönderdim." diye beyanda bulunmustu.
Esasen ben Niso'nün yaninda hiç böyle bir
defter görmedim. Bu tamamen uydurma bir haber. Erol'la bundan baska çok önemli bir isbirligimiz olmadi. Bununla ilgili detay bilgileri daha
önceki kayit olunan ifâdemde
verdim.
Ben 18 Agustos'ta Istanbul'dan Yüksel
Çaglar ile beraber yurtdisina çiktim, bir gün önce de Paris'te Alaattin Çakici yakalanmisti. Beni orada
Sükrü Elverdi karsiladi.
Yurtdisina
çikmadan önce yani Nesim Malki'nin öldürülüsü olan 1995 Kasim ayindan
yurtdisina çikisim olan
18 Agustos 1998'e kadar geçen süreci kisaca
özetleyecek olursam:
Malki'nin
öldürülmesinden sonra is hayatim tam bir düzene girmemisti. Niso ondan önceki süreçte bankalara kredi kullanmam açisindan etki yaptigindan kredi kullanamaz duruma düsmüstüm ve bu durum
devam ediyordu, iplik piyasasi zayiflamisti. Kredi
alamamamdan dolayi zeytin islerim sekteye ugramisti. Ödeme güçlügü çekince Is Bankasi müdahalede bulundu, bu arada Alaattin Çakici ile
olan samimiyetim ve daha sonra anlatacagim isbirligi hizlandi, çünkü düstügüm ümitsizlik içerisinde
çikis yolunu Alaattin ile beraber
olmakta görmüstüm. Benim is
hayatimda Is Bankasi'ndan toplam aldigim kredi tutari 96 milyon Dolar'dir. Bunun disinda 26 milyon Dolar da leasing almistim."..........................