IBN-I HALDUN ILMIN PARILDAYAN ISIGI

IBN-I HALDUN ILMIN PARILDAYAN ISIGI

Fevzi BOZKURT
Politika


[caption id="attachment_3541" align="alignleft" width="212"] 100 CHARACTERS[/caption]
Ibn-i Haldun Iber yarimadasinda Muhammed efendinin 2. oglu Veliyiddin Ebu Zeyd Abdurrahman’dir. Diger dört büyük kardesi ölüyor. Babasina benzedigi için ona Haldun diyorlardi. Küçük yasta babasi kendisine ve abisine Kur’an-i Kerim ezberleterek hafizlik seviyesine ulastirdi. Haldun çok zeki bir çocuktu. Muhammed Efendi (Haldun’un babasi) devesiyle birlikte arastirma gezisine çikma niyetindeyken Haldun babasini kendisinin de geziye çikmasi yönünde ikna etmeyi basariyor. Çölde bedevilere konuk oluyorlar ve onlarin yasam tarzlariyla ilgili Haldun’a bilgi veriyorlar.(Haldun çok merakli ve ögrenmeye meyilli bir çocuk). Bedevi köyündeki insanlar cahil, sert ve kaba olmalarina ragmen Haldun onlari çok sevmisti. Büyüdügünde sosyal yapinin bir sonucu olarak bedevilerin vahset uygulamasinin nedenleri üzerine çalismalar yapmayi planliyordu.“Aci çekmekten korkup bir seyler yapmayanlar giderek kalinlasan kabuklarini bir gün çok agir darbe alip kirilacagini düsünmezler, agir darbe ise insani delirtir ya da öldürür.” Bazen insanlarin içinde saldirgan enerji birikir bu saldirgan enerji insanin içinde güçlenirse kendini ifade etmek için kisiyi esir alir, hatta karsisindaki kisilere saldirabilir ancak saldirganlik akintisi disari bosalmayip insanini içinde bastirilirsa psikolojik ve fizyolojik olarak hasta eder. Fakat saldirgan enerjiyi bazilari seçmis olduklari faaliyeti basarmak için itici güç olarak kullanabilirler. Bu sekilde kullanilirsa insani basariya götürür. 
Haldun ile babasi çölden sonra evlerine dönüyor ve 10 ay sonra okuldaki ögretmeni onun zekiligini fark ederek kendisinden 5 yas büyüklerin oldugu sinifta ögrenim görmesini sagliyor.
Haldun bir gün yine disariyi izlerken mahalledeki çocuklarin kedi, köpeklere iskence yaptiklarini görünce hayvanlara aciyor ve dayanamayip disari çikiyor ve çocuklari hayvanlardan uzaklastiriyor. Baska hayvanlara zarar veren birileri var mi diye ortaligi kolaçan eden Haldun bir çiftçi ile karsilasiyor, çiftçi ile sohbete baslayan Haldun’a “insan beyninde iki zihin oldugu ” söyledigi andan gece yatana kadar Haldun bunu düsündü ve düsünürken uykuya daldi.
Günler geçtikçe Haldun kendini iyice ilime verdi , gözü derslerden baska hiçbir seyi görmüyordu , ama bu arada genç kizlarin dikkatini de çok fazla çekiyordu, ancak  kendini o kadar kitaplara vermisti, öyle ki günlerce uyumadigi için vücudunu çok hirpaladi ve yorgunlugu onu titreye titreye uydu, iki gün dinlendikten sonra anca kendine gelebildi. Hiç hasta olmamis gibi okumaya devam ediyordu. Ibn-i Rüsd’ün kitabinda söyledigi inanç ve akil onu günlerce düsündürdü.
Bes ay sonra Haldun Ispanya’ya gitti. Medrese egitimine orada devam edecekti. Medreseye basladigi ilk pazartesi günü Haldun bir sinif arkadasiyla kavga etti. En yakin arkadasi olan Musa onlari ayirdi. Haldun’un biraz olsun moralini düzeltmek için Musa onu yemege davet etti. Yemegi yarim saat içinde yapan Musa, Haldun ile yemegi silip süpürdü.
Musa ile binlikte dag yamaçlarina dogru yürüyüse çiktilar. Yürüyüs boyunca Musa, Fatima adinda botanikçi bir kadindan ögrendigi sifali bitki çayi için ot aradi ve o otlarla çay yapacak olan Musa “sifali bitki içecegi hazirlarken insan hiç hüzünlenmemeli sevgi içinde yapilan is sifanin gücünü arttirir bu nedenle ise baslarkenki ruhsal durumumuz çok önemlidir.”
 Bir hafta sonra Girnata Emirligi’nde siyasi karisiklik oldu, okulda tartistigi genç ise bu durumu firsat bilerek Haldun’un siyasi karisikliga sebep oldugunu iftirasini ortaya atti. Iftiraya kurban giden Haldun onalti yasinda hapse düstügü için çok üzgündü. Bu arada kara ölüm (veba) denilen hastalik tüccarlar ve zenginler araciligiyla yavas yavas batiya dogru ilerliyordu. Hastalik siyah siçan’a (rattus rattus) da bulasinca salgin çok hizli büyüme gösterdi. Bu hayvandaki pireler virüsü her yere tasiyordu. Haldun hapisteyken ailesinin de kara ölüme yakalanarak öldügünü ögrenince yikilir. Hayatta bir tek abisi kalmistir.
“Niyetleri oldurmak için ve adim atabilmek için olaylara tesadüfler karisir.”
1347 yilinin ortalarinda Haldun suçsuz bulunup hapisten çikti. Girnata’ya dönen Haldun, orada tesadüfen Musa’yi ve yaninda bayani gördü. Aklina ilk gelen o bayanin Fatima olduguydu ve Musa zaman geçmeden onlari tanistirdi. Orada bulunan kuslara yem verirken Musa bazi islerini halletmek için onlardan ayrildi. Haldun Fatima’yi çok sicakkanli buldu.
Haldun 1348 yilinda Fas Emiri Ebu Inan’in yanina giderek saraya ise girdi. Burda bir yandan hukuk üzerine tahsilini yapacak ayni zamanda çalisacakti. Ibn-i Haldun 19 yasinda devlet idaresinde görev üstlendi ve Tunus Emiri’nin baskâtibiydi.
Kuzey Afrika’da kis aylarina dogru Islam devletleri arasinda siyasi fikri mücadeleler basladi. Haldun hocasindan Bizanslilar ve Perslerle sik sik savasan Abbasilerin yasam tarzini anlatan kitap tavsiyesi istedi. Hocasi böyle bir kitap olmadigini söyleyince üzülen Haldun’a kendi birikimleri ve çevirileriyle kâtipligini gelistirmesi için bir firsat oldugunu söyledi ve kâtipligini gelistirdi.
Sultan Ebu Ishak’in kâtipligini yaptigi sirada ortaya çikardigi fikirleri nedeniyle tartismalar basladi ve böylece Haldun’un çalkantili siyasi hayati baslamis oldu. Bir yil sonra kâtiplikten ayrilarak Ispanya’ya gitti. Iber Yarimadasi’na geldikten sonra Girnata’da devlet idaresinde çalisti. Geldigi günden beri Fatima’yi görmek istiyordu ama Musa Cezayir’e gittigi için kiza da bir türlü ulasamamisken en sonunda Fatima’yla kent pazarinda karsilasti ve bir hafta sonra da yarimadayi gezmek için seyahate çiktilar. Seyahatte Fatima’ya ailesiyle ilgili sorular sorma cesareti buldu. Uzun süre sessiz kalan Fatima biraz ailesinden bahsetti.
Koca kari ilaçlari yapan ailesini Hiristiyanlik karsiti propaganda yapmakla suçladiklarindan bahsetti. “Olumsuz görünen olaylar içinde firsatlar yasar, bunu yakalayabilirsek hedefimize ulasabiliriz.” Dedi Haldun ve Fatima’yi biraz olsun rahatlatti.
Birden Fatima Haldun’un ellerini tuttu ve karsi konulmaz bir sevgi dalgasi Haldun’un vücudunu sardi, utanmisti Haldun bir müddet sessizce beklediler. Teni esmer, yuvarlak sakali yüzüne ayri hava katan Haldun çok yakisikliydi. Fatima ondan çok hoslanmisti ama duygularinin karsiliksiz olacagini düsündügünden açilmiyordu.
Bir ay sonra Haldun’un isleri çok yogunlasti. Siki bir çalisma vardi sarayda. Saraya yeni gelen âlim Er-ru’ayni Haldun’u çok zeki buluyordu bu yüzden onu kütüphaneye yardimci olarak aldi. Kütüphaneye her gidisinde kapidaki su kitabeyi okuyordu:
Hikmet sahiplerinin tasidigi bilim
Yöneticilerin gösterdigi adalet
Iyi ve salih insanlarin yaptigi dua
Yigit kisilerin gösterdigi secaat.
Bu arada Haldun medresede yasamaya ve elçilik yapmaya basladi. Haldun Fatima ile yine bulustu ancak Haldun’un gözleri karardi ve ayakta kalacak takadi kalmadi. Agacin altinda oturdular. Bu biraz olsun Haldun’u kendine getirdi. Aradan epey zaman geçti. Genç kiz Ibn-i Haldun ile artik her gün bir aradaydi. Fatima askinin karsiliksiz olmasina çok üzüldügü için birkaç ayligina dag köyüne yerlesip botanik bilimiyle ugrasmaya basladi. Haldun ise bu süre içerisinde elçilik görevini birakip Fas’a giderken Fatima da Girnata’ya dönerken medrese çikisinda karsilastilar ve ikisi beraber Fas’a gitmeye karar verdiler.
Fas’ta Ibn-i Haldun bilginler meclisine girdi. Hocasi Ebu Abdullah M. Ansari ona Yunanca bildigi için birçok klasik bilim ve düsünürlerin eserlerini Arapça’ya kazandirabilecegini söyledi. Böylece çok yogun bir çalisma temposunun içine girdi. Felsefe sorularini akilla çözümlemeye çalisirken, dini konularla çatismamaya ve çelismemeye büyük özen gösterdi. Ona göre tek bir gerçek vardi o da evrenin uyum içerisinde olduguydu.
Haldun Tunus sehrine giderek Hafsid Hanedani’ndan Sultan Abu Ishak Ibrahim II. Al-Mustansir’in yazmani olarak ise girdi. Ancak burada aradigini bulamamisti. Tunus’ta iyi bir egitim imkâni yoktu bu yüzden tekrar Fas’a tasirdi. Bu duruma Cezayir’den Fas’a dönen Fatima’yi çok sevindirdi. Birbirleriyle çok sik karsilastiklari bir anda Fatima’nin Haldun’a sicak ve içten gülüsü Haldun’un içini eritti. Ona âsik oldugunun ilk defa farkina variyordu. Ama ondan olumsuz cevap almak Haldun’u çok korkutuyordu. Böylece günlerce içini ve zihnini yiyip bitirdi. Ancak Fas’ta çikan veba salgini askina üzülmeye firsat birakmiyordu. Fatima da vebaya yakalanmisti. Sevdigi kadinin gözleri önünde eriyecek olmasi yüreginde kasirgalar estiriyordu. Birbirlerine sevgilerini haykirdiktan sonra Fatima Haldun’un gözleri önünde öldü. Günler geçti ama Haldun bu aciya dayanamiyordu. Ancak Haldun bin filozoftu ve büyük sikintida olmasina ragmen tetikte yasamayi ihmal etmiyordu. Yasadigi olaylarin üzerinden geçti, yasam öyküsünü düsünüp altinda yatan dokuyu anlamaya çalisti.
Artik o anlasabilecegi bir insanla evlenmek ve çoluk çocuga karismak isterken pesini birakmayan sikintilarin son bulmasi için de bol bol dua ediyordu. Bir ara medresedeki hocasini evinde ziyaret etti. Onun çok güzel bir kizi vardi. Fatima’dan sonra ilk defa birinden böylesine etkileniyordu. Tam evlenecegi bir insandi. Gece gibi siyah ve parlak saçlari, gözleri deniz kadar güzel teni pamuklar kadar yumusak ve bakislari daglari delecek kadar keskin anlamliydi.
Evlenmek istedi için büyük bir ev tuttu. Ögrendiklerini pekistirmek için sürekli kütüphanelere gidiyordu. Bilgi birikimi çoktu hatta bunlari birkaç kitapta toplamak istedi. Bunlardan bir tanesi Mukaddime, digeri ise El-Ibar olacakti.
Araya büyüklerini koyarak Ayse’yi babasindan istetti. 1355 yilinda bir ogullari, iki yil sonra ise bir kizlari oldu. Temmuz ayinda Haldun Fas Emiri Ebu Salim’in yanina sirkatibi (kendisine gizli yazdirilan kimse) olarak girdi. Esinin de onayini alarak Ispanya’ya varmak için gemiyle yola çikti. Üç ay sonra ailesini de alip Tunus’a yerlesti. Bicaye’de çok istedigi Haciplik (bas vezirlik) makamina kavustu. Macerali bir hayati vardi. Bicaye ve Konstantin arasinda gerginlik vardi. Sürekli olarak siyasi huzursuzluk hakimdi. Bu siyasi huzursuzluktan sikilmisti ve bu yüzden Cezayir’deki Biskra’ya tasindilar. Bir ay sonra esinden ve ailesinden ayrilarak Tilimsan’a yerlesti. Tilimsan Sultani Ebu Hammu onu sinirlarini koruyan kabilelerin baskani tayin etti. Kabile baskanligi görevindeyken Mukaddime’ye baslama karari vermisti. Bir Cuma günü bu kitabina basladi. Siki bir çalismaya vermisti kendini ve Mukaddime hizla ilerliyordu. Birinci cildinde tarihi olaylari tahlil etti. Ikinci cildinde sosyal olaylari tahlil etti ve Islam toplumunun güncel problemlerini ortaya koydu. Üçüncü cildinde ise gelecege isik tutacak önemli tespitlerde bulunarak sorunlara çözüm üretecek metotlar belirledi. Sosyolojik gözlemleri ise El-Ibar adini vermek istedigi kitapta toplamak istiyordu.
Ibn-i Haldun artik 47 yasindaydi. Misir’a giden Haldun burayi çok sevmisti. En kisa zamanda evini buraya tasiyacakti. Ailesini Misir’a çagirmisti, fakat Tunus Sultani Haldun’un geri dönmesini saglamak için ailesinin Misir’a gitmesine engel oldu. Aylar geçmisti ve Tunus’tan ve ailesinden hiçbir haber yoktu. Tunus’tan Kahire’ye ailesini getiren gemi batarak esi ve çocuklarinin boguldugunu kapisini sert sekilde çalan kisiden ögrendi. Bu haberle yikilan Haldun günlerce odasindan hiç çikmadi, perisan bir haldeydi. Dogru düzgün bir seyler yemedigi için çok zayiflamisti.
Karanlik bir odada saatlerce agladi. Kimsesi yoktu diye düsünürken aklina abisi geldi. Içine anlatilmaz bir sevinç doldu. Abisine hemen bir mektup yazdi. Abisi mektubu alir almaz en kisa zamanda Haldun’un yanina geldi ve çektigi tüm sikintilari unutturdu.
On gün yaninda kalan abisini yolcu ettikten sonra yasadigi evden ayrilarak baska bir yere tasindi. Ibn-i Haldun çok basarili oldugu kadilik görevinden çekilerek 1394 yilinda bir çiftlige tasandi. Kitabül-Iber’i yeniden gözden geçirip eksiklikleri gidermek için ugrasti. Ibn-i Haldun için yasamda tecrübe çok önemliydi.
Bir gün Ibn-i Haldun sabah erkenden uyandi fakat hiç takati kalmamisti ve çok hastaydi. Eski ögrencileri yataginin basindan hiç ayrilmadilar. Onu çok seviyorlardi. Günler böyle geçerken Ibn-i Haldun gözlerini hiç açmamak üzere kapatti. Hayati sene 1406 yilinda Kahire’de bilim ve siyasetin verdigi yorgunlukla sona ermis oldu. 
 
IBN-I HALDUN ILMIN PARILDAYAN ISIGI
Devrim ALTAY
Alter  Yay.Rek.Org.Tic.Ltd.Sti
2012

Benzer Kitaplar