IPIN UCUNDAKILER - NESIM MALKI, CAVIT ÇAGLAR, EROL EVCIL

IPIN UCUNDAKILER - NESIM MALKI, CAVIT ÇAGLAR, EROL EVCIL

Fevzi BOZKURT
Politika


     

Nesim Malki cinayeti, hiç kuskusuz, yakin tari­hin en önemli "ekonomik" cinayetlerinden birisi olarak karsimizda duruyor. Siradan bir borç-alacak çatismasinin çok ötesinde, Türkiye'nin içinde sav­ruldugu "konsept"'lerde önemli yansimalari olan bir eylemdi Malki'nin öldürülmesi....
GIRIS
24 OCAK VE 12 EYLÜLDEN BUGÜNE TÜRKIYE 
12 Eylül 1980'de gerçeklesen askerî darbenin kamuoyuna açiklanan gerekçesi, "Giderek ülkeyi bölünmenin esigine getiren anarsi ortamina dur de­mek ve huzuru saglamak"ti. Askerî yönetim, basta Orta Dogu cografyasinda olmak üzere dünyadaki yeni düzenin ayak seslerini algilayabildigi ölçüde, uyum projelerini hayata geçirmeye basladi.
 
Orta Dogu cografyasi, aslinda yer alti ekonomi­si diye tarif edilen, güç savasina hiçbir zaman ya­banci olmadi. Kavram ve kapsam olarak farkliliklar tasisa da, "kayit disi ekonomi" de yer alti dünyasi­nin beslendigi önemli kaynaklardan birisidir. Belki de aralarindaki en önemli fark, yer alti ekonomisi­nin agirlikli olarak "zaten yasak olan" mal ve ürün­lerin alim satimini yapmasi, kayit disi ekonominin ise "yasak olmayan mal ve ürünlerin yasa disi yol­larla" alimi satimi üzerine kurulmasidir. 
Sonuçta, Türkiye, bulundugu cografî konumun da katkisiyla, yer alti ekonomisi için son derece ca­zip bir merkez/köprü durumundadir.
 
Yer alti ekonomilerinin kazanci da, riski de yük­sektir. Bu riski azaltmanin en kolay yolu da, bulun­dugu ülkede kendisini mesru zeminde koruyacak, aklayacak ortaklar bulmaktir. Bu ortaklar, öncelikle ülkeyi yöneten siyasetçiler ve bürokratlardir. Büyük sermâye çevreleri ise, yer alti dünyasiyla önemli öl­çüde içli-disli olmak durumundadir. Çünkü sermâye­nin dogasi, yer alti dünyasinin tatli kârlarina yönel­meye her zaman elverislidir.
 
Orta Dogu'da özellikle Türkiye ve Iran gibi dev­let gelenegi uzun bir geçmise sahip olan ülkelerde, bürokrasi, etkinlik ve kalicilik anlaminda çogu za­man siyâsetin önünde yer alir. Askerî, idarî, mâlî alanlarda varolan bürokratik yapi, geleneksel devlet semasinda siyâseti yönlendiren/dönüstüren bir gü­ce sahiptir.
 
Türkiye, bu bürokratik egemenligin en belirgin oldugu ülkeler arasina ayri bir öneme sahiptir. Cumhuriyeti kuran irâdenin "asker bürokrat" yo­gunluklu olmasi, öncelikle askerleri, bunun yaninda da diger bürokratik kurumlan etkin kilmistir.
 
Dünyanin herhangi bir yerinde mafyanin ve yer alti ekonomisinin, sistemin disinda varligim sürdür­mesi mümkün degildir. Mutlaka sistem içinde uzan­tilari, ortaklari ve koruyuculari vardir. Bu iliskinin tanimi, nereden bakildigina göre degisebilir de. Sis­tem, kendi varligini korumak için bu tür iliskilerin mesrulugunu savunabilir. Buna dair pek çok örnek Susurluk sonrasinda yargilanan ve yargilanamayan, "sistemi kendisi" kabul eden siyasetçi ve bürokrat Özerinde yasanmistir. "Ne yapilmissa sistem için yapilmistir, kimseye verilemeyecek hesap yoktur." Zaten hesap soran da olmamistir.
Legallesen Mafya
Türkiye'nin özellikle son 20 yilda sokuldugu dis borç batagi dikkatle incelendiginde, aslinda dünyanin pek çok yerinde uygulanan "programlarin tekrar â$j$f. görülecektir. Nitekim, bu inanilmaz borç tuzagi 2000'li yillarin sonunda ve 2001 baslarinda ülke ekonomisini tam anlamiyla çökertmistir.
 
Bu programlarin -ki genelde IMF ve Dünya Bankasi gibi uluslararasi kuruluslar eliyle uygulanmaktadir. - uygulandiklari ülkelerde ortaya çikan sonuçlar ayri çalismalarin konusu olacak kadar kap-. Ancak burada çalismamizi yakindan ilgi-bir gelisme dikkat çekmektedir. Yeralti i, giderek kendisini mesru alanlarda ifâde baslamistir.
 
dünyasinin varligi, hiç kuskusuz her zaman uluslararasi düzeyde tanimlanmak zorundadir. ayni zamanda dünyadaki "sistem"e direnenleri terbiye etme araci olarak da önemlidir. Çetelerin ve onlarin siyâsî, bürokratik, iktisadî isbirlik-yönettigi ekonomi,  giderek, uluslararasi , "onlarin istedigi ölçülerde" entegre olur ve güç "dize getirilir."
1980'yi yillardan itibaren Türkiye'ye bu gözle bakmak çok önemli analiz imkanlari saglaya­caktir. Dünyadaki sistemin dayattigi "herseyinizi pi­yasaya emanet edin, o geregini yapar" anlayisi, "devletin küçültülmesi", "siyâsî ve ekonomik libera­lizm" adi altinda sunulmustur.
 
Baska bir deyisle bu, kamu gücünün etkinliginin azaltilmasi ve küresel sermâyenin yükselisiyle birlik­te "mafyanin mesrulasmasi" demektir. Zaman için­de de mafya, devletlesecektir.
 
Iste sik sik bir devrim olarak nitelenen 24 Ocak 1980 ekonomik kararlari ve ardindan gelen 12 Ey­lül askerî darbesi, ilk bakista çeliskili gibi görünse de bu sürecin önünü açan iki temel operasyondur. Tür­kiye'nin uluslararasi sisteme tam uyumunun "teslimiyet'inin saglanmasi için atilan bu iki adimin getir­digi sosyal ve ekonomik felâketler ise artik saklanamayacak kadar gözler önündedir.
 
24 Ocak kararlarinin üç önemli ismi vardir. Basbakan Süleyman Demirel, dönemin en kritik ekonomi bürokrati sayilan Turgut Özal ve yil sonun­da gerçeklesen darbenin basi olan Genelkurmay Baskani Kenan Evren. 
Demirel'in, son derece dev­letçi bir yaklasimla 24 Ocak kararlarina direndigi konusunda anlatilanlar dogru bile olsa, sonuçta dö­nemin imza sahibi basbakani olarak yerini almistir. Kaldi ki, tanimlamaya basladigimiz sürecin Evren ve Özal'dan sonraki cumhurbaskani da kendisi olmus­tur.
 
Burada, sürece direnen aktörlerden de söz et­mek mümkün. Ancak genel seyir, Türkiye'nin önemli ölçüde 24 Ocak- 1 2 Eylül penceresinden açi­lan rüzgârlara teslim olmak üzere oldugunu gösteri­yor, 2001 yilinda inanilmaz boyutlara ulasan eko­nomik kriz, çok kritik bir asamayi temsil ediyor. Zi­ra bu kez Türkiye'nin önüne konulan, bor madenle­ri, THY ve Telekom gibi son derece kritik alanlarda radikal kararlar almasidir ki, bunlar asagi yukari sü­recin önemli ölçüde tamamlanmasini saglayacaktir.
 
Nitekim, ülkede 1,5 milyon insanin geçim kay­nagi olan seker pancar üretimi konusunda alinan yeni kararla (seker yasasi), üreticilerin tümüyle "uluslararasi seker piyasasi"nin insafina terk edil­mesi, gazete mansetlerine "Seker devrimi olarak yansimaktadir, isin en tuhaf yani ise bu kararin al-tinda, 1999 seçimlerinde bu kesimden en çok oy alan ve her zaman " ulusal siyâset" izlemekle öne çikan bir partinin, iktidar ortagi olarak imzasinin bulunmasidir.
 
Yalçin Küçük'ün de isaret ettigi gibi, 24 Ocak anlami çok açikti. Türkiye ekonomisi, sonra ulusal ve yönetilebilir bir ekonomi olmayacakti. Yabanci paralar karsisinda Türk lirasinin sanayi ürünleri karsisinda tarim ürünleri fiyatlarinin, kârlar karsisinda isçi ücretlerinin serbest birakilmasiydi. Türkiye'yi üç ana sektörde, "turizm, insaat ve tekstil'de kusatan sistemin, fuhus sektörüyle birleserek ortaya çikardigi tabloyu Prof. Küçük yorumluyor:
 
“Sentetik 'tit' (turizm, insaat ve tekstil -N.G.-) sektörünün tekelli bürokratik düzendeki parazitizm H$$ çürüme ile özdes oldugunu söyleyebiliyoruz. 'Tit' oldukça, çürüme ve kokusma var demektir. Bunu 'tit' sektörünün en geliskin örnegi olarak ileri sürdü­gümüz Cavit Çaglar'in, arada bir vergi rekortmeni ilan edildigi Bursa’yi inceledigimizde daha iyi görü­yoruz. Bursa, söz uygunsa, Çaglar'in ikta'si ve ti­mar'i durumundadir; yalniz yakin zamanin en önemli ekonomik cinayetlerinden biri sayilan 'tefe­ci' Malki burada öldürülmüstür. Bursa'nin hem em­niyet müdürü, hem de valisi, en inanilmaz skandal aktörlerinden ikisi olarak gösterilmistir. Her ikisi de bu iddialar zinciri içinde görevden uzaklastirdilar. Çaglar'a yurt olarak verilen Bursa, Amerikan siyâ­set cografyasina göre Teksas oluyordu.
 
" (Y. Küçük, Tekelistan, YGS Yayinlari, Istanbul 2000, s. 248-249)
 
Iste Nesim Mâlki cinayeti, bu anlamda son dere­ce önemli ve girift bir iliskiler agina isaret etmesi ba­kimindan ayri bir yere sahip. Zira Malki cinayetinin etrafindaki iliskiler, Susurluk'la ortaya çikan yapiyla sürekli olarak kesisiyor; hatta yapinin belki de yete­rince ele alinmayan/ortaya çikarilamayan unsurlari­na isaret ediyor. Cinayetle ilgili su ana kadar ortaya çikanlar belli isimlere ve merkezlere isaret etse de henüz tetikçiler düzeyini asamadi. Oysa bu cinayet, maktulün bizzat kendisi basta olmak üzere, çok güç­lü ve deyim yerindeyse tepede bulunan bir organi­zasyonu, âdeta yüksek sesle isaret etmektedir.
KIM BU MALKI?
 
Malki Ya da Tefeci Niso?
 
Nesim Malki, kimdi? Tunca Tekstil'in sahibi bir isadami. Ya da aslinda herkesin açiklikla ifâde ettigi gibi para ticâreti yapan, yani piyasaya faizle para veren bir tefeciydi. Bursa'da yogunlasan, ama Istanbul’a ve dolayisiyla uluslararasi boyut-bir tefecilik agiydi Malki'nin ortasinda yapi. Nesim Malki'nin para kaynaklari konusunda çesitli bugüne kadar cevapsizligini korudu.
Bankaci Malki
Malki'nin sahip oldugu ve yönettigi mâlî organi­zasyonlar, elbette çantasinda ya da kasasinda bu­lundurduklarindan ibaret degildi. Gerek bir azinlik mensubu olmasi, gerekse de hakkindaki olumsuz is­tihbarat istedigi gibi banka sahibi olmasini engelli­yordu.
Türkiye'de banka alamayacagini gören Malki, 1993 yilinda KKTC'de Tunca Bank’i kurdu. Banka­nin kuruldugu Kibris'in özellikle yeralti dünyasinin itibar ettigi bir bölge olmasi bir yana, bankanin ilk genel müdürü, adi daha sonra sikça duyulacak bir isim oldu; Emlak Bankasi eski genel müdürü Sükrü Karahasanoglu.
Cavit Çaglar ve Alaattin Çakici’ya yakinligi ile taninan Mustafa Kefeli, bu bankanin kurulmasi sira­sinda alacagi para nedeniyle Malki'yi topugundan vurdurtmustu. Aslinda Malki, Havyam Garipoglu ta­rafindan alinan Sümerbank'in da gizli ortagi idi. Is­te tam o dönemde Tunca Bank’tan, Tütünbank'in Is­tanbul Subesi'ne bir para transferi yapildi. Bu para, bir süre sonra Izmir'den çekildi. 685 milyar lirayi çe­kenin, o zaman ismi pek duyulmayan, asker kaçagi Erol Evcil oldugu sonradan ortaya çikti.
 
Malki, Engin Civan'in vurulmasinin ardindan patlayan Emlakbank skandalinda adi sik sik geçen Bank Indosez'i satin almak istemis, ancak Hazine'nin izin vermemesi üzerine bu istegini gerçeklestirememisti.
Malki’nin Ortaklik Zinciri ve Garipoglu Malki'nin kontrol ettigi para zincirinin izine pek çok yerde rastlamak mümkündü. Ama banka satin alma arzusu onu her zaman ele verdi. Örnegin özellestirme kapsamindaki Sümer-bânk"i Önce satin alan, ancak ardindan ihalenin ip­tal edildigi Hayyam Garipoglu, Nesim Malki'den bu is için 26 (bir diger iddiaya göre 25) milyon Dolar almisti. Bu paranin 13 milyon Dolari Erol Evcil'e aitti. Baska bir deyisle Evcil'in içinde bulundugu zin­cire.
Bankanin satis islemleri bitince Evcil, Malki'den parasini geri istedi. Malki parayi ödedi. Nesim Malki'nin ölümünden sonra, ortagi Erol Erkohen, Garipoglu'ndan 26 milyon Dolari geri istedi. Garipoglu, ödemeyi yapti.
 
Ancak Evcil ve hâmisi Alaattin Çakici, Garipoglu'nun pesini birakmaya niyetli degildi. Ikisi de ayri ayri Saripoglu'nu aradilar: " Verdigimiz paranin degeri ile bankanin simdiki hisse degeri arasinda fark var Sen kazandin, bize de kazandir. Bugünün degeriyle bize 15 milyon Dolar borçlusun" Yani 2 MIL. Dolar fark isteniyordu. Hayyam Garipoglu, Çakici'ya yalnizca l milyon Dolar ödedi.
 
Bu durum, daha sonra ihalelere fesat karistirma suçlamasiyla yargilanan Hayyam Garipoglu'nun ifâ­delerine söyle yansiyordu: "Nesim Malki'den ortak­lik için para aldim. Malki'nin ölümü üzerine de pa­rayi ailesine teslim ettim. Evcil, benden bu amaçla para istedi, ama alamadi."
 
Garipoglu, kendisine Nesim Malki ile ekonomik iliskisinin sorulmasi üzerine, "Nesim Malki'yi tani­rim. Sümerbank ihalesini kazanmistim. Sonra Mal­ki bana ortak olmak istedi. 25 milyon Dolar verdi ve bankanin yüzde 25'ine ortak oldu. Bu ortaklik güvene dayali bir ortaklikti. Ileride gerekli müsaade­yi alinca, benim resmî ortagim olacakti." diyordu. Bu ortakliktan sadece l ay sonra Nesim Malki öldürüldü. Garipoglu, Malki'den aldigi parayi Malki'­nin esine, kizina ve parayi aldigi Erol Erkohen'e ia­de ettigini ifâde ediyordu.
"Erol Evcil, Nesim Malki öldük­ten 3 yil sonra Malki ile ortakligina dayanarak ben­den para istedi. Evcil, Malki'ye para ödedigini ve za­rarda oldugunu söylüyordu. Ben ona muhatabim ol­madigini söyledim, hatta araya Alaattin Çakici da girdi. Ancak para ödemedim. Bu olay ticarî bir olaydir. Ben sadece banka için para aldim. Tekrar •ettim. Parayi ihale sonrasi 17 Ekim 1995'te al-. Bunun disinda bir durum söz konusu degildir." Garipoglu'nun ifâdelerinde dikkat çekici olan iki daha vardi. Kendisine Malki'den gelen para Demirbank üzerinden transfer edilmisti. Çok sonra-tan el konulacak olan bu bankanin sahibi olan Cingiloglu ile Malki arasindaki iliskilere yönelik ilginç potlan tasiyordu bu durum. Nitekim Malki, Evcil'in de ayni bankadan kredi almasini saglamisti. Ikinci önemli nokta, paranin ikinci 12.5 milyon Dolarlik bölümünün Bursa Is Bankasi Subesi'nden gönderilmesiydi. Bu sube, Is Bankasi Genel Müdürü Korukçu döneminde Erol Evcil'e verdigi ilerle gündeme gelmisti.
 
Garipoglu bu konularda mahkemeye su ifâdeyi veriyordu:
“Malki bana Demirbank Subesi'nden 12.5 milyon dolar gönderdi. Daha sonra Bursa is Bankasi Subesi'nden de sahibi bulundugum Ipeks firmasina da para gönderildi. Kim gönderdi bilmem. Çünkü , Malki'den geldigini biliyorum. Ben Malki'den i, Malki'den geldi. Ancak, onun adina baskasi da göndermis olabilir. Ben bu paralan daha son-\estirme Idaresi'ne gönderdim." dedi.
Uluslararasi Banka Sahipleri Yahudi!" Garipoglu'nun, DGM Cumhuriyet Savcisi Aykut Cengiz Engin'in, "Malki ile niçin ortak oldunuz?' sorusuna verdigi  cevap  hayli ilginçti: 
"Nesim Malki ortaklik önerdi. Çünkü uluslararasi bankalarin sahiplerinin Yahudi oldugunu söyledi. Sonra, beni de ortak alirsan uluslararasi bankalarda söz sahibi olabilirsin, dedi. Bunun üzerine kabul et­tim.”
Tuncabank Satiliyor
Nesim Malki'nin bankacilik isleri genelde hiçbir zaman iyi gitmedi. Sahip oldugu KKTC merkezli Tuncabank'i, ölümünden sonra Yurtbank'in sahibi Ali Balkaner aldi.
Balkaner, Tuncabank'i 5 milyon Dolar'a aldikla­rini açikliyor ve bir süre için Erol Erkohen'in kurucu hissesinin korunacagini bildiriyordu. Isin elbette dik­kat çekici olan yani, Ali Balkaner'in de, Cavit Çag­lar, Kamuran Çörtük gibi isimlerin de yeraldigi mes­hur "aile"den olmasiydi. Nitekim o da ailenin diger üyeleri gibi bankasina el konulanlar kervanina katil­di ve Yurtbank'a el konuldu.
Daha çok gayrimenkul piyasasinda ve insaat sektöründe taninan Yonca Insaat'in sahibi Ali Bal­kaner, Malki'nin bankasini 5 milyon Dolar'a satin almisti. Bunun, 1.5 milyon Dolari'nin pesin, gerisi­nin de 14 ayda taksitler halinde ödenecegini ifâde ediyordu.
Tuncabank'in çogunluk hisseleri Balkan er Aile­si'ne geçerken, bankanin halen binde bir ve daha küçük paylar halinde KKTC kökenli bazi ortaklari bulunuyordu.
Ayrica öldürülen Nesim Malki'nin ortagi ve kuzeni Erol Erkohen de bir adet kurucu hisseyle Tuncabank'in ortaklan arasindaydi.
 
Balkaner, Tuncabank ile ilgili olarak su degerlendirmeyi yapiyordu: "KKTC'de banka kurma giri­simimiz yeni degil. Biz grup olarak, Kibris'in Avru­pa Birligi’ne daha önce girecegine inaniyoruz. AB' ye daha önce girme avantajini yakalamak istiyor- duk. Yani, KKTC'de banka fikri, bizde uzun süre önce olusan bir düsüncedir."
 
Kibris, “Kara Para Cenneti”
Ali Balkaner ne derse desin, Kibns'ta Malki'nin ya da kendisinin niçin banka kurmak istedigini herkes çok iyi biliyordu. Kibris, off-shore, yani kiyi bankaciligi olarak da adlandirilan sistemle, kara para için tam anlamiyla bir cennet sayiliyordu.Israil hatti gerçek bir kara para hatti tasiyordu. Bu yüzden de Malki'den Balkan er’e pek çok isim için bu bölge, iyi bir "aklama merkezi”ydi.
Ancak bunlardan daha dikkat çekici olan bankanin ve kiminle pazarlik yapilarak alindigiydi.Çok degil, bu satin almadan 3 yil sonra Yurtbank'in içini bosaltmaktan yargi önüne çikarilacak olan Ali Balkaner’in bu konuda tek muhatabi vardi: Avukat Aydogan Semizer. Malki Ailesi adina satisi, Avukat Semizer gerçeklestirmisti.
"Halen Malki Ailesinin avukatligini yürüten Semizer, benim de eski avukatim ve dostumdur. Satis islemlerini Aydogan Bey yürüttü ve varilan anlasma üzerine geçen hafta bir protokol imzaladik. Bankanin devir islemleri, verasetle ilgili küçük pürüzler nedeniyle tam olarak bitmemis ola­bilir. Fakat yasal olarak su anda bankanin tamami­ni satin aldik."
"Malki'nin Yüzünü Bile Görmedim"
Ali Balkaner, Malki cinayeti ile ilgili ortaya çikan gelismeler üzerine Tuncabank'i satin almaktan vaz­geçmeyi düsünüp düsünmedigini soranlara "Pesina­ti ödemis olduk. Parayi ödemeden olsaydi, Tunca­bank'i satin almaktan vazgeçerdim demek de istemi­yorum. Ben banka satin aliyorum. Benim mafya ile veya baglantilari ile de ilgim yok, olmadi da. Bir ku­rusluk alisverisim olmadi. Beni ne tehdit eden, ne de vuran var. Sonuçta mal satin aliyorum. O mal da çü­rük çarik olsaydi almazdim. Dahasi Tuncabank'i sa­tanlar, bunlar basindan izledigim kadariyla, magdur durumdalar. Mafya ile ilgisi yok. Paralan gitmis. Ala­caklarini silmisler, üste de para vermisler. Nesim Malki'nin de yüzünü görmüslügüm bile yok. Yemek bile yemedik, kola da içmedik." cevabim veriyordu.131
Her Yerde Onun Adi Var: Avukat Aydogan Semizer
Avukat Aydogan Semizer adi ilk kez Çakici-Evcil telefon konusmasinin yer aldigi kasetle duyuldu. Ancak bankacilik sektörü, bu adi çok yakindan taniyordu. Malki'ye ait Tuncabank'in Ali Balkaner'e sa­tisini gerçeklestirdi. Egebank'in satisini da Murat Demirel’e o yapti. Egebank yönetiminde olmasina ragmen, son Türkbank satisinda Korkmaz Yigit'e danismanlik yapti.
Malki cinayetiyle ilgili ortaya çikan gelismeler, Alaattin Çakici kasetleri, Erol Evcil'den sonra, göz­leri avukat Aydogan Semizer'e çevirmisti.
Semizer'in adi, Alaattin Çakici'nin, Türk Ticaret Bankasi'nm satisiyla ilgili olan kasetlerden birinde söyle  geçiyordu:
...-Çakici: Ben Aydogan'i sikistirdim. Egebank isinde de o vardi. Bu iste de benim dedigim insanla ortak hareket etmezse, ben onu üzerim dedim."
       Sernizer, bu durumu söyle anlatiyordu: "Çakici bana Türkbank konusunda danismanlik teklif etti. Türk Ticaret Bankasi benim için namus meselesidir, istedigime verecekler."
         Semizer, çogunluk hissesi daha önce Bayraktar'a ait olan Egebank'in Cumhur-  baskani’nin yegeni Murat Demirel'e satilmasi isleminde de ön plandaydi. Semizer, banka Demirel Ailesi’ne geçtikten sonra Egebank yönetimine de girmisti.
         Semizer, Egebank Yönetim Kurulu Üyesi olma­sina ragmen, Korkmaz Yigit Grubu'na da Türk Ticaret Bankasi’nin ihalesine girisi sirasinda ve sonrasinda “hukuk danismanligi" yapti.
   Aydogan Semizer'in adi kamuoyunda en fazla Türkiye Emlak Bankasi'na "özel anlasmayla" hukuk danismanligi yaptigi günlerde duyuldu. Semizer, 1991'de hükümet degisikliginden sonra Engin Ci­van ve ekibi aleyhinde açilan bir dizi davaya, banka adina imza atti.
Semizer, Malki ve Evcil eksenindeki kritik rolü­nü söyle anlatiyordu :
"- Erol Evcil'i taniyor musunuz? Nasil ve ne za­man tanistiniz?
- Erol Evcil'i Nesim Malki'nin öldürülmesinden 2-3 ay kadar sonra tanidim. Benimle tanistiran Erol Erkohen'dir. Erol Evcil'in Is Bankasi, Demirbank ve Interbank'la anlasmazliklari vardi. Evcile o banka­larla anlasmazliklarini çözmek için ona hukukî da­nismanlik yaptim. Nesim'in öldürülmesinden önce kesinlikle tanimiyordum. Ticaret Bankasi olaylarin­dan sonra da uzaklastim.
- Evcil'e daha sonra görüsmeniz oldu mu?
- Olmadi diye bir sey yok. Her zaman görüsme­miz olmustur. Aramistir, birseyler sormustur. Ama hiçbir zaman resmî avukati olmadim, davasini takip etmedim. Is Bankasi, Demirbank ve Interbank'la olan anlasmalarini yaptim. Bunlarin hepsi de, ban­kalarin verdigi kredilerin tasfiyesine yönelik hukukî anlasmalardir. Ya mal alinmis, mal verilmis ya da parasi ödenmistir. Hepsi protokole baglanmistir.
- Evcil'in bankalarla olan sikintisi neydi?
- Is Bankasi ve Ticaret Bankasi 'ndan büyük mik­tarda kredi almisti. Demirbank ve Interbank'tan da aldigi krediler vardi. Nakit sikintisina düsüp, ödeyemeyince bunlarin çogunu mal vermek suretiyle kapatmak zorunda kaldi. Mal vererek, ya da borçlana- rak tasfiye etti. Resmen vekâletini almadim. Kaldi ki vekâlet edebilirdim de. Ancak adamin falancayi öldürttügünü, öldürebilecegini, zan altinda oldugunu hiçbir sekilde bilmiyordum. Ben avukatim, is geldiginde,o isi almaktan daha dogal ne olabilir? Bun-lar da benim ihtisasim dahilinde olan islerdir. Banka anlasmazliklaridir. Sunu söyleyeyim, gidip sorabilirsiniz Evcil adina gidip görüsme yaptigim, anlastigim bankalarin sahipleri, yöneticileri beni özellikle istemislerdir.
- Nesim Malki'yi taniyor muydunuz?
Nesim Malki ile tanisikligim, onun alacakli oldugu kisilerin avukati olmamla basladi. Nesim Malki’nin o zaman  Örtel sirketinde iplik alacagi vardi.Simdiki adi Genel Tekstil. Ben Genel Tekstil'in avukatiydim. O Örtel'in borç tasfiyesini ben yaptim.Nesim Malki'yi, karsi tarafin avukati olarak tanidim, sonra ise ailesinin avukati oldum. Maki’nin ortagi Hayim Erkohen Bey'i iyi tanirdim. Birsey olursa  gelir sorarlardi bana. Mesela bir otel almak istedi, bir ara onu geldi sordu. Ticarî bilgime güvenirdi. Bir banka almak istedi, sordu. Ancak hiçbir zaman resmen bir avukati olmadim. Musevî cemaatinde iyi  bir itibarim vardir. Ailesi Nesim Malki’nin ölümünden  sonra Musevî cemaatinin tavsiyesiyle bana geldiler. Ben miras islerini organize etmek için vekalet  aldim. Esi ve çocuklari deneyimsizdiler, avukatliklarini sürdürmekteyim.
-  Hayyam Garipoglu’yla tanisiyor musunuz?
- Nesim Bey'in ölümünden sonra tanistik. Ne­sim Beyin Sümerbank'in paylarini aldigi ortaya çik­ti. Bu paylarin Hayyam Bey'e geri satisinda organi­zasyonu ve sözlesmelerini ben yaptim. Hayyam Bey, Nesim Beyden aldigi paraya karsilik, bankanin hisselerini vermis. Nesim Bey'in ölümünden sonra aile, paylari devretmek istedi. Rehin sözlesmesiyle bankaya tevdî ettik. Sonra Hayyam Bey çeklerini al­di. Çeklerin bedeli kredi olarak ödendi. O sirada Nesim Bey'in, o parayi bankalardan kredi olarak al­digi ortaya çikti. Bankalar 'kredileri ödeyin' diye üzerimize geldi. O sirada sirkette, ailede para yok. Çeklere karsilik Sümerbank'tan kredi alindi ve o kredilerle alacakli bankalara borçlari ödendi. Nesim Bey Demirbank ve yanlis hatirlamiyorsam Ticaret Bankasi'ndan kredi alarak Hayyam Bey'e borç ver­mis. Nesim öldügünde karsimiza pek çok borç çik­ti.'
Malki'den Demirel ailesine, Evcil'den Çakici'ya, Emlakbank'tan Türkbank'a kadar her yerde adi ge­çen bu ilginç isim, en son Basbakan Yardimcisi Hü­samettin Özkan'in kayinvalidesi üzerinden yaptigi para transferlerini, "gayr-i menkul satisi yapilmisti" diyerek savundu.
Hakkindaki bunca iddianin ardindan, kisa bir süre sorgulandiktan sonra serbest birakildi. Halen Egebank dahil pek çok davadan yargilaniyor. "Mal­ki cinayetiyle ilgili bildiklerini anlatsa olayin tamami aydinlatilir." degerlendirmesi yapiliyor; ama o zaman zaman müvekkillerine önerdigi “susma hakki’ni en çok kendisi için kullaniyor.
Demirbank-Evcil-Malki
 
2001 yilinda el konulan Demirbank'in sahipleri Halit Cingillioglu ile Malki arasinda da oldukça ya­kin bir iliski vardi. Nitekim Malki, Evcil'in bu banka­dan kredi almasina kefil olmustu.
Türkiye Is Bankasi'nin Erol Evcil'e ait Eze Zeytincilik'le ilgili kredi islemlerini incelemek üzere özel olarak Bursa'da görevlendirdigi Krediler Müdür Yar­dimcisi Dündar Parlar, hazirladigi raporda ilginç sonuçlara ulasiyordu:
Erol  Evcil'in, Demirbank'tan perakende fiyat üzerinden iplik aldigi ve bu iplikleri sübvanse ederek istanbul'da faaliyet gösteren EET Tekstil  (Basisen Genel Baskani Metin  Tiryakioglu'nun oglu Burak Tiryakioglu, Bursa Sube Müdürü'nün kardesi Halit Ertas ile Erol Evcil'in ortagi oldugu, Mart 1997'de kurulan sirket) üzerinden ya da araciligiyla komisyon ödeyerek piyasaya sürdügü istihbarati alindi.. Bu islemlerin teminati olarak, geri döndügü söylenen,  ancak bize gösterilmeyen zeytin inin Demirbank'a yönlendirildigi kanisina ulasildi.. Mart ayi içinde Demirbank'tan gelen bir yazinin içeriginden Ankara bayii olan Soylu-Eze'nin zeytin çeklerini devrettigi anlasildi."
“Erol Evcil ile  Kasim 1995’te öldürülen Nesim Malki ve Demirbank sahibi arasinda anlasilamayan bir iliski mevcuttur. Evcil, kolaylikla fon yarattigi Malki'nin ölümü sonrasinda malî darbogaza girdi. Son cümle Evcil tarafindan da te'yîd edilmektedir. Cavit Çaglar ile yasanan sorunlara ve firmanin ihra­câtinin Subat 1996'da durdurulmasinin da eklenme­siyle mâlî sikisikligi artti.
Evcil'in hem kendisi hem de bankamiz üst yöne­timi tarafindan çok iyi bilinen çevreler tarafindan id­dia edildigi üzere, Bursa'da tekrar iplik ticareti yapa­rak kâr elde etmesi tarafimizca olanaksiz bulunmak­tadir. Bursa'da iplik alabilecegi Çaglar Grubu zaten yaklasik 18 milyon Dolar alacaklidir.
Soyadini Esrefoglu olarak degistiren Evcil'e artik itibar edilmemesi gerekir."
Ortaya konulan bilgiler ve degerlendirmeler çok netti ve sonra ortaya çikan gelismeler de bunlari dogrulayacakti. Muhtemelen, Is Bankasi raportörle­rini ve müfettislerini en son dinleyen bizzat banka­nin yönetim kurulu olacakti.
 
KARMASIK BIR ÜÇGEN: MALKI-ÇAGLAR-EVCIL
Çaglar, tekstil dünyasinin devlerinden birisi olarak yükseliyordu. 1992'den itibaren kabinede bakan olarak da görev yapan Çaglar'in isleri hizla büyüyordu. Türkiye'nin o günlerdeki en gözde sektörlerinde de yatirimlari vardi. Insaat ve turizm  bunlar arasindaydi.
 
Bu yükselisi herkes dikkatle izliyordu, ama bunlardan bir tanesi için Çaglar gerçek anlamda bir ideal ve hedef haline gelmisti. Sigorta ve zeytin isleriyle ugrasan bu dikkatli genç Erol Evcil’di. Evcil çaliskan oldugu kadar hirsliydi. Gözünün önündeki bu yükselisi dikkatle ve yakindan izliyordu.Cavit Çaglar'la tanismak ve onunla yakinlasmak için firsat kollamaya basladi. Sigorta ve zeytin islerini yarken, Bursa'nin ve o dönem Türkiye'sinin gözbebegi olan tekstille yakindan ilgileniyordu. Kararini vermisti. Türkiye'nin dünya çapinda söz sahibi olmaya basladigi tekstile adim atacakti.
 
Evcil, Bursaspor Yönetim Kurulu'na girdiginde, hayatina yön verecek bir isimle tanisiyordu: Emni­yet Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan. Samimiyetleri her geçen gün artiyordu. Ilhan, Evcil'i Bursa'daki sermaye çevrelerine ulastiracak zeminler olusturu­yordu. Terörle mücâdeleden sorumlu emniyet mü­dür yardimcisi olarak, Bursa'da herkesin taniyip saydigi bir isimdi. O dönem Yusuf Ilhan'la Evcil sik sik biraraya geldiklerinde, gündemlerinde hep bu konular vardi. Daha hizli büyümek ve Bursa sinirlarinin disina tas­mak. Yusuf Ilhan, sonraki yillarda yaninda çalisaca­gi ve sag kolu olacagi Evcil'in tekstil sektörüne na­sil bir istahla baktigini biliyordu.
 
Evcil de artik küçük sayilmazdi. Elinde 8 milyon Dolar civarinda bir sermayesi vardi. Depolarinda 300 ton kadar zeytini bulunuyordu. Sigorta isleri için kullandigi 30-40 civarinda da araca sahipti. Bu­nun disinda kendi ifadesiyle "Bursa 'nin önemli yer­lerinde 4 adet dairesi, Yalova yolu üzerinde bir ar­sasi vardi." Ama daha hizli kazanmaliydi. Bunun da adresi tekstildi.
 
Yakin dostu emniyetçi Yusuf Ilhan, ona tam da bunlari konusurken bir teklifte bulundu. "Erol, sen mutlaka Mustafa Çaglar'la tanismalisin." Evcil'in bundan sonraki hayatina yön verecek, onu " iplik’le tanistiracak teklif karsisina çikmisti. Heyecanliydi, "Ne zaman istersen" cevabini verdi hemen.
 
Yusuf Ilhan, Evcil'i çok bekletmedi. Mustafa Çaglar'la ikisini emniyetteki odasinda kisa bir süre araya getirdi. Erol Evcil, hizli gece hayati ve  para harcamasiyla taninan küçük Çaglar'la ilk kez karsilasmiyordu. Ama tanismalari Bursa Emniyeti'ndeki bir makam odasinda gerçeklesti.
Mustafa Çaglar'la dostluklari kisa sürede ilerle­di; Evcil gece hayati konusunda ondan daha temkinliydi, ama dogrusu onun hizli hayatina zaman za­man takilmaktan da geri kalmiyordu.
 
Çok geçmeden gündemlerine ticaret ve para da hâkim oldu. Evcil projesini açti yeni dostuna. "Tekstil piyasasi ile öteden beri ilgileniyorum. Bir dokuma tezgâhi alip kumas üretmek istiyorum."
Mustafa Çaglar, bu düsünceye itiraz etmedi önce “Olabilir, istiyorsan yardimci da oluruz. Ama kumasin kâri yüksek degil, marka olusturmak da zor.Eger isin .ticari tarafini düsünüyorsan iplik isine gir.”
 
Ipligin Büyüsü
Iki yeni dostun bundan sonraki sohbetleri bu konu üzerinde sekillendi. Evcil her defasinda bu kadar yakininda olup bittigi halde isleyisini yeterince bilmedigi ticaretin ayrintilarini ögrenmeye çalisiyordu.
 
Sigortaciliktan zengin olmustu, zeytine büyük yatirimlar yapmayi hedefliyordu.
Ama Mustafa Çaglar’in anlattiklari onu yavas yavas “ipligin büyülü dünyasina”  dogru sürüklüyordu.Kim üretiyordu, kim alip, kim satiyordu? Küçük Çaglar’i müthis bir dikkatle dinliyordu.Uzaktan izleyip bildigini zannettigi bu dev alanda öylesine büyük rakamlar, o kadar kisa sürede elde ediliyordu ki, Evcil kararini hemen verdi. Bu is ona göreydi. Çaglar elinden tutacak ve ip isine girecekti.
Mustafa Çaglar'in hizli hayati Evcil'i ürkütünce, araya biraz mesafe koymaya çalisti. Ama baslayan akisin devam etmesini de istiyordu. Teklif yine Yu­suf Ilhan'dan geldi: "Gel Cavit Çaglara gidelim"
Böylece Çaglar'la tanistilar. Evcil, Cavit Çag­lar'in kendisi hakkinda fazlaca bilgi sahibi olmasina sasirmis, bunu arkadasi Yusuf Ilhan'dan edindigini düsünmüstü. Oysa Çaglar, adini çok duydugu bu gençle ilgili zannettiginden çok daha fazla sey bili­yordu.
Oglunun hayatindan duydugu sikintiyi aktardi Cavit Çaglar. "Süleyman Demirel'e bu kadar yakin, bir de bakan olunca hayli zor durumda kaliyordu." Oglu ne kendisini, ne de yanindaki korumalarini dinliyordu. Evcil'den rica etti. "Onunla yakin olur­san, belki biraz çeki düzene girer." Evcil, yeni tanis­masina ragmen gözünde çok farkli bir yerde olan bu adamin ricasini geri çevirmedi. Artik o da bir parça aileden sayilirdi. Çaglar'in kendisine hissettirdigi gü­ven, hirsini bir kat daha kamçilamisti. Piyasanin hâkimi bir tek isimdi: Nesim Malki. Çaglar'in ve diger pek çok üreticinin de ipliklerini o aliyor ve satiyordu. Yüksek miktarlarda alim yaptigi için de piyasayi o kontrol ediyordu. Fiyatlari yüksel­tiyor, indiriyor, vadeli iplik verip müthis faizlerle pa­ra kazaniyordu. Zaten lakabi da Tefeci Niso'ydu.
 Evcil, Çaglar ailesinin "Yahudi" diye söz ettigi adamdan hiç hoslanmadigini hemen farketmisti. Ama piyasa onun elindeydi. Istese bir süre iplik almayip Cavit Çaglar'i bile köseye sikistirabiliyordu. Kontrol ettigi nakit parayla ilgili etraftan akillara durgunluk verecek rakamlar duyuyordu. Evcil, ürkmüstü. Nasil bir piyasaya adim attigini yavas yavas farkediyordu. Ama artik geri dönüsü sözkonusu olamazdi.
        Mustafa Çaglar, Evcil için hemen bir strateji be­lirledi, "istersen Niso'dan iplik alabilirsin. Biz de sa­na destek oluruz." Nasil ve hangi sartlarda alabilecegîni anlatti. Gözlerindeki tatminsiz ifadeyi algilamakta gecikmedi. "Eger istiyorsan ben sana el altin iplik verebilirim. Bana bir miktar para verirsen, hemen bu isi baslatabiliriz." Evcil, piyasanin isleyisine pek uymayan bu teklifin, karsisina konulan asil teklif oldugunu  çabucak anlamisti. Devlerin piyasa dogrudan alici ve satici olma fikri öylesine cazipti ki kabul etti. Ilk anlasmalari aylik 50 tondu.Kar konusunda ölçü, Niso'nun koydugu gibiydi.Bir tek farkla, bu kez Mustafa ile Evcil kâri paylasacakti.
Evcil’in sigortaciliktan gelme organizasyon yetenegi hizli hareket etme imkâni sagliyordu. Isler de hizli ilerliyordu. Kisa sürede aylik alimini 100 tona çikardi. Bu rakam piyasada gözle görülmeden satilabilecek boyutlarin üzerindeydi.
 
Malki Evcil'i Farkediyor
Piyasanin hakimi, birkaç ay sonra ortaya çikan bu yeni mal hareketliligini farketti. Kendisinin ayar­layip yönettigi bir piyasada birileri kendi basina mal alip satiyordu. Nesim Malki, kisa sürede isi kayna­gindan çözdü ve Çaglar ailesine baski yaparak Evcil'e iplik vermemelerini söyledi. 1993 yili Mayis ayindan itibaren Evcil iplik alamaz oldu. Kendisinin de, Çaglar ailesinin de memnun oldugu kârli alisve­ris, en azindan simdilik sona ermisti. Cavit Çag­lar'in ifadesiyle "Vampir" yine kazanmisti. "Tek sa­tici olarak piyasayi sömürmeye devam ediyordu."
 
Ama ne kadar elestirse de Cavit Caglar'la Malki'nin alisverisi devam ediyordu. Çünkü iplik piyasa­sindaki akisi durdurmak ikisinin de isine gelmiyordu. Çaglar'in sikistigi yerde Niso ona yardim ediyor, kre­di aliyordu. Çaglar'in Nergis'i o siralarda piyasanin en büyügü olmustu. Ankara'daki ayagi hatari sayila­cak kadar da saglamdi. Kisacasi iç içe ve karmasik bir iliskileri vardi Caglar'la Malki'nin. Evcil'in, bu tehlike­li iliskide kisa sürede taraflarin karsilikli kullanacagi bir tetikçi durumuna geldigini farketmesi ise, çok za­man aldi. Muhtemelen o zaman da is isten geçmisti. Cavit Çaglar'in devlete karsi, özellikle de öde­meler konusundaki gevsek tutumu, Malki'yi ürkütü­yordu. Oysa hem Malki, hem de ortagi Erkohen ai­lesi devletle karsi karsiya gelmekten çok korkuyor­du. Bu nedenle, Caglar'la ortakliktan çok alisveris yapmayi tercih ediyorlardi
 
Niso, Evcil'i ariyor
Nesim Malki, Evcil isini kolay çözmüstü; ama Çaglar’in karsisina çikardigi bu gözü pek genci  de merak etmeye baslamisti.Kisa sürede 100 tonluk bir mali piyasaya sürebilen bu yetenekli is adami ile tanismak istiyordu.Her zamanki gibi davrandi araci kullanmadi.Evcil’i kendisi aradi ve tanismak istedigini söyledi.”Eger iplik ticaretine devam etmek istiyorsan konusabiliriz.”
Evcil, becerikli olanin piyasada kalici olabilecegini görmüstü.Iste simdi iplik tekelini yöneten adam, kendisini çagiriyordu.Mustafa Çaglar’in uçagi ile Istanbul’a giderken beklenen tanisma gerçeklesti.Malki’nin yakinlarina yaptigi degerlendirme ilginçti.”Hirsi aklinin önünde giden bir genç.” Yine de onu hos tuttu.Yakin dostu Hayim Erkohen ve oglu Erol Erkohen’le tanistirdi.
Erkohen ailesi, Evcil'e çok yakin davrandi. Ki­milerine göre bu yakinlik, Malki'nin istegi ile gerçeklesiyordu. Böylece tehlikeli bir rakip kontrol altinda tutuluyordu. Hasta olan ve kisa bir süre sonra ölen Hayim Erkohen, Evcil'e iplik piyasasinin ne acimasiz oldugunu, Niso'nun pekçok kisiyi batirdigini anlatiyordu. Ama Evcil, bunlari dinleyecek durumda degildi. Ipligin büyüsü onu sarmisti bir kez.
Malki Çaglar'i Sikistiriyor
 
Cavit Çaglar, aile fotografinda yer aldigi büyüklerinin destegi ile yerini saglamlastirmisti. Milletvekilligi ardindan bakanlik, büyüyen is hacmi ile piyasanin gözbebegi Idi. Iste bu güçlü adam, ürettigi ipligi istedigi gibi pazara süren Malki'den giderek| daha fazla rahatsiz olmaya baslamisti. Onun tek ali­ci olmasini istemiyordu. Evcil'le yaptigi operasyon kisa sürede aleyhine dönmüstü, "ipler" iyice gerilmeye baslamisti.
Niso, olup biteni çok dikkatle izliyordu. Istanbul ve Bursa arasinda mekik dokuyan bu adam hiç kuskusuz Çaglar'in siyâsî gücünü her zaman hesaba katiyordu. Yükselis döneminde iliskileri olabildigine yumusak tutmustu.  Ama onun Evcil'le  kendisini hançerlemesini de hiç unutmamisti.
Ancak Istanbul'daki Facto Kapital Sirketi'ne sik sik ugrayan milletvekilleri ve önemli isimlerle sadece para konusmuyordu Malki. Onlardan siyâsetini nabzini da aliyor ve yeni bir dönemin yaklastigini! görüyordu. Bu yeni dönemde Cavit Çaglar'in eskisi kadar güçlü olmayacagini da sezinlemisti. Cumhur­baskani Turgut Özal'in ölümü ve Basbakan Süleyman Demirel'in köske çikmasi iktidar dengelerimi sarsmisti.
Çaglar, düsüse geçiyordu.
Niso, yavas yavas sikistirma harekâtini baslatti.! Önce, yine tek saticinin kendisi olmasi gerektigini söyledi. Bunun her iki taraf için de daha iyi olacagi­ni uzun uzun anlatti Çaglar'a. Alacagi cevabi biliyor­du aslinda. Cavit Bey onu yaniltmadi.
Malki, hemen piyasanin ikinci ismine yöneldi. Ikinci üretici, bir süre sonra DYP'nin basina geçe­cek olan ve basbakanlik koltuguna oturan Tansu Çiller'in de gözdelerinden olan Ali Osman Sönmez’den baskasi degildi.
 
Çaglar bir kenara itilmis ve iplik alimlari Sönmez'den yapilmaya baslanmisti. Çaglar için sikintili günler basladi. 1993 yili sonlarinda elinde 6-7 bin ton civarinda stok birikmisti. Isin kötüsü, siyâsî ibre­nin lehine döndügü Ali Osman Sönmez'le Çaglar'in arasi öteden beri açikti.
Hemen ataga kalkti ve yeniden Evcil formülünü harekete geçirdi. Stoklarindaki ipligi almasi için ona teklifte bulundu. 5 bin ton iplik, Nisan 1994'de ödenmek üzere Evcil tarafindan satin alinmisti.
Evcil yine hizli hareket etmeye basladi. O kadar ki 1994 yili ortalarinda Bursa piyasasinda Malki'yi geçtigi konusulmaya baslandi.
Çaglar stoklarini bir ölçüde azaltmisti. Ama bu kez de siyâsetin kiskaci onu sikistirmaya baslamisti. Karsisinda Istanbul sermayesinin destekledigi bir basbakan vardi. Daha da kötüsü bu basbakan, ken­disinden hiç ama hiç hoslanmiyordu. Tansu Çil­ler in Bursa'daki yeni gözdesi Ali Osman Sönmez olmustu. Demirel'in has adami Çaglar'la iyi geçin­meye hiç niyetli degildi.
Çaglar'in Zor Günleri
Cavit Çaglar'in ise o güne kadar sadece çayini içmeye gelen bankacilar, bu kez yolunu kesmeye baslamisti.Ödenmeyen krediler için ard arda takibe ugruyordu.O kadar ki sirketlerinde çalisan isçilerin ücretlerini bile Evcil karsilamaya baslamisti.
Evcil kazandigi paralarla tekrar zeytin isine yöneldi. Bu alanda dünyanin en iyisi olmak gibi büyük bir hedef koymustu önüne. Hizla Eze Zeytin'in fab­rika insaatina basladi. Ancak kazandigi paralar he­defi için yeterli degildi. Ama artik onun da gelisen siyâsî iliskileri vardi. Is Bankasi'ndan ciddi miktarlar­da krediler almaya basladi. Ardindan da diger ban­kalardan.
Bu arada Mustafa Çaglar'in uçagini l milyon 50 bin Dolara satin aldi. Zeytin isini gelistirmek için sik sik Ispanya'ya gidip geliyordu. Evcil'in uçak tut­kusu her geçen gün artti. Fransa'dan bir Falcon 20 tipi uçak aldi. (Bu uçak daha sonra Egebank'a, yani Murat Demirel'e satildi.) 2 milyon 250 bin Dolar'in, sadece 250 binlik kismini pesin ödedi. Kalani için Demirbank'tan leasing yapti. Bu konuda elinden tu­tan isim Malki'den baskasi degildi. Bu bankalar Ev­cil'in kredi zincirinde sadece bir baslangiçti.
Malki'nin Evcil'e olan yardimi sadece bankalar­la tanistirmakla sinirli degildi. Zeytin fabrikasi için de tanidiklarini devreye soktu. Ispanya'da bulunan ve Evcil'e zeytin fabrikasi kuran firmanin sahibi de Yahudiydi ve Malki'yle de tanisiyordu.
Evcil'le Malki birlikte önce Ispanya'ya, oradan da New York'a uçtular. Kaliforniya'da zeytinde dün­ya devi olan Decarter firmasiyla görüsme yaptilar. Bu arada da New York'ta uçak almak için görüsme­ler yaptilar. Falcon 50 tipi bir uçak alarak, Ispanya üzerinden Türkiye'ye döndüler. Aralarindaki yakin­lik iyice artmisti.
Erol Evcil bu durumu, Malki'nin "Zeylin isine merak salip kendisine yakinlasmasi" olarak deger­lendiriyordu. Oysa Malki'nin tek amaci vardi, raki­bini kendi alanindan uzaklastirmak. Bu çekismenin sonucunu, beklenmedik gelismeler tayin edecekti.
   
Önce ölen, ardindan da öldürten sahneden çe­kildi; ama perde arkasindakiler muhtemelen halen "disarida".
MALKI ÖLDÜRÜLÜYOR
Ipler Geriliyor
Evcil'le Malki arasindaki ticarî iliskiler 1995 ortalarinda gerilmeye baslamisti. Evcil bu durumu, polis ifâdesinde söyle anlatiyordu.
"1995 Agustos ayindan itibaren Niso'da bir te­dirginlik ve panik bas göstermisti. Bu arada benim­de Niso'ya olan iplikten dolayi olan borcum artma­ya baslamisti. Niso'daki tedirginligi ben de sezinlemistim. Niso bir ara bana bu yeralti dünyasi denen âlemdeki faaliyetler hakkinda bazi seyler sorarak, bunlar nasil yürütüyorlar faaliyeti gibi bilgi almaya çalisti. Ben konuyu açmasini söyleyince, bana ken­disinin Alaattin Çakici tarafindan tehdit edildigini söyledi ve bir konusmasini kaydettigi bandi bana dinletti. Ben ilk defa Alaattin Çakicinin sesini ora­dan duymus oldum, daha önceden kendisini ne gör­müstüm ne de bir tanismamiz olmustu. Niso'nun bu olaydan çok etkilendigini gördüm. Bana bir taraftan da Mehmet Agan soruyor ve onunla bir irtibatimin olup olmadigini soruyordu, bundaki maksadi Meh­met Agarin o dönemde Emniyet Genel Müdürü ol­masindan dolayi idi. Belki ondan bir güç ve koruma alabilir düsüncesinde idi. Bunun disinda kendisi de koruma içgüdüsü içerisinde güçlü insanlari arayis ve bulma faaliyeti içerisine girmisti. Ancak herhalde o j gücü saglayamamis olacak, Alaattin Çakicinin iste­digi l milyon Dolar'i ödemek zorunda kalmis."
Malki, Çakici'nm tehditlerinden gerçekten ürk­müstü. Bu tehdidin hemen ardindan Cavit Çaglar'in  tüm stok ipliklerini satin almasi ise herkesin dikkati ni çekmisti.
Ayrica, Mustafa Kefeli ile Alaattin Çakicinin arasinin iyi oldugunu biliyordu. Ayni zamanda Mus­tafa Kefeli'nin Cavit Çaglar'la da aralarinin iyi oldu­gunu ve aralarinda bir baglanti oldugunu da duy­mustu. Bundan yüzden Cavit Çaglar'a tekrar yaklasma geregini hissetmisti.
"Niso'nun anlattigina göre, kendisinin Kibris'da bir bakanla isi varmis, bunu Mustafa Kefeli hallet-l mis. Mustafa Kefeli'ye bir para vermesi söz konusu imis,  bu parayi vermeyince Mustafa Kefeli bunu vurdurtmus. Niso olayi bana öyle anlatti. Bu olay­dan etkilenen Niso, Alaattin Çakici tarafindan teh­dit edilince Alaattin Çakiciya yakin olan Mustafa Kefeli ile irtibata geçmek ve bu soguklugu gidermek için Cavit Çaglari devreye sokuyor. Cavit Çaglarin l bu tarihte mal stoklarinin çok olmasi ve mali kriz  içerisinde bulunmasi, Mustafa Kefeli ile yakin iliski i; içerisinde olmasi bunu yaklastiran sebep olarak görüyordu. Böylece Niso, Cavit Çaglar'dan yeniden stok malzemelerini alarak onu rahatlatiyor, karsili­ginda da Cavit Çaglar, Mustafa Kefeli yakinlasma­sindan istifade ederek Mustafa Kefeli kanalindan Alaattin tehdidinden kurtulmayi amaçliyordu."
Ancak Malki'nin bilmedigi bir gelisme vardi. Ça­kici 'nin yeni gözdesi Evcil olmustu.
Çakici, Evcil'i Korumasina Aliyor
Evcil, Çakici'nin gücünü duymustu, ama onu ta­nimiyordu. Simdi ise bu gücün nefesini ensesinde hissediyordu. Hemen bir hamle yapti ve o siralarda tehdit edilen Malki'nin bu isi kendisinden bildigini Çakici'ya iletmeyi basardi. Çakici öfkelenmisti. Küf­retti, "Ben onlara sorarim" deyip kapatti telefonu.
Artik Malki'nin karsisinda Çakici'yla birlikte Ev­cil vardi. Ama bu arada Evcil'in isleri ters gitmeye baslamisti. Malki'nin stoklarini almis, ancak borcu­nu ödeyemiyordu. "Zeytin alimi yapacagini ve bu paralari su anda ödeyemeyecegini" söylemisti. Mal­ki, karsisindaki organizasyonu görmüstü. "Zarar yok sen çek ver, yeterli" dedi.
Bu arada Malki, en büyük hayali olan banka al­ma konusunda adimlar atiyordu. Sümerbank'a Hayyam Garipoglu ile birlikte ortak olurken, isin içine yine Evcil, dolayisiyla Çakici girdi. Resmi olmasa da Evcil, bankanin yüzde 25 ortagi olmustu. Üstelik Malki'ye olan borcu da giderek artiyordu.
Bankalar kendisini sikistirmaya baslamisti. Üs­telik bu konuda Malki'nin de parmagi oldugunu biliyordu.Önce kendisine krediler bulan bu adam simdi on ipini çekiyordu.
 Zeytin isinden kisa sürede bu kredileri karsilamasi mümkün degildi. Malki'ye olan çeklerinin vadesi de her geçen gün yaklasiyordu.
Evcil, artik kararini vermisti.
Tetikçinin Tetikçileri
Erol Evcil, sigorta isleriyle birlikte yükselmeye basladiginda etrafinda siyâset ve emniyet çevrele­rinden oldugu kadar, küçük çapli yasadisi islerle ug­rasan isimler de boy göstermeye baslamisti.
Bu isimlerden  en önemlisi  Burhanettin Türkes'ti. Türkes, Bursa'da bir süre bazi Islâm’i çevre­lerle irtibat halinde bulunduktan sonra, zaman içinde onlardan koptu. Baska bir deyisle ugrastigi isler yüzünden bu çevrelerden dislandi. Artik farkli bir dünyada, yasa disi islerin dünyasindaydi.
Cinayeti organize edenlerden Sükrü Elverdi ise, 12 Eylül'den önce Bursa'da Ülkü Ocaklari Baskan­ligi yapmisti. Daha sonra Malki cinayetine adi kari­sacak olan Mehmet Sümbül, Fazli Tastan ve Metin  Kaplan gibi isimlerle bu dönemden beri tanisiyordu. MHP davasinda adi geçince  1981'de Fransa'ya kaçti. 10 yil boyunca orada kaldi ve bir Fransiz ka­dinla evlendi. 1991'de Türkiye'ye döndü, kisa bir; tutukluluk halinden sonra serbest kaldi.
12 Mart döneminin kudretli pasasi Ali Elver­di'nin yegeni olan Sükrü Elverdi, serbest kalinca es­ki arkadaslarini buldu. Metin Kaplan ve Zeki Sesibüyük’le birlikte Uludag Üniversitesi'nin Görüklü Kampüsü'nde yurt kantini isletmesi aldilar. Mehmet Sümbül ve Fazli Tastan, Elverdi'nin payina esit ola­rak ortak oldular.
Mehmet Sümbül, Elverdi'yi cezaevi arkadasi olan Burhanettin Türkes'le tanistirdi. "Burhanettin, içerideyken bize iyi bakti. Müslüman bir arkadastir, ama Islâmî çevrelerde pek sevilmez."
Bu arada Elverdi ve Sümbül, ANAP Bursa mil­letvekili adayi da olan Fazli Tastan'la ortak olarak Burimpeks A.S. adiyla bir tekstil sirketi kurdular. Bu çevrenin içine Sümbül'ün yegenleri Oguz Isikli ve Zeki Isikli da katildilar. Sükrü Elverdi 1994 yilinda BOTAS'in hizmet müteahhitligini de aldi. 1997 Kasim'indan sonra da BOTAS'in sayaç okuma müte­ahhitligini yapti. (Elverdi'nin bu iliskileri ve Korkut Eken'in de içinde yer aldigi BOTAS'la ilgili ortaya çikan Susurluk zincirinin kesismesi gerçekten dikkat çekiciydi.)
    Evcil, Türkes'le Tanisiyor
Erol Evcil'le Burhanettin Türkes'in tanismasi kelimenin tam anlamiyla bir "is" vesilesiyle olmustu. Türkes kaza yaptigi aracina ekspertiz raporu yüzün­den para alamayinca, Evcil'e ilk ziyaretini gerçektirmisti. Evcil'in anlatimiyla "ufak tefek bacaksiz bir  adamdi."
Türkes, belinde silahiyla Evcil'i ziyaret etti. Ancak Evcil'in isleri kadar etrafi da güçlenmisti. Türkes’in  silahini elinden alip, ikna ettiler. Sonra da silahiyla birlikte onu gönderdiler. Bu ilk tanismanin ardindan Türkes, birtakim aracilarla Evcil'e yakin­lasmayi denedi ve kisa sürede dost oldular.
1992'nin sonlarinda Burhanettin Türkes, Elverdi'yi Erol Evcil'le tanistirdi. O siralarda Evcil'in Esrefoglu Sigortacilik Ara Hizmetleri oldukça iyi is yapiyordu. Evcil'le bu kisiler arasindaki samimiyet gi­derek artti.Evcil'in iplik piyasasina girmesiyle birlikte Tür­kes, Elverdi ve etrafindaki isimlerle olan iliskileri iyice yogunlasti. Iplik piyasasinin ürkütücü havasi, Evcil’i zaman zaman korkutuyordu. Onun için etrafinda çok siki bir koruma agi gelistirmeye basladi. Zaman içinde bu ag, emniyetten siyâsete, mafyaya, hatta bazi askerlere kadar uzandi.Evcil önceleri, Elverdi ve arkadaslarina küçük ticarî kapilar açti. Hatta onlara iplik vermek için Metin Kaplan'la birlikte Hilal -Yildiz adli sirketi kurdur­du. Ancak Elverdi, aldigi iplikleri satamadi ve geri verdi.
         Erol Evcil, bu firsati kaçirmadi. Onlara iplik yasasinda neler döndügünü anlatmaya basladi. Piyasa bir Yahudinin elinde âdeta esir olmustu. Malki, iplikleri pesin ve ucuz alip, vadeli ve fahis fiyatla satiyordu.     
        Evcil'in anlattigi kârli isler,  etrafindakileri Bir hayli etkilemisti.
"Yahudi Beni Sikistiriyor"
Evcil, 1995 Eylül'ünde Sükrü Elverdi'yi bürosuna çagirdi.
"Seninle çok isimiz olacak Sükrü. Adam ve si­lah ayarla." Elverdi, durumu anlamisti, fazla soru da sormadi zaten.
Bir hafta sonra tekrar büroda biraraya geldiler. Evcil bu kez daha açik sözlüydü. " Yahudi beni iyice sikistirdi. Bankalari üzerime saldi. Eger o ölmezse ben bitecegim."
Sükrü Elverdi, anlatilanlari büyük bir sessizlik içinde dinliyordu. Evcil devam etti. "Adam ve silah ayarlayip bu isi halledebilir misin? Sana bunun için  1 milyon Dolar veririm."
Elverdi'nin isleri iyi degildi. Ayrica Evcil'le sami­miyetini bir hayli ilerletmisti. “Tamam" deyip yanin­dan ayrildi.
Hemen gidip Mehmet Sümbül'ün yegeni Oguz Isikli'ya durumu açti. Ondan destek sözü aldi. "Bu­nun için Muharrem Kutay ile görüsürüm." Kutay'la görüsüldü ve eylem için karar alindi.
"Biz Haziriz"
Elverdi, bunlari gerçeklestirdikten sonra Evcil'e Seldi. "Hersey tamam, hazirlik yapildi."
Erol Evcil temkinliydi. "Size Malki'yle ilgili istih­bari bilgileri verecegim. Siz de buna göre tâkibatinizi  yapin."
Sonraki günler bu bilgi alisverisi ve Malki'nin takibi ile geçti. Malki, haftada iki gün, Sali ve Persembe Bursa'ya geliyordu. Artik Evcil'n emri bekleniyordu.
Ancak Erol Evcil, henüz kararini verememisti. Çünkü Malki'nin elinde önemli miktarda evraki, yani çek ve senedi vardi. Elverdi'ye, "Önce kaçiralim,' ben islerimi halledeyim. Sonra siz öldürün." teklifi­ni yapti. Ancak karsi taraf buna itiraz etti: "Kaçirmak çok riskli olabilir. Bunu yapamayiz."
Evcil, bu kez baska bir öneride bulundu. " Yahudinin yaninda sürekli olarak tasidigi bir çantasi var Olaydan sonra bu çantanin da alinmasi lazim."
Evcil, çantayla ilgili olarak pek de inandirici ol mayan bir yalan söylemisti: "Içinde çok kiymetli saatler var, onlari alabiliriz." Nitekim daha sonra  Elverdi'ye çantanin  içinde alacak-verecek listesini bulundugunu söyledi.
Bu arada Evcil, Elverdi'ye küçük miktarlarda para ödüyordu.
Sükrü Elverdi'nin daha sonraki ifâdelerine göre Evcil, isi garantiye almak için Burhanettin Türkes'le de ayri bir anlasma yapmisti. Eger Elverdi ekibi isi beceremezse, Türkes isi Istanbul'da yapacak ve l milyon Dolar alacakti.
Bu arada Oguz Isikli, isi dayisi Mehmet Sümbül'e anlatmisti. Isin ilginci, Sümbül de Burhanettin Türkes'ten yardim istemisti. Böylece isin içine Sümbül ve Türkes de katilmis oldu.
Ve Malki Öldürülüyor...
Iki ayri plan iptal edildi ve isin Bursa'da bitirilmesi kararlastirildi. Türkes is için iki tane adamini veriyordu. Tophane'deki bir çay bahçesinde Sükrü Elverdi, Oguz Isikli ve Türkes'in iki adami bulustu­lar. Bundan sonrasini Sükrü Elverdi'nin emniyete verdigi ifâdelerinden izleyelim:
"28 Kasim 1995 günü sabahi evimden Ilhan Öztürk'e ait oto ile çiktim. Buski'nin önünde Oguz'lari bekledim. Oguz yaninda iki kisi ile birlikte geldi. Bu sahislarin gerçek isimlerinin Mücahit ve Emin oldugunu ögrendim. Oguz aracin soför koltu­guna, Mücahit ve Emin'den birisi öne, digeri arka saga, ben de sol koltuga oturdum. Eylemi üçü ger­çeklestirecegi için daha kolay çikacaklari tarafa oturdular. Sonra Malki'nin uçagini beklemek için havaalani etrafinda tur atmaya basladik.
...Nesim'in araci çikinca takip ettik. Eylemi Nesim 'in otosunun ilk durdugu yerde yapacagimizdan, bu güzergâh üzerinde bulunan trafik isiklarinin bu­lundugu kavsak olacakti. Böylece araci takip etme­ye basladik. Nesim Malki sürekli cep telefonu ile gö­rüsüyordu.
...Kavsaktan 5-6 km sonra ikinci kirmizi isik denk geldi ve otolar durdu. Ancak Oguz hemen arabanin el frenini çekerek diger sahislarla beraber in­di. Ve Nesim Malki'nin otosunun yanina gittiler. Gi­derken üçü de bellerinden tabancalarini çikardilar ve ilk olarak Oguz ates etti. Ates edilir edilmez ben hemen arka koltuga yattim. Oguz ve digerleri kafalarina külah takmislardi.
…Yaklasik 10-15 el ates sesi geldi ve yarim dakika bile sürmedi.”
Sükrü Elverdi'nin ifâdesinde cinayet ani böyle anlatiliyordu. Ama ondan bir yil sonra yakalanan Burhanettin Türkes'in de olayda tetikçi oldugu, ilk sorgusunda alinan ifâdelerde ortaya atildi.
Eylemle ilgili anlatimlar, zaman içinde birer birer yakalanan isimlerle birlikte farkli anlatimlar kazandi. Ancak daha sonra ortaya çikacak ifâdeler ne kadar çeliskili olsa da, kesin olan; Evcil'in bu cinâyet yüzünden birden fazla kisiye para ödedigi ve ta­bii cinayeti isleme talimatini verdigi.
Cinayetin hemen ardindan Sükrü Elverdi, Burhanettin Türkes'i, o da Evcil'i arayarak "Isin tamamlandigini" belirtti.
Silahlari Mehmet Sümbül Aliyor
Olaylarda adi sürekli geçen, ancak daha sonra ki gelismelerle birlikte Malki cinayetindeki rolü tam olarak anlasilamayan Mehmet Sümbül'le ilgili ilk önemli ayrinti cinayette kullanilan silahlan kendi is­tegi ile almasiydi. Polise verdigi ifâdede, silahlan denize attigini söylemisti Sümbül. Bu silahlarin akibe­ti hâlâ bilinmiyor.
       Bundan sonra olup bitenler, Evcil'in; Elverdi, Türkes ve Sümbül tarafindan ayri ayri tehdit edilip ondan para kopartilmasi seklinde gelisti. Sükrü Elverdi'nin ifâdelerinde yer alan bir diger önemli iddia ise, ANAP Bursa milletvekili adayi Fazli Tastan'in da cinayeti Evcil'in azmettirdigini ögrenip, ondan 375 bin Mark para aldigi yolunda. Fazli Tastan'in, Evcil'den öteden beri aldigi borçlari da bu vesileyle ödemedigi yine ayni ifâdelerde yer aliyor.
"Evcil'i Agar Uyardi"
Malki sorusturmasinin nasil yürütüldügü ve bu sirada ortaya çikan olaylar/iliskiler zinciri tek keli­meyle inanilmazdi. Bunlari sonraki bölümlere bira­kip, Sükrü Elverdi'nin aktardigi bir iddiaya dönelim.
1998 yilinin Subat ayinda Erol Evcil, yurtdisin­dan telefonla Elverdi'yi aradi. "Beni Ankara'dan aradilar. Nesim Malki cinayeti dosyasini yeniden açacaklar. Sizi alabilirler. Hemen yurtdisina çikin."
Elverdi, bu konuda su dikkat çekici iddiayi orta­ya atiyordu: "Bende Erol Evcil'e kendisini Anka­ra'dan kimin aradigini ve bu bilgiyi verdigini sor­dum. O da bana Mehmet Agar'in arayip söyledigi­ni söyledi. Bunu duyunca inandim. Çünkü kendisi Mehmet Agar'i taniyordu ve iyi görüsüyorlardi. Hatta bir konusmamizda, bana kamuoyunda Susur­luk olayi diye bilinen olaydan sonra, Israil'den gelen silahlar için, bu silahlari Agar'in, kendi uçagi ile ge­tirdigini söyledi." Elverdi, ifadesinde "Havaalanla­rindan arastirilirsa o tarihlerde Evcil'in uçaginin Is­rail'e gidip gitmedigi anlasilacaktir." diyordu.
Bu iddialarin dogruluk derecesi bilinmiyor. Ama Pek çok olayda ve iliskide adi geçen, suçlanan ve Çok önemli devlet görevlerinde bulunan Mehmet Agar da Erol Evcil'e yakin olan isimler arasinda yer aliyordu. Evcil'in, 1999 genel seçimlerinde Elazig'­daki seçim kampanyasinda Agar'a büyük maddî destek verdigi de o dönemde iddia edildi.
Tutuklanmadan önce Evcil'i bürosunda zaman zaman ziyaret eden Agar, seçim kampanyasi sira­sinda da Evcil'in jipini kullandi.  Erol Evcil'in bas harflerinden olusan "EE" plakali Cheroke jip kam­panya sirasinda Agar'a verilmisti.
Mehmet  Agar ise, bizim bu konudaki sorularimiz üzerine, Evcil’i tanidigini, ancak kendisinin Evcil’le ilgili  iddialarin hiçbir yerinde olmadigini ifade ediyordu.           
Ayrica, Evcil'in uçagini kullanma konusunda soru soranlara da ilginç bir cevabi vardi. "Uçaga iki, üç kez bindim. O dönemde devlette hiçbir görevim yoktu. O dönemde bakan degilim, umum müdür de­gilim. Evcil o zaman kendi halinde bir isadami. Ora­daki, Bursa 'daki bazi isadami arkadaslarin vasitasiy­la rica etmisim. O gün bana bu uçagi bulmuslar,  göndermisler. O zaman hiç tanimiyorum. Yani her­kesi kontrol mu edecegiz? Veya gelse de ne olacak? Yalçin Sünnetçioglu'nun uçagina da bindik. Kaldi ki o dönemde bu uçagi muhtemelen ANAP'lilar da, SHP'liler de kullanmistir. Seçim döneminde herke­sin uçagini herkes kullaniyor."
Malki Öldürüldügünde Kim Neredeydi?
Evcil'in talimatiyla tetik çekilmis ve Malki öldü­rülmüstü. Ama hiç kuskusuz bu cinayeti sadece Evcil'le Malki'nin yer aldigi bir alanda ve diger iliskiler­den soyutlayarak degerlendirmek mümkün degildi.
28 Kasim 1995'te Malki öldürüldügünde kimler hangi görevdeydi? Iste gazeteci Gülçin Telci’ nin 31 Ekim 1998’ de kösesinde yayinladigi liste: 
   
Basbakan: Tansu Çiller, Basbakan Yardimcisi: Deniz Baykal, Özellestirmeden Sorumlu Devlet Ba­kani: Ufuk Söylemez, Adalet Bakani: Mehmet Mogultay, Içisleri Bakani: Nahit Mentese, Jandarma Genel Komutani: Orgeneral Teoman Koman, MIT Müstesari: Sönmez Köksal, Emniyet Genel Müdürü: Mehmet Agar, Istanbul Valisi: Hayri Kozakçioglu/Ridvan Yenisen (Bursa'dan vekaleten geldi.), Is­tanbul Emniyet Müdürü: Orhan Tasanlar (Sonra Necdet Menzir)
 
“AYDINLATILAN” CINAYET
Tetikçiler Yakalaniyor
Malki cinayetinin sorusturmasi, önce uyutulan, ardindan çok sayida isim üzerinden harekete geçen tuhaf bir inisli çikisli seyir yasadi. Sorusturmanin perde arkasinda olup bitenlere geçmeden, önce "görünen" sorusturmalari incelemek daha dogru olacak.
Cinayetten, tam üç yil sonra, olayla ilgili 20 ki­si Istanbul Emniyeti'nde sorgulanmaya baslandi. Ar­dindan bu isimler DGM 'ye çikarildi. Aralarinda, o dönemde özellestirilen Sümerbank'in sahibi Hayyam Garipoglu'nun da bulundugu saniklarin evlerin­de yapilan aramalarda, 8'i ruhsatli olmak üzere 14 tabanca bulunmustu. Ancak bunlarin cinayetle ilgisi kanitlanamadi. Istanbul Organize Suçlar ve Silah Mühimmat Kaçakçilik Sube Müdürlügü'nden yapi­lan açiklamada, "Isadami Nesim Malki'nin 28 Ka­sim 1995'te Bursa'da öldürülmesiyle ilgili Emniyet Genel  Müdürlügü'nün koordinesinde Istanbul ve Bursa  emniyet müdürlüklerince ortaklasa çalismalar yapildigi" belirtiliyordu.
Malki cinayetiyle ilgili olarak yakalanan ilk kisi, tetikçi Mehmet Sümbül'dü. Iddiaya göre önceleri Sümbül tetikçi olarak suçlaniyordu. Sümbül'ün sorgulanmasinin ardindan, isadami Hayyam Garipoglu da sorgu zincirine katiliyordu.
Bu iki ismin ardindan, Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele Subesi eski Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan, firari tetikçi Oguz Isikli'in yegeni Zeki Isikli, Ilhan Öztürk, Ömer Eker, Arif Irfan Eker, ANAP Milletvekili adayi Fazli Tastan, Malki'nin sahibi oldugu Tunca Tekstil'in mali islerden sorumlu müdürü Bayram Bozdemir, cinayet sirasinda soförlük yapan Cengiz Ülksel, Burhanettin Türkes'in baldizi, çetenin kasasi olarak tanimlanan Hamide Aykaç, olay tarihinde Evcil'in bas muhasebecisi ok Sabri Köroglu, Ahmet Ersöz, Esat Özgür, Mehmet Hanifi Kaya, Bursa Terörle Mücâdele Subesi'nde görevli eski polis memurlari Eyüp Garip, Atilla Yilmaz ve Erdem Acar, Mehmet Sümbül'ün esi Mine Sümbül, Nesim Malki'nin ortagi Erol Erkohen gözaltina alinmisti.
Gözaltindaki polis memurlarinin, olay öncesi istihbârât yaptiklari suçlamasi vardi. Verilen ilk bilgilere göre, Nesim Malki'nin öldürülmesi olayinda Erol Evcil'in azmettirici oldugu; Mehmet Sümbül, Sükrü Elverdi, Oguz Isik ve Burhanettin Türkes'in" de tetikçi olarak görev yaptiklari belirtiliyordu.
Mehmet Sümbül'ün polis ifâdesinde, "cinayet silahlarini, Yalova'dan feribotla Istanbul'a gelirken denize attigi" yer aliyordu. Erol Evcil, Sükrü Elver­di, Oguz Isik ve Burhanettin Türkes ise olayla ilgili olarak araniyordu.
Erol Evcil'in eski sevgilisi Gülben Ergen ise ifa­desi alindiktan sonra serbest birakilmisti. Gülben Er­gen, polise "Erol bana, Fenerbahçe'de bir daire, bir jeep, bir de BMW aldi." demisti.
Mehmet Sümbül
Ayri bir kitap konusu olacak kadar ilginç ve bir o kadar da karmasik bir hayat öyküsü vardi Mehmet Sümbül'ün. Malki cinayetiyle ilgili olarak da ifadesi alinan ilk isimdi ayrica.
Sümbül, bu ifadelerinin ardindan serbest birakil­di. Iste ondan sonra esrarengiz bir biçimde ortadan kayboldu.
Son kez evinden ayrilirken ailesine, "Ben Cavit Çaglar'in yakinlarindan santaj yapip para almaya gidiyorum." dedigi seklinde tuhaf bir iddia ortaya atildi. Sümbül'ün "Alisverise çikiyorum" dercesine bu sözü söylediginin iddia edilmesi ne kadar tuhafsa, polise kendi el yazisiyla verdigi iddialarin üzerin­de durulmamasi da bir o kadar tuhafti.
Iste devletin resmî raporlarinda da dikkat çekilen ve alti çizilen ifadelerden bir bölüm:
•Bu olayla (Malki cinayeti, -N.G.-) alakali bir baska ilginç hadise daha duymustum Sükrü den (Elverdi). Bu, Malki'nin öldürülmesinden iki ay sonraydi zannederim. Sükrünün yazihanesine gitmistim.
Sükrü içerde yalniz oturuyordu. Selamlasmadan sonra, Sükrü yanimdaki koltuga geldi oturdu. Sonra ilginç bir sey anlatayim dedi: 'Ben ve Erol Evcil çeçen gün Cavit Çaglar’in Sanayi’deki fabrikasina gittik. Cavit ile Erol görüstüler. Ayrildigimizda Cavit, fanima gelerek elimi sikti. Dedi ki, 'Bu olayin böyle bitmesini  biz de istemezdik. Dik basliliginin kurbani oldu.' Bize de 'Dikkatli olun' dedi.
Sükrü, Cavit Çaglar’in bu sözleriyle Malki'nin alacak verecek ertelemesinde Erol ile birlikte han ket ettigini açikça ortaya koydugunu,  bundan da hayrete öpüstügünü bana anlatmisti.
Sümbül'ün Evcil'den ve Cavit Çaglar'dan bu konuda para istedigine iliskin pekçok iddia var. Bunlari Çaglar da dogruladi. Ancak kendisinin asla para vermedigini belirtti.
Malki’nin ortagi Erol Erkohen de Sümbül'ün kendisinden tehditle para istedigini ve aldigini iddi ediyordu. Bunlar bir yana asil ilginç olan, Sümbül'ün kaybolmasi ve daha sonra Hizbullah'in Kartal'daki mezarevinde cesedinin bulunmasi oldu. Bunun ardindan Hizbullah lideri Hüseyin Velioglu tarafindan yapildigi ileri sürülen bir de sorgu kaseti açinlandi. Burada, öldürülmeden önce kendisine "Aldigi paralari ne yaptigi" konusunda sorular yönelti­liyordu,  Muhtemelen bu, onunla yapilan son konus­ma olmustu.
Ancak Sümbül'ün Malki sorusturmasinda ser­best kaldiktan sonra nasil kaçirildigi ve kimler tara­findan yeniden sorgulandigi konusunda halen aydinlatilamayan pekçok nokta var. O günlerde gün­deme gelen bir baska iddia, onun Malki cinayetiyle çok yakindan ilgilenen MOSSAD tarafindan kaçiril­digi ve sorgulandigi seklindeydi.
Nitekim, Sümbül'ün Malki cinayetindeki rolünü Erol Erkohen, bizzat ögrenmisti. Olayi yakindan iz­leyen MOSSAD'in da Sümbül'ün neler bildigini me­rak etmesi de sasirtici degildi.
Peki MOSSAD tarafindan sorgulanan bir isim, nasil oluyordu da tamamen zit bir baska örgütün evinde bulunuyordu. Bunun iki muhtemel cevabi var: Ya mezar evle ilgili bilinenlerin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor ya da Orta Dogu'da sikça rast­landigi gibi birbiriyle kanli biçakli örgütler arasinda açiklanmasi zor "karanlik geçis koridorlari" var. Bu geçislerin ayrintili haritalari ise, elbette adi geçen bu isimlerin boylarini kat kat asacak kadar yukarilarda olsa gerek.
Eger bulunan ceset ona aitse, ki bu son derece güçlü bir ihtimal- sadece Malki cinayetinin degil, Pek çok olayin en kilit ismi olan Mehmet Sümbül artik yasamiyor.
Önce Elverdi, Sonra Türkes
Cinayetin kilit ismi Sükrü Elverdi, 3 Kasim 1998 aksami kendi istegi ile Istanbul DGM Savcilisi’na teslim oluyordu.
Cinayette tetikçilik yaptigi gerekçesiyle hakkinda giyabî tutuklama karari çikarilip, yurt disina çikis yasagi konan Sükrü Elverdi, Belçika'dan gelmis ve  teslim olmustu. Hepsinden daha ilginç olani, Elverdi'nin cinayetten l yil sonra hacca gitmis olmasiydi.
Bundan neredeyse tam bir yil sonra, 16 Kasim 1999'da da bu kez Burhanettin Türkes, Türk ve Bulgar polisinin ortak operasyonlari sonucu yakalaniyordu. Ilk iddialar, kirmizi bültenle aranan Türkes'in " tetikçilik yaptigini itiraf ettigi" seklindeydi. Bursa Emniyet Müdürü Aydin Genç, Emniyet' Müdürlügünde sorgulanan Burhanettin Türkes'in cinayetin tetikçisi oldugunu itiraf ettigini açikliyor- du. Emniyet Müdürü Genç, gazetecilerin Türkes'in yakalanmasi ve sorgulanmasiyla ilgili israrli sorulari üzerine, "Malki cinayetinin tetikçisi olarak yakalanan Burhanettin Türkes, sorgulamasinda bu cinaye­tin tetikçisi oldugunu itiraf etti." dedi.
Ancak Türkes'in rolünün tetikçilik mi, yoksa cinayeti organize etmek mi oldugu konusundaki belirsizlik halen sürüyor. Sükrü Elverdi'nin ifâdeleri, Türkes'in olaya bizzat katilmadigi, eylemin azmettiricileri arasinda yer aldigi seklindeydi. Ancak Emniyet'teki ifâdesinin ardindan Türkes'e bir de olay yerinde tatbikat yaptiriliyordu. Burada kendisinin  cinayette aktif olarak görev aldigini söyledi Türkes.
Türkes, tatbikatta ilk olarak, Malki'nin öldürül­dügü gün olan 28 Kasim 1995 tarihinde Istan­bul'dan uçakla geldigi Bursa Havaalani'na getirildi. Yogun güvenlik önlemleri altinda korunan Türkes, önce cinayetin havaalani boyutunu anlatti.
Malki'nin öldürüldügü sirada soförlügünü yapan ve saldiridan yara almadan kurtulan Cengiz Ülksel de daha sonra Türkes ile konusturuldu. Bursa Em­niyet Müdürü Aydin Gencin yürüttügü tatbikatin ikinci asamasi, Malki'nin öldürüldügü Bursa-Izmir Çevreyolu'nun Özdilek sapaginda gerçeklestirildi.
Malki’nin soförü Cengiz Ülksel’in araçta yerini almasinin ardindan Türkes, polis minibüsünden in­dirildi. Türkes, saldiri aninda aracin arkasinda otu­ran Malki’ye kendisinin sag arka, cinayetin diger te­tikçisi Oguz Isikli'nin ise sol arka taraftan ates etti­gini söyledi. Tatbikatta, cinayetin aranan tek firari sanigi Oguz Isikli’nin görevini, Türkes’in ifadeleri dogrultusunda bir polis memuru üstlendi.
Ve Evcil Yakalaniyor!
Cinayeti Erol Evcil'in islettigi konusunda emni­yete, askeri yetkililere, hatta basin kuruluslarina da­ha ilk 15 gün içinde ihbarlar gelmeye baslamisti. Bu bilgi ve istihbaratlarin niçin degerlendirilmedigini daha sonra degerlendirecegiz.
Malki'nin Yahudi olmasi ve tefecilikle ugrasma­si, cinayetle ilgili birbirinden farkli kurgulara kolaylik sagliyordu.
Nesim Malki cinayetinde önemli ipuçlari ele geçi­ldi. Islâmî Cihad'in üstüne yikilarak siyâsî bir cinayet süsü verilmek istenen Malki cinayetinin ayrin­dan, bir polisin ihbari üzerine yavas yavas sekillendi. itiraflar sonucu ortaya bir isim çikiyordu: Erol Evcil.
Cinayeti jandarma bölgesinde isleyen katiller olaya karisan polisler araciligi ile cinayeti Islâmî Cihad örgütünün üstüne yiktilar. Polislerden biri jandarma ve emniyeti telefon kulübesinden arayarak Yahudi Nesim Malki'nin, Islâmî Cihad tarafindan Israil'i protesto için öldürüldügünü bildirdi. Telefondaki polis, birkaç basin kurulusuna da ayni yönde i barda bulunmustu.
Ancak cinayetin bu türden bir örgüt isi olmadigi, istihbarat görevlisi bir polis tarafindan 1997 yilinda Emniyet Genel Müdürlügü ne ihbar mektubuy­la bildirilmisti. Istihbarat görevlisi, bilgi notu sekli de hazirladigi gayr-i resmî ve imzasiz raporunda cinâyeti tüm yönleriyle anlatti. Muhbir polis, itiraf name gibi kaleme aldigi raporda, " Yillardan beri yanlarinda bulunup, onlarin her pislik islerini gördüm, yasadim ve yaptim. Hepsini biliyorum. Ama can güvenligim yok. Malki'yi Evcil ile bir isadami öldürttü. Yemin ederim ki, yakin tanigiyim." diyordu.
Itirafçi polis, Evcil'in o dönemde Türkiye Is Bankasi'ndan da 1.4 trilyon lira kredi aldigini, ayrica Evcil'in sigortacilik yaptigi yillarda polis teskilatinin sigorta islerine bulastigini da söylüyordu.
Maasli Emniyet Mensuplari
Itirafçi polisin raporunda, Bursa'da görevli ve Susurluk skandalina adi karismis bir üst düzey bir polis görevlisi de suçlandi. Halen üst düzey görevde bulunan polis görevlisinin Evcil'den her ay düzenli bir sekilde banka havalesi ile önemli miktarda para aldigi belirtildi.
Sonuçta Evcil ismi iyiden iyiye ortalikta dolas­maya baslayinca, Malki cinayeti sorusturmasi kap­saminda yakalanmasi için giyabî tutuklama karari çikarildi.
Istanbul DGM Bassavciligi, isadami Nesim Mal­ki'nin Bursa'da öldürülmesine azmettirme ve çete kurma suçlarindan hakkinda giyabî tutuklama kara­ri çikarilan Erol Evcil'in yakalanmasi için Adalet Bakanligi'na basvurdu. DGM Bassavciligi, Evcil hak­kindaki Istanbul nöbetçi 6 No'lu DGM'nin verdigi gi­yabî tutuklama kararini gerekçe gösterdi ve yaka­lanmasi için gerekli islemlerin yapilmasini istedi.
Evcil için TCK'nin 64'üncü maddesindeki 'Bas­kalarini cürüm ve kabahat islemeye azmettirenlere ayni cezanin uygulanmasini' öngören fikrasina atif­ta bulunuldu. Hakkinda 'Adam öldürmeye azmettir­me' suçundan giyabî tutuklama karari bulundugu kaydedildi.
Evcil hakkindaki Istanbul DGM Bassavciliginin yazisi Adalet Bakanligi'na ulastiktan sonra, kirmizi bülten çikarilmasi için Interpol'e yazi yazildi. Artik, Evcil için geriye sayim baslamisti.
Ancak Evcil'in, üstelik de Bursa'da olduguna iliskin kuvvetli duyumlar bulunmasina ragmen, ya­lanmasi hiç, ama hiç kolay olmadi. Dönemin Bursa Valisi Orhan Tasanlar, Cumhurbaskani Demirel’in direnisine ragmen Içisleri Bakani Sadettin Tantan tarafindan merkeze alindi. Neredeyse ertesi gün denilecek bir zaman dilimi içinde Evcil, Bursa'da yakalaniverdi.
Bakan Tanta’nin yorumu manidardi kararnamesinde niçin israr ettigimiz herhalde anlasilmistir."
Evcil Eski Muhasebecisinin Evinde
Erol Evcil, 26 Ekim 1999'da Bursa'nin Mudanya ilçesi yakinlarinda Bademli Baris Sitesi'nde, eski muhasebecisi Hakan Karakurt'un evinde yakalandi Evcil hakkinda, Istanbul DGM tarafindan verilen ayri giyabî tutuklama karari bulunuyordu. Olay gün sonra basina açiklandi.
Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele Istihbarat Sube Müdürlügü elemanlari, Bursa-Mudanya yolu Bademli mevkiindeki Baris Sitesi'nde Nalan ve Hakan Karakurt kardeslerin yasadigi (B-3 ve B-6) numarali villalara operasyon düzenledi.
Site sakinleri, Nalan ve Hakan Karakurt kardesler ile site bekçisi Ömer Karatepe, esi Gülcan ile  çocugunun ortadan kaybolmasi üzerine jandarmaya ihbarda bulundular. Olay yerine gelen Mudanya jandarma ekipleri, (B-3 ve B-6) numarali villalarin kapilarinin kirilarak içeriye girildigini ve bir seyler yiyilip içildigini, Nalan Karakurt'a ait Clio marka otomobilin villanin garajinda bulunmadigini tespit ettiler.
Jandarma ekipleri, bu kisilerin kaçirilmis olabilecegi üzerinde dururken, Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele ve Istihbarat Sube Müdürlügü ekiplerinin, Erol Evcil'i, muhasebecisi Hakan Kara­kurt'a ait (B-3) numarali villada yakaladiklari ögrenil­di.
Emniyet Müdürü: "Bir Yildir Bursa'da Olan Adami Yakaladik"
Dönemin Bursa Emniyet Müdürü Aydin Genç, Malki cinayeti azmettiricilerinden Evcil'in, Terörle Mücâdele Subesi'nde bizzat kendisi tarafindan sor­gulandigini belirterek, hayli anlamli açiklamalar ya­piyordu:
"B/r yildir Bursa'da olan adami yakaladik. Te­rörle Mücâdele Subesi'nde sorgulamayi bizzat ben yapiyorum. Sorgulamanin ardindan Istanbul DGM'-ye gönderecegiz. Sorusturma için gün talebinde bu­lunacagiz. Normal ve olmasi gereken bir operas­yondu. "
Bursa Emniyet Müdürü Genç, Erol Evcil’in "10 ay önce sahte pasaport kullanarak Türkiye ye giris yaptiginin belirlendigini" söylüyordu. Genç ayrica, Evcil ile birlikte ayni evde yakalanan Bursaspor es­ki baskani Hüseyin Silahçi'nin da aralarinda bulun­dugu 5 kisinin gözaltinda tutuldugunu açiklamisti. Evcil'in bir süre Fransa ve Ispanya'da kaldigi da bi­liniyordu.
Yozgatli Bir Isçi Pasaportu
Erol Evcil'in, Türkiye'ye giriste kullandigi sahte Pasaport, sahibi Süleyman Karadag adli Yozgatli bir isçi tarafindan, "yüklü miktarda para karsiliginda" çikarilmisti.
Evcil Türkiye'ye gelmeden önce, pasaportun kaybettigi gerekçesiyle Almanya'nin Türkiye Büyükelçiligi'ne yeni pasaport çikarmak için basvuran Karadag, yeni pasaportunda kendisinin yerine Erol Evcil'in fotografini kullandi. Böylece Evcil kendisine biraz benzeyen Karadag'in bu operasyonu ile Türkiye'ye gelmeyi basarmisti.
Süper Zenginin Aci Sonu
Evcil'in sorgusu tam 7 gün sürdü. Gözalti süresi uzatilmis ve önce susan Evcil, ardindan uzunca bir ifade vermisti. Sorgusunun ardindan Istanbul'a geti­rilen Evcil'in iki polisin kollari arasinda güçlükle yü­rüdügü dikkat çekti. Bir ayagi aksiyordu. Her za- man sik giyinen Evcil, uzayan sakallan ve görüntü­süyle gerçekten perisan durumdaydi.
Asker kaçagi olmasindan dolayi yattigi iki aydan sonra, bu kez sonu görünmeyen bir cezaevi yolculuguna dogru yürüyordu. Erol Evcil'in avukati Erol Durukan, müvekkiline Bursa Emniyet Müdürlügü­nde iskence yapildigini iddia ediyordu.
Evcil, Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcisi Aykut Cengiz Engin tarafindan dokuz saat boyunca sorgulandi. Nesim Malki cinayeti, karapara iliskileri, ihalelerdeki usulsüzlük ve Alaattin Çakici ile iliskileri konusunda sorgulanan Evcil, daha sonra tutuklanmasi talebiyle Nöbetçi 4 No'lu DGM'ye sevk edildi. 4 No'lu DGM'de Malki cinayeti ile ilgili olarak hakkinda verilen giyabî tutuklama karari vicahiye çevrilen Erol Evcil cezaevine gönderiliyordu.
Evcil'in, kendisini o günlerde konusulan ve tam anlamiyla bir beklenti haline dönüsen af nedeniyle özellikle yakalattigini söyleyenler de oldu. Ama Ev­cil, yakalanmasindan l yil sonra çikan af kapsamin­dan, en azindan simdilik yararlanamadi.
Yeni Tetikçiler!
Malki cinayetiyle ilgili dava hâlen devam ediyor. Burada dikkate deger son gelisme, cinayeti kendile­rinin isledigini ileri süren Mücahit Çakal'in gelip tes­lim olmasiydi. 5 Subat 2001'de gelip Malki cinaye­tinde tetikçi oldugunu öne sürerek teslim olan Mü­cahit Çakal, Bursa Emniyet Müdürlügü'ndeki dört günlük sorgusunun ardindan Istanbul Devlet Güven­lik Mahkemesi'ne sevk edildi.
Ilk sorgusunda Nesim Malki'yi kendisinin öldür­dügünü söyleyen Çakal, daha sonra ifade degistire­rek, Burhanettin Türkes tarafindan suçu üstlenmesi için kiralandigini iddia etti. Çakal ifadesinde, dava­nin tutuklu saniklarindan Burhanettin Türkes'in kendisini cezaevinden telefonla aradigini öne süre­rek, "Önce beni Burhanettin'in oglu Tayyar Türkes aradi. 'Babam seninle görüsmek istiyor' dedi. Bir süre sonra Burhanettin’i Türkes aradi. Hasta babami tedavi ettireceklerini ve bana ömür boyu bakacakla'ni söyledi. 50 bin Dolar vereceklerdi. Üç ayri seferde, 500 ve 200 Dolar ile 120 milyon lira verdiler. Bir de takim elbise aldilar. Burhanettin Türkes, olayin bütün ayrintilariyla anlatildigi 4 sayfalik metnini bana gönderdi. Bunu ezberledim, hatta cinayet islendigi kavsaga 3 kez giderek kendi kendime tatbikat yaptim. Gerçekte benim olayla ilgim yoktur dedi.
Bursa Emniyet Müdürlügü'nde sorgusu tamamlandiktan sonra hakkinda, "suç tashihi yaparak adli ve resmî mercileri yaniltmak" suçundan islem yapilan Çakal, tutuklandi.
Çakal'in böyle bir ifâdeyle ortaya çikmasinin nedeninin Malki davasinin seyrini degistirmek oldugu olayi Oguz Isikli ve Emin Mengi ile birlikte Malki'yi duyduklari kisisel nefret için gerçeklestirdiklerini belirterek teslim olan Mücahit Çakal'in, DGM'de görülen davanin seyrini degistirmekte kullanildigi ortay çikti. Plana göre, DGM'de görülen çete davasi düsecek, adli bir cinayet oldugu için Mücahit Çakal aftan yararlanacakti. Eger plan gerçeklesseydi, aftan yararlanmak için son gün Oguz Isikli da teslim olacakti.
Ancak o günlerin en önemli gündem madde olan af tartismalari içinde bir konu dikkatlerde kaçti. Sükrü Elverdi'nin ifadesinde cinayeti isleye ve arabanin arkasinda oturan iki tetikçinin isimler nin Mücahit ve Emin oldugu ve " Türkes 'in adamlari  olduklari"   geçiyordu.   Yani eger,   bu  iki isim cinayet sorusturmasinin seyrini degistirmek için ortaya çikmissa, bununla ilgili planin daha gerilere Sükrü Elverdi'nin ifâdelerine dogru incelenmesi gerekiyor. Bir baska deyisle Elverdi de bu kurguya o zamandan katkida bulunuyordu.
Eger Elverdi'nin söyledikleri dogru ise, o zaman da bu iki ismin gerçekten cinayetin tetikçileri olma­lari gerekiyor. Bu sorular halen yarginin önünde ve karara baglanmayi bekliyor.
Bu bölüme son cümle: Cinayet için gerekli ve yeterli miktarda tetikçi yargilaniyor, Evcil de azmet­tiren olarak yargi önünde. Üst kattakilerin hatirini sormaya cesaret edense henüz çikmadi.
Ama onlarin izini sürmek sanildigi kadar da zor degil. Çünkü bazen, o kadar büyük ve pervasiz adim atiyorlar ki, ayak izleri gece karanliginda bile görü­lüyor.
Bakmaya cesareti olanlar için.
CINAYETIN KARA KUTUSU
Israil'e Kaçan Adam: Erol Erkohen
Malki cinayetiyle ilgili dava, aradan yillar geç­tikten sonra kilit isimlere ulasabilmisti.
Bunlar arasinda Malki'nin ortagi ve kendisi gibi Yahudi olan Erol Erkohen'in ayri bir yeri vardi. Ba­basi Hayim Erkohen'in ölümünden sonra islerinin basina geçmis ve Malki ile birlikte çalismaya basla­misti. Erkohen, Malki'nin Istanbul'daki sag kolu, is ortagi ve hepsinden önemlisi pek çok sirrini paylas­tigi isimdi.
Sonradan azmettirici olarak yakalanan, ancak Malki'nin cenazesinde yer almayi ihmal etmeyen Evcil, törenin hemen ardindan Erkohen'e iki koru­ma görevlisi gönderdi. Ancak Erol Erkohen, bu ko­ruma görevlilerini iki gün sonra geri gönderdi.
Bu çalismamizda bize önemli yardimlarda bulu­nan dönemin bir emniyet mensubu su degerlendir­meyi yapti: "Herkesin herseyi bildigi bir ortamda Erkohen'in Evcil'den gelen bir korumayi nasil gerlendirecegini vann siz düsünün!"
Erkohen, Istanbul Emniyet Müdürlügü Örge Suçlar ve Silah Kaçakçilik Sube Müdürlügü ekil tarafindan gözaltina alinmis, ancak Istanbul tarafindan serbest birakilmisti.
Erkohen, ayrica Malki'nin öldürülmesinden sonra Erol Evcil'e ait borç senetlerini tehditle kendi geri verdigini söylemis ve Malki'nin faizle verdigi paralarin hesabini tuttugu kayip defterin ise dönem Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Demir'de oldugu iddia etmisti.
"Tetikçiler Beni Tehdit Etti"
Erkohen, polisteki ifâdesinde, cinayetten bir yil sonra tetikçiler Burhanettin Türkes ve Mehil Sümbül'ün kendisine Malki'yi öldürdüklerini diklerini açiklamisti.
Erkohen, Türkes ve Sümbül'ün kendisine, yüzden sana yüklü miktarda para kaldi, bize vermen gerekiyor. Aksi taktirde sonun kötü öl diyerek tehdit ettiklerini ve 5 milyon Dolar para tediklerini söylemisti. Tehditler karsisinda bu lara l milyon Dolar haraç verdigini itiraf eden Erkohen ifadesinde ayrica, "Korktugum için Erol’a gittim. Evcil araya girerek Conrad Otel'de bi bulusma gerçeklestirdi.   Orada Evcil,  Mehmet Sümbül Burhanettin Türkes ile bulustuk. Türkes, 'Biz Malki'yi öldürdük, parayi vereceksin, yoksa seni dururuz' diye tehdidini tekrarladi ve 5 milyon Dolar istedi.Pazarlik sonucu önce 1 milyon Dolar ödedim.” Demisti.
Erkohen Kaçiyor
Erol Erkohen önemli bir isimdi, hatta cinayetin öncesi ve sonrasiyla ilgili en kilit isim olarak kabul ediliyordu. Ifâdeleri sadece cinayetle ilgili degil, eko­nomi dünyasini sarsan pek çok olayla ilgili önemli ipuçlari tasiyordu. Daha da Ilginç olan, kendisinin de bu zincirin önemli bir parçasi olmasina ragmen serbest birakilmasiydi.
Istanbul DGM'den 20 Ekim 1998'de serbest bi­rakilan Erkohen, çok özel bir kaynaktan aldigi bil­giyle harekete geçiyordu. "DGM karariyla sana yurtdisina çikis yasagi getirecekler, hazirlikli ol."
Erkohen için kendisine sizdirilan bilgi sürpriz degildi aslinda. Sürpriz olmadigi kadar da bu tür du­rumlar için hazirlikliydi. Sahip oldugu Israil pasa­portu ve kendisine sizdirilan bilgiyle birlikte 22 Ekim 1998 sabahi Istanbul Atatürk Havalimani'-ndan Israil'e uçtu.
Aradan sadece birkaç saat geçmisti. DGM'nin, Erkohen'le birlikte Malki cinayetiyle ilgili gözaltina alinanlarin hepsi hakkinda yurtdisina çikis yasagi verdigi bildirildi.
Yasak karan önce DGM'den Emniyet'e gönderil­di- Ancak karanin sinir kapilarina ulasmasindan sadece birkaç saat önce Erkohen kaçmisti. Ardindan annesi Violet Erkohen Israil'e gidiyor ve komsu-"Birkaç hafta içinde dönecegiz." diyordu.
       "MOSSAD'in Adami Erkohen"
Olaylarla ilgili görüstügümüz ve bir süre Evcil’in yakininda bulunan bir avukat, Erkohen'le ilgili; çarpici iddialari gündeme getiriyor.görüstügümüz ve bir süre Ev yakininda bulunan bir avukat,
"Erol Erkohen, MOSSAD ajanidir, israil'den gelen paralarin teminati olarak Malki'nin yaninda duruyordu."
Evcil'in yakini olan ismin iddiasina göre bu,sözler Erol Evcil'e ait. Evcil, bu sözleri 18 Kasim 1998 günü konuk oldugu Kadir Çelik'in Objektif programinin çekimleri sirasinda da söyledi. Ancak bu iddialari programinda kullanmadi.
Ayni kaynaga göre Evcil, Malki'nin parasinin çok oldugunu ve bunun kaynaginin Israil oldugunu dogruluyor.
"Malki'nin parasi çoktu. Bursa piyasasinda mal üzerine çalisirdi. Örnegin birinin birkaç bin ton pamuga ya da iplige ihtiyaci var. Alir, borç gibi satardi. Çok büyük miktarda mali, tesisi ya da fabrikayi elindeki nakit sayesinde çok ucuza kapatir ve hemen satardi. Yaninda sürekli bavul çanta içinde  büyük miktarda nakit para, döviz vs. tasirdi. Çok tutumlu ve cimri bir adamdi. Mal mülk heveslisiydi. Eve ya da arabaya para yatirmayi sevmezdi.
Erkohen Israil'de Konusuyor
Nesim Malki'nin öldürülmesinden sonra kiskaca alinan ve çareyi Israil'e kaçmakta bulan Erol Erkohen cinayetin anahtar ismi olarak halen Türkiye’ye dönmedi. dönmedi. Ancak sorusturmayi yürütenler aradan geçen uzun yillar sonrasinda Erol Erkohen'i buldu­lar ve ifâdesini aldilar. 8 Subat 2000 günü DGM Savcisi Aykut Cengiz Engin ve Polis Müdürü Adil Serdar Saçan, Erkohen'in ifâdesini aldi. Hem de Tel-Aviv'de.
Erkohen'in ifâdeleri gerçekten çarpiciydi. Ken­dilerinin Malki'lerle yakinligini ve ortakligini anlata­rak basliyordu sözlerine:
"Benim babam Hayim Erkohen ile Nesim Mal­ki'nin babasi (Yasef Malki) çok eski tarihlerden beri iplik isinde ortak olarak ticâret yaparlardi. Nesim Malki'nin babasi öldükten sonra da bu ortaklik de­vam etti. Benim babam öldükten sonra onun isleri­ni ben devraldim ve Malki 28 Kasim 1995 tarihin­de Bursa'da öldürülünceye kadar bu ortakligimiz de­vam etti. Bizim ticâret alanimiz sentetik iplik üreti­cilerinden bir bölümü pesin para, bir bölümü de va­deli olarak satin aldigimiz ipligin yine vadeli olarak iç piyasadaki fabrikalara ve tüketicilere verilmesi seklinde oluyordu. Bu ipligi genellikle Cavit Çaglar ve Ali Osman Sönmez'den satin aliyor, zaman za­man da ithalât yapiyorduk. Adi geçen bu kisiler ve Nesim Malki iplik piyasasinda en büyük piyasa pa­yina sahip gruptuk."
Erkohen, kendilerinin, yani Malki ile ortak oldu­gu Tunca sirketleri grubunun Çaglar'in ipliklerinin tek alicisi oldugunu ifâde ediyordu, ama Çaglar'in piyasaya baska aracilarla iplik verdigini de biliyordu, Zaten tüm sorunlar da buradan doguyordu.
"Bu dönemde az miktarda Osman Sönmez de iplik aliyorduk. Bu dönemde Nesim Malki, Çaglar'a ait ipliklerin tek alicisi ve pazarlayicisi oldugu için bu ipliklerin fiyatini istedigi düzeyde tutabilme serbestisine de sahipti. Zira gerekirse ipligi bir süre almamak ve Cavit Çaglar'a ait stoklarin artisina sebebiyet vermek suretiyle onu istedigi yakin satis yapmaya yönlendirebiliyordu."
Erol Erkohen'in bundan sora anlattiklari Evcil’in verdigi ifâdeleri dogruluyordu. Evcil, Çaglar tarafindan piyasaya sürülmüs ve onlarin ayagina basmisti.
" 1992 sonlarina dogru veya 1993 yili ortalarinda bizim iplik piyasasinda düzenledigimiz aksamalar oldugunu gördük. Arastirma yaptigimiz da Erol Evcil isimli kisinin de iplik piyasasina girdigini, Nergis grubundan iplik aldigini ve piyasaya bizden  daha uygun fiyatlarla iplik vermeye basladigini tespit ettik. Bu konuyu Nesim Malki'ye intikal ettim, Çaglar'la görüserek Erol'a iplik vermemesini, istedi. Bu sekilde aralarinda ihtilaf dogdu ve 1994 yilinda da Cavit Çaglar Niso'ya hiç iplik vermemeye basladi. Bunun üzerine biz Osman Sönmezin  ipliklerini satmaya basladik. Erol Evcil de Çaglar'a ait iplikleri satmaya basladi. Bu durum rekabete yol açarak iplik fiyatlarinin düsmesine yol açti."
Erkohen, burada Malki'in izledigi taktigi gizliyordu. Iplik vermeyen Cavit Çaglar degildi, iplik almayarak onu köseye sikistiran Malki'ydi
. Evcille Malki'nin Yakinlasmasi
Malki'nin ortagi ve sirdasi Erkohen,  Evcil'le Malki'nin yakinlasmasini ifâdesinde söyle anlatiyor.
"Özellikle Niso'nun fiyat kirmasi sonucunda ip­lik üreticisi olan Cavit Çaglar ve Osman Sönmezin mâlî yapilari sarsildi. Bu durumdan Nesim Malki de az para kazanmak suretiyle kismen zarar gördü. Ancak asil zarar, üretici fabrikalarda söz konusu ol­du. Bu süreç yaklasik bir yil sürdü. Bu süreçte Erol Evcil ile Nesim Malki tanistilar. Iplik fiyatlarini birlik­te belirlemeye ve birlikte hareket etmeye karar ver­diler. Bunun yani sira birlikte spot isler de yapmaya basladilar. Bu isler zeytincilik alaninda ortaklik, oto­büs alim satiminda ortaklik, keza iplik isinde ortak­lik seklinde devam ettirildi. Erol Evcil de, Cavit Çag­lardan aldigi iplik miktarini azaltarak Nesim Malki'-den de iplik almaya basladi. Gerçi iplik alimi üreti­cilerden ve fabrikalardan yapilirdi, piyasanin uygu­lamasi böyleydi. Ancak Erol Evcil ile Nesim Malki bu genel uygulamaya bir istisna olarak üretici olma­diklari halde kendi aralarinda da iplik alim satimi yaptilar."
Erkohen'in bu ifâdeleri, olaydan tam 5 yil sonra aliniyordu. Söylenen sözler, dikkat çekici bir biçim­de , olup bitenin Malki ve Evcil arasinda yasanan bir Serilime dayali oldugu üzerine kurgulaniyordu. Er­kohen, cinayetten 5 yil sonra, halen cezaevinde bulunan Erol Evcil'le Malki'nin arasinda olup bitenleri giderek bir olumsuz seyir izledigini anlatiyordu.
Bu kuskusuz dogru, ama ayni ölçüde de eksik ve yaniltici bir anlatimdi.
"Erol Evcil'in Nesim Malki'ye olan borçlari yüksek meblaglara ulasinca Nesim Malki'nin gözü korkmaya basladi. Keza bizim de bankalara fabrikalara olan taahhütlerimiz aksamaya basladi.-Evcil bu dönemde çek karsiliklarini ödemeyi aksatinca Nesim Malki de onunla alis verisini önce yavaslatti sonra da keserek ödemelerin yapilmasini istedi ve bekledi. Yine bu dönemde Erol Evcil tarafindan vadesi gelen çekler de ödenmemeye basladi. Bunun üzerine Nesim Malki Bursa'ya giderek ödemelerin yapilmasini istedi ve vadesi geçen, ödenmeyen çekler karsiliginda yeni vadeli çekler durumunda kaldi.
Erol Evcil tarafindan Nesim Malki'ye 116 adet çesitli meblagli çeklerin (310 milyon Alman Marki ve 222 milyon Amerikan Dolari) dökümüne iliskin listede görülecegi üzere büyük çogunlugunun yeni vadeleri 1996 yilinin birinci ve aylarina aittir. Bu çeklerin belirtilen vadeleri g den Nesim Malki öldürülmüstür. Nesim Malki den önce artik bu çekleri icra takibine koyan sil etmeyi düsünüyordu."
Erkohen'in, Malki'yle belki de çok daha boyutlarda sorunlari olan Çaglar'la ilgili degerlendirilmesi ise bir hayli ilginçti:
"...Cavit Çaglar, Nesim Malki ile barismak ihtilaflarini halletmek arayislarina basladi. Hatirladigim kadariyla Niso öldürülmeden bir iki ay önce görüsmeye ve ticarî iliskilere baslamislardi."
Oysa hemen herkes bu iki isim arasindaki so­runlarin pek de öyle kolay çözülecek cinsten olma­digini biliyordu. Nitekim Malki'nin ölümünden son­ra hazirlanin bir jandarma istihbarat raporunda Mal­ki'ye borçlular listesinde ilk sirada Cavit Çaglar yer aliyordu.
"Sen Bana Babanin Emanetisin"
Evcil, Malki'nin cenazesinde gözyasi döktükten sonra, bu kez de onun yakinlarini teselli görevini üstlenmisti. Nesim Malki öldürüldükten 15-20 gün sonra Erol Evcil Istanbul'a gelerek Erkohen'i Kara-köy'deki ofisine çagiriyordu:
"Nesim Malki'yi öldürenler aslinda seni öldüre­ceklerdi; ancak ben onlarin seni öldürmelerini önle­dim. Simdi bu kisiler benim bu hareketim sebebiyle benden para istiyorlar. Hatta ben onlara büyük mik­tarlarda para ödemeleri de yaptim. Bu nedenle sen benim keside ettigim bu çekleri tahsile koymayacak­sin. Nesim Malki'yi öldürenlere seni kurtarmak için ödedigim paranin disinda kalan borcumu ise kisa bir süre sonra sana ödeyecegim."
Evcil, bu alisveristen gerçek anlamda kâr edi­yor, diger yandan da kuskulari üzerinden dagitmaya Çalisiyordu. Eksik bildigi bir konu ise, ona çok pahaliya mal olacakti. Erkohen, Israil gizli servisi MOS-SAD'la iç içe olup biteni adim adim izliyordu. Ken­disine ulasan bilgileri de onlarla paylasiyordu.
"Ben kendisine, Nesim Malki'yi öldürdükleri için Para ödedigin kisiler kimdir, diye sordum. Bana, sen bunlarin isimlerini bilmesen iyi olur, dedi. Keza ben kendisine, benim için bu fedâkârligi neden yaptigini sordum. O da bana hitaben, sen babanin  emanetisin, baban ölürken seni bana emanet etti dedi.. Erol Evcil, Nesim Malki'nin öldürülmesi Vesilesiylebenim de öldürülecegim intibaini yaratip beni korkutmak güya beni koruyacagi söylemiyle borçlu oldugu çeklerin tahsilini önledigi gibi, bu çekleri iade etmek veya iptal ettirmek zorunda birakti.'
"Malki Sürekli Tehdit Aliyordu"
Erkohen, Malki'nin ölümünden önce sürekli olarak tehditler aldigini da belirtiyor. Bu tehditleri! baslayinca Nesim Malki Istanbul Valisi'ne ve Emniyet Müdürü'ne giderek bu durumu bildiriyordu. Hat-1 ta Istanbul Valisi'ne Korkmaz Yigit ile birlikte giderek koruma talebinde de bulunmustu.
Malki'ye korunmasi için yardimda bulunanlar-1 dan birisi de ne ilginçtir, Evcil'in kendisiydi!.
"Bir süre kendisine koruma verdiler. Nesim Malki'nin bu sekilde tehdit edildigi dönemde hatirladigim kadariyla ölümünden bir hafta on gün önce Burhanettin Türkes telefon açti. Bu esnada telefona ben çiktim. Nesim Malki de yanimda bulunuyordu. Burhanettin Türkes, 'sizi öldürecegim' diyerek ve agir küfürler ederek kendisine para ödememizi isti­yordu. Telefondaki bu konusmayi Nesim Malki de duyuyordu. Bu tehditler üzerine Nesim bana hita­ben, 'kapat su telefonu öldürsünler bakalim' dedi. Ben bunun üzerine Burhanettin Türkes'e hitaben, Nesim Malki'nin dedigi sekilde, 'öldürün de baka­lim' dedim ve telefonu kapattim."
Erkohen Katillerle Pazarlik Ediyor!
Nesim Malki'nin öldürülmesinden alti yedi ay sonra Burhanettin Türkes, Erkohen'i ariyor ve gö­rüsmeye davet ediyordu.
"Kendisine daha sonra görüsecegimizi söyleye­rek Erol Evcil'i aradim. Zira Burhanettin Türkes ve bunun gibi Bursa'da yasa disi isler yapan bir kisim adamlar Erol Evcil'in yaninda yer aliyorlardi. Ve Erol Evcil'in bunlara sözü geçiyordu. Evcil, bana te­lefon açarak seninle bir araya gelip görüsmek isti­yorlar, dedi. Ne görüseceklerini sordum. Para iste­diklerini ve bunlarin yaninda Mehmet Sümbül diye bir adamin da bulundugunu ve bu adamin çok teh­likeli bir kisi olabilecegini ve Istanbul Conrad Oteli'nde bir bulusma ayarladigini söyledi. Nitekim on bes gün sonra onlarin bildirdikleri tarihte Istanbul Conrad Oteline Evcil ile birlikte gittim. Otelde Bur­hanettin Türkes, Mehmet Sümbül ve Sükrü Elverdi bekliyorlardi."
Burhanettin Türkes ile Mehmet Sümbül, artik açik oynuyorlardi. "Niso'yu biz öldürdük, ama para­sina sen kondun ve tek basina kaldin. Bize para ve­receksin yoksa seni de öldürürüz." diyerek bes mil­yon Dolar para istiyorlardi. Evcil'in de araya girme­siyle Erkohen, neticede 700-800 bin Dolar civarin­da bir para ödemeyi kabul etti.
"Bu tehditlerin devam ettigi süreçte Erol Evcil de benden iplik istedi. Daha önceki borçlarimi ödemedigi halde kendisinden korkarak tekrar 200-300 top civarinda iplik vermek zorunda kaldigimda bir miktar çek vermis ise de müsteri  olarak verdiklerinin bir kismi ödendi. Ama bölümü yine ödenmedi."
Burada dikkat çekici olan "cinayeti biz is diyen bir grupla tanismasina ragmen Erol Erkohen'in güvenlik güçlerine uzun bir süre, neredeyse 3 yil kadar, hiçbir bilgi vermemesiydi. Asline hiç sasirtici degildi. Çünkü Erkohen'in daha kendilerine siginacagi Israil makamlari, bu kol herkesten daha ilgili davraniyorlardi ve biraz pahaliya da mal olsa, Erkohen onlara tüm gelismeleri aktariyordu.
Nasil olsa, isin sonunda masraflar fazlasiyla tahsil edilecekti.
BIR GARIP SORUSTURMA
Malki cinayetinin belki de en önemli boyutla­rindan birisi, olayin jandarma bölgesinde gerçekles­mesi ve sorusturmada askerlerin de basindan beri bulunmasiydi. Bundan daha da ilginç olan, sorustur­manin seyrinde Erol Evcil'le iliskili olan askerlerle il­gili ortaya çikan iddialar oldu.
Bu iddialar son derece önemli belgelere ve ra­porlara yansimasina ragmen, bugüne kadar ciddi bir sorusturmanin konusu bile olmadi.
Her seyden önemlisi, Malki cinayetiyle ilgili so­rusturma dosyasinin olusturulmasi ve tetikçilere ula­silmasi, akil almaz bir biçimde engellendi ve ancak yillar sonra bazi bulgular ortaya çikarildi.
Gazetelere yansiyan haberlerin çok ötesinde bil-Si ve delillere ulasilmisti aslinda. Örnegin dönemin Bursa Valisi Orhan Tasanlar'la ilgili Içisleri Bakanli-8i müfettislerince hazirlanan bir ön inceleme raporunda, Malki cinayetinin perde arkasina isik tutacak ölçüde bilgiler yer aliyordu. (Içisleri Bakanligi, Mülki’ye  Mfts. Raporu,   17.4.2000,   sayi: 52/3Î 147/20)
Tasanlar'la ilgili raporun, ulastigi belge ve bilgiler kadar, ortaya koydugu tespitler de son derece çarpiciydi. "Malki cinayetini sorusturmakla hemen hemen tüm birimlerdeki bir kisim görevlilerin, degisik dönem ve derecelerde kusurluluk  içinde bulunduklari anlasilmaktadir."
Cinayetin etrafindaki sir perdesinin aralanmasi için görevli olan emniyet, jandarma basta olmak üzere neredeyse tüm kamu birimleri içinde, sorusturmada ihmali olanlar bulunuyordu.
Bu tespitlerin ortaya konulmasi için iki ör birime bakmak yeterliydi.
Bursa Emniyeti ve Il Jandarma Komutanligi!
Erol Evcil'in Bursa'da olusturdugu iliskiler da pek çok emniyet görevlisini kusatan bir nasil olusturdugu önemli ayrintilarla geç de olsa  kamuoyuna sunuldu. Ancak isin bir de askerlerle boyutu var ki, bu konudaki iddialar halen, boslukta yankilanmaya devam ediyor.
Sorusturmanin Yönü Degistiriliyor
Malki cinayetinin tam bir buçuk yil sonra jandarma ve polis tarafindan hazirlanan bir sorusturmanin daha basindan itibaren nasil nün degistirildigini ortaya koyuyordu. Susurluk: misyonu'na gönderilen evraka göre "Katillerin gali belirlenemedigi için yakalama yönünde çalisma yapilamamisti.”
Sorusturmanin ilerledigi yön ise çok daha fark­liydi. Isimsiz bir ihbar üzerine Malki'nin gerçek fail­leri olduklari gerekçesiyle üç Dev-Sol'cunun pesine düsülmüstü. Susurluk Komisyonu'na gönderilen resmî yazilarda garip olan bir durum daha vardi. Malki cinayetinin failleri olarak belirlenen bu kisilere ne tür bir islem ya da takip yapildigindan söz edilmi­yordu!
Evcil'in etrafinda adeta kalkan olusturan Bursa Emniyeti de sorusturmayi bu yönde derinlestirmisti. Malki'yi sabikali Dev-Sol'cularin öldürdügü ihbari üzerine onlarin pesine düsülmüs ve bu yönde tuta­naklar hazirlanmisti. Dönemin Bursa Emniyet Mü­dür Yardimcisi Sevki Dinçal'in 8 Nisan 1996'da ha­zirladigi ihbar tutanaginda su ifâdeler bulunuyordu. "Müdürlügümüz santralini arayan kimligi belirsiz bir sahis, Nesim Malki'nin, Istanbul'da oturan Dev-Sol'-dan sabikali Turan Kartal, esi Azaduhi Kartal ve Remzi Onuk tarafindan öldürüldügünü ihbar etmis, bu sahislara silahlan Istanbul Gültepe mevkiinde Serhat Otoparki'ni çalistiran Hüseyin Özcan'in te­min ettigini beyan etmistir."
"Esgali Belirlenemedi"
Cinayetle ilgili ilk sorusturmayi yapan Bursa Il Jandarma Komutanligi, cinayetten tam 1.5 yil son­ra 24 Subat 1997'de Bursa Valiligi'ne bir belge yolladi: "28 Kasim 1995 günü, Soganli Mahallesi, Izmir yakin çevre yolu ile Bursa Yalova yolu Isikli kavsaginda silahla ates edilmek suretiyle öldürülen^ sim Malki olayinin suç takip dosyasindaki tanik soför Cengiz Yüksel'in ifâdesinde hafif sakalli belirttigi kisinin esgalini tam olarak tarif edemediginden, kisinin robot resmi yapilamamistir, sakalli olarak tarif ettigi kisinin de esgali tam ol tesbit edilemediginden, bulma yolunda herhangi bir çalismanin yapilamadigini bilgilerinize arz eden
Dönemin Il Jandarma Komutani Kidemli Hüseyin Yilmaz’in olaylar zincirinde çok daha farkli bir yeri oldugu sonradan ortaya çikacakti, bölgesinde gerçeklesen cinayeti arastirmakla görevli Jandarma Komutanligi, "katillerin esgali belirlenemedi” diye sorusturma yapmadigini, üstelik bir yaziyla ifâde ediyordu.
Jandarma Bölgesindeki Cinayet
Malki cinayeti, jandarma bölgesinde islenmisti. Bu nedenle sorusturmada jandarmanin ilgili birimleri görev aliyordu.
Istanbul Jandarma Bölge komutanligi emrindeki istihbarat timi bu sorusturmada önemli bir görev üstlenmisti. Bu timin resmî görevleri arasinda genellikle teröre karsi mücâdele, uyusturucu ve kap kaç olaylarinin takibi, emir verildigi takdirde asayise! yönelik olaylar hakkinda bilgi toplayip ilgili makamlara yardimci olmak yer aliyordu. Malki cinayeti bu üçüncü siradaki görev kapsaminda istihbarat timi tarafindan ele aliniyordu.
Istihbarat tim komutanlari, aslinda Bölge istihbârât Sube Müdürü'ne bagliydi. Ama önemli olay­larda bizzat bölge komutani tarafindan da görev ve­riliyordu. Görevlerini yerine getirirken "Üstlerine sözlü olarak bilgi veriyorlar ve onlardan emir geldi­gi takdirde toplanan bilgileri yazili olarak sunuyor­lardi."
Tim komutani Binbasi Kadir Tahir'in 17 Mayis 2000'de Ankara Cumhuriyet Bassavciligina verdi­gi ifâdede bu konuda ilginç notlar yer aliyordu.
"Olayin (Malki cinayetinin -N.G.-) oldugu dö­nemde halen emekli tuggeneral Mehmet Yüklü böl­ge komutani idi. Kendilerine bahse konu olayla ilgili olarak elinizde bulunan klasörün içerisindeki bilgile­rin tamamini sözlü olarak ilettim. Kendileri yazili ola­rak bu bilgilerin Bursa Cumhuriyet Savciligi veya Il Jandarma Komutanligi 'na rapor edilmesi emrini verselerdi mutlaka yazili hale getirilerek yayimlanirdi."
Binbasi Kadir Tahir komutasindaki istihbarat ti­mi tarafindan elde edilen pek çok bilgi, iste tam bu noktada "ham istihbarat" olarak kaldi. Oysa bu de­lillerin degerlendirilmesi ve bosluklarin tamamlan­masiyla cinayet sorusturmasinda çok daha hizli yol almak mümkündü.
Dosyalarda Bekleyen Deliller
Olayi sorusturan timin ilk yaptigi islerden birisi, inayetten kisa bir süre sonra Bursa Cumhuriyet Savciligi'nin da istedigi telefon kayitlarina ulasmak
oldu.
     Malki'ye ait cep telefonu görüsmelerinin kayitlari Bursa Il Jandarma araciligi ile Cumhuriyet Savciligi'ndan yazili olarak istendi. Binbasi Tahir'in elde ettigi bu dökümler, sorusturma timi tarafinca hazirlanan dosyaya konuldu.
    Daha sonra üzerinde pek çok tartismanin yapildigi bu telefon kayitlarinin elde edilmesi aslinda zor degildi. Olayi sorusturan savcilik ya  Osmangazi Ilçe Jandarmasi bile istedikleri zaman görüsmelerin dökümünü elde etme imkânina sahiptiler. Ama nedense böyle bir talep gerçeklesmedi.
     Isin daha da ilginç yani Binbasi Kadir Tahir de elde ettigi ve halen dosyasinda bulunan bu telefon görüsmelerinin kaybolmasiyla ilgili daha sonra mahkemelerde ifâde vermek zorunda kaldi. Binbasi Tahir'in tam da Malki cinayetini sorustururken, teamüllere uygun olmayan bir biçimde Hakkari’ye tayin edilmesinin ardindan da bu görüsmeler kayitlari hazirlanan dosyada mevcuttu. Burada delillerin listesinin yani sira, 13 adet cep telefonuna ait dökümler de bulunuyordu.
Bu konuda yargilanan sorusturma timinin komutani olmustu. Ama halen hiç kimse, Bursa Cumhuriyet Savciligi'na, Il Jandarma Komutanligi'da ilçe jandarmaya "Bu telefon kayitlarini niçin" vermedigi konusunda soru sormadi. Binbasi geçtigimiz yil 17 Mayis'ta Ankara'da verdigi ifadedeTalepleri olsaydi mutlaka kendilerine verirdim”  diyordu.
Kendisine yöneltilen bir diger suçlama, Erol Evcil ve Burhanettin Türkes'le ilgili elde ettigi telefon kayitlarini yetkili makamlara iletmemekti. Oysa elde edilen tüm bilgiler, dönemin Jandarma Bölge Ko­mutani Tuggeneral Mehmet Yüklü'ye iletilmis, an­cak kendisi bunlarin istihbari degeri olmadigini dü­sünmüs olacak ki, bunlar yazili hale getirilmemisti.
Oysa bunlar arasinda, daha o zamandan Burha­nettin Türkes'in, hatta sonradan yakalanan Emin Mengi'nin bile olaydaki rolleriyle ilgili önemli bulgu­lar vardi. Tüm bu gelismeler mülkiye müfettislerinin bile aklina su soruyu getiriyordu. "Acaba olayin fa­illerinden birisinin ifadesiyle gerçekten de cinayet­ten önce ilgili birimler ayarlanmis miydi?'
Kimin hangi birimleri ayarladigi henüz tama­men aydinlanmis degildi, ama ortada bir gerçek var­di ki, sorusturma bir türlü ilerlemiyordu. Emniyet, savcilik ve jandarma tarafindan yapilan incelemeler karsilarina çikan Evcil isminin üzerine bir türlü gide­miyordu.
Evcil'in Numaralari Arastiriliyor
Sorusturma kapsaminda jandarma timi bu kez Erol Evcil'e ait numaralarin gizlice tespit edilmesi yolunda bir talebi Bursa Jandarma Alay Komutanligi’na iletmisti. Ancak komutanlik cevap vermekte gecikince, bu kez komutana telefonla ulasildi, "cevabin çabuklastirilmasi" istendi.
Il Jandarma Komutani Hüseyin Yilmaz'in Evcil’le ilgili düsünceleri çok farkliydi. Her nedense onun "Böyle bir olaya karismayacak kadar temiz bir çocuk  oldugunu" etrafindakilere söylüyordu. Evcil’in hesap kayitlari incelendiginde ise gerçek ortaya çikacakti. Komutan Hüseyin Yilmaz, emekli ol duktan sonra Evcil'den düzenli olarak para alanlar arasinda kayitliydi.
Sirketin muhasebecisi Bayram Bozdemir’in  ifadelerine göre bu paralar sirketin resmî kayitlarina islenmiyordu. Evcil'in muhasebecisi Bozdemir’in ifa delerine göre sirketlerden Albay Hüseyin Yilmaz Agustos ve Eylül 1998 aylarinda iki kez 300 tutarinda ödeme yapildi. Ödenen paralar, bir ajan daya "Hüseyin Yilmaz (Albay maas)" diye kaydedilmisti. Üstelik Hüseyin Yilmaz'in oglu da Erol Evcil'in yaninda sigorta stajini tamamlamisti.
Sorusturmayla ilgili elde edilen tüm bilgi bu sartlar altinda Bursa Jandarma Komutani Hüseyin Yilmaz'a iletiliyordu. Komutan Yilmaz, Tahir'in Evcil'le ilgili kuskularini "Bu sahsin içinde yer almasi mümkün degil, olayi ona yikmak istiyorlar." cevabiyla reddediyordu. Binbasi Tahir, Komutan Yilmaz'in olayin aydinlatilmasi ile ilgili hassasiyet göstermedigini Bölge Komutani’na iletmis, ancak sonuç alamamisti.
Evcil, Albay Yilmaz'a Para Ödüyor
Hem Malki cinayetiyle ilgili, hem de Bursa Valisi Orhan Tasanlar hakkinda hazirlanan Mülkiye Müfettisleri raporlarinda bir isme özellikle dikkat çekiliyor: Bursa Il Jandarma Alay Komutani Yilmaz.
Bursa Osmangazi Ilçe Jandarma Komute tegmen H. Ali Karabatti, müfettislere "Hüseyin Yilmaz’in olay öncesinde ve sonrasinda Evcil'le görüs­tügünü duydugunu" ifâde etti. Aslinda Karabatti' nin (kendi el yazisiyla müfettislere ulastirdigi bilgi notu tek kelimeyle inanilmaz iddialar içeriyordu.
"Ben Bursa ili Osmangazi Ilçe Jandarma Komu­tani iken Bursa-Yalova karayolu üzerinde bir isada­minin silahla vurularak hastaneye götürüldügünün tarafima bildirilmesi üzerine, olay yerine hareket et­tim.
...Olay sonrasi Nesim Malki'nin is ortagi Erol Erkohen ifâdesinin alinmasi için jandarmaya geldi­ginde Erol Evcil de vardi. Ben Erol Evcil'i sonradan hiç görmedim, kendisini basindan tanidim. Il Jan­darma Alay Komutanimiz Albay Hüseyin Yilmaz'in Erol Evcil'le olay öncesi ve sonrasi tanisikligi oldu­gunu ve görüstügünü duydum."
Albay Hüseyin Yilmaz ise ayni raporda geçen ifâdesinde, "Kendisine ulasan bir bilgi olsaydi, gere­gini yapacagini" söylüyordu. Jandarma istihbarat ti­minin hazirladigi dosya kendisine gösterilince ise "bu dosyadan haberdâr olmadigini" iddia ediyordu.
"Evcil'le Aman Aman Bir Samimiyetim Yok"
    Albay Yilmaz, Erol Evcil'le öyle "aman aman" bir samimiyetleri olmadigini, en fazla 4-5 kez görüs­tüklerini ifâde ederken, oglunun sigortacilik stajini fabrikasinda yapmasini da "olagan" buluyordu. Bu iliski sorusturmayi yürüten müfettislerce hiç de olagan bulunmamisti, aksine “iliskinin boyutlari reddedilemeyecek kadar yakin ve asikar bulunmustu. 
    hiç de olagan bulunmamis, aksine "Iliskinin lan reddedilemeyecek kadar yakin ve asikâr" mustu.
Emekli oldugunda Evcil kendisine is teklif ve onu ise almisti. Evcil'in yaninda çalisan emekli asker Salim Kukul, kendisine " adam oldugunu" söylemisti. Evcil'in rni Bayram Bozdemir'e göre ise Salim Kukul Pz cil'in askerlik sorunlariyla yakindan ilgilenip baska bir is yapmadan maas aliyordu.
Evcil Kesfediliyor!
O güne kadar jandarma bölgesindeki her i li olayda olay yerine gelen emniyet güçleri i ki cinayetinde hastaneye gelmeyi tercih et Çünkü o siralarda öteden beri yaptiklari i Evcil'in etrafinda kalkan olmakla mesgullerdi.
Sorusturmayi yürüten jandarma istihbara^ nin  komutani  Binbasi Kadir Tahir,   Bun emekli bir astsubay B.'den ilginç bir telefon du. "Bursa 'ya geldiginde bizi ara, sizi misafir çok iyi ahilerimiz var."
Binbasi Tahir, kendisinden bir telefon is bu numaranin Evcil'in sirketine ait oldugu ör kiyordu. Kuskular Evcil üzerinde yogunlasmaya'! lamisti. Binbasi Tahir, Evcil'i ziyarete gitti.
"Bursa'ya acele gidip Erol Evcil'in tepkisii cut dilinin ne anlatacagini ögrenmek istedirm den sirkete gittim, disarida karsiladi. Rengi heyecanliydi. Havadan sudan konustuk. Ünit filan çok sevdigini ve misafiri olmamizi istedi."m
Zincir çözülmeye basliyordu. Bu arada Korkmaz Yigit 'le yapilan gayr-i resmî görüsmelerden sizan bilgiler de olayin Evcil etrafinda geçtigini ortaya çi­kariyordu.
Evcil'in etrafinda müthis bir emniyet kalkani ol­dugu ve Özel Harekât'ta görevli üç polis memuru Yasar, Gazi ve Garip'in olaydan haberdar oldugu bilgisi de sorusturma timine ulasiyordu. Ama bu bil­giler, jandarmanin üst düzeyinde bir türlü resmî is­tihbarata dönüsmüyordu. O siralarda Jandarma Ge­nel Komutani olan Teoman Koman'a bu bilgilerin ulasip ulasmadigini ise tahmin etmek kolay degildi. Binbasi Kadir Tahir'in Hakkâri'ye tayininden sonra istihbarat timinin çahsmalan hemen hemen durma asamasina geliyordu.
Binbasi Tahir'in Bilgileri
Jandarma Bölge Komutanligi'na Binbasi Kadir Tahir tarafindan yazilan raporda elde edilen bazi bulgular ve iddialar söyle siralaniyordu:
- Nesim Malki, 1995 yilinin Nisan ayindan bas-'ayarak en son Kasim 1995'e kadar telefonla teh­ditler almistir. Bu tehditler yüzünden Kasim 1995'in ilk haftasinda PTT'ye basvurup telefonlari-m degistirmistir.
- Bu tehditlerin kimler tarafindan ve nasil yapil- digini yakinlarina anlatmamistir. Ancak 24 1995'de Korkmaz Yigit'le birlikte, Istanbul lisi Hayri Kozakçioglu'na giderek tehditleri mistir. Ardindan Istanbul Emniyet Müdürli resmî müracaatta bulunmus ve bir adet kor lisi verilmistir. Ancak Bursa'ya giderken bu kc yaninda yoktur.
- Malki'nin ketum bir kisilik oldugu, islerinfj blok yaptigi, her isiyle ilgili ayri avukatlarinin dügü, birbirleri ile temas etmedikleri, kendisini tutmadigi ve kaynagi belli olmayan çok miktar yit disi para ile ugrastigi ögrenilmistir.
- Son 8 yilda islenen cinayetler inceleni Malki cinayetinin taktik ve yöntem açisindan ri tespit edilememistir.
Çok Özel Degerlendirme Notlan
Ayni jandarma istihbarat raporunda, bir rüsme yapilan kisilerle ilgili konumlarini g notlar vardi. Bunlar hayli ilginç degerlendi içeriyordu. Bu degerlendirmeleri ifâdeleri madan aktaralim.
Meri B. Malki: Nesim Malki, karisini ör Mualla isminde bir kadinla aldattigi için pek tu digi gözlendi. Kadinin Büyükada'da kumart çalisan bir krupiye ile iliskisi oldugu, ayrica bul'da bir dostu oldugu ve buna Ortaköy'de açtigi tespit edildi. Kadin ayni zamanda kum? n derecede düskün. Niso'nun öldügü gün Yigit'in karisina, Niso'yu Korkmaz bile koruv serzeniste bulundugu, eve gelen tehdit telefon­larini bizden gizledigi.
Erol Erkohen: Niso öldükten sonra ölmekten çok korktugu için Evcil'den iki koruma aldigi. Mali yönden çekindigi için Sümerbank olayini bizden giz­ledigi, daha sonra samimi oldugu, herseyi soruldu­gunda anlattigi. Ayrica Niso'nun kadin kiz konusu­na düskün oldugu. Herhangi bir bankada gizli hesa­bi olabilecegi. Niso'nun bütün alisveris ve gayr-i menkullerine 1/3 oraninda ortak.
Korkmaz Yigit: Yigit Insaat firmasinin sahibi. Erzurumlu, Ermeni olabilir. Son 3-4 sene içinde asi­ri derecede maddî imkânlara sahip oldugu. Üst dü­zey bürokratlarla çok samimi. Niso ile Zincirliku-yu'daki Yesil Vadi evlerine ortak. Bahçesehir'deki arsa yüzünden Aga Ceylan ile problemli. Niso ile il­gili genis bir bilgiye sahip. Erkohen'in bilmedigi ko­nular hakkinda bilgisi var.
Hayyam Garipoghi: Maktulün (Malki'nin) daha önceleri Bank Indosuez'i alamadigi için banka alma sevdasindan Sümerbank'i ortak olarak aldigi sahis. Sümerbank'i alirken, 52 milyon Dolar'in 26 milyon Dolar'ini Niso vermis. 26 milyon Dolar için de be­raber Vakiflar Bankasi'ndan kredi kullanmis. Niso öldükten 3 gün sonra 4 milyon Dolari geri ödedi. *5 Nisan 1996 tarihine de 15 milyon Dolarlik çek Veirnis. Sümerbank'ta Niso'nun hisselerinin kontro­lü mâlî müsaviri Emre Burkçin yapmakta, ayni ^manda Tuncabank eski Genel Müdürü Sükrü Ka->hasanoglu, Sümerbank'a genel müdür olmustur. Erol Evdi: Esrefoglu Sigorta'nin sahibi. Çaglar'in oglu Mustafa ile tanistiktan sonra derecede maddî açidan yükselmis. Niso ile çekismesinden yararlanip Niso'nun en büyük olmus. Niso'nun Korkmaz'dan önce en g sahismis. Yaninda birisi emniyet müdürü de polislikten ayrilmis 8-9 kisi var.
"Evcil'i Sorgulayin, Olaylar Çözülür* |
Binbasi Kadir Tahir'in elde ettigi bilgiler < berraklasiyordu. Konuyla ilgili inceleme yapa fettislere verdigi bilgi notunda sunlari söyli
"Eylemin, Istanbul ili ile bir baglantisi madigi, kimler tarafindan gerçeklestirildigi yÖ!f yapmis oldugum çalisma ve aldigim istihbari i neticesinde, maktulün öldürülmesi eylemini > lestiren kisilerin Bursali isadami Erol Evcil'de mat aldiklarini haber aldim. Ancak olayi ger tiren kisilerin kimler oldugu yönünde bilgi olamadim."
Asil çarpici açiklamalar bundan sonra gelj} Binbasi Tahir'in bu bilgileri aktardigi isimlerini si hayli kabarikti:
"Bu bilgileri dönemin Istanbul Emniyet Orhan Tasanlar, asayisten sorumlu Emniyet. Yardimcisi Deniz Gökçetin, Asayis Sube Sedat Demir, Müdür Yardimcisi Muzaffer cinayet Büro Amiri Baskomiser Turan YilmaziJi lundugu ortamda kendisine aktardim. Isadar Evcil'in Istanbul'da bulunmasi muhtemel adn den arastirilarak yakalanmasi, gözetim altina alinip sorgusu yapildiginda olayin aydinlanabilecegim açikladim."
Ancak Tahir, onlari ikna edememisti. "Evcil'i gözaltina almak sikintili olabilir. Siz eylemi gerçek­lestirenlerle ilgili çalisma yapin!" Evcil'in sevgilisi Gülben Ergen'i takip etmek ise sonuç vermemisti.
Oysa jandarma istihbaratinin yaptigi çalismada, eylemin Evcil tarafindan yaptirildigi duyumu alin­misti. Ayrica Evcil'le Alaattin Çakici arasindaki bag­lantilar da ortaya çikmisti. Binbasi Tahir'in bu bilgi ve duyumlari aktardigi bir önemli isim de Basbakan­lik Teftis Kurulu Baskani Kutlu Savas olmustu.
Buharlasan Jandarma Istihbarat Raporlari
Malki cinayetiyle ilgili o günlerde Jandarma is­tihbarata tarafindan hazirladigi ifâde edilen bir diger raporda Malki'nin alacak listesi ve pek çok önemli bilgi yer aliyordu. Bu raporun akibetinin ne oldugu hâlâ bilinmiyor. Isin daha ilginç olan tarafi, jandar­ma tarafindan hazirlandigi belirtilen iki rapordan bi­rincisinde bulunan bazi bilgilerin ikincisinde yer al­mamasi oldu. Bu raporla ilgili yayinlanan haberler, deyim yerindeyse deprem yaratacak kadar önemliy­di. Ama, tam aksine gündeme bile alinmadi.'2'
Oysa yillar sonra ortaya çikan bilgiler, bu rapor­larda yer alan hemen tüm bilgi ve iddialarin dogru­lugunu ortaya çikardi. Birinci raporda, Malki cinayeti konusunda, Bursa Bölge Baskanligi'nin bu konuda oldukçaii sahibi oldugu ifâde ediliyor. Rapora göre Mc borç alanlarin çogu geri ödeme yapmamislardi durum, Erol Evcil için de geçerliydi. Rapora j Evcil, Malki'yle olan iliskisi boyunca, en yüklü tarda parayi, Malki'nin ölümünden 3 ay önce ti.
Söz konusu raporda, cinayette Jandarma'njj ihmali bulundugu, ancak dönemin Bursa ti'nin cinayetle birinci derece iliskisi oldugu belli  oluyordu. " Tetikçiler Emniyet mensubu, Sükrü di'nin grubu ve Kürt Siho lakapli küçük çapli latlar için görev alan bir sahis."
MiT'in Bilgisi Var
Istihbarat degerlendirmesinde, MIT Bursa Baskanligi'nin bu konuda oldukça bilgi sahibi guna da dikkat çekiliyordu. "Bursa 'da çok tanir, bir isadami ile Mehmet Gedik ve ANAP'tan  geçen Bursa Milletvekili Ibrahim Yazici 'nin dan dolayi, MIT olaya agirligini koyamadi."
Raporda, halen görevde bulunan bazi askerler suçlaniyordu. "Bu kisilerin, asker kaçai duklarmi bildikleri halde Erol Evcil'e yardimci ol lan" da ifâde edilmisti.
"Mesut Yilmaz Biliyor"
Rapordaki en önemli iddialardan biri, N« Malki'yi Alaattin Çakici'nm "Borçlulari sikistir masi" yönünde tehdit etmesi. Malki, Refahyol dö­neminde "tehdit edildigini" Mesut Yilmaz'a aktari­yor. Malki'nin Yilmaz'la yüz yüze mi, yoksa Eyüp Asik araciligiyla mi görüstügü tam olarak bilinmi­yor. Fakat anlatilanlardan ortaya çikan, Yilmaz'm, olaylari ana hatlariyla bildigi.
Bir baska istihbari bilgiye göre, Nesim Malki'nin parasini isleten Korkmaz Yigit de, Malki'yle birlikte kendisine gelen tehdidi, "Borçlular bizi öldürecek" kaygisiyla Mesut Yilmaz'a ve dönemin Istanbul Vali­si'ne iletiyor. Bu gelismelerden haberdar olan Çaki­ci, Malki ve Yigit'i tehdide devam ediyor.
Daha sonra Erol Evcil devreye girerek, Nesim Malki'ye, "Benim Alaattin Çakiciyla aram iyi" diyor ve onun yaninda Çakici'yla telefon görüsmesi yapi­yor. Malki'yi de onunla görüstürüyor. Malki, Erol Evcil'e emânet oluyor. Hatta bazi alacaklarini Evcil araciligiyla tahsil ediyor. Malki'nin ortagi Erkohen, bu iliskilerden duydugu rahatsizligi Malki'ye anlati­yor.
Jandarma istihbaratinin raporuna göre cinayet, Bursa Polis Evi'nde planlanmisti. Raporda "Döne­min Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Demir olayi ört­bas eden kilit görevlidir. Olayin, Jandarma 'nin ka­yitsiz kalmasi ve Emniyet'in üstünü örtmesiyle bu hale getirildigi açikça ortadadir." deniliyordu.
Raporda belki de en dikkat çekici degerlendir­is, bugün bile geçerliligini koruyan bir tespit olarak edilmis: " Üst düzey bazi politikaci ve isadam-bu olayin disinda tutularak, birkaç küçük suç- lu ile bu dosya örtülebilir duruma getirilmek yor."
Jandarma istihbarat raporuna göre, Nesil ki, öldürülecegini yakin çevresine sik sik ifâ yordu. Malki'nin, sonunda MOSSAD'a ve açiklamalar yaptigina da dikkat çekiliyor,
(3)
Malki'nin Alacak Listesi
Jandarma Istihbarati tarafindan hazirlandi^ lirtilen, ancak daha sonraki raporlara alinmay^ listeye göre Malki'nin borç verdikleri ve mil söyle:
1- Nergis Holding: 107 trilyon lira (Malki,| digi borcun karsiliginda çek almis).
2- Nergis Air: 91 trilyon lira (Karsiliginda nat almis).
3- Mehmet Gedik: 2.3 trilyon lira (Karsihj! çek almis).
4- Erol Evcil: 179 trilyon lira (Karsiliginda^ almis).
5- Korkmaz Yigit: 108 trilyon lira (Karsili çek almis).
6- Ibrahim Yazici: 103 trilyon lira.
7- Hasan Canlar: 3 trilyon lira (Karsiliginda^ almis).
8- Özdilek A.S.: 118 trilyon lira.
        9- Yahya Demirel: 15 trilyon lira.
10- Haci Ali Demirel (Veli Sözdinler araciligiy­la): 143 trilyon lira (Karsiliginda çek almis).
11- Aksa Holding: 41 trilyon lira (Karsiliginda çek almis).
12- Erol Erkohen: 39 trilyon lira (Karsiliginda çek almis).
13- Özbek Insaat: 17 trilyon lira.
14- Maya Insaat: 11 trilyon lira.
15- AKS: 19 trilyon lira.
16- Medi Grup: 10 trilyon lira (Karsiliginda çek
almis).
17- Altin Tavuk: 9 trilyon lira (Karsiliginda çek
almis).
Dövizle borç aldiklari belirtilenler ise sunlar:
1- Kamuran Çörtük: 45 milyon Dolar (Malki karsiliginda ipotek almis).
2- Hayyam Gariboglu: 17 milyon Dolar (Karsi­liginda ipotek almis).
3- Haci Ali Demirel (Veli Sözdinler'in kefil olma­siyla): 30 milyon Dolar (karsiliginda ipotek almis)
4- Ertaç Tinar: 16 milyon Dolar (Karsiliginda teminat ipotek almis).
5- Turgay Ciner: 23 milyon Dolar (Karsiliginda 'potek almis).
Listenin en dikkat çekici yani, Cavit Çaglar ve Kamuran Çörtük'ün yani sira, Haci Ali ve Yahya !'in de önemli miktarlarda borçla listede yer almasi.
Kisacasi tam bir aile fotografi.
Sorusturma "Emniyefte
Sorusturmanin jandarma tarafindan yürl kismindaki "tuhafliklar" neredeyse aynen düzeyinde de ortaya çikiyordu. Bu konudaki \ lere Emniyet Istihbarat eski Daire Baskan Ve nefi Avci ile baslayalim.
Avci, o dönemde Istanbul'da önce Istiht be Müdürlügü, ardindan Emniyet Müdür Yardtî gi görevlerinde bulundu. Hanefi Avci, sorus yürüten müfettislere verdigi bilgi notunda söylüyordu:
"Malki'nin öldürülmesinden kisa bir süre tahminen 10-15 gün sonra Nesim MaM Erol Evcil isimli Bursa ilinde muhtelif firmals Malki'nin ortagi veya iliskide oldugu isadar Malki'ye olan borcunu ödememek için öldüi yolunda istihbari bilgi alinmisti. Bu bilgi zamg Emniyet Müdürü Orhan Tasanlar'a arz Zannederim o da cevaben benzeri bilgilerin ne intikal ettigini söylemisti."
Orhan Tasanlar'a bu istihbarati veren, rât Sube Müdürü Adem Demir'den baskasi d« Gelen bilgiler arasinda, Evcil'in bazi gör« menfaat iliskisinde oldugu, cinayeti Bursa'da lat isleriyle ugrasan kisilere para karsiligi yaf da bulunuyordu.
Malki'nin ölümünden önce aldigi tehdit
istanbul Emniyet Müdürlügü Asayis Subesi de ha­berdârdi. Bu bilgi valilik üzerinden kendilerine ulas­misti. Cinayetten sonra da bu konudaki bazi bilgiler ayni subeye ulasiyordu. Ne var ki, dönemin Asayis Sube Müdürü, daha sonra basta rüsvet olmak üzere çesitli suçlamalardan meslekten atilan Sedat De­mir'den baskasi degildi.
Hanefi Avci'ya göre, aslinda Sedat Demir ve ekibi, oldukça önemli ve kuvvetli bilgilere ulasmisti. Ancak kendisi o siralarda Ankara'ya tayin edildigi için isin devamini ancak basindan izleme imkâni bulmustu. Sorusturmanin Istanbul Emniyeti tarafin­dan elde edilen bilgiler dogrultusunda niçin derinles-tirilmedigine ise "anlam verememisti."
Olayi daha sonra gündeme getirmek isteyen Emniyet Istihbarat Daire Baskani Bülent Orakoglu da, yaptigi bu girisimin bedelini "Köstebek davasi ile ödedigini" söylüyordu.'4'
Ancak Istanbul Emniyet Müdürü Orhan Tasan­lar'a bu konuda bilgi verenler, sadece Avci ve bazi emniyet mensuplarindan ibaret degildi.
Çakici-Eken Kaseti
Erol Evcil ve Alaattin Çakici'nin basrollerinde oldugu konusma kasetleri uzun süre Türkiye günde­minden inmedi. Ancak Kasim 1998'de Aktüel Der-Sisi'nde yayinlanan bir baska kasette ilginç bir ko­nusma desifre edilmisti. Bu kez taraflar Susurluk'un önemli iki ismi, Korkut Eken ve Alaattin Çat
"...Eken- Ben bunu seye, Orhan Bey'e  söylesem mahsuru olur mu senini Senin söyledigini söyleyecegim.
Çakici- Valla abicim iste..
lyf.fj
Eken- Yani, abi bir yardim et, filan dedi Belki, dedi, o disaridaki senin arkadasinin olabilir, dedi. Alaattin sen istemiyorsan ben mem yani.
Çakici- Yalniz bu sey, bu bana anlattigin için, patron var ya,
Eken-Heee...
Çakici- Onunla bir konus. O okey derse musun, o Istanbul'dakine, benim anlattiklarimi^ lat
Eken- Tamam Alaattin.
Çakici- Anladin mi abi ?
Eken-Anladim, tamam."
Aslinda Çakici'nin sikintisi, cinayetin kene üzerinde kalmasindan endise etmesiydi. Hane beple olursa olsun, cinayeti kimin isledigi koni da ayrintili bilgiler Orhan Tasanlar'a çesitli dan ulasmisti.
Korki Haber Veriyor: "Evcil Yaptirdi'
Korkmaz Yigit, tipki Evcil gibi hizli yüksel çöken zenginler arasinda yer aliyor. Yigit, 1978 lindan sonra is hayatina atildi. 1980 yilina hep Istanbul disinda is yapti. Yigit, 90'h yillarda daha çok Istanbul Etiler ve Ulus'ta yaptigi lüks konutlarla taninan bir müteah­hitti. Ikinci bankasi Türkbank'i alana kadar lüks ko­nut disinda yaptigi diger isler bilinmiyordu. 1997'-nin Mart ayinda Garanti Bankasi'nin da sahibi Do­gus Holding'ten 85 milyon Dolar'a Bank Ekspres'i aldiginda bile bu kadar "sükse" yapmamisti. Bank Ekspres'ten sonra Ekspres Yatirim, Ekspres Lea-sing, Ekspres Factoring ve Ekspres Danismanlik'i kurarak insaat sektörünün yani sira finans sektörü­ne girdi. Sirketlerinin sayisini arttiran Yigit, 1997 sonunda tüm sirketlerini holding çatisi altinda topla­di. Yigit'in Türkbank'la baslayan çöküsü, basindaki büyük atilimlarini da bitirdi.
Yigit'in, Evcil'le olan en önemli irtibat noktala­rindan birisi ise Malki'ye olan borcu konusunda Ev-cil'i araci yapmasi. Bunlann hepsinden önemlisi ise cinayeti kimin isledigini basindan beri biliyor olma­si. Üstelik bunu çok önemli bir isme de anlatmisti.
Korkmaz Yigit, dönemin Içisleri Bakani Kutlu Aktas'a, telefonda Malki cinayetinden Çakiciyla olan iliskisine kadar pek çok konuda bilgi vermisti.
"Nesim Malki'yi öldürülmeden bir ay önce tani­dim. Ona kendi aramizda Niso derdik. Erol Evcil ile ortak oldugunu ögrendim. Evcil, Niso'yu sikistirip Para aliyormus, benden yardim istedi. O sirada Hayri Kozakçioglu Istanbul Valisi idi. Ona götür­düm, durumu izah etti. Vali, konuyla yakindan ilgi­lendigini ifâde etmisti. Hayri Bey de ona önerilerde bulundu. Çiktik. Bana hemen telefon geldi, 'Ben Çakici, abi Niso'yu koruma, o benim ekmek kapim' dedi. 'Ben Istanbul'dan 15-20 kisiye her set ra çikaririm, iki kere de Niso'ya sira gelir, rumaktan vazgeç' dedi. 'Peki kardesim' dedir
"Dinleyen Polislere Ihbar Olsun!'
• (
Korkmaz Yigit, "kimyasini bozan" telefor le anlatiyordu: "Çakici, beni Malki cinâyetit gün sonra yine aradi ve Malki'nin öldürülme Evcil'i sorumlu tuttu. Dinleyen polislere ihbar si için telefonda bunlari anlattigini söyledi."
Ve Tartisilan Bürokrat: Orhan Tasanla
Istanbul Emniyet Müdürlügü'nden Bursa?j olarak tayin edilen Orhan Tasanlar da, Susi recinde ve daha önce ortaya çikan çesitli te larda adi geçen önemli bir emniyet mensul
Erol Evcil, Malki cinayeti zanlisi olarak ya baslandiginda, Tasanlar da Bursa Valisi^ görev yapiyordu.
30 Ekim 1999 tarihli Hürriyet'te Fatih yazisina hayli ilginç bir baslik atiyordu: "J Tasanlar'i; Tasanlar, Evcil'i."
Altayli'mn gündeme getirdigi iddialar çar Evcil'in bir yil saklandigi Bursa'da, üstelik Tasanlar merkeze alindiktan sonra yakalani dogrusu çok dikkat çekiciydi. Altayli, bir adimi ileri giderek soruyordu:
"Evcil'i koruyan Bursa Valisi Tasanlar Tasanlar'i koruyan kim? Tasanlar pek çok kararnamesi'ni atlatmisti. Bu da Tasanlar'in siyâset jjstü bir hâmisi oldugu izlenimini uyandiriyordu. Son kararnamede de, Tasanlar'in görevden alinma­si çok zor oldu. Kararname Köske takilip durdu.
Süleyman Demirel, iki valinin merkeze alinma­sina siddetle karsi çikiyordu. Bunlardan biri Bursa Valisi Orhan Tasanlar'di. Kararname üç ayda imza­lanabildi. Süleyman Demirel bu kez Tasanlar'i koru­yamadi. Tasanlar, Süleyman Demirel'in korumasina ragmen tutunamadi. O tutunamayinca Evcil de ya­kayi el verdi."
Aile Fotografindan Yansimalar
Orhan Tasanlar'in dönemin Cumhurbaskani Süleyman Demire!'le yakin oldugunu aslinda herkes biliyordu. Ama Bursa Valisi'nin merkeze alinmasi sirasinda adeta bu yakinligi belgeleyen bir olayi yine ayni yazidan okuyalim:
" Orhan Tasanlar'in görevden alindigi haberi, resmî açiklamadan önce basina sizmis ve Kamuran Çörtük'e ait BRT bu haberi vermisti. Sonraki gelis­meler dramatik. Vali Tasanlar, Kamuran Çörtük'ü arayarak haberi yapan muhabirin kimligini ve habe-r> kimden aldigini ögrenmek istemisti. Kamuran Çörtük de muhabire sordurtarak haber kaynagini ögrenip Tasanlar'a bildirmisti.
Böyle bir yaklasimin basin ahlakiyla ilgisi olma-için Basin Konseyi, Radyo D Haber Müdürü Sendir'in basvurusu üzerine bu olaydan dolayi Çörtük'ü kinamisti. Bakin simdi siz su iliskiler agina. Kamura tuk, görevden alinmasiyla ilgili bilgiyi si Süleyman Demirel'in korumasindaki Tasar diriyor.
Peki Kamuran Çörtük kim?O   'Iste bu da benim ailem' diyerek, Çat lar ve Ali Sener'le birlikte fotograf çektirdigi^ damindan biri."
Daha sonra birer birer yolsuzluk gündemi sen bu garip aile fotografindaki baska isimler1; larin yakinlari, Malki cinayeti etrafinda ortaya|j iliskiler zincirinde sürekli karsimiza çikiyordu. Genellikle de Cavit Çaglar.
Tasanlar Evcil'i Tehdit Etti mi?
Aile fotografinin yansimalarini ve Çaglardi raki sayfalara birakip tekrar Tasanlar'a Vali Tasanlar, Evcil'i kolladigi ve bunu bazi çi ve emniyetçilerle yakinligi nedeniyle yapt alarmi her zaman reddetti.
Daha sonra bir baska önemli iddia ortaya Malki cinayetinin tetikçisi olarak yakalanan nettin Türkes, Tasanlar'i, "Evcil'den 2 milyon isteyip alamadigi için Malki dosyasini açmakla] luyordu. Bu durumu Türkes'e bir baska zanli, Elverdi aktanyordu.
"Dilleri Kesilecek!"
Tasanlar, bu iddiaya büyük tepki gösteriy 8 Mart 2000 tarihinde Show TVde Reha Mi sorularini cevaplandirirken, iddia sahiplerini "Ben haysiyetime dil uzattilar, dilleri kesilecek." diye âdeta tehdit ediyordu. Tasanlar, bu konuda çikan haberlere cevap verirken bir hayli de iddialiydi:
"Sayin Muhtar, ben bu haysiyet cellatlarinin mansete tasidiklari ifâdelerden sonra bir arastirma yaptim. Burhanettin Türkes'in ne sekilde ifâde ver­digine ulasmak istedim. Ben bu ifâdelere ulastim. Burhanettin Türkes'in, Orhan Tasanlarla ilgili tek bir satir, Orhan Tasanlari ima edecek tarzda, ismi geçecek sekilde bir ifâdesi varsa ben bu suçlamayi kabul ediyorum."
Tutanaklara Geçmeyen Ifâdeler
Gerçekten de ne Reha Muhtar'in elindeki ifâde­lerde, ne de Tasanlar'in gösterdigi metinlerde böyle bir söz ya da ima yoktu. Ama gerçek kisa zaman sonra ortaya çikacakti.
Orhan Tasanlar hakkinda, merkeze alindiktan sonra Içisleri Bakanligi tarafindan görevlendirilen iki mülkiye müfettisi tarafindan yapilan incelemede müthis bir bulguya ulasiliyordu.
Bursa Emniyet Müdürlügü tarafindan yapilan Sorguda, Burhanettin Türkes, Tasanlar'la ilgili iddiaya gündeme getiriyordu. Bu ifâdeler ses bandi kayit­linin desifre metninde yer aliyordu. Ayrica ayni Edeler yine emniyetin elinde bulunan video kasetlerde görüntülü olarak bulunuyordu. Ama her nedense, Tasanlar'la ilgili bu kisimlar 20 Kasim 1999
li ifâde tutanagina geçirilmiyordu. Tasanlar'la ilgili ön inceleme raporunda ha önemli bir noktaya dikkat çekiliyor ve kendi ifâdelerinde "Tasanlar bana böyle bir bulunmadi. Ama Tasanlar'm kendisini ziyai lenlere 'Bu isin içinde Evcil var. Bu isi E yacagim' dedigini duydum." demesi su sekil gerlendiriliyor:
"Ma/k/ cinayetine azmettirmekten yargila ta olan (Evcil'in), cinayetle ilgili dosyanin aç si hususunda Vali Orhan Tasanlar ile her ne olursa olsun bir pazarlik içinde bulundugunu, t. dan müfettislige itiraf etmesi azmettirici olu itiraf etmesi mahiyetinde olacaktir. Bu neden le bir teklifin geldigini, yukarida açiklanan anlatimdan daha açik bir sekilde itiraf etmt lenmemelidir."
Yani, özetle Içisleri Bakanligi raporunda, in de Tasanlar hakkinda, Burhanettin Türkes'î delerinde yeralan iddialan "dolayli olarak ani degerlendirmesi yapiliyordu.
Nitekim raporun sonuç bölümünde halen| kez valisi olarak görev yapan Orhan Tasanlarl li "sorusturma izni verilmesi gerektigi kanaat nucuna varildigi" da belirtiliyor.
Aslinda bunlar Tasanlar'la ilgili yapilan ilk i turma talebi degil. Daha önce de Içisleri Mülkiye Müfettisleri tarafindan hazirlanan bir raporda,   kamuoyunda "örtülü  ödenek olarak bilinen ve Selçuk Parsadan'in yargilandi vayla ilgili Orhan Tasanlar'm da aralarinda bi gu bazi emniyet mensuplarinin ihmal ve kusuru bu­lundugu ifâde edilmisti.
Tasanlar, "Nasil olup da kendisinin Bursa Vali­ligi'nden alinmasinin üzerinden daha bir hafta geç­meden Evcil'in yakalandigi" sorularina, "Biz çalis­masini yaptik, onlar sadece bir ihbar üzere yakala­dilar." cevabini veriyordu. Ama onun Bursa Valiligi ile ilgili hatirda kalanlar, imam-hatiplerde baslayan basörtüsü zulmüne Bursa'da öncülük edip olaylari tirmandirmasi oldu. 28 Subat'in mimarlarina sicak gelen bu uygulamalarini, gerçekte niçin bu kadar "abartili" bir gerginlige dönüstürdügü ise^ sonradan ortaya çikacak skandallarla birlikte daha anlasilir hale geliyordu.
23 Ekim 1998'de Bursa Olay TV'ye konusan Orhan Tasanlar, hakkindaki iddialan söyle yalanli­yordu:
"Nesim Malki cinayeti üzerindeki sir perdesini ben kaldirdim." Tasanlar, sorusturmanin seyriyle il­gili de bir hayli iddialiydi: "Faili meçhul olarak bekle­yen Malki cinayeti dosyasini, Bujrsa'ya vali olarak Sidikten sonra ben açtim. Bu dosyayi açarken ya­nimda bir kisi vardi. Zaman içinde iki, üç, dört, sekiz kisi oldu. Bu dosyayi takip ettik. Operasyon asama-sinda bu sayi on oldu. Eger onbirinci kisi varsa, ben ^nu yaptim, diyorsa buradayim, çiksin karsima."
Kaybolan Deliller
Malki cinayeti sorusturmasini yürütenlerin en Sl* karsilastigi konu, kaybolan deliller oldu. Neden- se, Malki'ye ait ve onun en önemli sirlarini defterler, bilgisayar kayitlan, telefon görüsme rer birer ortadan yok oluyordu.
Evcil'e Teslim Edilen Çanta ve Kayip
Malki cinayetinin kilit ismi ve daha sonra kaçan  Erol  Erkohen'in, sorusturma  kai verdigi bir ifâde son derece dikkat çekiciydi, hen, "cinayetten sonra Bursa Emniyet Mudil makaminda gördügüm Malki'nin çantasini çil aldi. Sonra çantayi Evcil bana verdi. de Malki'nin alacaklarini kaydettigi özel tu." diyordu.
Bu tür cinayetlerin hemen ardindan sikl sandigi gibi Malki'ye ait bilgi ve belgeler bireri ortadan kayboluyordu. Ama bu kez ortaya çok daha ilginçti. Malki'nin çantasi, olayda ^i sonra azmettirici olarak yargilanan Evcil'e ediliyor ve çantadaki bir defter kayboluyordu,
Malki cinayeti çerçevesinde, Istanbul Müdürlügü'nce ifâdesi alinan Erkohen'in if isin emniyet boyutuna ait çarpici baglantilara ediyordu. Erol Erkohen, Malki cinayetinin ardindan Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Der makamina çagrildi.
Erkohen, "Makama girdigimde, Emniyet rü Ahmet Demir, Erol Evcil ve Yusuf Ilhan'la te oturuyordu, içerde Nesim Malki'nin siyah gözüme çarpti." diyordu. Daha sonra Erol Evciijj kohen'i "Hadi benim büroma gidelim." diyer« rosuna davet ediyordu. "Evcil çantayi da aldi, birlik-te bürosuna gittik. Evcil, Malki'nin çantasini büroda bana verdi. Ben çantayi açtigimda Malki'nin para iliskilerini tuttugu defterinin olmadigini gördüm."
Erkohen, Evcil'e çantayi nereden aldigini sorun­ca, aldigi cevap, yatsiya kalmadan sönen cinsten ol­mustu. "Çantayi bana, Malki'nin sirketinde çalisan Mehmet Kaya verdi. Kendisi çantayi hastaneden al­mis."
Ancak, Erol Erkohen, çantanin pesini birakma­di. "Oysa ben bu kisiye daha sonra sordugumda, çantayi sirkete teslim ettigini söyledi. Demek ki çan­ta hastaneden direkt emniyet müdürünün makami­na getirilmis."
Defterle ilgili olarak sorgulanan dönemin Bursa Emniyet Müdürlügü Terörle Mücâdele Sube Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan, çantada bulundugu iddia edilen senet ve defteri görmedigini söyledi. Malki'­nin esi Meri Malki ise cinayet sonrasi kendisine bos bir çanta verildigini açikladi.
Evcil: "Niso'nun Çantasi Cihat'in Elindeydi"
Erol Evcil, cinayetin azmettiricisi olarak yaka­landiktan sonra emniyette verdigi ifâdesinde çanta konusunda sunlan söylüyordu:
"Niso'nun o dönem Istanbul satis müdürlügünü Cihat Alkanli cenaze islerini takip etmek üze-re Bursa'ya geldi. Cihat Alkanli cenaze islerini takip ettikten sonra sirket merkezine geldi. Biz Erol Erko-^en ile jandarmaya gitmek için disariya çiktigimiz- da, benim ofisimin önünde sekreterle gör olan Cihat Alkanli'yi gördüm. Elinde Niso'ni tasi vardi.
Bu çantanin Niso'ya ait çanta oldugunu görmez anlamistim. Çünkü özelligi olan idi, 6 aydan bu yana da bunu kullaniyordu Bursa'ya gelisinde de bu çantayi getirirdi, îs den kalkip, Erol Erkohen ile birlikte janda Nesim Malki'nin özel esyalarini almaya gider arada, yani yanimizda bulunan Cihat Alk elinde görmüstüm, ondan sonra çantanin içerisinde iddia olunan evraklarin akibeti bilgim yoktur. Bunu bilse bilse Erol Erkohen j hat Alkanh bilir."
Malki'nin kayip defteri üzerindeki sir bulundu-bulunmadi tartismalari arasinda bir ortaya çikmadi.
3 Kasim 1999'da gazetelere yansiyan bir "Malki'nin alacak defteri bulundu." diyordu.
" Yalova yolu üzerindeki kirmizi isiklarda ö len ünlü tefeci ve isadami Nesim Malki'nin çit sonrasi kaybolan alacak-verecek defteri Evi kalandigi evde polis tarafindan ele geçirildi."
Haberde ayrica Malki'nin defterinin Bursa Emniyet Müdürlügü tarafindan incelendigi ve adi çen kisilerin de incelemeye alindigi ifâde ediliv,
"Hayir Bulunmadi"
Ancak bu haber, nedense tam bir ay sonra zat Bursa Emniyeti tarafindan yalanlaniyorc Aralik 1999'da Bursa Emniyet Müdürlügü, kayip defter için bir açiklama yapiyor, " Tefeci Malki'nin, öldürüldügü sirada otomobilinde bulundugu ve cina­yetin ardindan ortadan kayboldugu iddia edilen ala­cak defteri, Erol Evcil'in üzerinden çikmamistir ve halen bulunamamistir."
Kaybolan Sim Kart
Türkiye, kurallar dahilinde ya da disinda tele­fonlarin en rahat dinlendigi ya da izlendigi ülke. Ama en kritik olaylarda gereken kayitlara ve görüs­melere ulasmak neredeyse imkânsiz hale geliyor. Nesim Malki'nin özel görüsmelerini yaptigi cep te­lefonuna ait sim kart da ayni akibete ugramisti. Mal­ki'nin, sadece özel konusmalarda kullandigi cep te­lefonu karti, cinayetten sonra kaybolmustu.
Cinayetten hemen ardindan Malki'nin evine il­ginç ziyaretçiler geldi. Gelenler polis olduklarini söylüyordu. Üç kisi, polis kimliklerini göstererek, Meri Malki'den esinin cep telefonunu istediler. Sim kartini aldiktan sonra telefonu geri veren bu kisiler, sorusturma tamamlaninca karti da geri getirecekle­rini söylediler.
Ancak "polisler" kartin alindigina iliskin hiçbir ^tanak düzenlememislerdi ve sim karttan bir daha haber alinamadi. Zira telefonun numarasini ailesin­den bile gizleyen Malki, numaranin kaydini da bas­kasinin üzerine yapmisti. Sorusturmayi yürütenlerin daha sonraki çabalan bu kartin sirrini maya yetmedi.
Evcil'e Emniyet Kalkani
Evcil, gerek askerlik sorunuyla ilgili olar rekse de Malki cinayeti sorusturmasinda, n« aylarca arandi ve bulunamadi. Bursa Emni^ eski ve yeni bazi mensuplarinin Evcil'in et ciddî bir koruma kalkani olusturdugu, bizzat inceleyen müfettislerin raporlarinda ifâde e
Burhanettin Türkes'in 19 Kasim 1999'd sa Emniyeti'nde verdigi ifâdenin bir bölümi mak bile, Evcil'in nasil bir iliski aginin parçasif gunu göstermeye yetiyor.
"Erol Evcil'in basindan beri söyledigim niyet ile çok yakin iliskileri vardi. Tüm üst di revülerle beraber yiyip içiyorlardi. Tabii ki Malki olayindan sonra Erol Evcil benim yakal mi istemezdi. Ben yakalandigim takdirde ortaya çikacak ve Erol zor durumda kalacakta
Ben de yapi olarak bir yere saklanmayi yen bir insanim. Rahat hareket eden, dolasafti yim.  Hatta arandigim dönemlerde bir de Sevki Dinçal ve Ahmet Demir beni görmüs bunu söylemisler. Erol bana, 'Çok geziyorsun  Müdür Ahmet Demir ve yardimcisi Sevki Dir le görmüs.' diye beni uyardi. Buradan da gizlii kilde korundugumu düsünüyorum."
Evet, Evcil de, yakin çevresi de gerçekten sa'da bir hayli "emniyet" altindaydi. Evcil'le yakin olan emniyet mensubu isimler arasinda Bursa eski Emniyet Müdürü Ahmet De-mir'le ilgili iddialar ayri bir yer tutuyor. Bursa ve da­ha sonra tayin edildigi Izmir'de Emniyet Müdürlügü yapan Demir, Evcil'den rüsvet almak suçundan yar­gilandi. Bu dava kamuoyunda ses getirdi, ama asil bir baska dava dikkatlerden kaçiyordu.
Ahmet Demir, Evcil'in askerden kaçmasina göz yumdugu için Bursa 3. Agir Ceza Mahkemesi'nde yargilanmisti. Evcil hakkinda çikarilan giyabî tutuk­lama kararini yerine getirmemekle suçlaniyordu.
Demir, geçtigimiz yil Subat ayindaki mahkeme­sinde Evcil'den rüsvet aldigi suçlamasiyla ilgili sunla­ri söylüyordu:
"Yusuf Ilhan (Bursa eski Emniyet Müdür Yar­dimcisi) ve Erol Evcil, kizimin Bilkent Üniversitesi'ni kazandigini duyunca burs vermek istediklerini söyle­diler. Önce kabul etmedim, ama sonra ikna oldum."
Ahmet Demir, Malki cinayeti sorusturmasinda ihmali görüldügü için Bursa'dan Izmir'e atandi, daha sonra da Içisleri Bakanligi müfettislerinin hazirladigi raporlarla birlikte açiga alindi. Raporlara göre, De-mir'le Evcil arasindaki iliski halen devam ediyordu. Yine raporlara göre kizi için verilen burs miktarlari belirlenmisti, ama Demir'in bizzat kendisine verilen Paralar belirlenememisti. Ama Izmir'e atanmasinin ardindan hesaplarina kimligi belirsiz kisiler tarafin­dan 16 defada toplam 3 milyar 100 milyon lira pa-ra yatirildigi tespit edildi.
Ahmet Demir, Evcil için 5 adet silah ruhsati dü- zenlemisti. Ayrica Evcil aranirken "Belirtilen te bulunamadi" yazilarinin pek çogunda ir lunuyordu. Demir, gelecegini de Evcil'in Esre sigorta sirketinde yaptirdigi 15 milyarlik sigc garantiye almisti.
Demir'le ilgili en önemli iddialardan bir "Tefeci Nesim Malki'nin borç ve alacak kai, içeren defteri yok ederek, Cavit Çaglar'in da nnda bulundugu isadamlarini kurtardigi." Bu le Malki'nin kimden ne kadar alacagi oldugu sunda Jandarma Istihbârâti'nm yaptigi çali sinda kesin verilere ulasmak halen mümkün ol*
"Malki'de Adiniz Geçiyor"
Erol Evcil, daha Malki cinayetiyle ilgili dava açilmadan önce gelismelerle ilgili suret rak "bilgilendiriliyordu." Yine Bursa eski Er Müdürü olan Kemal Bayrak, Erol Evcil'in bulunan eski Müdür Yardimcisi Yusuf Ilhan'a n söylüyordu:
"Malki konusunda sizlerin adi geçiyor, yon yapmaya mecbur kalacagiz." Bu bilgi Evcil "ortalik yatisincaya kadar kalmak üzere" disina çikiyordu.
Evcil'in yaninda bulunan eski Emniyet Yardimcisi Yusuf ilhan, gerek Ahmet Demir'1^ rekse de sonraki Emniyet Müdürü Kemal Be olan iliskide kilit rol oynamisti. Ancak Yusuf m asil önemli rolü, Evcil'i, Çaglar ailesi ile Si olan Ilhan, Evcil'i önce Mustafa Çaglar'la, daha sonra da Cavit Çaglar'la tanistiran isimdi. Daha sonra ise emekliligini Evcil'in yaninda çalisarak ge­çirmeye basladi.
Bursa Emniyeti'nde bu konuda rolü ya da ihma­li olmakla suçlanan daha çok isim vardi. Nitekim bu isimler daha sonra Malki sorusturmasinda yargi önüne çikarilacakti.
Ancak burada asil önemli olan Bursa Emniyeti'-nin haberdar oldugu pek çok bilgi notunun, döne­min daha üst düzey Emniyet yetkilileri tarafindan da bilinmesiydi. Örnegin, bu konuda düzenlenen ve Bursa polisinin ihmalini ortaya koyan bir polis bas­müfettisi raporu, dönemin Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel'e de iletiliyordu. Ancak Yüksel ko­nunun üzerine gitmemis, daha sonra da bu rapor "kaybolmustu."
Evcil'in Polisleri Zorda
Erol Evcil'le yakinligi basta olmak üzere hakkin­da çesitli iddialar ortaya atilan Izmir Emniyet Müdü­rü Ahmet Demir, Içisleri Bakanligi tarafindan 24 Ekim 1998'de açiga alindi. Hakkindaki sorusturma­nin selâmeti açisindan açiga alinan Ahmet Demir'le ''sili Içisleri Bakanligi'nin görevlendirdigi (ki mülkiye basmüfettisi inceleme yaptilar, ön çalisma tamam­laninca sorusturmanin selâmeti açisindan, Demirin Çiga alinmasi teklifinde bulundular. Mülkiye müfet­tislerinin talebini uygun bulan Içisleri Bakanligi da Demir'; Bursa Emniyet Müdürlügü'nde uzun süreci den sorumlu Emniyet Müdür Yardimcisi ola! rev yapan ve sehirde herkes tarafindan tanü suf   Ilhan, Malki cinayetiyle ilgili davada heÜ tuklu olarak yargilaniyor.
Malki'nin Ünlü Ziyaretçileri
Nesim Malki'nin ortagi Erol Erkohen'in Ahmet Türkyilmaz ise daha sonra verdigi ifadede Malki'nin Istanbul Sisli'deki Facto Kapital Sif sik sik ugrayan bazi isimlerden söz ediyordu;" bul Emniyet Müdürlügü Asayis eski Sube Sedat Demir, Mali Sube eski Müdürü Salih ve Bursa eski Valisi Necati Çetinkaya. Daha ginç olan, Malki'nin bu bürosuna yapilan kinina ragmen, "borçlular ve hesaplara ait rin bulunmamasiydi." Oysa ayni tarihte yaytf yerel Bursa 2000 Gazetesi'ne göre "Malki'pi saplari bu binada tutuluyordu" ve "Malki'ye' olan isadamlarinin yani sira, milletvekili ve rin da isimlerinin bulundugu liste ve çek-senet konulmustu." Ancak haberin aksine Istanbul yeti Mali Subesi'nde bu konuda hiçbir kayit muyordu.
Sonuçsuz Sorusturma
Malki cinayetiyle ilgili yürütülen sorustur dikkat çekici yönleri böyleydi. Sorusturmadaki olarak yer alan bir görevli, aksakliklari teknik söyle özetliyordu: "- Gerek Jandarma, gerek Emniyet, gerekse de ilgili güvenlik ve yargi birimlerinde Malki sorustur­masinin her asamasinda çok önemli görev ihmalle­ri tespit edilmisti. Ancak bu birimler ve görevliler hakkinda açilan sorusturmalardan ciddî sonuçlar ali­namadi. Ihmali bulunan bazi görevlilerle ilgili sorus­turma bile açilmadi.
- Profesyonel bir cinayet, âdeta siradan bir ey­lem gibi ele alinarak, olay aninda bulunabilecek de­liller âdeta yok edildi. Oysa Malki'nin ekonomik gü­cü, kaynaklan uluslararasi baglantilari üzerinde çok daha kapsamli çalismalar yapilabilirdi.
- Nesim Malki, Istanbul'da yasadigi halde iliski­leri ve kontrol ettigi para zinciriyle ilgili derin aras­tirmalar yapilamadi. Bu konuda en basindan itiba­ren isbirligi yapmasi gereken asker ve Emniyet mensuplari bunu saglayamadilar. Ayrica cumhuri­yet savciliklari da bu koordinasyon içinde yer alma­di. Pek çok sorgu bilgisi basta olmak üzere önemli deliller ortada kaldi ve gerekli birimlere ulasamadi."
EROL EVCIL: SIGORTA, ZEYTIN, UÇAKLAR VE BIR CINAYET
30 Yasinda Zengin Bir Biyografi
vlazeteler, onun ancak iki görevlinin kollarinda yürüyebilen bitkin fotograflarini bol bol yayinladilar. Iste bu bitkin adam Emniyet ifâdesinde kendisini söyle tanitiyordu:
"Ben yukarida hüviyet bölümünde görüldügü gi­bi Mudanya Ilçesi Çepni Köyü dogumluyum. Ço­cuklugum ve ilk yillarim köyde geçti. Ilkokulu Çepni Köyü'nde okudum. Orta okulu Bursa merkezdeki Yildmm Beyazit Okulu'nda tamamladim, daha son­ra Bursa Merkez Tophane Teknik Meslek Lisesi'ni birincilikle bitirdim, Uludag Üniversitesi Isletme Fa-kültesi'ne kaydimi yaptirdim. Isletme Fakültesi 3. si­nifa kadar okudum, daha sonra is hayatimin yogun­lasmasi nedeniyle tahsilime devam edemedim..."
Bu yorgun ifâdeleri veren adam, aslinda daha yirmili yaslarinin sonunda ülkenin sayili zenginlerin­den birisi olmaya dogru ilerleyen Erol EvciFden bas- kasi degildi.
Balikesir'e dünyanin en büyük zeytin tes kurarak adindan söz ettiren Erol Evcil, daha ortaya çikan olaylar ve iliskiler zinciriyle söz ettirdi. Eze markasi adi altinda piyasaya gü zeytinlerle adini duyuran ve sonrasinda "< Krali" olarak anilan Erol Evcil, daha 30 ken ülkenin sayili zenginlerinden birisi oldu "Zeytin Krali" olarak anilmaya baslandi. Te nesinde Uludag Üniversitesi Isletme Fakültesi nü deniliyor. Tabi, sahte ögrenci belgeleriyl iddialari saymazsaniz.
Daha 20 yasindayken kurdugu Esrefe rizm Sirketi'nin ardindan Evcil'in hayati hizla i ti. Sigortacilikta kasko isi yaparken, yeni kesfetti, otomobil yedek parçaciligi. Siyâset dünyasinin önemli ismi Cavit Çaglar'in oglu " Mustafa Çaglar'la olan dostlugu onu "iplik isi" ile di. O dönemdi iplik aldigi iki önemli isim va Çaglar ve Ali Osman Sönmez. Bu iliskiler ve in arkasinda Cavit Çaglarin oldugu dedi* ilerleyen yillarda Malki cinayeti basta olmak| pek çok olayda gündeme gelecekti.
Evcil'i iplikle ugrasirken taniyanlarin fazla degildi, ama asil çikisini Eze Zeytinleri ti. Kisa sürede Türkiye zeytin rekoltesinin 80'ini kontrol edecek hale geldi. Yillik ihr milyon Dolar'in üzerine çikti.
Üç uçakli trilyoner olarak, önce pahali  ler, ardindan en küçügü seçim gezilerine sis etmekten baslayan "iliskiler" edindi. Özel zevkle­rini soranlara "uçakla gezmek" cevabini verdi. Bu zevk daha sonra Susurluk zincirinin önemli isimleri­ni "uçakta gezdirmeye" dönüsse de Evcil'in pahali ugraslari olarak hafizalarda yer aldi.
Evcil'in biyografisini kisaca anlatmak gerçekten zor. Çünkü 30'lu yaslara sigdirdigi iliskiler zinciri o kadar karmasik ve genis ki, küçük ayrintilarla bu bö­lümü simdilik noktalamak yerinde olacak.
Bunlardan belki de en ilginç olani, Evcil'in, zey­tin isinden kisa süre önce, Is Bankasi'nin ortaklarin­dan olan Anadolu Sigorta'nm Bursa acentasi olarak çahsmasiydi. Is Bankasi kisa süre sonra Evcil'in ha­yatini degistirecek kapilan ona açacakti.
Altin Anahtar Is Bankasi
1994-96 arasinda Ünal Korukçu baskanliginda­ki Is Bankasi yönetimi, Erol Evcil'e toplam 30 kez kredi kullandirmisti.
Banka yönetiminin 23 ayri onay karan çikarta­rak Evcil'e verdigi kredilerin degeri 175 milyon Do-tar'a ulasiyordu. Banka Ünal Korukçu döneminde 1994-96 yillari arasindaki 22 aylik bir süre içinde Evcil'e, bu kredileri zor durumda oldugunu bile bile vermisti.
Bu kredilerin bir bölümü dogrudan Erol Evcil'in ?ahsina açilmisti. Kalan bölümü ise Evcil'e ait olan  Zeytin, Erev Tekstil, Esrefoglu Sigorta, EEV tornobil gibi sirketlere verilmisti.
Korukçu: "Cesur Genel Müdür"
Kararlarin tümünün altinda bir tek imza Genel Müdür Ünal Korukçu'nun. Evcil'in yâ iliskilerinin ortaya çikmasiyla birlikte Is Bar ki görevinden istifa etmek durumunda kalarif! Korukçu,   Evcil'in hizli   yükselisinde   gerç önemli bir rol oynamisti.
Kredilerin zamanlamasina bakildiginda, bölümünün DYP lideri Tansu Çiller'in Basb döneminde tahsis edildigi dikkat çekiyordu. Vf ca 23. son kredi paketi Refah-Yol dönemine i önceki 22. kredi paketi de Anayol dönemine maktaydi.
Aslinda isin en ilginç yani, Is Bankasi'nir Evcil'in sirketlerine açtigi kredilere iliskin ör rarlannin hepsinin altinda, banka yönetim ki daki CHP'li üyelerin de imzalarinin bulunmg CHP lideri Deniz Baykal'in, Evcil'le iliskili için agir bir dille suçladigi siyasetçiler yaninda|f tisinden 4 üyenin bu kararlarin altinda imzasi sina sessiz kalmasi ise hayli ilginçti. Baykal aile fotografindaki Kamuran Çörtük ve ,Çaglar Holding'le olan yakinligini ve "borsa gezini bilenler için ise, sasirtici olan hiçbir sey yoktuk
Erol Evcil'e 18 Ekim 1994 tarihinde acili milyarlik ilk kredi ile ikinci, üçüncü ve dördüne dilerin onay kararlarinda, o dönemde yönetim i lunda görev yapan Memduh Eksi ile Cezmi m da imzalari vardi. Eksi ile Kartay, 1995 ayinda yerlerini Ali Topuz ve Mustafa raktilar. Topuz ve Timisi, Evcil'e açilan toplam 16 ayn kredi paketinin tümüne imza atmakta sakinca görmediler. Ali Topuz'un 1995 genel seçimlerinde CHP'den milletvekili seçilmesinden sonra yerine yi­ne CHP kontenjanindan Enis Tütüncü atandi. 2.5 trilyonluk 9 Ocak tarihli 1996 tarihli kredide Mus­tafa Timisi'nin imzasi var. Daha sonraki 22. ve 23. kredi paketlerinde hem Timisi, hem de Tütüncünün imzalan bulunuyordu.
Is Bankasi ve CHP'lilerin bulundugu yönetim kurulu, Evcil'e adeta "Kos ya kulum!" dedirtecek kapilari açmislardi.
Aslinda Evcil'in kredi alma konusunda farkli al­ternatifleri de vardi. Nitekim bunlan da degerlendir­meyi ihmal etmedi.
Evcil, Is Bankasi ile Türkbank'm da aralarinda bulundugu 6 bankadan aldigi yüklü kredilerle ilgili trafigi, 5 sirketten olusan 'Erol Evcil Grubu' aracili­giyla yürütüyordu. Evcil'in, Eze Zeytincilik, E.E.V. Otomotiv, Erev Tekstil, Erin Insaat ve Esrefoglu Si-Sorta'dan olusan sirketler grubuna, Is Bankasi ve Türkbank'm yani sira, Interbank ile Egebank, Emlakbank ve Toprakbank da kredi vermisti.
TBMM Susurluk Arastirma Komisyonu'na ula-?an belgeler gerçegi tüm açikligi ile ortaya koyuyor­du. Evcil'e verilen kredilerde rekor Is Bankasi ile sa-hsmda Alaattin Çakici'nin da devreye girdigi Türk-bank'taydi. Is Bankasi, bugün faiziyle birlikte 150 müyon Dolar'a ulastigi bildirilen 101 milyon Dolar *redi verdigi Evcil'in, 26.7 milyon Dolar tutarindaki 'easing borcunu da karsilamisti -
Türkbank'm ise isadami tan satin alinma girisiminden trilyon Dolar'hk döviz kredisin ton liralik da dövize endeksli kredi verdigi çikmisti. Erol Evcil'in, diger yardimseverleri sö Ulaniyordu:
Interbank'tan 15.8, Egeba^k'tan 4, Emle kn 1.2 ve Toprakbank'tan da kredisi.
Türkbank'tanalinankredi deta ezbere bildigi bir olayla,       . iptaledilen"bankihalesiyleilgiliydihusundaÇakici-KorkmazYigitveEvcilekseru gelismeler önemli ölçüde kamuoyuna yansidi.
Bir Televizyon Program
Evcil'in yakininda bulunan bir avukat, 18 1998'de yayinlanan Kadir Çel^'in Evdl'te gü Objektif programiyla ilgili S
"Evcil, bu görüsmede Tüf&ank için yapil ihaleden, Etibank'm alinmasi^ kadar °lan anlatacakti. Anlatacagi diger floktalar sunlardi
Etibank'a Hayyam GaripO&u, Malki ve  girdi. Ben Türkbank'ta medim. Malki de gayri müslU" oldugu için âl yüzde 49'unu alabiliyordu. aldikta sonra  Malki'yle beraber tamamim devralacaktik. Ayrica çekimler sirasinda Mesut Yilmaz ve Tur­gut Yilmazla iliskiler de konusuldu. Evcil, program­da Mesut Yilmaz'la kaç kez görüstügünü açiklaya­cakti. Çörtük'ün Türkbank'taki rolünü ve 37.5 mil­yon Dolar'a Türkbank'i nasil kapatmak istedigini ve Çakici-Çörtük iliskisini anlatacakti."
"Kayit Disi" Konular
Ayni kaynak, Kadir Çelik'in yapilan çekimlerin çok az bir bölümünü yayinladigini belirterek, su bil­gileri aktariyordu. Kadir Çelik, kayda Yener Kaya cinayetiyle baslamisti. Evcil, kaydi hemen durdur­mus ve sunlari söylemisti:
" Yener Kaya 'ya girmeyelim. Oradan Tansu Çil­ler'i anlatmam gerekir. Su anda benim üzerime Çörtük ve Mesut Yilmaz geliyor. Iki tarafi birden karsima alamam. Ben su an Mesut Yilmaz'a karsi­yim. Onun üzerinde duralim."
Konusmada kayda alinmayan bir baska konu da Berna Yilmaz'in kullandigi BMW'nin parasini Erol Evcil'in vermesiydi. "Evcil'in elinde araba için Tur­gut Yilmaz'a verdigi paranin banka makbuzu var. Oysa basinda bu konu 'Turgut Yilmaz'in Berna ha­nima bir BMWhediye etmesi' seklinde yer almisti."
Alaattin Çakici
Erol Evcil'in etrafindaki iliskiler aginin tartisma en  önemli ve  en renkli  isimlerinin basinda Çakici geliyordu. Gerçi Çakici'nin her yerde adi var ama, Evcil'i evladi gibi korudugunu her vesileyle if yordu. Nitekim Evcil'in önünde engel olarak gü Adil Öngen'i vurdurmaktan çekinmedi, nm Evcil'le yaptigi görüsmelerin kasetleri ise nem ortaligi ayaga kaldirdi, simdi gündem Çakici, Evcil'in asker kaçakligi davasinda, Nalinci'yi tehdit edenler kervaninda yer alm cikmemisti. Susurluk Komisyonu'na bilgi ver niyet Istihbarat Daire Baskani Hanefi Avci ise in birkaç kez Çakici'yi kiraladigini söylüyordu. Çakici'nin Evcil'le olan iliskisi, her ne kadar ci! ten hemen sonra onu ihbar etse de, bunla: daha ötesindeydi.
Çakici ile Evcil arasindaki ortakligin bo hiçbir zaman tam olarak ifâde edilmedi, atamalardan, banka alimlarina gizli ortaklar ya kadar uzanan iliskilerde, Evcil'in aslinda ha üst düzeyde bir yapilanmanin görünürd oldugu da ortaya atildi. Eger isler planlandi gitseydi,  Çakici'nin himayesinde ve Evcil Korkmaz Yigit gibi isimlerin görüntüsüyle güç merkezi olusacakti.
Mesut Yilmaza istihbarat akisini saglayan Asik'in Çakici ile yaptigi görüsmeler, akillarda cevaplanmayan pek çok soru birakti. Çakici'niifl gilanmasi konusunda ortaya çikan sinirlam lan hâlâ engelliyor. Yilmaz, Türkbank'in özeli mesi ihalesi çerçevesinde çetelerle iliskisi old dialari üzerine, kendisi hakkinda kurulan Meçi rusturma Komisyonu'nda aklandi. Burada gündeme gelen bir baska iddia ise, Mesut Yilmazla Çakici arasinda yapildigi ifâde edilen görüsmeler. Buna ait kaset ya da kasetler, tüm iddi­alara ragmen hâlâ ortaya çikmadi. Ancak Eyüp Asik'in yaptigi görüsmelerin seyri, ne sekilde olursa olsun önemli birtakim baglantilara isaret ediyor. Yil-maz'in, Nesim Malki cinayetinden sonra söyledigi "bir gecede 700 trilyon el degistirdi' sözü ise, aslin­da Malki'nin alacak listesiyle ilginç bir paralellik ar-zediyor.
Çakici, Evcil adina is yapsa bile, asil önemli ge­lisme, Türkbank ihalesinde aldigi rol oldu. Çakici'­nin koruma ve tehdidi altinda yapilan ihaleyi bir baska hizli yükselen isadami Korkmaz Yigit almisti. Burada bir diger önemli iddia, bankanin gizli ortak­larindan birisinin de Evcil olduguydu. Bu iliski kanit­lanamadi. Ancak Evcil-Çakici iliskisi ve Türkbank'ta Çakici'nin oynadigi rol, Evcil'in de bu islerin içinde oldugunu ortaya koyuyordu.
Çakici'nin Yakalanma Tarih Dizini:
15 Subat 1998: 5 tetikçinin, Cavit Çaglar ve Mehmet Agar'i öldürmeleri karsiliginda Alaattin Ça-kici'dan kisi basina 7.5 milyar lira alacaklari açik-
tandi.
17 Agustos 1998: Alaattin Çakici kiz arkadasi ve  korumasi ile birlikte Fransa'nin Nice kentinde ya-
21 Agustos 1998: Meral Aksener, Çakici'nin Yalanmasi için Refah- Yol döneminde baslatilan çalismanin, 55. Hükümet tarafindan engelle belirterek, bunun altinda kasit oldugunu
24 Agustos 1998: MGK toplandi.  Alaattin Çakici görüsüldü.
ANAP, Eyüp Asik'i savundu. ANAP, telefon görüsmesi yaptigi gerekçesiyle istifa istenilen Devlet Bakani Eyüp Asik'in istifasinaj olmadigini ileri sürdü.
l Eylül 1998: Çakici'nin iade dosyasi Fr gönderildi.
13 Ekim 1998: CHP'li Fikri Saglar düze basin toplantisinda, Türk Ticaret Bankasi'nu|| öncesinde isadami Korkmaz Yigit ile Alaattin Çakici arasinda geçen Türkbank'in satisiyla ilgili, ni açikladi. Türkbank'in satisi arastirma için ruldu.
22 Ekim 1998: Devlet Bakani Eyüp Fransa'da yakalanan Alaattin Çakici'nin telefi; rüsmesinin yer aldigi ses bandi gündeme Kasette Çakici'nin Asik'a söyledigi su ifâde aldi: "Daha evvel yumrugu yedi bak... Mes anliyor musun? Kendisine hizmet eden adariî sevmez, anladin degil mi?'
24 Ekim 1998: Devlet Bakani Eyüp Asik vekilliginden istifa etti.
27 Ekim 1998: Basbakan'in, saibeli Tür ihalesi konusunda sorumlu tuttugu bürokrat!*? zetecilerin önüne çikarmasi tepki topladi. I Yilmaz, Alaattin Çakici-Korkmaz Yigit ilisi* yis'ta ögrendiklerini açikladi. 4 Kasim 1998: ANAP Bursa Il Baskani Meh­met Gedik, Malki cinayetinden dolayi Istanbul EGM'de yargilandi. Gedik, Malki'yi ve Cakici'yi ta­nimadigini belirtirken Erol Evcil'in sadece ANAP'a ait araçlardan benzin parasini almadigini ifâde etti.
10 Kasim 1998: Korkmaz Yigit'in daha önce­den hazirladigi video kaseti gündeme bomba gibi düstü. Yigit l saat süren konusmasinda Türkbank ihalesinden, Basbakan Mesut Yilmaz ve Günes Ta­ner ile görüsmelerine ve Alaattin Çakici ile ilgili teh­dit telefonlarina kadar her seyi bütün açikligiyla an­latti.
11 Kasim 1998: CHP, hükümetin düsürülmesi için gensoru hazirladi.
Korkmaz Yigit'in esi Azbiye Yigit, tehdit aldikla­ri gerekçesiyle Istanbul Valiligi'nden koruma tale­binde bulundu.
3 Aralik 1998: Fransa, idam edilmeyecegi ga­rantisi verilmesi halinde Cakici'yi iade edecegini
açikladi.
7 Aralik 1998: Fransa'nin Türkiye'ye sartli ia­desine karar verdigi Alaattin Çakici, "Türkiye'ye dönersem ben degil, baskalari düsünsün; siyâsîler benden daha serefsizdir." dedi.
Yahudi Sermayesinin Gözdesi Korki
Korkmaz Yigit için hafizalarda kalan "Çakici ile tigi görüsmeler ve bozulan kimyasi" oldu. Ama °nun arkasindaki güç merkezleri ve karanlik noktalar Yerinde yeterince durulmadi. Oysa Yigit'in Yahudi sermayesinin Türkiye'deki yeni gözdesi oldi lunda çok önemli bilgiler vardi. Eger basarili ol di, Yigit'in içinde bulundugu sermaye grubi sonraki hedefi GAP arazileri olacakti. Ancakf bank konusu ve Çakici ortaya çikinca isler
Korkmaz  Yigit'in adi   Merkez  Bankasinin 17'nci katindaki pazarliktan sonra gündeme! mustu. 3 Eylül 1998 tarihinde saat 10.30'da yan ihale turlari sonunda 85 yillik Türk Ticareîf kasi (Türkbank),  Korkmaz Yigit Insaat Ta A.S.'ye satilmisti. Evcil'in bu satistan sonra rina, "Demedim mi size Türkbank't biz alaca& ye. Korkmaz Yigit de bizden" diye sevinç çi£ atmisti.
Türkbank'm isteklisi çoktu. Ancak ihale iç lif zarfi alan 28 kurulustan sadece 5'i teklif ver 28 kurulus içinde Koç Grubu da ihaleye gir ler arasindaydi.
Ihaleye girilmeden önce teklif verenlerini minleri satisin 250-300 milyon Dolar'a gerç cegi yönündeydi. Ancak pazarligin birinci tur en düsük teklif 360 milyon Dolar, ihale bit ise Korkmaz Yigit'in ulastigi rakam 600 milyoir lar'di.
Bu gücün kaynagi olarak tek adres göste du. Uluslararasi baglantilari bulunan Yahudi yesi. Üstelik bu grup, sermâye çevrelerinin yabancisi degildi. Bu yapilanma daha öncöf Grubu içinde yer aliyordu. "Koç'u zengin edeni illiler" olarak biliniyorlardi. Ancak daha sor grup Koç bünyesinden ayrilmisti. Seçtikleri yeni "koçbasi" ise Yigit olmustu.
Türk Ticaret Bankasi'nin Korkmaz Yigit'e satisi 8 Eylül 1998 tarihinde Hazine Müstesarligi tarafin­dan onaylandi.
Ama Yigit-Çakici kasetleri "besf olunca, isler de tersine döndü. Oysa bankanin yakin geçmisine bakildiginda bu satisa bel baglayanlarin pek de ya­banci olmadiklari görülüyordu.
Malki'ye Kredi Veren Banka!
Mart 1995'te Türk Ticaret Bankasi'nin yöneti­mini Oguz Özkan ve ekibi devralmisti. Özkan ve ekibi tarafindan açilan kredilerin gerçek kullanicila­ri, kamu bankalarindan kredi kullanamayan kisiler ile özellikle tekstil sektöründeki bazi kuruluslardi.
Bu dönemde Türk Ticaret Bankasi, Halit Na-rin'e l trilyon lira, Mehmet Üstünkaya'ya 2 trilyon lira, Cavit Çaglar'in Polien firmasina 3 trilyon lira, Erol Evcil'e 3.5 trilyon lira kredi verdi.
Dogus Tekstil adina, Kirgizistan'da bir firmaya verilen 5 milyon Dolar nakit kredi uçup gitti. Ve bu zincirin bir parçasi olan Nesim Malki'ye de 6 milyon Dolar geri dönüsü riskli bir kredi verildi.
Özellestirme öncesi hazirliklarda hayli yol alin­misti!
l Mayis 1997 Flash TV: Çakici Konusuyor
Aslinda dikkatli gözler için ortaya çikan iliskiler  hiç de sasirtici degildi. Örnegin Alaattin Flash TV'de yayinlanan 23. Saat prograr tigi açiklamalardaki Tansu Çiller'i hedef al; hakaret ifâdeleri o kadar ortaligi birbirine söylenenler de gündemin içinde kaynayip git sa Çakici, o aksam yaptigi açiklamalarla haylij iddialarda bulunuyordu. Üstelik bu açiklama!) mâyesi Bursa merkezli olan bir özel kanalda, yordu.
Çakici'nin o aksam yaptigi konusmanin lümünü burada hatirlayalim:
"Bugün ülkeyi yönetenler milletimizi kaç ne itmistir. Sözde demokrasi adina yola çit ler ve çetesi ülkeyi kan, gözyasi, yetim he leli insanimizin emegini, Türk insaninin top sini ve parasini gasp etmistir. Çiller ve çetesi â ra geldigi günden bugüne kadar hegemon^ ayakta tutabilmek için devletin degisik birir. kendine Stalin dönemindeki gibi bagimli der ye ve insan haklarina düsman itler grubu mustur. Sayilari 50'yi geçmeyen bu itler medya patronlarina ve gazete sahiplerine terör uygulamaktadirlar...
...Çiller yanlisi yayin yapan medya ve bas ruluslanna farkli, aleyhte yayin yapanlara da mik ve psikolojik terör uygulamaktadirlar. Size anlatmak istedigim günlerdir medya ve konmus bulunan sansürü delmis bulunmakta}
...Flas TV'ye ve mensuplarina, Sayin lasan'a,  Kadir Çelik'e,  dünya görüslerimiz olan Sayin Dogu Perinçek'e tesekkür ederim.
Demek ki, basin ordusunda dürüst kalabilenler bunlarmis. Bu ifâdeyi kullandigim için tüm basin mensuplarindan özür dilerim.
Basin mensuplari ne yapsin, Özer Çiller ve Çe­tesi babalarinin çiftligi gibi devlet bankalarindan medya patronlarina kendi denetiminde bir basin olusturmuslardir.
Bunlar ekmeginden olmamak için ciddî konular üzerine gidememektedirler.
Sayin Mesut Yilmaz, Kadir Çelikle ilgili Erol Aksoy'u ariyor. Kendisine Kadir Çelik'in programi­ni neden yanitlamadiniz... Eee, neden yayinlamadi-ni diyor. Yanit sudur: Yapamam efendim. Yayinlar­sam, Anayasa'nin 64. maddesi uygulanir, bankami iptal ederler... Yilmaz'a ifade ediyor.
Medya patronlarina devletin bankalarindan kre­di, bazilarina devlet ihalesi verilip basin susturul­mustur. Aylar evvel, üst düzey bir Emniyet görevli­sinin Susurluk Komisyonu'nda vermis oldugu ifâde
Sudur:
'Erol Evcil isimli isadami Ticaret Bankasi 'yla il-Sti Çakiciyi kiralamis. Ve Adil Öngen'i tehdit et­mis. '
Beni ne bir siyâsî irâde ne de bir holding patro-nunun parasi satin alamaz.
Adil Ongen yesil pasaportludur. Ve Hazine Dis Ticâret Müstesarligi kimligi kullanir. Çiller'in banka konusunda müsaviridir. Mehmet Eymür de MIT'e aldigi çete edendir. Soruyorum, Ongen eski bir devlet i mi, kendisi MIT müstesari midir, zirhli ara yor; Mehmet Eymür'ün 4 MIT görevlisi tai aylardir korunuyor.
Yali Çetesi'nin MiT'teki gözü, kulagi Eymür, çeteye olan vefa borcunu ödemekte
Ticaret Bankasi'nin alimiyla ilgili önce Kanal 6. Kanal 6'nin alinmasi, Ufuk Söylem^ met Özal ve Erol Evcil bir araya gelip konusa 'Kanal 6'yi alip Çiller yanlisi yayin yaparsantg kayi size verecegiz.'
Bunun üzerine ben  devreye girdim. Özal'la Mehmet Kurt, bir agabeyim olan Kocabas tarafindan getiriliyor. Kanal 6'yi $ Ahmet Özal'a verecegini söyleyince daha sc h çetesinin bilemiyorum, Rizeli Mehmet Üst midir, Özer Çiller midir... Üstünkaya'yi ara
Mehmet Bey dedim, biz Kanal 6 isini Adil Bey bizden Özer Çiller'e verilmek milyon Dolar istedi. Biz onlarla böyle anla ki... Komsunuzla lütfen konusun, bu is bitmez^ nü kötü olur.
Mehmet Bey'in bana ifâdesi su: 'Çiller, ni sever.'
Ben de dedim ki: "Bana bir banka degil ne de verseler ben onlan sevmiyorum. Çünktffî Türkiye Cumhuriyeti devletini ve demokrasiyi lar. Orta Dogu 'dan dünya düzenine çomak isteyen Mustafa Kemal düsmanlarini sirtina olusturdular." Bu nedenle sevmedigimi söy­ledim.
Burada milletimize söz veriyorum, ya Yali Çete-si'ni yok edecegim, ya ölecegim."
SORU: Türk Ticaret Bankasi isine gelmek isti­yorum. Siz Adil Ongen'i vurdurdunuz mu?
ÇAKICI: Evet benim arkadaslarim tarafindan vuruldu. Ben bunu da kabul ediyorum.
SORU- Bu olay banka satis isi ile alakalidir. Bu arada 20 milyon Dolar rüsvetten bahsettiniz. Bu 20 milyon Dolar rüsveti kim istedi?..
ÇAKICI- Adil Ongen, Erol Evcil'den istiyor... Özer Çiller'e verilmek kaydiyla. Ben de az evvel za­ten bu konuya açiklik getirdim. Mehmet Üstünka-ya'yla görüsüyorum. Dediler ki yani 20 milyon Do­lar isi yoktu. Kanal 6'nin isini halledin biz veriyoruz dediler bize.
SORU- Bu Kanal 6 isi nasil?..
ÇAKICI- Vallahi Kanal 6 isi eee.. Ahmet Özal'i Ufuk Söylemez anyor. Diyor ki, senin arkadasin banka almak istiyormus, Erol... Alaattin'in de arka­dasi...
Bu Kanal 6'yi Mehmet Kurt'tan alip, tekrar, siz Çiller politikasi yayin yaparsiniz biz size bu bankayi, Ticaret Bankasi'ni... Orada Ihsan Feyzibeyoglu var, Çiller ekibinden... Ayni çetenin olusturdugu halka-zinciri...
Ona imzayi attiracagiz... Tabii neticede ben çok bir dostum ve agabeyim olan Mehmet Koca-
bas'i ariyorum. Diyorum ki Mehmet Kurt yin. Biraraya gelin. Bu konuya çözüm getirir olsun, Mehmet Kurt da diyor ki, tabii benii gim parayi bana geri ödesinler, ben vereyii
Onun üzerine ben tekrar Mehmet Üsiüi ariyorum. Ve anlatiyorum. Biz tabii bu 201 Dolar'i vermeyince... Adil Ongen, Tansu müsaviri oldugu gibi Ali Balkaner'in de mi yani.. Özel müsavirdir. Bu bankayi Ali BalJ pazarliyor.
SORU-Peki nedir?
ÇAKICI- Bazi bilinmesi gereken seylerin oyuna aktarilmasi... Allah'a emanet olun."
Çakici'yi Kurtaranlar
Evcil de Çakici için üzerine düseni her  yapti. Çakici Fransa'da yakalanmadan önce giden polis ekibi, Çakici'nin yerini belirledi.
sonra ABD polisi ile temas kuruldu. ABD'll ler, Çakici'nin yasalar nedeniyle ancak 24 s, zaltinda tutulabilecegini söylediler. "Eger masini istiyorsaniz, Türkiye'den evrak göne gerekir." diye de eklediler. Ama Çakici için rilen evraklar nedense eksik çikti.
Bu eksik evraklarin arkasinda ise Erol Ei MiT'teki terfisi için gayret gösterdigi Yav vardi. Ataç, Evcil'i operasyondan haberdar ilk evrak eksik gitti. Ikincisi gittiginde ise Çc degistirmisti." Evcil, Interpol baglantili bir polis  araciligi ile ABD'ye eksik evrak göndertmisti. n,n yakalanmasinin engellenmesi için ABD'ye gön­derilen evraklarin kasitli olarak eksik yollandigini, dönemin Basbakani Mesut Yilmaz partisinin Bas­kanlik Divani'nda dogruluyordu.
Evcil'in MIT Ayagi Yavuz Ataç
Ataç, MÎT'in dis operasyonlardan sorumlu eski daire baskan yardimcilarmdandi. Tevfik Agansoy'u, polis tarafindan aranirken yurtdisina kaçirmis ve Çakiciyi korumasi altina almisti. Hatta onun yurtdi­sina giris çikislarini organize ettigini ileri sürdü. Ça­kici'nin üzerinden çikan diplomatik pasaport, Ataç tarafindan verilmisti.
Evcil, onun MiT'teki terfisi için kosturdu, ama ortaya çikan Çakici iliskisiyle solugu Pekin Büyükel­çiligi Hukuk Müsaviri olarak aldi. 27 Eylül 1998'de kendi istegiyle MiT'ten emekli oldu. Halen DGM'de davasi sürüyor. Suçlu bulunursa l yildan 5 yila ka­dar ceza alacak.
Adil Öngen'e Saldiri
Evcil'le Çakici arasindaki yakinlikta, Adil Ongen olayinin özel bir önemi var. Çünkü bu olay, bu iki isim arasindaki iliskiler kadar, çatistiklari güçleri ve °nlarin perde arkasini sergileyen bir gelisme.
"Bu adam bankaci, devlet üst yönetiminde özel­ikle Çillerler'e çok yakin bir insan. Onlarla açik bir kanun i olan bu adamin banka açma yetkisi var, imkânlarar." Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Daire Yardimcisi Hanefi Avci, 4 Subat 1997 günü TBMM Susurluk Komisyonu'na yaptigi açiklc borsaci Adil Öngen'i böyle anlatiyordu.
Adil Ongen, Istanbul Balmumcu'da  Istanbul Milletvekili Yusuf Namoglu'nun ortagi rosuna geldi.  Alaattin Çakici'nin avukati Can'la bulustu. Avukat Can, Öngen'e "Art bitirelim." dedi. Çakici'nin kendisiyle konusr tedigini söyledi.  Ongen "Bakariz" yanitini 'f| ama Çakici ile konusmadi. Bürodan çiktd men sonra da kursunlandi.
Tansu ve Özer Çiller çiftine yakinligi ile Borsa Baskani Tuncay Artun'un danismani, Halkla Iliskiler Sirketi'nin ortaklarindan eski Öngen'in, 34 KNK 90 plakali zirhli Merç kursun yagmuruna tutulmustu.  Korumasi polis Hüseyin Yolcu yaralandi, Ongen yara dan kurtuldu.
Adil Ongen, Istanbul Menkul Kiymetler ni'nin danismaniydi. Yakin dostu Tuncay Ar ha sonra Çiller tarafindan IMKB'ye baskan
Özer Çiller, 1979'da Yapi ve Kredi Bant sahibi olan Çukurova Holding'in genel koor rüydü. Ongen, Istanbul Bankasi'nin hesaplar netlemekle görevlendirildiginde Özer Çiller'le ti ve yakin dost oldular.
Adil Ongen Yapi Kredi'den sonra Çiller nin yali komsusu Mehmet Üstünkaya'nm miz yil öldü) yaninda çalisti. Üstünkaya ile yakin dost oldular.
Besiktas kulübünün eski yöneticilerinden Üstünkaya, 1980 öncesinde Bulgaristan üzerin­den yapilan silah kaçakçiliginda Bulgarlar'in en önemli sirketi Kintex'in Türkiye temsilciligini yapti. Israil ile de yakin bagi olan Üstünkaya'nm borsada büyük operasyonlarda adi geçiyordu.
Evcil ve Siyâset
Erol Evcil'in siyâset dünyasindaki iliskilerini sa­dece bir parti ya da birkaç siyâsî ile açiklamak müm­kün degil. Zaten zaman içinde ortaya çikan iliskiler agi, aslinda parti ya da siyasetçilerden çok, farkli alanlarda bir araya gelebilen bir tür organizasyona isaret ediyor.
Tüm bunlara ragmen, Erol Evcil'in siyâsî iliskile­ri konusunda son derece net açiklamalar ve iddialar da ortaya atildi. Örnegin CHP Genel Baskani Deniz Saykal, partisinin 10 Kasim 1998 tarihli Meclis Grup toplantisinda ANAP lideri Yilmaz'a yönelik son derece agir suçlamalarda bulunuyordu.
"Yilmaz'la Evcil Iç Içe"
Baykal konusmasinda, Erol Evcil'in, Basbakan Yilmaza, "MIT'e Yavuz Ataç'i müstesar yap." diye­cek kadar ANAP'la içice oldugunu söylerken bir baska önemli iddiayi daha gündeme getiriyordu: Hükümetin yolsuzluk ve çete haberlerinin yazilma-'fiasj için gazetecilere baski uyguluyor." Deniz Bay-kal konusmasinda gazeteci ismi vermemisti, ama o Selismeleri yakindan izleyenler iki isim üzerinde du-ruVordu. Mehmet Barlas ve Nazli Ilicak. Her iki isim de sudan sebeplerle gazetelerinden ayrilmak'! da birakilmislardi. CHP Genel Baskani'na tidar bunu çok bildik bir yöntemle sagliyordu; ya patronuna ekonomik yaptirim tehdidine narak."
Baykal, bir noktaya daha dikkat çekiyoi cil'in ANAP'a yönelik finansmaninin sadece m Teskilati'nin akaryakit ihtiyacini karsilamak^ sa Il Baskani Mehmet Gedik'e cep telefonu le sinirli olamaz." Baykal, bir ANAP millet Alaattin Cakici'ya "kuryelik yaptigim", bir bakanin telefon temaslari kurup "oradan aj ya git" dedigini, ANAP grup baskanvekilk dapeste'de, " Samimi yemekli toplantilarda pazarlik yaptiklarini" ortaya atiyordu. Baykc gücün bu iliskilerin aydinlanmasini önleyer ni söyleyerek, konusmasina devam ediyordu!
" Türkiye bu laubali iliskilerle bu noktaya^ tir. Bu nasil bir iliskidir ki, Malki'yi öldürten is Cumhurbaskaninin onayi ve Genelkurmay^ ni'nin da oluru gereken en kritik atama içit kan'a talepte bulunabiliyor. Ve Basbakan ne hakla bunu istersin' demesi gerekirken Çakici ile iliskisi var, yapamam' diyebiliyor."
Ve Yilmaz Konusuyor: "Çete Sizin
Olaylarin basindan beri yaptigi açil dikkatleri üzerine toplayan Mesut Yilmaz'» kal'a cevabi çok geçmeden partisinin Meclisi nün basina kapali bölümünde geldi. Bast maz, cinayetlerin Ciller'in basbakanligi döneminde islendigini hatirlatti ve ekledi: " Yardimcisi da Deniz Baykal'di." dedi.
Yilmaz, karanlik islerin çözümü için iki üç aya daha ihtiyaçlan oldugunu söylüyordu.
Mesut Yilmaz, önceki hükümetleri çetelerle mü­câdele etmemekle suçladi. "Çeteler bu hükümetler­den miras kaldi. Sümerbank özellestirmesi, Nesim Malki ve Yener Kaya cinayetleri sirasinda Basbakan Tansu Çiller, yardimcisi da Deniz Baykal'di."
Yilmaz'in suçlamalari agirdi: "Bütün çetelerin büyüyüp serpilmesi, 1993-1997 arasinda. Baykal da geçen gün bizi suçlayan ifâdeler kullandi. Kendi döneminde islenen yüzlerce cinayete karsi hiçbir sey yapmayacaksin, çeteler devleti yönetmeye kal­kacak, engel olmayacaksin, simdi mücâdeleyi ya­pan hükümeti engellemeye çalisacaksin. Bu nasil is?' Bu olaylarin içinde siyâsîler ve devlet görevlile­rinin de bulundugunu söyleyen Basbakan, dil bilme­yen adamlann eksik evraklarla yurtdisina suçlu ya­kalamaya gönderildigini, bunun için ciddiye alinma­digini gösterdigini belirtti. "Bizi korkutup bu mücâ­delelerden vazgeçirmek istiyorlar. Ama içinden kim çikarsa çiksin, kararliligimizdan geri durmayacagiz. Bizi bunlarla irtibatli göstermeye çalisiyorlar."
Yilmaz, mücâdele konusunda da bir hayli iddia­liydi: "Kimi zaman ganimet paylasmislar, kimi za-man girtlak girtlaga gelmisler. Milliyetçiligi kullan­mislar, milliyetçi diye kimseyi koruyamazsiniz bu is­lerde. Bunlarin siyâsî destekçileri var ama beni zer- re kadar etkilemez. Bu mücadeleye en büyük> yeni bir hükümet olur. Biz çok yol aldik, çok lumuz kaldi. Iki üç aya ihtiyacimiz var. Bir & var, onlarin çikarilmasi lazim."
"Her seyi organize ettik. Istanbul'da, Ha yakalanan uyusturucunun davalari ayri ayri Araya tehdit, rüsvet, santaj ve rufailer giriyordu nuç alinamiyordu. Mafya korkunç bir güç gelmistir."
Malki'nin Kasasinda 100 Trilyon
Mesut Yilmaz'in yaptigi açiklamalarda önemli bilgi ve iddialar, Malki cinayeti konusi di: "Buralarda konusulan rakamlar bütçe ra gibi. Daha dün Nesim Malki'nin bir kasasi Içinden 100 trilyonluk çek ve senet çikti. Biz nuda muhalefetten yeterince destek görmedik. Susurluk kazasi Türkiye'ye Allah'in bir lüt Tüm pisliklerin ortaya dökülmesine neden tur"
Basbakan Mesut Yilmaz'a göre, bütün çete lantilari kendisi ve devlet tarafindan biliniyöl "Çetelere haraç veren isadamlari bana çete sordu." Çete, mafya, siyasetçi ve devlet bagle rinda çok önemli ipuçlari yakaladiklarini beli Yilmaz, TÜSIAD toplantisindan ilginç bir da bulunuyordu: " TÜSIAD toplantisinda bana sorusu sordular. 'Beni sorumlu tutamazsiniz' de Çünkü o anda burada mafyaya milyonlarca haraç veren adamlar vardi. Ben kelle koltukta câdele verecegim, siz mafyaya haraç vereceksiniz, sonra benden hesap soracaksiniz. Yagma yok."
TÜSIAD Yilmaz'i Yalanliyor
Basbakan Yilmaz'in bu açiklamalarina isadam­larinin tepkisi sert oldu. TÜSIAD, bu konusmanin ardindan yaptigi yazili açiklamada Yilmaz'in sözleri­ni yalanladi ve yapilan "Liderlerle Sohbet" toplanti­sinda, Yilmaz'in ANAP Grubunda söyledigi gibi bir söz sarf etmedigi belirtildi. Açiklamaya göre Yilmaz, TÜSIAD toplantisinda "Temiz toplumda hiç elesti­riye tahammülüm yok. Temiz toplum öyle hiç riske girmeden oturup temennide bulunulacak bir alan degil. Temiz toplumu saglamak için bu toplumda yasayan herkesin bunun riskini göze almasi lazim. Ben bu riski aldim." demisti.
Yilmaz-Evcil Köprüsündeki Isimler
Yilmaz ne derse desin, Evcil ve Çakici ile olan yakinligi konusunda inkâr edemeyecegi görüsmeler ve kendisine en yakin isimlerden Devlet Bakani Eyüp Asik'in kasetlere yansiyan konusmalari vardi.
Erol Evcil ve MIT mensubu Yavuz Ataç'i Basba­kan Yilmaz'a götürdügü iddia edilen ANAP Bursa Il Baskani Mehmet Gedik, bu konuda "Randevuyu ben aldim ama Yavuz Ataç ile Erol Evcil'i Basba­kana, simdi DYP Milletvekili olan Ibrahim Yazici Sötürdü." açiklamasini yapiyordu. Mehmet Gedik, Evcü'le ortakligi bulunmadigini ve Nesim Malki'yi ta­nimadigini da açikliyordu. Gedik, Erol Evcil'in ortagi oldugu ve bu is ni Basbakan Mesut Yilmaz'la bulusturdugu iç üzerine, polis tarafindan gözaltina alinmis, Is DGM Bassavciliginda ifâdesinin alinmasindan^ ra serbest birakilmisti. Suçlanan kahraman minin ikinci perdesi bu kez Bursa'da gerçc ve Mehmet Gedik partililer tarafindan coskuyl<$| silaniyordu. Bir basin toplantisi düzenleyen ANAPtan istifa ederek DYP'ye geçen Bursa vekili Ibrahim Yaziciyi suçladi ve sunlari söylüyc
"Erol Evcil ve Yavuz Ataç için Genel miz Mesut Yilmazdan randevuyu ben aldim. Evcil ve Ataci Genel Baskana götüren kisi, DYP'de Milletvekili olan Ibrahim Yazici'dir. Ataç o dönemde Yilmaz'la 3 saat görüsmüs, ... ise disarida beklemis. Yavuz Ataç bant götür Mesut Bey bu iki kisiyi benim getirdigimi yanlis söyledi."
Mehmet  Gedik'in ilginç  bir de istegi "DYP Genel Baskani Tansu Çiller, olaylarin 35 lanmasini istiyorsa, kendi milletvekili Ibrahim Ys ci'dan bilgi alsin."
"Allah Razi Olsun, Bize Mazot Verdi"
"DGM'de Erol Evcil'le hiç bir ortakligim oh gini söyledim. Sadece biz Evcil'den parti için aldik. Biz bu tip yardimda bulunana 'Allah ra sun' deriz. Evcil'in para yardimi olmamistir, yakit yardimi olmustur. Herkese partinin kapila açtigimiz gibi Erol Evcil'e de açmisizdir." ANAP'h Mehmet Gedik, 3 yil önce Bursa'da öl­dürülen Nesim Malki'yi hiç tanimadigini ve bu isada­minin Erol Evcil'le olan iliskilerini de bilmedigini vurguladiktan sonra, söyle dedi: "Flash TV basildigi zaman Alaattin Çakici'nm konusmasini dinledim. Evcil'in de adi geçiyordu. O zaman Erol Evcil'e 'Se­nin mafya ile ne isin var?' diye sordum. O da bana 'Bu önemli bir sey degil. Isadamiyim, herkesle görü­sürüm' yanitini verdi."
Oysa Evcil'in "kirli islerinden haberdar olma­yan" ANAP'h Mehmet Gedik'in yillardir kullandigi cep telefonu bile Erol Evcil' aitti. Bu durum ortaya çikinca Gedik, telefonu kapatmak zorunda kaldi.
Gedik de Yalanlaniyor
Evcil ve Malki cinayeti zincirinde olaylar pespe-se patlak verince, o güne kadar Evcil'le yedikleri iç­tikleri ayri gitmeyenler birdenbire "Evcil'i hiç tani­miyoruz." ya da "Bir iki kez karsilastik." korosunu seslendirmeye baslamislardi.
DYP Bursa Milletvekili Ibrahim Yazici, Mehmet Gedik'in iddialarini hemen yalanladi. Kendisinin Bursaspor Yönetim Kurulu Baskani oldugu dönem­de, 1991 yili sonlarinda Erol Evcil'in de kisa bir dö­nem yönetim kurulu üyeligi yaptigini belirten Yazi­ci, "Genç biriydi. Sigortaci olarak taniyordum. Son-teki dönemde Bursa'da tanimayan zaten yoktu. Me­sut Bey'le tanistirdigim dogru degil. 1995 yilinda Gedik'in babasinin cenazesine, Mesut Bey'le birlikte 9ittik. Gedik, milletvekili, ben de ANAP Bursa Il Baskani'ydim. Cenaze Bursa 'nm llOkilome gmdaki Mustafakemalpasa îlçesi'ndeydi. terle gittik. Erol Evcil de cenazedeydi. Dem kadastilar, o da cenazeye gelmisti. Bursali ç da hemsehrim vardi. Bir arada olanlari Basi" 'Bu su, bu bu' diye takdim ettim. Tanisti tokalasma belki denebilir. Mesut Bey'in de digini hiç zannetmiyorum. Ben Evcil'i hiçbir Mesut Bey'e götürmedim." diyordu.
Evcil ve Ataç'i Mesut Yilmaz'a kimin gö konusunda taraflar birbirlerini suçlamaya ediyorlar. Ama Yilmaz, bu görüsmenin içe rinde halen kamuoyunu tatmin edecek bir açti yapmadi.
Yumruktan Sonra Telefon
Mesut Yilmaz Evcil'le ilgili iddialari "i ben çiksam da üzerine gidin" diye karsilasa
it       i •']
birinden ilginç iddialar pesi sira geliyordu.| DYP Genel Baskan Yardimcisi Nahit Mente' Kasim 1998'de hükümetin yeralti dünyasiytg batlarinin ortaya çiktigini ve Basbakan M< maz'in Tez elden istifa etmesi gerektigini' sa\i "Erol Evcil'in ne cüretle Basbakanla görüst" soran Mentese, bir de iddia atiyordu ortaya: "| peste 'deki yumruklanma olayindan sonra maz, Erol Evcil'i aradi mi?'
"Mesut Yilmaz, Erol Evcil'le Ortak Oln|
Mesut Yilmaz-Evcil iliskilerinde önemli bi« iddia da, 4 Haziran 2000 tarihli Aydinlik Gazetesi tarafindan gündeme getirildi.
"...Fransa'dan Türkiye'ye sartli olarak iade edi­len Alaattin Çakici, Türkiye Büyük Millet Mecli-si'ndeki sorusturma komisyonu üyelerine verdigi ifâdenin bir yerinde teybi kapattirdi.
Çakici, teybi kapattirdiginda ANAP Genel Bas­kani Mesut Yilmaz'm kardesi Turgut Yilmaz'm Erol Evcil'le ticari iliskilerini anlatti. Çakici'nin aynen su cümleyi kullandigi ögrenildi:
'Benim bildigim, Turgut Yilmaz'm orada ve pek çok yerde parasi var. Bunlara girmeyelim çok rica ediyorum.' "
Çakici ikinci kez teybi kapattirdiginda Demirel ailesini anlatti. Demirel'in akrabalarini geçmiste ko­rudugunu söyledi: Yahya Demirel ve Ali Sener. Ça­kici 'nm komisyon üyelerinden ricasi yine ayni. 'Lüt­fen bu konulara girmeyelim.'
Alaattin Çakici, TBMM Sorusturma Komisyo­nu 'na ifade verirken konusmalari kaydeden teybi iki kez kapattirdi. Teybin kapali oldugu sürenin kisa ol­dugu belirtiliyor. Buna, Sorusturma Komisyonu Baskani MHP'li Ali Güngör'ün müdahalesinin ne­den oldugu söyleniyor."
Evcii'den Bir Baska Sok Iddia: "Rüsvetçi Bakanlar"
Erol Evcil, Emniyet'teki ifâdesinde, siyâset dün­yasini yerinden oynatacak bir iddiada bulunmustu. Evcil, DYP-SHP hükümetinin Ulastirma Bakani Ya- sar Topçu, Devlet Bakani Cavit Çaglar ve netim Kurulu Baskani Erman Yardelen'in> Special firmasindan THY'ye alinan uçaklar 55 milyon Dolar komisyon aldiklarini iddia
Evcil ayrica, bu paranin öldürülen Nesim i nin Isviçre'deki banka hesabi üzerinden ileri sürdü.
" Türk Hava Yollari'na alinacak olan ile ilgili olarak Eouro-Special isimli firmanin rmm satimindan dolayi o dönemde Devlet olan Cavit Çaglar ve Ulastirma Bakani Topçu ile dönemin THY Yönetim Kurulu olan Erman Yardelen'in bu alimdan 55 mil\ lar'a tekabül eden komisyonun yukarida isir. çen üç sahis arasinda paylastirilmak üzere yi Malki'nin Isviçre Swis Bank-Swis Lant Bank  üzerinden Isviçre'ye aktarildigi ve burada isr tirlayamadigim yine Yahudi asilli bir isadami dan bankadan çekilerek ilgililere dagitildigini^ Malki'den ögrendim. Ayrica bu konu ile il< bir banka dekontu göstererek, 'Hiç kimse sey yapamaz, elimdeki bu silah bende oldi ra'dedi."
Evcil-Çakici ve Mesut Yilmaz Eksei Bir Köprü: Eyüp Asik
ANAP'li Eyüp Asik, Mesut Yilmaz'in ist sorumlusuydu. Ancak verdigi istihbaratlar ve j ra dayanarak Yilmaz'in yaptigi açiklamalar, patronunu çileden çikardi ve kenara alindi. Çakici'ya yapilan uzun konusmalarin kahrama­ni olan Eyüp Asik, Nese Düzel'e Erol Evcil'le olan yakinliklari konusunda bakin neler söylüyordu.'11
t(
- Siz Evcil'le tanisiyor muydunuz?
- Evet taniyorum. 1995'te bize, devletin banka­si Türkbank'in satisindan devlette görevli bazi insan­larin 20 milyon Dolar rüsvet alacagi bilgisi geldi. O günlerde Susurluk olayi daha çikmamisti. Ben bu olayla ilgilenirken, Alaattin Çakici beni iki üç kez te­lefonla aradi ve bana olayi anlatti. 'Bu banka bize söz verilmisti. Biz bu bankanin karsiliginda bir hiz­met verdik. Biz sözümüzü tuttuk. Ama simdi bizden 20 milyon Dolar rüsvet istiyorlar. Ben bu parayi vermiyorum, bunlara savas açiyorum.' dedi. Ben bu bilginin kaynagina yeterince güvenmedigimden bu bilgiyi açiklamadim. Ama takip ettim. Erol Evcil'i arattirdim, bu adam kimdir diye. Kendisiyle Istan­bul'da Cevahir'in otelinin lobisinde bulustuk. Bir iki saat konustuk.
- Size neler anlatti Evcil?
- Zaman içinde ortaya çikanlari anlatmadi, Ça­kiciyi çok sevdigini fakat ortak olmadiklarini söyle­di. Evcil'le görüstügümüzde Malki cinayeti olmustu. Öugün de Malki cinayetini Evcil mi isledi bümiyo-rum, ama o gün bana Malki'yi sadece tanidigini söy-lemisti.
- Peki siz, Çakici'yla konusmalarinizdan partini- zin lideri Mesut Yilmaz'i hangi asamada ettiniz? Ya da kendisine hiç bu konuda bilgii den tek basiniza, gizlice mi iliskinizi sürdür
- Ben Mesut Bey'e her asamada bilgi dum. Ayrica topladigimiz bilgileri de, bizi yönlendiriyorlar, kandiriyorlar diye karsilikli yorduk. Mesela Türkbank konusunda MITçM met Eymür beni biraz yönlendirmeye çalisti,/
- Devletin askeri, Emniyet ve MIT gibi -örgütleri var. Ama anladigim kadariyla siz dan gelen bilgilere güvenmiyorsunuz, bast bakan olarak oturup bir istihbarat elemani diniz bilgi topluyor sunuz. Öyle mi?
- Onlar da bizi kullandi. Mesut Bey'le  biraz aramiz açildi. Mesut Bey iktidara geh biraz daha resmî yoldan yürütmeye kalkti. Tütemedi. Bes alti ay sonra 'Ben MiT'ten bilgi\ yorum' diye itiraf etti. Mesut Bey, benim ot ye ettigim isimleri degil, onlara ters isimlet kurdu ve aramiz açildi.
- Peki siz bakanlik yapmis birisiniz, aranan bir sanik. Çakiciyla görüsmelerinizi $ menizde amaç neydi?
- Benim mafyayla hiçbir ticari iliskim yokg bank olayinin pesine düsmüstük biz. Bana çi sizlik yapildi. Bakanligim bitti, yargilandim sa Susurlukla ilgili bilgilerin belki dörtte biri çikti. Ödül alan birçok gazeteciye, televiz haberi, belgeyi ben verdim. Geldiler, rica Ben de çikartip, verdim. Yazdilar, ödül aldila
- Siz, Çakici'yla görüsürken onun MiT'le iliskile­rinden haberdar miydiniz?
- Devlete daha evvel çalistigini söylemislerdi. Mehmet Eymür bana Çakici'yi MiT'e kendisinin al­digini ve kisa bir süre çalistigini söyledi. Ama Ey­mür, Çakici için 'Ise yaramaz' diyordu.
- Türkbank'ta yasananlar Susurluk'un bir halka­si. Mesut Yilmaz, neden bir ucu mafyaya bagli bir banka ihalesine dogrudan karisti? Bir basbakanin mafyanin taraf oldugu bir ihaleye karismasini dogru buluyor musunuz? Yilmaz'm bu girisimlerini onayla­diniz mi?
- Evet onayladim. Mesut Beyin Türkbank ihale­sinde seklî bir hatasi olabilir ama ilkesel bir hatasi yoktu. Bunu Mesut Bey'le bugün aramin iyi olma­masina ragmen söylüyorum. Mesut Bey, Susurluk konusunda bize yardim eden emniyetçileri tasfiye etti. Benim tuttugum emniyetçilerdi bunlar. Sirf bi­ze yardim ettigi için bugün hâlâ tehdit altinda olan görevliler var. Birtakim insanlar Mesut Bey'e geldi­ler ve onlarin söylediklerini daha dogru buldu Mesut Bey. Ben MiT'te birini kendisine tavsiye ettiysem, o adam kayboldu gitti."
EVCIL'E DOKUNAN YANIYOR
Hâkim Nalmci'nm Hikâyesi
Erol Evcil'in nasil bir iliski aginin içinde yeral-digini görmek için, belki de en ilginç örnek, onu yargilayan Hâkim Yüzbasi Necati Nalinci'nin öykü­sü olsa gerek.
Evcil'i asker kaçakligi suçundan tutuklayan Na­linci, bu karariyla hayatinin nasil zindana çevrilece­gini gerçekten tahmin bile edemezdi.
Bulunamayan Adam
5 Mart 1997 tarihli gazetelerde son derece il­ginç basliklar yer aliyordu: "Çürükçü zeytin krali", "asker kaçagi trilyoner."
Herkesin Balikesir'e dünyanin en büyük zeytin isletmesini kuran kisi olarak tanidigi Eze Zej, nin sahibi Erol Evcil, sahte çürük raporuyla ten kurtulmaya çalistigi iddiasiyla tutuklanr dünyasinin "üç uçakli trilyoner" lakabini henüz 31 yasinda olan Evcil, Kuzey Deniz mutanligi tarafindan yargilaniyordu.
Gazetelerdeki haberlerde ayrintilari yer bile, Evcil'in mahkeme önüne çikarilmasi asli de kolay olmamisti. Zira Evcil'in sahte bir askerligini ertelettigi tam 13 ay önce tespit sine ragmen, bir türlü bulunamiyordu. Hizli nin kaybolusu sanina uygun olmustu.
Çürükçüler Çetesi ve Çizik Atilanlar
Peki Evcil'in sahte rapor almasi nasil açii misti? Aslinda bu basli basina Evcil'in takip bir dosya degildi. Zaten "çürük rapor" isi basina Evcil'in para verip organize ettigi degildi.
Isin ucu 1995 yili sonlarinda ortaya çikar "çürük rapor sebekesi"ne dayaniyordu. basitti. Askerlik sorunu olan kisi, ameliyat mz yatiriliyor ve kendisine "çizik" atiliyordu. Yani|
'(#
liyat olmusçasina bir iz yapiliyor ve böylece "< raporu" veriliyordu.
Erol Evcil'in bu sebekeyle olan temasina lanmasmdan tam 13 ay önce rastlanmisti, nin hatta neredeyse dünyanin en büyük aylardir "firar? konumundaydi ve "bulunar Nihayet Evcil, konunun "uzmanlarimla yaf ^üsmelerin ardindan 14 Subat 1997'de teslim olma­ya karar verdi. Uzman isim daha sonraki asamalar­da Evcil için meslek hayatini tehlikeye atacak ölçü­de isler yapan Yarbay Nihat Demirel'den baskasi degildi. Aslina bakilirsa Nihat Demirel, her ne kadar "Evcil'in anneannesi beni aradi. Askerlik durumunu anlatti. Ben de teslim olsun fazlaca bir sikinti olmaz, diye görüs belirttim." dese de, onun ve pek çok üst düzey yetkilinin iliskileri bu tür ifâdelere sigacak öl­çüyü çoktan asmisti.
Evcil, yaptigi "üst düzey istisarelerin ardindan" teslim olmaya karar verdi. Daha sonra da ortaya çi­kacagi gibi bu konularda istisare edecegi en üst dü­zeyde yetkililerle yeterince yakinlik kurmustu. Ya­kinlarinin askerlikle ilgili söyledikleri dogrusu nere­deyse tamamen dogru çikti. Ne var ki istisare ettigi "uzmanlar", bir tek kisinin kararli tutumunun isin seyrini bozabilecegini hesaba katmamislardi.
Yakinlari onu Ispanya'da yeni satin aldigi bir te­sis için yurtdisinda sanirken, Evcil ifâde veriyordu.
Diger saniklar, emekli Astsubay Güngör Atak, Himmet Tepeli, Doktor Armagan Özel, Doktor Al­bay Bora Ataoglu ve Vatan Hastanesi eski Basheki­mi Metin Tanker, Evcil'le birlikte yargilaniyordu. Mahkemede verilen ifâdeler Evcil'in söylediklerini dogrular mahiyetteydi. Zeytin krali ise israrla "As­kerden kaçmak gibi bir niyeti olmadigini, kendisi Çin yapilan islemin çürük raporu degil, bir yil erte-'eme raporu oldugunu ve ertelemenin suç olmadigi-n> bilmedigini" söylüyordu. Ancak mahkeme 13 aydir firarî olan tahliye talebini reddetti ve durusma ertelendigi sonraki durusmalarda da benzer talepler re ve Evcil iki buçuk ay cezaevinde kaldi.
Çürükçüler Çetesi'nin yaptiklari, sanat basta olmak üzere, pek çok ismin askerlik ya tamamen ya da geçici olarak çözmek Sanatçi Cihat Tamer'in oglu Yasar Atilla git lerin de yer aldigi davada, ilginç durusmalar i yordu. Örnegin Dr. Armagan Özel, "imzas edildigi gerekçesiyle" tahliye ediliyor, ayrica çak sanik da serbest birakiliyordu. Kaçaklar» pisman olduklarini ve herkesten özür diledim söylemislerdi. Ama sanatçilar ve ünlüler i yollari bitmiyordu. Nitekim Evcil'i yargilayan Necati Nalinci, bazi sanatçilarin dosyasinin digini müsâhade edecek, ancak yaptigi dan sonuç alamayacakti. Sonuçsuz basvur ten bedelli askerlikle birlikte ortadan kalkac
Fakat burada ilginç olan Doktor Armagan^ in durumuydu. Daha sonra pek çok tanigin }| le ortaya çikan ilginç bir iddia vardi: "Ev atan doktor, Armagan Özeldi." Oysa davada.! yerine baska bir isim yargilaniyordu. Daha djjIj olani Dr. Armagan Özel'in daha sonraki döf Evcil'i yargilayan Hâkim Necati Nalinci'yi suç lar arasinda yer almasiydi.
Evcil'i Tutuklamak Ya da "Atesle Oynf
Asker kaçaklarina çürük raporu veren nin mahkemeleri ve ardindan ortaya çikan isimler kamuoyunda dikkatle izlendi. Gazetelerde davalila-rln isimleri ve resimleri boy boy yer alirken, olayla­rin diger tarafinda bir baska isim, basina gelecekler­den habersiz olarak görevini yapmaya çalisiyordu.
Erol Evcü'le ilgili tutuklama kararini, 24 Ocak 1996 tarihinde Kasimpasa Askerî Mahkemesi ver­misti. Karan veren Hâkim Kidemli Yüzbasi Necati Nalinci, Askerî Ceza Kanunu'nun 81'inci maddesi geregi çikardigi tutuklama kararinin ardindan orta­ya çikacak olaylari kuskusuz tahmin bile edemezdi. Karari imzalarken belki de çok az tanidigi Evcil, da­ha sonra onun için ömrü boyunca unutamayacagi bir kâbusa dönüstü. Avukatlarinin ve onun lehinde taniklik yapmak isteyenlerin da akibeti pek farkli ol­madi.
Evcil'in Muhasebecisi Konusuyor: "Onun Isini Pasalar Çözüyordu"
Erol Evcil'in yargi zincirinde dogrudan ya da do­layli pek çok isim onun serbest birakilmasini istedi. Ama Evcil'in daha asker kaçagi olarak yargilanma­dan olusturdugu iliskiler ve bizzat birlikte çalistigi tazi eski üst düzey görevliler onun etrafinda müthis bir koruma kalkani olusturuyordu.
Bursa Emniyeti'nden ayrilan pek çok isim zaten Evcil'in yaninda çalisiyordu. Bunlar arasinda daha önce Bursa Emniyet Müdür Yardimcisi olarak görev yapan Yusuf Ilhan önemli bir rol oynuyordu. Nite­kim Evcil'in Bursa Emniyeti'yle olan yakin iliskileri Malki cinayetiyle ilgili arastirmalarda genis çakti. Evcil'e sadece Emniyet'ten degil, lerden de önemli bir destek geliyordu. Bi kismi aile dostlugu, bir kismi rüsvet iliskisi, ise bazi üst düzey isimleri dogrudan sirket ne almak seklinde gelisiyordu.
Iste bu zincirin bir baska önemli parçasi? in muhasebeciligini yapan Bayram Bozdemfel çikardi. Aslinda Evcil'in sirketlerine söylece atmakla bulunabilecek bu bilgi, nedense Me yetinin ardindan baslayan sorusturmayla ve sebeci Bozdemir'in ifâde vermesiyle ortaya du.
Bozdemir, Evcille ilgili verdigi ifâdede ' Tümgeneral Salim Kukul'un, yönetim ki ikinci isim oldugu" ortaya çikiyordu. Yine mir'in ifâdesine göre Salim Kukul, haftada' kez ugruyor ve (1996 yilinda) l milyar 50 ücret aliyordu.
Bozdemir'in asil ilginç açiklamasi "Kuku nm asil isinin yönetim kurulu üyeligi degil,), askerlik sorununu  çözmek"   oldugu  sekli Bozdemir'in ifâdelerinde bulunmayan baska l dia ise, Malki cinayetinden sonra daha da ör zaniyordu: Salim Kukul Pasa'nin, yakin güçlü ismi Jandarma Genel Komutani Teor man'a yakin oldugu. Nitekim Koman, emel* ardindan Çaglar'in sirketinde yönetim kuruhj gini kabul etmekte sakinca görmemisti.
Tümgeneral  Salim Kukul'la  ilgili  bir;,f önemli bilgi, Dev-Sol örgütünün önde gelen isimle­rinden Sinan Kukul'la amca çocuklari olmasiydi. Si­nan Kukul, cezaevinden kaçtiktan sonra, Dev-Sol'-un lideri Dursun Karatas'la ayriliga düsmüs, daha sonra Istanbul'da polis tarafindan düzenlenen bir operasyonda öldürülmüstü. Ayni operasyonda Dur­sun Karatas'in esi de ölenler arasindaydi.
Evcil, Bir Var Bir Yok
Herseyi anlamak kolaydi, ama magazin basinin­da boy boy fotograflari yer alan bir kisinin nasil olup da bulunamadigi ve kaçak olarak yasadigini anlamak hiç kolay degildi. Evcil'in o dönemde birlik­te yasadigi Gülben Ergen'le sik sik görüstügü maga­zin basinina yansiyor, ancak izi bulunamiyordu. An­cak Evcil'i gerçekten yakalamak isteyen kamu gö­revlilerinin isran, etrafindaki çemberi iyice daralt­misti.
Çürükçüler Çetesi'nin müsterisi olan Evcil, uzun kaçis macerasini nihayet noktaliyordu. Ancak Evcil'­in 14 Subat 1997'de gidip teslim olmasinda garip­likler vardi. " Zeytin Krali" nedense, kendisini ara­yan mahkemeye degil, Gölcük Donanma Askerî Komutanligina teslim oluyordu. Tutuklanip gönde­rildigi askerî cezaevi ise adlî yönden Yarbay Nihat l'e bagliydi.
Yarbay Demirci: "Evcil Teslim Olacak"
Oysa Evcil'in teslim olmasindan kisa süre önce ^Sananlar, olaylari biraz daha anlasilir kiliyordu. Evcil'in giyabî tutuklama karan sürüyor, ar disi bir türlü bulunamiyordu. Iste tam o Yarbay Demirel, Hâkim Nalinci'dan bazi bulunuyordu:
"Evcil gelip teslim olacak. Hemen ifâ tahliye et. Aksi halde sikintiya düsersin. ya'ya gidip banka kuracak. Bir gün bile  kalirsa, onun sonu olur. Kendisi Gölcük'e Hm olacak. Istanbul'a getirtmeden bunlari iyi olur. Basini durusmalara sokmamak ve haberi olmadan bu isleri yapmak iyi olur. kelerinden taviz vermek sana hiçbir sey mez, ama çok sey kazandirir. Böyle bir nin karsisina hayatta bir kez çikar. Aksi hc na geleceklerden sorumlu degilim."
"Evcil'in Arkasi Saglam"
Hâkim Nalinci'nm mahkemelere ve sorusturan müfettislere verdigi ifâdelere bay Demirel'in kendisine söyledikleri sadecö la sinirli degildi. "Çok sayida emekli komi letvekili ve bakanin Erol Evcil'in arkasinda nü, bazi emekli asker ve emniyetçilerin Evcil i dan ise alindigini" da söylüyordu Demirel.
îste Yarbay Demirel'in Evcil'le ilgili Hâl hnci'ya söyledigi birkaç cümle daha: "Erol delikanlilik sökmez. Seni kardesim kadar Erol da benim kardesimdir. Evcil'in zaten yok. Aptallik etme."
Yarbay Demirel'in asil sasirtici iddiasi, verilecek cezanin nasil olsa Askerî Yargitay tarafin­dan bozulacagi ve Evcil'in orada da adamlan oldu­gu" yolundaydi. "Bosa kürek çekiyorsun. Alaattin Çakici ile Evcil çok iyi arkadas. Baska türlü yollar­dan da bu is halledilebilir. Türkiye'de üç kurus için adam öldürülüyor. Aptallik etme, yarin basin derde girerse devlet sana koruma bile vermez. Aslinda Ev­cil gibiler askere alinsa bile zaten görünüste askerlik yapiyorlar."
Nitekim sonraki gelismeler, Yarbay Demirel'in söylediklerinde hiç de yanilmadigini ortaya çikara­cakti.
Hâkim Nalinci, kendisine söylenenleri, baska arkadaslariyla paylasmayi ihmal etmedi. Önce hâ­kim arkadasi Yüzbasi I. Nuri Tezel'e durumu anlat­ti. Tezel, Yarbay Demirel'in benzer taleplerde daha önce de bulundugunu anlatti. Hâkim Nalinci'nin bu bilgileri paylastigi çok sayida arkadasi daha vardi. Deniz Binbasi Harun Serçe, eski Adliye Yaziisleri Müdürü Lemi Kumru, Kadiköy Cumhuriyet Savcisi Cemil Türk, Yalova Barosu avukatlarindan Hakan Gergeroglu. Onlarla hem sikintisini paylasti, hem de ülkenin içinde bulundugu durumu konustular. Ne var ki bu taniklarin ne gördükleri, ne de duyduklari Nalinci'nm basina geleceklere engel olamayacakti.
Hâkim Yüzbasi Nalinci, Yarbay Nihat Demirel'-in taleplerini geri çevirdi. Evcil teslim olur olmaz da °nu kendi görev bölgesine getirtmek için islemleri Islatti. Demirel bu kez Nalinci'yi arayarak "Onu Is-tenbul'a getirtmeden ifâdesini almasini ve serbest blrdkmasmi talep etti." Aldigi cevap öncekilerden farkli  olmadi. Çürükçüler davasindan 147 kisiden hiçbiri, -ki bunlarin pek isimlerdi- bu kadar yakin ilgi ve destek gör Hem de neredeyse isin birinci dereceden lan tarafindan.
Hâkim Nalinci, Evcil'in kim oldugunu vc| daha yeterince anlayamamisti. Ortaya çit kadar hayret ettigi verdigi ifâdelere de yar Ama sonraki yillarda yasayacaklari ona, "£wi vatandas gibi davranmanin bedelin? çok ödetecekti.
Oral Çelik ve Yarbay Demire!
Aslinda o günlerde Yarbay Demirel'in is rusu basindan askindi. Çünkü askerlik sor kendisini arayan ve "bilgisine basvuran" sade Evcil degildi. Ipekçi cinayetinden Papa kadar her olayin içinde adi geçen çok ör baska isim de "sorununu çözmesi için" geliyordu: Oral Çelik.
Demirel, önceleri Oral Çelik'le yaptigi; nin ayaküstü oldugunu ve kendisini dogru nimadigini ifâde etti. Zaten ÇeHk'e de "as/i runu ile ilgili ayaküstü bilgi" vermisti. Anc dan Çelik'le olan tanismalarinin birlikte ot mek yiyecek düzeyde oldugu ortaya çikac
Evcil, nihayet Kasimpasa Askerî Cezac tirildi. Adalet yerini henüz bulmasa da, en dogru yöne ilerliyordu. Ama Hâkim Nalinc busu daha yeni basliyordu. Yarbay Demirel, Evcil'in Aile Dostu
Evcil'in serbest kalmasi için Hâkim Nalinci'ya sürekli baskida bulunan Yarbay Nihat Demirel'i bi­raz daha yakindan tanimak, aslinda bazi iliskilerin pek de tesadüfen kurulmadigini ortaya koyuyor.
Hâkim Yarbay Nihat Demirel, 1950 Konya do­gumluydu. 1974 yilinda mezun oldugu Ankara Hu­kuk Fakültesi'nin ardindan uzun yillar Deniz Kuvvet­leri çatisi altinda çesitli hukukî görevlerde bulun­mustu. Evcil'in tutuklama karari çikarildiginda, daha sonra onun yargilanacagi Kuzey Deniz Saha Komu-tanligi'nda adlî müsavir olarak görevliydi.
Demirel, önemli bir ismin damadiydi. Bir dö­nem milletvekili de olan, emekli bir general olan Orhan Sefa Kilercioglu'nun kizi Goncagül Hanim ile evliydi. Evcil'le ilgili tutuklama kararini çikaran Hâ­kim Necati Nalincinin karsisina o günden sonra çok sayida isim çikti. Ama Yarbay Demirel, bunlar ara­sinda hep öne çikti, hem de sonradan bedel öde­yenlerden oldu.
Yarbay Demirel, bir kez daha Hâkim Nalinci'-dan derhal Evcil'i tahliye etmesini istedi. Aldigi cevap, "Ona herkese davrandigimiz gibi davraniyo-ruz." oldu. Ama Yarbay Demirel, daha sonra ken­disini "Evcil'i kurtaran Yarbay" olarak kayitlara ge­çirecek girisimlerinde kararliydi. Zira sadece kendi­sinin degil, ailesinin de Evcil'le yakin, hem de inanil-j^vacak ölçüde yakin iliskileri vardi. Bir kere Erol tvcil'in büyükannesine oldukça samimîlerdi ve âile-Ce görüsüyorlardi. Bunlardan daha da önemlisi Yar- bay Demirel'in esi, Evcil'in resmen eler çalisiyordu.
Yarbay'in Esi Evcil'in Elemani
Yarbay Nihat Demirel'in sanik Erol Evcile  yakinligi, aslinda son derece açik bir biçii ediyordu. Erol Evcil'i, asker kaçakligi ve düzenlemekten  yargilandigi dosyadan için olaganüstü çaba gösteren Yarbay Dei Gonca Gülendam Demire!, sigortali olarî sirketinde çalisiyordu. Bayan Demirel'in sigortacilik A.S.'ye giris tarihi ise l Agi idi.
Bunlar Yarbay Demirel'i daha sonrad? kurbanlari listesine yazdiracak bilgiler olaf
Hâkim Yüzbasi Nalinci, Yarbay Nihat in tüm taleplerini geri çevirdi. Evcil teslim1;! maz da onu kendi görev bölgesine geti lemleri baslatti. Evcil, nihayet Kasimpasa| Cezaevi'ne getirildi. Adalet yerini henüz da, en azindan dogru yönde ilerliyordu.
Baskilar Bitmiyor
Hâkim Nalinci, Evcil'i Cezaevi'ne teslim,! Evcil'i korumak isteyenin sadece Yarbay madigini anlamakta gecikmedi.
Sicagi sicagina ilk telefonunu, Kuzey ha Komutanligi Kurmay Baskani Albay roman'dan aldi. "Evcil haksizliga ugramis önce tahliye edilmesi gerekir." Nalinci, hemen ar­kadasi Yüzbasi Nuri Tezel'i aradi ve uyardi: "Mah­kemedeki kideme göre, siz ikinci hâkimsiniz. Size de bu türden tavassut ve telkinler gelebilir. Dikkatli ve cesur olalim."
Besiktas Sevgisi!
Nalinci'yi arayanlarin sonu gelmiyordu. Bu kez telefonda yine Albay Cengiz Toroman vardi. Fakat Toroman'in bu kez farkli bir talebi vardi. "Futbol Fe­derasyonu eski baskani M. Kemal Ulusunun, Nalin­ci gibi Besiktasli oldugunu ve kendisini ziyaret et­mek istedigini" söylüyordu. Hâkim Nalinci, "Buyur­sun gelsin, tanismaktan mutluluk duyarim." dedi.
M. Kemal Ulusu, Nalinciyi makaminda ziyaret etti. Uzun süre Besiktas üzerine konustular. Ulusu, birdenbire muhatabinin hiç beklemedigi bir soruyu yöneltti: "Erol'un durumu ne olacak?'
Hâkim, önce kimin kastedildigini anlayamadi. Mesele yine Evcil'di. M. Kemal Ulusu, "Evcil'in ya­kin dostlari oldugunu, akrabalarinin kizlariyla evle­necegini ve basarili bir isadaminin tutuklu kalmasi­nin ekonomiye zarar verecegini" anlatti ve ekledi: 'Evcil'in çok sayida avukati var, ama yeterli degil. Acaba siz bir avukat önerebilir misiniz?' Talep ger-Çekten inanilmazdi. Bir davanin hâkiminden ayni davayla ilgili avukat tavsiye etmesi isteniyordu. Ya da aslinda "yardim etmesi."
Hâkim Nalinci, davanin hâkiminin kendisi oldu-9unu hatirlatarak "Bu sözleri duymamis kabul ettigi- n/" belirtti. Nalinci, arkadasi I. Nuri Tezel mak üzere yine hukukçu dostlarina bu tatsiz ti anlatti.
Ve Çakici Telefonda!
Hâkim Nalinci'nin telefonu bu kez baska tarafindan araniyordu. Kendisinin Alaattin oldugunu söyleyen bir kisi, Nalmci'ya bildik t« rini siraliyor ve Evcü'e rakiplerinin iftira attigi lüyordu. Evcil'in etrafinda bakanlar, millet ve komutanlar oldugunu söyleyen Çakici, Ne ikinci bir yol daha öneriyordu: "Çoluk çocuc onlari düsün, ne istiyorsan söylemen yeterli.'1
Hâkim Nalinci'nin cevabi ise hiç degisme "Hayir, asla"
Nalinci, Erol Evcil-Alaattin Çakici iliskisini^ rihte bilmedigi için kendisini arayanin "sesini tiren" Yarbay Nihat Demirel olabilecegini de dü. Yine de Hâkim Tezel'i arayip "Beni böyle j aradi. Basima bir is gelirse takipçisi olun. ihmal etmedi.
Üst Düzey Bir Komutan
Hâkim Nalinci'nin Evcil'le ilgili aldigi ögüt baskilara her gün bir yenisi ekleniyordu. Bu lefonda kendisinin emekli Kuvvet Komutani Beyazit oldugunu söyleyen bir kisi vardi. Tal niydi. "Evcil'i birak.."
Nalinci'nin yaninda yegeni Avukat da bulunuyordu. Nalinci telefonun sesini yükselte­rek, konusmayi yegenine dinletti. Nese Kaya daha sonraki asamalarda bu görüsmeyi bizzat dogrulayan bir dilekçeyi yetkililere sundu. Arayanin Beyazit Pa­sa olup olmadigini bilmesi mümkün degildi. Yine de arayan kisiye yargilama konusunda bilgilerinin yan­lis oldugunu aktardi.
Arayan kim olursa olsun, en azindan Vural Be-yazit'in ismini fütursuzca kullanma cesaretini tasi­yordu. Bu ise olayin boyutlarini artik iyiden iyiye or­taya koyuyordu. Evcil'in koruma kalkani tek keli­meyle "tepelerdeydi."
Askerî Yargitay Üyesi: "Servet Düsmanligi Yapma"
Hâkim Nalmci'ya gelen baskilarda talep ayniydi, ama bunlarin ifâde edilis biçimleri farkliydi. Bu defa arayan, Askerî Yargitay  Dâire Baskani Albay Güner Bozkurt'tu. Nalinci bürosunda yalniz degildi, ya­ninda Sabah Gazetesi'nden muhabir Sedef Senkal ve eski Astegmen Avukat Hakan Gergeroglu vardi.
Hâkim Nalinci, Albay Güner'i staj yaptigi Aske­rî Yargitay'dan taniyordu. Albay Güner, Nalmci'ya Kendisini takdir ettigini ve ileride Askeri Yargitay'a 9elmek istediginde yardimci olabilecegini" söyledi. Konu kisa sürede Evcil'e geldi. Nalinci telefonun se­sini yükseltti ve yanindakilere dinletti.
Güner Albay, ona "Evcil'in basarili bir isadami olmasindan ve yaninda çalisan insanlarin magduri-Vetinden ve tahliye konusunda cesur davranmasi gerektiginden"  sözetti.   "Kendisi de sity mahkemelerinde birçok taninmis isadamina(j tahliye karan vermisti."   Ve ardindan ekk vet düsmanligi yapma."
Hâkim Nalinci, baskilardan iyice bune ne de olaylarin basina yansimasini, hem seyri için, hem de Türk Silahli Kuwetleri'nl| rumda birakacagi için istemedi. Bu telef ör bir süre sonra Evcil'in durusmasi vardi, tahliye edilmedi. Baskilar sonuç vermemisti^fj
Hâkim Nalinci, bir yandan davayla ilgili i lan yürütüyor, diger yandan basta Hâkim ri Tezel olmak üzere yakininda olanlara oli aktariyordu.
"Evcil'i Magdur Ediyorsunuz!''
Iste bu görüsmelerden birisinde iki hc bet ederken, Nalinciya yine Askerî Yar Albay Güner Bozkurt'tan telefon geldi. Albayi konusmasini iki hâkim de dinliyordu. Bu sertlesmisti.
"Evcil'i magdur ediyorsunuz. Basindan duydugunuz için onu tahliye edemiyorsunuz. Kisis ve görüslerinizi dosyaya sokuyorsunuz. Ev referans olan bir Askerî Yargitay üyesi oturuyor. Erol'u ve ailesini yakindan taniyaf)
Nalinci'nin cevabi da bu kez ayni ölçüdut du: "Ben neyi nasil yapmam gerektigini Evcil gibilerinin servetlerinin ardinda karanl ler yatiyor. Bir Askerî Yargitay Dâire. far ulasmalarindan üzüntü duyuyorum. Bu davada benzer yüzlerce sanik var. Ama nedense beni sade-ce Evcil için ariyorsunuz. Eger kararlarim yanlissa, zaten hukukî denetime açik. Evcil'i yalnizca herhan­gi bir vatandas gibi görüyorum."
Rapor: "Evcil Turp Gibi"
Hâkim Nalinci, kendisine gelen tüm baskilara ragmen yasal süreci isletmeye devam ediyordu. Iki durusmada onu tahliye etmemisti. Baskilarin ve teh­ditlerin ise sonu gelmiyordu. Telefonla kendisi ve esi tehdit ediliyor, Evcil'in pesini birakmalari isteni­yordu.
Nalinci'nin dosyada önemle inceledigi bir konu vardi: "Evcil'in gerçekten askerlik yapabilecek du­rumda olup olmadigi." Bunun için onu Istanbul De­niz Hastanesi Bashekimligine sevk ettirdi. Kasim-pasa'daki Bashekimlik Evcil'in saglam oldugunu mahkemeye 2 Nisan 1997 tarihinde 880 No'lu ra-Porla bildiriyordu. Çürükçüler çetesinden alinan ra­por ise yaramamisti. Hâkim Nalinci, raporun bir ör­negini de Milli Savunma Bakanligi'na gönderdi.
Mudanya: "Evcil'i Askere Alin"
Evcil'in bagli bulundugu askerlik subesi Mudan-^ oldugu için, çok geçmeden gerekli yazilari ta-mamlandi ve "Erol Evcil'in en yakin askerlik subesi-ne teslim edilmesi" istendi.
Bu arada Evcil 2 aylik hapis cezasini tamamla-dl9' için, 10 Nisan 1997'de Hâkim Nalinci tutuklu- luk halinin kaldirilmasi kararini verdi. Artik ya Askerlik Subesi'nin ifâde ettigi süreç Yani Evcil, cezaevinden alinip, en yakin asl besine götürülecek ve askere alinacakti.
Ama "Zeytin Kralfnm imdadina, "bask yazlamayan" bir resmî yazi yetisecekti. ye tindaki imza ise sasirtici degildi.
Evcil Kurtuluyor
Cezasi tamamlanan Evcil için artik asker görünmüstü. Cezaevinden çikarilip, en yakirj| lik subesine teslim edilecekti. Bagli bulundu| danya Askerlik Subesi, bu yönde resmî ye makamlara bilgi ve degerlendirme yazisi
Iste tam bu siralarda Istanbul'a tayin ayni zamanda Kasimpasa Cezaevi'nin de ar Yarbay Nihat Demirel, kimse için yazilma}, me aliyor ve "Evcil'in subeye teslim edilmesi rek yok." diyordu.
Demirel, Kuzey Deniz Saha KomutanligIl Mahkemesi'ne yazdigi 1997 tarih ve 660 zida, Erol Esrefoglu (yani Evcil)'nun tahlif ben serbest birakilmasini istiyordu.
Sanikla ilgili yargilama sürecinin sona ve raporunun sahteliginin kesinlesmedigi, denle de tutukluluk hali kalkinca "yo/e/amai olmayacagi" yorumunu yapan Yarbay Der cil'in yurtdisina kaçisiyla devam eden süreci) yordu. Böylece Kuzey Deniz Saha Komutai ve Yarbay Nihat Demirel'in imzasiyla  müteakiben sanigin saliverilmesi" isteniyordu.
Kisa bir zaman sonra Malki cinayeti için güven­lik güçlerini pesinden kosturan Evcil, serbest kali­yordu. Evcil'in ilk isi ise, tabii ki askerlik subesine gi­dip "sü/üs"ünü almak degil, yurtdisina çikmak olu­yordu. Malki cinayeti nedeniyle tutuklandiginda ise, suçu agir ceza gerektirdigi için, askerligi askiya ali­niyor, bu arada çikan kanun geregi bedelli askerlik hakki elde ediyordu.
Evcil'in Sahte Belgeleri
Hâkim Necati Nalinci, Evcil dosyasinin pesini birakmaya hiç niyetli degildi. Oturup dosyasini ince­lemeye basladi. Karsisina çikanlar inanilmazdi. Ev­cil'in daha önce iki yil için askerligini te'cil ettirdigi ögrenci durum belgesi sahteydi.
31 Kasim 1987 tarihinde Evcil'e ait olarak veri­len ögrenci belgesindeki fotograf ona ait degildi. Oysa bu belge Evcil'in askerligini tam 2 yil ertelet­mesini saglamisti. Çok dikkatli olmasi bile gerekme­yen gözler, o fotografin Evcil'e ait olmadigini göre­bilirdi. Ama gördürmeyen Allah gördürmüyordu is­te! Evcil'in bu konuda aldigi iki belgeden birisi 1985'tc, ikincisi ise 1987'de alinmisti. Iki fotograf­taki kisilerin ayni oldugunu iddia etmek için hayal gücünü zorlamak bile gerçekten yetersiz kaliyordu.
Bu Evcil'in düzenledigi ne ilk, ne de son sahte belgeydi. Evcil daha önceden de sahte bono düzen 'emekten yargilanmis ve mahkum olmustu. 1991 bu konuda hakkinda açilan davadan,
gustos 1994 tarihinde mahkum olmustu,  Ikinci Agir Ceza Mahkemesi'nin verdigi cezai! tay tarafindan da onaylanmis ve kesinlesmis^
Esref oglu mu, Evcil mi?
Evcil'le ilgili tüm resmî evraklarda dikkat edilmesi gereken bir önemli nokta vardi. Soyadi bazen sadece bazen Esrefoglu olarak geçiyor, bazen ikisi'! yaziliyordu.
Aslinda mesele Erol Evcil'in 1994 yilmdajj gi bir basvurudan kaynaklaniyordu. 27 1994'de verdigi bir dilekçeyle mahkemeye J ran Evcil'in avukata, ilginç bir talepte buluni
"Müvekkilimin soyadi, ev hayvanlarina lir bir sifattir ve bu durum toplumca saygin nümü olan kendisini oldukça rahatsiz etmekâ Mahkeme bu talebi, sahitlerin de beyanlanyla|| lu kabul ediyor ve soyadi Esrefoglu olarak d«| liyordu.
Buraya kadar sorun yoktu. Sadece küçük | rinti disinda. Erol Esrefoglu, inanilmaz       ^ ki rakamlara ulasan ticarî faaliyetlerinde ze man Evcil soyadi ile imza atiyordu.
Hâkim Nalinci belgeleri tespit ettikten , Yarbay Demirel'e gidiyor ve "Kol kanat ger® kisinin yaptigi sahtekârliklardan" söz ediyor bay, resimlere bakip Nalinci'ya "Bu Evcil'in -h, artik Erol'la ugrasmaktan vazgeç' deyinc ipler iyice kopuyordu. Ancak Nalinci'nin sonra kendisinin basina geleceklerden, Evcil'!! zamani kalmayacakti. Ama Yarbay Demirel «eriye dönülmez bir süreç islemeye baslamisti.
Yarbay Demirel Yargilaniyor
Evcil'i serbest biraktiran Yarbay Dernirel'le ilgili iddialar, Mudanya Askerlik Subesi'nin sikâyeti ve Milli Savunma Bakanligi'nin "görevini suistimal da­vasi" açmasiyla mahkeme önüne getirildi. 14 Mayis 1999 itibariyla Yarbay Demirel'in mahkemesi bas­ladi.
1. Ordu Komutanligi Selimiye Askerî Mahke-mesi'nde baslayan durusmalarda Demirel, tutuksuz olarak yargilaniyordu. Yarbay Demirel, mahkemeye esi Goncagül Hanim'in Evcil'in sirketinde çalistigini anlatti. Demirel, Evcil'in anneannesinin kendisini aradigini ve ona "Gelsin teslim olsun, sadece iki ay ceza alir." dedigini de aktardi. Hâkim Nalinciya Ev­cil'le ilgili baski yaptigi iddialarina ise su karsiligi ver­di: "Ben onu sadece Evcil'in durumunu ögrenmek için aradim. Baski yapmadim."
Ancak Yarbay Demirel'in ifâdeleri kendisini kur­tarmaya yetmedi. 30 Haziran 1999'da Yarbay Ni­hat Demirel, l yil 2 ay hapse ve 3 ay 22 gün de memuriyetten men cezasi aldi. Ceza ertelenmedi ve para cezasina da çevrilmedi. Böylece Yarbay Demi rel daha önce etrafinda bir dizi insanin hayatini ka rartan Erol Evcil'n kurbanlari arasinda yerini aldi.
Yarbay'dan Itiraf: "Ben de Emir Kuluyum'
Evcil'le ilgili bu gelismeler o dönem basinda Sevgilisi Gülben Ergen'in mallarina tedbir konulma si disinda yeterli ilgiyi bulamadi. Gelismeleri yakin­dan izleyen ve daha sonra kendisini davanin içinde tanik olarak bulan gazeteci Tuncay Opçin ise olay­larin ardindan Yarbay Demirel'le konusarak, "Evcil isinin yukan havale'ni yazdi. Opçin, Evcil-Demirel iliskisini basindan beri yakindan izlemisti. Nitekim, daha sonra Hakim Nalincinin daha sonra­dan yargilandigi davada da tanik olmak için yazili ifâde verecekti.
Yarbay Demirel, Evcil yüzünden sanik sandalye­sine oturunca, Opçin'in yazdigi Aktüel Dergisine, isleri daha da yukari tirmandiran inanilmaz bir açik­lama yapiyordu: "Ben emir kuluyum. 'Evcil serbest kalsin' yazisini o zaman Kuzey Deniz Saha Komu­tani olan Ilhami Erdil Pasa'nm bilgisi dâhilinde yaz­dim. Ben adlî müsavir olarak onun adina hareket ediyordum."
Yarbay Demirel bir de itirafta bulunuyordu: "Benzer bir yaziyi baska hiçbir tutuklu için kaleme almadim."
Demirel, bu konusmada Oral Çelik'le olan gö­rüsmesini ve Evcil'le olan yakinligini da anlatiyordu.
Artik Avukatlik Bile Yapamiyor
Yarbay Demirel'in çabalan hem Erol Evcil için hem de her davadan zaman asimiyla kurtulan Oral Çelik için son derece "yararli" olmustu. Evcil aske­re alinmadan kurtulmus ve yurt disina kaçmisti-Oral Çelik ise tam silah altina alinacakken, birden­bire "psikolojik bozuklugu" oldugu teshis edilmis ve iade" altina alinmisti.
ia tüm bunlarin hiç de yarar saglamadigi tek î¥arbay Nihat Demirel olmustu. Çevresinde ge-vaad eden ve önemli rütbelere terfisine kesin rle bakilan Demirel, emekli olmustu, dihat Demirel için önünde meslekî anlamda tek itif kaliyordu, serbest avukatlik yapmak. Bu la Istanbul Barosu'na basvuruda bulunuyor, |k Istanbul Barosu Yücel Sayman'in baskanligin-iu degerlendiriyor ve 17 Agustos 2000 ta-loturumunda, Nihat Demirel'in "Istanbul Barosu sina kayit olma" basvurusunu reddediyordu, icak, Erol Evcil'in etrafindaki iliskiler yuma-i, daha çok isim vardi. Yarbay Demirel gibi bir-listisnanin disinda bunlann çogu bu islerin için-|zarar görmeden siyrilmayi basardilar. Bir de bu yolu nedense hep Susurluk köprüsünden >rdu.
plâkim Nalinci Sanik Oluyor
Tekrar biraz geriye, Hâkim Nalinci'nin yasadik-i dönüyoruz. Necati Nalinci, Evcil'le ilgili isran-iindan kisa sürede kendisini sanik sandalyesi-tacak bir sürecin içine giriyordu, iarbay Demirel'in girisimleri sonuç vermis ve i'yla ilgili sorusturma baslamisti. Sorusturma-iten Millî Savunma Bakanligi Teftis Kurulu olan Hâkim Albay Sadik Inan'a, Nalinci fjjiteni anlatti. Evcil'in sahte ögrenci belgelerini ye gelismeleri aktardi. Ancak Albay Inan, bun- larla ilgili herhangi bir islem yapmadi. Ancak Müfet­tis Inan, Hâkim Nalinci hakkinda, çürükçüler dava­sinda yargilanan diger saniklarla ilgili "ara karar ge­regini 13 gün sonra yapmak" suçundan dava açti. Artik Nalinci da saniklar kervanina katilmisti.
Necati Nalinci, hakkindaki davayla ilgili hazirlik yaparken, bir yandan da olup biteni derli toplu ola­rak üstlerine anlatma kararini sürdürüyordu. Karsi­sina her an yeni bilgiler ve inanilmaz ört-bas islem­leri çikiyordu. Bunlardan bir tanesi son derece dik­katini çekmisti.
Sanat dünyasinin ünlü bir isminin sanik oldugu bakaya dosyasi bir yil boyunca hiçbir islem yapilma­dan bekletilmisti. Kendisiyle ilgili sorusturmayi yürü­ten Albay Sadik Inan'a bu olayi da aktardi. Ama Hâ­kim Nalinci da dahil kimse, bu dosyalardan Susur­luk olayina uzanan uzun ve karanlik bir koridor çi­kacagini tahmin edemezdi.
Kurtarilan Sanatçi "Ferda Anil Yarkin"
Hâkim Necati Nalinci, artik yargilayan degil, yargilanan konumundaydi. Bu süreçte yine kendi­siyle ilgili davayi yürüten yetkililere karsilastigi olay­lari ve elindeki belgeleri ulastirmaya devam etti. Na­linci, kendisiyle ilgili sorusturmayi baslatan Albay Sadik Inan'a yine askerlikle ilgili ilginç bir bilgi ak­tardi. Bu kez askerlik sorunu olan, bir ünlü pop sa­natçisi Ferda Anil Yarkin'di.
Sanatçi Yarkin'in bakaya dosyasi bir yil boyun­ca hiçbir islem yapilmadan bekletilmisti. Üstelik bu olaylari üzerine gelen müfettis tarafindan da 1998 tarihinde tutanakla tespit edilmisti, ügili, Askerî Savci Yüzbasi Hakki Çelik Hâkim Nalinci tarafindan suç duyurusun-luldu.
ici ayni zamanda komutanligin adlî müsavi-Hâkim Albay Avni Emirler'in de bu konuda
oldugunu belirterek, bu konuyu da kendi asinda ekliyordu. Bu arada kendisine bilgi halde bu konuda islem yapmayan Albay  ilgili de ayni sekilde suç duyurusunda bu-du Nalinci. Böylece Evcil'in askerlik soru-
baslayan gelismeler, üst üste çikan dosya-
tlerle birlikte bir dizi yeni soruyu ve sorusturma beraberinde getirmisti.
atçinin dosyasi ile ilgili girisimler de tipki Ev-pldugu gibi sonuçsuz kaldi ve daha sonra Ferda Anil Yarkin, 28 günlük bedeli askerlik yayasindan yararlandi.
linci, Atilla Kiyat'a Anlatiyor
Nalinci, inancini yitirmeden bu kez, o olan Atilla Kiyat'a durumu anlatti, erde Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi ve Komiyon sözcüsü olan Koramiral Atilla Kiyat'a tüm bel-ISslim etti. Ancak Kiyat'in bu bilgilerle ilgili ne halen ögrenemedi.
isler öyle sürprizlerle ilerliyordu ki, kim-peklemedigi gelismeler ortaya çikiyordu. Bu alan Atilla Kiyat Pasa, her nedense Deniz Kuvvetleri'nin geleneklerine aykiri olarak erken emekli ediliyordu. Oysa o dönemde kendisinin ter­fisine kesin gözüyle bakiliyordu. Bu sürpriz gelisme için kulislerde konusulan bazi nedenler, o dönemde basina da yansiyordu. Öncelikle Kiyat'in bazi kuvvet komutanlariyla olan fikir ayriligindan bahsediliyor­du. Konusulan, hatta yazilan bir neden daha vardi. Kuzey Deniz Saha Komutani iken yasanan bazi tat­siz olaylar ve Yarbay Nihat Demirel'in Evcil'le ilgili yaptiklari. Bunlarin olusturdugu akinti, Kiyat Pasa'-yi da erken emeklilige götürmüstü iddialara göre.
Nalinci Tayin Istiyor
Olup bitenin akisi, Hâkim Nalinci'yi artik görev yapamaz hale getirmisti. Yarbay Demirel ve diger isimlerin baskilari sonucunda 2 Aralik 1998 tarihin­de komutanliktan tayinini istedi.
Bu arada Nalinci, kendisine yönelik tehdit ve baskilan mahkeme önüne getirmek için dava açma­ya karar verdi. Basta Yarbay Demirel ve Albay Av-ni Emirler olmak üzere bu kisileri Milli Savunma Ba­kanligina sikâyet etti. Ayrica yine kendisiyle ilgili sorusturmayi yürüten müfettis hakkinda da " Görevi­ni kötüye kullandigi, astlarinin suçunu gizledigi ve taniklara baski yapildigi" iddiasiyla dava açti.
Nalinci, o siralarda henüz 2 aylik evliydi. Bar­tin'a, harcirahi bile verilmeden apar topar gönderil­di. Hakkinda ise kabarik bir dosya olusturuldu: Dört görev suistimali, bir görev ihmali ve bir de irtikaba eksik tesebbüs. Simdi Nalinci'nin hayatindaki tutuk­lanma ve hapis günleri basliyordu. Isurluk Köprüsü ve Avni-Arif e tirler Ailesinin askerlik sorunuyla ilgili Hâkim Nalinci'-ikemelere sundugu ifâdelerde bir baska isim I Yarbay Demirel kadar öne çikiyordu: Albay llmirler.
linci'mn iddialarina göre Albay Avni Emirler, Ferda Anil Yarkin'a degil, Evcil'e yardimci arasinda önemli bir role sahipti.
Albay Emirlerle ilgili suçlamalar sadece ibaret degildi.   Çürükçüler dosyasinda |i bir yeri olan Dr. Armagan Özel'e, davayla il-i bilgilerin ulasmasinda Emirler'in önemli ro-stu.
|j. Armagan Özel hakkinda, Çürükçüler Çetesi Hâkim Nalinci tarafindan tutuklama ka-arilmisti. Iste o günlerde Kuzey Deniz Saha iligi Adlî Müsaviri olan Albay Emirler, Hâ-ici'dan Armagan Özel'in dosyasini istemis-ekçesi son derece ikna ediciydi: "O zaman fDeniz Saha Komutani olan Koramiral Ilhami ayi görmek istiyordu."
usul kanunlarina göre komutanlann bu görmesinin bir sakincasi olmadigini düsü-Nalinci, dosyayi verdi.
bu bilgi ve belgeler davanin saniklarindan i Özel'e daha dogrusu avukati Mahmut Kü-:iriliyordu. Mahmut Küçük, Nalinci davasinda rol oynayan isimlerden birisi olacakti. Ay-abeyi Avukat Muammer Küçük ise, Çakici âi- lesinin davalarina bakan bir isim olarak biliniyordu Albay Emirler ve Dr. Armagan Özel arasinda bu irtibatin disinda baska bir avukatin ismi daha ortaya çikiyordu: Yine askerlikten kurtulmak için hile yap­makla suçlanan isadami sanik Muzaffer Kilavuza avukat olarak önerilen Ugur Önder. Isin ilginç yani, saniga bu avukati öneren Albay Avni Emirler ol­mustu. Albay Emirler'in saniklara önerecek düzeyde yakin oldugu Avukat Ugur Önder ise, kamuoyunun yakindan tanidigi bir isimdi. Özel Harekât Dâiresi eski Baskanvekili Ibrahim Sahin basta olmak üzere Susurluk saniklarinin avukati olarak görev yapmisti. Sanik isadami Muzaffer Kilavuz'un iddiasina gö­re, Avukat Ugur Önder kendisine, "Albay Emirler'-le olan yakinligini öne sürerek, bu islerin içeriden takip edilebileceginr söylemisti. Tüm bunlarin orta­ya çikmasi ise sanik is adaminin Ugur Önder'i avu­katliktan azletmesiyle olmustu.
Bayan Emirler ve Kaçak Iranli Davasi
Avukat Ugur Önder'in Susurlukla olan avukatlik irtibati, aslinda hiç de tesadüf degildi. Kendisi Istan­bul Emniyeti'nden aynlma bir isimdi ve yine Istan­bul Emniyet Müdür Yardimcisi Arife Emirler'in de yakin arkadasiydi.
Arife Emirler, Nalinci dosyasinda en dikkat çe­kici isimlerden birisi. Zira Albay Avni Emirler'in esi olan Arife Emirler'in, çok önemli bazi olaylarda adi geçiyordu. Bunlardan en fazla dikkat çekeni, Evcil ve sonradan da Malki dosyasinin hiç kuskusuz en iÜ isimlerinden olan Bursa eski Valisi Orhan ilar'la birlikte yargilandigi davaydi, ava konusu olan isim Iran uyruklu Lokman Pasaportta sahtecilik suçundan yargila-Ifranli ile ilgili Emniyet kayitlarina girmesi gere-bilgiler bilgisayara yüklenmemisti. Arife ve daha sonra Susurluk dosyasinin flas ismi f Ayhan Çarkin'in da aralarinda bulundugu bir l'görevlinin suçu ise, yakalanan Iranli kaçagi si-i etmeleri gerekirken, bunu yerine getirme-lydi. Iranli kaçak önce Emniyet Müdürlügü'ne, fen da teslim ve tesellüm tutanagi ile özel Harp |Daire Baskanligi'na teslim edilmisti. Yani Ibra-"ahin'in birimine. Ayni davada Orhan Tasanlar ili kaçak hakkinda sahte belge düzenlemek-sjrgilaniyordu.
ife Emirler, Ayhan Çarkinla birlikte, bu so-ada "zaman asimfna ugrayarak kurtuluyor-
til'in askerlik dosyasinin hararetle tartisildigi ise Arife Emirler, Istanbul Emniyet'inde yardimcisi olarak görev yapiyordu. Bayan  burada da esinin istegi ile Hâkim Nalinci bürö ve cep telefonlarini dinletmekle suçlan da garip olan yani, Arife Emirler'in "bu eterde herhangi bir suç unsuru bulunamadi-I Hayiflandigi" da dava dosyalanna geçen bir "      oldu.
ay Emirler'le ilgili Hâkim Nahnci'nm ortaya ü iddialar arasinda bir tanesi, Emirler'in uya- ri cezasi almasina neden oldu. " Çizikçi" Doktor Ar­magan Özel'le olan iliskisini önceleri reddeden Avni Emirler bu konuda bir uyan cezasi aldi.
Hâkim Nalinci ve esi, ayni zamanda avukati olan Ayse Altinöz, Avni Emirlerin gerek telefonla, gerekse de bizzat kendilerine yönelik tehdit ve kü­fürlerini yetkili makamlara duyurdular. Bu konuda ellerinde bulunan bilgi ve taniklari da bu sikayetle­riyle birlikte dosyaya eklediler. Fakat Albay Emirler'-in Hâkim Nalinci'yi tehdit etmesiyle ilgili sorusturma ise "zaman asimi"na ugratilanlar arasinda yerini çoktan aldi. Hâkim Nalinci ise, üstlerine hakaret et­mekten yeni bir sorusturma ile karsi karsiya kaldi.
Nalinci Cezaevinde
Hâkim Nalinci, kendisine yönelik baski ve teh­ditleri mahkeme önüne getirme konusunda kararliy­di. Basindan beri bu konuda karsisina çikan isimle­ri, basta Yarbay Demirel ve Albay Emirler olmak üzere Milli Savunma Bakanligi'na sikâyet etti. So­rusturmayi yürüten müfettis hakkinda da görevini kötüye kullanmaktan ve "astlarinin suçunu gizle­mekten" dava açti. Ama baskilara dayanamadigi için de tayinini istemisti. Henüz yeni evliydi ve Bar­tin'a, harcirahi bile verilmeden apar topar gönderil­di.
Bartin'daki yeni görevi disiplin subayligi idi. Na­linci iki aylik esini Istanbul'da birakip giderken, sa­kin geçirecegi günlerin sayisi fazla olmayacakti.
Albay Avni Emirler, Evcil'in dosyasi ile basindan ilgileniyordu. Bu dosyanin gizli bilgilerini, Ev-sahte ameliyat yaptigi iddia edilen Dr. Arma-közel'in avukatina ulastirmisti. Albay Emirler, l 1998 tarihinde bu kez bizzat Nalina ile ilgili lyette bulunuyordu. Oysa ayni kisi Nalinci'nin kçüler Dosyasinda  yargiladigi isimlerden faat elde etmekle suçlaniyordu.
Saniklara Baski Yapiliyor
Evcil'i yargilamakla baslayan olaylar, inanilmaz ie gelismis ve nihayet Hâkim Nalinci'yi da sa-arasina katmisti. Hakkindaki suçlamalar hep üzerinde hassasiyet gösterdigi konulardi,  görev suistimali, bir görev ihmali ve bir de irti-Nksik tesebbüs. Sirada hapis günleri vardi.
îâkim Nalinci, kendisiyle ilgili dava dosyasinda-ifâdeleri  okuyunca gözlerine   inanamadi. Mahmut Küçük, Nalinci'nin Dr. Armagan önce para konustugunu, ancak daha sonra vazgeçtigini anlatiyordu. Alinan tüm tanik inde benzer tuhafliklar vardi. Nitekim, bu ta-ömegin J. S. daha sonralan kendisinin îedigi sözlerin de zapta geçirildigini ifâde ede-ötta bunu yazili olarak mahkemeye sunacakti . , bu çabalar olaylarin seyrini degistirmeye yet-
Nalinci daha sonra Avukat Mahmut   bir görüsmeyi kayda aliyor ve burada "Ona haksizlik ettiklerini" açik biçimde ifâde i. Nalinci aleyhinde ifâdesi olan bir diger ta- nik J. S. ise, kendisine " Yarbay Demirel tarafindan yalanlar söylendigini ve kandirildigini" söylüyor ve ekliyordu: "Zarar vermeyeceklerini ve yalnizca tayi­nini çikaracaklarini söylemislerdi."
Daha sonraki durusmalarda ortaya çikan bir baska çarpici gerçek vardi. Alinan tüm teftis ifade­lerinde Müfettis Sadik Inan'in yaninda Albay Avni Emirler de bulunmustu. Bunu sadece adi geçen iki tanik degil, davanin diger taniklari da ifâde ediyor­du. Yani taniklar baski altinda olduklarini ifâde edi­yorlardi. Hem de fisiltiyla degil, bizzat yazili metin­lerle.
Hâkim Nalinci'nin yargilandigi dava dosyasinin ilginç noktalarindan birisi de, sorusturmayi basla­tanlarin, tüm bankalara ve tapu subelerine yazilar yazip, Nalinci ve yakinlarina ait para ve mal varligi­ni arastirmalariydi. Ne mal, ne de para kaydina rastlanamamisti.
Hakkindaki davalarin isleyisi müthis bir hizday­di. Kisacik bir zaman dilimi içinde tüm durusmalari yapilmisti. Bu konularda hakkinda açilan davalar devam ederken, önce terfisi durduruldu ve ardindan tutuklandi ve tam 49 gün cezaevinde kaldi.
Oysa yasalar geregi 30 gün içinde tutukluluk halinin incelenmesi gerekiyordu. Bu nedenle Nalin­ci'nin avukati Ayse Altinöz, hem bunu yapmayan hâkimlerle ilgili sikâyette bulundu ve hem de reddi hâkim talebinde bulundu. Aynca da tazminat dava­si açti.
Tüm bunlari yaparken elinde bilgi, belge ve da- smlisi davayla dogrudan ilgili olan, bir kismi ifâdesi alinip, daha sonra pismanlik duyan ayida tanik vardi.
!'Nahnci Mahkum Ediliyor
seme iki aylik sürede 9 durusma yaparak laz bir hizla davayi tamamladi. Hâkim Nalin-adet görevi suistimalden esas yönünden bera-i Diger davalardan ise toplam 4 yil 9 ay ceza l Isin tuhaf yani cezalariyla ilgili yasada mevcut |,hiçbir indirim uygulanmadi, paraya çevrilmedi içlenmedi. Meslek hayati boyunca hiçbir sikâ-sorusturmaya muhatap olmayan Nalinci :e mahkum olmustu. Ama yargi süreci daha listi.
falina için ifâde edilen suçlamalar birbirinden ama belki de en tuhafi kendisinin basindan askalariyla ilgili ortaya koydugu bir suçlamay-vet istemek.
ikim Necati Nalinci için, Evcil davasi ve son-rüsvet gerçekten çok önemliydi. Ama iste-»larak degil, teklif edilen olarak.
lüsvet Teklifi
Iâkim Nalinci, hukuk tarihine geçecek bir hizla inmis ve mahkum edilmisti. Kendisiyle ilgili lalardan belki de en tuhaf olani, "saniklardan temin etmek"ti kuskusuz. Oysa Hâkim Na-Idavanin basindan beri ilginç rüsvet teklifleriyle itap olmustu. Nalinci'nin uzun süre Sahil Güvenlik Komutanh-gi'nda birlikte çalistigi ve yakin arkadasi olan Ismail Bülent Selvi de bu teklifin taniklarindan birisiydi. Selvi, mahkemeye yazili olarak verdigi ifâdede su çarpici iddialari gündeme getiriyordu:
"Avukat Mahmut Küçük bana, Dr. Armagan Özel adinda bir müvekkili oldugunu ve Nalinci'nin görev yaptigi mahkemede yargilandigini anlatti. Kendi inancina göre dosyanin beraate gittigini söy­ledi.
....Avukat Mahmut Küçük, bana Necati Yüzba-si'ya iletilmek üzere Armagan Özel'in beraatini sag­layabilmek için açikça 50 bin Dolar önerdi. Bana da bu isin gerçeklesmesi durumunda ayrica hakkimi vereceklerini belirtti. Müthis sinirlendim ve bizde sa­tilik adam olmadigini söyledim. Böyle bir görüsme­nin yapildigini Necati Yüzbasi'ya söyleyemeyecegi­mi anlattim."
 
28. 11. 1995 tarihinde Nesim Malki'nin öldü-rülOsOnden sonra cereyan eden olaylar:
 
Olayi anlatmadan önce, yukarida izah ettigim Malki'yi öldürme sebeplerini toparlayacak olursam, Niso bir kere bankalarla çalismami engellemis ve kredi alma limitlerimin önüne geçmisti. Niso ile yaptigim iplik alisverisinden dolayi daha önceden vadeli olarak kesip kendisine verdigim 2 trilyon tu­tarindaki çekleri Niso bekletmeyip isleme koyacak­ti. Bir taraftan zeytin fabrikasini kurma ve iç ve dis piyasaya açilma olanaklarim bitmis olacakti, diger taraftan Cavit Çaglar ile aram açik olmasi nedeniy­le iplik alim islerini devam ettiremeyecektim. Ban­kalardan daha önceden almis oldugum kredilerin geri dönüsünü saglayamam dolayisiyla bütün mal varliklarim elimden gitmis olacakti. Kisa zamanda kazandigim bütün mal varliklarimi kaybetme tehli­kesi ile karsi karsiya kalmistim. En önemli neden de Niso gibi bir adam birisini agina aldi mi bitirmek için sonuna kadar gidebilecek güce sahipti. Tüm bu se- bepler Niso'yu ortadan kaldirmakla zorunlu oldugu­mu ve baska bir çikis yolu bulamadigimi gösteriyor­du. Iste Niso cinayetini islememin daha dogrusu az­mettirici olarak tasarlayip, öldürtmenin sebepleri bu sekilde siralaniyordu.
Niso'nun öldürülmesi eylemi için aklima gelen ilk isim daha evvel kendisinden bahsederken 12 Ey­lül öncesi birkaç olaydan dolayi sabikasi bulunan es­ki ülkücülerden Sükrü Elverdi oldu. Öldürme eyle­minden yaklasik 1.5 ay kadar, Ekim ayi 20'leri ola­rak hatirladigim bir gün, Bursa ilinde araç ile dola­sirken kendisine Nesim Malki'yi öldürtebilecegimi söyledim. Kendisi de bana büyük bir sogukkanlilikla "O is kolay hallederiz." dedi.
Daha sonra yine Sükrü Elverdi'nin sirket merke­zinde benim yanima geldigi bir gün basbasa oldugu­muz bir sirada kendisine bu konuyu tekrar açtim. Bu olayi ne kadar bir fiyata yapabilecegini sordum. O da bana hitaben, olayi 2 milyon Dolara gerçek­lestirebilecegini ifâde etti. Ben de kendisine fiyatin biraz düsürülmesini teklif ettigimde, 1.5 milyon Do­lara bu isin bitirilecegini, öldürme eyleminin gerçek­lestirilecegi yer konusunda ise Istanbul ve Bursa ih­timalleri söz konusu idi, ancak o siralar Istanbul ilin­de korumasi oldugu için Istanbul'da bu eylemin ger­çeklesmesinin mümkün olmadigini söyledi.
Eylemde yer alacak olan eylemciler, kullanila­cak silahlar ve eylemle ilgili diger ayrintilar üzerinde durmadik. Bana "Sen bu ise hiç karisma, askiya is­kenceye dayanamazsin, bunun için detaylari hiç bil­meyeceksin." dedi. Bu konusmadan sonra öldürme eylemini ihale ettigim Sükrü Elverdi yanimdan ayril­di. Daha sonraki görüsmelerimde Sükrü Elverdi ey­lemle ilgili kesif istihbarat çalismasi yaptiklarini söy­ledi. Ancak bana bu iddia pek inandirici gelmiyor­du. Çünkü çalisma yapiyoruz derken sagda solda yemek yiyerek vakit geçiriyorlardi. Bu itibarla bu olayin Sükrü tarafindan gerçeklestirilebilecegine ih­timal vermiyordum. Ama bu arada zaman zaman ihtiyaçtan oldugunu söyleyerek çesitli miktarlarda para istiyordu. Bu arada Sükrü'nün eylemde yer alacak sahislardan Oguz Isikli ile Muharrem Kutay'i bilgilendirdigini, lakin Muharrem Kutay'in bu ey­lemde yer alamayacagini, Oguz Isikli'nin bu konuyu yine benimle iplik ticâretinde iliskim olan eski ülkü­cülerden Burhanettin Türkes'e aktardigini ögren­dim. Burhanettin Türkes'in Sükrü Elverdi'ye öldür­me eylemi karsiliginda benim vaad ettigim 1.5 mil­yon Dolar'dan bir milyon Dolar karsiliginda bu isin bitirilebilecegini söyledigi, Sükrü'nün de bu konuyu kabul ettigini, daha sonra Sükrü ile yaptigim bir gö­rüsmede ögrendim.
Bu degisiklikten dolayi bende öldürme eylemiy­le ilgili herhangi bir fikir degisikligi olmadi. Yine öl­dürme eyleminden bir önceki gün olan 27. 11. 1995 tarihinde Sükrü Elverdi sirket merkezime ge­lerek benimle görüstü ve daha sonra yanimdan ay­rildi. Ayni gün Nesim Malki ile birkaç kez telefonla görüstüm. Bu görüsmelerden 28. 11. 1995 Sali gü­nü Bursa'ya gelecegini biliyordum. 28. 11. 1995 günü sabah sirket merkezine giderek mutad islerimi takip ederken yaklasik saat 11.00 sularinda Erol Er- kohen'in beni telefonla aramasi neticesi Niso'nun vuruldugunu ögrendim.
Benden konuyla ilgilenmemi istedigi için ben de sirketimde Eze Yönetim Kurulu Baskani olarak çali­san emekli Emniyet Müdürü Yusuf Ilhan'i arayarak birlikte, Niso'nun getirildigi Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde bulunan Vatan Hastanesi'ne gittik. Gittigi­mizde hastanenin önünün kalabalik oldugunu, o ta­rihte Il Jandarma'dan bir binbasi ile Il Emniyet Mü­dür Yardimcilarindan Zeki Özcan'i hastane önünde gördüm. Zeki Özcan bana "Hayirdir, benzin atmis, bir seyin mi var?" diye sordu. Ben de ona, "Her gün birlikte oldugum adam ölmüs, gülüp oynayayim mi?" dedim.
Hastaneye girdigimde Niso'nun öldügünü ög­rendim. Daha sonra hastaneden aynlarak dönemin Il Emniyet Müdürü olan Ahmet Demir'in yanina git­tim. Içeriye girdigimde Yusuf Ilhan ve sanayici Ce­lal Sönmez'i Ahmet Demir'in makaminda gördüm. Bu arada Niso'nun 1/3'lük ortagi olan Erol Erko-hen beni telefonla aradi ve olayla ilgili bilgi aldi. Kendisine gelip gelemeyecegini sordum. "Uçagini gönderirsen gelirim." dedi. Ben de küçük uçagimi Erol Erkohen'i aldirmak üzere Istanbul'a gönder­dim. Ahmet Demir'in makamindan ayrilarak Erol Erkohen'i getirecek küçük uçagi karsilamak üzere Bursa Havalimani'na gittim. Buradan Erol Erko­hen'i teyzesinin kocasi Metin ... isimli sahisla birlik­te alarak Vatan Hastanesi'ne geldik.
Tekrar Erol Erkohen ile birlikte Ahmet Demir'in makamina ugradigimizda Ahmet Demir, Erol Erko- hen'e bassagligi dileyerek kendisini teselli etti ve olayla jandarmanin ilgilendigini söyledi. "Biz her za­man senin yanindayiz." dedi. Ayni dileklere Celal Sönmez de katildi, daha sonra Il Emniyet Müdürlü-gü'nden aynlarak sirket merkezine ben, Erol Erko­hen, Yusuf Ilhan ve Metin ... ile birlikte gittik. Bura­da birkaç saat kaldiktan sonra Erol Erkohen olayla ilgili Niso'nun Istanbul'daki yakinlarini bilgilendirdi. Niso'nun o dönem Istanbul satis müdürlügünü ya­pan Cihat Alkanli, cenaze islerini takip etmek üze­re Bursa'ya geldi. Biz Erol Erkohen ile jandarmaya gitmek için disariya çiktigimizda benim ofisimin önünde sekreterle görüsmekte olan Cihat Alkanli'yi gördüm. Cihat Alkanli'yi gördügümde Niso'ya ait olan çanta da elinde idi. Sükrü Karahasanoglu'nun da geldigini duydum.
Biz buradan çikarak Osmangazi Jandarmasi'na gittik. Buradaki isler bittikten sonra cenazenin Is­tanbul'a nakli için küçük uçagimi Cihat Alkanli'ya tahsis ettim. Biz de Erol Erkohen ve Sükrü Karaa-hasanoglu ile birlikte Istanbul'a Cihat Alkanli'dan önce gittik. Biz Istanbul Havalimam'na indikten bir müddet sonra da Cihat Alkanli Niso'nun cenazesiy­le birlikte ayni havalimanina geldi. Buradan cenaze­nin hastaneye nakil isleri gerçeklesti ve Niso'nun evine ugrayarak esi Meri Malki'ye bassagligi diledik­ten sonra Istanbul'dan dönüs yaptim. Ertesi gün tekrar Bursa'dan Istanbul'a giderek cenazesine ka­tildim, defin islemini takiben Bursa'ya tekrar geri döndüm.
Öldürme isleminin gerçeklestirildigi gün beni eylemle ilgili kimse aramadi, olaydan iki gün sonra Sükrü Elverdi telefonla beni arayarak herhangi bir olumsuzlugun olmadigini söyledi. Bu arada hatirla­digim kadanyla 2-3 milyar civarinda bir para istedi. Ben de bu parayi sirket elemanianndan birine tali­mat vererek kendisine ödedim. Hatirladigim, olay­dan birkaç gün sonra ilk dilimini 100 bin Dolar ola­rak Çekirge civarinda kendime ait jeepte verdim. Öldürme eylemine karsilik olarak anlastigimiz 1.5 milyon Dolar'lik parayi ise yedi-sekiz aylik bir süre­de, çesitli dilimler halinde, çogunu Dolar olmak kay­diyla diger kismini da iplik olarak Sükrü Elverdi'ye ödedim. Nesim Malki'nin öldürülme eylemiyle ilgili çok daha teferruatli bilgiyi size resmî alinan bu ifâ­dem öncesi vermistim. Teybe kaydedilen bu ifâdele­rim detayli bir sekilde alindigindan orada da konu açik olarak izah edilmistir. Onlar da dogrudur.
Benim gerek yukarida verdigim ve gerekse ön sorguda verip de teybe kaydedilen ifâdelerimde bahsettigim gibi, Nesim Malki'nin öldürülmesi eyle­mini söyledigim sebeplerden dolayi sadece ben ta­sarlayarak yaptim. Eylemi gerçeklestiren de Sükrü Elverdi ile ona bagli olarak çalisan diger kisilerdir. Bunlarin disinda hiçbir kimse ne finans açisindan ne de öldürülmesi açisindan eyleme istirak etmemistir. Sadece ifâdemin diger kisimlarinda da belirttigim gi­bi Alaattin Cakici'nin adami olan Hüsnü Gülen ile Istanbul'da yaptigimiz bir konusmada kendisine içi­ne düstügüm sorunlari anlatmis, çikmaza girdigimi söylemis, bundan ancak Nesim Malki'nin öldürül­mesiyle kurtulabilecegimi belirtmistim. O da benim bu görüsümü tasdiklemis ve küfürlü bir ifadeyle, "Gebersin Yahudi" seklinde beyanlarda bulunmus­tu. Ancak bu düsünce olarak söyledigim fikirdi, öl­dürüp öldürmeyecegim hakkinda kesin bir ifâde kul­lanmadim. Bunlarin disinda hiçbir kimsenin bilgisi ve istiraki yoktur.
Eylemi ben Sükrü Elverdi'nin grubuyla anlastigi­miz para karsiliginda planlayarak gerçeklestirdim. Nesim Malki'nin öldürüldügü gün ben daha önceki ifâdelerimde söyledigim gibi, önce hastaneye, ora­dan Emniyet'e gitmis ve daha sonra da isyerime gelmistim. Istanbul'dan gelen Erol Erkohen ve ayni gün diger yerlere ugrayip benim isyerime gelmis ve hatta beraber olmustuk. Isyerimde otururken yani­mizda hatirladigim kadanyla Cihat Alkanh da vardi. Ben bir ara Isyerimde bu çantayi Cihat Alkanh'nin elinde görmüstüm. Bu çantanin Niso'ya ait çanta oldugunu görür görmez anlamistim. Çünkü özelligi olan bir çanta idi, alti aydan bu yana da bunu kulla­niyordu. Her Bursa'ya gelisinde de bu çantayi geti­rirdi. Isyerimden kalkip Erol Erkohen ile birlikte jan­darmaya Nesim Malki'nin özel esyalarini almaya gi­derken, bu arada yani yanimizda bulunan Cihat Al­kanh'nin elinde görmüstüm, ondan sonra çantanin ve çanta içersinde oldugu iddia olunan evraklarin akibeti hakkinda bilgim yoktur. Bunu bilse bilse Erol Erkohen ile Cihat Alkanh bilir.
Benim askerlikle olan problemim yaklasik 1996 yili içerisinde ortaya çikti. Arena programinda yer alan aralannda benim ismimim de bulundugu birkaç kisiyle ilgili olarak, bu iste bize yardimci olan heye- tin ortaya çikartilmasi ve bizi ameliyat eden grubun yakalandigini ögrendim. Istanbul'da emekli albay olan ismini hatirlayamadigim bir sahsa gittim ve adamla görüstüm, o tarih itibariyle giyabî tevkifim çikmamisti. O dönem Istanbul Mali Sube'de Basko-miser olan Hasan ...'in konuyu takip ettigini ögren­dim. Baskomiser Hasan'a nasil ulasabilecegimizi düsünürken dönemin Bursa Emniyet Müdürlügü Asayis Sube Müdürü olan Serdar Ortaç'in kendisini tanidigini ögrendim. Serdar'i aradim, Baskomiser Hasan'in izinde oldugunu, daha sonra Hasan'in emekli oldugunu ve sorusturmanin da kendisinden alindigini ögrendik. Yaklasik bundan bir ay kadar sonra benim giyabî tevkifim çikti. Ondan sonra ben mümkün oldugu kadar uçagi kullanmiyordum, çün­kü dönemin Il Emniyet Müdürü Ahmet Demir'e laf gelir diye Bursa'da çok fazla gözükmüyordum. Is­tanbul büromu daha fazla kullanip islerimi buradan yürütüyordum. Daha sonra gelerek teslim oldum, kaçak oldugum bu süre yaklasik bir yili kapsiyordu. Kaçak oldugum süre için Yusuf Ilhan bana 'Ortalik­ta fazla gözükmeyeceksin, Ahmet Demir ile çok sik görüsmeyeceksin, Bursa Emniyeti'nden hiç kimsey­le yüz yüze gelmeyeceksin' dedi. Benim bu isimi Bursa Emniyeti'nden Serdar Ortaç'm idare ettigini biliyordum. Bu konuyla ilgili detayi bant kaydinda çok genis anlattim.
Erol Erkohen'i önceden de tanirdim, ancak tica­rî faaliyetlerimiz daha ziyade Niso ve bir dönemde babasi olan Hayim Erkohen ile yürütüldügünden fazla bir samimiyetimiz yoktu. Hayim Erkohen'in daha önceden ölmüs olmasi ve bu cinayetle de Ni-so'nun öldürülmesi Türkiye piyasasinda büyük bir is hacmi olan Tunca firmasini yürütmekle sorumlu Erol Erkohen'i isin basina getirmisti. Tabi Erol Er-kohen bizim Niso ile olan geçmis dönemdeki önem­li is ticâretimizi bilmiyordu. Ancak firmada daha ön­ce Niso'ya verdigim ve ödemelerim gereken 2 tril­yon civarindaki iplik almamdan kaynaklanan çekler vardi. Durumumun bozuk oldugunu söyleyerek Erol Erkohen'e de bunu bir müddet ertelemesini söyle­dim. Bundan önce de çeklerin durup durmadigini ve bankadan aldigim krediler karsiliginda bu çeklerin kullanilip kullanilmadigini sordum. Erol çeklerin durdugunu ve herhangi bir çekin de kullanilmadigi­ni söyledi, ben de ona itimat telkin olsun diye Ni-so'nun vermis oldugu iki adet çeki Erol'a geri ver­dim. Bu çekler Niso'dan verdigim çeklere karsilik daha önceden almis oldugum 200 milyon Dolar ve 250 milyon Mark tutarindaki çekleri benim Bur-sa'daki isyerimde verdim.
Erol yil sonuna dogru kredilerin ödenmesi için 300-350 milyar TL.'lik paranin ödenmesini sordu, ben de ödeyebilecegimizi söyledim. Bu arada ticarî faaliyetlerim de kötüye dogru gidiyordu, bankadan artik yeteri derecede kredi alamiyordum. Hamle yapmis oldugum zeytin isi de sekteye ugramaya baslamisti. Cavit Çaglar da bana gittikçe cephe al­misti. Eylemden sonra Erol Erkohen de gerek polis ve gerekse adliyede verdigi ifâdelerinde bana yük­lenmis, o dönemde benim askerlik nedeniyle disan çikisimi da ileri sürerek, "£ro7 Evcil yurtdisina çikti, tehditlerde durdu." seklinde ifâdeler kullanmis.
Bu arada basinda ve dis ortamda Niso'nün çan­tasinin içerisinden defterin alinmasiyla ilgili bilgiler sizmisti. Ben Erol Erkohen'e böyle bir sey olup ol­madigini sordum. Erol Erkohen de "Çantayi ben, senin yaninda büroda çalisan kizdan aldim ve Cihat Alkanli ile karisina gönderdim." diye beyanda bu­lunmustu. Esasen ben Niso'nün yaninda hiç böyle bir defter görmedim. Bu tamamen uydurma bir ha­ber. Erol'la bundan baska çok önemli bir isbirligimiz olmadi. Bununla ilgili detay bilgileri daha önceki ka­yit olunan ifâdemde verdim.
Ben 18 Agustos'ta Istanbul'dan Yüksel Çaglar ile beraber yurtdisina çiktim, bir gün önce de Pa­ris'te Alaattin Çakici yakalanmisti. Beni orada Sük­rü Elverdi karsiladi.
Yurtdisina çikmadan önce yani Nesim Malki'nin öldürülüsü olan 1995 Kasim ayindan yurtdisina çi­kisim olan 18 Agustos 1998'e kadar geçen süreci kisaca özetleyecek olursam:
Malki'nin öldürülmesinden sonra is hayatim tam bir düzene girmemisti. Niso ondan önceki süreçte bankalara kredi kullanmam açisindan etki yaptigin­dan kredi kullanamaz duruma düsmüstüm ve bu du­rum devam ediyordu, iplik piyasasi zayiflamisti. Kredi alamamamdan dolayi zeytin islerim sekteye ugramisti. Ödeme güçlügü çekince Is Bankasi mü­dahalede bulundu, bu arada Alaattin Çakici ile olan samimiyetim ve daha sonra anlatacagim isbirligi hizlandi, çünkü düstügüm ümitsizlik içerisinde çikis yolunu Alaattin ile beraber olmakta görmüstüm. Benim is hayatimda Is Bankasi'ndan toplam aldigim kredi tutari 96 milyon Dolar'dir. Bunun disinda 26 milyon Dolar da leasing almistim."..........................

Benzer Kitaplar