Insanlik tarihinden bu yana birçok
savas yasamistir. Bu savaslara baktigimiz
zaman birçok neden sayabiliriz. Bunlar arasinda
toplumlarin inançlari, kendileri için kutsal saydiklari degerler, ekonomik sebepler, toprak kazanma hirsi
vb. sayabilecegiz birçok
neden tarihte toplumlarin birbirleriyle savasmalari için gerekçe olusturmustur. Geriye dönüp baktigimizda
birçok
neden bu savaslara zemin
hazirlamistir ancak en önemli savas sebebi insanligin
gelecekte de ihtiyaç duyacagi
enerji kaynaklarina sahip olma hirsi olmustur. Tarihte
büyük
savaslara ev sahipligi yapan ve dünyanin birçok egemen gücünün istahini kabartan, birçok ülkenin sömürgecilik faaliyetlerine maruz kalan Orta Dogu cografyasi sahip oldugu petrol, dogalgaz ve daha birçok kesfedilmeyen enerji kaynaklarina sahip olmasi
gerekçesiyle oynanan birçok filmde basrol olmustur.
Bu
sebeple gücü elinde bulunduran egemen devletler, Orta Doguyu her zaman gündemlerinde tutmus, bazen kendileri için bir kahraman,
bazen de ise yaramaz,
elinden bir sey gelmeyen
bir araç olarak görmüslerdir.
Orta Dogu bölgesine sahip olmak ve bölgede
bulunan enerji kaynaklarini kendi menfaatleri dogrultusunda kullanmak isteyen bu egemen güçler; yorulmadan, yilmadan ne yapabilirim diye düsünüp
bir arayis içerisinde bulunmuslardir. Baktigimizda
genellikle bunu basarmislardir. Orta Dogu hiçbir zaman kendi kaderini ve gelecegini sekillendirecek bir pozisyon elde edememistir. Egemen devletler Orta Dogu üzerinde planladiklari ve önceden gizli kapilar arkasinda yaptiklari planlari çok iyi hayata geçirmistir. Sinirlarini kendi çizdikleri bölgelerde yasayan ayni dil, inanç ve ayni irka sahip toplumlari birbirlerine karsi
kiskirtarak savastirmis bunun neticesinde birbirine düsman çok sayida devlet ortaya çikartilmistir. Kendi elleriyle kurdurduklari bu devletlerin basina
menfaatleri dogrultusunda çalisacak kisileri getirip bölgede diktatör birçok rejimin olusmasina sebep olmuslardir.
Degisik yöntemlerle bölgeyi ele geçiren egemen güçler, bu bölgede yasayan toplumlarin milliyetçilik duygulariyla oynamis ve bu toplumlari kendi amaçlari dogrultusunda kullanmislardir. Egemenlerin günümüzde Orta Dogu'daki menfaatleri ve projeleri daha farklidir.
Hedeflenen yeni ve farkli stratejiler için Orta Dogu'da tekrar bir sinir
çizilmesine gereksinim duyulmaktadir. Bölgenin yeniden dizayni ve yeniden sekillendirilmesi için dügmeye basilir. Geçmiste amaçlari dogrultusunda toplumlari milliyetçi
birtakim söylemlerle peslerinden
sürükleyen
güçler, bugünkü projeleri için demokrasi kavramini kullanmaktadirlar. Amaç bu
bölgeyi sömürmek, sadece söylemler farkli, sömüren ayni, sömürülen aynidir. Gücü
elinde bulunduran devletler, Orta Dogu üzerindeki emellerine kimi zaman dost, kimi zaman
bir kurtarici rolünde, kimi zamanda açik bir sekilde düsmanca ve saldirgan bir tutum sergileyerek ulasmislardir. Sanayi devrimi ile birlikte toplumlar daha
önceleri ihtiyaç duymadigi birçok materyallere ihtiyaç duymaya baslar. Bu nedenle egemen devletler bu ihtiyaçlarini
karsilamak
neye mal olursa olsun amaçlarina ulasmak için ellerinden gelen her seyi yapacaklardir. Tarihte oldugu gibi ihtiyaç duyduklari bu yeni varliklar yine kendi topraklarindan
çok
uzak yerlerdedir. Sunu
iyi biliyoruz ki bu uzaklik bu varliklari kendi ülkelerine tasimak
için bir sorun teskil
etmemektedir. Günümüzde gelisen teknoloji ve paralelinde artan çesitlilik bu kaynaklara duyulan ihtiyaci artmistir. Hizla büyüyen bu pastadan büyük pay sahibi
olmak isteyen sanayi imparatorlari her türlü çalismalari yapmislardir. Bu ugurda yapilacak her yolu kendilerine mubah saymis, büyük sömürüler ve büyük insan kiyimlari yasanmis, insanlik tarihinin en siddetli ve en acimasiz savaslari bu dönemde yasanmis, milyonlarca insan, sirf
bölgelerinde sahip olduklari zenginliklerine el koyulmak amaciyla katledilmistir.
Insanlik, acimasiz ve centilmence olmayan savaslara sahit olmustur. Bu kaynaklara sahip olmak amaciyla dünyanin
birçok yerinde kalabalik ordular karsi
karsiya
gelmis, masum birçok toplum adeta soykirima
maruz kalmislardir. Güçlü devletler ellerindeki teknolojik ve silah
üstünlügünü
kullanarak kendilerinden zayif birçok ülkeyi kusatmis, bu ülkelerin ellerinde bulundurduklari
kaynaklari kendi menfaatleri dogrultusunda kullanmislardir.
Sömürdükleri ülkelerin kaynaklarini almalari yetmezmis gibi bu ülkeleri gelecekte ugrasacaklari birçok sorun ile bas basa birakmislardir. Gelisen teknoloji ile artan ihtiyaçlarin
çesitliligi sebebiyle yeni kaynaklar egemen güçlerin olmazsa
olmazidir. Günümüzde kullandigimiz
araç, gereç ve malzemelerdeki materyal ve madenlere ait rezervler gün geçtikçe
tükenme tehlikesi ile karsi karsiyadir.
Bu kaynaklari üretmek gibi bir seçenek bulunmadigi
sebebiyle insanlar alternatif baska kaynaklar bulmak zorundadir.
Egemen güçleri, imparatorluklarinin devamini, kaynaklara bagli olduklari bütün madenlerin hizla tükenmekte oldugunu ve gelecekte bir gün
maden rezervlerinin diplerini görüneceginin farkinda olarak hiç zaman kaybetmeden
madenlerin halefi olarak yeni enerji kaynaklarini bulmak için ise koyulurlar.
Uzun
bir süre büyük emekler harcanarak kapsamli arastirmalar ve deneyler yapilir.
Yapilan
bu çalismalara büyük mali kaynaklar ayrilir,
ülkelerindeki
iyi bilim adamlarini ve degisik devletlerde kendi alanlarinda
basarili çalismalari olan uzman kisilerle beraber büyük arastirma kadrolari olusturulur. Bu kadrolara
her türlü olanak fazlasiyla temin edilerek bir dedikleri ikiletilmez, bilim
adamlari da hükümranlarini kendilerine sunduklari bu imkânlarin hakkini vermeye
çalisarak aylar, yillar süren bir sürü deney çalismalari yaparak en ince detayi
bile gözden
kaçirmadan çalisip
çabalarlar.
Bu gayretli çalismalar zamanla meyvesini vermis ve insanlik tarihine damga vuracak olan o çalismayi herkese müjdelemislerdir. Bilim adamlari tarafindan
atom parçalanmistir. Bu kesif büyük bir kesiftir, dünyada alisilagelmisin disina
çikacak bir gelismedir,
rutini alt üst edecek bir gelismedir. Bu kesiften önce dünyanin birçok egemen gücü devletler artik kesfi yapan ülkelere karsi
güçsüz
ve savunmasiz bir duruma düsmüslerdir. Çünkü bu kesif sahiplerine müthis bir güç kazandirmistir. Kesif sahibi ülkeler için elde edilen bu kaynagi
gelistirerek bütün alanlarda kullanmaya baslamislardir. Teknolojiden, sanayiye, savunmaya birçok
alanda kullanmaya baslamasiyla
beraber birçok devletin olmazsa olmaz dedikleri madenlere
ihtiyaç
kalmamistir. Bu güçler ellerindeki kaynagin
kendilerine verdigi
özgüvenle
beraber artik hiç kimseye ve hiçbir seye ihtiyaçlari olmadigini
düsünmüslerdir ve buna kendilerini inandirmislardir. Baktigimiz
zaman haksizda degiller çünkü yeni bir sey kesfedilmis ondan iyisi yoktur, herkes bu yeni kaynaga sahip olmanin pesindedir. Teknoloji ve sanayi alanlarindan
sonra nükleer
enerji olarak da kullanilan bu kaynak sayesinde güçlü ve enerjinin silaha
çevrilmesiyle beraber itaatkâr ordular olusturulmustur. Bu sayede baska kaynaklara ve insanlara ihtiyaç
duymamaya baslayan güçler sömürdükleri ve sömürmeye devam ettikleri büyük toprak parçalarina ve
bu topraklarda yasayan
insanlara sözde özgürlüklerini verip bagimsiz
devlet olmalarina müsaade etmislerdir. Özgürlükçü kesilen bu zihniyet yakin
zamanda birakin özgürlüklerin yasamaya kendileri disindaki toplumlarin en kutsal ve devredilmez haklari olan, yasam haklarini gasp etmislerdir.
Bu
zihniyetin takindigi özgürlükçü, iyi niyetli tutumlar ve demokrasi maskeleri; bu
kaynaklarin sebep oldugu
zamanla yasanan ve
kitlesel sorunlari da beraberinde getiren, çok
sayida
insanin
ölümüne
neden olan olumsuz etkileriyle düsüp
gerçek
yüzleri
ortaya çikmistir. Artik o tatli uykudan uyanma zamani gelmistir. Çünkü ürettikleri ölümcül silahlar kendilerine dönmeye baslamistir. Bu sebeple bir takim yeni arayislar tekrar ortaya çikmaya baslamistir. Zararini gördükleri bu kaynaklara alternatif bir seyler bulmak zorundadirlar. Bunun için
kendilerine ihtiyaç duymadiklari ve sözde özgürlükçü söylemlerle bagimsizliklarina
müsaade
ettikleri toplumlari ve ülkeleri yeniden hedefleri olarak görmeye baslamislardir. Zaman eski zaman degildir artik yapacaklarini hakli gösterecek bir kilif bulmak
zorundadirlar.
ÇÖL PROJESI
Bulunan
kaynaklarin insanlik için tehlike olusturmasi nedeniyle birçok egemen devlet yeni arayislar içerisine girmislerdir. Çernobil reaktörlerinde sizinti meydana gelmesi sebebiyle nükleer
enerji insanligin
tartismaya basladigi,
kendileri için potansiyel bir tehlike olusturan adeta düsman olarak gördükleri bir kavram olur. Nükleer gücün bu sekilde itibarsizlasmasi karsisinda
yeni arayislar içeresine
giren egemen güçler çok zaman geçmeden istedikleri enerji kaynaklarini
bulmuslardir. Bulduklari bu kaynaklarin birçogunun olumlu yanlarinin oldugu gibi olumsuz yanlari da bulunmaktaydi.
Içlerinde
birinin hiçbir olumsuz tarafi bulunmamaktadir.
Bu enerji kaynagi dogal, tehlikesiz ve rezervlerinin bitmesi gibi bir sorunu olmayan bir
kaynaktir.
Günes enerjisi olan bu kaynak ile ilgili yapilan
çalismalar neticesinde elektrik üretiminde
kullanilabilecegi düsüncesi
ortaya çikar. Artik diger
kaynaklar popülerligini yitirmis, bütün devletler bu enerji konusunda mutabakata varmislardir.
Artik her sey degismis, yapilan
bütün
çalismalar, üretilen ve tasarlanan bütün sistemler bu elektrik
enerjiyle çalisacak sekilde dizayn edilmis ve bu kapsamda yeni birçok
sistem olusturulmaya baslanmistir. Bu gelismeler ile birlikte daha önceleri
kaynak olarak kullanilan birçok maden dünya piyasalarinda deger kaybetmeye baslamislardir. Bulunan yeni kaynagin
degerinin farkinda olan egemen güçler petrol ve diger madenlerdeki deger kayiplarina aldiris etmeden yeni projelerini hayata geçirmek için
büyük bir gizlilik ve dikkat içerisinde çalismalarini yürütmektedirler. Ancak projenin hayata geçirilmesinde
bir takim sorunlar bulunmakta. Günes enerjisinden elektrik üretebilmek
amaciyla
kurulacak sistemlerin yilin her ani günesli ve yogun sicak bir iklime sahip olmasi
gerekmektedir. Bir zamanlar emellerini tamamlayip kendi özgürlüklerine
birakilan
büyük
topraklara (çöllere) sahip sömürge ülkeleri tekrar önem arz etmeye baslamis, birçok senaryoya konu olmuslardir. Kendi zenginliklerinin farkinda olmayan bu
ülkeler, birçok egemen devletin tarihte yaptigi
gibi her türlü yolu deneyerek bu enerjiye sahip olmalari
için
hedef durumuna düsmüstür. Daha önceleri yerlerini bile bilmedikleri, çesitli dramlara sahne olmus bu kum yiginlarindan
olusan ülkeler nedense herkesin bildigi ve önemsedigi ülkeler konumuna yükseltilmistir.
Geçmiste birtakim kaynaklar sebebiyle gizli kapilar
arkasinda
bu ülkeler
ile ilgili çesitli sinirlar çizilirken simdi de ayni senaryo oynanmaya baslanmis batili güçler kapilari tekrar kapatip sinir çizme
çalismalarina hiz vermislerdir. Bu projelerin olumlu sonuçlanmasi halinde
dünyadaki bütün enerji kaynaklarindan daha fazla bir enerji kaynagi
saglanmis olacak, egemen güçler planlarini
istedikleri gibi sonlandirmis olacaklardir. Bu projeyi planlayan ve uygulayanlar projelerin
hazirlanmasi,
faaliyete geçirilmesi ve sonrasinda güvenliginin saglanmasiyla ilgili bütün ayrintilari dikkate alarak büyük
bir özen
ve dikkat göstererek hedeflerine ulasmayi çabalarlar. Bu yolda önlerine çikacak engellere karsi
degisik müdahale tarzlari gelistirirler. Bu müdahaleler kimi zaman siyasi, ekonomik ve sosyolojik
kimi zamanda askeri müdahale seklinde olabilir. Karsilarina
çikacak devletlerin güçlerine göre farkli stratejiler uygulanir. Güçsüz
küçük bir ülke ise siyasi baskilar ile yildirmaya
çalisilir,
güçlü
ve büyük
bir ülke
ise sosyal ve ekonomik baski ile müdahale edilir. Bazen bu stratejiler de karsilarina
çikacak ülkeleri yildirmaya yetmeyebilir bu asamada askeri seçenekler masaya yatirilir
amaçlari
ugrunda ne gerekiyorsa yapilir
ve yola gelmeyenler de bu müdahaleler neticesinde yola gelirler. Egemen güçler
bu enerji kaynaklari üzerinde diger büyük ülkelerinde pay sahibi olmak istemesi olasiligi
karsisinda
bu ülkelere
karsi
degisik stratejiler uygulayarak onlari zayiflatmak isteyeceklerdir.
RUSYA TEHDIDI
Egemen
güçler tarafindan, zamani geldiginde bu enerji kaynagindan Rusya’nin
da pay olmak isteyebilecegini
düsünülmektedir.
Bu amaçla
bu ülkeye
karsi
degisik tedbirler almak zorundadirlar. Ancak bu tedbirleri alirken
dikkatli davranmak durumundadirlar. Çünkü batili devletler özellikle Rusya’nin dogalgazina mahkum durumdadirlar. Bu kapsamda
düsünecek
olursak alinacak tedbirlerin Rusya’nin tepkisini çekmeden, dostane bir his
vererek yerine getirilmesi gerekmektedir. Batili devletler bu gerçegin bilincinde hareket edip zamani
geldiginde askeri seçeneklerde dâhil bir takim sinsi planlari yapmis ve beklemektedirler.
ÇIN TEHDIDI
Batili
egemen devletler dünyanin en kalabalik nüfusuna sahip ve gelecegin güçlü devletlerinden olmaya aday olan Çin
içinde
degisik planlar yapmaktadirlar. Bakildiginda
bütün
dünyada
birçok
maden rezervlerinin yakin bir gelecekte tükenme tehlikesi ile karsi
karsiya
olmasi Çin
devleti için büyük bir problem teskil etmektedir. Çin devletinin kalabalik nüfusu, mevcut kaynaklarin
bitme tehlikesi bu ülkeyi de yeni kaynak arayisina
itecektir. Batili egemen devletler bunun farkindadirlar.
Bu amaçla
kendileri için potansiyel bir tehlike olusturan Çin’e karsi
bir seyler yapmak zorundadirlar. Yaptiklari
arastirmalar ile Çin’in en zayif tarafinin ekonomisi oldugunu ögrenen egemen güçler bu ülkeyi ekonomik bir takim
yöntemlerle
yipratmaya
çalismislardir. Özellikle dünya geneline ucuz mal ihraç eden Çin’in
gönderdigi malzemeler üzerinden olumsuz propaganda yapip,
kendilerine rakip olarak gördükleri Çin devletini saf disi birakmayi amaçlamislardir. Bunlarin yaninda bir takim askeri üs bölgelerini
Çin ülkesine yakin müttefik ülkelerin topraklarinda kurup her zaman bir askeri
seçenek olabilecegi
gerçegini de göz ardi etmemislerdir.
IRAN TEHDIDI
Batili
egemen güçler, Iran
devletini bölgede tasarladiklari projelerin basariyla sonuçlandirilmasi önünde bir engel olarak görmektedirler. Hem projeler
hem de bölgedeki samimi dostlari Israil devletinin gelecegi konusunda bir tehlike olarak gördükleri
nedeniyle Iran devletine
karsi
her zaman çantalarinda bir plan mevcuttu. Ancak Iran batili devletlerin daha önce sömürdügü
diger Ortadogu ülkelerine benzemiyordu. Birçok
maden kaynagi, verimli ve çok büyük topraklari, geçmisten gelen kökleri saglam atilmis devlet yapisi ve kati bir ideolojik anlayis Iran devletini rakiplerine karsi
korkulacak bir güç yapmistir. Iran saydigimiz
bu zenginliklerine ve ideolojik degerlerine sahip çikmak amaciyla her türlü teknolojik imkânlari kullanarak silahlar üretmis, nükleer gücü elinde bulunduran kalabalik
oldular meydana getirmistir.
Bunlari
yaparken de baska ülkelere
ihtiyaç
duymadan kendi ülkesinin zenginliklerini ve kendi bilim adamlarini kullanip her
türlü silaha sahip olarak batili egemen güçlere kafa tutacak seviyeye gelmistir. Sadece silahlanmanin
da yeterli olmayacagi bilincinde olan Iran çevresindeki Sii toplumlarini silahlandirip egiterek yeri ve zamani geldiginde kendisi için savasacak gizli ordular kurmus ve yakin zamanda gelecek tehlikenin farkinda
olarak hazirligini
yapmistir.
PROJEDE LIDERLIK ÇEKISMESI
Egemen
güçler sahra çöllerinde hayata geçirmeyi planladiklari günes enerjisinden elektrik enerjisi üretme projelerine
oldukça önem vermektedirler. Bu nedenle projenin kendi kontrollerinde yürümesi
amaciyla kendi aralarinda anlasmazlik yasamaktadirlar. Her ülkenin kendine göre gizli hesaplari bulunmaktadir.
Her ne kadar beraber hareket etme fikri bulunsa da pastadan en büyük payi almak
için ugras verirler. Avrupali devletlerin kontrolünde gibi gözüken
bu altin
yumurtlayan tavuklar için Amerika’nin da gizli hesaplari mevcuttur.
Amerika yapilacak çalismalarin kendi himayesi çerçevesinde
olmasini ister ve bunu Avrupali devletlere de diretmekten kaçinmaz. Avrupali
devletler her ne kadar istemeseler bile gelecekte bu projenin korunmasi için
Amerika’nin güçlü ordularina ihtiyaçlari bulunmaktadir. Her zaman oldugu gibi Amerika agirligini koymus ve diger devletleri de kendi yaninda
tavir
takinmaya
zorlamis ve kontrolü kendi eline almistir.
Yazar
kitabin bu kismindan sonraki bölümlerinde, batili egemen devletlerin Iran devletini projelerinin önünde
bir engel olarak görmesi, Iran’in da bu tehlikenin farkinda olmasi ve bu sebeple
yaptigi
askeri ve siyasi birçok hazirligi
kademeli olarak anlatmistir. Bu hazirliklara kisaca deginecek olursak;
Iran’in adim adim yaklasan bu tehlike karsisinda
teslim olmaya niyeti yoktur. Kendisine karsi
silahlanan ve savas
hazirligi
yapan ülkelere
karsi
kat kat fazla hazirlik yaparak kolay lokma olmadigini
bütün
düsmanlarina göstermistir. Bu hazirliklar için ciddi bütçeler ayrilmis bu bütçeleri de savas bütçesi adi altinda ayirmislardir. Ayrilan bu bütçeler ve yaptiklari bu hamlelerle savunma sanayisinin bütün
alanlarinda
çok
kisa
zamanda büyük adimlar atip müthis derecede basarilar
saglanmistir. Özellikle ordularini füze sistemleri noktasinda
dünyadaki bütün ordulara karsi güçlü
konuma yükseltmis, akla gelmeyecek birçok kitle imha
silahlarini üretip
düsman devletlere gözdagi vermistir. Hava ve deniz kuvvetlerini dünyanin
en güçlü birlikleri
haline getirmis, degisik özelliklere sahip kalabalik birçok kara birlikleri olusturulmus, olasi bir savasta her açidan mücadele edebilecek güçlü
ordular dizayn edilmistir.
Silahlanma
faaliyetlerini basariyla
devam ettirmenin yaninda olasi bir savas durumunda düsmanlarina karsi tek
basina
kalmamak adina özellikle Sii nüfusunun yogun oldugu ülkelere akla gelebilecek bütün
alanlarda yardimlar yapip bu ülkelerin sevgi ve sempatisini kazanmayi
hedeflemistir. Zamanla
hedeflerine ulasan
Iran devleti yardimlarla sempatisini kazandigi
birçok ülkede askeri üsler kurmus, batili devletlerin aklina gelmeyecek bir adim atmistir. Savas hazirliklari ile her alanda grafigini yükselten Iran zamanla birçok ülkenin ekonomik yatirimlar
yaptigi
bir ülke
olmustur. Kendisi de bu ekonomik atilimlar
ile birlikte birçok ülkede sanayi yatirimi yaparak elde edilen kazançlari savas için harcamistir. Ekonomik olarak gözüken ancak savas yatirimi olan Etiyopya, Cibuti, Tacikistan, Demokratik Kongo gibi zayif ülkeleri silahlandirip sözde isbirligi antlasmalari yapi kendi adina savasacak kalabalik ordular kurmustur.
Batili
devletlerin yipratmaya çalistigi
bölgenin
güçlü
devleti Çin
ile gelecek 20 yilik enerji antlasmasi imzalayarak olasi bir Çin
tehlikesini de bu sekilde
bertaraf etmistir. Çin
artik gelecek 20 yilini ipotek altina almistir, batili devletlerin de söyleyecek bir sözü kalmamistir. Iran çok akilli bir devlettir, bu savasa çok iyi hazirlaniyor, kendisine fayda saglayacak bütün devletler, illegal örgütler,
derin yapilar vs. ile isbirliginde bulunmus ve sayabilecegimiz her türlü kirli oyunlari oynamistir. Bütün bu isbirligi antlasmalari yasanacak olan savasta
bir cepheyi kurtarma stratejisi olarak tarihe geçmistir. Iran’in hazirliklari karsisinda
iyice tahrik olan Avrupali devletlerde hazirliklarina tüm hiziyla devam etmis, tasarladiklari savas için Orta Dogu’ya silah göndermeye baslamislardir. Orta Dogu’da daha önceleri sömürdükleri devletlerin topraklarinda
kurduklari askeri üslerde hummali bir hazirlik baslamistir. Artik dünya savasi
her iki taraf içinde kaçinilmazdir.
Savas için her sey hazirdir. Savasin
taraflari
dogru hamleyi yapmayi beklerken bütün
dünya
ülkelerindeki
yazili
ve görsel
basin
organlari
her iki tarafinda yaptigi
hazirliklari
dünyaya
duyurup, taraf olmayan birçok ülkeyi de etki altina alarak bu savasin
bir tarafi durumuna getirmislerdir. Iran
kapali
kapilar
arkasinda
toplantilar
yapar ve degisik savas stratejileri olusturur. Amaç bu savasi
kazanmaktir. Bütün dünya bunlari konusurken Iran beklenen hamleyi yapar ve dünya
ülkelerini
tahrik etmek amaciyla nükleer füze denemesi yapar ve savasin
ilk kivilcimi
atilmis olur. Karsilikli
tatbikatlar yapilarak birbirlerine gözdagi
vermeye baslanir.
Bu sekilde yasananlar ile gerilen ortam Iran’in önceden iliski ve isbirligi kurdugu çetelerin dünyanin birçok yerinde saldirilar yapmasiyla savas baslamis olur.
Iran daha önce olusturdugu altyapilar ile karsi müttefik ülkelerin beklemedigi sekilde bir taarruz baslatir. Bu ülkeler ile isbirligi içerisinde bulunan Orta Dogu ülkelerine saldirilar düzenleyip henüz savasin basindayken birçok ülkeyi çaresizlik içerisinde birakir. Senaryo yazildigi gibi islemekte bütün dünya yasananlar karsisinda sasirmis ne yapacaklarini düsünmektedir. Yasananlar karsisinda dünyanin birçok ülkesi Iran devletine savas açtigini ilan eder. Iran’in savas öncesi destekleyip silahlandirdigi birçok Afrika ülkesi kisa zamanda bulunduklari bölgelerde basarilar elde eder ve Iran lehine bir birlik kurarlar.
Iran
rakiplerine karsi büyük bir mücadele vermis ve birçok alanda düsman gördügü devletlere ciddi kayiplar verdirmistir. Savas bu sekilde devam etmis, egemen güçlerin enerji projeleri hüsranla sona ermistir. Iran devleti verdikleri kayiplara ragmen III. Dünya savasini galip olarak bitirmis, dünya devletleri büyük bir enkaza dönüsmüstür.
Özetle yazar kendi dünyasinda bir III. Dünya savasi kurgulamistir. Bu savasin nedenini kendisi belirleyip,
taraflarini kendisi seçmistir. Ülkeleri belirlenen hedef
kapsaminda hazirlamis ve zamani geldiginde bu ülkeler savasmistir. Savas kavramindan çok egemen devletlerin hirsi sebebiyle dünyanin her zaman bir tehlike ile
karsi karsiya kalabilecegi gerçegini yansitmaya çalismis, savasin ardinda biraktigi tahribatlar ve bütün dünyanin
bu savastan nasil etkilendigi gözler önüne serilmeye çalisilmistir.
III. Dünya Savasi Armageddon |
W. BIGWORLD |
Yanki Yayinlari |