HAYAT BILGESI  ---- SU HAYATI NASIL YASAMALI --

HAYAT BILGESI ---- SU HAYATI NASIL YASAMALI --

Fevzi BOZKURT
Politika


Bu Hayati Nasil Yasamali?
‘’Yasamin içinde kaybettigimiz hayat, bilginin içinde kaybettigimiz bilgelik nerde?’’
                                   T. S. Eliot
Bu kitap hayata bakis açiniza bakma davetidir. Einstein’in deyisiyle, “bir sorunu yaratan zihni ayni sekilde çalistirarak o sorunu çözemezsiniz.” Hayata dair mevcut düsünce ve kanaatleriniz sizi ?u anda bulundugunuz yere getirdi. Daha farkli ve iyi bir yerde olmak istiyorsaniz, yeni bir akla ve çoklu baki? açilarina ihtiyaciniz var. Yeni bir hayat da yeni(lenmis) bir akilla gelir.
“Hayat % 10 basimiza gelen olaylar, % 90 olaylari nasil ele aldigimizdan olusur.” der bilgeler. Kilavuzunu yanina almadan geldigimiz ?u hayatta, çogumuz stratejiyi sava? bittikten sonra ögreniyoruz! Bu yüzden hayat oyununda sik sik bildiklerimiz yasadiklarimiza yetmiyor. Haritasiz arazide, ters dönmüs kaplumbaga gibi, saskin bir halde kaliyoruz!
“Hayat Bilgesi”, baskalarinin hayatlarindan ve hatalarindan ögrenme kitabidir. Büyüklerin acili veya zevkli hayat deneyimlerinden damitilmis? dersler içeriyor. Bir tür hayat bilgisi bankasi! ihtiyaç duydugunuzda fikir çekebilmeniz için…
Beyin sosyal bir organdir. Gelismesi için, kendisinden büyük beyinlerle sosyallestirilmesi gerekir. Bir düsünün, çevrenizde sizden daha akilli kaç kisi var? Yakin çevreniz beyninizi asagi mi çekiyor, yukari mi? Bu kitap size çevrenizdeki akil ortalamasinin ötesine geçme imkâni veriyor.
Hayatta tüm hatalari kendimiz yapacak kadar zamanimiz yok. Baskalarindan ögrendiklerimizle “klasik” kusurlardan kurtulup, yanli? yapma kontenjanimizi daha yaniltici ve özgün hatalar için kullanabiliriz! Sizden siradan degil, özgün ve asimetrik hatalar bekliyoruz! Dogrulariniz gibi yanlislariniz da rafine olsun!
Dünyada 7,5 milyar, Türkiye’de ise sadece 75 milyon insan yasiyor. Yani insanligin sadece % 1’yiz. Daha kötüsü, % 48’imiz ilkokul mezunuyuz ve ülkenin egitim ortalamasi yalnizca üç yil! Dünyadaki her yüz insandan sadece biri Türkçe düsünüyor. Ingilizce gibi yaygin bir dili kullananlar üç milyardan fazla insanin ortak akil havuzuna erisebiliyorlar. Bilmeyenler ise bu bilgi hazinelerinden habersizce yasiyor. Neler kaçirdigimizi bile bilmiyoruz! Sonuçta dilimizin siniri dünyamizi sinirliyor.
Bu sebeplerle, insanligin ortak hayat bilgisinin sistematik olarak incelenerek bir araya getirilmesi gerektigini düsündüm. Uzmanlik alanimdan dolayi, daha çok hayat ve basari üzerine söylenmis? bilgelik ve tavsiyeler üzerine odaklandim.
Evrensel akil ve bilgelik bankasindan yararlanmanin önündeki yabanci dil engelini asmak için, farkli dillerden bir arastirma ekibi olusturup, alaninda dünya çapinda basari kazanmis insanlarin yeni ve yararli fikirlerini özetlemeye basladik. Hayat derslerinin “maden” oldugu beyinlere entelektüel sondaj yaptik!
Bu kitapta insanligin ortak akil okyanusundan Türkiye’nin “milli” kültür havuzuna bilgi aktarimi amaçlandigindan, Türk büyüklerine degil, dünya büyüklerine odaklanilmistir.
Sik sik ?u hayatin anlami ne?” diye düsünmeyi sevenlerdenim. Hayatin anlamini çözme ve hayat yönetimini tekniklerine duydugum ilgi, bir tür hayat bilgisi bankasi kurma hayalimi canli tuttu.
Hayalim ?uydu: Dünyada, bugüne kadar 100 milyar insan yasadigi düsünülüyor. Bunlarin içinden en kayda deger 1000 kisiyi seçip, onlarin hayata dair en rafine fikirlerini özetleyip, bir kitap serisi halinde yayimlasak nasil olur? Hayat bilgisinin Babil kulesini olusturmus olmaz miyiz?
Böyle bir kitap benim için iki iyi üniversite diplomasindan daha etkili bir hazine demektir. Böyle bir kitap elimin altinda olsun diye bu diziyi basattim, kimse okumazsa ben okurum…
Büyük hayat kitabi nasil olmali? Büyük hayat kitabinin nasil olmasi gerektigi üzerine uzun uzun düsündüm. Hem gelistiren hem düsündüren, hem aydinlatan hem motive eden, hem ezber bozan, hem mantik kuran bir hayat kitabi istiyordum. Hayati dogru okumak ve anlamak için kilavuz, hayatin derinligini ve gizemini kesfettirmek için de kâsif olmaliydi.
Hayata dair “ortaya karisik” gurme fikirler sunmaliydi. Günlük hayatin siradan sorunlarina sira disi cevaplar verebilmeliydi. Hayati panoramik bir sekilde, farkli açilardan görmeyi saglamaliydi. Gerçekçi, hayatta karsiligi olan, yeni ve yararli fikirler sunmaliydi. Varolussal ikilemlere “karizmatik cevaplar” verebilmeliydi.
Umuyoruz ki, bu kitap; yolun basindakiler için harita, yolunu kaybetmisler için navigasyon, anlam arayisindakiler için dekoder, fikir gurmeleri için entelektüel haz objesi, hayattan sikilanlar için de bir nikah tazeleme kitabi olsun.
Can acidigi yerden ögrenir, ögrendigi yerden acir.
Hayat hiçbirimizin bildigi kadar ve bildigi gibi degil. Ben en iyi hayat derslerini bana hiç benzemeyen insanlardan ögrendim. Benzerlerimin aklindan geçenler benim de düsünebildigim ?eylerdi, ama benzemeyenleri okudukça daha geni?sünmeye basladim. Farkli fikirler iç dünyami genisletti. ç dünyam büyüdükçe dis? dünyamin da büyüdügünü gördüm!
Farkli ve “yabani” fikirlere açik olmak, özgür ve özgün bir sekilde düsünebilmek cesaret ister. Oysa çogu insan kültürel olarak korkaktir, sadece kendini onaylamak için okur. William James’in dedigi gibi, “Çogu insanin düsünmekten anladigi ?ey, önyargilarini yeniden düzenlemektir.” Sadece kendi kanaatlerini onaylama pesindeki “kapali akillilar”dan degil, açik ve geni? beyinlilerden olmanizi isteriz. Akil kaliplarinizin ötesine geçmeye çalisin…
Kafanizdaki bütün pencereleri ayni anda açarsaniz, akliniz cereyanda kalabilir! Yeni fikirleri, bir sünce sistematigi ve mantik modeli üzerine yerlestirecek sekilde kafamizin içine dizmeliyiz. Aksi takdirde fazla düsünmeden ögrenmek beyin obezligine sebep olacaktir. Ne kadar çok ve çesitli fikir tükettigimiz degil, onlari ne kadar ve nasil sindirdigimiz bizi gelistirir. Fikirleri bizi degil, biz fikirleri yönetmeliyiz.
Kafanizdaki hakikat haritalari hayatin gerçeklerine ne kadar uygun?
Yasamak, iki dünya arasindaki etkilesimden olusur.
Içinde yasadigimiz dis dünya ve,
Içimizde tasidigimiz iç dünya.
Iç dünyamiz hayallerimiz, hatiralarimiz ve hakikatlerimizden olusur. Hakikatlerimiz, dis dünyadaki gerçekligin iç dünyamizdaki haritasidir. Hayat hakkindaki fikirlerimiz birer harita, dis dünya ise arazinin kendisi kabul edilir. Araziyi haritaya göre sekillendirmek pek kolay olmadigi için, haritamizi araziye göre sekillendirmek daha akillicadir!
Hayat haritalarimizin iki sorunu vardir; birincisi, arazide var olan bazi yerler haritamizda olmayabilir. Bu durum ögrenme yoluyla asilabilir. Ikinci ve daha tehlikeli olan durum, harita araziye pek uymuyordur ve kisi bunun farkinda bile degildir!
Hakikat haritalarimiz dar, sabit ve tutarli olma egilimindedir. Dis dünyadaki gerçeklik ise çesitli, degisken ve akiskan özellik gösterir. Hayati ögrenmek, dis dünyadaki gerçeklik ile içteki hakikat haritalarini uyumlandirma mücadelesidir. Eger hakikat haritalarimiz, dis dünyadaki gerçekligi dogru temsil etmiyorsa, sik sik ezberimizi bozan durumlar yasariz.
Simdi kendi hakikat haritalariniza bakarak biraz düsünün. Hayata dair içsel haritaniz ile dissal gerçeklik arasindaki farklar neler olabilir? Hayati ne kadar dogru okuyorsunuz? Bu kitap size basarili hakikat haritalari olusturmus? insanlarin “düsünce atlaslarina” bir göz atarak kendi haritalarinizin saglamasini yapma imkâni veriyor.
Bir yunus üçlemesi: Ögren, yasa, Tekrar düsün! Basariyi ögrenme sürecini, yunuslarin deniz üzerinde yükselip alçalarak ilerlemesine benzetirim.
Yunusun dalgalarin üzerinde yükselmesini yeni bir bilgi ögrenmeye,
Sonra suyun içine dalmasini o bilgiyi ise/ gündelik hayata/pratige uygulamaya benzetirim.
Yunus bir yandan dalgalarin üzerinde yükselip alçalirken, bir yandan da ileriye dogru siçramaya devam eder.
Muhtesem üçlü: Teori, pratik ve ileriye atilma!
Basariyi ögrenen insan da hayaline böyle ulasir. Teoriyi ögren, pratige uygula ve ileriye atil! Geldigin yeni seviyede yeni bilgiler ögren, hemen isine uygula ve sürekli ileri dogru siçramaya devam et. Benim için ögrenilmis? basarinin entelektüel çerçevesi budur.
Özdeyis antolojisi degil, modüler fikirler galerisi: Bu kitap tipik bir “özdeyis antolojisi” degildir. Eskilerin deyisli ile “kelam-i kibar” (güzel sözler) pesinde degiliz, hayatinizi insa ederken kullanabileceginiz modüler düsünce bloklari ariyoruz.
Özlü sözler havai fisekler gibidir, çarpiciliklariyla gözünüzü kamastirirlar, ama onlarla uzun süre yolunuzu bulamazsiniz. Modüler düsünceler ise, el feneri ya da sokak lambasi gibidir, hayatin ara sokaklarini, az bilinen bölgelerini gezerken yolunuz aydinlanir. Araya entelektüel damak tadi vermesi için birkaç özdeyis de ekledik, ama bu özdeyisler ana yemek degil garnitür…
Kitaptaki modüler düsünceleri, IKEA mobilyalari gibi hayal edebilirsiniz. Size verilen bu fikir bloklarindan, bütüncül bir düsünce sistemi olusturmaya çalinmalisiniz.
Türkiye’de ortalama yasam beklentisi 75 yil. Bu da 39.446.157 dakika yapiyor. Muhtemelen okumadan geçtiginiz bu rakam kadar telefon kontörünüz olsaydi, o kontörleri ne için ve nasil harcardiniz? “Ömür” denilen hayat kontörlerimiz de, telefon kontörleri gibi, an be an düsüyor. Bunu durduramayiz ama dogru kullanabiliriz.
sünün, 75 yasiniza geldiginizde, sallanan bir koltukta oturup hayatinizi düsünürken, yasadiginiz hayatin hesabini kendinize verebilecek misiniz? Elinizde bir hayat var ve hayatin bastan alma mekanizmasi yok. Dolu, yogun ve derin yasayarak onun hakkini verebilirsiniz… 
                                                        Mümin SEKMAN
 
Warren Buffett
(1930 yilinda Omaha’da dogan Amerikali gelmis geçmis en büyük yatirimci ve hayirsever. I? hayatina çiklet ve gazete satarak basladi. 14 yasinda bisikletini ve saatini masraf gösterip ilk vergi iadesini aldi. Kisisel serveti 58 milyar dolar ve Amerika’nin en zengin ikinci insani. Servetinin % 99’unu ölümünden sonrasi için hayir kurumlarina bagisladi.)
*Çocuklarima öyle inanilmaz bir servet birakmayacagim. Miras konusundaki felsefem ?öyle: Zengin insanlar çocuklarina “istedikleri herhangi bir isi yapmalarina yetecek kadar çok ama hiçbir i? yapmadan yasamalarina yetmeyecek kadar az” para birakmali.
*Birini ise alirken üç seye bakariz: Dürüstlük, zekâ ve enerji. Bunlardan en önemlisi dürüstlüktür. Çünkü eger o yoksa diger iki özellik sizin sonunuzu getirir.
*Fiyat ile deger arasindaki fark nedir? Fiyat ödediginiz, deger ise elde ettiginizdir.
*Varildeki baligi avlamayi severim ama varildeki su varildeki su bosaldiktan sonra… Size nasil zengin olacaginizi söyleyeyim: Digerleri hirsliyken çekimser olun, digerleri çekimserken hirsli.
*Wall Street, Rolls Royce’a binen insanlarin, metroyu kullanan insanlardan tavsiye aldigi tek yerdir!
*Ne kadar yetenekli olursaniz olun… Ne kadar çalinirsaniz çalisin… Hayatta bazi ?eyler zaman alir. Dokuz adet “bir aylik hamile kadindan” bir bebek elde edemezsiniz!
*Eger devamli su alan bir tekneyseniz, enerjinizi baska bir tekneye geçmeye harcayin. Delikleri yamamaya degil!
* ster çorap aliyor olayim, isterse hisse senedi. Kaliteli bir ürünü, indirime girdigi zaman almayi severim.
*Üzerinden atlayabilecegim 2 metrelik engeller aramiyorum; üzerine basip geçebilecegim 25 santimlik engeller ariyorum.
*Kötü bir insanla, iyi bir anlasma yapamazsiniz.
* Is dünyasinda dikiz aynasindaki görüntü, her zaman ön camdakinden daha nettir.
*Birileri bugün gölgede oturuyorsa, uzun zaman önce ba?ka birileri agaç diktigi
içindir.
Thomas Edison
Elektrigi o kadar ucuz yapacagiz ki, bundan sonra sadece zenginler mum yakacak! Edison
(1847 yilinda Ohio’da dogdu, 1931’de öldü. Dünyanin en büyük firmalarindan General Electric’in kurucusu. Gramofon, kamera ve ampul gibi icatlariyla ünlüdür. Çalisanlarindan “10 günde bir ufak, 6 ayda bir büyük” icada imza atmalarini istedi. Binlerce patente sahiptir. Icatlarini seri üretimle paraya çevirdi, bu yüzden “modern dünyayi sekillendiren insanlardan biri” olarak taniniyor.)
*Sans, hazirlikli oldugunuz bir firsatla karsilasmaktir. Görünen o ki, hayatin bize sundugu firsatlar, mevcut yeteneklerimizden çok daha fazla… Her zaman hatirlamakta yarar var: Talih, genelde firsat ve hazirligin kesistigi yerde bulunur.
*Gençleri yetistirmek için ne yapmali? Medeniyetin en önemli görevi, insanlara düsünmeyi ögretmektir. Okulun temel amaci da bu olmali. Egitim sistemimizin temel sorunu, ögrencilere zihinsel esneklik tanimamasidir. Çocuklarin beyinlerini bir kaliba sokmaya çalisiyoruz. Onlarin, verilenleri kabul etmeleri için israr ediyoruz. Egitim sistemimiz, çocuklarin mantik yürütmesini veya yeni bir ?ey düsünmesini tesvik etmiyor. Aksine, gözlemden daha çok ezbere önem veriyor.
* Doganin sirlarini, insanlarin mutlulugu için kullanan kazanir. Benim hayat felsefem çalismaktir. Doganin sirlarini ortaya çikarmak ve onlari insanlarin mutlulugu için kullanmaktir. Dünyada bulundugumuz ?u kisa süre içinde, yapabilecegimiz daha iyi bir hizmet bilmiyorum.
*Konsantre düsünme yetenegini gelistirip kullanan kazanir. Basarini birinci gerekliligi, insanin zihinsel ve fiziksel enerjisini, durmaksizin, bikmadan ve yorulmadan bir soruna odaklayabilmesidir. Böylesine odakli düsünmek zor oldugu için, bazi insanlarin düsünmekten kaçmak ugruna yapacaklarinin siniri yoktur! insanlarin % 5’i düsünür, % 10’u sündügünü sanir, % 85’i ise düsünmektense ölmeyi yegler!
*Büyük basari, isini yaparken saate bakmayi unutanlarindir. Basarimi, çalima odamda saat olmamasina borçluyum.
*Hiçbir büyük basari, tesadüfün çocugu degildir. Basarili i? % 1 ilham, % 99 terdir. Bu yüzden “dahi” sanilan kisi, genelde “ev ödevini iyi çalismis yetenekli bir insandan baska bir ?ey degildir.
*Güçlü düsünceler gelistir ama kendi düsüncelerinin esiri olma! Kafamda bir teori kurardim ve ise yaradigi sürece onu kullanirdim. O ise yaramadigi zaman, baska bir teori bulurdum. Karsilastigim sorunlari çözmenin tek yolu buydu. Abartmiyorum, elektrik ampulünü buluncaya kadar 3000 farkli teori yarattim. O an her biri bana dogru ve mantikli geliyordu.
* Ise yarar bir ?ey basarmanin üç tane olmazsa olmazi vardir:
Çok çalismak,
Vazgeçmemek,
Sagduyulu olmak.
*Ben icatlarima hep en son kisinin biraktigi yerden devam ettim.
Albert Einstein
(Yahudi asilli Alman, Isviçre, Amerikan vatandasi. 1879 yilinda ULM sehrinde dogdu, 1955 yilinda öldü. Dünyani en çok taninan denklemi olan, E= mc2’yi buldu. Izafiyet Teorisi ile fizik biliminde çigir açti. 1921 yilinda Nobel Fizik Ödülü’nü kazandi. “Yasami? en zeki insanlardan biri olarak anilmaktadir.)
*Hayal gücü mü, yolsa bilgi mi daha degerlidir? Hayal gücü, bilgiden daha önemlidir. Bilgi sinirlidir, oysa hayal gücü tüm dünyayi kapsar. Gelisimi tetikler, evrime yol açar. Net bir sekilde söylüyorum: Hayal gücü, bilimsel arastirmalarin önemli bir parçasidir.
*Sana okulda ögrettikleri degil, kendini nasil yetistirdigin büyüklügünü belirler.
12 yasimdan itibaren otoriteyi sorgulamayi ve ögretmenlere güvenmemeyi ögrendim. Çogu seyi ya amcamdan ya da haftada bir kez bize yemege gelen bir ögrenciden ögrendim. Bir gün bu ögrenci bana Kant’in “Saf Aklin Elestirisi” kitabini getirdi. Kant’i okurken bana ögretilen her seyden süphe etmeye basladim. O zamandan itibaren Kutsal Kitap’taki Tanri’ya degil, dogada kendini gösteren gizemli Tanri’ya inanmaya basladim.
*Musevi ailenin çocugu olmama ragmen asiri dindar oldum. Ama bu 12 yasimda bir anda sona erdi. Popüler bilim kitaplari okudukça, Kutsal Kitap’ta yazilanlarin dogru olamayacagini anlamaya basladim. Sonuçta, “özgür düsünce fanatigi” oldum ve gençligin devlet tarafindan kasitli olarak kandirildigina kanaat getirdim. Bu yikici bir izlenimdi. Otoritenin her türlüsüne karsi süphem buradan dogdu. Toplumsal inançlari sorgulamaya basladim.
*Din ve bilim, insanliga faydali olmak için çatismak yerine anlasmalidir. Din ve bilim el eledir. Din olmadan bilim yavandir. Bilim olmadan da din kördür. Bu ikisinin birbirine ihtiyaci vardir ve amaçlari birdir: Hakikati aramak.
*Basarili olmaya çalismak mi, degerli olmaya çalismak mi? Basarili olmaya çalismayin, degerli olmaya çalisin. Basarili insan, çevresine verdiklerinden fazlasini alir; degerli insan ise aldiklarindan fazlasini verir. Insanin gerçek degeri, aldiklariyla degil verdikleriyle ölçülür. Basarili olmaya çalismaktansa degerli olmaya çalisin.
*Neredeysen oradan baslayarak isini en iyi sekilde yap. Mutlu olmak için ölümsüzlük vaadine ihtiyacim yok. Benim sonsuzlugum yasadigim ?u andir. Ilgi duydugum tek bir ?ey vardir: Bulundugum yerdeki amacimi yerine getirebilmektir.
*Bilimsel ilerlemenin öncü radar istasyonu sezgilerdir. Çogu kisi, insanligin, deneye ve sorgulamaya dayali tecrübeler sayesinde gelistigini düsünür. Ancak ben, gerçek bilgiye tümevarim felsefesiyle ulasilabilecegini düsünüyorum. Çünkü dünyayi gelistirmenin tek yolu, düsüncenin çignenmemi? yollarinda yürümek degildir. Ayni zamanda insanin sezgilerini kullanmasidir. Sezgi, yeni bilginin babasidir. Deneye dayali bilgi ise eski bilgi birikiminden baska bir ?et degildir. “Açil susam açil,” diyen sezgidir, akil degil.
*Ait oldugumuz bütün içindeki yerimizi görecek sekilde baki? açimizi yeniden düzenlemeliyiz. Insan, evren ismini verdigimiz bütünün bir parçasidir. Evrende belirli bir zamanda ve mekânda yasar. Insan hayati, sanki kendisi, düsünceleri ve duygulari evrenin geri kalanindan ayriymis gibi yasar. Bu, bilince sahip olmanin yarattigi optik bir yanilgidir. Bu yanilgi bizim için bir hapishanedir. Yasantimizin, kisisel ihtiraslarimizla ve kendimize yakin hissettigimiz birkaç kisiyle sinirli olmasina sebep olur. Yapmamiz gereken; sevgi çemberimizi, içinde yasayan tüm canlilari ve doganin her türlü güzelligini alacak sekilde genisletmek ve kendimizi bu hapishaneden kurtarmaktir.
*Aptallik ve dâhilik arasindaki fark; dâhiligin sinirlarinin olmasidir! Hayatta iki ?ey sonsuzdur: Insanoglunun aptalligi ve evren. Fakat ben, ikincisinden o kadar emin degilim!
*Basarisizlar, neden hep basarisiz kalmaya devam ediyor? Delilik, ayni seyi tekrar tekrar yapip, farkli sonuç beklemektir… Sorunlar, onlari yaratanlarin mantigiyla çözülemez.
*Hayatta iki çesit bilgi vardir: Kitaplarda bulunan cansiz bilgi ve insanligin zihninde dolasan canli bilgi. Asil olan ikincisidir.
* Insan ne için yasamali? Bana yol gösteren ve hayatimi ya?ama sevinciyle dolduran idealler:
Hakikat,
Güzellik,
Iyiliktir.
*Her kim ki kendini hakikatin ve bilginin hakimi sanir, tanrilarin kahkahalari esliginde gemileri batar.
*Mutlu bir yasam sürmek istiyorsan, hayatini bir amaca ada; ki?ilere veya nesnelere degil!
*Yasam bisiklet sürmeye benzer. Dengede kalabilmek için sürekli iler gitmeniz gerekir. (Orijinali baska birine ait olmakla beraber, Einstein’in sik sik kullandigi bir sözdür.)
*Otoriteye düsünmeden saygi göstermek, hakikatin en büyük düsmanidir.
 Steve Jobs
(1955 yilinda San Francisco’da dogdu, 2011 yilinda öldü. Ilk kisisel bilgisayari yaratan ekiptendir. Evinin garajina kurdugu, Apple Computer 2011 yilinda 500 milyar dolar piyasa degerine ulasti. IPhone, Macintosh, IPad gibi ürünleri yaratan ekibin patronu. Kanserden 56 yasinda hayatini kaybettiginde, birçok insan saygiyla andiklari bir insani kaybetmenin üzüntüsünü yasadi. Kimine göre otoriter bir lider, kimine göre disiplinli bir mucitti.)
*Hayat ileriye dogru yasanir ama geriye dogru bakinca anlasilir. Yasamdaki noktalarinizi ileriye bakarak birlestiremezsiniz, o noktalari sadece geriye bakarak birlestirebilirsiniz. Bu yüzden noktalarin gelecekte bir sekilde birlesecegine inanmaniz gerekir. Bir seye inanmak zorundasiniz: Içgüdülerinize, yasama, kadere, karma ’ya, her ne olursa olsun. Çünkü noktalarin yolun sonunda birlesecegine inanmak, özellikle zor zamanlarda size en iyi yolu gösterecek olan kalbinizi dinlemek için güven verir.
* Kendiniz olma cesaretini gösterin. Zamaniniz kisitli, bu yüzden zamaninizi baskalarinin hayatini yasamak için harcamayin. Baskalarinin düsüncelerinin sonuçlariyla yasamak kaidesi tuzagina dü?meyin. Ba?ka insanlarini fikirlerinin gürültüsünün, içsesinizi bastirmasina izin vermeyin. En önemlisi de kalbinizi ve sezgilerinizi takip edecek cesarete sahip olun. Onlar bir sekilde sizin tam olarak ne olmak istediginizi biliyorlar. Bunlar disindaki her ?ey önemsizdir.
*Sizi büyük yapan, nelere “hayir” dediginizdir. Insanlar, odaklanmanin, odaklandiginiz ?eye “evet” demek oldugunu saniyor. Ancak kesinlikle bu anlama gelmez.
Odaklanma, diger yüzlerce iyi fikre “hayir” diyebilmektir. Itinayla seçmeniz gerekir. Sahsen yaptiklarimizla oldugu kadar, yapamadiklarimizla da gurur duyuyorum. Yenilik 1000 tane seye “hayir” demektir.
*Kendinizi tekrarlamaktansa basarisizlik riskini göze alin. Sanatçilari incelerseniz, iyi bir noktaya geldiklerinde, kaçinilmaz olarak, o zamana dek yaptiklarini, ömürlerinin sonuna kadar sürdüremeyeceklerini varsaydiklarini görürsünüz. Ancak, dis dünya için basarili olarak kabul edilseler de, içten içe kendilerini basarili addetmezler. Bir sanatçinin, kim olduguna gerçek anlamda karar verdigi andir bu. Basarisizlik riskini göze almayi sürdürdükleri müddetçe sanatçi kalirlar. Bob Dylan ve Picasso, basarisizlik riskini daima göze almistir.
*Hayatta en hakiki mürsit, bir gün ölecegini bilmektir! Yakinda ölecegimi animsamak, hayatta önemli seçimler yapmamda en büyük yardimcim oldu. Çünkü nerdeyse her ?ey-bütün dis beklentiler, gurur, rezil olma ya da basarisizlik korkusu- bütün bunlar ölümün karsisinda önemsizlesiyor. Geriye sadece önemli ?eyler kaliyor. Öleceginizi animsamak, kaybedecek bir seyiniz oldugu yanilgisina düsmekten kurtulmanin en iyi yolu. Zaten çiplaksiniz. Yüreginizi takip etmemeniz için hiçbir neden yok.
* Insanlara istediklerini mi vermeliyiz, olmasi gerekeni       mi?
Bazi insanlar, “müsteriye istedikleri seyi verin,” diyorlar. Benim yaklasimim bu degil. Bizim isimizsterilerin ne isteyeceklerini onlardan önce bulmak!
H. Ford ?öyle bir söz söylemisti: “Müsterilere ne istediklerini sorsaydim, ‘daha hizli giden bir at’ derlerdi.” Insanlar ne istediklerini, ancak onlara gösterdigin zaman bilir. Bu yüzden Pazar arastirmalarina asla güvenmem. Bizim isimiz, henüz sayfada olmayan seyleri okumaktir.
gleden sonrasini Sokrates’le geçirmek için, bütün teknoloji bilgimi takas ederdim.
 Bill Gates
(1955’te Seattle’da dogdu. Amerikali isadami, bilgisayar mühendisidir. 20 yasinda Microsoft’u kurdu ve dünyadaki isletim sistemi pazarinin % 75’ine hâkim, firmasinda 100.000 kisi çalisiyor. 1995 ‘te dünyanin en zengin adami olmasina ragmen, 1997’e kadar ekonomi sinifi ile uçtu. Simdiye kadar hayir kurumlarina 28 milyar dolar bagista bulundu ve servetinin % 95’ini öldükten sonra bir vakfa bagislamayi planliyor.)
*Kendi ürününü yok edecek ürünü yapan hayatta kalir. Ayakta kalacak büyük firmalar, kendi ürünlerini kendileri demode edenler olacak… Ürünlerin her zaman modasi geçer. Bu yüzden umarim, ürününüzün bir sonraki versiyonu üzerinde çalismaktan zevk aliyorsunuzdur. Bu i? tilt oynamaya benzer: Eger iyi oynarsaniz, ödülünüz bir el daha oynamak olur…
*Gelecekte olacaginiz yer için, bugünkü faydalarinizdan feragat etmeyi bilin. Çin’de her sene üç milyon kadar bilgisayar satilmasina ragmen yazilima para ödenmiyor. Ama bir gün yazilim satin almaya baslayacaklar. Eger illa bir ?ey çalacaklarsa, benim ürünümü çalsinlar! Bir sekilde bagimliliklari olusur. Biz de ileride bu bagimliligi bir sekilde paraya döndürmenin yolunu buluruz.
*Bazen sizin dogrulariniz degil, rakiplerinizin yanlislari üzerinden yükselirsiniz!
Sansliyiz; çünkü basarimizin büyük bir kismini, yaptigi isi dogru düzgün beceremeyen rakiplerimiz olmasina borçluyuz! Bununla birlikte insan, baskalarinin hata yapacagina dayanarak strateji gelistirmemeli. Ama bizim rakiplerimiz de gerçekten çok fazla hata yaptilar!
*En zor isleri vermek için en tembel insani seçerim. Çünkü o i?i yapmanin kolay bir yolunu mutlaka buluyorlar!
*Ben bazi sinavlardan çakarken arkadasim iyi notlar aldi. ?imdi o Microsoft’ta çalisiyor, ben ise Microsoft’tu çalistiriyorum.
*Eger bir ürünü iyi yapamiyorsan, en azindan güzel görünmesini sagla! *En mutsuz müsterilerin, en degerli bilgi kaynagindir.
Michael Jordan
(1963 yilinda Brooklyn’de dogdu. Amerikali gelmis geçmis en iyi basketbolcu olarak biliniyor. 6 kere NBA, 2 kere olimpiyat sampiyonu oldu. 2013 yilinda 90 milyon dolar gelirle dünyanin en çok kazanan ikinci sporcusu oldu.)
*Basariya ulasmak için bencil olmak gerekir. Aksi takdirde hiçbir zaman basarili olamazsiniz. Basarili kalmak içinse fedakâr olamazsiniz. Erisebilir olun. Insanlarla iletisim kurun. Kendinizi izole etmeyin.
*Sanki maç oynuyormus gibi idman yaptim. Benim için antrenmanlar isti, maçlar ise eglence.
*Hiçbir seyin benimle kazanma arzumun arasina girmesine izin vermem. *Bir seye ne kadar kolay ulasirsaniz, sonra onun için o kadar az çalisirsiniz.
Oprah Winfrey
(1964 yilinda Mississipi’de dogdu. I? hayatina 19 yasinda radyo sunucusu olarak basladi. Hizli bir yükselisle, yillar içinde “medya kraliçesi” oldu. 3 milyar dolara yakin servete sahip. Dünyanin en etkili kadinlarindan biri seçildi. Obama’nin baskan seçilmesinde kilit rol oynadi. Ilk siyahi kadin dolar milyarderi. Dr. Phill, Dr. Mehmet Öz gibi birçok insanin yükselisine katki sagladi.)
 *Sen çukura düsgünde, aklin yukarida kalsin! Çukura düsgünde, bunun basarisizlik oldugunu düsünebilirsin. Bazen kisa bir süre için bile olsa kendini kötü hissetmek iyidir. Elinden kaçirmis? olduklarina üzülmek için kendine izin ver. Seni çukurdan çikaracak olan ?ey ise hatalarindan ders almaktir.
*Korkudan ölsen de, bir adim ileri atmak cesarettir. Bana göre cesaret; korkaksaniz da, dizleriniz tir tir titrese de, kalbiniz deli gibi atsa da, bir adim öne çikabilmektir. Yalnizca sizin için bir anlam ifade ediyor olsa bile, o adimi atmalisiniz.
*Baskalarinin seni sevmesi, senin kendine duydugun sevgiden daha mi önemli?
?unu çok iyi biliyorum ki, kendini bilmeden gerçegi bilmen mümkün degildir. Ayni sekilde, gerçegi bilmeden kendini de bilemezsin. Kendini, bilmek, en büyük derslerin en büyük hatalardan alindigini, hayat boyu devam eden bir süreçtir. Ben hayatindaki en bütün hatalari, kendi gücümü baskalarindan almaya çalistigim için yasadim. Çünkü baskalarinin sevgisinin benim kendime olan sevgimden daha önemli olduguna inanirdim.
*17 yasima geldigimde, haftalik 100 dolara radyoda çalismaya basladim. ?te o isi para almadan da yapardim! Para vermeseler bile her gün tam saatinde giderek isimi en iyi sekilde yapardim. Parayla huzur duydugum andi. O an fark ettim ki, sevdigin isi yaparak para kazaniyorsan, aldigin her kuru?, sana ödül oluyor.
* Yasamin tam anlami, istedigin insan olmak için dönüsmektir.
Walt Disney
(1901 yilinda Chicago’da dogdu 1966 yilinda öldü. Amerikali yapimci, yönetmen, senarist ve çizerdir. Toplam 22 Oscar ödülü kazandi. Miki fare, Bambi, Plüto, Donald Amca gibi ölümsüz karakterler yaratti.)
*Amaç yoksa anlam ve enerji de yoktur. Hayat hedeflerinizi mümkün oldugunca erken koymalisiniz. Bütün enerjinizi ve yeteneginizi amaçlariniza ulasmaya adamalisiniz.
* insanlarin içindeki naif çocuga hitap etmenin gücünü asla hafife almayin. Filmlerimi çocuklar için yaratmam; “içimizdeki çocuk” için yaratirim. Çocugu, “masumiyet” olarak yorumlayin. En kötülerimizin içinde bile masumiyet yatar. Sadece derinliklerde kalmistir ve üzeri örtülmüstür.
*Çocuklariniza isik kadar, gölgeleri de ögretin. Yasamda isik oldugu gibi gölge de vardir. Sanki gölge yokmus gibi davranmak riyakârliktir, samimiyetsizliktir, asiri iyi niyetliliktir. Hayatta var olan çogu ?ey, iyidir ve iyiler daha güçlüdür. Ancak hayatta kötü ?eyler de mevcuttur. Önemli olan çocuklara iyiligin her zaman kötülügü alt edecegini göstermektir ki; filmlerimiz de aynen bunu yapar.
*Mutluluk, bir pozisyon degil baki? açisidir. Mutluluk, bir ruh halidir. Mutlu veya mutsuz olabilirsiniz. Bu, hayata nasil baktiginiza göre degisir. Bence insanin gönlünün rahat olmasi, mutluluktur. Bu illa zengin olmaniz anlamina gelmez.
*Özgüvenle desteklenmis merak ve cesaretle desteklenmis tutarlilik basari getirir. Hayallerini nasil gerçeklestirecegini bilen bir insanin ulasamayacagi hedef olmadigina inaniyorum. Hayalleri gerçek kilmanin dört kurali vardir: Merak, özgüven, cesaret ve tutarlilik. Bence bunlarin en önemlisi özgüvendir. Bir ?ese inanacaksaniz, ona % 100, sonuna kadar, sorgulamadan inanin.
* Liderlik, yürünmemi? yollardan geçme cesareti ister. Liderlik, insanlarin otorite haklarini kendi rizasiyla, kararli, bilge, karizmatik ve yetkin bir kisiye teslim etmesi demektir.
Henry Ford
(1863 yilinda Michigan’da dogdu, 1974’de öldü. Arabayi “erisebilir” kilan kisidir. Kariyerine Edison’un sirketinde mühendis olarak basladi, 20 yasinda Ford Motor Company’yi kurdu. “Model T” isimli arabasiyla devrim yaratti. Ismi, çaliskanlik ve üretkenlikle özdeslesti. “Fordizm” ucuz mallari, seri sekilde, yüksek maas ödeyerek üretmekle esanlamli hale geldi.)
* Insanlar, sizin çikarlariniz için çalismaz, kendi hayalleri için çalisir. At yarisi sirasinda, sirf siz bahis oynadiniz diye, atlar daha hizli kosmaz!
* Isadamlarini mahveden üç büyük hataInsanlarin, aldiklari yanli? yatirim kararlari yüzünden yikilmalarinin üç sebebi vardir:
Gereksiz yere açgözlü olmak,
Kendilerini tanimaktan aciz olmak,
Çocuksu bir sekilde güven duymak.
*Is hayatindaki zorluklarin kaynagi nedir? Zorluklar, zamaninda yapamadigimiz kolay seylerin birikmesiyle olusur… Hiçbir ?ey zor degildir, yeter ki onu ufak parçalara bölmeyi bilelim!
*Kimler servetini kaybetme tehlikesiyle karsi karsiyadir? Ki çesit insan para kaybeder: Sahip olduklarini koruyamayacak kadar zayif olanlar ve servetini baskalarini kandirarak elde edenler.
* Insan ne zaman yaslanmaya baslar? Ögrenmeyi birakan kisi, yirmisinde de olsa, sekseninde de olsa yaslidir… Yasamdaki en önemli ?ey, zihni genç tutmaktir.
*Düsünmek zor istir, muhtemelen bu nedenle çok az kisi düsünür.
*Servet-ayni mutluluk gibi- direkt pesinden kosarak yakalanamaz. Faydali olmanin, insanlara hizmet etmenin yan ürünüdür.
*Her ?ey ters gidiyorsa unutma: Uçak, rüzgâri karsisina alarak yükselir, arkasina alarak degil!
*Bir araya gelmek, baslangiçtir. Beraber çalisabilmek ise basaridir. *Kalite kimse size bakmiyorken bile dogru olani yapmaktir.
Audrey Hepburn
(Ingiliz aktris 1929 yilinda Brüksel’de dogdu, 1993 yilinda öldü. Modanin, zarafetin ve masumiyetin evrensel ikonudur. Hollandali bir asilzadenin kizi olarak dünyaya geldi. 6 dil biliyordu. 1953’te “Roma Tatili filmiyle Oscar kazandi. Gelmis geçmis en güzel kadinlardan biri olarak anilmaktadir.)
* Uzun bir hayat ile güzel bir aksam yemegi arasinda sadece bir fark vardir: Aksam
Yemeginde tatli ?eyler en son gelir.
*Baskalarinin acisina kayitsiz kalmamak, en yüce erdemdir. Insanlarin öldügünü gördüm. Sevenlerin ayrildigini. Her gün tekrar eden zulmü ve açligi. Bütün bunlar bana gösterdi ki, hayatta hiçbir ?ey, aci çeken bir insana duyacagimiz empatiden önemli degildir. Hiçbir ?ey! Ne kariyer, ne servet, ne zekâ, ne mevki. Alnimiz ak yasayacaksak baskalarinin acilarina kayitsiz kalamayiz.
*Güzellik görünüste degil, insanin dünya görüsünde gizlidir. Güzel göz, baskalarindaki iyiligi görendir. Güzel dudak, sevecen sözcükler söyleyendir. Zarafet ise hiçbir zaman yalniz degilmis gibi yürümektir. *Hepimiz hayat müzesinin hizli gezginleriyiz. Yasamak, bir müzeyi hizlica gezmeye benzer. Gördüklerini hazmetmen, onlar üzerinde düsünmen ve müzedekiler hakkinda okuman zaman alir. Her seyi bir anda anlayamazsin.
*Güzel ?eyler, insanin kucagina düsmez. Tanri çok cömert olabilir. Ancak senin de
“üzerine düseni yapmani” bekler.
* Audrey Hepburn’ün ölümünden sonra onun hayat felsefesi dostlari tarafindan ?u sözlerle özetlenmistir:
Eger güzel gözlerin olsun istiyorsan, insanlara iyilikle bak.
Eger saçlarin güzel olsun istiyorsan,
Birak çocuklar ellerini geçirsin saçlarindan. Ince bir bedense istedigin,
Ekmegini açlarla bölü?.
Ve güzel dudaklara sahip olmak için, Sadece güzel sözler söyle…
Ralph Waldo Emerson
(Amerikali yazar, sair, düsünür, konusmaci. 1803 yilinda Massachusetts’te dogdu, 1882’de öldü. Fikirleriyle Amerikan kültürünün yapitaslarini olusturan bilgelerdendir. Toplumsal ve dini baskilara boyun egmemeyi ögütleyerek 1500’den fazla konusma yapti. 19. Yüzyilin en önemli filozoflarindan biri olup, Avrupa’da Nietzsche gibi düsünürleri etkiledi.)
*Kalabaliklar içinde karakterini koruyabilecek misin? Toplumun istedigi gibi yasamak kolaydir. Yapayalnizken kendin olmak da kolaydir. Büyük adam, toplumun içindeyken bile kendisi kalmayi basarabilen insandir.
*Beden gücü mü, beyin gücü mü daha üstündür? Büyük insanlar bilir ki, gönül gücü, fiziksel güçten daha zorludur. süncedir dünyayi döndüren! Bütün tarih sagduyulu insanlara ?u dersi verir; Içinde bulundugunuz kosullara degil, düsüncelere güvenin!”
*Bilgelik bulasici midir? Bilgelik için hepimizde bir potansiyel vardir, ama çok azimiz onu islemek için gerekli çabayi gösterir. Bir toplulukta bir bilge olsun yeter, bilgelik çabucak herkese bulasir… Napolyon demi? ki, “Ayni düsmanla çok sik dövüsme, yoksa ona bildigin bütün sava? oyunlarini ögretirsin.” islek zekâli biriyle sik konusalim, olaylara ayni açidan bakmayi çabucak ögreniriz.
*Yaratici kariyer sahiplerinden, kötü koca olur! Sanat kiskanç bir metrestir. Resim,
Siir, mimarlik ya da felsefede yetenekli biri, hem kötü bir koca, hem de kötü bir baba olur.
Abraham Lincoln
(1809’da Kentucky’de dogdu, 1865’de suikasta kurban gitti. Amerika’yi birlestiren ve köleligi kaldiran, gelmis geçmis en popüler Amerikan baskanlarindan biridir. 5000 davaya bakan ünlü bir avukat olup, kölelik yüzünden çikan Amerikan Iç Savasi’ni bastirdi, Kuzey ve Güney’i tekrar birlestirdi.)
*Her iyinin içinde kötü, her kötünün içinde iyi olabilir; önemli olan… Hayatta çok az ?ey sirf kötü veya sirf iyidir. Hemen her seyde, özellikle de devlet politikasinda, iyi ve kötü iç içe geçmistir. Sürekli, hangisinin agir bastigina bakarak karar vermeniz gerekir.
*Köklü basarilar, amaca yönelik saf sadakat ister. Amacina sadik kalirsan kisa sürede kendini, hayatinda hiç hissetmedigin kadar iyi hissetmeye baslayacaksin. Öte yandan, tereddüt veya pes ettigin anda tüm kararliligini kaybedeceksin ve hayatinin sonuna kadar da pisman olacaksin.
   
*Dünyayi yalanlarla yönetmek mümkün mü? Herkesi bazen kandirabilirsiniz. Bazi insanlari her zaman kandirabilirsiniz. Ama herkesi her zaman kandiramazsiniz! Halkinin güvenini bir kere kaybedersen, bir daha kazanamazsin.
* Insan zaaflari, yoklukta degil bollukta kendini gösterir. Neredeyse herkes zorluklara katlanabilir. Birinin karakterini test etmek istiyorsan, ona güç ver.
*Geçmis degil, gelecek merkezli yasa! Dedemin kim oldugu konusunda çok bir bilgim yok, ama torunumun nasil biri olacagiyla çok daha fazla ilgileniyorum.
*Bugün, dünkü halinden daha akilli olmayan adama saygi duyamam. Hayatim, zihnimdeki yabani otlari yolup onlarin yerine çiçek ekmekle geçti.
*Bir insanda kötülük ariyorsaniz, eninde sonunda aradiginizi bulursunuz.
* Eger bana bir agaci kesmek için alti saat verirseniz, ilk dört saatini baltami bilemekle geçiririm.
Winston Churcill
(1874 yilinda Woodstock’ta dogdu, 1965’te öldü. Gelmis geçmis en önemli devlet adamlarindan biri olarak anilir. Iki kere basbakan seçildi. 1953’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne layik görüldü.)
*Basari, basarisizliktan yilmayanlarindir. Basari, hikâyenin sonu degildir. Basarisizlik da kalici degildir. Önemli olan yola devam edebilme cesaretine sahip olmaktir… Gerçek basari, insanin hevesini kaybetmeden, basarisizliktan basarisizliga kosabilmektir.
*Yere düssen de sirtin yere gelmesin. Asla teslim olma! Yasantin boyunca sözünü dinlemen gereken sadece iki ?ey vardir: Onur ve sagduyu. Asla kaba kuvvete karsi boyun egme. Ne kadar güçlü görünürse görünsün düsmanina karsi asla boyun egme.
*Güçlü bir mesajiniz varsa lafi dolandirmayin. Eger önemli bir mesajiniz varsa “çok zekice veya üstü örtülü” sekilde konusmayin. Kazik çaktiginizi düsünün! Ilk darbeyi indirin. Sonra ayni yere tekrar vurun. Son vurusunuz ise hepsinden güçlü olsun, yiksin geçsin!
*Elestirinin hayatta ve politikadaki islevi nedir? Elestiri, insanin hosuna gitmiyor olsa bile gerekli bir seydir. Vücudunuzun herhangi bir yerindeki bir agriyla ayni islevi görür:
Sagliksiz olan yere dikkat çeker.
*Diktatörler, sirtlarindan inmeye cesaret edemedikleri kaplanlarin üstünde dolanip durur. Ve kaplanlar da acikir!
*Dogru yöne gidildigi sürece degisim bir sorun degildir. Degismek, gelismek demektir. Mükemmel olmak çok sik degismek demektir.
Sahip olduklarimiz sayesinde geçimimizi saglariz. Paylastiklarimiz sayesinde ise hayatimizi yasariz.
“Gerçek”, daha pantolonunuzu giymeden “yalan” dünyanin diger ucuna ulasir.
Bernard Shaw
(Irlandali tiyatro ve roman yazari, düsünür. 1856 yilinda Dublin’de dogdu, 1950 yilinda öldü. Gelmis geçmis en meshur tiyatro yazarlarindan biridir. Altmistan fazla piyes yazdi. Hem Nobel Edebiyat Ödülü hem de Oscar kazanan tek insandir. En ünlü eseri “Pygmalion ‘Bir Kadin Yarattim’”, Audrey Hepburn’ün oynadigi “My Fair Lady” filmi sayesinde ölümsüzlesti.) *Tahminler degil, istekler ruhun gidasidir! Isteklerimdir beni yasatan, doyum ölümdür… Insanlar gerçekten neden ölür bilir misiniz? Tembellikten, inanacak bir ?ey bulamamaktan ve hayati yasamaya deger kilmayi becerememekten.
*Hayat, insanlarin boynunu nasil büküyor? Ölümcül yedi: Yiyecek, giyecek, isinma, kira, vergi, sayginlik ve çocuklar… Paradan baska hiçbir ?ey bu yedi degirmentasini insanlarin sirtindan kaldiramaz ve bunlar kalkmadikça da insanin ruhu yücelmez… Eski kafalilar para ne kadar kit olursa, ruh o kadar yüce olur, sanirlar. Gençler öyle düsünmüyor neyse ki. Oysa ruh pahaliya patlar insana, otomobil almaktan çok daha pahaliya…
*Teknoloji bu kadar ilerlerken insanlik neden geriliyor? Günümüz dünyasinin sorunu ?u; modasi geçmis lokomotifleri ve dinamolari atabiliyoruz da, eskimi? önyargilari, eskimi? gelenekleri, eskimi? dinsel ve siyasal yasalari birakamiyoruz.
* Insanin neyi eksikse onu gözünde büyütür. Dis agrisi çekenler disleri saglam olanlari, yoksulluk çekenler parasi bol olanlari çok mutlu sanir… Para, açligi giderir; mutsuzlugu degil. Yemek, mideyi doyurur; ruhu degil.
*Adalet ve merhamet görecelidir. Insanin, kaplan öldürmesine spor, kaplanin insan öldürmesine vahset/canavarlik diyoruz! Suç ile adalet arasindaki ayirim da bundan baska bir ?ey degildir…
Insanlar adaletle degil, yasayla ya da inandirmayla yönetiliyor.
-Ben bir eskiyayim, zenginleri soyarak geçiniyorum. -Ben de bir centilmenim, yoksullari soyarak geçiniyorum.
*Altmisina geldiginde, yirmisinden on kat daha zenginlesmis birçok kisi bulabilirsiniz; ama on kat mutlu olduklarini söyleyebilir misiniz?
*Bilmek degildir, bir gerçegin içinde olmak… Yoksa deniz konusunda cografyacilardan, doga bilimcilerden daha bilgili olurdu baliklar.
*Saglinizi tüketinceye kadar kullanin. Saglik bunun içindir. Neyiniz varsa bitirin ölmeden önce ve sakin yasam sürenizi asmaya kalkmayin!
*Bu dünyada ilerleyen ki?iler, kollari sivayip istedikleri ?artlari/ortami arayan, bulamayinca da onu yaratan kisilerdir.
*Gerçek ?u: Özgürüm, saglikliyim, mutluyum ve patliyorum sikintidan! *Özgürlük sorumluluk getirir. Insanlarin çogunun özgürlükten korkmasi bundandir.
*Geçmisin anilariyla degil, gelecegimizin sorumluluklariyla akillaniriz.
Nelson Mandela
(1918’de Mvezo’da dogdu, 2013 yilinda öldü. Güney Afrikali politikaci ve devrimcidir. Bir avukat olarak irkçi Apartheid yönetime baskaldirdi ve 27 yil hapis yatti. Güney Afrika’nin demokratik oyla seçilmis ilk siyahi baskani oldu. Nobel Bari? Ödülü basta olmak üzere yüzlerce ödüle layik görüldü.)
*Önemli olan derinin rengi degil, degerlerinin rengidir. Hiç kimse dogdugunda, insanlarin deri renginden, geçmisinden veya dininden nefret etmez. Insanlar nefret etmeyi ögreniyor olmali! Eger nefreti ögrenebiliyorsak, sevmeyi de ögrenebiliriz. Çünkü insan kalbi için sevmek, nefretten çok daha dogaldir.
*Bir lider, kitleler içindeki durusunu nasil ayarlamali? Lider bir çoban gibidir. Sürüsünün arkasinda kalir. En atik olanin sürüye yön vermesine izin verir. Ama sürünün yönlendirildigini fark etmesine izin vermez…
Özellikle isler iyi giderken, kutlama yapilirken arka planda kalin. Birakin baskalari önde olduklarini sansin. Öne geçeceginiz zaman, sorunlarin çikmaya basladigi zamandir. Bu sekilde halk, sizin liderliginizi takdir eder.
*Cesur insan, korkmayan degil, korkuya ragmen ilerleyendir. Cesaretin, korkusuzluk degil, korkuyu yenmek oldugunu ögrendim. Cesur insan, korku hissetmeyen degil, korkusunu fetheden insandir.
*Zorluklar bazi insanlari yikar. Bazilarini ise bastan yaratir. Hiçbir balta, basaracagina inanci tam olan, azimli bir insanin ruhunu kesemez.
*Hayatta en çok gurur duyulacak basari hiç yere düsmemek degildir. Düsgünüz her sefer ayaga kalkabilmektir.
*Hayatini kimse izlemiyormus gibi yasa, herkes seni dinliyormus gibi konu?.
Baltasar Gracian
(1601-1658: Ispanyol papaz, yazar, strateji düsünürüdür. Hayati sorgulayan “Elestirici-El Criticon” felsefi romani yüzünden Kilise tarafindan uyarildi, ikinci kitabini da yayinlayinca sürgüne gönderildi. Hayata gerçekçi, keskin ve bazen de kötümser bakisiyla, Nietzsche ve Schopenhauer gibi ünlü filozoflari etkiledi.)
*Makam elde etmeden önce sevimli, ettikten sonra ulasilmaz olmayin! Ulasilmaz olmaya çalismayin. En vahsi hayvanlar en kalabalik yerlerde yasar. Ulasilamaz olmak, kendilerine güvenmeyen, tavirlari mevkileri tarafindan belirlenen kisilerin hatasidir… Bu insanlar mevkilerini elde etmek için kendilerini herkese sevdirmek zorundadir. Bir gün istedikleri konuma ulastilar mi, herkesi gücendirmek pahasina kendilerine dokunulmazlik saglama pesine düserler. Onlarin herkes için ulasilabilir olmasi, mevkilerinin bir geregidir. Fakat gururdan mi yoksa huysuzluktan mi bilinmez, hiç kimseye karsi yaklasilabilir tavirlar sergilemezler. Bu tür insanlari yalniz birakmak ve etkilesim imkânlarini kisitlayarak onlari gelisim firsatlarindan yoksun birakmak, en uygar cezalandirma yoludur.
*Su, aktigi yolun; insan, içinde dogdugu ?artlarin iyi ve kötü yanlarini alir…
*Üstlerinizin yaninda üstünlük taslamak, en tehlikeli gösteridir. Efendiyi gölgede birakmaktan kaçinin! Tüm üstünlükler nefret uyandirir, fakat bir uyrugun/çalisanin, prensinden daha üstün olmasi yalnizca aptallik degil, ölümcüldür de! Bu, gökyüzündeki yildizlarin bize ögrettigi bir derstir. Yildizlar, Günes’e yakin olabilir, hatta o kadar parlak da olabilir ama hiçbir zaman parlakliklarini onun yaninda göstermezler.
*Kendi üstünlüklerinizin çok farkindaymis gibi görünmeyin. Bilgeler hiçbir zaman kendi erdemlerinin farkindaymis gibi görünmez. Erdemlerimizi fark etmeyerek, digerlerinin dikkatini onun üzerine çekebilirsiniz. Kendisinin mükemmel oldugunu sünmeden bunu herkese düsündürtebilen insan, iki kat mükemmel insandir. Böylece zit fikirlerin de takdirini kazanirsiniz.
*Bazen bir yanli?, tüm dogrulari götürebilir. Yüz kere kazanmaya degil, bir kere kaybetmeye odaklan. Kimse parildayan günese dogrudan bakamaz. Ama güne? tutuldugunda herkes gözünü ona diker! Siradan düsünen beyinler genellikle neyin dogru oldugu degil, neyin yanli? oldugu üzerine odaklanmistir. Kötü haberler, her türlü takdirden daha hizli yayilir… Bir insanin bütün kahramanliklari, küçük bir kusuru kapatmak için yeterli olmayabilir. Bu yüzden hataya düsmekten kaçinin. Kötü niyet, her hatayi görse de hiçbir basariyi fark etmez.
*Tutkular ruhun kaprisleridir, onlarin güçlenmesi sagduyuyu zayiflatir.
*Kibarlik ve onur öyle erdemlerdir ki, kime dagitirsaniz dagitin, yine de çogu sizde kalacaktir.
*Akilli insanlar genellikle sabirsizdir; çünkü insanin bilgisi arttikça ahmaklara karsi sabirsizligi da çogalir. Fazla bilgiliyi memnun etmek zordur.
Woody Allen
(Amerikali yönetmen, senarist, aktör, müzisyen. 1935 yilinda New York’ta dogdu. Yasayan en ünlü ve en iyi yönetmenlerden biridir. 60 yilda 50’ye yakin filme imza atti, 24 kere Oscar’a aday gösterildi, 4 kez kazandi. 79 yasinda ve hâlâ her sene bir projesini hayata geçiriyor.)
*Hayati yasamanin ideal sirasi nasildir?
Bir daha dünyaya gelirsem, hayati sondan basa dogru yasamak istiyorum! Hayata ölümle basliyorsunuz ve onu aradan çikariyorsunuz.
Daha sonra gözlerinizi yaslilar evinde açiyorsunuz ve her geçen gün kendinizi daha saglikli hissediyorsunuz. Çok saglikli oldugunuz için yaslilar sizi yaslilar evinden atiyorlar. Emeklilik maasinizi toplamaya basliyorsunuz. Çalismaya basladiginiz ilk gün, size altin bir saat hediye ediliyor. 40 sene kadar çalisiyorsunuz ve emekliliginizin tadini çikarabilecek kadar gençlesiyorsunuz. Alkol içiyor, partiliyor, önünüze gelenle yatiyorsunuz. Artik lise yillari için hazirsiniz. Daha sonra ilkokula gidiyor, çocuk oluyor, oyun oynuyorsunuz. Hiçbir sorumlulugunuz yok. Dogana kadar olan süreyi bebek olarak geçiriyorsunuz. Daha sonra hayatinizin son 9 ayini lüks bir spa’da geçiriyorsunuz. Merkezi isitma sistemi, oda servisi, her gün büyüyen bir oda… Ve bir orgazmla hayatiniz sona eriyor!
*Bir çocugun ilk okudugu kitap, annesidir. Annem bana kati disiplini ögretti. Babam çok para kazanamazdi. Annem hem para kazanir hem de evi çekip çevirirdi. Eglenceye ayiracak vakti yoktu. Her zaman bardagin, üçte birinin dolu tarafini gördü. Bana çalismayi ve vaktimi bosa harcamamayi ögretti.
*Hayatta en çok kiminle tanismak istenmeli? Gelmis geçmis ünlü ki?iler arasinda en çok Sokrates’le tanismak isterdim. Antik Yunanlilarin bu en bilgesinin beni kendisine çeken tarafi, ölüm karsisindaki cesaretidir. Karari, ilkelerinden vazgeçmek yerine, bir seyleri kanitlamak için canini vermekti. Konu ölüm olunca ben bu kadar korkusuz olamiyorum. Geri tepen bir araba egzozu gibi beklenmedik bir ses duydugumda, karsimdakinin kollarina ativeririm kendimi. Sonuçta Sokrates’in cesur ölümü, onun hayatina önemli bir anlam katti.
*Dünyada iki çesit insan vardir: Iyiler ve kötüler. Iyiler, geceleri daha rahat uyur. Öte yandan kötüler, uyanik olduklari saatlerde hayattan daha çok zevk alir!
*Eserlerim araciligiyla ölümsüzlüge erismek istemiyorum; ölmeyerek ölümsüz olmak istiyorum! Insanlarin kalbinde yasamak istemiyorum; kendi evimde yasamak istiyorum.
*Zaman, kiyida duran bir adam için, gemide olan bir adamdan daha hizli akar. Özellikle gemideki adamin yaninda karisi bulunuyorsa!
*Erkekler çekici bulduklari kadinlari sevmeyi ögrenir. Kadinlar ise sevdikleri adami çekici bulmayi!
HAYAT BILGESI
Su Hayati Nasil Yasamali?
Mümin Sekman
ALFA Basin Yayim Dagitim
2014

Benzer Kitaplar